kuzey rodezya / 21 Mart Zimbabwe’de Irkçılığın Sona Erdiği Gün

Kuzey Rodezya

kuzey rodezya

Güney Rodezya

  • 1Newfoundland, 'de koloni olmaktan çıkarak dominyon statüsüne geldi. 'te özerklik kazansa da 'da Kanada'ya katılana kadar hukuken dominyon olarak kaldı.
  • 2 'da New England Dominyonu'nun bir parçası olan Plymouth Kolonisi, 'da bu yapının varlığının sonlandırılmasıyla tekrar kuruldu. 'de ise Massachusetts Körfezi Kolonisi'ne dahil edildi.
  • 3 Maine, 'de Massachusetts Körfezi'nin bir parçası oldu.
  • 4 Barbados, Grenada, Saint Vincent, Tobago ve Trinidad: 'te kurulan Rüzgârüstü Adaları kolonisinin bir parçası oldu. Dominika ise 'ta dahil edildi.
  • 5 Antigua, Anguilla, Barbuda, Montserrat, Nevis, Saint Kitts ve Virjin Adaları; 'de oluşturulan Rüzgâraltı Adaları kolonisi altında birleştirildi.
  • 6 Connecticut, Massachusetts Körfezi, New York ve Rhode Island kolonileri; 'da kurulan New England Dominyonu'nun bir parçası olsa da 'da bu yapının varlığının sona ermesiyle birlikte tekrar kendi yönetimlerine sahip oldu.
  • 7 'de Massachusetts Körfezi Kolonisi'ne dahil edilen New Hampshire Kolonisi, 'da tekrar ayrı bir yönetime kavuştu. 'da New England Dominyonu'nun bir parçası olsa da bu yapının varlığının 'da sona ermesiyle bir kez daha ayrı bir yönetim elde etti.
  • 8 Carolina, 'de Güney Carolina ve Kuzey Carolina olmak üzere ikiye ayrıldı.
  • 9 Saybrook 'te, New Haven ise 'te Connecticut'un bir parçası oldu.
  • 10 Brunswick, Kanada ve Yeni İskoçya; 'de birleştirilerek Kanada Dominyonu kuruldu.
  • 11 Barbados, Jamaika, Rüzgâraltı Adaları, Rüzgârüstü Adaları ile Trinidad ve Tobago, yılında kurulan Batı Hint Adaları Federasyonu'na katıldı. Jamaika 'de, Trinidad ve Tobago ise 'de federasyondan ayrılarak bağımsız oldu.
  • 12 New Jersey, 'te Batı New Jersey ile Doğu New Jersey olarak ayrıldı. Bu iki yapı, 'da kurulan New England Dominyonu'nun bir parçası olsa da bu yapının varlığının 'da sonlanması sonrasında tekrar kendi yönetimlerini elde ettiler. 'de ise bir kez daha birleşerek New Jersey tekrar kuruldu.
  • 13 Rüzgâraltı Adaları, 'da; Antigua (Antigua, Barbuda ve Montserrat) ile Saint Kitts (Anguilla, Saint Kitts, Nevis ve Virjin Adaları) olmak üzere iki koloniye ayrıldı.
  • 14 Antigua, Dominika ('ta Rüzgârüstü Adaları kolonisine dahil oldu) ve Saint Kitts kolonileri, 'de tekrar kurulan Rüzgâraltı Adaları kolonisinin bir parçası oldu.
  • 15 Quebec, 'de Aşağı Kanada ve Yukarı Kanada olarak ikiye ayrıldı.
  • 16 Aşağı Kanada ile Yukarı Kanada, 'de Kanada adı altında birleştirildi.
  • 17 Amerika Birleşik Devletleri ile birlikte hak iddiası mevcut.
  • 18 'de Kanada ve diğer Britanya dominyonları özyönetim kurdular.

Kuzey Rodezya, Afrika kıtasının güney kesiminde Büyük Britanya protektorası olarak ile yılları arasında Birleşik Krallık denetimindeki koloni bölgesi.

Northern Rhodesia

Kuzey Rodezya


Federasyon
bayrağı

Bayrak

{{{arma_açıklaması}}}

Arma

Kuzey Rodezya'nın Afrika kıtasında konumu (günümüzde Zambiya)

Kuzey Rodezya'nın Afrika kıtasında konumu
(günümüzde Zambiya)

BaşkentLivingstone('e kadar)
Lusaka('ten itibaren)
Yaygın dil(ler)İngilizce
Hükûmet Himaye bölgesi
Tarihçe 

• Kuruluşu

• Şirket tarafından yönetimi

• Britanya himaye bölgesi

1 Nisan

• Federasyon

• Bağımsızlık

24 Ekim

• Dağılışı


Federasyon

Bölgeye de adını veren Cecil Rhodes'in şirketi olan Britanya Güney Afrika Şirketi tarafından yerel kabile liderleri ile anlaşarak kullanım hakkını alarak işletilen ve Kuzeybatı Rodezya ile Kuzeydoğu Rodezya olarak adlandırılan bölgeler yılında Kuzey Rodezya ismi ile birleştirilmiştir.[1][2]

yılında Birleşik Krallık bölge üzerindeki hakimiyeti bizzat eline alarak bölgeyi himaye bölgesi olarak ilan etmiştir.

yılında komşu bölgeler Nyasaland ve Güney Rodezya ile birlikte birleştirilerek Rodezya ve Nyasaland Federasyonu oluşturulmuştur. yılına kadar bu yapının içerisinde yer alan Kuzey Rodezya aynı yıl özerklik elde etmiş ve bir yıl sonra bağımsızlığını kazanmıştır.

Federasyon içerisinde yaşayan ve çoğunlukta olan siyahilerin beyaz azınlığa karşı başlattığı mücadele neticesinde Britanya Nyasaland'ın haricinde Kuzey Rodezya'nın da bağımsızlığını kabul etmiştir.

24 Ekim tarihinde ülke Kenneth Kaunda yönetiminde Birleşik Krallık'tan Zambiya adı ile bağımsızlığını elde etmiş ve Kuzey Rodezya'nın varlığına son verilmiştir.

Zambiya

Temel Göstergeler
Resmi AdıZambiya Cumhuriyeti
Yönetim BiçimiBaşkanlık Tipi Cumhuriyet
Bağımsızlık Tarihi24 Ekim (İngiltere’den)
BaşkentLusaka ( milyon)
Yüzölçümü km2
Nüfusu milyon ()
Nüfusun Etnik DağılımıÜlkede 72 farklı kabile bulunmaktadır. En kalabalık olanlar; Bemba, Tonga, Ngoni, Lozi’dir.
İklimiIlıman iklim görülür, sıcaklık 35 C’yi nadiren aşar. Kasım-Nisan arası yağışlı, Mayıs-Ağustos arası soğuk ve kurak, Eylül-Ekim aylarında sıcak ve kuraktır.
Coğrafi KonumuSahraaltı Afrika’sında denize kıyısı bulunmayan bir ülkedir. Afrika’nın güney bölgesinde yer alır.
KomşularıKuzeyinde Kongo Demokratik Cumhuriyeti ( km) ve Tanzanya ( km), doğusunda Malavi ( km) ve Mozambik ( km), güneyinde Zimbabve ( km), Botsvana (1 km’den az) ve Namibya ( km), batısında Angola ( km) bulunur.
Dilİngilizce ve yerel diller (Niyanja, Bemba, Lunda, Tonga, Lozi, Luvale, Kaonde)
Din%87 Hristiyan, % Müslüman, diğer inançlar
Ortalama Yaşam Süresi ()
Okuma-Yazma Oranı% ()
Millî Gelir milyar dolar ( IMF)
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir dolar ( IMF)
Para BirimiKwacha
İşsizlik Oranı% ()
Yoksulluk Oranı%
Enflasyon Oranı% ()
Reel Büyüme Hızı% ( IMF)
Başlıca Ticaret Ortaklarıİsviçre, Çin, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Güney Afrika Cumhuriyeti, Singapur, Kuveyt, Hindistan, Morityus
İhracat ÜrünleriBakır, kobalt, altın, şeker pancarı, mısır, tütün
İthalat ÜrünleriBakır, kobalt, petrol yağları, ham petrol, kimyasal gübre, iş makinaları, motorlu taşıtlar, hava araçları, elektronik cihazlar

Ülke Tarihi

Zambiya topraklarının bulunduğu bölgede yapılan araştırmalar, burada binlerce yıldır yerleşim birimlerinin olduğunu ortaya koymaktadır. Bilinen ilk yerleşimciler olan Buşimenlerden sonra bölgeye 4. yüzyılda gelen Bantular asırlar boyunca burada yaşamışlardır. Günümüzde Zambiya toplumunu teşkile eden unsurlar ise bölgeye yüzyıldan itibaren farklı zamanlarda gerçekleşen göçler yoluyla gelmişlerdir.

Zambiya toprakları yüzyılın ikinci yarısından itibaren özellikle fildişi, altın ve köle ticareti için önce Portekiz ardından İngiliz sömürge güçlerinin faaliyet alanına girmiştir. yılında bugünkü Zambiya ve Zimbabve topraklarını içine alan bölge, daha sonra ülkelere ismini de verecek olan İngiliz Güney Afrika Şirketi’nin kurucusu Cecil John Rodes’in kontrolüne geçmiştir. yılında bölgenin İngiltere’ye ait olduğu ilan edilmiş, Rhodes’in ismine nispetle Kuzey Rodezya olarak isimlendirilen Zambiya’nın yanı sıra, Güney Rodezya (Zimbabve) ve Nyasaland (Malavi) bölgelerinin kontrolü de İngiliz Güney Afrika Şirketi’ne bırakılmıştır. yılında yürürlüğe konulan anayasa ile devletin bugünkü sınırları belirlenmiş, yılında Güney Rodezya’ya otonomluk verilirken Kuzey Rodezya (Zambiya) İngiliz kontrolünde kalmaya devam etmiştir.

yılında İngiltere Nyasaland (Malavi), Güney Rodezya (Zimbabve) ve Kuzey Rodezya’yı (Zambiya) “Rodezya-Nyasaland Federasyonu” adı altında birleştirme kararı almışsa da, bu yapının ömrü uzun olmamıştır. Zambiya yılında ayrıldığı federasyon yılında dağılmıştır. Bu tarihten kısa bir süre sonra da Kuzey Rodezya bağımsızlığına kavuşmuş, 24 Ekim tarihinde Zambiya adıyla bağımsızlık ilan edilmiştir.

Siyasî Yapı

Zambiya bağımsızlığın kazanıldığı yılından bu yana askerî darbe ve iç savaşın yaşanmadığı, devlet başkanının yılından bu yana çok partili seçimlerle belirlendiği bir ülke konumundadır. Bu bakımdan pek çok Afrika ülkesine kıyasla istikrarlı ve sakin bir siyasî yapıya sahiptir.

Bağımsızlığın kazanılmasından kısa süre önce gerçekleştirilen seçimleri kazanarak başbakan olan KennethKaunda, bağımsızlık ilanı ile birlikte ülkenin ilk devlet başkanı olarak göreve başlamış ve yılına kadar 27 yıl bu makamda kalmıştır. Bu tarihte Kaunda’ya karşı seçimi kazanan Frederick Chiluba devlet başkanlığına seçilmiş ve yılındaki seçimlerden de galibiyetle ayrılarak ülkeyi iki dönem yönetmiştir. Chiluba’dan sonra devlet başkanlığı görevini sırasıyla Levy Mwanawasa (), Ruphiah Banda (), Michael Sata () ve Guy Scott () sürdürmüştür. yılında göreve gelen Edgar Lungu o tarihten bu yana Zambiya’nın devlet başkanı olarak görevine devam etmektedir.

Başkanlık sistemi ile yönetilen Zambiya, tek meclisli bir yapıya sahiptir. Beş yılda bir yapılan seçimler neticesinde göreve gelen ve en fazla iki dönem görev yapabilen devlet başkanı aynı zamanda ordunun ve yürütmenin de başıdır.

Ülkede yürütme erki devlet başkanı, devlet başkan yardımcısı ve bakanlar kurulundan oluşmaktadır. Yardımcılar ve bakanlar, seçilmiş meclis üyeleri arasından başkan tarafından atanarak göreve gelmektedir. Ülke meclisi üyeden oluşmaktadır.

Zambiya idarî bakımdan 9 bölgeden oluşmaktadır. Her bölge, merkezî hükümetin atadığı bir bakan tarafından yönetilmektedir.

Ekonomik Durum

BM tarafından belirlenen “En Az Gelişmiş Ülkeler” kategorisinde yer alan Zambiya, dünyanın en fakir ülkelerinden biri konumundadır. Yoksulluk sınırının altında yaşayan insanların oranı bakımından dünyadaki en sorunlu ülkelerden biridir. Ancak diğer Afrika ülkeleri gibi Zambiya da, önümüzdeki yıllar için önemli ölçüde ekonomik potansiyele sahiptir. Öyle ki son on yılda yakalanan ortalama büyüme hızı %5’in üzerindedir.

Ülke ekonomisinin temel taşıyıcı gücü sahip olduğu bakır rezervleridir. Millî gelirin %15’i madencilik, %15’i müteahhitlik, %10’u tarım, %8’i imalat, geri kalanı ise diğer sektörlerden elde edilmektedir. İstihdamın yarısından fazlası hizmet sektöründen, %15’i tarım, %12’si madencilik, %10’u ise imalat sektöründen sağlanmaktadır.

Zambiya’nın dış ticaret hacmi son yıllarda 15 ila 20 milyar dolar aralığında seyretmektedir ve yılında milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Ülkenin en önemli ihracat ürünü bakırdır. Bakır dışındaki başlıca ihracat ürünleri kobalt, altın, tütün, şeker pancarı ve mısırdır. Başlıca ithalat ürünleri ise bakır cevheri, kobalt, yakıt ve enerji ürünleri, sanayi ürünleri, motorlu araçlar, elektronik cihazlardır.

Ülke ekonomisini bakıra bağımlı olmaktan çıkartacak ve ekonomide çeşitliliği sağlayacak projeler üzerinde çalışılmaktadır. Öte yandan ülkenin denize kıyısının olmaması da uluslararası ticaret açısından sorun teşkil etmektedir.

Türkiye ile İlişkiler

Son yıllara kadar zayıf konumda olan Türkiye-Zambiya ilişkileri özellikle ’lu yıllarda karşılıklı büyükelçiliklerin hizmete girmesi ve ziyaretlerin gerçekleşmesi ile olumlu bir ivme yakalamıştır. Türkiye’nin Lusaka Büyükelçiliği yılında, Zambiya’nın Ankara Büyükelçiliği yılında açılmıştır.

İki ülke arasındaki en üst düzey ziyaret, yılında dönemin Zambiya Cumhurbaşkanı Rupiah Bwezani Banda’nınTemmuz ’da ülkemize gerçekleştirdiği ziyarettir. Ayrıca yılında Zambiya Dışişleri Bakanı Harry Kalaba da ülkemize bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Söz konusu ziyaretler iki ülke arasında bu düzeydeki ilk ziyaretler olarak tarihe geçmiştir. Bu ziyaretlerde havacılık, ticaret, sağlık, diplomasi gibi alanlarda ikili antlaşmalar imzalanmıştır.

İki ülke arasındaki ticaret hacmi, istisna olarak milyon seviyesinde gerçekleştiği yılı hariç, yıllık ortalama milyon dolar aralığında seyretmektedir. Son olarak bu rakamlar yılında 19 milyar, yılında 21 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Zambiya’nın Türkiye ile ticaretinde başlıca ihracat kalemleri bakır ve tütün, başlıca ithalat kalemleri demir-çelik ürünleri, makine ve sentetik liflerdir.

Öte yandan Türkiye’deki kamu kuruluşları ve STK’lar aracılığıyla Zambiya’da sürdürdüğü pek çok kalkınma ve yardım projesi bulunmaktadır. Otelcilik ve turizm eğitimleri, ilaç ve malzeme yardımları bu kapsamda zikredilebilir. Ayrıca Türkiye Bursları kapsamında Türkiye’ye lisans ve lisansüstü eğitim almak için gelen Zambiyalı gençlerin de iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesi noktasında bir köprü vazifesi görmesi hedeflenmektedir.

Müslümanların Durumu

Zambiya toprakları, Afrika kıtasında İslamiyet’le en geç tanışan bölgelerden biridir. Erken dönemlerde Doğu Afrika’daki Müslüman unsurların, Umman’dan gelerek Mozambik bölgesinde devlet kuran Ebu Said Hanedanlığı’nın fildişi ticareti için buralara geldiği bilinmekle birlikte, bu temaslar bir İslamlaşma sürecine dönüşmemiştir. Müslümanların bölgeye kalıcı olarak gelişleri ve burada bir Müslüman nüfusun oluşması ancak yüzyılın sonlarına doğru, İngiliz sömürge yönetimi tarafından Hindistan ve Pakistan’dan demiryolu yapımı için getirilen Müslüman göçmenlerce gerçekleşmiştir. Böylece bugüne kadar uzanan süreçte özellikle şehirlerde yaşayan ve sosyo-ekonomik açıdan ülkenin geri kalanına nispetle iyi durumda olan sınırlı sayıda Müslüman bir topluluk oluşmuştur.

Sömürge döneminde yoğun bir misyonerlik dalgası ile muhatap olan Zambiya nüfusunun önemli bir bölümü Hristiyanlaştırılmıştır. Özellikle yılında anayasaya devletin dininin Hristiyanlık olduğu yönünde bir madde eklenmesinden sonra Hristiyanlık eğitimi müfredatta zorunlu hale getirilmiştir ki bu da ülkedeki Müslüman açısından sıkıntı doğurmaktadır. Buna karşın ülkede ’den fazla cami bulunmakta, ’li yıllardan itibaren yurtdışında eğitim alan Zambiyalı Müslümanlar ülkelerinde İslamiyet’in yayılması için faaliyet göstermekte, ayrıca yerel ve uluslararası İslamî yapılar da bu noktada çaba sarf etmektedir. Bu çabalar neticesinde Zambiya, Müslüman nüfusundaki artışın en hızlı seyrettiği ülkelerden biri konumuna erişmiştir. Ülkedeki Müslümanları Zambiya Yüksek İslam Konseyi temsil etmektedir. Ayrıca ülkede dinî faaliyet yürütmek üzere kurulmuş irili ufaklı çok sayda dernek bulunmaktadır.

Ülkede farklı dinlere mensup olanların sayılarına ilişkin kesin veriler bulunmamaktadır. yılındaki nüfus sayımında %1 civarında gösterilen Müslüman nüfusun günümüzde resmî kurumlar tarafından dahi %5 ila 10 arasında olduğu ifade edilmektedir. Buna karşın ülkedeki Müslümanlar tarafından kurulan STK’ların yaptıkları araştırmalarda bu oranın daha da yüksek olabileceği iddia edilmektedir. Bu bakımdan Zambiya’daki Müslüman nüfusun uluslararası kamuoyuna yansıtılan rakamların aksine milyonlarla ifade edilebilecek rakamlara ulaşmış olması muhtemeldir. Bu durum, İslam toplumu açısından, barındırdığı Müslüman nüfusun kestirilemediği Zambiya gibi ülkelere yönelik çalışmalara ağırlık verilmesi hususunu elzem kılmaktadır.
 

21 MART ZİMBABWE’DE IRKÇILIĞIN SONA ERDİĞİ GÜN

Zimbabwe, Eskiden Güney Rodezya adıyla bilinen İngiliz sömürgesi bir Afrika ülkesidir. Zambiya, Mozambik, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Botsvana ile komşu olan ülkenin yüzölçümü km2 olup, nüfusu sayımına göre ’dir.


Zimbabwe haritası

Zimbabwe, ırkçı beyaz azınlık yönetiminden kurtularak yılında bağımsızlığına kavuştu. Yazımızın konusunu teşkil eden Zimbabwe halkını açlığa ve ölüme terk eden batılı yaptırımların arka planında, Rodezya’nın Zimbabwe’ye dönüşmesinin intikamı yatmaktadır.

Yaptırım uygulayan ülkelerin yaptırımın sebebini, ülkedeki insan hakları ihlali ve kötü yönetim olarak ilan etmiş olmaları reel politiğe hiç te uygun değildir. Gerek ABD, gerekse işbirliği içinde bulunduğu İngiltere ve AB üyesi ülkelerin çıkarları söz konusu olduğunda, insan hakları ihlalleri ve kötü yönetimin ayyuka çıktığı bir çok ülkede yönetimleri desteklediklerinin pek çok örneği vardır.

Bunun en tipik örneği Mısır’da yaşanmaktadır. Seçilmiş cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi askeri bir darbe ile devirmesine, darbeyi protesto eden binlerce kişiyi meydanlarda katlettirmesine rağmen darbeci general Abdülfettah Sisi, Zimbabwe’ye yaptırım uygulayan ülkeler tarafından meşru cumhurbaşkanı olarak tanınmıştır ve halen desteklenmeye devam ediliyor.

Rodezya’dan Zimbabwe’ye

Bugünkü Zimbabwe’nin de içinde bulunduğu topraklarda kurulu yerli Ndebele Devleti, ’da Cecil John Rhodes’in sahibi olduğu İngiliz Güney Afrika Şirketi’ne ilk maden arama imtiyazını verdi. Şirket bünyesinde silahlı birlikler oluşturan Rhodes, bugünkü Zambiya, Malavi ve Zimbabwe topraklarını gasp etti. İşgal ettiği topraklara kendi isminden mülhem Rodezya ismini verdi ve Avrupalı yerleşimcileri iskân etmeye başladı.


 

Cecil John Rhodes

işgal topraklarında ’te özerk bir İngiliz kolonisi kuruldu. Bu yönetim altında Afrikalıların topraklarına el konuldu, Afrikalıların toprağa sahip olmalarını yasaklayan kanunlar çıkarıldı. ’da ülke topraklarının en verimli %50’si nüfusun sadece % 4'ünü oluşturan beyaz azınlığa verildi. Bölgede yaşayan yerli halkın payına ise kurak bölgeler düştü.

Siyah Afrikalılar için temel özgürlükler ve sivil haklar söz konusu dahi değildi. Irk ayırımcılığı politikaları uygulandı. Siyah insanlara köle yada daha iyi muamele olarak ikinci sınıf vatandaş olarak davranıldı. Yerli halk hükümette söz sahibi olmadığı gibi 'beyaz' alanlarda görünmelerine de izin verilmedi.

yılına gelindiğinde, Merkezî Afrika Federasyonu’nu kurmak üzere İngiliz kolonileri Güney Rodezya, Kuzey Rodezya (Zambiya) ve Nyasaland (Malavi) birleşti. Afrika’da sömürge karşıtı bağımsızlık hareketlerinin yükselmesinin de etkisiyle, ’de kabul edilen anayasayla siyahîler için parlamentodaki sandalye sayısı yaklaşık dörtte bire yükseltildi.

Avrupalılar’ın kurduğu Rodezya Cephesi adlı siyasî parti, seçimlerini kazandıktan sonra siyahîlerin meydana getirdiği muhalif Zimbabwe Afrika Halk Birliği’nin faaliyetlerini yasakladı. Ülke dışında bulunan liderleri hariç bütün üyelerini tutukladı. ’te Rodezya ve Nyasaland federasyondan ayrıldı. Kuzey Rodezya, Zambiya ismiyle ’te bağımsızlığına kavuştu.

Güney Rodezya’da ise azınlık iktidarı koloni statüsündeki yönetimini sürdürürken yerli halk bu yönetimden kurtulmak için mücadele vermeye devam etti. ’te Zimbabwe Afrika Halk Birliği’nin bazı üyeleri federasyondan ayrılıp Zimbabwe Afrika Ulusal Birliği’ni kurdu. ’te Güney Rodezya tek taraflı bağımsızlığını ilân etti. Ancak İngiltere buna karşı çıkarak Birleşmiş Milletler vasıtasıyla Zimbabwe’ye ekonomik yaptırımlar uygulattı.

2 Mart ’te Güney Rodezya’da cumhuriyet ilân edildi. ’de Nkoma önderliğinde Zimbabwe Afrika Halk Birliği ile Sithole önderliğinde Zimbabwe Afrika Ulusal Birliği tam bağımsızlık için beyaz ırkçı Ian Smith hükümetine karşı gerilla savaşı başlattı, bu savaş 4 yıl sürdü, çatışmalarda altı binin üstünde asker ve sivil öldürüldü.

21 Nisan 'da herkese eşit oy hakkı tanınan ilk genel seçim yapıldı, parlamentoda siyahlar çoğunluğu elde etti.

10 Eylül ’da Londra’da Rodezya Konferansı’nda alınan karar gereğince Şubat ’de yapılan seçimlerin ardından siyahî lider Robert Mugabe başbakan olarak hükümeti kurdu. 18 Nisan ’de Rodezya, Zimbabwe adını alarak bağımsız bir devlet oldu. İngiltere’de Margaret Thatcher hükumeti Zimbabwe ile ilişkileri normalleştirmeyi sağlayacak politikalara yöneldi.


Robert Mugabe

Bağımsızlıktan sonra ülkenin iktidar mücadelesi yapan iki büyük siyasî partisi Zimbabwe Afrika Ulusal Birliği ve Zimbabwe Afrika Halk Birliği’nin arası hızla açıldı, bu durum ülkeyi düşük yoğunluklu bir iç savaşa sürükledi. Altı yıl süren savaş ’de sona erdi.

Lancaster House Anlaşması

Bağımsızlığını kazanan Zimbabwe’de halkın hükumetten en büyük beklentisi, beyaz azınlığın elindeki ekilebilir arazinin halka dağıtılmasıydı. 'da Lord Carrington tarafından imzalanan Lancaster House AnlaÅŸması ile Ä°ngiltere tarım alanlarının dağıtımında adil bir tazminat ödemeyi kabul etti. AntlaÅŸmaya göre beyazlardan elde edilecek toprağın siyahlara dağıtılabilmesi için (’a kadar geçerli olan kurala göre) kamulaÅŸtırma ancak mülk sahibinin rızasıyla, geçerli piyasa fiyatı üzerinden, ücreti döviz olarak ödenmek ÅŸartıyla, yapılabilecekti.


Lancaster House Anlaşması imza töreni

Anlaşma ayrıca, parlamentodaki sandalyelerin yüzde 20'sinin, nüfusun sadece yüzde 3'ünü oluşturan beyazlar için ayrılmasını, yumuşak bir geçiş için toprak reformunun 10 yıl ertelenmesini öngörüyordu. Bu anlaşma beyaz yerleşimcileri oldukça memnun etmişti.

Ne var ki, yılında İngiltere’de iktidara gelen başbakan Tony Blair ve İşçi Partisi hükümeti, Zimbabwe hükümetinin insan haklarını ihlal ettiğini ve demokrasinin eksik uygulandığını öne sürerek Lancaster House anlaşmasını uygulamayacağını, Zimbabwe toprak sahiplerine ödeme yapmak için kurulan fona katkıda bulunmayacağını açıkladı.

Toprak reformu talebinin havada kalması üzerine, ’deki bağımsızlık savaşına katılan binlerce iÅŸsiz milis ’de Zimbabwe Ulusal KurtuluÅŸ Savaşı Gazileri BirliÄŸi'ni (ZNLWVA) oluÅŸturdu. Ãœye sayısı bini buldu. Topraksız halkla birlikte kırsal alanda toprak iÅŸgallerine giriÅŸti. Ä°ngiltere ile iyi iliÅŸkileri sürdürmeye çalışan ve bu nedenle kendisine yılında Sir ünvanı verilen CumhurbaÅŸkanı Robert Gabriel Mugabe iÅŸgaller karşısında çaresiz kaldı. ZNLWVA, hükümetten tek seferde kiÅŸi başı dolarlık ödeme ve ayrıca emekli maaşı kopardı, hazinede karşılığı olmayan bu ödemeler enflasyonu azdırdı, açığı kapatmak için vergilerin artırılması hükumet ile işçiler arasında hoÅŸnutsuzluÄŸa sebep oldu.


Sir Robert Gabriel Mugabe ve Kraliçe

yılında, hükümet tüm tarım arazilerini devlet arazisi ilan etti. Yaklaşık beyaz çiftçinin arazisine el konuldu ve yeniden dağıtıldı. 'den fazla büyük çiftçi milyon hektar, küçük iÅŸletme sahibi ise milyon hektar aldı. Pek çok beyaz yerleÅŸimci ülkeyi terk etti.

Aynı yıl, yaklaşık kiÅŸiyi evsiz bırakan “Murambatsvina Operasyonu” baÅŸlatıldı.  BaÅŸkent Harare ve diÄŸer ÅŸehir merkezlerinde gecekondu ve imarsız konutları yıkma kampanyasında hedef alınan evlerin muhaliflere ait olduÄŸu ve bu suretle cezalandırıldıkları iddia edildi. Kampanya BirleÅŸmiÅŸ Milletler tarafından kınandı.

Yaptırımlar Başlıyor

Beyaz azınlığın topraklarının halk tarafından iÅŸgaline karşı Batının tepkisi gecikmedi. sonbaharında IMF, Zimbabwe'yi IMF'nin genel kaynaklarını kullanmaktan men etti. Bunu yılında Amerika BirleÅŸik Devletleri’nin, yılında Ä°ngiltere ve Avrupa BirliÄŸi’nin yaptırımları izledi. Yaptırımlar, Zimbabwe hükümetine beyaz çiftçilerin mülkiyet haklarını korumamasının bir tepkisi olarak görüldü. ABD ve Ä°ngiltere Zimbabwe’yi tecrit etmeye, kredilere ve finansal yardımlara eriÅŸimini kesmeye yöneldi.

Yaptırım kapsamına, insan hakları ihlalleri nedeniyle, Zimbabwe'li kişi ve 59 şirket dahil edildi. ABD Zimbabwe Demokrasi ve Ekonomik İyileştirme Yasası (ZDERA) uyarınca, Amerikan şirketlerinin yaptırım listesindeki Zimbabwe'li varlıklarla anlaşma yapmasına izin verilmiyor.

Avrupa Birliği (AB)’nin Zimbabwe'ye yaptırımları silah ambargosunun yanı sıra, hedeflenen insanlar ve kuruluşlar için varlık dondurulması ve seyahat yasağı ihtiva ediyor.

Zimbabwe, ’den bu yana uluslararası parasal kurumlardan gelen kredilere eriÅŸemedi. Ãœlkenin bazı bankalarının uluslararası finansal kuruluÅŸlarla ticaret yapması engellendi. Zimbabweli ÅŸirketlerin uluslararası ticaretinden doÄŸan paralarına yurtdışında el konuldu. Ä°ÅŸ yapan yabancı ÅŸirketler de cezalandırıldı. Uluslararası yatırımcılar Zimbabwe'ye yatırım yapmaktan kaçındı. Zimbabwe'nin resmi ekonomisine en temel katkıda bulunan tarım, finans ve madencilik endüstrisindeki özel kuruluÅŸların da yaptırımlara iÅŸtirak etmesi dolayısıyla, Zimbabwe'deki bu alanlarda faaliyet gösteren özel sektör çöktü.

Yaptırımlardan Zimbabwe halkı olumsuz etkilendi, temel gıda ve ilaçların temin edilememesi, yakıt kıtlığı, rekor seviyede işsizlik ve aşırı enflasyondan muzdarip oldu. Mevcut sıkıntılar kuraklık nedeniyle daha da arttı.

Bütün bu sıkıntılara raÄŸmen Devlet baÅŸkanı Mugabe, yılına kadar birçok Afrika devlet baÅŸkanının desteÄŸini korudu ve ZANU-PF içinde popüler olmaya devam etti. 

​

Ancak, ’dan itibaren aleyhte gösteriler baÅŸladı. Ordu, 15 Kasım ’de iktidara el koydu ve Mugabe'yi ev hapsine aldı. BaÅŸkan Yardımcısı Emmerson Mnangagwa lider olarak desteklendi ve bir hafta sonra Mugabe'nin yerini aldı.

Askeri darbe ile iktidara gelen BaÅŸkan Emmerson Mnangagwa, Zimbabwe için “yeni bir baÅŸlangıç” sözü verdi. Zimbabwe'yi küresel ekonomik ve diplomatik topluluklara entegre etme isteÄŸini belirtti. Bu amaçla, ülkeye yabancı yatırımı caydıran ekonomik politikaların revize edildiÄŸini belirterek “iÅŸbirliÄŸine açık” olduÄŸunu ifade etti. 


CumhurbaÅŸkanı Emmerson Mnangagwa

Ülkenin cumhurbaşkanlığı, parlamento ve yerel seçimleri 30 Temmuz ’de yapıldı. Emmerson Mnangagwa’nın oyların yüzde 50,8'ini alarak cumhurbaşkanı seçildiği ilan edildi.

AÄŸustos 'de ABD BaÅŸkanı Donald Trump, bu yaptırımları uzatan Zimbabwe Demokrasi ve Ekonomik Ä°yileÅŸtirme DeÄŸiÅŸikliÄŸi Yasası'nı (ZÄ°DERA) imzaladı. Benzer ÅŸekilde AB’de, Zimbabve yaptırımlarını 20 Şubat 'ye kadar uzattı.

ABD, Ä°ngiltere ve AB’nin uyguladığı yaptırımların sonucu olarak Zimbabwe’de iÅŸsizlik oranı %90’a yükseldi. Ãœlkenin en çok ihtiyaç duyduÄŸu doktor, hemÅŸire, öğretmen gibi meslek sahipleri baÅŸta olmak üzere, yaklaşık 5 milyon kiÅŸi baÅŸka ülkelere göç etmek mecburiyetinde kaldı. Zimbabwe yılından bu yana 40 milyar doların üzerinde gelir kaybetti, halkın %90’ı fakirlik sınırı altına geriledi. FakirliÄŸin artması ve temel kamu hizmetlerindeki çökme sonucunda AIDS baÅŸta olmak üzere ölümcül hastalıklar daha da yaygınlaÅŸtı ve arttı. yılında enflasyonun % milyon olmasının ardından, ülke kendi para birimini terk ederek  yılının baÅŸlarında dolarizasyona gitti ve ülkede resmi iÅŸlemlerde ABD Doları, Güney Afrika Rand’ı ve Botsvana Pula’sının kullanımına izin verildi. 

SADC Yaptırımlara Karşı Ortak Hareket Ã‡aÄŸrısı Yaptı

ABD ve AB’nin yaptırımları sadece Zimbabwe halkına deÄŸil, komÅŸu Afrika ülkelerine zarar verdi. SADC (Southern African Development Community) baÅŸkanı Tanzanya CumhurbaÅŸkanı John Magafuli, Dar es Salaam'daki son zirvede yaptığı konuÅŸmada; uluslararası topluluÄŸa, Zimbabwe'ye uyguladığı yaptırımları kaldırması yönünde çaÄŸrıda bulundu ve SADC Ã¼yesi ülkeleri bu yaptırımlara karşı koymak için bir araya gelmeye Ã§ağırdı. (Örgütün 16 üyesi: Angola, Botswana, Komorlar, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Eswatini, Lesotho, Madagaskar, Malawi, Mauritius, Mozambik, 

Namibya, Åžeyseller, Güney Afrika, Tanzanya, Zambiya ve Zimbabwe)


SADC Toplantısı

Başkan Magufuli, yaptırımın yalnızca Zimbabwelilere değil aynı zamanda tüm bloğun insanlarına zarar verdiğini söyledi.

“Zimbabwe yıllardır yaptırımlara maruz kalıyor, ancak bir eli kestiğinizde tüm vücudun etkilendiğini anlamamız için dünyaya ihtiyacımız var.

Zimbabwe'yi batı ülkeleri tarafından uygulanan yaptırımlara karşı desteklemek için birleşmeliyiz, çünkü onlar (yaptırımlar) Zimbabweleri ve üye devletlerden insanları incitiyorlar” dedi.

Mart 'da Afrika Birliği (AU) Zimbabwe'deki ekonomik yaptırımların kaldırılması için çağrıda bulundu.

25 Ekim , Zimbabwe'de Batı yaptırımlarını protesto yürüyüşü yapılmasına izin vermek için ulusal bir tatil ilan edildi. 

Sonuç

Zimbabwe’nin iyi yönetildiği, bütün kötülüklerin sömürgeci Batı’dan geldiği elbette ki söylenemez. Ancak, Afrika’nın yıldır yağmalandığı, halkının köle olarak satıldığı, beyaz azınlık yönetimlerince ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüğü, eğitimden mahrum bırakıldığı, seçme, seçilme ve yönetme hakkının son zamanlara kadar tanınmadığı, sermaye sahibi olmasına izin verilmediği gerçeği ortada iken, bağımsızlığını yeni kazanmış bu insanların ülkelerini iyi yönetemediğinden bahsederek suçlamak ahlaksızlıktır.

Yıllarca insan muamelesi yapmadığı halklara karşı bir mahcubiyet duymak ve özür dilemek yerine, onları yönetemez-yönetilemez hale getirmek, açlığa ve yoksulluğa mahkum etmek için yaptırımlar uygulamak halkların nefretini kaçınılmaz olarak celp edecektir.

Yaptırımlar yoluyla küresel sisteme zorla biat ettirmenin tek örneÄŸi Zimbabwe deÄŸildir. Bugün muhtelif gerekçelerle Afganistan, Belarus, Bosna Hersek, Burma/Myanmar, Burundi, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çin, DRC, Mısır, Eritre, Yugoslavya, Gine-Bissau, Haiti, Ä°ran, Irak, Lübnan, Libya, Mali, Moldova, KaradaÄŸ, Kuzey Kore, Rusya, Sırbistan, Somali, Güney Sudan, Sudan, Suriye, Tunus, Ukrayna, Venezuela, Yemen gibi ülkeler de yaptırımlarla karşı karşıyadır. 

Küresel hakimiyetini, ülkelere yaptırımlarla boyun eğdirerek yada askeri işgallerle yayma dönemi geçmektedir. Zulme karşı bölgesel ittifaklar ve yardımlaşmalar, adına modern uluslararası sistem denilen zorbalığın karşısına dikilmeye devam edecektir.

Kaynak Linki : 

 monash.pw

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır