such that kullanımı / İngilizcede "such" ve "such that" Kullanımı ve Örnek cümleleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Such That Kullanımı

such that kullanımı

İngilizcede “Such” Türkçede “böylesi bir” veya “böylesine” diye ifade ettiğimiz bir sıfattır. Aslında “so” ile benzerlik gösterir, fakat “so” Türkçede “öylesi” anlamına gelir, dolayısıyla aralarında bir nüsans farkı vardır.

Konuyu daha iyi anlamak için “Such That Cümleleri” ile ilgili yapılmış örneklere bakalım şimdi:

I have been involved in many such courses. –> Ben böylesi kurslara (derslere) katılmışytım.

We were second-class citizens and they treated us as such. –> Biz ikinci sınıf insanlarız ve onlar bize öyle davrandılar.

I hadn’t found such an elegant woman in the party. –> Ben partide öylesine zarif bir kadın bulamadım.

There is no such thing as free lunch. –> Bedava yemek gibisi yoktur.

Spring is such a wonderfulseason. –> Bahar muhteşem bir mevsimdir.

I didn’t ate such a delicious meal. –> Ben böylesine lezzetli bir yemek yemedim.

It’s such a boring book. –> Öylesine sıkıcı bir kitap ki.

When I hear such nonsense, I get sick to my stomach. –> Böylesi anlamsız bir şey duyduğumda midem alt üst oluyor (rahatsız oluyorum).

Who would do such a thing? –> Böylesi bir şeyi kim yapabilir?

Fatma is such a stupid girl. –> Fatma öylesine aptal bir kız

Ayşe cooks such delicious meals. –> Ayşe öylesine lezzetli yemekler pişiriyor ki.

Pelin is such a nice girl. –> Pelin öylesine hoş bir kız ki.

Some people like money a lot. Such people don’t like to spend it. –> Bazı insanlar parayı çok severler. Öylesi insanlar harcamaktan hoşlanmazlar.

I hadn’t seen before such a good play. –> Böylesi kadar iyi bir oyun daha önce görmemiştim.

I hadn’t expected such a difficult exam. –> Bu kadar zor bir sınav olacağını ummamıştım.

Ali didn’t say me that, they had such a large house. –> Ali böylesi kadar büyük bir evleri olduğunu söylememişti.

I didn’t think the job would take such a long time. –> İşin böylesi uzun süreceğini sanmıyordum.

My house is such a far way from my work. –> Evim işimden öylesine uzak ki.

She has such a few friends. –> O kadar az arkadaşı var ki.

They have such a strange furniture at home! –> Evlerinde öylesine garip mobilya var ki!

I can’t read all the report in such a little time. –> Böylesine az bir zamanda bütün raporu okuyamam.

It was such a hard Job. –> Öylesine zor bir işti ki.

İngilizcede “Such…that” Türkçede “böylesi bir…ki” veya “böyle…ki” diye ifade ettiğimiz bir kalıptır. Aslında Türkçede “öyle…ki” anlamında olan “so…that” ile benzerlik gösterir, fakat – Türkçe karşılıklarından da anlayacağınız üzere – aralarında bir nüsans farkı  vardır.

Aşağıda such that cümleleri örnekleri inceleyelim şimdi:

It was such nice a weather that we want to go for a walk. –> Öylesine güzel bir hava ki, yürüyüşe çıkmak istiyoruz.

It is such an interesting situation that only a very few people have probably ever been confronted. –> Öylesine ilginç bir durum ki, muhtemelen yalnızca çok az insan karşılaşmıştır.

She is such a beautiful girl that I’ve never seen. –> Öylesine güzel bir kız ki, daha önce hiç görmemiştim.

I tried to tell her in such a way that she would be wrong. –> Ona, bu yolla hatalı olabileceğini söylemeye çalıştım.

Our lunch was such that we don’t really need an evening meal. –> Bizim öğle yemeğimiz öyle ki, gerçekten akşam yemeğine ihtiyaç duymuyoruz.

The table was such a round that twelve people sit around it. –> Masa ylesine yuvarlak ki, etraf1na on iki kişi oturabiliyor.

I use such a tennis racket that I can easily shoot back. –> Öylesine bir tenis raketi kullanıyorum ki, arka vuruşları rahatlıkla yapabiliyorum.

There were such a lot of people in the queue that I decided not to see the film. –> Kuyrukta o kadar çok insan vardı ki, filmi izlememeye karar verdim.

I have such a lot of books that I don’t know where to put them. –> O kadar çok kitabım var ki, onları nereye koyacağımı bilmiyorum.

It’s such a good film that many people want to see it. –> O kadar iyi bir film ki, onu çoğu insan görmek istiyor.

İstanbul is such a big city that it may take half a day to go from a quarter to another quarter. –> İstanbul o kadar büyük bir şehir ki, bir semtinden diğerine gitmek yarım günü alabilir.

I’ve never had such a good coffee that it was delicious. –> Hiç böylesi iyi bir kahve içmemiştim, ki çok lezzetliydi.

It’s such a long time ago that I graduated the university. –> Ben üniversiteyi bitireli öylesine uzun zaman oldu ki. It is such a long way that we were tired of travelling. –> Öylesine uzun bir yol ki, seyahat etmekten yorulduk.

Başarılar Sevgili Dostlar.

İngilizce Delisi

Genç Gelişim

İngilizce so “çok” such “o kadar” anlamındadır. Miktar belirtilirken kullanılan so ve such bağlaçlarının kullanımı birbirinden farklıdır.

Şöyle ki;

İngilizceyi Konuşarak Öğren

So dan sonra sıfat veya zarf gelir.

Such dan sonra sıfat tamlaması yani sıfat + isim gelir.

İngilizce so kullanımı

  • Your eyes are so beautiful (Gözlerin çok güzel)
  • You are so beautiful girl (Sen çok güzel bir kızsın)
  • We have so many books in our library (Kütüphanemizde çok fazla kitap var)
  • His car is so expensive (Onun arabası çok pahalı)
  • He is so clever (O çok akıllı/Öyle akıllı ki)
  • This problem is so difficult for me (Bu problem benim için çok zor)
  • We are waiting for the bus so patiently (Otobüsü sabırla bekliyoruz)

Son cümleye kadar so dan sonra sıfat kullanılmış, son cümlede so dan sonra “sabırla” zarfı kullanılmıştır.

İngilizce such kullanımı

Sıfat tamlaması sıkıcı film, kötü araba, çalışkan öğrenci gibi sıfat ve ismin birlikte kullanıldığı tamlamalardır. İngilizce such bağlacından sonra da sıfat tamlamaları gelir. Şimdi Such kullanımını örneklerle açıklayalım.

  • This is such a good film (O kadar güzel bir film ki)
  • You are such intelligent student (O kadar zeki bir öğrencisin ki)
  • It is such a nice weather that shall we to the cinema (Hava o kadar güzel ki sinemaya gidelim)
  • Your dog is such a sweet that we want play it (Köpeğin o kadar tatlı ki onunla oynamak istiyoruz)
  • You are such a good player (O kadar iyi bir oyuncusun ki)
  • He is such a smart boy that passed exam(O kadar akıllı bir çocuk ki sınavı geçti)
  • You have such beautiful hair that I want look your hair all the time (O kadar güzel saçların var ki sürekli saçlarına bakmak istiyorum)
  • The cinema has such quality films that there is always a long queue (Sinemanın o kadar kaliteli filmleri var ki her zaman uzun bir kuyruk var)

İngilizce so ve such kullanımı ile ilgili bilmeniz gereken temel detayları verdik ve örnek cümlelerle anlattık. Eğer so ve such kullanımı ile ilgili kafanızda soru işaretleri oluşursa, yorumlar kısmında bizle paylaşabilirsiniz.

Online İngilizce Konuşma Kursu: Konuşarak Öğren

INGILIZCE AS, LIKE, SUCH AS, SO, SUCH – GIBI, BENZER, GIBI, BÖYLECE, BU GIBI – TÜRKÇE KONU ANLATIMI

“Such as” yada “like” örnekler sunmak için kullanılır.

We use such as or like to introduce examples.

eg. There are many different kinds of fruit trees in the orchard such as orange, apple and pear. (Örnek : Meyve bahçesinde portakal, elma ve armut gibi bir çok tür meyve ağacı bulunuyor.)

We use as + noun to say that someone has a particular job.(“As + isim” bir kişinin belirli bir işi olduğunu belirtmek için kullanırız.)

eg. He works as a shop assistant at David Jones. (Örnek : David Johnes’de tezgahtar olarak çalışıyor. )

We use as + noun to say what something is used for.(“As + isim” bir şeyin ne için kullanıldığını belirtmek için kullanırız.)

eg. I used my sarong as a beach towel.(Örnek : Ben peştemalimi plaj havlusu niyetine kullandım.)

We use like/as + clause to say that things happen in a similar way.(“Like/as + tümce” yi olayların benzer şekilde meydana geldiğini belirtmek için kullanırız.)

eg. He went to work this morning, like/as he usually does.(Örnek : Bu sabah işe gitti, genelde yaptığı/yapıyor olduğu gibi. )

We use like + noun or pronoun to say that something is similar to something else.(Like + isim veya zamiri, bir şeyin başka bir şeye benzediğini belirtmek için kullanırız.)

eg. The whole thing was like a nightmare.(Örnek : Tüm bu şey bir kabus gibiydi.)

We use so + adjective to give empahasis.(So + sıfatı vurguda bulunmak için kullanırız.)

eg. She looks so beautiful in that dress.(Örnek : O kıyafette çok güzel gözüküyor.)

We use such + adjective + noun to give emphasis.(Such + sıfat + isimi vurguda bulunmak için kullanırız.)

eg. We had such a great night.(Örnek : Öylesi muhteşem bir gece geçirdik ki.)

We use so + much/many + noun to give emphasis.(So + much/many + isimi vurguda bulunmak için kullanırız.)

eg. There is so much junk in the garage.(Örnek :Garajda o kadar çok çöp bulunuyor ki.)

Bill has so many boxes he wants to keep.(Bill’in vermek istemediği o kadar çok kutusu bulunuyor ki.)

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır