maymun beyni yiyen çinliler / Olmaz Olsun Böyle Gelenek! Çin’de Kutlama Amacıyla Oluşan Akıllara Ziyan Yemek Kültürü

Maymun Beyni Yiyen Çinliler

maymun beyni yiyen çinliler

Maymun beyni seks g&#;c&#;n&#; artırırmış

17 Ocak
Aslı ÇAKIR

İtalyan Carlo Bernardini, Four Seasons Hotel'in mutfak şefi. Yaşını söylemese de genç olduğu anlaşılan Bernardini; Tokyo, Singapur, Fransa, İsviçre, Avusturya, Avustralya, Tayland, Kore, Hong Kong, Malezya gibi pek çok ülke görmüş, o ülkelerde pek çok yemek tatmış. Üç yıldır İstanbul'da yaşayan Bernardini, şimdiye kadar en çok Japonya'da (iki buçuk sene) kalmış. "Tehlikeli bir şehir," dediği İstanbul'u çok seviyor. İstanbul'da değişik kültürleri görebildiğini söyleyen şefimiz en çok da İstanbul sokaklarında yürümekten hoşlanıyor.
İtalya'da otelleri ve tabii ki otelin içinde bir de restoranları olan Carlo okuldan döner dönmez restorana girer ve oradaki şefleri izlermiş. "Yeni şeyler bulacaksın sürekli, açık fikirli olacaksın, yaratacaksın, tüm yeniliklerden haberdar olacaksın. Hep arkadandan gelen ve yeni şeyleri denemeye hevesli bir sürü genç var. Çok okuyacaksın, gezeceksin, insanların nelerden hoşlandıklarını göreceksin," diyerek iyi bir aşçı olmanın gereklerini anlatan Bernardini, mesleği sevmenin ve tutkunun ne kadar önemli olduğunu da sözlerine ekliyor.
İstanbul'a gelir gelmez işi iyi bilmeyen gençlerle yeni bir ekip kurduğunu söyleyen Bernardini, böylece hep beraber yeni bir şeylere başlayabildiklerini söylüyor. Ayrıca yanında çalışan genç aşçılardan bazılarını da dünyayı görebilmeleri ve değişik lezzetleri tadabilmeleri için yurtdışına gönderiyor. İşte Bernardi'nin anlattıkları:

* Maymun beyninin yenme sebebini biliyor musunuz? Özellikle Çin kültüründe çok görülür maymun beyni yemek. Aslında kanunsuz bir iştir. Ama seks gücünü artırdığına inanılır.
* Vietnam'da herkes kafesler içindeki şirin, ufacık köpekleri satın alıyordu. "Aman, köpekleri ne çok seviyorlar," dedim. Meğerse eve gidince kesip pişiriyorlarmış. Bu arada evde köpek besleyenler de var. Arkadaş gibi. Yani evdeki köpekler köpek kemiklerini yiyorlar. Ama ne yapsınlar? Orada bir tek tavuk var. Dana eti, koyun eti bulamıyorlar ve kırmızı et için de köpek yiyorlar.
* Taylandlılar için yemek yemek bir seremonidir. Masada her şeyden azar azar vardır. Bira, çay, su, hepsi. Hepsinden tadılır ve bütün aile yemekte toplanır.
* Dikkat edin, yaşlı Çinlilerin bacakları hep ayrıktır. Nedeni çok basit Sürekli bağdaş kurarak yerde oturuyorlar ve öyle yemek yiyorlar. Ama bu mide için hiç de sağlıklı bir şey değil.
* Çinlilerin, Japonların çubuklarla yemek yemesi garip karşılanıyor ama dikkat edin oralarda her yemek küçük küçük parçalanmıştır. Yani bıçağa ihtiyaç yoktur. Böylece tek elinizle, hele bir de öğrenirseniz çok rahat yemek yiyebilirsiniz.
* Çin'de sokakta sosisli sandviç yerine yürürken pilav ya da noddle yenir.
* Ayrıca Çin'de sokakta kedi ya da köpek göremezsiniz. Ben de hep nerede bu kediler diye düşünürdüm. Meğerse
* Hong Kong'da bir restoranda kadın yılanı canlı canlı tutuyor, ikiye bölüyor ve yılan hala hareket ederken bu sefer de ortadan ikiye ayırıyor ve barbekünün üstüne koyuyor. Üzerini de süslüyor. Tadı da çok güzeldi.
* Yine Hong Kong'da ayı eti çok yenir. Biraz serttir ama
* Avustralya'da kanguru ve timsah eti çok revaçtadır.
* Kore'de her yer sarmısak kokar ve artık burnunuzun direği kırılır.
* Ben küçükken biraz hastaydım ve annem bana özel at eti alırdı. İtalya'da at eti çok popüler. At etinden yapılan sosisler daha pahalıdır. Özel at eti kasapları vardır İtalya'da. Ayrıca eşek eti de çok sevilir benim ülkemde.
* Türkiye'ye geldiğimde ilk kez kokoreççi gördüğümde çok şaşırmıştım ve iğrenmiştim. Sonuçta bağırsakları hayvanın.
* Türkiye'nin kendine ait yiyecekleri çok güzel. Kaymağı ilk defa Türkiye'de gördüm ve benim en sevdiğim yiyecek oldu. Ama dışarda nereye giderseniz gidin Türk yemeği diye hep dönerciler görürsünüz. Oysa kebaplarınız, tatlılarınız, kaymağınız, lahmacununuz var. Sizin en özel yemeğiniz döner değil ki. Ama herkes sizi öyle tanıyor.
* Türkiye'nin en güzel şeylerinden biri çok güzel balıklarınızın olması. Bir sürü balık lokantanız var ama evde balık yeme alışkanlığınız neredeyse hiç yok.
* Türk yemekleri çok ağır. Hem çok yiyorsunuz hem de çok ama çok tatlı şeyleri seviyorsunuz.

etiket Olmaz Olsun Böyle Gelenek! Çin’de Kutlama Amacıyla Oluşan Akıllara Ziyan Yemek Kültürü

Haberler

Yaşam

Olmaz Olsun Böyle Gelenek! Çin’de Kutlama Amacıyla Oluşan Akıllara Ziyan Yemek Kültürü

Özel bir yuvarlak masa etrafında toplanan Çinliler bakın kutlama için ne yapıyorlar?

Kaynak

Bir başarıyı, birlikteliği ya da iş ile ilgili birleşmeleri kutlamak, mutluluğu paylaşmak pek çok toplumda yaygın bir alışkanlıktır.

Bir arada olmak ve pozitifliği herkese yaymak, birlikte mutlu olmak güzeldir çünkü.

Biz Türkler bir doğumu kutlamak için lokum dağıtırız, bir maçı kazanınca herkese baklava ısmarlarız ama Çinlilerin kutlamalar için edindikleri alışkanlığı duyunca ağzınız açık kalacak!

Canlı maymun beyni yemek! Evet, yanlış okumadınız. Çinliler kutlama yapmak amacıyla canlı maymun beyni yiyorlar!

Altında kelepçeleri ve tam ortasında geniş bir deliği bulunan özel bir yuvarlak masa etrafına toplanan Çinliler, kafeslerde kapalı maymunlardan birini seçiyor.

Altında kelepçeleri ve tam ortasında geniş bir deliği bulunan özel bir yuvarlak masa etrafına toplanan Çinliler, kafeslerde kapalı maymunlardan birini seçiyor.

Masaya getirilen ve kolları ile bacakları kelepçelenen maymunun kafası delikten alın hizasına kadar çıkarılıyor ve çenesi masanın altına sabitleniyor. Özellikle ağzı kapatılmayan maymunun sesinin yemeğin lezzetini artırdığı söyleniyor.

Masaya getirilen ve kolları ile bacakları kelepçelenen maymunun kafası delikten alın hizasına kadar çıkarılıyor ve çenesi masanın altına sabitleniyor. Özellikle ağzı kapatılmayan maymunun sesinin yemeğin lezzetini artırdığı söyleniyor.

Müşteriler ya da garson satırla maymunun tepesine vuruyor ve bir delik açıyor. Müşteriler pipetlerle çığlıklar atmayı sürdüren maymunun beynini yiyor.

Müşteriler ya da garson satırla maymunun tepesine vuruyor ve bir delik açıyor. Müşteriler pipetlerle çığlıklar atmayı sürdüren maymunun beynini yiyor.

Afrodizyak etkisi bulunduğu söylenen ve Asya’nın bazı yerlerinde de tüketilen maymun beynindeki bir hormon rivayete göre Tanrı’yı görmenizi sağlıyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Orada olsanız, yer miydiniz?

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda

Tuhaf Bir Yemek Kültürü:Taze Maymun Beyni

                  Taze maymun beyni özellikle Hindistan ve Uzakdoğu'da yaygın bir şekilde zengin bir kesim tarafından tüketilse de Dünya bu yemek kültürünü ilk kez ''İndiana Jones and The Temple of Doom'' filmiyle tanımıştı. Her ne kadar bu yemek o film için bir mizansen olarak hazırlansa da işin gerçek boyutlarında ise uzakdoğu da sıklıklıkla çiğ,yahni,haşlanmış,sote,kızartma,aperatif hatta suşi olarak bile tüketilmektedir. Bu her ne kadar sadece tuhaf bir yemek kültürü olarak görünse de  içinde çok daha derin bir vahşet barındırmaktadır.

monkey brain ile ilgili görsel sonucu

Taze Maymun Beyni Nasıl Hazırlanır?

            Pişmiş olarak hazırlanan örneklerine nazaran çok daha vahşice olan bu yöntem de hayvan tamamen canlı olarak servis ediliyor. Pişmiş olarak servis edilen maymun beyninde maymun veya orangutan önce öldürülüp sonra beyni çıkarılıyor. Gerekli temizleme işlemlerinden geçirildikten sonra yahni veya sote işlemi için uygun boyutlara getiriliyor. Kaynar suda belirli sebzelerle iyice pişirilen maymun beyni çeşitli baharatlarla lezzetlendirildikten sonra müşteriye servis ediliyor. Suşi olarak hazırlanan örneklerinde ise çıkarılma,temizleme ve parçalama(bazılarında) işlemleri aynı şekilde geçerliyken beyin çeşitli soslara bulanıp bütün ve parça parça şekilde servis edilir.

monkey brain ile ilgili görsel sonucu

Resim:Maymun Beyni Yahnisi

             İşin asıl vahşet boyutu ise canlı ve çiğ bir şekilde maymun beyninin yenilmesi sırasında gerçekleşiyor. Bunun için genelde ergenliğe girmemiş maymunlar kullanılırken yetişkin maymunlar da kullanılabilmektedir. Maymun servis sırasında sadece kafasının serbest kalacağı bir şekilde bağlanır ya da giyotin benzeri delikli bir tahta kutu veya iki tahta parçası arasına boynu sıkıştırılır. Hayvanın bu servis esnasında elleri ve bedeni genel olarak serbesttir. Garson ufak bir çekiçle birlikte maymunu masaya getirir.

İlgili resim

     Çekici ilk başta masadaki müşterilere sunar eğer müşteriler istemezse ise işlemi kendi gerçekleştirir. Maymun orada çırpınır bir halde çığlıklar atarken baş kısmına çekiç darbeleri vurulur. Hayvan eğer ilk çekiç darbesiyle birlikte ölmezse korku ve acıdan dolayı çırpınışları ve çığlıkları iyice yükselir en sonunda hayvanını kafası çekiç darbeleriyle birlikte parçalanır ve garson misafirlere beyni hemen oracıkta parçalara bölerek neredeyse lokmalık boyuttaki küçük beyin parçalarını tabaklarına servis eder.( İzlemek isteyenler için +18, monash.pw ) Her ne kadar vahşice olsa da bu yemek kültürü uzakdoğu'da hala daha devam etmektedir.

monkey brain indiana jones ile ilgili görsel sonucu

Taze Maymun Beyninin Taşıyabileceği Hastalıklar

Maymun beynini çiğ olarak yemenin çok sayıda hastalığa yol açtığı bilinmektedir. En basitinden maymunun beyninde bulunan parazitlerin insana bulaşabilme ihtimali mevcuttur ama çiğ maymun beyninin taşıdığı en önemli risk faktörünü ise bir hastalık oluşturmaktadır. Bu hastalık özellikle psikiyatrik semptomları sebebiyle sıklıkla ruh ve sinir hastalıklarıyla karşıtırılan Creutzfeldt-Jakob hastalığıdımonash.pwık tıp çevresinde ölümcül bulaşıcı süngerimsi beyin rahatsızlığı olarak bilinmekle birlikte hastalığı sebep olan varlık ise bir priondur. Özellikle çiğ veya az pişmiş olarak yenilen çeşitli hayvanların beyinlerinde bulunma ihtimali yüksektir.

monkey brain sushi ile ilgili görsel sonucu

Resim:Maymun Beyni Suşisi

Sonuç

Her ne kadar kültürel ve egzotik bir lezzet olarak uzakdoğuda rağbet görse de gerek maymunların çok ciddi bir işkence sürecine maruz kalması gerekse hayvanın taşıdığı belli hastalıkların insana direk geçmesi ihtimali yüzünden çiğ maymun beyni yemeği özellikle çevreci gruplar tarafında sıklıkla protestolara maruz kalmıştır. Medicaldaily sitesi tarafından dünya üzerindeki en kötü 5 yemekten biri seçilmesine rağmen çiğ maymun beyni yeme alışkanlığı son yıllarda gittikçe azalsa da hala zenginlerin rağbet gösterdiği bir yemek olarak kalmaya devam etmektedir.

İlgili resim

Çinliler Maymuna İnsan Beyni Geni Yerleştirdi

Çinliler-maymuna-insan-beyni-geni-yerleştirdiÇinli bilim insanları Hint şebeği yavrularına insan beyni geni yerleştirdi ve maymun beyninin insan beyni gibi gelişmesini sağladı. Çinli doktorlar insan zekasının nasıl ortaya çıktığını araştırıyor ve yaşlanmaya bağlı demans ile şizofreni gibi hastalıkları tedavi etmeye çalışıyor. Peki maymuna insan geni yerleştirmek etik bir davranış mı ve Maymunlar Cehennemi filmi gerçek olacak mı?

Kunming Jeoloji Enstitüsü, Çin Bilimler Akademisi ve Kuzey Carolina Üniversitesi araştırmacıları, kuyruklu maymunlar sınıfına giren Hint şebeği yavrularına insan beyni geni ekledi. Böylece Hint şebeklerinin genetiğini değiştirmiş oldu.

Genleri maymuna nasıl eklediler?

Biyologlar önce insanlardan DNA örneği aldılar ve bebek beyni gelişimini etkileyen HuMCPH1 genini sentezlediler. Sonra dişi maymunlardan aldıkları olgunlaşmamış yumurta hücrelerini (ovosit) tüp bebek yöntemiyle döllediler ve bunların maymun embriyosuna dönüşmesini sağladılar. Ardından, MCPH1 geni yerleştirdikleri lentivirüsleri embriyolara mikroenjeksiyon yöntemiyle eklediler.

İlgili yazı: Gerçek Adem: ilk insan ne zaman yaşadı?

Çinliler-maymuna-insan-beyni-geni-yerleştirdi

 

Retrovirüs tedavisi

Retrovirüs sınıfına giren lentivirüsler uzun bir kuluçka süresine sahip bulunuyor ve insanlarda kronik ölümcül hastalıklara yol açıyor. Ancak, zararsız hale getirilmiş olan lentivirüsler kök hücre ve gen tedavisinde kullanılıyor. Bu virüsler vücuda sağlıklı genlerin eklenmesini sağlıyor.

Bilim insanları bu deneyde zararsız lentivirüsleri süperince bir iğne ile doğrudan embriyoların içine enjekte ettiler. Böylece lentivirüsler embriyoların çekirdek DNA’sına başarıyla bulaştı ve onları genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) haline getirdi.

Bilim insanları son olarak GDO embriyoları sağlıklı dişi maymunların rahmine yerleştirdiler. Hata yapmamak için de maymunların rahmini ultrason cihazıyla görüntülediler. Ardından normal bir şekilde doğan yavruların beyninin nasıl geliştiğine baktılar.

İlgili yazı: Kodlama İçin En Gerekli 16 Programlama Dili

Çinliler-maymuna-insan-beyni-geni-yerleştirdi

Neden maymuna insan geni eklediler?

Bilim insanları bu yöntemle 11 maymuna insan beyni geni yerleştirdiler ama bunu sırf meraktan yapmadılar. Çinli araştırmacılar insan zekasının evrim sürecinde nasıl ortaya çıktığını araştırıyor. Örneğin, Heidelberg insanı beyninin evrim geçirerek nasıl Homo sapiens beynine dönüştüğünü görmek istiyor.

Ancak, zaman makinesi ile geçmişe giderek Heidelberg insanı bebeklerinin beyni üzerinde deney yapmaları hem imkansız bir şey, hem de bunu yapmak etik olmaz. Öte yandan, insan bebekleri ana karnında gelişirken evrim sürecini hızlandırılmış video gibi tekrarlıyor.

Açıkçası fetüs beyni rahimde gelişip şekillenirken, soyu tükenmiş olan atalarımızın ana beyin gelişim aşamalarını kısaca tekrarlıyor. Çinli bilim insanları işte bu aşamaları görmek için maymuna insan geni ekliyor.

İlgili yazı: İnternetinizi Uçuracak En İyi 10 Modem

Çinliler-maymuna-insan-beyni-geni-yerleştirdi

 

Öyleyse maymuna ne gerek var?

Siz de maymun yerine insan beyni kullansınlar diyebilirsiniz; ama bebekler üzerinde klinik deneyler yapmak etik değildir. Vicdanlı hiçbir anne de buna izin vermez.

Öte yandan, araştırmacılar da insan bebeklerinin beynine bakarak atalarımızın beyninin şeklini ortaya çıkaramazlar ve bunun insan zekasının gelişimiyle ilgili olan bağlantısını çözemezler; çünkü insan beyni çok karmaşıktır.

İnsan zekasının gelişimi ile soyu tükenmiş olan atalarımızın beyin yapısı arasındaki ilişkiyi görmelerinin tek yolu, insan beyni genlerini daha ilkel bir beyne sahip olan canlıların DNA’sına eklemektir. Ancak, bunu her canlıya yapamayız. Örneğin balıklar memeli değildir ve çok uzak akrabalarımızdır. Bu nedenle balık beyni atalarımızın beyni hakkında bize fikir vermez (balıklar insandan önce ortaya çıktı).

Bunun için genetik olarak yakın akrabamız olan, ama yine de beyni insan beyninden ilkel olan canlılar seçmeliyiz. Bu şartlara en uygun canlılar da tahmin edebileceğiniz gibi maymunlardır. Yalnız insanların genetik kuzeni olan kuyruksuz maymunların beyni de çok karmaşıktır. Çinli bilim insanları işten bu yüzden kuyruklu maymunlar sınıfına giren Hint şebeğini seçtiler.

İlgili yazı: Düz Dünya Teorisini Çürüten 12 Kanıt

Çinliler-maymuna-insan-beyni-geni-yerleştirdi

 

Beyni ilkel ama akraba

Hint şebeği beyinlerinin nispeten basit bir şekli var ve bunlar ana karnında da basit bir şekilde gelişiyor. İnsan geni eklenmiş maymun beyinlerinin gelişiminde insan beyninin nasıl davrandığını ve beyni nasıl şekillendirdiğini görmek daha kolay oluyor.

Böylece atalarımızın beyninin neye benzediğini temel gelişim aşamalarında görmüş oluyoruz. Sonuçta elimizde Heidelberg insanı bebeklerinin fosilleşmiş beyinleri yok; çünkü yumuşak dokular genellikle fosilleşmeden önce çürüyor. Beyin gelişimini görmek ise ancak canlılar üzerinde mümkün oluyor.

Maymuna bakınca ne gördüler?

Çinli ve Amerikalı araştırmacılar GDO maymun beyinlerinin insan beyni gibi yavaş geliştiğini gördüler; ama bu bir zafiyet değil. İnsan beyni yavaş gelişiyor; çünkü bilinç sahibi karmaşık bir organ ve tam olarak olgunlaşmak için yavaş gelişmek zorunda. Bilim insanları da bu avantajdan yararlandılar ve maymun şablonunda insan beyninin gelişimini yavaş çekimde izlemiş oldular.

İlgili yazı: Yapay Zeka Nedir ve Nasıl Çalışır?

Çinliler-maymuna-insan-beyni-geni-yerleştirdi

Peki bu araştırmalar etik mi?

Şimdi diyeceksiniz ki “Hocamız bir süredir DNA testi ve beden hackleme gibi konular yazıyor”. Evet, yazıyorum; çünkü bunlar çok yeni araştırma alanları ve büyük etik tartışmalara yol açıyorlar. Bir yandan klinik deneylerde canlılara eziyet etmemek gerekiyor, öte yandan tıbbi tedavi geliştirmek için genellikle hayvanlar üzerinde deney yapmak zorunda kalıyoruz.

Bilgisayar simülasyonları henüz yeterince gelişmediği için bunun alternatifi yok. Çin Halk Cumhuriyeti ise tam bağımsız bir ülke olarak Batı standartlarına tabi değil. Açıkçası birçok alanda da etik kuralları çiğneyerek araştırma yapıyor. Batıdan daha hızlı ilerleme kaydetmek için kestirme yollara başvuruyor.

Oysa Batı dünyası da kararsız kalıyor. Bir yandan Amerikalılar maymuna insan geni eklemek için Çinlilerle çalışıyor, öte yandan daha duyarlı olan Amerikalılar da hemşerilerini etik olmamakla suçluyor. Yapıcı tartışmalar aslında demokrasinin bir gereği; ama gerçekçi olmak gerekirse tıpta ilerleme kaydetmek için Batıda yasak olan bazı araştırmaları yapmak gerekiyor.

Bir grup Batılı doktor ve şirket de bunun için hükümetlerin izin vermesini beklemek yerine, Çin üniversitelerini destekleyip bu işi Çinlileri yaptırmayı tercih ediyorlar. Tabii bu süreçte Batıdan ceza almamak için çok dikkatli davranıyorlar.

İlgili yazı: Çin Ay’dan Helyum 3 Füzyon Yakıtı Getirecek

Battle for the Planet of the Apes Roddy McDowell

Yasaklamak yerine düzenlemeliyiz

Hayvana kötü davranıp insana iyi davranan yoktur. Ayrıca bütün canlılara insanca davranmak ahlaklı, vicdanlı ve şefkatli olmanın ön şartıdır.

Çinlilerin yaptığı araştırmaların da etik kurullar tarafından denetlenmesi şarttır. Buna karşın, Batıdaki tutucu hükümetler ve bürokratların bazı tartışmalı deneyleri geleneksel seçmenlere yönelik oy kaygısıyla veya akılları yatmadığı için engellediğini görüyoruz.

İşin en zor yanı ise klinik deneyleri denetlemekte kullanılan etik kuralların yapay bakteri DNA’sı üretmek, insanlara kök hücre tedavisi uygulamak ve maymuna insan beyni geni eklemek gibi konularda yetersiz olması: Bu deneyleri yasaklamadan düzenlemenin bir yolunu bulmalıyız.

Hükümetler, bürokratlar ve bir an önce kârlı tedaviler geliştirmek isteyen hırslı araştırmacılarla biyoteknoloji şirketleri buna pek vakit ayırmak istemiyor. Bu şirketler genellikle etik düzenleme istemezken, hükümetler ve etik kurullar da işi ağırdan alıyor.

Etik araştırmalar ve düzenlemeler

Neyse ki birçok şirket hızla yeni tedaviler geliştirmek için bu düzenlemelerin hızla çıkmasını destekliyor. Etik kurullarda yer alan değerli bilim insanları ve etik araştırmalar yapmak isteyen vicdanlı hekimler de etik kuralları destekliyor; ama yukarıdaki sıkıntılar yüzünden vakit kaybediyorlar.

İlgili yazı: Evrende Oluşan İlk Molekül Bulundu

yalenews editing genomes msh

 

Aceleye ne gerek var?

Aceleye gerek yok; ama insan hayatı kurtarmak söz konusu iken aceleci olmamak zor. Örneğin, yılında anneannemi Alzheimer’dan kaybettik. Alzheimer olmasaydı en az 98 yaşını sağlıkla görürdü.

Üstelik bu hastalığı çok erken teşhis ettik; yani Alzheimer’ın tedavisi olsa anneannemi kurtarma şansımız vardı. Şimdi diğer hastaları düşünün. Hayvanlar üzerindeki deneyleri hemen yasaklamak yerine, bunları gereksiz kılan yöntemler ortaya çıkınca yasaklarız demek daha doğru.

Nitekim bu deney Çinli bilim insanlarının ilk tartışmalı araştırması değil. Ocak ’da uyku bozukluğuna yakalanması için genetiği değiştirilmiş olan bir makak maymunundan beş birey klonladılar ve bunlarda da uyku bozukluğu görüldü. Amaç genlerin yavrulara nasıl aktarıldığını görerek kalıtsal hastalıkları önlemek ve buna yönelik gen tedavisi geliştirmekti.

Özellikle depresyon, kaygı durum bozukluğu ve şizofreniyle ilişkili psikolojik rahatsızlıkları araştıran Çinli biyologlar, bu uğurda maymunlarda uyku bozukluğuna yol açtılar. Geçen yıl ise Çinli araştırmacı He Jiankui, Kasımında doğan iki kız bebeğin genlerini embriyo aşamasında değiştirdiğini duyurdu. Jiankui’ye göre, genetiği değiştirilmiş kızlar AIDS’e yol açan HIV virüsüne bağışıklı oldular.

İlgili yazı: RNA Yoluyla Genetik Hafıza Transferi Yapıldı

 36cfc9ff61 b

 

Sıra maymuna gen eklemekte

Çinli bilim insanlarının etik açıdan tartışmalı klinik deneyleri özellikle de maymuna insan beyni geni ekledikleri için Batı medyasında çok dikkat çekti ve Maymunlar Cehennemi filmindeki “Zeki maymunlar gerçek mi oluyor?” sorusuna yol açtı. Elbette bugünkü teknoloji ile bu imkansız; ama denetimsiz deneyler bilim camiasını kaygılandırmaya devam ediyor.

Nitekim insan beyni geni eklenmiş olan 11 yavrunun sadece 5’i deneylerden sonra hayatta kaldı. Bunlara yapılan hafıza testlerinde bilgisayar ekranında gösterilen renk ve şekilleri ne kadar iyi hatırladıkları ölçüldü. Bunun için de MR cihazı ile beyin taraması yapıldı.

Çinli bilim insanları Hint şebeklerinin insan bilincine sahip olmadıklarını ve bu yüzden de söz konusu deneyin, bir insana eziyet etmek gibi ahlak dışı bir davranış olarak kabul edilemeyeceğini savundu. Öte yandan, Colorado Üniversitesi’nden biyoetik uzmanı Jacqueline Glover maymunları insanlaştırmanın yanlış olduğunu belirtiyor:

“İnsan gibi akıllı maymunlar yaratırsak bunlar nasıl yaşayacaklar ve ne yapacaklar? İnsanların egemen olduğu bu dünyada kendi kültürünü oluşturup anlamlı bir hayat süremeyecek olan zeki canlılar yaratmamalıyız, yoksa yalnızlık çekerler.” Ancak, Hong Kong Üniversitesi Genom Bilimleri Merkezi’nden Larry Baum bu yorumu abartılı buluyor.

Ve genetik savunma yapıyor

“Hint şebeklerinin genleri insan genlerinden yüzde 5 kadar farklıdır; yani insan ile maymun DNA’sı arasında milyonlarca baz çiftine karşılık gelen büyük bir farklılık var. Bu araştırmada ise sadece 20 bin gen değiştirildi. Bunda endişelenecek bir şey olup olmadığına siz karar verin. Yeni deneyle en azından şunu anladık: Beyin hücrelerinin yavaş gelişmesi, insan evriminde zekayı geliştiren bir faktör olabilir.”

İlgili yazı: İnsan Bedeni gibi Kendini Onaran Organik Malzeme

planet of the apes ss3 0

 

Uzman görüşü

Maymuna insan geni eklemek gibi sıra dışı klinik deneyler konusunda uzmanlaşan bilim insanları ise konuyu çok daha detaylı olarak değerlendiriyor. Oxford Üniversitesi Pratik Etik Bölümünde Uehiro Kürsüsü sahibi olan Profesör Julian Savulescu, hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde gelişmiş İngiltere ve AB standartlarının kullanılmasını öneriyor.

Bu bağlamda da önemli bir ayrım yapıyor: Bir klinik deneyin etik olup olmadığına karar vermek için deneyin nasıl yapıldığına bakmak yanlış olur. Bunun yerine kobaylara nasıl davranıldığına bakmak lazım: Birinci şart hayvanların eziyet görmemesidir.

Örneğin, Çinlilerin maymun deneyinde olduğu gibi bir hayvanın zekasını artırmak yanlış bir şey değildir. “Zaten farelerin genetiğini değiştirip hafızalarını güçlendiriyoruz. Soru şu: Bu değişiklikler hayvanın kendini kötü hissetmesine yol açıyor mu ve bilim insanları kobaylara nasıl davranıyor?”

Savulescu, bir hayvan ne kadar zekiyse o kadar büyük acı çekebilir; çünkü zeki olduğu oranda hassas olacaktır diyor: “Zekayı, empatiyi ve sosyal ilişki kurma becerisini geliştirmeye başlarsanız o hayvanlara daha özenli davranmanız gerekecektir. Özellikle de eziyet çekmemeleri için… İnsani canlılar yaratırsanız onlara insanca davranmak için çok dikkat etmelisiniz.”

İlgili yazı: Okyanuslar Hakkında Yanıtını Bilmediğimiz 7 Soru

GeneEditing shutterstock

Maymuna gen eklemenin sonuçları

Ayrıca insan beyni geni eklenen maymunlar gibi benzeri görülmemiş durumlarda kobaylara nasıl davranılacağına karar vermek de zor. Elimizi vicdanımıza koyabiliriz ama yeni durumlar için yeni düzenlemeler  gerekiyor. Örneğin, bir hayvan ne zaman insan kadar zeki olur ve insan kadar zeki olursa insan haklarından yararlanması gerekir mi?

Sonra da genetiği değiştirilmiş hayvanların ne kadar zeki olduğunu ölçmek var ve biz daha insan bilincinin nasıl oluştuğunu bilmediğimiz için bu iş çok zor. Peki bunu genetiği değiştirilmiş canlılar veya farklı canlı türlerinden alınan yüzlerce farklı gen içeren mutant canlılar için nasıl yapacağız? Yeni bir canlı türü yarattığımız zaman, bunun zekasını hangi standartlara göre ölçeceğiz?

Elbette ki etik olmayan deneyleri eleştireceğiz. Hatta düzenleyici otoriteler, etik olmayan deney sonuçlarının yayınlanmasını veya bu makalelerin diğer araştırmalarda kullanılmasını yasaklayabilirler. Peki ya sırf bu nedenle Alzheimer hastalığının tedavisini kaçırırsak ne olacak?

İlgili yazı: Kendi Kendine Bardaktan Taşan Süper Sıvılar

Çinliler-maymuna-insan-beyni-geni-yerleştirdi

 

Öyleyse yeni etik ölçü var

Profesör Julian Savulescu, sıra dışı deneylerin, gerçek tedavi ve ilaçlar geliştirilmesine yardım etmesi durumunda meşru sayılabileceğini belirtiyor. Ayrıca bilim insanlarının etik olmayan deneylerin makalelerini de kullanmak isteyeceğini; çünkü bilgi sahibi olmak isteyeceklerini ekliyor.

Tabii bu durumda insanlar için ilaç geliştirmek amacıyla hayvanlara eziyet edilebileceği sonucu çıkıyor. Bu da hiç etik değil.

Nitekim nörologlar, kronik depresyona karşı beyindeki kötü anıları silerek güzel anılar ekmek için RNA yoluyla anı transferi teknikleri geliştiriyor. Hatta bunama ve psikiyatrik rahatsızlıkları gidermek amacıyla ölü domuz beyinleri diriltiyor. Doğrusu etik olmak gittikçe zorlaşıyor.

Maymunlar cehennemi


1Transgenic rhesus monkeys carrying the human MCPH1 gene copies show human-like neoteny of brain development

Bunu beğen:

BeğenYükleniyor

İlgili

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır