zemzemin çıkışı / ZEMZEM SUYU - Zemzem Suyunun Hikayesi

Zemzemin Çıkışı

zemzemin çıkışı

kaynağı değiştir]

Kabe ve zemzem suyunun tarihçesi..

Zemzem nasıl ortaya çıkmıştır? Tarihçesi nasıldır? Zemzem’i diğer sulardan ayıran farklar nelerdir?

Zemzem suyu Hz.İbrahim a.s. zamanında hazreti Hacer validemiz tarafından hak Tealanın lütfuyla ortaya çıkmıştır. Gerek ortaya çıkışı, gerek dünyanın en kurak mahallerinden birinde bu suyun hiç kesilmeden ve her sene artarak milyonlarca insanın içme suyu ihtiyacını karşılaması ve gerekse de aç olanın açlığını gidermesi gibi harikalarıyla bizlere ne kadar büyük bir İkram-ı İlâhî olduğunu gösteriyor.
Zemzem, yaklaşık 4000 sene önce Allah’ın, Hz. Hacer (ra) ve İsmail’a (as) bir lütfu olarak ortaya çıkmıştır. Ve günümüzde de hâlâ ehl-i imânı maddî ve manevî olarak doyurmaya devam etmektedir.


Zemzemin ortaya çıkışı
Allah (cc), İbrahim’a (as) Hz. Hacer’le (ra) İsmail’i (as), Mekke-i Mükerreme’ye götürmesini vahy ettiğinde, İbrahim (as), emri yerine getirmek için binek olarak gönderilen Burak’a biner. İsmail’i (as) önüne, Hz. Hacer’i (ra) da terkisine bindirir.
Bu seyahatte, Cebrail de (as) yanlarında bulunuyor, İbrahim’e (as) Beytullah’ın yerini ve Harem’in sınırlarını gösteriyordur. Nihayet Mekke’nin bulunduğu yere gelirler.
Cebrail (as):
“İn ya İbrahim!” der.
Mekke o zaman küçüklü büyüklü dikenli ağaçların bulunduğu çalılık bir yerdir. Mekke’de hiçbir kimse hatta içecek su bile yoktur. Kâbe’nin yeri de kırmızı topraklı, kesekli, yerden yüksekçe tümseğimsi bir yerdir. İbrahim (as), Hz. Hacer’le İsmail’i Mescid-i Haram’ın bulunduğu yerin yukarısındaki büyük bir ağacın yanına bırakır. Yanlarına içi hurma dolu meşin bir dağarcıkla, içi su dolu bir kırba bırakır. Şam’a gitmek üzere oradan izi sıra geri döner.
Hz. Hacer, İbrahim’in (as) arkasından seslenir:
“Ey İbrahim bizi bu ıssız vadide bırakıp da nereye gidiyorsun?”
Hz. Hacer (ra) sözünü tekrarlar ise de İbrahim (as) ona dönüp bakmaz. Bunun üzerine
Hz. Hacer (ra):
“Yoksa bizi buraya bırakıp gitmeni sana Allah mı emretti?” diye sorar.
İbrahim (as):
“Evet Allah emretti.” diye cevap verir.
Hz. Hacer (ra):
“Öyle ise Allah bize yeter. O, bizi zâyi etmez, himayesiz bırakmaz.” dedikten sonra döner.
İbrahim (as), Mekke’nin üst tarafındaki Seniye mevkiine kadar ilerledikten sonra, onlar tarafından görülmeyecek bir yerde durup yüzünü, bugün Kâbe’nin bulunduğu tarafa döndürür ve ellerini kaldırır:
“Rabbimiz! Doğrusu ben zürriyetimden bir kısmını (oğlum İsmail ile annesi Hacer’i), senin Beyt-i Haram’ının (Kâbe’nin) yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim; Rabbimiz! Namazı hakkıyla edâ etsinler (sana hakkıyla kulluk etsinler) diye (emrin üzere, böyle yaptım)! Artık (sen) insanlardan bir kısım gönülleri onlara meylettir ve onları mahsullerden rızıklandır! Umulur ki şükrederler.” (İbrahim Suresi, 37)
diyerek dua eder. Sonra da Şam taraflarındaki ailesinin yanına döner. Hz. Hacer (ra), İsmail’i (as) getirip ağacın gölgesi altına yatırır. Su kırbasını da ağaca asar. İsmail’i (as) bir yandan emziriyor, bir yandan da kırbadaki sudan içiriyordur. Kırbadaki su tükenince hem kendisi hem de İsmail (as) susarlar. Vakit geçtikçe İsmail (as) acıkmağa da başlar. Bir müddet sonra Hz. Hacer oğlunun açlıktan ve susuzluktan dolayı kıvranmasından şüphelenip, onu ölüyor zanneder ve kendi kendine:
”Bari uzaklaşayım da, çocuğumun ölümünü görmeyeyim.” der.
İsmail’in (as) elemli hâline daha fazla dayanamayarak Safâ tepeciğine doğru gider. Tepenin üzerinden vadiye doğru bakar. Bir ses işitmek veya bir kimse görmek ümidiyle etrafına bakınır. Fakat ne bir ses işitebilir, ne de bir kimse görebilir. Safâ tepesinden hızla inip vadide entarisinin eteğini topladıktan sonra, müşkül bir işle karşılaşan bir insan azmiyle koşar ve vadiyi geçerek Merve tepesine gelir. Orada da biraz durur, fakat yine kimseyi göremez. Bu şekilde iki tepe arasında yedi defa gidip gelir. İki defa da İsmail’in (as) yanına uğrar. Son defa Merve tepesinin üzerinde iken Cebrail (as) görünür ve Hz. Hacer’e (ra) :
“Sen kimsin?” der.
Hz. Hacer (ra):
“Ben İbrahim’in buraya bıraktığı zevcesiyim, oradaki ise oğlumdur.” der.
Cebrail (as): “İbrahim sizi kime ısmarladı?” diye sorar. Hz. Hacer (ra): “Bizi Allahü Teâlâ’ya ısmarladı.” der.
Cebrail (as): “O, sizi en şerefli, en keremli ve yeterli Rabbe ısmarlamış!”
der ve ayağının ökçesiyle yeri eşince, su kaynamaya başlar. Hz. Hacer (ra) bu sudan içer ve sütü gelip çocuğunu emzirir.


Zemzem kuyusunu besleyen üç adet ana kaynak vardır:
1. Hacer’ül Esved taşının bulunduğu Kâbe’nin kuzeydoğu köşesi hizasından gelen sular: Bu diğer kaynaklar arasında en bol su verendir. Bu kaynağın Zemzem kuyusu civarındaki derinliği, yani Hacer’ül Esved tarafına doğru uzantısı 45 cm civarında, yüksekliği ise 30 cm’dir. Çatlağın bu boyutlara ulaşmasında insan eli ile genişletilmiş olması ihtimali yatmaktadır. Bu derinliğin arkasında daha uzaklara uzanan tabi çatlaklar vardır.
2. Ebu Kubeys Dağı ve Safâ Tepesi hizasına uzanan çatlakların getirdiği sular. Bunun derinliği 7 cm, yüksekliği ise 30 cm kadardır.
3. Merve tepesi hizasından gelen çatlakların getirdiği sulardır.
Bütün bunlardan anlaşılmaktadır ki; Zemzem kuyusu suyu, aslında sadece bir kaynak değil, birbirinden farklı kaynakların bu kuyuya sularını vermesi neticesinde ortaya çıkan bir karışımdır. İşte bu sebeple, Zemzem suyunun keyfiyeti, ona yakın olan bütün kuyuların keyfiyetinden farklılık arz eder. Bunun ana sebebi değişik yönlerden gelen suların Zemzem kuyusunda karışmasıdır.


Zemzem’deki farklılık
Değişik yönlerdeki çatlaklı kayalardan gelen suların Zemzem kuyusunda karışmaları ile Zemzem suyu ortaya çıkar. Zemzem kuyusu, ortaya çıkışından bir müddet sonra ortadan kaybolmasından, Peygamber Efendimizin (asm) büyükbabası Abdülmuttalib tarafından tekrar bulununcaya kadarki zaman diliminde gizli kalmıştır. Peygamber Efendimizin (asm) büyükbabası Abdülmuttalib’e rüyasında yeri tarif edilmiştir. Yoksa rastgele kazılması hâlinde bu üç değişik yönden gelen çatlakların kesişim noktasındaki Zemzem kuyusunun konumunu bulmak hiç de kolay değildir. Hatta Mekke-i Mükerreme gibi çöl ikliminin hâkim olduğu bir yerde imkânsız gibidir. Meselâ, Mescid-i Haram’da Zemzem kuyusuna en yakın olan Davudiye kuyusunda böyle bir özellik yoktur.


Zemzemle alâkalı hadîs-i şerifler ve rivayetler:İbn-i Abbas (ra) dedi ki: “Ben Resülullah’a (asm) içmesi için Zemzem suyu verdim, O da Zemzemi ayakta içti.” (Sahih-i Buharî)
“Eğer bunun Hac farizasından bir parça olmasından çekinmeseydim, size kuyudan iple su çekmek için yardım ederdim.” (Sahih-i Buharî, İbni Huzeyme)
“İnsanlar için en iyi kuyu Zemzem, en iyi vadi Mekke Vadisi ve Hindistan’da Âdem’in gömülü olduğu vadidir.” (Sa’d İbn-i Mansur, Kitab-ı Sünen)
“Zemzem suyu ne için içilirse ona yarar.” (Sünen-i İbn-i Mâce)
Abbas bin Abdülmuttalib (ra):
“Zemzem suyunun faydalarından birisi onun mideye ilaç olması ve aç olanın açlığını, susuz olanın da susuzluğunu tatmin etmesidir.”
“Kimse Zemzemi midesini dolduruncaya kadar içmemektedir. Ama Allah (cc) onu içenin midesinde bir ilaç kıldı. Kim ki onu susuzluğunda içer, susuzluğu gider, kim ki onu açlığında içerse doymuş gibi tatmin olur.”


Zemzemin Hususiyetleri
1. Saftır ve renksizdir.
2. Kokusuzdur.
3. Kendisine has bir tadı vardır.
4. Az tuzludur.
5. İçindeki bütün kimyevî iyon konsantrasyonları “Dünya Sağlık Teşkilâtı’nın” öngördüğü sınırların altındadır.
6. Bütün mikroplardan âridir.
7. Tadının değişmesi için tabii hâdiselerin dışında özel bir sebep yoktur.
8. Bakteri ihtiva etmemektedir.
9. Sıhhate zararlı bütün unsurlardan âridir.
10. Bulanık değildir



Son eklenen ruyalar

Üye girişi

Fetvalar.COM

Guncel

Günün Sözü

"Günün Sözü."

- fetvalar.com

Zemzem

Zemzem (Zemzem kuyusu, Arapça:زمزم), Suudi Arabistan'da Mekke'de Kabe'nin 20 m doğusundaki su kaynağı ve kuyusu. Hac ve Umre ziyaretleri sırasında milyonlarca Müslüman tarafından içilmekte ve hediye edilmek üzere memleketlerine götürülmektedir.

Etimoloji[değiştir

Zemzem Suyu

Tarih: 24 Şubat 2020Hac ve Umre Terimleri

Zemzem suyu nedir? Zemzem suyu nerededir? Zemzem suyu ile ilgili hadisler neler? Zemzem suyunun hikayesi nedir? Zemzem suyu nasıl içilir? Zemzem suyu içerken okunacak dua hangisidir? Zemzem suyunun faydaları nelerdir? Günümüzde Zemzem suyu nasıl dağıtılıyor? İşte Zemzem suyu ile ile ilgili kısaca bilmeniz gerekenler...

Mekke gibi susuz bir mevkide yerleşimin en önemli sebebi Kâbe ile birlikte zemzem kuyusunun varlığıdır. Arap dilinde "bol, bereketli, doyurucu ve kaynağı zengin su" gibi anlamlara gelen zemzem, sadece kutsal kabuI edilen Harem bölgesinin değil, bizzat Kâbe'nin kuyusu ve bütünleyicisi olarak görülmüş, Mekke için bir nevi hayat kaynağı olmuştur.

Hz. İbrâhim -aleyhisselâm-'ın ayrılmasından sonra eşi Hâcer ıssız Mekke vadisinde su ve erzakının tükenmesi üzerine çaresiz kalmış, küçük oğlu İsmail’in susuzluktan ölmesinden endişe ederek telâşla Safâ ile Merve tepeleri arasında yedi defa gidip gelmiş, bütün ümitlerini kaybettiği anda mûcizevî bir şekilde oğlunun bulunduğu yerde kaynayan zemzem suyunu görünce Allah’a şükretmiş ve suyun dağılmaması için et-rafını toprakla çevirmiştir. Resûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- "Allah îsmâil'in annesine rahmet etsin. Eğer suyun önünü kapamasaydı zemzem akıp giden bir ırmak olurdu" demiştir (Müsned, I, 347; Buhârî, "Enbiyâ", 9).

  • Zemzem Suyu Nasıl İçilir?

Zemzem, ayakta, kıbleye dönülerek besmele okunduktan sonra sağ elle ve üç nefeste gözü sudan ayırmadan, “Allahım! Senden faydalı ilim, geniş rızık ve her türlü hastalıktan şifa diliyorum” duasıyla içilmeli ve Allah’a hamdedilmelidir.

Yaygın olan görüş diğer içeceklerin aksine zemzemin ayakta içilmesi yolundadır. “Zemzem hangi niyetle ve ne maksatla içilirse ona şifa olur” (Müsned, III, 357; İbn Mâce, “Menâsik”, 78); “Hataları döken zemzeme bakmak ibadettendir” (Müsned, II, 41) gibi hadislerin yanında onun çeşitli hastalıklara şifa verici özellik taşıdığına dair çok sayıda rivayet nakledilmiştir. (a.g.e., II, 24 vd.) Ortaçağ’da tıpla ilgili olarak ve özellikle tıbb-ı nebevî konusunda kaleme alınan eserlerde zemzeme mutlaka yer verilmiştir.

  • Zemzem Suyu İçerken Okunacak Dua

Zemzem şifadır. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efedimiz’in, “Zemzem ne niyetle içilirse o yararı sağlar” (İbn Mâce, Menasik, 78) buyurduğu rivayet edilmektedir. Zemzem içerken okunacak dua için tıklayınız.

Hz. Hâcer’in Safâ ile Merve tepeleri arasında su arayışı, hac ve umre menâsiki içinde yer alan "say" uygulamasının kökeni olmuştur (el-Bakara 2/158; Buhârî, "Enbiya", 9).

Daha sonraki dönemlerde Hz. İsmâil -aleyhisselâm-’in kuyusu olarak da anılan zemzem, başlangıçta pınar şeklinde bir göze iken Hz. İbrâhim -aleyhisselâm- tarafından genişletilerek bir kuyu hâline getirilmiştir. Zemzem, açılmasından bir süre sonra Cürhümlüler ile Huzâalılar arasında meydana gelen ve tarihi tespit edilemeyen savaşın ardından kullanılamaz hale gelmişti. Cürhümlüler'in Mekke’den çıkartılmalarıyla birlikte kaybolan zemzemi Hz. Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in dedesi Abdülmuttalib yeniden ortaya çıkardı, sikâye ve rifâde görevlerine ilaveten kuyunun koruma ve bakım işlerini de uhdesine aldı.

  • Peygamberimiz (s.a.v) Döneminde Zemzem

Mekke'nin fethinden sonra Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ataları Hz. İbrâhim -aleyhisselâm- ve İsmâil tarafından başlatılmış uygulamaları tekrar ıslahla yaşattığı gibi insanlara zemzemden bol bol içmelerini ve ondan memleketlerine götürmelerini tavsiye ederek bizzat kendisi de Mekke’den Medine’ye sık sık zemzem getirtmiş ve "Yeryüzünde bulunan suların en hayırlısı zemzem suyudur; içilmesi açlığı giderir, hastalığa şifa olur" (Heysemî, III, 286; Müttaki el-Hindî, XII, 225) ; "Bizimle münafıklar arasındaki fark onların zemzemi kana kana içmemeleridir" (İbn Mâce, "Menâsik", 78); "Zemzem suyu hangi niyetle içilirse ona çare olur” (İbn Mâce, "Menâsik", 78) buyurmuştur. Bundan dolayı, Mekke dışındaki bölgelerden hacca gelenlerin zemzemi gerek hastalıklara şifa niyetiyle ve gerekse hatıra olarak vatanlarına götürmeleri âdet hâline gelmiştir.

Resûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in uygulaması sebebiyle, tavafın ardından kılınan namazdan sonra zemzem içmek müstehap kabul edilmiştir. Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ve ashabın uygulamalarından hareketle kıbleye yönelmek, Allah'ın adını zikretmek, üç defa nefes almak, kana kana içmek, her soluk aldığında Kâbe'ye bakmak ve sonunda Allah’a hamdetmek zemzem içmenin âdâbından sayılmıştır; içerken çokça dua edilir ve özellikle İbn Abbas'dan nakledilen "Allahım! Senden faydalı ilim, bol rızık ve her dertten şifa niyaz ediyorum" duası okunur.

  • Zemzem Kuyusu Günümüzde Kabe'de Nasıl Dağıtılıyor?

Zemzem Kuyusu, Mescid-i Harâm’da Kâbe’nin 18 m. güneydoğusunda Hâcerülesved’in tam karşısındaydı; su eskiden kovalarla çıkarılıp üstü açık bir havuzda depolanır, insanlar buradaki musluklardan içerlerdi. Daha sonra buraya iki kapalı depo yapıldı ve su çekmek için pompa monte edildi. Mescid-i Harâm'ın genişletilmesi sırasında, izdihama yol açtığı için önce zemzem binası kaldırılarak su dağıtımı yer altına alındı ve merdivenlerle aşağıya açılan girişi de revakların önüne doğru çekildi. Bunun da tavafı engellemesi sebebiyle giriş tamamen kapatılarak suyun Mescid-i Harâm'ın birçok yerine konulan bidon-larla dağıtımı yoluna gidildi. Şimdi artık modern sistemlerle çıkarılarak hizmete sunulan su ultraviyole ışınlarıyla da dezenfekte edilmektedir.

Kaynak: Diyanet

ZEMZEM İLE İLGİLİ BENZER HABERLER

İslam ve İhsan

KIBLE NEDEN MESCİD - İ AKSA’DAN KÂBE’YE DÖNDÜ?

ZEMZEM SUYUNUN FAYDALARI

Zemzem Suyunun Faydaları

KABE TARİHİ

Kabe Tarihi

KABE’­NİN TARİHİ VE BÖLÜMLERİ

Kabe’­nin Tarihi ve Bölümleri

KABE İLE İLGİLİ BİLMENİZ GEREKEN 13 ŞEY

Kabe İle İlgili Bilmeniz Gereken 13 Şey

PAYLAŞ:                

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.

Erkam Medya © islam&ihsan

nest...

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.