maskeli hipertansiyon nedir / 'Maskeli' hipertansiyon unutkanlığı artırıyor

Maskeli Hipertansiyon Nedir

maskeli hipertansiyon nedir

Tansiyonunuz maskeli mi dirençli mi?

Farklı tansiyon tiplerine yönelik farklı yaklaşımlar bulunuyor. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Saide Aytekin, tansiyon türlerine ilişkin bilgiler veriyor. Maskeli hipertansiyon, beyaz önlük hipertansiyonun tersine, muayenede normal olan kan basıncının evde veya 24 saat izleme sırasında yapılan ölçümlerde anormal çıkması olarak tanımlanıyor. Araştırmacılar, maskeli hipertansiyonun nedeninin tam olarak bilinmediğini ancak bu cins hipertansiyonun hastane ve doktor yanında hastanın kendini güvende hissetmesine bağlı olabileceğini ifade etse de bunun kesin olmadığı belirtiliyor.

MASKELİ HİPERTANSİYON RİSKİ YAŞLA ARTIYOR

Gazete Habertürk'ten Ceyda Erenoğlu'nun haberine göre; maskeli hipertansiyon riski yaşla birlikte artıyor ve erkeklerde daha sık görülüyor. Bazı çalışmalar bunu aşırı kilo ve sigarayla ilişkilendiriyor. Tanı, kliniğin dışındaki ölçümlerle kesinleştiriliyor. Çalışmalar, yaş, cinsiyet ve kilonun tanı için ayırıcı belirtiler olduğunu ve hastanın daha önce inme geçirmesinin maskeli hipertansiyon işareti olduğunu gösteriyor.

Maskeli hipertansiyonda asıl tartışma, tedavi konusunda oluyor. Kan basıncı değerleri ile kalp damar hastalıklarına yakalanma riski arasında doğrudan ilişki olduğu için, tedaviye daha erken dönemde başlanıp başlanmayacağı tartışmaları yapılıyor. Maskeli hipertansiyonda hedef organ hasarı riski daha yüksek olduğu için, yapılan çalışmalar daha düşük kan basıncı düzeylerinde bile ilaç tedavisine başlanması gerektiğini gösteriyor. Kilo kaybı, tuz kısıtlanması, egzersiz programları yapılması ve tedavinin 24 saatlik ölçümlerle (tanıyı kesinleştirerek) planlanması gerekiyor.

DİRENÇLİ HİPERTANSİYON TEDAVİSİNİN ADIMLARI

Son kılavuzların dirençli hipertansiyon tanımlaması, uygun yaşam tarzı değişikliği olması koşuluyla, yeterli dozlarda 3 hipertansiyon ilacının düzenli kullanılmasına rağmen kan basıncının /90 mmHg’nin altına düşürülememesi olarak belirleniyor. Dirençli hipertansiyonun görülme sıklığı tam olarak bilinmiyor. Ancak çeşitli çalışmalardan elde edilen veriler göz önüne alındığında yüzde civarında olduğu tahmin ediliyor. Tansiyon tipleri içinde yüksek inme ve yan etki oranı en çok bu hipertansiyon çeşidinde görülüyor. Bu tansiyona genellikle sekonder hipertansiyon tipleri ve bazı ilaçlar neden oluyor. Dirençli hipertansiyon tedavisinde öncelikle soruna neden olabilecek ilaçların belirlenmesi ve mümkünse kesilmesi gerekiyor. İkincil bir neden varsa bulunması ve tedavi edilmesi öneriliyor. Bunların dışındaki durumlardaysa az tuzlu diyet, düzenli egzersiz, zayıflama, alkol alımının sınırlandı- rılması ve sigaranın bırakılması gibi yaşam tarzı değişikliklerine uyulması gerekiyor. Dirençli hipertansiyonu olan hastalarda tüm tedavi olanaklarına rağmen üçüncü basamak hastanelerde bile hastaların ancak yüzde 53’ünde hedef kan basıncı olan

DÜŞÜK TANSİYON, BAYILMA VE BAŞ DÖNMESİ NEDENİ

Düşük tansiyon (hipotansiyon), tansiyonun normal değerlerinden daha aşağı değerlerde (genelde mmHg’den aşağı seviyelerde) olması durumuna deniyor. Her ne kadar tansiyonun normal değerlerden düşük olması kişiden kişiye değişse de, tansiyon düşüklükleri, beyne yetersiz kan gitmesi nedeniyle bayılma ve baş dönmesine yol açıp hayatı tehdit edici olabiliyor. Tansiyon düşüklüğü daha çok ’lu yaşlarda görülüyor. Bu nedenle, ‘genç hastalığı’ olarak da biliniyor.

Düşük tansiyon daha çok kadınlarda görülen bir problem olarak tanımlanıyor ve yaşlı kişilerde de görülebiliyor. Bu durum genellikle yemek yedikten sonra meydana geliyor. Yemek yendikten sonra kan, sindirim organlarına daha yoğun şekilde gidiyor. Bu durum hayati organ olan beyne az kan gitmesine yol açıyor. Bazen bu kişilerde yemek sonrası yorgunluk, baygınlık hissi, çarpıntı gibi yakınmalar ortaya çıkabiliyor. Gebelikte pek çok kadında hipotansiyon görülüyor.

KARDİYOVASKÜLER RİSKİN YÜKSEK OLDUĞU TANSİYON TÜRÜ

İzole sistolik hipertansiyon, sistolik kan basıncının mmHg, diyastolik kan basıncının ise 90 mmHg’nin altında olması olarak tanımlanıyor. Yaşlılarda daha sık görülüyor. İzole sistolik hipertansiyonda kardiyovasküler risk yüksek bulunuyor ve mutlaka tedavi edilmesi gerekiyor. Yaşlılarda aortta ve büyük damarlarda sertliğin artması, fakat küçük damarlarda direncin artmaması, sistolik hipertansiyonu oluşturuyor. İzole sistolik hipertansiyon, aterosklerotik kalp hastalığı dışında aort yetersizliği ve hipertiroidide de görülüyor. Çocuklarda ve gençlerde (çoğunlukla erkeklerde) nadir rastlanıyor. Sistolik kan basıncı yüksekliği, küçük kan basıncının yüksekliği kadar olumsuz ve riskli bir durum olarak tanımlanıyor. Sadece büyük kan basıncı yüksek olanlarda (izole sistolik hipertansiyon hastalar) kontrollü ilaçla tedavi çalışmalarında, büyük kan basıncının aşağıya çekilmesiyle; inme, kalp krizi, kalp yetersizliği gibi risklerde anlamlı bir azalma sağlanıyor. Burada en önemli sorunun küçük tansiyonun düşmesi olduğuna dikkat çekiliyor. Kanıtlar çok güvenilir olmamakla birlikte, gözlemsel veriler yaşlı hipertansiyon hastalarında küçük tansiyon değeri düştükçe, riskin yani olumsuz sonuçların ortaya çıkma olasılığının arttığına işaret ediyor. Büyük kan basıncıyla küçük kan basıncı arasındaki fark ne kadar genişlemişse, kişinin riski o oranda artıyor.

AYAKLAR HAVAYA!

Ani kanamalar, kalp krizi, büyük sıvı kayıpları, yanıklar, şiddetli enfeksiyonlar hipotansiyona yol açan nedenler arasında bulunuyor. Hastanın derhal hastaneye yetiştirilmesi, aksi durumda yaşamını kaybetme riski olduğu belirtiliyor. Hipotansiyonu olduğu bilinen hastaların tansiyonu düşünce yere düz olarak yatırılmalarının, ayaklarının havaya kaldırılmasının ve su alımlarının artırılmasının sorunu geçici olarak çözeceği belirtiliyor.

Maskeli hipertansiyon tehlikesine dikkat!

Tıp dünyası, doktor muayenesinde normal ölçülen ancak evde yükselen "maskeli hipertansiyon"a çare arıyor. Maskeli hipertansiyonun nedeni tam olarak bilinmiyor

Maskeli hipertansiyon tehlikesine dikkat!

Abone Ol:

Medimagazin google abone ol

Tıp dünyası, doktor muayenesinde normal ölçülen ancak evde yükselen "maskeli hipertansiyon"a çare arıyor. Maskeli hipertansiyonun nedeni tam olarak bilinmiyor


Ayşegül Aydoğan Atakan

"Beyaz önlük hipertansiyonu" olarak bilinen ve hekim karşısında artan hipertansiyondan sonra, şimdi de doktorda düşük ölçülen, ancak evde yükselen "maskeli hipertansiyon" hastalığına da çözüm aranıyor. Maskeli hipertansiyonda, beyaz önlük hipertansiyonun tersine, muayenede normal olan kan basıncı, evde veya 24 saat izleme sırasında yapılan ölçümlerde anormal çıkıyor.
Fethiye'de düzenlenen 4. Akdeniz Hipertansiyon ve Ateroskleroz Kongresi, hipertansiyon konusunda dünyaca ünlü uzmanı buluşturdu. Kongrede maskeli hipertansiyon konusu da gündeme geldi.
Doktor kontrolünde normal çıkan bu hipertansiyon türünün, hastaların yüzde 'ında olduğu tahmin ediliyor. Son 5 yılda araştırmaların bu konu üzerinde yoğunlaştığını kaydeden Fransa'nın Joseph Fourier Üniversitesi'nden Prof. Dr. Jean Michael Mallion, şöyle konuştu:
"Maskeli hipertansiyon bazen ihmal edilebilir. İhmal edilmesinde de risk olabilir. Özellikle maskeli hipertansiyonda hedef organ hasarı, bildiğimiz gerçek hipertansiyona göre daha yüksek risk getiriyor.
Fark edilmediğinde kalp büyümesi, böbreklerdeki sorunlar çok daha yaygın görülüyor. Kalp damar hastalıkları nedeniyle ölüm oranları bakımından da maskeli hipertansiyonlularda ölüm riski, normatansif dediğimiz yani hipertansiyonu olmayan kişilere göre çok daha yüksek. Bu risk oranı bildiğimiz açık hipertansiyonla aynı düzeyde."


Nedeni bilinmiyor
Mallion, maskeli hipertansiyonun nedeninin tam olarak bilinmediğini kaydederek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Acaba hastalar doktorun kliniğinde rahatlıyorlar ve o nedenle mi kan basıncı normal çıkıyor diye bir hipotez var. Ama kesin değil. Yaşla beraber maskeli hipertansiyon riski artıyor. Yaşın bir etkisi olabilir, '60 yaş üzerindekilerde görülebilir' diyoruz. Erkeklerde daha sık görülüyor. Mesela, sistolik kan basıncı (büyük tansiyon) normale çok yakın veya normalin üst değerlerinde, civarında çıkıyor klinikte. Ama klinik dışında anormal değerler çıkıyor.
Bunu ayrıca aşırı kiloyla ve sigarayla da ilişkilendirebiliyoruz. Bunlar bizi şüpheye götürüyor. Maskeli hipertansiyon teşhisinin EKG çekimiyle ve kalp büyümesi eşik değerlere yakınsa o zaman maskeli hipertansiyon olma şüphesi kuvvetleniyor. Ama kliniğin dışındaki ölçümlerle tanıyı kesinleştiriyoruz."
Mallion, geçen yıl yaptıkları çalışmaya göre; yaş, erkek cinsiyet ve kilonun, tanı için ayırıcı belirtiler, hastanın daha önce inme geçirmesinin de maskeli hipertansiyon işareti olduğunu söyledi. Kongre Başkanı Prof. Dr. Serap Erdine ise maskeli hipertansiyonda asıl tartışmanın tedavi konusunda olduğunu belirterek, "Kan basıncı değerleriyle kalp damar hastalıklarına yakalanma arasında doğrudan doğruya bir ilişki olduğu için daha erken dönemde de tedaviye başlansın mı başlanmasın mı tartışmaları gündemde. Maskeli hipertansiyonda hedef organ hasarı riski daha yüksek olduğu için, daha düşük kan basıncı düzeylerinde bile ilaç tedavisine başlanması gerekliliğini gösteriyor" dedi.



Yılda 7 milyon kişi ölüyor

Avrupa Hipertansiyon Derneği Başkanı Prof. Sverre Kjeldsen, yüksek kan basıncının dünya çapında 1 milyar kişiyi etkilediğini belirterek hipertansiyona bağlı yılda yaklaşık 7 milyon ölümün gerçekleştiğine dikkat çekti. Kjeldsen, yılında milyar kişinin hipertansiyonlu olacağının tahmin edildiğini de vurguladı. Kontrol altına alınmayan yüksek kan basıncının kalp krizleri, inmeler, kalp yetmezliği ve böbrek hastalıklarına yol açtığını vurgulayan Kjeldsen, "Kalp krizlerinin yarısının nedeni yüksek kan basıncıyla ilişkili. 20 yıl içinde bu oranlar yüzde 60 artacak" diye konuştu. Kjeldsen, hipertansiyonun egzersiz, kilo verme, sigarayı bırakma gibi yaşam tarzı değişikliği ile tuz alımının kısıtlaması gibi yöntemlerle kontrol altına alınabileceğini, böylelikle kalp krizi, inme ve kalp - böbrek yetmezliği risklerinin de azaltılabileceğini sözlerine ekledi.


Çin'in derdi fast food

Dünya Hipertansiyon Birliği Başkanı Prof. Dr. Liu Li-Sheng, beslenmenin önemine işaret ederek, "Beslenme ve diyet uzmanlarıyla bir işbirliği yapmak istiyoruz. Sizin meşhur zeytinyağınız ve Akdeniz diyetinizden istifade etmemiz gerekiyor" diye konuştu. Dünya Sağlık Örgütü'nün Çin'de yüksek tuz alımına dikkat çektiğini hatırlatan Li-Sheng, "Asıl bizim için en büyük sorun fast food. Durum, yeni jenerasyon için çok daha kötü. Sadece Pekin'de 'den fazla Mcdonald's var. Özellikle gençler ve çocuklar fast food restoranlarına gidiyorlar" dedi.


Böbrekleri de vuruyor

Dünyada kronik böbrek yetmezliği salgınından bahsediliyor. Kronik böbrek yetmezliğinin bir numaralı sebebi diyabet (yüzde 25), ikinci neden ise hipertansiyon (yüzde 24). Kısacası kronik böbrek yetersizliğinin yüzde 50'sinin nedeni diyabet ve hipertansiyon. Rakamların çok ürkütücü olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tevfik Ecder, "Diyalize giren hastalar yılında 1 milyon civarındaydı. - verilerine göre 1,5 milyondan fazla diyaliz hastası var dünyada. Bu rakamın yılında 2 milyon civarında olması bekleniyor. Türkiye'de de 30 binden fazla diyaliz hastası var ve bu rakam katlanarak artıyor" dedi.


Egzersiz iyi kolesterolü yükseltiyor

Yunanistan General Hospital doktorlarının sunduğu bir araştırmaya göre, iyi kolesterol olarak bilinen HDL düzeylerini, egzersizle yüzde 14 artırmak mümkün. Egzersiz programına alınan hastalara haftada 3 gün cimnastik salonunda uzman eğitmenlerce eğitim uygulandı. Hastalara deniz veya havuzda yüzme ile koşma, yürüme ve basit ev egzersizleri verildi. Araştırma sonuçlarında hastaların HDL kolesterol seviyelerinin yüzde 14 arttığı saptandı. Orta seviyedeki HDL'nin 42'den 48'e çıktığı belirlendi. Araştırmada ayrıca kilonun yüzde 6'sının azaldığı ortaya çıktı.

Milliyet

maskeli

hipertansiyon

tehlikesine

dikkat!

Bu haberler de ilginizi çekebilir


Çocuklardaki maskeli hipertansiyon sıklığı ve hedef organ hasarı ile ilişkisi / Frequency of masked hypertension in children and relationship with end-organ injury
Yazar:SEÇİL CONKAR
Danışman: PROF. DR. SEVGİ MİR
Yer Bilgisi: Ege Üniversitesi / Tıp Fakültesi / Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı / Çocuk Nefrolojisi Bilim Dalı
Konu:Nefroloji = Nephrology ; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları = Child Health and Diseases
Dizin:Hipertansiyon = Hypertension ; Kan basıncı = Blood pressure ; Kan basıncı monitörleri = Blood pressure monitors ; Çocuklar = Children ; İntraabdominal hipertansiyon = Intraabdominal hypertension Onaylandı
Tıpta Uzmanlık
Türkçe

87 s.
Son yıllarda, okul çağı çocukluk döneminde artan obezite ile paralel artış gösteren primer hipertansiyon ileri yaşlarda kronik böbrek hastalığı için en önemli risk faktörüdür. Kan basıncının organizmanın günlük aktiviteleri ile birlikte sürekli değişim göstermesi nedeni ile hipertansiyon tanısı konulmasında yaşam içi kan basıncı ölçümü altın standarttır. Yaşam içi kan basıncı izlemi gündüz ve gece kan basıncı yükünü gösterebilme, kan basıncı tipinin belirlenmesi, tedavinin izlemi ve klinik ölçümlerde normal saptanan kan basıncının 24 saatlik kan basıncı izleminde yüksek saptandığı maskeli HT?un erken tanınması yönünden önemlidir. Bu çalışmada klinik ölçümlerde tanınamayan ancak 24 saatlik kan basıncı izlemi (YİKBİ) ile HT tanısı konan ve ağır hedef organ hasarına neden olan çocukluk çağı maskeli HT sıklığını, maskeli HT?da hedef organ hasarının sıklığını belirlemek ve erken dönemde nasıl izlemek gerektiğini saptamak istedik. Bu çalışmaya birinci basamak sağlık kuruluşlarında kan basınçları ölçülüp, Task Force çalışma grubunun yaş, cins, boya göre belirlediği normallere göre 90 persentilin üzerinde saptanarak çocuk (64 erkek, 53 kız) alındı. Çalışmaya alınan tüm çocukların fizik bakı, laboratuvar ve görüntüleme yöntemleri ile değerlendirilerek sekonder hipertansiyon nedenleri dışlandı. Hipertansiyon değerlendirilmesi hastaların klinik kan basınçları ölçümü otomatik kan basıncı ölçüm cihazı (Omron IT) ile ossilometrik yöntemle yapıldı. Yaşam içi kan basıncı izlemi (YİKBİ) Spacelabs healthcare cihazı kullanılarak bütün hastalara uygulandı. Biyokimyasal değerlendirilme ve tüm hastalara hedef organ tutulumunu göstermek amacıyla Vicorder ile fonksiyonel (arteriyal katılık karotis-femoral pulse wave velocity ve augmentasyon indeksi) değerlendirildi, ekokardiyografi ve cIMT ölçümü ile morfolojik kardiyak etkilenme bakıldı. 24 saatlik idrarda mikroalbuminüri ile böbrek hasarlanması ve göz dibi incelemesi ile göz tutulumu araştırıldı. Çalışmaya toplam hasta ( erkek 67, kız 53) alındı. YİKBİ sonuçlarına göre YİKBİ yapılan olgunun 82?sinde hipertansiyon saptandı. Klinik kan basıncı ölçümü yapılan olgunun 59?unda hipertansiyon saptandı. MHT sıklığı % (n=44), beyaz önlük hipertansiyonu sıklığı % (n=21), ambulatuar hipertansiyon % (n=38) olarak saptandı. YİKBİ?de HT saptanan 82 olgunun 59 non-dipper HT, 23?ü dipper HT olarak belirlendi. Maskeli HT olgularında ambulatuar HT olgularına göre non-dipper HT sayısal olarak daha fazla saptanmasına rağmen istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. Maskeli HT?da ailede HT öyküsü sıklığı % (n=20)?ünde saptandı. BÖHT aile öyküsü sıklığı % (n=6), ambulatuar HT?da % (n=10) olarak saptandı. Obez çocuklarda HT sıklığı % olup bu değer YİKBİ ile desteklenmiştir ve bu hastalarda gündüz sistolik KB yükü yüksekti ve bu grupta hedef organ tutulumu obezite arasında anlamlı ilişki bulunmadı. Obezite sıklığı HT alt gruplarından en sık BÖH?unda saptandı. BÖH obezite sıklığı % olarak saptandı. Obez çocuklarda MHT sıklığı % olarak belirlendi. Olguların erken vasküler değişikliklerinin değerlendirilmesinde en sıklıkla cIMT artışı görüldü. Toplam 56 olguda (%) cIMT artışı, 44 (%) olguda sAix yüksekliği, 27 (%) PWV yüksekliği saptandı. Kardiyak etkilenmenin erken bulgusu olarak bakılan karotis intima media kalınlığı bizim çalışmamızda hedef organ hasar göstergelerinden en sık saptanan hedef organ hasar göstergesi olarak belirlendi. Hedef organ hasarı değişiklikleri açısından bakıldığında hipertansif retinopati saptandı 29 (%24) olguda hipertansif retinopati, 21 olguda (%) böbrek tututlumu (mikroalbüminüri), 13 olguda (%) sol ventrikül kitle indeksinde artış saptandı. Olguların hipertansiyonun hedef organ hasarı açısında hipertansiyon tipleri ile karşılaştırılması yapıldığında hedef organ hasarı sıklığı açısından maskeli HT ile BÖHT ve diğer hipertansiyon tipleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. Maskeli HT?da hipertansif retinopati sıklığı, cIMT ve sAİX yüksekliği daha fazla saptandı. Ambulatuar HT olgularında SVKİ (sol ventikül kitle indeksi), miroalbüminüri ve PWV yüksekliği daha fazla saptandı. Gündüz sistolik KB yükü ile mikroalbüminemi, PVW, sAİX, VKİ, cIMT arasında anlamlı birliktelik saptandı. Gündüz sistolik HT ağır hedef organ hasarı ile en sık giden HT tipidir. Maskeli HT olgularını tanımada klinik kan basıncı ölçüm yöntemleri yetersiz kalmaktadır. Maskeli HT ağır hedef organ hasarına yol açması nedeniyle çocuklarda yaşam içi kan basıncı ölçümü değerlendirmenin yapılması gerektiğini düşünmekteyiz. Bizim çalışmamızda maskeli hipertansiyon % saptanmıştır bu sonuç, gerçek maskeli HT oranının göstermektedir. Bu da gerçekte çocuklarda maskeli hipertansiyonun literatürde belirtilenden daha yüksek oranda olduğunu göstermektedir. HT retinopati bulgusu en sık maskeli HT da saptandı. Maskeli HT?da retinopati yönünden çok dikkatli olunmalıdır ve hastalarda retinopati saptanması HT yönünden hastaların değerlendirilmesi gerektiğini düşündürmelidir. Çalışmada beyaz önlük hipertansiyonun masum olmadığı, hedef organ hasarı yapan, takip ve tedavi edilmesi gereken bir klinik olduğu görüşü desteklenmiştir. Sonuç olarak aile öyküsünde HT olan çocuklarda MHT?unun sık olması nedeniyle bu çocukta mutlak yaşam içi kan basıncı ölçümü ile değerlendirilmeli ve tedaviye başlanmalıdır. Obez çocuklarda BÖHT?unun olduğu hatırlanmalı ve ofis kan basıncı yüksek saptanan olgularda mutlak YİKBİ ile BÖHT yönünden değerlendirilmelidir.
Primary Hypertension which shows parallelism with increasing obesity, is the most important risk factor for chronic renal failure. Lifelong follow up and ambulatory blood pressure monitoring is essential for the early diagnosis of masked hypertension (MHT). MHT is diagnosed with hour ambulatory blood pressure monitoring (ABPM) while routine blood pressure measurements were normal. This study was oriented to determine the frequency of MHT, the frequency of end-organ injury in MHT and the optimum early-stage follow up strategies for these patients. One hundred twenty paediatric patients (64 male, 53 female), with blood pressure values above 90th percentile according to the reference ranges of Task Force Working Group measured in primary health care service, were included in this study. Functional arterial stiffness, carotid-femoral pulse wave velocity (PWV) and systolic augmentation index (sAIX) were investigated with Vicorder. Morphologic cardiac assessment was made with echocardiography and carotid intima media thickness (CIMT) was also measured. Ophthalmic involvement was detected with retinal examination while renal injury was evaluated with microalbuminuria in hour urine sample. According to the results of ABPM, 82 of patients had hypertension. Of these patients only 59 had hypertension in routine measurements. MHT frequency was found as % (n=44), white coat HT (WCHT) as % (=21) and ambulatory HT (AHT) as % (n=38). Of 82 patients found as hypertensive in ABPM, 59 had non-dipper HT and 23 had dipper HT. Statistically significant difference was not present between dippers and non-dippers. Family history was present in % (n=20) of patients with MHT, in % (n=6) of WCHT and in % (n=10) of AHT. HT frequency in obese patients was % and sistolic blood pressures were higher especially in daytime. But when compared with other patients end-organ injury was not significantly different in obese patients. Obesity was more frequent (%) in patients with WCHT. MHT was found to be present in % of obese patients. Increased CIMT was found to be the most important indicator of early stage vascular injury. Fifty-six patients (%) had increased CIMT, 44 (%) had increased sAIX and 27 (%) had increased PWV. Retinopathy due to hypertension was present in 29 patients (24%), microalbuminuria in 21 (%) and increased left ventricle mass index (LVMI) in 13 (). Retinopathy, increased cIMT and sAIX were more common in MHT group while microalbuminuria, increased LVMI and PWV were more common in AHT group. However, there was not statistically significant difference between MHT and other HT subgroups in terms of end-organ injury. Daily systolic blood pressure load, known to be the most common cause of severe end-organ injury, was found to be correlated with microalbuminuria, increased PVW, sAIX, cIMT and body mass index (BMI). In conclusion, routine blood pressure measurements fail to diagnose MHT. Since MHT may lead to even severe end-organ injury, we believe that ambulatory blood pressure monitoring should be performed to paediatric patients with high risk.
APA ÖZYÜNCÜ N, ÇAĞLAR N (). Klinikte labil hipertansiyon. Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi, 47(8), - /tkda Chicago ÖZYÜNCÜ Nil,ÇAĞLAR Nail Klinikte labil hipertansiyon. Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi 47, no.8 (): - /tkda MLA ÖZYÜNCÜ Nil,ÇAĞLAR Nail Klinikte labil hipertansiyon. Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi, vol, no.8, , ss - /tkda AMA ÖZYÜNCÜ N,ÇAĞLAR N Klinikte labil hipertansiyon. Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi. ; 47(8): - /tkda Vancouver ÖZYÜNCÜ N,ÇAĞLAR N Klinikte labil hipertansiyon. Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi. ; 47(8): - /tkda IEEE ÖZYÜNCÜ N,ÇAĞLAR N "Klinikte labil hipertansiyon." Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi, 47, ss - , /tkda ISNAD ÖZYÜNCÜ, Nil - ÇAĞLAR, Nail. "Klinikte labil hipertansiyon". Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi 47/8 (), seafoodplus.info/tkda

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir