genç prensler / 𝐂𝐮̈𝐧𝐞𝐲𝐭 𝐒𝐨̈𝐳𝐮̈𝐓𝐄𝐊 (@cuneyttek) • Фото и видео в Instagram

Genç Prensler

genç prensler

Küçük Prens Teması

Создать Раскадровку

Скопируйте эту раскадровку

Описание Раскадровки

Küçük Prens Teması Storyboard - le petit prince türkçe

Текст Раскадровки

  • ÇOCUKLARA KARŞI YETİŞKİNLER
  • ÖRNEK 1
  • ÖRNEK 2
  • ÖRNEK 3
  • Burada mı yaşıyorsun?
  • DOSTLUK
  • Yetiştirilenler, fil yiyen boğa yılanının çiziminde güzelliği anlamıyorlar.
  • Bütün bu güller aynıdır. Gülün özel biri olduğunu düşündüm.
  • Sana göstereceğim. Her gün buraya gel ve bana eylesin.
  • Büyülenenler, Türk gökbilimciyi nasıl giyindiğine göre değerlendirir.
  • Büyümeler bir evin güzelliğini fiyatına göre ölçer ve genç bir arkadaşını babasının kazandığı para kadar bildiklerini düşünür.
  • Tilki bir ders verir: "Eğer bir arkadaş istiyorsan beni eğit!"
  • Küçük prens nihayet onun gülü için ne hissettiğini anlamaya başlar.
  • Aviator, prens tarafından evcilleştirildi; Dünyayı terkettiğini görmek üzgündür.

Создано более 30 миллионов раскадровок

[email protected]

KÜLKEDİSİ

 

Bir zamanlar güzeller güzeli bir kız varmış. Annesi ölünce babası yeniden evlenmiş. Üvey annesi de ilk evliliğinden olan iki kızıyla birlikte gelip eve yerleşmiş.


Bu iki kız, yeni kız kardeşlerinden hiç hoşlanmamış. Odasında ne var ne yoksa tavan arasına fırlatıp atmışlar. Ona bir kardeş gibi davranmak şöyle dursun, bütün ev işlerini üzerine yıkmışlar.

Ev işleri bittikten sonra bile kızın onlarla oturmasına izin verilmiyormuş. Akşamları, mutfakta, sönmekte olan ocağın önünde duruyormuş tek başına, ellerini küllere doğru tutup ısınmaya çalışarak. Bu yüzden üvey kız kardeşleri ona “Külkedisi” adını takmışlar.

 

güzeller güzeli – раскрасавица

yeniden - снова

üvey anne - мачеха

yerleşmek - поселиться

tavan arasına fırlatıp atmak - по полу разбрасывать

-mak şöyle dursun - не только не сделал чего-то, но и...

-i üzerine yıkmak - нагрузить на кого-то что-то

sönmekte olan - погаснувший

ocak - печь

kül - зола, пепел

ısınmak – греться


Bir gün iki kız kardeşe sarayda verilecek bir balo için davetiye gelmiş. İkisi de heyecandan deliye dönmüşler. Herkes Prens’in evlenmek istediğini biliyormuş. ‘Bakarsın ikimizden birini seçer, belli mi olur?’ diye düşünmüşler.
 

İki kız kardeş de kendilerini mümkün olduğunca güzelleştirmek için hemen kolları sıvamışlar. Fakat maalesef bu biraz zormuş, çünkü Külkedisi’nin aksine bayağı çirkinmiş her ikisi de!
 

Balo akşamı, üvey kardeşleri gittikten sonra Külkedisi mutfakta oturmuş ve için için ağlamaya başlamış. “Neyin var, neden ağlıyorsun Külkedisi?” diye sormuş bir kadın sesi.
 

“Ben de baloya gitmek istiyordum,” demiş hıçkırarak Külkedisi.

 “Gideceksin öyleyse,” demiş ses. Külkedisi duyduğu sese doğru dönüp bakmış, şaşkınlıktan donakalmış.


Güzel bir kadın duruyormuş yanında.


“Ben senin peri annenim,” demiş kadın. “Şimdi kaybedecek zamanımız yok! Bana bir balkabağı getir hemen!”
 

Külkedisi bir balkabağı getirmiş. Peri annesi sihirli değneğiyle dokununca, balkabağı birdenbire altından bir fayton oluvermiş.

 

deliye dönmek - с ума сойти

güzelleştirmek - стать красивее

-nin aksine bayağı  - в отличие от кого-то

çirkin - уродливый

için için ağlamak - горько плакать

hıçkırarak - всхлипывая

şaşkınlıktan donakalmak - от удивления застыть на месте

peri - фея

balkabağı - тыква

sihirli değnek - волшебная палочка

fayton - карета

oluvermek – превратиться

 

“Şimdi de altı fare...” Külkedisi altı fare bulup getirmiş, peri annesi onları hemen ata dönüştürmüş.

 

“Bir sıçan...” Onu da arabacı yapmış.
“Ve altı kertenkele...” Onları da faytonun arkasında koşacak altı uşağa çevirivermiş.
 

Nihayet Külkedisi’ne gelmiş sıra. Peri değneğiyle bir dokununca Külkedisi’nin yırtık pırtık giysileri nefesleri kesecek harika bir elbiseye dönmüş. Ayaklarında bir çift camdan ayakkabı pırıl pırıl parlıyormuş.
 

“Bir şey var yalnız,” demiş Peri. “Gece yarısına kadar eve dönmelisin. Saat on ikide elbisen tekrar eski giysilerine, faytonun balkabağına, atların fareye dönüşecek. Prens’in bunu görmesini istemezsin herhalde? Şimdi git, dilediğince eğlen.”
 

O gece Külkedisi balonun yıldızı olmuş. Baloya katılan hanımlar (özellikle de iki üvey kız kardeşi) onun elbisesini çok beğenmişler ve terzisinin adını öğrenmek için ona yalvarmışlar. Beyefendilerin hepsi onunla dans etmek için birbirleriyle yarışmışlar.

 

fare - мышь

at - конь

sıçan – крыса

arabacı – кучер

kertenkele –ящерица

uşak –слуга, лакей

çevirivermek - превратить

nihayet - наконец-то

yırtık pırtık - поношенное, грязное, дырявое

nefesleri kesmek - перехватить дыхание

pırıl pırıl parlamak - сверкать

herhalde - наверняка

yıldız - звезда

katılmak - участвовать

özellikle - особенно

terzi - портной

yalvarmak - умолять

yarışmak – соревноваться


Prens ise görür görmez ona âşık olmuş! Ve o andan sonra hiç kimseye bu kızla dans etmek için izin verilmemiş.
 

Saatler saatleri, dakikalar dakikaları kovalamış ve Külkedisi saat tam on ikiyi vuracağı sırada evde olması gerektiğini hatırlamış.


“Gitme!” diye seslenmiş Prens arkasından, ama Külkedisi bir an bile durmadan koşup oradan uzaklaşmış. Sokağa çıktığında elbisesi tekrar eski elbiselerine dönüşmüş. Geriye kala kala camdan ayakkabıların bir teki kalmış. Diğer tekini nerede kaybettiğini bilmiyormuş.

 
O gece Külkedisi uyuyana kadar ağlamış. Hayatının bir daha asla o geceki kadar harika olamayacağını düşünüyormuş.


Ama bu doğru değilmiş. Ayakkabının diğer tekini sarayın merdivenlerinde bulmuşlar. Ertesi sabah Prens ev ev dolaşıp ayakkabıyı tek tek bütün genç kızlara denetmiş. “Bu ayakkabının dün gece karşılaştığım güzel sahibini bulamazsam yaşayamam,” demiş.

 

görür görmez  - как только увидел

izin vermek - дать разрешение

hatırlamak - вспоминать

uzaklaşmak - удалиться

diğer - другой

kaybetmek - потерять

asla - никогда

merdiven - лестница

ev ev - из дома в дом

tek tek - по одной

denetmek - заставить померять

sahip – владелец


Derken Külkedisi’nin evine gelmiş. Üvey kardeşleri ayakkabıyı denemişler. Olmamış. Ayaklarına girmemiş bile.
 

Prens çok üzgünmüş, çünkü uğramadığı sadece birkaç ev kalmış. Tam oradan ayrılacakken evin hizmetçisi dikkatini çekmiş.


“Hanımefendi,” demiş Prens Külkedisi’ne, “bir de siz deneseniz?”
“O mu deneyecek? Ne münasebet!” diye haykırmış üvey kardeşler.
 

Fakat Prens ısrar etmiş. Külkedisi’nin ne kadar güzel bir kız olduğu gözünden kaçmamış. Tabii ayakkabı Külkedisi’nin ayağına kalıp gibi oturmuş. Prens diz çöküp Külkedisi’ne evlenme teklif ederken iki üvey kardeşe de öfke ve kıskançlıkla olanları seyretmek kalmış. Külkedisi Prens’in teklifini tabii ki kabul etmiş.

 

derken - и вот

hizmetçi - уборщица

dikkat çekmek - привлечь внимание

Ne münasebet! - как неуместно!

ısrar etmek - настаивать

kalıp gibi - как влитой

diz çökmek - преклонить колено

teklif etmek - предлагать, делать предложение

öfke- гнев

kıskançlık - ревность, зависть

kabul etmek - принять предложение

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir