atımı istedim evin göğü gerindi şiirinin tahlili / Şiir dilinin gözü

Atımı Istedim Evin Göğü Gerindi Şiirinin Tahlili

atımı istedim evin göğü gerindi şiirinin tahlili

Atımı İstedim Evin Göğü Gerindi

(Rondo)

Atımı istedim evin göğü gerindi
Cin gülleri bir yerden ordan geliyorum
Öyle sular dağların üstüydü isminiz
Yeşil, o solukları gibi rüzgarların
Bir bin yıl rüzgar değirmeninizde kaldım

Tep kralları gibiydim öyle yalnızdım
Bir çağda seni bu beyazlığında tuttum
Ak, sabah kalyonlarım hep gökyüzündeydi
Ben rüzgar değirmeninizde kaldım

İşte ellerin o dünya kadar Akdeniz
Hansi, gecenin pancurunda Berk kuşlarım
Ey benim sığlığım eşkim karanlığım siz
Yitik gülüşünün açtığı sular şimdi
Ben o gecelerde saçıydım çocukların
Bir bin yıl rüzgar değirmeninizde kaldım.

İlhan Berk

İlginç Youtube Videları - İstanbul - Maltepe Şehir Parkı - Drone Çekimi

Blog Kategorileri

Linux , Bilim , Ekonomi , Sanat , Alışveriş , Edebiyat , Seyahat , Hobi , Tarih , Din , Dünya , Kitap , Sağlık , Genel , Teknoloji , Reklam , Eğitim , İnternet , Doğa

Şiir dilinin gözü

Cemal Süreya’n&#;n “Göçebe” &#;iirinde bir bölüm vard&#;r; do&#;rudan do&#;ruya &#;airlere seslenir. &#;airlerin aray&#;&#; içinde olan&#;na, &#;iiri arayan&#;na seslenir demek daha yerinde olur. Elbette &#;airlerin &#;iiri aramayan&#;, haz&#;r buldu&#;unun üstüne kapanan&#; da vard&#;r. Modern Türkçe &#;iirde bugünden geriye giderek bir tarama yap&#;l&#;rsa &#;iiri arayan &#;air olarak belirlenecek ilk isim &#;lhan Berk’tir. Deyim yerindeyse o, gerçek bir &#;iir aray&#;c&#;s&#;d&#;r. &#;&#;e de kendini, kendi dilini kazarak ba&#;lam&#;&#;t&#;r.

&#;lhan Berk’in 18 Kas&#;m ’den 28 A&#;ustos ’e kadarki doksan y&#;ll&#;k ya&#;am&#;n&#;n tek belirleyicisi &#;iir olmu&#;tur. Ama haz&#;r olan &#;iir de&#;il; onun arad&#;&#;&#;, pe&#;ine dü&#;tü&#;ü, dü&#;ünü gördü&#;ü, ere&#;i olan, yaratt&#;&#;&#; &#;iirdir. &#;lhan Berk çok erken ya&#;ta yay&#;mlanan “Güne&#;i Yakanlar&#;n Selam&#;”n&#; () daha sonra yay&#;mlad&#;&#;&#; ikinci kitab&#; “&#;stanbul”la () hem a&#;mak hem de unutturmak ister. Üzerinde durulmas&#; gereken bir ba&#;ka yönü de onun “&#;kinci Yeni”ye sonradan kat&#;lan &#;airlerden olmas&#;d&#;r. Bunun &#;u nedenle önemi vard&#;r: &#;kinci Yeni’ye sonradan kat&#;lm&#;&#;t&#;r, ama &#;kinci Yeni’nin en radikal savunucusu da o olmu&#;tur. &#;kinci Yeni dalgas&#;ndan önce toplumcu gerçekçili&#;in etkisiyle yay&#;mlanan ikinci kitab&#; “&#;stanbul”la asl&#;nda dönemin &#;iir çizgisinin d&#;&#;&#;nda bir aray&#;&#; içinde oldu&#;unu gösterir. “&#;&#;te kur&#;un kubbeler &#;ehri &#;stanbul’das&#;n dizeleriyle ba&#;layan &#;iirde &#;air kenti kö&#;e bucak dola&#;&#;r. &#;çinde ya&#;ad&#;&#;&#; hayat&#; çekilmez ve dayan&#;lmaz bulman&#;n huzursuzlu&#;u içindeki ki&#;i, kendini kaybolaca&#;&#;, ama çok da uza&#;a götürmesi mümkün olmayan yollara vurur. Uza&#;&#; da o k&#;sa mesafeli yollarda, dü&#;üncelerinde, dü&#;lerinde ya&#;ar. Gördü&#;ünü, tan&#;k oldu&#;unu, temas etti&#;ini, d&#;&#;ar&#;dan geleni içeriden bir refleksle kar&#;&#;lar kucaklar; dile getirirken yeniden yarat&#;r. O ki&#;i o edimiyle flanördür. “&#;stanbul” kitab&#; öyle bir kitapt&#;r. &#;lhan Berk’in ilk flanörlük deneyimidir… Çünkü bu tavr&#;n&#; sonraki kitaplar&#;nda “Galata” ve “Atlas”ta da sürdürecektir. “&#;stanbul” &#;iirinden “Haliç”le ilgili bölümü okuyal&#;m:

“Ve Haliç çocuk di&#;leri gibi dedim. Gülünce

Ç&#;kan. Esmer. Esmer uyanmas&#; gibi vücudumun

Bir yerinin (bir deniz müzesinde iki foklu bir pelikanl&#;

Ve korkunç hüzünler ta&#;&#;yan

Ve Eylül yüzlü.

Eylül, bir çocu&#;un elinden tutmak gibi Fener’de

(ki bir Ortodoks kilisesine devam ediyordur

lacivert elbiseler giyer ve sar&#; dü&#;meleri sallan&#;r rüzgarda

ve yeni yeni a&#;ar&#;yordur vakit ve çok eski bir kaz&#;

ki bir virgül gibi dü&#;üyordur ba&#;a&#;a&#;&#;

Balat’a)”

&#;lhan Berk, &#;stanbul Kitab&#;, Adam Yay&#;nlar&#; &#;lhan Berk, &#;stanbul Kitab&#;, Adam Yay&#;nlar&#;

’de ç&#;kan “Galile Denizi”ne kadar gelen süreçte yay&#;mlanan “Günayd&#;n Yeryüzü”, “Türkiye &#;ark&#;s&#;” ve “Köro&#;lu” kitaplar&#;ndaki &#;iirlerde de k&#;rkl&#; y&#;llarda geli&#;en toplumcu gerçekçili&#;in etkisindedir. Ancak onun bu döneminde ve sonraki tüm &#;iir serüveninde belirleyici en önemli niteli&#;i aray&#;&#; içinde olu&#;udur.

Yeri gelmi&#;ken Cemal Süreya’n&#;n sözünü etti&#;imiz “Göçebe” &#;iirindeki o bölümü an&#;msayal&#;m. Neden bilmiyorum, Cemal Süreya’n&#;n bu &#;iirde seslendi&#;i &#;airin ki&#;inin &#;lhan Berk oldu&#;una dair bir kan&#; var bende. &#;&#;te o bölüm:

“Ey &#;iir aray&#;c&#;s&#; ey esrik ki&#;i

&#;u son dönemecini de a&#;&#;nca gecenin

Do&#;acak gün art&#;k gündüze ili&#;kin de&#;il

Bu a&#;art&#; ancak yürekle kar&#;&#;lanabilir

Bütün i&#; orda i&#;te, ordan usturuplu geçmesini bil

Tutsaksan ellerin s&#;v&#;&#;&#;r gider zincirlerinden

Ve balyozla vursalar m&#;sralar&#;na

Soylu bir demir sesi yükselir

Soylu büyük ve mavi bir demir sesi”

&#;lhan Berk, &#;kinci Yeni’nin en ate&#;li savunucusu olmakla kalmam&#;&#; en radikal biçimde &#;iir aray&#;&#;&#;n&#; dil içinde uç denilecek noktaya kadar götürmü&#;tür. Bununla birlikte, yani yeniyi, ba&#;kay&#;, olmam&#;&#;&#;, gerçekle&#;memi&#;i arayan bir &#;air olarak tan&#;mlayabilece&#;imiz &#;lhan Berk’in bir ba&#;ka özelli&#;i de “bakmak”t&#;r. &#;iirde hem dile bakm&#;&#;, hem dille bakm&#;&#;t&#;r. Temel özelli&#;i olarak saptad&#;&#;&#;m&#;z “aray&#;&#;”&#; da geni&#; ve güçlü bir &#;iir imkân&#;na dönü&#;türmü&#;tür. Denenmemi&#;i denemek, buldu&#;unu buldu&#;u halde kullanmak yerine onu y&#;kmak, yeniden yapmak gibi bir tutum içinde olmu&#;tur. Onun aray&#;&#;&#; hem geriye do&#;ru gelene&#;in içinde, deneyimde, birikimde olmu&#;tur. Hem de güncel geli&#;melerde. Gelenekle ilgili tavr&#; de&#;i&#;ken, hatta çeli&#;kilidir. Ancak ona göre gelenek bak&#;lacak, kurcalanacak bir olgu olarak vard&#;r. Ama onunla bir yere gitmek için de&#;il. Nereden geldi&#;ini görmek için. San&#;r&#;m ondaki çeli&#;kinin kayna&#;&#; da budur. Çünkü bakt&#;&#;&#;, yöneldi&#;i her &#;eyde, her yerde bulmak istedi&#;i bir s&#;çrama, de&#;i&#;me imkân&#;d&#;r.

&#;iirde anlams&#;zl&#;&#;&#; da, biçimcili&#;i de asl&#;nda haz&#;r &#;iiri, verili &#;iir anlay&#;&#;&#;n&#; a&#;mak için savundu&#;unu görüyoruz. Yarat&#;c&#;l&#;&#;&#;n önünde ne varsa onu &#;iire giden yolda a&#;&#;lacak engel olarak belirler… Dikkatini de, u&#;ra&#;&#;n&#; da o noktada toplar. Onun deneyimine, birikimine bak&#;nca asl&#;nda ancak “arayan”&#;n yaratabilece&#;i sonucunu ç&#;karabiliriz. Ne diyordu bir &#;iirinde:

“At&#;m&#; istedim evin gö&#;ü gerindi”

“Bakmak” onda aramak kadar önemlidir. Kendisi de bunu “ben bakmadan edemem” sözüyle dile getirmi&#;tir. O nedenle onun &#;iiri oral de&#;il, optiktir. Oral olanla somutlanan optik arac&#;l&#;&#;&#;yla soyutlan&#;r diyebiliriz.

Y&#;kmak ve yeniden ama ba&#;ka bir &#;ey, öncesiyle alakas&#; olmayan bir &#;ey olarak kurmak da onun &#;airli&#;inin niteliklerindendir. “Ben Senin Krall&#;&#;&#;n Ülkene Yeti&#;tim” &#;iirinde de &#;iiri hem teknik hem yap&#; olarak y&#;kar ve yeniden kurar. &#;&#;te o &#;iir:

“Ben senin krall&#;&#;&#;n ülkene yeti&#;tim

Kald&#;m gölge tan&#;mayan güzelli&#;inle.

Her sabah büyüten denizimizi böyle

Gülü&#;lerindi o ülkede bilmez miyim.

Sen o ç&#;kt&#;&#;&#;m sulars&#;n, zencim benim

Denize bakan evler gibiyim seninle.

Dur, geliyorum ellerin ne güzel öyle

Beni &#;ey et gülü&#;lerini bekleyeyim.

Sen gitti&#;in o ülkesin var&#;lm&#;yorsun

Vurmu&#; sonras&#;z nas&#;l en güzel sulara

Güzelli&#;in bal&#;klar&#; gibi &#;stanbul'un.

&#;imdi her yerde ne güzeldiniz o kalm&#;&#;

Yank&#;m&#;&#; denizlere öbür kad&#;nlara

Dünyada sizinle &#;stanbul olmak varm&#;&#;.”

&#;lhan Berk’in deneyiminde öne ç&#;kan bir ba&#;ka özellik de &#;iiri söylenen olmaktan yaz&#;lan olmaya do&#;ru çekmek için gösterdi&#;i çabad&#;r. Bunu &#;air olu&#;unun vazgeçilmez bir sorumlulu&#;u gibi görmü&#;tür adeta. Bu yönde yaln&#;z kald&#;&#;&#;n&#;, ama tutumunu sürdürdü&#;ünü de belirtmek gerekir.

&#;lhan Berk, modern Türkçenin bir ba&#;ka büyük &#;airi Behçet Necatigil’e göre “&#;iirin evliya çelebisidir”. Ellili, ama daha çok altm&#;&#;l&#; y&#;llardan ba&#;layarak ölünceye kadar &#;iirin en önemli otoritesi say&#;lan Memet Fuat, onun için “Sanki &#;iirin k&#;rk türlü yaz&#;laca&#;&#;n&#; kan&#;tlamak için gelmi&#;” der. Bir ba&#;ka önemli &#;iir ele&#;tirmeni olan Mehmet H. Do&#;an’a göreyse &#;lhan Berk, &#;iiri anayasas&#; bellemi&#; bir &#;airdir.

Onun, “&#;iirin gözünü arayan bir &#;air gözü” oldu&#;unu söylersek daha önce söylediklerimizi yinelemi&#; olur muyuz?

Asl&#;nda tüm &#;iir birikimini, &#;iir u&#;ra&#;&#;s&#;n&#;, &#;iir anlay&#;&#;&#;n&#; “dün da&#;larda dola&#;t&#;m evde yoktum” sözü özetler. Evet modern Türkçe &#;iirin da&#;larda dola&#;m&#;&#;, evde olmam&#;&#; &#;airidir o. Ev var olan, kurulu düzendir. Ancak o kurulu düzenden; verili, haz&#;r &#;iirden ve onun mevcut i&#;leyi&#;inden yana de&#;ildir. Haz&#;r &#;iir onun için y&#;k&#;lacak düzendir. Ere&#;i budur. Bunu da gerçekle&#;tirir.

&#;lhan Berk &#;iiri sat&#;lan de&#;il, okunan &#;iir olarak da örnek gösterilebilir. Çok sat&#;lan &#;iir, çok okunan &#;iir de&#;ildir, biliyoruz. Satan &#;iir, sat&#;l&#;k &#;iirdir. Okunan &#;iirle ilgisi yoktur. Sat&#;l&#;k &#;iir mü&#;teri arar, okunan &#;iir okur yarat&#;r. &#;lhan Berk &#;iirini okunan &#;iir yapan neden de budur. O kendi okurunu yaratm&#;&#;t&#;r çok sonralar&#; yak&#;n zamanlarda kitaplar&#;n&#;n çok satmas&#; bu sav&#; geçersiz k&#;lmaz. &#;iir ya&#;&#; yetmi&#;ten fazla bir &#;air için kitaplar&#;n&#;n bask&#; say&#;lar&#; iki haneli rakamlarda olmas&#; ola&#;an d&#;&#;&#; say&#;lmaz.

Doksan ya&#;&#;nda on sekizindeki &#;airden dahi genç bir &#;iir yazd&#;&#;&#;n&#; da belirtelim. Bunu rastgele seçti&#;imiz ’te yay&#;mlanan son kitab&#; “Ku&#;lar&#;n Do&#;um Gününde Olaca&#;&#;m”da yer alan “Bir Köylü Gibi Dola&#;&#;yor Bir Irmak” ba&#;l&#;kl&#; &#;iiriyle örnekleyelim:

“1. Gördüm zaman&#; gördüm bo&#;lu&#;u gördüm gençliklerini

2. Gördüm gridir zaman, gridir her &#;ey, gri.

3. Bir köylü gibi dola&#;&#;yor bir &#;rmak.

4. Gördüm de söylüyorum sonsuzluk her yerdedir.

5. Öpü&#;tükçe öpü&#;tükçe düzeliyoruz”

Türkçenin en dibinden en ucuna dilin gözüne, dilin gözüyle giden &#;airi unutmad&#;k. “Dün Da&#;larda Dola&#;t&#;m Evde Yoktum” &#;iirini payla&#;&#;yor, &#;airini sayg&#;yla selaml&#;yoruz…

“Güne&#; cebimde bir bulut peydahlad&#;. Ta&#;, kördür diye yazd&#;m. Ölüm, geleceksiz.

&#;eylerin yaln&#;z ad&#; var. Ve: 'Ad evdir.' (Kim söyledi bunu?) Dün da&#;larda dola&#;t&#;m, evde

yoktum. Bir uçurum bize bakm&#;&#;t&#;, uçurumun konu&#;tu&#;u usumda. Buydu bizim kendine

sonsuz olan&#; duydu&#;umuz. Nesneler ki zamanda vard&#;r. Terziler ç&#;rac&#;s&#; Hermüsül

Heramise'nin pöstekisi her bahar ayaklan&#;rd&#;. Ya&#;mur ya&#;mamazl&#;k edemez. Ta&#;,

dü&#;memezlik.

Ne diyordum, dünyan&#;n dü&#;ünceleri yoktur. Otlar&#;n can&#; s&#;k&#;lmaz. Kur&#;unkalem

kendini a&#;aç san&#;r. Ufuk, hüthüt ku&#;u. Seni bilmem, bir söylene dönü&#;mek içindir dünya.

Onun için ba&#;ka bir son yok. Bir söylene dönü&#;mek, bir söylen olmak! Sonsuzluk dedi&#;imiz

budur.

Nerden ba&#;lasam yine oraya geliyorum. Ben gidiyorum. Ölüme, o büyük tümceye,

çal&#;&#;aca&#;&#;m.”

BU AYIN DERG&#;LER&#;

&#;iirle ilgili neredeyse her &#;airin, her ça&#;&#;n, her ku&#;a&#;&#;n de&#;i&#;en tan&#;mlar&#; var. &#;iir de biraz a&#;k gibi diyebiliriz. Hem ki&#;isel hem de toplumsall&#;&#;&#; nedeniyle tan&#;mlar de&#;i&#;kenlik göstermekte. O nedenle a&#;k gibi, &#;iirle ilgili tan&#;mlar&#; da bir giri&#;im olarak görmek gerekiyor diye dü&#;ünüyorum. Çünkü bu tür konularda hiçbir tan&#;mda kesinlik söz konusu olam&#;yor. Tan&#;mlama giri&#;iminin hem anlamaya yönelik oldu&#;unu hem de anla&#;&#;lmazl&#;&#;a i&#;aret etti&#;ini de görüyoruz. Belki de en iyisi &#;iiri hiç tan&#;mlamamakt&#;r denebilir, ama temas edileni ya da edeni bilmek de do&#;al bir istek. Ayr&#;ca doyurulmas&#; gereken bir merakt&#;r tan&#;ms&#;z olanla ilgili tarif, adland&#;rma yönelimi.

Ac&#;lar&#;n, k&#;y&#;mlar&#;n, y&#;k&#;mlar&#;n &#;oka u&#;ratarak insanl&#;&#;&#;n içini bo&#;altan bir durum ald&#;&#;&#; zamanlarda ya&#;&#;yoruz. Bir büyük felaketin ac&#;s&#;, olu&#;an ya da olu&#;turulan bir ba&#;ka ve daha yeni büyük bir felaketle s&#;radanla&#;t&#;r&#;l&#;yor adeta. Tepkisiz toplumlar, topluluklar, y&#;&#;&#;nlar , kitlelere dönü&#;üyor insanl&#;k…

Hayat böyle olup biterken sanat&#;n, edebiyat&#;n, &#;iirin gücüne &#;imdiye kadar oldu&#;undan daha fazla gereksinim duyuldu&#;u ç&#;k&#;yor ortaya. Yani kesinlikle sanat&#;n, edebiyat&#;n, &#;iirin daha çok rol oynamas&#; gerekti&#;i bir ça&#;day&#;z. Tanr&#;lar&#;n tiran oldu&#;u, o&#;ullar&#;n&#;n katil do&#;du&#;u bu barbarl&#;k ça&#;&#;n&#;n de&#;i&#;ebilmesi için insanl&#;k belki de her &#;eyden çok sanat&#;n, edebiyat&#;n, &#;iirin gücüne muhtaç durumda… &#;iir dünyaya dilin gözünden bakmakt&#;r, dil gözüyle bakmakt&#;r. &#;iir dilin matemati&#;idir, günlük ya&#;ant&#;da dilin aritmeti&#;idir çünkü. Barbarl&#;&#;a kar&#;&#; akla, mant&#;&#;a gereksinimimiz var; bir o kadar da dile dünyaya dilin gözünden bak&#;&#;a gereksinimimiz var… &#;iirin sürmesini istemenin, &#;iirin var oldu&#;u platformlar&#;n ço&#;alt&#;lmas&#;n&#;, mevcutlar&#;n korunmas&#;n&#; savunman&#;n en önemli nedenlerinden biri budur kan&#;mca… Bu muhtaçl&#;k halidir…

&#;iir dergileri, &#;iir de yay&#;mlayan edebiyat, sanat dergilerinin varl&#;&#;&#;n&#; bu yönden dü&#;ünmek de&#;erlendirmek gerekiyor. &#;iirin var oldu&#;u, soluk ald&#;&#;&#; en önemli alan &#;iir yay&#;mlayan dergiler elbette. Ço&#;u büyük zorluklar içinde yay&#;mlan&#;yor. Ama inatç&#;lar, türlü güçlüklerle ba&#;a ç&#;karak yay&#;nlar&#;na devam ediyorlar.

Ayl&#;k ve iki ayl&#;k aral&#;klarla yay&#;mlanan dergiler son say&#;lar&#;yla okurlar&#;yla bulu&#;tu, yay&#;n aral&#;&#;&#;na göre baz&#;lar&#; Eylül , baz&#;lar&#; da Eylül Ekim tarihli say&#;lar&#;yla yay&#;mland&#;. Ula&#;abildi&#;imiz dergilerin son say&#;lar&#;nda &#;iiri yay&#;mlanan &#;airlerin isimlerini payla&#;&#;yoruz. Daha fazla bilgi için &#;iir okurunu dergilerle bulu&#;maya davet ediyoruz…

Varl&#;k

Edebiyat dergisi deyince akla gelen ilk dergi do&#;al olarak Varl&#;k dergisi oluyor. Uzun soluklu yay&#;n geçmi&#;i bunda elbette en önemli etken. Ayr&#;ca döneminin sanatsal, kültürel geli&#;melerine yak&#;n olu&#;u, güncelin nabz&#;n&#; tutmas&#; da önemli bir niteli&#;i olarak gözlemleniyor. Dergide sanat&#;n, edebiyat&#;n, &#;iirin merkezinde durman&#;n da etkisi olsa gerek her ku&#;aktan ve anlay&#;&#;tan isimlerin yaz&#;lar&#;na, yap&#;tlar&#;na yer veriliyor. Varl&#;k dergisinin son say&#;s&#;nda Metin Cengiz, Haydar Ergülen, Alper Çeker, Necip Y&#;ld&#;z, Nilgün Emre, F&#;rat Polat ve Ahmet Ak&#;n &#;iirleriyle yer alan isimler.

Yeni e

Kimin ne dedi&#;ine de&#;il de kendisinin ne dedi&#;ini önemseyen, ama ayn&#; zamanda kime ne söyledi&#;ini de dikkatli ve titizlikle seçen bir anlay&#;&#;la yoluna devam ediyor Yeni e dergisi. Derginin kendi kulvar&#;nda tek olmas&#;n&#;n hem avantaj&#;ndan hem de dezavantajlar&#;ndan etkilendi&#;i görülüyor. Ayn&#; zaman aral&#;&#;&#;nda yay&#;mlanan ve estetik düzeyle etik tutumunu sosyal sorunlar çerçevesinde çözümlemeye çal&#;&#;an, kültürel mücadelenin ayn&#; zamanda politik mücadele oldu&#;unu da özümseyen dergilerin say&#;s&#; artsa Yeni e de büyük olas&#;l&#;kla bu rekabetten etkilenecek hem içerik hem de biçem olarak daha iyisine yönelecektir. Derginin bu say&#;s&#;nda yer alan &#;airler &#;öyle: As&#;m Gönen, Önder Karata&#;, Yaprak Damla Y&#;ld&#;r&#;m, Nazan &#;ahin, Betül Dünder, Merrit Malloy (Çeviren: Musa A&#;gün), Murat At&#;c&#;, Nisa Leyla, Nafia Akdeniz, Kerata Keratalar Edebiyat Atölyesi.

Yasak Meyve

Yasak meyve iki ayl&#;k ve okurla zaman&#;nda bulu&#;an &#;iir odakl&#; bir dergi. &#;çerik olarak &#;iire, &#;iirin sorunlar&#;yla ilgili de&#;i&#;ik temalara, konulara yer veriliyor. &#;iirin güncel ve tarihsel birçok sorunu tart&#;&#;ma platformuna ta&#;&#;n&#;yor. Yasak Meyve de &#;iir dergisi olmas&#; bak&#;m&#;ndan &#;iir için önemli bir i&#;lev üstleniyor. Eylül-Ekim tarihli 88'inci say&#;s&#;nda dergide &#;iirleriyle yer alan &#;airler &#;unlar: Gültekin Emre, Mustafa Köz, Aba Müslim Çelik, Hüseyin Köse, Mustafa Sezer, Levent Karata&#;, Ça&#;la Meknuze ve Cemre Bedir.

Sincan &#;stasyonu

&#;air Abdülkadir Budak yönetiminde Eylül-Ekim tarihli 91'inci say&#;s&#; yay&#;mlanan Sincan &#;stasyonu’nunda &#;iirleriyle &#;u isimler yer al&#;yor:

Veysel Çolak, Metin Celal, Mustafa Köz, Muzaffer Kale, Muzaffer Develi, Nurcan Çelik, Mehmet Girgin, Sedat K&#;sa, U&#;ur Karaca, Hüseyin Çelikten, Ahmet Çarpar ve Hüseyin Alemdar.

Kitap-l&#;k

Yap&#; Kredi Yay&#;nlar&#;'n&#;n kurulu&#;undan günümüze kadar de&#;i&#;ik formatlarda sürdürdü&#;ü derginin Eylül-Ekim tarihli son say&#;s&#; okurla bulu&#;tu. Derginin son say&#;s&#;nda &#;iirler yay&#;mlan&#;rken altm&#;&#;lar, yetmi&#;ler seksenler, doksanlar iki binler ve sonras&#; ku&#;aktan &#;airler seçilmi&#; gibi görünüyor. Kitap-l&#;k dergisinin '&#;nc&#; say&#;s&#;nda &#;u &#;airler yer al&#;yor: Nihat Ziyalan, Mehmet Mümtaz Tuzcu, Haydar Ergülen, Turgay Kantürk, Orhan Kahyao&#;lu, Osman Çakmakç&#;, Cevdet Karal, Elif Sofya, Melih Elhan ve An&#;l Cihan.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır