ikta sistemi nedir tarih / İKTÂ SİSTEMİ Ansiklopediler - TÜBİTAK

Ikta Sistemi Nedir Tarih

ikta sistemi nedir tarih

Terim olarak mülkiyeti devlete ait olan mirî arazinin tasarruf hakkının belirli şartlar dâhilinde devlet görevlilerine tahsisi şeklinde uygulanan idari ve askerî sistemin adıdır. Muhtelif Müslüman Türk devletlerinde “nânpâre” (ekmek parçası), “hubz/ahbâz” (ekmek), “suyurgal” (bağış), “tuyûl/tiyûl” (bağış), “tîmar” (bakım) gibi adlarla da karşımıza çıkan iktânın Türkçe karşılığı “dirlik” ve “geçimlik”tir.

Bu tür uygulamalara, eski çağlardan itibaren muhtelif devletlerde rastlamak mümkündür. İslâmiyet öncesi Türk devletlerinde mevcut toprak hukuku veya arazi tahsisleri bir nevi iktâ olarak değerlendirilir. Ancak hem terim hem de sistem olarak iktâ, İslâm medeniyetine hâs bir kurumdur. İslâm tarihinde ilk örnekleri Hz. Peygamber dönemindeki bazı uygulamalarla başlatılır. Hulefâ-i Râşidîn ve Emevîler dönemlerinde gelişmiş, Abbasîler zamanında ise tam anlamıyla kurumsallaşarak Endülüs’ten Hindistan’a kadar uzanan sahada hüküm süren bütün İslâm devletlerinde görülen en önemli idari ve askerî müesseselerden biri olmuştur.

Klasik dönem fıkıh literatüründe iktâya konu olan taşınmaz malların özellikleri, kamu otoritesinin bunları tahsis yetkisi ve şekli, aranan şartlar, tahsisin devamlılık arz edip etmeyeceği ve mülkiyet naklinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği gibi hususlarda ayrıntılı tartışmalar mevcutsa da İslâm tarihi incelendiğinde iktâ’nın, arazinin mülkiyetiyle birlikte tasarruf hakkının da verildiği “ıktâ‘u’t-temlîk”, sadece tasarruf hakkının iktâ edildiği “ıktâ‘u’l-istiğlâl” ve kamuya ait pazar ve konaklama yerlerinden, su rezervlerinden istifade, geniş yolların kenarlarında oturma, tezgâh açma, gölgelik asma ya da hayvan bağlama gibi faydalanma önceliklerinin tahsis edildiği “ıktâ‘u’l-irfâk” şeklinde uygulandığı görülmektedir.

Iktâ sisteminin tarihî tekâmülünde Selçuklular devri özel bir yer teşkil eder. Bu dönemde Nizâmü’l-mülk (ö. 1092) marifetiyle düzenlenen iktâ nizâmı, yapılan bazı değişikliklerin ardından düzenli ve yaygın bir şekilde uygulanmıştır. Nizâmü’l-mülk’ün iktâ sistemi üzerinde yaptığı düzenleme, önceki dönemlerde yaygın bir şekilde uygulandığı bilinen iktânın idari ve iktisadî fonksiyonları yanında askerî bir işlev kazanmasını temindir. Bu yeni iktâ nizamı, hem nazariyat hem de fiiliyatta daha önceki İslâm devletlerinde görülen klasik iktâ modelinden farklı olup Büyük Selçuklulardan sonra Atabeglikler, Hârezmşâhlar, Türkiye Selçukluları, Eyyûbîler, Memlükler, Osmanlılar hatta Hindistan’da kurulan Müslüman Türk devletlerinde görülen toprağa bağlı ordu sisteminin kurulmasına zemin hazırlamıştır. Selçuklular döneminde en mükemmel ve işlevsel hâle getirilen askerî iktâ sayesinde ortaya çıkan toprağa bağlı ordu sistemi, dönemin şartları göz önüne alındığında oldukça önemli bir gelişmedir. Zira bu sistemle devlet, gulâmlardan teşekkül eden merkez kuvvetleri dışında ordunun büyük kısmını oluşturan iktâ askerlerine maaş vermekten kurtulmuş, bununla da kalmayarak geçimlerini, sefer için gerekli erzak, at, silâh, çadır gibi teçhizâtlarını bulundukları iktâlardan temin eden ve sistemin düzenli işleyişine paralel olarak büyüyen düzenli ve daimî bir orduya sahip olmuştur.

Selçuklu iktâ sistemi, “ülkeyi, hanedan üyelerinin ortak malı sayan” Türk hâkimiyet telakkisine karşı merkeziyetçi devlet anlayışını tesis etme hedefine doğrudan veya dolaylı olarak katkıda bulunmuştur. Sistem olarak arazi tahsisatını merkezin kontrolüne bağlaması, üstelik bu sisteme göre arazi tahsisatı yapılanların, kendilerine iktâ edilen arazi üzerindeki yetki ve selahiyetlerinin sınırlanması, merkeziyetçi yapıyı desteklemiştir. Kaynaklardan anlaşıldığı kadarıyla Selçuklu iktâ nizamının temel özelliklerini şu şekilde belirlemek mümkündür: Mülk ve raiyyet Sultana ait olup iktâ sahibinin, arazisinde yaşayan reaya üzerinde hiçbir tasarruf hakkı bulunmuyordu. İktâ gelirleri önceden belirlenip kayda bağlanırdı. İktâ sahipleri tasarruflarındaki araziyi kesinlikle bir başkasına devredemezler, askerlerinden ölenleri veya herhangi bir sebeple ayrılanları kesinlikle bildirirlerdi. İktâ sahipleri rutin olarak veya herhangi bir şikâyet hâlinde teftiş edilirdi.

Türkiye Selçuklu Devleti de iktâ sistemini kendine has özellikleriyle uygulamıştır. Büyük Selçuklularda bir vilâyetin askerî, idarî, malî bütün işleri emîr ve kumandanlara iktâ olarak terk edilmekteyken özellikle II. Kılıç Arslan’dan (ö. 1192) sonra, “feodal” parçalanmalara nihayet vermek gayesiyle Anadolu’da askerî iktâlar küçültülmüş ve bir vilâyetin başına serleşker (sübaşı) olarak gönderilen emîr ve kumandanların salahiyetleri, sadece o bölge askerlerinin kumandanı olmakla sınırlandırılmıştır. Türkiye Selçuklu iktâ sisteminin temel vasıfları, iktâların sultan veya sultan adına bazı büyük devlet ricâli tarafından belli bir hizmet karşılığı veya bağış şeklinde tevcih edilmesi; iktâ arazisi ve gelirlerinin “dîvân-ı istifâ”nın kontrolünde olması, iktâ menşûrlarının “dîvân-ı pervânegî”de kaleme alınması; Meliklere, sivil ve askerî ricale, maaş veya hizmetlerinin karşılığı, ödül, bağış, bazen de hizmete teşvik amacıyla verilmesidir.

Kösedağ Savaşı’ndan (1243) sonra Moğol vesayetinin başlaması, iktâ nizamını da olumsuz etkiledi. 1243 öncesinde sınırlı bir şekilde uygulanan iktâların mülk hâline getirilmesi uygulaması, Moğol idarecilerinin de etkisiyle hızla yaygınlaştı. Nitekim Olcaytu döneminde (1304-1316) harap olmuş toprakların mamur hâle getirilmesi için divâna ait topraklar şuurlu bir şekilde mülkleştirildi. Bundan en kârlı çıkanlar, Moğollara yanaşan Selçuklu hizmet aristokrasisi oldu. Türkiye Selçuklu Devleti’nin yıkılmasıyla birlikte eyaletlerin bir bölümü yüksek devlet memurlarının, diğer bir bölümü ise Moğol valilerinin ellerinde beyliklere dönüştü. 

Erkan Göksu

İkta Sistemi Nedir, Özellikleri Nelerdir? Kısaca İkta Sistemini Faydaları

Haberin Devamı

● Bazı İslam devletlerinde uygulamaya alınan ikta sistemi zaman içerisinde gelenekselleşmiştir.
● İlk uygulandığı Türk devleti, Büyük Selçuklu, ilk uygulamaya alan kişi ise Nizamülmülk'tür.
● İkta toprağı verilen kişi 'Mukta' imsiyle adlandırılır.
● Osmanlı'da tımar sisteminin temellerini atmıştır.
● İkta toprakları devlete aitken, kullanım mukta kişidedir.
● İkta sahipleri, topraklarına başkalarına satamazlar.
● Tarımsal devamlılık ve toprağın güvenliğini sağlayamayan kişilerden 3 yıl sonrasında geri alınır.
Kısaca İkta Sisteminin Faydaları

İkta sisteminin İslam devletlerinin temelleri olmasının nedeni pek çok faydasının bulunmasıdır.

● Devlete mali ve askeri bakımdan çok büyük güç katmıştır.
● Osmanlı'daki tımar sisteminin temeli ikta ile atılmıştır.
● İkta sistemi sayesinde tarımsal faaliyetlerin devamlılığı ve toprakların güvenliği garanti altına alınmıştır.
● Devletin giderlerini azaltmıştır.
● Topraktan elde edilen gelirlerle, sivil ve askeri erkanın giderleri belli ölçülerde sağlanmıştır.
● Taşra bölgelerinde devletin otoritesi sağlama alınmıştır.
● Göçebe halkların yerleşik düzene geçiş yapmasına katkı sağlamıştır.
Osmanlılarda ve Selçuklularda İkta Sistemi

İslam dünyasının genelinde en fazla uygulanan ikta sistemi idari yapılıdır. Ancak askeri iktaya geçiş Büyük Selçuklu ile başlamış ve Osmanlı ile sürmüştür. Selçuklu ve Osmanlılarda toprakların büyük bölümü devletin kendisine aittir. Tarım yapılan bölümler ise ikta ismiyle anılırdı. Her iki devlette de iktalar hizmet karşılığı olarak, askerlere komutanlara ve devlet adamlarına verilmiştir.

Halifeler Döneminde İkta Sistemi

İkta sisteminin temeli dört halife dönemine dayanır. İlk olarak burada kullanılmış olmasına rağmen çoğunlukla askeri alanda sürmemiştir. Askeri anlamda ilk kullanılan İslam devleti ise Büyük Selçukludur. Sonrasında Osmanlılar ve diğer İslam devletlerinin birçoğunda askeri alanda çok daha yaygın şekilde kullanılmış bir sistemdir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir