değersiz insanlara anlamlı sözler / değersiz insanlara sözler – Güncel Bilgiler

Değersiz Insanlara Anlamlı Sözler

değersiz insanlara anlamlı sözler

Son Güncellenme:

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

İnsanlar hem sevdiklerine güzel sözler söylemek ister hem de bu konuda yaşanan bazı hayal kırıklıklarını anlatmak ister. İşte böyle durumlarda değer vermek ile ilgili sözler ön plana çıkar. Bu sözler pek çok insanın çevresindeki kişilere anlatmak istediklerini, net olarak belli cümleler üzerinden aktarmaktadır. Amacınıza bağlı olarak kullanabileceğiniz pek çok özel ve değerli sözleri, farklı yerlerde kullanabilirsiniz. İşte değer sözleri: fazla değer vermek ile ilgili en güzel ve en anlamlı sözler hakkında seçenekler.

1/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
2/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
3/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
4/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
5/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
6/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
7/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
8/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
9/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
10/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
11/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
12/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
13/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
14/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
15/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
16/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
17/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
18/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
19/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
20/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
21/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
22/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
23/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
24/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
25/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
26/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
27/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
28/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
29/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
30/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
31/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
32/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
33/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
34/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
35/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
36/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
37/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
38/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
39/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
40/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
41/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
42/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
43/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
44/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
45/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
46/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
47/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler
48/50Değer Sözleri Fazla Değer Vermek İle İlgili En Güzel Ve En Anlamlı Sözler

“Öyle İnsanların Yanında Ol ki !“ Geri


"Radikal Blog'da ki Denemelerimden(6)"

 

"Öyle insanların yanında ol ki onlarla aynı fotoğraf karesinde olduğun

için şükredesin

Ve öyle insanlara da karşı dur ki o fotoğraf karesinde olmadığına şükredesin

Öyle bir zaman gelir ki 

O gün birlikte çektirdiğin fotoğraf karesinde, keşke olmasaydım dersin" oe

"Konuşmaya değer insanlarla konuşmazsan insanları,

konuşmaya değmez insanlarla konuşursan kelimeleri yitirirsin.

Sen öyle biri ol ki,

ne insanları,

ne de kelimeleri yitir.” 

"Bazı insanlar dua gibidir:

Görünmez ama dokunur sana, duyulmaz ama bırakmaz seni".

 

Her Balon Sönmeye Mahkum!

 

İlk söz: Hayat bana  hiçbir olguyu görünen üzerinden değerlendirmemeyi öğretti, kötülük hariç!

“Güzel davrananlara (Salih amel) taşıyanlar

/ iyilik yapanlara

daha güzel karşılık,

de fazlası var.

Onların yüzlerine ne bir toz (kara leke) 

bulaşır ne de bir horluk (gelir)..”

Yüce Yaradanın kaleminden dökülmüş bu kelamlar 

İçimiz her neresiyse

Titreyebilen bir yer.

İnsan işte: "

sonsuz bir uçurumun üzerinde

durmaktadır da bilmez

onun üzerinde durduğunu ..

"Bizler hiçbir şeyiz,

aradığımız ise her şeydir."

"Bilsem de pek çok şeyi,

Bilmeliyim her bir şeyi."

Hayat, Kendiliğinden ne iyi ne kötü

Ona iyiliği, kötülüğü katan sizsiniz.

Ahlakın özü çok basit:

Tüm insanlara birer insan gibi davranmak.”.

Bu arada adil olan, iyi olana öncelikli..

Kanaat başka, doğru bambaşka..

Yanlış, yanlışla düzeltilir mi ?

." ancak bilmiyor bildiğini

ve bu yüzden inanıyor bilmediğine."

İnanıyorsun diye öyle olması

inanmıyorsun diye

öyle olmaması gerekmiyor gerçeğin

Hiç doğmamış gibiyiz.

Hiç ölmeyecek gibi

Vakit başka,

süre daha başka,

zaman ise bambaşka..

Bırak aynı şeyi görmeyi,

aynı şeye bile bakmıyoruz

Ömür biter ama hayat tamamlanmaz

Varoluş tamamlanamazlık

Bir ağacın tek tek yiten yaprakları gibiyiz.

Hangimiz önce düşecek belli değil

ama hepimiz döküleceğiz

Ölümdür eli kulağında olan

Ölüm geride kalanlar için

Geride kalanlara keder miras kalır:

Elem bırakır ölenler hayatta kalanlara

Ölümden korkmayan ölümü bilmeyendir

"Gördü ki varoluş,

mumun ışığı gibiymiş:

ışığının yanması ile

ışığının sönmesi aynı şeymiş."

Onlar sahiden geride kalmışlar.

:birbirine-ait-olanın bir daha-birarada-

olmayışıdır noksanlık

Varoluş teşrih, tevil ve tâbir

Varoluş yorumlama,

açık hale getirme ve anlam çözme..

Sevgi göstermek başka, sevgi görmek bambaşka.

Kaybetmek başka, yitirmek bambaşka.

Biri gözden, diğeri gönülden gider sanki

Gerçeklerden vazgeçtiğimizde hakikatlerden de

feragat etme

"Nerede utanç varsa orada korku  var."

Doğru yitirilince her şey kaybedilir..

“İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil,

kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demek”

Semeresiz iyi niyet değersizdir

Alışkın değilsin diye yanlış olması gerekmiyor

Kim ki çehresi ışıldamıyorsa Olamaz asla bir yıldız

Soru şu: İnsanlar arasındaki asli düşmanlığa delalet eden

(kötülük olarak) ilk şey haset midir,

yoksa riya mı?"

İç dünyamız çok dinamik:

Çelişik, karşıt, kayıtsız, t

tutarsız, devingen his, düşünce

ve edimlerle dolu.

Ama hepsi de bizim, hepsi de içimiz

Erdemlerimiz içimizdedir.

Onları dışımızda icra ederiz.

Bu yüzden lafa değil işe bakılır.

Vasatlık mecburidir.

onu düzeltmeye çalışmamak gerekir.

Çünkü, cezalandırılmıştır.

En sert olarak da kendi zavallılığını bilmemesi

ve kendi zati yasası yüzünden bunu bilemeyecek

olmasıyla cezalandırılmıştır.

Neyi yaptığımız ne olduğumuzla ilgilidir

Gerekli başka, zorunlu bambaşka.

Bilmek başka, anlatabilmek bambaşka.

Bu arada: "Malum" ilam edilir.

İlan değil

Basit başka, yalın bambaşka.

Biri düz, diğeri katışıksız

Var olmayanı varmış, var olanı yokmuş gibi

gösterendir "sofist".

Onun yaptıkları bu yüzden "safsata"

“Ben böyle düşünüyorum!” demekle olmuyor.

Akıl yürütme yetisinin hatalı kullanımıdır"safsata" .

"boş, asılsız, temelsiz "

Bu bağlamda "Keyfiyet" başka "keyfilik" bambaşka

Nefret Söylemi, düşünme ve ifade etme özgürlüğü mü?

Yoksa ilkel bir dürtünün dışa vurumu mu?

İçimizdeki aydınlık ve karanlığın hangisini

beslersek o büyüyor.

İkisi de içimizde.

Hangisini beslediğimiz önemli

"Kalbimizde Allah'ın nuru vardır,

onun adı da vicdandır.

Vicdansız olunca, 

orada bir boşluk mu oluyor?

Yoksa nefretle mi dolu orası da vicdan sığmıyor?

Vicdan kaskatı olunca neyin üzerine inşa ediyorsun dini ?"

Neler yapıp ettiğini seninle birlikte bilen,

mahremini gören, iç şahit

Gözleri hep açık.

Asla uyumayandır vicdan..

Bilinmese de haddizatında mevcut kalandır vicdan

İşaret edene bakmaktan işaret edileni göremez olduk

"Hiçbir şey gözyaşı kadar çabuk kurumaz"

.Gerçi ne kadar sinsi bir söz..

Canımızın sıkılması başka,

içimizin daralması bambaşka..

Uyanma umudumuz olmasa, uyumazdık

Yıkmak kolay ve çabucak. Yapmak çok zor.

Yeniden yapmak çok daha zor.

Yapmak zorunda olmak başka,

yapmamayı tercih etmek bambaşka.

Hatta olanaksız.

Neyi yıktığına dikkat etmeli insan

Küçük düşünecek kadar büyümek

Güven esas.

Yok ise,

her şey boş

Mesele çürük elmalar değil,

elmaları neyin çürüttüğüdür.

Eski başka, eskimiş bambaşka.

Birini saklar, diğerini atarsın.

Atmalısın hatta

Bir insanın sana neler verebileceği değil,

senin için nelereden vazgeçeceği önemli

Kalp kırılınca içinden hayaller dökülür..

Tahrip edenin, inşa etme mükellefiyet

ve mesuliyeti daha büyüktür.

Bu etik olduğu kadar ahlaki de bir meseledir

Yara kabuk bağlar, kimlik olur.

"Eksik olma," diye bir dilek var dilimizde.

Tıpkı "var ol" gibi o da ince ve duru bir dilek.

Varoluşumuzu anlamlı kılanlara

söylenebilecek ne hoş sözler

Bir de "Meftun" sözcüğü ne kadar hoş

Yanmış anlamına geliyormuş.

Yanarak, aydınlığa doğru

Birlikte sevinmek başka, birlikte üzülmek bambaşka.

Hüzün, kendi başına müthiş bir deryadır.

Hüzünlenemeyen insan gelişmemiş bir insandır.

Kendinden kopukluğunun,

içindeki öze olan özlemin farkında değildir..

Vazgeçtin mi başka,

vaz mı geçtin bambaşka

Bütün güzel ise parçaları da güzel midir?

Çirkin parçalar güzel bir bütün oluşturabilir mi?..

Bazen düşünüyorum da dünyayı değiştirmek için sarsılmaz

bir istekle çalışmak mı mutlu eder bizi

yoksa konforun sakin sularında kulaç atmak mı?

Bir şeye sahip olmak değil, layık olmak önemli

Uçtuğunu düşünmek ile uçmak arasında devasa bir fark var

Yolunu bilmeyen için yol fark etmez.

Her yol yanlış, her yol doğrudur.

Hepsi yoldur ve hiçbiri yol değildir.

Yolda olmak başka, yolculuk bambaşka

Arzularının yangınları içinde yürür insan

Yolda olmak yetmez. "Varış" da gerek..

"Her şey yoldur."

Kimileri gelecekten bahsediyor ama kastettikleri

geçmiş aslında.

Ebedi rücu

Geçmişin önümüze geçmesi

Geçmişi anlama ile geçmişte anlam bulma farklı hâller:

Biri geleceğe açılma, diğeri gelecekten kaçınmadır

Geçmiş hiçbir zaman ölmüş değildir.

Geçmiş bile değildir."

Anlamı olmamak başka,

anlamsız olmak bambaşka

İki tür gelecek var  

Birincisi gelen gelecek,

İkincisi gidilen gelecek.

İkincisi umut

Umut etme başka,

dileme bambaşka

Haddizatında yalnızdır insan.

"Hakikatin haddi vardır da

Yanılgı’nın yoktur"

Ölesiye yaşıyoruz ama öylesine değil..

Kimse tok kalkmaz hayat sofrasından.

."Kulak dilsizdir,

ağız sağır.

Göz ise hem duyar hem konuşur.

Dışarıdan dünya, içeriden insan yansır onda

 

"göz gözü görmemek" deyimi ne hoş.

Mesele gözün gözü görmesi çünkü

Göz daha fazlasını görür, Kalbin bildiğinden

Bir kimseyi anlamak demek,

o kimsenin bir şeyi nasıl

anladığını anlamak demek..

Anlama ne çok söz söylemeyle,

ne de hararetle kulak kabartmayla olur.

Anlamak anlamayı anlamak

Anlamak anlayış göstermek demek değil

Anlamak affetmek demek de değil

Anlamak varoluşun özü.

Zordur üstelik

Sağduyu ne sağ ne duyu.

Düpedüz ön yargı.

Üstelik hiç de sağın değil.

Gayrisahih

Bizi zengin yapan kazandıklarımız değil,

muhafaza ettiklerimiz.

Bizi bilgili yapan okuduklarımız değil,

özümseyebildiklerimiz

Önem değerli olmuş

değer önemli olmalıydı oysa

Ateş ile alev başka.

Nur ile ziya başka.

Işık ile karanlık bambaşka.

Düşünmek başka, düşlemek bambaşka

Kasabalılık başka şehirlilik bambaşka..

kendisi hiçbir iş yapmayan,

iş yapanda da mutlaka kusurlar bulan anlayışın

egemen olduğu kültürdür "kasabalılık"

Yaptığından pişman olmak başka,

yapmadığından pişman olmak bambaşka.

Birinde imkânsızlıktan,

diğerinde imkândan azap duyulur

Birikimlerim ve ulaştığım bilinç bana sürekli

“konuşmak  birbirimizi anlamanın en etkin yolu”

Anlamak sanıya da müsait.

Anladığını sanarsın, oysa yalandır.

Çünkü insan hayatta hiç yaşamadığı güzellikteki

şeyleri anlamakta zorlanır."

Soru Şu :

İkisi arasında büyük bir özgürlük asimetrisi varsa?

Bir kişinin özgürlüğü, başkasının özgürlüğünün

başladığı yerde biter mi?,

Dengesizliği korur bu ilke

Mavi gökyüzü dediğin gökyüzü bile değil.

Işıyan atmosfer o sadece.

Göğün mavisi, ışımasıdır atmosferin.

Yoksa gök kapkara

Gökyüzünün sonsuzluğu gecenin kör

karanlığında görülür.

Güneş bizi ışıkla örtüp kapatır aslında.

Gece, dünyanın gölgesidir.

Gece geçer, ışık ışır ardından.

Ve insan daha "Bak!" diyemeden

Karanlığın çeneleri açılıp yutuveriyor her şeyi.

Parlak ne varsa yok oluyor bir anda

Nasıl ki olmayan bir şey hakkında konuşmak

onu var etmeyecekse, olan bir şey hakkında

konuşmamak da onu yok etmez.

Susmak daha kötü;

susulan bütün hakikatlerde zehir var .

"Sözün bitim yerini olay

ya da

konu seçmez,

söz seçer.

Bir şeye karşı çıkarken

başka bir şeye destek veriyor olabilirsin,

hem de farkında olmadan.

İzan şart

Başlangıcını da olduğu gibi."

Yalan anlaşıldığında yalan olur

Gerçekle bağımız kopunca,

geriye yalan kalır.. 

yalan üç tür : 

bencil duygularla söylenen,

Siyah yalan;

diğerkâm duygularla söylenen

Beyaz yalan

ve en fenası

ortaya çıksa bile kimsenin

umurunda olmayan.

  grup çıkarı

ve aidiyet duygularıyla söylenen

 mavi yalan

Yalan olduğunu bilsen dahi inanacaksın

insan oğluna, yani dinleyeceksin onu,

niçin yalan söylediğini anlamaya çalışacaksın.

Bazen yalan, insanın özünü gerçeklerden

daha çok açığa vurduğunu unutmayacaksın

Görmek ne hoş.

Ama siz yine de her gördüğünüze kanmayın.

Vefa kalbin hafızası

Gönüllere dokunacaksa gönülden gelmeli

kural çok basit:

Sana yapılmasını 

istemediğin bir şeyi başkasına yapmayacaksın..

İstediğini söyleyen istemediğni işitir derler

Her erdem ruhun güzelliği

“Sevgi his meselesi, istem değil.

Sevgi istemekle olmaz, zorunda olmakla

(sevmeye mecbur edilmeyle) hiç olmaz.

Sevme ödevi ise zaten abes.” 

Sevgi;

Kendisine önem vermeyen yürekleri

 terk eder

insan nerede artık sevemiyorsa,

oradan - geçip gitmeli! -

Her kişi,

ölümüyle de yaşar.

Ölüm de yaşar,

her kişiyle.

Ölüm kişiyle yaşar.

Zamansallık yitimidir ölüm

Her insan kendi zatî ölümünü ölür.

Noksanlık ne fena:

yeri var ama orada değil

Yok'sunluk.

Kayıp birikmez, büyür.

Devcileyin boşluk kalır..

Ölüm amansız bir hırsız.

Boş bırakıcı, yer çelici

Geride kalanlar içindir ölüm.

Acılı bir son,

sonsuz bir acıdan iyidir.

Silmek yazmaktan zor..

Bitince tamamlanmış olmuyor

maalesef

Özlem, bahar başında esip geçer

gibi görünen kar fırtınasıdır;

ama,

sanki, her bir tanesi donup kalacak,

hiçbir zaman erimeyecek gibi

gelip kalır

Özlemek öz-leyememektir.

Değil başkası, kendisi bile yol gösteremez,

özlem çekene

Kaybetmek başka, yitirmek bambaşka.

Biri gözden, diğeri gönülden gider sanki

Ölene kadar sorumlusun gönül

bağı kurduğun her şeyden

Kendini başkasının göz bebeğinde görürsün,

Yıldızları vardır insanların

Geceleyin gökyüzüne baktığında,

ben bunlardan birinde olacağım,

bunlardan birinde güleceğim için,

sanki tüm yıldızlar gülüyormuş gibi gelecek sana.

Gülmesini bilen yıldızların olacak.”

"Yarın" ne kadar umut dolu bir sözcük:

sabah olma, aydınlanma, ışıma,

karanlık sonrası anlama sahip.

Sonrasal olan insan, hep yarında yurt tutar

bu yüzden: umutla, heyecanla ve elbette kaygıyla

Filizlenir, açar ve solarız.

Zamanda varlık buluruz.

Hem aklın hem de gönlün varsa,

açmalısın onlardan yalnızca birini.

Açarsan şayet ikisini birden,

yazık olur her birini.

Kaygı, yuvalanır derin yüreğimizde,

Gizli acılar doğuruverir orada,

Huzursuzca devinir, bozar heves ve rahatı,

Her defasında yeni maskelerle örterek kendini

"Kendi huzurum onun huzuruna bağlı,

Onu mutlu eden bana hayat verir,

Onu üzen kalbimi yaralar"

Bu arada mutluluk nedir?

Mutuluk,  bir insanın hayatını ne kadar anlamlı ve

değerli görüp görmediği ile ilgili.

Ramaktayızdır hep.

Ne herhangi bir göz

görmüştür güneşi,

güneş gibi olmadıkça;

ne de güzeli görebilir bir ruh,

güzel olmadıkça.

Ömür denir buna..

Yağmur sözcüğü ne kadar isabetli.

Hem yağarak kendi oluyor

hem kendi olduğu için yağıyor.

Ölçüt şudur:

Yeniden aynı hayatı yaşamak ister miydin?

İlgiyle Okuduğum bir makaleden :

İzninizle paylaşıyorum

Dört  temel Yaşam kuralı:

İlk kural :

” Karşına çıkan kişiler her kimse, doğru kişilerdir. 

Bunun anlamı şudur, hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz.

Karşımıza çıkan, etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır, 

ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler.”
 

İkinci kural :

Yaşanmış olan her ne ise, sadece yaşanabilecek olandır. 

Hiç bir şey, hem de hiç bir şey yaşadığımız şeyi değiştiremezdi.

Yaşadığımızın içindeki en önemsiz saydığımız ayrıntıyı bile değiştiremeyiz. ‘

Şöyle yapsaydım, böyle olacaktı’ gibi bir cümle yoktur.

Hayır, ne yaşandıysa, yaşanması gereken, yaşanabilecek olandır,

dersimizi alalım ve ilerleyelim diye. 

Her ne kadar zihnimiz ve egomuz bunu kabul etmek istemese de,

hayatımızda karşılaştığımız her olay, mükemmeldir.”
 

Üçüncü kural :

” İçinde başlangıç yapılan her an, doğru andır. 

Her şey doğru anda başlar, ne erken ne geç. 

Hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak, o da başlamaya hazırdır.
 

Dördüncü kural:

“Bitmiş olan bir şey bitmiştir. 

Bu kadar basittir.

Hayatımızda bir şey sona ererse, bu bizim gelişimimize hizmet eder. 

Bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek

ve elde etmiş olduğun bu tecrübeyle yola devam etmek gerekir.”

Bir Anekdot

Geçenlerde Üniversitemiz de düzenlenen

"Kütahya'da kariyer ve İstihdam Günleri"ne katıldım.

"Balık denizi gökyüzü sanır," demiş ya üstat.

Bu deyişi teyit edercesine yaşanmış bir hikaye

Öğrencilere rol model olması düşünülen ilin en büyük 

Nevi şahsına münhasır​ kerameti kendinden menkul Mülkü  Âmir

Hayatında ticari bir faaliyette bulunmamış

iflas etmemiş başarısız olmamış.

Gemiyi  azgın dalgalarda liman ‘a getirmemiş

Sözüm ona  girişimcilik dersleri / konferansı veriyor açılış konuşmasında.

Öğrencileri motivasyon sağlamak, geleceklerine rehberlik için

bir anısını anlatıyor

"on üç yaşında iken, kendi inşaatlarında  yaz ayında yeni atılan betonu sabah

ve akşam saatlerinde hortumla sularken ayağına batan çiviyi nasıl

kahramanca çıkartığını, tarihi bir kişi  ile  özleştirerek anlatıyor..

İşin ilginç  yanı  özdeşleştirdiği tarihi anekdot  vatan bölünmesin,bayrak inmesin ,

ezanlar susmasın,ocaklar sönmesin diye savaşan  çok ünlü

bir  komutanla kendisini özdeşleştirmesi   

Bu arada unutmadan: 

Onu dinleyen protokolde  Özdilek firmasının sahibi  Hüseyin Özdilek ve

Kütahya!nın en büyük işadamlarından

Tavşanlı Meslek Yüksek okulu'nun kuruluşunda  ve sonrasında

maddi ve manevi yardımlarını esirgemeyen

saygı duyduğum Nafi Bey'de var 

Birden nereden geldiyse aklıma uçan balonlarr 

ve Küçük adamın sözleri geldi.  

Berkehan bey,

Karagöz'e "Neden dondurma yemeye gitmiyoruz Hacivat?"

Hacivat'a da "Sabah da yedik, babam olmaz der"

dedirterek

subliminal mesajlar verirken

Aklımı ve sağduyumu bir tarafa bırakıp içimdeki 

hisleri yazıya dökmeye başlarsam hiç arzu etmediğim

bir seviyeye inebileceğimden endişe ediyorum.

Bu sebeple, en iyisi, bu yazıyı burada noktalamak…

Yazıyı noktalarkende İnsanın aklına neler gelmiyor/ neler geçmiyor ki!

Uçan balonu bilmeyen yoktur.

 Genellikle havadan daha hafif olan helyum gazıyla dolu olduğundan  .

helyum gazının kaldırma kuvvetinin, balonun ağırlığından

fazla olmasından  balon uçabilmekte.

Balon şişirildiğinde ince bir zar haline gelmekte.

Balonun içindeki hava, bu zarda bulunan küçük deliklerden dışarı kaçmakta.

Helyum molekülleri, oksijen ya da azot gazı moleküllerine göre

daha küçük olduklarından, daha çabuk dışarı kaçmakta.

ve içerideki helyum gazı miktarı azaldığında,

artık balonun ağırlığını taşıyamaz olmakta

ve balon artık uçmaz hale gelmekte!

Konunun uzmanlar böyle söylüyor

kitaplar böyle yazıyorÖzetle

Balon zamanla sönmekte.

Hani ya !..

Balon gibi şişirilmiş insanlar gibi!..

Kâşgarlı  Mahmut" İnsan şişirilmiş tulum gibi, ağzı açılınca sönmekte." diyor  

Ne kadar doğru bir söz.

Bu sözü teyit edercesine ,

"Testinin içinde ne varsa, dışarıya o sızar"diyor

ya Rûmî.tıpkı onun gibi

Hayat, haksız parlatılanların yaldızlarını günü gelince  mutlaka dökmekte

Sözü fazla uzatmadan;  yakın zaman içinde yaşadığım

bir olayı izninizle paylaşmak istiyorum. Geçenlerde Berkehan'la,

 yeni açılan AVM' ye gezmeye gittik. Onu elinden tutup dolaştırırken,

Berkehan 'ı mutlu etme çabasındayım.

Ona şekerler, oyuncaklar, pastalar teklif ediyorum .

Ancak nafile!..

 Birden sevinçle; rengarenk uçan balonları elinde tutan

baloncunun yanında buluyoruz kendimizi.

Gerçi AVM'de balondan geçilmiyor.

Çoğu mağaza çocuklara balon vermek suretiyle müşteri çekme çabasında.

 Balonların çoğu , büyüklerin elinde!  

 Berkehan'a"sana balon alayım mı?"

diye soruyorum;

biraz kaygılı, biraz mahzun yanıt veriyori.

-"Ne yapayım balonu, sönüverir!"  .

 Üç yaşında ki bir çocuğun sönebileceği için balonu reddetmesi.

  Ne kadar ilginç!..

  Ne kadar düşündürücü!

   Nutkum tutuluyor!..

   "Her balon sönmeye mahkum!"

   "Kifayetsiz muhterisler gibi!

   Bu tipleri; 

bilim adamları, 

      i-    Beceri/bilgi düzeylerinin gerçekte olduğundan daha iyi olduğunu düşünmeleri 
      ii-   Başkalarının becerilerini/bilgi düzeylerini değerlendirme yeteneğinden yoksunluk,,
      iii-   Ne kadar beceri(k)siz/ bilgisiz olduklarının farkında olmamaları

       iv-   Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler


diye tanımlıyor

Ne yazık ki ülkemizde  bu tiplerin yetersizliklerine karşın 

hızlıca çevresindekilerin ,yandaşların uçurması ile

o mevkiye gelebilmekte!

Hani "şeyh uçmaz mürit uçurur "aforizmasını teyit edercesine

 Bir garip Orhan Veli "Kitabe i seng i mezar" şiirinde şöyle diyor:

 "öyle bir ruzigâr ki, kendi gitti, ismi bile kalmadı yadigâr"

Kendilerini, makam verilince,
Zübde*i âlem sanan…
Kendini o kurum için bir şans
olarak gören…
Hesaptaki parası kendini satın alan,
Erke selam edip, kula ram olan,
Nafakası,
Nifak olan…
Bir ben varım deme, yoksan da olur..

   ve

  üç kişiye acırım diyor Şeyh Edebâli:

 "Zenginken fakir düşene,

cahiller arasındaki alim ,

bilmiş geçinenlere

ve en önemlisi hatırlı iken itibarını kaybedene."

Altın gibi görünseler bile deneyimi aşan

ilkelerden hareket edilince, onları değerlendirebilecek

hiçbir şey elde kalmıyor

maalesef

  Kifayetsiz insanlar gibi!..

 "Buraya nasıl gelmiş," diye şaştığımız, insanlar gibi!

Dünya kifayetsiz muhterislerle, riyakarla

ve nankörlerle dolu ve bunlar her yerde hak etmedikleri

konum da / her mevkide..

Ama er ya da geç "her balon gibi sönmeye mahkum!".

Dün olduğu gibi bugünde

Tamamlanmadan bitiverecekler

Hitam işte; kapanıp mühürlenecekler

Eski olanlar gitti, yeni olanlar henüz gelmedi

Son Söz:“Herkesten, her şeyden kaçabilirsin.

Geçmişten, gerçeklerden, kafanın içindekilerden.

Kaçtıklarının, hayatın boyunca gölge gibi adım adım peşinden geleceğini,

en mutlu, en zayıf anını kollayacağını,

mutlaka en olmadık anda karşına çıkacağını

bile bile yine de kaçabilirsin.

Çünkü kaçmaya devam edersek geçmişin gölgesi bizi kovalar.

O beklemediğimiz bir anda karşımıza çıkıp

bizi köşeye sıkıştırmadan biz onun karşısına çıkmalıyız.

Çünkü değişim cesaret ister.

Ya korkularımız bize sahip olur,

ya da biz korkularımıza hükmederiz.”

Bu özgün düşünsel deneme yazısının sonuna

yaklaşırken yaşanan burukluk

Saygılarımla.

Sağlıcakla kalın!

Günleriniz hep aydınlık olsun!

Yüreğinizde sevgi daim olsun!

Yüreği "Berkehan ve Bilgehan Deniz" kadar temiz olanların!

Not: 

şöhret: halkın sana verdiği değer

itibar: seçkinlerin sana verdiği değer

haysiyet: senin sana verdiğin değer

şöhret ve itibarını sana verenler başkaları, isterlerse verdikleri gibi geri de alırlar.

haysiyetine gelince, kimse onu senden alamaz, onu ancak sen kendin yitirirsin.

(*)“Bazen kelimeler kifayetsiz kalır” ve "Sözün bittiği yer" söylemlerin sığlaştığı "söylenen laf mıdır, söyleyen adam mıdır? sorusunun karşılığı olarak Kendilerini, makam verilince, Zübde*i âlem sanan…Erke selam edip, kula ram olan, Nafakası, Nifak olan…kerameti kendinden menkul zat-ı muhteremler için çok sevdiğim üç  kıssadan hisse. Birlikte okuyalım:

  Birinci kıssadan hisse:  

Mülazahat hanesini açık bırakarak hayatın üç kuralı var başka bir deyişle"hayatın motto" su var. yani tam karşılığı o işin amentüsü, temeli, en genel ve kısa özeti! Her neyse!.. Lafı fazla uzatmadan Birinci kural ; Kulun işine , ikincisi Yüce yaradan'ın işine ve üçüncüsü de ne olursa olsun hangi koşulda olursa olsun "yalan" söylememek..

İkindi vakti öncesi abdest almak için avluya çıkan şeyh;dervişin birinden bir ibrik su seafoodplus.infoş seafoodplus.info çömelmiş abdest almaya çalışan şeyh bir yandan da bahçedeki dervişleri göseafoodplus.info döken derviş bakar ki şeyh elini yıkarken bazı yerleri kuru kalır. İçinden;

-Bir de bize mürşit olacak doğru dürüst abdest almayı bile beceremiyor diye geçseafoodplus.infoışları alaycı ve suizandır.Şeyh kafasını kaldırır dervişin bakışlarını yakalar aklından geçenleri okur;

-Evlat sen bize yaramazsın akşama kalmadan dergahımızı terk et,der.

Derviş şeyhi için böyle düşündüğü için bin pişman olmuştur ama nafile kovulmuştur artıseafoodplus.infoşam arkadaşları ile helalleşerek ıssız bir dağ yamacındaki dergahtan ayrılıseafoodplus.info ailesi vardır ne gidecek seafoodplus.info divane dağ tepe yürür,yorulmuştur,acıkmıştıseafoodplus.info gideceğim ne yapacağım diye düşünürken uzakta bir ışık görür.Işığa doğru yürür;ağaçların altında çoban ateşin üzerinde yemek pişirmektedir.

-Selamün aleyküm

-Aleyküm selam

-Allah misafirine aşın ekmeğin var mıdır?

-Vardır hele otur şöyle,der çoban.

Çoban gelen yabancıyı süzer,gece vakti ormandan gelen yabancı kimdir necidir?Üzerinde derviş kıyafeti seafoodplus.info de bir derviş bu vakitte ne geziyor dağ başında,dervişler dergahtan akşamları dışarı çıkmazlar ki,diye düşünüseafoodplus.infoş olan biteni anlatınca çoban onun haline acır ve:

-Şu karşıdaki dağın arkasında bir şehir var,ismi 'Eyvallah'şehridir oraya git ne alırsan al 'eyvallah'dedikten sonra ücretsiz bedava.

-Ne yani para pul istemiyorlar mı?

-Eyvallah diyene herşey seafoodplus.infoş kendisi ile dalga geçildiğini düşünür.Çoban devam eder;

-Yalnız Eyvallah şehrinin üç kuralı seafoodplus.info edersen şehirden atılırsın!

-Nedir bu kurallar?

-Bir 'Kulun işine karışmayacaksın' .

İki 'Allah ın işine karışmayacaksın' .

Üç 'Asla yalan konuşmayacaksın' .

-Kolaymış ben zaten dergahta eğitim aldım der derviş.Sabah çekine çekine şehre giren derviş çobanın doğru söyleyip söylemediğini anlamak için hamama gider yıkanır kasaya gelir 'eyvallah'der kasa başındaki de 'eyvallah' der.

-Borcum ne?der çoban hamamcı;Eyvallah kardeş borcun yok eyvallah dedin ya.

Derviş şaşırıseafoodplus.info yandan sevinir fırına girer yine aynı muamele'eyvallah' diyenden para alınmıseafoodplus.infoş 'iyi ki dergahtan kovulmuşum burda herşey bedava padişah gibi yaşarım' diye düşünmüşAradan bir ay geçmiş aile kurmaya karar vermiş arkadaşına danışmış.Arkadaşı köle pazarına git beğendiğini seç satıcıya eyvallah de yeter demişseafoodplus.infoş denileni yapmış evlenmiş.Aradan bir hafta geçmiş derviş çarşıda dolaşmaktadıseafoodplus.infoşısından biri genç biri yaşlı iki kadın seafoodplus.infoç olanın saçı başı heryeri açıktıseafoodplus.infoğer kadın çarşaflı sadece gözleri görünen bir kadındır. Derviş;

-Şuna bak ya diye bağırır.Şuna bak örtünmesi gerekenin her yeri açık saçık;örtünmese de olur yaşlı kadının her yeri kapalı.Bu nasıl iştir,niye böyle açık giyindin be kadın der.

-İmdat zaptiye!diye bağırır genç kıseafoodplus.infoeler gelir.

-Ne vardı?

-Bu adam kulun işine karıştı.

Bizim dervişe karakolda on dayak atılır karakoldan çıkınca yediği dayağın acısından çok bir kulun hatasını uyardığından dolayı şikayet edilmesi ve dayak yemesi içine dokunmuşseafoodplus.infolun avlusunda yüksek sesle;

-Allah'ım bu nasıl iş?Kullarını uyardım dayak seafoodplus.info Rabbim bu ne biçim iş?Dervişin söylediklerini duyan birisi;

-Zaptiye zaptiye diye seslenir.

-Ne oldu?

-Şu derviş Allah'ın işine karıştı.Tekrar karakol on değnek daha yer derviş.Yorgun argın eve gelir içeri girip yatağa uzanıseafoodplus.infoım saat sonra kapı çalınır.Eşi kapıyı açseafoodplus.info arkadaşları gelmiştir eşinden evde olup ava gidip gitmeyeceğini sorarlar.Eşi odaya girer;

-Arkadaşların geldi birlikte ava çıkacakmışsınız.

-Beyim evde yok de.

-Zaptiye zaptiye!!

-Ne vardı?

-Eşim yalan konuşmamı seafoodplus.info söylüseafoodplus.infoş zaptiyecilerce şehirden atılır.Üstü başı toz toprak içinde şehre doğru bakar dizine vurarak;

-Eyvallah'ın ayarını bilmeyen eyvah eyvah diye inler

 

İkinci kıssadan hisse:  

"Vaktiyle Bursa’ da bir Müslüman, eski adı “Yahudilik Yolağzı”, bugünkü adı Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş:

“Her kula helâl, Müslüman’a haram!..”

Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye…

Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzûra getirilmiş. “Bu nasıl fitnedir, dîni İslâm, ahâlisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslüman’a yasakla!.. Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?..” diye çıkışmışlar adama. Adam:

- “Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin ispat ister, delil şarttır…”dedikçe kadı kızmış:

- “Ne delili, ne ispatı?.. Sen fitne çıkardın, Müslüman ahâlinin huzurunu kaçırdın, katlin vâciptir!” demiş. Demiş ama, bir yandan da merak edermiş:

- “Nedir gerekçen?..” diye sormuş. Adam:

- “Bir tek Sultan’a derim…” diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultan’a gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş… Padişah da sinirlenmiş ama, diğer yandan o da meraklanırmış:

- “De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın,hem de her kula helâl,Müslüman’a haram yazarsın?..” Adam, başı önünde konuşur:

- “Delilim vardır, lâkin ispat ister.”

- “Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?..”

- “O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultânım…”

- “Eeee?!..”-

“Sultânım, herhangi bir havradan (sinagog) rasgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak…” Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Mûsevîler, “ne oluyor, bu ne zulüm?.. Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masumdur, gerekirse kefalet ödeyelim…” Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş… Bir hafta dolunca, adam:

- “Sultanım, artık bırakmak zamanıdır” demiş. Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan’a teşekkürler, hediyeler… Az zaman geçmiş ki, adam:

- “Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız Sultanım” demiş. Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar ayininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutluluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar… Levantenler din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla daha bir sarılmışlar birbirlerine… Sultan:

- “Bitti mi?..” demiş adama.

- “Sultânım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle” demiş.

- “Şimdi nedir isteğin?..”

- “Efendim, pâyitahtımız Bursa’nın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimat edilen âlimini alınız minberinden…” Adamın dediğini yapmışlar, Ulucâmi imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler…Ve ne olmuş bilin bakalım?.. Bir ALLAH’ın kulu çıkıp da, “ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz?.. Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz”, gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış… Geçmiş bir hafta, “Nerde imam” diye gelen-giden yok!.. Aptal ve cahil bir imam tayin edilmiş yerine, ne konuştuğunu kendi kulağı duymayan tam yobaz cinsinden biri… Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta derdest edilen koca âlim için:

- “Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik…”

- “Kim bilir ne halt etti de tevkif edildi!..”

- “Vah vaah!.. Acırım arkasında kıldığım namazlara…”

- “Sorma, sorma…”

Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri. Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:

- “Eee, ne olacak şimdi?.. Adam:

- “Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan.” “Haklısın” demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş:

- “Ey büyük Sultânım, siz irade buyurunuz lütfen, böyle Müslümanlara su helâl edilir mi?..”

Sultan acı acı tebessüm etmiş:

- “Hava bile haram, hava bile!..” demiş…

"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diyenlere

"Sap döner, keser döner; gün gelir, hesap döner."

"yarına kalır ama yanına kalmaz"

Üçüncü kıssadan hisse:  

Padişah, özel dalkavuğuyla vakit öldürürken: -Ben demiş; “hünkarbeğendi”yi çok seviyorum, sen ne düşünüyorsun patlıcan hakkında?
Dalkavuk da:
-Patlıcan mı, demiş; sultanımın ağzına layık muhteşem bir sebzedir, hele “hünkarbeğendi”. Hâk-i pâyiniz kulunuz bendeniz de bayılırım ona
Padişah:
-”Patlıcan musakka” da öyle, demiş; onu da çok seviyorum.
-Sultanımın hakkı alileri var elbet; Allah’ın bir lütfudur patlıcan.
Padişah bu kez:
-”Patlıcan oturtma” ile “patlıcanlı kebap” da fena değil ama, eh işte, demiş.
Dalkavuk da:
-Hâk-i pâyini kulunuz bendeniz de, demiş; patlıcanlı bir yemek söylendiğinde, biraz tereddüde düşerim, hele “oturtma” ile “kebap”sa
Ve Padişah:
-Ama, demiş; “patlıcan karnıyarık”tan hiç hoşlanmıyorum
-Alt tarafı patlıcan işte, nesinden hoşlanacaksınız ki?
-”İmambayıldı”dan ise nefret
-Tam bir rezalet sultanım, tam bir rezalet bu patlıcan
Padişahın birden tepesi atmış:
-Bre, demiş; sen ne hınzır mel’unsun; demincek patlıcanı öve öve yere göğe koyamıyordun, şimdi de yerin dibine batırmaya başladın, yıkıl hemen karşımdan
Dalkavuk, yerlere kapanarak, ayaklarını öpmeye başlamış padişahın:
-Hâk-i pâyiniz bendeniz kulunuz, patlıcanın dalkavuğu değilim ki, demiş; sadece sultanımın dalkavuğuyum.

Çevir kazı yanmasın

Kim ne kadar çevirirse çevirsin, yine de bazen yanıyor galiba; çünkü burunlara sık sık yanık kokuları da geliyor.

(*)"İnsanların mutluluğu nesnel koşullardan ziyade beklentilerine bağlı. Beklentilerse koşullara göre şekillenme eğiliminde; buna başka insanların koşulları da dahil. İşler düzelince beklentiler de kabarıyor ve koşullar ciddi ölçüde düzelse bile memnuniyetsizliğimiz aynı şekilde devam edebiliyor."

(**)yalana dair:dair bir hikaye  .Birlikte okuyalınm: 

  “Birinin yalan söylediğini hissetmek kadar hiç bir şey tiksindirmedi beni bu hayatta.”

Çok eskiden Ateş, Su, Gerçek ve Yalan büyük bir evde beraber yaşarlarmış. Her ne kadar birbirlerine nazik davransalar da aralarına mümkün olduğu kadar çok mesafe koymaya çalışırlarmış.

Gerçek odanın bir yanında oturursa, Yalan diğer yanında otururmuş. Su, Ateş’in ayaklarının altında dolaşmamaya sürekli özen gösterirmiş.

Bir gün birlikte ava gitmişler. Büyük bir sığır sürüsüyle karşılaşmışlar ve elbirliğiyle hayvanları çevirip köylerine sürmeye başlamışlar. Otlaklarda ilerlerken, Gerçek, “Hayvanları eşit paylaşalım. En hakça olanı bu” demiş. Yalan dışında herkes Gerçek’e katılmış. O, payının diğerlerinden fazla olmasını istiyormuş ama şimdilik ağzını açmamaya karar vermiş.

Köye doğru yollarına devam ederken Yalan gizlice Su’ya yaklaşmış ve fısıldamış. “Sen ateşten güçlüsün. Onu ortadan kaldır, geriye kalanların payına daha çok sığır düşsün.”

Su köpürerek, fokurdayarak ateşin üzerinden akmış ve onu söndürünceye kadar durmamış. Payına daha çok sığır düşeceğini düşünerek keyifle kıvrılıp dolanarak akmasına devam etmiş. Bu arada Yalan Gerçek’e şu şekilde fısıldıyormuş. “Bak! Gördün mü?! Su Ateş’i öldürdü! Sıcak yürekli arkadaşımızı gaddarca söndüren Su’yu arkada bırakalım. Sığırları dağın zirvesinde otlatmaya çıkaralım.”

Gerçek ve Yalan dağa tırmanmaya başlamışlar. Su onlara yetişmeye çalışmış. Ama dağ çok dikmiş ve Su yukarı doğru akamıyormuş.

Sıçraya kıvrıla, kendi kendinin üzerinden geçerek aşağıya doğru akmaya başlamış.

Bakın! Görüyor musunuz?! Su hâlâ bugün bile kıvrılarak dağdan aşağı akmakta.

Gerçek ve Yalan dağın zirvesine varmışlar. Yalan, Gerçek’e dönerek, yüksek sesle, “Ben senden güçlüyüm! Sen benim hizmetkârım olacaksın! Ben de senin efendin! Sığırların hepsi benim!” demiş.

Kavgaya tutuşmuşlar

Gerçek ayağa kalkmış ve sesini yükseltmiş. “Senin hizmetkârın olmayacağım!”

Kavgaya tutuşmuşlar. Savaşmışlar savaşmışlar, savaşmışlar. Sonunda Rüzgâr’ı çağırmışlar. “Hangimiz efendi, sen karar ver” demişler. Rüzgâr karar verememiş. Esip gürleyerek bütün dünyayı dolaşmış ve insanlara “Yalan mı güçlü, Gerçek mi?” diye sormuş. Kimisi “Yalan bir kelimeyle Gerçek’i yok eder,” demiş. Kimisi “Gerçek, karanlıkta yanan küçük bir mum gibi, her durumu değiştirir” demiş.

Sonunda Rüzgâr dağın zirvesine dönmüş. “Yalanın çok güçlü olduğunu gördüm. Ama hükmü sadece Gerçek’in duyulmaya çalışmaktan vazgeçtiği yerlerde geçer” demiş.

Ve o gün bu gündür bu hep böyledir.

Bu bir Afrika masalı. Türkçeye çevirdim.

Türkiye masalı oldu. Artık yalanın hükmünün

geçmemesi için ne yapılması gerektiğini bilmiyorum

diyemezsiniz.

Sağlıcakla kalın!

BU MAKALEYİ İLK OYLAYAN SİZ OLUN! Makaleyi oylamak için oturum açınız.

Geri

Değersiz insanlara Sözler

Değersiz İnsanlara Sözler


Görünüşte çok değerin olabilir ama yürekte beş para etmezsin.

Değersiz insanlara değer verdikçe daha da değersizleşir çünkü onlar asla kaliteli olamaz.

Şu hayatta kendimden başka kimseye değer vermiyorum artık kime değer verdiysem değersizleşti gitti.

Sen benim değerimi bilmezsen, senin değerin pırlanta olsa ne yazar.

Kimileri toprak kadar kıymetli kimileri bir ot kadar değersiz&#; 
Herkes bir şekilde yaşıyor işte. Kimileri şerefli kimileri şerefsiz&#;

Bu sözüm değersizlere; değersiz insanlara değer vermek sıfıra değer vermek gibi bir şeymiş.

Ben senin gibi ciğeri beş para etmez birisi olsaydım bırak gülmeyi nefes bile almazdım.

Sana çok değer veriyorum verdiğim değeri hak etmiyorsun az değer veriyorum bu seferde çok değersiz kalıyorsun.


Değersiz İnsanlara Söylenecek Sözler, Değersiz İnsanlara Anlamlı Sözler, Değersiz İnsanlara Anlamlı Sözler, Değersiz İnsanlar İçin Sözler, Değersiz İnsanlara Kapak Sözler, Değersiz Kişilere Laf Sokan Sözler, Kendini Çok Değerli Sananlara Sözler

İnsan önce kendine değer vermeli kendini sevmeyen kendine değer vermeyen başka birine değer veremez.

Değersiz insanda her zaman şu üç alamet bulunur; yalan söyler, insanların arkasından konuşur ve boş işler peşinden koşmayı çok severler.

Senin gibi değersiz ile oturacak kadar zamanım yok, benim zamanım bile senden daha değerli.

Karşısındaki insanın değerini bilmeyen kendi değerini bilmiyor demektir.

Nerde bir değersiz insan var gidip kendisi gibi bir değersizi buluyor. 
İki değersiz bir adam etmiyor yine de.

Çok değerli zamanımı senin gibi değersiz biriyle geçirdiğim için çok pişmanım. 
Sana ederinden fazla değer verip seni adam yerine koyduğum için senden özür dilerim.

Kaliteli insan olmak rol yapmak ile olmuyor kalite insanın dışında değil içinde olmalı.

Sana ne kadar çok değerlisin derken çok yanılmışım hatamı şimdi farkettim.

Tüm değersiz insanlar doğmuş. Bu saatten sonra kürtaj yasaklansa ne olur.

Çok değer verme birine, verdiğin değeri bilmeyen birine fazla önem verme gün olur verdiğin değerden fazlasını ister.


Değersiz Sözler Kısa, Değersiz Sözler Tumblr, Değersiz İnsana Sözler, Değersiz Dosta Sözler, Kendini Değersiz Hissettiren Sözler, Değersiz İnsanlara Anlamlı Sözler

Kimseye hak etmediğinden fazla değer verme yoksa değersiz olan hep sen olursun.

Senin için dökecek bir damla gözyaşı bile yok bende, sen kendini gösterdin yalan sözlerinle, şimdi sana güle güle değersiz dünyanda.

Kalite insanın içinde olmalı, yoksa görünüşün pırlanta gibi parlasa ne yazar.

Görünüşün çok değerli olabilir gerçekte üç kuruş etmezsin.

1 kuruşluk değerin olsaydı hayatımda, kaçmadan gerçekleri söylerdin bana! ve anladım ki 1 kuruşluk değerin bile yokmuş benim hayatımda.

Hiç kimse sizin izniniz olmadan size kendinizi değersiz hissettiremez. (Eleanor Roosevelt)

Bir zamanlar ne kadar çok ise gözümde değerin, şimdilerde kalmadı benden hiç ederin.

Oyun, rol, yalan bunlarda bir yere bir gün gelecek gerçek değerin ortaya çıkacak, olmayan değerin.

Bugün hayatıma açtığım yeni sayfamda değersiz insanların olmadığı bir dünya kuruyorum kendime.

Seni değerli kılan benim sana verdiğim değerdi, seni kaliteli yapan benim kalitemdi. 
Şimdi değersizin teki, kalitesizin birisisin.

Şimdi kalkıp şurda değerden bahsetsek sen hiç anlamayacaksın çünkü sende olmayan bir şey.

İkiyüzlü kişiler hep ilgi görürler delikanlı insanlar hep yalnız gezerler. 
Unutma ki ucuz malın alıcısı çok olurmuş.

Değersiz hayatına, değer katmak isterdim ama değerli hayatımı seninle değersizleştirmek istemiyorum.

Yaşam bir açıdan hem çok uzun hem de çok kısadır. 
Ne pişmanlıklara ve keşkelerle harcanacak kadar değersiz ne de böyle gelmişlerle gider diyecek kadar basittir.

Etiketler : Bu güzel sayfamızda sizler için Değersiz Sözler, Değersiz insanlara anlamlı sözler, Değersiz insanlara resimli sözler, Değersiz hissetmek ile ilgili sözler, Degersiz oldugumu anladim sozleri, Kendini değersiz hissettiren sözler, Kapak sözler, Değerini bilmeyenler için sözler, Güzel sözler en güzel sözleri hazırladık.

Tags: Değersiz İnsanlara Söylenecek Sözler Değersiz İnsanlara Sözler Değersiz Kişilere Sözler Değersizler İçin Manalı Sözler Değersizlere Kapak Sözler Değersizlere Koyucu Sözler
Tags: Değersiz İnsanlara Söylenecek Sözler Değersiz İnsanlara Sözler Değersiz Kişilere Sözler Değersizler İçin Manalı Sözler Değersizlere Kapak Sözler Değersizlere Koyucu Sözler

Sizinde Aklınızda Güzel Sözler Varsa Yoruma Yazıp Diğer Kullanıcılarımızla Paylaşabilirsiniz.

Değersiz İnsanlara Söylenecek Sözler

Bu yazımızda neler okuyacaksınız: Değersiz İnsanlara Söylenecek Sözler, Değersiz İnsanlara Anlamlı Sözler, Değersiz İnsanlara Anlamlı Sözler, Değersiz İnsanlar İçin Sözler, Değersiz İnsanlara Kapak Sözler, Değersiz Kişilere Laf Sokan Sözler, Kendini Çok Değerli Sananlara Sözler

Değersiz İnsanlara Söylenecek Sözler

Kendini çok değerli sanan ey hiç değeri olmayan basit insan kendine gel ve gerçek hayata dön.

Ben değer verdikçe değersizleşen insanlar var çevremde.

Kimileri toprak kadar kıymetli kimileri bir ot kadar değersiz&#; Herkes bir şekilde yaşıyor işte&#; Kimileri şerefli kimileri şerefsiz!

Değersiz insan yoktur aslında tüm insanlar değerlidir ama kendi değerini düşüren insanlar vardır.

Her şeyin değeri zamanla artıyor ama bazı kişilerin değeri artmak yerine sürekli düşüyor.

Değersizliğine mavi boncuk takta şerefsizliğine nazar değmesin.

Senden piyasa da çok var mı acaba hep merak etmişimdir çünkü değersiz olandan çok oluyormuş ya ondan.

Bir insana hak ettiğinden daha fazla değer verirsen değersiz olan sen olursun.

Herkesin bir değeri vardır hayatımda. Ve gün gelince belli eder kendi ederini. Kimi paha biçilemezliğini, kimi de beş para etmezliğini.

Reklamlar

Sen altın olsan bile emin ol değerin en düşük seviden alırlar seni.

Bu değerli zamanımı böyle değersiz insanlarla harcamaya hiç niyetim yok.

Bazı insanların aynaları çok farklı olsa gerek baktıkça kendini değerliymiş gibi gösteren.

Altın gibi kalbin olsa ne yazar değerin düşük olduktan sonra.

Hiç kimse sizin izniniz olmadan size kendinizi değersiz hissettiremez. (Eleanor Roosevelt)

Belki o her şeye değecek kadar değerli senin için ama sen de onun için kendini hiç edecek kadar değersiz değilsin. &#; Cemal Süreya

Günümüzde her şey bu kadar değerliyken senin bu kadar değersiz oluşun çok tuhaf.

Hayatta gözyaşlarımı hak edecek bir insan görmedim. Ya benim gözyaşlarım gereksiz ya da uğruna gözyaşı döktüğüm insanlar değersiz.

Değersiz insanlar sadece yalan ve boş işleri seven insanlardır.

Bazı değer bilmeyen değersizlere kapıyı göstereceğimize anlayış gösterdik ondan böyle oldu.

Bazı insanlar söze gelince edebiyatın turşusunu bile kuruyorlar da icraata gelince turşunun içindeki hıyar kadar olamıyorlar!

Eğer sen benim değerimi anlayamadıysan bu senin değersizliğindendir.

Reklamlar

1 kuruşluk değerin olsaydı hayatımda, kaçmadan gerçekleri söylerdin bana! Ve anladım ki 1 kuruşluk değerin bile yokmuş benim hayatımda.

Bugün hayatıma yeni bir sayfa açıyorum, değersiz insanların olmadığı bir dünya kuruyorum kendime.

Değersiz hayatına, değer katmak isterdim ama değerli hayatımı seninle değersizleştirmek istemiyorum.

Rol icabı da olsa yine biraz değerin vardı benim yanımda şimdi 1 kuruşluk bile ederin kalmadı yanımda.

Eğer ben senin gibi değersiz olabilseydim aldığım nefesi geri vermezdim.

Bu değerli zamanımı böyle değersiz insanlarla harcamaya hiç niyetim yok.

Kimseye hak etmediğinden fazla değer verme yoksa değersiz olan hep sen olursun.

Kalitesizlik ayrı, değersizlik ayrı ama sen maşallah aktarcı dükkanı gibisin hepsini barındırıyorsun kendinde.

Değersiz insan yokmuş ama dur hemen sevinme kendi değerini düşüren insan varmış senin gibi.

ETİKETLER:Değersiz İnsanlar İçin Sözler, Değersiz İnsanlara Anlamlı Sözler, Değersiz İnsanlara Kapak Sözler, Değersiz İnsanlara Söylenecek Sözler, Değersiz Kişilere Laf Sokan Sözler, Kendini Çok Değerli Sananlara Sözler

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir