kayseriye komşu iller / Kayseri Nüfusu

Kayseriye Komşu Iller

kayseriye komşu iller

Kayseri Nüfusu

Yorumlar & Bilgiler

SİVAS2 Şubat -

Merak etme bir 5 yıl içerisinde İstanbul artık seafoodplus.info göç verecek İstanbulda o kadar nüfusu taşıyacak yüzölçümü yok.

Serdar Kaplan3 Eylül -

Ben bunu hep dıyorum her bütün yatırım aynı sehıre yapılmaz ordakı yakın şehirlere dağıtırsın ama hepsı Kayseri’ye yapıldı Sivas’a daha yenı yenı yatırımlar gelıyor dur bakalm neler olacak Sivas biraz kıpırdadı ama Yozgat beklıor sadece sehır hstnesı yapıldı oda yataklı

Mehmet5 Eylül -

Kayseri özel sektör ile büyümüş bir şehirdir, devlet yatırımları ile değil. Bugün dahi yüksek hızlı tren ve otoban bağlantıları çevresindeki illere yapılırken Kayseri’ye hala gelmiyor. Teşvik bölgelerinde yıllardır Sivas ve Kayseri’den daha dezavantajlı durumda. Buna rağmen dua edin İç Anadolu’nun doğusunda Kayseri gibi çalışkan bir şehir var yoksa bölge tüm nüfusunu kaybeder ve ıssızlaşır.

ali3 Ekim -

o söylediğin ege illerine kayseriye yapılan kadar yatırım yapılacaktı var ya. hepsi kendi kendine büyüdü ve gelişti. ama kayseri konya gibi iller sırf siyasi nedenlerle cok yatırım aldı. yoksa kayseri ölü bir yer bizzat yaşamış biri olarak

Ömür GÜRLER26 Ekim -

Evet haklısınız merkez nüfusu Denizli Manisa aydın muğla afyon kütahya uşak buraların sadece merkezini ele alırsak hiçbiri 1 milyon nüfusu yok

Sarız uşağı22 Ağustos -

Ege de İzmir hariç, tüm şehirlerinden daha büyük ve gelişmiş, marmarada ise kocaeli, istanbul ve bursa var sadece. Gelişmiş ve büyük bir şehirdir Kayseri

Anadolu kaplanı27 Ağustos -

Kayseri bu bölge şehirlerinin sahip olduğu coğrafi avantajlara sahip olmamasına ragmen bu bölgedeki şehirlerin cogundan daha büyüktür.

mahmut2 Ekim -

yok kardeşim. çoğu şehiri görmüş biri olarak bir ege marmara şehirlerine denk olamaz kayseri. ha kayseriden çıkmamış biri kayseriyi çok iyi sanıyor o ayrı. egenin en küçük şehirleri bile farklı bir havada. oralar gerçekten güzel ve gelişmiş

M.C14 Haziran -

Teşekkürler efendim ama tam tersine hiç durmadan sürekli üzerine koyarak ilerliyor. Yeni yapılan tramvay hatları Avrupanın en büyük avm'si olan Kumsmall ve yüksek hızlı tren garı ile çok daha hızlı gelişmeye başladı yılında bölgenin en büyük hastaneside Kayseri'de hizmet vermeye başladı sanayisini zaten söylemiyorum bile her geçen yıl fabrika sayısı çok daha fazla artıyor yani uzun lafın kısası Kayserimiz hızla gelişip civarının potansiyel olarak en yüksek ili olma özelliğini koruyor.

Şubat -

Kayseri, Kahramanmaraş, Malatya, Gaziantep, Hatay ve Adana (ayrıca bu büyük şehirlerin arasında konumlanmış olan Adıyaman ve Osmaniye'yi de dahil ediyorum); bu saydığım illerin sanayii ve ticaret açısından, artık Marmara bölgesindeki şehirlerden pek farkı kalmadı. Hatta daha yaşanılabilir durumda. Bu bölge, Türkiye'nin parlayan, gelecek vaad eden bölgesi. Nüfus artışı, sanayii ve ticari gelişim güzel ilerliyor. İhracatlar fena değil. Şehirleşmeler de fena değil. Ve bu bölgenin en önemli yanı, tartışmasız muazzam bir gastronomi bölgesi olması. Ben bu bölgeyi çok seviyorum. Mantıklı ve planlı yatırımlarla, Marmara bölgesinin bunaltıcı yoğunluğu bu tarafa çekilebilir. Potansiyel fazlasıyla var..

Akdeniz20 Şubat -

Marmaranın alternatifi ege ve akdeniz olur.
Bu muhafazakarlık ve kötü iklimi oraların pek tercih edilmemesine sebep oluyor

46 Şubat -

@Akdeniz
Konunun siyasi ya da ideolojik kısmını bilmiyorum ama verilere baktığımızda Marmara bölgesindeki nüfus ve sosyal yapı ile ticari ve sanaii gelişmişlik düzeyine en yakın bölgedir burası. İklimsel bir bölgeden söz etmiyorum; aksine ticari, sanayii ve nüfus gücü bakımından, bir birine mesafe olarakta (kısmen) yakın iller topluluğundan bahsediyorum. Türkiye bu bölgeyi dikkatle izlemeli..

Yanlis15 Mart -

@Akdeniz kötü iklim mi adana,hatay,gaziantep,kahramanmarasin iklimi gayet ılımandıseafoodplus.infoi ve malatyada bunlar kadar olmasada herhangi iklimsel bir zorluk seafoodplus.infozakarlik konusunda ise zaten cogu belli bir konuma gelmis sehirler yani burdan da bahsettigin gibi bir engel söz konusu degil cok ezbere konusmuşsunuz.

Yatırımcı20 Mayıs -

11 milyona yakın insan yaşıyor bu bölgede (9 il). Uluslararası hava alanları var. Uluslararası limanlar var. Serbest bölgeler var. Sınır kapıları var. Onlarca OSB var. Otoyol var. Demiryolları var. Bölünmüş karayolları var. Yaz/kış turizm var. Tarih var. Dağ, ova, doğa, göl, nehir, deniz, yeşil, vs var. Gastronomi var. Ticaret var. Tarım-hayvancılık var. İnşaat var. Kültür-medeniyet desen zirve Daha ne olsun? Tam yatırım yapılacak yer.

Ankara' lı10 Şubat -

Bana sorarsan sahil diye tutturma. Özellikle Mersin çok kötü. Hem sıcak hem de altyapısı çok kötü. 3 saat sağanak yağsa sel olur. Ben Türkiye'deki 81 ilin 20'sini gezerek konuşuyorum. Bence en güzel 5 şehir:
1.) Ankara ( Çankaya )
2.) İzmir
3.) Eskişehir
4.) Antalya
5.) Adana

Kayseri10 Şubat -

Ankara hiç güzel değil,sadece bina var bozkırın ortasında, çankırının başkent olmuş hali gibi.
Ankaranın soğuğunda donmaktansa sıcağı tercih ederim zaten kayseride soğuktan sıkıldım.
Ben Mersine,Antalyaya ve izmire gittim.
Hiç öyle dediğin gibi değil 3 saat yağmur yağmaz zaten orda.
İzmirde pahallı geldi Antalya ve Mersini araştırıyorum.

Mersin14 Şubat -

Ankaralı o yüzden mi yazın Mersinden çıkmıyorsunuz??
Kötüymüş
Kurban ol sen Mersine.
Bide sahil diye tutturma diyor,ağlama sizde de yağmur yağdımı deniz geliyor zaten altyapısızlıktan
Dünyanın en az bilinen başkenti.Türkiyenin başkenti meresi diye sor yabancı ülkelerde Ankara diyen %1 bile değil sen Mersine laf atacağına ona çözüm bul!

Ankara' lı15 Şubat -

Ohoo parantezi okursanız zaten tartışma biter. Çankaya Türkiye'nin en eğitimli ilçesi. Ben sana gidip te Mamak, Keçiören demedim ki. Evet Çankaya ve Yenimahalle dışında evet bir bozkır.

Ankara' lı15 Şubat -

Hem son 40 yıldır ben 1 tane sel anca gördüm. O da trafiktendi. En iyi altyapısı Türkiye'de hangi şehir desen %90 Ankara der.

Kayss1 Eylül -

İstanbul’da bin, Ankara’da bin, Adana-Mersin-Antalya hattında bin dolayında Kayserili var.

’li yıllarda Kayseri ilçeleri bu büyük illere göç etti. 80’li yıllarda Özal dönemi Kayseri’de sanayi atılımı olunca, bu kez Kayseri kaybettiği nüfusu çevre ilçelerden geri topladı (Boğazlıyan, Gemerek, Şarkışla, Göksun, Avanos vs.)

Çünkü6 Şubat -

Çünkü Kayseri 60'larda çok göç verdi. Ama 90'larda sanayisi gelişince yeniden İç Anadolu'nun önemli şehirlerinden oldu Antalyalı bey.

Batuhan21 Ağustos -

Konuya neden farklı açılardan bakmıyorsunuz.

Ülkemizin güneyini, kuzeyini, doğusunu, batısını gezen ( Bazı şehirler Antalya'dan Karadeniz'e, Erzurum'dan, Kayseri, Sivas Yozgat, Manisa, İzmir, Balıkesir, Bursa, Manisa, Tekirdağ, ve istanbul'da bilâkis yaşadım.
Bunun yanında hayatımın büyük bir kısmı Avrupa'da dünyanın en büyük firmaları ile çalışma imkanım oldu.

Ülkemizin her tarafı cennet. Önce insana ve karşımızdaki kim olursa olsun ne düşünürse düşünsün saygılı olacağız.
Avrupa ve dünya birleşmeye giderken bizlerin şu il ve şu ilçe büyük veya küçük tartışmasını yersiz buluyorum. Ülkemizin en az milyon nufusu besleyebilecek verimli topraklara ve 8 veya 10 trilyon dolar iş yapabilecek bir potansiyele sahip olduğunu bilmenizi isterim.

Ülkemizin bir sadece bir ili kadar toprağa sahip bazı devletlerin milyar dolar üzeri tarım ürünleri ihracatı var.
Ülkemizde çok genç bir nufus var. Yetişmiş bilim insanı ve iş potansiyeli var. Zaman ile gerek iyi tarım uygulamaları yapılarak gerekse stratejik gıda ürünler ile köy ve kasabalar daha çekici hale gelecektir.
Diğer yandan üniversite ve iş yerlerinin yapacağı iş birliği ile her alanda yüksek teknoloji geliştiren ve üreten toplumu oluşturmalıyız.
Köylümüzün de, okuldaki öğrencinin de fabrikadaki işçinin de bilim insanında özetle herkesin yaşadığı topluma en iyisini sunma yarışı içinde olması lazım.

Ülkemiz de insanlık ve yaşam için öyle güzel ve özel bölgeler varki değerini hayal dahi edemezsiniz. Biz kendimize şu soruyu sormalıyız? Ben yaşadığım çevre, toplum ve insanlık için ne yaptım? Ne yapabilirim? Hep birlikte yaşadığımız toplum ve insanlık için ne yapabiliriz?
Bence bu sorunun cevabını bulursak yaşadığımız, şirin bir, köyün, kasabanın, ilimizin ve ülkemizin ve insanlığın değerini daha iyi anlayabiliriz diye düşünüyorum.

Her hata ve yanlışlarımızdan alacağımız bir ders mutlaka bir ders var. Her bireyden, toplumdan insanlık adına alacağımız dersler var. Ama biz ödevimizi iyi yaparsak ve derslerimize çok çok çalışırsak, yaptığımız işi ne olursa olsun severek yapabilirsek hem mutlu ve hem de başarılı oluruz. Mutlu ve başarılı insanların yaşadığı toplum olarak çok daha güzel sonuçlar elde edebiliriz diye düşünüyorum.
Çevremizdeki her insana, doğaya, bütün canlılara ve şeye pozitif bakalım. Her inanın, canlının ve her yaratığın bir görevi var. Biz bu ekolojik dengeyi korumalıyız. Hepsi harmoni içerisinde ve ahenk içerisinde yaşamalı.

İsterseniz bir de bu açıdan düşünelim.

Herkese sevgi ve saygılarımı iletir, daha güzel bir dünya ve yarınlar dilerim.

KahramanMaraşlı23 Mayıs -

Olsun be komşum pek ziyanı yok. Mesela Gaziantepinde öyle bir ilçesi yok, nüfus merkezde toplanmış. Ama bilindik tanındık bur şehir. Sizde öyle olursunuz. Bize elbistanın ne kadar faydası var ki, yakında bir il olsa, bin nüfus birden düşer ki bu da bizim açımızdan kayda değer bir rakam

Mayıs -

Dostum Gaziantep'in yüzölçümü küçük ama.
Kayseri'nin yüzölçümü büyük, geniş.

Adana'da bugün Kozan il olsa Gaziantep kadar yüzölçümü olur.
Bu nedenle Gaziantep'e haksızlık etmek istemem. Yüzölçümü küçük diğer illere de.

Bu kadar geniş yüzölçümü içinde büyük bir ilçesi olmayan Kayseri dışında bir Kastamonu, Sivas ve Erzurum var sanırım.
Misal Van'da da Erciş var. Antalya'da Alanya ve Manavgat. Balıkesir'de Bandırma ve Edremit. Şanlıurfa'da Siverek.

Kayseri'nin bir tane il olabilecek büyüklük ve gelişmişlikte ilçemiz yok.

Hoş komşumuz Yozgat ile Nevşehir.
Ceyhan, Kozan, Elbistan, Ereğli komşumuz olan il merkezlerinden de büyük.

Bölge toprağı mı verimsiz bilemiyorum.

KahramanMaraşlı24 Mayıs -

Valla bilemicem kardeşim, yerleşimler genellikle iklimin, toprak verimliliğinin iyi olduğu ovalar ve nehir kenarlarına kurulur. Belki de merkez dışındaki ilçeler bu hususlar içerisinde olmadığından olabilir diye düşünüyorum. Kayseriye gitmişliğim var, düz ve geniş bir araziye kurulu, arazinin de verimli gibiydi. Sanayi ve ticareti de orta halli bir şehir. Bir de şehirler büyükşehir olduktan sonra, ilçelerden merkeze bayağı göç oluyor, aynı biz gibi siz de bundan nasibinizi almış olabilirsiniz. Selametle, hayırlı bayramlar

Mayıs -

Hayırlı bayramlar komşu.

Dediğine katılmıyorum. Bursa, İzmir, Adana, Gaziantep ve Konya illeri bizden önce büyükşehir oldu.
Merkez harici büyük ilçeler için; Bursa'da İnegöl, İzmir'de Ödemiş ve Bergama, Adana'da Ceyhan ve Kozan, Konya'da Akşehir var.

Saydığım yerlerin çoğunun adı Osmanlı döneminde de var.
O zamanlar ilin dengi bir statü olan sancak imiş hatta pek çoğu.

Bizim ilçelerin problemi tarihten bu yana süregeliyor sanırım.
Sağlık olsun, merkez bize yeter diyelim.

Maraş'a selam olsun.

KahramanMaraşlı25 Mayıs -

Aleykümselam komşum, benim ki sadece bir tahmin di, oladabilir olmayadabilir tarzında. Boşver merkez yeter de artar, Kayseri ye selamlar, Allah nasip ederse seneye Kayseriye geleceğim, 3 kalacağım

Yorumcu27 Kasım -

Gaziantepinde bine yakin nüfuslu nizip ilcesi var gaziantebin büyük dış ilcesi yok denilmis ondan yazdim

Kayseriiiiiiiiiiiiiiiiiiii6 Şubat -

E Ankara'da da böyle bir ilçe yok. Sakın Polatlı demeyin orası il olabilecek büyüklüğe sahip değil.

Mehmet8 Şubat -

Ne güzel işte ,erken kalkan il olmak seafoodplus.infoşke benim şehrimde de sadece merkez gelişmiş olsa.
Hemen gelişip nankörlük yapıseafoodplus.infoi çok şanslı

Hikmet14 Ağustos -

Yukarda okuduğum bir yanlışı düzelteyim:
Kayseri, İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir, Adana, Gaziantep ve Konya illeri ile birlikte da büyükşehir statüsü aldı. Araştırınız. Yani ilk büyükşehir yasası ile birlikte büyükşehir belediyesi oldu.

Serdar9 Haziran -

Yukardakı yazıda eskişehırı cok abartıorsunuz Kayseri eskısehırden kat kat buyuk ve gelişmiş bi şehir

Ocak -

Kayseri çevreye hakim olabilir derken ne olacak ülke mi kuracak, çevre illerin Kayseriye bağımlılığı eskidendi şu an bir eksiği olan internetten alıyor, eğitim sağlık hizmeti küçük illerde bile var çok daha ihtiyaç olursa eğitim sağlık gibi koskoca Ankara varken Kayseri nedir

İmkansız6 Şubat -

Olması mümkün değil çok sıkıcı bir şehir bir kaç yıl sonra göç verir zaten.

Mahmut4 Nisan -

Son 20 yılda müthiş gelişti. Son yıllarda biraz frene bazsa da hala ekonomisi ve nüfusu büyüyor.

Arkadaşın dediği gibi Selçukluların ve Osmanlıların eserleriyle doludur. Kızılırmak, Seyhan(zamantı), kapuzbaşı şelaleleri, aladağlar, erciyes, kapadokya vs.

Cumhuriyet ilk demiryolu hattını Kayseri’ye yapmıştır.
Yetiştirdiği insan boldur:
Mimar Sinan, Mimar Kayserili Mehmet Ağa, Mimar Balyan Ailesi,
Dadaloğlu, Seyrani,
Kaşıkçı Ailesi, Gülbenkyanlar, Sabancılar.
Kayserili Halil Paşa.
Alparslan Türkeş, Seyrani vs va.

42

Afşarbegi18 Nisan -

Dadaloğlu Kahramanmaraşa ait, hatta bunu bir sözünde de belirtiyor.

Mahmut29 Nisan -

Dadaloğlu Tomarzalıdır kardeşim. Şiirinde söylüyor.

Ocak -

Kapadokya??? Kapadokya nın bilinen hangi yeri Kayseride acaba??? Soğanlı vadisi dışında Kayseri de kapadokyanın neyi var, bir Ihlara, Göreme , Ürgüp Uçhisar Derinkuyu size gerçekten Kayseriyi mi hayırlatıyor::))

Quality10 Şubat -

Belki, bi yıl sonra

İmkansız6 Şubat -

Nasıl olacak o önce Antalya kadar artması gerek değil.

faruk3 Mart -

antalya varken konya varken o biraz zor

Kemal ceviz21 Mart -

Cok dogru. Duz arazi. Sehirler arasi yol demir yolu baglantilari bulunmaktadir.

M. Ç10 Nisan -

Kayseri İl merkezi nüfusuna göre 8. sırada

İsmail21 Nisan -

Yo kardeşim ben kayseriliyim hiçde utanmıyorum bundan ayrıça gurur duyuyorum kayseri li olmak dan

Ismail28 Şubat -

Huseyin bey kardes tranvay sehrin trafigini felc etti diyorsunuz, bence cooook yanlis dusunuyoryunuz gelismis ulkelerde bin nufusu sehirlerde tranvay ve metro toplu tasima ile yapiliyor, dolmusculuk dunyada geri kalmis ulkelerin tasima sistemi, keske kayseride 15 tane tranvay ve metro hatti olsaydi kayseride trafik sorunu diye birsey kalmazdi tabiki makul bir ucretle tasimacilik yapilsa.

Mert11 Nisan -

Türkiye'nin.

M. Ç Nisan -

İl merkezi olarak Konya dan sonra 8.sırada

Saçma8 Şubat -

seafoodplus.infoı için Adana-Mersin-Hatay-kocaeli gibi kayseriden çok daha hızlı artan illeri geçmesi lazım o da imkansız

İsmet26 Ocak -

Nasıl göç unsuru yok yani çevreden göç almıyor mu burada yaşayanlar hep kayserili mi sanırım sen başka yerde yaşıyorsun haberin yok

Komşu iller nefes oldu: Konya ve Kayseri yardımlarda kritik rol oynuyor

Kahramanmaraş merkezli depremin ardından tüm Türkiye seferber oldu. Depremin etkilediği illerin yardımına yakın olması nedeniyle ilk olarak Konya ve Kayseri koştu. Şanlıurfa ve Adana ise kendi yaralarını hızlıca sarıp, diğer iller için seferber oldu. Gaziantep ise İslahiye ve Nurdağı ilçesinde büyük bir yıkım olsa da hem ekonomisi hem de yakınlığı nedeniyle diğer illere yardımını sürdürüyor.

Ekmek ve su ile başlayan tedarik zinciri insani yardımla devam etti. Lojistiğin hızlıca sağlanmasında etkin rol oynayan bu kentler şimdi üretim ihtiyaçlarını da üstlenerek nefes

olmaya devam ediyor.

İHTİYAÇ LİSTESİ SÜREKLİ GÜNCELLENİYOR

Bölgenin ihtiyaç listesi de sürekli değişiyor. İlk etapta Konya’dan Antakya’ya vinç operatörü giderken, şu anda ise 50 elektrik ustası Antakya’da hizmet veriyor. Kayseri’den Kahramanmaraş’a gıda yardımlarının dışında, fabrikaların hasar tespit çalışmalarına destek olmak için alanında uzman kişiler gitti.

GELEN SİPARİŞLERİ ÜSTLENMEYE HAZIRIZ

Üretimlerini deprem bölgesinden Kayseri, Konya ve Şanlıurfa gibi yakın şehirlere taşımak isteyen işletmelerin olduğu bilgisini veren iş dünyası, “Şehirlerimizde istihdam açığı devam ediyor. Ama birinin yangını ile sevinemeyiz ki. Bir şehri boşaltıp başka yeri yığınak haline getirmek çok büyük bir fayda sağlamaz” diyor. İş dünyası temsilcileri, işletmelere ve esnafa destek olmak için şehirlerde normale dönüş başlayana kadar var olan siparişlerini yetiştirebilmeleri ve ayakta kalabilmeleri için de her türlü desteğe hazır olduklarını vurguluyor. Bunun için OSB genişletme çalışmaları da gündemde ancak bu çalışmanın kısa sürede devreye alınması mümkün görünmüyor.

Ekmek ve su ile başladı konteynerle devam ediyor

Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk, bütün kurum ve kuruluşların ortak koordinasyonuyla çalıştıklarını belirtti. Hatay’a lojistik destek verdiklerini söyleyen Öztürk, ilk günde iki TIR, sonrasında ise TIR gönderdiklerini belirtti. Öztürk, “Diğer illere de yardım gönderdik ama Konya’nın ağırlık noktası Antakya oldu” dedi. Konya’da konteyner üretiminin devam ettiğini kaydeden Öztürk, Antakya’da iki farklı yere her biri konteyner alacak şekilde bir ay içinde konteyner kent kuracaklarının bilgisini verdi.

OSB genişletme çalışmaları hızlandı

  • Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Yetim, hızlıca kendi yaralarını sarıp diğer illere de yetişmeye çalıştıklarını anlattı. Adıyaman’a ağırlık verdiklerini söyleyen Yetim, şunları kaydetti: “Adıyaman’da insan kalmadı. Şanlıurfa’da kiralık ve satılık ev arıyorlar. İşadamlarının çoğu Şanlıurfa’ya yöneldi. OSB genişletme alanımızı hızlandıracağız. Tekstilcilerin yanı sıra Kahramanmaraş’ta dondurma fabrikalarından bize müracaat eden çok sanayici oldu. OSB genişleme alanı için imar çalışması hızlı biterse, siparişleri yetiştirebilimek için firmalara yer verebiliriz.” Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç ise, Adana’da fabrikaların üretime devam ettiğini söylerken, depremden etkilenen illere yardımcı olduklarını vurguladı.

Kahramanmaraş, sorunu komşularıyla birlikte aşar

MÜSİAD Kayseri Şube Başkanı Ferhat Akmermer, depremden etkilenen illerden üretimini Kayseri’ye taşımak isteyen birçok işletmenin olduğu bilgisini verdi. Akmermer, “Kahramanmaraş’ta OSB’ler sağlam ama küçük sanayi çöktü. Oradaki tedariki sağlamaları biraz zaman alacak. Ama zamanla bu yaralar inşallah sarılacak. Kahramanmaraş bu işi çözer. Yan sanayiyi Kayseri'den ve Gaziantep'ten bulur” diye konuştu.

Kayseri şehri hakkında

Erciyes dağının kuzey etekleriyle kuzeyindeki ovanın temas sahasında içkale ve surlar çekirdek olmak üzere kurulmuştur. Doğu-batı ve kuzey-güney ticaret yolları, orta kol ordu ve menzil güzergâhı üzerinde yer alan şehir antik dönemde Mazaka, Roma zamanında Caesarea, İslâm fethinden ve Türkler'in idaresine girdikten sonra Kaysâriye, Kayseriye imlâsıyla ve nihayet Cumhuriyet döneminde Kayseri şeklinde yazılmaya başlanmıştır. Selçuklular ve bazı beylikler döneminde merkez olduğundan şehre ayrıca Ortaçağ geleneğine göre "dârülmülk" ve sefere çıkış merkezi olduğundan "dârülfeth" unvanları verilmiştir.

Tarih. Kayseri çevresi Anadolu'nun en eski yerleşim yerlerinden biri olup şehrin 22 km. kuzeydoğusunda Kültepe'de ele geçen arkeolojik buluntular ve çivi yazılı tabletler iskânın milâttan önce 'lere kadar indiğini, burada Asur ticaret kolonilerinin oluştuğunu gösterir. Daha sonra Hitit, Frigya devrinde ve Helenistik dönemlerde bir ticaret şehri olarak gelişti. Kapadokya ülkesini Roma eyaleti yapan Tiberius (ö. 37) tarafından Augustos'un hâtırasına Caesarea adı verilen şehir, VII. yüzyıl başlarında Sâsânî hükümdarı II. Hüsrev zamanında Bizans'tan alındıysa da İmparator Herakleios 'de burayı yeniden ele geçirdi.

Kayseri, diğer Anadolu şehirleri gibi VII. yüzyılın sonlarından itibaren İstanbul'u fethetmek üzere harekete geçen müslüman Arap ordularının yolu üzerinde olduğundan onların akınlarına mâruz kaldı. İlk olarak Hz. Osman zamanında Muâviye idaresindeki ordu Kayseri'ye gelip bura-yı ele geçirmiş, ardından geri çekilmişti (26/). 71 () yılında Abdülmelik b. Mervân, 'de () Mesleme b. Abdülmelik tarafından fethedildi. () yılında Saîd b. Hişâm ve 'te () Süleyman b. Hişâm buraya birer akın düzenlediler (Taberî, VII, 67, 90). XI. yüzyıl ortalarında Anadolu'ya yönelik Türkmen akınları sırasında muhtemelen 'dan () sonra Türkler'in eline geçti. Dânişmendliler'in önemli bir merkezi oldu ve burada Ulucami (Sultan Camii, Câmi-i Kebir) başta olmak üzere birçok eser meydana getirildi. Dânişmendli Beyi Emîr Gazi'nin (Melik Gazi) Kayseri'yi ele geçirmesi üzerine büyük oğlu Melik Muhammed şehri tamir ettirerek burayı merkez yaptı, daha önceki akınlarda harap olan şehrin imarına çalıştı; 'de () Kayseri'de vefat ederek Ulucami'nin kıble tarafındaki türbesine gömüldü. Kendisinden sonra iki defa hükümdar olan (, ) Zünnûn zamanında Kayseri yeniden karışıklıklar içine düştü. Dânişmendli hâkimiyetinin zayıflaması üzerine Selçuklu Sultanı II. Kılıcarslan Kayseri ve civarını 'te () Selçuklu topraklarına kattı. 'te () Anadolu'da birliğin sağlanması üzerine Kayseri Selçuklular'ın önemli bir merkezi oldu, sultanların ve hanımların ikametgâhı haline geldi. Kılıcarslan, uzun hükümdarlığının ardından ülkeyi oğulları arasında taksim edince Kayseri'yi Nûreddin Mahmud Sultanşah'a verdi. Şehirde Sultan II. Kılıcarslan'ın büyük oğlu Kutbüddin Melikşah adına 'te () gümüş sikke bastırıldı. Yine bu dönemde kardeşi Nûreddin Mahmud Sultan Şah tarafından 'da () Anadolu'nun bilinen ilk medresesi (Hoca Hasan) yapıldı. Kayseri I. Gıyâseddin Keyhusrev, I. İzzeddin Keykâvus, I. Alâeddin Keykubad zamanlarında ticarî canlılığı olan, birçok imar faaliyetinin yapıldığı, sikkelerin bastırıldığı bir merkez oldu. Moğol istilâsından kaçan birçok âlim ve sanatkâr Kayseri'ye yerleşti. 'de () şehri gezen Ebü'l-Hasan el-Herevî, güneyde ilk yerleşim bölgesinde bulunan Battal Gazi Camii'nden ve Hz. Ali'nin oğluna atfedilen mezardan bahsetmiş, Câhiliye devri şairi İmruülkays'ın mezarının Kayseri'de Asib tepesinde olduğunu yazmıştır.

'teki Kösedağ Savaşı'ndan sonra Kayseri on günlük bir direnişin ardından Moğollar'ın eline geçti ve büyük tahribata uğradı. yıllarında Moğol yağmasının harap ettiği şehri gezen seyyah William Rubruck, istilâ ve yağma sırasında diğer eserler gibi kiliselerin de tahrip edildiğini yazar.

Bundan sonra çeşitli karışıklıklara sahne olan şehre, 'te () Moğol zulmünü bertaraf etmek için Selçuklu emîrlerince davet edilen Memlük Sultanı Baybars gelerek bir hafta kadar kaldı. Baybars Anadolu'ya gelirken birçok tarihçi ve ilim adamını beraberinde getirmiş, bunlardan biri olan Kadı İbn Abdüzzâhir, tuttuğu günlükte Kayseri hakkında önemli gözlemlerde bulunarak Moğol yağmasının korkunç tahribatına temas etmiş ve Baybars'ın Kayseri'deki bir haftalık ikametini etraflıca anlatmıştır. Ona göre 16 Zilkade 'te (21 Nisan ) Kayseri'ye gelen Baybars Selçuklu nevbeti çalınarak şenliklerle karşılanmış, iki gece Keykubâdiye Sarayı'nda kalmış, cuma namazını Ulucami'de kılmıştır. İbn Abdüzzâhir, Kayseri'de o sırada yedi camide (Sultan, Huand, Hacı Kılıç, Lala, Kölük [Gülük], Hoca Hasan, Nizâmeddin Müstevfî) cuma namazı kılındığını belirtmekte, şenlik sırasında okunan Kur'an'ın ardından Farsça konuşulup şiirler söylenmesini yadırgadığını ifade etmektedir.

Kayseri bir süre sonra, İlhanlılar'ın genel valisi olarak Anadolu'da bulunan ve ardından Sivas merkez olmak üzere müstakil bir devlet kuran Emîr Eretna'nın eline geçti (/). Alâeddin Eretna'nın hanımlarından Toga Hatun Kayseri'de oturmuş ve kocası adına hüküm sürmüştü. Eretna'nın henüz İlhanlı genel valisi olarak görev yaptığı sıralarda 'de () şehri gören İbn Battûta burayı Anadolu'nun büyük beldelerinden biri olarak tanımlar ve Toga Hatun'un burada bulunduğunu, onunla görüştüğünü yazar. İbn Battûta ayrıca ahîlerle beraber olmuş ve onlardan övgüyle söz etmiştir (Seyahatnâme, I, ).

Eretnalılar ile Karamanoğulları arasındaki mücadelede başlıca hedef haline gelen Kayseri bir süre sonra Kadı Burhâneddin'in hükümranlığı altına girdi. Onun vefatı üzerine Yıldırım Bayezid burayı Osmanlı topraklarına kattı (/). Ankara bozgununun ardından Karamanoğlu Emîr Şeyh Çelebi şehre yerleşti.

XV. yüzyılda Kayseri Dulkadıroğlu Hasan Bey, Ramazanoğlu İbrâhim Bey, Karamanoğlu İbrâhim Bey arasındaki mücadeleye sahne oldu ve birkaç defa el değiştirdi. 'de () Akkoyunlular tarafından yapılan kuşatma başarılı olmadı. 'da () Gedik Ahmed Paşa Karamanoğulları Beyliği'ni ortadan kaldırdıktan sonra Kayseri'de Osmanlı idaresi kuruldu, burası Karaman beylerbeyiliğine bağlı bir sancak merkezi haline geldi ve tahriri yapıldı.

Yavuz Sultan Selim Çaldıran seferine giderken 22 Rebîülâhir 'de (16 Haziran ) Kayseri'ye geldi ve dört gün kaldı. Dönüşte Kayseri'den Kırım hanına ve sancak beyi olan oğlu Süleyman Şah'a fetihnâmeler gönderdi. XVI. yüzyılın sonlarına kadar Kayseri'de önemli bir olay cereyan etmedi. XVII. yüzyıl başlarında Celâlî isyanları burayı da etkiledi. Celâlî Karayazıcı Abdülhalim Kayseri'yi baskı altında tuttu. Bunun ardından şehre yönelik Celâlî baskın ve yağmaları arttı. XVII ve XVIII. yüzyıllarda Kayseri'de bu defa bazı devlet görevlilerinin baskısı ve haksız para talepleri görüldü. XVIII. yüzyılda birbiri ardınca Kalaycıoğlu, Emîr Ağaoğulları ve Zennecioğlu, yüzyılın sonuna doğru da Çapanoğulları'nın şehir mütesellimliği ve âyanlığını ele geçirme mücadelesi halkı rahatsız etti. Özellikle yeniçeri grupları şehirde karışıklıklara yol açtılar. 'de yeniçeri reislerinden Akbıyıkoğlu Hasan Ağa Kayseri'yi basarak bazı nüfuzlu ve zengin eşrafa baskı yaptı. Ardından üzerine gönderilen hükümet kuvvetlerince yakalanıp Kayseri'de idam edildi. Kavalalı Mehmed Ali Paşa isyanı sırasında Anadolu'ya gelen Mısır askerleri Kayseri'de denetimi ele geçirdilerse de Kütahya Antlaşması'ndan sonra geri çekildiler. XX. yüzyıl başlarındaki savaş ortamı Kayseri'de sosyal çalkantılara sebep oldu. Millî Mücadele yıllarında işgal tehdidi Kayseri'de bazı örgütlenmelere yol açtı.

Ekonomi, Nüfus, Fizikî ve Kültürel Yapı. Kayseri, ticarî ve kültürel zenginliğiyle Anadolu'nun en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Antikçağ'lardan beri ticarî faaliyetiyle bilinen şehir, Erciyes dağı eteğinde doğu-batı ve güney-kuzey istikametinde ticaret yollarının buluşma noktasında, civardaki yerleşme yerleriyle rahat ulaşım imkânı olan, yer altı su zenginliği, düz ovası ve halkının atasözlerine konu olan ticarî yeteneğiyle üstün konumunu her zaman korudu. Kale etrafında gelişen şehirde farklı özellik ve işlevlere sahip dört bölge ortaya çıkmıştır. Bir hilâl biçiminde inşa edilen surların ağzında iç kale, cami, saray, devlet daireleri, su depoları, ambarlarıyla mükemmel müstahkem bir iskân ünitesi oldu. Surların çevrelediği yerleşim birimine "içeri-şehir" adı verildi. Burası ulucamisi, bedesten ve çarşısı, hanları, hamamları, yüzlerce çeşme ve kuyusu, kısacası sanayi tesisleri dışında her türlü dinî, ticarî ve kültürel faaliyetin yürütülüp ihtiyaçların karşılanabileceği bir özelliğe sahipti. Selçuklu idaresinde şehirdeki Türk ve gayri müslim unsurlar farklı yerlerde iskân edildi. Güvenlik açısından Rum ve Ermeniler'in genellikle sur dışında iskânları tercih edildi. Rumlar, Kiçikapı dışında bugün Rum Kilisesi'nin bulunduğu bölgede, Ermeniler ise günümüzde Ermeni Kilisesi'nin bulunduğu mahallelerde yerleşmişlerdi. Surun Sivaskapısı ile Kiçikapı arasında hiçbir İslâmî eserin bulunmaması, buna karşılık Selçuklu döneminde mevcut olan Ayavasil Kilisesi'nin Kiçikapı civarında olması bu durumun bir göstergesidir. Osmanlı öncesi dönemde Türk nüfusun ağırlıklı olarak Oğuz boylarından olduğu mimari eserler üzerindeki damgaya benzeyen işaretlerden anlaşılmakta ve bu husus Kayseri'deki Oğuz nüfusunun yaygınlığına işaret etmektedir. Ayrıca şehirde Alâeddin Eretna ve kardeşleri gibi Orta Asya kökenli gruplar, Uygur, İranlı (İlhanlılar'la gelen İranlı ulemâ), Âzerî nüfus da bulunmaktaydı. Hemen her yönde gelişmiş olan dışarı şehir ise yine benzer dinî, kültürel ve sosyal birçok âbidevî tesisi içermekteydi. Bunun dışında kalan kısımlar, Antikçağ'lardan beri Erciyes eteklerinde ve Erkilet altında özellikle Selçuklu döneminden beri bağları, bazı sanayi tesisleri, tarla ve bostanlarıyla büyük şehri oluşturmaktaydı.

Kayseri'nin mahalleleri ve nüfusuyla ilgili ilk ayrıntılı bilgiler () tarihli tahrir defterinde yer alır. Bu sayıma göre şehirde tamamında müslümanların oturduğu otuz beş mahalle bulunmaktaydı; en kalabalıkları sur dışında Lala Camii ( hâne, otuz bekâr, altmış iki muaf), Mescid-i Kölük ( hâne) ve Tabbâgîn ( hâne) mahalleleriydi. Köşk medrese (üç hâne), Varsak (yedi hâne), Ekmel ise (yedi hâne) en küçük mahallelerdi. Bu dönemde gayri müslimler için müstakil mahalle adları deftere kaydedilmemiştir. Bunlar cemaat halinde genellikle Sivaskapısı, Kiçikapı ve Boyacıkapısı semtlerinde oturmaktaydılar. Ermeni ve Rumlar arasında Emîr, Bülbül, Yâdigâr, Yûsuf, İskender, Dursun, Yahşi vb. isim taşıyanlar bulunmaktadır. Bu sayımda şehirde dolayında müslüman ( hâne), civarında hıristiyan ( hâne) olmak üzere yaklaşık nüfus vardı. () tarihli deftere göre mahalle sayısı otuz sekize, hâne sayısı 'ye yükselmişti. Bunun hânesi müslümanlara, hânesi gayri müslimlere ait olup toplam nüfus miktarı bir önceki tarihtekiyle hemen hemen aynıdır.

() yılına ait kayıtlarda Kayseri'de mahalle sayısının elli altıya yükseldiği, nüfusun da artarak iki katına yaklaştığı dikkati çeker ( müslüman, Ermeni, 80 Rum olmak üzere erkek nüfus, toplam kişi). Bu artış eğilimi XVI. yüzyılın sonlarına doğru da sürdü. Nitekim () tesbitlerine göre şehirde toplam hâne vardı. Buna göre şehir nüfusu dolayını bulmuştu. Mahalle sayısı ellisi müslümanlara, on üçü hıristiyanlara ve dokuzu karışık olmak üzere yetmiş ikiye çıkmıştı. Burada toplam nüfus artışı kadar müslüman, gayri müslim oranları da önemlidir. 'da () % 86 müslüman, % 14 gayri müslim olan oran 'da () % 81 ve % 19, 'de () % 78 ve % 22 şeklinde bir değişim göstermektedir. Yüzyılın sonundaki nüfus artışı ve özellikle gayri müslim oranındaki yükselme, ayrıca 'da () olan vergi muafı sayısının 'da () yirmi yediye düşmesi dikkati çeken diğer noktalardır.

Kayseri, Karaman eyaleti içinde 'da () % 19, 'de () % 22 ile en fazla hıristiyan nüfusu barındıran yerdir. Eyaletin diğer sancaklarında bu oran daha düşüktür (% 9'un altında). Osmanlı döneminde Kayseri'de daima Ermeni nüfus Rum nüfustan fazla olmuştur. Rumlar Sivaskapısı, Boyacıkapısı ve Kiçikapı semtlerine tâbi olarak kaydedilmiş, Ermeniler için mahalle veya semt belirtilmemiştir. Kayseri, XVI. yüzyıl sonlarında nüfusuyla sadece Anadolu'da değil Akdeniz dünyası ölçeğinde de büyük bir şehir konumundadır (Faroqhi, s. ). XVII ve XVIII. yüzyıllarda Kayseri XVI. yüzyıl sonlarındaki fizikî özelliklerini ve nüfus yapısını korumuş olmalıdır. yılı civarında şehre gelen Polonyalı Simeon, iki kat surla çevrili olan Kayseri'de hâne kadar Ermeni bulunduğunu ve bunların Türkçe'den başka bir dil bilmediklerini yazar. Evliya Çelebi 'da () sadece kale içinde ev olduğunu belirtir. XVIII. yüzyılın sonlarında burada hâne Türk, hâne Ermeni ve hâne Rum'un yaşadığının ifade edilmesi toplam nüfusun dolayına eriştiğini gösterir.

XIX. yüzyılın ortalarına doğru gerçekleştirilen temettuât sayımlarına göre 'te Kayseri'de elli bir mahalle bulunmakta olup on üç mahalle cemaatlerden oluşmaktaydı. Toplam hâne sayısı , erkek nüfus sayısı , gelir ve mal yekünü ise kuruş idi. Burada dikkati çeken husus cemaat yapısının çok yaygın olmasıdır. Meselâ Huand mahallesi hâne olup Yanikoğlu, Kalpaklızâde, Halaczâde ve Mollazâde cemaatlerinden, Hacıkılıç mahallesi hâne olup dört cemaatten, Hasbek mahallesi hâne olup sekiz cemaatten oluşmaktaydı. Bu tesbitten hareketle şehrin zengin, orta halli ve fakir mahallelerini belirlemek mümkündür. Defterde elli iki zanaat zümresi zikredilmiştir. Bundan biraz önce 'de yapılan sayımda toplam nüfusun dolayına eriştiği hesaplanmıştır. Yabancı seyyahlar ise yılları arasında Kayseri'nin nüfusunu arasında gösterirler. yılındaki deprem şehirde bazı evlerin yıkılmasına ve kişinin ölümüne yol açtıysa da nüfus yapısında önemli bir değişme olmadı. 'de kişinin hayatına mal olan kolera salgınının ardından 'da burayı gören Andreas David Mordtmann erkek nüfusu müslüman, Ermeni ve Rum olmak üzere toplam olarak verir. Bu da yaklaşık dolayında nüfusa işaret eder. XIX. yüzyılın sonlarına doğru şehrin nüfusu giderek artmış, 'de 'e yaklaşmış, 'de kişi tesbit edilmiştir.

Kayseri tarih boyunca hemen her dönemde yoğun bir ticarî faaliyete sahne olmuş, ayrıca belli üretim dallarında isim yapmıştır. Boya sanayiinde şehir önde gelmekte ve pek çok boyahane bulunmaktaydı. Kayseri'de boyahaneler ve debbâğhâneler çok önemli iki sektördü. XVII. yüzyıl başında Celâlî baskınları sırasında boya sıkıntısı çekildiğinden boyahane bir süre kapatılmış, yeniden açıldığında uzun süre eski seviyesine gelememişti. Kayseri Boyahanesi Karaman beylerbeyinin hassı idi. Boyahaneyi iltizama tutan kimse, Konya'da oturan beylerbeyinin bir adamına aylık taksitleri Kayseri kadısı huzurunda teslim ederdi (a.g.e., s. ). Tabii boya imali için yetiştirilen çehri Kayseri çevresinde yetişen başlıca bitkilerdendir. Sarı çehri özellikle XIX. yüzyılda halkın başlıca gelir kaynağı oldu. Elde edilen sarı boya ipekli ve pamuklu kumaş dokumasında kullanılıyordu; bu boyanın başlıca alıcısı İngilizler'di. 'larda Kayseri ve civarında ton çehri yetiştirilmiştir. tarihli Kayseri temettuât tesbitinde yüzlerce ailenin çehrilik sahibi olduğu görülmektedir. Deri sanayiinin de Kayseri'de temel bir sektör olduğu, sur dışında çok kalabalık bir Debbağlar mahallesinin mevcudiyetinden anlaşılmaktadır. Bunlar ahî geleneğine göre teşkilâtlanmışlardı. Halk deri ve sahtiyan işlemede ustaydı. XVII. yüzyılda Evliya Çelebi ve Kâtib Çelebi, Kayseri sarı sahtiyanının şöhretinden bahsetmektedir. 'lerde hâlâ üretim ve kalite bakımından Kayseri sarı sahtiyanının meşhur olduğu görülmektedir. Kayseri ovasının zengin güherçile yataklarına sahip olduğunu ve bunun fabrikada işletilerek barut imalinde kullanıldığını 'lı yıllara ait İngiliz konsolosluk raporları belirtmektedir. 'te fabrikadan elde edilen güherçile okka idi ve okkası paradan satılıyordu. 'te Hacı Kılıç Camii yakınında kurulan baruthâne uzun yıllar çalışmıştır. Şehirde halı ve kilim imali de çok önemliydi. XIX. yüzyılda 'in üzerinde halı tezgâhının bulunduğu ve halı dokumacılığının halk için önemli bir gelir kaynağı olduğu bilinmektedir. Çok değişik geleneksel motiflerin kullanıldığı bu halı ve kilimler ayrıca ihraç edilip büyük miktarda gelir sağlanmaktaydı. Sucuk ve pastırma imali Kayseri'nin yüzyıllardır bilinen meşguliyetiydi. Evliya Çelebi Kayseri pastırmasının şöhretinden söz etmektedir. Bu sebeple birçok hayvan kesim ve et işleme tesisi mevcuttu. Bazı XIX. yüzyıl seyyahları şehirde yaygın olarak görülen mezbahalar, işlikler (et işleme tesisleri), deri sanayii ve tabakhâneler sebebiyle genel bir kirlilikten bahsetmektedir.

Selçuklu döneminden beri şehri gezen seyyahlar buradaki ticarî faaliyet hakkında önemli bilgiler vermişlerdir. II. Bayezid devrinde Kayseri sancak beyi Mustafa Bey, 'de () sur içinde bugün Halıcılar Çarşısı olarak hizmet veren bedestenle yakınında çeşitli dükkânlardan oluşan çarşıyı inşa ettirmiş, burası o dönemde şehrin ticarî merkezi özelliği kazanmıştı. Bedestenin yanında Kayseri'nin () tarihli en eski âbidevî çeşmesi olan Şeyh Müeyyed Çeşmesi ve hemen karşısında Şah Hatun tarafından yaptırılan Pamuk, Pembe veya Kapan Hanı adlarıyla bilinen han yer almaktaydı. Halk, ticaret için başta İstanbul ve diğer belli başlı şehirler olmak üzere pek çok yere giderek faaliyette bulunmaktaydı. XIX. yüzyılda iç ve dış sebeplerle Anadolu'da ticarî hayatın iyice gerilemesine rağmen Kayseri tüccarı çevresiyle ticareti kesmeden yürüttü. Vital Cuinet, durgunluğa rağmen Kayseri'den büyük miktarda işlenmemiş deri, hayvan postu, çehri, badem ve kuru meyvenin İstanbul'a gönderildiğini yazmaktadır. Yine aynı dönemde Kayseri'den halı, sarı çehri, kitre zamkı ihraç ediliyordu. Ayrıca dışarıdan çeşitli mallar Kayseri'ye geliyordu. () ve 'daki () tesbitlere göre Kayseri'de elde edilen resmî gelirler pazardan, giren çıkan mallardan, tartıya giren metâdan alınan vergilerle mum imalâthanesi, bekçilik ve koruma hizmeti, kovan ve ganem resimleri; bağ, meyve, bostan ve sebze öşürleri; cendere, boyahane, meyhâne ve bozahâne işletmesi olarak on yedi ayrı kalemde toplanmıştı ve 'da () akçeye ulaşıyordu (İnbaşı, s. 73). Bunların içerisinde en büyük vergi gelir dilimini pazarlara getirilen mallar ve kasaplıktan sağlanan gelirler teşkil ediyordu.

Gündelik hayatta erkeklerin yanında kadınların da faal olduğu çeşitli tesbitlerden anlaşılmaktadır. () yıllarına ait beş Kayseri sicilinde toplam davadan 'sı (% 22) kadınlara ait olup bunların 'u müslüman, elli yedisi gayri müslimdi. davadan 'ünde kadın doğrudan mahkemede bulunmuş, 'inde kadını vekili temsil etmişti. Bu davalar gayri menkul alım satımı, miras talebi ve taksimi, zina suçu, vasî tayini, mehir talebi, boşanma, nafaka talebi gibi hususlara aitti. Kayseri'deki nişan, nikâh, evlilik merasim ve geleneği kültür tarihi açısından çok zengindir (Yuvalı, s. ). Nitekim XIX. yüzyılda Kayseri'de çeyiz ve peşin ödenen mehir büyük sıkıntılara sebep oluyordu. İleri gelenler çözüm için Kayseri'de üç çeşit düğün, mehir ve çeyiz belirlemişlerdi. Varlıklı ailelerin kuruş mehir ve yirmi kat elbise, orta hallilerin kuruş mehir ve on beş kat elbise, dar gelirlilerin kuruş mihr-i muaccel ile beş kat elbise çeyiz vermeleri benimsenmiş, kumaş ve elbise türleri etraflıca anlatılmıştır (Çadırcı, s. ).

Kayseri tarihî âbideler bakımından da önemli bir yere sahiptir. Bu tür binaların en eskileri XII ve XIII. yüzyıllarda Dânişmendliler ve Selçuklular döneminde yapılmıştır. Bunlara Osmanlı hâkimiyeti sırasında yenileri eklenmiş ve Kayseri klasik bir Türk-İslâm şehri hüviyetine bürünmüştür. Mevcut eserler içinde en eski dinî mâbed Dânişmendliler devrinden kalma Ulucami'dir (Câmi-i Kebîr, Sultan Camii). XII. asrın ikinci yarısında Melik Muhammed Gazi tarafından yapıldığı tahmin edilen cami 'de () esaslı bir şekilde onarılmış, bir diğer önemli tâdilât ise 'te () gerçekleştirilmiştir. Diğer eski cami aynı zamanda bir mahalleye adını veren Kölük (Gülük) Camii'dir. VI. yüzyılda yapıldığı sanılan ve 'de () tamir gören bu mâbed, burayı 'te () yeniden ihya eden Kölük (Gülük) Şemseddin b. Alameddin'in adını taşır. Bunların dışında I. Gıyâseddin Keyhusrev'in, kız kardeşi Gevher Nesibe'nin vasiyeti üzerine 'de () inşa ettirdiği, biri tıp medresesi olan Çifte medreseler (Gıyâsiye ve Şifâiye), I. Alâeddin Keykubad'ın zevcesi Mahperi Sultan tarafından yaptırılan Huand Hatun Medresesi (/), Hacı Kılıç Camii ve Medresesi (/), Fahreddin Sâhib Ata tarafından inşa ettirilen Sâhibiye Medresesi (/) Selçuklu dönemine aittir. Osmanlı devrinde yapılan binalar içinde en önemlisi Hacı Ahmed Paşa'nın inşa ettirdiği Kurşunlu Cami olup (/) bunun planlarını Mimar Sinan'ın hazırladığı belirtilir. Kayseri'de Osmanlı döneminde de mevcut olan medreseler faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. 'ta yapılan bir tesbite göre şehirde kırk iki medrese bulunmaktaydı. Bunlardan yirmi ikisi tedrisata devam etmekte ve buralarda talebe okumaktaydı. Talebenin üçte ikiden fazlasının Yozgat, Niğde, Maraş, Adana, Kırşehir'den gelmiş olması, Kayseri'nin sadece ticarette değil eğitimde de önemli bir merkez olduğunu göstermektedir. XIX. yüzyılın ikinci yarısında Kayseri'ye yeni eğitim kurumları yapılmıştır. 'da idâdî açılmış, iki rüşdiye ve birçok ibtidâiye yapılmıştır. tesbitine göre otuz dokuz medreseden başka bir idâdî, üç rüşdiye (), elli sekiz sıbyan mektebi vardı. Bu dönemde diğer Anadolu şehirleri gibi yoğun bir misyoner çalışmasının Kayseri'de de etkili olduğu ve okullarının açıldığı dikkati çekmektedir. Şehrin ve halkın dinî, kültürel hayatında Kayseri ulemâsının önemli katkısı olmuştur. Osmanlı biyografi lugatlarında Kayseri kökenli birçok âlim görülmektedir. Şehirde ilk gazete Erciyes adıyla 'da çıkmaya başlamış, daha sonra değişik gazeteler yayımlanmıştır.

İdarî yapı olarak Kayseri, XV. yüzyılın sonu ile XVI. yüzyıl başında Karaman eyaletine bağlı bir sancağın merkezi oldu. Kayseri kazası XVII. yüzyılda arpalık olarak büyük mevâliye verilip çok defa nâiblerle idare edilmekteydi. XVIII. yüzyılda âyanlar idarede söz sahibi oldular. arasında Kalaycıoğlu Mustafa, arasında Zennecioğlu Mustafa, Mehmed ve Ahmed mütesellimlik yapmış, 'ten sonra Çaparzâde Süleyman Kayseri mütesellimliğini almayı başarmıştı. Kargaşanın yaşandığı başlarında Kayseri'ye dirayetli bir valinin tayini, Bozok sancağının Kayseri'ye ilhak edilerek Hüseyin Paşa'ya verilmesi hakkında padişaha telhis sunulmuştur (BA, HH, nr. ). Kayseri'nin vezir masrafını karşılamadığından ya mütesellimle idare edilmesi veya başka sancağın buraya ilhakı da talep edilmiştir (BA, HH, nr. ). Tanzimat'tan sonra Bozok'a bağlı bir sancak merkezi olan Kayseri vilâyet nizamnâmesiyle Ankara'ya bağlı bir sancağın, 'te ise müstakil hale getirilen bir sancağın merkezi olmuştur.

Bugünkü Kayseri. XX. yüzyılın 20'li yıllarına doğru nüfusu azalmış, harap bir şehir görünümünde olan Kayseri Millî Mücadele yıllarında işgale uğramadı. Hatta bulunduğu yerin coğrafî özelliği sebebiyle siyasî bir önem kazandı. Nitekim Yunan kuvvetlerinin Ankara'ya yaklaşması Ankara hükümetinin Kayseri'ye taşınmasını gündeme getirmişti. Büyük Millet Meclisi'nin 23 Temmuz tarihli gizli oturumunda Millî Müdafaa Vekili Fevzi Paşa (Çakmak) hükümet merkezinin Kayseri'ye taşınacağını açıkladı. Bu karar o günlerde Kayseri'de bir canlılığa yol açtı. Kayseri Lisesi'nin tarihî binası Türkiye Büyük Millet Meclisi için hazırlanmaya başlandı. Başta Maarif Vekâleti olmak üzere birçok vekâlet kısmen de olsa Kayseri'ye taşındı ve lise binası civarındaki bazı binalara yerleştirildi. Bu "ikinci başşehir" havası şehirde bir aydan fazla sürdü. Sakarya Muharebesi'nin kazanılması üzerine (13 Eylül ) bu teşebbüsten vazgeçildi.

Kayseri'nin hızlı ve sürekli gelişmesi Cumhuriyet döneminde başladı. Bu sırada bir il merkezi olan Kayseri'de daha sonra Kayseri Uçak Montaj Fabrikası'nın (günümüzdeki adı Hava İkmal Bakım Merkezi) hizmete girmesi (6 Ekim ), 24 Nisan 'de demiryolunun ulaşması (resmî açılışı 29 Mayıs ) şehrin gelişmesinin hızlanmasını sağladı. Bu gelişmeler sırasında yılında yapılan Cumhuriyet'in ilk nüfus sayımında şehirde kişi tesbit edilmişti. Demiryolunun 'da Kayseri üzerinden Sivas'a ulaşması, Samsun'dan başlayan başka bir demiryolunun da 'de Sivas'a bağlanması Kayseri'nin Karadeniz kıyılarıyla irtibatını sağladı. Ayrıca yılında Ulukışla-Niğde demiryolunun Kayseri'nin batısında Boğazköprü'de Ankara-Kayseri-Sivas demiryoluna birleşmesi Kayseri'yi Niğde üzerinden Akdeniz kıyılarında Mersin'e ulaştırdı. 16 Eylül 'te demiryolunun kuzeyinde Kayseri Bez Fabrikası'nın açılmasıyla burada Sümer mahallesi ortaya çıktı. Bütün bunların sonucunda nüfusu arttı ve yılı Ekim ayında yapılan sayımda 'e yaklaştı (). Söz konusu dönemdeki Kayseri şehri tipik bir Ortaçağ şehri görünümünü taşıyordu. Fransız mimar ve sanat tarihçisi Albert-Louis Gabriel'in 'de çizdiği şehir planında modern anlayışa uygun sadece birkaç düzgün şehir içi ekseni dikkati çekiyordu. Bunlar batıya doğru İstanbul caddesi, doğuya doğru Sivas caddesi, kuzeyde Erkilet'e yönelen İstasyon caddesi ve güneydoğu yönündeki bağlara uzanan Talas caddesi idi. O yıllarda şehir, doğuda Erciyes dağından inen bir sel yatağı olan Deliçay ile sınırlanıyordu ve Seyitburhanettin Mezarlığı'na dayanıyordu. Şehrin kuzeydeki sınırı ise Hacı Kılıç Camii ve bunun yakınındaki Baruthane mevkii idi. Erciyes eteğindeki bağlar sebebiyle şehrin güneye genişleme imkânı bulunmuyordu. Batıda ise şehir Çifteönü mevkiinde son buluyordu. Bu haliyle Kayseri şehri, çapı ancak 2 km. kadar olan bir dairenin içine sığabilecek büyüklükteydi. Şehrin bu görünümü II. Dünya Savaşı sırasındaki durgunluk yıllarında da sürdü. yılında yapılan ilk imar planı Kayseri'nin kuzeybatıya doğru gelişmesini öngörüyordu. sonrası yıllarda Türkiye'nin hemen her tarafında hızlanan köyden şehire göç Kayseri'yi de etkiledi ve şehrin nüfusu sayımında 'e ulaştı.

arasındaki dönemde şehirde hem kamuya ait şeker fabrikası gibi bir büyük tesisin (), hem de özel sektöre ait bazı mensucat fabrikalarının ('de Birlik Mensucat, 'te Orta Anadolu Mensucat) kurulması şehre yönelik göçü hızlandırdı ve bu tesisler etrafında yeni mahalleler oluştu (Şeker Sitesi, Aydınlıkevler ve Hürriyet mahalleleri). Göçler gecekondu tipindeki konutların ortaya çıkışına yol açtı ve bu tür meskenler daha çok bez fabrikasının batısındaki Barbaros ve Gaziosmanpaşa mahallelerinde yoğunlaştı. Bununla birlikte daha sonraki yıllarda alınan önlemlerle Kayseri'de gecekondu yerleşimi sınırlı kalmıştır.

Aynı dönemde, şehrin çekirdek kısmından uzakta kurulmuş olan sanayi tesisleri çevresindeki mahallelerle şehrin merkezi arasındaki boşluklar dolmaya başladı. 'den sonra hızlanan imar faaliyeti kapsamında yeni imar edilen yerlerden başka, iç kalenin güneyinde yer alan eski mahallelerdeki binalar yıkılıp bunların yerine birbirini dik olarak kesen caddeler üzerinde planlı iş merkezi oluşturuldu. Surların kuzeyinde bulunan seyrek dokulu mahallelere de el atılarak büyük apartman blokları inşa edildi. Şehir dokusundaki önemli değişikliklerden bir diğeri yılında şehrin batısındaki sanayi sitesinin kurulmasıdır. Çorakçılar yazısı denilen boş alanda ilk defa düzenli ve planlı bir sanayi sitesi oluşturulunca şehrin merkezî kesiminde bulunan küçük atölyelerle küçük ve orta ölçekli endüstri kuruluşları bu siteye taşındı. yılında şehirdeki ilk toplu konut yerleşim alanı ortaya çıktı (Belediye blokları).

yılları arasında şehrin fizikî mekân gelişimine paralel olarak nüfusunda büyük bir artış oldu, 'te 'i geçen nüfus () 'ta 'i aştı (). Kayseri yılına kadar olan gelişmesinde doğu tarafında, daha sonra ortaya çıkacak olan Fevziçakmak ve Kılıcarslan mahallelerinin batı sınırına kadar dayanmıştı. 'ten sonraki yıllar Kayseri'nin doğuya, batıya ve kuzeye doğru daha fazla genişlediği dönem oldu. Güneyde Erciyes dağının ve buna ait lav akıntılarının bulunuşu bu yöne doğru genişlemeye daima engel teşkil etmiştir. Bu gelişme, yeni planlı semtlerin ilâvesiyle olduğu kadar nüfusun hızlı artışı sonucunda bazı plansız semtlerin eklenmesi şeklinde de kendisini gösterdi. Hızlı gelişme 'te yeni bir imar planının yapılmasına yol açtı. yılları arasında şehre eklenen planlı yerleşme alanlarına örnek olarak şehrin doğusundaki Mimarsinan (Fevziçakmak mahallesinin doğusunda) ve Alpaslan mahallesiyle (Kılıcaslan mahallesinin doğusunda) demiryolu istasyonunun doğusundaki Mevlânâ mahallesi, kuzeyde Şirinevler mahallesi gösterilebilir. Doğuda Erciyesevler, Uğurevler, kuzeyde Yeşilmahalle, Beşparmak, Vedatdalokay, Seyrani ve Zümrüt mahalleleriyle batıda Mahrumlar bağları, güneyde Battalgazi ve Karacaoğlu gibi yerleşme alanları ise fazla planlı değildir.

arasındaki dönemde şehir nüfusundaki artış daha da hızlandı. 'te 'i geçen nüfus () 'de 'e yaklaştı (). yılında kurulan Kayseri Üniversitesi ('de adı Erciyes Üniversitesi'ne dönüştü) şehrin gelişmesini daha da hızlandırdı. Nüfus yılında 'e yaklaştı (). Şehrin güneydoğu ucunda bulunan Erciyes Üniversitesi Kampüsü, bu kesimde kendisine komşu olan yazlık Talas yerleşmesiyle Kayseri'yi âdeta birbirine birleştirdi. Civardaki başka yazlık yerleşmeler de şehirle bütünleşti (kuzeyde Erkilet, güneyde Hisarcık örneklerinde olduğu gibi). Bu çevre yerleşmelerle şehrin birleşme eğilimi göstermesinde bu yöne doğru büyüme yanında söz konusu yerleşmelerin de merkez istikametine doğru genişlemesi etkili olmuştur.

yılından sonra şehir batıya ve doğuya doğru aşırı büyüme eğilimi gösterdi. Doğuda Beyazşehir, İldem, Kay-Kop, Mim-Sin toplu konut projeleri ve batıda Ankara istikametinde Bel-Sin projesiyle alabildiğine genişleyen Kayseri 14 Aralık tarihli sayılı kanunla büyükşehir statüsüne kavuştu, şehir içinde Melikgazi ve Kocasinan belediyeleri kuruldu. Aynı adla kurulan iki ilçenin merkezi de şehrin belediye sınırları içindedir. Şehrin merkezî kesiminden doğu-kuzeydoğuya doğru ilerleyen Sivas caddesi bu iki belediyeyi ve ilçeyi birbirinden ayırır. yılında şehirde mevcut mahallenin altmış üçü Melikgazi, kırk ikisi Kocasinan ilçesi sınırları içinde bulunuyordu.

Kayseri, geleneksel sanayi kollarındaki (pastırmacılık, halıcılık vb.) etkinlikleri yanında günümüzde son derece çeşitlilik gösteren bir sanayi ve ticaret merkezidir. Şehrin simgesi haline gelmiş bulunan Erciyes dağının kayakçılık merkezi olması ve kültür varlıklarının çokluğu Kayseri'ye aynı zamanda bir turizm merkezi özelliği kazandırmıştır. yılında 'i aşan nüfusu (), 'de 'e çok yaklaştı (). nüfus sayımının geçici sonuçlarına göre ise 'i aştı (). Kayseri bu nüfusuyla aynı yıl içinde Türkiye şehirleri arasında on birinci sırada bulunuyordu.

Kayseri şehrinin merkez olduğu Kayseri ili Sivas, Kahramanmaraş, Adana, Niğde, Nevşehir ve Yozgat illeriyle kuşatılmıştır. Kocasinan, Melikgazi, Akkışla, Bünyan, Develi, Felâhiye, Hacılar, İncesu, Özvatan, Pınarbaşı, Sarıoğlan, Sarız, Talas, Tomarza, Yahyalı ve Yeşilhisar adlı on altı ilçeye ayrılmıştır. km2 genişliğindeki Kayseri ilinin sınırları içinde genel nüfus sayımının geçici sonuçlarına göre, kişi yaşıyordu. Nüfus yoğunluğu ise altmış iki idi.

Diyanet İşleri Başkanlığı'na ait yılı istatistiklerine göre Kayseri'de il ve ilçe merkezlerinde , kasabalarda ve köylerde olmak üzere toplam cami bulunmaktadır. İl merkezindeki cami sayısı ise 'dir.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

Kayseri ile İlçeleri Arasındaki Uzaklıklar


Kayseri Ilceleri Haritası

İlİlçeMesafe
KayseriAKKIŞLA79 km.
KayseriBÃœNYAN43 km.
KayseriDEVELÄ°40 km.
KayseriFELAHÄ°YE62 km.
KayseriHACILAR8 km.
KayseriÄ°NCESU33 km.
KayseriKOCASÄ°NAN0 km.
KayseriMELÄ°KGAZÄ°0 km.
KayseriÖZVATAN78 km.
KayseriPINARBAŞI91 km.
KayseriSARIOĞLAN61 km.
KayseriSARIZ km.
KayseriTALAS6 km.
KayseriTOMARZA71 km.
KayseriYAHYALI87 km.
KayseriYEŞİLHİSAR66 km.

Kayseri İlçeleri ile Bucak Belde Uzaklıkları

İlçeAdiBucak Beldeİlçe Merkezine Uzaklıkİl Merkezine Uzaklık
BÜNYANELBAŞI26 Km.51 km
DEVELİTAŞÇI (Bakırdağı)37 Km.77 km
KOCASÄ°NANHÄ°MMETDEDEKm.44 km
KOCASİNANGÜNEŞLİKm.31 km
KOCASÄ°NANERKÄ°LETKm.km
MELÄ°KGAZÄ°GESÄ°Km.km
PINARBAŞIKAYNAR25 Km. km
PINARBAŞIÖRENŞEHİR56 Km. km
PINARBAŞIPAZARÖREN26 Km.69 km
TOMARZATOKLAR24 Km.95 km

Kayseri ile Komşu İller Arasındaki Mesafeler

NerdenNereyeMesafe
KayseriAdana km
KayseriKahramanmaraÅŸ km
KayseriNevÅŸehir81 km
KayseriNiÄŸde km
KayseriSivas km
KayseriYozgat km

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir