Büyük şair Mehmet Akif Ersoy tarafından sözleri yazılan ve Osman Zeki Üngör tarafından bestelenen, her okuduğumuzda bizleri milli mücadele yıllarına götürerek gururlandıran İstiklal Marşı'mızın kabulünün yıldönümünde tüm şehitlerimizi ve Mehmet Akif Ersoy ile Osman Zeki Üngör'ü saygıyla anıyoruz. İstiklal Marşının kabulü ile ilgili detayları öğrenmek isteyenler ise yoğun olarak İstiklal Marşının kabulünün kaçıncı yılı, ne zaman, hangi tarihte kabul edildi? Soruları üzerinden bilgi sahibi olmaya çalışıyor.
Ä°STÄ°KLAL MARÅININ KABULÃœNÃœN KAÇINCI YILI, NE ZAMAN, HANGÄ° TARÄ°HTE KABUL EDÄ°LDÄ°?
İstiklal Marşının kabulü ile ilgili tüm bilgiler şöyle;
Ä°STÄ°KLAL MARÅININ KABULÃœNÃœN KAÇINCI YILI
İstiklal Marşı'mızın kabulü 12 Mart tarihinde gerçekleşti. Bu yıl İstiklal Marşı'mızın kabulünün yılıdır.
12 MART 'DE Ä°STÄ°KLAL MARÅI KABUL EDÄ°LDÄ°
Ãœnlü ÅŸair Mehmet Akif Ersoy'un yarışmaya katılmayı kabul etmesinin ardından herkesin sabırsızlıkla beklediÄŸi ÅŸiir on gün içerisinde tamamlandı ve 17 Åubat tarihinde SebilürreÅŸad dergisinin ilk sayfasında "Kahraman Ordumuza" ithafıyla yayımlandı. 1 Mart 'de baÅŸkanlığını Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptığı Meclis görüşmelerinde Ä°stiklal Marşı Åiiri, elemelerden kalan son altı ÅŸiirle birlikte Meclis'in seçimine sunuldu.
Hamdullah Suphi Bey'in kürsüden okuduğu, Atatürk'ün "Bu marş, bizim inkılabımızın ruhunu anlatır" dediği İstiklal Marşı, 12 Mart tarihinde kabul edildi.
İstiklal Marşı, kabulünün ardından İngilizce, Almanca, Fransızca, Macarca ve Farsça'ya çevirilerek, yurtiçinde ve yurtdışında dağıtıldı, mitinglerde ve törenlerde halkın manevi ve milli duygularını güçlendirmek amacıyla okunmaya başlandı.
- Ödülü yoksul kadın ve çocuklara iş öğreten Darülmesai vakfına bağışladı
İstiklal Marşı'nı para için yazdığının düşünülmesinden endişe eden Mehmet Akif, aynı dönemlerde ciddi maddi sıkıntı içerisinde olmasına rağmen, kazandığı liralık ödülü yoksul kadın ve çocuklara iş öğreten Darülmesai'ye bağışladı.
Bu durum, 17 Mart tarihli "Hakimiyet-i Milliye" gazetesinde şöyle ifade edildi:
"Teberru: Burdur mebusu, şairi muhterem Mehmet Akif Beyefendi'nin Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilen İstiklal Marşı için mahsus beş yüzlira mükafatı nakdiyeyi, müşarünileyh fakir İslam kadın ve çocuklarına iş öğreterek sefaletlerine nihayet vermek emeliyle teşekkül eden Darülmesai menfaatine hediye eylemiştir."
"ALLAH BÄ°R DAHA BU MÄ°LLETE BÄ°R Ä°STÄ°KLAL MARÅI YAZDIRMASIN!"
Ä°stiklal Madalyası ile ödüllendirilen Milli Åair, Ä°stiklal Marşı'nı Safahat eserine koymayışının nedenini ise şöyle açıkladı: "Çünkü ben onu milletimin kalbine gömdüm."
Akif ayrıca daha sonra kendisine yöneltilen bir soru üzerine İstiklal Marşı için şu ifadeleri kullandı:
"Binbir fecayi karşısında bunalan ruhların ıstıraplar içinde halas dakikalarını beklediği bir zamanda yazılan o marş, o günlerin kıymetli bir hatırasıdır. O şiir bir daha yazılmaz. Onu kimse yazamaz. Onu ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir. O, milletin malıdır. Benim millete karşı en kıymetli hediyem budur. Allah bir daha bu millete bir İstiklal Marşı yazdırmasın!"
İstiklal Marşı'nı 48 yaşında kaleme alan Mehmet Akif Ersoy, meclis seçimlerine tekrar katılmayı hiç düşünmedi. Ersoy, ailesi ve Sebilürreşad Dergisi ekibi ile birlikte İstanbul'a geri dönmesinin ardından, Abbas Halim Paşa'nın daveti üzerine gittiği Mısır'a 'da ailesi ile birlikte yerleşir.
Åair, hastalıklar ve maddi sıkıntıların yakasını Mısır'da da bırakmamasına raÄŸmen, Mısır Ãœniversitesi'nde Türk Dili eÄŸitimi verdi ve Mısır'da kaldığı sürede "Firavunla Yüzyüze" adlı ÅŸiirini yazdı.
Mehmet Akif, 'te hastalandı ve gurbette yaşadığı sürece, çok sevdiği, hasretini çektiği memleketinde ölmek istediğinden 'da İstanbul'a döndü.
Büyük şair 27 Aralık 'da Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'nda vefat etti ve tabutu Türk Bayrağına sarıldı. Hayatı boyunca taşıdığı asaletine, tevazuuna uygun, gösterişten ve şatafattan uzak bir merasimle Edirnekapı Mezarlığı'na defnedildi.
Ä°STÄ°KLAL MARÅI SÖZLERÄ° 10 KITA
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül… ne bu ÅŸiddet bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl,
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? ÅaÅŸarım!
Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garb'ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,
"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
DoÄŸacaktır sana va'dettiÄŸi günler Hakk'ın…
Kim bilir, belki yarın… belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı;
Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Åühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma'bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeli
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli
O zaman vecd ile bin secde eder –varsa- taşım;
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek Arş'a değer, belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
Giriş Tarihi: Güncelleme Tarihi:
12 Martİstiklal Marşı'nın kabulünün yıl dönümü olarak ülkemizde coşkuyla kutlanıyor. Mehmet Akif Ersoy'un sözlerini yazdığı, Osman Zeki Üngör'ün bestelediği İstiklal Marşı'nın kabulü ile Türk milletinin bağımsızlığı ve egemenliğinin yeni bir sembolü oldu. Konu hakkında, İstiklal Marşı ne zaman kabul edildi, kaç yıl oldu gibi sorular yanıt arıyor. Peki, İstiklal Marşı kabulü kaçıncı yılı, hangi yıl kabul edildi? İşte yanıtı!
İstikal Marşı şiir arasında birinci olarak seçildi. Türkiye Büyük Millet 12 Mart tarihli oturumunda, bazı mebusların itirazlarına rağmen Mehmet Âkif'in yazdığı İstiklal Marşı coşkulu alkışlarla kabul edilmiştir.
Bu yıl () İstiklal Marşı'nın Kabulü'nün yılıdır
webgrid.co.uk Ersoy'un el yazısı ile İstiklal Marşı
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,
"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?
Haberin Devamı
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ.
Ruhumun senden, İlâhi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne nâ-mahrem eli.
Bu ezanlar -ki şehadetleri dînin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerîhamdan, İlâhi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl!
MEHMET AKİF ERSOY
Mehmet Akif Türk milletine cesaret,ve tahammül aşılamak için ve onda bulunan duyguları harekete geçirmek için şiirine korkma sözüyle başlıyor.
Bayrak bir milletin bir milletin geleceğinin ve bağımsızlığının sembolüdür. Bayrağın sönmesi Türk milletinin istiklalini kaybetmesidir. Şair ülkemizde tek bir insan kalana kadar bu vatanı savunacağımızı belirtiyor.
O halde en son Türk bireyi son nefesini vermeden Türk istiklal ve bağımsızlığını yok etmek, Türk bayrağını söndürmek mümkün değildir. Zira bayrağımız milletimizin yıldızıdır.
Bayrağın kaderi ile milletimizin kaderi birbirine bağlıdır. Bayrak bizimdir, biz yaşadıkça onu elimizden kimse alamaz. Türk milletinin bütün fertlerini öldürmedikçe bağımsızlığını kimse yok edemez.
Şair ikinci kıtada bayrağımızın o zaman ki kırgın, küskün, öfkeli halini dile getiriyor. Türk vatanının bazı parçaları, işgal edilmiştir.
Bu yüzden bazı bölgelerde bayraklarımız indirilmiş yerine düşman bayrakları asılmıştır. Kaş çatmak öfke halini ifade eder. Kaş ayrıca edebiyatımızda hilale benzetilir. Sevgilinin kaşları daima hilal şeklinde gösterilmiştir.
Bayraktaki hilal de tıpkı nazlı bir sevgilinin kaşı gibi çatılmıştır. Kahraman Türk milletini üzmektedir. Türkün beklediği, özlediği gülen bir bayraktır.
Türk bayrağının gülmesi göklerde dalgalanmasıdır. Bir aşığın sevgilisinden güler yüz beklemesi gibi bağımsızlığa aşık Türk milleti de özgürlüğün sembolü olan bayraktan gülmesini beklemektedir. Bu milletimizin en doğal hakkıdır.
Çünkü Türkler bağımsızlıkları ve bayrakları uğruna pek çok kan dökmüşlerdir. Bu kanları bayrağa helal etmeleri için onun da nazlanmayı bırakıp göklerde dalgalanması gerekir. Türk milleti daima Allah'a inandığı ve taptığı için özgürlük onun hakkıdır.
Şair 'ben' diyor.(Ancak kast ettiği mana aslında bizdir Türk milleti adına konuşmaktadır) Türk milleti ezelden beri hür yaşamıştır,hür yaşayacaktır.
Onun özgürlüğünü elinden almak isteyen ancak çıldırmış olmalı,zira böyle bir harekete kalkışanlar ağır bir şekilde cezalandırılır. Türk milleti bağımsızlığı uğrunda önüne çıkacak her engeli aşacak güçtedir. O; böylesine yüce bir amaç için dağları delecek, enginlere sığmayıp,denizleri taşıracaktır güçtedir.
Bu kıtada şair vatanımızı istilaya kalkışan Avrupalılara meydan okuyor. asrın başında Avrupa medeniyeti yy. deki görkeminden oldukça uzaktır. O sebeple şair bayıyı tek dişi kalmış canavara benzetiyor.
Ancak Avrupa mevcut teknik imkanlarını seferber ederek topuyla, tüfeğiyle, tankıyla bizi yok etmeye çalışmaktadır.
Mehmetçik ise bu güce topla, tüfekle, mızrakla, kılıçla cevap vermeye çalışmaktadır. Avrupalı kendini çelik zırhla korurken Mehmetçik ona iman dolu altın göğsüyle karşılık vermektedir.
Şair kahraman Türk askerine hitap ediyor. Türk yurdunu alçakları uğratmaması için gerekirse canını feda etmesini öneriyor.
Şehit gövdelerinin meydana getireceği siperler düşmana mani olacaktır. Mehmet Akif düşmanın çok kısa bir süre içinde bu hayasızca akına son vereceği Allah'ın Türk milletine Kuran-Kerimde vaat ettiği zafer gününün yarından bile daha yakın bir zamanda doğacağına inanmaktadır.
Şair Türk ordusuna vatanın kutsallığını hatırlatıyor. Toprak ile vatan arasında büyük bir fark vardır.
Toprağı vatan haline getiren onu elde etmek ve korumak için savaşan fertlerin varlığıdır. Kısacası sıradan bir toprak büyük bir değer taşımaz; ama vatan toprağı uğrunda şehit olan atalarımızın o topraktaki mezarlarıdır.
Bu kutsal vatanı dünyalara değişmeyiz. Toprak dünyanın dünyanın her yerinde bulunur. Ancak atalarımızın kanlarıyla sulanan topraklar vatanımız üzerindedir.
Bu vatan cennet kadar kıymetlidir. Şehit olanların ruhu dini inanışımıza göre doğrudan doğruya cennete gider. Şehitlerimiz bu vatan toprağında yattığı için cennetten farksızdır.
Bir avuç toprağı sıksak şehitler fışkıracak sanırız. Canımızdan çok sevdiğimiz insanları varımızı yoğumuzu Allah alsında yalnız yaşadığımız sürece bizi vatanımızdan ayrı düşürmesin.
Allah'a şair hitap ediyor. Mehmet Akif'in Allah'tan tek dileği ibadet yerlerinin göğsüne düşman elinin değmemesidir. Camilerimizden okunan ezanlar sonsuza kadar Türk yurdunun üstünde inlemelidir. Çünkü bu ezanlar dinimizin temelidir.
Ezan sesleri yurdumuzun üstünde inledikçe şehitlerimizin de ruhları şaad olacaktır. Ezan sesi sadece yaşayanlara değil, ölülere hatta onların mezar taşlarına bile tesir eden yüce bir anlam taşır.
Şehit atalarımızın her şeyden arınmış ruhları yerden fışkıracak, ezan sesiyle ayağa kalkacak ve dışa yükselecektir.
Şair zafer gününün heyecanını yaşıyor. Şanlı bayrağımız dalgalandıkça gökyüzünü şafakla yarış edercesine gökyüzünü kızıl renge boyamaktadır.
Türk milleti yeniden bağımsızlığına kavuşmuştur. Artık onun için yok olma korkusu kalmamıştır. Bayrağımız şehitlerimizin kanlarını hak etmiştir. Bağımsızlık Allah'a tapan ve doğruluktan ayırmayan Türk milletinin en doğal hakkıdır.
İstiklal Marşı’nın TBMM’de kabul edilmesinin yılı bu sene kutlanacak. Zafere olan inancın tam şekilde aktarıldığı marşta önemli ifadeler yer alıyor. Peki, bu marş TBMM’de ne zaman kabul edildi ve kim tarafından bestelendi?
İSTİKLAL MARŞI NE ZAMAN KABUL EDİLDİ, ŞAİRİ KİM?
Güftesi, Anadolu'da Millî Mücadele'nin devam ettiği sırada Mehmet Âkif Ersoy tarafından kaleme alınmış şiirdir. Şairin Kurtuluş Savaşı'nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun bağımsızlığa, Hakk'a, yurduna ve dinine bağlılığını dile getirir.
Okullarda Mi̇llî Eği̇ti̇m Bakanlığı Ortaöğreti̇m Kurumları Yönetmeli̇ği̇'nin maddesine göre İstiklâl Marşı tablosu, Türk bayrağı, Atatürk portresi ve Gençliğe Hitabe tablosu yer almaktadır.
Şiir, 12 Mart 'de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından İstiklâl Marşı olarak kabul edilmiştir.
İSTİKLAL MARŞI BESTECİSİ KİMDİR?
Şiirin bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katıldı. Ülkenin içinde bulunduğu zor koşullar nedeniyle sonucu belirleyecek bir değerlendirme yapılamadı. Bu nedenle güfte, ülkenin çeşitli yerlerinde farklı bestelerle okunmaya başlandı. Edirne'de Ahmet Yekta Bey'in, İzmir'de İsmail Zühtü Bey’in, Ankara'da Osman Zeki Bey'in, İstanbul'da Ali Rıfat Bey ve Zati Bey'in besteleri okunuyordu.
yılında Ankara'da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay'ın bestesini kabul etmiştir. Bu beste yılına kadar çalındıysa da 'da değiştirilerek dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör'ün 'de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe konmuş, toplamda dokuz dörtlük ve bir beşlikten oluşan marşın armonilemesini Edgar Manas, bando düzenlemesini de İhsan Servet Künçer yapmıştır.
12 Mart İstiklal Marşı'nın kabulünün yıl dönümü ülkemizde her yıl coşkuyla kutlanmaktadır. Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan İstiklal Marşı'nın bestesi Osman Zeki Güngör'e aittir.
İstiklal Marşı, Mehmet Akif Ersoy'un Kurtuluş Savaşı'nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin cesaretini ve gayretlerine olan güvenini ve Türk halkının bağımsızlığa olan bağlılığını dile getirmektedir.
Bilindiği üzere İstiklal Marşı, 12 Mart yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından milli marş olarak kabul edilmiştir.
İstiklal Marşı'nın kabulü
İstiklal Marşı'nın kabulünün detayları oldukça duygusal bir şekilde gerçekleşmiştir. O dönem meclis tarafından bir milli marş yarışması açıldı.
Açılan bu yarışma Hakimiyet-i Milliye gazetesinin 25 Ekim tarihli nüshasında duyuruldu.
Mehmet Akif Ersoy, milli marş için bir yarışma ve ödül olması fikrinden hoşlanmadığından dolayı ilk başta yarışmaya katılmaya sıcak bakmadı ve herhangi bir eser göndermedi.
Yarışmaya katılımın son günü olan 23 Aralık tarihine kadar gelen eser arasından bir tanesi bile milli marş olmaya aday gösterilemedi.
Mehmet Akif Ersoy'un yakın dostu Hasan Basri Bey, dönemin Maarif Bakanı Hamdullah Suphi Bey'in de ricasıyla, şairi ikna etmek çaba gösterdi.
Hasan Basri Bey, Mehmet Akif' Ersoy'u ikna etmek için şiiri kendisinin yazacağını dile getirerek şairden yardım istedi. Mehmet Akif Ersoy bu teklife sıcak bakarak şiiri beraber yazmayı kabul etti ancak ödülü almayacağını söyledi.
Bunun üzerine Hasan Basri Bey, yarışma koşullarının onun istediği şekilde düzenleneceğini ve ödülü ise bir hayır kurumuna bağışlayacaklarını dile getirerek Mehmet Akif Ersoy'u İstiklal Marşı'nı yazmaya ikna etti.
Tüm herkesin büyük bir sabırsızlıkla beklediği şiir on gün içerisinde tamamlandı ve 17 Şubat tarihinde Sebilürreşad dergisinin ilk sayfasında "Kahraman Ordumuza" başlığıyla yayınlandı.
1 Mart 'de başkanlığını Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptığı Meclis görüşmelerinde İstiklal Marşı Şiiri, elemeleri geçmeyi başaran son 7 eser arasına kaldı.
Diğer 6 şiir ile birlikte Meclis'in seçimine sunuldu. Hamdullah Suphi Bey'in kürsüden okuduğu, Atatürk'ün "Bu marş, bizim inkılabımızın ruhunu anlatır" dediği İstiklal Marşı, 12 Mart tarihinde kabul edildi.
İstiklal Marşı'nın kabulünün kaçıncı yılı?
12 Mart , İstiklal Marşı'nın kabulünün yılıdır. Bundan tam yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilerek milli marşımız olmuştur.
İstiklal Marşı
Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım.
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım,
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın,
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın,
Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda.
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin temeli,
Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder, varsa taşım,
Her cerîhamdan, İlahî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden naaşım,
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!
bayrakistiklal marşıMehmet Akif Ersoy
sorularına cevap aramaya her geçen gün devam ediyor. Ä°Åte Milli MarÅımız Ä°stiklal MarÅı tarihi ve Ä°stiklal MarÅı kabulü ile ilgili sözler
  ÂÄ°STÄ°KLAL MARÅI KABÃL TARÄ°HÄ° NE ZAMAN?
Ä°stiklal MarÅı 12 Mart  günü Ulusal MarÅ olarak kabul edildi.
Ä°STÄ°KLAL MARÅI KABULÃNÃN KAÃINCI YILI?
Ä°stiklal MarÅı kabulü yılındadır.
Ä°STÄ°KLAL MARÅI YAZARI KÄ°MDÄ°R?
Mehmet Akif Ersoy, Ä°stiklal MarÅı yarıÅmasına ilk baÅlarda katılmayı para ödülü nedeniyle kabul etmedi sonraki süreçte arkadaÅlarının ısrarı ile yarıÅmaya katıldı ve o muhteÅem 10 kıtalık dizeleri yazdı. 10 kıtalık dizeler ilk olarak 17 Åubat günü Sırat-ı Müstakim ve Hâkimiyet-i Milliye'de yayımlandı. 12 Mart yılında ise Ulusal MarÅ olarak kabul edildi.
Güftesi, Anadolu'da Millî Mücadele'nin devam ettiÄi sırada Mehmet Ãkif Ersoy tarafından kaleme alınmıŠÅiirdir. Åairin KurtuluÅ SavaÅı'nın kazanılacaÄına olan inancını, Türk askerinin yürekliliÄine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun baÄımsızlıÄa, Hakk'a, yurduna ve dinine baÄlılıÄını dile getirir.
Ä°STÄ°KLAL MARÅI BESTECÄ°SÄ° KÄ°MDÄ°R?
12 Mart 'de Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Ä°stiklâl MarÅı olarak kabul edilmiÅtir. Bestesi Osman Zeki Ãngör'e aittir.
Ä°STÄ°KLAL MARÅI KABULÃ Ä°LE Ä°LGÄ°LÄ° SÃZLER
AIIah bu miIIete bir daha Ä°stikIaI MarÅı yazdırmasın. Mehmet Akif Eroy
Türk gençliÄi, unutma! Ä°stiklal MarÅı korkma diye baÅlar!
Türk Milleti istiklalsiz yaÅamamıÅtır, yaÅayamaz ve yaÅamayacaktır. Atatürk
Ä°stiklal MarÅı benim deÄil Türk Milleti'nin eseridir. Mehmet Akif Ersoy
Sahipsiz vatanın batması haktır. Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır. Mehmet Akif Ersoy
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eÄer uÄrunda ölen varsa vatandır.
VurulmuÅ tertemiz alnından, uzanmıŠyatıyor, bir hilal uÄruna ya Rab, ne güneÅler batıyor. Akif Ersoy
İstikIaIi, hürriyeti, ruhu anIatır bu marŠbenimse.
Ä°stikIaI MarÅı, Türk MiIIetini ortak deÄerIerde buIuÅturan eÅsiz bir eser.
Her miIIetin bir miIIi marÅı var fakat bizimkisi ayrı.
MarÅın okunurken vatanın her bir ucunda bin meÅaIe yanmakta, iIahı avucunda.
AIIah bu miIIete bir daha Ä°stikIaI MarÅı yazdırmasın. Mehmet Akif Eroy
Türk miIIeti tarihe damgasını Ä°stikIâI Harbi iIe vurdu. Ä°stikIâI Harbi Ä°stikIâI MarÅı'nın temin ettiÄi mantık ve iradeyIe kazanıIdı. Ä°smet ÃzeI
Sahipsiz vatanın batması haktır. Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır. Mehmet Akif Ersoy
Akif'in en büyük meziyeti, her mısrasını inanarak yazmıŠoImasındadır. Onun içindir ki Ä°stikIaI MarÅı, hiçbir babayiÄit tarafından benzeri yazıIamayan aIev gibi bir Åiirdir. Peyami Safa
Mehmet Akif Ersoy, yürekIeri çeIikIeÅtiren Ä°stikIaI MarÅı'nı yazmak suretiyIe, Ä°stikIaI Harbi'nin manevi cephesinde dövüÅen kahramanIardan biri oImuÅtur.
O Åiir bir daha yazıImaz. Onu kimse yazamaz. Onu ben de yazamam. Onu yazmak için o günIeri yaÅamak Iazım. O Åiir artık benim deÄiIdir. O, miIIetin maIıdır. Benim miIIete karÅı en kıymetIi hediyem budur. AIIah bir daha bu miIIete bir Ä°stikIâI MarÅı yazdırmasın! M. Akif Ersoy
Ä°stikIaI MarÅı, Ä°stikIaI Harbi'nin manevi cephesinde yapıImıŠbüyük ve muzaffer bir taarruzdu. O zaman MiIIi MücadeIenin mutIaka zaferIe neticeIeneceÄine inanmıŠoIanIar, yani saÄIam iman sahipIeri biIe Ä°stikIaI MarÅından yeni manevi kuvvet aImıÅIardı. Abidin Daver
Ä°stikIaI MarÅı gibi bir miIIetin hafızasına her mısrası ataIar sözü haysiyetiyIe maI oIan, büyük günIerinde bir aÄızdan haykırıIan, en perakende ve ÅaÅkın ruhIarı biIe tek bir müdafaa aÅkı ve iradesi içinde bir araya devÅirerek ayaÄa kaIdıran miIIî vasfına tam Iayık bir Åairimiz çıkmadı.
ATATÃRK'ÃN Ä°STÄ°KLAL MARÅI Ä°ÃÄ°N SÃZLERÄ°
KurtuIuÅ SavaÅı sırasında, vatan Åairi Mehmet Akif Ersoy tarafından yazıIan Ä°stikIaI MarÅı hakkında Büyük Ãnder Gazi Mustafa KemaI Atatürk Åu sözIeri söyIemiÅtir:
Bu marŠbizim inkıIabımızı anIatır, inkıIabımızın ruhunu anIatır. Bunu ne unutmak ne de unutturmak Iazımdır.
Ä°stikIaI MarÅında, istikIaI davamızı anIatması bakımından büyük bir manası oIan mısraIar vardır.
Benim en beÄendiÄim yeri de burasıdır:
Hakkıdır hür yaÅamıŠbayraÄımın hürriyet;
Hakkıdır Hakk'a tapan miIIetimin istikIaI!
Benim, bu miIIetten asIa unutmamasını istediÄim mısraIar, iÅte bunIardır.
Hürriyet ve istikIaI aÅkı bu miIIetin ruhudur.
Tarihe bakın, bütün miIIetIerin bir esaret ve hürriyetsizIik devri geçirdikIeri bir hakikattir.
Bu pasajı her vakit tekrar ettirmek, bunun için Iazımdır.
Bu demektir ki efendiIer, Türk'ün hürriyetine dokunuIamaz.
Dünya tarihinde, fasıIasız, hürriyet ve istikIaIini muhafaza ve müdafaa etmiŠbir miIIet vardır:
TürkIer Ä°stikIaI MarÅının bu pasajını oIuÅtururIar.
AsırIar boyunca söyIenmeIi ve bütün yar ve aÄyar anIamaIıdır ki; Türk'ün Mete hikayesinde oIduÄu gibi her Åeyi hatta en mahrem hisIeri biIe tehIikeye girebiIir; fakat hürriyeti asIa!
Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım.
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım,
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın,
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın,
Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda.
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin temeli,
Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder, varsa taşım,
Her cerîhamdan, İlahî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden naaşım,
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!
gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede