kara büyü kore / Beklediğimiz Uzakdoğu korku filmi: Kara Büyü - SANATATAK

Kara Büyü Kore

kara büyü kore

 Kara Büyü

FRAGMANI İZLE

Puanım :

İzlemek İstiyorum

Eleştiri yaz!

Facebook'ta PaylaşTwitter'da paylaş

Özet

Kasabaya gelen yabancıyla birlikte gizemli bir hastalık hızla yayılmaya başlar. Yerel polis memurlarından biri olayın içine sürüklenir ve kızını kurtarmak için bu gizemli olayı çözmek zorundadır. Hong-jin Na’nın yönetmen koltuğunda oturduğu filmin yıldız kadrosunda Woo-hee Chun, Jo Han-Chul ve Jeong-min Hwang yer alıyor.

Fragmanlar

Kara Büyü Fragman1:42

Öneriler

Son Haberler

Oyuncular

Tüm oyuncular ve teknik ekip

Film harika bir şey gizem gerilim ve ters köşe buna denir işte. Bu güney kore cidden sinema alanında çok iyi. Nerdeyse beğenmediğim filmi yok. (şüphe filmi hariç) filmin sonunu anlamayanlar olmuş ama gayet net bitti film. Kafada hiç soru işareti bırakmadı. Ama anlamayanlar için açıklayabilirim naçizane fikrimle ben en başından beri japon adamın masum olduğuna inanıyordum. "Anlatsamda inanmazsınız ...
Devamını oku

Bu tarz Kore-Çin filmleri seviyorum ama bazen işleyişi çok gereksiz uzun oluyor. Bu filmde gereksiz uzundu. O yüzden konu dağılıyor.

Bu film sizi öperken dudaklarınızı ısıran ve acı çektiren kıvamda. Bu hissiyat hoşunuza gidecek ama acılar içinde kıvranan bedeninize daha fazlasını yapmasını isteyeceksiniz.. Yönetmen Na Hong-Jin böyle olsun istiyor. Kusursuz oyunculuklarla sizi kendisine bağlaması, kurgusuyla olayların akışkanlığını kavramayacağınız bir senaryo. Beni izlediğin için şanslıyım.

3 İzleyici eleştirisi

Fotoğraflar

13 Fotoğraf

Teknik bilgiler

Ülke Güney Kore

Dağıtımcı-

Yapım yılı2016

Metrajuzun metrajlı film

İlginç Detaylar-

Bütçe-

Dil Korece

Görüntü formatı -

RenkRenkli

Ses formatı-

Yapım formatı-

Viza numarası-

Bu Filmi Beğendiysen, Şunlara da Göz At:

Yorumlar

Tüm Sinema Haberleri

Margot Robbie, Barbie Evinin Kapılarını Hayranlara Açtı!
Amerika Gişesinde Hayal Kırıklıkları: "The Flash" & "Elemental"
“Büyük Kaçış” Yayında!
Babalar Günü'nde İzlenebilecek 15 Harika Film
Sony Gelecek Marvel Filmlerinin Tarihlerini Açıkladı
Mario'dan Sonra Sıra "The Legend of Zelda"da mı?
Tüm sinema haberleri

En Popüler Fragmanlar

Büyük Kaçış Fragman

Culpa mía Altyazılı Fragman

Culpa mía Altyazılı Fragman

Hızlı ve Öfkeli 10 Teaser

Hızlı ve Öfkeli 10 Teaser

Spider-Man: Across The Spider-Verse (Part One) Dublajlı İlk Görüntüler

Spider-Man: Across The Spider-Verse (Part One) Dublajlı İlk Görüntüler
365 Gün Fragman

Transformers: Canavarların Yükselişi Dublajlı Fragman

Transformers: Canavarların Yükselişi Dublajlı Fragman
Yeni çıkan tüm fragmanlar

Vizyondaki En İyi Filmler

Transformers: Canavarların Yükselişi
Flash
Örümcek-Adam: Örümcek-Evrenine Geçiş
Hızlı ve Öfkeli 10
Elemental: Doğanın Güçleri
Mia ve Ben Centopia'nın Kahramanı
Vizyondaki En İyi Filmler

Popüler Sinema

Güney Kore Sineması, içinde ülkemizin de bulunduğu kendine has hayran kitlesine sahip bir sinema. Yapımlara baktığımızda ise iki türün yoğun olarak üretimde olduğunu görüyoruz: Dram-romantik ve korku-gerilim. Filmekimi 2016’daki Güney Kore imzası ise korku-gerilim türüyle oldu. Train to Busan ve The Wailing filmleri türü severler tarafından geçer not aldı ve gözleri gelecek yapımlara çevirdi. The Wailing(Kara Büyü), Hong-jin Na’nın yazıp yönettiği 2016 yapımı bir suç soslu korku-gerilim filmi. Hong-jin Na ismi yakın takipçiler için tanıdık gelecektir. Chaser(2008) ve The Yellow Sea(2010) filmlerini hem yazıp hem yöneten Na, suç ve gerilim severlerin radarına takıldı. Na, The Wailing’te ise senarist-yönetmen kimliğine yeni bir çeşni ekledi: Korku. 

 

 

 

Film Güney Kore’nin Goksung adında küçük bir kasabasında geçiyor. Kasabaya yerleşen tuhaf Japon Yabancı’nın gelişini takiben tuhaf bir deri hastalığı ve vahşet dolu cinayetler kasabada yaygınlaşmaya başlar. Kasaba yerlisi bir polis, kızının hayatını kurtarmak için bu gizemli yabancıyı ve cinayetleri çözmek zorundadır. 

 

 

Hong-jin Na’nın korku türüne adım atmasının ses getiren bir giriş olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü The Wailing korku türünde şimdiye kadar üretilmiş neredeyse bütün ögeleri bünyesinde barındırıyor. Şeytan çıkarma, slasher, vampir,  zombi ve hayalet bunlardan bir kaçı. Bir de bunların hepsini kapsayan bir öge daha var ki, filme adını da vermiş: Kara Büyü. Bu bağlamda filmde şamanlar, ayinler, iyi ve kötü ruhların savaşını da görmek mümkün. İyi ve kötünün kim olduğunun muallak olması, son ana kadar gerçeği çözümlememizi engelleyen kıvrak senaryo dönüşleri ise tempoyu ve  filmden alınan zevki üst seviyeye taşıyor.

 

Bir korku filminden bahsediyor olsak da, filmin ilk yarısı daha ziyade suç-gizem düzeyinde seyrediyor. Birbiri ardına işlenen cinayetler, kahramanın polis olmasıyla araştırma sürecine de ayrıntılı bir perspektif sağlıyor. Bir süre dışarıdan izleyen göz konumunda olan Jong-goo, kızı Hyo-jin’in de kurbanlar arasına girmesiyle vakayı şahsileştiriyor. Yönetmen Hong-jin Na film süresince kahramanız Jong-goo’ya fazlaca yükleniyor. Jong-goo’nun filmin geneline yayılmış öyle saçma müdahaleleri var ki,  izlerken saç baş yolmamak elde değil. Başkarakter üzerinden izleyiciyi de fena hırpalayan yönetmen, sinemada mekânın etkilerini sonuna kadar kullanıyor. Sürekli yağmurlu bir arka plan, yapış yapış çamur, kurbanların kan, ter ve pislik içindeki halleri izleyicinin sinirlerini bozmakta oldukça başarılı ve diken üstünde olma halini kronikleştiriyor. 

 

 

Oyunculuklar oldukça tatmin edici seviyede. Farklı bir kültürün getirdiği mimik ve jestlere alışık olmayan izleyiciler için zaman zaman rahatsızlık verici olsa da, aşina izleyiciyi ikna edebilecek titizlikte bir cast çalışması olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle küçük oyuncu Kim Hwan-hee, Hyo-jin rolünde zorlu sahnelerin altından kalkmakta oldukça başarılı. Filmin görüntü yönetmenliğini, sinematografisi ile dikkat çeken filmlerden olan Snowpiercer’ın da görüntü yönetmenliğini yapmış Kyung-pyo Hong üstlenmiş. Bu filmde de ortaya iyi bir iş çıkardığı aşikâr. Özellikle Hyo-jin’in merkezinde olduğu yerel bir şamanın bir nevi şeytan çıkarma ayini gerçekleştirdiği sekans Na ve Hong’un hünerlerini sergilediği bir şova dönüşmüş. 

 

Gizem-korku ögelerinde sınıfı geçen yönetmen, alışık olduğu suç ayağında tökezlemiş. Doğaüstü olayların geçtiği bölümlerde ve finalde izleyiciyi tatmin etse bile, başkarakterin polis olması ve aslında bir soruşturma yürüttüğü gerçeğini bir kenara itmesiyle belki daha büyük bir fırsatı da elinden kaçırmış. Bol malzemesi ile çektiği filmin büyüsüne kapılıp bir noktada kontrolü de yitirmiş. Yine de sonuç olarak son zamanların iyi korku-gerilimlerinden birini sunan Na’nın The Wailing’ini deneyimlemekte fayda var. 

 

Twitter.com/tuzluk_arch

Etiketler:the wailing, film ekimi, eleştiri, güney kore, korku, Hong-jin Na

Beklediğimiz Uzakdoğu korku filmi: Kara Büyü

Güney Kore sinemasının bu yılki asıl bombası, ilk gösterimini Cannes’da yapan ve çok iyi eleştiriler alan korku filmi Kara Büyü (The Wailing/ Goksung), Filmekimi’nde izleyiciyle buluştu.

Her ne kadar korku filmi sınıflandırmasına soksak da Kara Büyü (The Wailing) klasik anlamda bir tür filmi değil. Bir yanıyla birçok Güney Kore filminde olduğu gibi art house sinemayla flört ederken birçok farklı alt türe dahil edebileceğimiz sahneleriyle ilginç bir karışım var karşımızda. Ana eğilim elbette gerilim ve korku ama içinde mizah da var, aksiyon da. Korku türünün farklı alt türlerinden zombi filmlerine de atıf var, şeytan filmlerine ve hayalet hikayelerine de. Kendi halinde küçük bir Güney Kore köyü olan Gokseong’da (ki filmin orijinal adı da bu aslında ve “ağıt”, “inleme” gibi anlamlara da geliyor) geçen film uzun süresine rağmen hiç şüphesiz son yıllarda izlediğimiz en iyi gerilim/korku yapımlarından biri. 

Daha önce The Chaser ve The Yellow Sea adlı filmleriyle adını duyuran Güney Koreli yönetmen Hong-jin Na’nın filmi yağmurlu bir gecede, sabaha karşı titremeye başlayan telefonun sesiyle açılıyor. Bir polisin evindeyiz ve öğreniyoruz ki bir cinayet vakası var. Karısının ve daha da önemlisi annesinin israrları sonucu önce kahvaltı masasına oturan kahramanımız Jong-gu az sonra geç kaldığı için amirlerinden azar işitecektir ama aileyle sofraya oturmak her zaman işe geç kalmaktan daha elzemdir. Yaşamın geleneksel alışkanlıklara göre ilerlediği küçük köyde kimsenin kolay kolay anlamlandıramadığı bir takım kanlı cinayetler işlenmeye başladığında önce mantar zehirlenmesi teorisi ortaya atılır, ama yapılan tahliller bu teoriyi boşa çıkarınca cinayet mahallerinde görülen esrarengiz bir Japonun peşine düşülür. Kimse cinayetleri köyden birinin işlediğine inanmamakta ve bir yabancıyı sorumlu tutmanın kolaycılığına kaçmaktadır. Öte yandan hem Jong-gu korku içinde uyandığı kabuslar görmeye başlayacak, hem de kendi küçük kızı dahil olmak üzere bazı köylülerde salgın bir hastalığın belirtileri görülecektir. Bir türlü aydınlatılamayan vakalar hızla gerçeküstü yorumlamalara yol açarken, Jong-gu’nun karısı kızı için bir şaman çağırmaya karar verir. Şamanın yapacağı bir şeytan çıkarma ayiniyle işler daha da çetrefilleşecek, bir de işin içine hayaletler girince Jong-gu aklını kaçıracak duruma gelecektir.

Hong-jin Na yakın dostlarından bazılarını kaybettiği bir dönemde “Neden bu kadar insan arasından ölenler onlar oldu?” sorusunu sorarak başlamış Kara Büyü’yü oluşturmaya. Gerçekten de filmde ölümle meydana gelen dinsel, metafizik ve hatta batıl düzeyde süregiden bir anlamlandırma çabası var alttan alta. Bu zaman zaman polis memuru Jong-gu tarafından ele alınıyor, zaman zaman da olaylara sonradan dahil olan Hristiyan rahip tarafından ve nihayet şeytan çıkarmak için gelen şaman tarafından. İş rüyaların devreye girmesiyle iyice esrarengiz bir vaziyet alıyor ve köydeki haminnelerin, kaynanaların rüya yorumlarıyla başka bir düzlemde de hem ölüm, hem kötülük, hem de ruhani varlıklara dair anıştırmaların hakim olduğu bir anlatı gündeme geliyor. Bu anlamda filmin ilk bölümlerinde daha güçlü bir biçimde hissedilen mizahi bakışın belki de olan bitenlere dışarıdan bakan ve batıla kulak asmayan modern çağ izleyicisinin bakışıyla örtüştüğünü düşünebiliriz. Ancak sonlara doğru mizahın da bir kenara itilmesiyle tüm güvencesi de elinden alınan izleyici son derece tekinsiz sularda yüzmeye başladığını fark edecek ve deyim yerindeyse imana gelecektir. Bu da kolay bir itiraf olmasa gerek.

Kara Büyü’nün belki de en güzel yanı film bitip de salondan çıktığınızda size sunulan verilerle yaptığınız hesapların bir türlü tutmadığını fark etmeniz. Bu hikayede 2 kere 2 asla 4 etmiyor. Kaç ettiğini de söylemiyor size Hong-jin na, ama siz bir anda “2 nedir”, “4 ne demek” gibi tuhaf ve yarı felsefi sorularla başbaşa kalıyorsunuz. Bunu farklı bir sinema diliyle yapan yönetmenlerin en ünlüsü David Lynch olsa gerek. Salondan büyülenmiş gibi çıktığınız ama kafanızda bir sürü şeyi oturtmakta zorlandığınız filmleri düşünün bir, Lynch değil mi? Ya da Hong-jin Na. Korku sineması geleneğinde her şey çözüme ulaştıktan sonra bile izleyiciyi eve huzursuz göndermek gibi bir alışkanlık vardır malum. Kara Büyü’de de huzursuzluk baki son kertede, ama izleyici kendi kafasında kurduğu çözümlemeyi dahi yeterince rahatlatıcı bulmayacak kanımızca. 

Gerilimi ve temposu son derece ustalıkla dengelenmiş ve yer yer her ikisinin de kreşendo yaparak izleyiciyi diken üstünde oturttuğu bir film Kara Büyü. Ezeli ve ebedi bir kötülük fikrinin çok farklı kılıklarda izleyicinin önüne serildiği filmde esrarengiz hikayenin eksiltilmiş yapısında izleyiciye ciddi bir alan bırakan ama çok sağlam ipuçlarıyla olası yolları da işaret eden Kara Büyü, kolay kolay sarf etmeyeceğimiz dahice nitelemesini fazlasıyla hak ediyor.


nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır