noksan sıfatlardan münezzehtir ne demek / TENZİH - İlişkili Maddeler - TDV İslâm Ansiklopedisi

Noksan Sıfatlardan Münezzehtir Ne Demek

noksan sıfatlardan münezzehtir ne demek


Her hakkı mahfuzdur.TDV İslâm Ansiklopedisi’nin her türlü telif hakkı TDV İslâm Araştırmaları Merkezi’ne ait olup sayılı Kanun hükümlerine tâbidir. TDV İslâm Ansiklopedisi internet sayfalarındaki yazıların bütün olarak elektronik ya da matbu bir ortamda yayımlanması yasaktır; ancak kaynak gösterilmesi (TDV İslâm Ansiklopedisi internet sitesinde yer aldığının ifade edilmesi) ve doğrudan aktif bağlantı verilmesi şartıyla yazılardan kısa bölümler iktibas edilebilir. TDV İslâm Ansiklopedisi internet sayfalarında yer alan resim, fotoğraf, grafik, çizim, cetvel vs. her türlü görüntü malzemesinin başka bir ortamda yayımlanması kesinlikle yasaktır.
TDV İslâm Ansiklopedisi'nden rastgele bir madde okumak ister misiniz?
BAŞKA BİR MADDE GÖSTER
Son Güncellenme:

Münezzeh kelimesiyle eş ve yakın anlamlı olan kelimeler şu şekilde sıralanabilir:
1- Azade 2- Uzak 3- Yüce 4- li

Münezzeh Ne Demek?

Münezzeh günah işlemekten uzak olan, yüce ve ulu demektir. Bu kelime İslami kaynaklarda ve risalelerde, Allah'ın adını yüceltmek ve hamd etmek için kullanılır.

Münezzeh Kelimesinin TDK Sözlük Anlamı Nedir?

TDK'ya göre münezzeh kelimesinin sözlük anlamı uzağında ve ötesinde olandır. Kelime daha çok, kusur ve eksiklik olarak nitelendirilen sıfatlardan uzak olmak manasında kullanılır.

Allah Mekandan ve Zamandan Münezzeh Ne Anlama Gelir?

Allah mekandan ve zamandan münezzeh, onun yüce varlığının bir cisme ihtiyacı olmaması demektir. Çünkü İslam inancına göre Allah, herhangi bir şekle sahip değildir.


Feraid-ül fevaid kitabında diyor ki:

Allahü teâlânın zâti sıfatları altıdır:

1-
Vücud: Ezelden ebede kadar vardır.
2-Kıdem: Varlığının öncesi yoktur, ezelidir.
3-Beka: Varlığının sonu yoktur, ebedidir.
4-Vahdaniyet: Eşi, benzeri ve ortağı yoktur.
5-Kıyam bi-nefsihi: Mekana muhtaç değildir. Madde, mekan yok iken de, o vardı.
6-Muhalefetün lilhavadis: Yarattıklarına yani hiçbir mahluka benzemez.

Allahü teâlânın sübuti sıfatları ise sekizdir:

1-
Hayat: Diridir, hayattadır.
2-İlim: Her şeyi bilicidir.
3-Sem: Her şeyi işiticidir.
4-Basar: Her şeyi görücüdür.
5-Kudret: Her şeye gücü yeter.
6-İrade: Dilediğini yapıcıdır.
7-Kelam: Konuşur.
8-Tekvin: Yaratıcıdır.

Bu sıfatlar Kur’an-ı kerimde de bildirilmiştir. Allahü teâlâ hiçbir mahluka benzemez. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Leyse kemislihi şeyün [Onun benzeri hiçbir şey yoktur].) [Şura 11]

Allahü teâlâ, noksan sıfatlardan münezzehtir, sıfatlarının hepsi kâmildir. Zaten Sübhaneke; Seni noksan sıfatlardan tenzih eder, kemâl sıfatlar ile tavsif ederim demektir. Bir âyet-i kerime meali de şöyledir:
(Sübhanekellahümme [Allah’ım, Seni noksan sıfatlardan tenzih eder, kemâl sıfatlar ile tavsif ederim].) [Yunus 10]

Âyetlerde geçen Sübhanallah, Sübhanehü, sübhanellezi gibi kelimeler. Allah’ın hiçbir noksanı olmadığını, her bakımdan tam mükemmel olduğunu bildirir.

Bir kimse, Allah, oturur, iner çıkar, yürür, eli ayağı vardır derse, Allah’ın bir şeylere muhtaç olduğunu söyleyerek insanlara benzetmiş olur. Müteşabih olan istiva kelimesi, oturmak anlamında kullanılırsa, hâşâ Allah’a noksan sıfat izafe edilmiş olur. Arş’a oturdu demekle de, ikinci bir noksan sıfat daha verilmiş olur. Allah’ın mekana ve oturmaya ihtiyacı olur mu? O yarattıklarına nasıl benzer?

Allah’ı bir mahluk gibi bildiren âyet ve hadisler var. Bunlar müteşabihtir, hiç yorum yapmadan öylece kabul edilir. Allahü teâlânın sıfatlarına aykırı olarak tevil etmek asla caiz olmaz. Nitekim Kur’an-ı kerimde bildiriliyor ki:
(Müteşabih âyetleri, kalblerinde eğrilik olan kimseler, fitne çıkarmak için, kendilerine göre yorumlamaya çalışırlar. Halbuki Onun tevilini ancak Allah bilir. Ulema-i rasihin, ona inandık; hepsi Rabbimiz tarafındadır, derler. Bu inceliği ancak akl-ı selim sahipleri düşünüp anlar.) [Al-i imran 7] (Mevduat-ül-ulum ve Mektubat-ı Rabbani gibi eserlerde müteşabihatı ulema-i rasihin de anlar buyuruluyor.]

Müteşabih bir âyet olan istiva kelimesini oturdu diye yanlış tevil edenlerin kalblerinde eğrilik olduğunu bu âyet-i kerime açıkça bildirmektedir. Allah’ı Arş’a ve oturmaya muhtaç sanmak küfürdür. Hadis-i şerifte de, (Allahü teâlâ her türlü noksandan münezzehtir) buyuruluyor. (Müslim)

Gökleri altı günde yaratmasının hikmetini bilmeyiz. Bir anda da yaratırdı. Çünkü Allahü teâlâ, Ol dediği zaman oluverir. Kur’an-ı kerimde bunu açıkça bildiriyor:

Allah bir şeyin olmasını isterse, kün feyekün [OL]der, o da hemen oluverir. Kün feyekün geçen âyetler. (Bekara , Al-i imran 47, Enam 73, Nahl 40, Meryem 35, Yasin 82, Mümin 68)

Allah’ı neden, nasıl ve niçin tenzih ediyoruz?

Değerli kardeşimiz,

Tenzih; Allah’ın bütün kusurlardan, eksikliklerden uzak bulunduğuna inanmak ve bunu dille söylemektir. Bunun da en maruf şekli “Sübhanallah” demek ve buna kalben de tam anlamıyla iman etmektir.

Bunu yapmamızın sebebi, Allah’ın kendisini bu şekilde tanımlaması ve zatının, isim ve sıfatlarının mutlak mükemmellikte olup her türlü eksiklik ve kusurdan beri olmasıdır.

İnsanların fıtrat dinini ve kitaplarını tahrif ederek ortaya çıkardıkları Hristiyanlık ve Yahudilik gibi diğer bütün dinlerde Allah’a -haşa- bazı eksiklik ve kusurlar atfedilmekte, İslam ise bunun tamamen yanlış bir inanış şekli olduğunu ifade ederek, Müslümanların Allah’ın “Sübhan” olduğundan bir an olsun gaflet etmemeleri için bunu sık sık dile getirmelerini istemektedir.

Ayrıca şu bilgilerin de faydalı olacağını düşünüyoruz:

Tenzih, Allah’ın yaratılmışlık özelliklerinden arınmış olduğuna inanıp, bunu ifade etme anlamında kelam terimidir.

Sözlükte “her türlü kötü ve nahoş şeyden uzak olmak” anlamındaki nezahet kökünden türeyen tenzîh “kusur ve ayıplardan uzaklaştırmak” demektir. Terim olarak “zât-ı ilâhiyyenin âcizlik, eksiklik ve yaratılmışlık özelliklerinden arınmış olduğunu benimseyip ifade etmek” şeklinde tarif edilir. (İbnü’l-Esîr, Nihâye ve Lisânü’l-Arab, “nzh” md.; et-Tarîfat, s. 93)

Sıfat Cenâb-ı Hak için düşünüldüğünde “O’nun zatına nisbet edilen mana” diye tanımlanır. Bu manalarla (mefhum, muhteva) zat arasındaki nisbet olumlu ise “sübûtî sıfatlar”, olumsuz ise “tenzihî / selbî sıfatlar” ortaya çıkar; “Allah bilendir”; “Allah fâni değildir” gibi.

Tenzih, uluhiyet makamıyla bağdaşmayan anlam ve kavramları (nitelikleri) O’ndan nefyetmek veya -mekan / mesafe tasavvuru olmaksızın- uzaklaştırmak, bir anlamda Allah’ın ne olmadığını belirtmektir.

Tenzih, tevhidin başka bir ifadesidir.

Kur'an-ı Kerîm’de nezahet / tenzih kavramı yer almaz. Ancak İslamiyet’in temel ilkesini oluşturan ve birçok kavramla dile getirilen Allah’ın birliği hususu, vahyin temel örgüsünü teşkil eder. Bu bağlamda “mutlak manada yaratılmışlık üstü” anlamına gelen, doksandan fazla ayette ve birçok hadiste görülen tesbih ile bununla aynı manada kullanılan takdis, ulüv (teâlâ) ve tebâreke kavramları zikredilebilir. (Topaloğlu – Çelebi, Kelam Terimleri Sözlüğü, s. )

Kur'an’da ’den fazla yerde geçen şirk kavramı(hadis rivayetleri için bk. Wensinck, Mucem, 3/), ayrıca “küf’” (küfüv) ve “nid” (Kur’an’da çoğul şekli “endâd”) kelimeleri tenzih ilkesini pekiştirir.

Esma-i hüsna içinde yer alan Evvel-Âhir, Bâkī, Alî, Celîl, Mâcid-Mecîd, Vâhid ve Zü’l-celâl isimleri tenzih niteliği taşır.

Yine Kur'an-ı Kerîm’de ’ü aşkın yerde zikredilen ilâh kelimesi, nefiy edatı veya ifadesiyle (“lâ ilâhe illâ hû”) Cenâb-ı Hakk’ı şeriki bulunmaktan tenzih eder (Aynı mahiyetteki hadis rivayetleri için bk. a.g.e., I, )

İslâm alimleri tenzihe yönelik birçok ilâhî beyan içinden, “Hiçbir şey O’nun benzeri değildir.” mealindeki ayeti (Şura 42/11) esas alarak tenzihî/selbî sıfatları ittifakla kabul etmiştir.

Selef âlimleri zahirî manaları bakımından teşbihi andıran haberî sıfatları tevil etmediklerini ileri sürmüşlerse de “yed, vech, ayn” gibi kelimelerin lafzî/beşerî muhtevalarını da (el, yüz, göz) zat-ı ilahiyeye nisbet etmemiş, böylece icmali teville yetinmiş, dolayısıyla tenzih ilkesini korumuştur.

Ebu Mansur el-Matürîdî, tenzihte aşırı davrananlara atıfta bulunarak, Allah’ın zatına sıfat veya isim nisbet etmenin benzeşmeye yol açmadığını söylemiştir. Çünkü insanlar duyulur alemdeki algı mekanizmasının dışında herhangi bir idrak imkanına sahip değildir. Binaenaleyh zât-ı ilahiye hakkında naslarda yer alan beyanları ancak bu idrak çerçevesinde anlayabilir. Fakat aynı naslar hiçbir şeyin Allah’a benzemediğini vurgulu ifadelerle defalarca tekrarlamaktadır. Böylece kişi, tevhid ilkesini tenzih çerçevesinde zatın ispatı ve ispat çerçevesinde teşbihin nefyi gibi bir zihin fonksiyonu icra etmektedir.(Kitabü’t-Tevḥîd, s. ).

Tenzihî (selbî) sıfatlar sayılamayacak kadar çoktur. Ne kadar acizlik, eksiklik ve yaratılmışlık özelliği varsa o kadar tenzih konusu mevcuttur. Ancak eğitim ve öğretimde kolaylık sağlamak, yazılacak eserlerin planı konusunda bir bütünlük oluşturmak amacıyla kelam alimleri bunlar arasından altı temel konu seçmiştir:

- Vücûd “yokluğu düşünülmemek”
- Kıdem “varlığının başlangıcı olmamak”
- Bekā “varlığının sonu olmamak”
- Muhâlefetün li’l-havâdis “yaratılmışlara benzememek”
- Kıyâm bi-nefsihî “varlığı için başkasına ihtiyaç duymamak”
- Vahdâniyyet “şeriki bulunmamak.”

Akaid ve kelâm kitaplarında tenzihî sıfatlar hakkında bazı ifadelerin kullanılması bir gelenek halini almıştır:

- Allah araz, cisim ve cevher olmadığı gibi herhangi bir şekle bürünmüş veya sınırlandırılmış da değildir.

- Yine O kemiyet ve hacimden, basit ve birleşik olmaktan münezzehtir, sonlu değildir.

- Allah Teâlâ mahiyet ve keyfiyetle nitelendirilemez. O mekân tutmaz, üzerinden zaman geçmez.

- Hiçbir şey O’na benzemez, hiçbir şey O’nun ilim ve kudretinin dışında kalmaz (Nesefî, Akaid, s. 31 vd.)

İlave bilgi için tıklayınız:

- TENZÎHÎ SIFATLAR

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir