anksiyete tiki / Anksiyete Nedir? Tanı ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Anksiyete Tiki

anksiyete tiki

Yüksek İşlevli Anksiyete Olabileceğinizi Gösteren 11 İşaret

Anksiyete bozukluğu söz konusu olduğunda insanın aklına kaygı ve stresli, panik halinde olan insanlar geliyor. Fakat anksiyete bozukluğunun belirtileri her zaman aynı olmuyor. Anksiyete bozukluğu dışarıdan hissedilmeyebilir ama kişi içinde sürekli anksiyete hissiyle boğuşuyor olabilir. Yüksek İşlevli Anksiyete Bozukluğu olarak adlandırılan bu durumu yaşayan kişi, günlük hayatına devam edebilir. Dışarıdan bakıldığında kişide herhangi bir problem görülmeyebilir hatta çok sakin bir izlenim yaratabilir. Fakat bu tip anksiyete bozukluğunda kişide sinir kaynaklı tikler, ellerde titreme, mükemmelliyetçilik, kontrolcü davranışlar, üstün başarı gibi içsel belirtiler görülür. 

Uzmanlara göre yüksek işlevli anksiyete bozukluğunuz olabileceğini gösteren 11 işaret;

1. Uyumakta zorluk mu çekiyorsunuz?

Her ne kadar sakin ve kontrollü görünseniz de yüksek işlevli anksiyete bozukluğunda bastırılmış anksiyete belirtileri kendisini uyku problemleriyle belli edebilir. Anksiyetenin bu tipinde kişiler uykuya dalmakta zorlanabilir ya da kesintisiz, sağlıklı ve kaliteli bir uyku geçirmekten mahrum kalabilir.

2. Kontrolcü davranışlarınızı engelleyemiyor musunuz?

Gün içinde sürekli devam eden gizli anksiyete hissi nedeniyle kontrolcü davranışlar sergiliyor olabilirsiniz. Anksiyeteye bağlı problem yaşayan kişilerde kontrolcü davranışlar bilinçaltında ileride karşılaşabilecek ön görülemeyen değişikliklere karşı kontrol hissi sağlar.

3. Elinizi attığınız her şeyin mükemmel olmasını mı bekliyorsunuz?

Yüksek işlevli anksiyete bozukluğunun en belirgin işaretlerinden biri de mükemmelliğe duyulan bitmeyen açlıktır. Bu tür bir anksiyete bozukluğu yaşayan kişiler; iş yerinde, kişisel ilişkilerinde hatta çevrelerindeki insanların görüntüleriyle ilgili bile gerçek dışı bir mükemmellik beklentisi içinde olabilirler.

4. Dinlenmek sizin için imkansız mı?

Zaman zaman dinlenmek, kendimize zaman ayırmak en büyük ihtiyaçlarımızdan biridir. Ancak zihninizde düşünceleriniz ışık hızıyla dolaşırken bunu yapmak çok da kolay olmayabilir. Düşük seviyeli ancak sürekli devam eden bir anksiyete ile yaşayan kişiler kendilerini gerek iş yerinde gerekse de ev yaşamlarında sürekli meşgul tutma ihtiyacı hissettikleri için dinlenmek ve rahatlamak oldukça zor olabilir.

5. Fiziksel ağrılarınız mı var?

Anskiyete yalnızca mental sağlığınızı değil fiziksel sağlığınızı da etkileyebilir. Boyun, omuz bölgesinde sürekli ağrı şikayetinin olması, midede geçmeyen bir düğümlenme hissi yüksek işlevli anksiyete bozukluğunun en belirgin fiziksel belirtilerindendir. Detaylı bilgi için "Anksiyete'nin göz ardı etmemeniz gereken fiziksel belirtileri" yazımızı inceleyebilirsiniz.

6. Kendinize Karşı Fazla mı Acımasızsınız?

Yüksek işlevli anksiyete bozukluğunda anksiyetenin en büyük silahlarından biri kendinize karşı gereğinden fazla acımasız olmanız ve negatif eleştirilerle sürekli kendinize yüklenmenizdir. Zamanla kendinize karşı kullandığınız bu negatif dil bir obsesyon halini alarak yıkıcı sonuçlara zemin hazırlayabilir.

7. Her şeyde bir garanti mi arıyorsunuz?

Yüksek işlevli anksiyete bozukluğu yaşayan kişiler rasyonel düşünebilmek için genellikle çevrelerinin yardımına ihtiyaç duyarlar. Bu durumdaki çoğu kişi irrasyonel korku ve düşüncelerinin hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğine, bunun mümkün olmadığına dair garanti arayışı içindedir.

8. Tik halini alan davranışlarınız mı var?

Tırnak yemek, yüzü çekiştirmek, dudakları çiğnemek, sürekli ayak sallamak gibi davranışlar anksiyetenin neden olduğu gerginliği azaltmanın bir yolu olarak görülür ve zamanla tik halini alabilir.

9. İnsanlar sizi çözmekte zorlanıyorlar mı?

Tipik anksiyete davranışları göstermiyor olmanız, hatta dışarıdan bakıldığında “yıkılmaz” bir duruş sergilemeniz çevrenizdeki insanların sizi tanımasını zorlaştırabilir. Ancak gerçek duygularınızı sürekli bastırmak zaman zaman istenmeyen duygu patlamaları yaşamanıza neden olabilir.

seafoodplus.info’da alanında uzman psikologlarımız ile yapacağınız online terapi seansları duygularınızı bastırmadan çözümlemenize ve rahat bir nefes almanıza yardımcı olabilir.

Düşüncelerinizden kaçmaya mı çalışıyorsunuz?

"Anskiyete'nin inanmanızı istediği 10 yalan" yazımızda da bahsettiğimiz gibi anksiyetenin neden olduğu rahatsız edici düşünceler nedeniyle birçok kişi günlük aktivitelerine odaklanmakta zorluk çeker. Bu nedenle bu kaygı verici düşüncelerden mümkün olduğunca kaçmaya çalışırlar. Her ne kadar bu yöntem bir süre için işe yarasa da yüksek işlevli anksiyetenin neden olduğu bu düşünceler mutlaka geri gelir!

Kötü alışkanlıklar mı edindiniz?

Stres seviyenizi azaltmak, biraz olsun rahatlayabilmek için her gün alkol almak bir anksiyete bozukluğunuz olabileceğini gösteren kuvvetli işaretlerden biridir. Psychiatric Times’a göre anksiyete bozuklukları ilaç ve alkol gibi bağımlılıklar için ciddi bir risk faktörüdür.

Anksiyete hakkında çok daha detaylı bilgi edinmek isterseniz Anksiyete (Kaygı) Nedir? adlı yazımızı okumanızı öneririz. 

Eğer anksiyete bozukluğu yaşadığınızı düşünüyorsanız, online psikologlarımız size bu konuda yol gösterebilir ve daha mutlu olmanızı sağlayabilirler. İster bilgisayarınızdan video chat yoluyla, ister telefonunuzdan konuşarak evinizin rahatlığında ve 1 dakika içinde online psikolojik destek alabilir ve ruh sağlığınızı dengeleyebilirsiniz.

 

Online psikologları görmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Tarih :
Yazar :

ANKSİYETE

Sıkıntı, bunaltı, endişe, kaygı dilimizde anksiyete karşılığı olarak kullanılan sözcüklerdir.

Hastalar bu durumu "kötü bir şey olacakmış hissi", “sürekli bir tedirginlik, "rahatsız edici bir endişe hali" ya da "nedensiz bir korku" şeklinde ifade ederler.

Psikiyatrik açıdan anksiyete; bedensel belirtilerin de eşlik ettiği, normal dışı, nedensiz bir tedirginlik ve korku hali diye tanımlanabilir. Kişi huzursuzdur, kötü bir şey olacağından endişe etmektedir, ancak bu durumu açıklayacak nesnel bir tehlike ya da tehdit kaynağı gösteremez.

Anksiyete, korkuya benzer bir duygu olmakla birlikte, anksiyeteyi ortaya çıkaran uyaran korkudaki kadar net değildir. Korku, güvenliği tehdit eden ya da etmesi olası bir tehlike karşısında gösterilen tepkidir. Korkunun aşırı olmasına ise fobi denmektedir.

Normal Anksiyete

         Anksiyete sık yaşanan bir duygudur ve her zaman bir hastalık belirtisi değildir.  Okulun ilk gününde, özel biri ile yaşanan ilk görüşmede ya da yeni ve değişik bir etkinliğin başlangıcında anksiyete duyulması normaldir.

Normal anksiyetenin organizmayı uyarıcı, koruyucu ve motive edici özellikleri vardır.

Anksiyetenin uyarıcı rolü: Kişinin yaralanma, acı, cezalandırılma, ayrılık, düş kırıklığı gibi durumlara karşı kendisini hazırlamasını sağlar.

Anksiyetenin koruyucu rolü: Tedbir almayı ve eğer olumsuzluklar yaşanırsa daha kolay atlatmayı sağlar.

Anksiyetenin motive edici rolü: Başarısız olma endişesi nedeniyle daha çok çalışmaya sevk eder.

Anormal Anksiyete

  • Uyaranın şiddeti ile ortaya çıkan anksiyete uyumlu değilse, örneğin; basit bir günlük olay aşırı heyecan yaratıyorsa,
  • Anksiyete zamanla azalmak yerine değişmiyor ya da şiddetleniyorsa, örneğin; ilk sınavlarda yaşanan heyecan, defalarca sınav deneyimine rağmen zamanla azalmıyor ya da giderek şiddetleniyorsa,
  • Anksiyete ağırlıklı olarak fiziksel belirtilerle kendini gösteriyorsa, örneğin; çarpıntı, yorgunluk, baş ağrısı gibi belirtiler gözleniyorsa,
  • Anksiyeteye katlanılamıyor ve işlevsellik bozuluyorsa, örneğin; yaşanan belirtiler nedeniyle yaşam kalitesi bozulmuş ve kişinin verimi düşmüş ise,
  • Kişi kendi, kendini tedaviye çalışıyorsa, örneğin; sıkıntı gidermek için alkole başvuruyor ya da kendi başına ilaç kullanıyor ise anksiyete anormal hale gelmiş demektir. Tedavi gerektirir bir psikiyatrik bozukluktan şüphelenilmelidir.

Anksiyetenin belirtileri

Anksiyetenin klinik belirtileri 4 grupta toplanır.

1)Psişik Belirtiler: Hafif bir sıkıntı ya da sinirli olma halinden, şiddetli bir kontrolünü kaybetme, çıldırma ya da ölüm korkusuna kadar uzanan geniş bir yelpazede yer alan belirtilerdir. İç sıkıntısı, kötü bir şey olacakmış hissi, sinirlilik, huzursuzluk, gelecekle ilgili endişeli beklentiler, olayların hep kötü yönlerini görme, karamsarlık, kontrolünü ya da yaşamı kaybetme korkusu anksiyete durumlarında sık rastlanan belirtilerdir.

2)Fiziksel Belirtiler: Aşağıda anksiyetenin sistemlere göre fiziksel belirti dağılımı gösterilmiştir.

KALP-DAMAR SİSTEMİ

Nabız artışı, çarpıntı hissi, göğüs ağrısı, baygınlık hissi

KAS-İSKELET SİSTEMİ       

Baş, bel, sırt, karın ağrıları, sızı, seğirme, sertlik, ürperme, yorgunluk

NÖROLOJİK SİSTEM

Baş dönmesi, uyuşmalar, görme bulanıklığı, titreme,

GASTROİNTESTİNAL SİSTEM

Yutma güçlüğü, karın ağrısı, bulantı, barsak huzursuzluğu, ishal, kabızlık

GENİTO-ÜRİNER SİSTEM

Sık idrar, sıkışma hissi, cinsel bozukluk, adet sorunları

OTONOM SİNİR SİSTEMİ

Ağız kuruması, terleme, baş ağrısı, ateş basması, ellerin buz gibi olması

SOLUNUM SİSTEMİ

Göğüste basınç hissi, soluğun kesilmesi, soluğun yetmeme hissi, iç çekme, nefes darlığı, sık nefes alıp verme

3)Bilişsel Belirtiler: Kişinin kendisini ya da dış dünyayı acayip olarak algılaması, yer, zaman, kişilerle ilgili yanılsamalar, olaylarla ilgili yanlış yorumlar, konsantrasyon bozukluğu ve hatırlama güçlüğü anksiyete durumlarında ortaya çıkan bilişsel belirtilerdir.

4) Davranışa Ait Belirtiler: Sıkıntı veren ortamlardan kaçınma, yaşanan sıkıntıyı ileri sürerek işi bırakma, ortam değiştirme gibi yaşma tarzında radikal değişiklikler  ya da öfke atakları anksiyete durumlarında en sık karşımıza çıkan davranış bozukluklarıdır.

Bu belirtiler birçok bedensel hastalıkta da ortaya çıkabildiği için, görüldükleri her durumun psikiyatrik bir sorun olduğunu söylemek doğru değildir. Önemli olan bu belirtilerin psikiyatrik bozukluklarda da ortaya çıkabileceğini akılda tutmaktır.

Baş dönmesi, çarpıntı gibi fiziksel belirtileri olanlar, bunlara neden olacak bedensel bir hastalıklarının olmadığı birçok araştırma ile kanıtlanmış olmasına rağmen, yine de bu yakınmaların psikolojik olabileceğini kabullenmekte güçlük çekebilirler. Bu nedenle de psikiyatrik başvuru ve tedaviye olumsuz bakabilirler.

Eğer;

  • Yukarıda belirtilen belirtilere sahipseniz,
  • Yeteri kadar araştırmaya rağmen bedensel bir hastalık teşhis edilemiyor ise,
  • Birçok tedavi denenmesine karşın yakınmalarınız geçmiyor ise, bir psikiyatriste başvurmanızda yarar olabilir.

ÖRNEK OLGULAR

Olgu 1: 58 yaşında, kadın, evli 3 çocuklu, ev hanımı. Üşüme, titreme, baş dönmesi, çabuk sinirlenme ve unutkanlıktan yakınıyor. Yakınmalarının yıllardır var olduğunu ifade ediyor. Sık sık doktora başvurduğunu, birçok tetkik ve tedavi uyguladığını ancak herhangi bir bedensel hastalık teşhis edilemediğini, yakınmalarının geçmediğini, hatta giderek şiddetlendiğini söylüyor. Yakınları, hastanın hiçbir iş yapamadığını, sürekli olarak hastalığından bahsettiğini, defalarca doktora götürmelerine karşın bir sonuç elde edemediklerini belirterek, ne yapacaklarını şaşırdıklarını belirtiyor.

Hastanın tıbbi tetkikleri ve tedavileri incelendi ve yakınmalarının anksiyete belirtileri ile uyumlu olduğu sonucuna ulaşıldı. Hasta tedavinin gereklerini yerine getirdi. 6 ayın sonunda hasta, zaman zaman yakınmaları olsa bile, eskiye oranla kendisini çok daha iyi hissettiğini ve günlük işlevlerini rahatlıkla yerine getirebildiğini ifade etti. Yakınları, hastanın kendi anlattığından çok daha iyi durumda olduğunu belirtti.

Olgu 2: 23 yaşında, özel bir şirkette çalışan, bekar, erkek hasta. 3 ay kadar önce şiddetli bir baş dönmesi yaşadığını ve sonrasında tomografi dahil bir çok tetkik yaptırdığını ve farklı branşlardan birçok doktora başvurduğunu ifade ediyor. Yakınmalarının düzelmediğini, hatta arttığını ve yaşam kalitesinin çok bozulduğunu, işine bile gitmekte zorlandığını söylüyor. Herhangi bir tıbbi neden bulunamadığını, psikiyatriste başvurmasının önerildiğini ancak psikiyatrik bir sorunu olduğunu düşünmediğini belirtiyor.

Hastanın yakınmalarının bir anksiyete bozukluğu ile ilişkili olduğu teşhis edildi ve tedavi önerilerinde bulunuldu. İki ay içerisinde yakınmalarda gerileme oldu, hastanın tıbbi harcamaları ve tedavi arayışları sona erdi. İş performansı normale döndü.

Olgu 3: M.N. 63 yaşında, ilkokul mezunu, 4 çocuklu, ev hanımı. Yıllardır bir teşhis konamayan ve iyileşmeyen baş ağrısı yakınması var. Sorulduğunda unutkanlık, uyku sorunları, çarpıntı, nefes almakta güçlük, çabuk yorulma yakınmalarının da olduğunu belirtiyor.

Tıbbi geçmişi değerlendirildiğinde, baş ağrısının olası tüm nedenlerinin araştırıldığı görüldü. Yakınmalarının anksiyete belirtileri olabileceği sonucuna varıldı. Hasta psikiyatrik tanıya katılmadı, tedavi önerilerini uygun bulmadı. Psikiyatrik bir bozukluğa sahip olabileceği olasılığını göz önünde bulundurması önerilerek görüşme sonlandırıldı. Sonuç bilinmiyor.

Mart

Ana Menü / Başa Dön


Yorumlar- Yorum Yaz

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir