doğum kaç haftada gerçekleşir / Doğum Hakkında Bilinmesi Gereken Tüm Detaylar - Medicana Sağlık Grubu

Doğum Kaç Haftada Gerçekleşir

doğum kaç haftada gerçekleşir

Erken Doğum Riski

Zamanında gerçekleşen bir doğum, sağlıklı bir bebek doğurmak, annenin doğum sırasında ve sonrasında sağlığını korumak tüm ebeveynlerin doğuma dair temel istekleridir. Ancak yaşamın her alanında olduğu gibi gebelikte de işler her zaman planlandığı ya da düşünüldüğü gibi gitmeyebilir. Beraberinde çeşitli riskler getiren erken doğum da bu ani gelişen durumlardan biri. Ortalama her 10 gebelikten birinde bebek erken dünyaya geliyor.


Erken Doğum Kaçıncı Haftada Olur?

Gebeliğin 20’nci haftadan sonra, 37’nci haftadan önce doğumla sonuçlanmasına erken doğum adı verilir. Doğum şekli ister sezaryen ister vajinal yolla olsun fark etmez, hafta aralığı önemli. Erken doğumla sonuçlanan gebeliklerin üçte biri 34’üncü haftadan önce gerçekleşir. Bu grupta, prematüre kaynaklı sorunlar önem kazanır. Doğum sonrasında erken doğan bebeğin karşılaştığı sorunlar, gebelik haftası kadar doğum ağırlığı ile de ilişkili.

Erken Doğum Neden Olur?

Erken doğumların bazıları kendiliğinden olur. Bazıları ise anne veya anne karnındaki bebeğin sağlığı nedeni ile beklenen zamandan önce hekimlerin müdahalesi ile gerçekleşir. Daha önceki gebeliğin erken doğumla sonuçlanması, rahim ağzı yetersizliği, rahim ağzına yapılan cerrahi girişimler, gebelikte gerçekleştirilen cerrahi girişimler, kanamalar, tedavi edilmeyen alt genital kanal veya idrar yolu enfeksiyonları, sigara içme, rahime ait yapısal anomaliler, çoğul gebelikler, anemi, gebelik arasının kısa olması, yoğun fiziksel aktivite başlıca risk faktörleri arasında yer alır. Annenin hipertansiyonu, diyabet hastalığı, erken su gelmesi, anne karnındaki bebeğin büyümesinin ve iyilik halinin bozulması ise tıbben doğumun erken gerçekleştirilmesinin nedenleri arasında yer alır.

Hamilelikte Erken Doğum Belirtileri

Düzenli ve şiddeti giderek artan periyodik ağrılar, özellikle rahmin tepe noktasında olan sertleşme ve gevşemeler başlıca erken doğum belirtileri arasında yer alır. Dinlenmekle veya bazen hareketle düzelmeyen periyodik ağrıların, giderek aralıkları kısalan ağrıların, erken doğum ağrıları ve rahim kasılmaları olarak değerlendirilmesi ve kadın hastalıkları ve doğum uzmanına başvurulması gerekir.

Erken Doğum Riski Önceden Tespit Edilebilir

Risk faktörü taşıyan gebelerde, gebeliğin 16 ile 24’üncü haftaları arasında ultrasonografi ile serviks (rahim ağzı uzunluğu) uzunluğu ölçülmesi ile erken doğum riski önceden tespit edilebilir. Bunun dışında önceki gebeliğinde erken doğum yapmış kişiler en baştan yüksek risk grubu kabul edilir. Çoğul gebeliklerde rahim ağzı uzunluğu ölçümü standart bir prosedür olmasa da yapılabilir.

Erken Doğum Önlenebilir

Yüksek risk grubu içine giren ve rahim ağzında kısalma izlenen veya kısa olarak ölçülen gebelerde bazı ilaç tedavileri uygulanabilir. Bu konuda öykü, muayene, ultrasonografide rahim ağzı uzunluğu kriter olarak alınır. İlaç tedavisi uygulanan gebelerde erken doğum riski azaltılabilir veya gebelik süreci içinde ciddi süre kazanımları olabilir. Rahim ağzı yetersizliği düşünülen tek gebeliklerde (önceki gebeliklerdeki kayıp haftaları göz önüne alınarak) seçilmiş hasta grubunda rahim ağzına dikiş konması 14’üncü haftadan itibaren düşünülür. Ancak bu grup gebe küçük bir yüzdeyi teşkil ettiğinden dikkatli hasta seçimi yapılması gerekir.

Erken Doğum Yapanlar Bu Hafta Kritik

24’üncü hafta altı olan çok düşük ağırlıklı bebekler veya ekstrem prematüre denen grupta hayatta kalma ve prematüriteye bağlı sorunların oranı çok yüksek olur. Hayatta kalabilme sınırı dünya üzerinde ülke ve merkezler arasında farklılık gösterebilir. Hayatta kalma adına bakıldığında bebeğin doğum ağırlığının gr ve üzeri olduğu grupta sonuçlar daha iyi olur. Özellikle 30’uncu gebelik haftasına kadar olan dönemde bebeğin anne karnında geçirdiği her gün başına hayatta kalma şansı yüzde 2 artar. Erken doğan bir bebekte neden erken doğumun olduğu, doğuma kadar geçen sürede uygulanan tedaviler, hayatta kalma ve ciddi sağlık sorunları ile karşılaşma oranlarını etkiler. Erken doğan bebeklerde özellikle 30’uncu haftanın altında; yeni doğanın solunum sıkıntısı, bağırsak sorunları, beyin içine kanama, prematürenin görme sorunları, kronik akciğer sorunları ile daha çok karşılaşılır.

Yenidoğanlar Üzerindeki Erken Doğum Tehdidi

Yenidoğan can kayıplarında erken doğum ve düşük doğum ağırlığının katkısı çok büyük. Bu nedenle bu sorunları önlemenin yolu erken doğum için risk grubu olanları belirleyip zamanında önlem almaktan geçer. Erken doğumu önlemek, prematüre doğan bir yeni doğanın sorunlarını tedavi etmekten çok daha kolay olur.

Erken Doğum ile ilgili Hurafeler

Toplumda yaygın bilinen erken doğum hurafelerinden bazıları şöyle:

  • 7 aylık doğan bebek ölür, 6 aylık bebek yaşar.
  • Risk faktörü bulunmayan hastaların günlük yaşamlarına devam etmeleri doğumun zamanından önce olmasına sebep olur.
  • Kız bebek erken doğar, erkek bebek geç. Bu yüzden kız bebeğe hamile isen erken doğurursun.
  • Cinsel birliktelik bebeğin erken doğmasına sebep olur.

Erken Doğum İçin Dikkat!

Erken doğum riskiniz varsa doğumunuzu tam donanımlı bir yenidoğan yoğun bakım ünitesi olan ve 7 gün 24 saat prensibi ile çalışan bir hastanede planlamanız büyük önem taşır.

*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.

RANDEVU AL  

Doğum Hakkında Bilinmesi Gereken T&#;m Detaylar

Pek çok ailenin en büyük isteklerinden biri olan çocuk sahibi olmak heyecan verici bir süreç olduğu kadar aynı zamanda dikkat edilmesi gereken bir dönemdir. Hamile kaldıktan sonra bebeğin ne zaman dünyaya geleceğini merak eden anne adaylarının aklında doğum şekilleriyle ilgili de pek çok soru bulunur. Genel anlamda normal doğum tavsiye edilen doğum şekli olsa da bazı durumlarda sezaryen de hayat kurtarıcı bir operasyon olabilir. Bu makalemizde doğum çeşitlerinin detaylarını öğrenebileceğiniz gibi, annelerin 9 ay hamilelik boyunca, doğum sırasında ve sonrasında yapması gerekenleri inceleyebilir ve bu bilgileri kullanarak rahat bir hamilelik süreci geçirebilirsiniz.

Doğum Çeşitleri Nelerdir?

Hamilelik haberini alan anneler, bebeğin sağlıklı gelişiminin yanı sıra nasıl doğum yapacağını da sürecin en başından itibaren düşünmeye başlar. İlk haftalarda doğum şekli gerek bebek gerekse de annenin anatomisine göre tam olarak belli olmasa da ilerleyen haftalarda ailelerin ve annelerin farklı doğum çeşitleri arasında tercih yapması mümkün olacaktır. Normal doğumun dışında, annelerin duyacakları doğum sancısını en aza indirmek ve daha kolay bir doğum olması için zamanla farklı teknikler geliştirilmiştir. Bu doğum çeşitleri arasında en çok tercih edilenler ise sezaryen ve suda doğum yöntemleridir.

Normal Doğum

Yüzyıllardır kullanılan bir doğum şekli olan normal doğum, doğal doğum olarak da adlandırılır. İlaç, ağrı kesici ve hiçbir tıbbi müdahale olmadan gerçekleştirilen bu doğumda ilk olarak rahimde kasılmaların başladığı görülür. Kasılmalar sonucunda bebeğin vajinal yoldan çıkışı ile gerçekleşen normal doğum hamileliğin 37 ila haftaları arasında gerçekleşmektedir.

Normal doğum, üç aşamada gerçekleşir. İlk aşamada rahimde kasılmalar görülür. 10 ila 15 dakikada bir gelen bu kasılmalar yaklaşık saat sürebilir. Bu aşamada rahim ağzının cm açılması beklenir. Zaman geçtikçe kasılma şiddeti arttığı gibi, kasılmaların hissedildiği dakika aralığı da dakikaya kadar düşebilir. 2. aşama ise bebeğin doğduğu aşamadır. Bu aşama annenin itme ve ıkınma hareketleriyle birlikte bebeğin vajinal yoldan çıkışı şeklinde kısa bir sürede sonlanabileceği gibi, bu aşama, bazı durumlarda birkaç saat sürebilir. 3. aşama olan son aşamada ise plasenta rahimden ayrılır.

Doğum konusunda kendine güvenen ve sancı ile baş edebileceğine inanan çoğu kadının sezaryen gerektiren bazı istisnai durumlar haricinde tercih ettiği normal doğumun birçok avantajı bulunmaktadır. Öncelikle annelik duygusunu hamilelik haberi ile deneyimlemeye başlayan kadınlar, doğum tecrübesini başından sonuna kadar yaşamak ister. İlaç kullanılmadığı için uyuşukluk hissi yaşamayan anneler uyanıklık durumunda bebeğin doğduğu andan itibaren onunla sıkı bir bağ kurma şansı yakalar.

Normal doğum yapan kadınların vücutlarında doğum sırasında ağrı kesici verilen kadınlara oranla daha fazla endorfin salgılanır. Bu da annelerin daha çabuk normal hayatına dönmesini sağlar. Aynı zamanda, normal doğum yapan kadınlarda sezaryen gibi diğer yöntemlerle doğum yapanlara oranla doğum sonrasında daha az ağrı şikayeti olduğu görülmektedir.

Sezaryen Doğum

Sezaryen doğum, normal doğumun riskli olduğu durumlarda kullanılan doğum yöntemlerinden biridir. Anne adayına spinal, epidural veya genel anestezi uygulanarak yapılan sezaryen doğumda anne karnına ve rahmine kesi atılmasından dolayı, bu yöntem cerrahi bir müdahale olarak değerlendirilmektedir.

Sezaryen doğum, genel olarak normal doğumun güvenle tamamlanmasının mümkün olmadığı vakalarda tercih edilmektedir. Anne veya bebeği tehdit eden bir durum tespit edildiğinde tıbbi müdahalenin getirdiği riskler de göz önüne alınarak sezaryen doğuma başvurulmalıdır. Risk teşkil eden bu durumlar arasında bebeğin doğum için ideal pozisyonda olmaması, bebeğin ideal ölçülerden daha büyük olması, plasentanın erkenden ayrılması, bebeğin kalp atışlarının düşük olması ve ilk gebeliğin 35 yaşından sonra olması gibi durumlar yer alır. Anne adayının psikolojisinin normal doğumu veya doğum sancısını kaldırabilecek güçte olmaması da sezaryen doğumun tercih edilmesinin sebepleri arasında sayılabilir.

Sezaryen, özellikle Türkiye’de normal doğumdan sonra en sık tercih edilen doğum şekli hâline gelmiştir. yılının doğum verilerine göre her çocuktan 53’ü sezaryen ile dünyaya gelmektedir. Ancak, Sağlık Bakanlığı ve diğer pek çok uzman, sezaryen doğumun sadece normal doğumun mümkün olmadığı istisnai durumlarda tercih edilmesi gerektiğini belirtmektedir. Sadece ülkemizde değil birçok ülkede de kadınlar, normal doğuma teşvik edilmektedir. Örneğin, Amerikan Jinekoloji ve Obstetri Birliği’nin (ACOG) yılında yaptığı açıklamada haftadan önce isteğe bağlı sezaryen doğum yapılmasının kabul edilen bir durum olmadığı belirtilmiştir.

Anne adayları, sezaryen doğumda normal doğumdaki kadar ağrı ve acı çekmez. Ancak, sezaryen doğumun dezavantajları normal doğuma göre çok daha fazladır. Öncelikle, sezaryen doğumda anestezi gerekli olduğu için anne, vücudunda uyuşukluk hisseder ve dolayısıyla normal doğumun vermiş olduğu hissi yaşayamaz. Karın katları kesi ile tek tek açıldığı için annenin doğumdan sonra iyileşme süreci normal doğuma göre daha uzundur. Bu durum hem hastanede kalış süresini uzatabilir hem de annenin bebekle kuracağı yakın teması da olumsuz yönde etkileyebilir. Ayrıca, sezaryen doğum cerrahi bir müdahale olduğu için her ameliyatta yaşanabilecek riskler bu ameliyatta da bulunmaktadır. Normal doğumun bir diğer avantajı ise normal doğumda bebeğin akciğerdeki sıvıyı daha kolay atmasıdır. Sezaryen doğumda bu süreç daha uzun sürebileceğinden, bebekte geçici solunum problemleri görülebilir.

Anne ve bebek sağlığını tehdit eden bir durumun olduğu vakalarda, sezaryen doğum hayat kurtarıcı bir operasyona dönüşmektedir. Ancak, acil müdahale gerektirmeyen durumlarda sadece annenin değil doktorun da bu konuda görüşüne başvurulmalı, şartlar normal doğum için uygun değilse sezaryen tercih edilmeli ve süreç hakkında detaylı bilgi alınmalıdır.

Suda Doğum

Suda doğum, özellikle son yıllarda sıkça tercih edilmeye başlanan bir doğum şeklidir. Normal doğuma alternatif olarak görülen bu doğum şeklinde anne, derecelik ılık bir suyun içerisinde doğumu gerçekleştirir. Ilık su, anneye rahatlatıcı etki kazandırdığından bu doğum şeklinde ağrı kesici veya suni sancıya gerek duyulmaz. Dolayısıyla, suda doğumun normal doğuma benzer bir doğum şekli olduğu söylenebilir.

Ayrıca, doğum sırasında salgılanan endorfin hormonunun su içerisinde daha fazla salgılandığı kanıtlanmış bir gerçektir. Annenin gevşemesini ve daha rahat bir doğum yapmasını sağlayan bu hormon stres ve kaygı düzeyini de azaltır. Suda doğum sayesinde, aynı zamanda, bebek, 9 ay geçirdiği anne karnındaki sudan çıkıp başka bir su ortamına geçer ve bu da bebeğin şoka girmesini önler. Ancak, bu gibi sebeplerle oldukça tercih edilen suda doğumun uygulanamayacağı bazı durumlar da bulunmaktadır. Örneğin, erken doğum, bebeğin ters gelmesi, ikiz gebelik, aşırı kanama, genital uçuk gibi durumlarda suda doğum yapılamamaktadır. Bunun yanı sıra, genel olarak suda doğum ikinci ya da üçüncü doğumlarda tavsiye edilmektedir.

Suda doğumda; doğumu yaptıracak olan doktor ve ekibinin deneyimli olmasına, ortamın steril olmasına ve acil bir durumda sudan çıkışın hızlı ve etkili bir şekilde yapılabilecek olmasına dikkat edilmelidir.

Doğum Ne Zaman Gerçekleşir?

Zamanında doğum, bebeğin gelişimini tamamlamasının ardından 37 ila haftalar arasında gerçekleşmektedir. Bebeğin dünyaya geleceği zaman, annede rahim kasılmaları ve düzenli sancılar başlar. Bazen nişan gelişi ( rahim ağzındaki kanlı mıkuslu tıkacın atılması) ve su gelişide doğumun habercisi olan durumlardır.  Bu belirtiler ortaya çıktığı anda anne adayının doktoruna ulaşmalı ve onun yönlendirmesine göre hastaneye gitmelidir.

Bebek Kaç Haftada Dünyaya Gelir?

Anne adayları, hamile kaldıklarını öğrendikten sonra bebeğin hamileliğin kaçıncı haftasında dünyaya geleceğini merak ederler. Heyecan verici bu süreç 37 ila 42 hafta arasında sürebilir.

Doğum zamanını hesaplamak için son adet tarihinin birinci gününden itibaren 40 hafta yani gün eklemek gerekir. Gün ve hafta sayma dışında, doktorlar ultrason görüntüleriyle de bebeğin ne zaman doğacağını tahmini olarak hesaplayabilirler. Doğum tarihini yaklaşık bir şekilde hesaplamak için ise gebeliğin fark edildiği anda doktora başvurmak büyük bir önem taşımaktadır. Böylelikle bebeğin her günü ve haftası doktor kontrolünde takip edilebilir.

Gebelik tarihini hesaplamanın bir başka yolu ise son adet tarihinin üzerine 7 gün ekleyip 3 ay çıkarmak ve 1 yıl eklemektir. Örneğin;

1 Ağustos + 7 gün: 8 Ağustos

8 Ağustos - 3 ay: 8 Mayıs

8 Mayıs + 1 yıl: 8 Mayıs

Tahmini doğum tarihi 8 Mayıs ’den 3 hafta önce olabileceği gibi 2 hafta sonra da olabilir.

Doğum Öncesi Dikkat Edilmesi Gerekenler

Hemen hemen her kadın hamile kaldıktan sonra günlük hayattaki alışkanlıklarının bazılarından vazgeçmek durumunda kalır. Sağlıklı beslenmek, stresten uzak durmak, kilo vermek gibi hem anne hem de bebek sağlığı için dikkat edilmesi gereken birçok konu bulunmaktadır. Hamilelik döneminde yapılması gerekenler, annenin rahat bir hamilelik geçirmesini sağlayacağı gibi bebeğin gelişimini de olumlu yönde etkileyecektir. Anne adaylarının doğum öncesinde dikkat etmesi gerekenler şu şekilde sıralanabilir:

  • Sağlıklı ve besleyici ürünler tüketmek
  • Bebeğin beyin gelişimi için omega-3 kaynaklı balıklar tüketmek
  • Kılıç, kiremit, kral balığı gibi yüksek cıva içeren balıklar yememek
  • Kabızlığın önüne geçmek, sindirimi kolaylaştırmak ve toksinleri atmak için günde en az 2 litre su içmek
  • Sigara ve alkol kullanmamak
  • Aşırı kahve, çay, gazlı içecek ve çiğ süt tüketmemek
  • İşlenmiş gıda ve doymuş yağ tüketmemek
  • Yağlı ve baharatlı yiyeceklerden uzak durmak
  • Buhar banyosu, sauna, jakuzi gibi aşırı sıcak ortamlara girmemek
  • Ağır kaldırmamak ve yorucu hareketlerden kaçınmak
  • Özellikle iş ortamında stresten uzak durmak
  • Yüksek topuklu ayakkabı giymemek
  • Röntgen gibi radyasyon yayan görüntüleme cihazlarından kaçınmak
  • Hasta olan kişilerle yakın temasa geçmemek
  • Doğumu kolaylaştırmak ve kasları güçlendirmek adına eğitmen gözetiminde egzersiz yapmak
  • Hem bebek hem de anne sağlığı için çok fazla kilo almamaya dikkat etmek
  • Sadece doktorun önerdiği ilaçları ve vitaminleri kullanmak
  • Kedi kumu temizlememek ve kedilerden mümkün olduğunca uzak durmak
  • Vücudun yeteri kadar dinlenebilmesi için günde 7 ila 9 saat arasında uyumak
  • Pamuklu ve yüksek belli iç çamaşırları ve göğüsleri rahat ettirecek sütyenler tercih etmek
  • Sentetik kumaşlar yerine pamuklu ve bol kıyafetler tercih etmek
  • Beli sıkan kemerlerden ve pantolonlardan uzak durmak
  • Araba, otobüs ve tren yolculuklarını 6 saatten az tutmak
  • Uçak yolculuğu için doktordan onay alarak seyahat gerçekleştirmek
  • Çoğul gebelikte 6. aydan sonra cinsel ilişkiden uzak durmak

Doğum Sırasında Yapılması Gerekenler

Doğum anı, her ailenin yaklaşık olarak 9 ay 10 gün sabırsızlıkla beklediği bir andır. Doğum sırasında sadece doğuma odaklanmak ve olumsuz düşüncelere kapılmamak, annenin daha rahat doğum gerçekleştirmesine yardımcı olur. Normal doğum yapacak annelerin doktorun önerdiklerini uygulaması büyük önem taşımaktadır. Belirtilen zamanlarda ıkınmak doğum süresini azaltabileceği gibi annenin enerjisini boşa harcamamasını da sağlar. Sezaryen doğumda da yine hem kadın doğum doktorunun hem de anestezi doktorunun söylediklerine uymak doğumun sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesinde önemli rol oynar.

Doğum Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler

Hamilelik ve doğum sırasında yapılması gerekenler kadar lohusalık dönemi de dikkat edilmesi gereken bir dönemdir. Bebek doğumu sonrasında başlayan ve ortalama 6 hafta süren bu dönemde annenin hem psikolojisi hem de fizyolojisinde birtakım değişiklikler görülür. Bu süreci daha rahat atlatmak için anne adaylarının dikkat etmesi gereken bazı noktalar aşağıda sıralanmıştır:

  • Normal doğum yapanların 24, sezaryen doğum yapanların ise 48 saat hastanede gözetim altında tutulması gerekir.
  • Hastane çıkışında annelerin evde dinlenmesi tavsiye edilir.
  • Dinlenmek, sürekli yatmak şeklinde olmamalıdır. Ev içerisinde dolaşmak ve basit işleri yapmak annenin kan dolaşımını artıran önemli bir faktördür.
  • Normal doğum yapanlar doğumdan 1 hafta sonra basit egzersiz yapmaya başlayabilirler. Ancak, sezaryen doğumlarda annenin 6 ay boyunca dikişleri zorlayacak hareketlerden uzak durması gerekir.
  • Emzirme için proteini yüksek besinler tüketilmeli, gaz yapıcı yiyeceklerden uzak durulmalıdır.
  • Acılı, baharatlı ve yağlı besinler tüketilmemelidir.
  • Kabızlık yaşanmaması için bol su içilmeli ve lifli gıdalar tüketilmelidir.
  • Sigara ve alkol kullanılmamalıdır.
  • Çay ve kahve tüketimi minimuma indirilmelidir.
  • Banyo yapmak için doktorun önerdiği gün beklenmeli ve ayakta duş alınmalıdır. Küvete girilmemeli ya da küvet içerisinde oturulmamalıdır.
  • Özellikle normal doğum yapan kadınların vajinal temizliğe dikkat etmesi gerekir. Günlük ped kullananlar pedlerini sürekli değiştirmeli ve genital bölgeyi temiz ve kuru tutmalıdır. Sezaryen doğum yapan kadınların ise dikiş yerlerini sürekli temiz tutması önemlidir.
  • Bu süreçte aileden ve özellikle babadan destek alınmalıdır. Emzirmeden sonra bebek ile uyumak vücut direncini sağlamak için önemli bir unsurdur.
  • Memede enfeksiyon oluşmaması ve süt kanallarının tıkanmaması için anne bebeği sık sık emzirmeli ve fazla süt sağılarak boşaltılmalıdır. Memeye sıcak havluyla yapılan masaj da sertliğin inmesine yardımcı olacaktır.
  • Lohusalığın bitimine kadar cinsel ilişkiden uzak durulmalıdır.
  • Bebeğin genel kontrolleri ve aşıları zamanında yaptırılmalıdır.
  • Gebelik sonrasında vajinal kontrol için muayene olunması gerekir.
  • Aşırı kan ve pıhtılaşma, akıntı renginin değişmesi, kesik yerinde şişlik, kızarıklık, şiddetli ağrı, kusma ve bulantı gibi durumlarda geç kalmadan doktora başvurmak en iyisi olacaktır.
  • Özellikle emziren annelerin doktorun verdiği ilaç ve vitaminler dışında başka hiçbir ilaç kullanmaması gerekir.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır