Atatürk ün anıt mezarı nerededir ve adı nedir

Atatürk Ün Anıt Mezarı Nerededir Ve Adı Nedir

atatürk ün anıt mezarı nerededir ve adı nedir

kaynağı değiştir]

8,8 × 10,85 m ölçülerinde dikdörtgen planlı, 7,2 m yüksekliğindeki Anıtkabir'deki on kulenin üzerleri; iç kısmı aynalı tonoz, dış kısmı ise tepelerinde mızrak ucu biçiminde bronz birer alem olan piramit şeklindeki çatılarla örtülüdür. Bu alemler, Türkiye kırsalı ile Orta Asya'daki Türk yerleşimlerinde rastlanan Türk göçebe çadırlarına benzer tasarımdadır. İç kısımlarının tavanlarında, her biri farklı olmak üzere Türk halı ve kilim motifleriyle oluşturulan freskler bulunan kulelerin iç ve dış cepheleri, Eskipazar'dan getirilen sarı travertenlerle kaplıdır. Beyaz taş sövelerle çevrili kapı ve pencerelerinin üzerlerindeki kemerli beyaz taş alınlıklarda, eski Türk geometrik süsleri ile bezenmiş, farklı desenlere sahip renkli mozaikler bulunur. Dış kısımlarında, Kayseri'den gelen bej travertenlerle imal edilmiş, yapıları saçakların altında dört tarafından saran Türk oyma işlerinden meydana gelen kornişler ve yağmur suyunun boşaltılması için çörtenler yer alır.

İstiklâl Kulesi[değiştir kaynağı değiştir]

Anıtkabir'in anıt mezar bölümü

Dikdörtgen planlı anıt mezar binasının zemin ölçüleri 72 × 52 m, yüksekliği 17 m'dir.Betonarme bir yapı olup simetrik ve düzenli bir temel üzerine inşa edilen yapının temelden itibaren yüksekliği 22,8 m'dir.[93] 18 m genişliğindeki Şeref Holü'nde, doğu-batı doğrultusunda uzanan 1000 mm derinliğinde ve 500 mm genişliğinde 27 kiriş yer alır. Kirişler, aralarında 5,5 m'lik mesafe bulunan kolon çiftleriyle desteklenir.[93] Yapı, ön ve arka cephelerinde sekizer, yan cephelerinde ise on dörder olmak üzere 14,4 m yüksekliğindeki, 800 × 800 m ölçülerine sahip kare kesitli toplam 44 kolondan meydana gelen bir kolonatla çevrilmiştir.[93]

Dış duvarların çatıyla birleştiği yerde, saçakların altındaki kısımda yapıyı, Türk oyma sanatından oluşan mukarnas etkili bir korniş çevrelerken ön cephe dışındaki cephelerde, yağmur suyunun boşaltılması için çörtenler yer alır. Yapının kaplandığı sarı travertenlerEskipazar'dan, kolonların üzerindeki lento, korniş ve çörtenlerde kullanılan bej travertenler ise Kayseri'deki taş ocaklarından getirilmiştir. Kolonatın bulunduğu alanın beyaz mermer zemininde, kolonlar arasındaki boşluklara denk gelecek şekilde kırmızı mermer şeritlerin çevrelediği beyaz dörtgen alanlar vardır. Kolonatın tavanında ise; kısa kenarlarda yedişer, uzun kenarlarda on üçer adet olmak üzere toplam 40 adet fresk bulunur. Kasetler içindeki fresklerde açık gri, kiremit ve sarı renkleri kullanılmıştır. Ön ve arka cephelerde, ortadaki iki kolon arasındaki aralık diğerlerine göre daha geniş tutularak anıt mezarın basık kemerli beyaz mermer söveli ana girişi ve aynı eksendeki Atatürk'ün lahdi vurgulanır. Tören meydanına bakan cephesinin sol tarafındaki "Gençliğe Hitabe" ile sağ tarafındaki "Onuncu Yıl Nutku", taş kabartma üzerine altın varakla yazılmıştır.

Anıt mezar kısmına, 8 m yüksekliğindeki 42 basamaklı merdivenle çıkılır. Merdivenlerin ortasında hitabet kürsüsünün yer alır. Beyaz mermerden yapılan kürsünün tören meydanına bakan cephesi sarmal şeklindeki oymalarla süslüdür ve ortasında Atatürk'ün "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" sözü yine oyma tekniğiyle yazılmıştır.

Anıt mezara çıkan merdivenlerin sağında Sakarya Meydan Muharebesi, solunda ise Başkomutanlık Meydan Muharebesi konulu birer kabartma yer alır. Her iki kabartmada da Eskipazar'dan getirilen sarı travertenler kullanılmıştır. Sakarya Meydan Muharebesi konulu kabartmanın en sağında, "muharebenin ilk dönemindeki saldırılara karşı gerçekleştirilen savunma mücadelesi sırasında evlerini terk ederek vatanlarını savunmak için yola çıkanları" temsilen genç bir erkek ve iki at ile birer erkek ve kadın figürleri bulunur. Genç erkek, arkasına, geldiği yöne dönerek sol elini yumruk yaparak yukarıya kaldırıyordur. Bu grubun önünde, muharebe öncesini temsil eden çamura batmış bir kağnı, çabalayan atlar, tekerleği döndürmeye çalışan bir erkek ve iki kadın ile ayakta bir erkek ve diz çökmüş vaziyette ona, kınından sıyrılmış bir kılıç sunan bir kadın vardır. Bu grubun solunda yer alan yere oturmuş iki kadın ve bir çocuk figürü, istila altında olan ve Türk ordusunu bekleyen halkı simgeler. Halkın yukarısında, uçar vaziyette ve Atatürk'e çelenk sunarak tasvir edilen bir zafer meleği figürü bulunur. Kompozisyonun en solunda ise "Vatan Ana"yı temsil eden yere oturur hâldeki kadın, muharebeyi kazanan Türk ordusunu temsil eden diz çökmüş hâldeki genç erkek ve zaferi temsil eden meşe figürü yer alır. Christopher Wilson, bu kabartmaları Arnaldo Foschini'nin projesindekilere benzetir.

Başkomutan Meydan Muharebesi konulu kabartmanın en solunda yer alan birer köylü kadın, erkek çocuk ve attan oluşan grup, milletçe muharebeye hazırlık dönemini simgeler. Sağındaki bölümde yer alan Atatürk bir elini ileri uzatarak Türk ordusuna hedefi gösterir. Öndeki melek bu emri, borusu ile uzaklara ulaştırır. Bu bölümde iki de at figürü yer alır. Bundan sonraki bölümde, Atatürk'ün emri doğrultusunda taarruza geçen Türk ordusunun fedakârlıklarını ve kahramanlıklarını temsil eden, vurulup düşen bir erin elindeki bayrağı kavrayan bir erkek ile siperde ellerinde kalkan ve kılıçlı bir asker figürü yer alır. Önde ise elinde Türk bayrağı ile Türk ordusunu çağıran zafer meleği bulunur.

Şeref Holü[değiştir kaynağı değiştir]

İstiklâl Kulesi'nin iç duvarında yer alan kabartma

Aslanlı Yol'un girişinin sağında bulunan İstiklâl Kulesi'nin kırmızı taş zemininde sarı renkli taş şeritler, alanı dikdörtgenlere böler. Kule girişinin solunda kalan duvarın iç kısmındaki kabartmada, ayakta duran ve iki eliyle kılıç tutan bir erkek ile yanında bir kaya üzerine konmuş bir kartal yer alır. Kartal, gücün ve bağımsızlığın; erkek figürü ise Türk milletinin gücü ve kudreti olan orduyu temsil eder. Kulenin iç kısmındaki travertenlerin derz aralarında zemine paralel 14 sıra, pencere çerçevelerinin kenarlarında ise tek sıra hâlinde turkuaz renkli çiniler bulunur. Duvarlarında ise yazı bordürü olarak Atatürk'ün bağımsızlıkla ilgili şu sözleri yazılıdır:

Hürriyet Kulesi[değiştir kaynağı değiştir]

Anıtkabir'in inşası öncesinde Ankara'nın Rasattepe'den görünümü

Mustafa Kemal Atatürk'ün 10 Kasım 1938'de, İstanbul'daki Dolmabahçe Sarayı'nda ölümünün ardından, defin yeri konusunda basında çeşitli tartışmalar başladı. Hükûmetin 13 Kasım tarihli açıklamasında, Atatürk için bir anıt mezar yapılıncaya kadar kendisinin naaşının Ankara Etnografya Müzesi'nde kalacağının kararlaştırıldığı bildirildi. 19 Kasım'da Ankara'ya taşınan cenaze, 21 Kasım'da düzenlenen törenle müzeye konuldu.

Anıt mezarın yerinin belirlenmesi amacıyla kurulan komisyon, yabancı mimarlardan oluşan bir heyetin görüşlerini alarak bir rapor oluşturdu.[4][5] 24 Aralık'ta Bakanlar Kurulu, raporun incelenmesi için Cumhuriyet Halk Partisi Meclis Grubuna sevkine karar verdi.[6][7] 3 Ocak 1939'daki meclis grubu toplantısında, raporu incelemekle görevlendirilen 15 kişilik CHP Anıtkabir Parti Grubu Komisyonu kuruldu. Çeşitli yerlerde incelemelerde bulunan komisyon, 17 Ocak'taki toplantısında anıt mezarın inşa edileceği yeri Rasattepe olarak belirledi.[5] İlk etapta, anıt mezarın inşa edileceği arazinin bir bölümü özel şahıslara ait olduğundan Haziran 1939 itibarıyla kamulaştırma çalışmalarına başlandı.

Proje aşaması[değiştir kaynağı değiştir]

Anıt mezar[değiştir kaynağı değiştir]

Hürriyet Kulesi'nin önünde, üç erkekten oluşan, "Türk erkeklerinin Atatürk'ün ölümünden duydukları derin acıyı" ifade eden bir heykel grubu yer alır. Bir kaide üzerine yerleştirilmiş olan heykellerden sağdaki miğferli, kaputlu ve rütbesiz olanı Türk askerini, onun yanındaki kitap tutanı Türk gençlerini ve aydınlarını, gerisindeki yün başlıklı, keçe yamçılı ve sol elinde tuttuğu bir sopası olanı ise Türk halkını temsil eder.

İstiklâl Kulesi'nin önünde ise üç kadından oluşan, "Türk kadınlarının Atatürk'ün ölümünden duydukları derin acıyı" ifade eden bir heykel grubu bulunur. Bir kaide üzerine oturtulmuş millî kıyafetler içindeki heykellerden kenarlardaki ikisi, yere kadar uzanan ve Türkiye'nin bereketini temsil eden, başak demetlerinden meydana gelen birer çelenk tutar. Sağdaki heykel, ileri uzattığı elindeki tasla Atatürk'e tanrıdan rahmet dilerken ortadaki heykeldeki kadın ise ağladığı yüzünü bir eliyle kapatır. Her iki heykel grubu da, 1 m yüksekliğindeki kaideleri dahil olmak üzere yaklaşık 6 m yüksekliğindedirler.

Kuleler[değiştir kaynağı değiştir]

Anıtkabir'in genel mimarisi, 1940-1950 yılları arasındaki İkinci Ulusal Mimarlık Akımı döneminin özelliklerini taşır.[71] Kompleksin mimarisinde İslam ve Osmanlı mimarileri bilinçli olarak tercih edilmemiştir.Anadolu'nun antik köklerine atıfta bulunan projende mimarlar, Halikarnas Mozolesi'ni örnek almıştır.[73] Her iki yapının kompozisyonu da temelde, dikdörtgenler prizması şeklindeki ana kütlenin etrafını dıştan çevreleyen kolonlardan oluşur. Bu klasik üslubun Anıtkabir'de de tekrar edildiğini belirten Doğan Kuban, "Anadolu'ya sahip çıkma isteği nedeniyle Halikarnas Mozolesi'nin örnek alındığı"nı ifade eder. Amerikalı mimarlık tarihi araştırmacısı Christopher Wilson ise, anıt mezar kısmının çatısının projeden kaldırılmasıyla birlikte bu yapının "akropolis'in tepesinde yer alan bir Helen tapınağını andıran, sade ve soyut, kolonlu bir ana bina" hâline geldiğini yazar. Aslanlı Yol'da yer alan aslan heykelleri ise, Anadolu'da hüküm sürmüş Hititlerin kullandığı sembollerdendir.

Maraş Aslanıolarak adlandırılan Hititler dönemine ait bir aslan heykeli

Yapının iç mimarisindeki kolon ve kirişli döşeme sisteminin kemer, kubbe (daha sonra yapılan değişikliklerle kaldırıldı) ve tonozlu bir sistemle değiştirilmesiyle iç mimaride Osmanlı mimarisi kaynaklı öğeler kullanılmış oldu. Bunun yanı sıra revaklar, tören meydanı ve Şeref Holü'nün zemin döşemelerindeki ya da yapıların tavanlarındaki kilim motifli renkli taş süslemeleri de Selçuklu ve Osmanlı mimarilerindeki süslemelerin özelliklerini taşır. Atatürk'ün sekizgen planlı mezar odası, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerindeki türbe mimarisi doğrultusundadır. Anıtkabir'deki bu farklı mimari tarzların karma bir şekilde kullanılmasını Onat, şu sözlerle ifade etmiştir:

« Osmanlı devri şereflerle dolu bir devir olmakla beraber, itiraf etmek gerekir ki skolastik ruhun hüküm sürdüğü kapalı bir âlemden ibaretti. Gerçekte ise tarihimiz, bir zamanlar Ziya Gökalp'in 'ümmet devri' dediği bir içe kapanmış medeniyetten ibaret değildi. Akdeniz milletlerinden bir çoğu gibi, tarihimiz binlerce yıl önceye gidiyor. Sümerler'den ve Hititler'den başlıyor ve Orta Asya'dan Avrupa içlerine kadar birçok kavimlerin hayatlarına karışıyor. Akdeniz medeniyetinin klasik geleneğinin en büyük köklerinden birini teşkil ediyordu. Atatürk, bize bu zengin ve verimli tarih zevkini aşılarken, ufuklarımızı genişletti. Bizi Ortaçağdan kurtarmak için yapılmış hamlelerden en büyüğünü yaptı. Gerçek geçmişimizin Ortaçağ değil, dünya klasiklerinin ortak kaynaklarında olduğunu gösterdi ... Bunun içindir ki biz, Türk milletinin skolastikten uyanma, Ortaçağ'dan kurtulma yolunda yaptığı devrimin Büyük Önder için kurmak istediğimiz anıtın, onun getirdiği yeni ruhu ifade etmesini istedik ... İşte bunun içindir ki, garblılaşma yolunda en büyük hamlelerimizi yapan Ata'nın Anıt-Kabrini, bir sultan veya Veli türbesi ruhundan tamamen ayrı, yedi bin senelik bir medeniyetin rasyonel çizgilerine dayanan klasik bir ruh içinde kurmak istedik. »

Anıtkabir'i "Türkiye'nin en çok Nazi etkisi olan yapısı" olarak tanımlayan Şevki Vanlı, totaliter bir kimlik taşıdığını belirttiği yapıyı "Roma kökenli, Nazi yorumlu" olarak değerlendirir.[82] Doğan Kuban da 1950 yılında projede yapılan değişiklikler sonucunda yapının "Hitler tarzı bir yapıya" dönüştüğünü ifade eder. Wilson ise Anıtkabir'deki heykel ve kabartmaların sosyalist gerçekçiliğe benzediğini belirtir.

Konumu ve yerleşim planı[değiştir kaynağı değiştir]

Kurtuluş Savaşı'ndaki Büyük Taarruz'un başladığı tarih olan 26 Ağustos 1922 gününe atfen 26 basamaklı 4 m yüksekliğindeki merdivenin ardından ulaşılan Anıtkabir'in girişinden, tören meydanına kadar kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanan 262,2 m uzunluğundaki 12,8 m genişliğindeki alle, her iki yanındaki aslan heykellerinden dolayı Aslanlı Yol olarak adlandırılır. Yolun iki yanında, "kuvvet ve sükûnet telkin edecek" bir biçimde oturmuş pozisyonda, mermerden yapılan ve 40 cm yüksekliğindeki kaidelere oturtulmuş, 24 Oğuz boyunu temsilen 24 adet aslan heykeli bulunur. Heykeller, "Türk milletinin birlik ve beraberliğini temsil etme" amacıyla çifter çifter sıralanmıştır. Hüseyin Anka Özkan, heykelleri yaparken İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde yer alan Hitit dönemine ait Maraş Aslanı adı verilen heykelden esinlenmiştir. Yolun her iki yanında kurşun kalem ardıçları (Juniperus virginiana) ile güller yer alır. Yolun döşemesinde, Kayseri'den getirilen bej travertenler kullanılmıştır ve her bir taş karo arasında, arası çimle kaplı 5 cm'lik boşluklar bulunur. Aslanlı Yol'un başında Hürriyet ve İstiklâl kuleleri ve bu kulelerin önlerinde sırasıyla erkek ve kadın heykel grupları bulunur. Yol, sonundaki altı basamaklı merdivenle tören meydanına bağlanır.

Erkek ve kadın heykel grupları[değiştir kaynağı değiştir]

Dış mimarisi[değiştir

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede