uçan sınıf kitabının özeti uzun / Uçan Sınıf Hakkında ve Özeti Erich Kastner | YORUMLAR | ESA

Uçan Sınıf Kitabının Özeti Uzun

uçan sınıf kitabının özeti uzun

Uçan Sınıf

Uçan Sınıf - Erich Kastner

Kitap Türü:Yabancı Romanlar, Çocuk KitaplarıOrjinal Adı:Das fliegende KlassenzimmerÇeviren:Şebnem Sunar

Puan Tablosu

Arka Kapak Bilgisi

Uçan Sınıf Özet

Uçan Sınıf kitabı yazarın bir Noel öyküsü yazmaya karar vermesiyle başlıyor. Tabi yazın ortasında bir Noel öyküsü yazamayacağını düşünüyor ve Zug Dağı'nın eteklerine gidiyor. Noel öyküsünü yazarken Gottfried adını taktığı kelebek ona eşlik ediyor. Onu akşamları alan Eduard dediği ineği de unutmamak lazım.

Noel öykümüze gelirsek. Öykümüz Johann Sigismund Lisesi adlı yatılı bir okulda geçmektedir. Öğrenciler Noel için bir oyun hazırlığı içindedir. Oyunun adı Uçan Sınıf'tır. Oyunda öğrenciler coğrafya öğretmenleriyle birlikte uçak yolculuğuna çıkarlar. Sloganları" Ders yerinde keşfe dönüşür. "dür.

Öğrenciler oyunun provasını yaparken içeri bir çocuk girer çocuk çok sinirlidir. Öğrenciler ona ne olduğunu sorarlar. Çocuk anlatmaya başlar. Rakip okulun öğrencileri arkadaşlarının birini kaçırıp güzel yazı defterlerini çalmışlardır. Öğrenciler plan yapmak için Sigare İçmez'in bahçesinde toplanırlar. İlk olarak Sebastian'ı rakip okuldan Egerland'ın yanına elçi olarak gönderirler. Rakip okulun talepleri ağırdır. Sebastian gelip öğrendiklerini diğer öğrencilere anlatır. Öğrenciler karşı tarafa düello teklifinde bulunurlar. Rakip okul kabul eder. Matthias rakip okulun öğrencisini yenmiştir. Ama rakip okul inatla defterleri ve esir aldıkları öğrenciyi vermemektedir. Bunun üzerine Johann Sigismund Lisesi öğrencileri kar topuyla atağa geçer. Bu sırada sınıf birincisi olan Martin, Matthias'la birlikte esir olan arkadaşlarını kurtarmaya gider. Esir öğrenci rakip okulda okuyan bir öğrencinin evinin bodrumunda kilitlidir. Diğer öğrenciler kar topu savaşı yaparken Martin ve Matthias arkadaşlarını kurtarırlar.

Okula döndüklerinde izin almadan dışarı çıktıkları için başları beladadır. Öğrenciler, öğretmenleri Doktor Bökh'e durumu anlatırlar. Bunun üzerine öğrenciler hafif bir ceza ile kurtulurlar. Ama öğretmenin onları hemen salmak gibi bir niyeti yoktur. Onlara bir öykü anlatmaya başlar. 20 yıl öncesini anlatan bir öyküdür. Bir çocuk vardır. Bir gün annesi hastalanır. Okuldan kaçıp annesini görmeye gider. Nöbet tutan son sınıf öğrencilerinden biri onu sorguya çeker. Çocuk bir şey söylemeyince onun yarın için olan iznini alır. Fakat çocuk annesini görmek için yine kaçar. Daha sonra müdür çocuğa ceza verir ama cezaya arkadaşı kalır. Bu çocuk ve arkadaşı hep beraberlerdir. Üniversiteye bile birlikte giderler. Ama bir gün çocuğun arkadaşının eşi doğum yaparken bebekle birlikte ölür. Bunun üzerine arkadaşı ortadan kaybolur. Bu öyküdeki çocuk öğretmenlerinin ta kendisidir. Ve ortadan kaybolan arkadaşı, Sigara İçmez dedikleri öğrencilerin arkadaşı olan adamdır. Öğrenciler bunu fark ettiklerinde iki arkadaşı tekrar buluşturmak isterler. Martin ve Johnny öğretmenlerini Sigara İçmez'in yanına götürürler. Öğrenciler tahminlerinde yanılmamışlardır. İki eski dost birbirini gördüğüne çok sevinirler.

Bu sırada Noel'de sergileyecekleri oyunun hazırlıkları tam gaz devam etmeyken ufak tefek bir öğrenci olan Uli cesaretini kanıtlamak ister. Okuldaki jimnastik direğinden şemsiyeyle atlayacaktır.

Uli arkadaşları onu durduramadan atlar ve bacağı kırılır. Noel'de evine gidemeyecektir. Tabi ki sergileyecekleri oyunda da yer alamayacaktır.

Eve ailesi para gönderemediği için gidemeyecek biri daha vardır. O kişi Martin'dir. Acaba bir Noel mucizesi gerçekleşip Martin evine gidebilecek midir? Kitabın geri kalanında bunun cevabını alıyoruz.

Uçan Sınıf , yeri geldiğinde beni güldüren yeri geldiğinde duygulandıran bir kitaptı. Aynı zamanda gerçekçi de bir kitaptı. İçinizi ısıtacak bir kitap okumak istiyorsanız bu kitap tam size göre.

Uçan Sınıf Konusu

Yazdığı çocuk romanları ile dikkatleri üzerine çeken dünyaca ünlü Alman yazar Erich Kastner Uçan Sınıf kitabını kariyerinin en iyi kitabı olarak tanımlamıştır. İlk olarak 1933 yılında yayınlanan ve hem çocuklar arasında hem de yetişkinler arasında büyük beğeni toplayan kitap dramatik komedi tarzındadır.

Uçan Sınıfkitabının konusu yeni yıl öncesi yatılı bir okulda geçiyor. Yılbaşı için Uçan Sınıf adında bir oyun hazırlayan bir grup arkadaş bunun için büyük emek harcarlar. Fakat hazırladıkları oyun rakip okulun öğrencileri tarafından bir anlamda sabote edilir ve iki öğrenci grubu arasında amansız bir rekabet başlar.

Uçan Sınıf romanı ile Erich Kastner okurlarına hem eğlenceli bir hikaye sunarken hem de ders niteliğinde hayat dersleri sunuyor.

Uçan Sınıf Soruları ve Cevapları

uçan sınıf kaç sayfa?



Uçan Sınıf kitabı 191 sayfadır.

uçan sınıf yazarı kimdir?



Uçan Sınıf yazarı Erich Kastner'dir.

uçan sınıf türü nedir?



Uçan Sınıf türü roman olarak kabul edilmektedir. İçerik olarak daha çok çocuk okurlara yönelik dramatik komedi bir hikayesi vardır.

Uçan Sınıf Yorumları

okuduğum en güzel kitaplardan bir tanesiydi kitabın konusu çok güzel hikaye sizi alıp götürüyor ben çok beğendim küçük yaşta kitap okumaya teşfik etti beni

06-10-2016 21:13

çok güzel bir kitap bu kitap gerçekten beni etkiledi bu kitabı herkese tavsiye ederim
herkese tafsiye edilir iyi günler

05-11-2016 13:43

harika bir hikayesi var çok güzeldi

23-11-2016 22:28

okuduğum en güzel romanlardan bir tanesi

01-12-2016 18:16

aynen çok güzel kitap

15-01-2017 13:40

ztkk
harika bir kitap ben çok sevdim

16-01-2017 13:29

bayaa beğendim hoca tavsiye etmiştiii

31-01-2017 16:01

gercektende okuyup iki uckez falan daha okuyasim geldi ve herkese bu kitabi tavsiye ederim

05-02-2017 04:01

güzel tavsiye ederim

06-02-2017 20:07

çok güzel bir roman

12-02-2017 17:13

öğretmen tavsiye etti

20-02-2017 17:06

öğretmen tavsiye etti çok güzel bi kitap

24-02-2017 00:40

çok güzel bir romandi

25-02-2017 17:02

çok güzel bir kitab herkeze tavsiye ederim

03-03-2017 06:54

hiç beğenmedim okurken acayip canınız sıkılabiliyor daha güzel kitaplarda var

07-03-2017 19:40

benim öğretmenim bana bu kitabı tavsiye etmişti ve ben çok beğendim.müjdat hocama teşekkür ediyorum

11-03-2017 17:28

öğretmenimiz bizi bu kitaptan sorumlu tutarak yazılı yapacak, okuduğum daha iyi kitaplar vardı ama fena değil.

16-03-2017 18:30

güzel bir kitap değil

23-03-2017 18:35

bence bu kitap hiç güzel değil çünkü hiç bir şey anlaşılmıyor

28-03-2017 14:44

bence güzel bir kitap ama okuyamadığimız isimler ve kelimeler var yinede güzel

30-03-2017 22:13

selâmün aleyküm..uçan sınıf adlı kitabın kelime sayısını bilen varsa çok acil yorum yazabilir mi?😊😊

05-04-2017 20:49

hiç güzel değil

08-04-2017 23:24

bende kitaptan hiç birsey anlamadım çok kötü

11-04-2017 21:42

bu kitabı anlamak için iki üçkez okumak lazım hiç sevmedim ama size gulyabani yine tavsiye ederim

19-04-2017 22:28

ya ben kitabı okuycam

24-04-2017 21:39

kitap super okuyun tavsiye ederim

24-04-2017 23:43

kendin okuyunca biraz saçma geliyo ama burdan okuyunca daha anlamlı geliyor

01-05-2017 21:00

kitap çok sıkıcı

02-05-2017 16:39

ben de hiç beğenmedim bu kitabı çok sıkıcı

02-05-2017 20:26

çok kötü hiçbirşey anlaşılmıyor çok karışık ve çok sıkıcı hiç güzel değil

02-05-2017 20:38

ilk başlarda kitabı anlamamıştım özeti okuyunca anladım güzel bir kitap kitabı bilmeyen arkadaşlara tavsiye ederim

03-05-2017 11:33

ya hikayenin sonunda ne oluyor

11-05-2017 23:57

aynen çok güzel ...

21-05-2017 13:12

güzel fakat sigara içmekten çok bahsediliyor

22-05-2017 20:41

çok güzel tavsiye ederim

22-05-2017 21:52

biz bu kitaptan sınav olacağız bundan dolayı okudum acayip gerçekçi ve eğlenceli bir kitap sınavdan tam puan aldım

24-05-2017 20:57

çok beğenerek okudugum kitaplardan biriydi. yeri zaman duygusal yeri zaman komik olduğu için okuma isteği geldi
çok beğenerek okudugum kitaplardan biriydi. yeri zaman duygusal yeri zaman komik olduğu için okuma isteği geldi

11-07-2017 13:38

o kadar sitede gezdim tek sizin sitenizde özetini buldum.

15-09-2017 14:50

dünyada böyle kitap yok

17-09-2017 17:25

gerçekten çok teşekkür ederim
mütişş

30-09-2017 10:30

çok harika bir kitap herkese tavsiye ederim

17-10-2017 18:29

yarın sınavım var çok hecanlıyım uçan sınıf
ile ilgili

19-10-2017 18:36

çok pahalı almadım tavsiye etmiyorum ckk

02-11-2017 14:44

bu kitap cok karm kariskti ben pek begenmedim ve hic te bana gore degil !!!

06-11-2017 10:28

berbat hiç tavsiye etmem ama özeti güzel sadece kitabı beğenmedim fena değil ama daha güzel kitaplar var

10-11-2017 13:10

benden hocam istemişti sınavda çıktı okudum ve çok beyendim bazenleri okurken sıkıldım ama yinede çok güzel bir roman. tuğba hocam teşekkürler sizin sayenizde güzel bir roman okumuş oldum....
hocam size bir kez daha tşk ederim

16-11-2017 19:41

kitap cok guzel okumanizi tavsiye ederim dostlugun onemini anlatiyor

20-11-2017 18:32

arkadaşlar kitap harika gerçekten

Kader • 20-11-2017 18:39

dünyanın en kötü kitabı

03-12-2017 16:24

kitap hayatımda okuduğum en kotu kitap 1207 tane kitap okudum hic bu kadar kötüsünü okumamistim

09-12-2017 15:49

ben de çooooooooook beğendim 100aldım sınavından

10-12-2017 10:02

ben daha okumadım ama güzel olduğuna eminim

11-12-2017 17:52

kitabi önermem fiyatina deymez

11-12-2017 18:37

bence övüldüğü kadar güzel bir kitap değil

12-12-2017 19:24

çok kötü keşke okumasaydım

13-12-2017 16:06

kesinlikle iğrenç hiç birşey anlaşılmıyor saçma sapan şeyler var içinde

17-12-2017 19:47

pek anlaşıladı ama güzeldi

24-12-2017 15:21

bizim tarihimizden hiç mi kitap yok

26-12-2017 22:20

kitabı okudum biraz can sıkıcı

27-12-2017 23:19

yarinn bu kitaptan sinav var ve ben daha kitaba hiç başlamadim...bu özet sayesinde inşallah 100 alicam...

28-12-2017 20:51

başları güzel ama sonraları çok sıkıcı

01-01-2018 12:26

sınavdan çıkcak

02-01-2018 15:24

efsane.herkese okumalarını öneririm😀

03-01-2018 22:52

kitabin sonunda martine ogretmeni para veriyor ve evine gidiyor annesi falan mutlu oluyor ogretmenine bi mektup yaziyolar bu mektupta " bu yaptiginiz biz3 verilecek en guzel noel hediyesiydi " yaziyor kitap gayet guzeldi ama daha iyi olabilirdi mesela 10 uzerinden 8 veririm ama jerkesin kendi gorusu farkli olabilir elbettw

14-01-2018 23:07

biz bundan sınav olu caz ve harika bir kitap tavsiye ederim

01-02-2018 12:13

beğenmedim çok karışık yorucu okuyamadiğımız isimler var ve kötü örnek olacak çok şey var çocuklar için .bize öğretmen verdi ödev olarak 7-8 yaş çocuklar için ama bence hiç uygun değil çocuklara .sigaradan çok bahsediyor argo kelimeler var .varda var işte kötü yanı

03-02-2018 03:25

bence çok ilgi çekici değil😑😕

04-02-2018 20:53

bence kitap köyü ve çok sıkıcı

05-02-2018 15:54

sıkıcılığın dibine vurmuş bir kitap (bence)

08-02-2018 19:39

bence çok güzel ve eğlenceli bir kitap 👌🙃👍

12-02-2018 20:12

iyi de diyemem çok ama çok guzel

14-02-2018 18:45

bence de cok guzel begendim
coook kötu
cok karisk
ama begendim diyemem🙄😒😜😕

10-03-2018 19:24

bence de çok güzel ama karışık

14-03-2018 10:50

herkesin fikri farklıdır ama ben bu kitabı sevdim bence içeriği güzel kitabın başlarında çok sıkılmıştım ama biraz daha okuyunca kitabı elimden bırakamadım.

15-03-2018 17:52

bugün sınavım var ve çok heyecanlıyım çok güzel bir kitap herkese tavsiye ederim

16-03-2018 12:25

ben begendim tavsiye ederim. 🤗🤗🤗🤗

18-03-2018 22:02

arkadaşlar benimde uçan sınıf kitabından sınavım var.ne tür sorular çıktı..özetini okusam cevaplayabilirmiyim

19-03-2018 11:03

çok güzel kitap herkeze tavsiye ederim

19-03-2018 20:30

kitapta martin evine gidebiliyor mu

28-03-2018 21:26

acayip güzel tadına doyupta beğenip almayacağınız bir kitab

29-03-2018 21:14

sizcede eğlenceli değilmi

03-04-2018 17:44

okuduğum en güzel ilk kitaptı.acayip güzel.tavsiye ederim!!!

08-04-2018 15:17

ya ben okumak istiyorum ama arkadaslarim hic akıcı deyil cok sıkıcı diyorlar doğrumu

08-04-2018 19:19

ok iyi bir kitap tafsiye ederim

10-04-2018 18:57

ödevum için bana yardımcı olan bi site ve kitapta çok güzeldi bayıldımmmmm.......

16-04-2018 19:22

çok güzel bir kitap herkese okumasını tavsiye ederim

22-04-2018 01:26

kitap cok guzel herkeze tavsiye ederim

27-04-2018 18:11

ya kitap bence çooooooık güzel
bu kitabı herkese tavsiye ederim.
ben çok
beğendim

Eren • 29-04-2018 12:03

çok müthiiişş

01-05-2018 13:06

kitap çok güzel ama daha fazla olsun

01-05-2018 21:12

anlamak için 2 kere okumak gerekiyor çok kotu

06-05-2018 23:21

hayatımda okuduğum en sıkıcı,en berbat kitaplardan birisi! 2 hafta da ancak 50 sayfa okuyabildim normalde tek seferde okurum 50 sayfayı.acayip sıkıcı.zaten şu ana kadar okuduğumdan hiçbir şey anlamadım!özetle kitap berbatt!.. okuyabileceğimiz daha güzel kitaplar var.asla tavsiye etmem.

07-05-2018 22:16

mükemmel. ben bu kadar güzel bi kitap görmedim.tek kelimeyle muhteşeem

12-05-2018 18:01

çok sıkıcı bir kitap

22-05-2018 09:43

son sorunun cevabı ne

27-05-2018 21:36

çok kötüüü hiç bişey anlamadım tavsiye etmem.

05-08-2018 23:24

mesela haritada kaybolmak adlı kitapdz bütün ingilizce adlar, yer isimleri, şehir isimleri, göl, deniz ,nehir,dükkan isimleri,tabelaların isimlerinin okunuşları ful en baş sayfada yazmışlar nasıl okunacağını ve nasıl söyleneceğini hepsi yazıyor bunda hiç bişey yok ama karışık olsada biraz çoooooooook güzel bi kitap

15-09-2018 09:59

o çocuk nasıl kaçırıldı anlamıyorum. hiç sıvışmayı denemedi.

02-10-2018 09:58

bu kitabı ogretmenler hiç okudumu acaba nasıl çocuklara okutup birde sınav yapabiliyorlar için aptal ikiyüzlü ahmak sigara içmek çok normalmis gibi anlatılan bide üstüne puro geçen biz çocuklara bunların kötü alışkanlıklar sağlığa zararlı diye öğretirken bukadar basit kitapta gecmesi normalmidir nasıl ödül almış nasıl çocuklar için basılmış anlamıyorum ben bu kitap yerine daha faydalı bi kitap okusunlar lütfen kitabı tavsiye edenlerde önce okuyup sonra tavsiye etsin

17-10-2018 22:08

muhteşem bir kitap arkadaşlar siz bunun nasıl bir yeri olduğunu anlayamassınız kelime haznesini geliştiren bir kitap bu hemde çok güzel bri konuya değinilmiş okursanız faydanıza olur

18-10-2018 18:46

sanki çocuklar sigarayı günlük hayatlarında hiç görmüyor çocukları büyüyene kadar kötü seylerden kacirmak yerine doğruyu seçmesini ogretmemiz gerekiyor elbette kötü şeylerle karşılaşacaklar ama onlara tu kaka demek sadece ezbere bir yöntem olur önemli olan kitapların, hayatın içinden iyileri bulup kötülüklerden sakinmayi kavratma olayı kısaca düşünmeyi öğretmek

18-10-2018 23:30

çok güzel bir kitap muhteşem

30-10-2018 20:58

kitap mükemmel efsane

30-10-2018 21:01

güzel bir kitap 👍👍👍👍

30-12-2018 15:51

berbat resmen hiç beğenmedim

02-01-2019 21:08

muhteşem bu site ya bu siteye ne zaman girsem güvenilir bir bilgi çıkıyor teşekkürler

03-01-2019 14:43

ay gerçekten çok güzel idi

08-01-2019 15:09

çok güzel bir kitap hocanın önerdi

14-02-2019 21:29

ben beğenmedim:( puanım 3/10🎈

maNga • 14-02-2019 23:10

evet harika bir kitap çok güzel

11-04-2019 08:26

çok iyi bir kitap ben duygusal olduğunu düşünüyorum ,başları sıkıcı olsada ilerledikçe iyileşiyor

11-04-2019 19:24

bence okudugun en saçma kitaptı

18-05-2019 13:01

bence kitap okumak daha iyi ama yarın sınav varsa okuyun :d

28-05-2019 00:20

kitabı okudum ama anlamsız buldum.

11-11-2019 18:01

bu kitap gayet güzel herkese tavsiye ederim

28-11-2019 21:31

kitabı okurken anlayamadım ama özeti okuduktan sonra anladım

15-12-2019 10:39

uçan sınıf özeti için çok teşekkür ederim ödevimi yapmama yardımcı oldunuz aslında öğretmen kısa özet istemişti sizinki biraz uzun ama kitabı okumaktansa sizin uzun özeti okuyup kısa özet haline getirdim

26-12-2019 18:39

bu kitap çok güzel bence hepiniz okuyun

02-03-2020 18:08

kitap çoooooooooooooooook güzeldi tavsiye ederim

16-09-2020 11:58

tek kelime ile harika bir kitap herkese tavsiye ederim

19-10-2020 15:36

kitabı okuyorum ama anlamıyorum kitabı anlamak çok zor ve sigara gibi kelimeler içeriyor!

19-10-2020 22:23

iğrenç bir kitap hem sigara çok kullanılıyor çok karmaşık ve çok sıkıcı ben hiç beğenmedim hemde içinde çok isim var yani almayın tercih etmem bunun yerine her çocuğun rüyası diye bi kitap var oda can çocuk yayınlarından

23-10-2020 16:41

ben kendim için faydali buldum.

22-11-2020 22:35

bence çok güzel bir kitap ben çok beğendim zamanım olsada keşke hep okusam diyorum bence siz bu kitabı bir okuyun boşuna okumuş olmayacaksınız haberiniz olsun . çoooook güzel . tavsiye ediyorum .

18-01-2021 17:55

sigara gibi kelimeler içeriyor fakat efsane güzel yani herkese öneriyorum...

10-02-2021 16:23

harika tavsiye ederim

05-03-2021 21:17

bu kitaba anlaşılmıyor diyenler kelime haznesi az,günlük hayatta bile bir olayı anlatamayan insanlar.siz onlara bakmayın.kitap çok güzel ve sürükleyici.ben şahsen bunu 4. veya 3. sınıfta okumuş bir insan olarak kitabı tam anlamıyla anlamıştım.kotu örnek var diyenlere ise cevabim sanki hiç kötü bisey gormediniz siz melektiniz ve bu kitap sizi bozdu tamam arkadaşlar

22-03-2021 10:36

sınav olmasa asla okumam kitap sarmıyor

30-09-2021 22:43

bu kitap güzel beyenenlere helal çünkü ben okudum 7 kere sınavda 98 aldım
inşallah sizze sınav çıkarsa yüz alırsanız inşalah

27-12-2021 20:58

beyenenlere değil beğenenlere. lütfen dilimizi doğru kullanalım.

30-12-2021 23:29

bu çok güzel bir kitapmış zaten hoca bu kitabı okuyup özet çıkarmamızı istedi şuanda çıkarıyorum 10 a sınıfı mehnet yılmaz

28-02-2022 15:43

bu kitaptan sınav olan var mı varsa soruları paylaşır mı biz sınav olacağız önceden çıkan sorular faydalı olur

04-06-2022 22:59

uçan sınıf kitabından çıkarılan sonuç nedir?

21-10-2022 22:09

bence kitap güzel fakat azıcık karmaşık onun dışında kitap güzel

08-01-2023 09:23

keşke karakterleri de ekleseydiniz harika olurdu

09-04-2023 22:26

en iyi kitaplaryeni çıkan kitaplaren çok satan kitaplarokunması gereken kitaplaren çok okunan kitaplar100 temel eserbedava kitapeditör olkitap bağışıGün Olur Asra BedelTutunamayanlarAcımakCamdaki Kız1984Hayvan ÇiftliğiSokrates'in SavunmasıUzun HikayeAlice Harikalar DiyarındaHaritada KaybolmakKraliçeyi Kurtarmakİçimdeki MüzikÇalıkuşuÇocuk KalbiKüçük Kara BalıkİntibahBülbülü ÖldürmekBeyaz Zambaklar ÜlkesindeDon KişotSineklerin TanrısıToprak Anaİnce MemedSatrançİki Şehrin HikayesiVadideki Zambakİçimizdeki ŞeytanSergüzeştBeyaz GemiAraba SevdasıYabanİnsan Ne İle YaşarKüçük PrensDönüşümBeyaz DişSaatleri Ayarlama EnstitüsüFareler ve İnsanlarSol AyağımSuç ve CezaSefillerSimyacıŞeker PortakalıKürk Mantolu MadonnaMadalyonun İçiEsir Şehrin İnsanlarıÜç Anadolu Efsanesi Köroğlu, Karacaoğlan, AlageyikYeraltından NotlarSait Faik Seçme HikayelerRüzgarı Dizginleyen ÇocukSabahattin Ali Bütün ÖyküleriSadako ve Kağıttan Bin Turna KuşuAhmet ÜmitAhmet BatmanAyşe Kulinİskender PalaCanan TanDostoyevskiElif ŞafakJojo MoyesKahraman TazeoğluMemduh Şevket EsendalOrhan KemalPeyami SafaSabahattin AliSarah JioTarık BuğraVictor HugoZülfü LivaneliÇocuk KitaplarıYabancı RomanlarTarihi KitaplarErotik KitaplarÖykü Hikaye KitaplarıYerli RomanlarRomantik Aşk KitaplarıKomik KitaplarMacera KitaplarıKişisel Gelişim KitaplarıPolisiye KitaplarKorku KitaplarıGizem KitaplarıPsikoloji KitaplarıFantastik KitaplarBilim Kurgu KitaplarıKadın Erkek İlişkisiDin / Tasavvuf KitaplarıŞiir KitaplarıFelsefe KitaplarıTiyatro & Oyun KitaplarıBiyografi KitaplarıGerilim KitaplarıPolitik KitaplarBeslenme Diyet KitaplarıDeneme KitaplarıGünlük Anı Kitapları

Uçan Sınıf - Erich Kästner

Pazartesi, 19 Haziran 2023 - 16:24

Arama

Güncelleme: 31 Ekim 2012 Gösterim: 55.013 Cevap: 0

Cevap Yaz

Sasuke Uchiha - avatarı
Sasuke Uchiha

Ziyaretçi

31 Ekim 2012       Mesaj #1

Sasuke Uchiha - avatarı
Uçan Sınıf
MsXLabs.org

Uçan Sınıf (asıl ismi Das fliegende Klassenzimmer), Erich Kastner'in 1933 yılında yazmış olduğu, iki okulun öğrencileri arasındaki amansız sürtüşmeyi konu alan ve 26 kez basılan çocuk romanıdır.

Kitap Hakkında
  • Kitabın adı: Uçan Sınıf
  • Orijinal adı: Das fliegende Klassenzimmer
  • Kitabın yazarı: Erich Kastner
  • Sayfa sayısı: 176 (resimsiz basım), 188 (resimli basım)
  • Çevirmen: Şebnem Sunar
  • Kapak tasarımı: Walter Trier
  • Ülke: Almanya
  • Özgün dili: Almanca
  • Türü: Çocuk Romanı
  • Konusu: Johann Sigismund Lisesi’nde yatılı olarak okuyan çocukların Noel zamanlarında yaşadıklarını anlatır.
  • Dili ve anlatım biçimi: Çocuk romanı olduğu için oldukça yalın ve sade anlatılmış ve 3. tekil şahıs (gözlemci) ağzıyla yazılmıştır.
  • Ana fikri: Çocuklar arasındaki dayanışmanın, sıkı bir arkadaşlığın gücüyle yaşamın zorluklarını alt etmenin güzel bir örneğini vermektedir.
  • ISBN: 978-975-510-093-7

Kitabın Önsözü

Annesi Bayan Kästner, Erich Kästner'ı Noel öyküsü yazması için bir yere göndermek istemektedir. Eğer Noel öyküsünü yazmazsa ona bu Noel'de hediye almayacağını söyler ve kar bulunan Zug Dağı'na gitmesi için bilet alır. Erich Kästner Zug Dağı'nı izleyerek öyküyü yazmıştır. Öyküsünü açık bir alanda yazarken yeşil kalemini kaybetmiştir. Onu oteline götürmek amacıyla Eduard adlı bir inek gelir. Böylece Uçan Sınıf ortaya çıkar.

Önsözün Birinci Bölümü
Bayan Kastner ile oğlu arasındaki bir atışmadan, Zug Dağı’nın doruğuna bakmaktan, Gattfried adındaki bir kelebekten, siyah beyaz bir kediden, hiç erimeyen bir parça kardan, uyumlu bir paydos saatinden, ayrıca buzağıların büyüyünce bazen okuz olduğu yolundaki yerinde uyarıdan söz ediyor.
Bu seferki adamakıllı bir Noel öyküsü olacak. Aslında bu öyküyü iki yıl önce yazmak istemiştim ve daha sonra da tabii ki geçen yıl Ama olur ya işte, araya hep bir şeyler girdi. Ta ki geçenlerde annem, “Bu yıl da yazmazsan, Noel’de sana bir şey yok!” deyinceye kadar.
Böylece her şey kararlaştırılmış oldu. Alelacele bavulumu hazırladım, tenis raketlerimi, mayomu, yeşil kurşunkalemimi ve bir tomar kâğıdı bavula koydum ve dilimiz dışarıda, kan ter içinde, tren istasyonunun bekleme salonunda dururken, “Peki şimdi nereye?” diye sordum. Çünkü kolayca anlaşılabileceği üzere, bu yaz sıcağında bir Noel öyküsü kaleme almak hiç de kolay değil. İnsan poposunun üstüne oturup şöyle yazamaz ya: “Dondurucu bir soğuk vardı. Lapa lapa kar yağıyor ve pencereden baktığında Bay Doktor Eisen mayer’in kulak memeleri donuyordu.” Demek istediğim, ağustos ayında aile plajında yatıp tavuk gibi kızarırken ve her an için güneş çarpmasına uğrayabilecekken, insan böyle şeyler yazamaz. Öyle değil mi?
Kadınlar pratiktir. Annem hemen bu işin icabına baktı. Biletlerin satıldığı gişeye gidip memura dostça selam verdi ve, “Affedersiniz, ağustos ayında nerede kar vardır?” diye sordu.
Adam önce, “Kuzey Kutbunda,” diyecek oldu, ama sonra annemi tanıyarak dilinin ucuna gelen yersiz sözleri yutup kibarca şöyle dedi: “Zug Dağı’nın doruğunda, Bayan Kastner.”
Böylece hemen o anda Yukarı Bavyera’ya bir bilet almam gerekti. Annem daha, “Noel öykünü bitirmeden eve döneyim deme! Sıcaktan patlayacak olursan, Zug Dağı’nın doruğundaki soğuk karlara bakarsın artık. Anlaşıldı mı?” derken, tren hareket etti.
“Çamaşırlarını eve yollamayı unutma!” diye bağırdı annem arkamdan.
Onu birazcık kızdırmak için, “Sen de çiçeklere su ver!” diye seslendim. Sonra birbirimizi gözden kaybedinceye kadar mendil sallayıp durduk.
Şimdi on dört gündür Zug Dağı’nın eteklerinde, koyu yeşil renkli büyük bir gölün kıyısında kalıyorum ve yüzmediğim, antrenman yapmadığım, tenis oynamadığım ya da gölde kürek çekmediğim zamanlarda uçsuz bucaksız bir çayırın ortasında, küçük bir bankta oturuyorum ve bacakları boyuna sallanıp duran önümdeki masada Noel Öykümü yazıyorum.
Etrafım rengârenk çiçeklerle kaplı. Çayırgüzelleri rüzgârın önünde saygıyla eğiliyorlar. Kelebekler gezmeye çıkmış, uçuyorlar. Hatta içlerinden biri, tavus benekli büyük bir kelebek beni ara sıra ziyarete bile geliyor. Ona Gottfried adını taktım, üstelik birbirimizden hoşlanıyoruz da. Bir gün bile geçmiyor ki, kanatlarını çırparak gelip de kâğıtlarımın üzerine konmasın. “Nasıl gidiyor, Gottfried?” diye soruyorum ona hemen. “Hayat hâlâ güzel mi?” Yanıt olarak kanatlarını yavaşça indirip kaldırıyor ve sonra da mutlu mesut kendi yoluna giderek uçmaya devam ediyor.
Karşıdaki koyu renkli çam ormanının kenarına kocaman bir odun yığını istiflenmiş. Üzerinde siyah beyaz bir kedi oturuyor ve gözlerini dikmiş, bana bakıyor Ona büyü yapıldığı ve canı isterse konuşabileceği hakkında yoğun şüphelerim var. Yalnızca canı konuşmak istemiyor. Ne zaman bir sigara yaksam, sırtını kabartıyor.
Öğleden sonraları tüyüyor; çünkü o zaman sıcaktan pişiyor. Ben de pişiyorum; ama orada kalmaya da devam ediyorum. Yine de: Böyle oturup dururken ve sıcaktan pişerken, bir yandan da söz gelimi bir kartopu savaşını anlatmak, hiç de öyle az buz şey değil.
Sonra bankta arkama yaslanıp yüksek kayalıklarında hiç erimeyen buz gibi karların pırıldadığı Zug Dağı’mn doruğuna bakıyorum; işte şimdi yazmaya devam edebilirim! Kuşkusuz, bazı günler göl tarafından bulutların yaklaştığı, gökyüzünü boydan boya geçerek Zug Dağı’nın doruğuna yöneldiği ve ta ki artık hiçbir şey görünmez oluncaya kadar doruğun önünde toplandığı da oluyor.
Elbette o zaman kartopu savaşlarını ve tam da kışa özgü öbür olayları anlatma faslı çoktan geçmiş oluyor. Ama fark etmez. Böyle günlerde ben de iç mekânlarda geçen sahneleri anlatıyorum. İnsan başının çaresine bakmayı bilmeli!
Akşamları beni düzenli olarak Eduard alıyor. Eduard, minik boynuzlarıyla güzeller güzeli kahverengi bir buzağı. Boynunda bir çıngırak asılı olduğundan, insan onun geldiğini uzaktan bile anlıyor. Boynundaki çıngırak önce çok uzaklarda bir yerde çalıyor; çünkü buzağı yukarılardaki bir dağ otlağında otluyor. Sonra çıngırağın sesi giderek yaklaşıyor. Sonunda da Eduard görünüyor. Ağzında, sanki özellikle benim için toplamış gibi, birkaç san çayır papatyası, yüksek, koyu yeşil renkli çam ağaçlarının arasında beliriyor ve çayırdan geçip ağır ağır benim oturduğum banka yaklaşıyor.
“N’oldu. Eduard, paydos mu ettin?” diye sordum ona. İri gözleriyle bana bakıp başını sallarken, boynundaki çıngırağı öttü. Bir yandan da otlamaya devam ediyordu; ne de olsa düğün çiçekleri ve gelincikler enfesti. Ben de birkaç satır daha yazdım. Yükseklerde bir kartal havada daireler çiziyor ve döne döne gökyüzüne çıkıyordu.
Sonunda yeşil kurşunkalemimi kaldırıp Eduard’ın sıcak, kaygan postuna vurdum. O da artık yerimden kalkayım diye küçük boynuzlarıyla beni itti. Sonra birlikte o güzel, rengârenk çayırdan geçerek evin yolunu tuttuk.
Otelin önünde vedalaştık. Çünkü Eduard otelde değil, köşedeki bir çiftçinin yanında kalıyordu.

Önsözün İkinci Bölümü
Yeşil bir kurşunkalemin kaybolmasından, çocukların gözyaşlarının ne kadar iri olduğu hakkındaki bir görüşten, küçük Jonathan Trotz’un okyanus yolculuğu ile büyükanne ve büyükbabasının onu neden karşılamaya gelmediklerinden, nasırlara övgüden, ayrıca cesaret ile zekâyı aynı kefeye koymak gerektiğine ilişkin acil bir talepten söz ediyor.
Dün akşam yemeğimi yedikten sonra konuklar için ayrılan salonda tembel tembel otururken, niyetim yazmaya devam etmekti aslında. Alp Dağları’nın alacakaranlıkta kızaran görüntüsü sönmeye yüz tutmuştu. Zug Dağı’nın doruğu ve kayalıklar, yaklaşmakta olan gecenin karanlığına gömülüyordu. Gölün öbür kıyısında ise dolunay, kapkara ormanın üzerinden gülümseyerek bakıyordu.
O sırada yeşil kurşunkalemimi kaybettiğimi fark ettim. Eve dönerken, çantamdan düşmüş olmalıydı. Belki de güzeller güzeli buzağı Eduard onu bir otun sapı sanıp yutuvermişti. Ne olursa olsun, şimdi konuklar için ayrılan salonda öylece oturmuş, hiçbir şey yazamıyordum. Çünkü bütün otelde, üstelik de son derece şık bir otel olmasına karşın, ödünç alabileceğim tek bir yeşil kurşunkalem bile yoktu. Harika, değil mi?
Sonunda, yazarının bana armağan ettiği bir Çocuk kitabını elime alıp okumaya başladım. Ama hemen elimden bıraktım. Ancak bu kadar kızabilirdim! Niye olduğunu size söyleyeyim. Bu bey, kitabını okuyan çocuklara, sanki çocuklar hep şen şakraklarmış da mutluluktan ne yapacaklarını bilemezlermiş gibi olduklarını yutturma niyetindeydi! İkiyüzlü beyimiz, çocukluk denen şey sanki pasta hamurundan yapılmış enfes bir şeymiş gibi davranıyordu.
Yetişkin bir insan nasıl olur da günün birinde, çocukların bazen ne kadar üzüntülü ve mutsuz olabileceklerini hiç hatırlamayacak kadar kendi gençliğini unutabilir? (Yeri gelmişken, sizden bütün kalbimle rica ederim: Kendi çocukluğunuzu asla unutmayın! Bana söz veriyor musunuz? Söz mü?)
İnsanın kınlan bir oyuncak bebek İçin ya da sonradan hepimizin başına gelebileceği gibi, bir dostunu kaybettiği için ağlaması, aslında hiç fark etmez. İnsanın neye üzüldüğü hayatta hiç Önemli değildir, önemli olan, yalnızca insanın ne kadar üzüldüğüdür. Çocukların döktüğü gözyaşları, Tanrı katında, daha küçük değildir ve tartıya vurulacak olsa, çoğu zaman büyüklerin döktüğü gözyaşlarından daha ağır çekerler. Sakın yanlış anlamayın, beyler! Gereksiz yere yumuşayıp alttan aldığımız falan yok. Demek İstediğim, insanın canı yandığında, dürüst olması gerektiği. Hem de iliklerine kadar.
Size bir sonraki bölümde anlatmaya başlayacağım Noel Öyküsünde, adı Jonathan Trotz olan, ama arkadaşlarının Johnny dediği bir delikanlı var. Kitabın asıl kahramanı, dokuzuncu sınıftaki bu çocuk değil. fakat yaşam Öyküsü buraya çok iyi gidecek. Johnny, New York’ta doğmuştu. Babası Alman’dı. Annesi ise bir Amerikalı. Anne ve babası beraberken kediyle köpek gibiydiler. Sonunda annesi kaçmıştı zaten. Johnny dört yaşındayken, babası onu Almanya’ya giden buharlı bir gemiye bindirmek üzere New York Limanı’na götürmüştü. Küçük Johnny’ye bir bilet almış, kahverengi cüzdanına on dolar sıkıştırıp boynuna da üzerinde Johnny’nin adının yazılı olduğu bir kâğıt asmıştı. Sonra kaptanın yanına çıkmışlardı. Babası şöyle demişti: “Lütfen benim çocuğumu da Almanya’ya götürün! Büyükanne ve büyükbabası Hamburg’da onu karşılayıp gemiden alacaklar.”
“Peki, bayım,” diye yanıt vermişti kaptan. Böylece Johnny’nin babası da ortadan kaybolmuştu.
Bunun üzerine Johnny tek başına okyanusu geçti. Yolcular ona son derece yakın davranıyor, çikolata veriyor, boynunda asılı duran kâğıdı okuyup, “Aman da aman, küçük bir çocuk olarak bu büyük denizi geçebildiğin için, ne kadar da şanslısın,” diyorlardı.
Bir haftalık bir yolculuktan sonra Hamburg’a varmışlardı. Kaptan, güvertenin merdivenlerinde Johnny’nin büyükanne ve büyükbabasını beklemeye koyulmuştu. Yolcuların hepsi gemiden inerken, Johnny’nin yanağını son bir kez daha okşuyordu. Duygulanan bir Latince profesörü, “Her şey gönlünce olsun, evlat,” dedi. Karaya çıkan tayfalar, “Kuyruğu dik tut, Johnny!” diye bağırdılar. Ardından da bir sonraki Amerika yolculuğunda yine pırıl pırıl görünmesi için buharlı gemiyi baştan aşağı boyayacak adamlar güverteye çıktılar.
Kaptan rıhtımda durmuştu, küçük çocuğun elinden tutmuş, ara sıra kolundaki saate bakarak bekliyordu. Fakat gelmeyen birileri varsa, onlar da Johnny’nin büyükanne ve büyükbabasıydı. Zaten gelemezlerdi de. Çünkü uzun yıllar önce Ölmüşlerdi! Babası çocuğundan düpedüz kurtulmak istemiş ve ne olacağı üzerine çok da kafa yormadan onu Almanya’ya yollamıştı.
O zamanlar Jonathan Trotz başına gelen şeyin ne olduğunu anlayacak yaşta değildi. Ama büyüyünce, yatağında gözünü kırpmadan yatıp ağladığı pek çok gece oldu. Kaldı ki dört yaşındayken başına gelen bu acı olayı, inanın bana, cesur bir delikanlı olmasına karşın, ömrü boyunca atlatamayacaktı.
Olaylar aşağı yukarı şöyle gelişti: Kaptanın evli bir kız kardeşi vardı; küçük çocuğu onun yanına bıraktı, Almanya’ya geldikçe, onu ziyaret etti ve çocuk on yaşına geldiğinde, onu Kirchberg yakınlarında yatılı bir okul olan Johann Sigismund Lisesi’ne verdi. (Zaten Noel Öykümüzün geçtiği yer de işte bu yatılı okul.)
Jonathan Trotz hâlâ tatillerde bazen kaptanın kız kardeşine gider. İnsanlar ona karşı çok iyidirler. Ama çoğunlukla tatillerde okulda kalır. Çok kitap okur. Ayrıca gizli gizli öykü de yazar.


Konusu
Birbirinden haylaz, akıllı ve cesur birkaç arkadaşın yaşadıklarından yola çıkarak dostluk, arkadaşlık ve çocukların ruh hallerini anlatıyor. Kitabın adının Uçan Sınıf olmasının nedeni, çocukların hazırladıkları tiyatro oyununda, coğrafya derslerinin doğada işlenmesi konusunu işleyen ve eğitimi eleştiren oyundan esinlenilmiştir. Oyunda öğrenciler yaptıkları dekorlarla uçarak, kutuplara gidip orada ders işliyor, sonra bir yanar dağın zirvesine uçuyorlar.
Bu kitabın kahramanları edebiyat hastası Johnny Trotz, okula başladığından beri birinci olan Martin Thaler, karnı her zaman aç ve çok kalıplı olan Matthias Selbmann ve ufak tefek bir çocuk olan Uli von Simmern'dir. Bu öğrenciler Johann Sigismund Yatılı Okulu'nda okumaktadırlar. Öğrenciler bir gün Noel için bir tiyatro oyunu hazırlamaya karar verirler. Bu arada Noel de yaklaşmaktadır. Ancak rakip okul bir öğretmenin öğrencisini kaçırır. Ayrıca güzel yazı notları da kaçırılmıştır. Bu sebeple rakip okulla savaşmayı düşünürler.


Karakterler
Jonathan Trotz veya Johnny: Uçan Sınıf oyununun yazarıdır. Babası tarafından küçük yaşta terk etmiş, öldüklerini bildiği halde sırf çocuğundan kurtulmak için onu Almanya'ya, dedesinin ve babaannesinin yanına yollamıştır. Bir gemi kaptanı onu evlatlık edinmiştir.
Martin Thaler: Okulun en akıllı çocuğudur, ama çok fakirdir. Çok sosyaldir. Hep arkadaşlarıyla takılır, haksızlığa hiç dayanamaz.
Matz: Akıllı değildir ama çok güçlü ve oburdur. Habire kurabiye yiyip durur. Büyüyünce boksör olmak istemektedir. Odası boksörlerin resimleriyle doludur.
Uli: Sarışın, küçük ve zengindir. Herkes onun korkak olduğunu düşünür. O da cesur olduğunu kanıtlamak için eline bir şemsiye alır ve yüksekten atlar. Bacağı kırılır. Bundan sonra kimse ona korkak demez.
Dr. Johann Bökh veya Justus: Öğretmendir. Bu okulda okumuştur. Çocukları çok sever ve çok anlayışlıdır.
Prof. Kreuzkamm: Şaka yapar, ama gülmez. Görmezden gelen bir insandır.
Okul Müdürü Grünkern: Fazla bir bilgi verilmiyor.
Dr. Robert Uthofft veya Sigara İçmez: Gerçek adı 'Robert Uthofft'tur. Kendisi doktordur, ancak eşinin ölmesinden sonra mesleğini bırakıp bir müzikholde piyano çalıp şarkı söylemeye başlamıştır. Çocuklarla yakın arkadaştır. Çocuklar ona Sigara İçmez adını takmışlardır. Kendisi adının aksine sigara içmektedir. Bu adı içinde yaşadığı vagonda bulunan "Sigara İçilmez" yazısından almıştır. Kitabın sonlarına doğru çocuklar onu Justus'la tanıştırır. İkisi de okuldan çok yakın arkadaş çıkarlar ve Sigara İçmez okulun doktoru olur.
Egerland: Rakip okulun yaramaz çetesinin lideridir. Çetesi tarafından liderlikten atılır.
Sebastian
Matthias
Güzel Tedor


Kitabın Özeti
Uçan Sınıf'ın kahramanları, yatılı bir okulun çocukları. Yılbaşına az bir zaman kalmıştır. Çocuklar, Uçan Sınıf adında bir oyun hazırlamaya karar verirler. Ne var ki çalışmaları yarım kalır. Çünkü bir başka okulun öğrencileri, hem oyunda rol alan oyunculardan birini, hem de çocukların alıştırma kitaplarını kaçırmışlardır.
Yer, Johann Sigismund Yatılı Lisesi'dir. Kahramanlarımız edebiyat meraklısı Johnny Trotz, sınıf birincisi Martin Thaler ve karnı her zaman aç olan Matthias Selbmann, Fridolin, Uli ve daha birçokları… Kah­ramanlarımızdan Matthias ne kadar iri ise, Uli de o kadar ufak tefekti. Her an bir şamata, her an bir gırgır yapmak için fırsat kollayanlar çoğunlukta olduğundan, gülmek ve kendine güldürtmemek için sürekli dikkat göstermek gerektiğinin bilincinde olan öğrencilerin çokluğundan; kavgasız, şamatasız, gürültü­süz nerede ise bir dakika bile geçtiği görülmemiştir. Hemen her okulda olduğu gibi, üst sınıflar ile alt sınıflar arasındaki çekişme­lerden doğan kavgalar ve hır-gürler de işin cabası…
Kavgalar, sadece alt ve üst sınıflar arasında olarak sınırlı de­ğildi. Ayrıca, diğer okulların öğrencileri ile de sık sık yapılırdı.
Kısacası diyebiliriz ki, Uçan Sınıf, Almanya’da bir okulun “Hababam Sınıfı”dır.
Kahramanlarımız, Noel kutlamaları için spor salonunda ser­gilenecek olan, Johnny’nin yazdığı “Uçan Sınıf” isimli oyun için hazırlanıyorlardı. Oyun, beş perdeden oluşuyor ve deyim yerindeyse ileriye yönelik bir kehanete dayanıyordu. Belki de ileride uygulanacak bir öğretim yöntemini vurguluyordu. İlk perdede, bir lise öğretmeni coğrafya dersini yerinde işlemek için bütün sınıfla birlikte uçakla yola çıkıyordu. İkinci perdede uçak Vezüv Yanardağları’ndaki kraterlerin kenarına iniyordu. Üçün­cü perdede sınıf, Gize’deki piramitlerin yakınına iniyordu. Dör­düncü perdede “Uçan Sınıf” Kuzey Kutbu’na iniyordu. Öğretmen­lerinin yaptığı bir yanlışlık sonucu uçağın irtifa dümeni bozuldu­ğu için, beşinci ve son perdede göğe çıkıyorlardı. Gökte Petrus onları bekliyordu. Petrus büyülü formülü söylüyor ve yere ini­yorlardı.
Tabii her perdede, yapılan gösteriler bununla sınırlı değildi. Örneğin, üçüncü perdede, kahramanlarımız gazetelere uydudan fotoğraflar gönderiyorlardı.
Kahramanlarımızın sık sık ziyaret ettikleri “Sigara İçmez” is­mini taktıkları bir adam vardı. Sigarayı da fosur fosur içerdi. Al­man Demiryolları’ndan satın aldığı bir vagonda yaşıyordu. Vago­nun kapısında “Sigara İçilmez” levhası olduğu gibi durduğu için, bu ismi takmışlardı. Çocuklar bu adamı en az öğretmenleri kadar seviyorlardı.

İki Okul Arasındaki Savaş
Bir gün rakip okulun öğrencileri, bir öğretmenin oğlunu re­hin almışlar, ayrıca birçok öğrencinin defterlerine de el koymuş­lardı. Yine bir savaş zamanı gelmişti. Savaş sloganları “Çelik Bir­lik” idi. Önce bir elçi göndermeyi kararlaştırdılar. Elçi Sebastian, rakip okulun elebaşının evine gitti. Arkadaşlarının serbest bıra­kılması ve defterlerinin geri verilmesi taleplerini iletti. Kabul edilmedi. Gruplar savaş düzeni aldılar. Tam kavga başlayacaktı ki “Sigara İçmez” ortaya çıktı ve böyle kavga ederlerse polisin ve okul idarelerinin her şeyden haberdar olacağını ve başlarının belaya gireceğini söyledi. Önerisi, her okuldan birer kişinin yum­ruklu düello etmesi, yenilenin yenenin şartlarına uyması İdi. İki taraf da bunu kabul etti.
Karşı tarafın kavgacısı Wawerka, bu tarafınki ise Matthias idi. Kısa bir kavgadan sonra, Matthias rakibini yenmişti. Ancak, karşı tarafın öğrencileri sözlerinde durmadılar. Yeniden savaş düzeni alındı. Kar topu stoklan arttırıldı. Herkes “Hücum!” emrini bekliyordu. Nitekim birdenbire kartopu yağmuru başladı. Bu arada Martin, Johnny ve Sebastian rehineyi kurtarmanın peşin­deydiler. Nitekim rakip okulun elebaşısının apartmanlarının kö­mürlüğünde, başında iki nöbetçi olan arkadaşlarını kurtardılar. Ancak defterler yanıp, kül olmuştu. İki nöbetçiyi bağlayıp, hızla savaş alanına döndüler.
Günlerdir yağan kar durmuş, Noel’e ise sadece bir iki gün kalmıştı. Okul müdürünün odasında, hesap veriyorlardı. Bay Bökh, öğrencilerini çok seviyordu. Onlara geçmişte yaşanmış bir hikâye anlattı:
“Bundan yirmi yıl önceydi, Dokuzuncu sınıfta cesur ve çalışkan bir öğrenci vardı. Haksızlıklar karşısında tıpkı Martin Thaler gibi öfke­lenirdi. Gerekirse Matthias gibi dövüşürdü. Uli gibi evini özlerdi. Sebastian gibi aklı başında kitaplar okur, Janathan gibi bahçede saklanır­dı. Bir gün bu çocuğun annesi çok hastalandı. Okuldan kaçarak annesini görmeye gitti. Dönüşte yakalandı. Dışarı çıkmama cezası aldı. Yine kaçtı, yine annesini görmeye gitti. Yine yakalandı. Bu sefer sınıf öğret­meni dört hafta dışarı çıkmama cezası verdi. Yine kaçtı, annesini görmek için. Yakalandı, bu sefer müdür tarafından oda hapsi ile cezalandırıldı. Yine kaçtı, nasıl mı, bir arkadaşı onun yerine hapis yatmayı kabul ettiği için. Arkadaşıyla arası çok iyiydi. Okul bittikten sonra da görüşmeye devam ettiler; ama arkadaşının bir kaza sonucu ailesini kaybetmesiyle ortadan kaybolması bir oldu. O gün bugündür de onu görmedi.”
Hikâyeye dönersek;
Müdür, çok öfkelenmişti. Diğer çocuk her şeyi anlatınca, olayı anladı ve iş tatlıya bağlandı. Bu öğrencinin kim olduğunu biliyor musunuz!” diye sorunca, hepsi birden “Sizsiniz.” diye cevap verdiler. “Sizi gidi haylazlar, toz olun gözümün önün­den!” diyerek hepsini gönderdi.
Çocukların hepsinin sınıf öğretmenlerine olan saygı ve sevgi­leri bir kat daha artmıştı. Aralarında, arkadaşı için oda hapsini kabul eden kişinin kim olduğunu konuştular ve buldular: “Sigara İçmez”
Profesör Kreuzkam’a defterlerin yakıldığını anlatmak zo­runda kaldılar. Bu arada, bazı yaramazlar, küçük Uli’yi, sınıfın çöp sepetinin içine koyup, duvara asmışlardı. Profesör, hepsine cezayı verdi: “İşlenen her suçta, suç sadece o suçu işleyende değildir, suçun işlenmesini engellemeyen de suçludur.” cümlesini beşer kez yazacaklardı.
Uli, kendisine korkak ve çelimsiz denmesine sürekli kızıyor­du. Son olay, iyice kafasını bozmuştu. Sepet olayından bir gün sonra, elinde şemsiye ile ikinci kattan, bahçenin karlı zeminine atladı. Herkes şok olmuştu. UH, ne kadar cesur olduğunun mesa­jını böyle vermişti. Neyse ki, sadece sol ayağı kırılmış, biraz da kabarga kemikleri ezilmişti o kadar. Ama, Noel’de ailesinin yanı­na gidemeyecekti.
Bu arada çocuklar yaptıkları bir planla Justus lakabını taktık­ları öğretmenleriyle Sigara İçmez’i buluşturdular. Tahminleri doğ­ruydu. Öğretmenin bahsettiği kayıp arkadaş, Sigara İçmez’in ta kendisiydi.
Martin, annesinden gelen mektubu okul postasından aldı. Annesi, mektupta yol parası olan sekiz lirayı gönderemediğini, babasının işsiz olduğunu, ne olursa olsun cesur ve dayanıklı ol­masını, asla ağlamaması gerektiğini yazıyordu. Beş liralık da pos­ta pulu göndermişti.
Oysa ki Martin mektubu okuduktan sonra “Benim Güzel An­neciğim” diyerek ağlıyordu.
Uli’nin bu atlayışı, Noel’de oynayacakları piyesi tehlikeye sokmuştu. Sekizinci sınıftan bir öğrenci buldular.
Akşam, Justus bütün öğrencileri toplayarak, onlara Uli’nin yaptığı şekilde cesaretin ispati an amayacağım söyledi. Ayrıca, öğrencilerden, bir akşam için kendisine izin vermelerini, bu süre zarfında da uslu olmalarını rica etti. Sigara Içmez’in piyano çaldı­ğı barda bir bira içecekti.
Kent uzaktaydı. Yine de yürüdü. Tabelasında “Son Damlasına Kadar” yazan lokantadan içeri girdi. Sigara İçmez bir masada oturmuş kendisini bekliyordu. Kucaklaştılar. Konuşmalarının büyük bölümünü kahramanlarımız oluşturuyordu. İkisi de bu çocuklar okuldan mezun olmadan, yerlerinden ayrılmamakta kararlı olduklarını birbirlerine söylediler.
Gece yarısından sonra, kenti bir baştan geçerek döndüler. Yanlarında, yirmi yıllık hatıraları da beraber yürüyordu.
Okulun son günü idi. Çoğu öğrenci, Noel izni için bavulları­nı bile toplamıştı. Martin, Noel’de gidemeyeceğini hiç kimseye söylememişti. Okulda kalmak (sadece Johnny’e serbestti, o da ailesi olmadığı için) yasaktı. Bakalım ne olacaktı?
Yine, bu akşam piyes de oynanacaktı, önceden iki prova da­ha yapıp iyice hazırlandılar. Sonra, hep birlikte Uli’yi ziyaret edip, ona moral verdiler.
Nihayet piyes vakti geldi. Çok güzel oynadılar. Sigara İçmez de seyirciler arasındaydı. Sonra Justus, asıl mesleği doktor­luk olan Sigara İçmez'in, bundan böyle okul doktoru olarak gö­rev yapacağını söyleyince, çocuklar “Hurra” diye havaya fırladı­lar. Çok güzel bir akşam geçirmişlerdi.
Gece, Justus ve Sigara İçmez, beraber yatakhaneleri gezer­ken, Martin’in bir şeyler mırıldandığını fark edip, biraz eğildiler. Uykusunda, “Ağlamak kesinlikle yasaktır.” diye sayıklıyordu.
24 Aralık günü, ortalık tam bir ana baba günü İdi. İnenler, çıkanlar, koşturanlar… Matthias, Uli’ye veda etti. Johnny, Uli ile beraber kalacak diye seviniyordu. Martin ise hiç gözükmemişti.
Bütün el ayak çekilmiş, Justus son kontrol gezintisini yapı­yordu. Martin’i gördü. Sıkıştırınca, Martin hıçkıra hıçkıra ağla­maya başladı. Olup biteni öğrenince, zorla ona para verip evine gitmesini söyledi. Martin’in eski keyfi yerine gelmişti. Uli’nin yanına çıkınca, anne ve babasının ziyarete gelmiş olduklarını gördü. Hepsi ile vedalaştı.
Noel akşamı, her tarafta koyu bir kış hüküm sürüyordu. Martin’in anne ve babası, camın önünden hem dışarıya bakıyor, hem de sohbet ediyorlardı. “Martin ne yapıyor acaba?” dedi, annesi. Babası da “Umarım ağlamıyordur.” deyince, “Bana söz vermişti, ağlamayacaktı, gerçi ben de hep ağladım ya…”
Kapı çalar gibi oldu. Bir daha… Kim olabilirdi acaba? Kadın kapıyı açtı, Martin karşısındaydı. Sevinçleri görülmeye değerdi.
Martin’in kendi eliyle, öğretmenine yaptığı kartpostalın ar­kasına babası şunları yazdı: “Sayın Bökh, bize verdiğiniz bu canlı Noel armağanı için size sonsuz teşekkürler…”


Yazar Hakkında
Erich Kastner, çocuklar için de, büyükler için de yazan Alman Edebiyatı'nın en önemli çocuk kitapları yazarıdır. 1933'te kitapları yakılmış ve 1943'te yazı yazması yasaklanmıştır. 1974 yılında Münih’te ölmüştür. Devamı için bakınız: Emil Erich Kästner



* Çeşitli kaynaklardan derlenmiştir.


Cevap Yaz


Benzer Konular






Uçan Sınıf - Erich Kastner Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Uçan Sınıf kimin eseri? Uçan Sınıf kitabının yazarı kimdir? Uçan Sınıf konusu ve anafikri nedir? Uçan Sınıf kitabı ne anlatıyor? Uçan Sınıf kitabının yazarı Erich Kastner kimdir? İşte Uçan Sınıf kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar:Erich Kastner

Çevirmen: Şebnem Sunar

Yayın Evi: Can Çocuk Yayınları

İSBN: 9789755100937

Sayfa Sayısı: 176

Uçan Sınıf Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bolca mizah, bitmeyen eğlence...

Bir kez okumak yetmeyecek!

Bu romanın kahramanları, yatılı bir okulun çocukları... Yılbaşına az bir zaman kalmıştır. Çocuklar, "Uçan Sınıf" adında bir oyun hazırlamaya karar verirler ama çalışmaları bir anda yarım kalır. Çünkü bir başka okulun öğrencileri, hem oyunda rol alan oyunculardan birini, hem de çocukların alıştırma kitaplarını kaçırmıştır! İşte o andan sonra rekabet kaçınılmazdır...

Alman çocuk edebiyatında çığır açıcı yazarlarından biri olarak nitelendirilen Erich Kästner'in ilk olarak 1933'te yayımlanan kitabı Uçan Sınıf, dayanışma ve arkadaşlığın gücüyle yaşamın zorluklarını alt eden çocukların unutulmaz hikâyesini konu alıyor.

Uçan Sınıf Alıntıları - Sözleri

  • Çok mutlu olduğumu söylersem, yalan söylemiş olurum. Ama mutsuz da sayılmam.
  • Gökyüzünü olduğu gibi görenler, ölülerdir yalnızca.
  • Mutluluk, sonsuzluğa dağıtılmış. Mutsuzluk da öyle...
  • Gökyüzünü olduğu gibi görenler, ölülerdir yalnızca.
  • İşlenen her suçta, suç sadece o suçu işleyende değildir, suçun işlenmesini engellemeyen de suçludur.
  • Büyük huzur ve büyük yalnızlık artık başlayabilirdi!
  • “Bence kızlar çok sevimli.” dedi Johnny Trotz.
  • “İşlenen her suçta, suç sadece o suçu işleyende değildir, suçun işlenmesini engellemeyen de suçludur.”
  • Bizi geliştirmek istiyorlarsa, önce kendileri gelişmek zorunda olan öğretmenlere ihtiyacımız var...
  • Bizi geliştirmek istiyorlarsa, önce kendileri gelişmek zorunda olan öğretmenlere ihtiyacımız var.
  • Bir öğretmen kesinlikle değişime açık olmalıdır. Yoksa öğrenciler erkenden yataklarına yatar, derslerini de kasetten dinlerlerdi.

Uçan Sınıf İncelemesi - Şahsi Yorumlar

ÇELİK BİRLİK: Dünyada bu kitaptaki gibi arkadaşlar bulmak çok zor biliyorum ama bu kitaptaki gibi arkadaşlarım olsun diye hep arayacağım belki hiç bir zaman bulamayacağım ama olsun. Ben yine de arıyacağım. Bu satırları size yazarken aklıma Özdemir Asaf ın. bir şiiri aklıma geldi onu da yazıyım.                            BELKİ Denizlerden geçerim dosttan geçemem Değil onun iyiliğinden fedakarlığından geçemem Onun yolundan değil kendi yolumdan geçerim Dost yok biliyorum ama aramaktan vazgeçmem Offfff. Bu ne kadar da acı bu kitaptaki gibi arkadaşlarımın olamaması.. Ama ben bu kitabı okuyunca kitabın karakterlerini kendime arkadaş edindim. Bu karakterler şunlar MARTİN =.  Sınıf birincisi ama inek bir öğrenci değil yani bir kavga olursa hep arkadaşlarının arkasında durur. Hem de annesi babası fakir olup okulda parasız yatılı okuduğu halde. JONATHAN=.    Annesi ve babası tarafından terk edilen ve bir gemi kaptanın kız kardeşi tarafından evlat edilen ve kitap okumayı çok seven arada bir de küçük küçük öyküler yazan bir çocuk MATTHİAS=.     Biraz şişman her yemek sonrası bile yedikçe yiyesi gelen ve günün birinde boksör olmak isteyen bir çocuk. Uli =.      Ufak tefek sarışın korkak gibi ama kitabın sonlarında kendini kanıtlamış bir çocuk. SEBASTİAN=.       Her zaman alaycı bir şekilde konuşan ama arkadaşlarını hiç bırakmayan birisi. SİGARA İÇMEZ =.     Okula yakın bir lokomotif te yaşayan bayaa Bi tütün içen    (sigara içmez lakabı lokomotifi aldığında sigara içilmez yazısını çıkarmadığı için verildi) DOKTOR BÖKH =.        İyi kalpli adaletli iyi kalpli bir okul müdürü. Kişileri tanıttığımıza göre olaya geçebiliriz Şöyle başlıyor; Jonathan ın yazdığı oyunu noelde oynayacaklarken düşman okul onların güzel yazı defterlerini ve bir arkadaşını kaçırıyorlar ve Bi duello başlıyor bizim çocuklardan Mattihias onlardan Waweka duelloya başlıyor ama sonunda Mattihias kazanıyor. Arkadaşını ve yazı defterlerini kurtarıyorlar.                MATTİHİAS.     ×.      WAWERKA                 KAZANAN =.      MATTİHİAS Sonra doktor BÖKH ve sigara içmez eski ve çok iyi arkadaş çıkıyorlar Jonathan ve Martin tarafından belli oluyor Korkak diye bilinen Uli bir yükseltiden atlıyor ve herkes şok oluyor ( ve artık kimse Uli ye korkak diyemiyor Ve Uçan sınıf gösterisini yaparken de  çok başarılı oluyorlar. Martin annesi ona para gönderemeyeceğini yani noelde eve gelemeyeceğini yazar. Martinin o zamanları çok kötü geçer ama sonra Doktor BÖKH ona parayı verir Martin artık eve gidebilir ve noelde annesi ve babası ile geçirir Bu kitap gençliğini hiç unutmamanızı arkadaşlarınızın kıymetini bilmenizi anlatıyor Bu 5 arkadaşın çelik gibi birliği beni çok etkiledi inanın bana en az benim kadar sizi de çok etkileyecek İyi okumalar (Yunus Emre Aksoy)

Düşüncelerim: Ben de bu kitapta anlatıldığı gibi yatılı bi okul da okudum. Kitapta tamamen kendimi buldum. Arkadaşlık ilişkileri, öğrenci-öğretmen diyalogları, okuldan kaçmalar ve daha bir çok yönden. Aslında bu kitap çocukalara hitap eden bi kitap fakat ben 23 yaşında ki biri olarak zevkle okudum. Okumaya devam inşallah... (Mehmet Kaplan)

Kitabın Yazarı Erich Kastner Kimdir?

Emil Erich Kästner (d. 23 Şubat 1899, Dresden - ö. 29 Temmuz 1974, Münih) Alman yazar.

I. Dünya Savaşı'na katıldı. Savaştan sonra liseyi bitirdi ve Üniversite de Alman dili, tarih, felsefe ve tiyatro tarihi okudu. Gazetelerde redaktör ve tiyatro eleştirmeni olarak çalıştı. 1933'te iktidardaki nasyonal sosyalistler bütün kitaplarını yaktılar. İki kez Gestapo tarafından tutuklandı ve 1943 yılında yazı yazması yasaklandı. Savaştan sonra tiyatro ve film alanlarında çalıştı. 1966 yılında edebiyat çalışmalarına son verdi. 1974 yılında Münih'te öldü. Yaşamı boyunca yapıtları için pek çok ödül aldı. Çocuklar için yazmış olduğu kitapları bütün dünyada çeşitli dillere çevrildi. Kästner, Alman çocuk edebiyatında yeni bir çığır açmış, çocuk kitaplarını gerçekçi temeller üzerine oturtmuştur.

Erich Kastner Kitapları - Eserleri

  • Don Kişot
  • Uçan Sınıf
  • Hayvanlar Toplantısı
  • Çizmeli Kedi
  • Küçük Dedektif
  • Küçük Hafiyeler
  • Bok Yoluna Gitmek
  • Palavracı Baron
  • Açıkgöz Budalalar
  • Kuafördeki Domuz ve Başka Öyküler
  • İkizler Neyin Peşinde?
  • Soytarının Tuhaf Hikayeleri
  • Noktacık ile Anton
  • Küçük Adam
  • Küçük Hafiyeler
  • 35 Mayıs
  • Küçük Adam Ve Küçük Hanım
  • Ben Küçük Bir Çocukken
  • Sevimli İkizler

Erich Kastner Alıntıları - Sözleri

  • “ Ağlamak insanca bir duygudur. Erkekler de ağlar.” (Küçük Hafiyeler)
  • "Bizim zamanımızda herkes daha saygılıydı," diye devam etti kadın. Bu sözleri Emil her zaman duyardı, onun için kadının söylediklerinin üstünde durmadı bile. Bazı insanların huyu böyleydi herhalde. Sanki suç içinde yaşadıkları zamandaymış gibi, nedense hep eski günlerin daha güzel, daha iyi olduğunu söylerlerdi. Onlara göre hava bile daha temizdi eski günlerde. Onlara tümüyle inanmanız beklenemez tabi ki! Dedikleri tümüyle yalan değildir, ama gerçek payıda çok azdır. Böyle insanlar ellerinde bulunanlarla yetinmeyi, mutlu olmayı öğrenememiş kimselerdir genellikle. (Küçük Hafiyeler)
  • Akıllı olduğumuz zamanlarda para kazanmak için yabancı ülkelere gitmek zorunda kalıyorduk. Şimdi budala olduk, para ayağımıza geliyor. (Açıkgöz Budalalar)
  • “..yaşamak için ihtiyaç duyulan her şey makineler yardımıyla üretilerek halka bedava verilir. Herkes istediğini alabilir. Çünkü bilindiği üzere toprak da makineler de ihtiyacımızdan fazlasını üretiyorlar.” (35 Mayıs)
  • ~ İnsanın günün birinde beşikte yatıp ciyak ciyak ciyaklamasının ve ‘kendi olması’nın hangi rastlantılara bağlı olduğunu düşünsenize! ~ Sahte kahramanlar hayal gücüne sahip olmadıkları için korkmazlar. Hem aptallardır hem de sinirleri yoktur. Gerçek kahramanlar ise korkar ama korkularını aşarlar. ~ Bu kitapta çocuklara, çocukluğumdan bazı kesitler anlatmak istiyorum. Bütün çocukluğumu değil, sadece bazı kesitleri. Yoksa o hiç hoşlanmadığım tuğla gibi ağır kitaplardan biri olurdu bu kitap; oysa çalışma masam tuğla üretim yeri değil. (Ben Küçük Bir Çocukken)
  • ...Birden, kendini çok yalniz ve ufak hissetti Emil. Bu koskocaman, kalabalık ve uğultulu kentte minicik bir noktaydı sanki. Kimse onunla ilgilenmiyordu. Neden parasız olduğu, nereye gidiyor olduğunu bile bilmeyişi umurlarında değidi. O anda Berlin'de tam 4 milyon insan yaşıyordu ve içlerinden biri bile Emil Tişbayn'a aldırmıyordu. Büyük kentler böyledir işte. Kimse kimsenin sorunuyla ilgilenmez. Çünkü vakitleri ve sabırları yoktur. Sorunlarınızı anlatsanız bile, incelik olsun diye dinler görünür ve yalnızca çok üzüldüklerini söylerler. Oysa o anda içlerinden "Bana ne senin sıkıntılarından? Benim kendime yetecek kadar derdim var zaten" diyorlardır çoğunlukla. (Küçük Hafiyeler)
  • Aslında öğretmen olmalıymışım, sadece çocuklar idealler için gereken olgunluğa sahip. (Bok Yoluna Gitmek)
  • Yaşlı kadın bir yandan onu öperken bir yandan da yanağına vuruyordu.. (Küçük Dedektif)
  • Hayat zordur. İyi durumda olan insanlar, durumu kötü olan öbür insanlara, fazladan sahip olduklarıyla yardımcı olmak istemezse sonumuz hiç de iyi olmayacak. (Noktacık ile Anton)
  • "Bu bir yarım küre," dedi karısına. "Her yerde insanlar çaresizlik ve akılsızlık içindeler. Her hayvan görür bunu. Yalnız bir tanesi bu yoksulluğu ve karışıklığı görmek istemez: Devekuşu! Kafasını kuma gömer! Bak bu da öbür yarım küre. Her yerde yüzyıllardan beri savaş, yokluk, akılsızlık süregelmiştir. Her insan görür bunu. Yalnız bazı insanlar görmek istemezler. Bunlar devletleri yönetenler, konferanslar düzenleyenlerdir ve..." "Biliyorum" dedi karısı, "ve kafalarını kuma gömerler." (Hayvanlar Toplantısı)
  • “Herkesin kendine göre birtakım dertleri vardır” dedi Sancho. Ama bu kiminde dirhemledir, kiminde okkayla; bizdeyse kum gibi kaynıyor mübarek. (Don Kişot)
  • “İşlenen her suçta, suç sadece o suçu işleyende değildir, suçun işlenmesini engellemeyen de suçludur.” (Uçan Sınıf)
  • "Çok korkunçlar!" diye lafa girdi. "Oysa her şey çok güzel olabilir! Balıklar gibi dalıyorlar, bizim gibi yürüyorlar, ördekler gibi süzülüyorlar, dağ keçileri gibi tırmanıyorlar ve kartallar gibi uçuyorlar. Ama bütün bu yeteneklerinin sonucu ne? "Savaşlar!" diye homurdandı Aslan Alois. "Sürekli savaşıyorlar. Devrimler ve grevler yapıyorlar. Her yerde açlık kol geziyor. Yeni hastalıklar da cabası. . (Hayvanlar Toplantısı)
  • Son gülen her zaman oydu. (Soytarının Tuhaf Hikayeleri)
  • Bir öğretmen kesinlikle değişime açık olmalıdır. Yoksa öğrenciler erkenden yataklarına yatar, derslerini de kasetten dinlerlerdi. (Uçan Sınıf)
  • İnsan alışkanlıkları olan bir hayvandır. (Bok Yoluna Gitmek)
  • İnsanın kafasını işletebilmesi, bütün erkekçe davranışların, kahramanlıkların temelidir. (Palavracı Baron)
  • Boşuna söylememişler. İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur, hatta karakteri büyüdükçe daha da yerleşik bir hal alır. (Soytarının Tuhaf Hikayeleri)
  • Yapmacıklık, en büyük kusurdur. (Don Kişot)
  • İktisadî başarısızlığın herhangi bir şeyi değiştirmediği bir çağda yaşıyoruz; ekonomi, çöküşü hızlandırabilir ya da geciktirebilir. Yeni bir dünya görüşünün inşa edilmesinin gerektiği ender tarihsel dönüm noktalarından birinde bulunuyoruz, bunun dışında her şey yararsız. Artık, tesirsiz ilaçlarıyla kıtayı ölümüne tedavi eden politik uzmanlar tarafından alaya alınmaya cesaretim kalmadı. Haklı olduğumu biliyorum ama bu, bana bugün itibarıyla yetmiyor. Gülünç bir figüre dönüştüm, aşk ve meslek derslerinden çakmış bir insan adayıyım. (Bok Yoluna Gitmek)

© 2004-2023 Tüm Hakları Saklıdır.
Sitedeki içerikler izinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Yayınlanan yazı ve yorumlardan yazarları sorumludur. MARDiNLiFE.COM ile bir bağlantı kurulamaz, site sorumlu değildir.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır