korkulu kaçıngan bağlanma / bağlanma stilleri - ekşi sözlük

Korkulu Kaçıngan Bağlanma

korkulu kaçıngan bağlanma

Kaçıngan Bağlanan Kişilerin Yapması Gereken 5 Şey Nedir?

ÖZET

  • Birçok ilişki sorununun ortak noktası ilgisizlik problemidir.
  • İlgisizliğin önemli nedenlerinden biri de kaçıngan bağlanan partnerlerdir.
  • Eğer sen de kaçıngan bağlanma eğilimi olan biriysen ve bu konuda artık bir şeyleri güncellemek istiyorsan deneyimli bir terapist olarak paylaştığım 5 öneriyi okuyabilirsin. 

KAÇINGAN BAĞLANAN KİŞİLERİN YAPMASI GEREKEN 5 ÖNERİ:

  1. Negatif içsel sesinin farkına varmak
  2. Kendine olan saygını artırmak 
  3. Diğerlerine olan saygını artırmak
  4. Bağ kurma konusunda risk almak
  5. Sınır koyma becerilerini geliştirmek

İlişkilerde bağ kurmak istiyorsun ama bir taraftan da kendi başına da kalmak istiyorsun.

Partnerin ona yeterince ilgi göstermediğinden yakınıyor ve seni bu yüzden bunaltıyor olabilir.

Bu gibi gerginlikler olunca da alıp başını gitmek, kendi başına kalmak istiyorsun ama bunun da içine sinen ve uygulanabilir bir çözüm olmadığını biliyorsun.

İlişkilerde kaçıngan bağlanma eğilimin varsa bu söylediklerim tanıdık gelebilir.

Bu yazıda kaçıngan bağlanma eğilimin varsa ne yapabileceğini ve ilişkide nasıl hareket edebileceğini anlattım.

Kaçıngan bağlanma konusu hem iç dünyanda hem de ilişkinde sorun yaratıyorsa anlattıklarım faydalı olacaktır. 

Eğer kendinde değil de partnerinde kaçıngan bağlanma eğilimi olabileceğini düşünüyorsan yine bu yazıyı okuyarak partnerinin nasıl bir zorluk yaşadığını daha iyi anlayabilirsin. 

Eğer kendinde bu tür bir eğilim olduğunu görüyorsan neler yapabilirsin?

1. Negatif iç sesinin farkına var

İlişkilerden ve yakınlıktan seni uzak tutan, kendine yönelmeni söyleyen sesi fark et.

Bu sesin arkasında cılız da olsa aslında bağ kurmaktan da beslenebilecek sesi fark edebiliyor musun?

Fark ettiğinde bağ kurmaya yatırım yapma motivasyonun artabilir.

Yazılarımı düzenli takip ediyorsan benim psikolojik sıkıntılara positum bakış açısıyla baktığımı biliyorsundur.

Negatif iç sesinin arkasındaki pozitif niyeti de düşün.

Seni nelerden koruyor olabilir?

Negatif iç sesinin farkına varıp bu soruları sorduğunda sadece partnerine odaklanıp, onu duygusal ve sorunlu olarak görmek yerine kendine de odaklanıp büyük resmi görmeye başlayabilirsin. 

2. Diğerlerine duyduğun saygıyı artırmaya çalış

Kaçıngan bağlanan kişilerde diğerlerine karşı bazen gizli narsisistik eğilimler olabilir.

Bu da araya iyice duvar örmeye, yukarıdan bakmaya neden olabilir. 

Bunun için yargılayıcı şekilde yaklaşmak yerine anlamaya çalışan zihniyetle yaklaşmalısın.

Karşı tarafın güçlü olduğu, senin örnek alabileceğin özellikleri neler bunları görmeye çalış.

Duygularını ifade ettiğinde eleştirel ya da duvar ören tarzda değil; empatik ve anlayışlı şekilde davranmaya çalış.

Onu gerçekten anlamaya çalışırsan saygı duyacağın ve hem fikir olacağın noktalar olacaktır. 

Diyelim ki, partnerinin aşırı duygusal ve dengesiz olduğunu düşünüyorsun.

Burada duygular sonrasında yapılan davranışlarda sorun olabilir ancak duygunun kendisinde sorun yoktur.

Yaşanıyorsa anlaşılması gereken önemli noktalar vardır. 

Çoğu zaman da bu duygu dalgalanmalarının arkasında sana duygusal olarak ulaşamamanın yarattığı acı ve güvende hissedememe hissi vardır.

Bunun gerçekten rahatsız edici olabileceğini empati yaptığında anlayabilirsin. 

3. Kendine duyduğun saygıyı arttır

Diğerlerine saygı duyabilmek için kendine gösterdiğin saygı da önemlidir.

Kendini olduğun halinle yeterli, değerli, sevilebilir görebilmek ve kendine şefkat duyabilmek çok önemlidir.

Birbirinizi besleyebileceğiniz noktaların olabileceğini deneyimlemek gereklidir. 

Kırılganlığını sahiplen, kaygı, üzüntü, utanç gibi duygularını kabullen. Bunları negatif görme. 

4. Bağ kurma riski al

İlişki ve bağ kurma ihtiyaçların doğrultusunda hareket etmelisin.

Böylece düzeltici yaşam deneyimleri gibi yeni deneyimler kazanırsın.

Bu risk almak anlamına geliyor çünkü bilinç dışındaki kodlamalara ters bir şeydir.

Bağ kurma birçok farklı yolla yapılabilir;

Bedensel temasta, şefkatli temasta bulun. Bunu yapmak karşılıklı olarak rahatlatıcı ve güven vericidir. 

Gün içinde küçük sevgi içerikli mesajlar gönder. Böylece önem verdiğini, bağı hissettiğini gösterirsin.

Tartışma ve gerginlik olsa da hem kendine hem de partnerine güven ver. Birbirinizi anlayıp ortak nokta bulma yolunda ilerlemek istediğini paylaş.  

Destek istemeyi dene. Birinden bir şey istemekte zorlanıyorsan bunu bir gelişim fırsatına dönüştür. 

5. Sınır koyma becerini geliştir

Dürüst ve kendin ol. Hayır deme ihtiyacın olduğunda hayır de.

Karşı tarafı memnun edeyim, oyalayayım, sıkıntı çıkarmasın. Ben sonra kendime yeterim.” eğiliminin farkında ol.

Kendin olmanın ve kendi ihtiyaçlarının arkasında dur. Kendi özgürlük alanının sınırlarını çiz.

O an kendinle ilgilenmek istiyorsan açıkça söyle. Uzlaşı yapılabilir.

Örneğin, hafta içi daha ağırlıklı olarak kendine, hafta sonu ilişkiye zaman ayırmak gibi…

Kaçıngan bağlanma eğilimi, erken çocukluk döneminden hatta bebeklik çağından itibaren başlayıp şekillenebilen bir konudur.

Dolayısıyla esnetmeye ve güncellemeye oldukça dirençli olabiliyor. 

O yüzden bu yazıda kolayca anlattığım şeylerin uygulamasının o kadar kolay olmadığının gayet farkındayım.

Bunları kademeli olarak Uyan Yöntemindeki anlattığım çerçeveye benzer bir çerçeveyle uygularsan daha verimli olur.

Bu önerileri uygulamakta eğer zorlandığını hissediyorsan ve daha tempolu şekilde yol almak istiyorsan bir terapistten birkaç seanslık bir destek almanı kesinlikle öneririm.

Böylece nerede zorlanıyorsan, oraya özgü şekilde sorun neyse tespit edilip sana özel bir yol haritası çizilebilir.

Uzm. Psk. Cem Gümüş

İlişkilerinizde Güvenli Bağlanmanın Yolu

625eeb7a902a8__1.jpeg
19.04.2022

Graham Johnston ve Matt Wotton

İlişkilerinizde aşırı bağlanan taraf mı yoksa yakınlaşmaktan kaçınan taraf mısınız? Yakın ilişkilerdeki bağlanma tarzınız çocukluğunuzdan geliyor olsa bile yine de bağlanma tarzınızı değiştirmeniz mümkündür. 

Bağlanma tarzımız büyük önem taşır çünkü diğer insanlarla ilişki kurma biçimimizi etkiler. Aynı bireylerle yıllar boyunca yapılan araştırmalar gösteriyor ki, iyi ilişkiler kurma ve sürdürme becerisi yaşam boyu mutluluk seviyeleri üzerinde büyük bir paya sahip. Kılavuz niteliğindeki bu makalede ilişkilerinizi daha iyiye götürmeniz için bağlanma stilinizi tanıma ve onu değiştirme yolları paylaşılacak. 

Bağlanma stillerinizin kökleri çocukluğunuzdadır.

Bağlanma teorisi 1950’li yıllarda İngiliz çocuk psikoloğu John Bowlby ve meslektaşlarının çalışmalarına dayanmaktadır. Bowlby diğer memeliler gibi insanların da bakım verenlerinin bakım ve sevgi ihtiyaçlarını karşılamasına muhtaç olduğuna inanıyordu. Güven ve özenin olmadığı bir ortamda büyümek diğerleriyle ilişkilerimizin de yer aldığı birçok alanda uzun vadeli sorunlar yaşamamıza neden olur. Mary Ainsworth tarafından yapılan Yabancı Ortam deneyleri sayesinde Bowlby’nin fikirleri ete kemiğe büründü. Çalışmalar, çocukların bakım verenlerinin yokluğuna bakıcıların tarzına göre farklı tepkiler verdiğini gösterdi. 

Cindy Hazan, Phillip Shaver ve Alan Sroufe gibi araştırmacılar bakım verenlerimizle yaşadığımız deneyimlerin bilinçli ya da bilinçdışı olarak hayatımızdaki ilişkilerden ne bekleyeceğimizi şekillendirdiğine dair verilerle mevcut bulguları daha da ileri taşıdı. Arkadaşlarımız, meslektaşlarımız, aile üyeleri ya da sevgililerimiz de dahil olmak üzere tüm ilişkilerimiz bağlanma stillerimizden etkileniyor. Bağlanma stilimiz başkalarına ne kadar güvenebileceğimizi, terk edilme hassasiyetimizi ya da bağlanma korkularımızı belirliyor. 

Elbette bağlanma teorisi ilişkilerimiz hakkında her şeyi açıklayamaz. Örneğin, bağlanma stillerimizi şekillendiren genetik ya da mizaç gibi başka faktörleri de henüz tam anlayabilmiş değiliz. Yine de bu durum bağlanma stillerimizi tanıyarak ilişkilerimizi yönetmeyi denememizi engellemez. 

Erken dönem bağlanma stiliniz yetişkin bağlanma biçimlerinde ortaya çıkar. 

Aşağıdaki örneklere bakarak kendiniz dahil olmak üzere başkalarının bağlanma stillerinin ilişkilerde nasıl rol oynadığını fark edebilirsiniz.

Ravi her zamanki gibi evde akşam yemeğini pişiriyor ve partneri Frankie’nin işten eve dönmesini bekliyor. Frankie 10 dakika gecikince Ravi telaşlanmaya başlıyor. “Geç kalacak olsa bana muhakkak haber verirdi” diye içinden geçiriyor. Zaman ilerledikçe Ravi’nin endişesi öfkeye dönüşmeye başlıyor ve “Akşam yemeği için onu beklediğimi biliyor ama beni umursamıyor bile” diye kendi kendine söyleniyor. Frankie eve döndüğünde ise Ravi eşiyle yemek yiyerek sohbet etmek yerine savunmaya geçerek Frankie ile tartışmaya başlıyor. 
/website/assets/images/my1/images/625eee4d61b59__2.jpeg
Diane ise diğer ilişkilerini bitirdiği gibi şimdiki ilişkisini de sonlandırmayı düşünüyor. Diane’in birçok ilişkisinde olduğu gibi başlarda her şey tutku dolu ve eğlenceliydi. Ancak ilişki ciddileşmeye başlayınca Diane kaçmak isterken buldu kendini. Asla uzun süreli bir ilişkisi olamayacağını düşünmeye başladı. “Sorun bende mi yoksa hep yanlış kişiler mi beni buluyor” diye düşünmeye başladı.

Dave’in patronu ise ona anne-babasını hatırlatıyor. Patronu onu destekliyor lakin ne zaman Dave’in performansı hakkında bir geri bildirimde bulunsa Dave kendini küçümsenmiş hissediyor. “Yetişkin bir adamım ve işimi de gayet iyi yapıyorum” diye düşünse de patronundan nefret etmekten ve kendini yetersiz hissetmekten kurtulamıyor. 

Muhtemelen bu örnekler size de tanıdık gelmiştir. En önemlisi ise bağlanma teorisi bağlanma stilimizi anlamaz ve onu gerektiği gibi değiştirmeyi denemezsek erken dönem yaşantılarımızdan edindiğimiz alışkanlıklara göre yetişkin hayatımızı yaşayabileceğimizi ileri sürmektedir. 

Örneğin, erken dönem yaşantılarınız yüzünden ilişkinizde kendinizi güvende hissetmek için parterinize fazla yapışarak onun dikkatini üstünüzde tutmaya çalışıyor olabilirsiniz. İyi haber şu ki, kaygılı hissettiğiniz durumlarda yeni davranışlar benimseyerek bağlanma stilinizi değiştirebilir; ilişkilerinizden keyif alabilir ve daha tatmin edici bir hayat sürebilirsiniz. Bu makalede önce kendi bağlanma stilimizi tanımayı ve onu nasıl değiştireceğimizi öğreneceğiz.

Ne Yapmalı?
Bağlanma stilinizi tanıyın.

İlk adım kendi bağlanma stilimizi tanımak. Ücretsiz çevrimiçi testler yardımıyla bağlanma stilinizi öğrenebilirsiniz. Daha kolayı ise, aşağıdaki dört cümleden sizi en iyi tanımlayanı seçebilirsiniz.

a.Başkalarına duygusal olarak yakınlık duymakta zorlanmam. 
b.Biriyle tam olarak yakınlaşmak isterim fakat başkalarının benim istediğim kadar yakın olmayı tercih etmediğini görüyorum. 
c.Bağımsızlığım benim için önceliklidir. Yakın ilişkiler kurmadan da rahatım. 
d.Başkalarıyla yakınlaşmaktan rahatsızlık duyarım. Diğerleriyle yakın olmak istememe rağmen başkalarına güvenmek benim için ürkütücüdür.

Bu dört cümle dört ayrı bağlanma stiline işaret etmektedir. Eğer a şıkkını seçtiyseniz güvenli bağlanma stiline sahipsiniz. B şıkkı ise kaygılı bağlanma stiline aittir. C şıkkı ise kaçıngan bağlanma stiline gönderme yapar. D şıkkını seçtiyseniz dağınık bağlanma stiline sahipsiniz demektir. Bağlanma stilinize olumsuz yaklaşmak istediğiniz değişimleri gerçekleştirmenize yardımcı olmaz. Her bağlanma stilinin altında öğrenilmiş birçok inanç vardır. Her bağlanma biçiminin olumlu ve olumsuz yanları mevcuttur. 

Unutmayın, bağlanma stiliniz kaderiniz değildir. Çalışmalardan bazıları erken dönem bağlanma stillerimiz ile yetişkin ilişkilerimiz arasındaki bağlantının orta düzeyde olduğunu göstermektedir. Genetik, mizaç ve daha birçok faktör ilişkilerimizde rol oynamaktadır. Erken dönem bağlanma biçimlerimiz çocuklukla da sınırlı değildir. Akranlar ve öğretmenler gibi başka faktörler de bağlanma biçimlerimize katkı sağlar. Güvenilir yetişkinler ya da akranlar ile kurulan sağlıklı ilişkiler de bağlanma stillerimizi şekillendirmektedir. Kimlerle etkileşim halinde olacağımız konusunda doğru seçimler yaparsak erken dönem yaşantıların olumsuz etkilerini dengeleyebiliriz.

Dört bağlanma stilini tanıyın.

Bağlanma bilimini kavradığınızda kendinizi ve sevdiklerinizi daha iyi anlayacak, aynı hataları neden yapıyor olduğunuzu fark edecek ya da ilişkilerinizin neden bittiğini göreceksiniz. Belki de iş hayatınızda istediğiniz sonuçları neden alamadığınızı daha iyi kavrayacaksınız. Asıl mesele, size geçmişte nasıl davranıldıysa hala öyle davranılmasını bekliyor olmanızdır. 
/website/assets/images/my1/images/625eee80cf840__3.jpeg
Eğer güvenli bağlanma stiline sahip olacak kadar şanslıysanız “yeterince iyi” ebeveynler ile büyüdünüz demektir. Yeterince iyi ebeveynlik psikanalist Donald Winnicott’ın sağlıklı ebeveynlik için kullandığı bir terimdir. Güvenli bağlanma stiline sahip olmanız ilişkilerinizden keyif almaya sizi hazır hale getirir. 

Eğer kaygılı bağlanma stiline sahip iseniz tutarsız ya da sürekli meşgul ebeveynler tarafından büyütülmüş olabilirsiniz. Bu tür ilişkilerde sınırlar bulanıktır. Çocuk ebeveynlerin tutarsız davranışlarına sürekli maruz kalır. Bu durumda yetişkin olduğunuzda yakınlığı arzulasanız bile başkalarını üzmekten ya da kırılmaktan yana sürekli endişe içinde olursunuz. İlişkilerde hep en kötüsünü beklersiniz. Bu yüzden kendinizi ilişkinin içinde başkalarına fazla bağımlı olan ya da kıskanan taraf olarak bulabilirsiniz. Küsme davranışları gibi pasif agresif davranışları da kullanıyor olabilirsiniz. 

Kaçıngan bağlanma stili korkulu bağlanma ya da kayıtsız bağlanma biçimi olarak da adlandırılmaktadır. Eğer bu stile sahipseniz bakım vereniniz tarafından duygusal ihtiyaçlarınız sürekli olarak karşılanmamış demektir. Bu nedenle hep kendi başınızın çaresine bakmayı öğrenmişsinizdir. Yakınlaşmakta güçlük yaşar veya muhatabınızın görünüşü gibi duygusal olmayan değerlere daha fazla öncelik verirsiniz. İlişkide olduğunuz kişinin duygusal ihtiyaçlarına pek önem vermezsiniz ve kendinizde bir sorun olmadığını düşünmeye daha yatkınsınızdır. 

Dağınık bağlanma stiline sahipseniz bakım vereniniz tutarsız davranışları ile sizin kafanızı karıştırmış olabilir. Bazen ailede çok kıymetli biri iken bazen hiç istenmeyen kişi olmuşsunuzdur. Bu bağlanma tarzı ciddi istismar ve ihmalin birlikte olmasından kaynaklanır. Yaşadıklarınız yüzünden yakınlaşmak sizin için hep zor olmuştur. 

İlişkide olduğunuz kişinin bağlanma stilini tanıyın. 

Bağlanma teorisi ilişki bilimidir. Kendimiz hakkında daha fazla şey bilmek iyidir aynı şekilde muhataplarımızın bağlanma stillerini bilmek de önemlidir. Bu sayede muhatabınızın davranışlarının nedenlerini daha iyi kavrar ve onların duygusal ihtiyaçlarını doğru bir yaklaşımla karşılayabilirsiniz. 

Çok fazla yapışarak ilişki kuran birinin kaygılı bağlanma tarzı olabilir. Mesafeli ilişki kuran biri ise kaçıngan bağlanmaya sahip olabilir. Bu farklılıklar birçok durumda yaşanabilir. Daha önce bahsi geçen Ravi’yi düşünün. Eşi eve geç geldiği için endişelenmiş ve bu durumdan rahatsız olmuştu. Bu kaygının altında reddedilme hassasiyeti olabilir. Kaçıngan bağlanma stiline sahip biri ise, “Eve beş dakika geç geldiysem, ne var bunda?” diye düşünüyor olabilir. Bu örüntü birçok ilişkide görülebilir. Kaçıngan ve kaygılı iki kişi eşleştiğinde birinin özen alameti olarak yorumladığı bir durum diğeri için uzaklaştırıcı olabilir. Diane’nin örneğinde ise kaçıngan bağlanma stilini gördük. Partnerinin yakınlığından bunalıp uzaklaşmaya ihtiyaç duyuyordu. Dave ise öz güven yoksunluğu ve patronuna yönelik nefreti ile dağınık bağlanma stilinin izlerini taşıyordu. 

Hem kendinizin hem partnerinizin bağlanma stilini anlayamazsanız aynı davranış ve tartışmaları tekrarlamanız olasıdır. Partneriniz üzüldüğünde hemen özür dilemek yerine onu neyin üzdüğünü anlamaya çalışmak olayı onun gözlerinden görme fırsatı sunar size. Partnerinize merakla ve onu yargılamadan ne olduğunu sorabilir ya da kendi zihninizde düşünerek de onu anlamayı deneyebilirsiniz. Karşınızdaki kişiye kızdığınızda onun için ne hissediyorsunuz? Eskisi kadar sevişmemenizi neden sorun yapıyor olabilir eşiniz? Evet, bağlanma stili cinsel hayatımızı da etkiler. 

Bağlanma tarzlarımızı anlamak eşimizin ihtiyaçlarını anlamak ve davranışlarımızı düzenlemek noktasında bize gereken bilgileri sağlar. Örneğin, eşiniz kaygılı bağlanmaya sahip ise ve siz kaçıngan bağlanma stilinde yer alıyorsanız eşinizin çocuklukta hissettiği terk edilme endişesi nedeniyle böyle davrandığını fark edebilir ve empatik tutum sayesinde onun ihtiyaçlarına farklı yaklaşabilir, kendi kaçınma davranışlarınız dışında başka davranışlar da geliştirebilirsiniz. 

Dağınık bağlanma tarzına sahip eşler ilişkilerinde istikrarı yakalamakta zorlanırlar. Sevmek ve sevilmek isterler ama yakınlaşmaktan korkarlar. Zira geçmişte yakın oldukları insanlar onları incitmiştir. Bu bilgi görünürde sizden uzaklaşmak istediklerini düşünmenizi sağlayabilecek bazı davranışlara karşı daha tahammüllü yaklaşmanıza yardımcı olabilir. Başta sizden uzak dursalar bile kendilerini ilişkide güvende hissettikçe farklı davranabileceklerdir. Elbette bu süreçte kendi ihtiyaçlarınıza sahip çıkarak ilişkinizi yönetmek doğru olan yaklaşım olacaktır. 

/website/assets/images/my1/images/625eeeb5c5c3f__5.jpeg

Bağlanma stilinizi değiştirmeyi deneyin. 

Nörobilim araştırmaları beynin ölene kadar uyum sağlama becerisine sahip olduğunu gösteriyor. Bağlanma biçimlerimizi kapsayan beyin ağları da aynı derecede değişime açıktır. Bu nedenle duygularınızla farklı yollarla baş etmeyi öğrenebilir ve bağlanma stilinizi değiştirebilirsiniz. Bağlanma stiliniz kaderiniz değil, seçiminizdir.

Değişim için kullanabileceğiniz bazı yöntemler aşağıda yer almaktadır:

İlişkilerdeki davranış kalıplarınızı ve bunların sonuçlarını tespit edin.İlişki içinde çok fazla güvence ihtiyacı duymamanızın sebebi kaçıngan bağlanma tarzınız olabilir. O yüzden sevgilinizin onu sevdiğini söylemenize niye bu kadar ihtiyaç duyduğunu anlamıyor olabilirsiniz. Belki de sizin ihtiyaç duyduğunuzdan biraz daha fazla güvenceye ihtiyacı vardır. Sevdiğiniz kişinin güvence taleplerini reddetmek yerine sizden farklı ihtiyaçları olabileceğini düşünerek davranışlarınızı değerlendirin. Zamanla daha az kaçıngan davranarak ilişkinizi geliştirebilirsiniz. 

Bağlanma stilinizi değiştirmek için partnerinizle iş birliği yapın. Eğer kaygılı bağlanmaya sahipseniz partnerinizden sabır ve hoşgörü talep edin. Kaygılarınızı azaltacağınıza dair partnerinize taahhütte bulunun. İlişkilerde güven zamanla inşa edilir. Eğer kaçıngan tarza sahip iseniz eşiniz ihtiyacınız olan alanı size verebilir aynı zamanda sizinle yakınlaşmanın daha zarif yollarına başvurabilir. Romantik akşam yemekleri, derin sohbetler ve sekse davet etmek yakınlaşmanın kapılarını aralar. 

Kendinize meydan okumak için yeni şeyler denemenin de yardımı olur.Bağlanma stiliniz kaygılı ise başta zor gelse bile doğrudan ve özgün yollarla iletişim kurmayı deneyin. Kaygılarınızı sakinleştirmek için duygu kontrol yöntemlerinden faydalanabilirsiniz. Kaçıngan iseniz ilişkide kalmayı denemek için kendinize meydan okuyun. Kaçarak uzaklaşmak yerine karşınızdaki kişiyi anlamayı deneyin. Değişim kolay değildir fakat farkı deneyimledikçe kendinizi daha güvende hissetmeye başlayacaksınız. 

Partneriniz ya da arkadaşlarınızdan oluşan güvenilir bir çevre oluşturun kendinize. Sonrasında bu çevre içindeki otomatik davranışlarınızı gözlemleyin, duraksayın, farklı bir yol deneyin, sonuçları değerlendirin ve netice olumlu olursa gelecekteki durumlar için de yeni davranışı benimseyin. 

Bu yöntemler sadece romantik ilişkiler için geçerli değildir. Aile, arkadaşlar ve iş arkadaşlarınızla ilişkilerinizde de bu yöntemlerden faydalanabilirsiniz. Örneğin, patronunuzun elinizdeki işi biraz daha geliştirmeniz için eleştiride bulunduğunu hayal edin. Eleştiriye yönelik hassasiyetinizin erken dönem çocukluk deneyimlerinden kaynaklandığını bilmek geçmişteki davranışları tekrarlamanızı engeller. Derin bir nefes alıp savunmacı davranışa geçmeden yukardaki ilkeleri uygulayabilirsiniz. 

Son olarak, değişim uzun bir çalışma gerektirir. Öğrenmeye açık olun ve her gün deneyimlerinize yeni bir gözle bakmayı deneyin. Her seferinde başarılı olmayabilirsiniz. Zaman zaman çocuksu davranışlarda bulunabiliriz. Hepimiz hata yaparız. Değişim bir gecede gerçekleşmez. Kendinize aşırı yüklenmeyin. Hepimiz insanız ve alışık olduğumuz davranışları yapmaya meyilliyiz. İnsanız ve yeni şeyler öğrenebilir ve yeni durumlara uyum da sağlayabiliriz. Ustalaşan bir sporcu nasıl sürekli pratik yaparak başarılı oluyorsa biz de pratik yaptıkça daha iyi olabiliriz. Hepinize iyi şanslar. 

/website/assets/images/my1/images/625eeeeb1de16__6.jpeg

Önemli Noktalar

Bağlanma stilinizin kökleri çocukluğunuza dayanır.Bağlanma teorisi 1950’lerde erken dönem yaşantılarda sevgi ihtiyacının önemini ortaya çıkaran John Bowlby ile başlamıştır. 

Bağlanma stiliniz yetişkin hayatınızdaki ilişkilerde de kendini gösterir. Bakım verenlerinizle yaşadıklarınız hayat boyu ilişkilerden ne beklemeniz gerektiğini bilinçli ve bilinçdışı olarak şekillendirir.

Bağlanma stilinizi tanıyarak ilişkilerdeki davranışlarınızı anlayabilirsiniz. Bu makalede yer alan küçük anket dışında bağlanma stilinizi tespit etmek için çevrimiçi ortamda ulaşabileceğiniz birçok test bulabilirsiniz.

Dört bağlanma stilini öğrenin. Bir güvenli bağlanma biçimi ve üç güvensiz bağlanma tarzı vardır: kaygılı, kaçıngan ve dağınık. Hepsinin ortak noktası geçmişte size nasıl davranıldıysa aynı davranışları hala bekliyor olmanızdır.

Sevdiklerinizin bağlanma stillerini öğrenin. Kendi bağlanma stilinizi ve sevgilinizin bağlanma stilini doğru anlayamazsanız aynı sorunları yaşamaya devam etme olasılığınız artar.

Bağlanma stilinizi değiştirmeyi deneyin.Değişimi sadece romantik hayatınızla sınırlandırmak zorunda değilsiniz. Aileniz, arkadaşlarınız ve iş arkadaşlarınızın da yer aldığı tüm ilişkilerinizde bağlanma stilinizi kasıtlı olarak değiştirmeyi deneyebilirsiniz. Davranışlarınızdaki ortak kalıpları fark ederek farklı tepkiler vermeyi öğrenebilirsiniz.

Daha fazlasını yapmak isterseniz:

Bağlanma stilinizi terapide çalışabilirsiniz. Bağlanma tarzınızı daha iyi anlamak ve değiştirmek için profesyonel destek alabilirsiniz. Terapist seçerken bağlanma odaklı çalışan bir uzman seçmek daha iyi olabilir. Sitemizde yer alan psikoterapist seçimi konusunda tavsiyeler içeren kılavuza ilişikteki linkten ulaşabilirsiniz:

https://kemalsayar.com/haftanin-yazisi/dogru-terapist-secmenin-yolu

/website/assets/images/my1/images/625eef5ea3397__4.jpegBiz de terapi seanslarımızda bağlanma teorisinden yararlanıyoruz. Danışanlarımızın ilişkilerini geliştirme çabalarında bağlanma teorisinden çok faydalandıklarını gördük. Sözünü ettiğimiz yaklaşım 50 yılı aşkın bir süredir deneysel kanıtlarla desteklenmiş bir yaklaşım. Çocukları iradelerinin aksine boyun eğdirmeyi amaçlaması nedeniyle şaibeli olan “bağlanma terapisi” yaklaşımdan bahsetmiyoruz burada. Terapist size daha güvenli ilişkiler kurabilmeniz yönünde aşağıdaki prensipleri kullanarak destek sağlar.

Çoğu zaman terapide insanlar sorunlarını etkili bir şekilde çözer.Bu sayede umudunuzu korumaya devam edersiniz.

Ayrıca terapi ilişkisi güvenli bir ilişki kurma pratiği kazanmanıza öncülük eder. 

Bağlanma konusunda yaşadığınız sorunların kaynağını fark eder ve ormana bakarken ağaçları da fark edebilecek ince bir anlayışa sahip olursunuz. 

Terapi sizi inisiyatif alıp yeni eylemlere geçmek konusunda teşvik eder. 

Yeni davranışlarla mevcut döngünüzü kırmaya çalışırken ihtiyacınız olan güvenilir çevre desteğini terapiden alabilirsiniz. 

Örneğin, terapi randevunuza beş dakika geç kaldınız. Kaygılısınız ve terapistinizin zamanını çaldığınızı düşünüyor ve sürekli özür diliyorsunuz. Bu durum reddedilme hassasiyetinizin ve insanları memnun etme çabanızın kaynağı olan bağlanma stilinizle ilgili olabilir. Terapistiniz neden böyle hissettiğinize şefkatle yaklaşır zira terapistler davranışlarımızın ardındaki ihtiyaçlara bakar ve onları sorgulamamıza yardımcı olur. Sizi önemseyen biri ile yeni bir deneyim fırsatı yakalarsınız terapi odasında. 

Çift danışmanlığı her iki kişi için de bağlanma stillerinden kaynaklanan beklenti ve kaygıları anlayarak yeni ve sağlıklı yollar keşfetmelerine hizmet eder. İyi bir çift terapisi gündelik sorunların altında yatan ihtiyaçlara ve daha iyi iletişim yollarına odaklanır. 

Son olarak, güvensiz bağlanma stillerinden birinin uç noktalarında yer alıyorsanız konuşma terapisi yeterli olmayabilir sorunlarınızın çözümünde. Bu durumda uzman doktorunuzla görüşüp ilaç desteğine ihtiyacınız olup olmadığını tespit etmek yararlı olabilir. Eğer yoğun kaygınız ya da depresif bir ruh haliniz var ise ilaç kullanımını da gündeme alabilirsiniz. Antidepresan kullanımı hakkındaki kılavuzu ilişikteki linkte bulabilirsiniz:https://kemalsayar.com/haftanin-yazisi/antidepresan-kullaniminda-dikkat-edilmesi-gerekenler

Genel olarak söylemek gerekirse bağlanma stiliniz kaderiniz değildir çünkü sorunlarınızı çözebilmek için kullanabileceğiniz birçok yöntem mevcuttur. Öğrenme ve değişim hayat boyu devam eder.


Tavsiyeler

Psikiyatrist ve sinirbilimci Amir Levine ve psikolog Rachel Heller tarafından 2010 yılında yayınlanan Bağlanma kitabına bakabilir.

Robert Karen’ın 1990 yılında basılan “Becoming Attached” makalesine bakılabilir.

Kaçıngan bağlanma stiline sahip bir danışanın terapisti ile ilişkisini konu alan 1997 yapımı Can Dostum filmine bakılabilir.

Çocuklarınıza bağlanma teorisini anlatmak için 2013 yapımı Karlar Ülkesi filmine bakılabilir. 

Kaçıngan bağlanmayı konu alan Paul Simon ve Art Garfunkel’in seslendirdiği “I am a Rock” adlı şarkıya bakılabilir. 

Daha fazla makale, kurslar ve diğer kaynaklar için Londra Uygulamalı Psikoloji Merkezi takip edilebilir.

Çeviren: Uzman Klinik Psikolog Rabia Yavuz
Eposta: [email protected]
Instagram: https://www.instagram.com/klinikpsikolograbiayavuz/
Kaynak: https://psyche.co/guides/how-to-understand-and-adapt-your-attachment-style

Bağlanma Teorisi ve Bağlanma Stilleri

Bağlanma Teorisi ve Bağlanma Stilleri

Bağlanma teorisi ve bağlanma stilleri, kişilerin yetişkinlik dönemlerinde de etkisini hissettiği, kökenini erken çocukluk döneminden alan bağlanma biçimlerini ifade eder. Peki insan yaşamını önemli ölçüde etkileyen bağlanma adı verilen bu duygusal ilişki şekli, tam olarak ne anlama gelir? Hayatı ne denli etkiler? Bağlanma teorisini ve bağlanma türlerini detaylı bir biçimde ele aldığımız bu yazımız ile bağlanma kuramını öğrenerek farkındalığınızı artırabilir, kendi davranışlarınız, hisleriniz ve düşünceleriniz hakkında daha fazla bilgiye sahip olabilirsiniz. 

Bağlanma Teorisi Nedir?

Bağlanma teorisi, psikolog John Bowlby tarafından 1960’lı yıllarda geliştirilmiştir. Önemi ve etkinliği hala kabul gören bağlanma temelli psikoloji yaklaşımı, kişilerin erken çocukluk döneminde en az bir bakım veren ile güvenli bir ilişki kurması gerektiğini ifade eder. Bowlby’ye göre kurulan bu sağlam bağ, çocuğun çevreyi özgürce keşfetmesine, yeni şeyler deneyimlemesine ve çevresindeki diğer kişiler ile sağlıklı bir bağ kurabilmesine olanak tanır. Bu bağ yeterince sağlam olarak kurulmadığında kişilerin gelecekteki ilişkileri üzerinde olumsuz bir etki yaratabilir.

Bowlby, 0 ile 2.5 yaş arasını kritik dönem, 2.5 ile 5 yaş arasını ise hassas dönem olarak tanımlar. Bowlby’nin kuramına göre bağlanma stilleri 5 yaş dönemine kadar şekillenebilir ve bu yaşa gelene dek geçen süre, kişinin yetişkinlik hayatı üzerinde büyük oranda etkili olur. Kişilerin çevrelerini ve kendilerini nasıl algıladığı ve ilişkilerini nasıl şekillendirdiği, temel bakım vereni ile kurduğu bu ilişkiye göre belirlenir. Dolayısıyla bebeklik ve çocukluk çağında birincil bakım veren kişi ile kurulan ilişki biçimi, kişilerin bağlanma kalıpları ve gelecekte diğer kişilerle kurduğu etkileşim şekilleri hakkında fikirler verir.

Yetişkinlikte Bağlanma Stilleri Nelerdir ve İlişkilerimizi Nasıl Etkiler?

Bowlby’nin bağlanma teorisine göre bebeklik çağında, temel bakım veren kişi ile kurulan bağın türü, yetişkinlik evresinde etkili olmaya devam eder. Dolayısıyla bu bağlanma stili kişilerin başkaları, kendileri ve dünya ile kurduğu ilişkileri doğrudan etkiler. Bağlanma biçimleri; güvenli bağlanma, kaçıngan bağlanma, kaygılı bağlanma ve dağınık-korkulu bağlanma olarak dörde ayrılır.

Güvenli Bağlanma

Güvenli bağlanma, bebek ile bakım veren arasında kuvvetli bir ilişkinin gelişmesine, bebeğin duygularının dikkate alınmasına ve cezalandırılmamasına bağlıdır. Bebek, bakım vereni tarafından anlaşıldığını ve değerli olduğunu hissetmelidir. 

Güvenli bağlanma belirtileri arasında;

Duyguları regüle edebilmek,

Kolay iletişim kurabilmek,

Özgüvenli olmak,

Duygusal olarak erişilebilir olmak,

Başkalarına kolaylıkla güven duyabilmek,

Yalnız olmaktan rahatsızlık duymamak yer alır.

Bebeklik döneminde bakım vereni ile güvenli bağlanmış kişiler; yetişkinlik dönemlerinde sağlıklı ilişkiler kurabilir. Ayrıca kendi değerlerinin farkında olurlar ve kendilerini güvende hissederler.

Kaçıngan Bağlanma

Bebeklik döneminde, duygusal ya da fiziksel ihtiyaçları bakım vereni tarafından ihmal edilmiş kişiler kaçıngan bağlanma stiline sahip olabilir. Kaçıngan bağlanma, kişinin yetişkinlik hayatında;

Duygusal ya da fiziksel yakınlıktan kaçınmak,

Duygularını ifade ederken rahatsız hissetmek,

İnsanlara güvenmemek,

Sıklıkla tek başına vakit geçirmek istemek,

Başkalarına ihtiyacının olmadığını düşünmek şeklinde belirti verebilir.

Kaçıngan bağlanma stiline sahip kişiler, çevrelerindeki herkesi belli bir mesafede tutan, diğer insanlara kıyasla daha ketum ve soğuk kimseler olarak nitelendirilebilir. 

Kaygılı Bağlanma

Bakım vereninin bazen ilgili bazen ilgisiz olması, aniden bunalıp uzaklaşması ve hislerinden bebeği sorumlu tutması kaygılı bağlanmaya neden olur. Kaygılı bağlanma, bir yetişkinin kendisini başkalarının duygularından sorumlu hissetmesi olarak özetlenebilir.

Kaygılı bağlanmanın yetişkinlik hayatında görülen belirtilerini aşağıdaki listeden öğrenebilirsiniz:

Eleştiriye tahammül edememek

Başkalarının onayına ihtiyaç duymak

Kıskançlığa meyilli olmak

Yalnız olmakta zorluk yaşamak

Terk edilme korkusunu yüksek düzeyde deneyimlemek

Başkalarına güvenmekte sorun yaşamak

Sevilmeyen biri olduğunu hissetmek

Kaygılı bağlanmış kişiler ilişkilerinde sevilmediklerini ve her an terk edilebileceklerini hisseder, sürekli sevildiklerini ve terk edilmeyeceklerini duymak isteyebilir. İlişki kurduğu kişilerin bütün sorunlarının, kendi hataları hatta suçları olduğunu düşünebilirler. Ayrıca düşük öz güvenleri sebebiyle aşırı kıskançlık geliştirebilirler.

Dağınık-Korkulu Bağlanma

Bebeklik döneminde bakım verenleri tarafından travmatize, ihmal ya da istismar edilmiş kişiler dağınık-korkulu bağlanma geliştirir. Sürekli etraflarında olmayan bakım verenler bebekler için hem konfor hem de korku kaynağı olur. Bunun yetişkinlik hayatına nasıl etki ettiğini aşağıdaki listeden öğrenebilirsiniz:

Reddedilme korkusu

Duyguları regüle edememek

Başkalarına güvenme güçlüğü yaşamak

Hem kaçıngan hem kaygılı bağlanma stillerinin belirtilerini deneyimlemek

Yüksek düzeyde anksiyete yaşamak

Dağınık-korkulu bağlanan kişilerde kendine zarar vermek ya da kişilik bozuklukları gözlemlenebilir. Dağınık-korkulu bağlanma stiline sahip kişiler reddedilmekten korkar ancak duygusal olarak mesafeli kişiler olmaz, yakınlık arar.

Yetişkinlikte Bağlanma Stilleri Değiştirilebilir mi?

Erken çocukluk döneminde bakım veren kişi ile ilişkide kurulan bağlanma stili, gelecekte romantik partnerlerle ve yakın arkadaşlarla kurulan ilişki biçimlerini etkileyebilir. Bağlanma biçimlerinin etki düzeyi ise kişinin sahip olduğu bireysel özelliklere ve deneyimlediği ilişkilere göre değişkenlik gösterebilir. Ancak yine de kişilerin erken çocukluk dönemindeki bağlanma biçimlerinden etkilendiği ve romantik partnerleriyle ve yakın arkadaşlarıyla bu biçimlere uygun olarak ilişki kurmaya eğilimli olduğunu söylemek mümkündür. Eğer çocukluğunuzdaki bağlanma stilinizden dolayı çevrenizdeki kişilerle güvenli ve sağlıklı bir ilişki kuramadığınızı düşünüyorsanız panik olmanıza hiç gerek yok. Çocukluğunuzda bakım vereniniz ile kaçıngan, kaygılı ve dağınık-korkulu bağlanma tecrübe ettiyseniz aynı bağlanma stillerini sürdürmek zorunda değilsiniz. 

Bağlanma stilleri değiştirilebilir. Bir bağlanma stilini deneyimlemek diğerlerini deneyimleyememek anlamına gelmez. Güvenli bağlanmış olan bir kişiyle ilişki içerisinde olmak bile kendi bağlanma deneyiminizi olumlu yönde etkileyebilir. Bağlanma stillerini değiştirebilmek için en önemli üç şey konuya ilişkin farkındalığa sahip olmak, değişimi istemek ve bunun için bir adım atmaktır. Psikoterapiye adım atarak bağlanma biçimleriniz ve ilişkileriniz üzerinde çalışabilirsiniz. Bu sayede yetişkinlik dönemi ilişkilerinizi daha sağlam bir zemine oturtabilir ve esenliğinize katkı sağlayabilirsiniz. 

Bağlanma stillerinizi değiştirmek istiyorsanız, Tappy’nin bağlanma temelli terapi başta olmak üzere çeşitli terapi yaklaşımlarını kullanan alanında uzman psikologlarından hemen randevunuzu alabilir ve terapi sürecinize vakit kaybetmeden başlayabilirsiniz.

Paylaşmak Güzeldir :)

bağlanma stilleri

  • yetişkin bağlanması üzerine olanı bartholomew (1990) tarafından geliştirilmiş teori. bu teoriye göre insanlar bebekliklerinde birincil olarak bağlandıkları kisiyle*aralarında olan ilişkiye göre gelecek yaşamlarındaki bağlanma stillerini geliştirirler ve bu onların hem arkadaş hem de romantik ilişkilerini etkiler.
    teoriye göre 4 çeşit bağlanma stili vardır. güvenli baglanma tarzı(secure), saplantılı (preoccupied), kayıtsız (dismissing) ve korkulu baglanma tarzı (fearful).

    1) güvenli bağlanma tarzı, düşük kaygı ve düşük kaçınması olan bireylerde görülür. güvenli bağlananların hem kendilerine hem de ilişkilerinde karşılarındaki kişiye güvenleri vardır. ama mesela bağlandığı kişi sevgilisiyse, sevgilisi bıraktığında bunu kabullenir*, gitmek istiyorsa gider diye düşünür, yoluna devam eder. güvenli olanların kendilerine ve bağlandıkları kişiye tutumları pozitiftir, yani hem kendilerine hem karşılarındakine değer verirler.

    2) saplantılı bağlanma tarzında yüksek kaygı ve düşük kaçınma vardır. bağlandığı kişiye yapışır, sanki mutual yaşam sürmek ister, bırakılmaya dayanamaz, aşırı kontrolcü ve kıskanç tipler bu gruba girer. kendileri hakkındaki görüşleri negatiftir (bkz: aşağılık kompleksi) bağlandıkları kişiye karşı pozitiftir yani onu gözlerinde büyütürler.

    3) kayıtsız bağlanma yaşayan insanların düşük kaygı ve yüksek kaçınmaları vardır, yani ilişkiye girmeye istekli değillerdir ama bunun sebebi kaygılı olmaları değildir. ilişkilerde karşılarındaki kişiye değer vermezler, sadece kendi çıkarlarını düşünürler. bunların kendilerine bakış açıları pozitiftir, bağlandıkları kişiye karşi negatiftir yani kendilerini bir şey zannedip karşılarındakine değer vermezler. işkolik insanların bir kısmı böyledir, işler yüzünden ilişkiye vakitleri olmadığı gibi bahaneler üretirler halbuki insanlara değer vermeyip kendilerini yücelttiklerinden düzgün ilişkiler yaşayamıyorlardır.

    4) korkulu tarz kişininse yüksek kaygı ve yüksek kaçınması vardır. ne kendisine ne karşısındakine değer verir yani ikisine de tutumu negatiftir. böyle insanlar ilişkiye girmekten kaçınırlar, diğer insanlardan uzak dururlar ama kayıtsızlar gibi kendilerini bir şey sandıklarından değil değersiz olduklarını ve kimsenin onları sevmeyeceğini düşündüklerinden olur bu.

  • (bkz: yataga baglanma)

  • çocukken yaşadığımız, özellikle anne ilişkisinin diğer ikili iliskiler üzerine etkisinin incelenmesiyle ortaya çıkmıştır.

    1969 yilinda bowlby tarafından, anne ve çocuk arasında, çocuğun güvenlik ihtiyacını gidermek için kurulan ilişki olarak ileri sürülmüştür ilk olarak.

    daha sonra ainsworth, annenin çocuğun ihtiyacını anlamadaki duyarlılığının önemli olduğunu eklemiştir.

    son olarak bartholomew ve horowitz 1990 da anne (birincil bakım verici) ve çocuk arasında kurulan bu ilişkinin yetişkin romantik ilişkileri üzerinde belirleyici etkisi olduğundan bahsetmiştir. buna göre çocuk anneyle güvenli bir bağ kurmazsa kaygı ve kaçınma yaşantılarıyla ilişki kurar. dört baglanma stili vardır. bu stillerde kaygi ve kaçınma boyutları şöyledir. (-;yok +;var)

    güvenli bağlanma; kaygı-, kaçınma-

    kaçınan bağlanma; kaygı-, kaçınma+

    kaygılı bağlanma; kaygı+, kaçınma-

    korkulu bağlanma; kaygı+, kaçınma+

    ilk entry son stili korkulu baglanma diye almış. kafa karışıklığı yaratmamak adına korkulu bağlanma dedim ben de, ancak literatürde kaygılı/kaçınan bağlanma olarak da geçiyor.

  • bondage’a giriş 101 kıvamında entariler bulmayı umduğum ve beni hayal kırıklığına uğratan başlık.

  • gerçekten bu kadar sık karşılaşılan bir durum olmasına rağmen bu kadar az yorum yapılmış olması enteresan.bu kadar sık karşılaşılan diyorum, zira bağlanma şekli yada burda yaşadığınız sorunlar aslında bir akıl hastalığının habercisi falan değil, sizin karakterinizin bir parçası. yüzdeler konusunda çeşitli kaynaklarda farklı veriler olmakla birlikte ortalama insanların (yukardaki yazarın çevirilerine de sadık kalarak söyleyebilirim ki) %50 sinin güvenli bağlanma, %20'sinin saplantılı-kaygılı bağlanma, %25inin kayıtsız bağlanma ve %5'ininse korkulu bağlanma gösterdiği tespit edilmiş. diğer taraftan birey hayatının belli dönemlerinde bu bağlanma şekillerinden biri veya bir kaçına daha yatkın olabiliyor.

    teorinin çıkış noktası size öz bakım veren ebebeynizin sizle olan ilişkisinin sizin bağlanma şeklinizi belirlediği yönünde. bununla birlikte yaşadığınız travmatik olaylar da sizin ilişkilere karşı tutumunuz ve bağlanma şeklinizi değiştirebiliyor. her ne kadar bağlanma şekliniz ile ilgili problemlerinizin romantik ilişkilerinizde veya romantik bir ilişkiye girme olasılığının olma ihtimali gündeme geldiğinde ortaya çıktığı söylense de, kişisel tecrübem bağlanma şeklinin sadece romantik ilişkilerde değil tüm yakın ilişkilerde gözlemlendiğini gösteriyor.

    gelelim bağlanma şeklinizdeki problemleri nasıl ortadan kaldıracağınıza:

    güvenli bağlanma: zaten problemli olmayan bağlanma şekli. bu şanslı grubun içindeyseniz yapmanız gereken hiç bir şey yok, ha karşınıza güvensiz bağlanma şekli gösteren biri çıktıysa o zaman ona nasıl destek vermeniz gerektiğini öğrenmek isteyebilirsiniz, o ayrı

    saplantılı bağlanma: bu bağlanma şekline sahip bireylerin genellikle kayıtsız bağlanma şekline sahip bireylerle ilişkilere girme eğiliminde söyleniyor. ve hatta bu ilişkiler anxious-avoidant trap olarak tanımlanıyor ve zehirli ilişkiler olarak tarif ediliyor. önerilen güvenli bağlanma şekline sahip bireylerle ilişki kurmaları, kendilerine ait bir alan yaratmayı öğrenmeleri yada kendilerine verdikleri değeri yükseltmeleri. artık bunun için meditasyon mu yaparsınız, terapi mi alırsınız o size kalmış

    kayıtsız bağlanma: bu bağlanma şekline sahip birey aslında bağlanma şeklini bir problem olarak görmüyor bu açıdan konforlu bir durum. ama karşı tarafın ihtiyaçlarına daha duyarlı hale gelmesi ve empati kurmayı öğrenebilmesi daha kaliteli ilişkiler yaşamasını sağlayabilir.

    korkulu bağlanma: bana göre bireyin kendisini en rahatsız eden bağlanma şekli. zira kendinizi tam bir kalıba sokma şansı bile yok hem çeşitli kaygılarla hem de korkularla mücadele etmek zorunda. bu yüzden farkındalığın en fazla yükseltilmesi gereken grup bu. nitekim ne zaman ne şekilde düşüneceğiniz veya hissedeceğiniz belli olmuyor. eğer kaliteli ilişkiler kurabilmek ve bunu sürdürebilmek istiyorsanız o zaman her durum için (korku ve kaygılı haller) kenarda bir dengede kalabilme stratejinizin bulunması gerekiyor. kaygılarınızı hafifletebilmek için biraz uzaklaşmayı ama bunu çok abartmamayı öğrenmeli, kendinizi sevmeli ve dengesiz reaksiyonlar vermeden önce karşı tarafla empati kumayı öğrenmeleri. yani işiniz zor.

  • aşk hayatınızı, insanlara nasıl bir bağ kurduğunuzu, nesnelerle ilişkinizi, annenizle veya yerine bakım veren kişi ile kurduğunuz ilişkiyi bağlanma stiliniz belirler.

    ainsworth'ün bağlanma stillerini üçe ayırarak tanımlar. bunlar:

    1-güvenli bağlanma,
    2-kaygılı/ikircikli bağlanma,
    3-kaçıngan bağlanmadır.

    güvenli bağlanma:

    güvenli bağlanma stiline sahip olan kişilerin kendilik ve öteki algıları olumludur. iyimserdirler. başkalarının sorumluluğunu alabilirler. araştırıcı ve yeniliğe açıktırlar. stresle başa çıkmada etkin yöntemleri vardır, gerektiğinde de sosyal destek alabilirler. tehdit algıları daha düşük ve umutlu kalmayı başarırlar. aynı kişi ile uzun süre doyumlu ilişki ve cinsel hayatları olur. terkedilme korkusu ve kıskançlık tepkileri düşüktür (bakım veren kişilerce ihtiyaçları zamanında karşılanmış ve istikrarlı olumlu duygusal yakınlık almış çocuklardır).

    kaygılı/ ikircikli bağlanma:

    bu bağlanma stiline sahip kişiler ilişkilerde abartılı tehdit algılar ve bağlanma figürünü sürekli kontrol etme ihtiyacı hissederler. olumsuz sonuçları abartıp olumsuz duygulara odaklanır ve endişelere saplanırlar. eşe karşı abartılı ilgi göstermek ve reddedilmeye ilişkin uyarıları abartılı ve tüm ilişkiye genellerler. bu yüksek kaygı bilişsel yetilerini de etkiler ve sağlıklı değerlendirme yapamazlar. tehdit sayılmayacak durumlarda bile bağlanma figürünü test etme ihtiyacı duyarlar. bazen aşırı güvenirler. duygular inişli çıkışlıdır. kendilik ve öteki algıları olumsuzdur. karamsardırlar, umutsuz, endişelidirler. strese duygusal tepkiler verirler. acı verici anıları hatırlama eğilimleri yüksektir. kıskançtırlar. ilişkileri kısa olsa da onlar derin yaşadıklarını düşünürler. ancak bu derinlik değil duygularında bol miktarda acı olmasındandır. içlerinde doldurulması gereken büyük boşluklar kalmıştır bu da acı olarak duyumsanır. acı ve kıskançlık aşkın doğasında değil, kişinin bağlanma stilindedir (bakım veren kişilerce ihmal edilen, bakım veren kişinin kendisinin sorunlarının olması lohusalık depresyon v.b. ve/veya istismar edilen çocuklar).

    kaçıngan bağlanma:

    bu bağlanma stilinde olan kişiler temel korku ve kaygılarını, acı verici düşüncelerini hasıraltı ederler. olumsuz duygularını fark etmezler. olumsuz özelliklerini başkalarına yansıtırlar. insanların kendilerine bağlanma fikrinden korkarlar, sorumluluk alamazlar. partnerlerine güvenmezler. kimse onlar için yeterince iyi değildir. metropol ilişkilerinde sıkça görmeye başladığımız uzun süreli ilişki kurmak yerine tek gecelik ilişkilere yönelmek kaçınmalı bağlanmanın bir işaretidir(bakım veren kişilerce sürekli eleştirilmiş ve reddedici davranışlara maruz kalmış çocuklar).

    bu bağlanma stilleri değişmez kişilik özellikleri değildir.
    bunlar yaşamın ilk yıllarında oluşturduğumuz şemalarla ilgilidir. şemalara müdahale etmek ve onların hayatımızda yarattığı olumsuz etkilerden kurtulmak mümkündür.

  • mal beyanı yapar gibi tüm varlığın ile bağlanma.

  • buradan da bakılabilir

  • (bkz: şibari)

  • özellikle ilişkilerde ve kişilik yapısı oluşumunda çok önem verdiğim noktalardan biridir. doğumla birlikte başlayan kişilik ve karakter oluşumu aşamalarından itibaren atılan adımlar sonrasında bireyin hayatını etkileyen önemli faktörlerden de biridir bağlanma stilleri.

    sağlıklı olan yani güvenli bağlanma diye nitelendirdiğimiz bağlanmada bireylerin ilişkileri pozitif ve en az yıpranma süreci ile ilerler. güvenli bağlanma bebekle anne arasındaki ilişkiye bağlı olarak doğum itibari ile başlar. bebek ile anne arasında güvenli bağlanma dediğimiz yani 'onun duygu ve ihtiyaçlarına verdiği sağlıklı yaklaşım sonucu kurduğu bağ' sürecin olağan ilerlemesini sağlar. burada temel ihtiyaçlar söz konusudur, besleme-güven duygusu gibi.

    saplantılı bağlantı modelinde ise bebek anneden güvenli bağlanma ile ayrılmamıştır. temelde güven duygusu eksik kaldığı ve ihtiyaçları karşılanmadığı için kendinde özgüven eksikliği, olumsuz benlik algısı içindedir.ebeveynleri soğuk,mesafelidir. karşısındaki kişiyi yüceltir, onu daha üstün görür. kendine karşı hep olumsuz ancak karşı tarafa hep olumlu bir bakış açısı sergiler. ilişki bitişlerini kabul etmekte zorlanır.

    kaygılı bağlanma modelinde kişi hem kendine karşı olumsuz hem de karşı tarafa olumsuz tutum sergiler. benlik algıları olumsuzdur. karamsar ve umutsuzdur. acı verici anıları hatırlama eğilimleri yüksektir. kendinin sevilip sevilmeyen biri olup olmadığını sık sık sorgulama ihtiyacı içindedir. karşı tarafa 'muhtaç' gibi davranır.

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir