nur dağı hira mağarası nerede / Nur Dağı Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Nur Dağı Hira Mağarası Nerede

nur dağı hira mağarası nerede

CEBEL-İ NUR (NUR DAĞI)

Mekke`de bir dağ. Nûr dağı anlamına gelmektedir. Hz. Muhammed (s.a.s.)`in evine bir kilometre uzaklıktadır. Hz. Muhammed (s.a.s.)`e ilk vahiy Nûr dağının tepesinde bulunan Hira mağarasında gelmiştir. Nûr dağı, kendisini çevreleyen dağlar arasında uzaktan farkedilmekte olup, özel bir yapı arzeder.

Bu tepeye niçin Nûr dağı denildiği bilinmiyor. Mekke`den Mina`ya giden yolun yakınındadır. Hacılar Mina`da birkaç gün geçirirler. O dönemde tatbik edilen bir adete göre, yolunu kaybedenlere yardım için bu dağın tepesinde ateş yakılmış olması ve bu nedenle Nûr dağı denilmiş olması mümkündür. Nitekim o dönemde Müzdelife`de bir tepe üzerinde ateş yakıldığı bilinmektedir. Başka tepelerde ve bu arada Cebel-i Nûr üzerinde de ateş yakılmış olması mümkündür. (M. Hamidullah, İslâm Peygamberi, I, ).

Cebel-i Nûr ve onun üzerinde bulunan Hıra mağarası Hz. Muhammed (s.a.s.)`e inen, insanlara ilim ve medeniyet yolunu gösteren ilk vahye beşiklik yapmıştır: "Yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı alâkdan (kan pıhtısından) yarattı. Oku, Rabbın en büyük kerem sahibidir. O, (insana) kalemle (yazmayı) öğretti. İnsana bilmediğini öğretti." (el-Alâk, 96/) ayetleri burada inmiştir.

Hz. Muhammed (s.a.s.) kendisine peygamberlik gelmeden önce de putperestlikten nefret ederdi. Ramazan ayı gelince erzakını alır, Cebel-i Nûr`daki Hıra mağarasına çekilir, orada günlerce kalarak tefekküre dalardı. Bundan büyük bir zevk alır ve manevi teselli bulurdu. Cebel-i Nûr üzerinde bulunan ve günümüzde de varlığını koruyan Hıra mağarası ancak bir insanın ayakta durabileceği kadar yükseklikte ve yatabileceği kadar uzunluktadır.

Nur Dağı ve Hira Mağarası

Hira (Nur) Dağı, yerden metre yüksekliğinde ve Beytullah’a 5 km uzaklıkta olan bir dağdır. Buraya Nur Dağı da denilmektedir. Peygamber Efendimize [sallallahu aleyhi vesellem] ilk vahiy bu dağdaki Hira Mağarası’nda nazil olmuştur.

Peygamberlik gelmeden önce yüce Nebi [sallallahu aleyhi vesellem], sadık rüyalar görmeye başlamış özellikle Ramazan ayında bu dağda bulunan Hira Mağarası’na çıkarak uzlete çekilmiştir. Kur’an’ın ilk ayetleri olan Alak Suresi’nin ilk beş ayeti burada inmiştir.

Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem]; her yıl Ramazan ayında, Hira (Nur) Dağı’nda bir ay itikâfa girerdi. Efendimizin [sallallahu aleyhi vesellem] Hira’ya Hz. Hatice [radiyallahu anha] ile gittiği de olurdu.  Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem]; halvette, yalnız başına bulunduğu sıralarda nurlar görür, sesler işitir; bunların cinle yahut kehânetle ilgili olduklarını sanarak tedirgin olurdu.

İlk Vahiy

Nihayet Efendimizin [sallallahu aleyhi vesellem] Yüce Allah tarafından peygamber olarak gönderileceği ve ilahî rahmetin kullara onunla ihsan olunacağı gün gelmişti.

Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem]; Ramazan ayının Cumartesi ve Pazar gecelerinde Hira Mağarası’nda uyuduğu sırada, vahiy meleği Cebrail [aleyhimasselam], atlastan bir kap içinde bir kitapla gelip Hz. Rasûlullah’ın [sallallahu aleyhi vesellem] omuzlarından tutarak kuvvetlice sıktı ve sonra bıraktı. Daha sonra:

اِقْرَاْ

&#; “Oku”, dedi.

Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] ümmî olduğu için kısık ve titrek bir sesle;

مَا أَنَا بِقارِء

&#; Ben okuma bilmem, dedi.

Hz. Cebrâil [sallahu aleyhi vesellem] tekrar Efendimizi [sallallahu aleyhi vesellem] kucaklayıp kuvvetlice sıktıktan sonra bıraktı ve tekrar:

اِقْرَاْ

&#; “Oku”, dedi.

Rasûlullah Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem], yine korkuya kapılmıştı. Hz. Cebrail [aleyhimasselam], bu defa nefesi kesilinceye kadar öyle sıkmıştı ki, Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] kendisini ölecek sandı. Sıkılmaktan dolayı yorgun düşmüş bir eda ila tekrar;

وَمَا أَنَا بِقارِء

&#; Ben okuma bilmem, dedi.

Hz. Cebrâil [sallahu aleyhi vesellem] üçüncü defa daha fazla sıktı. O’nu [sallallahu aleyhi vesellem] bıraktıktan sonra Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem], Cebrail’in [sallahu aleyhi vesellem] sıkmasından kurtulmak için:

“Neyi okuyayım!” diye sordu. Cebrail [aleyhimasselam], Alâk sûresi’nin başındaki ilk beş âyeti okudu:

اِقْرَاْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذٖى خَلَقَ خَلَقَ الْاِنْسَانَ مِنْ عَلَقٍ اِقْرَاْ وَرَبُّكَ الْاَكْرَمُ  اَلَّذٖى عَلَّمَ بِالْقَلَمِ    عَلَّمَ الْاِنْسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ

 “Oku! Seni yaratan Rabb’in adıyla oku! “O, insanı bir kan pıhtısından yarattı.”Oku! Rabb’in kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren en büyük kerem sahibidir” [Alak, ]

Hz. Rasûlullah Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem], Hz. Cebrail’in [sallahu aleyhi vesellem] getirdiği bu ayetleri harf harf, kelime kelime aynen tekrar etti. Hz. Cebrâil [sallahu aleyhi vesellem] oradan ayrıldıktan sonra Rasûlullah Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] korku ve dehşet içinde beti benzi atmış bir halde Hane-i Saadetlerine geldi. Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] eve geldiği zaman, Hz. Hatice [radiyallahu anha]:

“Ey Ebu’l-Kasım! Neredeydin? Vallahi, seni aramak için adamlar saldım. Onlar seni Mekke’nin yukarılarına kadar aradıkları halde, bulamayıp geri döndüler!” dedi.

Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] hiçbir cevap vermeden Hz. Hatice validemize [radiyallahu anha]:

&#; Beni örtünüz! Beni örtünüz, dedi. Dizlerini karnına doğru çekerek, sağ tarafı üzere yatağa uzandı.

Hz. Hatice [radiyallahu anha], validemiz Efendimizin [sallallahu aleyhi vesellem] üstünü örttü.

Hz. Rasûlullah [sallallahu aleyhi vesellem] yatağında yorganına bürünmüş haldeyken, Cebrâil [sallahu aleyhi vesellem], Müddesir suresinin yedi ayetini getirdi:

يَا اَيُّهَا الْمُدَّثِّرُ قُمْ فَاَنْذِرْ وَرَبَّكَ فَكَبِّرْ وَثِيَابَكَ فَطَهِّرْ وَالرُّجْزَ فَاهْجُرْ وَلَا تَمْنُنْ تَسْتَكْثِرُ وَلِرَبِّكَ فَاصْبِرْ

 “Ey sarınıp bürünen Peygamber! Kalk, insanları uyar. Rabb’inin yüceliğini an. Elbiseni (öz benliğini) temizle. Azaba götürecek pislikleri defeyle. Yaptığın iyiliği başa kakma. Rabb’in rızâsı için sabret” [Müddessir, 1. 7].

Kâhin Olmaktan Korkarım

Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] bir müddet dinlendikten sonra kalktı ve:

“Yâ Hatice! Bana ne oldu?” diye sordu ve gördüklerini birer birer anlattı. Kendisine çok ağır gelen bu hadiseyi anlattıktan sonra da:

“Doğrusu kâhin olmaktan korkarım.” buyurdu.

Hz. Hatice [radiyallahu anha] Vâlidemiz Kâinatın Efendisi’ni [sallallahu aleyhi vesellem] şöyle teskin etti:

“Öyle söyleme! Allah’a yemin ederim ki, O seni hiçbir zaman utandırmaz. Zira sen akrabanı gözetirsin, sözü doğru konuşursun, işini görmekten âciz olanların ağırlıklarını yüklenirsin, yoksula kimsenin vermediğini verir kazandırmadığını kazandırırsın, misafiri ağırlarsın, Hak yolunda halka yardım edersin. Ey amcamın oğlu! Sebat et! Hatice’nin varlığı kudret elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki, ben senin bu ümmetin peygamberi olacağını umuyorum!” dedi.

Sonra da hemen kalkıp üstünü giyerek Varaka B. Nevfel’e kadar gitti.

Varaka B. Nevfel; Hz. Hatice’nin [radiyallahu anha] amcasının oğluydu. Kendisi, Cahiliye devrinde Hz. İsa’nın dinine girmişti; Arapça yazı yazmayı bilir, İncil’den bir şeyler yazar dururdu. Çok yaşlanmış ve gözleri de görmez olmuştu. Tevrat ve İncil erbabı âlimlerden birçok şeyler dinlemişti.

Hz. Hatice; Efendimiz’in [sallallahu aleyhi vesellem] gördüklerini işitip kendisine haber vermiş olduğu halleri Varaka’ya haber verince, Varaka: “Kuddûs! Kuddûs! (Pâk ve kusursuz! Pâk ve kusursuz!) Varaka’nın varlığı Kudret Elinde Bulunan’a yemin ederim ki; Ey Hatice, bana doğru söylediysen, ona gelen Nâmûs-u Ekber’dir ki, o Musa’ya da gelmişti.  Muhammed  [sallallahu aleyhi vesellem], muhakkak, bu ümmetin peygamberidir. Kendisine sebat etmesini söyle!” dedi.

Hz. Hatice, dönüp Varaka B. Nevfel’in söylediklerini Efendimize [sallallahu aleyhi vesellem] haber verdi. [İslam Tarihi seafoodplus.infoım Köksal]

Efendimiz’in [sallallahu aleyhi vesellem] adeta bir kitap gibi kalbine yazılmış olan Alak suresinden inen ilk âyetler, Efendimizi [sallallahu aleyhi vesellem] İslâm’a davet için sorumlu kılan ilk âyetlerdi.  Bu âyetlerle, Hz. Rasûlullah’ın [sallallahu aleyhi vesellem] peygamberlikle görevlendirildiği açıklanmış, câhiliye döneminin bittiği ve insanlık için yeni bir çağın başladığının haberi verilmişti.

Kaynakça

Hadimu’l-Haremeyn, Hac ve Umre El Rehberi, Semerşah Grup,

Son Güncellenme:

Büyük bir kısmı Karadeniz bölgesindekine benzer nemli yapıdaki ormanlarla kaplıdır. Bu yöredeki dağın asıl adı yabancı bir isim olduğundan halk tarafından Gavur Dağı olarak adlandırılmıştır. Bu adlandırılmada kullanılan gavur ismi yaygın anlamından çok Arap yöresinde kullanılan tepeler arasında kalan basık arazi anlamına gelmektedir.

Nur Dağı Nerededir?

İlk bahsedilen Nur Dağı, önceki kaynaklara göre Mekke’nin altı kilometre kuzeyinde ve Beytullah’a beş kilometre uzaklıkta yer almaktadır. Mekke şehrinin gelişmesinden dolayı günümüzde Nur Dağı, şehrin içerisinde bulunmaktadır. Bu dağın tarihteki önemi şu şekildedir:

İslam’ın peygamberi Muhammed, peygamber olmadan önceki zamanlarında da putperestlikten hoşlanmazdı. Ramazan ayı geldiğinde erzağını da alarak Nur Dağı’nda bulunan Hira Mağarası’na inzivaya çekilirdi. Hira Mağarası’nın ziyareti bir amaç olarak belirtildiğinden insanlar geçmiş zamanlardan beri buraya gidip dua etmektedir.

İkinci sırada bahsedilen Nur Dağları, Hayat şehrinde, Samandağ kıyılarındadır. Buradaki dağlar yırtıcı kuşların göç yolu üzerindedir. Göç zamanı gözlemlenen kuşlar; ak leylek, kara çaylak, küçük akbaba, saz delicesi, yoz atmaca, yılan kartalı ve büyük orman kartalı gibi kuşlardır. Nur Dağları’nda bulunan bitki örtüsü, Avrupa’da koruma altına alınmasında öncelik tanınan yüz ormandan bir tanesidir.

Nur Dağı’nın Yüksekliği Nedir?

İlk sırada adı geçen Nur Dağı’nın yerden yüksekliği üç yüz metredir. Dağın deniz seviyesinden yüksekliği ise beş yüz altmış metredir.

İkinci sırada bahsedilen Nur Dağları’nın eni 20 ile 30 kilometre arasında değişmektedir. Bu dağların ortalama yükseklikleri de ila metre arasındadır. Orta bölümlerinde bir başka adı ile “Suriye Kapısı” şeklinde adlandırılan Belen Geçidi yer alır.

Nur Dağı’nın Genel Özellikleri Nedir?

İlk sırada bahsedilen Nur Dağı’nın tepesine ulaşmak için tek bir yol bulunmaktadır ve bu yol diğer güzergahlardan ayrılmıştır. Dağın zirvesinde yüz ölçümü 40 metrekareye yakındır. Etrafı kapalı değildir. Manzarayı izlemek isteyen biri için görüşü kapatan bir engel bulunmamaktadır. Kabe’nin inşasında kullanılan taşlardan bir kısmının da Nur Dağı’ndan alındığı söylenmektedir. Bu dağa uzun zamanlardan beri saygı gösterilmektedir.

Nur Dağı - Hira Mağarası - Kur'an'ın İlk Defa İnmeye Başladığı Mübarek Mekan

#Hira Mağarası  #Hira Mağarası'nın Hikayesi ve  İlk Vahiy  #Konu ile ilgili dikkatinizi çekebilecek diğer yazılar:

Hira mağarası - Nur Dağı - Mekke Gezilecek Yerler - Mekke'de Bulunan Kutsal Mekanlar

Hira Mağarası 

Hira Mağarası  Müslümanlık ve İslam dini için temel taşı olan bir yerdir. Hira Mağarası hikayesi, Hz. Muhammed'e peygamberlik müjdesinin verilmesini ve kutsal kitabımız Kur'an'ın bizlere nasıl ulaştığını anlatır. Mekke'de bulunan kutsal mekanlar yazımızdada yer verdiğimiz Hira Mağarası'na, bu içeriğimizde Peygamberimizin hayatını da ele alarak bakacağız. 

Hira Mağarasıdini anlamda çok bilinen bir yer olsa da, konum olarak nerede olduğu zaman zaman karıştırılan bir konudur. Bu nedenle kimi zamanlar  "Hira Mağarası nerede?" sorusu duyulmaktadır. 

Peygamberimiz Hz. Muhammed (A.S.) daha dünyaya gelmeden iki ay önce babası Abdullah, Medine'de dayılarının yanında vefat etmişti. Böylece o, dünyaya yetim olarak gelmiş ve babasını görmek kendisine nasip olmamıştı.

Muhammed (A.S.) altı yaşına geldiğinde Annesi Amine ile beraber Medine'ye gitti ve babasının kabrini ziyaret etti. Annesi ile birlikte Mekke'ye dönmek üzere yola çıktılar. Ebva köyüne vardıkları zaman Amine burada hastalandı. Yanına oturttuğu biricik yavrusu Muhammed şefkatle öptü, öptü ve hasretle bağrına basarak okşadı. Amine öleceğini ve bakmağa doyamadığı biricik oğlundan ayrılacağını hissetti. Bu sebeple bir daha dünya gözüyle göremeyeceği oğlunun yüzüne bakarak şunları söyledi:

"Her yeni eskiyecek,

Her yaşayan ölecek, ve her şey yok olacaktır.

Ben de öleceğim, fakat gam yemem, çünkü temiz bir çocuk doğurdum. Dünyaya büyük ve hayırlı bir varlık bırakıyorum."

Bu sözlerden sonra Âmine gözlerini hayata yumdu ve orada defnedildi. Annesi ile birlikte Mekke'den yola çıkan Muhammed, biricik anne sini de kaybetmenin üzüntüsü içinde hizmetçileri Ümmü Eyyem İle birlikte Mekke'ye döndü.

Peygamberimiz, yıllarca sonra Hudeybiye seferi sırasında Ebva'dan geçerken annesinin kabrini ziyaret ederek onu düzeltmiş ve kabrin başında üzüntüsünden ağlamıştı. Onun ağladığını gören ashap da ağlamışlar ve Peygamberimize niçin ağladığını sormuşlardı.

Bunun üzerine Peygamberimiz: "Annemin benim hakkımda şefkat ve merhametini düşündüm de ağladım" diye cevap vermişti.

Böylece hem baba, hem de anneden öksüz kalan Muhammed (A.S.) önce dedesi Abdulmuttalibin yanında, onun ölümünden sonra da amcası Ebu Talib'in himayesinde büyüdü.

Hira Mağarası'nın Hikayesi ve  İlk Vahiy 

Kırk yaşına gelince yanına azığını alarak gürültüden uzak sakin bir yer olan Mekke yakınlarındaki Nur Dağı'ndaki mağaraya çekilir, burada günlerce kalır, Allah’ın büyüklüğünü düşünürdü. (Bu dağın o zamanki adı Hira Dağı idi.) Azığı tükenince evine döner, bir süre sonra yine oraya giderdi. Burada dünya meşgalesinden uzak tefekkürle geçirilen günler, yaklaşmakta olan büyük bir göreve ruhen hazırlık safhası idi. Yüce Allah onu insanlığın kurtuluşu için üstleneceği peygamberlik görevine hazırlıyordu.

Hz. Muhammed, evine dönerken geçtiği yerlerde her taşın ve ağacın kendisine, "Esselâmü Aleyke Ya Resûlellâh = selâm sana ey Allah'ın Resûlü" diye selâm verdiğini duyuyordu.

yılının Ramazan ayında bir Pazartesi gecesi yine Nur Dağı'ndaki mağaraya çekilerek tefekküre dalmış ve bütün varlığıyla Yüce Allah'a yönelmişti.

Cebrail (A.S) Kur'an-ı Kerim'in ilk ayetlerini getirecek ve onun insanlığın kurtuluşu için son peygamber olarak görevlendirildiğini edecekti. tebliğ

İşte tam bu sırada, Allah ile peygamberleri arasında elçilik görevi yapan melek Cebrail (A.S.) kendisine göründü ve:

"Oku" dedi.

Hz. Muhammed (A.S.) "Ben okuma bilmem." dedi. 

Cebrail (A.S.) ikinci defa:

“Oku" dedi.

Hz. Muhammed (A.S.) yine:

"Ben okuma bilmem”" dedi.

Cebrail (A.S.) üçüncü defa: "Oku" deyince Hz. Muhammed (A.S.)

"Ne okuyayım" diye sordu.

Bunun üzerine Cebrail (A.S.) Kur'an-ı Kerim de Alak Sûresinin başında yer alan şu anlamdaki ayetleri bildirdi:

"Yaratan Rabbinin adıyla oku.

O, insanı kan pıhtısından yarattı. Oku, Rabbin nihayetsiz kerem sahibidir. Kalemle yazmayı öğreten odur. İnsana bilmediğini O öğretti."

Böylece Hz. Muhammed'e ilk vahiy gelmiş, Kur'an ayetleri inmeye başlamıştı. Daha sonra Melek:

"Ey Muhammed sen Allah'ın Resûlüsün, ben de Cebrail'im" diyerek O'na peygamber olduğunu tebliğ etti.

Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim'in ilk defa yeryüzüne inmeye başladığı, Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm'a peygamberlik görevinin verildiği ve cihanı aydınlatan İslâm güneşinin doğma ya başladığı yer, işte bu Nur Dağı'dır. Hira Mağarası isminden dolayı zaman zaman burası Hira Dağı olarak anılsa da, asıl ismi Nur Dağıdır. 

Yaratılmışların en faziletlisi ve Allah'ın en sevgili kulu Hz. Muhammed Aleyhisselâm'ı sinesinde ağırlama şerefini taşıyan, taşı ve toprağı ile ilâhî tecellilere sahne olan bu mübarek dağın ve Hira Mağarası'nın, İslâm tarihinde büyük bir önemi, müslümanlar için de apayrı bir değeri vardır.

Konu ile ilgili dikkatinizi çekebilecek diğer yazılar:

Mekkede Gezilecek Yerler - Kutsal Mekanlar İçin Tıklayınız

Medinede Gezilecek Yerler- Kutsal Mekanlar İçin Tıklayınız 

Peygamberimizin Doğduğu Ev yazısı için Tıklayınız

Mina - Mina Dağı yazısı için Tıklayınız


UMRE TURLARIMIZ ve FİYATLARIMIZI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ!


Umre

       Umre,   her Müslüman tarafından Allah'ın ( Subhanahu Ve Ta'ala ) barışın habercisi olarak kabul edilmesi ve içindeki günahları, manevi kirleri temizlemek için , ve Rabbi ile  iletişim kurmak için aldığı güzel bir manevi yolculuktur . Bu yolculuğa çıkan her Umreci ve Hacı, diriliş gününde , yevm-i mahşerde ruhlarını, kalp zihinlerini ve bedenlerini geçmişte işlenen günahlardan arındırma yoluna gider.

satı 

Esasen, Umre Arapça Kutsal Kabe'ye (Beytullah) 'ziyaret' anlamına gelir ve yılın herhangi bir zamanında herkes tarafından yapılabilir; Mekke'ye zorunlu (Farz) bir ibadet olan Hac ise Umrenin  aksine, her yıl İslami takvim Zil Hicce ayının ilk 10 günü içinde yapılır.

 

Tüm yazılar

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir