hadislere inanmamak dinden çıkarır mı / Hadisleri inkâr eden kâfir olur mu? - Dinimiz İslam

Hadislere Inanmamak Dinden Çıkarır Mı

hadislere inanmamak dinden çıkarır mı

Sahih veya hasen hadisi inkâr etmek haram mıdır?

Değerli kardeşimiz,

İslam’da sünnet/sahih hadis, teşriin ikinci kaynağıdır.

İslam alimlerine göre,

“Hayır, hayır! Senin Rabbin hakkı için, onlar aralarında ihtilâf ettikleri meselelerde seni hakem kılıp, sonra da verdiğin hükümden ötürü içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın sana tam bir teslimiyetle bağlanmadıkça, iman etmiş olmazlar.” (Nisa, 4/65),

“O kendi heva ve hevesiyle konuşmuyor. O, kendisine vahyedilen bir vahiyden başka bir şey değildir.” (Necm, 53/)

mealindeki ayetler, sünnetin, teşriin ikinci kaynağı olduğunun delilidir.

Buna göre, Hz. Peygamber (asm)'in -fiilî, kavlî, takrirî- sünnetini bize ulaştıran sahih hadisleri inkâr etmek büyük bir dinî risk taşımaktadır. Hz. Peygamber'in sünnetinin teşri kaynağı olduğunu inkâr eden veya sahih bir hadisin Hz. Peygamber'in sözü olduğuna inandığı hâlde kabul etmeyen dinin dışına çıkmış olur. Bu husus âlimlerin ittifakla kabul ettiği bir konudur.

Nitekim, İmam Ebu İshak b. Rahuye:“Hz. Peygamber'den kendisine gelen bir haberin doğru olduğuna inandığı hâlde -hayatî bir zorlama olmaksızın- onu reddeden kâfir olur.” hükmünü vermiştir.

Yine Suyutî şu şekilde fetva vermiştir:

 “Hadis otoriteleri tarafından sıhhatin şartı olarak kabul edilen kriterlere sahip olan bir hadisi inkâr eden kimse kâfir olup Yahudî, Hristiyan ve diğer kâfir kafilelerle birlikte haşrolur.” (bk. Suyutî, Miftahu’l-Cenne  fi’l-ihticaci bi’s-Sünne, s).

Keza Allam İbnu’l-Vezîr de şunları söylemiştir:

“Hz. Peygamberin hadisi (sözü) olduğunu bildiği hâlde, onu inkâr eden kimse kâfir olur." (bk. el-Avasım ve’l-kavasım, 2/).

"Fetava’l-lecneti’d-daime" adlı fetva kitabında şu görüşlere yer verilmiştir:

“Sünnetle amel etmeyi inkâr eden kimse kâfir olur. Çünkü, sünneti yalanlamak, hem Allah’ı hem Resulünü hem de ümmetin icmaını tekzip manasına gelir."(bk. Lecne, el-Mecmuatu’s-sanî, 3/).

Bir hadisin sahih olup olmaması, onun senedindeki ravilerin zabt ve adalet şartlarına sahip olup olmamakla ilgilidir. İmam Şafii şöyle demiştir:

“Hz. Peygamber'den hadis rivayet edenlerin sika olması, o hadisin subutu(sahih olduğu) anlamına gelir.” (el-Ümm, 10/İhtilafu’l-hadis bölümü).

İbn Teymiye de şu görüşlere yer vermiştir:

“Manası anlaşılmazsa bile, Kitap ve Sünnette yer alan her şeye iman etmek gerekir.” (Mecmuu’l-fetavî, 3/41).

Bu açıklamalardan anlaşıldığı üzere, alimlerin bu konuda görüşleri şu merkezdedir: Sünneti/hadisleri prensip olarak toptan inkar eden dinden çıkar. Mütevatir bir hadis yakin ifade ettiği için, ona iman etmek şart olup inkarı küfrü gerektirir.

Prensip olarak hadisleri kabul ettikten sonra, ayrı ayrı hadisleri değerlendirmedeki tutumuna bakılır.

Tevatürle sabit olan mütevatir hadisin inkarı dinden çıkma sebebidir. 

Ancak, tevatürle sabit olmayan sahih hadisin inkarı ise haber-i vahid olması yönünden küfrü gerektirmese de sünnetin bütünlüğü göz önüne alındığında fasıklık ve bid’at olarak değerlendirilir.

Şu kadar var ki, bir Müslümanın ilmî açıdan hadisleri ve senetlerini değerlendirip bir hüküm verebilecek donanıma sahip olmadan delilsiz olarak bir hadisi veya genel olarak hadisleri inkar etmesi asla kabul edilemez.

Hadisler, ehil kişiler tarafından ravi ve metinleri bakımından araştırma konusu yapılabilir, tahkik edilebilir, tartışılabilir. Ancak bir Müslümanın ilmî açıdan değerlendirip bir hüküm verebilecek donanıma sahip olmadan ve delilsiz olarak herhangi bir hadisi inkar etme cihetine gitmemesi gerekir.

Bununla beraber, bir kimse  samimi olarak -ilmî delillere dayanarak- bir hadisin sahih veya hasen olmadığına inanıyorsa, bunu inkar etmekte de bir sakınca olmayabilir.

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

Hadislerin çoğu uydurma diyen kimse dinden çıkar mı?

Değerli kardeşimiz,

Hadis / sünnet, Hz. Peygamber’in (asm) sözlerini, fiillerini ve takrirlerini ifade eden terimdir ve İslam dininin Kur'an-ı Kerim’den sonra en önemli kaynağıdır. Hadisler ravi sayısına göre ya mütevatir ya da ahad olarak isimlendirilir. Mütevatir hadis, aklın, yalan üzerine ittifak etmelerini kabul etmeyeceği kalabalık bir topluluğun, aynı şekilde kalabalık bir topluluktan rivayet ettikleri hadise denir.

Ravilerinin sayısı bakımından mütevatir derecesine ulaşmayan rivayetler ise ahad hadis (haber-i vahid) sayılmıştır.

Mütevatir haber, ilm-i zaruri ifade eder. İlm-i zaruri, reddi mümkün olmayan, kabul edilmesi zorunlu olan bilgi demektir. Böyle bir bilginin doğruluğundan şüphe edilmez. Mütevatir hadisler, Kur'an’dan sonra en güçlü dini delil olup, inanç esasları dahil olmak üzere bütün konularda delil teşkil eder. Hükmünün bağlayıcılığı yönünden Ku'an ayetleriyle aynı konumdadır.

Bir Müslümanın Hz. Peygamber’in (asm) mütevatir olan hadislerini inkar etmesi düşünülemez. (bk. İbn Hacer, Nüzhetü’n-Nazar, Sefir Matbaası, Riyad , s. ; Mahmut Tahhan, Teysir, Mektebetül-Maarif, Riyad , s. )

Bilindiği üzere hadis kaynaklarındaki hadislerin hepsi mütevatir hadis değil; bir kısmı da ahaddır. Tevatürle sabit olan Kur'an ve mütevatir hadisin inkarı dinden çıkma sebebidir. Ancak, tevatürle sabit olmayan sahih hadisin inkarı ise haber-i vahid olması yönünden küfrü gerektirmese de sünnetin bütünlüğü göz önüne alındığında fasıklık ve bid’at olarak değerlendirilir.

Şu kadar var ki, bir Müslümanın ilmî açıdan hadisleri ve senetlerini değerlendirip bir hüküm verebilecek donanıma sahip olmadan delilsiz olarak bir hadisi veya genel olarak hadisleri inkar etmesi asla kabul edilemez.

Hadisler, ehil kişiler tarafından ravi ve metinleri bakımından araştırma konusu yapılabilir, tahkik edilebilir, tartışılabilir. Ancak bir Müslümanın ilmî açıdan değerlendirip bir hüküm verebilecek donanıma sahip olmadan ve delilsiz olarak herhangi bir hadisi inkar etme cihetine gitmemesi gerekir.

İlave bilgi için tıklayınız:

- Hadislerin birçok raviden geçtiğini dikkate alırsak, hadislere neden

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

Ebubekir Sifil

Soru: &#;1- Mütevatir hadisin münkiri tekfir olunur mu?&#;

2- &#;Ben hadise inanıyorum, lakin Resulullah efendimize aidiyetine inanmadığım için bu hadisin sahih olduğuna inanmıyorum&#; diyenin itikaden hükmü nedir?&#;

3- &#;Resulullah da (s.a.s) söylese kabul etmem diyen zaten keferedir, ona şek yok.&#;

4- &#;Altın ve ipeğin haramlığı Sünnet&#;le sabittir. Mütevatir oluyor herhalde. Bu hükmü inkar küfür müdür?&#;

5- &#;Hadisin mütevatir olduğunu inkar küfür müdür?&#;

6- &#;Bir muhaddis bir hadise mevzu derse, diğeri de mevzu değildir derse bu hadisin hükmü ne olur?&#;

7- &#;Müçtehit deyince ben fakihleri anlıyorum. Peki hadiste, sünnette, tefsirde, kelamda ve tasavvufta da müçtehit var mıdır?&#;

Cevap:1. Mütevatir hadisin münkiri tekfir olunur. Lafzî mütevatir hadisler için bu durum böyledir. Manevî mütevatirlerde ise, tevatürün oluştuğu müşterek noktanın inkârı kişiyi dinden çıkarır. Tevatürü oluşturan ortak nokta dışında kalan hususların inkârı küfür olmaz.

  1. Hadis&#;i dinî bir delil olarak gören, bununla birlikte belli bir hadisin Efendimiz (s.a.v)&#;den sadır olduğu konusunda şüphesi bulunan kimse dinden çıkmaz. Ancak bu şüphenin gerçekten makul sebeplere dayanması gerekir. Aksi halde bu şüphe ve inkâr kişinin diyanetine zarar verir.
  2. Doğrudur&#;
  3. Altın ve ipeğin (erkeğe) haramlığı Sünnet&#;le sabittir. Bu konudaki rivayetlerin mütevatir olduğunu söyleyen ulema nazarında bunların inkârı küfürdür. Ancak bu söylediğimiz, altın ve ipeğin her kayd-u şart altında haram olduğu anlamına alınmamalıdır. Fıkıh kitaplarında ve Hadis şerhlerinde bu konunun ayrıntıları verilmiştir. Belli bazı alimler tarafından dahi olsa kimi hadislerin mütevatir olduğu söylenmişse, bize düşen, o konularda dilimizi tutmaktır.
  4. Hadisin mütevatir olduğunu inkâr küfür değildir. Ancak bu inkârın makul ve muteber delillere dayanması gerekir. Sırf akla, zanna veya zayıf görüşlere dayanarak tevatürü inkâr etmek son derece tehlikelidir.
  5. Bir muhaddisin mevzu olduğunu söylediği, bir diğerinin ise aksini savunduğu bir hadis hakkında, eğer ilmî birikimimiz elveriyorsa durumu tahkik ederiz. Yeterli birikim ve altyapımız yoksa o konuda çoğunluğu oluşturan alimlerin görüşüne meylederiz. Eğer sadece iki alim ihtilaf etmişse ve başka görüş bulunup bulunmadığını bilmiyorsak, en iyisi tevakkuf etmektir.
  6. &#;Müçtehid&#; tabiri esasen Fıkhî meseleler hakkında kullanılır. Ancak Fıkhî meselelerin bir temeli de Hadis/Sünnet olduğu için, müçtehidin Hadis/Sünnet konusunda da içtihad seviyesinde olması gerekir. Demek ki Hadis/Sünnet ilminde de &#;içtihad&#; mertebesinden söz etmeliyiz. Aynı durum aşağı yukarı Tesir ilmi için de geçerlidir. Tefsir ilminin vazgeçilmez kaynaklarından birisinin de Hadis olduğu ve dahi müfessirin, ahkâm ayetlerinden hüküm çıkarmak durumunda olduğu malum bulunduğuna göre burada da aynı durum söz konusu olacaktır. Kelam ve Tasavvuf&#;ta ise ıstılahî anlamda &#;içtihad&#; bahis konusu değildir. Ancak bu, mezkûr iki sahanın &#;otorite&#;den hali bulunacağı anlamına gelmez. Elbette bu sahaların da mukteda bih üstadları, imamları vardır. Fıkıh ilminde nasıl bir müçtehidi izlemek gerekli ise, bu sahalarda da o rehberleri izlemek kaçınılmaz bir görevdir.

Milli Gazete &#; 22 Haziran

İlgili

Peygamberimiz uyarıyor: Sünnetim inkâr edilecek

H z. Peygamber (s.a.v.) bundan yaklaşık yıl önce şöyle bir uyarıda bulunuyor:
Süslü koltuğuna yaslanmış adama, benim hadislerimden biri okunur da o kişinin vaziyetini hiç bozmadan: Bizlerle sizlerarasında Allahu Teala'nın Kitabı(Kur'an-ı Kerim) vardır. Ondan bulduğumuz helal şeyleri helal sayıyoruz, haram olarak bulduğumuz şeyleri de haram kabul ediyoruz deme zamanı yaklaşmıştır.
Sizleri de ikaz ediyorum. Kur'an-ıKerim'de bulunan bütün hükümlerhaktır ve Resulullah'ın haram kıldığışeyler Allah'ın haram kıldığı şeylergibidir. (Ebu Davud, Sünne, 6; hd:
; Tirmizi, İlim, 10 hd: ; İbn Mace, Mukaddime, 2; Şerhu Maani, IV/; İbn Hibban, 1/ Darekutni, sünnet, IV, )

Bu hadis bir mucizedir
Yaklaşık 14 asır önce söylenen bu söz bugün aynen gerçekleşti. Hz. Peygamber (s.a.v.) açık ve net ifadelerle şu noktaları seçkince işaretliyor:
1- Birileri ilerde benim sünnetimi -hadislerimi- reddedeceklerdir.
2- Hadisleri inkâr ederken, Kur'an-ı Kerim'i istismar edip bize Kur'an yeter diyecekler.
Böylece Müslüman için tek bilgi kaynağı Kur'an'dır demek isteyecekler.
Resulullah'ı devre dışı bırakacaklar.
3- Sünnet inkârcıları, Kur'an'ın içinde yer alan helal ve haramdan başka helal ve haram kabul etmediklerini ileri sürecekler.
4- Bunu söylerken, yani Peygamber'in hadislerini yok sayarken; son derece bilmiş bir havada edepsiz bir tavır içinde olacaklardır.
5- Hz. Peygamber'in (s.a.v.) sözlerini -hadislerini- duyarken asla bir saygı, edep, hassasiyet içinde olmayacaklar. Hz.
Resulullah'a (s.a.v.) karşı şımarık ve tekebbür içinde olacaklar.
6- Kur'an-ı Kerim'deki bütün hükümler haktır.
7- Dikkat ediniz (ikaz ediyorum); Hz.
Peygamber'in (s.a.v.) -haram kıldığı şeyler (yani hadis ve sünnetin içerdiği bütün hükümler) Allah'ın haram kıldığı şeyler gibidir.
8- Bazı kişiler; Müslüman'ı, Kur'an'la hadisler seafoodplus.infober arasında tercihe zorlayacaklardır.
Bu şeytani hamleye karşı; Allah'ın kitabına ve efendimizin sünnetine bağlı kalın.
9- Bu sünnet düşmanı taife sözde peygambere karşı olmadıklarını söyleyecek ve böylece belli bir zaman diliminde Efendimizi direkt hedef almayacaklar. Ama zaman içinde Resulullah'ı da tartışmaya başlayacaklar.
Asrı saadetteki bazı dönem veya olayları tahrif ederek efendimize saldıracaklar. Mesele sadece, kademe kademe işleyecek.

Hadisler yazıldı mı?
Biliyorsunuz Efendimiz ilk dönemlerde Kur'an'dan başka bir metnin yazılmasını yasakladı. (En önemli gerekçeleri okur-yazar sayısının az olması ve onların da vahiy kâtibi olarak ayrılmasıdır.) Daha sonra ise bu yasağı kaldırdı. (Hattabi, Mealim, 4/) Büyük alim Ramehurmuzi de yasağın geçici olduğunu söyler. (Ramehurmuzi, Muhaddisul Fasıl, s: ) Netice itibariyle Hz. Peygamber (s.a.v.) döneminde de, hadislerin bazı sahabelerce kayıt altına alındığını biliyoruz. Abdullahbin Amr'ın, Hz. Ali'nin, Sa'd binUbade'nin hadis dosyalarının olduğunu biliyoruz.
Efendimizin yazdırdığı siyasi dini mektupları, zekât gibi konularda Kur'an dışında aldırdığı emirler ve düzenlemeler hadislerin daha ilk dönemde yazıldığını gösteriyor.

Hadis rivayeti mi, yazılması mı
Hadis rivayeti ile kitabeti (resmi kanaldan yazıya geçirilmesi) arasında fark vardır.
Peygamberimizin hadisleri -sözleri- 23 sene zarfında sürekli gündemde oldu. Konuşuldu.
Peygamber efendimiz (s.a.v.) 23 sene boyunca Kur'an tefsiri olarak her soruya, her konuya, her ihtiyaca, her uygulamaya dair konuştu. Peygamberimiz her sözü ve konuşması arkadaşları tarafından dilden kulağa, kulaktan kalbe böyle işlendi. Bu aktarımda hiç bir zaman kesinti olmadı.
Hadislerin yazılması ise iki süreçte oldu.
Birincisi; halk arasında dilden dile dolaşan veya bazı sahifelere kaydedilmiş veya efendimizce yazdırılmış hadislerin yazıya geçirilmesi. Ki Hz. Peygamber (s.a.v.) döneminde de bu yazım olmuştur.
İkinci süreç ise; büyük hadis araştırmacılarının müstakil eserlerle bunu kayda almalarıdır.
(Bunlara tasnif ve tedvin dönemleri denir.) Bu hususta en büyük resmi hareket -yani hadisleri resmi kanaldan toplamahicri'deki Ömer bin Abdülaziz'inhalife olarak gerçekleştirdiği hadisleriderleme, toplama tedvin çalışmasıdır.
Yukarıdaki hadis, sene önce yazıldı.
Peygamberimiz'in (s.a.v.) sözlerinin ileride inkâr edileceğine dair uyarısı, en azından (Buhari'yi mesela esas alırsak) sene önce kayda alınmıştır. Ömer binAbdülaziz veya en önemli hadis derleyicisi Zühri'yi esas alırsak yaklaşık sene önce kayda alınmıştır. Yani, bundan sene önce; peygamberimizin, hadislerin inkâr edileceği hususunda ümmetini uyardığı konusu kitaplarda kayıt altına alınmıştır.
Yani; Efendimiz'in (s.a.v.) kayda alınmışsözünde buyuruyor ki; benim hadislerimiinkâr edecek bir grup çıkacak.
Bunlar benim sözlerimi inkâr etmek vebenimle Kur'an arasında ayrım koymakiçin size diyecekler ki, bırakın peygamberive sözlerini bize Kur'an yeter.
Bugün denildiği gibi. Bunu söyleyenlerin Kur'an'a bağlı oldukları boş bir oyalamadır.
Kandırmacadır. Zira onlar sünneti -hadisleri- inkâr ederek Kur'an'ı heva ve heveslerine göre istedikleri gibi yorumlamak için peygamberden kurtulmaya çalışıyorlar.
Önce sahabeyi eleştirdiler, sonrahadisleri reddettiler, sonra büyükhadis imamlarına hakaret ettiler, sonraPeygamber'i inkârdan önce mucizeleriniyok saydılar. Mirac'ı inkâr ettiler.
Şefaati yok saydılar, kaderi inkârettiler, Peygamber sıradan bir insandır-haşa- geleceği bilemez dediler.
Kısacası kademe kademe ilerliyorlar.
Bu yolculuğun sonunda öncePeygamber (s.a.v.) inkâr edilecek sonrada Kur'an reddedilecek!
Peygambersiz bir din bu yoldan gerçekleştirilecek.
Peygambersiz İslam, peygambersiz ve sünnetsiz Kur'an hamlesi, hiç şüpheniz olmasın bir haçlı projesidir.
Bunun ilk hamlesini oryantalistler başlatmışlardır.
Mısır'daki Maruf olan bazı reformistler ise bu zehiri İslam âlemine enjekte etmişlerdir. Deizm ve Peygamber nefretibu yoldan pazarlanıyor.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir