Avrupa Uzay Ajansı (ESA) astronotu ve bir dönem 'euronews uzay muhabiri' olarak görev yapan Luca Parmitano ile NASA astronotu Andrew Morgan, 'Uzay Günlükleri' programında Uluslararası Uzay İstasyonu'nda (UUİ) yaşadıklarını ve takipçilerden gelen soruları yanıtladı.
Bu bölümde Parmitano, uzaydaki "zaman algısıyla" ilgili takipçilerden gelen bir soruyu yanıtlıyor.
Uzay üssünde zaman nasıl geçiyor? Zaman algısı acaba Dünya'daki gibi 24 saat mi?
Luca Parmitano, ekibiyle birlikte Uluslararası Uzay İstasyonu'nda (ISS) çok çalıştıklarını ve bu sebeple günlük açıdan zamanın çok yavaş geçtiğini ancak haftaların çok hızlı ilerlediğini belirtiyor.
İtalyan astronot uzay üssündeki pencereler sürekli açık kalırsa 24 saat çerisinde tam 16 gün doğumu ve batımı gördüklerini ifade diyor.
Luca Parmitano, ISS Astronotu:
"Bu haftaki sorumuz @drunkhussar adlı takipçimizden geliyor."
"Uzayda zaman nasıl geçiyor?"
"Bu güzel bir soru. Bunu bir süredir tecrübe ediyoruz."
"24 saatlik gün dönümü ritmi üzerinde çalışmalar devam ediyor. Gerçek şu ki diğer mekikten farklı olarak burada modül içerisinde doğal ışık yok. Işıkları açıp kapatıyoruz ve bu bizi etkiliyor."
"Eğer pencereden dışarıya baksaydık 24 saat içerisinde 16 gün doğumu ve batımı görürdük. Her 90 dakikada bir yörünge dönümü yapıyoruz."
"Kendi fikrimi söylemek gerekirse, günler çok yavaş geçiyor gibi gözüküyor çünkü burada çok fazla iş yapıyoruz. Ancak haftalar ise göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor."
"Ekibimizle birlikte 4 aydır buradayız ve sanki dün gelmiş gibi hissediyoruz."
"Ancak uzay istasyonundaki "zaman algısıyla" ilgili çalışmalar devam ediyor. Algı çalışmaları tamamlanınca, biz de işin aslını ayrıntılı bir şekilde öğrenmiş olacağız."
Zamanda Geriye Bakmak
Güçlü teleskopları kullanarak uzayda uzak cisimlere baktığımızda aslında zamanda geçmişe bakıyoruz. Peki bu nasıl oluyor?
Işık yaklaşık olarak saniyede km hızla ilerler. Bu gerçekten hızlı gelebilir fakat uzaydaki cisimler çok uzak oldukları için ışığının bize ulaşması uzun zaman alır. Cisim ne kadar uzakta olursa o kadar geçmişi görürüz.
Güneş km uzaklıkla bize en yakın yıldızdır. Bu demektir ki Güneş ışınlarının bize ulaşması yaklaşık 8,3 dakika sürer. Bu, Güneş’in her zaman yaklaşık 8,3 dakika önceki halini görüyoruz demek oluyor.
Güneş’ten sonra bize en yakın yıldız yaklaşık 4,3 ışık yılı uzaklıktadır. Yani bugün biz bu yıldıza baktığımızda aslında 4,3 yıl önceki halini görüyoruz. Diğer gördüğümüz bütün yıldızlar ise çok daha uzaktadırlar hatta bazıları binlerce ışık yılı ötededirler.
Yıldızlar gökada denilen büyük grupların içinde bulunur. Bir gökada milyonlarca veya milyarlarca yıldıza ev sahipliği yapar. Bize en yakın gökada olan Andromeda 2,5 milyon ışık yılı uzaklıktadır. Yani biz Andromeda Gökadasının 2,5 milyon yıl önceki haline bakıyoruz. Andromedadan daha uzak evrende milyarlarca gökada olduğunu düşünürsek bu demektir ki diğer gökadaların çok daha önceki hallerini gözlemleyebiliyoruz.
NASA’nın GALEX teleskobundan çekilmiş bir Andromeda Gökadası görseli (Kaynak: NASA/JPL-Caltech)
’da Hubble Teleskopu GN-z11 olarak isimlendirilen gözlenen en uzak gökadayı gözledi. Bu gökada 13,4 milyar ışık yılı uzaklıktadır yani biz onun 13,4 milyar yıl önceki halini görüyoruz. Bu büyük patlamadan sadece milyon yıl sonra demek. Bu şu anlama geliyor, GN-z11 evrende oluşan ilk gökadalardan biri. Büyük patlamadan sonra ilk oluşan gökadalar hakkında ne kadar çok şey öğrenirsek, evrenin ilk zamanlarının neye benzediğini daha iyi anlayabiliriz.
Bu fotoğraf yüzlerce çok eski ve uzak galaksiyi gösteriyor. GN-z11'de şimdiye kadar bulunanlardan en eskisi (yakın plan görüntüsünde gösterilmektedir). Görüntü biraz bulanık çünkü bu galaksi çok uzakta. (Kaynak: NASA, ESA, P. Oesch (Yale University), G. Brammer)
Kaynak: NASA