küçük kan dolaşımında akciğerin görevi nedir / Автор последних обновлений - Анастасия Горохова (Assyat, на turkey.ru - Ajse) | PDF

Küçük Kan Dolaşımında Akciğerin Görevi Nedir

küçük kan dolaşımında akciğerin görevi nedir

1 KARADENİZ BLACK SEA ЧЕРНОЕ МОРЕ Yaz/Лето /Summer 2015 Yıl/Год/Year 6 Sayı/Число/Issue 26 ÜÇ AYDA BİR YAYINLANAN ULUSLARARASI HAKEMLİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ ЕЖЕКВАРТАЛЬНЫЙ МЕЖДУНАРОДНЫЙ ЖУРНАЛ ОБЩЕСТВЕННЫХ НАУК AN INTERNATIONAL QUARTERLY JOURNAL OF SOCIAL SCIENCE ISSN: Sahibi/ Учредитель/ Owner Hayrettin İVGİN Konur Sokak 66/7 Bakanlıklar-ANKARA (+90) [email protected] Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Editör/ Главный редактор/ Editor Erhan İVGİN Prof. Dr. Erdoğan ALTINKAYNAK Yayın Kurulu/ Редколлегия/ Editorial Board Prof. Dr. Ramazan KORKMAZ(Ardahan Üniversitesi) Prof. Dr. Orhan SÖYLEMEZ(Ardahan Üniversitesi) Prof. Dr. Ahmet BURAN (Fırat Üniversitesi) Prof. Dr. Anatoly A. BURTSEV (Ammasov Adına Yakutistan Devlet Üniversitesi) Prof. Dr. Tuncer GÜLENSOY (Emekli) Prof. Dr. Ali Berat ALPTEKİN (Selçuk Üniversitesi) Prof. Dr. Sivtseva-Maksimova Prasovya VASILYEVNA (Ammasov Adına Yakutistan Devlet Üniversitesi) Prof. Dr. Bekir DENİZ(Akdeniz Üniversitesi) Prof. Dr. Caval KAYA (Ardahan Üniversitesi) Prof. Dr. Sulayman KAYIPOV (Çuy Üniversitesi) Prof. Dr. Dimitri D. VASİLEV,(Moskova Bilimler Akademisi) Prof. Dr. Elfina SİBGATULLİNA (Moskova Bilimler Akademisi) Prof. Dr. Yakup ÇELİK(Yıldız Teknik Üniversitesi) Prof. Dr. Victoria V. KRASNYKH (Kiev Bilimler Akademisi) Prof. Dr. Fikret TÜRKMEN (Emekli) Prof. Dr. Hüseyin TÜRK (Ardahan Üniversitesi) Prof. Dr. İhsan BULUT (Atatürk Üniversitesi) Prof. Dr. Mustafa ÜNAL(Erciyes Üniversitesi) Prof. Dr. Layli ÜKÜBAYEVA (Manas Üniversitesi) Prof. Dr. Remzi KILIÇ (Erciyes Üniversitesi) Prof. Dr. Roin KAVRELIŞVILI (Ahıska Cevahişvili Üniversitesi) Prof. Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ (Karadeniz Teknik Üniversitesi) Prof. Dr. Enver TÖRE (Marmara Üniversitesi) Prof. Dr. Vasiliy Vasilyeviç İLLARİONOV (Ammasov Adına Yakutistan Devlet Üniversitesi) Prof. Dr. Şefika Şule ERÇETİN (Hacettepe Üniversitesi) Prof. Dr. Tina GELAŞVİLİ(Ahıska Cevahişvili Üniversitesi) Prof. Dr. Elena ARABADJİ (Melitopol Devlet Üniversitesi) Prof. Dr. Natalie KONONENKO (Alberta Üniversitesi) Prof. Dr. Ahmet Evren ERGİNAL(Ardahan Üniversitesi) Doç. Dr. Nadya TIDIKOVA ( Altayistik Enstitüsü) Doç. Dr. İbrahim TÜZER (Yıldırım Bayazıt Üniversitesi) Redaksiyon/ Редакция/ Redaction Yrd. Doç. Dr. Göksel ÖZTÜRK Yrd. Doç. Dr. Ayhan ÇELİKBAY Yrd. Doç. Dr. Mitat DURMU Teknik Sorumlu/Ответственныйпотехническойчасти / Technical Manager Öğr. Gör. Arif Cem TOPUZ : [email protected] Öğr. Gör. Eser KARADENİZ : [email protected] Uluslar ArasiIliskiler /Международныеотношения/ internationalrelationsexpert Yrd. Doç. Dr. Vedi AŞKAROĞLU : [email protected] Yabancı Dil Danışmanları/ Советникипоиностраннымязыкам/ Foreign Language Consultants Prof. Dr. Roin KAVRELİŞVİLİ / Yrd. Doç. Dr. Vedi AŞKAROĞLU Yazışma Adresi/ Адресиздательства/ CorrespondanceAddres Prof. Dr. Erdoğan ALTINKAYNAK Ardahan Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü-Ardahan/TÜRKİYE Tel.: (+90) (+995) [email protected] Baskı/ Типография/ Press Sage Yayıncılık (ANKARA)

2 Bu dergi Tübitak/ULAKBİM TR, Index Copernicus (IC), Central and Eastern European Online Library (CEEOL), Ulrich s Web (UPD), Modern Language Association of America (MLA), Proquest ve ASOS Index tarafından indekslenmektedir. This journal is indexed by Tubitak/ULAKBIM TR, Index Copernicus (IC), Central and Eastern European Online Library (CEEOL), Ulrich s Web (UPD), Modern Language Association of America (MLA), Proquest and ASOS Index Hakem Kurulu/ Консультативный совет Редколлегия/ Editorial Board Hakem Kurulu Hakem Kurulu Prof. Dr. Adnan AKGÜN - Maramara Üniversitesi, (Türkiye) Prof. Dr. Ali AKAR - Muğla Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Ali Berat ALPTEKİN - Selçuk Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Walter ANDREWS - (ABD) Prof. Dr. Tayyar ARI - Uludağ Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Erman ARTUN - Çukurova Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. İbrahim Ethem ATNUR - Atatürk Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Aygün ATTAR - Giresun Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Hasan BAHAR - Selçuk Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Cevat BAŞARAN - Atatürk Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Vladimir BELYAKOV - (Rusya Federasyonu) Prof. Dr. Uwe BLAESİNG - (Hollanda) Prof. Dr. Bernt BRENDEMEON - (Norveç) Prof. Dr. Valerij BOVTUN Altay Devlet Teknik Üniversitesi (Altay Kray Rusya Federasyonu Prof. Dr. İhsan BULUT - Atatürk Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Ahmet BURAN - Fırat Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Nalan BÜYÜKKANTARCIOĞLU - Hacettepe Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Ömür CEYLAN - Kültür Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Ahmet CİHAN - Nevşehir Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Maria CİKİA - (Gürcistan) Prof. Dr. Asiye Mevhibe COŞAR - Karadeniz Teknik Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Halit ÇAL - Gazi Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Özkul ÇOBANOĞLU - Hacettepe Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Necati DEMİR - Gazi Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Bekir DENİZ - Akdeniz Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Remzi DEVLETOV Kırım Devlet Pedegoji ve Mühendislik Üniversitesi, (Kırım) Prof. Dr. Abide DOĞAN - Hacettepe Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Juliboy ELTAZAROV - Muğla Üniversitsi (Türkiye) Prof. Dr. A. Bican ERCİLASUN - Gazi Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Şefika Şule ERÇETİN - Hacettepe Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Gavril GAVRILEVIÇ FILIPPOV - (NEF Üniversitesi Yakutistan - Rusya Federasyonu) Prof. Dr. Nevin GÜNGÖR ERGAN - Hacettepe Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Hande BİRKALAN-GEDİK - Yeditepe Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Orhan GÖKÇE - Selçuk Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. İsmail GÖRKEM - Erciyes Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Kadir GÜLKAYRAN (İran) Prof. Dr. Gürer GÜLSEVİN - Ege Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Ali Osman GÜNDOĞAN - Muğla Üniversitesi (Türkiye)

3 Prof. Dr. Hamza GÜNDOĞDU - Atatürk Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Harun GÜNGÖR - Erciyes Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Figen GÜRSOY - Ankara Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Tacida HAFIZ - (Bosna-Hersek) Prof. Dr. Cengiz HAKOV - (Bulgaristan) Prof. Dr. Vasiliy Vasilyeviç İLLARİONOV (SAHA Cumhuriyeti -Rusya Federasyonu) Prof. Dr. Alimcan İNAYET - Ege Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Bravina Rozalia INNOKENTYEVNA (SAHA Cumhuriyeti Bilimler Akademisi -Rusya Federasyonu) Prof. Dr. Aleksander KADİRBAYEV - (Rusya Federasyonu) Prof. Dr. Ruslan KADİROV, Mohaçkale Devlet Üniversitesi, (Dağıstan Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu) Prof. Dr. Fitnat KAPTAN - Hacettepe Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Günay KARAAĞAÇ - İstanbul Aydın Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Kerem KARABULUT - Atatürk Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Recai KARAHAN - Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Ayla KAŞOĞLU - Gazi Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Roin KAVRELİŞVİLİ - (Gürcistan) Prof. Dr. Ceval KAYA - Ardahan Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Sulayman KAYIPOV (CHUI Üniversitesi - Kırgızistan) Prof. Dr. İsmail KERİMOV - (Kırım) Prof. Dr. Remzi KILIÇ - Niğde Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Faruk KOCACIK - Cumhuriyet Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Aynur KOÇAK - Yıldız Teknik Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Özdemir KOÇAK - Selçuk Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Abdullah KORKMAZ - İnönü Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Ramazan KORKMAZ - Ardahan Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Mehmet Fatih KÖKSAL - Ahi Evran Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Victoria V. KRASNYKH - (Moskova Lomonosov Üniversitesi - Rusya Federasyonu) Prof. Dr. Adnan KULAKSIZOĞLU - Marmara Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Muhtar KUTLU - Ankara Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Sabahattin KÜÇÜK - Fırat Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Olga MELNITCHOUK, (NEF Üniversitesi - Yakutistan - Rusya Federasyonu) Prof. Dr. Alekseyev Anatoly NIKOLAYEVIC (RAN Kuzey Sibirya Halkları Bölümü - Rusya Federasyonu) Prof. Dr. Mehmet OKUR - Karadeniz Teknik Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Hikmet ÖKSÜZ - Karadeniz Teknik Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Mustafa ÖNER - Ege Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Ramazan ÖZEY - Marmara Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Haydar ÖZTAŞ - Selçuk Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Nazım Hikmet POLAT - Gazi Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Hakan POYRAZ - Gazi Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Svetlana PROKOPIEVA - (NEF Üniversitesi Yakutistan - Rusya Federasyonu) Prof. Dr. Abdulkerim RAHMAN - (Çin) Prof. Dr. Hülya SAVRAN - Balıkesir Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Elfina SİBGATULLİNA - (Rusya Federasyonu) Prof. Dr. Orhan SÖYLEMEZ - Ardahan Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Hatice ŞAHİN - Uludağ Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. İbrahim ŞAHİN - Osman Gazi Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Musa ŞAŞMAZ - Niğde Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Esma ŞİMŞEK - Fırat Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Rüstem ŞÜKÜROV - (Rusya Federasyonu) Prof. Dr. Cemalettin TAŞKIRAN - Kırıkkale Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Abdulvahap TAŞTAN - Erciyes Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Orhan Kemal TAVUKÇU - Rize Üniversitesi (Türkiye)

4 Prof. Dr. Fikret TÜRKMEN - Ege Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Kerim TÜRKMEN - Erciyes Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Berrak TARANÇ - Ege Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Halil İbrahim USTA - Ankara Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Mustafa ÜNAL - Erciyes Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. İlyas ÜSTÜNYER - (Gürcistan) Prof. Dr. Olga MELNİCUK - (NEF Üniversitesi - Yakutistan - Rusya Federasyonu ) Prof. Dr. Celalettin VATANDAŞ - Karadeniz Teknik Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Kamil VELİ - İstanbul Aydın Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Sivtseva-Maksimova Praskovya VASILYEVNA (NEF Üniversitesi - Rusya Federasyonu) Prof. Dr. Obayev Nikolay VYACESLAVOVIC (Tuva Devlet Üniversitesi - Rusya Federasyonu) Prof. Dr. Hakkı YAZICI - Kocatepe Üniversitesi (Türkiye) Prof. Dr. Dursun YILDIRIM - Hacettepe Üniversitesi (Türkiye) Doç. Dr. İbrahim TÜZER - Yıldırım Bayazıt Üniversitesi, Ankara (Türkiye) Doç. Dr. Nadya TIDIKOVA - (Altay) Doç. Dr. Liudmila S. ZAMORSCHIKOVA (NEF Üniversitesi - Yakutistan - Rusya Federasyonu) Doç. Dr. Alexander D. VASILYEV (Sosyal Bilimler Ens. Şarkiyat Bölümü - Moskova - Rusya Federasyonu) Doç. Dr. Mukhopleva Svetlana DMITRIEVNA (Yakut Folklor Enstitüsü RAN - Rusya Federasyonu) Doç. Dr. Ergali ESBOSUN - (Abay Üniversitesi, Kazakistan) Dr. Stale KNUDSEN - (Norveç) Dr. Sayzana TOVUU, (Tuva Üniversitesi, Tuva, Rusya Federasyonu)

5 Temsilcilikler/ Представители/ Representative YURT İÇİ / Турция / Interior: Prof. Dr. Bekir DENİZ ANTALYA Yrd. Doç. Dr. Bilşen İNCE ERDOĞAN AYDIN Doç. Dr. Salim ÇONOĞLU BALIKESİR Yrd. Doç. Dr. Ali ATALAY BOLU Halis TEKİN BURDUR Yrd. Doç. Dr. Rahman ÇAKIR GİRESUN Yrd. Doç. Dr. Fatma Sibel BAYRAKTAR EDİRNE Doç. Dr. Davut KILIÇ ELAZIĞ Yrd. Doç. Dr. Hilal OYTUN ARSLAN İSTANBUL Doç. Dr. Özkan ÖZTEKTEN İZMİR Doç. Dr. Bayram DURBİLMEZ KAYSERİ Yrd. Doç. Dr. Cengiz GÖKŞEN KARS Osman KABADAYI KIRŞEHİR Yrd. Doç. Dr. Mehmet EROL KİLİS Dr. Erkan KALIPÇI - KONYA-NEVŞEHİR Yrd. Doç. Dr. Adnan Menderes KAYA MALATYA Yrd. Doç. Dr. İbrahim Ethem ÖZKAN NEVŞEHİR Doç. Dr. Hikmet KORAŞ NİĞDE Doç. Dr. Ergin AYAN ORDU Doç. Dr. Bekir ŞİŞMAN SAMSUN Yrd. Doç. Dr. Doğan KAYA SİVAS Prof. Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ TRABZON Yrd. Doç. Dr. Rezzan KARAKAŞ DİYARBAKIR YURT DIŞI / Другие страны /Abroad: Mehmet Akif KORKMAZ ALMANYA Jale İSMAİLOV AZERBAYCAN İlya İVANOV ÇUVAŞİSTAN Serpil KUP FRANSA Maria CİKİA GÜRCİSTAN Mehmet TÜTÜNCÜ HOLLANDA Harid FEDAİ KKTC Prof. Dr. Tacide HAFIZ KOSOVA Prof. Dr. Hamdi HASAN MAKEDONYA Lübov ÇİMPOYEŞ MOLDOVA Eden MAMUT ROMANYA Doç. Dr. Miryana MARİNKOVİÇ SIRBİSTAN Prof. Dr. Elfina SİBGATULLİNA - RUSYA FEDERASYONU Hakan KARAKOÇ - RUSYA FEDERASYONU YAKUTİSTAN Doç. Dr. Nadya TIDIGOVA ALTAY Murat TOYLU - TATARİSTAN M.C. Natalya BUDNİK - KIRIM UKRAYNA Dr. İrina KAYAN - POKROVSKAYA UKRAYNA Prof. Dr. İngeborg BALDAUF ALMANYA Prof. Dr. Ramesh DEOSARAN - TRİNİDAD-TOBAGO Prof. Dr. Pavel DOLUKHANOV İNGİLTERE Prof. Dr. Charlyn DYERS - GÜNEY AFRİKA Prof. Dr. Shih-chung HSIEH TAYVAN Doç. Dr. Rainer CZICHON ALMANYA Doç. Dr. Ramile ESXADULLAKIZI - TATARİSTAN M.C. Doç. Dr. Cabbar İŞANKUL ÖZBEKİSTAN Doç. Dr. Gholam VATANDOUST KUVEYT Dr. Anarhan NADİROVA KIRGIZİSTAN Prof. Dr. İsa HABİBBEYLİ NAHÇIVAN Prof. Dr. Rukiye HACI ÇİN Prof. Dr. Cengiz HAKOV BULGARİSTAN Prof. Dr. Marika Cikia GÜRCİSTAN Prof. Dr. Dosay KENÇATAY KAZAKİSTAN Prof. Dr. Kopi KYÇYKU ROMANYA Dr. Maria MAVROPOULOU YUNANİSTAN Dr. Emna CHIKHAOUİ TUNUS Yrd. Doç. Dr. Damuta CMMİELWSKA POLONYA Prof. Dr. Tursun GABİTOV KAZAKİSTAN Doç. Dr. Kadir GÜLDİKEN İRAN Doç. Dr. Ergali ESBOSUNOV KAZAKİSTAN Prof. Dr. Ebulfez AMANOĞLU NAHÇIVAN Dr. Kızıl Maadır SİMÇİT, RUSYA FEDERASYONU TUVA. Ertuğrul KULAÇ - RUSYA FEDERASYONU BURYATİA İrina JERNOSENKO RUSYA FEDERASYONU ALTAY KRAY. Prof. Dr. Ruslan KADİROV, (Dağıstan Cumhuriyeti, RUSYA FEDERASYONU)

6 6

7 İÇİNDEKİLER/ CONTENT / СОДЕРЖАНИЕ Söz Başı Presentation Предисловиe Prof. Dr. Erdoğan ALTINKAYNAK... 9 Kırgız Soylu Hotonlar. Moğolistan daki «Kırgız» Etnonimleri ve Toponimleri Hotans Of Kyrgyz Origin: Kyrgyz Ethnonims And Toponims In Mongolia Хотоны Потомки Кыргызов. Ареал Этнонимических И Топонимических Названий Кыргыз В Монголии Oljobay Karatayev The Case Of Using Technology By Candidate Teachers Of Mathematics In Classrooms Sınıf Öğretmeni Adaylarının Matematik Öğretimi Bağlamında Teknolojiden Yararlanma Durumları Положение По Использованию Технологии При Преподавании Математики Кандидатами В Педагоги Начальных Классов Mihriban Hacısalihoğlu Karadeniz - Sayım Aktay Судьба Человека И Социальные Проблемы В Произведениях Ч. Айтматова Social Problems And Destiny Of Man In Chingiz Aitmatov s Work Of Art Cengiz Aytmatov un Sanat Eserlerinde Sosyal Sorunlar ve İnsanın Kaderi Layli Ukubayeva Tanzimat Döneminde Osmanlı Devletinin Nehirler ve Göller İle İlgili Yaptığı Bazı Düzenlemeler Some Regulations Made By The Ottomans Concerning The Rivers And Lakes In The Reform Period Некоторые Поправки В Реестре Озёр И Рек Османской Империи В Период Танзимата Levent Küçük Balık Sözcüğü Üzerine On The Word Fısh По Поводу Слова Балык (Рыба) Yrd. Doç. Dr. Nesrin Güllüdağ К Проблеме Вождества И Раннего Государства: Историография По Эпохе Тыгына Önderlik ve İlkel Devlet Meselesi Üzerine: Tigin Dönemi Araştırma Tarihçesi Chiefdom And Earlier State: Historiography On Tygyn s Epoch В. В. Ушницкий (V. V. Ushnitsky) Çanakkale Muharebelerinde Sağlık Hizmetleri ve Mevcut Hastaneler Health Services And Existing Hospitals During The Çanakkale Battles Военные Госпитали И Медицинское Обслуживание В Период Военных Действий В Чанаккале Nurhan Aydın Dokumacılık Sanatının Trabzon/Şalpazarı Yöresindeki Yansıması ve Motif İncelemesi: Çanta ve Çorap Örneği The Reflections Of Weaving And Pattern, In The Region Of Şalpazari, Trabzon: The Examples Of Bags And Socks Ткацкое Дело В Трaбзонском/Шалпазарском Районе И Исследование Узоров На Примере Сумок И Чулков Fatma Yıldırmış

8 Gürcistân Vilâyeti Kanunnâmeleri nin Değerlendirilmesi A Study The Codex Province Of Georgia s Оценка Свода Законов Области Грузии Iasha Bekadze İskender Pala nın Romanlarında Yeni Tarihselciliğin İzleri Traces Of The New Historicism On İskender Pala s Novels Следы Новой Историографии В Романах Искендера Пала Ufuk Kırbaş - Yakup Çelik XX. Yüzyılın Başında Rus Kültüründeki «Öteki Âlem»in Kâşifleri: Y. N. Trubetskoy, S. A. Yesenin Searchers "Other Kingdom" In Russian Culture Of The Early XX Century: E. N. Troubetzkoy, S. A. Yesenin Искатели «Иного Царства» В Русской Культуре Начала XX Века: Е. Н. Трубецкой, С. А. Есенин Marianna Andreyevna Galiyeva Ferit Edgü nün Ne Adlı Küçürek Öyküsünde Modernizm Eleştirisi Critique Of Modernism In Ferit Edgü s Short Short Story Named What Критика Моденизма В Новелле Ферита Эдгу Что Yavuz Sinan Ulu Ermeni Soykırımı İddiası; Ermeni Diasporasının Rolü ve Stratejisi Alleged Armenian Genocide; Functionality In The Context Of Western And Armenian Diaspora Роль И Стратегия Армянской Диаспоры В Притязании Армянского Геноцида Recep Cengiz Выражение Субъекта Как Основного Компонента В Семантической Структуре Предложения В Тюркских Языках (На Примере Карачаево-Балкарскоко Языка) The Subject As The Main Component Of The Semantical Structure Of The Sentence In Karachai-Balkar Language Karaçay-Malkar Örnekleminde Türk Dilinin Semantik Yapısı İçerisinde Anlatım Fatima Т. Mamayeva

9 SÖZ BAŞI Saygı değer okuyucular, Bizlere, dergimizin yayın kurallarına uymayan pek çok makale gelmektedir. Bu nedenle gönderdiğiniz makalelerinizin pek çoğunu geri çevirmek veya kabul etmemekle karşı karşıya kalıyoruz. Bu hem bizim ve hem de siz değerli araştırmacılar için zaman kaybına neden olmaktadır. Lütfen, dergimizin yayın ilkelerini gözden geçirerek makalelerinizi gönderiniz. Son çalışmalarla birlikte dergimizin yayınlamış olduğu kitap sayısı da bir hayli arttı. İsteyenler bu kitapları dergimizin adresine müracaat ederek temin edebilir. İnternet adresimizde, domainimiz istenmeyen kişilerin eline geçmiş idi. Bu nedenle adımızı ve adresimizi değiştirdik. Lütfen dostlarınızı da, dergimizin başına gelen bu tatsız hadiseden dolayı haberdar ediniz. Dergimizin yeni adresi, Ardahan Üniversitesi adresinden hareketle: olarak değiştirilmiştir. Bu adreslere girdiğiniz takdirde arşivlerimiz de dahil olmak üzere istediğiniz bilgilere ulaşabilirsiniz. 26. sayımızla birlikte Tubitak ın Dergipark projesi kapsamında dergimizde yer alan makalelere DOİ numarası da verilecektir. Dergimize gönderilen makaleler Turn It In.com intihal sorgulama sistemi tarafından taranmaktadır. Bu şekilde dergimize gönderilen ve yayınlanan makalelerin uluslararası alanda denetlenmesi de sağlanmış olacak ve prestiji daha da artmış olacaktır. Akademik yükselme sağlayanlara başarılarının devamı, aramızdan ayrılan sosyal bilimcilere Tanrıdan rahmet diliyoruz. Çalışmalarınızda kolaylık ve başarılar dilerim. Prof. Dr. Erdoğan ALTINKAYNAK Editör PRESENTATION Dear Readers; So far, we have received many articles which are not compatible with the writing format of our journal. Therefore, we are forced to turn down some of them for revision or not accept some at all, which means a loss of time for us and the dear writers/contributors. I kindly ask you to first have a close look at the writing principles of the journal and then send us the articles. As a consequence of the recent studies we have carried out, the number of books published in the name of our journal has increased immensely. Those wishing to attain these books can do so by communicating with our journal. Unfortunately, our web-site was attacked and so we decided to change its name and address. Could you please kindly inform our colleagues about this unfortunate event? The new address of our journal is given in a link in Ardahan University s domain as and In the new address, you can achieve both the archival documents as well as the new articles to be published in the new issues. We are glad that our journal is increasingly receiving attention in many countries and that many more academics are sending articles to us. Thus, we limited the content of our journal with language culture and literature. 9

10 Within the scope of the TÜBİTAK project named Dergipark, every article published by the journal is given a DOİ number. The papers sent to us are scanned for plagiarism with a programme called, Turn It In.Com. By this way, all the papers sent to us will be filtered and accepted worldwide with a better scientific reputation. We congratulate the academicians who have attained new titles and pay tribute to those who have passed away. We wish you a bright period of success.. Associate Professor Erdoğan ALTINKAYNAK Editor ПРЕДИСЛОВИE Уважаемый читатель, Последнее время мы получаем много статей, не соответствующих нашим требованиям. Связи с этим вынуждены выслать эти статьи обратно своим авторам. Всё это становится причиной патери дорогого времени. Просим прысилать доклады соответсвующие нашим требованиям. Наряду с публикациями выросло количество книг изданных нашим журналом. Желающие могут получить эти кники через наш адрес. Наш интернет адрес и домеин находится в руках у нежелательных лиц. В связи с этим, мы поменяли наше интернетназвание и адрес. Прошу Вас уведомить ваших коллег об этом. Войти на новый адрес нашего журнала можно через электронный адрес Ардаганского университета. Здесь расположены все архивы и нужные для вас материалы. Все статьи, подготовленные в рамках проекта Dergipark и финансируемые Тубитаком, обозначаются номером DOİ. Доступ ко всем докладам можно осуществлять по системе Turn It In.com. Этим они становятся более престижными и доступными на международном уровне. Учёным желаю высоких научных достижений, царство небесное всем деятелям общественных наук, покинувших нас. С уважением, Профессор доктор Эрдоган АЛТЫНКАЙНАК Редактор журнала 10

11 KIRGIZ SOYLU HOTONLAR. MOĞOLİSTAN DAKİ «KIRGIZ» ETNONİMLERİ VE TOPONİMLERİ HOTANS OF KYRGYZ ORIGIN: KYRGYZ ETHNONIMS AND TOPONIMS IN MONGOLIA 1 ХОТОНЫ ПОТОМКИ КЫРГЫЗОВ. АРЕАЛ ЭТНОНИМИЧЕСКИХ И ТОПОНИМИЧЕСКИХ НАЗВАНИЙ КЫРГЫЗ В МОНГОЛИИ Oljobay Karatayev 2 ÖZ Günümüzde Moğolistan daki Ulangom bölgesinde sayısı az olan Hoton adlı türkçe konuşan topluluk yaşamaktadır. Köken olarak kendilerini Kırgızlar a yakın gören Hotonlar ın sayısı günümüzde den fazladır. Hala Moğollaşmakta olan bu topluluk buna rağmen Müslümanlardırlar. Hotonlar etnik bakımından Doğu Türkistandaki Hoten bölgesinde yaşayan Uygurlara benzetilemez (ele alınamaz), çünkü onlar kendilerini Kırgızlar olarak kabul etmekteler: Biz Kırgızlarız, Kün-Ker in torunlarıyız. Kün-Ker - Tibetçede Türk demektir. Hotonlar Ulangom bölgesinde komşu yaşayan Moğol kökenli Oyratlardan farklı olarak tarımcılıkla uğraşıyorlar. Bilim adamlara göre Hotonlar bu coğrafyaya Cungar (Oyratlar) zamanında göç etmişlerdir (sürülmüşlerdir). Kırgız etnonimi Halhalarda (Moğol gruplarının en büyüğü) hirhis, herhis şeklinde geçmektedir. Batı Moğolistandaki Hyargas-Nuur gölünün de bu ismi (Hyargas) taşıması boşuna değil. İlmi literatürde hereksur şeklindeki bir arkeolojik terim mevcuttur. Bu terim herges-uur Kırgız evi veya gerges huur Kırgız mezarları anlamını taşımaktadır. Moğollar günümüzde de eski mezarları yukarıda geçen isimlerle adlandırnaktalar. Bu gibi hususlar Kırgızlar ın eski dönemlerde yaşadıkları toprakları ve ayrıca Kırgızlların yerli Oyrat-Moğolların etnik tarihine yaptığı tesiri (etkisi) hakkında bilgi verebilmektedir. Anahtar kelimeler: Hotonlar, Kırgız, Etnik grup, Moğolistan, Hirgis, Herhis, Etnik Tarih ABSTRACT A small Turkish-speaking group, called Hoton, live in Ulangom region in Mongolia, today. Originally they regard themselves close to the Kyrgyz people, and they number more than They are in a process of Mongolization, but they are still Muslims. Ethnically Hotons cannot be associated with the Uighurs of Hoten region in Eastern Turkistan, because they accept themselves as Kyrgyz: We are Kyrgyz, grandchildren of Kün-ker. Kün-Ker means Turk in Tibetian language. Different from the Oirats of Mongolian origin, Hotons are agriculturalists. According to scientists, Hotons migrated to this territory at the time of the Zhungars (Oirats). The ethnonym of Kyrgyz is used as hirkis and herhis among Halhals, which are the biggest Mongolian group. It is no coincidence that the Hyargas-Nuur Lake in Western Mongolia carries the very name, Hyargas. In the 1. DOI: /kdeniz Prof. Dr., Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü. 11

12 scientific literatüre, there is an archeological term, hereksur. This term might have been originated from herges-uur meaning Kyrgyz home or gerges uur meaning Kyrgyz graveyard. Mongols call old graveyards by these names. These issues give information about the ancient ages of the Kyrgyz people and about their influence on the ethno-history of the Oirat-Mongols. Keywords: Hotons, Kyrgyz, Ethnic Group, Mongolia, Hirgis, Herhis, Ethno-History. АННОТАЦИЯ Хотоны самоназвание тюркской этнической группы, живущей в Улангомском аймаке Монголии, ведушей оседлый образ жизни. Хотоны прекрасно помнят, что имеют тюркское происхождение и принадлежат к мусульманской вере. Кстати, у них сохранились и некоторые исламские традиции. Еще в XIX в. побывавщие среди хотонцев русские учёные-путешественники заметили их этнически близким к кыргызам. На сегоднящний день численность хотонцев составляет человек. Этническая группа резко отличается от восточно-туркестанских уйгуров-хотонцев. Здесь их более трех веков назад поселили ойроты-жунгары. Переселенцы провели сюда искусственные водные каналы. Они по сей день функционируют, и хотоны продолжают заниматься земледелием, растениеводством. Хотоны называют себя «кыргызами» и потомком Кун-Кер-хана. «Кун-Кер» - по тибетски обозначает «тюрк». Этноним «кыргыз» широко распространен в Западной Монголии среди халха-монголов. Этнонимы присуствует в форме «хиргис», «хергис». Озеро Хяргас- Нор (в Западной Монголии) тоже связано с кыргызами живщими в этих краях в период средневековье. Местные монголы средневековых памятников называют «хергес уур кыргызские дома, хергес хуур кыргызские могильники. Все эти данные отражают этнокультурную территорию средневековых кыргызов и их влияние на этническую историю и культуру ойрат-монголов. Ключевые слова. Хотоны, кыргызы, этнические группы, Монголия, хергис, хяргас, этническая история. (...onlar (hotanlar) boz üyü kullanırlar, kendilerini müslüman,...kırgız soyundanız diye tanırlar). V.Vladimirtsov Bugün Moğolistan da, Batı Çin den göç ettirilmiş Kırgız soyundan gelen Hotonlar yaşamaktadırlar. Dili Türkçe olup gün geçtikçe Moğollaşan bir gruptur yılı yapılan nüfus sayımına göre Hotonların sayısı den fazladır. Elbette, bu etnosu Doğu Türkistan daki Hoten ile ve Hotenli Uygurlarla karıştırmamak gerektir. Uygur resmi etnonimi şekillenmeden önce Doğu Türkistan daki Uygurların büyük kısmı (Sinzyan- Uygur özerk bölgesinin esas halkı) kendilerini Hotenliyiz diyerek bir etnik gruba aidiyetlerini belirlemiş olmalarıdır. İlk başta hoton etnik ismin anlamını belirtmek gerekir. Bu etnonimin benzerleri bugünkü Kırgızların Çekir Sayak ve Sayak boylarının içinde Koton şeklinde bulunmaktadır. Hoton Moğol dillerinde şu anlamlara gelmektedir: 1. Kırg. birgazan (pelikan); 2. Fener anlamına gelir (Mongol-Oros Tol 1957:343). Etnik ismin paralelinde bugünkü Türkmenlerin içinde Gotan şeklinde bulunduğu bilinmektedir. Bu terim Türkmencede de yukarıda söylenen anlama gelir (Ataniyazov 1988: 30). Bu etnik isim yer adına (toponimiye) bağlı olarak ortaya çıkmış olabilir. Hoton toponimi şehir ve bölgenin 12

13 ismi olarak Batı Çin deki Tarım su havzasının yukarı akımına yakın bir yerde bulunmaktadır. Bu bölgede Kırgızlar hala yaşıyorlar. Hoton toponimi Manas destanının tüm varyantlarında bahsedilmektedir (Маnаs Ansiklopedisi Т.I:324). 13. yüzyıl Merkezi Asya da kendilerini göstermeye başlayan Moğollar Doğu Türkistan Müslümanlarına hoton demektedirler. Elbette, Moğol dilli halklarda (Oyrot-Moğollarda) hoton kandaş yani kan bağıyla oluşmuş, konar-göçer olan birim anlamına gelir. Aha (Kırgızca aga, ake, Türkçe - ağabey) idare ettiği bu birime sayısı ikiden çok olan aileler evcil hayvanlarıyla katılıyordu. Hoton daki evlerin sayısı hayvan otlaklarının hususuna göre çoğalıp, bazen de azalıyordu. Hoton isminin anlamını Cungar (Oyrot) hanlığının tarihi üzerinde uzman olan İ.Y. Zlatkin şöylece açıklamaktadır: Hoton, kan bağı olan bir münasebenin üzerine kuruludur ve beraberce geçimini yürüten ailelerin grubudur. Hoton da 4, 10, 50 veya bundan çok aileler grubu olurdu. Bir kaç Hoton aymak veya otağı oluşturup, bu da genel mülkiyeti, sahipliği belirtiyordu. Otağlar veya aymaklar grubu ulusu, uluslar ise Cungar (Oyrot) hanlığını oluşturuyordu (Çernışev 1990:59). Şimdi ise Moğolistan daki Ubsu-Nur ve Ulan-Gom bölgelerinde yaşayan Hotonlar kimdir sorusuna cevap aramamız gerekir. Dolonlar Moğol Halk Cumhuriyetinin kuzeybatısındaki Ubsunur bölgesinin (Ubsu-Nur gölünün güney etrafı) Trailan somonunda (Moğolca zengin toprak), Ulan-Gom bölgesinin Naran-Bulak somon bölgesinin merkezinde yaşıyorlar. Daha açıklanmamış bilgilere göre Dolonlar Mancur Çin askerleri tarafından Doğu Türkistan ın hanlıkları ile olan savaşta esir alınmıştır. 17. yüzyılın sonu, 18. yüzyılın başlarında Hotonları şimdi yaşadığı Harhira (Kırgızca Karkıra) ya Cungar hanı Galdan-Boşoktu han yerleştirmiş denilir. Komşu yaşadığı Kalmak-Moğolların Derbet, Hotogoyt v.s. etnik gruplarından antropolojik tipi bakımından farklılık göstermektedir. Dini inançları bakımından İslam ın Sünni mezhebine aidiyet göstermektedirler. Kendi dillerini unutmuş diyebiliriz, tutunduğu dinlerinde de Budizm in, Şamanlığın ve başka dinlerin unsurları görülür. Fakat kendilerinin etnik köklerini ve dinlerini unutmadıkları bellidir. Üç yüzyıl öncesinde Harhira nehrine yakın yerlere sulama sistemleri kurulup, tarım kültürü yüksek seviyeye yükselmiştir. Bu yüzden bölgeye Trialan (zengin toprak) denilmektedir. Hotonlar günümüzde de tarımcılık ve bahçıvanlıkla hayatlarına devam etmektedirler. Ulan-Gom un Harhire (Karkıra) nehrine yakın yerlerde yaşayan, içinde bir kaç Türk etnik grupları (çoğunlukla Kırgız etnik grupları) olan hotonlar bir kaç yüzyıl önce Hoton dağlarında yaşadıklarına dair bilgiler var (Abramzon 1990: 67-68). Ünlü bilim adamı ve Türkolog S.E. Malov da kendi araştırmalarında Hotonların etnos olarak Kırgızlara yakın olduğuna işaret etmektedir. Moğol dilleri üzerinde uzmanların söylediklerine göre Hotonlar Derbet ve Hoşutlara göre daha iyi Moğolca bilmektedirler (Dorji Masayev). Şu anda Hotonların yaşadıkları 13

14 bölge Oyrot-Kalmuklar için kutsal bir yer olarak biliniyor. Burada Galdan-Boşoktu Hanın naaşı (budda kültürü üzerinde) yakılmıştır. Hotonlarla komşu yaşayan Derbet, Hoşut, Hotogoyt ve diğer Oyrot etnik gruplarına halmg (kalmuk) denilmektedir. Kendileri ise soylarına Kırgızlarız, Küngker hanın evlatlarıyız diyorlar. Tibet dilinde Türklere Künker dedikleri bilinmektedir. Bu bölge Rusya Federasyonuna bağlı Tuva Özerk cumhuriyetiyle ile sınır olup önemli geçiş yolların buluştuğu bir yer sayılmaktadır. Bundan dolayı bölgede ünlü Rus seyyahları komşuları hakkında yazılar yazmışlar. Bu ünlü seyyahlar G.N.Potanin, B.B.Baradin, Türkolog-Tarihçi V.V.Radlof, P.K.Kozlov, ünlü Moğol bilgisi uzmanı ve dilci B.Vladimirtsov, ünlü Türkolog A.Samayloviç Moğolistan ve Tibet e altı defa geziler düzenleyerek araştırmışlar. Ünlü seyyah G.N.Potanin Hotonlar için şunları demektedir: Hotonların dili Kara-Kırgızların dili ile çok yakınlar. Kara-Kırgızların sarı baş ( Sarıbagış belirten G.N.Potanin) boyunun kırk kızdan ortaya çıktıklarını anlatan şecere beni çok şaşırttı (Potanin 1883: 162). Bu yazar Hotonların boy yapısı, onların yedi boydan oluştuğunu da yazmıştır. Moğolistan ı ve Tibet i araştıran seyyah P.K. Kozlov hotonların görünüşü Ariyler gibidir, gözleri büyük, düz burunlu, giydikleri giyimler etrafındaki diğer halklarla benzemediğini yazmıştır. O Hotonlar hakkında (Alaşan bölgesi) anlatılan efsanelere dayanarak bu bölgede Kırgızların olduğunu söylemiştir. Dünyada ünlü Moğol bilimci B.Vladimirtsov ve doğubilimci, Türkolog A. Smayloviç Hotonlar üzerinde etnografik ve dil araştırmalarını yapar, karışık unsurlar (Kara Kırgız ve Orta Asyalı Sartlar) olsa bile, Kırgız unsurları üstünlükte olduğunu anlatan sonuca varmıştır. B. Vladimirtsov Hotonlar kendi etnik anısında Kırgızlarız dediklerini belirtir. Onun yazdıklarına göre: Hotonlar Ulangoma a gelen Kırgızları görünce dilleri ve yasalarının aynı olduğuna inandık demektedirler.aynı bilim adamı Hotonların İslam la birlikte aynı zamanda eski Türklere ait yaşadıkları evlerini, ailesini korumak için hamilere, yer ve suyla ilgili inançlara sahip olduklarını söylemektedir. Ayrıca koyunları kurban ederek derilerini hocalara verdiklerini yazar (Vladimirtsov 1916: ). Hotonlar kendilerinin hangi boya ait olduklarını hala bilmeleri de dikkat çeken bir durumdur. Günümüzde Hotonların boy yapısını yedi boy (Doloon elken) oluşturmaktadır.b.vladimirtsov şöyle demektedir: Hotonlar boz üy olarak bilinen Kırgızların çadırını kullanmaktadırlar. Kendilerinin Müslüman olduklarını söylemektedirler. Doğu Türkistan dan geldiklerini ve köklerinin Kırgız olduklarını bilmektedirler. Boyları ise: adcı-hurman, yas, ilbya, burut, udzebuk, kasıl, cuppar, hudayberdı, şava, nilva, şalbak, ozbek, hasn, tsyös (Vladimirtsov 1916: ). Bazı kaynaklarda ise Hotonların yüzde 35.4 % Şaavay, 20.77% Holidog, 6.99% Şalbag, 6.98% Burdag, 5.3% Ogotor, 0.32% Hasnut, 0.02% Hoçkeld boylarına mensuptur denilmektedir. Örneğin holidag kelimesinin karışmış anlamı vardır. Burdag ise burut, ogotor ise Kırgızların Döölös ve Saruu boylarının alt parçası olarak bilinen Ogotur uruğuna benzemektedir. Höçkeld kelimesi ise göçüp geldi anlamında olabilir. Mogolistan daki Bayan-Ulgey Kazaklarının Müftisi Azatkan ın Verdigi Bilgilere Göre Hotonlar: 1. Buruud, 2. Hasnuud, 3. Ogtar, 4. Çabay, 5. Çalbık, 6. Hoşgeldi, 7. Kurumyan gibi boylardan oluşmaktadır. Mogolistan daki Kırgız özel isimleri hakkında Günümüz Moğolistan Asya nın tam ortasında bulunan bir ülkedir. Bir buçuk milliyon kilometre kare toprağa sahiptir. Nüfusları iki milyon beş yüz bin olan bu ülkenin 14

15 topraklarında Türk-Moğol, Mancur dilli halkların, boyların (Hunlar, Siyanbi, Tele konfederasyonu, Türk Kağanlıkları, Uygur devleti, Kırgız Kağanlığı, Kara Kıtaylar, Naymanlar, Moğol devleti, Moğol Halk Cumhuriyeti) etnik ve kültürel beşiğidir. Ayrıca devlet geleneklerinin geliştiği tarihi-etnografik büyük bir alan olarak da bilinmektedir. Günümüz Moğolistan ın sahip olduğu doğası, çevresel özellikleri bölgeler arasında büyük farklılıklar arz etmektedir. Toprağın büyük kısmı Gobi çölü ile kaplıdır. Genel olarak kuzey bölgeler dağlık araziye ve ovalara sahip olmakla birlikte güney Sibirya iklimine sahip bir ülkedir. Askeri ve ekonomik açıdan stratejik bir konumda olan Moğolistan (özellikle batı Moğolistan) tarih boyunca merkezi ve teşkilatlı devletlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. En başta uzak doğuya, güneydeki Çin hanedanlığına, batıdaysa Doğu Türkistan a (Doğu Türkistan üzerinden Çin in Şensi, Gansu bölgelerine çıkış yolu)ve Orta Asya ya ulaşarak Büyük İpek Yolunun kontrolü sağlanabilir bir bölgedir. Kırgızlar için de Merkezi ve Batı Moğolistan bölgesi önemli olmuştur. Profesör аarkeolog S. Hudyakov un fikrine göre Kırgızlar şuan ki Doğu Türkistan, batı Moğolistan ve ona sınır olan Tuva ve Minusin bölgesinde m.ö.iv V y.y. Hunlular ve Avarlar (Juan- Juanlar ı) sürüp çıkarmıştır. Fakat söylenen bu fikri kimse ispatlamamıştır. Savaş yönünden stratejik ve ekonomik açıdan önemli sayılan bu bölgeye Kırgızlar 840. yılında Uygur devletin yıktıktan sonra gelebilmiştir. Tabi ki buraya Kırgızlardan başka halklar ve boylarla beraber etnik ve kültür yönünden daha da ilerledikleri sebep olmuştur. Kırgızlar ın şuanki Mogolistan topraklarına geniş olarak yayılması IX yyüzyıldan beri sürmüş olabilir. Bu dönemde Kırgız askerlerinin öncüleri Karakıtaylara (Lyao Korey yarımadasına yakın bir devlet), İç Asya ya, Tibet e kadar geldikleri tarihi kaynaklarda belirtilir. Çok büyük toprağı ve onun halklarını itaat ettirmiş olan Kırgızlar bir buçuk yüzyıl bu bölgeyi idare ederler. Kırgız Kağanlığının içine giren Tuva bölgesinden Moğol ovalarına ulaşmak mümkündür. Kırgız Kağanı, Uygur Devletin yok ettikten sonra Kağanın ordusu devlet merkezini Tanu Ola ya taşır. Bu dağ yüksekliklerinden Moğolistan ın ovalarına hakim bir yerdeydi. Batı Moğolistan Hyargas-Nuur (Kırgız-Köl) XI-XII asırda Kara Kıtayların ve Naymanların göcünden dolayı Kırgız devletinin sınırları daralmaya başlamıştır. Kırgız boylarının yaşadıkları günümüz Moğolistan ın (Kuzey ve Kuzey-Batı Moğolistan) bölgelerine Moğol dilli Oyratlar, Miyangatlar v.d. yerleşmeye başlarlar. Bu dönemden itibaren Kırgızlar ile Moğol boylarının ortasında etnikkültürel münasebetler başlanır. Belirlenmesi gereken mesele yaşam tarzı, geçimi benzer ama dili farklı Kırgızlar ile Moğol dilli (Oyrot) boyların alakaları IX-X yüzyılda başlar. Birçok doğubilimci-tarihçilerinin fikrine göre (E.Kıçanov v.d) Moğol devletinin kurucusu Cengiz Hanın kökeni Kırgızlara aittir: Cengiz Hanın boyu Alangoa nın küçük oğlu Bodonçar dan gelmektedir. Bodonçar ın öz babası Kırgız Maalih-Bayadets olduğu 15

16 sözlü şecerelerde anlatılır. Kırgız Maalih-Bayaudets Alangoa nın kocası öldükten sonra bu eve bekar bir hizmetçi olarak alınır. Diğer Kırgızlar gibi Maalih-Bayaudets kızıl saçlı, mavi gözlü idi. Bodonçor 970 yılında Kara Kidanlar (Kara Kıtaylar) Kırgızları yenmelerinden sonra doğmuştur. Onun neslinin tamamı Cengiz Han gibi saçı kızıl, mavi gözlü idiler (İstoriya Hakasii, 2005, 154.sayfa). Kırgız etnonimleri Halha-Moğollarının ana boylarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Moğolistan ın Moğolları Halha(s)-Moğolları, Çin in İç Moğolistan Otonom bölgesi Moğollarına Barga-Moğolları adıyla bilinmektedir. Etnonim Uruk ve Uruu (boylar ve alt boylar) gibi teşkilatların adı anlamına gelmektedir ve Hirgis, Herhis şekillerinde Moğolistan ın merkezi ve batı bölgelerindeki Moğol dilli etnositelerin içerisinde günümüze kadar bilinmektedir. Batı Moğolistan da Hyargas-Nor (Kırgız Gölü) adlı gölün adı da boşuna verilmemiş olması da dikkat çekicidir. Hyargas-Nor (Kırgız Gölü) Moğolistan daki Büyük göller sistemine ait göl ve coğrafik terim ile bilinen Kırgız Ovası nda yer almaktadır. Kobdo, Zabhan nehirlerinin suyuyla beslenir. Deniz seviyesinden 1028 metre yükseklikte, 136 kilometre kare alanı kapsamaktadır ve 80 metre derinliğe sahiptir. Kasım dan Nisan a kadar buzla kaplıdır. Etrafı çöl, taş-kumla kaplıdır. Bazı kısımları hayvan otlatmak için elverişlidir. Suyu minareller açısından zengindir, balıkları çoktur. Elimizdeki tarihi-etnoğrafik bilgilere dayanarak Kırgız etnokomponentleri Moğol dilli etnik grupların içerisine üç süreçte girdiklerini söyleyebilriz. 1. Bu süreçleri şartlı şekilde merkezileşen Kırgız devletinin kurulması (840 yılı), Moğol devletinin gelişmesi (1206 yılı), Kırgızların Cengiz Han ın kurduğu devlete tabi olmaları 2. Moğolların Çin deki Yuan Hanedanının gelişmesi ( ). Tümen Kırgız Özel Bölgesinin kurulması; Kırgız-Oyrot münasebetleri, Oyrot devletindeki Kırgızların önemi; 3. Cungar hanlığının kurulması ( ). Enisey Kırgız devleti ve Cungar hanlığı, Altan Hanlar. Enisey Kırgızlarının Cungarya ya sürgün edilmesi (1703). Enisey Kırgızlarının dağılması ( ). Batı Moğolistan Hyargas-Nuur (Kırgız-Göl) Kırgızların bir kısmı XII yüzyılda kurulan Oyrot konfederasyonuna katıldıklarını gösteren tarihi bilgiler var. Kalmuk tarihçisi G.K.Avelyaev Ordos knyazı Sagan Tsetsen yazdığı Erdeniiyn Tobçi tarihi kaynağına dayanarak Oyrot konfederasyonunu (XII y.y.) Ogulet (Olet), Bagatut (Batut), Hoyt (Hoyhat) ve Kergudların (Kırgızların) oluşturduğunu söylemektedir. Orta Moğol dillerinde Kırgız etnonimi Kergut (Kergu+t; -t eki Moğolcada çokluk anlamını bildirmektedir) şeklinde yazılmaktadır. Ünlü Moğol Araştırmacısı 16

17 B.Vladimirtsev in görüşlerinde Oyrot Birliğine giren (XII y.y. kadar) Kergudlar Eniseyli Kırgızlardı (B.Vladimirtsev, Leningrad, 1934, 131.sayfa) yılında Moğolların büyük kurultayında Temuçin ak keçeyle taşınarak Cengiz Han ismi verilerek tahta çıkartıldığında Kırgızlar bu tahta tabi olduklarını bildirerek elçilerini gönderirler. Moğolların Yuan Hanedanının gelişimi sürecinden sonra karakorumdaki yönetim için olan mücadeleye Kırgızlar da katılmışlardır. Haydu ve onun taraftarlarına destek veren kırgızları Kubilay Han (Yuan Hanedanının kurucusu, Cengiz Hanın torunu, Toluy Hanın oğlu) Kırgızları birkaç kere göce zorlamıştır. Neticede Kırgızlar günümüz Moğol bozkırlarından Mançurya ya kadarki bölgelere kadar dağıldıklarını tarih göstermektedir. Bilimsel kaynaklarda Hereksur denilen arkeolojik terim kullanulagelmektedir. Bu terim (Konovalov, 1987, s.121) Heges-uur Kırgız alanı, evi, yurdu veya Gerges- Huur Kırgız Mezarlığı, Kırgız Kabirleri anlamlarına gelmektedir. Bu arkelojik terime ve Moğolistan daki eserlere Profesör Yuliy Hudyakov aşağıdaki tanımı vermektedir: Merkezine taşların dmküldüğü etrafına taşların dizildiği kabirler. Bilim adamı bu eserlerin Mongun-Taygadaki orta asırlara ait Kırgız mezarları ile aynı olduğunu söylemektedir. Demek ki Hereksur denilen terim Kırgızların bıraktıkları tarihi-arkeolojik eserlere verilen bir isimdir. Günümüzde de Moğollar (Merkezi ve Batı Moğolistan ın Moğolları) tarihi abideleri yukarıdaki gibi Herges-uur Kırgız alanı, evi, yurdu veya Gerges- Huur Kırgız Mezarlığı, Kırgız Kabirleri demektedirler. Ünlü bilim adamı G.N.Potanin in Kırgız mezarları (Oçerki Severo-Zapodnoy Mongolii, Vıpusk IV, 1883) adlı makalesi 1983 yılında Sibirskya Jizn (Sibirya hayatı) adlı gazetede yaymlanır. Bu iki heceden oluşan kelime (hereksur) eski Kırgızlar ile bağlantılıdır. Moğollar üzerine araştırmalar yapan B.Y.Vladimirtsev bu eserleri eski Kırgıs adlı halka ait olduğunu ve Kazaklarla hiiç bir ilgisi olmadığını yazar. Halha-Moğolların tarihi hafızası bölge halkının etnik tarihinde, kültüründe Kırgızların yeri tarih açısından önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir. Moğolistan ın güzel göllerinden biri olan Hubsugul un batısındaki darhat vadisi yer almaktadır. Buradaki Darhat, Uryanhay, Halhas denilen etnik gruplar iiçerisinde Hirgis adında boy olduğu kayıtlara geçmiştir. Sözlü halk şeceresine göre Hirgis boyu ait olduğu Darhatlar Moğolların (Cengiz Hanın döneminden itibaren) köklü boylarından sayılmaktadır. Batı Moğolistan Eski Türk heykelleri Elyotların arasında da Kırgız boy adları sıkça karşımıza çıkmaktadır. Oyrot devletinin kurulmasında (Yuan dinastisi devrildikten sonra) Kırgızların aktif bir şekilde katılmışlardır. Oyrot birliğinin kurucusu Hara-Hula olmuştur. Onun tahtını Erdeni Batur- 17

18 Huntaycı miras olarak almış ve sonraki dönemde devletin gelişmesine katkı sağlayan 1640 yılındaki Moğol-Oyrot Tsaadciyin-Biçig (Yüce Kanunlar) adlı yasaların toplamıyla Yüce Kurultay olmuştur. Erdeni Batur-Huntaycı 1660 yılında vefat ettikten sonra tahtta geçmek için Kırgız hanımından olan iki oğlu Zodov ve Zoriktu Torgout hanımından oğğlu Seçen Taycinin ortasında mücadele yaşanır. Kırgız haniçesi ile oğulları Seçen Tayciyi zehirleyerek yönetimi ellerine geçirirler. Zodov ve Zoriktu Kökönordaki Elyotlara katılırlar. Erdeni Batur-Huntaycının dördüncü oğlu Ontson Tayci 1667 yılından itibaren Hirgis (Kırgız) halkını yönetmeye başlar. Demek ki Oyrot hanlığını 1703 yılına kadar Kırgız Otağı (Kırgız bölgesi, Kırgız yönetimi) olmuştur denilen fikri ortaya atabiliriz. Çünkü Enisey Kırgızları Cungarya ya 1703 yılında sürgüne tabi tutulduklarını bilinmektedir. Halkas-Moğollarının içerisinde en eski ve köklü denilen Kırgız boyu vardır. Moğol bilim adamlarının fikirlerine göre Halkasların içerisindeki Hirgis etnokomponent Moğollara Cengiz Han döneminde girdiğini söylenmektedir. XVI yüzyıla kadar Cengiz soyuna ait noyanlar tarafından ayrı yönetilmiştir. XVI yüzyıla kadar Hirgisler Tümen Han Sayn Noyon (Cengiz Hanın nesilleri Onoohu Uyzendinin oğlu) yönetimine geçmiştir. Ayrıca günümüz Halha(s)- Moğollarındaki etnik grupların biri olan Miyangatların içindeki (Mingat) Kırgız (Hirgis) denilen boy var. Bu boy üç alt boydan oluşmaktadır. Onlar Moğolcanın kurallarına göre Şar Hirgis, Har Hirgis Mödön Hirgis (Sarı Kırgız, Kara Kırgız ve Ağaç Kırgız) denilen boy isimleriyle bilinmektedir. XIX yüzyılın sonu ve XX yüzüyılın başlarına kadar Hara Hirgisler Hayrhan veya Hayrahana tapınmışlarsa Şar Hirgisler Ehiyin uud veya Anaya tapınmışlardır. Muhtemelen bu durum Umay Ananın kutsal sayılmasıyla ilgili olabilir. Mödön Hirgis Mödön ağaç anlamına gelip aynı zamanda ağaca tapınmanın şamanlıktaki izlerini taşıyor olabileceğini söyleyebiliriz. Merkezi Asya daki Türk-Moğol halkları içerisindeki Hayrhan a veya Hayrahan a tapınma sadece Kırgızlara has bir durumdur. Bu tipteki tanrılara (Hayrahan) adayıp doru atları (kök boro) kurban ederler. Demek ki Miyangatların grubuna ait Kırgızlar kendilerinin kadim dinlerini unutmamışlardır. Örneğin Miyangattlar çıkan yarayı, yaralanmış olan bedenlerini Kırgızlara göstermezlermiş. Kırgızların nazarı değer (Şamanlıkta Kara İnanç denilmektedir) inancı mevcuttu. Miyangatların diğer boyları Gök Tanrıya adayıp kır atı ve açık renk koyunu kurban ettikleri bilinmektedir. Bu örneklerle Kırgızların Miyangatların (Moğolların) içerisinde kaybolmadıklarını söyleyebiliriz. Moğolca konuşan Buryatların içinde Kudindik etno-bölgesine ait etnik grup yaşamaktadır. Bu etno-bölgenin içerisindeki grup Rusya nın İrkutsk ilinin Goloustnoy nehrinin kıyılarındaki vadilerin Kuda, Murina ve Kitaya nehirlerinin kollarında yaşarlar. İşte bu etnik grubun içerisinde Han Hirhis adıyla büyük boyun olduğunu biliyoruz. (S.P.Baldayev, Rodoslovnıye Legendı i Predaniya Buryat, Ulan-Ude, 1970) Aşağıda Moğol Halk Cumhuriyetinin Bayanhongor bölgesinin halkına ait Hirgis etnoniminin sumonlar (bölge adı) üzerinde dağılımı verildi. Batı Moğolistan halkının tamamında Kırgız boy adlarının sıkça kullanılması bu bölgedeki uzun süren etnik süreç içerisinde Kırgızların aktif bir şekilde katıldığını söyleyebiliriz. Bununla birlikte yukarıda gösterilen delillerin ve diğer bilgilerin Kırgızların siyasi hayatta etkili olduklarını göstermektedir. 18

19 Haritada Kırgız etnonimi geçen yerler işaret edilmiştir: 1. bayan-ovood: Urianhan, sartuul 2. galuutad: Urianhan, nayman, olhunud, sartuul, hoşuud, uygad, ööld, hirhis, zavar 3. erdenesogdot:urianhan hoşuud, ööld, hirhis 4. bayan-öndört: besğd, hoşuud 5.Bayansagaand:besüd, hoşuul, hirhis 6. Gurvanbulagg: sartuul, hoşuud, hirhis 7. Cargalangad: sartuul, urianhan 8. Zag sumand: sartuul, hoşuud, uygad. Urianhan 9. Baatsagaan: sartuul, hoşuud, hirhis 10. Bayantsagaand: sartuul, hoşuud 11. Buutsagaan: harçin, hoşuud, bidegüün, hirhis 12. Bogd sumand: harçin, ööld, hirhis 13. Hüreemarald: harçin, hoşuud, hirhis 14. Ölziyted: ööld, hoşuud, hirhis 15. Bayanligt: ööld, hoşuud, hirhis 16. Bömbögört: horhoy nüdten. Hoşuud 17. Bayanbülagt: hoşuud. Bidegüün, hirhis 18. Cinsted: hirhis 19. Şinecinst: hoşuud Moğolistan. Bayanhongor aymağı 19

20 Orijinal (Moğol dilinde) verilmiş bu bilgi Kırgızların Moğol dilli etnosların (Halha Moğolları) etnik tarihine olan etkisini gösteriyor. Kaynaklar: 1. Mongol-Oros Tol. Moskova, 1957, s. 2. Ataniyazov S. Slovar turkmenskih etnonimov. Aşhabad s. 3. «Маnаs». Ensiklopedisi. Bişkek, 1995, Т.I. 4. Çernışev А.B. Obşestvennoe i gosudarstvennoe razvitiye oyratov v XVIII v. - Moskova, s. 5. Abramzon S.M. Kirgizı i ih etnogenetiçtskiye i istoriko-kulturnıye svyazi. Bişkek, s. 6. Potanin G.N. Oçerki Severo-Zapadnoy Mongolii. -Sankt-Peterburg, bölüm IV, Etnografiya Vladimirtsov, Б. (1916 а) Novıye dannıye o hotonah // İmp. Rus. Arşivinin Doğu bölümünün notları, Пг.: Тip. İмp. Akademiya Nauk. T.23: -S ; Vladimirtsov Б.Y. Turetskiy narod hotonı//zvoro Sankt-Peterburg, T S Butanayev V.Ya. İstoriya Hakasii. Abakan, 2003, s. 9. Vladimirtsov B.Ya. Obşestvennıy stroy mongolov: mongolskıy koçevoy feodlizm. Moskova, Konovalov P.B. Kereksurı v Tongosengele. Kultura i pamyatniki bronzobogo i rannego jeleznogo vekov Buryatii i Mongolii. -Ulan-Ude, S Baldayev S.P.Rodoslovnıye Legendı i predaniya buryat. -Ulan-Ude, s. 20

21 THE CASE OF USING TECHNOLOGY BY CANDIDATE TEACHERS OF MATHEMATICS IN CLASSROOMS * 1 SINIF ÖĞRETMENİ ADAYLARININ MATEMATİK ÖĞRETİMİ BAĞLAMINDA TEKNOLOJİDEN YARARLANMA DURUMLARI ПОЛОЖЕНИЕ ПО ИСПОЛЬЗОВАНИЮ ТЕХНОЛОГИИ ПРИ ПРЕПОДАВАНИИ МАТЕМАТИКИ КАНДИДАТАМИ В ПЕДАГОГИ НАЧАЛЬНЫХ КЛАССОВ Mihriban HACISALİHOĞLU KARADENİZ ** Sayım AKTAY *** ABSTRACT Technology use in learning-teaching environments is of vital importance at the present time, in which science and technology are changing and developing rapidly. Consequently, it is assumed that learning will become permanent and effective, thus will not be forgotten for a long time provided that technology is utilized in mathematic teaching. In this study, it is aimed to determine the problems which classroom teacher candidates encounter while utilizing technology in terms of teaching mathematic. This study has been conducted by using case study method and performed with 32 teacher candidates, who are third grade students and study at Giresun University, Education Faculty, Primary Education Programme, Department of Classroom Teaching. Observations have been made with 32 teacher candidates, who take the course called Mathematic Teaching-I for 7 weeks. Finally, a semi-structured interview form, which was prepared by the researchers, has been presented to teacher candidates. The study is analyzed and interpreted by using the descriptive analysis technique. NVivo 8 software has been utilized in order to analyze the data. It is concluded in the study that almost all of the teacher candidates have positive opinions on technology use within the context of mathematic teaching. It is designated that teacher candidates face 4 basic problems while using technology in teaching mathematic. These are problems which are encountered in the process of information seeking and while using technology, security problems and hardware problems. Keywords: Technology, Teaching Mathematic, Classroom Teacher Candidates. * The studty was presented in 2nd International Eurasian Conference on Mathematics Sciences and Applications (IECMSA-2013), August, Sarajevo-Bosnia and Hezegovina. 1. DOI: /kdeniz.588 ** Asisst. Prof. Dr. Mihriban Hacısalihoğlu Karadeniz, Giresun Üniversity, Fakulty of Education, Elemantary Mathematics Education Department, Turkey, Giresun, [email protected] *** Res. Asst. Dr. Sayım Aktay, Giresun Üniversity, Fakulty of Education, Elemantary Clasroom Education Department, Turkey, Giresun [email protected] 21

22 ÖZ Çalışmada, sınıf öğretmeni adaylarının, matematik öğretimi bağlamında teknolojiden yararlanmada karşılaştıkları sorunlara yönelik görüşlerinin belirlenmesi hedeflenmiştir. Çalışma, Giresun Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Sınıf Öğretmenliği ABD nin 3.sınıfında öğrenim görmekte olan 32 aday ile gerçekleştirilmiş ve durum çalışması yöntemiyle yürütülmüştür. Çalışmada, Matematik Öğretimi-I dersini alan adaylar ile 7 hafta süresince gözlemler yapılmıştır. Çalışma, betimsel analiz tekniği kullanılarak analiz edilmiş ve yorumlanmıştır. Verilerin analizinde NVivo 8 yazılımından yararlanılmıştır. Çalışmada, adayların neredeyse tamamının matematik öğretimi bağlamında teknoloji kullanımına ilişkin görüşlerinin olumlu olduğu ortaya çıkmıştır. Adayların matematik öğretiminde teknoloji kullanırken 4 temel sorunla karşılaştıkları sonucuna ulaşılmıştır. Bunlar, teknolojiyi kullanırken karşılaşılan sorunlar, bilgi arama sürecinde karşılaşılan sorunlar, güvenlik problemleri ve donanımsal sorunlardır. Anahtar Sözcükler: Teknoloji, Matematik öğretimi, Sınıf öğretmeni adayları. АННОТАЦИЯ В статье рассмотриваются вопросы о положении и трудностях по использованию технологии при преподавании математики кандидатами в педагоги начальных классов. Наблюдения проводились над 32 кандидатами в педагоги 3-го американского курса педагогического факультета Гиресунского университета в течении семи недель по предмету преподавание матнматики-i. Итоги наблюдения были анализированы описательным методом. Данные анализа были рассмотрены методом NVivo 8. Итоги исследования показали, что кандидаты положительно относятся к преподаванию математики с включением технологических методов. Были выявлены четыре прблематических вопроса: трудности при исползовании технологии, по поиску информации, безопасности, оборудованию. Ключевые слова: технология, преподавание математики, кандидаты в педагоги начальных классов. INTRODUCTION Today, the advances in technology and the need aroused from technology made it necessary that educational programs need to be changed accordingly (Deniz and Kaptan, 2011). Today, it is aimed to raise individuals who can think fast and creatively, are aware of individual differences and know the ways of reaching information. It is aimed to raise teachers who can match the changing mentality and how the teachers who will raise the individuals having the said qualities should be trained is researched (Umay, 2004). Qualified teachers having the mentioned qualities must be trained in order to reach the said goal. Qualified teacher is the individual who is aware of the emerging developments and innovations; who can integrate the innovations and developments into technology and integrate all the mentioned knowledge into field teaching (Baki, 2000). Teachers are expected to have specific abilities and qualifications due to the fact that technology has become quite influential (Mentz and Mentz, 2003). Availability, power and versatile use of technology has made it necessary and possible to reconsider how students learn mathematic best as well as how they should learn it (NCTM, 2000). It is suggested that teachers leave the role of being the sole authority in 22

23 classroom and guide them to structure mathematical knowledge and enhance the learning and teaching environment (NCTM, 1991, 2000). Teacher training programs also attract attention to use of technology in school mathematics (Lee and Hollebrands, 2008; Powers and Blubaugh, 2005). Teacher candidates must have a good command of technology and be able to use the mentioned ability effectively in learning and teaching processes (Gündüz and Odabaşı, 2004). Mastering in the ways of utilizing from technology within the context of teaching mathematics will ensure a teacher candidate not only to overcome the feeling of inadequacy but also to have a feeling of being a qualified teacher. Therefore, teacher candidates must first answer the question of how they will teach mathematics through technology. Using technology within the process of teaching leads to participation in learning process and profound learnings; thus, students associate the things which they learn to daily life (Thomas, 2001). Fendi (2007), in his study, has established that primary school teachers sometimes need to use technology in their classrooms. In this sense, it can be predicted that classroom teacher candidates who will also teach mathematics soon will reflect technology use on their career. Within this context, how teacher candidates utilize technology in terms of teaching mathematics, whether or not they feel sufficient about technology use and what kind of problems they encounter must be analyzed. It is considered that asking teacher candidates opinions about technology use; designating their technology utilization in teaching mathematics and revealing the problems which they encounter will contribute the literature. Purpose of the Study In this study, it is aimed to determine the problems and their dimensions which classroom teacher candidates encounter while utilizing technology as part of teaching mathematics. Answers of the following questions have been sought in line with this general purpose: 1. What do classroom teacher candidates think about the utilization of technology as part of teaching mathematics? 2. How do classroom teacher candidates utilize technology as part of teaching mathematics? 3. What kind of problems do classroom teacher candidates experience while utilizing technology as part of teaching Mathematics? 4. What solutions do classroom teacher candidates offer related to the problems which they encounter while utilizing technology as part of teaching mathematics? METHOD Research Model In this study, in which it is aimed to determine the problems which classroom teacher candidates encounter while utilizing technology as part of teaching mathematics, qualitative research model has been adopted. Qualitative research (Tavşancıl and Aslan, 2001; Yıldırım and Şimşek, 2006) is the research model in which such data gathering methods as observation and interview are used; a qualitative process which aims at revealing perceptions and events in a realistic and holistic way in their natural environment is followed. In the study in which case study pattern is adopted, a single holistic case pattern 23

24 is used. In this context, unstructured participant observation and semi-structured interview techniques are utilized. Participants of the Study Participants of the study is comprised of 32 teacher candidates who study at Giresun University, Education Faculty, Primary Education Program, Department of Classroom Teaching in spring semester and take the lesson called Mathematic Teaching- I. six and 26 participants are females and males, respectively. Data Collection Tool In the study, unstructured participant observation and semi-structured interview technique which are among qualitative research techniques are used. In terms of observation, the researcher observed the lecture of the teacher candidates through the semester. In the study in which unstructured observation technique is used, the researcher has taken notes and tried to reveal how teacher candidates utilize technology as part of teaching mathematics and the problems which they encounter while utilizing it. Semi-structured interviews were performed with the volunteer teacher candidates at the end of the semester. For this purpose, sample interview questions were prepared and reorganized in line with experts opinions. Then, a testing interview was made with one teacher candidate and interview questions were finalized in line with the expressed opinions; they were conducted with 15 teacher candidates. Analyzing the Data Before analyzing the data obtained in the research, the interview data were studied in terms of validity and reliability. In this context, in order to decode sound recordings correctly, they were listened and written separately by the researcher and another independent researcher. Then, interview printouts were controlled and cleared of mistakes and thus finalized. At the next stage, interview printouts were presented to the teacher candidates and the researcher made sure that opinions were narrated correctly. İnterview and observation data were analyzed through descriptive data analysis technique. NVIVO 8, a qualitative analysis software, was utilized to analyze the data. FINDINGS Findings and comments have been presented and commented in this section. While presenting the research findings, the order of research purposes were followed in order to clarify them. General opinions of the teacher candidates on utilization of technology as part of teaching mathematics have been presented in Figure 1. 24

25 Figure 1. General opinions of the teacher candidates on utilization of technology as part of teaching mathematics. Examining general opinions of the teacher candidates on utilization of technology as part of teaching mathematics, it is observed that almost all of the candidates have positive opinions. While according to some teacher candidates, technology is essential in teaching mathematics, according to some other candidates, technology is sometimes insufficient. While Significance of technology in teaching mathematic is incontestable emphasizes the significance of technology, a teacher candidate opining In certain cases, technology may remain incapable. We cannot learn everything via technology. states that technology is sometimes insufficient. On the other hand, some teacher candidates believe that technology has positive and negative sides. A teacher candidate reveals it by suggesting Technology has advantages as well as disadvantages. For instance, using a calculator does more harm than good for someone who is learning multiplication table. However, the opinion that technology is useful has an important place among teacher candidates. According to the teacher candidates, technology use in teaching mathematics helps in motivating teacher candidates, saving time, bringing visuals into use, concretizing and facilitating learning and teaching; attracting students attention. A teacher candidate expresses that technology motivates them by reporting We are more motivated about teaching and another candidate expresses its time saving feature by suggesting We have studied four operations through slides. In this way, we prevent time loss. For example, while lecturing on division, we can save time using slides instead of making students write the operation in their notebook. While such an expression as Presentations are better when utilizing three dimensional visuals in mathematics propounds the contribution of visual features of technology, another expression as When we use technology in teaching mathematics to young children, we can transfer information more easily addresses the facilitative role of technology in teaching mathematics. A teacher candidate expresses his opinion about the fact that technology attracts students attention by stating Mathematics is a lesson in which students must not be distracted. Technology prevents distraction as people focus on the point which the technology addresses. How teacher candidates utilize technology as part of teaching mathematics has been presented in Figure 2. 25

26 Examining Figure 2, it is observed that teacher candidates use technology in teaching mathematics in order to link students information with daily life, obtain information, visualize teaching and learning activities while giving a presentation. One of the teacher candidates refers linking students information with daily life by saying We ensure students to link information with daily life by getting them to watch videos while another one manifests how he collects information by indicating I benefit from the internet and do research. I download pictures for children. I find interesting things for them. It is also observed in the participatory observations that teacher candidates benefit from online video services such as Youtube and integrate them into their presentations. Moreover, teacher candidates try to enliven their presentations benefiting from cartoons such as Pepee. A teacher candidate states technology use as it is more fun to give the lecture through slides which I prepare and find on the net before. Another candidate expresses visualizing teaching-learning activities as We ensure students to understand better through showing visual sources thanks to technology. It is observed that teacher candidates add music to their slides and try to make their presentations more interesting. Classroom teacher candidates opinions about the problems which they experience while using technology as part of teaching Mathematics have been presented in Figure 3. Figure 3. The problems which classroom teacher candidates experience while utilizing technology as part of teaching Mathematics. Examining Figure 3, it is observed that teacher candidates encounter 4 basic problems while using technology as part of teaching Mathematics. These are the problems which are 26

27 encountered while using technology, the problems which are encountered in the process of information search, security and hardware problems. Certain problems which teacher candidates experience while using technology result from the fact that some software contents are in a foreign language and the candidates do not have enough technological information. A teacher candidate addresses the foreign language problem as Some of these programs can be in a foreign language and it could be hard to understand these programs. while another candidate sets light to lack of technological information For instance, in the first year, we studied the software in the computer class which we use in order to prepare presentations. Personally, I do not think that I learnt to use the software precisely. Therefore, I sometimes have difficulty. Observation data also support this finding. It is also observed that teacher candidates have the deficiency of competence in technology use and they experience problems in using the software. It is seen that teacher candidates know about Word and PowerPoint softwares, however they do not use them efficiently. Furthermore, it is observed that some teacher candidates have difficulty in using the projector. The candidates have stated that they experience problems such as absence of remote controller and failure of on/off button. Examining the problems which are encountered while searching information, it can be suggested that these problems are absence of de facto information resources on the internet, information pollution on the internet, lack of information sources, the fact that some websites ask membership or national identity number, resources related to certain key words cannot be reached. A teacher candidate explains the problem of absence of de facto information sources on the internet as With regard to finding resource, we cannot figure where we can find anything when we act based on our own knowledge. ; while the same candidate state the fact that some websites ask membership or T.R. identity number as Certain websites demand membership and I cannot benefit from them due to the fact that I do not trust them and give my identity number. It sometimes bothers me not to be able to access the sites although I know the things which I inquire are in these websites. It is concluded from the observations that the teacher candidates try to utilize the information resources of which they are sure and receive help from the websites of the Ministry of National Education. The candidates who express the key word problem suggesting When I type the thing which I inquire, different results display and I cannot make use of the research engine. express the information pollution suggesting it is really hard to find a standard official publishing. There is a lot of erroneous information on the internet. One of the candidates states the insufficient resource problem suggesting We do not have enough resource. We go online, however we cannot find most of what we look for. Digital security problem is another problem which is encountered while using technology in teaching Mathematics. A teacher candidate expresses this issue reporting there was virus on the website on which we found the information and my computer was infected while preparing my activity. We had to prepare again because we lost the activity we had prepared. Examining hardware problems which are among the problems of technology use, it is observed that they consist of lost hardware units, insufficient teaching materials, inconvenient classroom environment, power cuts and broken hardware units. A teacher candidate summarizes reporting School sometimes has deficiencies in terms of technology; 27

28 for example, sometimes we cannot find power cable of projector. While another teacher candidate refers to insufficient teaching materials stating Teaching materials may not be sufficient, another candidate addresses the inconvenient classroom environment suggesting When we give a presentation, sometimes slides may not be seen because there is too much light in the environment. A teacher candidate mentions power cuts reporting Electricity was cut off when we were finally ready for presentation. and another one refers to broken hardware units stating We sometimes have problems related to projectors and connecting cables. This is because some of them are not repaired. Therefore, this causes us go to other classes. In the observations which were made for the study, problems which are similar to the problems which the teacher candidates indicate have been observed. In the education environments, certain problems such as disorganization of classes in terms of technology use, insufficiency of certain technological equipment (projection screen, extension cable, the fact that candidates cannot see projection screen well due to the size of the class) and deficiency of some of them have been experienced. Furthermore, during the observations, it has been sighted that teacher candidates have problems related to presenting the information in an original way which they obtain by using technologies such as internet. It is observed that teacher candidates only paste the activities which they download from the internet, they cannot add anything original. Teacher candidates express that the reason for this, they do not know how to change, add or remove anything in the activities. Another problem which appears while students use technology is the fact that they read the presentation as it is and they do not add anything to the presentation. What solutions teacher candidates offer related to the problems which are encountered while utilizing technology as part of teaching Mathematics is presented in Figure 4. Figure 4. Solutions which classroom teacher candidates offer related to the problems which are encountered while using technology as part of teaching Mathematics. Examining Figure 4, it is observed that classroom teacher candidates offer 8 basic solutions related to the problems which are encountered while utilizing technology as part of teaching Mathematics. These are teaching educational softwares to teacher candidates well, improving technology education at education faculties, creating educational websites on which information resources are uploaded, suggesting information resources on the internet, creating technology classes, acquainting teachers with the tools in the classrooms, repairing broken hardware units and using smart boards more often. 28

29 While one of the teacher candidates express the solution of teaching educational softwares stating All of these softwares must be taught finely, another one describes the solution of enhancing technology education at education faculties as the following: I believe that we must have a good command of technology. There may be some problems. Teacher candidates should have the good command of technology so that they can address the children. Perhaps, the children know more than us about technology. We should be familiar with technology in order not to feel lowly. Smart boards cannot be used at some schools. We will be classroom teachers and they will most probably not present there but we will, in a sense, take technology there. For this reason, more things can be done at the faculty for the sake of technology. Smart boards can be taught us one to one. We must learn everything related to technology. We do not use technology adequately. We must be taught well so that we can teach better A teacher candidate expresses the solution of creating educational websites on which information resources are uploaded, one of the solution offers, asserting I want to have a website that everybody would be able to share the activities.if a teacher found a new technique, he would put it on the site so everybody benefits form it. Another student expresses the solution of suggesting information resources on the internet through the following sentences: First things come to mind are internet and computer. For example, when we need to do a research, we try to do it on the internet directly. Therefore, we need to know how to reach the needed resources. It is sometimes difficult to do research. Our teachers may recommend us websites. Another offer is creating technology classrooms. A teacher summarizes it suggesting Technology classes can be formed while another teacher expresses the solution of acquainting teachers with the tools in the classrooms stating It is a good idea to act upon the available materials. For example, we should know before if there are appropriate materials that can project the slides. A student expresses the solution of repairing broken hardware units stating Some projectors in classrooms do not work. They can be repaired. Another student expresses the last solution which is using smart boards more frequently It would be better if smart boards were brought to the school, all of us will be ignorant about them, I do not know what to do and how to use them. CONCLUSION AND DISCUSSION In the study, examining general opinions of the teacher candidates on utilization of technology as part of teaching mathematics, it is ascertained that almost all of the candidates have positive opinions. Furthermore, it is observed that teacher candidates use technology in teaching mathematics in order to link students information with daily life, obtain information, visualize teaching and learning activities while giving a presentation. This result shows similarity with the results of the study which Umay (2004) performed with teacher candidates on the same issue. The result of the same study concluding that teacher candidates do not need technology use in such classes as Mathematics and they think that students will learn more easily and pleasurably through practice contradicts the result of this study. Similarly, findings of this study differ from the results of the study performed by Çakıroğlu, Güven and Akkan (2008) which suggest that teachers have negative opinions on using computers in teaching Mathematics. It is observed that teacher candidates use technology in teaching mathematics basically in order to link students information with daily life, obtain information, visualize teaching and learning activities while giving a presentation. It is also observed in the 29

30 participatory observations that teacher candidates benefit from online video services such as Youtube and integrate them into their presentations. These results are consistent with the results of the study performed by Niess (2006) which concludes teacher candidates have difficulty in integrating the technology education which they receive in undergraduate education into their classes and they cannot link the information which they obtained in technology classes with their classes. It is ascertained that one of the problems which teacher candidates encounter is digital security problems. Besides, examining hardware problems, one of the technology use problems, it is observed that they consist of lost hardware units, insufficient teaching materials, inconvenient classroom environment, power cuts and broken hardware units. One of the results which has been reached is that teacher candidates have problems related to presenting the information in an original way which they obtain by using technologies such as internet. It is also observed that teacher candidates only paste the activities which they download from the internet, they cannot add anything original. Moreover, it is concluded that teacher candidates read the presentation as it is and they do not add anything to the presentation. In the study, it is concluded that teacher candidates encounter 4 basic problems while using technology as part of teaching Mathematics. It is ascertained that they are the problems which are encountered while using technology, the problems which are encountered in the process of information search, security and hardware problems. It is observed that certain problems which teacher candidates experience while using technology result from the fact that some software contents are in a foreign language and the candidates do not have enough technological information. It is observed that teacher candidates have the deficiency of competence in technology use and they experience problems in using computer softwares. It is also seen that teacher candidates know about Word and PowerPoint softwares, however they do not use them efficiently. Furthermore, teacher candidates express that they encounter certain problems while searching information, it can be suggested that these problems are absence of de facto information resources on the internet, information pollution on the internet, lack of information sources, the fact that some websites ask membership and T.R. identity number, resources related to certain key words cannot be reached. Umay (2004) revealed that teacher candidates and active teachers do not include technology use in their instructional plan. Furthermore, he has emphasized that technology use in education process and its integration into education is in its infancy. Although ten years passed, the results of the study show similarity with the mentioned study. Suggestions Following suggestions can be made for the teacher candidates based on the results of the study: Educational softwares must be taught well. Technology education at education faculties must be improved. Educational websites on which information resources are uploaded must be created. Technology classrooms must be formed. Teachers must be acquainted with the operating status of the equipment in classrooms. Broken hardware units in classrooms must be repaired. 30

31 REFERENCES Baki, A. (2000). Preparing Student Teachers to Use Computers in Mathematics Classroom Through A Long-Term Preservice Course in Turkey. Journal of Information Technologyfor Teacher Education, 9(3), Çakıroğlu, Ü., Güven, B. & Akkan, Y. (2008). Matematik Öğretmenlerinin Matematik Eğitiminde Bilgisayar Kullanımına Yönelik İnançlarının İncelenmesi. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 35, Deniz, E. & Kaptan, F. (2011). Yapılandırmacı Fen Eğitiminde Tamamlayıcı Ölçme Değerlendirme Uygulamalarından Performans Temelli Değerlendirmenin Önemi. Uluslararası Karadeniz Sosyal Bilimler Dergisi, Karadeniz, Black Sea - Черное Море, Sayı: 9, Fendi, F. (2007). İlköğretim Öğretmenlerinin Teknoloji Kullanım Yeterliliği. İstanbul: Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul. Gündüz, Ş. & Odabaşı, F. (2004). Bilgi Çağında Öğretmen Adaylarının Eğitiminde Öğretim Teknolojileri Ve Materyal Geliştirme Dersinin Önemi. The Turkish Online Journal of Educational Technology, 3(1), Lee, H. & Hollebrands, K. (2008). Preparing to Teach Mathematics With Technology: an Integrated Approach to Developing Technological Pedagogical Content Knowledge. Contemporary Issues in Technology and Teacher Education [Online Serial], 8(4). Web: tarihinde alınmıştır. Mentz, E. & Mentz, K. (2003). Managing Technology Integration Into Schools. A South African Perspective. Journal of Educational Administration, 41(2), Monaghan, J. (2004). Teachers Activities in Technology Based Mathematics Lessons. International Journal of Computers for Mathematical Learning, 9, National Council of Teachers of Mathematics. (1991). Principles and Standards for School Mathematics. Reston, VA: NCTM. National Council of Teachers of Mathematics. (2000). Principles and Standards for School Mathematics. Reston, VA: NCTM. Niess, M. (2006). Preparing preservice teachers to teach mathematics with technology - Technological Pedagogical Content Knowledge (TPCK) In C. Crawford Et Al. (Eds.), Proceedings of society for information technology and teacher education international conference 2006, Chesapeake, Va: Aace. Powers, R. & Blubaugh, W. (2005). Technology in Mathematics Education: Preparing Teachers for the Future. Contemporary Issues in Technology and Teacher Education [Online Serial], 5(3/4). Web: Mathematics/Article1.Cfm tarihinde alınmıştır. Yıldırım, A. & Şimşek, H. (2006). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri. Ankara: Seçkin Kitabevi. Tavşancıl, E. & Aslan, E. (2001). İçerik Analizi ve Uygulama Örnekleri: İstanbul. Epsilon Yayınevi. Thomas, G. P. (2001). Toward Effective Computer Use in High School Science Education: Where to from here? Education and Information Technologies, 6(1) Umay, A. (2004). İlköğretim Matematik Öğretmenleri Ve Öğretmen Adaylarının Öğretimde Bilişim Teknolojilerinin Kullanımına İlişkin Görüşleri. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 26,

32 СУДЬБА ЧЕЛОВЕКА И СОЦИАЛЬНЫЕ ПРОБЛЕМЫ В ПРОИЗВЕДЕНИЯХ Ч. АЙТМАТОВА SOCIAL PROBLEMS AND DESTINY OF MAN IN CHINGIZ AITMATOV S WORK OF ART 2 CENGİZ AYTMATOV UN SANAT ESERLERİNDE SOSYAL SORUNLAR VE İNSANIN KADERİ Layli Ukubayeva * ABSTRACT Social problems have been raised sharply in Chingiz Aitmatov s works. Researching reasons and results of the social problems of social life in a literary style, the writer was able to skillfully describe their significant role in shaping the destiny of man. During the Soviet period, these problems weren t paid a special attention in scientific researches or critical articles written about the writer s works, or they were covered up and considered superficially. By means of different metaphors, subtexts and symbols, the writer s skillfully and openly discussions about negative phenomena happening due to social problems did not satisfy the Socialist ideology of that time. Today is another epoch and another time. Today, in renewal historic condition, Chingiz Aitmatov s works are to be read and evaluated from a renewed artistically aesthetic point of view. One of the main problems to be studied is the social problems. In our article, Chingiz Aitmatov s stories The White Steamer, Farewell Gul sary and his novel The Scaffold will be analyzed from this point of view. Scientific conclusions will be drawn on the fact that the main reason for the characters becoming tragic in the writer s work mentioned above is that social problems are unsettled and not directed in a right way. Key Words: Destiny of Man, Social Problems, Historical- Social Conditions, Intellect, Conscience, Drama- Tragedy. ÖZ Cengiz Aytmatov un eserlerinde sosyal sorunlar çok derin bir biçimde işlenmiştir. Edebi bir üslup kullanarak, sosyal yaşantı içinde beliren sosyal sorunların sonuçlarını belirleyen yazar, bu sorunların insanın kaderini belirleme konusunda oynadıkları önemli rolü de ustaca işler. Sovyet döneminde, akademik çalışmalar bu türden sorunlara önem vermemiş ya da bu sorunlar görmezden gelinerek üstü kapatılmıştır. Farklı metaforlar, alt metinler ve simgeler yoluyla, yazar; dönemin olumsuz sosyal olgularını ustaca ve kimi zaman açık biçimde irdelemiştir, çünkü ona göre bu türden sorunlar dönemin Sosyalist ideoloji öğretileri ve iddialarıyla örtüşmemektedir. 2. DOI: /kdeniz.675 *. Prof. Dr. Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi. Kırgızistan. 32

33 Günümüz farklı bir dönem ve bakış açısıdır. Yenilenen tarihi algıda, Cengiz Aytmatov un eserleri estetik bakış açısı ile yeniden okunmalı ve değerlendirilmelidir. İncelenecek ana konulardan birisi sosyal sorunlardır. Makalemizde, Cengiz Aytmatov un Beyaz Gemi, Elveda Gülsarı hikayeleri ile Darağacı adlı romanı bu açıdan çözümlenecektir. Bilimsel açıdan, trajik bir kişiliğin ortaya çıkmasının ana nedeninin eserde işlenen sosyal sorunların çözümsüz kalması ve doğru biçimde yönlendirilmemesi olduğu gösterilecektir. Anahtar Sözcükler: İnsan Kaderi, Sosyal Sorunlar, Tarihi-Sosyal Koşullar, Zeka, Bilinç, Drama-Trajedi. АННОТАЦИЯ Одной из проблем, остро затрагивающихся в произведениях Чингиза Айтматова, является социальная проблема. Исследуя причины и следствия социальных проблем общественной жизни в своих произведениях, писатель сумел искусно описать их значительную роль в судьбе человека. В советское время в научных исследованиях и критических статьях, посвященных произведениям писателя, этим проблемам не было уделено достаточного внимания. Используя различные метафоры, подтексты и символы, писатель искусно раскрывает отрицательные явления, происходящие из-за социальных проблем и несогласия с социалистической идеологией того времени. Сегодня, в новых исторических условиях следует вновь перечитывать произведения Чингиза Айтматова и анализировать их с новой художественноэстетической точки зрения. Одной из главных проблем все еще остается социальная проблема. В настоящей статье анализ произведений Чингиза Айтматова "Белый пароход", "Прощай Гульсары" и роман "Плаха" будет основан на данных критериях. Научные выводы будут основываться на выявлении основных причин драматического трагического персонажа в указанных произведениях, которые заключаются в неразрешенных социальных проблемах. Ключевые слова: судьба человека, социальные проблемы, историко-социальные условия, интеллект, сознание, драма-трагедия. I am going to begin the word with Chingiz Aitmatov s story named The White Steamship (1970) which drew a wide response in the society. The story of the writer was subjected to sharp and contradictory criticism in Soviet literary critique of that time. Especially, the boy s death, the central character of the story, created different views of the readers. Not only readers but also literary scholars didn t like its tragic ending. For example, when the Kazakh writer A. Alimjanov said: "...with the boy s death all around darkened nothing remained, (Tragedy In The Forest Cordon. Literary Newspaper 1970: 8) writing in his article titled Essential Clarifications (Tragedy In The Forest Cordon. Literary Newspaper 1970: 20) for all readers like Alimjanov, Chingiz Aitmatov said: No, my dear reader, you have remianed. If the destiny of my boy worried you, made you think, then I am happy. Later, during his interview with the journalist of the Literary Newspaper Vladimir Korkin, the writer said the following about his goal in writing The White Steamship : He (Momun, the boy s grandfather) damaged his patrimony, conscience and morals not for his daughter and grandson s destiny. I see social aspect here. 33

34 I wanted to show interlacement of social motives among all motives. I intended to indicate Momun s dependence. I wanted to express that society should work, do a lot of things, settle lots of matters in order to make him happy, brave and independent not coward and dependent. (Ch. Aitmatov 1988: 202) If we look carefully, we can see a very profound idea in the writer s thoughts. The White Steamship is a work written during the Soviet period of prosperity. In spite of this, Chingiz Aitmatov dared to expose the truth in deep dramatic style, he synthesized his own valuable thoughts through the stories of several tales like Bughu Ene (Mother Deer) and literary tale named The White Steamship. However much the censorship of the period gave him a chance, he tried to convey a slice of real life to readers. However, he didn t tell his aim of writing The White Steamship bravely in public back then as he did later on. Certainly, perestroika that came to the country after M. Gorbachev came to power had also played a role in Ch. Aitmatov s ability to speak openly. It is true that during the Soviet period there was a society wrapped with fine slogans and party appeals such as Everything is for people and for people s good and but it is also true that there was no ideal perfect communism in our social life. Momun is a victim of unsettled social problems of that time. To be more precise, he served Soviet country faithfully, he took part in the Great Patriotic War and fought for it, but today he doesn t even have a minimum package of social benefits. He and his wife live in need, his pension for which he devoted all his life isn t enough for them. That s why, he is dependent on his insolent son-in-law Orozkul, who helped him to get a job in a forest cordon. He gets salary even though it is very little. Thus, he is dependent on Orozkul not only because of his daughter, who is unable to bear a child, but also for his salary and for his job. Let s remember Orozkul s words about the timber being stolen from the forest cordon after his conflict with Momun. Hey! he cried out to Momun. Where are you going to take the horse? Tether it to its place! I can drag it out myself. You won t be in list of people here. I am firing you. Go to blazes! - (Ch. Aitmatov 2008:106 )said Orozkul. In addition to it, Momun s wife scolded him saying the sad truth: who are you after you have lost your salary, did you think about it? One can t be considered as a man if one have loses one s job. You won t be a man. (Ch. Aitmatov 2008: 134) So, after this kind of tragic situation, poor Momun desperately took a shot at his own tale. Having shot a deer and killing it, Momun saved his own social status and soothed the others. But, his grandson lost the respect for him, Momun died in his heart and became a living dead. Who is guilty for Momun s tragedy, for such a tragic ending of the man s destiny? Certainly, it is the historical social situation and society in which he lived. While generalizing Momun s artistic figure, great humanist and intelligent man of the pen Ch. Aitmatov criticized the society that was unable to provide people s well-being. He tried to put the problem on the agenda, in which the society should be subjected to drastic changes so that people can live independently and he tried to draw attention of the public. Whichever works of Chingiz Aitmatov we take, we can see the problem related to man, man s destiny and these matters are the focus of writer s attention. Let s take artistic design of the story Farewell, Gul sary for example. During the Soviet period, people had great responsibility to society, especially, if they were communists. Provided that party gave you any task, you were to carry it out, even if you were dying at that moment, since it was considered to be sacred duty. However, at that time the society wasn t able to create primitive, let alone favorable, conditions for its members and it even didn t admit it as its own duty. Tanabai, the central character of Chingiz Aitmatov s story Farewell, Gul sary, 34

35 had to live in bad living conditions (let s remember the situation in which sheep yeaned and they had didn t even have fodder and grass to eat) and different situations can be taken as an example. According to the communist rule, Tanabai had no right to leave that place as Bektash left the herd of sheep assigned to him. Moreover, he was to tolerate curses of patrons like Segizbayev. As a realist writer, Aitmatov clearly expressed these kinds of negative sides of the socialist life. He implicated it with a deep underlying message where Tanabai attacked Segizbayev holding a hammer in his hand, showing impossibility of living in such conditions any more. The story Farewell, Gul sary was written in 1960s, when ideology of the party was strong and the party was considered to be the intellect and pride of the Soviet period. In this story, Chingiz Aitmatov was the first to set his face against the social inequality and fake populism in the party, projecting a character of Tanabai in the Soviet literature. He opened a new trend and new words, and he made a new aesthetic artistic discovery and tried to direct the Soviet literature in the right direction. Of course, it was a great bravery and surprise for that period. In spite of the fact that Chingiz Aitmatov was one of the talented writers, he was to obey political, ideological conditions and rules of that period. Being smart in nature, the writer managed to pass the censorship of the times successfully by using subterfuge and expressing old Tanabai s desire to become a communist at the end of the story. The fact that the story depicting a character of a fighter like Tanabai was published not in tamizdat or samizdat but in the Soviet Union itself during severe totalitarian time surprised all foreign critics. (Joseph Mazur 1994 ) Especially, for author s truthfulness that doesn t run counter to artistic aesthetic truth, Chingiz Aitmatov s Farewell, Gul sary was appreciated deeply and was given careful consideration in the articles and works of American critics. (The problems of linguistics, literary and art: 1.(12) pp ) Chingiz Aitmatov s another novel named The Place of the Scull caused hot discussion in literary community as soon as it was published. (Komsomolskaya Pravda: 1986, 30th of luly) However, none of them noticed the fact that as an exciter (originator?) there were social matters on the basis of all problems described in the novel and these problems had an important and decisive role in human s destiny. Of course, not telling these matters in public was closely related with ideology of that period. However, nowadays we should admit the fact that the main problems of the novel The Place of the Scull are social problems and morals that originate from those problems. No matter which problems are described in the novel, such as the group of drug abusers ruled by Grishan and Ober Kandalov s juntas, or Bazarbai s attempts to steal a wolf cub of Tashchainar and Akbara and to sell them, these matters arise because of the lack of normal conditions for people. These problems cause human tragedy playing with man s destiny and shaking it to different sides. Perhaps there is a reason the writer describes social backgrounds and life experiences of each his characters in detail. Lenka, Petruha, Mahach etc. wanted to live as human beings, but the society isn t still able to meet their economic and moral demands. There is perhaps a reason that Grishans, who turn their interest and this kind of unpleasant conditions of the society into particular slogans, break spiritual war out against Avdiy telling him that they had nothing to belief. They have been promising to humble man welfare, wealth and happiness since old times saying god will rule the world, there is democracy, there is equality, and there is 35

36 brotherhood. There is happiness in the team, live in commune if you d like, at the end they say that you will get to Heaven! What happened in reality? Nothing except balderdash! I will console suffering people, if you want to know. I am a shield against evil, I will lead people to non- existent God secretly Grishan said. (Aitmatov 2008: 154) Who can deny the fact that there is a piece of truth in Grishan s words said with sharp sarcasm and mild irony? Seeking for a way of granting worthy life to people by pulling them out of burning social issues is the main problem of Chingiz Aitmatov s works. Great writer, humanist, sage and philosopher Aitmatov had been seeking for answers for these questions all his creative life. At the end, turning to a myth from the Gospels in his novel The Place of the Scull, in his literary heritage for his contemporaries, the writer left us his philosophic concept about human being. His deepest conviction is that everything depends on today s Man. The meaning of human life is to develop his spirit, this is the highest aim of all. The point of reasonable life is that you should go up the stairs which will lead you to spiritual perfect peak day by day. The hardest thing for a man is to be a human being every day. So, waiting for a day which you don t believe depends on people themselves says the great writer. (Aitmatov 2008: 191) People experience life s terrible ordeals differently. People like Avdiy, Bazarbai, Jesus win the ordeal with strong will; others not being able to stand the test of destiny, collapse, lose their direction of the right path, commit a crime and face a crisis mentally and spiritually. That s why, human being put question What to do? point-blank. Chingiz Aitmatov is a man of letters who learned a lot from the great Russian writer F. M. Dostoevskiy and was greatly influence by him. F. M. Dostoevskiy is a talented writer who said that if there was a normal life in the society, crime would have disappeared of itself and he expressed this idea in his works. In his work named Crime and Punishment, he said: Crime is against abnormal social organization. That s all, nothing more, there are no other reasons. Then going on with his thought, he pointed that if society is arranged well, all crimes will disappear at one go as there won t be anything to protest and everybody will become the righteous in a trice. (Dostoevskiy 1973: 278) We can see these valuable thoughts in the Chingiz Aitmatov s Gospel myths in the novel The Place of the Scull. Developing his master s idea, Chingiz Aitmatov explains the reasons why contradictions hold people away from better life and crimes happen through the words of Jesus from Nazareth as follows: Does disagreement between people, conflict between empires related to border, conflict between haughtiness and ambition, conflict between men of great ambition and people flattering them for no reason, taking arms and fighting each other end with it? Oh, My God! I was upset, - Why did you give intellect to these creatures if they kill themselves, if the earth turns into tomb of general disgrace? For the first time Ch. Aitmatov openly emphasized in the novel The Place of the Scull that God of today is a man of sense. Consequently, everything in society depends on man s sense and conscience. That s why socially moral problems might not be solved until human being revolutionizes his intellect and develops it. Great thinker puts this question to human beings to consider. Social problems and studying man s destiny are the main point of Chingiz Aitmatov s works, writer s each work is to be studied from this aspect, with today s new aesthetic view, from the position of democracy. In this article I tried to briefly share my opinion of only some of his works. 36

37 Bibliography: A. Alimjanov, Tragedy In The Forest Cordon. Literary Newspaper 1970, the 8 th of June. Literary Newspaper 1970, the 20 th of June. Ch. Aitmatov, We Replenish The World And The World Replenish Us.(Bishkek.: Kyrgyzstan, 1988.pp.202) Ch. Aitmatov, Volume III, Bishkek.:2008, pp 106 Look at the same book, pp 134 Joseph Mazur. Legend of The Past: Chingiz Aitmatov s prose (University of Pittsbyrgh Press) Duyshembiyeva A. An American View of Chingiz Aitmatov s story Gulsarat. // The problems of linguistics, literary and art.( 1.(12) pp ) Komsomolskaya Pravda ( 1986, 30 th of luly) Ch. Aitmatov, Volume V, (Bishkek: Biyiktik, 2008) pp 154 Ch. Aitmatov, Volume V, (Bishkek: Biyiktik, 2008) pp 191 F. M. Dostoevskiy, Crime and Punishment. (M.: 1973 ) pp

38 TANZİMAT DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLETİNİN NEHİRLER VE GÖLLER İLE İLGİLİ YAPTIĞI BAZI DÜZENLEMELER SOME REGULATIONS MADE BY THE OTTOMANS CONCERNING THE RIVERS AND LAKES IN THE REFORM PERIOD 1 НЕКОТОРЫЕ ПОПРАВКИ В РЕЕСТРЕ ОЗЁР И РЕК ОСМАНСКОЙ ИМПЕРИИ В ПЕРИОД ТАНЗИМАТА Levent Küçük * ÖZ Osmanlılar XIV. yüzyılın başlarından itibaren batı Anadolu beyliklerinden bir takım denizci geleneklerini devralarak daha sonraki yüzyıllarda Akdeniz ve Karadeniz hâkimiyetinde kendilerine önemli avantajlar sağlayacak olan bir bilgi ve tecrübeye sahip olmuşlardır. 16. Yüzyılın başlarında ise artık bir deniz imparatorluğuna dönüşecek olan devlet sadece denizlerde değil aynı zamanda memleketin bütün nehir ve gölleri üzerinde de dönemin ekonomik faaliyetleri ve ulaşım stratejilerini uygulayacak olan düzenlemeler yapmaktan geri durmamışlardır. Ayrıca bir takım sefer lojistikleri çerçevesinde nehirler ve göller üzerinde askerî metotlara dayanan uygulamalar geliştirmişlerdir. XVIII. Yüzyıla gelindiğinde denizcilik faaliyetlerini bir düzen altına almak politikası çerçevesinde bir bahriye kanunnamesi vücuda getiren devlet bu uygulama ile hem kaybedilen topraklarını geri alma düşüncesini hem de canlı bir ticari yaşamın ulaşım boyutu için sadece karayolu trafiğini değil aynı zamanda su yollarının potansiyelini de sisteme entegre edecektir. Biz bu çalışmamızda Osmanlı devletinin XIX. Yüzyıl ortalarında gelişen gemi teknolojisi karşısında denizlerde büyük devletlerle mücadele gücünü yitirmesine karşın ülkenin nehirleri ve gölleri üzerinde ticari yaşamın gerektirdiği dönüşümleri gerçekleştirmek yolunda neler yaptığını açıklamaya çalışacağız. Ayrıca ülkedeki nehirlerin tarım faaliyetleri için elverişli şartlara kavuşturulmasında ve nehirlerin bahar aylarında yaratmış olduğu sel ve taşkın tehlikelerine önlem almak noktasında neler yaptığını açıklamaya çalışacağız. Anahtar Kelimeler: Nehir, Göl, Modernleşme, Osmanlı, Tanzimat Dönemi, General Havg ABSTRACT From the very beginnings of 14th century, the Ottomans gained knowledge and experience during the rule of Mediterranean and Black Sea region, providing them with great advantages in the later years as they took over the mariner practices from the western Anatolian seigniors. The empire, which gained the sea rule, did not only make regulations concerning the economic activity and transportation strategy on seas but also rivers and 1. DOI: /kdeniz.011 * Dr. Ardahan Üniversitesi, İBEF, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi. 38

39 lakes all over the empire. Moreover, military practises were developed by navigation logistics on the lakes and rivers. Ottomans intended to resume the territories they lost and systematise not only the road traffic but also the potential benefit of sea routes by enacting marine law including the regulation of marine activities. This study aims to highlight what kind of efforts were spent by the Ottomans to revitalise the sea trade on the rivers and lakes in spite of the marine technology used by the big powers. Also, what kind of cautions were taken by the Ottomans to stop the danger of overflows appearing in spring and their solution of finding the ways of creating favourable conditions for agricultural activities making use of the rivers will be explored. Keywords: River, Lake, Modernization, Ottomans,Reform Era, General Havg АННОТАЦИЯ В начале XIV-го века османцы получили от западно-анатолийских бейликов традиции мореходства. Они начали их применять в черноморском и средиземноморском мореходстве. Овладев этим исскуством они получили преймушество на морях. В начале XVI-го века Османское государство превратилось в морскую империю. В связи с этим, проводя экономическую стратегию, империя не ограничилась только морями, начала применять речные и озёрные ресурсы. В XVIII-ом веке империя приняла закон о мореходстве и порвела политику упорядочения этой отрасли. Это должно было сопутствовать возвращению потерянных територии и кроме сухопутной, увеличить потециал торговли морским путём и интегрировать обе эти направления. В статье рассматриваются вопросы применения рек и озёр Османской империей для увеличения доходов от торговли и этим противостоять сильным государствам, потенциал мореходства которых увеличилось в XIX веке за счёт технологического прогресса. Кроме этого, изучены подходы и меры принятые против разливов рек и озёр весной. Ключевые слова: река, озеро, модернизация, Османия, период танзимата, генерал Хавг. Giriş Modern insanın dünyayı izleme, keşfetme, genel kavramlar oluşturma ve dünyanın işleyişini analiz etme niyetleri onun rasyonel kapasitesine bağlı olarak gelişmektedir. Modern çağlar ile birlikte insanın kendini ancak dünyayı bildiği kadar bilebileceği gerçeğinden hareketle doğa ile olan ilişkisinde yeni metotlar geliştirmeye başladığı görülmektedir. Her ne kadar insanlık için sonradan tehdit oluştursa da doğayı anlamak, denetim altına almak ve insan varlığının amaçları doğrultusunda doğanın güçlerini kullanmak modern insanın en önemli özelliğidir. Bu durum batı Avrupa da Osmanlılardan daha önce algılanmış ve uygulanmaya konmuştur. Ancak Osmanlılarda geç kaldıkları dünyayı yeniden algılama ve ona yön verme sanatını batıdan öğrendikleri yöntemle uygulamaya başlamışlardır. Osmanlılar henüz modernleşme kavramı ile tanışmadan bu kavramın prensipleri olan akılcılık ve özgürlüğü islamın genel öğretisi içinde kabul etmişlerdi. Ancak 19. Asrın 39

40 başlangıcına değin bu düşünceden hızla bir uzaklaşma da söz konusu olmuştur. Zaten batı karşısında uğranılan kayıplarda bu uzaklaşmanın etkisiyle olmuştur. Modernizmi, Faucault ve Touraine gibi düşünürler araçsal akılcılığın etkisiyle bilim ve teknik sayesinde dünyanın denetiminin olanaklı kılınması olarak tanımlamışlardır.(touraine, 1994:262) Akılcılık ve dünyanın büyüsünün bozulmasıyla özdeşleştirilen modernizmi; Osmanlılar kendi geleneğinin, toplumsal örgütlenme ve dinsel inanış biçimlerinin içine kapanık modelinden kurtulmak için bir çağrı olarak ancak 19. Yüzyıl ortalarında anlamışlardır. Osmanlı devlet adamları Ülken in memleketi yalnız kitap ve tarih zaviyesinden görmek onu tanımak için yeterli değildir. Muhtelif coğrafyalardaki insanlarla tabiatın karşılıklı ilişkilerinden doğan içtimai teşekkül özellikleri araştırılmadan dünyayı algılamak mümkün değildir ifadesini şiar edinmişçesine Osmanlı ülkesinin zenginlik kaynaklarını tespit etmek, değerlendirmek ve tebea nın kullanımına tahsis etmek için Tanzimat döneminin felsefesine ihtiyaç duymuşlardır.(ülken, 1948:35) Osmanlılar reform çağı diye adlandırılan döneminde her ne kadar batının hasta adam yakıştırmasına maruz kalsalar da aynı dönemde adem-i merkezileşmeden uzaklaşarak imparatorluğu merkezileştirmeye ve savunma amaçlı bir modernleşmeye yönelmişlerdir. (Carter, 2001: 23) Bu dönemin hakim ideolojisi çerçevesinde kültürün siyasal amaçlı kullanımını gerçekleştirmek suretiyle iktidarın meşruluğunu sosyoekonomik düzenlemeler, sanat ve bilim yolu ile göstermek istemişlerdir. Bu dönemde ihtiyaç duyulan reformlarda bir çeşitlilik söz konusudur. Bununla birlikte daha çok askeri karakterli olanlarda yoğunlaşma göze çarpmaktadır ki bunu da Rusya ve Avusturya karşısında onsekizinci yüzyıl başlarında uğranılan yenilgilere bağlamak daha olasıdır. Ayrıca bu dönemde batılı seyyahların Osmanlı ülkesine yaptığı gezilerde ülkenin bayındır ve mamur unsurlarının bulunmadığı yönündeki izlenimleri bulunmaktadır. mesela Mısır seyahatinde bulunanların beklentisinin düştüğünü Jale Parla Thackeray dan naklen şöyle anlatmaktadır. Kahire bahçelerinde sivrisinekler, Nil in pis suları, yıkık köprüler ve bakımsız kanallar (Parla, 1985: 111). Bu anlatılanlar Osmanlı hükümetinden daha önce modernleşme hamlesine girişmiş olan Mehmet Ali Paşa nın memleketinin dahi henüz Batı nın kırsal ve kentsel kalkınmışlığına yaklaşamadığını göstermektedir. Tanzimat Fermanı nın ilanından sonra Osmanlı hükümetinin kamu yararına olan özel girişimlere imtiyaz tanıma hususunda gösterdiği ilgi ve işbirliği manevi bir birliktelik dışına çıkamamıştır. Özellikle kıyı şeritlerinde liman ve rıhtımlar inşa etme, bataklıkları kurutup üzerinde modern tesisler kurma ve kara ile suyolu ağını daha modern hale kavuşturma politikalarını ciddi ve nüfuz sahibi sermayedarlarla işbirliği kuramadığından bu ilgi sonuçsuz kalmıştır.(yerasimos, 1974:341) Osmanlıların modernleşme girişimlerinin benzerini 18. yüzyılda Petersburg merkezli olarak yapmaya çalışan I.Petro da modernleşme ile birlikte insanları nesne olmaktan çıkarıp özne yapmak niyetiyle reformlara girişmiştir. Petro ve ardından gelenler Petersburg şehrinin bataklıklarının kurutulması, zemininin temizlenmesi, yumuşak topraklarına payandalar yerleştirilmesi ve su kanallarının açılması türünden girişimlerle ekonomik ve toplumsal değişimin kaotik enerjilerini anlam ve güzelliğin toplumsal dayanışma ile yeni biçimlere bürünmesini sağlamışlardır.(berman, 1994:239) Özellikle provizyonist ekonomi modeli ile klasik dönemde başarılı görünen Osmanlı ekonomisi bu dönemde savaş kaynaklı bozulmalara maruz kalmıştır. Devalüasyonların yanı sıra tarım ve hayvancılığa dayalı üretim modellerindeki geri kalmışlık da devletin gelir gider dengesini iyice alt üst etmiştir. Buna karşın imparatorluk coğrafyasının özel 40

41 konumu 40 derece kuzey enlemleri üzerinde olması yinede dünyanın tarım için en elverişli kuşağına sahip olması gibi artı bir özellik kazandırmaktadır. Bu katma değeri kadim medeniyetleri besleyen Fırat ve Dicle gibi iki büyük nehir sisteminden başka Tuna, Sakarya, Kızılırmak, Seyhan, Ceyhan, Menderes nehirleri ile birlikte büyük kısmı Osmanlı coğrafyasında bulunan Nil nehri üzerinden kazanmaktadır. I. Tanzimat Dönemi Osmanlı Nehir Taşımacılığında Modernleşme Girişimleri Tarih boyunca akarsulardan yararlanma imkanı bulan toplumlar dönemlerinin en ileri medeniyetlerini kurmuşlar, bulamayanlar ise yurtlarını terk edip göç etmek zorunda kalmışlardır. Günümüzde de su ve sulama önemini korumakta olup, su arzının giderek artan dünya nüfusunun taleplerini karşılayamaması ile suyun stratejik bir meta haline geldiğini görmekteyiz. Gelecekte su kaynaklarının kullanımı ve kalitesini etkileyecek en önemli faktör nüfus olacaktır. Dünyanın toplam nüfusu 2013 yılı itibariyle 7 milyarı aşmıştır ve 2050 de ise 9,15 milyara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Bir başka deyişle 2050 yılına gelindiğinde, bugünkü dünya nüfusu, %30 oranında artmış olacaktır. Suya olan ihtiyaç ve zaruret her yerde ve tarihin her döneminde iyi politik münasebetler halinde nehir arazisinin ve civarda ikamet edenlerin gelişmesine sebep olmuş, aksi halde ise medeniyetlerin çökmesine neden olmuştur. İnsanlar zaman ve mekana bağlı koşullar altında suya çeşitli şekillerde ihtiyaç duymaktadırlar. Gelişmiş ülkelerde su ekonomisi için uzun, itinalı ve kontrollü inkişaf faaliyetleri düzenlenerek suya dayalı sorunlar çözümlenebilmiştir. Su meselesi sadece nakliyat ve enerji istihsali icin belirli bir objeye bağlanmaksızın geniş ölçüde hammadde durumunda olan su kantitatif, kalitatif ve biyolojik özellikleri ile günlük her turlu ihtiyacın fonksiyonlarına bağlanmaktadır. Bir akursunun cevre arazisinde meydana gelen ehemmiyetli iskan ve inkişaf ancak modern metodların yoğunlaşması ile mümkün görünmektedir. Gerçekte nehirler, taşkınlara, sel basmalarına ve sürüntü maddesi çökelmelerine yol açmaktadır. Bazen sağlık problemlerine de neden olabilmektedir. Nehirler ıslah edilirken soysuzlaştırılmadan korunmalı ve biyolojik dengesinin tahrip edilmemesi amaçlanmalıdır. Bugün çok girift bir hale gelmiş olan su ekonomisinin iskan tekniğine ve özellikle vadinin yukarı kısımlarındaki ziraat islerine ait hususları da dikkate alması modern metotlar çerçevesinde beklenen bir durumdur.( Wittmann,1961:2-3) Türkiye nin yüzölçümü 78 milyon hektar ( km²) olup, tarım arazileri bu alanın yaklaşık üçte biri yani 28 milyon hektar mertebesindedir. Yapılan etütlere göre ekonomik olarak sulanabilecek 8,5 milyon hektar alanın 2011 yılı sonu itibari ile toplam 5,61 milyon hektarı sulamaya açılmıştır. Bu miktarın 3,32 milyon hektarı DSİ tarafından inşa edilmiş modern sulama şebekesine sahiptir. 1,3 milyon hektarı mülga Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü (KHGM) ve İl Özel İdareleri tarafından işletmeye açılmıştır. Ayrıca, yaklaşık1 milyon hektar alanda halk sulaması yapılmaktadır yılında ekonomik olarak sulanabilir 8,5 milyon hektar arazinin bugün itibarıyla sulanmayan 2,89 milyon hektarlık kısmının da DSİ Genel Müdürlüğü tarafından işletmeye açılması hedeflenmektedir.( DSİ Genel Müdürlüğü Faaliyet Raporu,2011: 27) Ülkemizde halen, ekonomik olarak sulanabilecek 8,5 milyon hektar tarım alanının yaklaşık %66 sı sulanabilmektedir. Beslenme ihtiyacının karşılanması, sanayinin ihtiyacı olan tarımsal ürünlerin dengeli ve sürekli üretilebilmesi, tarım kesiminde çalışan nüfusun işsizlik sorununun çözülmesi ve hayat seviyesinin yükseltilmesi için geri kalan yaklaşık 41

42 2,89 milyon hektarın da sulanması ve bunun için gereken sulama tesislerinin bir an önce inşa edilmesi özel bir önem taşımaktadır. Tanzimat dönemi ile batılılaşma serüvenine başlayan Osmanlıların bu durumunu Tanzimat fermanının formülasyonu içerisinde tanımlayan Osmanlı hükümdarı Memleketin imarı ve halkın rahatı için hayırlı olabilecek konular üzerinde çalışmalar yapılmasını amaçlamaktayım ifadesiyle gerçekte fermandan neler beklendiğini de ortaya koymaktadır.(boa. HRT Belge No:144) Osmanlı devleti Tanzimat fermanının hedefleri doğrultusunda İngiliz uzman General Hawg ı ülkeye davet ederek kendisinden ülke toprakları üzerindeki bazı nehirlerin keşif ve muayenesine dair etraflı bir rapor istemiş ve bu uzmanın hazırlamış olduğu layihayı Londra sefareti aracılığı ile incelemeye almıştır. Yine aynı dönemde Memalik-i Osmaniye de bulunan akarsular üzerinde su taşkınlarını önlemek amacıyla oluşturulan değirmen çarkları ve sedlerin izalesi noktasında bir kanun layihası hazırlıkları da devletin nehirler ve göller ile ilgili olarak bir master planı hazırlığı içinde olduğunu göstermektedir. Osmanlıların yükselme döneminden itibaren özellikle askeri amaçlar doğrultusunda nehirler üzerinde tasarrufta bulunmaları ve bunu ekonomik büyümenin bir tezahürü olarak göstermeleri devletin vizyonunu göstermesi açısından önemlidir. Daha Kanuni Sultan Süleyman döneminde İran ve kuzey Kafkas politikasına hakim olmak arzusuyla Don ve Volga nehirleri arasında yapılacak kanal ile askeri nakliye kaynaklarının daha iç kesimlere hızlı bir şekilde aktarılmak istenmesi basit bir askeri hedeften ziyade öngörülen bir askeri ve ticari üstünlük stratejisinin ilk ayağını oluşturmaktadır. Yine aynı dönemde Sakarya nehrini Sapanca gölü üzerinden Marmara denizine bağlama stratejisi de ikinci deneme olarak algılanabilir. 19. Yüzyıl ortalarında Asi ve Fırat nehirleri üzerinden Akdeniz ile Basra körfezini kanal ile birbirine bağlama fikirleri bu alanda Osmanlıların ne kadar ileri görüşlü olduklarına örnek gösterilebilir. Daha sonraki dönemde Süveyş kanalı nın açılması politikası da aynı stratejinin evrensel boyutlu olarak uygulanmak istenmesine işaret etmektedir. Tanzimat reformları ile ilgili mevcut yaklaşım modellerinde metodolojik sorunlar olduğunu söyleyen Abou-El-Haj sadece 19. Yüzyıl reform anlayışı ve batı kaynaklı Osmanlı değişiminin hiçbir altyapı hazırlığı geçirmeden top yekun bir değişime uğramasını olanaklı görmemektedir.( El-Haj,2000:110) Bunu destekleyen görüşler çok fazla olmasa da Tanzimat ile birlikte Osmanlı toplumunda geleneksel yapıyı değiştirmeyi amaçlayan ve de mevcut durumdan daha iyi şartlara sahip bir toplum meydana getirme isteğinde olan bir aydın ve bürokrat kadrosunun bulunması bu iddiayı destekler mahiyettedir. Osmanlı bürokrat ve devlet adamlarının ülkenin bayındır hale getirilmesi, ülke zenginlik kaynaklarının rasyonel bir şekilde kullanılması gibi konularda fikirler üretmeleri ve bu fikirleri uygulamaya koymaları unutulmaya yüz tutmuş bir anlayışın tekrar hakim olduğunu göstermektedir. Bu konuda ilk girişimlerden sayılabilecek bir uygulama 1848 tarihinde Kızılırmak nehri üzerinde taşımacılık, sulama ve bitki örtüsünün korunmasını sağlayacak bir proje bir Osmanlı maden müdürü tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu projede henüz Osmanlı devleti için erken sayılacak bir zamanda yap işlet devret modelinin önerilmiş olması da ayrıca dikkat çeken bir husustur.(önal ve Doğan,2011:10) Yine bu duruma benzer yaklaşımların daha erken dönemlerden itibaren hem askerî gayelerle hem ekonomik gayelerle yapıldığını görmekteyiz. Nehirler üzerinde köprü yapımı ve nehirlerin keşifleri ile ilgili detaylı raporlar hazırlanması faaliyetlerinden devletin sadece modernleşme kaygısı gütmeden mevcut kaynaklarını rasyonelleştirmek için nasıl bir yol 42

43 izlediğini anlayabilmekteyiz. Özellikle köprü yapımı ve onarımı ile birlikte kamusal fayda için devletin coğrafi yapının elverdiği değişikliklere başvurduğunu görmekteyiz.(çulpan, 1975:105) Bu düzenlemelerin yanı sıra daha Kanuni döneminden itibaren Fırat ve Dicle nehirleri üzerinde taşımacılığı geliştirmek için Birecik de gemi yapım işine büyük bir önem verildiği ve özel gemi yapım ustalarının görevlendirildiğini bu dönem belgelerinden anlamaktayız. Ayrıca 19. Yüzyılda İngilizlerin bu iki nehir üzerinde iki adet buharlı gemi inşa ederek hem bölgenin ekonomisini ele geçirmek niyetinde olduklarını hem de Hindistan yoluna alternatif güzergah bulma arzusunda olduklarını gösteren fizibilite çalışmaları Osmanlı coğrafyasında nehirlerin ekonomik potansiyellerinden yararlanma düzeyini göstermesi açısından önemlidir. Tanzimat döneminde Fırat ve Dicle nehirleri üzerindeki ekonomik katma değere sahip olmak isteyen yabancıların buharlı gemi şirketleri kurmaları da ticaretin boyutları hakkında bir fikir verecektir. Osmanlı Devletinin güney eyaletlerinin (Halep, Rakka, Musul, Adana vb) Bağdat ve Basra ya götürdükleri kervan yükleri Fırat ve Dicle üzerindeki iç su taşımacılığı ile gerçekleşmektedir. Bu ve benzeri nehir taşımacılıkları dönemin diğer taşımacılık çeşitlerine nazaran daha ucuza mal olmakta ve daha güvenli bir şekilde yürütülebilmektedir. Osmanlı coğrafyasının olanak vermeyişi nedeniyle nehir taşımacılığı çok yaygın olmasa da bazı nehirlerin ekonomik bütünlük sağlayan rolleri onlar üzerinde sınırlı da olsa bir ekonomik faaliyetin yürütülmesine imkan tanımıştır. Fırat ve Dicle nehirleri Birecik- Bağdat ve Basra arasında böyle bir iç suyolu güzergahı kurulmasına uygun konumda bulunmaktadır. Benzer bir şekilde Balkanların üç ünlü nehri Tunca, Meriç ve Arda üzerinde yapılan taşımacılık faaliyeti ve bu nehirler üzerinde kurulan köprüler ile Osmanlı Devletinin mekan organizasyonunun ekonomik gereklerini bir şekilde gerçekleştirdiğini bize göstermektedir. Osmanlı devletinin denizlere olan ilgisi elde edilen denizler ötesi ülkelerin korunması düşüncesinin yanı sıra Venedik, Dubrovnik, Marsilya, Cenova ve Fransa gibi devletlerle ticaret yapmak, hakimiyeti altına aldığı denizler de güvenliği tesis etmek düşüncesiyle başlamıştır. Bu gerekçelerle kuvvetli bir donanma vücuda getirilmiştir. Denizler ile irtibatı olan uzak Osmanlı memleketleri ile olan haberleşme ve idari düzenin gerektirdiği emirler Osmanlı devletini gemicilik sektöründe ciddi girişimlere yöneltmiştir. Osmanlılar denizcilik ve nehir isletmeciliği faaliyetlerini haberleşme ve ulaşım politikalarına duyduğu gereksinim çerçevesinde düzenlemek durumun da kalmıştır. Osmanlı ülkesinin kara yolu ağı üzerindeki menziller ve derbentler haricinde kalan ve kara yolu ile nehirlerin kesiştiği bölgelerde eğer coğrafya köprü yapımına elverişli değilse devlet eliyle ya da vakıflar bünyesinde kayık isletmeciliği yapılmak suretiyle hem ticari yasamın hem Kamu düzeninin isleyişine teknik destek sağlanmaktadır. (Halaçoğlu,2002:140) Osmanlılar nehir gemiciliği terimini denizlerde dolasan gemilerde çalışan kimseleri belirleyen bir terim olarak kullanmamaktadırlar. Ancak yinede su ile ilgili olarak nehir ve ırmakların köprü yapımına elverişli olmayan tehlikeli geçiş noktalarında kayık ile geçişi sağlayan kimseleri anlatmak için de bu terime başvurmaktadırlar. Osmanlı imparatorluğunda nehirlerden geçişler üç farklı şekilde yapılmaktadır. Birinci olarak devrin önde gelen devlet adamları tarafından vakfedilmiş kayıklar aracılığıyla halkın parasız geçişinin sağlanması, ikinci olarak bazı yerlerde sancakbeyi ve diğer memurlar için bir çeşit gelir temin etmek amacıyla halkın ücretli olarak geçişinin sağlanması ve üçüncü olarak da Fırat ve tuna gibi büyük nehir donanmaları ile halkın ve eşyaların nakliyatının yapılmasını 43

44 söyleyebiliriz. Başlangıçta ilk örnek modele daha çok tesadüf edilmekle birlikte zamanla devletin coğrafi olarak büyümesi ve nüfusun artışı paralelinde vakıf olan gemilerle nehirlerden karsıya geçiş isi trafiğin de sıkışık bir hal alması nedeniyle bazı kişilere ihale edilmek suretiyle bir ticari üniteye dönüştürülmüştür.(orhonlu,1984:105) Anadolu daki kırsal ve kentsel yerleşmelerden Osmanlı imparatorluğunun bu yerleşme politikasını da bir plan dahilinde yürüttüğüne anlamaktayız. Anadolu da yoğun bir kentleşme düzeyinin Gediz - Menderes vadisi Kızılırmak - Yeşilırmak vadisi ve Fırat - Dicle nehirlerinin etrafında bulunuyor olması ve bu akarsuların etrafında irili ufaklı kentlerin kurulmuş olması Osmanlı mekan organizasyonunun pratik hedeflerine işaret etmektedir.(faroqhi, 1993:14) İster nehirlerin yerel ölçekli ulaşım potansiyelinden faydalanma ister tarımda sulama tekniğinden ve ister çevrelerinde yerleşim yoğunluğunu artırmak gayesi Osmanlı yöneticilerinin yerleşme olgusuna nehirleri dahil ederek kendine has bir çözüm modeli geliştirdiklerine bizi inandırmaktadır. Tanzimat ile birlikte Osmanlı yönetiminin merkezci eğilimleri özellikle kara, deniz ve demiryolu ağlarını faal ve rasyonel bir biçimde kullanma isteğine yöneltecek, ancak bu ulaşım modellerinin birbirlerini tamamlamaları için alınan tedbirler istenen sonuçlara ulaşamamış görünmektedir. Bunun gerekçelerini ulaşım şebekesindeki bütünleşme eksikliğine ve geleneksel kurumların tam anlamıyla reforme edilemeyişine bağlamak olası görünmektedir. Bununla birlikte zikretmemiz gereken bir husus da Osmanlı devletinin geleneksel ulaşım sistemi içerisinde kırsal ve kentsel alanlar arasındaki bağlantıyı daha çok yerleşmelerin fiziki dokusundan dolayı büyük ölçüde organik enerjiye dayalı olarak yürütmesi söz konusudur. Kara yolu trafiğinde de nehirler üzerinde gerçekleşen faaliyetlerde de gelişmiş taşıma araçları kullanımı zahmetli ve pahalı olduğundan henüz yaygın görünmemektedir.(ortaylı, 2007:325) Osmanlı ulaşım sistemi ile entegre bir şekilde işleyen ticari tarım faaliyetleri su yoluyla kolayca ulaşılabilen bölgelerde mesela Tuna havzasında, Bulgaristan ın bazı nehir vadilerinde, Makedonya kıyı şeridinde ve Anadolu nun Ege bölümündeki nehir sistemleri etrafında gelişmişlerdir. ( Quataert, 2002: 198). Bu durum nakliye sürelerini, maliyetlerini ve güvenlik meselelerini hesaba katmak durumunda olan devletin henüz teknolojik devrim gerçekleşmeden önce ticari tarımı geliştirmek için uyguladığı metotlardan sayılmaktadır. Bunun yanı sıra Osmanlı Devleti nin buhar gücü ile işleyen gemi ve vapur taşımacılığını nehirlerde uygulamadan önce nehirlerin akış yönü ve debilerini hesaba katarak tek yönlü bir ulaşım ağı kurmaya çalıştığını da söylemek mümkündür. Nehir ulaşımı konusunda bütün Osmanlı coğrafyası içerisinde Fırat ve Dicle nehirleri haricinde Nil ve biraz da Tuna nehirleri su seviyesi, akış düzeni ve güvertesiz gemi geçişine elverişlilik özelliklerine sahip görünümüyle bir ticari potansiyel arz etmektedir. Fırat nehri üzerindeki trafik bazı aşiretler tarafından tehdit edilmekte olduğundan devlet için sıkıntı yaratmaktadır. Tuna nehri üzerinde ki ticari taşıma faaliyeti ise bazı doğal engeller nedeniyle sadece belli bir bölümünde gerçekleşebiliyordu. Nil nehri ise imparatorluğun belki de nehir taşımacılığı için en uygun özellikler taşıyan nehri olması ve bu taşıma türünün ucuz olması nedeniyle diğer taşıma türlerinden daha fazla tercih edilmesi özellikleri ile Mısır coğrafyasının ana ticaret arteri özelliğini göstermektedir. (İnalcık, 2000:610) Gediz ve Menderes nehirlerinin fiziki yapısı, su taşkınları ve taşkınların tarıma verdiği zararlardan kurtulmak için İngiliz konsoloslarının öneri raporları çerçevesinde bir proje 44

45 hazırlanmıştır. Bu projede Menderes Nehrinin ulaşıma açılması ve etrafındaki bataklıkların kurutulması dile getirilmekle birlikte aslında Avrupalı devletlerin ama özellikle İngiltere 'nin ticari çıkarlarına vurgu yapılmaktadır. Ege bölgesinde topraklar çok verimlidir ve yetişen ürünler sanayi için hammadde niteliğindedir. Hayvancılık da oldukça önemlidir ve dokuma sanayii için yün, tiftik; deri sanayii için ham deri bol miktarda sağlanabilmektedir. Bu ekonomik artı değerler dönemin ulaşım teknolojisi çerçevesinde kara yolu üzerinden gerçekleştirilmektedir. Kervanlarla yapılan taşıma hem zor, hem de masraflı olmaktadır. Bu nedenle bölgedeki nehirlerin taşıma potansiyelinden faydalanmak üretim ve pazarlama maliyetlerinde ciddi kazançlar sağlayacaktır. Ayrıca kara taşımacılığının çok fazla ürün kaybına yol açışı da böyle bir projenin gerekliliğini ortaya koymaktadır.(çelik, 2005:115) Nehirler daha çok enerji istihsali politikaları çerçevesinde kıymetlendirilse de sulama ve nakliyat faaliyetleri de önemli bir potansiyel arz etmektedir. 19. Asırda su yollarının ıslahı meselesine Fargue ve Girandon isimli iki Fransız mühendis önemli katkılarda bulunmuşlardır. İleri sürdükleri fikirler Avrupa da nehirlerin ıslahı problemlerinde temel taşı vazifesi görmektedir. Fargue nin nehir ıslahı üzerine geliştirmiş olduğu bir takım kanunlar bulunmaktadır. Bu kanunları, dirseklerde oyuntu ve yığıntıların mevkilerini tespit eden kaymalar kanunu, azami oyulma derinliğini dirsek yarıçapına bağlayan derinlik kanunu, enine kesitlerdeki oyulmaların yerlerini belirleyen ve bir menderesin vasati eğriliğini tabii olarak vasati derinliği olarak belirleyen açı kanunu ve son olarak da mecranın stabilitesini temin için yatak genişliği ve dirsek uzunluğu arasındaki optimum orantıyı veren açılma kanunu olarak sıralayabiliriz.(inalcık, 2000: 610) Bu kanunlar tatbik edilerek bir akursunun orta yatağındaki denge şekilleri uygun tarzda seçilerek akarsu dirseğinin dış kenarı ile iç kenarının yarıçapları ile oynanarak iki oyulmayı birbirine bitiştirmek böylece aradaki topuğun uzunluk irtifaını ve dolayısıyla mecrasıyla yapılacak kazı işlerini azaltmak imkan dahilinde olmaktadır. Fargue nin ortay koyduğu fikirler bütün nehirler üzerindeki problemleri çözme kabiliyetini haiz bulunmamaktadır. Özellikle bu kanunların su derinliğinin belli bir durumu yani belli bir debi için geçerli olduğu tezinden hareketle nehrin yıl içindeki taşıdığı suyun birbirinden farklı oluşu nedeniyle bu kanunların her nehir için tatbik edilmesi güç görünmektedir. Üzerinde ağır trafiğin yer aldığı veya en ufak yatak değişimine müsait olmayan gayet zengin arazilerden geçen nehirlerde ıslah faaliyetleri oldukça masraf gerektirmektedir. Bu nedenle bu metotların gelişmiş ülkelere nazaran gelişmekte olan ülkeler için önemli bir külfet teşkil edeceği ayrıca çok daha geniş ve ıslahı güç olan nehirlere sahip olan ülkeler için uygun sonuçlar vermeyeceği aşikar görünmektedir. Osmanlı imparatorluğunda kayık ile gerçekleştirilen taşımacılık sadece İstanbul ve çevresinde değil ülke coğrafyasının farklı noktalarındaki nehirlerin potansiyel özelliklerine bağlı olarak geniş bir görünüm arz etmektedir. Her ne kadar modern bir taşımacılık örneği sayılmasa da kayık ile yapılan taşımacılığa bir örnek olması bakımından balkanların önemli nehirlerinden Meriç ve tunca nehirleri üzerinde yüzdürülen sal adı verilen kayık türleri ile İstanbul a önemli bir ölçekte mal akışının sağlanmasını söyleyebiliriz. Bu ticari ürünlerin İnöz limanına indirildiğini hatta getirilen eşyaların yüklenmesi ve tanzimi islerini yürütmek üzere salcılar kethüdalığı kurulması da bu faaliyetin boyutlarını göstermesi bakımından önemlidir. Ayrıca Osmanlı coğrafyasında kayık ve kayıkçıların sadece normal ulaşım faaliyetlerinde değil hayatin diğer kısımlarında da önemli bir yer teşkil ettiklerini 45

46 görüyoruz. Yangınlarda tulumbaları taşıma, gerektiğinde asker nakliyatında ve bazen de ev, kir gezileri seklinde sosyal hayatin diğer formlarında yer almaları suretiyle önemli bir misyon üstlendiklerini görmekteyiz. Avrupa da deniz ve denizcilik faaliyetlerinin Osmanlılardan çok daha önce tekamül devresini gerçekleştirdiklerini tarihlerinde buhar gücü ile çalışan vapur inşa etmeleri ile 1807 tarihinde ise Hudson nehri üzerinde sürekli buhar gücüyle çalışan tekne inşa etmelerinden anlamaktayız. Bununla birlikte bu türdeki gemilerin Osmanlı ülkesine girişleri Fransa ve İngiltere nin bölgedeki ticari hedefleri doğrultusunda gerçekleşmiştir.(ertuğ, 2001:235) Deniz taşımacılığında kullanılan bütün vasıtalara daha çok büyük gemiler için kullanılsa da en genel anlamıyla sefine denilmektedir. Daha çok küçük deniz vasıtalarını ifade eden kayık kelimesi bütün dönemlerde kullanılan ve çok genel anlamı olan kaymak dan türeme Türkçe bir kelime olduğu bilinmektedir. Kayık kelimesinin genel anlamıyla pereme ve piyadeleri de içerdiği ancak dönemlerine göre sıradan kayıklardan küçük farklarla ayrılmaları nedeniyle bu ismi aldığını söyleyebiliriz. Pereme, piyade ve sandal gibi farklı isimlendirmeleri kullansak bile bütün küçük kürekli vasıtalar için bu kavramı kullanmak anlam karışıklığını gidermek açısından zaruridir. Kayık yapımı ve onarımı ile ilgili olarak kayık yapıcı, kürek yapıcı ve kalafatçılar olmak üzere üç esnaf teşekkülü meydana getirilmesi ve bunların görev tanımları dışında bir üretim faaliyeti gerçekleştirmemeleri bu esnaf grubunun teknik özelliğinden kaynaklanmaktadır. İçsu yollarının taşıma kolaylığı ve ucuzluğu nedeniyle bir ulaşım türü olarak kullanılması son zamanlarda birçok ülkede önem kazanmıştır. Ülkemizde mevcut göl ve nehirler Van gölü haricinde taşıma faaliyetlerinde yaygın olarak kullanılmamaktadır. Bazı nehirlerin ıslah edilip içsu taşımacılığında kullanılması ve böylece ülke taşıma hizmetlerine bir katkıda bulunulması amacıyla nehir ve göller üzerindeki navigasyon olanaklarının araştırılması ve etütlerinin yapılması gerekmektedir.(erden,1978:2) Bu faaliyetler Tanzimat Fermanında vurgulanan ülkenin imarı ve bayındır hale getirilmesi anlayışına uygun bir girişim görünmektedir. II. Nehirlerin Islahı ve Amaçlar Hidrolojinin geniş bir kolu olan potamoloji akarsu bilimi demektir. Bu bilim içinde karalardaki akarsular ve bunların çeşitli özellikleri ve etkileri incelenir. Akarsu biliminde akarsuların rejimi sulama ve ulaştırmaya yarama derecelerinin incelenmesi, enerji sağlama imkânları ve akarsu sürüntüleri incelenmektedir. (İzbırak,1978:7) Nehir ekosistemleri canlı ve cansız varlıklardan oluşan, akis miktarına, içinden geçtiği kanal özelliklerine göre değişiklik gösteren çeşitli bitki ve hayvanin yasam döngüsü içinde önemli yer tutan dinamik sistemlerdir. Bir nehrin ekosistemini suyun akis hızı su derinliği bulunduğu yer ve orada yasayan canlı çeşitliliği belirlemektedir. Bununla birlikte nehirler kuraklık gibi doğal veya baraj yapımı gibi yapay etkilerle akis değişikliklerine maruz kalmaktadırlar. Genellikle akıştaki büyük orandaki değişiklikler nehrin büyük oranda değişimine neden olmaktadır. Baraj yapımı, su alımı gibi yapay etkiler veya aşırı ağaç kesimi, arazi kullanımının değiştirilmesi gibi havzadaki faaliyetler direkt olarak nehir akışını etkilemektedir. Akarsulardaki değişimlerin sonuçları önlenemezken bu sonuçlar yönetilebilmekte ve böylece olumsuz etkiler belli sınırlar içinde kalabilmektedir. Bunun yanı sıra çevresel akış olarak bilinen konunun da göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Çevresel akış geniş olarak arzu edilen veya amaçlanan nehir durumuna 46

47 ulaşmak için nehir yatağına bırakılan veya nehir yatağında olması arzulanan akış olarak tanımlanmaktadır. (Okumuş, 2011: 11) Çevresel akışın amacı akış rejiminin miktar ve kalite bakımından yeterli oranda olmasını sağlamak ve nehirlerin ve diğer sucul ekosistemlerin sağlığının sürdürülebilmesini sağlamaktır. Bir nehirde sürdürülmesi planlanan sağlık derecesi, sosyal algılar çerçevesinde ülkeden ülkeye bölgeden bölgeye farklılıklar göstermektedir. Çevresel akış yönetimi sağlanan nehir sisteminin değerlerinin bir parçasıdır. Bu değerler çevresel, ekonomik ve sosyal beklentiler ile su kullanımı arasındaki dengeyi kuracak kararları tanımlamaktadır. Dolayısıyla çevresel akış programı yalnızca tek amaç olarak ekolojik kazanımları içermemektedir. Bu program aynı zamanda su paylaşımında yeterli ekolojik su ihtiyacı ve hidroelektrik enerji, sulama, içme suyu ve rekreasyon gibi diğer su kullanımları arasında bir denge kurmayı amaçlamaktadır. Bu nedenle çevresel akış belirlenirken bir çok kararın da dikkate alınması, çevresel, ekonomik, sosyal, kültürel değerlerin bütünüyle bir arada düşünülmesi gerekmektedir. (Okumuş, 2011: 15) Akarsuların pek çoğu taşkınlar ile karşı karşıyadır. Taşkınların zararlarından korunmak için taşkın büyüklüklerinin (debi, hız, su derinliği) önceden bilinmesi gereklidir. Bu nedenle pek çok araştırıcı taşkın büyüklüklerini belirlemek için çeşitli metodlar geliştirmişlerdir. Bunar hidrolojik ve hidrolik metotlar olarak sınıflandırılmıştır. Hidrolojik metot sadece süreklilik denkleminin çözümüne dayanırken, hidrolik metod hem süreklilik hem de momentum denkleminin çözümüne dayanmaktadır. Mesela hidrolik metod türlerinden birisi olan difüzyon metodu ile dikdörtgen ve üçgen enkesitli akarsularda taşkınların önlenmesi gerçekleştirilebilmektedir. Bu yöntemde akarsu yatağı eğimi, yatak sevi ters eğimi ve yatak taban genişliği tespit edilerek taşkınlara etkileri hesaplanabilmektedir. (Çimen,1995:13) Nehirlerin ıslah amaçlı düzenlenmeleri ile, taşkın zararlarının önlenmesi yada azaltılması, suyun enerjisinden yaralanılması, yeni tarım ve yerleşim alanları kazanılması, sulama ve kurutma şartlarının düzeltilmesi, ulaşım amaçlı kullanılması, diğer su yapılarının güvenliğinin sağlanması, yer altı su seviyesinin düzenlenmesi, akarsuyun kendi kendisini temizlemesinin sağlanması, buz yığılmalarının önlenmesi, akarsuyun doğa ile uyumunun sağlanması gibi hedefler bulunmaktadır. Devletin bu pratik önlemlerinin tatbik edilmekte olduğunu Nemçe elçisinin Bosna vilayetinin Globoski köyünden geçen Bizan nehrinin akış güzergahındaki bölgelerde yapılan yapay bendlerin Nemçe coğrafyası köylülerinin mahsullerine zarar vermekte olduğuna ilişkin şikayeti ve bu şikayet üzerine alınan tedbirler ile görmek mümkündür.(boa. HAT. 437/22087) Akarsuların düzenlenme güzergâhlarının seçimi yapılırken akarsuyun vadinin en düşük kotlu noktalarını takip ettiği hususu göz ardı edilmemelidir. Bu doğal özellik düzenleme çalışmalarında dikkate alınmalıdır. Yeni güzergâh mevcut akarsu yatağına olabildiğince uymalıdır. Sürüntü maddesi debisi küçük ve büyük debilerde sağlanmalıdır. Uzun ve düz yatak kesimlerinden kaçınılmalıdır. Güzergâh seçiminde kabul edilebilir en büyük eğrilik yarıçapının belirlenmesi önemlidir. Kıvrımlarda bulunan teğetler arası en küçük açı 50 o olmalıdır.(erdoğan, 1993: 30) Tanzimat dönemi devlet adamlarının geliştirmekte oldukları ekonomik politikalar etkili bir idare için mali kaynakların kıtlığı ve noksanlığını aşmanın yolunun yapılabilecek ve yapılamayacak olanların bir ölçüsünü gerçekleştirmekten geçiyordu. Buna göre öncelikli alanları ıslah etme, gelirleri artırıcı tedbirler alma devletin ana reform politikasını oluşturmaktadır.(findley, 1994:141) Devlet, bu kaynak kıtlığını çeşitli nezaretlerin bütçelerini ortak yatırımlara dönüştürerek aşmak yolunu izlemiştir. 47

48 Osmanlı devletinin 19. Yüzyılda modernleşme girişimleri çerçevesinde vezirlerinden Hasan Fehmi Paşa tarafından Anadolu nun Bayındırlık işlerine ilişkin bir layiha hazırlandığını görüyoruz. Bu raporda günün koşullarına göre ulaşım altyapısı ile buna bağlı olarak gelişip bir ağ oluşturacak bir bayındırlık hizmet ve yatırımlarının planlandığını, güzergâh saptamasının yapıldığını ve maliyet hesaplarına ilişkin ayrıntılı bir bütçe hazırlandığını görmekteyiz.(dinçer, : ) Benzer bir uygulamanın 1855 yılında İngiliz askeri mühendis General Hawg tarafından Osmanlı ülkesindeki nehirlerin ıslah edilmesi hakkındaki raporu ile gerçekleştirilmiştir. Bu raporda Osmanlı ülkesinin sahip olduğu su kaynaklarının nasıl değerlendirileceğine ilişkin somut öneriler bulunmaktadır. (BOA, HR. TO. Dosya No:146/39) Osmanlı hükümeti 19. Yüzyılda mülkiye memurlarına vermiş olduğu görev ve sorumluluklara nehirlerin seviyelendirilmesi ve temizlenmesi işini de eklemiştir. Bu amaçlar doğrultusunda 17 Ekim 1855 tarihinde hükümdara sunulan bir arzda nehirlerin temizlenmesi, seviyesinin uygun hale getirilmesi ve gerekli olan şeylerin keşfi ve tahkiki için Paris ten getirilen iki mühendisin öncelikle Kızılırmak nehri üzerinde çalışmalarda bulunmaları için izin istenmiştir. Hükümdara sunulan arzda kullanılan kızılırmağın seyr-ü sefaine ve nakl-i zehair ve saireye elverecek vechiyle tanzimi ifadesi doğrultusunda iki mühendis ile birlikte Harbiye Nezareti ve Tersane-i amireden birkaç nefer görevlendirilmiştir. Onlardan Kızılırmak nehrinin tesviyesi, temizlenmesi, keşfi, muayenesi ile haritasının çıkarılmasının yanı sıra masraf defteri tutularak maliyetinin ortaya çıkarılması talep edilmiştir.(boa. I. MVL. 358/15694) Kızılırmak nehrinin seyr-ü sefain ve nakl-i zehair için taşıdığı öneme binaen Meclis-i Ali-i Tanzimat tarafından düzenlenen bir arz belgesinde bu nehirin keişf ve muayenesi için Fransa dan Mosyö Retber davet edişmiş ancak onun gecikmesi neticesinde yerine Mısır dan getirilen iki su mühendisinin bu işle görevlendirilmesi istenmiştir. Yanlarına Baş Mimar İsmail Bey de dahil edilmiş ve önce Bolu sancağındaki Milan deresinin temizlenmesi ve ardından Kızılırmak nehrinin hem ulaşımda hem de zahire taşınmasında kullanılabilmesi için bir proje geliştirmeleri istenmiştir. Bu görev için her birine 5000 kuruş harcırah ve her yıl için 1135 kuruşluk maaş tahsisatı yapılmıştır. (BOA. I. MVL.374/16420) Osmanlı hükümetinin Nafıa Nezaretinin görev alanına giren konularda tedbirler alma hususunda hevesli olduğunu ve bu amaçla çeşitli uzmanlardan yararlanma yoluna gittiğini görmekteyiz. Bu uygulamalara örnek olacak bir girişim Nafıa Nazırı Hasan Fehmi Paşa tarafından başlatılmıştır. Hasan Fehmi Paşa başkanlığındaki Nafıa Nezareti tarafından oluşturulan komisyonun ülkenin imar ve geleceğine ilişkin görüşü aslında üzerinde dikkatli bir şekilde tartışılacak mahiyettedir. Devlet yönetiminin omurgasını oluşturan maliyemizin düzeltilmesi işiyle birlikte, sağlanacak üretim artışıyla da dengelenerek, Devletin içinde bulunduğu mali darlıktan kurtarılmasını sağlayacak önlem ve araçlar, ne vergilerin artırılması ve ne de borçlanma gibi uygulanması olanaksız koşullarda aranmamalıdır. Kamu mülkü ve maliyesini korumak temelinde, devlet gelirlerini artırarak, hazineye cidden hizmet edecek ve hatta eğitim ve bilim alanında, istendik düzeyde bir gelişme ve genişleme de sağlayacak olan Bayındırlık işlerinde araştırma ve geliştirme çalışmalarına girişmek zorunluluğu bir gerçektir. Bu durumun devletçe de kesinlikle bilindiğini düşünerek, bu konuda daha çok açıklama yapılmasına gerek görülmemiştir. Bu düşünceler dahi Osmanlı yönetiminin yol, demiryolu, nehir yollarının hazırlanması, limanların derinleştirilmesi, bataklıkların kurutulması gibi bir takım öncelikli çalışmalarının teknik planlamalar dâhilinde yapılmadığı gerçeğini gözler önüne sermektedir. (Engelhardt, 1999:468) Osmanlı 48

49 hükümetinin servet kaynaklarından istifade etme anlayışını ihmal etmiş olduğunu bu yetersizliklerinden anlamak mümkündür. Batılılar Osmanlı coğrafyasını tanımlarken Dört göle, bir yığın koy ve körfeze, üretimde bulunmaya ve pazarlamaya teşvik eden ve dört bir yanını çevreleyen altı denize sahip ifadelerini kullanmışlardır.(ubicini, 1977:332) Ancak bu varlıkların değerlendirilmeyişi sebebiyle Osmanlı devletini eleştirmişlerdir. Geniş ırmakların ve büyük nehirlerin akıntıları boyunca mahsulleri taşımak ve denizlere, limanlara ulaştırmak konusunda Osmanlı yönetiminin irade ve teknik bilgi yoksunluğuna vurgu yapmışlardır. Osmanlı ülkesi Kızılırmak ve Yeşilırmak nehirlerinin suladığı vadilere, Ege denizine akan Gediz, Bakırçay ve Menderes nehirleri gibi zengin su kaynaklarına sahip olmasına rağmen bu vadilerde tarımsal üretim neredeyse yok denecek kadar azdır. Bu coğrafya adeta toprağın zenginliği ile terk edilmişliği arasında bir zıtlığı gözler önüne sermektedir. İhmalkârlık ve teknik yetersizlik tarımsal gelişme ve verim için en uygun olanaklara sahip olan Osmanlı devletini kendi toprağının zenginliklerini kullanarak yararlanmak düşüncesinden uzaklaştırmıştır. Osmanlı yönetimi Tanzimat la birlikte bir ülkenin maddi refahı için ana unsurun kara ve deniz ulaşımlarının iyileştirilmesi olduğunu öğrenerek ve bu yönde düzenlemelere girişecektir. Tanzimat hükümeti milli zenginliğin eski kaynaklarını yeniden canlandırmak için tarımın kalkındırılması gerektiğini anlayacak ve bunu en acil zamanda uygulamaya koyma kararlılığını gösterecektir. Tanzimat reformlarının uygulanma politikası çerçevesinde Anadolu nun tarımsal faaliyet için elverişli bölümlerinde su kaynaklarının kontrolü ve tarım arazilerine verdiği zararların engellenmesi ve ülke ekonomisine rasyonel katkısının hesaplanabilmesi için kamu görevlilerinin insiyatif aldıkları gözlenmektedir. Kütahya vilayeti dahilinde yer alan Simav gölü ve Balat nehirlerinin keşif ve muayenesi için görevlendirilen Salih Efendi bu göl ve nehrin sed ve bendlerinin tamir edilmesi ve tarım arazilerine zarar veren taşkınlarının engellenmesi için gerekli olan masrafın kuruş tutarında olacağını hükümete bildirerek eğer kendisine bu konuda yetki verilirse bu işi çözebileceğini ve ileride devletin daha büyük bir harcamadan kurtulabileceğini bildirmiştir.(boa. KK. 710/005) Aynı şekilde Mihaliç(Karacabey) ovasının da Apolyont (Ulubat) gölü ve çevresindeki nehirlerin taşmaları neticesinde sular altında kaldığını ve büyük miktarda tarım ürününün ziyan olduğunu bölge halkı dilekçelerinde belirtmişlerdir. Salih efendinin bu bölge içinde bir rapor hazırlaması ve mühendislerle birlikte yerel fiyatlar çerçevesinde bir maliyet tablosu çıkarması ricasında bulunulmuştur. Bununla birlikte Osmanlıların nehirlerin ıslahı ve üzerlerinde taşımacılık faaliyetlerini gerçekleştirmek gayesiyle batının teknik bilgi ve teknolojik yeterliliklerinden faydalanma yolunda girişimler de bulunmasının bazı teknik sorunları bulunmaktadır. Özellikle Avrupa da inşa edilen nehir taşımacılığına elverişli vapurların Osmanlı coğrafyasının nehirlerinde iklim farklılığı, düzensiz akış rejimi ve yatak yapısı elverişsizliği gibi nedenlerle pek de amaca hizmet eden durumu söz konusu değildir. Ancak yine de Osmanlılar buharlı gemileri nehir taşımacılığında kullanmak noktasında reformist devlet adamları ve yöneticilerin gayretleriyle büyük bir çaba içerisinde bulunmaktadırlar.(ekinci, ) Batı teknik ve uygulamalarını Menderes nehri üzerinde uygulamak için şirket kurulması ve gemi işletilmesi hakkının bu şirkete verilmesi hususlarını içeren bir çalışma yapıldığını yapılan yazışmalardan görebilmek mümkündür. (BOA, Y.EE; 53,/15) Nehir ıslah çalışmalarında hükümetin almak istediği önlemler sadece tarımsal alanlara verilen zararları engellemek için değil aynı zamanda köprüler ve kamu yollarının tahrip olmasına da engel olmak içindi. Edirne vilayeti çevresinde bulunan Meriç, Tunca ve Arda 49

50 nehirlerinin Arda nehri üzerindeki Yeniköprü ve Şimendifer köprüsüne zarar vermesine engel olmak için Edirne valiliği fenni mühendislere konu ile ilgili rapor ve haritalar hazırlatmıştır. Bu rapor doğrultusunda Osmanlı hükümetini uyararak yardım isteğinde bulunmuşlardır. Bunun üzerine Osmanlı Hükümeti 11 Ekim 1891 tarihinde Sadrazam Ahmet Cevat Bey başkanlığında toplanarak kuruşluk meblağ Edirne valiliği bütçesine havale edilmiştir. (BOA. I. MMS. 125/5373) Osmanlı Devleti ülkenin ulaşım imkanlarını geliştirmek noktasında nehir ve dereler üzerinde köprüler kurma politikasını vilayet idarelerinin kendi olanakları ile çözememesi durumunda merkezi hazine bütçesinden karşılama yoluna gitmiştir. Mesela Çıldır valisinin göndermiş olduğu bir yazıda eyaletinin Livane kazasına bağlı Murgul nahiyesi dahilinde bulunan Nehri kebir üzerinde bulunan köprünün tamir masrafının kuruş tutarındaki meblağının devlet tarafından karşılandığı ancak köprü burçlarının yapımı için gerekli olan kuruş tutarındaki meblağın Kars ile Artvin livaları arasındaki köylülerden 40 ar pare tevzi edilerek köprünün tamamlanabilmesi için hükümetten izin istemiştir.(boa. I.MVL. 113/2692) Bu duruma Meclis-i Vala dan izin alınması sonrası müsaade verilmiştir. Osmanlı devleti 19. Yüzyılın teknolojik olanakları çerçevesinde nehir ve derelerinin tarım arazilerine vermiş olduğu zararları ortadan kaldırmak için önlemler alma girişimlerinde bulunmuştur. Bu duruma örnek olacak bir yazışma Bosna valiliği tarafından hükümete gönderilen bir yazıda görülmektedir. Tuna ve Sava nehirlerinin birbirlerine bağlandıkları mahalde miri araziye vermiş olduğu zararın önlenmesi için Abdi Paşa başkanlığında mühendislerden ve memurlardan oluşan bir heyet görevlendirilmiş ve bu görevliler bizzat araziyi gezerek alınması gereken önlemleri bir harita üzerinde rapora dönüştürmüşlerdir.(boa. I. DH. 350/23053) Anadolu da bulunan nehirlerin su taşıma kabiliyetlerinin tespiti, yatakları boyunca izledikleri güzergahın koşullarının öğrenilmesi ve bu nehirlerin hem ticari hem zirai açıdan değerlendirilmesi için bir çok uzman değişik bölgelerde görevlendirilmiştir. Bunlardan birisi Erkan-ı Harbiye kaymakamlarından Abdullah bey dir. Aydın ve İzmir taraflarında bulunan Menderes ve Gediz nehirlerinin keşif ve muayenesi için görevlendirilmiştir. Doğdukları bölgeden denize döküldükleri noktaya kadar keşfi için kendisine 5000 kuruş harcırah verilmiştir. Ancak Abdullah Bey bu meblağın keşif alanının genişliği ve bir aydan daha fazla zaman alacağı gerekçesiyle yetersiz olduğunu beyan etmiştir. Bunun üzerine görev yaptığı bölgeden alacağı mazbata çerçevesinde görevi bittikten sonra yaptığı harcamaları geri alabilmesine izin verilmiştir.(boa. I. MVL. 367/16097) Osmanlı devleti nehirlerle ilgili ıslah projeleri geliştirmek gayretleri içerisinde olmanın yanı sıra bazı nehirler üzerinde cereyan edecek ticari taşımacılık için bazı bölgelerde şirket kurdurmak suretiyle belki daha ilkel bir yöntem olacak ancak yine de girişimin özgünlüğü dolayısıyla dikkate alacağımız faaliyetlerde de bulunmuştur. Bunlardan birisi Başbakanlık Osmanlı Arşivinde bulunan kaydına göre Kelkit- Kızılırmak nehirlerini Bafra ya bağlayan bir hat üzerinde Kelek adı verilen şişirilmiş tulumlar üzerine bir çeşit sal inşa ederek nehrin akış yönü üzerinde bir taşımacılık gerçekleştirilmek istenmesi girişimidir(boa, DH. MKT;650/113). Bu girişim Osmanlıların nehir taşımacılığı ile ilgili bir takım projeler geliştirmekte olduğuna örnek olabilecektir. Nehirlerden ulaşım ve ticari amaçlı yararlanma hususunda devletin bazı planlamalar yapması elde edilecek maddi kazanımların devlet bütçesine sağlayacağı katkılardan dolayı bu dönemde hız kazanmıştır. Bu hususta Adana vilayeti vali muavini Ahmet beğ Seyhan ve Ceyhan nehirleri ile ilgili hükümete bir rapor hazırlamıştır. Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin 550 ve 400 kilometrelik uzunlukları ile yaklaşık 100 metrelik genişliklerinin seyr-ü sefain 50

51 için elverişli olduğunu bildiren bu rapor Adana, Kozan, Cebeli Bereket ve Maraş vilayetleri arsında vapurlarla külliyetli miktarda hububatın sahillere nakledilebileceğini göstermektedir. Ayrıca birkaç yıl içinde elde edilecek gelirlerin vapurların maliyetini karşılayacağına da vurgu yapmıştır. (BOA. Y. EE. 14/145) Bu düşüncenin Yaver-i Ekrem Şakir bey tarafından da desteklendiğini onun 1876 yılında yazmış olduğu layihadaki şu ifadesinden anlamaktayız. Memalik-i Mahrusenin servetçe arzu buyurulan terkibatı vesaiti nakliye nin izdiyadıyla münasib olduğu (BOA. Y. EE. 140/15) Tanzimat reformları ülkenin servet ve ticaretinin artırılması için nehir ve limanlarının seyr-ü sefaine uygun hale getirilmesini amaçlamaktadır. Ülkedeki birçok nehrin sadece ağızlarının kullanım için açıldığını, zamanla nehrin mecrasının değişmekte olduğu ve sularının yayıldığı görülmektedir. Eğer zamanında önlemler alınmazsa bu hususun ileride nehirlerin ağızlarının kumlarla dolmasına ve temizlenmeye muhtaç bir hale gelmesine yol açacağından bahsedilmektedir. (BOA, I. MMS, 39/1630).Bu durumun ticareti olumsuz etkileyeceğine vurgu yapılmış ve daha masraflı hale gelmeden çözüm üretilmesinin zaruri olduğu bir raporla Sultan a arz edilmiştir. Ayrıca bu raporda nehir ve limanları temizlemek için değişik vilayetlerden gelen tarak vapuru taleplerinin teknik yetersizlik nedeniyle karşılanmadığına vurgu yapılmıştır. Tersane-i Amire de yalnızca üç adet tarak vapuru bulunduğu ve bunların ikisinin Karadeniz limanlarını, birisinin ise Rodos limanını temizlemek üzere görevlendirilmiş olduğu bilgisi vilayetlerle paylaşılmıştır. Tersane-i Amire nin tarak vapuru ve çamur dubası satın alması yolunda Meclis-i Mahsusa nın karar alması ve bir Fransız şirketi ile şartname hazırlanarak görüşmelerde bulunulması Osmanlı Devleti nin nehir ıslah programına ne kadar ciddi yaklaştığının göstergesidir. Her ne kadar günümüzdeki yaklaşım akarsuları şekil ve akım rejimi açısından düzenlemek olsa da akarsu ve havza ekosistemleri düzen değil düzensizlik üzerine kuruludur. Taşkınlar da bu düzensizliğin sürdürülebilmesi için gerekli suyu ve enerjiyi sağlamaktadır. Bu nedenle akarsu mansaplarındaki akım rejimini değiştirecek projelerde, hiç olmazsa arada sırada kontrollüde olsa taşkınlara izin verilmelidir. Sonuç Osmanlı devleti modernleşmenin gereklerini yerine getirme noktasında Avrupa ülkelerinin tecrübelerinden yararlanmak isteğini açıkça sergilemektedir. Bununla birlikte henüz geleneksel üretim metotlarını değiştirme noktasında fazla bir çaba sunamayışını hem sanayi hamlelerinden uzak kalışa hem de bu hamleleri uygulama kabiliyeti ve iradesi taşıyan nitelikli personel bulunmayışına bağlamak yanlış olmayacaktır. Bununla birlikte Tanzimat döneminde Osmanlı bürokrasisi açısından reformların ana hedefi batının üstünlüğüne karşı batının kendi kazanımları yoluyla mücadele geliştirmek ve devlet ile toplumu bu eksen üzerinden modernleştirmektir. Batının teknik ve fenni uygulamalarını model almak suretiyle Osmanlı ülkesinin tarım, sanayi ve kent reformlarını gerçekleştirmek bu dönemin hakim anlayışının ana sorunudur. Devlet içinde bulunduğu şartların elverdiği ölçüde bir yeniden yapılanma modeli geliştirmeye çabalamakta, bunu da öncelikle eğitim, tarım ve zanaatçılıkta uygulamak isteğindedir. En azından yapılan düzenlemeler hamlelerin bu yönde olduğunu göstermektedir. Özellikle nehir ve göl gibi su kaynaklarının kullanımı noktasında Avrupa da gerçekleştirilen uygulamaların bir tarım ülkesi olan Osmanlı coğrafyasında tatbiki için devlet adamlarının hevesli girişimler göstermeleri-mustafa Reşit ve diğer Tanzimat 51

52 önderlerinin Fransız kent ve şehircilik modellerinin alınmasına ilişkin öngörüleri- bu anlayışın uygulama noktasında da sürdürüldüğünü göstermektedir. Tanzimat döneminde kurulan ihtisas meclislerinden olan Ziraat Meclisinin programında yol yapımı, nehirlerin ulaşıma açılması ve alt yapı yatırımlarının ele alınması konularının yer alması, Osmanlı yönetiminin bu konuda kararlılığını göstermesi açısından önemlidir. 52 BİBLİYOGRAFYA ARŞİV BELGELERİ: BOA, DH. MKT; Dosya No: 1650, Gömlek No: 113(27 Z 1306/24 Ağustos 1889) BOA, HR. TO; Dosya No:146, Gömlek No: 39, 24 Ocak 1855 BOA. HRT. Belge No:144, (30 Eylül 1848) BOA. KK. Defter No: 710, (02 N 1259/26 Eylül 1843) BOA, Y.EE; Dosya No: 53, Gömlek No:15, (09 Za 1310/ 14 Haziran 1893) BOA. Y. EE. Dosya No:14, Gömlek No: 145(13 Ş 1297/21 Temmuz 1880) BOA. Y. EE. Dosya No:140, Gömlek No: 15(I Teşrinievvel 1292/13 Ekim 1876) BOA, HAT. Dosya No: 437/22087(09 Ca1245/ 06 Kasım1829) BOA, İ.MMS, Dosya No:39, Gömlek No:1630, 25 B 1287/21 Ekim 1870 BOA. I. MMS. Dosya No: 125, Gömlek No: 5373, (7 R 1309/ 11 Ekim 1891) BOA. I. DH. Dosya No: 350, Gömlek No: 23053(21 Za 1272/ 23 Ağustos 1856) BOA. I.MVL. Dosya No: 113, Gömlek No: 2692, (14 S 1264/ 21 Ocak 1848) BOA. I. MVL. Dosya No: 358, Gömlek No: 15694( 5 S 1272/ 17 Ekim 1855) BOA. I. MVL. Dosya No:367, Gömlek No: 16097( 22 C 1272/ 5 Şubat 1856 BOA. I.MVL. Dosya No: 374, Gömlek No: 16420(27 Ca1273/4 Şubat 1857) DSİ Genel Müdürlüğü Faaliyet Raporu,Yıl: 2011 BASILI YAYINLAR: ABOU-EL-HAJ, Rıfa at Ali(2000). Modern Devletin Doğası.Çev. Oktay Özel- Canay Şahin, İstanbul: İmge Kitabevi BERMAN, Marshall(1994). Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor, Çev: Ümit Altuğ- Bülent Peker, İstanbul, İletişim Yayınları, I. Baskı ÇELİK, Bülent(2005). Gerçekleşmemiş Bir Yol Hikayesi: 19. Yüzyıl'ın Son Çeyreğinde Menderes Nehrinin Ulaşıma Açılması Projesi,Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tarih Araştırmaları Dergisi, XXVI,38, , ÇİMEN, Mesut(1995). Difüzyon Yöntemi ile Akarsu Yatağındaki Taşkınların Önlenmesi, Basılmamış YL. Tezi Süleyman Demirel Üniversitesi FBE, ÇULPAN, Cevdet(1975). Türk Taş Köprüleri, Ortaçağdan Osmanlı Devri Sonuna Kadar. Ankara: TTK Yayınları DİNÇER, Celal(1968). "Osmanlı Vezirlerinden Hasan Fehmi Paşa'nın Anadolu Bayındırlık İşlerine Dair Hazırladığı Layiha", Belgeler, c. V-VII, Sayı: 9-12, , s EKİNCİ, İlhan(2005). Osmanlı Devleti nde Bazı Nehir ve Göllerde Vapur İşletme Teşebbüsleri, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, Sayı:156 ENGELHARDT, P. E(1999). Tanzimat ve Türkiye, Çev: Ali Reşad, İstanbul: Kaknüs Yayınları,

53

İffet – bu kavram ne anlama geliyor ve nasıl korunacağı

İffet bekarettir, yani cinsel arzular üzerinde kontrol.Kelimenin ikinci bir anlamı vardır – ahlaki saflık.Hıristiyanlık, iffeti yalnızca evlilik öncesi cinsel ilişkilerden değil, hatta onunla ilgili düşüncelerden bile uzak durma olarak tanımlar, ancak daha geniş anlamda – ilişkilerde, hayata bakış açısında alçakgönüllülük . V. Dahl'ın sözlüğü şöyle diyor: “İffetli – sadece evlenmeden önce bekaretini korumakla kalmayıp, evlilik ilişkilerinde de iffetlidir, yani sadık kalır.”

Düğün sırasında, bir dua okuyan rahip şu sözleri söyler: “Rab, onlara iffet ve birçok çocuk ver.” Düşündürücü bir ifade ama şimdi bununla ilgili değil.

Günlük yaşamda iffet kelimesi nadiren kullanılır ve çoğunlukla bekaret ile eşanlamlı olarak kullanılır.

Bakire kızdır. Anatomik kanıtı kızlık zarının bütünlüğü olan cinsel ilişkiye girmeyen.

Kızlık zarı nedir?

Kızlık zarı veya kızlık zarı, — vajina boşluğunu girişinden ayıran bağ dokusu zarı. Kızlık zarını oluşturan doku, kılcal damarlar ve sinir uçları ile elastik lifler açısından zengindir. Bir veya daha fazla deliği vardır. Kızlık zarının türü, şekline ve boyutuna bağlıdır.

Kızlık zarının tam yeri, gerçek işlevleri ve daha da ilginçleri hakkında konuşalım.

Kızlık zarı türleri

  • Hilal.
  • Boru şeklinde.
  • Yuvarlanmış.
  • Dudak şeklinde.
  • Yuvarlak.

Kızlık zarının anlamı

Bu organın anlamı hakkında kesin bir görüş yoktur, sadece varsayımlar. En yaygın ve makul olanı koruyucu işlevdir. Hormonal arka plan oluşana kadar, kızlık zarı patojenik mikroflora için bir tür engeldir.

Rus biyolog Nobel Ödülü sahibi I. Mechnikov tarafından alışılmadık bir hipotez ortaya atıldı. Daha önce, insanlar neredeyse çocuklukta erken evlendi. Çocuğun penisi henüz yeterince gelişmemişti. Kızlık zarının varlığı vajinayı penis boyutuna göre ayarlayarak hazza katkıda bulunmuştur. Penis büyüdü ve kızlık zarı gerildi ve belirli bir zamanda kırıldı.

Deflorasyon süreci

Deflorasyon ile kızlık zarının bütünlüğünün ihlali kastedilmektedir. Bu genellikle ilk cinsel temas sırasında olur. Deflorasyon tam ve eksik olarak ikiye ayrılır. Kızlık zarı yırtıkları tek veya çoklu olabilir.

Çoğu durumda, bozulmaya kanama eşlik eder. Kan miktarı kızlık zarının yapısal özelliklerine bağlıdır. İnce ise, kanama güçlü değildir, ağrı biraz fark edilir. Kalın bir kızlık zarı ile kanama oldukça yoğun olabilir ve 2-3 gün sürebilir ve ağrı daha belirgindir. Ağrısız ve kansız deflorasyon vardır ve bu normun bir çeşididir.

Yirmi yaşından sonra kızlık zarının dokularında değişiklikler gözlenir, elastik liflerin sayısı azalır, dolayısıyla kızlık zarında bozulma bu yaşa daha fazla kan kaybı ve belirgin bir ağrı semptomu eşlik edebilir.

>

Kızlık zarının kendisinde, bozulmadan sonra koyu kırmızı veya kırmızı-mor renkli kanamalar görülür, travmatik bir ödem vardır. Tüm fenomenler genellikle 1-2 hafta içinde kaybolur.

Bu dönemde bir kadının genital organlarının hijyenine özellikle dikkat etmesi gerekir.

Nadir de olsa olur. Bozulma ile ilgili sorunlar varsa, en iyi çıkış yolu bir sağlık kurumuna başvurmaktır. Yardım birkaç dakika sürecektir, ancak bir erkeğin beceriksiz veya çok ısrarlı girişimleri kadının cinsel organlarının yaralanmasına neden olabilir.

Kızarıklık, bir kızın hayatında önemli bir dönüm noktasıdır. Bu, kadın olduğu, yeni, yetişkin bir hayata girdiği bir dönüm noktasıdır. Kızgınlık anı bir ömür boyu hatırlanır. Ve sadece bir kız için değil, aynı zamanda bir erkek defloratör için. Bu nedenle, her biri anlaşılabilir bir heyecandır: kız – bilinmeyenin korkusu nedeniyle, erkek – sorumluluk nedeniyle.

Ne yapmalı do

Deneyimli tavsiye

  • Kızın psikolojik durumu önemlidir ve seçtiği kişiden hassasiyet ve dikkat gerekir.
  • Ortam rahat olmalı, sinirlilik ve acele kabul edilemez.
  • Prelüd gereklidir. Kız yeterince heyecanlıysa her şey çok daha kolay olacak. Bu durumda, endorfinler kan dolaşımına girmeye başlar. Bu hormonlar sadece ruh halinizi yükseltmekle kalmaz, aynı zamanda bir miktar analjezik etkiye de sahiptir.
  • Bir kız ilk cinsel ilişki sırasında yeterince doğal kayganlığa sahip olmayabilir, bu nedenle tavsiye edilir. kayganlaştırıcı kullanın.
  • Florasyon sırtüstü pozisyonda gerçekleşmelidir. Kızın kalçalarının altına küçük bir yastık koymak iyi bir fikirdir.
  • Kondomlar doğum kontrolü için en iyi seçenektir.
  • Eğer işe yaramadıysa, üzülme. Birkaç gün sonra tekrar deneyebilirsiniz.
  • Bir kıza önemli bir olayı kutlamayı teklif etmesi, en azından bir kadeh şampanya ile bir erkek için büyük bir artı olacaktır. .

Bekarete Karşı Tutumlar

Farklı insanlar arasında ve farklı zamanlarda bekaret tutumu, bazen çarpıcı biçimde farklıydı. Birçok kültürde evlilik öncesi cinsel ilişkinin olmaması bir zorunluluk olarak görülüyordu. Bekareti korumak, onur ve manevi saflığı korumakla ilişkilendirildi.

Dünyanın birçok yüzü var ve gezegenin diğer yerlerinde iffete karşı tutum tam tersiydi. Örneğin, Polinezya'da. Orada, bazı milletlerden bekaret hoş karşılanmadı. Bir kızın ne kadar çok cinsel partneri olursa o kadar iyi olduğuna inanılıyordu. O rağbet görüyor ve talipler arasında rağbet görüyor ve bakire bakire çünkü kimsenin buna ihtiyacı yok.

Bazı durumlarda, bekaret mistik olarak kabul edildi. Antik Roma'da tanrıça Vesta kültü gelişti. Tarikatın rahibeleri toplumda yüksek bir konuma sahipti. Ana görevleri, tapınaktaki kutsal ateşi korumak ve tanrıçaya kurbanlar sunmaktı. Vestal Bakireleri evrensel saygı ve kişisel dokunulmazlıktan yararlandı. Cömert hediyeler verildi, yüksek maaşlar ödendi. Ancak sadece bakirelerin kutsal ateşi koruma hakkı vardı, bu nedenle hizmete girdiklerinde rahibeler saflık yemini ettiler. Bir yemini ihlal etmek son derece şiddetli bir şekilde cezalandırıldı – diri diri gömülerek.

Tüm dünya dinleri evlilik öncesi ve evlilik dışı ilişkileri kınar, ancak bir erkek ve bir kadının aile birliğini kutsar.

Nasıl olur? atalarımız iffetli davrandılar

Rusya'da bekaret tutumu bir kereden fazla değişti. Pagan zamanlarda, Rusya'da iffet kültü yaygın değildi. Ülkede yaşayan bazı halklar arasında, evlilik öncesi çocuklar bir kadının doğurganlığının bir göstergesi olarak bile kullanılıyordu.

10. yüzyılda her şey değişti. Kızın bakireliği sadece aile için değil, tüm aile için bir onur olmaya başladı. Evlilik öncesi ilişkiler nadirdi ve şiddetle kınandı. Bekaretin kaybı ahlaki bir düşüşle eş tutuldu. İffet sadece fiziksel bir durum olarak değil, ruhun saflığı olarak kabul edildi, gelecekteki çocukların sağlığının garantisi olarak hizmet etti.

Ayin kızlığını bozma

Orta Çağ'da, Fransa'da ve bir dizi Avrupa ülkesinde, feodal lordun gelini masumiyetinden mahrum bıraktığı bir düzen vardı. Bu düzen, daha doğrusu düzensizliğe “ilk gecenin hakkı” deniyordu. Tarihçiler, feodal lordun vasallarının sadece öfkeli değil, aynı zamanda mutlu ve mutlu olduklarını söylüyorlar. İşin özü şu ki, o yoğun zamanlarda kızlık bozmanın daha yüksek güçleri kızdırabileceğine dair bir görüş vardı.

Bazı zengin yaşlılar yılda onlarca kez bir iyilik yapmayı başardılar ve nedense daha yüksek güçler bu tür gerçekleri oldukça sakin bir şekilde ele aldı. Ve feodal bey yorulursa veya sağlığı yetmezse, onursal konumu oğluna veya başka bir akrabasına devrederdi.

İskandinavlar da zor zamanlar geçirdi. Ormanlarda yaşayan keşiş keşişlerin yardımına gelmesi iyi oldu. Gelini ormana götürdüler. Orada bir ateş yaktılar, tanrıya bir yaban domuzu kurban ettiler ve böyle romantik bir akşam yemeğinden sonra kutsal ilişkiye geçtiler.

Sonuç olumsuz ise, mağdurun reddedildiği kabul edildi. İki deneme daha kaldı. Olumlu bir sonuç getirmedilerse, kız tanrı tarafından reddedildi. Evlilik iptal edildi, damat başka bir eş arıyordu ve kız yalnızlığa mahkum edildi.

Papuaların damadın arkadaşları yardımcı oldu. İsteği üzerine potansiyel bir gelini çaldılar, onunla cinsel ilişkiye girdiler, sonra onu bir taş bıçakla masumiyetinden mahrum ettiler. Sonra onu eve getirdiler. Köyde yaşayan bütün erkekler yeni yapılmış bir kadınla cinsel ilişkiye girebilirdi. Dilek bitince düğün yaptılar.

Marquesas Adaları'nda, düğün şöleninin hemen öncesinde misafirler tarafından gelinle cinsel ilişkiye girilirdi. Kek yerine. Damat gelinin başını dizlerinin üzerine koydu ve konuklar sırayla kendilerine yardım ettiler.

Uzak Kuzey ve Sibirya bölgelerinde yaşayan küçük milletlerin uzun süredir yabancıları defloratör olarak davet etme geleneği vardı. Burada büyük bir hile vardı. Yerliler, bir bakirenin kanı yoluyla ataların bir erkeğe zarar verebileceğine inanıyorlardı. Konuk kendisinden beklentileri haklı çıkarmaya çalışırken, ev sahibi kurnazca gözlerini kıstı: Yani, buna ihtiyacın olduğunu söylüyorlar.

Bu tür barbarca yöntemler, medeniyetin hiç ayak basmadığı dünyanın belki de en ücra köşeleri dışında artık bulunmuyor.

Erkekler neden bakirelerden korkar?

Başak fobisi korkudur Bu yüzden özel bir terim bulmak zorunda oldukları için gerçekten korkuyorlar.

Onları neyin korkuttuğunu bulmaya değer.

  • Başarısızlık korkusu her gün böyle sorumluluk gerektiren bir görev değildir.
  • Kan korkusu genetik düzeyde bir insanın doğasında vardır. Eski çağlarda insanlar ruhun insanın kanında yaşadığına ve kan akıtılarak ortaya çıkabileceğine inanırlardı.
  • Başka birine zarar verme korkusu. Bu durumda Freud korkmayanları da korkutmuştur. Yetkili görüşüne göre adam, kızın acı için kendisinden “intikam alacağından” ve intikamın hadım edilmesiyle sonuçlanacağından korkuyor. Tüm bu korkular bilinçaltındadır, aklı başında bir insanın böyle bir şeyi düşünmesi zordur.

Artık erkeklerin neden diğer insanların omuzlarına ağır bir yük yüklediği veya daha ziyade, kendileri akciğer yollarını kullanırken diğer yabancı organlara.

Modern toplumda iffete yönelik tutumlar: Son birkaç on yılda, iffete yönelik tutumlar çok güçlü değişiklikler geçirdi.

İffetin modası neden geçti?

  • Doğum kontrolü yaşamda ikili bir rol oynamıştır. Bir yandan, istenmeyen gebeliklerden kaçınmak için çocukların doğumunu planlamayı mümkün kıldı. Öte yandan, ahlakın gerilemesine katkıda bulundu.
  • Cinsel devrimler, iffete yer olmayan belirli bir davranış klişesini dayattı.
  • < /ul>

    • Kamu bilincinde değişim. Erkekler bekaretini koruma konusunda daha sadık hale geldi. Eşlerin yaşı 30'a yaklaştı. Açık ilişkiler medyada geniş çapta destekleniyor.

    Girişimci genç bayanlar, para için ve bir kereden fazla kızlığını bozma teklifinde bulunur. Sonuçta, himenoplasti – kızlık zarının bütünlüğünü geri kazanma operasyonu – büyük bir ölçekte yapılır. Anatomik bakire diye bir şey vardı. Bu kız genital teması reddediyor, ancak oral ve anal gibi seks türlerinden kaçınmıyor. Bu durumda bekaret bekaret olarak adlandırılamaz.

    Evlilik öncesi ilişkilerin tehlikesi nedir

    • Cinsel eşin değişmesiyle vajinal mikrofloranın olağan bileşimi bozulur. bu da vücutta bir dengesizliğe ve bağışıklığın azalmasına neden olur. Cinsel yolla bulaşan çok sayıda enfeksiyonun tedavisi zordur ve kısırlığa neden olur. Frengi ve bel soğukluğu gibi canavarlar her zaman yeni kurbanlar ararlar.
    • İstenmeyen gebelik riski yüksektir. Çok çeşitli doğum kontrol yöntemlerine rağmen hiçbiri %100 garanti vermez.

    Modern dünyada iffet bir erdem olmaktan çıktı, modası geçti. Ancak moda değişme eğilimindedir, değil mi?

    Bekaret. Anlamsız ve acımasız.

TÜRKÇE-RUSÇA SÖZLÜK

0 оценок0% нашли этот документ полезным (0 голосов)
238 просмотров228 страниц

Авторское право

Доступные форматы

DOC, PDF, TXT или читайте онлайн в Scribd

Поделиться этим документом

Поделиться или встроить документ

Этот документ был вам полезен?

0 оценок0% нашли этот документ полезным (0 голосов)
238 просмотров228 страниц

1
A

aa! – выражает удивление.


abajur - абажур
abanmak – опираться, облокачиваться.
abartı – гипербола, преувеличение.
abartmak – преувеличивать.
abece – азбука.
abi – 1) старший брат; 2). обращение к старшему по возрасту
abide – памятник, монумент
abla – 1) старшая сестра, 2) обращение к девушке, женщине старшей по возрасту.
abluka – осада, блокада, iktisadi ~ экономическая блокада.
abone – абонент, подписчик
acaba – (в вопросительных предложениях выражает удивление, сомнение, нерешительность) интересно;
разве; неужели; ли; а; ~ kim geldi? интересно, кто пришел?
acayip(bi) – 1. удивительный, странный, ~ bir hava странная погода 2. удивительно,странно
acele – 1. спешка, поспешность, торопливость; 2. срочный, спешный; ~ telefon konuşması срочный
телефонный разговор.
acemi – 1. неопытный, новобранец, 2.новичок
acente - 1)агентство, vapur ~si; 2)агент, sigorta ~si страховой агент.
acı I 1. 1) горький, 2) перен. пронзительный, пронизывающий; 2. в разн. знач. горечь
acı II 1) боль, dış ~ sı зубная боль; 2) страдание; 3) горе.
acıbadem – 1. горький миндаль; 2. арго хитрый, пронырливый.
acıklı - 1)печальный, горестный, скорбный; 2) досадный; 3)носящий траур, в трауре.
acılı – печальный, скорбный, горестный, грустный, ~ gözler печальные глаза.
acıkmak – проголодаться, acıktınız mı? вы проголодались?, karnım acıktı я проголодался.
acıma – жалость, сострадание, ~ duygusu чувство жалости.
acımak – 1)болеть (например, о руке, голове);2) жалеть, сочувствовать, сожалеть;3)прогоркнуть
acil – срочный, спешный, экстренный, acil çıkış – запасный выход
aciz (aczi) – 1) бессилие, немощность, слабость, вялость, 2)неплатёжеспособность

2
aç – 1) голодный, ~ kalmak голодать, 2) в разн. знач. жадный
açı - угол
açık(ğı) – 1. 1) открытый, ~ pencere открытое окно,2)просторный, широкий, ~meydan широкая площадь,3)
непокрытый; 4) ясный, ~ hava ясная погода,5) светлый (о цвете) ~ mavi светло-голубой, 6) вакантный; 7)
включенный 2. откровенно, прямо ~ konuşmak говорить откровенно, прямо.
açıkça – прямо, откровенно.
açıkgöz – 1. ловкий. расторопный, хитрый 2. ловкач, пройдоха, плут.
açıklama – 1) разъяснение, пояснение; 2) заявление, сообщение;3) дикторский текст к фильму.
açıklamak – разъяснять, объяснять
açıklık (ğı) – 1. простор, 2) открытое место, лужайка 3) астр. азимут 4)отверстие, 5)промежуток, интервал
6) светлый оттенок (тон) 7)ясная (безоблачная) погода 8)ясность, четкость 9) откровенность, прямота 10)
оголенность, обнаженность, неприкрытость
açılış - открытие
açılmak 1)открываться (напр. о магазинах, зрелищных мероприятиях) 2) вести, выходить, (напр., о дверях,
окнах) kapı balkona açılır дверь выходит на балкон.
açıortay биссектриса
açlık(ğı) голод, ~grevi голодовка
açmak 1) открывать 2) включать, radyoyu aç включи радио 3) доверять (напр., тайну) 4)рыть 5) сверлить
açmaz 1. замкнутый, скрытный 2. 1) трудное положение, 2) махинация, плутовство.
ad 1) имя, adınız ne(dir)? как вас зовут? как ваше имя? ad koymak давать имя, называть 2. наименование,
название, 3. репутация, слава
ada остров
adale мышца, мускул
adalet 1) справедливость, 2) юстиция, правосудие
adam 1)человек, devlet ~ı государственный деятель, iş ~ları деловые люди, бизнесмены, 2) мужчина
aday - кандидат
adçekmek - тянуть жребий
adet 1) число, количество 2) штука
âdet 1) обычай, ~olduğu gibi как водится, 2) привычка, 3) менструация.
âdeta прямо, прямо-таки, просто
adım шаг
3
adi 1) простой, обычный, заурядный 2) низменный, вульгарный
âdil справедливый
adli судебный, юридический
adliye юстиция
af(ffı) 1) прощение, извинение, affınızı dilerim прошу извинения (прощения)2)помилование, амнистия
afaroz отлучение (от церкви)
afet 1. катастрофа, бедствие 2. красавица
affetmek 1)извинять, прощать, affedersiniz извините, простите, 2) миловать, амнистировать.
afiş афиша, объявление
afiyet здоровье, ~olsun! на здоровье! приятного аппетита
afyon опиум
ağ сеть, сетка
ağa господин
ağabey старший брат
ağaç(cı) 1. дерево, elma ~ı яблоня, 2. деревянный
ağaçkakan дятел
ağır 1. 1) тяжёлый, ~bir yük тяжёлая ноша, груз; 2) трудный, ~bir iş трудная (тяжёлая) работа,
3)медленный, 2. 1) тяжело, 2) медленно, неторопливо; ~ ~ медленно, потихоньку, важно.
ağırlık 1) тяжесть, 2) серьёзность
ağız(ğzı) 1) рот, 2) острие, лезвие, 3) устье, 4) говор, диалект, наречие.
ağızbirliği единодушие, согласованность, сговор, ~ etmek договориться, сговориться
ağızlık 1) мундштук, 2) намордник.
ağlamak плакать
ağrı боль; baş ~sı головная боль
ağrılı 1) болезненный, причиняющий боль (страдания), больной, ~ dişi больной зуб; 2) печальный,
скорбный, страдающий.
ağrımak болеть
ağrısız 1) безболезненный, 2) не знающий печали (забот), неунывающий, ◊ ~baş беззаботный человек.
ağtabaka ретина, сетчатая оболочка, сетчатка.
ağustos август.
ah (выражает сожаление, раздражение, тоску, радость) ах!, ох!, ой!; ahlar çekmek охать, вздыхать.
4
ahali жители, население.
ahlâk мораль, нравственность.
ahlâklı нравственный, благовоспитанный.
ahlâksız безнравственный, аморальный; непристойный.
ahşap(bı) деревянный; ~ ev деревянный дом.
ahtapot(tu) 1) спрут, осьминог; 2) полип, опухоль; 3) приживальщик, нахлебник.
ahu дикая коза; антилопа.
ahududu(nu) малина,
aile семья, семейство; ~ durumu семейное положение; ~ sahibi семейный человек.
ait 1) касающийся, относящийся; size ~ bir mesele вопрос, касающийся вас; 2) принадлежащий; ona ~
toprak принадлежащая ему земля; olmak а) касаться, относиться; b) принадлежать.
ajans агентство.
ajurlu ажурный; ~ çorap ажурные чулки.
ak белый (чаще в переносном значении).
akademi академия.
akarsu 1) река, речка, ручей, арык. 2) нитка алмазов или жемчуга.
akaryakıt жидкое топливо, горючее.
akasya акация.
akbaba 1) седовласый старец, глубокий старик; 2) чёрный гриф, бородач.
akciğer лёгкое; ~zarı плевра; ~zarı kovuğu плевральная полость.
akdetmek заключать (напр., мир, договор).
akıcı 1) текучий, жидкий; 2) плавный, гладкий; 3) ровный (о почерке); 4) лёгкий (напр., походка).
akıl(klı) 1) ум, разум, рассудок; 2) память.
akılcılık рационализм.
akıllı умный.
akılsız неумный, глупый.
akım 1) течение, поток; 2) elektrik ~ электрический ток; doğru ~ постоянный ток.
akın 1) приток, наплыв, поток; 2) налёт, нападение, набег.
akıntı течение, поток.
akışkan текучий.
akide 1) вера, вероучение; 2) доктрина; принцип; 3) пустословие, болтовня.
5
akis(ksi) 1) отклик, эхо; 2) отражение; 3) обратное; ~ini iddia ediyor он утверждает обратное (тому, что
говорилось).
akit(kdi) 1) заключение; 2) акт, договор, соглашение, контракт; 3) союз, брак.
akkan лимфа; ~ dolaşımı циркуляция лимфы; düğümü лимфатический узел.
aklamak 1) делать белым, отбеливать; 2) оправдывать, реабилитировать; прощать.
aklanmak 1) становиться белым; 2) перен. выходить чистым; 3)быть реабилитированным.
akmak 1) течь, протекать; литься; 2) сыпаться, высылаться.
akort(du) муз. 1) аккорд,- 2) настройка (инструмента).
akraba родственник, родственники.
akrep скорпион,
aksak 1) хромой, прихрамывающий; 2) плохо идущий; отстающий.
aksamak прям, и перен. хромать.
aksan 1) акцент; 2) ударение.
aksırmak чихать.
aksi 1) обратный, противоположный; ~ takdirde в противном случае, иначе; ~nе наоборот; 2)упрямый.
akşam 1. вечер; 2) вечером.
aktarma 1) пересадка, (пассажиров); 2)перегрузка (товаров).
aktüalite 1) актуальность, злободневность;2) текущие события; 3) кинохроника.
akustik(ği) акустика.
akyuvar лейкоцит.
al алый; ~ bayrak алый флаг (стяг).
alabalık разновидность форели.
alabildiğine насколько можно, как только можно, вовсю.
alaca пёстрый (о цвете, ткани).
alacak(ğı) долг, (который следует получить с кого-л.); sizden ~ım var мне причитается с вас, вы мне
должны.
alacakaranlık(ğı) сумерки.
alacaklı заимодавец.
alan 1) площадь, площадка; hava ~ аэродром; 2)отрасль, область, поприще, арена; spor ~ında в области
спорта; diploması ~ında на дипломатическом поприще; her ~da во всех областях.
alaşım сплав.
6
alay I 1) шествие, процессия; 2) толпа; bir ~ много; толпами, массами; 3) воен. полк.
alay II насмешка, издёвка; ~ etmek (ile) насмехаться, издеваться; ~а almak поднять на смех. alaycı
насмешник.
albeni привлекательность, обаяние, очарование, прелесть.
albüm альбом.
alçak 1)в разн. знач. низкий; ~ iskemle низкая скамейка; ~ ses низкий голос, бас; 2) низкий,
подлый.
alçaklık 1) низкое положение; 2) низость, подлость.
alçı гипс; ~уа almak наложить в гипс; положить в гипс.
aldatıcı 1. обманщик, лжец; 2. ложный.
aldatmak обманывать; водить в заблуждение.
âlem 1) мир, вселённая; 2) мир, круги; spor ~i спортивный мир, спортивные круги; 3)люди, посторонние.
alet орудие, инструмент.
alev прям, и перен. пламя.
alevlenmek прям, и перен. воспламеняться.
alfabe азбука, алфавит; ~ sırasıyla в алфавитном порядке.
algı восприятие, перцепция.
algılamak воспринимать, познавать.
alıcı 1) покупатель; клиент; 2) приёмник; televizyon ~sı телевизионный приёмник.
alık 1. глупый, придурковатый; 2. глупо, ошалело.
alım 1) взятие; 2) покупка, закупка.
alımlı привлекательный, симпатичный, приятный.
alın(lnı) лоб.
alındı расписка, квитанция.
alıngan 1) впечатлительный, слишком чувствительный, быстро и бурно реагирующий; 2)
мнительный; обидчивый
alışkan привычный; приученный.
alışmak привыкать, свыкаться, приучаться.
alışveriş купля-продажа, торговля.
alkış аплодисменты, овация.
alkollü алкогольный.
7
alkolsüz безалкогольный; ~ içki безалкогольный напиток.
Allah аллах, бог; ~ ~ ! боже мой!, бог ты мой!;  ~ bilir бог его знает, неизвестно; ~ senden razı olsun спасибо
тебе; ~а ısmarladık до свидания; ~а şükür слава богу.
almak 1) брать; 2) получать; 3) покупать.
almanak 1) альманах (сборник); 2) календарь (содержащий астрономические, метеорологические и другие
сведения).
alo алло!; ~ ... ~ ... neresi orası? алло ... алло ... откуда говорят?
alt 1. низ, нижняя часть; 2. нижний; ~ kat нижний этаж; 3) под; внизу; yer ~ında под землёй, altderi дерма,
кожа.
altgeçit подземный переход
altı шесть.
altıgen шестиугольник; düzgün ~ правильный шестиугольник.
altın 1. золото; 2. золотой.
altıncı шестой.
altışar по шести; ~ lira по шести лир.
altmış шестьдесят.
altmışıncı шестидесятый.
alyuvar эритроцит, ama но, однако.
amaç(cı) в разн. знач. мишень, цель.
aman ох!, о боже мой!; помилуй!
amansız беспощадный,
amatör 1. любитель; 2. любительский,
ambalaj упаковка; ~ etmek упаковывать.
ambar 1) склад, хранилище.
ambargo эмбарго.
ambulans скорая помощь
amca 1) дядя, (со стороны отца); ~ kızı двоюродная сестра (со стороны отца); ~ oğlu двоюродный брат (со
стороны отца); 2) дядя (почитательное обращение к старшим).
ameliyat операция.
аmir начальник.
amortısman 1) амортизация; 2) постепенная выплата долга; 3) выкуп облигаций.
8
ampul 1) лампочка (электрическая); 2) ампула.
an миг, момент, мгновение.
ana 1. мать; ~ dili родной язык; ~ baba родители; 2. главный, основной; ~ cadde основная (главная)
магистраль
anahtar ключ.
analık 1) материнство; материнское чувство; 2) матушка; 3) мачеха.
anayasa конституция.
anayurt(du) редина, отечество.
anemi анемия, малокровие
anestezi анестезия, наркоз; yerli ~ местный наркоз
angarya принудительные работы.
anıt памятник, монумент.
anjin ангина
anlam смысл, значение.
anlamak 1) понимать; 2) разбираться; анализировать
anlamdaş синоним.
anlamlı 1) имеющий какое-л. значение; 2) многозначительный; знаменательный;
anlamsız бессмысленный, абсурдный.
anlaşma соглашение.
anlaşmak объясняться; договариваться.
anlatmak объяснять; рассказывать; anlatabildim mi? понятно?
anlayış понимание, сообразительность karşılıklı ~ взаимопонимание.
anlayışlı понятливый, сообразительный.
anmak упоминать; вспоминать, отмечать.
anne мать, мама.
anomali аномалия, отклонение от нормы.
anonim анонимный.
anormal анормальный, ненормальный.
ansızın внезапно, вдруг.
ansiklopedi энциклопедия.
ant(dı) клятва.
9
antarktik антарктический.
antika 1. редкая вещь, редкость; 2. 1) антикварный; 2) странный, чудной.
antikor антитело.
antipati антипатия.
antiseptik антисептический.
antlaşma договор.
antrenman тренировка.
antrenör тренер,
anus анальное (заднепроходное) отверстие.
apandisit аппендицит.
apartman дом (многоквартирный)
apse абсцесс, нарыв, гнойник.
aptal идиот, дурак.
ага 1. 1) расстояние, промежуток (во времен. пространстве); 2) отношение (между людьми ~lаrı açıktır они в
ссоре; 2. onlar ~sında cpеди них.
araba повозка, телега; экипаж; автомашина автомобиль.
arabacı извозчик, кучер.
aracı посредник.
aracılık(ğı) посредничество.
araç(cı) средство.
araçsız 1. непосредственный, прямой непосредственно, прямо.
aralık(ğı) I 1. 1) промежуток, пространство, промежуток времени, время; 2. приоткрытый.
Aralık(ğı) II декабрь.
aralıksız беспрерывный, безостановочный
aramak искать.
araştırma исследование.
araştırmak 1) обыскивать; 2) исследовать, изучать.
araz симптом, признак.
arazi земля, территория.
argo арго, жаргон, сленг.
arı пчела.
10
arıza поломка, неисправность; авария.
arife канун; bayram ~sinde накануне праздника
aristokrasi аристократия.
aritmetik 1., арифметика; арифметический.
ark I оросительный канал.
ark II 1) арка, свод; 2) Эл. электрическая дуга.
arka 1. 1) спина; спинка; 2) задняя, обортная сторона; 3) продолжение; ~sı var продолжение следует; 2.:
~sında за чём-л., позади чего-л. evin ~sında bahçe var за домом есть сад задний, находящийся за чем-л.
arkadaş товарищ; mesai ~ı соратник, колл
arkadaşlık дружба, дружные отношения
arktik арктичеcкий.
armağan дар, подарок; премия.
armatör судовладелец.
armut(du) rpyшa,
arpa ячмень.
arsa земельный участок (под постройку).
arsen(ik) мышьяк
arsız бессовестный, нaхaльный, навязчивый.
artı 1. плюс; 2. 1) положительный, позитивный; 2) прибавочный
artık(gi) I 1.остающийся, лишний; 2. oстаток, излишек
artik II уже, нaконeц
artım увеличение, рост.
artırma аукцион.
artırmak увеличивать, повышать
artmak увеличиваться, повышаться
arya ария.
arzetmek 1) представлять; 2) докладывать, сообщать
arzu желание, охота.
asalak паразит
asansör лифт
asayiş 1) порядок, спокойствие; 2) безопасность
11
asbest(ti) асбест
asfalt 1. асфальт; 2. асфальтовый.
asgarîминимальный
asıl(slı) 1. 1) оригинал, подлинник; 2) основа, сущность; ~ında В своей ocновe (сущности); 2.подлинный,
истинный; 3. именно, как раз.
asılmak 1) быть повешенным; 2) виснуть.
asilstz беспочвенный, необоснованный.
asır(srı) век.
asi 1. непокорный, мятежный, бунтарский; 2.бунтовщик, мятежник; повстанец.
asil 1) знатный; аристократический; 2) благородный
asistan ассистент.
asit Кислота.
asker воин, солдат
askı 1) вешалка; 2) подтяжки
asla ни за что, никогда, никоим образом
aslan 1) лев; 2) перен. Мужественный, храбрый человек
asma висячий; ~ koprü висячий мост
asmak вешать.
aspirator 1) пылесос; 2) всасыватель.
astar подкладка
astragan каракуль
aş еда, пища.
aşagı 1. низ; ~da внизу; 2 низкий, нижний; ~ kat нижний этаж; ~ fiyat низкая цена 3. вниз;  ~yukarı около,
приблизительно.
aşağılamak 1) понижаться, снижаться, опускаться, падать (о цене, качестве и т.д.); 2) унижаться, опускаться
aşağılık(ğı) 1. 1) низкое качество; 2) низость; подлость; 3) унижение; 2. простой, грубый.
aşama чин, ранг, звание; сан, класс, ступень, степень
aşçı повар.
aşı прививка; вакцина.
âşık влюбленный; ~olmak быть влюбленным
aşılamak прям. и перен. прививать
12
aşınmak изнашиваться, протираться, рваться; 2) делать слабым, слабеть; 3) разъедаться, разрушаться
aşırı 1. чрезмерно, очень; 2. чрезмерный, крайний
aşırılık(ğı) 1) чрезмерность, крайность, излишество, излишек; 2) крайняя степень
aşk любовь
aşmak преодолевать, переваливать, превышать
at 1) лошадь; 2) конь
ata 1) oтeц; 2) дед, дедушка.
atak атака.
atamak назначать кого (на должность и т.н.)
atardamar 1) артерия; 2) магистраль, магистральная улица
atasözleri пословицы, поговорки.
ataşe атташе.
atelye 1) мастерская, ателье; 2) цex.
ateş 1) огонь; ~ etmek стрелять, вести огонь; 2) прям. и перен. Жар, пыл; ~i var у него есть
температура;  ~ pahasına по бешенной цене; ~le oynamak играть с огнем. ateşböceği светляк обыкновенный
ateşkes прекращение огня
ateşlemek 1) зажигать; sobay ~ затопить печь; 2) совершать поджог; 3) стрелять, вести огонь
ateşli 1) огненный; огневой; горящий; 2) имеющий жар; температуру 3) перен. Горячий; пламенный, пылкий, 4)
перен. Возбужденный, взволнованный.
atılgan 1)смелый, отважный, бесстрашный; 2) напористый, предприимчивый, ловкий; 3)дерзкий
atılmak 1) быть брошенным; 2) бросаться, устремляться
atış стрельба.
atik 1. ловкий, проворный, расторопный; 2) ловко, проворно, быстро
atlama прям. и перен. Прыжок, скачок
atlamak прыгать, перепрыгивать.
atlet атлет.
atlı всадник; кавалерист.
atlıkarınca Kapyсель.
atma метание c.; disk ~ метание диска.
atmaca ястреб.
atmak 1) бросать, метать; 2) стучать, биться (напр. о пульсе, сердце); 3) стрелять.
13
av oxoтa; рыбалка.
aval 1) поручительство в платеже по векселю, аваль; 2) поручитель.
avanak дурень, простофиля, простак; остолоп.
avans аванс.
avare1. праздношатающийся, шалопай, бездельник; 2. порывистый (о ветре).
avarya авария.
avcı охотник
avize люстра.
avlamak охотиться; balık ~ ловить рыбу
avlu двор
avuç 1)ладонь; 2) горсть, пригоршня
avukat адвокат
avunçутешение
avundurmak утешать
ay 1) луна; 2) Mecяц; bugün ayın kaçı? Какое сегодня число?; hangi aydayız? Какой сейчас месяц?;
şubat ayındayız сейчас февраль.
ayak(ğı) 1) Hoгa; 2) ножка (нaпp. стола); 3) ступень, ступенька.
ayakkabı обувь.
ayar 1) проба (на благородных металлах); 2) точность, верность.
ayarlamak выверять, регулировать.
ayaz мoрoз.
aybaşı месячный, менструация.
ayçiçeği подсолнечник.
aydın 1. светлый; ясный; 2. интеллигент.
aydınlatma освещение
aydınlatmak 1) освещать, делать светлым; 2) освещать, разъяснять
aydınlık(ğı) 1. светлое, освещенной место; 2. светлый
ayı медведь
ayıp(bı) 1. стыд, срам; 2. постыдный, позорный
ayıplamak стыдить, корить; осуждать, порицать

14
ayırmak 1) отделять, разъединять, разлучать; 2) различать, видеть разницу; 3) занимать, держать,
выделять (напр. место, билет); bu sandalyeyi size ayırdı он занял этот стул для вас
aykırı 1. противоречащий, идущий вразрез; 2. вопреки, наперекор, вразрез
aylık(ğı) 1. жалование, плата (за месяц); 2. месячный ~ dergi ежемесячный журнал; üç~ трехмесячный
ребенок
ayna зеркало
aynen в точности, точь-в-точь, буквально
aynı тот же самый, точно такой же; идентичный; ~ zamanda одновременно
ayrı отдельный, особый, другой; ~ ~ отдельно, особо, врозь
ayrıca 1) отдельно, врозь; 2) кроме того
ayrılık 1) отделение, разделение; 2) расставание, разлука; 3) разногласие, расхождение
ayrılmak 1) расставаться; уезжать, уходить; 2) расходиться (o супругах)
ayrıntı подробность
ayrışmak 1 ) разлагаться на составные части; 2) расходиться
az 1. малый, незначительный, небольшой; 2. мало, немного; biraz немного
azalmak уменьшаться, сокращаться
azaltılma уменьшение, сокращение
azaltmak уменьшать, сокращать
azami максимальный; ~ sürat максимальная скорость
azap(bı) мука, страдание
azar оскорбление, обида
azgın 1) разъяренный; бешенный, свирепый; 2) непослушный, непоседливый, шкодливый; 3) с
незаживающими ранами
azınlık меньшинство
azim(zmi) твердое намерение, решимость
aziz 1) дорогой; ~ dostum мой дорогой друг; ~im дорогой мой; 2) уважаемый

15
B

Baba отец, папа


Babaanne бабушка (по отцу)
Babacan добродушный, приятный, симпатичный
Babalık(ğı) отцовство
Babayiğit(ği) богатырь, молодец
Baca труба (дымовая)
Bacak(ğı) нога
Bacanak(ğı) свояк
Bacı 1)сестра; 2) (обращение) тетушка, тетка
Badana побелка
Badanacı маляр
Badanalamak белить
Badem миндаль
Bademcik(ğı) миндалевидная железа
Bagaj багаж; el ~i ручной багаж, ручная кладь
Bağ I 1) виноградник; 2) сад.
Bağ II 1) связка; 2) шнурки.
Bağbozumu 1) сбор винограда; 2) время сбора винограда
Bağcı виноградарь
Bağımlı зависимый
Bağımsız независимый
Bağımsızlık(ğı) независимость, самостоятельность
Bağıntı 1) отношения; 2) Связь, отношение; 3) пропорция
Bağırmak кричать, орать
Bağırsak(ğı) кишка; kalın ~ толстая кишка
Bağış 1) Дар, подношение; пожертвование; 2) прощение, помилование
Bağışıklık(ğı) 1) иммунитет, 2) броня; льгота, привилегия

16
Bağışlamak 1) прощать, миловать; 2) дарить, жертвовать.
Bağlaç 1) скрепка; 2) союз; 3) тире, дефис
Bağlam связка, вязанка, пучок; букет
Bağlama соединение; скрепление
Bağlamak завязывать; завязывать узлом; привязывать; связывать
Bağlanmak 1) быть связанным; 2) перен. Привязываться
Bağlantı связь
Bağlı 1) привязанный; связанный; 2) зависящий, зависимый
Bahane предлог, повод; ~siyle под предлогом
Bahar весна
Baharat специя
Bahçe сад; nebatat ~si ботанический сад; sebze ~si огород; gül ~si розовая плантация
Bahçıvan садовник
Bahşiş чаевые, подачка
Baht(tı) судьба, доля
Bahtiyar счастливый
Bakan министр
Bakanlık(ğı) министерство
Bakıcı смотрящий, наблюдающий
Bakım 1) уход, присмотр, надзор; 2) взгляд, точка зрения
Bakır 1. медь; 2. медный
Bakış Взгляд
Bakışmak смотреть друг на друга, переглядываться
Bakire дева, девственница
Bakiye остаток
Bakkal бакалейщик
Bakkaliye 1) бакалейные товары; 2) бакалейный магазин
Bakla бобы
Baklava баклава (род турецкого пирога с орехами - сладость).
Bakmak 1) смотреть, глядеть; 2) выходить (напр. об окнах); bu oda sokağa bakıyor эта комната выходит
на улицу; 3) заботиться о ком-л., ухаживать
17
Bal мёд
Balad баллада
Balçık глина
Baldır голень
Baldız свояченица
Balgam мокрота; слизь
Balık(ğı) рыба
Balıkçı рыболов, рыбак; торговец рыбой
Balina кит
Balmumu воск
balo бал
balon аэростат; воздушный шар.
balozu нектар.
balta топор.
balyoz кувалда.
bambaşka 1. совсем другой, совершенно другой; 2. совсем по-другому, совсем иначе.
band плёнка, лента (для магнитофона);
bandıra штандарт; флаг.
bandrol этикетка.
bando оркестр,
banka банк.
banker банкир.
banket сиденье (напр, в трамвае, в автобусе).
banliyö пригород.
bant лента, скотч
banyo ванна; купанье.
:
baraj плотина.
baraka барак.
bardak(ğı) стакан.
barış мир; примирение.
barışmak мниться, примириться.
18
barışsever миролюбивый,
bari хоть, хотя бы.
barikat баррикада.
bariz ясный, явный, очевидный.
baro коллегия адвокатов.
barut порох.
basamak(ğı) ступенька, подножка.
basık сдавленный, сплюснутый.
basılı напечатанный, печатный.
basımevi типография.
basın пресса, печать.
basınç(cı) давление.
basit простой.
baskı 1) давление, нажим; 2) тираж,
baskın 1. превосходящий, доминирующий; 2. 1) нападение ; su ~ı наводнение ; 2) обыск.
baskül весы для тяжёлых грузов.
basma ситец.
basmak 1) ступать; 2) печатать; 3) наступить, нагрянуть; 4) жать, нажимать.
basur геморрой.
baş 1. 1) голова; глава; 2) начало; 2. главный; старший
başak колос.
başarı успех, удача.
başarılı успешный, удачный, преуспевающий.
başarısız безуспешный, неудачный. başarmak успешно выполнять, справляться.
başbakan премьер-министр.
başka 1. другой; 2. кроме, помимо; sizden ~ кроме вас.
başkan председатель; глава; президент.
başkanlık(ğı) председательство.
başkent столица, главный город.
başkomutan главнокомандующий.
başkonsolos генеральный консул
19
başlamak 1) начинать, приступать; 2) начинаться.
başlangıç начало.
başlıca главный, основной.
başlık(ğı) заголовок, заглавие.
başşehir(hri) столица, главный город.
batak топь, трясина, болото.
bataklı болотистый.
bataklık(ğı) болото.
batarya батарея.
batı запад.
batmak 1) тонуть; 2) садиться, заходить (о солнце).
battaniye одеяло (тканьёвое, шерстяное).
bavul чемодан.
bay господин.
bayan госложа; дама.
bayat 1) чёрствый; несвежий; с душком. 2) старый.
bayılmak 1) лишаться чувств, падать в обморок; 2) обожать кого-что-л., очень нравиться.
baykuş сова.
bayrak(ğı) 1) флаг; знамя; 2) эстафета.
bayram праздник.
baytar ветеринарный врач, ветеринар.
baz база, основа.
bazan, bazen иногда, порою.
bazı некоторые, иные; иногда, порою; ~ ~ иногда, порою, временами.
bebek грудной ребёнок, младенец.
beceri 1) способность, ловкость, умение; 2) успех, удача.
becerikli умелый, ловкий, искусный.
becermek выполнять, справляться.
bedava бесплатный.
bedbin пессимист.
bedel стоимость; цена.
20
beden тало, туловище.
beğeni вкус.
beğenmek одобрять, нравиться.
bej беж, бежевый.
bekar холостой, неженатый.
bekâret(ti) девственность.
bekârlık(ğı) холостая жизнь.
bekçi стброж; страж.
bekleme ожидание.
beklemek 1) ждать; 2) сторожить, караулить,
belâ несчастье, беда; горе.
belediye муниципалитет.
belge документ.
belgesel документальный.
belirli определённый.
belirmek 1) показываться; 2) становиться
belirsiz неопределённый; неясный; неизвестный.
belirti признак, симптом.
belkemiği позвоночный столб, позвоночник.
belki мoжет быть, возможно.
bellek память.
belli очевидный, ясный, известный.
belsoğdcluğu гонорея.
bembeyaz совершенно белый.
ben I я.
ben II рoдинка.
bencil эгоист.
benimsemek 1) усваивать; 2) присваивать.
benzemek походить, быть похожим.
benzer похожий; подобный; аналогичный.
benzetmek 1) делать похожим; 2) путать, принимать за другого; sizi bir başkasına benzettim я принял вас за
21
другого.
benzin бензин.
beraber вместе, сообща.
beraberlik(ğ) ничья; maç ~le sona erdi матч закончился вничью.
beraet(ti) оправдание.
berbat скверный, дрянной, паршивый,
berber парикмахер.
bere берет.
bereket - изобилие
bereketli – изобильный; благодатный
beri – 1. эта (ближайшая) сторона; 2. лежащий сторону, ближе; ırmağın ~ yakası этот (ближний) берег реки;
3. (исходный пункт во времени) от, с; dünden ~ cо вчерашнего дня.
berrak – прозрачный, чистый; ~ su прозрачная вода.
besbelli – 1. совершенно ясный, очевидный; 2. совершенно ясно, очевидно.
besin - питание, пища
beslemek – 1) кормить, вскармливать; 2) разводить, выращивать; 3) прям. и перен. лелеять, вынашивать;
fikir ~ вынашивать мысль; ümit ~ питать надежду.
beste – 1) мелодия; музыка; 2) привязанный.
besteci, bestekâr - композитор
beş - пять
beşinci - пятый
bestonarme - железобетон
bevlıyeci - уролог
bey – господин, бей
beyan - ~ etmek cообщать, заявлять.
beyanat – заявление; ~ta bulunmak, ~ vermek – делать заявление.
beyanname – заявление, декларация; gümrük ~ si таможенная декларация
beyaz – белый; ~ kağıt белая бумага; ~ ayı белый медведь; ~ a çekmek переписать набело
beyazpeynir - брынза
beyefendi – господин, сударь (вежливая форма обращения).
beygir – лошадь, ломовая лошадь.
22
beyin (yni) - мозг
bez – полотно, холст, бязь
beze – тесто в виде кругляша.
bezelye – зелёный горошек
bezgin – апатичный, вялый
bıçak(ğı) – нож; лезвие (безопасной бритвы keskin ~ острый нож; kör ~ тупой нож
bıkmak - надоедать
bırakmak – 1) оставлять, покидать; бросать; 2) переносить (на другой срок); 3) пускать, отпускать.
bıyık(ğı) - усы
biber – перец; kara ~ чёрный перец; kırmızı ~ красный перец.
biberon – 1) рожок (бутылочка) для кормления; 2) мундштук ( для курения).
biçare – несчастный, бедняга
biçerdöğer - комбайн
biçim – покрой, фасон, форма; ne ~ adam? Что за человек?
biçmek – 1) резать;2) кроить;3) косить.
biftek(ği) - бифштекс
bilanço - баланс
bilârdo - бильярд
bildiri – сообщение, заявление, коммюнике
bildirilmek – сообщать, уведомлять, извещать.
bile - даже
bilek(ği) - запястье
bilemek - точить
bileşik – 1. составной, сложный, комбинированный;2. соединение.
bileşim – состав, смесь; соединение
bileşke – физ.равнодействующая сила.
billet - билет
biletçi – 1) билетный кассир;2) кондуктор.
bilezik(ği) - браслет
bilgi – знание; сведение.
bilgin - учёный
23
bilhassa – в особенности, особо
bilim - наука
bilimsel - научный
bilinç – сознание; разум, рассудок
bilinçaltı – 1. подсознание; 2. подсознательный; 3. подсознательно.
bilirkişi - эксперт
billur – 1) кристалл;2) хрусталь.
bilmece - загадка
bilmek – 1) знать; 2) уметь.
bilya, bilye - 1) детская игра в шарики;2) подшипник.
bin - тысяча
bina - здание
binbaşi(sı) - майор
bindirmek – 1) посадить (на поезд и т.п.) ;2) наскочить, наехать.
binici - наездник
binicilik(ği) – верховая езда
bininci - тысячный
binmek – 1) садиться (на поезд и т .п.); 2) садиться верхом.
bir - 1) один;2) какой-то; некоторый.
bira - пиво
birader – 1) брат;2) братец, браток (при обращении)
biraz - немного
birçok(ğu) – многие, большое количество.
birden - сразу, разом; вдруг, неожиданно.
birer – по одному
birey - индивид
biri(si) – некто; кто-то
biricik - единственный
birikmek – скопляться, собираться.
biriktirmek – копить, собирать
birim - единица
24
birinci – 1) первый; ~ gelmek прийти первым, стать первым; ~ si во-первых;2. наилучший; ~ mal наилучший
товар; 3. первые ряды(в кинотеатре).
birincilik(ği) – 1) первое место; 2. первенство.
birkaç - несколько
birleşik – соединённый, объединённый.
birleşmek – соединяться, объединяться.
birleştirmek – соединять, объединять.
birlik(ği) – 1) единение, единство; iş ~ сотрудничество; 2) союз; 3) подразделение.
birlikte - вместе
birtakım - ряд
birterimli - одночлен
bisiklet - велосипед
bisküvi(t) – бисквит, печенье
bit - вошь
bitik – слабый, немощный
bitim – 1)всходы;2) окончание; конец
bitirmek –заканчивать, оканчивать, завершать.
bitişmek - соприкасаться, быть смежным, смыкаться
bitki – растение
bitkisel - растительный
bitmek – 1) кончаться, иссякать;обессилевать, выбиваться из сил.
bitmek – расти (о растениях, волосах)
bitpazarı(nı) – толкучка, барахолка
Biz - мы; ~e нам; ~сe, ~e göre по-нашему, по-нашему мнению, на наш взгляд; ~e gelince что качается нас;
~de у нас, при нас.
Bizim Наш
Bizmut Висмут
Bizzat cам, персонально , лично ; ~kendisi лично он сам
Blok 1) блок; 2) блочный
Bobin Катушка, бобина, барабан
Bodrum Подвал; ~ katı подвальный этаж
25
Bodur Низкорослый, карликовый
Boğa Бык
Boğaz 1) горло; 2)горлышко ( напр. бутылки); 3) пролив
Boğmaca Удушье, удушливый кашель
Boğmak 1.)душить, давить 2.) топить
Boğucu Удушающий, удушливый
Boğuk Сдавленный, глухой ( о голосе, звуке)
Boğulmak 1.)быть задушенным, задохнуться 2.)утонуть
Boğum Узел, сочленение
Boğuntu Удушье
Boğuşmak 1.)схватить друг друга за глотку, сцепиться 2.)спорить, ссориться
Boks Бокс
Bol 1.)свободный, широкий 2.)обильный, изобильный
Bolluk(ğu) Обилие, изобилие
Bomba Бомба, граната
Bomboş Пустым пустой, совершенно пустой
Bonbon Конфеты
Boncuk Бусы
Bonfile Филе, филейная часть
Bono Бона, чек, квитанция
Bora Предгрозовой вихревой ветер
Boran Грозовой дождь, буря
Borat Бура, тетраборат натрия
Borazan Труба, горн
Borç(cu) Долг, заём, задолженность
Borçlu Задолжавший, должник
Borda Борт (судна)
Bordro Бордеро: ведомость
Bornoz 1.) купальный халат 2)бурнус
Borsa Биржа
Boru В разн. знач. труба
26
Bostаn Огород
Boş 1) пустой, порожний; 2) незанятый, свободный, праздный
Boşaltmak 1) опорожнять, освобождать 2) разгружать, выгружать
Boşanmak 1) разводиться (о супругах) 2) начать лить, выгружать
Boşboğaz Болтливый, не умеющий держать язык за зубами
Boşluk 1) пустота 2) вакуум 3) пространство 4) промежуток
Boşuna Напрасно
Boy 1) рост 2) вышина, высота 3) длина, протяжение ; yıllar ~unca на протяжении жизни 4) размер
(линейный)
Boya Краска, окраска
Boyacı Маляр, красильщик
Boyalı 1) покрашенный, выкрашенный 2) чищенный (об обуви)
Boyamak 1) красить 2) чистить ( об обуви)
Boylu 1) kısa ~ низкого роста ; orta ~ среднего роста; uzun ~ высокого роста 2) рослый ; ~ adam человек
Boynuz Рог
Boynuzlamak Бодать
Boyun ( ynu) Шея ; ~ eğmek повиноваться, смириться
Boyuna Непрерывно, постоянно
Boyunduruk Иго, гнет, порабощение
Boyut Измерение
Boz Серый, пепельный
Boza Буза ( напиток из проса)
Bozarmak Сереть, посереть
Bozdurmak разменивать деньги
Bozgun Разгром
Bozkır Степь
Bozmak 1)портить, повреждать, расстраивать 2)менять ( деньги) 3)громить
Bozuk 1) испорченный, плохой, дурной 2) мелкий , разменный 3) ~para мелкая монета, мелочь
Böbrek Почка
Böcek(-ği) Насекомое ; hamam ~i таракан
Böğürtlen Ежевика
27
bölge Район, сектор, зона
Bölme 1) секция, отделение 2) перегородка 3) отсек
Bölmek Делить
Bölüm 1) разделение, распределение ; ış ~ü разделение труда 2) раздел , глава ( о книге) 3)отделение
(напр. в больнице)
Bölünmez Неделимый, неотъемлемый; ~parça неотъемлемая часть
Börek(ği) Пирог, пирожок
Böyle 1) такой, такого рода 2) так, таким образом
Bronşit Бронхит
Brüt 1) брутто 2) валовой
Bu Этот; bununla birlikte вместе с этим; однако; несмотря на это
Buçuk с половиной
Budak Ветка
Budala Дурень
Bugün Сегодня
Bugünkü Сегодняшний, нынешний
Buğday Пшеница
Buğu Пар
Buhar Пар
Buharlaşmak Испаряться, выпариваться
Buji Свеча
Bulamak Намазывать, обмазывать
Bulandırmak Прям. и перен. 1) пачкать 2)мутить
Bulanık 1)Прям. и перен.: мутный : ~su мутная вода; 2) неясный, пасмурный( о погоде)
Bulanmak 1) покрываться чем-л.; пачкаться 2) мутиться, становиться мутным
Bulantı Тошнота
Bulaşıcı Заразный
bulaşık 1) заразный ; ~hastalık заразная болезнь 2) грязная посуда; ~makınası посудомойка
Bulaşmak Пачкаться, грязниться
Bulgur Крупномолотая пшеница
Bulmaca Кроссворд
28
Bulmak 1) находиться, доставать 2) разведывать, открывать 3) достигать
Bulundurmak Иметь (держать) наготове, иметь в запасе
Bulunmak 1) быть найденым; Bavul bulundu нашелся чемодан 2) находиться; 1. evde bulunuyor он находиться
дома 2. в соединение с существительным в местном падеже выполняет функцию вспомогательного глагола :
yardımda ~ оказывать помощь, помогать
Buluntu Находка
Buluş Открытие ; ilmi ~ научное открытие
Buluşmak Встречаться, sinizle ne zaman buluşuruz? когда мы с вами встретимся?
Bulut Облако, туча
Bulutlu Облачный
Bunak Впавший в детство, выживший из ума
Bunalım Кризис, затруднение
Bura Это место; ~da здесь; ~ya сюда ; ~dan отсюда; ~larda здесь, в этих местах( краях); ~sı это место,
здесь; ~sı okul здесь школа ; ~sını okuduk artık это мы уже прочитали; ~sına kadar вот во сих пор, вот до
этого места
Buralı Здешний
Burç Знак зодиака
Burçak Горошек посевной
Burgu 1) бурав, буравчик, сверло; 2) штопор
Burkmak Вертеть, крутить
Burkulmak Подвёртываться (о ноге)
Burun (rnu) 1)в раз.знач. нос; носовая часть, носок 2) мыс
Buruşmak 1) покрываться морщинами, морщиться 2) мяться (о материи) ;bu kumaş buruşur mu?эта материя
мнется?
Buruşturmak 1) морщить, yüzünü buruşturdu он морщил лицо 2) комкать, мять
Buruşuk ( ğu) 1) сморщенный 2) мятый
But(du) Ляжка, tavuk ~u куриная ножка
Buyruk Приказание, приказ, распоряжение
Buyurmak 1) приказать, повелеть 2) вежл. Говорить, сказать bır şey mı buyurdunuz ? вы что то
сказали? 3) вежл. buyurun пожалуйста :gene buyurun! заходите ( приезжайте) снова! kahvenızı buyurunuz!
извольте ваш кофе! Sofraya buyurunuz! прошу за стол Şöyle buyurun сюда, пожалуйста ( садитесь, пройдите)
29
4) вежл. в значение служебного глагола etmek: teşrıf ~ оказать честь своим посещением
Buz Лёд
Buzdolabı холодильник
Buzlamak Покрываться льдом
Buzlu Покрытый льдом
Büfe Буфет
Bükmek 1) вить, скручивать , сучить 2) гнуть, сгибать
Bülbül Соловей
Bülten Бюллетень
Bünye Структура
Büro Бюро, контора
Bütçe Бюджет
Bütün Весь, целый, всё ,целиком, совершенно, полностью
Bütünlk(ğü) Целостность; территориальная целостность
Büyü Колдовство, волшебство, чародейство
Büyük 1) большой, крупный 2) великий ; ~ devlet великая держава 3) старший , ~ ana (anne) бабушка, ~
baba дедушка
Büyükelçi Полномочный посол
Büyültmek Увеличивать; fotoğrafı ~ увеличивать фотографию
Büyümek Становиться большим ; увеличиваться ; расти, вырастать
Büyüteç Увеличительное стекло, лупа
Büyütmek Увеличивать, делать большим
Büzmek Стягивать, сжимать, суживать
Büzülmek Стягиваться, сжиматься, суживаться, сокращаться, садиться

30
C

Cacık Салат из свежих огурцов и йогурта


Cadaloz Сварливая женщина, мегера, фурия, старая карга
Cadde Улица, проспект
Cahil 1) невежественный, тёмный 2) неграмотный 3) неопытный , зелёный
Caiz Дозволенный, разрешённый
Cam 1) стекло 2) стеклянный
Cambaz 1)акробат 2) канатоходец 3) жонглёр
Cami(î) мечеть
Camia 1) община 2) содружество
Camlı Стеклянный ( например о шкафе)
Can 1) душа, жизнь 2) прелестный , милый Ne ~ çocuk ! какое милое дитя! ; ~a yakın симпатичный,
приятный : ~ım дорогой, милый ( при обращение) : ~dan а) от всей души, от всего сердца , искренне ; б)
искренний : ~dan dılerım.... желаю от всего сердца .... ; ~ı sıkılmak а) скучать, тосковать б) (исх.) надоесть,
наскучить : bundan ~ı sıkıldı это ему надоело : ~ı ıstemek хотеться : ~ı bır şey ıstımıyordu ему ничего не
хочется
Canavar Хищник, зверь
Cankurtaran ~ кemerı спасательный пояс : ~ otomobili машина скорой помощи : ~ sandalı спасательная
лодка : ~ sımıdı спасательный круг : ~ yeleğı спасательный жилет:
Canlandırmak 1) оживлять, приводить в чувства 2) возрождать 3) воскрешать в памяти
Canlanmak 1) оживать, приходить в себя 2) оживляться
Canlı 1) живой ; ~ оlarak живо 2) одушевлённый 3) подвижный, бойкий 4) выразительный
Cansız 1) бездыханный , бесчувственный, мертвый 2) вялый, интертный, безжизненный 3) неодушевлённый
Casus Шпион
Casusluk(ğu) Шпионаж
Caz ~ müzığı джазовая музыка
Cazip (bi) cazibeli Привлекательный , вызывающее интерес предложение
Cebir (bri) Алгебра
31
Cehalet Невежество, незнание
Cehennem Ад
Ceket Пиджак, куртка
Cemaat (ti) 1) приход, община 2) прихожане
Cemiyet Общество, ассоциация, лига
Cenabet Осквернённость, ритуальная нечистота
Cenaze Покойник ; ~ alayı похоронная процессия : ~ arabası катафалк
Cendere Пресс, вал
Cenin Зародыш, плод, эмбрион
Cennet Рай
Cep (bi) 1) Карман ~ telefonu мобильный телефон
Cephane Боеприпасы, боекомплект
Cephe 1) лоб, чело 2) фасад 3) фронт 4) сторона
Cerahat 1) рана 2) гной, сукровица
Cereyan 1) в разн. знач. течение: solcu ~lar полит. левые движения: 2) поток, ток ; hava ~ı поток воздуха,
сквозняк ; elektrik ~ı электрический ток; 3) движение, ход.
cerrah хирург.
cesaret смелость, храбрость, отвага, мужество; ~ almak (bulmak) набраться смелости.
cesaretli смелый, храбрый, отважный, мужественный.
ceset(di) труп, тело (покойника)
cesur смелый, храбрый, отважный, мужественный.
cetvel 1) таблица; список; 2) линейка; ~ tahtası линейка.
cevap(bı) ответ
cevher 1) руда; bakır ~i медная руда; 2) драгоценность.
ceviz 1) орех; ~ ağacı ореховое дерево; 2) ореховый, из орехового дерева.
ceza 1) наказание, кара; ~ evi тюрьма; 2) взыскание
cezalandırmak наказывать, карать.
cezve кофейник (для варки кофе по-турецки).
cılız 1) чахлый, худой; 2) в разн. знач. слабый.
cımbız ~ пинцет.
cırcırböceği сверчок домовой.
32
cırlak фистула, фальцет.
cıva ртуть.
cıvata болт, винт.
cıvıltı щебетание, чирикание.
cızıltı шипение.
cızırdamak шипеть
cici красивый, прелестный.
cidden серьезно, не на шутку, всерьез.
ciddi серьезный.
ciğer 1) печень; 2) ливер.
cihaz аппарат, прибор
cilâ лак
cilâlamak лакировать, полировать; наводить глянец.
cilt(di) 1) кожа; 2) переплет; 3) том.
cilve кокетство.
cimri скупой, скаредный.
cin джин, дух, демон.
cinayet преступление, злодеяние.
cins 1. 1) род; сорт; 2) пол; erkek ~si мужской пол; 3) порода; 2. породистый; ~ bir köpek породистая
собака.
cinsel половой, сексуальный.
cip джип
cips чипсы, хрустящий картофель.
cirit дротик, метательное копьё.
cisim(smi) тело.
civar 1) окрестность, предместье; округа; ~ında а) в окрестностях чего-л.; б) около, приблизительно; beş
milyon lira ~ında около пяти миллионов лир; 2) соседство, близость.
civciv цыплёнок (только что вылупившийся из яйца).
cop дубинка (полицейская).
coşku 1) энтузиазм, воодушевление; 2) экстаз, волнение.
coşkun 1) возбужденный, взволнованный; пылкий, буйный; 2) бушующий (о ветре, море и т.н.).
33
coşmak возбуждаться, волноваться; 2) расходиться, разбушеваться (о ветре, море и т.н.).
cömert в разн. знач. щедрый; ~ toprak щедрая земля.
Cuma пятница.
Cumartesi суббота.
cumhurbaşkanı президент.
cumhuriyet республика; Türkiye cumhuriyeti турецкая республика.
cumhuriyetçi республиканец.
cüce 1. карлик, лилипут; 2. маленький, низкорослый, карликовый.
cümbüş развлечение, веселье.
cümle 1) фраза, предложение; 2) весь.
cüzdan 1) бумажник; 2) папка; 3) удостоверение, свидетельство. hüviyet ~ı удостоверение личности, evlilik
~ı свидетельство о браке

çaba усилие; старание; усердие.


çabalamak прилагать усилия, стараться; силиться.
çabuk 1. быстро, скоро, живо. 2. быстрый, скорый.
çadır палатка, шатёр.
çağ период, эпоха, век, возраст, время.
çağdaş 1.современник; 2. современный.
çağırmak 1) звать, вызывать; 2) созывать; призывать; приглашать; askere ~ призывать в армию; düğüne ~
приглашать на свадьбу; geri ~ отозвать (напр. посла).
çağrı 1) приглашение; 2) воззвание; призыв.
çakıl галька, мелкий окатыш; гравий.
çakmak(ğı) I зажигалка.
çakmak II 1) забивать; çivi ~ забивать гвозди; 2) сверкать (о молнии); şimşek çaktı сверкнула молния.

34
çalgı музыкальный инструмент.
çalgıcı музыкант; оркестрант.
çalı кустарник, кусты.
çalıkuşu птичка певчая.
çalışkan трудолюбивый, прилежный, старательный.
çalışma работа; ~ saatleri рабочие часы.
çalışmak 1) работать, трудиться; 2) стараться; 3) заниматься; derse ~ готовить уроки; matematiğe ~
заниматься математикой, готовить уроки по математике.
çalkalamak, çalkamak 1) взбалтывать, взбивать; 2) полоскать.
çalmak 1) бить, стучать; kapıyı ~ стучать в дверь; 2) воровать, красть; 3) играть (на музыкальном
инструменте); keman ~ играть на скрипке; 4) звонить; telefon çalıyor телефон звонит.
çam сосна.
çamaşır 1) бель; 2) стирка; ~ makinası стиральная машина.
çamur 1) грязь; 2) глина.
çan колокол; ~ çalıyor звонит колокол.
çanak глиняная чашка, миска.
çanta сумка; портфель.
çap 1) диаметр, поперечник; 2) калибр; размер.
çapa 1) цапка, мотыга; киркомотыга; 2) рыхление.
çapak 1) глазной гной; 2) обсечки; 3) заусенец, гарт, окалина (на металле).
çapalamak копать, рыхлить.
çapkın 1. волокита, женолюб, распутник, бабник; 2. блудливый, похотливый.
çapkınlık волокитство, распутство, блудливость.
çаргаz перекрещивающийся, скрещивающийся.
çapul грабёж, разбой.
çaput лохмотья, ветошь; тряпка.
çarçabuk быстро-быстро, мигом, молниеносно.
çаге средство; выход (из положения); başka ~si yok дригoго выхода нет; ~sine bakmak найти выход из
положения; ◊ ne ~! ничего не поделаешь!
çaresiz 1. безвыходный, беэнадёждный; ~kalmak быть в безвыходном (безнадёждном) положении; 2.
поневоле.
35
çark колесо.
çarkıfelek 1) пассифлора, страстоцвет; 2) фейерверк; 3) перен. судьба.
çarpık кривой, перекошенный.
çarpıntı удар, биение, yürek ~sı сердцебиение.
çarpışma столкновение, стычка
çarpışmak 1) сталкиваться, наталкиваться друг на друга; 2) (ile) сражаться, биться, бороться.
çarpma столкновение.
çarpmak 1) налететь, наскочить, наехать; 2) биться.
çarşaf простыня.
Çarşamba среда (день недели).
çarşı рынок (крытый), торговые ряды.
çatal 1. вилка (столовая); 2. раздвоенный, разветвлённый.
çatallanmak раздваиваться, разветвляться.
çatı кровля; ~ altı мансарда.
çatık нахмуренный (о бровях).
çatırtı треск.
çatlak(ğı) 1. треснувший; 2. прям, и перен. трещина.
çatlamak прям, и перен. треснуть, лопнуть.
çatmak 1) нападать, выступать с нападками; 2) примётывать.
çavdar рожь.
çay чай.
çayevi, çayhane чайная.
çayır луг.
çayırkuşu жаворонок.
çaylak(ğı) коршун.
çek чек.
çekecek(ği) рожок (для надевания обуви).
çekici тягач, буксир.
çekiç(ci) молот; молоток.
çekiliş тираж, розыгрыш.
çekilme 1) оставка; 2): geri ~ отступление.
36
çekim притяжение; yer ~i земное притяжение.
çekimser воздержавшийся (при голосовании).
çekingen 1) стеснительный; 2) осторожный; сдержанный.
çekinmek (исх.пад.) 1) воздерживаться; 2) стесняться.
çekirdek(ği) 1) косточка, зёрнышко, семечко (в плодах); 2) ядро; ~ enerjisi ядерная энергия; atom ~ i
атомное ядро.
çekirge саранча; ~ kuşu скворец.
çekmece 1) ящик 2) бухта.
çekmek 1) тянуть, тащить; привлекать; birinin dikkatini ~ привлекать чье-л. внимание; 2) вытаскивать,
выхватывать; 3) втягивать, вдыхать; sigara dumanını ~ втягивать дым папиросы; 4) отзывать (напр, посла);
5) брать, снимать со счёта; bankadan para ~ брать деньги из банка; 6) чертить, проводить (напр. линию); 7)
выносить, испытывать; bu adam çok çekti этот человек много пережил; 8) подвергать, привлекать;
sorguya подвергать допросу; 9) натягивать, надевать (напр, обувь); 10) садиться (о материи); ◊ bayrak ~
поднимать флаг. 11) принимать (о сигнале тел.) burada telefonum çekmiyor. – у меня тут телефон не ловит
(сигнал).
çelenk(ği) венок.
çelik(ği) 1. сталь; 2. стальной.
çelimli хорошо сложенный, статный, осанистый.
çelişiklik 1. противоречивый; 2. противоречие.
çelme подножка.
çember 1) круг, окружность; 2) обруч; железное кольцо; 3) котёл.
çemen тмин обыкновенный.
çene челюсть; подбородок.
çengel крючок.
çentik выемка, зарубка, щербина; насечка.
çerçeve 1) рамка; 2) рамки.
çerez закуска (перед едой).
çeşit 1) вид, сорт; 2) ассортимент.
çeşitli разные, различные, разнообразные.
çeşitlilik(ği) разнообразие.
çeşme источник (воды).
37
çete отряд (партизан, повстанцев) банда, шайка.
çeteci повстанец, партизан.
çetin в разн. знач. трудный, сложный; ~ mezele сложный вопрос; ~ mizaç трудный характер; ◊ ~ ceviz
крепкий орешек.
çevik быстрый, подвижный.
çevirme 1) жаренный на вертеле; kuzu ~si жареный барашек, барашек, жареный на вертепе; 2) перевод;
Türkçe’den ~ bir eser произведение, переведённое с турецкого языка.
çevirmek 1) поворачивать, переворачивать; 2) крутить, вращать; 3) возвращать, отправлять обратно; 4)
переводить (на другой язык); 5) перелицовывать (одежду); 6) превращать во что-л.
çevre 1) круг, окружность; 2) округ, округа.
çevriyazı транскрипция.
çeyiz приданое.
çeyrek четверть.
çıban чирей, нарыв.
сığ лавина (снежная).
çığırtkan зазывала.
çığlık крик, вопль.
çıkar 1) расчёт, выгода, польза, интерес; 2) путь, способ; выход.
çıkarmak 1) вынимать, вытаскивать, извлекать; 2) выводить; выдворять; увольнять; 3) протянуть, дожить;
4) воен.: asker высаживать десант; 5) опубликовывать, издавать, выпускать; 6) производить, добывать; 7)
вывозить (товары); 8) вымещать (напр, злобу); ◊ ses çıkarmamak не возражать, молчать, 9) вычитасть.
çıkık(ğı) 1. 1) вывихнутый; 2) выступающий (наружу); 2. вывих.
çıkış выход.
çıkmak 1) выходить; 2) подниматься, взбираться; 3) отправляться; yola ~ отправляться в путь; 4)
появляться (неожиданно); 5)стоить, обходиться; 6) исполнять роль; Otelloya ~исполнять роль Отелло; 7)
вести, следовать; bu yol nereye çıkar? куда ведёт эта дорога?; 8) оказаться; bu kumaş çürük çıktı эта материя
оказалась гнилой; 9) выходить, издаваться, выпускаться; bu gazete nerede çıkıyor? где издаётся эта газета?;
10) кончаться, проходить, завершаться; kış çıktı зима кончилась; 11) повышаться (о цене); 12) всходить,
восходить (о небесных светилах); 13) получать вывих; ayağım çıktı я вывихнул ногу; paradan ~ издержаться,
истратиться; ortaya ~ возникать, вставать (о вопросе).
çıkmaz тупик, безвыходное положение.
38
çıldırmak сходить с ума, лишаться рассудка.
çılgın 1. 1) безумный, сумасшедший; 2) безрассудный; 2. безумец.
çınar чинара, платан.
çıplak голый, обнаженный.
çıra смольё, сосновая щепа (лучина).
çırak(ğı) ученик, подмастерье
çırçır 1) хлопкоочистительная машина; 2) родничок; 3) треск.
çırpınmak 1) трепетать, трепыхать; 2) биться, извиваться; 3) метаться.
çıtırdamak издавать треск (хруст); трещать; хрустеть.
çiçek(ği) 1) цветок; 2) оспа.
çiçekçi продавец цветов.
çift 1. пара 2. парный.
çiftçi земледелец.
çiftçilik(ği) земледелие, сельское хозяйство.
çifte 1. 1) парный, двойной; 2) двухвесельный; 2. двустволка.
çiftleşmek 1) соединяться в пары; делаться парным, сдваиваться; 2) случаться, спариваться.
çiftşik(ği) ферма, хозяйство, поместье.
çiğ сырой, не варённый, недоваренный.
çiğnemek 1) жевать, разжёвывать; 2) топтать, мыть (ногами); 3) давить.
çiklet жевательная резинка.
çikolata шоколад.
çil I рябчик.
çil II веснушки.
çile моток (ниток и т.п.).
çilek(ği) земляника, клубника.
çilingir слесарь.
çim трава в саду (на газонах).
çimdiklemek щипать, отщипывать.
çimen 1) зелень, трава, мурава; дёрн; 2) луг, лужайка, газон.
çimento цемент.
çingene цыган.
39
çini 1) изразцы (для облицовки стен и т.н.); изразец, кафель; 2) фарфор; фаянс.
çinicilik керамика, гончарное искусство.
çinko 1. цинк; 2. цинковый.
çinli китаец.
çirkin 1. некрасивый, безобразный; 2. некрасиво, безобразно.
çiselemek моросить.
çiş моча.
çit изгородь, плетень, забор; ограда.
çivi гвоздь.
çiy роса.
çizelge 1) разлинованная бумага; 2) расписание, график; таблица.
çizgi линия, черта.
çizme сапог.
çizmek 1) проводить линию, линовать; 2) вычёркивать, стирать.
çoban пастух.
çocuk(ğu) ребёнок, дитя; парень.
çocukluk(ğu) 1) детство, детские годы; 2) ребячество.
çoğalmak увеличиваться, расти (в числе), размножаться.
çoğaltmak увеличивать (в числе), размножать.
çoğunluk(ğu) большинство.
çok(ğu) много; очень.
çorak(ğı) 1. солончаковый, неплодородный (о почве); 2. солончак.
çorap(bı) чулки, носки.
çorba суп, похлёбка.
çökelti осадок, отстой.
çökmek 1) опускаться; 2) обваливаться, обрушиваться; 3) впадать, вваливаться (о щеках, глазах).
çöküntü 1) оседание; обвал; 2) обломки, развалины, руины, разрушения; 3) отложения; подонки; 4)
впадина; 5) перен. падение, крушение, крах.
çöl пустыня.
çömlek(ği) горшок (глиняный).
çöp 1) щепочка; былинка; 2) мусор.
40
çöplük свалка.
çörek(ği) чурек (лепёшка из пресного теста).
çözmek 1) развязывать, распутывать; расстёгивать; 2) решать, разрешать (напр. проблему, задачу).
çözülmek 1) развязываться; 2) растворяться.
çözüm решение, разрешение (напр. проблемы, задачи).
çubuk(ğu) 1) прут; 2) трубка, чубук.
çuha сукно.
çukur 1) яма, впадина; овраг; 2) ямочка (на щеках); 3) могила.
çul 1) грубая шерстяная ткань; 2) шерстяная попона.
çuval мешок.
çünkü потому что, так как.
çürük(ğü) 1. 1) гнилой, прогнивший; испорченный; 2) непрочный; 2. синяк.
çürümek гнить, разлагаться, портиться.

dadı няня, нянька.


dağ гора.
dağcı альпинист.
dağılmak 1) рассеиваться, расходиться; 2) быть розданным, быть распределённым.
dağınık 1) рассыпанный; распылённый; 2) разбросанный; неубранный, в беспорядке.
dağıtmak 1) рассеивать, развеивать, разгонять; 2) раздавать, распределять.
dağlı горец.
daha 1) ещё; всё ещё; 2) более; ~ güzel более красивый, красивее.
dahi и, также, даже; bunu ben ~ biliyorum этого и я знаю.
dâhi 1. гениальный (чаще о человеке); 2. гений (о человеке).
dahil 1. внутренность, внутренняя часть; 2. включая, включительно.
daima постоянно, всегда.
daimi постоянный.

41
dair о, относительно.
daire 1) круг, окружность; 2) квартира; 3) департамент, отдел; ~sinde в рамках чего-л.; bu esaslar ~sinde в
рамках этих положений.
dairevi круглый.
dakik 1) тонкий; 2) точный,
dakika минута,
daktilo 1) (~bayan, ~hanım, ~kız) машинистка; 2) машинопись; ~ makinesi пишущая машинка.
dal 1) ветвь, ветка; 2) отрасль; bilim ~ отрасль науки.
daiak(ğı) селезёнка.
dalga в разн. знач. волна; вал (водяной); uzunluğu длина волны; ses ~sı звуковая волна.
dalgakıran волнорез.
dalgalandırmak 1) волновать; 2) развевать, колыхать.
dalgalanmak 1) волноваться, покрываться волнами; 2) колыхаться, развеваться.
dalgıç(cı) водолаз.
dalgın задумчивый; рассеянный.
dalgınlık задумчивость; рассеянность.
dalkavuk льстец; подлиза.
dalmak погружаться, опускаться; denize нырять, погружаться в море; işe погружаться в работу.
dalya георгин.
dam крыша.
dama шашки (игра).
damak(ğı) нёбо.
damar 1) в разн. знач. жила; altın ~ı золотая жила; 2) вена.
damat(dı) зять (муж дочери).
damga штемпель; клеймо; печать; ~, ayar ~sı проба (на серебре, золоте);  ~ pulu гербовая марка.
damıtmak дистиллировать, перегонять. damızlık 1) семенной, селекционный; 2) племенной (о
животных),
damla прям, и перен. капля,
damlalık(ğı) пипетка,
damlamak капать,
damping демпинг,
42
dana телёнок; ~ eti телятина.
danışma консультация,
danışmak консультироваться, советоваться.
danışman советник, консультант,
dans танец, пляска,
dansöz танцовщица, балерина,
dantel, dantelâ кружево,
dar 1) узкий, тесный; 2) недостаточный; ~ gelirli малооплачиваемый; vaktim ~dır у меня время
ограничено;  ~da bulunmak испытывать денежные затруднения, нуждаться,
daralmak сужаться, становиться узким,
darbe в разн. знач. удар; переворот.
dargın сердитый, обиженный,
darı просо.
darılmak обижаться,
dâva 1) иск, тяжба, судебное дело.
davacı истец, жалобщик,
dâvâlı ответчик,
davar мелкий рогатый скот.
davet 1) приглашение; ~ etmek приглашать, звать; ~i üzerine gelmek приехать по
приглашению кого-л; 2) банкет,
davetiye пригласительный билет,
davetli приглашённый, гость,
davranış I) отношение, обращение; 2) поступок, поведение, действие,
davranmak 1) держаться, вести себя; 2) действовать, поступать.
davul барабан,
davulcu барабанщик.
dayak(ğı) 1) папка; ~ atmak бить, избивать; yemek быть побитым; 2) подпорка.
dayamak подпирать, прислонять.
dayanıklı 1) крепкий, прочный; 2) выносливый, стойкий.
dayanıksız 1) непрочный; 2) невыносливый, слабый.
dayanışma солидарность, сплочённость.
43
dayanmak 1) опираться, облокачиваться; 2) переносить, выносить, выдерживать,
dayı дядя (со стороны матери).
dazlak лысый, плешивый.
de и, а, же; тоже; ben de я тоже, и я; yoruldum da, acıktım da я и устал, и проголодался.
dede дед, дедушка.
dedikodu сплетни, пересуды, слухи.
defa раз; bazı ~ иногда; bir ~ один раз, однажды; birkaç ~ несколько раз; bu ~ на этот раз; ~larca
неоднократно.
defile демонстрация, показ (мод).
defne лавр, лавровое дерево.
defter тетрадь; hâtıra ~i дневник.
değer i 1) цена, стоимость; ~i biçilmez неоценимый; 2) достоинство; заслуга; 2. стоящий, достойный;
dikkate ~ достойный внимания.
değerli 1) ценный, драгоценный, дорогой; 2) уважаемый.
değersiz ничего не стоящий, малоценный.
değil не, Ben doktor değilim я не врач
değirmen мельница.
değirmenci мельник.
değişebilme изменчивость.
değişik 1) изменившийся; 2) разный, различный.
değişikîik(ği) перемена, изменение.
değişmek 1) меняться, изменяться, сменяться; hava değişti погода изменилась; 2) обмениваться; onunla
saatlerimizi değiştik мы обменялись с ним часами; 3) переменить, сменить.
değiştirmek менять, обменивать.
değmek касаться, прикасаться.
değnek(ği) палка, трость,
dehliz вестибюль, прихожая; коридор.
dehşet 1) страх, ужас; 2) диво!, чудо!
dehşetli ужасный, страшный,
dek до.
dekan декан.
44
dekont вычет.
dekor декорации.
dekoratif декоративный.
deli сумасшедший.
delik(ği) 1. дыра, отверстие; 2. дырявый.
delikanlı юноша, молодой человек.
delil доказательство, довод, аргумент.
delmek продырявливать, просверливать.
demagoji демагогия.
demeç(ci) заявление; интервью.
demek 1) говорить; ne diyorsunuz? что вы говорите?; bununla ne ~ istiyorsunuz? что вы хотите этим
сказать?; 2) называть; buna ne dersiniz? как вы это назовёте?; 3) значить, означать; ~ ki, ~ oluyor ki значит
(стало быть, выходить), что ...; bu ne ~ ? что это значить?;  ne diye ? зачем?, чего ради?
demet букет; пучок; сноп.
demin только что, сейчас, недавно.
demir 1. 1) железо; 2) якорь; 2. железный.
demirbaş инвентарный фонд, инвентарь.
demirci кузнец.
demiryolcu Железнодорожник
demiryolu Железная дорога
demlenmek 1. завариваться ( о чае) 2. разг. дойти до «кондиции»
demode Вышедший из моды, устаревший
demokrasi Демократия
demokratik Демократический
deneme Испытание, опыт, проба
denemek Испытывать, пробовать
denetim Наблюдение, контроль
denetlemek Наблюдать, контролировать
deney Опыт, эксперимент, испытание
deneyim Экспериментирование
denge Равновесие
45
deniz Море, волнение в море, bugün ~ var сегодня море неспокойно
denizaltı Подводная лодка
denizaşırı Заморский
denizci Моряк, мореплаватель
denizcilik(ği) Мореходство
denk Противовес, контр груз 2)равный, эквивалентный
denklem Уравнение
depo Склад, бак
deprem Землетрясение
depresyon Депрессия
dere Речка, ручей (горный),ущелье, долина, пересыхающее русло реки
derece Градус, температура 2)градусник ,термометр 3)ступень, степень, уровень
dereotu(nu) Укроп
dergi Журнал, сборник
derhal Сейчас же, тотчас, немедленно
dri Кожа, шкура, кожица (плодов)
derialtı Подкожный
derin Глубокий
derinlik(ği) Глубина
derken Вдруг, в этот момент, в это время
dernek(ği) Общество, кружок
ders Урок
dersane Класс, аудитория
dert(di) Страдание, мучение, несчастье
dertli Страдающий, горестный, печальный
desen Рисунок, ~li kumaş набивная ткань
destan Дестан, эпический сказ
deste Пачка, связка, букет
destek(ği) Прям. и перенос. Поддержка,опора.
desteklemek Поддерживать
dev Гигант, великан 2)див, злой дух
46
devam Продолжение, длительность, продолжать
devamlı Продолжительный, длительный
deve Верблюд
devekuşu Страус
devir(vri) Время, эпоха, период
devir(vri) Вращение, оборот, круг, виток
devirmek Валить, опрокидывать 2)свергать правительство
devlet Государство, держава
devlet Счастье, благополучие
devletleştirmek Национализировать, передавать в руки государства
devre Период, стадия; спорт. Период, круг
devrim Революция
devrimci Революционер, революционный
devriye Патруль
deyim Выражение
dezenfekte ~ etmek дезинфицировать
dış 1.внешняя,наружная сторона, 2.внешний,наружный~ siyaset внешняя политика, ~ kapı наружная дверь,
~ında вне,снаружи, bunun ~ında кроме этого, ~ından извне,şehir ~ı загородный.
dışarı Внешняя (наружная сторона),вне ,снаружи. ~çıkmak выйти на улицу. dışarda во дворе, на улице
dışişleri ~ bakanı министр иностранных дел, ~bakanlığı министерство иностранных дел
dışkı Эксперименты
didaktik Дидактический
diferansiyel Дифференциал
difteri Дифтерит, дифтерия
diğer Другой, иной, простой
dik Отвесный, крутой, вертикальный, перпендикулярный
diken Шип,колючка
dikey вертикальный
dikiş Шитье, ~yeri шов, ~makinesi швейная машинка
dikkat Внимание, ~le внимательно, ~le almak принять во внимание, ~ etmek обращать внимание
dikkatli внимательный
47
dikkatsiz Невнимательный
dikmek Сажать(растение),втыкать, вставлять,bayrak ~ воздвигнуть знамя, шить, ставить ,сооружать,
воздвигать
diktatörluk(ğü) Диктатура
dikte Диктовка, диктант
dil В разн. Знач. Язык, ~inizi uzatınız покажите язык,Türk ~i турецкий язык,küçül ~ анат.язычок,геогр. Коса,
~ balığı камбала.
dilber Красавица, красивый
dilek(ği) Желание, пожелание, просьба
dilekçe Заявление, прошение
dilemek Желать, высказывать пожелание,size başarılar dilerim желаю вам удачи,
dilenci Нищий, попрошайка
dilenmek Нищенствовать, попрошайничать
dilim Ломоть, кусок, долька (цитрусовых)
dilsiz Немой, тихий, кроткий, бессловный
din Религия, вера
dinamik Динамика, динамический, динамичный
dinç Здоровый, крепкий (о пожилом человеке)
dinar Религиозный, набожный
dingil Ось, колесной вал, шпиндель
dini Религиозный, ~ bayram религиозный праздник
dinlemek Слушать, слушаться
dinlenmek Отдыхать
dinleyici Слушатель
dinmek Прекращаться, переставать, успокаиваться
dinsiz Неверующий
dip(bi) Дно, основание,salonun ~inde в глубине зала 2)рядом, около, в близости
dipkocanı(nı) Корешок
diploma Диплом
diploması Дипломатия
diplomatlık(ğı) Дипломатия,тонкий расчет
48
dipnot Сноска
dipsiz Бездонный
diyaret сообразительность
diyaretli- умный, смышленый
direk(ği)- 1)столб, мачта,древко;2)перекладина, стойка
direksiyon Руль (автомобиля)  direksyon simidi баранка руля
direktif директива
direnç сопротивление
direniş упорство
diri 1)живой,   заживо, живьем, 2)недоваренный ,жесткий, твердый; et biraz  olmuş мясо жестковато
dirsek(ği) локоть
dizi 1) Нить (бус), шеренга (солдат), ряд предметов 2) сериал
dizmek Нанизывать (бусы) выстраивать, расставлять, располагать в ряд, набирать
doğa Природа, натура
doğal Естественный
doğan сокол
doğaüstü Сверхъестественный
doğma Рождение, рожденный
doğmak Рождаться, восходить (напр. о солнце)
doğramacı Плотник
doğru Прямой, верный правильный, правдивый, честный 2)Правда, истина, верно, правильно, по
направлению к..akşama doğru к вечеру ~ dan ~ya прямо, непосредственно
doğrulamak Подтверждать
doğrulmak Выпрямляться, исправляться, становиться правильным, направляться к.
doğrultu Направленность
doğu Восток
doğum Рождение, роды
doğumevi Родильный дом
doğumlu Родившийся, рожденный
doğurgan Плодовитый
doğurmak Рожать
49
doksan Девяносто
doksanıcı Девяностый
doktora Докторская степень, ~ tezi докторская диссертация
doku Ткань
dokubilim Гистрология
dokuma Тканьё,ткань, ~ Tezgahı ткацкий станок
dokumacı Ткач
dokumak Ткань
dokunaklı Трогательный, проникновенный
dokunma Биол. осязание, касание
dokunmak 1)Прикасаться, касаться,трогать2)наносить вред, вредить здоровью Bu yemek bana dokunur эта
пища мне вредна
dokunulmazlık(ğı) Неприкосновенность Milletvekili ~ ı депутатская неприкосновенность
dokuz Девять
dokuzuncu Девятый
dolambaç Лабиринт
dolandırıcık Обман, мошенничество
dolap(bı) Шкаф
dolaşım Обращение, циркуляция
dolaşmak Бродить, гулять, обходить, обсматривать
dolay Округа, окрестность
dolayı Вследствие, по причине, в силу, в связи, bundan ~ yı вследствие, по причине этого
dolayısıyla Косвенным (окольным)путем, через посредство,onu kardeşi ~ tanıdım я познакомился с ним через
его брата 2)вследствие, ввиду ,в связи 3) следовательно
dolaylı косвенный
dolaysız Непосредственный, прямой
doldurmak Наполнять, набивать, заряжать (ружье), пломбировать, заполнять
dolgu Пломба
dolgun Полный, наполненный
dolma Голубцы
dolmak Наполняться, быть полным, исполняться, истекать (о сроке)
50
dolmuş Маршрутное такси
dolu I град
dolu II Полный, наполненный, заряженный (о ружье)
dolunay Полнолуние
domates Томат, помидор
domuz Свинья; yaban ~u дикий кабан
dondurmak замораживать (прям. и перен.)
donmak мёрзнуть, стынуть
donuk матовый, непрозрачный
dopdolu полный-преполный
doruk вершина; верхушка
dost 1.друг, приятель; 2.дружественный
dostane 1.дружеский; gayri ~ недружеский, недружелюбный; 2.дружески, дружелюбно
dostluk(ğu) дружба
dosya 1) досье, дело; 2) папка для дел
doymak насыщаться; karnım doydu я наелся
doyurmak насыщать, кормить
dökme 1. литьё; чугун
dökmeci литейщик
dökmek 1) лить, проливать; 2) сыпать, просыпать; 3) ронять (листья); 4) терять (волосы); 5) tüy ~ линять
(о птицах); 6) появляться (о нарывах, сыпи); 7) плавить (металл)
dökülmek 1) быть пролитым; разливаться; проливаться 2) опадать, 3)выпадать
döl плод, зародыш
döllemek 1) оплодотворять, осеменять; 2) опылять
dölüy эмбрион
dölyatağı матка
dölyolu влагалище
dömisek полусухой (о вине)
döndürmek вращать, вертеть, вскруживать
dönemeç(ci) поворот (дороги)
döner вращающийся, вертящийся
51
döngel мушмула обыкновенная
dönmek 1) прям. и перен. Вращаться, кружиться; başım dönüyor у меня кружится голова; 2) возвращаться;
3) поворачиваться; bana döndü он повернулся ко мне; arkasını (sırtını) ~ повернуться спиной; 4)отказываться
(от своего лова); 5) превращаться во что-либо; стать кем-либо.
dönüm поворот
dönüş 1)возвращение; ~te на обратном пути; 2) поворот.
dördüncü четвёртый.
dört(dü) четыре
dörtgen четырёхугольник
döşek(ği) тюфяк, матрац
döşeli 1)устланный, покрытый; 2) меблированный.
döşeme пол, настил.
döşemek 1)стлать, расстилать; 2) мостить (дорогу); 3) укладывать, класть (трубы, рельсы); 4)меблировать.
döviz 1)валюта; 2) девиз, лозунг.
dövmek бить, колотить.
dua молитва; ~ etmek молиться.
duba 1) шаланда; 2) понтон.
duble двойная порция (спиртных напитков)
dudak(ğı) губа ~larından öpüyorum целую в губы
dul вдова, вдовец.
duman – 1) дым;2) туман.
dumanlı 1)дымный; 2) туманный; 3) копченный: ~ balık копчённая рыба.
duraç(cı) фазан
durağan неподвижный, закрепленный.
durak(ğı) остановка, стоянка; otobüs ~ı автобусная остановка; son ~ конечная остановка.
durdurmak 1)заставлять стоять; 2)останавливать.
durgun 1)спокойный, тихий; deniz bügün ~ море сегодня спокойно; 2)неподвижный, стоячий; ~ su стоячая
вода; 3) пришедший в застой (напр. о торговле)
durgunluk неподвижность; покой.
durmadan безостановочно, непрерывно.
durmak 1)стоять; 2)останавливаться; 3)прекращаться; yağmur durdu дождь кончался; 4) находиться;
52
kitaplar masanın üzerinde duruyor книги лежат на столе
duru чистый, прозрачный.
durulamak полоскать бельё
durum 1)положение, обстановка; 2)состояние (здоровья).
duruşmа судебное разбирательство.
duş душ
dut(du) тутовая ягода
duvar стена
duy 1)эл. патрон; 2)втулка.
duyarlık чувствительность
duygu чувство
duygulu чувствительный
duygusal чувствительный
duygusuz нечувствительный
duymak 1)ощущать, чувствовать; 2)слышать.
duyu 1)чувство; 2)интуиция.
duyum ощущение, восприятие.
duyurmak давать знать, доводить до сведения.
düdük(ğü) 1)свисток, гудок; 2)дудка, свирель.
düğme 1)пуговица; 2)кнопка, выключатель.
düğmelemek застёгивать.
düğüm узел
düğümlemek завязывать узлом
düğün свадьба
dükkân 1)лавка, магазин (небольшой); 2) мастерская (небольшая).
dükkâncı лавочник, торговец.
dümen руль.
dümenci рулевой
dün 1.вчерашний день; 2.вчера.
dünkü 1. 1)вчерашний; 2)новенький; 2.новичок.
dünür сват, сватья
53
dünya 1)мир; свет; 2) Dünya Земля
dürbün бинокль
dürüst 1)правильный, точный; 2)порядочный; честный (о человеке).
düş сон, сновидение
düşey вертикальный
düşman враг, неприятель.
düşmek 1)в разных значениях падать; kabine düştü кабинет пал; fiyatlar düşüyor цены падают; yere düştü он
упал на пол (на землю); bayram pazara düşüyor праздник приходиться на воскресенье; 2) идти, следовать;
arkama düş иди за мной; önüme düş иди впереди меня
düşük 1)низкий; ~ fiyat низкая цена; ~ seviye низкий уровень; ~ kaliteli mal товар низкого качества;
2)опущенный, покатый; 3)свергнутый; ~ hükümet свергнутое правительство.
düşünce 1) мысль, идея, мнение; 2)дума, раздумье; озабоченность; ~ye dalmak задуматься.
düşünmek 1)думать, обдумывать; 2)придумывать; çıkar yolu ~ придумать выход из положения.
düşürmek 1)обронить, уронить (на пол, на землю); 2) сбивать, снижать (цену); 3)сбивать (напр.самолёт);
сшибать, стряхивать (напр. фрукты); 4) приводить к падению, низвергать (напр. правительство).
düz 1. ровный, гладкий; 2.равнина; ровное место
düzülmek налаживаться, улучшаться, приходить в норму.
düzeltmek 1)приводить в порядок; 2) исправлять, править.
düzen 1)в разн. значениях порядок, строй; 2) аккорд.
düzenlemek 1)приводить в порядок; 2) регулировать, налаживать; 3)устраивать; basın toplantısı ~
устраивать пресс-конференцию.
düzey уровень
düzgün ровный, гладкий.
düzlem 1.плоский; 2.плоскость.
düzine дюжина
düzyazı проза

54
e (выражает удивление, интерес, одобрение) э! ну!; ee; e sonra? ну, а дальше? ну, а потом?
ebat меры; измерения, размеры, габариты.
ebe повивальная бабка, повитуха.
ebedi вечный.
ebediyen навеки; вечно
eczaci аптекарь, фармацевт
eczane аптека
edebi литературный
edebiyat литература
edepli воспитанный; вежливый
edepsiz 1. невоспитанный; невежливый; 2. нахал, грубиян.
edib писатель
efektif наличный
efendi господин, эфенди
efendim 1) сударь (при обращении); 2) что? что вы сказали? простите, не расслышал.
efsane легенда
efsanevi легендарный
egemen суверенный
egemenlik(ği) суверенитет
eğer если
eğik наклонный
eğilim 1) наклон; склон, скат; 2) тенденция
eğilmek гнуться, наклоняться, склоняться
eğim наклон; склон, скат
eğitim воспитание, образование
eğlence забава, развлечение, увеселение
eğlenmek 1) забавляться, развлекаться, веселиться, весело проводить время; 2) (ile) подшучивать,
насмехаться над кем/чем – л.
eğmek гнуться, наклоняться
eğri кривой, согнутый, дугой
55
ehli домашний; ~ hayvanlar домашнее животное
ehliyet компетентность; söför ~i шофёрские права
ek добавление; дополнение; приложение.
ekili засеянный
ekim I сев
Ekim II октябрь
ekin посевы
ekip(bi) команда, бригада
ekipman экипировка, снаряжение; оборудование
ekiem соединение, связь
ekli добавленный, приложенный к чему-либо
ekmek I 1) сеять, засевать; 2) посыпать (напр. солью, перцем)
ekmek(ği) II хлеб
ekonomi 1)экономия; 2) экономика
ekran экран
eksen ось
eksi 1. минус; 2. отрицательный
eksik(ği) 1. недостающий, неполный; 2. недостаток; ◊ ~ olma спасибо
ekpres экспресс
ekstra первосортный, наилучший, экстра
ekşi кислый
ekşimek становиться кислым, прокисать
el рука (кисть) ; el etmek делать знак рукой, звать; el sıkmak жать руку; el sürmek трогать руками,
прикасаться; ◊ ele almak рассматривать (напр. вопрос); ele geçirmek схватить, поймать, завладеть
elâ карий
elâstiki эластичный
elâstikiyet эластичность
elbet, elbette несомненно, конечно, разумеется
elbirliği единение, объединение
elbise одежда; платье
elçi дип. посланец, посол
56
elçilik(ği) посольство
eldiven перчатки, руковицы
elektrik(ği) электричество; ~i yakınız включите (зажгите) электричество; ~i söndürünüz выключите
(погасите) электричество.
eleman в разн. значениях элемент
eleme отбор
elemek просеивать
eleştirme критика
eleştirmeci критик
eleştirmek критиковать
elişi рукоделие
ellemek трогать; касаться руками; щупать
elli пятьдесят
ellinci пятидесятый
elma яблоко
elveda прощай (навсегда)
elyaf волокна; нити; жилки
emanet 1)хранение; 2) вещь, оставленная на хранение
emaye эмалированный
emdirmek давать сосать
emeç мицелий, грибница
emek(ği) труда, работа
emeklemek ползать (напр. о ребёнке)
emekli 1. заслуженный; 2. пенсионер; находящийся в отставке, отставной; ~ maaşı пенсия
emel стремление; желание, чаяние
emici всасывающий, впитывающий, поглощающий
emin 1)надёжный; 2) уверенный, убежденный
emir(mri) приказ, распоряжение
emisyon эмиссия, выпуск
emlâk строения, недвижимое имущество
emmek сосать; высасывать; meme ~ сосать грудь
57
emniyet 1)безопасность; 2) доверие

Faaliyet деятельность
Fabrika фабрика
Fabrikaci фабрикант
Facia трагедия, драма; несчастье; катастрофа
Fahişe проститутка; распутница
Fahri почетный
Faiz проценты
Fakat однако, но; только
Fakir бедный, нищий
Fal гадание, предсказание
Falan 1) такой-то; 2) и тому подобное, и прочее; ~ filân и прочее, и тому подобное
Familya семья; семейство
Far фара (напр. автомобиля)
Fare мышь; крыса
Fark различие, отличие, разница
Farklı отличительный, отличный
Farz предположение
Farzetmek предполагать, допускать
Fasulye фасоль
Fatura счет
Favori фаворит
Fayans фаянс; керамическая плитка
Fayda польза; выгода
Faydalanmak пользоваться; извлекать пользу

58
Faydalı полезный, выгодный
Fazla 1. более, больше; 2. много, слишком много; 3. лишний, превышающий; o burada ~ он здесь лишний;
4. излишек, остаток
Feci 1) трагический; 2) ужасный
Felâket несчастье, бедствие, катастрофа
Felç(ci) паралич
Fen(nni) 1) техника; 2) науки
Fena 1. плохой; 2. плохо, дурно
Fenalaşmak ухудшаться
Fener фонарь; маяк
Fenni 1) технический; 2) научный
Ferahlık 1) ширь, простор; 2) просторность; 3) хорошее настроение
Ferdi индивидуальный, личный
Feribot паром, пароход-паром
Fermuar молния (застжёка)
Fıçı бочка
Fıkra 1) анекдот; фельетон; 2) параграф (напр. закона)
Fındık фундук, лесной орех
Fırça 1) щётка; 2) кисть, кисточка
Fırçalamak чистить щёткой
Fırın 1) печь; 2) пекарня, булочная
Fırınсı пекарь, булочник
Fırlatmak 1) бросать, швырять; 2) запускать
Fırsat удобный (благоприятный) случай
Fırtına буря, шторм
Fısıltı шепот, шушуканье
Fıskıye фонтан
Fıstık(ğı) фисташки
Fidan росток; саженец
Fiil 1) дело; действие; 2) глагол
Fikir(kri) 1) мысль, идея; 2) мнение
59
Fil слон
File сетка, авоська
Filika шлюпка, гребная лодка
Filim(lmi) 1) фильм, кинокартина, кинолента
Filter фильтр
Final(li) финал
Fincan 1) чашка; 2) изолятор
Firar 1) бегство, побег; 2) дезертирство
Firkete шпилька (для волос)
Fiş 1) жетон, фишка; 2) карточка (в картотеке); 3) Эл. вилка
Fişek(ĝi) 1)патрон, заряд; 2) ракета
Fitil фитиль, шнур
Fiyasko фиаско
Fiyat цена, стоимость
Flaş фото вспышка
Flört 1) флирт; 2) поклонница
Flüt флейта
Fok обыкновенный тюлень
Fon фонд
Form спортивная форма
Formalite формальность
Fotoğraf фотография, фотоснимок
Fötr фетр
Fren тормоз
Frengi сифилис
Frenlemek прям. и перен. тормозить
Frigorifik охлаждающий; холодильный
Fuar ярмарка
Fuhuş 1) безнравственность, распущенность; 2) разврат, проституция
Futbol(lü) футбол
Füme копчёный
60
Füze ракета

61
G

gaddar жестокий, лютый


gaf неуместный поступок, бестактность
gaga клюв
gala торжественный прием
galeri 1) галерея; 2) штрек
galiba вероятно, по всей вероятности, должно быть
gar вокзал
garanti гарантия
gardırop(bu) гардероб м, платяной шкаф; 2) гардероб (раздевальня)
gargara полоскание горла
garip 1) странный, удивительный, чужой; bu bana ~ geliyor мне это кажется странным; 2) одинокий,
несчастный
garson гарсон, официант
gaspetmek узурпировать
gâvur гяур, неверный, немусульманин
gaye цель; стремление
gayet очень, весьма
gayret старание; усилие
ayretli старательный, усердный
gayrı, gayri – другой; прочий.
gayrimenkul – недвижимый.
gayrimeşru – незаконный.
gaz – газ.
gazete – газета.
gazeteci – газетчик, журналист.
gazoz – газированная вода.
gazyağı – керосин.
gebe – беременная.
62
gebelik – беременность.
gece – 1. ночь; 2. ночью; bu ~ сегодня ночью.
gecebekçisi – ночной сторож.
gecekondu – лачуга, хибарка (сооруженная в течение одной ночи).
gecelemek – 1. переночевать, заночевать; 2. провести бессонную ночь.
geceleyin – ночью.
gecelik(ği) – 1.ночной; 2. ночная рубашка; kadın ~i женская ночная рубашка.
geceyarısı – в полночь.
gecikmek – опаздывать, запаздывать.
geç – 1. поздно; 2. поздний; ~ kalmak опаздывать.
geçen – прошлый, прошедший.
geçirmek – 1. в разных значениях – проводить; onu gara kadar geçirdik мы проводили его до вокзала; geceyi
sokakta ~ проводить ночь на улице; 2. переживать, переносить, претерпевать; hastalık ~ перенести болезнь;
◊ gözden ~ пробежать глазами, бегло просмотреть.
geçis – прохождение, проход, переход.
geçit(di) – 1. проход; переход; ~ yok прохода (проезда) нет; 2. военный смотр, парад.
geçmek – 1. проходить, проезжать; 2. менять место; переезжать; 3. оставлять позади, обгонять; 4.
переходить, пересекать; 4. проходить, кончаться; kış geçti зима прошла.
geçmiş – прошедший, прошлый; ~ olaylar прошедшие события; ~te в прошлом; ◊ geçmis olsun!
выздоравливайте! поправляйтесь!
gelecek(ği) – будущий, наступающий; ~ yıl а) будущий год; б) на будущий год; ~te в будущем.
gelenek(ği) – традиция.
gelgit – 1. хождения; 2. прилив и отлив.
gelin – 1. невеста; 2. невестка, сноха.
gelincik – 1 мак-самосейка; 2 ласка.
gelinlik – 1 положение невесты; 2 свадебный наряд.
gelir – доход.
gelişim – рост, развитие.
gelişme – в разных значениях – развитие.
gelişmek – развиваться.
gelişmiş – развитый.
63
geliştirmek – развивать, совершенствовать.
gelmek – 1. приходить, приезжать, прибывать, идти; benimle gel пойдем со мной, buraya gel иди (подойди)
сюда; 2 наступать, начинаться; bayram geliyor наступает праздник 3) казаться; bana öyle geldi мне так
показалось.
gemici – матрос, моряк.
gemicilik – 1 судоходство; 2 судостроение.
gen – ген.
genç(ci) – молодой.
gençlik(ği) – юность, молодость; молодежь.
gene – опять, снова.
genel – общий, всеобщий, генеральный.
genelev – публичный дом.
genellikle – в общем.
geniş – просторный.
genişlemek – расширяться.
genişletmek – расширять.
genişlik – ширина, широта.
genleşme – расширение, растяжение.
gensoru – запрос, интерпелляция.
gerçek(ği) – 1 истинный, достоверный; настоящий, действительный, неподдельный; 2. правда, истина; 3. да,
кстати; ~ sizr bir şey söyliyecektim да, я хотел вам что-то сказать.
gerçekleştirmek – осуществлять.
gerçeklik(ği) – истинность, достоверность.
gerçeküstü – феноменальный.
gerdanlık(ğı) – ожерелье.
gerdek – комната новобрачных.
gereç – материал.
gerek(ği) – 1 нужно, необходимо, надо; 2. нужный, необходимый.
gerekçe – аргумент, мотивировка, довод.
gerekli – необходимый.
gereksiz – ненужный, бесполезный.
64
gergedan – носорог.
gergin – в разных значениях – напряженный, натянутый.
gerginlik(ği) – напряженность, обостренность, milletlerarası~ международная напряженность.
geri – 1. 1) задняя сторона (часть); ~de позади; ~den сзади; ~ye назад; 2)тыл; 2.отсталый, отстающий; bu
saat beş dakika ~dir эти часы отстают на пять минут; 3. назад, обратно; ~ almak брать обратно; возвращать.
gerici – 1. реакционный; реакционные силы; 2. реакционер.
gerilim – 1) натяжение; 2) напряжение.
gerinmek – потягиваться.
getirmek – приносить, привозить, приводить.
gevelemek – 1) жевать; 2) говорить вокруг да около.
gevrek(ği) – хрупкий, ломкий, баранка.
geyik(ği) – олень, лань.
gezegen – планета; ~lerarası межпланетный.
gezgin – много странствующий.
gezi – прогулка; поездка; экскурсия.
gezinmek – 1) прогуливаться; 2) расхаживать.
gezmek – 1) гулять; 2) расхаживать; 3) осматривать (например город, музей).
gıda – питание; продукты.
gıdıklamak – щекотать.
gıpta – зависть.
gırtlak(ğı) – глотка, горло (дыхательное).
gıyabi – заочный.
gibi – как; такой же как; aslan ~ как лев; benim ~ yapınız делайте как я.
gider – расход.
gidermek – удалять; устранять.
gidiş – ход.
girgin – пробивной.
girift – хватание, поимка.
girilmek – входить; girilmez – входа нет.
girinti – углубление, впадение.
giriş – 1) вход; 2) въезд.
65
girişim – предпринимательство.
girişmek – браться, приниматься, приступать; işe ~ взяться за работу.
girmek – входить; поступать (например, в школу).
gişe – окошечко; касса.
gitmek – уходить, уезжать; идти.
gittikçe – постепенно.
giyim – одежда, платье.
giyinmek – одеваться.
giymek – надевать.
giyim – платье, одежда.
giz – тайна, секрет.
gizlemek – скрывать, прятать.
gizlenmek – скрываться, прятать.
gizli – 1. секретный, тайный; 2. секретно, тайно; ~ tutmak держать в секрете.
gizlice – тайно, секретно.
glüten – клейковина.
gocuk – кожух, тулуп, баранья шуба.
gol(lü) – гол.
göbek(ği) – пуп, пупок; ◊ ~ atmak танцевать танец живота.
göç – 1) переселение; 2) миграция.
göcebe – кочевник.
göçmek – переселяться, переезжать.
göçmen – переселенец.
göğüs(ğsü) – грудь.
gök(ğu) – 1. небо; ~ yüzü небосвод; ~ler воздушное пространство; 2. голубой; синий; ~ gözlü голубоглазый.
gökdelen – высотное здание, небоскрёб.
gökkuşağı – радуга.
gökyüzü(nü) – небосвод, небо.
göl – озеро, пруд.
gölge – тень.
gölgeli – тенистый.
66
gömlek(ği) – рубашка, сорочка.
gömmek – закапывать, хоронить.
göndermek – отправлять, посылать.
gönül(nlü) – 1) сердце; 2)желание; okumaya ~ü yok у него нет желания читать.
gönüllü – 1. добровольный; 2. доброволец.
göre – по, судя по, согласно, сообразно; bize ~ по нашему мнению; kanuna ~ согласно закону.
görev – обязанность.
görgü – опыт, опытность.
görkemli – великолепный, блестящий, пышный.
görmek – видеть.
görsel – 1) зрительный; 2) визуальный.
görümce – золовка.
görünmek – 1) показываться, быть видным; 2) выглядеть; siz iyi görünüyorsunuz вы хорошо выглядите.
görüntü – 1) призрак; 2) изображение.
görünüş – вид, наружность, внешность; ~te по виду, внешне, по внешности.
görüş – взгляд, зрение, точка зрения, aksi ~ противоположный взгляд, realist ~ реалистический взгляд; ~
birliği единство взглядов.
görüşme – 1) встреча; 2) беседа, разговор; 3) обсуждение; ~ler переговоры мн.; ~ler yapmak, ~lerde
bulunmak вести переговоры.
görüşmek – 1) (ile) видеться, встречаться; 2) (ile) беседовать, разговаривать, совещаться; 3) обсуждать,
рассматривать (например, проблему, вопрос).
gösterge – 1) показатель степени; коэффициент; 2) индикатор.
gösteri – в разных значениях – демонстрация показ.
göstermek – демонстрировать, показывать.
götürmek – 1) уносить, относить; 2) уводить, увозить; провожать, доводить; sizı evinize kadar götürebilir
miyim? могу ли я вас проводить до дома?
gövde – 1) тело, туловище; 2) ствол.
göz – глаз; ~ doktoru глазной врач, окулист; ◊ ~ atmak взглянуть, заглянуть; ~ önünde tutmak иметь в виду,
учитывать; ~e çarpmak бросаться в глаза; ~ boymak пускать пыль в глаза; ~den geçirmek просматривать,
проверять; çıplak ~le невооруженным глазом; ~üm! милый! дорогой!
gözaltı – наблюдение, надзор.
67
gözdağı – устрашение, угроза.
gözde – фаворит.
gözetlemek – наблюдать.
gözkapağı – веко.
gözlem – наблюдение.
gözlemci – наблюдатель.
gözlemek – ждать, ожидать, выжидать.
gözlük – очки.
gözyaşı – слеза.
granül – зёрнышко.
grev – забастовка; ~ yapmak бастовать, проводить забастовку.
grevci – забастовщик.
gri – серый; koyu ~ тёмно-серый.
grip – грипп; ~ olmak заболеть гриппом; ~ geçirmek перенести грипп.
guartr – зоб.
gudde – железа.
guguk – кукушка.
gurbet – чужбина.
gurur – гордость; надменность; ~ duymak испытывать гордость.
gururlanmak – гордиться.
gururlu – гордый, надменный.
guya – будто бы, якобы; как будто, словно; ~ büyük bir iç yapmış da öğünüyor он похваляется так, словно
сделала большое дело.
gübre – навоз; удобрение.
güc – 1) сила; мощь; мощность; 2) способность.
güç(cü) – трудный.
güçlü – сильный, крепкий.
güçlük(ğü) – трудность, затруднение; ~ çekmek испытывать затруднения.
güseri – замша.
güdük – недостаток, нехватка.
güfte – либретто.
68
gül – роза; ~ yağı розовое масло.
güldürmek – смешить.
güle güle – всего хорошего!, до свидания! (пожелание уходящему).
gülle – ядро; ~ atma толкание ядра
gülmek – 1) смеяться; 2) насмехаться, смеяться над кем/чем-либо
gülümsemek – улыбаться
gülünç – смешной
gümrük(ğü) – таможня; таможенная пошлина; ~ muayenesi таможенный досмотр
gümrükçü – таможенник
gümüş – 1. серебро; 2. серебряный
gün – 1) день; bür ~ однажды; ~ü ~üne регулярно, день в день 2) солнце
günah – грех
günaydın – доброе утро!
gündem – повестка дня
gündoğşu – восход солнца, рассвет
gündüz – днем
güneş – солнце; ~ doğdu солнце взошло; ~ battı солнце зашло
güney – юг
gür – 1) густой, пышный; ~ saç пышные волосы; 2) сильный, зычный (о голосе)
gürbüz – здоровый, крепкий
güreş – борьба
güreşçi – борец
güreşmek – бороться
gürgen – граб обыкновенный
gürlemek – грохотать; гром гремит
gürültü – шум, гам; ~ koparmak поднимать шум; gök ~sü гром
güve – моль
güveç – глиняный горшок (для приготовления пищи)
güven – доверие; ~ oyu вотум доверия
güvence – гарантия, обеспечение
güvenilir – надежный
69
güvenlik(ği) – безопасность
güvenmek – доверяться, полагаться, надеяться
güvercin – голубь
güvey, güvey – жених; зять (муж дочери)
güya – будто бы
güz – осень
güzel – 1. красивый, хороший; 2. красиво, хорошо
güzellik – красота
güzün – осенью

haber – новость; известие; сведение


hac(ccı) – хадж
hacet – нужда, потребность
hacım(cmı) – объём
haciz – наложение ареста на имущество
haç – крест
had(ddi) – граница, предел
hadde – прокатный стан
hafıza – память
hafif – 1) в разных значениях лёгкий, нетяжёлый; ~ bir bavul лёгкий чемодан; ~ bir kahvaltı лёгкий завтрак;
2) несильный; ~ bir baş ağrısı слабая головная боль; 3) несерьёзный, легкомысленный
hafiflik – 1) лёгкость; 2) облегчение
hafiye – агент тайной полиции
hafta – неделя
haftalık – 1. недельный, еженедельный; 2. недельная плата
hain – предатель, изменник

70
haiz – обладающий, владеющий; ~ olmak обладать, владеть
hak(llı) – 1) право; ana ~lar основные права; siyasi ~lar политические права; nee ~la? по какому праву? 2)
правота; справедливость
hakaret – оскорбление
hakem – абритр, судья
haketmek – заслужить что-либо
hakikat(ti) – 1. правда, истина, действительность; 2. поистине, действительно
haliki – истинный, подлинный, настоящий
hakim – 1. судья; 2. правящий, господствующий
hâkimiyet – 1) господство; власть; 2) суверенитет
hakkinda – относительно, касательно
haklı – правый, справедливый; ~çıkarmak оправдывать
haksız – неправый, несправедливый
haksızlık(ğı) – несправедливость
hal(li) – 1) состояние, положение; 2) вид; ◊ her ~de во всяком случае, безусловно; o ~de в таком случае;
çok ~lerde во многих случаях, сплошь и рядом
hala – тётка (со стороны отца); ~ kızı двоюродная сестра (со стороны отца); ~ oğlu двоюродный брат
hâlâ – всё ещё, пока ещё, ещё
hakat – 1) канат; 2) причал
halbuki – между тем, тогда как
halen – теперь, сейчас, настоящее время, ныне
halı – ковёр
haliç – эстуарий; речное устье
halife – 1) халиф; 2) преемник
halis – чистый
halk – народ; публика
halka – в разных значениях – кольцо; nişan ~sı обручальное кольцо
halkoyu(nu) – общественное мнение
halletmek – решать, разрешать (вопрос, задачу и т.н.)
halsiz – слабый, обессилевший; ~düşmek обессилеть, выбиться из сил
ham – 1) неспелый ( о фруктах) 2) сырой, невыделанный, необработанный
71
hamal – грузчик; носильщик
hamam – баня
hamarat – работящая, трудолюбивая (о женщине)
hamil – 1) обладатель, предъявитель; 2) обладатель
hâmile – беременная
hamle – ход (в шахматах, шашках)
hammadde – сырьё
hamsi – анчоус, хамса
hamur – тесто
hane – клетка (на шахматной доске)
hangi – какой? который?
hanım – госпожа, сударыня, дама; супруга; küçük ~ барышня; ~ efendi сударыня (вежливое обращение)
hani, haniya 1) где? где же? 2) помнишь? помните? 3) по правде сказать
hap – пилюля
hapis(psi) – 1) задержание, арест; домашний арест; 2) тюрьма
hapishane – тюрьма
hapsetmek – заключать в тюрьму, арестовывать
hapşırmak – чихать
harabe – развалины, руины
haram – запрещенный, запретный
harap – разрушенный
hararet – 1) температура, жар; 2) жажда
hararetıi – разгорячённый, возбуждённый, пылкий, оживлённый
harcamak – расходовать, тратить
harç – I трата, расход
harç – II раствор
hardal – горчица
harket – 1) движение; 2) действие, поступок; поведение; 3) отправление, отъезд; ~ etmek а) двигаться; б)
действовать, вести себя; в) отправляться, уезжать
harf – буква
hariç(ci) – 1. заграница; 2. за исключение, кроме; за исключением
72
harika – чудо
harita – карта (географическая)
harman – молотьба
harp(bi) – I война, бой
harp – II арфа
has – 1. свойственный, присущий кому-чему; 2. чистый, без примеси
hasar – убыток, ущерб
hasat – жатва, уборка
hasılat – 1) продукция; 2) доход
hasret – тоска
hassas – чувствительный
hassasiyet – чувствительность
hasta – 1. больной; 2. больной; ağır ~ тяжелобольной; ~ olmak (düşmek) заболеть
hastabakıdcı – санитарка, сиделка
hastalanmak – заболеть
hastalık(ğı) – болезнь
hastalıklı – болезненный, хворый
hastane – больница
haşhaş – мак
haşin – грубый, резкий
haşlama – варёный, отварной
haşlamak – варить
hat(ttı) – в разных значениях линия; hava ~ı воздушная линия, telefon ~ı телефонная линия
hata – 1) ошибка; ~ yapmak допускать (делать) ошибку; 2) проступок
hstslı – ошибочный, неправильный
hatır – память; ~ına gelmek вспоминать
hatıra – воспоминание; память; ~ olarak saklamak хранить как память
hatırlamak – вспоминать, припоминать
hatırlatmak – напоминать
hatip – оратор, проповедник
hattâ – даже
73
hava – 1) воздух, атмосфера
havaalanı – аэродром
havalanmak – 1) взлетать, подниматься в воздух; uçak havalandı самолет взлетел; 2) развеваться; 3)
проветриваться
havale – 1) поручение, передача; 2) перевод (денежный); posta ~si почтовый перевод; ~ etmek а) поручать,
передавать; б) переводить (деньги)
havan – 1) ступа; 2) миномет
havlamak – гавкать, лаять
havlı – ворсистый
havlu – полотенце
havuç(cu) – морковь
havuz – бассейн, водоём
havyar – икрá
hayal(li) – 1) воображение; мечта; фантазия; ~ etmek фантазировать; мечтать; 2) изображение, образ; ◊ ~
kırıklığı разочарование
hayalet – приведение, призрак
hayat – жизнь
haydi, hadi – 1) ну! айда! 2) ладно! пусть так!
haydut – разбойник, грабитель
hayhay – (выражение согласия) ладно, хорошо
hayıflanmak – сожалеть
hayır(yrı) – I добро, благо; благотворительное общество
hayır – II нет (отрицание); нет, этого не знаю
hayırlı – добрый, благой; ~ sabahlar! доброе утро!
haylaz – 1) пакостник, негодник; 2) лентяй
hayran – 1. изумлённый, пораженный; ~ kalmak а) изумляться, поражаться; б) восторгаться, восхищаться; 2.
почитатель, поклонник
hayret – 1. удивление, изумление; 2. удивительно! странно!
hayvan – животное; скот; зверь
hayvanat – ~ bahçesi зоологический сад, зоопарк
haz(zzı) – часть, доля
74
hazım(zmı) – твёрдость, решительность
hazır – 1) присутствующий, имеющийся налицо; ~ bulunmak присутствовать; 2) готовый; ~ elbise готовое
платье; ~ olmak быть готовым
hazırlamak – готовить, приготовлять
hazırlanmak – 1) готовиться, приготовляться; yolculuğa hazırlanıyor он готовиться к путешествию; 2) быть
приготовляемым; yemek hazırlandı еда приготовлена
hazırlık(ğı) – подготовка, приготовление
hazin – печальный грустный
hazine – казна; касса; сокровищница
haziran – июнь
hazmetmek – прям. и перен. переваривать
hazine – влагалище
hece – слог
hecelemek – произносить по слогам
hedef – 1) цель; 2) объект
hediye – дар, подарок; ~ etmek дарить
hekim – врач, доктор
hektar – гектар
hele – 1) особенно, в особенности; хотя бы, хоть; 2) наконец, наконец-то; 3) только, пусть только
helikopter – вертолёт
helva – халва
hem – причём, к тому же
hemcins – однородный
hemen – 1) немедленно, сейчас же; 2) почти, почти что
hemşeri – земляк, соотечественник
hemşire – медицинская сестра, медсестра
hendek – ров; канава; окоп; траншея
henüz – 1) только что, только ещё; ~ geldim я только что пришёл; ~ küçüktür он ещё мал;
2) (при отрицательном глаголе) ещё не; пока ещё; ~ gelmedi он ещё не пришёл.
hep – 1) всё; весь; все; ~iniz все вы; ~ arkadaşiz все мы друзья; ~si все они; всё; ~sini biliyor он знает всё;
2) постоянно, всегда; sen ~ geç kalırsın! ты постоянно (вечно) опаздываешь!
75
hepsi – всё, kızların hepsi все девушки (на свете)
her – каждый, всякий; ~ gün каждый день; ~ halde во всяком случае; ~ yerde везде, всюду; ~ vakit (zaman)
всегда, постоянно.
herhangi – любой, какой бы то ни было.
herkes – всякий, каждый (о человеке); ~ bilir все знают.
hesap(bı) – 1) счёт, расчёт; ~ açmak открыть счёт (в банке); ~ı veriniz дайте счёт (напр. в ресторане); 2)
подсчёт, вычисление; арифметика; 3) отчёт; ~ vermek отчитываться.
hesaplamak – считать, подсчитывать.
hesaplaşmak – рассчитываться.
hesaplı – расчетливый, осторожный, осмотрительный.
heybe – сумка, перемётная сумка.
heyecan – волнение, возбуждение; ~ verici волнующий; ~ duymak испытывать волнение.
heyecanlanmak – волноваться, приходить в возбуждённое состояние.
heyecanlı – 1) взволнованный; 2) волнующий.
heyet – делегация; комиссия; миссия.
heykel – статуя.
heykeltıraş – скульптор.
hezimet – поражение; ~e uğramak потерпеть поражение; ~ uğratmak нанести поражение.
hıçkırık – икание, икота.
hıçkırmak – икать.
hırçın – вспыльчивый, капризный.
hırka – хырка, бешмет.
hırs – 1)страстное желание; 2) ярость, гнев.
hırsız – вор.
hırsızlık(ğı) – воровство, кража.
hıyanet – измена, предательство.
hıyar – огурец.
hız – скорость, быстрота.
hızlı – 1. быстрый, скорый; 2. 1) сильно; ~ vurmak сильно ударять; 2) громко, громким голосом; ~ konuşmak
громко разговаривать.
hiciv(cvi) – сатира; сарказм.
76
hicvetmek – высмеивать.
hiç – 1. (при отрицательном глаголе) совсем, совершенно, абсолютно, вовсе не;onu ~ görmendim я его
совсем (вовсе) не видел; 2. когда-нибудь; ~ ava gittiniz mi? вы когда-нибудь ходили на охоту? 3. ничто,
пустое место; bir ~ için darıldı он обиделся из-за пустяка.
hiçbiri – никто из; ни один из.
hiddet – гнев, ярость.
hiddetli – гневный, разгневанный.
hiddetlenmek – гневаться, сердиться.
hidrojen – водород.
hikâye – рассказ; повесть; повествование.
hikâyeci – рассказчик; повествователь.
hile – 1) хитрость; мошенничество; 2) фальсификация.
himaye – 1) покровительство, защита; 2) поддержка, протекция; ~ etmek а) покровительствовать,
защищать; б) протежировать.
hindi – индюшка.
hindistancevizi – кокосовый орех.
hintyağı – касторовое масло.
his(ssi) – чувство.
hisar – крепость, укрепление.
hisse – 1) часть; порция; пай; 2) акция.
hissedar – пайщик, акционер.
hissetmek – чувствовать.
hitabe – обращение, выступление.
hizmet – 1) обслуживание; прислуживание; 2) служба; askerlik ~i военная служба.
hizmetçi – слуга, служитель.
hoca – 1) учитель, наставник; 2) ходжа.
hokkabaz – фокусник; жонглёр.
hol(lü) – холл.
homurdanmak – ворчать, бормотать.
hoparlör – громкоговоритель, репродуктор.
hoplamak – прыгать.
77
horlamak – храпеть.
horoz – петух.
hortum – 1) хобот; 2) шланг.
hostes – стюардесса, бортпроводница.
hoş – хороший, приятный; ◊ ~ geldiniz! добро пожаловать!
hoşça: ~ kalın! будьте здоровы! счастливо оставаться!
hoşaf – компот.
hoşgörü – терпимость, снисходительность.
hoşlanmak – нравиться.
hovarda – кутила, мот, гуляка.
hoyrat – грубый, вульгарный.
hububat – зерновые (злаковые) культуры.
hudut(du) – граница.
hukuk – юр. право.
hukukçu – юрист.
humma – лихорадка.
hurda – 1) мелочь; хлам; 2) металлический лом.
hurma – 1) финик; 2) хурма.
husus – дело, обстоятельство, вопрос; bu ~ta ne düşünüyorsunuz? что вы думаете по этому поводу?
hususi – 1) особый, специальный; 2) личный, частный, собственный.
husuiyet – особенность, специфичность, характерность.
husye – тестикул, яичко.
huş – берёза.
huy – характер, нрав.
huzur – 1) покой, спокойствие; 2) присутствие.
hücre – клетка.
hücüm – атака, нападение.
hüküm(kmü) – 1) судебное решение, приговор; mahkrmrmin ~ü приговор суда; ~ vermek вынести приговор;
2) сила, значение, kanunun ~ü var закон имеет силу; 3) власть, господство; ~ sürmek а) властвовать,
царить; б) быть распространённым; ~ süren kanaat распространённое мнение, распространённый взгляд.
hükümet – правительство.
78
hükümlü – имеющий силу, законность.
hüner – умение, мастерство, искусство.
hür (rrü) – свободный, независимый
hürmet – уважение, почет ~ etmek уважать,чтить; ~ görmek пользоваться уважением.
hürmetli – уважаемый
hürriyet – свобода
hüviyet – личность; ~ сüzdanı удостоверение личности
hüzün (znü) – грусть, печаль
hüzünlü – грустный, печальный

ıhlamur – липа
ılık – теплый
ırak – далекий
ıraksak – дивергентный, расходящийся
ırgat – поденщик, батрак
ırk – раса
ırkçılık (-ğı) – расизм
ırmak – река
ısı – 1. теплота 2. горячий, жаркий
ısınma – согревание
ısınmak – греться, согреваться
ısıölçer – калориметр
ısırgan – крапива
ısırmak – кусать; разрывать зубами
ısıtmak – греть, нагревать
ıskonto – скидка
ıslak – мокрый, сырой, влажный

79
ıslanmak – мокнуть
ıslatmak – мочить
ıslık (-ğı) – свист; ~ çalmak свистеть
ısmarlama – 1. заказ 2. на заказ, заказной
ısmarlamak – 1. заказывать 2. поручать; Allahaısmarladık! – до свидания
ıspanak (-ğı) – шпинат
ısrar – настояние, настойчивость; ~la настойчиво, настоятельно; ~etmek настаивать, упорствовать.
ısrarlı – настоятельный, настойчивый
ıssız – необитаемый, пустынный, безлюдный
ıstakoz – омар; makassız ~ лангуст
ıstavroz – крест
ıstırap (bı) – страдание, мучение
ışık (-ğı) – свет
ışın – луч; kozmik ~ lar – космические лучи
ızgara – жареное на рашпере (о мясе, рыбе); ~ köfte – котлеты, жаренные на рашпере

iade – возвращение, возврат; ~ etmek возвращать, приносить обратно


ibadet – моление, молитва
ibaret – состоящий; ~ olmak состоять
ibraz – предъявление; ~ etmek предъявлять; pasaportunuzu ~ ediniz предъявите паспорт
icat – открытие, изобретение; ~etmek открывать, изобретать
icra – выполнение, исполнение
iç – 1. нутро, внутренняя часть, внутренность; 2. ядро, сердцевина; 2. внутренний; iç siyaset внутренняя
политика; 3. içinde внутри, среди, между; içimizde между нами, среди нас; beş gün içinde в течение пяти
дней; dostluk havası içinde в атмосфере дружбы; içinden через что-либо, из чего-либо; evin içinden из дома;
içine внутрь чего-либо, в; evin içine в дом
içbükey – вогнутый

80
içecek – напиток, напитки
içeri – 1. внутренняя сторона; внутренность; ~ den изнутри; ~ de внутри; ~ye внутрь; 2. внутренний; 3.
внутрь, внутри; lütfen, ~ buyurun! заходите, пожалуйста
içerik (-ğı) – содержание
içerlemek – затаить злобу
içermek – взаимно обусловливать
içgüdü – 1. инстинкт, 2. интуиция
içilir – пригодный для питья
için – 1. для, ради, за; bunun ~ поэтому; для этого; 2. чтобы; 3. dığı ~ из-за, вследствие того, что…, ввиду
того, что; gelmediği ~ ввиду того, что он не пришел…
içki спиртные напитки
içli – имеющий что-либо внутри
içlidışlı – задушевный, интимный
içmek – 1. пить, 2. есть (суп); sigara ~ курить
içten - сердечный, задушевный, искренний; ~ bir dilek искреннее желание
içyüz - суть, сущность, существо
idam – казнь
idare – руководство, управление; ~etmek руководить, управлять; дирижировать (напр.оркестром)
iddia – 1. утверждение, 2. претензия, притязание; ~etmek а) утверждать, настаивать, б) претендовать,
притязать
iddianame – обвинительное заключение
idrar – моча
ifade - 1. выражение, ~etmek выражать, 2. показание, ~vermek давать показания
iffetli – целомудренный
iflas – банкротство, ~ etmek обанкротиться
iftira – клевета, ~atmak клеветать на кого-либо
iftiraci – клветник
iğfal – 1. введение в заблуждение; 2. введение в соблазн
iğne – игла, иголка; шприц; çengelli ~ английская булавка; toplu ~ булавка; ~ yapmak делать укол
(вливание); 2. жало; ~ yapraklı ağaçlar хвойные деревья
iğnelemek – колоть, прокалывать иглой
81
iğrenç – отвращение
iğrenmek – брезговать, чувствовать отвращение
ihanet - измена, предательство
ihbar – уведомление, оповещение
ihmal (li) – небрежность; халатность; ~ etmek – пренебрегать, халатно относиться; манкировать
ihracat – экспорт, вывоз
ihtilal (li) – революция
ihtimal (li) – 1. вероятность, возможность; 2. вероятно, возможно
ihtimam – забота, заботливость; внимание
ihtiras - ненасытное желание, жажда
ihtişam – роскошь, блеск
ihtiva – содержание, включение
ihtiyaç (cı) – потребность, нужда; ~ duymak испытывать потребность (нужду) в чем-либо
ihtiyar – 1. старик, 2. старый
ikamet – пребывание, жительство; ~ tezkeresi вид на жительство; ~ etmek жить, проживать
ikametgah – местожительство, резиденция
ikaz – оповещение, предупреждение
iki – два; ~si оба; ~de bir а) то и дело, б) одна вторая (часть)
ikinci – второй
ikincilik (ğı) – второе место
ikilem – лог.дилемма
ikiyüzlü – двуличный, лицемерный
ikiz – двойня, близнецы
ikizkenar - равнобедренный
iklim – климат
ikmal – 1. оканчивание, 2. снабжение
ikna – убеждение, ~ etmek убеждать
ikram – 1. угощение, 2. скидка, ~etmek а) угощать, б) делать скидку
ikramiye – 1. выигрыш (например в лотерее), 2. премиальные
iktibas - взятие в долг
iktidar – власть, ~ başinda bulunmak ~da olmak находиться у власти
82
iktisadi – экономический
iktisat – 1. экономика, 2. экономия
il – вилайет
ilaç – лекарство
ilan – объявление, ~etmek объявлять
ilave – добавление, ~etmek добавлять
ilçe – уезд
ile – с, вместе с; посредством чего-либо; sizin ile, sizinle с вами; tren ile, trenle на поезде; çekiç ile, çekiçle –
молотком; 2. и; defter ile (defterle) kalem – тетрадь и ручка
ileri – вперед; masayi biraz ~ çekelim давайте подвинем стол немного вперед; 2. впереди; evin ~ sinde
впереди дома; 3. передовой, находящийся впереди; ~ gelenler руководство, руководители (мн.ч.); видные
деятели, ответственные работники; 4. будущее; ~ de в будущем; ~ olmak спешить (о часах); saat beş dakika
~ dir часы спешат на пять минут; ~ sürmek предлагать, выдвигать
ilerlemek – 1. продвигаться вперед, двигаться вперед; 2. прогрессировать
iletken – 1. сообщающий, 2. проводящий
iletki – угломер, транспортир
ilgi – 1. интерес, заинтересованность; ~ göstermek проявлять интерес; ~ çekmek вызывать интерес: ~ çekici
вызывающий интерес; интересный; ~ çekici filim интересный фильм; 2. связь, отношение, причастность,
касательство; bununla hiç bir ~ si yoktur к этому он абсолютно никакого отношения не имеет, он абсолютно
не причастен к этому
ilgilendirmek – интересовать
ilgilenmek (ile) – интересоваться
ilgili (ile) – связанный с чем-либо, относящийся
ilginç – вызывающий интерес, любопытный
ilik – I петля, петлица
ilik – II костный мозг
iliklemek – застегивать
ilim (imi) – наука
ilişik – 1. приложенный, 2. имеющий отношение
ilişki – отношение
ilk – первый, начальный
83
ilkbahar – весна; ~ da весной
ilkçağ – античный мир
ilke – принцип
ilkönce – прежде всего, в самом начале
ilmi – научный
iltihap – воспаление
iltihaplanmak – воспаляться
ima – намек; ~ etmek намекать на что-либо
imal (li) – изготовление, производство; ~ etmek изготавливать, производить
imalat – производство
imar – благоустройство, ~ etmek благоустраивать
imbat – летний муссон
imbik – дистиллятор
imdat (di) – помощь
imge – 1. знак, признак, 2. воображение, 3. привидение
imha - истребление, уничтожение; ~ etmek истреблять, уничтожать
imkan – возможность
imkansız – 1. невозможный, 2. невозможно
imla – орфография, правописание
imrenmek – 1. сильно желать, 2. завидовать
imsak – воздержание, умеренность, диета
imtiyaz – преимущество, привилегия
imza – подпись, автограф
imzalamak – подписывать
inanç – вера, убеждение
inanmak – верить
inat (dı) – упрямство, упорство; ~ etmek упрямиться, упорствовать
inatçı – 1. упрямый, 2. упрямец
ince – 1). тонкий, 2). мелкий, некрупный; 2. тонко
incelemek – изучать, исследовать
inci – жемчуг
84
incik (-ği) – голень
incil – Евангелие
incir – инжир
incitmek – 1. причинять боль; ушибать (например руку, ногу); 2. обижать
inç – дюйм
indirmek – 1. спускать, опускать, 2. понижать, снижать
inek (-ği) – корова
infaz – исполнение, выполнение
inilti – стон
inisiyatif – инициатива
iniş – 1. посадка; mecburi ~ ав. вынужденная посадка, 2. спуск
inkar – отрицание, ~ etmek отрицать
inkılap (bı) – революция
inkılapçı – 1. революционер; 2. революционный
inlemek – стонать
inmek – 1. спускаться, опускаться, приземляться; 2. слезать, сходить; vagondan ~ выходить из вагона;
inecek var mı? Кто-нибудь выходит?; 3. останавливаться (в гостинице); otele ~ останавливаться в гостинице
insaf – 1. справедливость, совесть; 2. милосердие
insan – человек
insaniyet – 1. человечество, 2. человечность, гуманность
insaniyetli – человечный, гуманный
insanlık (-ğı) – 1. человечество, 2. человечность, гуманность
inşaat - строительство, строительные работы.
inşaatçı - строитель.
inşallah - если будет угодно аллаху; дай бог!; надеюсь.
intiba - впечатление; ~ alrnak (edinmek) выносить впечатление; ~bırakmak производить впечатление.
intihar - самоубийство.
intikam - 1) мщение, месть; 2) реванш.
intikamci - 1) мстительный; 2) реваншистский.
ip - верёвка, бечёвка.
ipek (ği) - шёлк.
85
ipekli - 1. шёлковый; 2. шёлковая ткань.
iplik (ği) - нитка, нитки.
iptal - отмена, аннулирование; ~ etmek отменять, аннулировать.
iptidai - первобытный, примитивный.
irade - воля; желание.
iradeli - волевой.
iri - крупный.
irin - гной.
iris – 1) радужная оболочка (глаза); 2) ирис.
irkilmek - вздрагивать, пугаться.
irsi - наследственный.
irtica - реакция.
is - 1) сажа; копоть; нагар.
isabet - попадание (в цель).
isabetli - 1) меткий, точный (об огне); 2) удачный, уместный (напр, об ответе, реплике).
ise - а, же.
ishal - расстройство желудка, понос.
isim(smi) - имя, название; ~i geçen вышеупомянутый
iskele - пристань.
iskelet - 1) скелет; 2) каркас.
iskemle - табуретка, скамейка.
iskonto - скидка; ~ yapmak делать скидку.
islâm - ислам.
ispat - доказательство; ~ etmek доказывать,
ispirto – спирт
israf - расточительность, мотовство.
istakoz - омар.
istasyon - станция; остановка.
istavroz - крест.
istek(ği) - желание, просьба.
istemek - хотеть, желать; просить; требовать.
86
isterik - истеричный, истерический.
isteka – кий (бильярдный).
istifa – отставка; ~etmek уйти в отставку.
istikamet – направление.
istikbal - будущее; ~de в будущем.
istiklâl – независимость
istikrar – утверждение, укрепление, стабилизация, постоянство.
istikraz – заем
istirahat – отдых; ~ etmek отдыхать
istiridye – устрица
istismar – эксплуатация; etmek эксплуатировать
istisna – исключение
istisnai – исключительный
isyan – восстание, бунт
iş – дело, работа, занятие; iş adamı – деловой человек, бизнесмен; iş veren предприниматель
işaret – знак, сигнал
iş birliği – сотрудничество; iktisadi экономическое сотрудничество
işçi – рабочий, работница
işemek - мочится, выделять мочу.
işgal -занятие, оккупация
işitmek – слышать
işkembe - кишки, требуха; ~ corbası суп из требухи (бараньей).
işkence - пытка, мучение; ~ etmek пытать, мучить.
işlek - оживлённый.
işlem - 1) процедура; оформление (документа); 2) процесс; 3) обработка, переработка; 4) действие.
işlemek - 1) работать, функционировать; 2) обрабатывать; 3) курсировать.
işletme - 1)эксплуатация(напр. рудника, фабрики); 2) предприятие.
işletmek - эксплуатировать (напр. рудник, фабрику).
işsizlik – безработица
iştah - аппетит.
işte – вот; ~ bu kadar вот и всё, и больше ничего.
87
iştırak - участие; ~ etmek участвовать.
itaat(ti) - послушание, повиновение, покорность; ~etmek слушаться, повиноваться.
itaatli - послушный, покорный.
itfaiye - пожарная команда.
itfaiyeci - пожарник.
ithaf - посвящение; ~ etmek посвящать.
ithal(li) - ввоз, импорт,
ithalât(tı) - ввоз, импорт.
itibar - уважение, влияние, авторитет.
itibaren - с, от.
itına - 1) забота, внимание; 2) аккуратность; старание
itiraf - признание, сознание; ~ etmek признавать сознавать (напр. ошибку, проступок).
itiraz - возражение; ~ım уок не возражаю; ~etmek возражать.
itmek - толкать, отодвигать; itiniz от себя(надпись на дверях).
ittifak- союз; askeri ~ военный союз.
iyi - 1.1) хороший, добрый 2) здоровый; ~ misiniz? здоров ли вы?, как ваше здоровье?; ~yim я здоров , я
чувствую себя хорошо; 2. хорошо; ~ kötü худо-бедно, худо ли, хорошо ли, ~olmak поправляться,
выздоравливать
iyileşmek – улучшаться, поправляться, выздоравливать
iyilik – доброта, добро.
iyimser - оптимист.
iyimserlik(ği) - оптимизм.
iz - след, отпечаток.
izafi - относительный, релятивный.
izahat - объяснение, подробное изложение.
izdüşüm - проекция.
izin(zni) - 1) разрешение, позволение; ~ almak получать разрешение (позволение); ~ vermek разрешать,
позволять; 2) отпуск.
izinli - находящийся в отпуске; отпускник; ~ olmak быть а отпуске.
izlemek - 1) идти по следу, следить, преследовать
2) следить, наблюдать смотреть.
88
izlenim - впечатление.
izole - 1) изолированный; 2) изоляционный.

89
J

jaguar – ягуар
jalüzi - жалюзи
jambon - окорок, ветчина.
jandarma - 1) жандармерия; 2) жандарм.
Japon – японец, японка; японский (прил.)
Japonca - 1. японский язык; 2. по-японски
jartiyer - подвязка.
jelatin - желатин
jeneratör – генератор
jeodezi - геодезия
jeofizik - геофизика
jeolog – геолог
jeolojı - геология
jerse - джерсе, джерси (ткань, готовое изделие).
jest(ti) - жест.
jet: ~ - uçağı - реактивный самолёт.
jeton - жетон.
jlet - безопасная бритва; ~ bıçağı лезвие безопасной бритвы
jimnastik(ği) – гимнастика
jinekolog - гинеколог
jinekoloji – гинекология
jinekolojik – гинекологический
jokey - жокей.
jöle – гель
judo – дзюдо
judocu - дзюдоист
jübile - юбилей.
junior - юниор.
jüri - жюри.
90
K

kaba - грубый, вульгарный, примитивный.


kabak(ği) - тыква.
kabakulak(ği) - свинка.
kabarık - 1) вздутый, раздутый, пухлый; 2) рельефный.
kabiz(bzi)- запор.
kabiliyet –способность; возможность.
kabiliyetli -способный
kabine - кабинет.
kablo - кабель.
kabuk(ğu) - 1) кора, корка, кожица; скорлупа, шелуха; 2) раковина (моллюсков).
kabul(lü) - принятие, приём.
kaburga - ребро.
kâbus - кошмар.
kabza - 1) горсть; 2) рукоятка, ручка.
kaç - сколько; ~а? почём?, по какой цене?
kaçak - 1.1) беглый, дезертир; 2) утечка (газа); 2. контрабандный, незаконный.
kaçamaklı - уклончивый; ~ cevap уклончивый ответ
kaçar – по сколько; ~ ruble aldılar по сколько рублей они получили?
kaçinci - который, какой (по порядку).
kaçınılmaz - неизбежный.
kaçınmak - избегать, уклониться.
kaçırmak - 1) лишать, похищать, угонять; uykumu kaçırdı он лишил меня сна; arabayı ~ угнать машину; 2)
упускать; пропускать; опаздывать; f irsatı ~ упускать удобный случай; treni ~ опоздать на поезд.
kaçmak -1) бежать, убегать; 2) лишаться; uykusu kaçtı он лишился сна; keyfi kaçtı у меня испортилось
настроение.
kadar - 1) как, в такой же степени как, столько же (при сравнении); aslan ~ kuvvetli сильный как лев;
benim~ в такой же степени, как я; onlar ~ çalıştık мы работали столько же, сколько они; 2) около,
приблизительно; bir hafta ~ около недели; 3) до; пока не; köye ~ до деревни; akşama ~ до вечера; ben
91
gelinceye ~... пока я не приду.; 4) : = dığı ~ выражает сравнительную степень по количеству; istediği ~
столько, сколько он желает; bu ~ столько; ne~ сколько; hepsi bu~ mı? и это все?; işte bu ~ вот и все.
kadayıf – кадаиф.
kadeh – рюмка, бокал
kademe - ступень, уступ; 2) степень, уровень.
kader – судьба.
kadın – женщина.
kadife - бархат, вельвет,
kadro - кадры, личный состав.
kafa – 1) голова; 2) ум, смышлёность.
kafes - клетка, решётка; kuş ~ птичья клетка.
kâfı - достаточный.
kafiye - рифма.
kâğıt(dı) - бумага.
kahkaha - хохот, громкий смех.
kahraman - 1. герой; 2. героический.
kahramanlık(ğı) - героизм, геройство.
kahvaltı - завтрак; ~ etmek завтракать.
kahve - кофе.
kahverengi - коричневый, кофейного цвета.
kaide – 1)правило, 2) постамент, пьедестал, основание
kala - за; до; ikiye beş ~ çıktı он вышел без пяти два köye iki kilometre ~ benzin bitti за два километра до
села кончился бензин.
kalabalık (ğı) - 1. толпа; скученность; 2. многолюдный
kalay - олово; полуда.
kalbur - решето.
kaça – бедро, ляжка; ~ kemiği бедренная кость.
kaldıraç (cı) - рычаг.
kaldırımak - 1) в разн. знач. быть поднятым; 2) быть увезенным (напр, в больницу); 3) быть
уничтоженным (отменённым).
kaldırım - мостовая; yaya ~ı тротуар.
92
kaldırmak - 1) в разных знач. поднимать 2) отправлять (транспорт), давать сигнал к отправлению
(транспорта) 3) уносить, убирать; bunu kaldırın уберите это; 4) класть, помещать (напp. в больницу) 5)
уничтожать, ликвидировать.
kale 1) крепость; 2) ворота; 3) ладья.
kaleci - вратарь.
kalem - 1) перо, ручка (с пером); 2) канцелярия; 3) резец, долото.
kalfa - подмастерье.
kalın - толстый (о предмете).
kalınbağırsak(ğı) - толстая кишка.
kalıntı- остаток.
kalıp (bı) - 1)форма, модель, образец, шаблон 2) внешность, вид oболочка
kalıtım - наследственность.
kalitsal - наследственный.
kalifiye - квалифицированный.
kalite - качество.
kalkan - 1) щит (оружие); 2) камбала,
kalker - известняк.
kalkındırmak - восстанавливать, развивать.
kalkınma – подъём, развитие.
kalkiranak подниматься, развиваться.
kalkmak - 1) в разн. знач. вставать, подниматься; 2) отправляться (о транспорте); tren kalktı поезд
отправился (отошёл); 3) исчезать; bu adet kalktı этого обычая больше не существует.
Kalmak - 1)оставаться; 2) останавливаться (напр. в гостинице), пребывать, проживать; 3) откладываться
(на более поздний срок); gitmeniz cumaya kaldı ваш отъезд отложен на пятницу.
kalorifer - центральное отопление.
kalp(bi) – сердце, kalp krizi сердечный приступ
kalpak(ği) - шапка.
Kalsiyum - кальций.
kaltak(ği) - седло, лука седла.
kamara - каюта.
kıymet 1) стоимость; 2) ценность
93
kıymetli 1) ценный, драгоценный; ~ taşlar драгоценные камни; 2) дорогой (при обращении)
kız 1) девушка; девочка; 2) дочь; ~ çocuk девочка
kızak(ğı) сани; ~ kaymak кататься на санях
kızamık(ğı) корь
kızamıkçık краснуха
kızarmak 1) краснеть, алеть; 2) жариться, поджариваться
kızartma жареный; balık ~sı жареная рыба; piliç ~ sı жареный цыпленок
kızdırmak 1) подогревать, накалять; 2) перен. раздражать
kızgın1) горячий, раскаленный; 2) перен. разгневанный, разъяренный; 3) палящий, знойные, жгучий
kızıl 1. красный (чаще в переносном значении) ~Meydan Красная Площадь; 2. скарлатина
kızılay ~ kurumu Общество Красного Полумесяца (в мусульманских странах)
kızılcık(ğı) кизил
kızılhaç ~ kurumu Общество Красного Креста
kızkardeş сестра
kızlık(ğı) девичество, девственность
kızmak 1) злиться, сердиться; 2) накаляться, раскаляться (напр. о металлах)
ki 1) который; bir adam ki okumak istemez… человек, который не хочет учиться…; 2) что; anlaşılır ki o da,
gitti выяснилось, что и он уехал; 3) а; geldim ki kimseler yok! прихожу, а там никого!; 4) чтобы; ona para
verdim ki ekmek, alsın я дал ему денег, чтобы он купил хлеба; 5) когда, раз; onu görmedi ki anlatsın как он
может рассказать, когда (раз) он этого не видел; 6) ведь, же; onu tanımazsın ki ты же его не знаешь
kibar благородный; изысканный; добрый, вежливый
kibrit спичка
kil глина
kilim палас
kilise в разн. знач. церковь
kilit замок
kilitlemek запирать (закрывать) на замок
kilitli запертый (закрытый) на замок
kim кто?; ~inle с кем?; ~in чей?; ~e (к) кому?; ~den от кого?; у кого?; ~de у кого?, при ком?; ~ bilir? кто
знает?; как знать?
kimi некоторые, одни; ~ istiyor, ~ istemiyor один хотят, другие нет; ~ insanlar некоторые люди
94
kimlik(ğı) личность; ~ belgesi удостоверение личности; ~ini tesbit etmek установить личность
kimse кто-нибудь, при сказуем. в отриц. ф. никто; orada ~ yok там никого нет
kimsesiz сирота
kimyon тмин обыкновенный
kin ненависть, злоба
kip образец; вид, тип
kir грязь, засаленность
kira 1) аренда; 2) арендная плата
kiracı арендатор; съемщик; квартирант
kiralamak 1) сдавать в аренду; 2) арендовать
kiralık предназначенный к сдаче; прокатный
kiraz черешня
kireç известь, известка
kiremit(di) черепица
kiriş 1) бревно; балка, брус, перекладина; 2) хорда
kirlemek пачкать
kirlenmek пачкаться, становиться грязным
kirli 1. грязный; 2. грязное белье
kirpi еж
kirpik(ği) ресница
kişi человек (употребляется после числительных); üç ~ için на трех человек, на троих
kişilik(ği) рассчитанный на известное число лиц; tek ~ oda комната на одного человека; iki ~ kamara
двухместная каюта; kaç ~? на сколько человек?
kişisel 1) людской; 2) личный, индивидуальный
kitabevi книжный магазин
kitap(bı) книга; ders ~ı учебник
klasik(ği) 1. классик; 2. классический
klasör 1) шкаф с отделениями; 2) папка для бумаг, регистратор; 3) кляссер
klişe 1. 1) полигр. клише; 2) штамп; 2. стандартный
koalisyon коалиция
koca I муж; ~ya gitmek выходить замуж
95
koca II огромный, громадный
kocaman огромный, большущий
koç баран
kodeks фармакопея
koğuş 1) палата (больничная); 2) тюремная камера (общая)
koklamak нюхать
kokmak 1) пахнуть; 2) тухнуть, протухать (напр. о мясе, рыбе)
kokmuş тухлый (напр. о мясе, рыбе)
koku 1) запах; 2) духи; ~ sürünmek душиться, опрыскиваться духами
kokulu ароматный, душистый
kol 1) рука; birinin ~una girmek брать кого-либо под руку; 2) рукав (платья, реки); 3) ветвь (дерева); 4)
ручка, рычаг (напр. станка); 5) отрасль; отдел; 6) колонна (напр. солдат, демонстрантов)
kola крахмал; ~ yapmak крахмалить
kolay 1. легкий, нетрудный; ~ bir iş легкая работа; 2. легко; bunu ~ yaparsın ты с этим легко справишься
kolaylık(ğı) легкость
koli посылка (почтовая)
kollamak 1) ждать, выжидать (напр. удобный случай); 2) покровительствовать
koloni в разн. знач. колония, поселение
kolonya одеколон
koltuk(ğu) I подмышка
koltuk(ğu) II кресло
kolye колье, ожерелье
koma коматозное состояние, кома
komik 1. комик; 2. комический, смешной
kompartıman купе
komple полный, комплектный
kompliman комплимент
komplo заговор
kompres компресс
komşu 1. сосед; 2. соседний
komut(tu) команда, распоряжение
96
konak(ğı) 1) особняк; 2) правительственное здание
konçerto концерт
kondoktor, kondüktör проводник (поезда)
kongre съезд
konkav вогнутый
konsantrasyon 1) сосредоточение; 2) хим. концентрация
konserve 1. консервы; 2. консервированный
konsey совет
konsolos консул
konsolosluk(ğu) консульство
konsomasyon потребление
konsulto консилиум
kontak короткое замыкание
kontrat контракт; kontrat imzalamak подписывать контракт
kontrol контроль; kontrol etmek контролировать; kontrol altına almak взять под контроль
kontrplâk фанера
konu тема, сюжет
konuk(ğu) гость
konuksever гостеприимный
konuşma 1. разговор, беседа; 2. лекция
konuşmak 1. разговаривать, беседовать; 2. обсуждать; 3. говорить о ком-чём-либо
konut жилище, жилье
konveks выпуклый
konvoy конвой, эскорт
koparmak открывать, срывать, обрывать
kopça крючок, застежка
kopmak 1. рваться, отрываться; 2. подняться, разразиться, вспыхнуть (внезапно)
kopya копия
korkak(ği) трус, трусливый
korkmak бояться, пугаться
korku боязнь, страх, испуг
97
korkunç страшный, ужасный
korkutmak пугать, страшить
korna гудок, сигнал (автомобиля)
kort корт, теннисная площадка
koru лесок, роща
korumak 1. охранять, защищать; 2. оберегать, беречь
kostüm костюм (мужской)
koşmak бежать, бегать
koşu бег, состязание в бег
koşul условие
kot(tu) отметка высоты
kota ком.квота
kova 1. ведро; 2. ковш (напр. экскаватора)
kovalamak гнаться за кем-либо, преследовать кого-либо
kovmak гнать, прогонять, выгонять
koy бухта, небольшой залив
koymak 1. ставить, класть; 2. наливать
koyu 1. густой; 2. темный (о цвете); 3. крепкий (о чае)
koyun баран, овца
koza 1. кокон; 2. коробочка
köfte котлеты, биточки (мясные)
köhne ветхий, дряхлый, изношенный
kök корень
köknar ель
köleleştirmek порабощать
kömür уголь odun kömüru древесный уголь
köpek(ği) собака
köpek(ği) balığı акула
köprü мост
köprücük ключица
köpük(ğü) пена, пенка
98
kör 1. слепой; 2. тупой; 3. тусклый (напр. о свете); 4. глухой (напр. об улице)
körbağırsak аппендикс
körfez залив
körleşmek тупиться (напр. о ноже)
kösele кожа (подошвенная)
köstek(ği) цепочка
köşe угол
köşk дворец (летний)
kötü 1. дурной, плохой; 2. дурно, плохо
kötüleşmek ухудшаться, портиться
kötümser пессимист
köy деревня, село
köylü крестьянин
kramp судорога
kravat галстук
kreş ясли (детские)
kriko домкрат
kubbe купол
kucak(ğı) 1. объятия; 2. охапка
kucaklamak обнимать, прижимать к груди
kudret сила, мощь
kudurmak 1. беситься; 2. приходить в ярость
kuduz 1. водобоязнь, бешенство; 2. страдающий водобоязнью, бешеный
kuğu лебедь
kukla кукла, марионетка
kulaç маховая сажень
kulak(ğı) ухо, слух
kule башня
kullanılmış подержанный, бывший в употреблении
kullanmak 1. применять, пользоваться, употреблять; 2. водить (напр.машину), управлять
kuluçka наседка
99
kulüp клуб
kulübe хижина, лачуга, будка
kum песок
kumar азартная карточная игра
kumaş материя (ткань)
kumral шатен
kumru горлица
kumsal пески, песчаный берег
kundura обувь, башмаки
kunduracı 1. сапожник; 2. торговец обувью
kunduz бобр
kupa кубок
kur ухаживание, флирт
kur фин.курс resmi kur официальный курс
kura жребий
kurabiye курабье (песочное печенье)
kurak(ğı) 1. сухой, засушливый; 2. засуха
kural правило
kuram теория
kurbağa лягушка
kurbağalama брасс (стиль плавания)
kurban жертва, kurban bayramı праздник жертвоприношения, курбан
kurdele лента (шелковая)
kurgu воображение
kurmak строить, сооружать, возводить, формировать, hükümet kurmak
формировать правительство, заводить (напр. часы, игрушку), sofra kurmak накрывать на стол, çadır kurmak
разбивать палатку
kurmay штаб
kurnaz хитрый
kurnazlık(ğı) хитрость
kurşun 1. свинец; 2. пуля
100
kurşuni свинцовый, свинцового цвета
kurşunkalem карандаш
kurt(du)1. волк; 2. червь
kurtarma спасение
kurtarmak спасать, выручать, избавлять
kurtulmak освобождаться, спасаться
kurtuluş освобождение, спасение
kuru 1) сухой; 2) сушёный
kurucu 1. основатель, создатель, учредитель; 2. учредительный
kurul совет, комиссия, ассамблея
kurulamak вытирать, высушивать
kuruluş 1. создание, основание; 2. устройство, структура
kurum общество, лига
kurumak сохнуть, высыхать, засыхать
kuruntu мнительность, подозрительность, сомнения
kurye курьер (дипломатический)
kusmak рвать, блевать
kusur 1. недостаток, изьян; 2. вина, ошибка
kuş птица
kuşak(ğı) 1. пояс; 2. поколение
kuşku недоверчивость, подозрение
kutlamak 1. праздновать, отмечать; 2. поздравлять
kutlu счастливый радостный, bayramınız kutlu olsun поздравляю вас с праздником!
kutsal священный, святой
kutu 1. коробка; 2. ящик; 3. банка
kutup(tbu) полюс
kuvafür прическа (женская)
kuvvet 1. сила; 2. военные силы, войска
kuvvetli сильный
kuyruk(ğu) 1. хвост; 2. очередь
kuyu 1. колодец; 2. горная шахта, скважина
101
kuyumcu ювелир
kuzey 1. север, 2. северный
kuzu ягненок
küb; metre ~ кубический метр
küçük(ğü) 1. маленький, небольшой; 2. младший; küçük kardeş 1. младший брат; 2. малыш
küf плесень
küfe большая корзина для переноски груза на спине или для вьюка
küfür ругань, брань
küfür atmak (savurmak) ругаться, браниться
kükürt сера
kül зола, пепел
külçe слиток, глыба
külliyat(tı) собрание сочинений
küllük(ğü) пепельница
külot 1. галифе, бриджи; 2. трико (дамское)
kültür культура
kültürel культурный (относящийся к культуре)
küme 1. куча, кучка, груда; 2. группа
kümes птичник
küp большой глиняный кувшин с узким горлом
küpe серьга
kür лечение
kürdan зубочистка
küre шар
yarım küre полушарие
kürek(ği) 1. лопата; 2. весло
kürk 1. мех; 2. меховой, на меху
kürsü 1. трибуна; 2. кафедра
kürtaj аборт
küsür с лишним
kütle 1. масса; 2. глыба
102
kütük 1. бревно, пень; 2. список (избирателей)
kütüphane библиотека
küvet ванна

103
L

lâcivert темно-синий
lâf 1. слово (устное); 2. болтовня, пустословие
lâf! пустое! болтовня!
lâf atmak болтать
lâğım 1. подземный ход; 2. подземный сток для нечистот, клоака
lâhana капуста
lâik светский
lâke лакированный
lâle тюльпан
lâmba лампа
lânet проклятие
lânet okumak проклинать
lâpa 1. каша; 2. припарка
lâstik(ği) 1. резина; 2. ластик, резинка; 3. шина; diş lâstik(ği) автопокрышка, iç lâstik(ği) 1. автокамера; 2.
резиновый, lâstik(ği) çizme резиновые сапоги
lâvabo умывальник, рукомойник
lâyık достойный, заслуживающий
lâyık olmak быть достойным чего-либо
lâzım необходимый, нужный
leblebi калёный горох (нохут)
leğen большой таз
lehim припой
leke пятно
leke çıkarmak выводить пятна
leke sürmek 1. пачкать; 2. позорить
lekelemek 1. посадить пятно, запачкать; 2. позорить, компрометировать
lenf(a) лимфа
lenfatik лимфатический
104
lengüistik лингвистика, языкознание
lehva 1. надпись; 2. пластинка (с надписью); дощечка, вывеска
levrek(ği) окунь
leylâk(ği) сирень
leylek(ği) аист
lezzetli вкусный, приятный
liberal 1. либерал; 2. либеральный
lider лидер, вождь
lif волокно, нити, жилка
lig лига
likör ликер
liman порт, гавань
lir лира
lira лира; türk lirası турецкая лира
isan язык, речь
lisans коммерч.. лицензия
lise лицей
liste 1. список; 2. меню
lodos южный ветер, лодос
lokanta ресторан, столовая
lokma кусок, глоток (еды)
lokomotif паровоз, локомотив
lokum рахат-лукум
lomboz иллюминатор
lügat словарь
lümbago люмбаго
lünapark лунапарк
lütfen пожалуйста, будьте любезны, сделайте милость
lütuf(tfu) любезность, милость
lütuf(tfu) buyurmak сделать милость, соизволить
lüzum необходимость, нужда
105
lüzumlu нужный, необходимый

maalesef к сожалению
maaş жалованье, оклад
macera приключение; авантюра
macun паста diş ~u зубная паста
maç матч, состязание, встреча
madalya медаль
madam мадам, госпожа (обращение к немусульманке)
madde 1) статья, пункт; 2) материя
maddi материальный
madem, mademki раз, поскольку
maden 1. 1) металл; ~ ocağı рудник; 2)минерал; ~ suyu минеральная вода; 2. металлический
mağara пещера, грот
mağaza магазин
mağlup(bu) побеждённый; ~ olmak быть побежденным, проиграть
mağrur надменный, высокомерный
mahalle квартал, район
mahalli местный
mahdut ограниченный
mahiyet сущность, характер
mahkeme суд, трибунал
mahkum 1) осуждённый, приговорённый; 2) обречённый ~ etmek а) осуждать, приговаривать; б)
обрекать
mahrum лишённый; ~ olmak быть лишенным, лишаться; ~ kalmak лишаться, терять
mahrumiyet лишение

106
mahsul(lü) урожай, сбор
mahsus 1. Нарочно, умышленно, специально; 2. Свойственный, специфический
mahzun грустный, печальный
makale статья (в газете, журнале)
makam 1) местопребывание; 2) инстанция
makara катушка
makarna макароны
makas 1) ножницы; 2) железнодорожная стрелка
makbul допустимый, приемлемый, приятный
makbuz расписка, квитанция
makyaj грим
maksat(dı) цель, намерение
mal 1) товар; 2) собственность
mali финансовый
malik имеющий, обладающий, владеющий
maliye финансы
maliyet себестоимость
malt(tı) солод
malul(lü) инвалид
malzeme материал
mamul(lü) изделие
mamur благоустройственный
mana смысл, значение
manav фруктовщик, зеленщик
manda I. Буйвол
manda II. Мандат
mandal 1) защёлка, щеколода, запор, засов; 2) собачка; 3) прицепка, зажимка; 4) колок
manevi духовный, моральный
manevra манёвры; ~ yapmak а) маневрировать; б) производить манёвры
mangan, manganez марганец
mangal мангал, жаровня
107
mantar 1) гриб; 2) пробка
mantık(ğı) логика
manzara вид, пейзаж, панорама, перспектива
marangoz столяр
marifet ловкость, искусство
marka марка; otomobil ~sı марка автомобиля; 2) талон; жетон
maroken 1. Сафьян; 2. Сафьяновый
marş марш
mart март
martı чайка
marul молокан, латук
masa стол
masal сказка
maske маска
masraf расход, трата
masum невинный
masuniyrt неприкосновенность
maşa щипцы мн.
maşallah прекрасно!, браво!, молодец!
mat I. Мат
mat II. Матовый, тусклый
matbaa типография
matbuat печать, пресса
matem траур
matine утренник, утренний спектакль
matkap(bı) буравчик, сверло, бур; дрель
mavi синий, голубой
maya дрожжи мн., закваска, фермент
maydanoz петрушка
mayın мина
mayıs май
108
maymun обезьяна
mayo купальный костюм, плавки
mazeret отговорка
mazi прошлое, прошедшее; ~ в прошлом
mazlum 1) угнетённый; 2) кротко, смиренно, тихо, безмолвно
mazur заслуживающий извинения (прощения); ~ görmek извинять, прощать
mebus депутат
mecbur вынужденный, обязанный; ~ olmak быть вынужденным (обязанным); ~etmek вынуждать,
обязывать
mecburi вынужденный; принудительный; обязательный
meclis парламент; совет; палата
meçhul неизвестный
medeni культурный, цивилизованный
medeniyet культура, цивилизация
meğer оказывается, что…
mehtap 1) лунный свет; 2) луна
mekik(ği) челнок
mektep(bi) школа
mektup(bu) письмо
memba родник; ~ suları родниковая вода
meme 1) грудь, вымя; 2) сосок, сосцы; 3) мочка (уха); 4) горелка подсос
memleket 1) страна; 2) родной край, родина
memnun довольный; ~ olmak быть довольным
memnuniyet удовольствие, удовлетворение; ~le с удовольствием, охотно
memur чиновник, служащий
mendil носовой платок
menekşe фиалка
menfaat(ti) польза, выгода, интерес
mengene тиски, пресс
meni сперма, семя
mensup относящийся, принадлежащий
109
menşe происхождение, место происхождение
menteşe металлическая петля
meraлуг, пастбище
merak(kı) 1) любопытство, интерес; 2) беспокойство; ~ etmek а) любопытствовать, интересоваться; б)
беспокоиться
meraklanmak беспокоиться, волноваться, тревожиться
meraklı I. 1) любопытный, любознательный; 2) озабоченный; 2. любитель
mercan коралл
mercek(ği) линза
mercimek(ği) чечевица
merdane цилиндр; вал; ролик
merdıven лестница
merhaba здравствуйте
merhamet милосердие, жалость, сострадание
merhum покойный, усопший, умерший
meriyet действие, сила (напр. закона); ~ müddeti срок действия; pasaportun ~ müddeti срок действия
паспорта; ~e girmek вступать в силу
merkez центр
mermer 1. мрамор; 2. мраморный
mermi снаряд
mersi спасибо; çok ~ большое спасибо
mersibalığı(nı) осётр
mert мужественный
mesafe расстояние
mesai работа, труд
mesaj послание
mesane мочевой пузырь
mescit небольшая мечеть
meselâ например
mesele вопрос, проблема, задача; günğn ~si актуальный вопрос; asıl ~ главный вопрос
mesken жилище
110
meslek(ği) профессия
meslektaş коллега
mesul(lü) ответственный
mesuliyet ответственность; ~ üstüne (üzerine) almak взять ответственность на себя
mesut(du) счастливый; ~ olmak быть счастливым; ~ etmek осчастливить
meşe дуб
meşgul(lü) занятый; ~ olmak (ile) быть занятым; ~ etmek занимать
meşhur знаменитый, известный
meşin 1. выделанная кожа, дубленая кожа; 2. кожный
meşru(uu) 1) допустимый шариатом; 2) законный, легальный; 3) законнорождённый
meşburat(tı) напитки
metin(tni)текст
mevcut(du) 1. имеющийся, наличный; 2. наличие; ~ olmak существовать, быть налицо
mevki(i) 1) класс (на транспорте); 2) пост, должность
mevsim сезон, время года
mevzu(u) тема, сюжет
meydan площадь
meyva, meyve плод, фрукт; kuru ~ сухофрукты; ~ suyu фруктовый сок
mezarlık(ğı) кладбище
meze закуска (к спиртным напиткам)
mezhep(bi) 1) учение, доктрина; 2) вера, религия; 3) секта, толк
mezun выпускник; üniversite ~u выпускник университета
mıknatıs магнит
mısır кукуруза
mide желудок
midye мидия
miktar количество
mil миля
milât(dı) ~ tan önce до новой (до нашей эры); ~ tan sonar новой (нашей) эры
millet национальность, нация, народ; hangi ~tensiniz? Кто вы по национальности?
milletlerarası международный
111
milletvekili(ni) депутат
milli национальный
millileştirmek национализировать
milliyet национальность; ~ iniz nedir? Какой вы национальности?
milliyetçi националист
mimar архитектор, зодчий
mimarlık(ğı) архитектура
mimik мимика
minare минарет
minder 1) ковер, мат; 2) тюфяк, мягкая подстилка
minibüs микроавтобус
minnet благодарность
minnettar признательный, обязанный; ~ olmak быть признательным (обязанным)
minnettarlık(ğı) признательность
miras наследство
misafir гость; ~ gelmek приходить в гости; ~ kalmak быть гостем
misafirperver гостеприимный
misal(li) пример
misyon миссия
miyop близорукий
mizaç характер, натура
mizah юмор
mizahçi юморист
mizahi юмористический
mobilya мебель
moda 1. мода; 2. модный
model 1) фасон, модель; 2) натурщица
moder современный
mola привал, отдых, остановка, передышка
moloz щебень, камень
monte ~ etmek монтировать
112
mor фиолетовый
moral(li) 1) мораль, нравственность; 2) настроение, moralim bozuk у меня плохое натроение
motif 1) мотив, мелодия; 2) орнамент, узор
muaf1) прощенный; 2) освобожденный
muafiyet(ti) освобождение (напр. от налогов)
muamele 1) обращение, обхождение, отношение; bana karşı ~si его обращение со мной, его отношение ко
мне; 2) действие, операция, формальность; banka ~si банковская операция; gümrük ~si таможенная
формальность
muayene осмотр, просмотр, обследование; gümrük ~si таможенный осмотр
muayenehane 1) врачебный кабинет; 2) амбулатория
muayyen определенный
muazzam огромный, громадный
muhabir корреспондент
muhacir переселенец, эмигрант, беженец
muhafaza сохранение, охрана; ~ etmek сохранять, охранять
muhakkak1. несомненный; 2. несомненно, наверняка
muhalefet оппозиция, несогласие
muhalif 1. оппозиционный; 2. оппозиционер; ~ olmak находиться в оппозиции, выступать против
muharebe бой; ~ etmek вести бой
muhasebeci бухгалтер
muhatap собеседник
muhbir сообщающий, извещающий
muhit среда, окружение
muhtaç(cı) нуждающийся; ~ olmak нуждаться, испытывать нужду
muhtar 1. автономный; 2. староста
muhtariyet автономия
muhtelif разный, различный
muhtemel вероятный, возможный
muhterem уважаемый
muhteviyat содержание
muhtıra памятная записка
113
mukabele 1) ответ; ~ de bulunmak отвечать; 2) сличение, сопоставление
mukkades священный
mukavele соглашение
mukavemet сопротивление; ~ etmek сопротивляться
mukavva 1) картон; 2) картонный
mukayese сравнение
mum свеча
muntazam регулярный
muntazaman регулярно
musevi 1. еврей, иудей; 2. еврейский, иудейский
musluk(ğu) кран
muşamba клеёнка
mutabık согласный; ~ kalmak прийти к решению, согласиться
mutat привычный, обычный
muteber имеющий силу, действительный; ~ olmak иметь силу, быть действительным
mutfak(ğı) кухня
mutlaka обязательно, непременно
mutlu счастливый
muz банан
mübadele обмен
mücadele борьба
mücevher драгоценность
müdür заведующий, управляющий, директор
müdürlük управление, дирекция
müezzin муэдзин (служитель в мечети)
müfettiş инспектор
müftü муфтий (высшее духовное лицо, являющееся религиозно-юридическим авторитетом по вопросам
применения шариата)
mühendis инженер
mühim важный
mühimsemek придавать значение, считать важным
114
mühür(hrü) печать, штемпель; ~ basmak ставить печать, штемпелевать
mühürlü 1) с печатью; 2) опечатанный
müjde радостная (добрая) весть, приятная новость
mükemmel 1. превосходный, замечательный; 2. превосходно!, прекрасно!, замечательно!
mülk(kü) 1) мюльк; 2) землевладение
mülkiyet владение, собственность
mümkün возможный; ~ быть возможным
münakaşa полемика, спор
münasebet отношение, связь
münasip сообразный, подходящий
münevver 1. интеллигент; 2. интеллигентный
müracaat обращение, просьба; ~ etmek обращаться (с просьбой)
mürekkep(bi) чернила
mürettebat(tı) команда, расчёт, экипаж
müsaade разрешение, позволение; ~ nizle с вашего разрешения; ~ etmek разрешать
müsabaka соревнование, состязание
müsait благоприятный, удобный; ~ olmak быть благоприятным (удобным)
müsavat равенство
müsavi равный
müshil слабительное
müslim мусульманин
müspet положительный, позитивный
müstafi отставной, ушедший в отставку
müstakil независимый, самостоятельный
müstehcen бесстыдный, непристойный, неприличный
müşavir советник, консультант
müşteri покупатель, клиент, посетитель
mütaahhit 1. нанятый по договору; 2. подрядчик
mütecaviz агрессивный
müteessir огорченный, опечаленный
mütevazı скромный
115
müthiş ужасный, страшный; ~! Ужасно!
müttefik(ki) союзник
müzakere обсуждение; ~ etmek обсуждать
müze музей
müzik музыка
müzisyen музыкант
müzikal музыкальный

nabız пульс; sık ~ учащенный пульс; ~ yoklamak щупать пульс


nadas зяблевая вспашка
nadir редкий
nafaka 1) средство к существованию; 2) юр. алименты
nafile 1. напрасный, тщетный; 2. напрасно, тщетно, зря
nakış(ksı) 1) вышивание; ~ işlemek вышивать; 2) роспись, стенная роспись, живопись
nakit(kdi) деньги (наличные)
nakletmek 1) перевозить; 2) рассказывать , передавать
nakliyat перевозка, транспортировка
nal подкова
nalça подковка (для обуви)
namaz намаз, молитва; ~ kılmak совершать молитву
namus честь
namuslu честный, порядочный
nane мята перечная
nankör неблагодарный
nar гранат

116
narenciye цитрусовые
nargile кальян; ~ içmek курить кальян
nasıl 1. какой, каков, что за; ~ bir adam? Что за человек?, каков он?; 2. как, каким образом; ~siniz? Как вы
поживаете?; ~sa как-то, каким-то образом
nasır мозоль
nasip(bi) 1) доля, положенное; 2) участь, судьба
navlun 1) фрахт; 2) плата за проезд на судне
naylon 1. нейлон 2. нейлоновый
naz 1) кокетство; 2) каприз
nazar взгляд, взор, сглаз
nazaran согласно, по, судя по…
nazariye теория
nazım 1) порядок, устройство; 2) стихосложение, поэзия
nazik 1) вежливый, деликатный; çok ~ siniz вы очень вежливы; 2)щекотливый; ~mesele щекотливый
вопрос
nazlanmak капризничать
nazlı капризный, нежный
ne что, какой, что за; neniz ağrıyor? что у вас болит?; neniz var? что с вами?, на что жалуетесь?; ne
diye? почему?, отчего?, зачем?; ne kadar? сколько, насколько; ne var, ne yok? что нового?; ne
olur ne olmaz diye на всякий случай; ne ise ладно; neden? отчего?, почему?
nebati растительный
nece на каком языке; bu adam ~ konuşuyor? на каком языке говорит этот человек?
neci какой профессии? bu adam ~dir? кем работает этот человек?, чем занимается этот человек?
neden почему?, отчего?; ~ bize gelmediniz? почему вы не пришли к нам?
nedense почему-то, отчего-то
nefes дыхание, вздох; ~ almak дышать, вздохнуть
nefis изысканный, изящный, прекрасный
nefret отвращение, ненависть; ~ etmek питать отвращение, ненавидеть
nefrit нефрит, воспаление почек
nehir(hri) река
nekahet(ti) слабость (после болезни)
117
nemli влажный, сырой
nerede где
nere какое место; ~de? где?; ~den? откуда?; ~ye? куда?; ~niz ağrıyor? где болит?; ~si? где?, какое
место?; orası ~si? откуда говорят? (при разговоре по телефону); buranın kalemi ~si? где здесь
канцелярия?; ◊~de ise того и гляди, вот-вот
nereli откуда?, из какого места?; siz ~siniz? из каких вы мест?
nesil(sli) поколение, род; genç ~ молодое поколение
nesir(sri) проза
nesnel 1) объективный; 2) переходной
neşe веселость; веселье; хорошее настроение
neşelendirmek веселить; радовать
neşeli веселый; радостный
net чистый, ясный
netice результат, итог, вывод
nevi род, вид, сорт; bir ~ своего рода
nevruz ноуруз (новый год по мусульманскому летоисчислению, 22-ое марта)
neye для чего?, зачем?
nezaket деликатность; вежливость; тактичность; ~ ziyareti визит вежливости; ~le деликатно; вежливо;
тактично
nezle насморк; ~oldum у меня насморк
nice сколько?
nicelik(ği) количество, величина
niçin почему?, для чего? зачем?
nihayet 1. конец, предел; ~bulmak кончаться; 2. наконец; en~ в конце концов
nikâh бракосочетание, брак
nikbin 1. оптимист; 2. оптимистический
nimet 1) благодеяние; 2) благо; 3) достаток; 4) средства существования
nine бабушка
nisan апрель
nisbet пропорция, соотношение
nisbeten сравнительно, относительно
118
nispi относительный
nişan 1) орден; 2) обручение; ~yüzüğü обручальное кольцо
nişasta крахмал
nitekim так же, как и…, да и, так, например; ~ siz de bilmiyorsunuz да и вы не знаете
nitelemek характеризовать, квалифицировать
nitelik(ği) качество, характеристика
niye почему?, отчего?, зачем?
niyet намерение; iyi ~ добрая воля; iyi ~ heyeti миссия доброй воли; iyi ~ göstermek проявлять
доброжелательность
nizam 1) порядок, система; 2) правило, закон
Noel рождество (праздник); ~baba дед-мороз; ~ ağacı рождественская (новогодняя) елка
nohut(du) нут, бараний горох
noksan 1. недостаток, нехватка; 2. недостаточный, нехватающий; ~ olmak быть недостаточным, не
хватать
nokta 1) точка; 2) пункт
normal(li) нормальный
not отметка (школьная), пометка; ~ defteri записная книжка; ~ etmek отмечать, записывать,
делать пометки
nota нота
noter нотариус
nöbet 1) приступ (болезни); bana ~ geliyor у меня начинается приступ; sıtma ~ приступ малярии; 2)
очередь, черед; 3) дежурство; ~ beklemek дежурить, нести дежурство
nöbetçi дежурный ( о человеке)
nötr нейтральный (о веществе)
numara номер; ne ~ giyiyorsunuz? какой номер вы носите?
numune образец
nur свет, сияние, луч
nutuk(tku) речь; ~ söylemek произносить речь
nüfus население, жители, люди; ~ cüzdanı паспорт
nüfuz 1) проникновение, проницаемость; 2) влияние, авторитет

119
O

o 1) он,она, оно; ona ему; onca, ona göre по его мнению, на его взгляд; ona gelince что касается
его; onda у него, при нем; 2) тот, та, то
obur 1. обжора; 2. ненасытный
ocak(ğı) I печка, печь, камин
ocak II январь
oda 1) комната; 2) палата; ticaret ~sı торговая палата
odak(ğı) 1) средоточие, центр; 2) фокус
odun дрова
ofis ведомство, управление
oğlan мальчик, парень, малый
oğul сын; ~um сын мой; сынок (при обращении)
oje лак для ногтей
ok стрела, стрелка
oklava скалка
oksijen кислород
okşamak ласкать, гладить
okul школа, училище
okulöncesi дошкольный
okuma 1) чтение; 2) учеба; 3) пение
okumak 1) читать; 2) учиться; 3) петь
okur читатель
okuryazar грамотный
okutmak обучать; учить
okuyucu 1) чтец; 2) певец
okyanus океан
olağan обычный, ординарный

120
olağandışı сверхъестественный, фантастический, удивительный
olağanüstü чрезвычайный
olanak(ğı)возможность
olasılık вероятность, возможность
olay 1) событие, случай, происшествие; 2) явление (природы)
oldukça достаточно, в достаточной степени, довольно
olgu факт, событие
olgun спелый, зрелый
olgunluk(ğu) спелость, зрелость
olimpiyat(dı) олимпиада
olmak 1) быть; memnun ~ быть довольным; tanıştığımıza memnun oldum приятно познакомиться,
рад нашему знакомству 2) становиться, превращаться; doktor ~ стать доктором; 3) случаться, происходить,
совершаться; ne oldun? Что случилось?; 4) заболевать; anjin oldum я заболел ангиной; nezle oldum у
меня насморк; ~ olur! Хорошо!, ладно!, есть!; hiç olmazsa по крайней мере; ne olursa olsun во что бы то
ни стало, будь что будет
olmaz 1. невозможный; 2. нельзя, невозможно
olta удочка; ~ iğnesi рыболовный крючок; ~ ipliği леска; ~ mantarı поплавок; ~ yemi приманка
oluk(ğu) 1) желоб; 2) водосточная труба; 3) паз, желобок
olumlu положительный; ~ cevap положительный ответ
olmuzsun отрицательный; ~ cevap отрицательный ответ
oluşum 1) образование, возникновение; 2) формация; 3) развитие
omlet омлет
omurga позвоночник
omurilik(ği) спинной мозг
omuz плечо
on десять
onamak одобрять, давать согласие
onarmak ремонтировать, чинить
onaylamak утверждать, ратифицировать
ondüle 1) волнистый; 2) завитый (о волосах)
onlarони
121
onuncu десятый
onur чувство собственного достоинства
ora то место; ~ da там; ~ dan оттуда; ~ ya туда; ~ larda в тех местах; ~ m değil, buram ağrıyor болит
здесь, а не там; ~ sı там, то; burası mektep, ~ sı postahane это – школа, а то – почта; ~ sı beni
alakalandırmaz то меня не интересует
orak(ğı) серп
orali тамошний
oran пропорция, соотношение
orantı пропорциональность
oradino ордер, лицензия
ordu войско, армия
organ орган; yayın ~ı печатный орган
orkestra оркестр; ~ şefi дирижер
orman лес
orospu груб. проститутка, распутница
orta 1. 1) середина; ~ ya çıkmak возникать, появляться; ~ ya atmak выдвигать (напр. вопрос); ~ da
olmamak не быть на месте, отсутствовать; 2. средний; ~ okul средняя школа
ortaçağ(ğı) средневековье
ortak(ğı) компаньон, пайщик
ortaklaşa совместно, вместе
ortaklık(ğı) товарищество, компания
ortalama в среднем
ortalık(ğı) кругом; ~ ağarıyor рассветает; ~ kararıyor темнеет; ~ ta kimse yok кругом никого нет
ortam среда, обстановка
ortanca средний; ~ kardeş средний брат
ortodoks православный
ortopedi ортопедия
oruç(cu) пост (мусульманский); ~ tutmak соблюдать пост
ot трава
otel отель, гостиница
otopsi аутопсия
122
otorite авторитет, влияние
oturmak 1) сидеть, садиться; 2) жить, проживать; nerede oturuyorsunuz? Где вы живете?
oturum заседание
otuz тридцать
otuzar по тридцати
otuzuncu тридцатый
ova равнина
oval(li) 1. овал; 2. овальный
ovuşturmak потирать
oy голос, мнение; oy birliği единодушие
oya кружева
oylama голосование
oyma резьба, гравировка
oymacı гравер, резчик
oynak(ğı) 1) очень подвижный, непоседливый; 2) игривая
oynamak играть
oysa(ki) между тем, тогда как
oyuk(ğu) 1. выдолбленный; 2. 1) углубление; 2) пещера; 3) нарезка; 4) прорубка
oyun 1) игра; 2) пляска, танец
oyuncak(ğı) 1. игрушка; 2. игрушечный
oyuncu игрок
ozan 1) ашуг; 2) поэт

123
Ö

Öbek(ği) 1) куча, груда; 2)группа


Öbür другой, следующий; ~ gün послезавтра
Öç мщение, месть; öç almak отомстить
Ödem отек
Ödemek платить, оплачивать
Ödemeli оплаченный
Ödenek(ği) ассигнование, дотация
ödev долг, обязанность
ödül премия; награда
ödün возмещение; компенсация
ödünç(cü) ссуда, заем
öfke гнев, раздражение
öfkelenmek гневаться, возмущаться, сердиться
öğe 1) элемент; 2) часть; 3) член
öğle полдень; ~yemeği обед
öğleyin в полдень
öğrenci ученик; студент
öğrenim образование; изучение
öğrenmek 1) учиться; изучать; 2) узнавать
öğretim образование, обучение; ilk~ начальное образование; yüksek ~ высшее образование; meslekî ~
профессиональное обучение
öğretmek учить, обучать, преподавать
öğretmen учитель, преподаватель
öğüt наставление, совет
ökçe каблук
öksürmek кашлять
öksürük(ğü) кашель
öksüz сирота
124
öküz бык
ölçek(ği) 1) мера; мерило; 2) масштаб
ölçmek 1) мерить; 2) взвешивать
ölçü мера; мерка; размер; масштаб
öldürmek убивать, умерщвлять
ölmek умереть, скончаться
ölmez бессмертный
ölü мертвец, покойник
ölüm смерть
ömür(mrü)жизнь
ön 1. перед, передняя часть; önümüzdeki следующий, предстоящий; ön hafta будущая неделя; 2.
передний; 3. перед, впереди; okulun önünde перед школой; ◊ önüne geçmek предотвращать
что-либо
önce 1. прежде, сначала, раньше; ilk~ прежде всего; 2. за, тому назад; bir yıl~ год тому назад;
sizden~ раньше вас
önceden 1) заранее; 2) вначале, сначала
önceki предшествующий; ~gün позавчера
önder лидер, вождь
önem значение, важность; ~kazanmak приобретать значение; ~vermek придавать значение
önemli значительный, важный, серьезный
önerge предложение
önermek предлагать
öngörmek предусматривать, иметь в виду
öngörü предусмотрительность, дальновидность
öngörülü предусмотрительный, дальновидный
önlemek предотвращать, пресекать, не допускать
önleyici предохранительный
önlük(ğü) передник, фартук
önsezi предчувствие
önsöz предисловие, ведение
öpmek целовать
125
öpüşmek целоваться
ördek(ği) утка
ören 1) развалины, руины; 2) старое здание
örf обычай, традиция
örgü 1) вязка; 2) коса (волос)
örgüt организация
örme вязание
örmek вязать, плести
örneğin например
örnek(ği) 1. образец, образчик; ~almak брать пример; 2. образцовый, примерный
örtmek покрывать
örtü покрывало; baş~sü платок (головной); sofra~sü скатерть
örümcek(ği) 1) паук; 2) паутина
öte 1. другая (противоположная) сторона; ırmağın~yakası противоположный берег реки; 2.
остальное, остальная часть; ~sini bana bırak остальное предоставь мне
öteberi то и сё, всякая всячина
öteki тот, другой
ötmek петь (о птицах)
ötücü певчий; ~kuşlar певчие птицы
övgü 1) хвала, похвала; 2) ода
övmek хвалить
övünmek (ile) 1) гордиться; 2) хвалиться
öykü рассказ, новелла, повесть
öyle 1. такой, такого рода; 2. так, таким образом; ~ise если так, в таком случае, тогда
öz 1. сущность; 2. 1) собственный, личный; 2) родной
Özbek узбек
özdeş 1) равный, одинаковый; 2) тождественный, идентичный
özel 1) личный, собственный, частный; 2) специальный; ~muhabir специальный корреспондент
özellik(ği) особенность, специфика, своеобразие; ~le особенно, в особенности
özen старание, усердие, аккуратность
özerk автономный
126
özet резюме, краткое содержание; ~le вкратце
özetlemek резюмировать, излагать вкратце
özgü свойственный, присущий
özgün оригинальный, необычный
özgür свободный, незанятый
özlem тоска, томление
özlemek тосковать
özne 1) субъект; 2) подлежащее
öznel субъективный
özsu(yu) бот. сок
özümlemek, özümsemek ассимилировать
özür 1) извинение, прощение; ~dilemek просить извинения; 2) уважительная причина, оправдание
özürlü имеющий недостаток (изъян, порок, дефект)
özveri самоотверженность

pabuç(cu) туфли
paça нижняя часть брюк
paşavra тряпка
pahalı дорого (о цене)
pahalılık(ğı) дороговизна; hayat~ дороговизна жизни
paket пакет, пачка; посылка
pakt(tı) пакт
palamut желудь
palavra выдумки, вранье
palet(ti) I 1) палитра; 2) трак, звено
palet(ti) II пластырь
palyaço паяц, арлекин, шут, скоморох

127
pamuk(ğu) хлопок; вата
pamuklu 1. хлопчатобумажный; ватный; 2. хлопчатобумажная ткань
pancar свекла
pancer ставень, жалюзи
pankreas поджелудочная железа
pansıman перевязка; ~ yapmak делать перевязку
pantolon брюки
panzehir противоядие
papağan попугай
papatya ромашка
papaz священник
para деньги; bozuk (ufak) ~ мелочь, мелкие деньги; kağıt ~ бумажные деньги
paragraf 1) параграф; 2) абзац, статья
parantez скобки
paraşüt парашют
paravana ширма
parazit паразит
parça кусок; часть; частица; осколок; bir ~ немного
parçalamak разбивать на части; расщеплять (напр. атом)
pardesü летнее пальто; макинтош
pardon простите
park 1) парк; 2) стоянка (машин); ~ yapılmaz стоянка запрещена
parlak блестящий; великолепный
parlamak 1) блестеть; 2) воспламеняться
parlâmento парламент
parmak(ğı) палец; baş ~ большой палец; şehadet ~ указательный палец; orta ~ средний палец;
yüzük ~ безымянный палец; serçe ~ мизинец
parsel участок земли
parşömen пергамент
parti партия
pas I. ржавчина
128
pas II. Передача мяча, пас
paskalya пасха
paso бесплатный проездной билет
paspas циновка, половик
pasta пирожное
pasta(ha)ne кондитерский магазин, кондитерская
pastırma бастурма
patates картофель; ~ kızartması жареный картофель; haşlama ~ отварной картофель; ~ püresi
картофельное пюре
paten коньки
patik детские туфли
patika тропинка
patinaj катание на коньках
patlak лопнувший, треснувший
patlama взрыв
patlamak 1) взрываться; 2) разразиться; 3) лопнуть
patlıcan баклажан; ~ dolması фаршированные баклажаны
pay пай, часть, доля
paydos 1) перерыв (обеденный); 2) конец занятий (работы)
payşlamak делить между собой; разделять
pazar 1) базар; рынок; 2) воскресенье
pazarlık торг; ~ etmek торговаться (о цене)
pazartesi понедельник
peçete салфетка
peder отец
pehlivan 1) борец; 2) богатырь
pehriz 1) диета; 2) пост (у христиан, иудеев)
реk 1) весьма, очень; 2) с отрицательной формой глагола не oчень-то, не особенно; pek sevmiyor не oчень-
то любит.
pekâlâ 1. очень хорошо!, прекрасно!; 2. великолепный, прекрасный.
peki хорошо!, ладно!
129
peklik запор.
pekmez вываренный до густоты мёда фруктовый сок
pembe розовый; ◊ ~ görmek видеть в розовом цвете.
pencere окно.
реnçе лапа.
penguen пингвин.
pens 1) клёщи; 2) пинцет.
perakende в розницу.
perde 1) занавес; занавеска, перегородка; beyaz ~ кино экран; 2) действие, акт (пьесы); ~arası антракт.
pergel циркуль.
perişan 1) разбросанный; 2) растрёпанный; 3) несчастный, жалкий.
permanganat(tı) марганцовокислая соль.
permi писменное разрешение (для экспорта или импорта товара),
peron перрон.
perşembe четверг.
peruka парик, накладные волосы.
pervane винт (парохода, самолёта); пропеллер.
pestil пастила (фруктовая),
peşin заранее, авансом; ~ para аванс (денежная сумма).
peştamal фартук (мастерового); передник, набедренная повязка (банщика в турецких банях).
petek медовый сот.
petrol(lü) нефть.
pey задаток, залог.
peynir сыр; beyaz ~ брынза; taze ~ творог
pezevenk 1) сводник; 2) подлец, негодяй.
pınar родник.
pırasa лук-порей.
pırlanta 1. брильянт; 2. брильянтовый.
pide плоская лепёшка.
pil батарея.
pilâv плов.
130
piliç(ci) цыплёнок.
pilot пилот, лётчик; feza ~u лётчик-космонавт
pingpong пинг-пбнг, настольный теннис.
pipo курительная трубка.
pire блоха.
pirinç(ci) рис.
pirzola отбивная.
pis грязный.
piskopos епископ,
pist дорожка; трасса; полоса.
piston поршень,
pişkin бывалый, видавший виды.
pişman кающийся; сожалеющий; ~ olmak
каяться; сожалеть.
pişmek вариться, печься, жариться.
pitoresk живописный.
piyango лотерея.
piyasa рынок.
piyes пьеса.
plâk пластинка (музыкальная).
plâka номерной знак (у автомобиля).
plânlamak планировать.
podra пудра.
poğaça пирог.
poliçe 1) вексель; 2) полис
polis 1) полиция; 2) полицейский
pompa помпа, насос.
porselen 1. фарфор; 2. фарфоровый.
porsiyon порция.
portakal апельсин.
porte 1) арена; 2) нотный стан.
131
postacı почтальон.
posta(ha)ne почта.
pota тигель.
potasyum калий.
poz поза.
prensip принцип.
prim премия; награда; вознаграждение.
priz штепсель.
protesto протест.
prova 1) примерка; 2) репетиция.
puan балл, оценка.
pul марка.
puro сигара.
pusula компас.
püre пюре.

radar радиолокатор, радар.


radyasyon радиация.
radyo радио.
raf полка, полочка.
rafadan всмятку.
rafine рафинированный.
rağbet спрос; успех.
rağmen несмотря на ...
rahat 1. покой; спокойствие; отдых.

132
rahatlık покой, спокойствие.
rahatsız 1) неудобный; 2) нездоровый, недомогающий.
rahim матка.
rakam цифра.
rakı анисовая водка.
rakip соперник.
ramazan рамазан (девятый месяц арабского лунного года, во время которого мусульмане соблюдают пост).
randevu свидание.
randıman производительность.
rantabilite рентабильность.
rapor доклад, отчёт.
raptiye скрепка.
rasathane обсерватория.
rasgele 1. случайный, любой; 2. случайно.
rasgelmek, rastlamak, rastgelmek 1) встречаться (неожиданно); 2) встречать (неожиданно).
rау рельс.
razı согласный; ben ~yım я соглесен; buna ~değilim я не согласен с этим.
reçel варение.
reçete рецепт.
reçine древесная смола.
reddetmek 1) отклонять, отвергать; 2) отказываться.
refah достаток.
refakat(ti) сопровождение; сопутствие; аккомпанемент.
referans рекомендация.
reform реформа.
rehber 1) проводник, гид; 2) путеводитель, справочник.
rehine заложник.
reis председатель; глава.
rekabet(ti) 1) соперничество; 2) конкуренция.
reklâm реклама.
rekor рекорд.
133
rende 1) рубанок; струг, скобель, шабер; 2) тёрка.
rengârenk многоцветный, пёстрый.
renk(ği) цвет, окраска.
renkli цветной.
resim(smi) 1) рисунок; 2) фотография, снимок; 3) пошлина.
resital(li) концерт.
resmen официально.
resmi официальный; gayri ~ неофициальный.
ressam художник.
restore реставрация.
ret(ddi) отказ, отклонение; ~ cevabı отказ (на просьбу).
revir санитарный пункт.
revü театральное обозрение, ревю.
rеу 1) голос; ~е koymak поставить на голосование; 2) вотум; itimat ~i вотум доверия.
rezalet(ti) стыд, срам, позор; скандал.
rezervasyon броня (в отеле).
rıhtım набережная; пристань.
rıza согласие; ~ vermek соглашаться.
riayet соблюдение; ~ etmek соблюдать.
rica просьба; ~ ederim! прошу!, пожалуйста!; size (sizden) bir ~m var у меня к вам просьба.
ringa ~ balığı сельдь, селёдка.
riziko риск.
roket ракета.
rol(lü) роль.
roman роман.
romatizma ревматизм.
Rönesans Ренессанс, эпоха Возрождения.
röntgen рентген.
röportaj репортаж.
ruh душа, дух.
ruhsat(tı) разрешение, позволение.
134
ruj губная помада.
Rusça 1. русский язык; 2. по-русски.
rutubet сырость; влага.
rutubetli сырой; влажный.
rüya сон, сновидение.
rüşvet взятка.
rütbe чин, ранг, звание.
rüzgâr ветер.

S
saadet счастье; ~lе! счастливого пути!
saat(ti) 1) час; ~ kaç? который час?, сколько времени?; 2) часы; 3) время.
sabah утро.
sabahleyin утром.
sabıkalı рецидивист.
sabır(brı) терпение.
sabırlı терпеливый.
sabotaj саботаж, вредительство.
sabretmek терпеть, переносить.
sabun мыло
sabunluk(ğu) мыльница
saç волосы.
sade 1. 1) простой; 2) чистый; ~ kahve чёрный кофе (без сахара); 2. только, просто
sadece только, лишь
sadık верный, преданный.
saf 1) чистый, без примеси; 2) наивный
safa радость
safra жёлчь
sağ I 1. правый; 2. правая сторона; ~а dönmek повернуться направо.

135
sağ II 1) здоровый; 2) живой; ◊ ~ ol спасибо
sağanak(ğı) проливной дождь, ливень
sağcı правый.
sağır глухой.
sağlam 1) здоровый; 2) прочный, крепкий
sağlamak обеспечивать
sağlamlaştırmak укреплять, упрочивать.
sağlık(ğı) здоровье
saha 1) пространство, площадь; 2) площадка; 3) арена, поле деятельности, область
sahi в самом деле, верно, правда
sahil берег, побережье
sahip(bi) 1. хозяин, владелец; 2. namus ~i честный человек; perensip ~i принципиальный человек
sahne сцена, эстрада
sahte поддельный, подложный
sakal борода
sakatlamak калечить, наносить травму, подбивать
sakatlanmak получать травму (ушиб)
sakın осторожно!, берегись!, смотри!
sakınmak 1) беречься, остерегаться; избегать; 2) беречь
sakız смола
sakin I спокойный, тихий
sakin II житель, обитатель
saklamak 1) прятать; 2) хранить, сохранять
saklanmak прятаться, скрываться, укрываться
saksı цветочный горшок
sal плот
salâhiyet право, полномочие
salam колбаса
salamura рассол
salata салат
salça соус, подливка
136
saldırgan 1. нападающий; 2. агрессор
saldırmak 1) нападать; 2) бросаться, кидаться
salgı секреция
salgın 1. эпидемия; 2. эпидемический
salı вторник
salıncak(ğı) качели
salınım 1) либрация (Луны); 2) колебание
salkım гроздь, кисть
sallanmak плевать, чихать
salon зал
salt(tı) абсолютный
salya слюна
salyangoz 1) улитка; 2) раковина
saman солома
samimi искренний, сердечный
samimiyet искренность, сердечность
samur соболь
sanat искусство; güzel ~lar изящные искусства
sanatçı, sanatkâr художник; артист; деятель искусства
sanayi(i) промышленность
sancı колики, резь; острая боль
sandal лодка
sandalye 1) стул; 2) место, кресло
sandık ящик
sandviç(ci) бутерброд, сандвич
sanık(ğı) обвиняемый, подсудимый
saniye секунда
sanki словно, будто, как будто, точно
sanmak считать, думать, полагать
sansar каменная куница
sansür цензура
137
santral(i) центральная станция
santrifüj центробежный
sap 1) стёбль; 2) ручка, рукоятка
sapak аномальный
sapık извращённый
saplantı навязчивая идея
sapmak поворачивать, сворачивать
saptamak 1) устанавливать, определять; 2) констатировать
saraç шорник, седельник
sararmak 1) становиться жёлтым, желтеть; 2) бледнеть
saray дворец
sardalye сардины
sarfetmek 1) расходовать, тратить; 2) отдавать (напр, время, сипы)
sarfiyat расход, потребление
sargı бинт, повязка
sarhoş пьяный
sarı 1) жёлтый; 2) бледный
sarışın блондин
sarkaç маятник
sarmak 1) завёртывать, заворачивать, обёртывать; 2) перевязывать, бинтовать
sarmısak чеснок
sarnıç цистерна
sarp крутой
sarraf меняла
sarsıntı сотрясение
sarsmak трясти, шатать
saten сатин
satıcı продавец, торговец
satılmak продаваться
satır строка, строчка.
satış торговля; perakende ~ розничная торговля; toptan ~ оптовая торговля
138
satmak продавать
satranç(cı) шахматы
savaş война
savaşmak воевать, бороться
savcı прокурор
savunma оборона
savunmak оборонять, защищать
sayaç(cı) счётчик
saydam прозрачный
sayfa страница
sayfiye дача (летняя)
saygı уважение, почет; ~ göstermek уважать, почитать
sayı количество
sayım перепись; подсчет; nüfus ~ı перепись населения
sayın уважаемый; ~ baylar уважаемые господа!
saymak 1) считать, подсчитывать, пересчитывать, перечислять; 2) уважать, почитать
saz саз (щипковый музыкальный инструмент)
seans сеанс
sebep(bi) причина
Sebze овощи.
Seçim – выборы.
Seçkin- 1)избранный, 2)отборный.


enfeksiyon, tırnak enfeksiyonu
enfeksiyon- canlı organizmaların mikroorganizmalar (bakteri, mantar, protozoa) ve ayrıca virüsler, prionlar ile enfeksiyon tehlikesi. Terim şu anlama gelir Farklı çeşit yabancı mikroorganizmaların insan vücudu (tıpta), hayvanlar (zooteknik, veterinerlik), bitkiler (tarım biliminde) ile etkileşimi. Toplamda, yaklaşık. 1420 mikroorganizma.

Enfeksiyon türleri

Enfeksiyon farklı yönlerde gelişebilir ve farklı biçimler alabilir. Enfeksiyonun gelişme şekli, mikroorganizmanın patojenite oranına, makroorganizmanın enfeksiyondan korunma faktörlerine ve çevresel faktörlere bağlıdır.

genelleştirilmiş enfeksiyon- patojenlerin esas olarak tüm makro organizma boyunca lenfatik-hematojen yolla yayıldığı bir enfeksiyon.

Lokal enfeksiyon- mikroorganizmanın patojenik faktörlerinin etkisi altında vücut dokularına lokal hasar. Lokal süreç, bir kural olarak, mikrobun dokulara nüfuz ettiği yerde meydana gelir ve genellikle lokal bir inflamatuar reaksiyonun gelişimi ile karakterize edilir. Lokal enfeksiyonlar bademcik iltihabı, kaynar, difteri, erizipel vb. İle temsil edilir. Bazı durumlarda yerel bir enfeksiyon genel bir enfeksiyona dönüşebilir.

Genel enfeksiyon- Mikroorganizmaların kana nüfuz etmesi ve bunların vücuda yayılması. Vücudun dokularına nüfuz eden mikrop, penetrasyon bölgesinde çoğalır ve daha sonra kan dolaşımına girer. Bu gelişim mekanizması, grip, salmonelloz, tifüs, sifiliz, bazı tüberküloz formları, viral hepatit vb.

gizli enfeksiyon- Vücudun dokularında yaşayan ve çoğalan bir mikroorganizmanın herhangi bir belirtiye neden olmadığı bir durum (bel soğukluğunun kronik formu, kronik salmonelloz vb.)

Bulaşıcı hastalıkların aşamaları

Kuluçka süresi-. Genellikle, enfeksiyöz bir ajanın vücuda girmesi ile klinik belirtilerin ortaya çıkması arasında, her hastalığa özgü bir zaman aralığı vardır - sadece ekzojen enfeksiyonlar için karakteristik bir kuluçka dönemi. Bu süre boyunca patojen çoğalır, belirli bir eşik değerine kadar hem patojen hem de onun salgıladığı toksinlerin birikimi olur ve bunun ötesinde vücut klinik olarak ifade edilen reaksiyonlarla yanıt vermeye başlar. Kuluçka süresi saatler ve günlerden birkaç yıla kadar değişebilir.

prodromal dönem-. Kural olarak, ilk klinik belirtiler, belirli bir enfeksiyon için patognomonik herhangi bir belirti taşımaz. Zayıflık, baş ağrısı, halsizlik hissi sık görülür. Bulaşıcı hastalığın bu aşamasına prodromal dönem veya "öncü aşama" denir. Süresi 24-48 saati geçmez.

Hastalığın gelişim dönemi- Bu aşamada, hastalığın kişilik özellikleri veya birçok enfeksiyöz süreçte ortak belirtiler ortaya çıkar - ateş, inflamatuar değişiklikler ve klinik olarak belirgin olan diğer aşamalar, artan semptomların (stadyum artışı) aşamalarını ayırt etmek mümkündür. hastalık (stadyum acme) ve tezahürlerin yok olması (stadyum düşüşü) ...

iyileşme-. Bir bulaşıcı hastalığın son dönemi olarak iyileşme veya iyileşme dönemi, hızlı (kriz) veya yavaş (lizis) olabilir ve ayrıca kronik bir duruma geçiş ile karakterize edilebilir. uygun durumlarda, klinik belirtiler genellikle organ ve dokuların morfolojik bozukluklarının normalleşmesinden ve patojenin vücuttan tamamen çıkarılmasından daha hızlı kaybolur. İyileşme tam olabilir veya komplikasyonların gelişimi eşlik edebilir (örneğin, merkezi sinir sistemi, kas-iskelet sistemi veya kardiyovasküler sistemden). Enfeksiyöz ajanın nihai olarak uzaklaştırılma süresi ertelenebilir ve bazı enfeksiyonlarda (örneğin, tifüs) onlarca yıl olabilir.

Ayrıca bakınız

Vikisözlük'te bir makale var "enfeksiyon"

Edebiyat

Bağlantılar

Tıp: Patoloji
patohistoloji

Hücre hasarı: Apoptoz Nekrobiyoz (karyopycnosis karyorexis karyoliz) Nekroz (pıhtılaşma nekrozu kollikasyon nekroz kangren sekestrasyon enfarktüsü)

Hücresel adaptasyon: Atrofi Hipertrofi Hiperplazi Displazi Metaplazi (skuamöz hücreli glandüler)

Distrofi: Protein Yağlı Karbonhidrat Mineral

Tipik
patolojik
süreçler

Enflamasyon (alternatif eksüdatif proliferatif) Ateş Hipoksi Hemodinamik patoloji (hiperemi iskemi staz trombozu embolisi) Tümör (benign malign) Metabolik patoloji Oruç (tam eksik kısmi)

laboratuvar
teşhis
ve otopsi

Adli patoloji Makroskopik inceleme Patohistoloji Histokimya (İmmünohistokimyasal inceleme) Elektron mikroskopisi İmmünofloresan Floresan in situ hibridizasyon Klinik kimya Tıbbi mikrobiyoloji İmmünodiagnostik Enzimatik analiz Kütle spektrometrisi Kromatografi Akış sitometrisi

enfeksiyon, türkiye'de enfeksiyon, coxsackie virüsü enfeksiyonu, mesane enfeksiyonu, idrar yolu enfeksiyonu, tırnak enfeksiyonu, genital enfeksiyon, enfeksiyon izle online, enfeksiyon evresi 2, enfeksiyon filmi

Enfeksiyon Bilgileri Hakkında

Çoğu çocuğa sitomegalovirüs bulaşır, ancak enfeksiyon gizlice davranır ve belirli bir ana kadar kendini göstermez.

Sitomegalovirüs enfeksiyonu, çocuklarda bağışıklığın azalması arka planına karşı aktive olur ve sonuçları çok üzücü olabilir: görme kaybı, işitme, bozulmuş zeka ve hatta ölüm. Sitomegali belirtileri nelerdir ve hastalık neden bu kadar tehlikeli kabul edilir?

nedenler

Sitomegalovirüs enfeksiyonunun nedenleri, herpes virüs ailesinden biri olan bir DNA virüsüdür. Vücuda bir kez nüfuz eden patojen, ömür boyu içinde kalır. Hastalığın belirtileri yoksa, bu enfeksiyon şekline taşıyıcı denir. İstatistiklere göre, yetişkinlerin %80-90'ı sitomegalovirüs ile enfektedir ve patojenle ilk karşılaşma çocuklukta gerçekleşir.

Kan dolaşımına girdikten sonra virüs, tükürük bezlerinin hücrelerine nüfuz etmeye çalışır - bu, patojenin favori lokalizasyonudur.

Virüs solunum yolu, karaciğer, dalak, beyin, gastrointestinal sistem, böbrekleri enfekte eder.

Hücrelerde virüs, DNA'sını çekirdeğe entegre eder, ardından yeni viral parçacıkların üretimi başlar. Enfekte olan hücre, patojene adını veren boyut olarak büyük ölçüde artar: Latince'den çevrilmiş, "dev hücreler" anlamına gelir.

Genellikle çocuklarda sitomegalovirüs canlı semptomlara neden olmaz ve ketumdur. Hastalık, aşağıdaki bebek gruplarında ortaya çıkan bağışıklık savunmasını zayıflatırken ciddi hasarlara neden olur:

nasıl bulaşır

Taşıyıcı veya hasta bir kişi, genital sistemden tükürük, anne sütü, idrar, mukus ile virüsü dış ortama salgılar.

Bir çocuğun enfeksiyonu aşağıdaki şekillerde ortaya çıkabilir:

Sitomegalovirüs enfeksiyonunun genel kabul görmüş bir sınıflandırması yoktur. Doktorlar hastalığı hem enfeksiyon zamanına (konjenital, edinilmiş) hem de prevalansa (genelleştirilmiş, lokalize) göre bölerler. Ayrı bir grup, HIV ile enfekte çocuklarda sitomegalovirüs enfeksiyonudur.

doğuştan

Konjenital, bir çocuğun hamilelik sırasında bir anneden aldığı bir sitomegalovirüs enfeksiyonudur. Enfeksiyon ilk trimesterde ortaya çıkarsa, gebelik sonlandırılır veya ciddi malformasyonlarla bir bebek doğar. Daha sonraki bir tarihte enfeksiyon daha hafif bir biçimde ortaya çıkar.

Akış ile konjenital sitomegalovirüs enfeksiyonu şunlar olabilir:

Akut sitomegalovirüs formu doğumdan hemen sonra kendini gösterir ve kronik sitomegalovirüs enfeksiyonunun belirtileri yaşamın ilk aylarında yavaş yavaş gelişir.

Edinilen

Edinilmiş sitomegalovirüs enfeksiyonu ile bebek, anneden emzirme sırasında veya hasta bir kişiyle temas yoluyla enfekte olur. Bir yaşın altındaki çocuklarda hastalık zor olabilir, okul öncesi ve okul çağındaki çocuklarda ARVI olarak ilerler.

Hastalık sırasında şunlar olabilir:

Belirtiler

Sitomegali belirtileri, hastalığın şekline, yaşına ve çocuğun bağışıklık durumuna bağlı olacaktır.

Yenidoğanda

Çocuklarda sitomegalovirüs, yaşamın ilk günlerinde karaciğeri etkiler, bu da ciltte ve gözlerde ikterik lekelenme olarak kendini gösterir. Normalde yenidoğan sarılığı bir ay içinde geçer, enfekte çocuklarda ise altı aya kadar sürer. Sindirim bozulabilir, çocuk iyi kilo almaz, endişelenir.

Hematopoetik sistemin sitomegali içindeki yenilgisi, pıhtılaşmadan sorumlu kan hücreleri olan trombosit sayısında azalmaya yol açar. Sonuç olarak, çocuğun cildinde kolayca morluklar oluşur ve küçük nokta hemorajik döküntüler olabilir. Göbek kanaması, dışkıda kan ve kusma gibi belirtiler olabilir.

Yenidoğanlarda sitomegalovirüs enfeksiyonu beyin dokusunun iltihaplanmasına (ensefalit) neden olur, ardından lezyonlarda yoğun kalsifiye inklüzyonlar oluşur. Bebeğin nöbetler, bilinç kaybı ve nörolojik bozukluklar gibi semptomları olabilir.

Başın büyüklüğündeki bir artış, enflamatuar bir reaksiyonun arka planına karşı artan beyin omurilik sıvısı üretimi nedeniyle beynin düşmesinin sonucudur.

Merkezi sinir sistemine verilen hasar genellikle görme bozukluğu ile ilişkilidir. Virüs gözün yapılarına nüfuz eder ve onlara zarar verir, bu nedenle bebeğin merceği bulanıklaşabilir, iris ve göz bebeğinin şekli ve rengi değişebilir. Çoğu zaman, sitomegalinin sonuçları kalıcı görme bozukluğudur.

Öksürük, nefes darlığı, yenidoğan cildinin mavimsi rengi sitomegalovirüs pnömonisinin belirtileridir. İdrar miktarındaki azalma, olağandışı bir renk veya keskin bir koku, akut sitomegalovirüs enfeksiyonundan kaynaklanan böbrek hasarını gösterir.

Konjenital enfeksiyon, çocuğun derin sakatlığına ve ölümüne kadar çok ciddi sonuçlara yol açar. Halk ilaçları ile tedavi burada yardımcı olmaz, ciddi ilaç tedavisi gereklidir.

Bir yaşında ve daha büyük

Bir yaşından büyük çocuklarda sitomegalovirüs enfeksiyonu genellikle edinilir. Hastalık kendini üst solunum yollarının iltihabı olarak gösterir. Çocuk öksürük, burun tıkanıklığı, yutulduğunda ağrı, ateş konusunda endişeli. Vücudun her yerinde kırmızı lekeler şeklinde döküntü olabilir.

Çocuğun boyunda genişlemiş lenf düğümleri var, altında alt çene, koltuk altlarında, kasıklarda. Şişmiş lenf düğümleri ağrısızdır, cildin yüzeyi normal renktedir.

Bazen çocuk karında, sağ yarısında veya her iki tarafında ağrıdan şikayet eder. Ağrının nedenleri, karaciğer ve dalak büyüklüğünde bir genişlemedir. Deride ve gözlerde hafif bir sarılık görünebilir - karaciğer hasarı belirtileri.

Hastalık normal ARVI'ya benzese de, halk ilaçları ile tedavi çocuğu tamamen iyileştirmeyecektir.

teşhis

Çocuklarda sitomegalovirüsü teşhis etmek kolay bir iş değildir, çünkü belirtiler spesifik değildir ve diğer birçok hastalığın seyrine benzemektedir. Doktor çocuğu muayene edecek ve ardından sitomegaliyi doğrulamak için gerekli testleri ve çalışmaları yazacaktır.

analizler

Aşağıdaki testler bir çocukta sitomegalovirüs enfeksiyonunu tespit etmeye yardımcı olacaktır:

Sitomegali tanısından emin olmak için idrar tortusu "baykuş gözü" şeklinde çekirdekli dev hücrelerin varlığı açısından mikroskop altında incelenmelidir.

enstrümantal yöntemler

Çocukta hangi sistemin etkilendiğine bağlı olarak reçete edilirler:

Genelleştirilmiş bir enfeksiyonla, doktor bir göz doktoru tarafından fundus muayenesi önerecektir. Bu, gözün yapılarındaki hasarı zamanla tespit etmeyi ve muhtemelen uygun tedaviye tabi olarak görüşü korumayı mümkün kılacaktır.

Tedavi

Çocuklarda sitomegalovirüs tedavisi, bir çocuk doktoru ile birlikte bir bulaşıcı hastalık doktoru tarafından ele alınır. Gerekirse, çocuk bir nörolog, göz doktoru, nefrolog veya ürolog tarafından izlenecektir.

İlaçlar

Vücuttan sitomegalovirüsü tamamen ortadan kaldıran bir ilaç geliştirilmemiştir. Başlangıçta, sitomegaliyi antiherpetik ilaçlarla tedavi etme girişimleri vardı, ancak bu şema çok başarılı değildi.

Bir doktor gansiklovir reçete edebilir, ancak bebeklerde yüksek toksisitesi nedeniyle sadece umutsuz durumlarda kullanılır. İlaç, enfeksiyonun şiddetli seyri durumunda sadece daha büyük çocuklarda kullanılabilir.

Şiddetli bir enfeksiyon durumunda, çocuğa, hastalığın olumsuz sonuçlarını önlemeye yardımcı olacak insan immünoglobulin - koruyucu antikorlar damardan enjekte edilir.

Bir çocukta sitomegalovirüs akut solunum yolu viral enfeksiyonu olarak ilerlerse, doktor hastalığın semptomlarını hafifletecek ilaçlar yazacaktır:

Akut bir enfeksiyon sırasında, doktor yatak istirahati, çok miktarda ılık sıvı (ballı çay, meyve içeceği, komposto), halk ilaçları ile tedavi: antiseptiklerle gargara (papatya, soda, iyot). Bu, hastalığın nedenlerini ortadan kaldırmayacak, ancak tezahürlerini büyük ölçüde kolaylaştıracaktır.

profilaksi

Sitomegalovirüs enfeksiyonunun önlenmesi, virüs temas yoluyla bulaştığı için çocuğun kişisel hijyen kurallarına uymasını içerir. Temiz havada yürümek, zengin bir menü, rasyonel bir günlük rutin - tüm bunlar bebeğin bağışıklığını güçlendirecek ve virüs saldırısından kurtulmayı kolaylaştıracaktır.

Çocuğu konjenital sitomegalovirüsten korumak için, hamilelik planlaması sırasında bir kadın sitomegalovirüs antikorları için test edilmelidir. Antikorlar tespit edilmezse, doktor anne adayı için önleyici bir aşı yazacaktır.

Aşı, patojene karşı bağışıklık oluşturacak, bir kadını hamilelik sırasında enfeksiyondan koruyacaktır.

Hamilelik sırasında akut enfeksiyon için halk ilaçları ile tedavi etkisizdir, akut solunum yolu viral enfeksiyonlarının herhangi bir semptomu için doktora danışmak zorunludur. Konjenital sitomegalinin sonuçları ihmal edilemeyecek kadar ciddidir.

Çocuklarda sitomegalovirüs enfeksiyonu

Sitomegalovirüs ve tehlikesi

Bu viral bulaşıcı hastalık, herpes virüslerine aittir. İnsanların yaklaşık %80'inin vücutlarında hayatları boyunca onlarla birlikte kalan bu virüse sahip olduğuna inanılıyor. Çoğu zaman, kendini hiçbir şekilde göstermez, ancak bağışıklığın azalması, aktivitesini kışkırtır. Çocuklarda sitomegalovirüs enfeksiyonu, intrauterin enfeksiyon sırasında ortaya çıkar veya edinilir. Çocuklarda CMVI antikorları bir yaşında bile saptanır ve çocukların %70'inde saptanabilir.

Hamile bir kadının ilk enfeksiyonu ile, vakaların yarısında fetüs enfekte olur. İkincil bir enfeksiyon ile risk, tüm vakaların% 2'sine önemli ölçüde azalır. Bu, ciddi enfeksiyonların insidansını azaltır.

Bir çocukta sitomegalovirüs tespiti ebeveynleri endişelendiriyor. Ancak güçlü bağışıklık ile enfeksiyon asemptomatik olacak ve onunla problem yaratmayacaktır. Gelecekte, çocuklar yaşam boyu bağışıklık geliştirecekler. Ancak zayıflamış bir bağışıklık sistemi ile büyük komplikasyonlar ortaya çıkar ve hastalıkla savaşmak gerekir. Bu genellikle erken dönemde olabilir çocukluk bağışıklık sistemi henüz tam olarak güçlü olmadığında ve virüslerle savaşamadığında.

Çocuklar için virüs tehlikesi

Sitomegalovirüs genellikle temas yoluyla bulaşır. Vücudun tüm biyolojik sıvılarında bulunur, bu nedenle enfeksiyon olasılığı çok yüksektir. Bu durumda, virüsün edinilmiş karakteri elde edilir.

Enfeksiyon farklı çocukluk yaşlarında ortaya çıkabilir. Ancak çoğu zaman asemptomatiktirler, herhangi bir komplikasyon veya şiddetli form ile ifade edilmezler. Ancak enfeksiyonun bir kadının hamileliği veya doğum sırasında ortaya çıkması durumunda, böyle bir enfeksiyon feci sonuçlara yol açabilir. Virüs aşağıdakiler için en tehlikelidir:

Konjenital enfeksiyon durumunda, yüksek fetal anormallik riski vardır. Merkezi sinir sisteminden, kardiyovasküler sistemden, iç organlarda hasar, görme veya duymadan kaynaklanan sorunlar olabilir.

Bir çocuk doğum sırasında doğal doğum kanalından geçerek enfeksiyon kapabilir. Virüsün bulunduğu salgılarla temas eder ve çocuğun vücuduna girer. Ayrıca, yaşamın ilk günlerinde emzirme ile enfeksiyon oluşabilir.

Edinilmiş CMVI'nın klinik tezahürü

Yeni doğmuş bir bebeğe virüs bulaştığında, kuluçka süresi 15 günden birkaç aya kadar sürebilir. Bunca zaman, çocuk enfeksiyonun taşıyıcısı olarak kalır ve onu yayar. Edinilmiş enfeksiyon neredeyse hiçbir zaman genelleştirilmez.

Çocuğun ateşi, sitomegali, tükürük bezlerinin izole lezyonları olabilir. Boğaz ağrıyabilir, boyundaki lenf düğümleri şişer. Karaciğer veya dalak da biraz büyümüştür.

Çocuklar iştahlarını kaybederler, onunla birlikte kilo da kaybedilir. Karında ağrılar görülür, boğazın mukoza zarı genişlemiş bademciklerle kırmızıdır. Bazıları, interstisyel pnömoni semptomları şeklinde hava yolu problemleri geliştirir. Siyanoz, nefes darlığı, nefes almada zorluk olarak ifade edilirler. Gastrointestinal sistem hasar görürse, dışkı bozuklukları, kusma kesinlikle ortaya çıkacaktır. Bazen karaciğer fonksiyon bozuklukları sarılık ve idrarda değişiklik şeklinde ortaya çıkar.

Böyle bir hastalık oldukça uzun sürecek. Sıcaklık sürekli yüksek ve 40C'ye ulaşabilir. Hastalık genellikle yaklaşık 2-3 hafta sürer.

genelleştirilmiş form

Bir çocukta sitomegalovirüs enfeksiyonu genelleştirilmiş bir biçimde olabilir. Bu durumda, iç organlar etkilenir. Yavaş yavaş, karın ve torasik organların enfeksiyonu bir lezyonla ortaya çıkar. Çok fazla sıcaklık vücudun zehirlenmesine neden olur.

Gastrointestinal sisteme verilen hasarla, şiddetli kusma vakaları ve bol miktarda sıvı kaybı olan bağırsak rahatsızlığı mutlaka ortaya çıkar. Virüs kardiyovasküler sistemi, solunum yollarını etkileyebilir. Bu durumda, pnömoni gelişir, solunum bozuklukları. Sık görülen parankimal hepatit vakaları vardır, ensefalit oluşur.

Bu form daha karmaşıktır ve tüm lezyonlar daha güçlüdür. Bu nedenle, genelleştirilmiş form daha zor ve zaman içinde daha uzundur.

Rahim içi lezyon

Hamile bir kadının vücuduna en korkunç birincil giriş sitomegalovirüs enfeksiyonudur. Bu durumda, fetal lezyonlar en şiddetlidir ve ölüm riski daha yüksektir. İkincil bir enfeksiyon ile riskler çok daha azdır ve fetüs normal şekilde gelişebilir.

Hamileliğin en başında enfekte olduğunda, fetus sistemik patolojiler alır. Bu nedenle ölümü ve kendiliğinden düşük yapması mümkündür. Enfeksiyon yaklaşık 2-3 aylık bir süre boyunca meydana geldiyse, genellikle iç çimlenen organların gelişiminde anormallikler meydana gelir. Bu kusurlar hücresel düzeyde meydana gelir ve bu nedenle oldukça karmaşıktır. Bu genellikle düşük yapmayı tetikler. Fetus sahip olabilir:

Enfeksiyonun sonraki aşamalarında fetopatiler meydana gelir.

Doğum sırasında enfeksiyon

Doğum sırasında enfekte olduğunda, çoğu çocuğun durumuna bağlıdır. Olgunluğundan, fetal olgunluktan, eşlik eden hastalıklardan veya bunların yokluğundan. Bu nedenle erken, zayıflamış veya hastalıkların varlığı ile sitomegalovirüs enfeksiyonunun yenilgisi birkaç hafta sonra kendini gösterir.

Virüsün bulaşması bebeğin doğum kanalından geçişi sırasında gerçekleşir. Enfekte olmamış veya sezaryen ile doğmuş olsa bile anne sütü ile enfeksiyon kapma olasılığı oldukça yüksektir. Annelerin yaklaşık %30'unun sütünde virüs vardır.

Ancak, çocuk sağlıklı, tam süreli olarak doğarsa, bu tür enfeksiyonlar daha hafif bir biçimde ortaya çıkabilir. Hastalık asemptomatik olabilir veya düşük sıcaklık, burun akıntısı ve öksürük şeklinde ifade edilebilir. Bu genellikle ARVI ile karıştırılabilir.

Hastalığın şiddeti

Toplamda, üç derece şiddet vardır:

NS hafif sitomegalovirüs enfeksiyonu, iç organların hafif lezyonları vardır. Ancak aynı zamanda, işlevselliklerinin petek tarafının ihlali yoktur. Hastalık subklinik veya silinmiş bir biçimde ortaya çıkabilir.

Orta şiddette, iç organların lezyonları vardır. Normal işlevsellikleri bozulur ve bu da klinik belirtilerde kademeli bir artışa neden olur. Çocuğun sağlığı zamanla kötüleşir.

Ağır vakalarda, virüsten etkilenen iç organların işlevleri bozulur. Vücudun belirgin bir zehirlenmesi vardır ve dekompansasyon patolojik değişikliklere yol açabilir.

Yenidoğan döneminden sonra çocuklarda hastalığın seyri

Bir çocuk yenidoğan dönemini geçtiyse, zaten daha güçlü bir bağışıklığı vardır. Bu nedenle, çoğu zaman sitomegalovirüs enfeksiyonunun seyri oldukça hafif olacaktır. Tamamen asemptomatik olabilir veya benzer olabilir. nezle, soğuk algınlığı... Bu nedenle, belirtiler SARS'a çok benzer olacaktır:

Bu nedenle, ebeveynler sıklıkla sitomegalovirüs olabileceğini düşünmeden soğuk algınlığını tedavi etmeye çalışırlar. Hastalığın akut dönemi fark edilmeyebilir ve genellikle kendi kendine geçer.

Ancak bu, yalnızca enfeksiyonun tam olarak edinildiği durumlarda geçerlidir. Rahim içinde bile alınmışsa, mutlaka bir doktor tarafından gözlem ve tedavi gerektirir. Gerçekten de, konjenital bir sitomegalovirüs enfeksiyonunun gelişmesi genellikle birkaç hafta veya ay sürer.

Hastalığın teşhisi

Çocuklarda bir enfeksiyonu teşhis etmek için bir laboratuvar testi yapmak gerekir. Aynı anda birkaç yöntem kullanılabilir. Bu, daha doğru sonuçlar vermeye yardımcı olacaktır. Virüs ısıya dayanıklı olduğu için seçilen materyalin laboratuvara hızlı bir şekilde teslim edilmesi gerekmektedir. Bunun için uygun: kan, tükürük, idrar, beyin omurilik sıvısı.

Tanı viroloji, sitoloji veya serolojik olabilir. Kafatasının röntgeni, nörosonografi veya bilgisayarlı tomografi gibi enstrümantal yöntemler de kullanılabilir.

Virolojik araştırma

Bu araştırma yöntemi için idrar, tükürük, kan kullanabilirsiniz. Ancak bu tanı, birincil hastalığı nüksetmeden ayırt etmeyi mümkün kılmaz. Bunu hastalığın asemptomatik seyri ile yapmak özellikle zordur. Virüslerin taşınması birkaç yıllık olabilir. Araştırma için PCR seçilir. Bu yöntem virüsün DNA'sının bulunmasına yardımcı olur ve oldukça yüksek bir duyarlılığa sahiptir. Genellikle bu çalışma çocuklarda doğumdan sonraki ilk üç hafta içinde yapılır. Ancak, virüs inaktive edildiğinden, araştırma için materyalin dondurulmaması tavsiye edilir.

serolojik muayene

ELISA yöntemi en popüler olmaya devam etmektedir. Virüse karşı antikorların tespit edilmesine yardımcı olur. Bu analiz herhangi bir zamanda yapılabilir. Aynı zamanda, hastalığın hangi biçimde olduğunu kesinlikle gösterecektir. Bazı durumlarda, yenidoğanın periferik kanında virüs olup olmadığı kontrol edilir. IgG'nin varlığı bulunursa, bu, çocuk rahimdeyken plasentadan pasif transfer ile olabilir. Ancak titre 4 kez aşılırsa, bu konjenital bir CMVI tanısını gösterir. Daha sonra unvanların korunma süresi kontrol edilir. Birkaç ay boyunca yüksek kalırlarsa, bu tanıyı doğrular.

Muayene endikasyonları

Bazı durumlarda, yeni doğanlar için endikasyonlar, mononükleoz, replikasyon tespiti veya CMV'ye serokonversiyon gibi annenin hamilelik sırasında maruz kaldığı hastalıklar olacaktır. Ayrıca, tanı için bir gösterge, daha önce düşük veya ölü doğum şeklinde bir komplikasyon öyküsü olacaktır.

Klinik belirtilerle çocukların da teşhis edilmesi gerekir. Eğer ifade ettilerse:

Doğumdan sonra bir çocukta antikorlar tespit edilirse, bir gün içinde başka bir çalışmayı kontrol ettiğinizden emin olun. Bu süreden sonra azalırlarsa, bu, antikorların plasenta yoluyla transferini gösterir. Bu süre zarfında azalmazlar, ancak artarlarsa, bu antikorlar çocuğun vücudu tarafından zaten üretilir.

CMVI tedavisi

Rahim içi enfeksiyonu olan çocuklar için tedavi, ancak gerekli tanı yöntemleri kullanılarak tanı doğrulandıktan sonra gerçekleştirilir. Hastalığı etiyotropik ve sendrom sonrası tedavi yardımı ile tedavi etmek gerekir. Şu anda, virüsü vücuttan kalıcı olarak atabilecek hiçbir ilaç yok. Bu nedenle tedavi, akut formun tezahürünün azaltılmasına ve virüsün aktif olmayan bir durumda tutulmasına dayanır.

Hastalığın tamamen asemptomatik olduğu durumlarda çocuğu tedavi etmeye kesinlikle gerek yoktur. Vücudu hastalıkla kendi başına başa çıkıyor. Sadece sağlığını izlemeniz ve değişikliklere tepki vermeniz gerekiyor.

etiyotropik tedavi

Hastalığın klinik olarak aktif bir tezahürü ile anti-sitomegalovirüs immünoglobulin kullanılır. Genellikle, bu tür bir tedavi yeni doğanlar veya bir yaşın altındaki çocuklar için reçete edilir. Preparat, yüksek titrelerde nötralize edici antikorlar içerir. Ağırlıklı olarak seçin dozaj biçimleri intravenöz uygulama için. İlacın vücuda daha hızlı ulaşmasını sağlar, çünkü Küçük çocuk sıvı veya tablet şeklini yutamaz. İlaç klinik iyileşme görünene kadar uygulanır.

Yenidoğan döneminde antiviral ilaçlar nadiren kullanılır. Bu tür küçük çocuklar için son derece zehirlidirler. Sadece belirli durumlarda bir doktor tarafından reçete edildiğinde kullanılabilirler. Patogenetik ajanlar şeklinde interferon preparatları seçilir. Yenidoğan döneminde immünomodülatörler tüm doktorlar tarafından tanınmaz, ancak bazen randevuları gerekir.

sendromik terapi

Bu terapi, hastalık sırasında etkilenen organları iyileştirmeyi ve eski haline getirmeyi amaçlar. Her çocuk için, belirli bir organın lezyonunun özelliklerine dayanan tamamen bireysel bir tedavi seçilir. Bazı ilaçları ve prosedürleri kullanma durumu ve olasılığı da dikkate alınır.

profilaksi

Ana önleme hamile kadında yatmaktadır. Hamilelik sırasında vücudun enfeksiyonunu önlemesi tavsiye edilir. Bu nedenle, büyük çocuk gruplarıyla teması sınırlamak için bez değiştirdikten sonra ellerinizi iyice yıkamanız önerilir. Ayrıca 5 yaşından küçük çocukların tükürüklerinin mukoza zarlarına bulaşmasına izin vermeyin ve dudaklarından öpmeyin. Önleme için belirli bir immünoglobulin kullanabilirsiniz. Ancak bunun için bir doktora danışmanız gerekir.

Sitomegalovirüs hakkında çok fazla bilgi var ve hepsi çeşitlidir, bu nedenle gerçek ve spekülasyon yığınından belirli bir şeyi ayırmak zor olabilir. Ama gerçekten doğru ve ilginç gerçekler var.

Vücutta sitomegalovirüs varsa, ondan kurtulmak imkansızdır. Bugüne kadar insan hücrelerinde virüsü yok edebilecek bir ilaç yok. Bu nedenle, insanlar yaşamları boyunca virüsün taşıyıcıları olarak kalırlar. Bu nedenle hızla yayılıyor ve gezegenin yaklaşık %70-80'inin enfekte olduğu düşünülüyor.

Bir yaşından büyük çocuklar ve yetişkinler için sitomegalovirüs ile birincil enfeksiyon tamamen güvenlidir. Genellikle o kadar sessiz ve asemptomatiktir ki gözden kaçabilir.

Bağışıklık eksikliği veya güçlü bir şekilde zayıflaması olan kişiler için enfeksiyon tehlikelidir. Daha önce hasta olmayan yeni doğanlar ve hamileler için de tehlikelidir.

Vücutta bir virüsün varlığını ancak testler yardımıyla tespit etmek mümkündür. Hastalık çoğunlukla asemptomatik olarak aktığından, bunun sitomegalovirüs olduğunu bağımsız olarak anlamak oldukça zordur. Çocukların enfeksiyon kapması durumunda dahi belirtileri kolaylıkla SARS ile karıştırılabilir.

En tehlikeli form konjenital sitomegalovirüs enfeksiyonudur. Ancak yenidoğanların yaklaşık %10'unda olur. Çocukların geri kalanı hafif derecede tolere edebilir ve çabucak iyileşebilir.

Enfeksiyondan sonraki ilk 7 gün içinde tedaviye başlarken, çocuğun organları üzerinde olumsuz sonuçlardan kaçınıldığı ortaya çıkıyor. Bazı durumlarda sitomegalovirüs başka enfeksiyonlarla başlayabilir, bu nedenle teşhis edildiğinde uçuk, toksoplazmoz ve kızamıkçık için testler yapılır.

Çocuklarda hastalığı kendi başınıza tedavi etmeye çalışmamalısınız. Tıbbi yardım ve zamanında teşhis, hastalığın tüm özelliklerinin belirlenmesine ve ortadan kaldırılması için gerekli önlemlerin alınmasına yardımcı olacaktır.

Dahiliye kliniğinde sitomegalovirüs enfeksiyonu

Sitomegalovirüs enfeksiyonu (CMVI), günümüzde tüm dünyada prevalansı artan Herpesviridae familyasına ait virüslerin neden olduğu hastalıklar arasında önde gelen yerlerden birini işgal etmektedir. Son on yılda, sahip olduğu

Sitomegalovirüs enfeksiyonu (CMVI), günümüzde tüm dünyada prevalansı artan Herpesviridae familyasına ait virüslerin neden olduğu hastalıklar arasında önde gelen yerlerden birini işgal etmektedir. Son on yılda, nedenlerinden biri de sitomegalovirüs (CMV) olan hastalıkların listesi önemli ölçüde genişledi. CMVI kavramı, DSÖ uzmanları tarafından AIDS gösterge hastalığı olarak tanımlandığından, rahim içi enfeksiyon, seronegatif mononükleoz, hepatit, gastrointestinal sistem hastalıkları, transfüzyon sonrası sendrom, organ ve doku nakli, onkogenez, HIV enfeksiyonu sorunlarını kapsar. En başarılı olanı, bu hastalığın aşağıdaki tanımıdır: "Sitomegalovirüs enfeksiyonu, özellikle küçük çocuklarda, çok çeşitli klinik belirtiler ve bir baykuş gözü gibi tuhaf, sitomegalik dahil olmak üzere standart iki bileşenli bir morfolojik tablo ile karakterize edilen yaygın bir viral hastalıktır. hücreler ve lenfohistiyositik sızıntılar."

etiyoloji

CMVI ilk kez 1881'de konjenital sifilizde böbrek dokusunda sitomegalik hücreleri (CMC) keşfeden Alman patolog M. Ribbert tarafından tanımlanmıştır. 1921'de E. Goodpasture ve F. Talbot, bugün hala kullanılan "çocuk sitomegali" adını önerdi. CMV, 1956'da M. Smith tarafından hücre kültüründen izole edildi.

CMV viryonlarının çapı 120-150 nm'dir. Virion, bir glikoproteinolipid zar ile kaplıdır. CMV virüsü, protein zarfı (kapsid) simetrik olarak yerleştirilmiş 162 kapsomerden oluşan bir ixahedron formuna sahiptir. CMV genomu, çift sarmallı DNA ile temsil edilir. CMV termolabildir, + 56 ° C sıcaklıkta inaktive edilir, optimum pH'ı 7.2-8.0'dır. Şu anda, üç CMV suşu izole edilmiştir: Davis, AD 169, Kerr.

epidemiyoloji

CMV'nin doğadaki rezervuarı sadece insandır. Enfekte organizmadan virüs idrar, tükürük ve gözyaşı ile atılır. CMV'nin bulaşma faktörleri anne kanı, servikal ve vajinal sekresyonlar olabilir, anne sütü ve sperm. CMVI prevalansı, insanların sosyo-ekonomik ve hijyenik yaşam koşullarına bağlıdır. Enzim bağlantılı immünosorbent testi (ELISA) kullanılarak yapılan tarama çalışmaları, yüksek yaşam standardına sahip ülkelerde 2 yaşın altındaki çocukların %33'ünde ve yetişkinlerin %50'sinde CMV'ye karşı antikorların saptanmasını mümkün kılmıştır. Gelişmekte olan ülkelerde çocukların %69'u ve yetişkinlerin %100'ü spesifik antikorlara sahiptir.

Çocuklarda ana enfeksiyon kaynağı, CMV taşıyıcısı olan annelerdir. Fetüsün intrauterin enfeksiyonu, antenatal gelişimin herhangi bir aşamasında ortaya çıkabilir. Fetüsün transplasental hematojen enfeksiyonu, hamile kadınlarda CMVI'nin yeniden aktivasyonu ve plasentanın yetersiz bariyer fonksiyonu ile kolaylaştırılır. Enfeksiyonun plasenta bariyerine nüfuz etme riski, uzun süreli viremi ve enfeksiyonun kronik doğası ile artar. Servikal sekresyonda CMV, gebeliğin ilk üç ayında kadınların% 2'sinde, ikincisinde -% 7'sinde, üçüncüsünde -% 12'sinde bulunur. Fetüs, CMV ile enfekte amniyotik sıvıyı aspire edebilir; fetüsün dış kabuğuna verilen hasar da CMV'nin giriş kapısı olarak hizmet edebilir. İntranatal olarak, yenidoğanların %5'i enfekte olur. Fetal enfeksiyon erken tarihler intrauterin gelişim en büyük tehlikedir ve sıklıkla spontan abortus veya organo- ve histogenez bozuklukları eşlik eder. Enfekte CMV'de, daha fazla geç tarihler doğumdan sonra sitomegali sendromu, geçici sarılık, hepatosplenomegali görülür. Gelecekte, bu çocukların% 10 ila 30'u ventriküler kalsifikasyon, işitsel sinir atrofisi ve zeka geriliği ile mikrosefali olarak ifade edilen beyin lezyonlarından muzdariptir.

Bebekler ne zaman süt yoluyla enfekte olabilir Emzirme... Bununla birlikte, anne sütü ile çocuk, plasentayı geçmeyen ve doğum sonrası yaşamın ilk aylarında çocukta üretilmeyen salgı IgA'yı ​​alır. Salgı IgA yenidoğanın viral ve bakteriyel enfeksiyonlara karşı direncini arttırır; bu nedenle anne sütü ile enfekte olan çocuklar sadece gizli CMVI formundan muzdariptir.

Anne ve çocuk arasındaki yakın temas ile tükürük, virüsün bulaşmasında bir faktör haline gelebilir. Anaokullarına devam eden 3 yaşın altındaki çocukların yarısının akranlarından CMV ile enfekte olduğuna ve daha sonra annelerine bulaştığına dair kanıtlar vardır.

Yetişkinler ve çocuklar için CMV kaynağı, bir hastanın idrarı veya bir virüs taşıyıcısı olabilir.

Virüs semen içinde uzun süre yüksek konsantrasyonlarda bulunduğundan, sık görülen bir enfeksiyon yolu cinseldir.

Havadan bulaşan bir enfeksiyon yolu da vardır. Sıklıkla CMVI'nın neden olduğu şiddetli ARVI'lı hastalarda, nazofaringeal yıkamalarda sitomegalovirüs saptanır.

CMV ile enfekte donörlerden alınan biyolojik ürünler veya dokular sıklıkla alıcının vücuduna enjekte edildiğinden kan nakli, infüzyon tedavisi, organ ve doku nakli de tehlikelidir. Literatürde bu manipülasyonlardan sonra alıcıların enfeksiyonu hakkında birçok bilgi bulunmaktadır. Organ transplantasyonundan sonra hastalarda immünosupresanların ve sitostatiklerin kullanımı, yalnızca önceden edinilmiş bir latent enfeksiyonun yeniden aktivasyonunu teşvik etmekle kalmaz, aynı zamanda CMVI ile birincil enfeksiyona duyarlılıklarını da arttırır.

Antijenik olarak farklı CMV suşlarının varlığı, herhangi bir yaşta hastalığın açık bir formunun gelişmesiyle yeniden enfeksiyon olasılığını açıklar.

patogenez

CMV, tükürük bezlerinin dokuları için belirgin bir tropizme sahiptir. Kursun gizli formu ile virüs sadece tükürük tüplerinin epitelinde bulunur, bu nedenle bazen CMVI'ye haklı olarak "öpüşme hastalığı" denir.

CMV, interlökin sistemine verilen hasara dayanan bağışıklık tepkisinin düzenlenmesinde önemli rahatsızlıklara neden olur. Kural olarak, enfekte olmuş bağışıklığı yeterli hücrelerin aşırı prostaglandin üretimi nedeniyle interlökinleri sentezleme yeteneği baskılanır ve hedef hücrelerin IL-1 ve IL-2'ye tepkileri değiştirilir. Virüs kaynaklı immünosupresyon, doğal öldürücü hücrelerin işlevinin keskin bir şekilde bastırılmasıyla gelişir.

Kana nüfuz eden CMV, lökositlerde ve mononükleer fagosit sisteminde çoğalır veya lenfoid organlarda kalır. CMV viryonları hücre zarlarında adsorbe edilir, sitoplazmaya nüfuz eder ve hücrelerin sitomegalik metamorfozunu indükler. Viral RNA, uzun nekahat döneminde bile T yardımcılarında ve T baskılayıcılarda bulunur.

Patoloji

CMV'nin karakteristik bir patomorfolojik belirtisi, dokularda, tükürükte, balgamda, idrar tortusunda ve beyin omurilik sıvısında bulunan dev hücrelerdir. Hücreler, intranükleer ve sitoplazmik inklüzyonlara sahiptir ve çoğalan bir virüs içerir. Hücre çekirdeğindeki değişiklikler, ona bir baykuş gözüne benzerlik verir. Dev hücreler esas olarak tükürük bezlerinin boşaltım kanallarının epitelinde, böbreklerde distal nefron epitelinde, karaciğerde safra kanallarının epitelinde ve karıncıkların ependiminin epitelinde lokalizedir. beyin.

CMV'nin etkisine yanıt olarak, çevredeki interstisyel dokuda bazen nodül karakterine sahip lenfohistiyositik infiltratlar ortaya çıkar. Genelleştirilmiş formda, akciğerlere, böbreklere ve bağırsaklara zarar daha sık görülür, daha az sıklıkla - karaciğer ve diğer organlar. Dev hücreler ve lenfohistiyositik infiltratlarla birlikte akciğerlerde interstisyel pnömoni, böbreklerde interstisyel nefrit, bağırsakta ülseratif enterokolit ve karaciğerde kolestatik hepatit tablosu bulunur.

Konjenital jeneralize CMVI ayrıca cilt ve mukoza zarlarında hemorajik döküntüler, iç organlarda ve beyinde kanamalar, önemli anemi, karaciğer, dalak ve böbreklerde miyelo-eritroblastoz odaklarının gelişimi ile karakterizedir. Göz hasarı da not edilir - üveit, lens opaklığı ve irisin subatrofisi.

CMVI Sınıflandırması (A.P. Kazantsev, N.I. Popova, 1980):

Çocuklarda CMVI Kliniği

Akut konjenital CMVI formu. Akut CMVI formunun klinik tablosu, belirgin toksikoz belirtileri, karaciğer ve dalak büyümesi, trombositopeni, hemorajik sendrom, kan sayımındaki değişiklikler ve merkezi sinir sistemine zarar veren en şiddetli seyir ile karakterizedir. Hastalığın bu formuna genellikle fetal sitomegalovirüs sendromu denir. Çocuklar erken doğarlar, düşük vücut ağırlığıyla, refleksleri baskılanır, bazen emme ve yutma bozuklukları vardır. Olguların% 60'ında, olası nedenleri CMV hepatiti veya artan eritrosit hemolizi olabilen sarılık oluşur. Sarılık fizyolojik olarak benzer ancak hastalığın şiddeti giderek artar ve 1-2 ay devam eder. Çocukların %90'ında karaciğer büyümüştür ve kaburga kemerinin kenarının 3-5 cm altına çıkıntı yapar. Dalak vakaların %42'sinde büyümüştür, yoğundur, ağrısızdır. Çocukların% 70'inin kanında trombositopeni, artan bilirubin içeriği ve transaminazların aktivitesinde - 150 IU / L'ye kadar ve alkalin fosfataz - 28 IU'ya kadar bir artış kaydedildi.

Akut CMVI formu, yenidoğanın hemolitik hastalığı kisvesi altında ortaya çıkar. Gastrointestinal lezyonlar da yaygındır, dispeptik sendrom ve ilerleyici distrofi hakimdir.

Konjenital CMVI'nin akut formunda, çocukların ölümü, çoğu zaman ilişkili bakteriyel enfeksiyonlardan, yaşamın ilk haftalarında veya aylarında meydana gelir.

Konjenital CMVI'nin kronik formu. Hastalığın akut formunu geçiren çocuklar, kronik CMVI formunun dalga benzeri bir seyrine sahiptir. Merkezi sinir sisteminin konjenital malformasyonları sıklıkla, özellikle mikrosefali - vakaların% 40'ında oluşur. Nadir durumlarda siroza dönüşen kronik hepatit gelişebilir. Çocukların %25'inde akciğerlerdeki değişiklikler, pnömoskleroz ve fibroz gelişimi ile karakterizedir.

Konjenital CMVI'nin ayırıcı tanısı kızamıkçık, listeriosis, toksoplazmoz ve ayrıca yenidoğanın hemolitik hastalığı, konjenital sifiliz ve sepsis ile gerçekleştirilir.

Edinilmiş CMVI'nın gizli formu. Gizli form klinik olarak kendini göstermez ve sadece virolojik muayene sırasında tespit edilir.

Edinilmiş CMVI'nın akut mononükleoz benzeri formu. Daha büyük çocuklarda klinik belirtilerdeki akut form, enfeksiyöz mononükleoza benzer ve sıklıkla kan transfüzyonlarından sonra bulunur. Hastalık, sıcaklıkta artış ve zehirlenme semptomlarının ortaya çıkması ile akut bir başlangıç ​​ile karakterizedir. Lenfadenopati, parotis bölgesinin palpasyonunda ağrı, akut solunum yolu enfeksiyonlarının semptomları, hepatomegali kaydedilir. Lökositoz ile karakterize, nötrofilik granülositlerin ve atipik mononükleer hücrelerin sayısında bir artış. Enfeksiyöz mononükleoz durumunda pozitif ve sitomegalovirüs mononükleoz benzeri sendrom durumunda negatif olan Paul-Bunnel ve Hoff-Bauer reaksiyonlarının kurulması önerilir.

Edinilmiş CMVI'nın genelleştirilmiş formu. Genelleştirilmiş form, lenfadenopati, zehirlenme, ateş ile karakterizedir. Her şeyden önce, solunum yolu hasarı belirtileri tespit edilir: kuru, ağrılı öksürük, karışık tipte nefes darlığı. Oskültasyonda akciğerlerde kuru ve ıslak raller belirlenir. Gelişen pnömoni, altta yatan hastalığın şiddetini belirleyen uzun süreli bir seyir ile karakterizedir. Bakteriyel ve mantar enfeksiyonlarının örtüşmesi nedeniyle, genelleştirilmiş CMVI semptomlarını izole etmek zor olabilir.

CMVI sıklıkla diğer viral veya bakteriyel etiyoloji hastalıkları ile birlikte ortaya çıkar. Hasta çocukların %30'unda sitomegalovirüsün salgılandığı CMVI ve ARVI kombinasyonu özellikle yaygındır. Bu grip daha şiddetlidir ve bağışıklık tepkilerini baskılayarak CMVI aktivasyonunu destekler.

Yetişkinlerde CMVI Kliniği

Yetişkinlerde CMVI, gizli (lokalize) ve genelleştirilmiş bir biçimde ortaya çıkar. Gizli form genellikle açık klinik semptomlar göstermez. Bazen hafif grip benzeri hastalıklar, belirsiz subfebril durumu vardır. Bu CMVI formunun teşhisi, laboratuvar testlerinin sonuçlarına dayanmaktadır.

Erişkinlerde edinilmiş CMVI'nın genelleştirilmiş formu nadirdir. Kural olarak, klinik belirtileri, bağışıklığı keskin bir şekilde azaltan diğer herhangi bir hastalığın arka planında tespit edilir: şiddetli cerrahi operasyonlardan sonra, lösemi veya neoplazmaların arka planına karşı. Bu durumlarda, hastaların tedavisinde çeşitli immünosupresanların kullanılması patojenetik öneme sahiptir. Yetişkinlerde jeneralize CMVI, halsiz pnömoni veya ateş, karaciğerde büyüme ve ağrı, kandaki mononükleer hücre sayısında artış (CMV'nin neden olduğu mononükleoz) ve gastrointestinal sistem hasarı ile karakterize bir tür akut bulaşıcı hastalık ile kendini gösterir. Lenfadenopati ve tonsillit yoktur.

Hastalığı teşhis etmek zordur. Kadınlarda, tekrarlayan düşükler ve ölü doğumlar durumunda gizli CMVI'dan şüphelenilebilir. Tanı, sitolojik ve virolojik çalışmalardan elde edilen verilere dayanmaktadır.

Karaciğer patolojisi CMVI'da özel bir yere sahiptir. CMV'nin girişine yanıt olarak gelişen sitomegalovirüs hepatiti, safra yolu epitelinin ve hepatositlerin, stellat endotelyal hücrelerin ve vasküler endotelin dejenerasyonu ile karakterizedir. Sitomegalik hücreler oluştururlar ve inflamatuar mononükleer sızıntılarla çevrilidirler. Bu değişikliklerin kombinasyonu intrahepatik kolestaz yol açar. Sitomegalik hücreler dökülür, safra kanallarının lümenlerini doldurarak sarılığın mekanik bileşenine neden olur. Aynı zamanda, dejenere CMV hepatositleri, sitoliz sendromunun gelişmesine neden olan nekroza kadar yıkıcı bir şekilde değiştirilir. Unutulmamalıdır ki, uzun süreli, subakut veya kronik bir seyir gösteren CMV hepatitinde, kolestaz sendromunun başrolündedir.

CMV hepatit tanısında, bir delinme karaciğer biyopsisinin sonuçları büyük önem taşır (dev, 25-40 mikron çapında, büyük bir çekirdeğe ve dar bir sınıra sahip bir baykuş gözü şeklinde sitomegalik hücrelerde punktat tespiti). sitoplazma) yanı sıra sitolojik (idrar tortusunda sitomegalik hücrelerin tespiti) ve serolojik (CMVI'ya karşı IgM antikorlarının tespiti) yöntemler. CMV hepatitinin ayırıcı tanısı diğer viral hepatitlerle yapılır: B, Epstein-Barr, herpetik hepatit.

CMVI'da tükürük bezleri genellikle etkilenir. İçlerinde mononükleer sızıntılar bulunur. Sialoadenit kroniktir. Tükürük bezlerinin yenilgisiyle eş zamanlı olarak, bağırsak duvarının kalınlığında erozyonlar ve ülserler ve lenfohistiyositik sızıntıların gelişmesiyle birlikte mide ve bağırsak epitelinin dejenerasyonu vardır.

Lenf nodu tutulumu CMVI'nın karakteristiğidir. Aynı zamanda, bu enfeksiyon için tipik olan tüm semptomlar kalır. bu patoloji lenf sistemi CMVI'nın organ ve sistemik belirtilerini şiddetlendirir.

CMVI'da solunum sisteminin yenilgisi, interstisyel pnömoni, bronşit, bronşiolit gelişimi ile karakterizedir. Bu durumda alveoller, bronşlar, bronşiyoller ve çevresindeki lenf düğümlerinin epiteli spesifik değişikliklere uğrar. Peribronşiyal dokuda mononükleer hücrelerden, makrofajlardan ve plazma hücrelerinden infiltratlar oluşur. CMV pnömonisi sıklıkla pürülan bronşiolit ve apse oluşumu ile birlikte stafilokok tabakası ile ortaya çıkar. CMV'nin varlığı sitomegalik hücrelerin saptanmasıyla doğrulanır. CMV pnömonisi genellikle hastalığın son derece şiddetli seyri ile pnömokistoz ile birleştirilir.

CMVI ile böbrek hasarı da yaygındır. Bu durumda, kıvrımlı tübüllerin epitelinin hücreleri, glomerüler kapsüllerin epitelinin yanı sıra üreterler ve mesane spesifik bir ("dev hücre") değişime uğrar. Bu, idrar tortusunda sitomegalik hücrelerin saptanmasını açıklar.

Yetişkinlerde merkezi sinir sisteminin yenilgisi nadirdir ve subakut ensefalit şeklinde ilerler.

CMVI'daki göz lezyonları, koryoretinit gelişimi ile karakterize edilir. Koryoretinit sıklıkla CMV ensefaliti ile birleştirilir.

Laboratuvar teşhisi

Şu anda, CMV'yi belirlemek için birkaç güvenilir yöntem vardır.

CMV'ye karşı antikorları saptamak için çeşitli yöntemler kullanılır.

Tedavi

CMVI için hala güvenilir bir antiviral tedavi yoktur. Özellikle bunun nedeni, CMV'nin kendi üremesi için konakçı hücrenin metabolik aparatını kullanmasıdır. Hastaları tedavi etme taktikleri, birincil, gizli aşamalar ve tekrarlayan hastalıkların olasılığını hesaba katmalıdır. Konjenital CMVI ile, belirli klinik belirtilerin ciddiyetine bağlı olarak karmaşık patojenetik tedavi gerçekleştirilir. Sarılık ve karaciğer hasarı ile viral hepatit tedavisinin genel prensipleri tarafından yönlendirilirler. Genellikle karışık viral-bakteriyel nitelikteki pnömoni için antibiyotikler olağan şekilde reçete edilir. Ülkemizde ve yurtdışında CMV'ye karşı farklı aktiviteye sahip bir takım ilaçlar önerdik. Bunlar ribavirin (virazol, rebetol), asiklovir (lovir, siklovir, zovirax, herperax), interferon (viferon, interal, infagel), vs.'dir. Etki prensipleri, sentezlenen viral DNA'ya nükleotidlerin dahil edilmesini önlemeleridir.

İki pürin nükleoziti, sitarabin ve vidarabin de viral DNA replikasyonunun etkili inhibitörleridir. Viral DNA polimerazı tamamen inhibe ederler ve ayrıca hücresel ve viral DNA'ya dahil edilirler. Bu ilaçlar spesifik olmadığı için bir miktar sitotoksisiteye sahiptirler.

Zovirax'ın etkisi daha spesifiktir. Zovirax düşük toksiktir, virüs bulaşmış hücrelere kolayca nüfuz eder. CMVI tedavisinde sitarabin ve vidarabinden daha etkilidir.

Gebe kadınlarda edinilmiş gizli CMVI formu ile asıl görev, enfeksiyonun genelleşmesini ve fetüsün intrauterin enfeksiyonunu önlemektir. Bu amaçla duyarsızlaştırıcı ve onarıcı tedavi uygulanır, vitaminler reçete edilir (adaptovit, aquadetrim, alvitil, alfaVIT, benfogamma, biovital, vikasol, vitabalans 2000, vitrum prenatal, gendevit, geriavit, nikimax, dodex, doppelgerz revivona, tocopher-200 , triovit, cebion, evitol, enduracin). Spesifik bir ajan olarak, CMV'ye karşı spesifik antikorlar içeren normal bir insan immünoglobulini kullanılır. İlaç, hamileliğin ilk üç ayında 2-3 hafta arayla 6-12 ml'de kas içine enjekte edilir. Levamizol (dekaris, levamizol) 3 ay boyunca yemeklerden sonra günde iki kez 50 mg reçete edilir. Etkisi yoksa, haftada 2 kez deri altından 100 μg T-aktivine geçerler. Bu tedavi taktiği ile ölü doğum sayısı 5 kat azalır.

Kalp nakli olan hastalar, 2-3 hafta boyunca 1 mg / kg / gün dozunda gansiklovir ile CMVI tedavisi konusunda olumlu bir deneyime sahiptir. Ek olarak, gansiklovir (cemeven), CMV retiniti ve koliti nedeniyle tedavi edilen HIV hastalarının %70-90'ında etkilidir. İlacın başlangıç ​​dozu 2-3 hafta boyunca günde 2 kez 5 mg / kg intravenöz, idame dozu intravenöz 5 mg / kg / gün idi. Ana toksik etki olan nötropeni, koloni uyarıcı faktörlerin kullanılmasıyla azaltılabilir. Kemik iliği alıcılarında gansiklovir ve CMV immün globulin kullanımı, olumlu sonuç CMV pnömonisi olan hastaların %50-70'inde.

Gansiklovire dirençli CMV çeşitleri için foscarnet (sodyum foscarnet, gephin) (HIV enfeksiyonunda CMV retiniti olan hastaların tedavisinde) etkilidir. Foscarnet'in başlangıç ​​dozu 2-3 hafta boyunca 8 saatte bir 60 mg / kg'dır, daha sonra bir gün boyunca 90-120 mg / kg dozunda infüzyon yoluyla uygulanır. Kemik iliği nakli sonrası hastalarda foscarnet 3 hafta boyunca günlük ortalama 100 mg/kg dozda kullanılır. Aynı zamanda, hastaların %70'i CMVI'dan kurtuldu, sıcaklık normale döndü ve laboratuvar parametreleri düzeldi.

Şu anda, CMVI'ya karşı umut vadeden yeni kemoterapi ilaçlarının geliştirilmesi ve test edilmesi devam etmektedir.

CNS hasarı olan konjenital CMVI'da prognoz kötüdür, oysa edinilmiş jeneralize CMVI'de altta yatan hastalık tarafından belirlenir. Gizli CMVI edinilmiş formu ile prognoz uygundur.

profilaksi

Hamile kadınların konjenital CMVI'lı çocuklarla temasını dışlamak gerekir. Bir kadın konjenital CMVI'lı bir çocuğu doğurursa, bir sonraki hamilelik en geç 2 yıl sonra önerilebilir (lokalize edinilmiş CMVI ile virüsün kalıcılık süresi).

Şu anda, CMVI'ya karşı aktif bir aşı araştırması var. Canlı aşılar, Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık'ta halihazırda geliştirilmiştir ve şu anda klinik deneylerden geçmektedir.

CMVI'nin, kanıtlanmış teşhis, tedavi ve önleme yöntemlerini etkin bir şekilde kullanabilmek için doktorların tıbbın çok çeşitli alanlarında bilgili olmalarını ve yaratıcı olmalarını gerektirdiğini hatırlamak önemlidir. CMVI'nin erken tespiti, bu hasta kategorisi için bakımın etkinliğinin artmasına ve ayrıca HIV enfeksiyonu ve AIDS vakalarının zamanında tanınmasına katkıda bulunur. n

Edebiyat

V. V. Skvortsov, Tıp Bilimleri Adayı

D. N. Emelyanov, Tıp Bilimleri Adayı

Volgograd Devlet Tıp Üniversitesi, Volgograd

Çocuklarda sitomegalovirüs, hamilelik sırasında kadınlarda. Test sonuçları ve antikor tespiti. Sitomegalovirüs enfeksiyonunun belirtileri ve tedavisi

Site arka plan bilgileri sağlar. Vicdanlı bir doktor gözetiminde hastalığın yeterli tanı ve tedavisi mümkündür.

Sitomegalovirüs enfeksiyonu hakkında ilginç gerçekler

50 yaşına kadar, gezegendeki hemen hemen her insanın bu hastalıkla karşılaşmasına rağmen, dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde hamile kadınlarda CMV'yi olağan şekilde tespit etmek için bir çalışma yapılması önerilmemektedir. American College of Obstetricians ve American Academy of Pediatrics'in yayınlarında, hamile ve yeni doğan çocuklarda CMV enfeksiyonu tanısının, bu virüse karşı özel olarak tasarlanmış bir tedavi ve aşı bulunmaması nedeniyle önerilmediği belirtiliyor. Benzer kılavuzlar, 2003 yılında Büyük Britanya Kraliyet Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları ve Jinekologlar tarafından yayınlanmıştır. Bu organizasyonun temsilcilerine göre, hamile kadınlarda sitomegalovirüs enfeksiyonu tanısı gerekli değildir, çünkü çocuğun hangi komplikasyonları geliştireceğini tahmin etmenin bir yolu yoktur. Ayrıca, bu sonucun lehinde, bugün enfeksiyonun anneden fetüse bulaşmasının yeterli bir şekilde önlenmesinin olmadığı gerçeğidir.

sitomegalovirüs nedir?

sitomegalovirüsün yapısı

Yetişkin bir olgun sitomegalovirüs viral parçacığına virion denir. Virion küreseldir. Yapısı karmaşıktır ve birkaç bileşenden oluşur.

Sitomegalovirüs genomu, virionun çekirdeğinde (çekirdeği) yoğunlaşmıştır. Virüsün tüm genetik bilgisini içeren, sıkıca paketlenmiş çift sarmallı DNA (deoksiribonükleik asit) sarmalının bir yığınıdır.

"Nükleokapsid", eski Yunan dilinden "çekirdeğin kabuğu" olarak çevrilir. Virüsün genomunu çevreleyen bir protein tabakasıdır. Nükleokapsid, 162 kapsomerden (zarfın protein parçaları) oluşur. Kapsomerler, kübik simetri tipine göre düzenlenmiş beşgen ve altıgen yüzleri olan geometrik bir şekil oluşturur.

Protein matrisi, nükleokapsid ile virionun dış zarfı arasındaki tüm boşluğu kaplar. Protein matrisini oluşturan proteinler, virüs konak hücreye girdiğinde aktive olur ve yeni viral birimlerin üremesine katılır.

Virionun dış kabuğuna süperkapsid denir. Çok sayıda glikoproteinden (karbonhidrat bileşenleri içeren karmaşık protein yapıları) oluşur. Glikoproteinler, süperkapsidde düzensiz bir şekilde bulunur. Bazıları, ana glikoprotein tabakasının yüzeyinin üzerinde çıkıntı yaparak küçük "dikenler" oluşturur. Bu glikoproteinlerin yardımıyla virion dış çevreyi "hissediyor" ve analiz ediyor. Virüs, insan vücudunun herhangi bir hücresine temas ettiğinde, "omurgalar" yardımıyla yapışır ve içine nüfuz eder.

Sitomegalovirüsün özellikleri

Düşük virülans

50 yaşın altındaki yetişkin nüfusun yüzde 60-70'inden fazlası ve 50 yaşın üzerindeki nüfusun yüzde 95'inden fazlası sitomegalovirüs ile enfektedir. Ancak çoğu insan bu virüsün taşıyıcısı olduğunu bile bilmiyor. Çoğu zaman, virüs gizli bir formdadır veya minimal klinik belirtilere neden olur. Bunun nedeni düşük virülansıdır.

İnsan vücuduna girdikten sonra, sitomegalovirüs ömür boyu içinde kalır. Vücudun bağışıklık savunması sayesinde, virüs, hastalığın herhangi bir klinik belirtisine neden olmadan, gizli, uykuda bir durumda uzun süre var olabilir.

Uzun bir süre için, sitomegalovirüs insan vücudunda gizli bir durumda olabilir. Bununla birlikte, bağışıklık bastırma koşulları altında, insan bağışıklık sistemi zayıfladığında veya yok edildiğinde, virüs aktive olur ve üreme için konakçı hücrelere nüfuz etmeye başlar. Bağışıklık sistemi normale döndüğünde virüs baskılanır ve kış uykusuna yatar.

Düşük bulaşıcılık

Virüsle tek bir temasla, iyi bağışıklık sistemi ve insan vücudunun koruyucu bariyerleri sayesinde sitomegalovirüs enfeksiyonu ile enfekte olmak neredeyse imkansızdır. Virüsü bulaştırmak için enfeksiyon kaynağıyla uzun süreli, sürekli temas gerekir.

Sitomegalovirüs ile enfeksiyon yöntemleri

Sitomegalovirüs enfeksiyonunun tek rezervuarı, hasta bir kişi veya gizli bir form taşıyıcısıdır. Virüsün vücuda girmesi sağlıklı kişi muhtemelen farklı şekillerde.

İletişim-ev yolu

Havadaki damlacık

cinsel temas

oral yol

Enfeksiyon, aynı zamanda oral yol olan tükürüğün öpülmesiyle de yayılabilir.

transplasental yol

Ayrıca, doğum sırasında enfeksiyon mümkündür. Doğum yapan bir kadının kanı ile virüs, fetüsün cildine ve mukoza zarlarına girer. Bütünlükleri ihlal edilirse, virüs yenidoğanın vücuduna girer.

iyatrojenik yol

Transplantasyon rotası

Sitomegalovirüs, kan nakli veya organ nakli sırasında doğrudan kan yoluyla vücuda girdiğinde, ilk iki aşama yoktur.

Çoğu durumda, sitomegalovirüs enfeksiyonu vücuda bütünlüğü tehlikeye atan deri veya mukoza zarlarından girer.

İkincil bir bağışıklık tepkisi ile, virüse karşı daha fazla replikasyonunu (üreme) baskılayan çok sayıda antikor üretilir. Hasta iyileşir, ancak taşıyıcı olur (virüs lenfoid hücrelerde kalır).

Kadınlarda sitomegalovirüs enfeksiyonu belirtileri

Akut sitomegalovirüs enfeksiyonu

Sitomegalovirüs ve bulaşıcı mononükleoz arasındaki farklar

Enfeksiyöz mononükleozdan farklı olarak, sitomegalovirüs ile anjina gözlenmez. Oksipital lenf düğümlerinde ve dalakta (splenomegali) artış olması da son derece nadirdir. Laboratuvar tanısında, bulaşıcı mononükleozun doğasında bulunan Paul-Bunnel reaksiyonu negatiftir.

Genelleştirilmiş sitomegalovirüs enfeksiyonu formu

sitomegalovirüs hepatiti

Sitomegalovirüs hepatiti hem hepatositleri (karaciğer hücreleri) hem de karaciğer damarlarını etkiler. Karaciğerde, nekroz fenomeni (nekroz alanları) olan inflamatuar infiltrasyon gelişir. Aynı zamanda ölü hücreler dökülerek safra kanallarını doldurur. Safranın durgunluğu gözlenir ve bunun sonucunda sarılık gelişir. Cildin rengi sarımsı olur. Bulantı, kusma, halsizlik gibi şikayetler vardır. Kanda bilirubin seviyesi, hepatik transaminazlar artar. Aynı zamanda karaciğer büyür, ağrılı hale gelir. Karaciğer yetmezliği gelişir.

Sitomegalovirüs ile, kural olarak, başlangıçta interstisyel pnömoni gelişir. Bu tip pnömonide etkilenen alveoller değil, duvarları, kılcal damarları ve lenfatik damarların etrafındaki dokulardır. Bu pnömoninin tedavisi zordur, bunun sonucunda uzun süre devam eder.

Retinit ile gözün retinası etkilenir. Retinit genellikle iki taraflıdır ve körlük ile komplike olabilir.

Sitomegalovirüs retiniti, gözün koroidinde (koryoretinit) hasar ile birlikte ortaya çıkabilir. Hastalığın bu seyri, HIV enfeksiyonu olan kişilerde vakaların yüzde 50'sinde görülür.

Sialoadenitis, tükürük bezlerine verilen hasar ile karakterizedir. Parotis bezleri çok sık etkilenir. Siyaloadenitin akut seyrinde sıcaklık yükselir, bez bölgesinde ateşlenme ağrıları görülür, tükürük salgısı azalır ve ağızda kuruluk (kserostomi) hissedilir.

Çok sık olarak aktif bir sitomegalovirüs enfeksiyonu olan kişilerde böbrekler etkilenir. Bu durumda böbreğin tübüllerinde, kapsülünde ve glomerüllerinde inflamatuar infiltrasyon bulunur. Böbreklere ek olarak üreterler ve mesane de etkilenebilir. Hastalık böbrek yetmezliğinin hızlı gelişimi ile ilerler. İdrarda epitel ve sitomegalovirüs hücrelerinden oluşan bir tortu belirir. Bazen hematüri (idrarda kan) görülür.

Kadınlarda enfeksiyon sıklıkla servisit, endometrit ve salpenjit şeklinde ortaya çıkar. Kural olarak, periyodik alevlenmelerle kroniktirler. Bir kadın, alt karında tekrarlayan, hafif ağrı, idrar yaparken ağrı veya cinsel ilişki sırasında ağrıdan şikayet edebilir. Bazen idrara çıkma bozuklukları ortaya çıkabilir.

AIDS'li kadınlarda sitomegalovirüs enfeksiyonu

Sitomegalovirüs enfeksiyonunda sinir sisteminin yenilgisine bazen poliradikülopati eşlik eder. Bu durumda, bacaklarda zayıflık ve ağrı eşlik eden sinir kökleri birden fazla etkilenir. HIV enfeksiyonu olan kadınlarda sitomegalovirüs retiniti, genellikle tam görme kaybının nedenidir.

Çocuklarda sitomegalovirüs enfeksiyonu belirtileri

Çocuklarda konjenital sitomegalovirüs enfeksiyonu

Hamilelik sırasında kronik bir enfeksiyon yeniden etkinleştirildiğinde, rahim içi enfeksiyon derecesi yüzde 1-2'yi geçmez. Gelecekte, bu çocukların yüzde 20'sinde ciddi patolojiler var.

Akut sitomegalovirüs enfeksiyonu ile doğan çocuklar genellikle prematüredir. Çoğu zaman mikrosefali olmak üzere iç organların gelişiminde çoklu anomalileri vardır. Zaten yaşamın ilk saatlerinden itibaren sıcaklıkları yükselir, ciltte ve mukoza zarlarında kanamalar görülür ve sarılık gelişir. Döküntü, çocuğun vücudunun her yerinde bol miktarda bulunur ve bazen kızamıkçıklı bir döküntü gibi görünür. Akut beyin hasarı nedeniyle titreme ve kasılmalar görülür. Karaciğer ve dalak önemli ölçüde büyümüştür.

Konjenital sitomegalovirüs enfeksiyonu da gizli bir biçimde ortaya çıkabilir. Bu durumda çocuklar da gelişimde geri kalır, işitmeleri de bozulur. Çocuklarda gizli enfeksiyonun bir özelliği, birçoğunun bulaşıcı hastalıklara duyarlı olmasıdır. Yaşamın ilk yıllarında bu, periyodik stomatit, otitis media, bronşit ile kendini gösterir. Bakteriyel flora genellikle uykuda olan enfeksiyona katılır.

Çocuklarda edinilmiş sitomegalovirüs enfeksiyonu

Gizli enfeksiyon formu iki şekilde ortaya çıkabilir - gizli ve subklinik form. İlk durumda, çocuk herhangi bir enfeksiyon belirtisi göstermez. İkinci durumda, enfeksiyon belirtileri silinir ve ifade edilmez. Yetişkinlerde olduğu gibi, enfeksiyon azalabilir ve uzun süre kendini göstermeyebilir. Okul öncesi çocuklar soğuk algınlığına karşı hassas hale gelir. Hafif düşük dereceli ateş ile lenf düğümlerinde hafif bir artış vardır. Bununla birlikte, edinilmiş sitomegalovirüs enfeksiyonu, konjenitalden farklı olarak, zihinsel veya fiziksel gelişimde bir gecikmeye eşlik etmez. Konjenital ile aynı tehlikeyi oluşturmaz. Aynı zamanda, enfeksiyonun yeniden aktivasyonuna, sinir sistemine zarar veren hepatit fenomeni eşlik edebilir.

Hamilelik sırasında kadınlarda sitomegalovirüs enfeksiyonu belirtileri

Çoğu zaman, hamile kadınlarda sitomegalovirüs enfeksiyonu, genitoüriner sistemdeki inflamatuar süreçlerle kendini gösterir. En karakteristik semptomlar bu durumda acı verici hisler genitoüriner sistem organlarında ve mavimsi beyaz vajinal akıntı oluşumu.

Virüsün neden olduğu hastalıkların ayırt edici bir özelliği, kronik veya subklinik seyridir, bakteriyel lezyonlar ise en sık akut veya subakut formda ortaya çıkar. Ayrıca genitoüriner sistemin viral lezyonlarına sıklıkla eklem ağrısı, deri döküntüsü, parotis ve submandibular bölgelerde şişmiş lenf düğümleri gibi spesifik olmayan şikayetler eşlik eder. Bazı durumlarda bakteriyel enfeksiyon viral olana katılır, bu da hastalığı teşhis etmeyi zorlaştırır.

CMV'nin hamile bir kadının vücuduna etkisi

Güçlü bir şekilde zayıflamış bir bağışıklık ile virüs, hastanın tüm vücudunu etkileyen genel bir form alabilir.

Sitomegalovirüs enfeksiyonunun teşhisi

Virüs izolasyonu

PCR için herhangi bir biyolojik sıvı (kan, tükürük, idrar, beyin omurilik sıvısı), üretra ve vajinadan smear, dışkı, mukozal yıkamalar alınır.

Analizin özü, virüsün DNA'sını izole etmektir. Başlangıçta, test materyalinde bir DNA zincirinin bir parçası bulunur. Daha sonra bu fragman, çok sayıda DNA kopyası elde etmek için özel enzimlerin yardımıyla birçok kez klonlanır. Elde edilen kopyalar tanımlanır yani hangi virüse ait oldukları belirlenir. Tüm bu reaksiyonlar, amplifikatör adı verilen özel bir aparatta gerçekleşir. Bu yöntemin doğruluğu yüzde 95 - 99'dur. Yöntem, yaygın olarak kullanılabilecek kadar hızlı bir şekilde gerçekleştirilir. En sık latent genitoüriner enfeksiyonların, sitomegalovirüs ensefalitinin tanısında ve TORCH enfeksiyonlarının taranmasında kullanılır.

Antikorları tespit etmek için hastanın kanı kullanılır.

Yöntemin özü, hem akut fazda hem de kronik olanda sitomegalovirüs antikorlarını tespit etmektir. İlk durumda, ikinci - anti-CMV IgG'de anti-CMV IgM tespit edilir. Analiz, antijen-antikor reaksiyonuna dayanmaktadır. Bu reaksiyonun özü, antikorların (vücut tarafından virüsün penetrasyonuna yanıt olarak üretilen) spesifik olarak antijenlere (virüsün yüzeyindeki proteinler) bağlanmasıdır.

Sitolojik teşhis

Sitomegalovirüs enfeksiyonunun tedavisi

Terapötik etki mekanizması

Azalmış protein sentezi

İnterferonlar, virüse karşı hücresel savunmada yer alan bir dizi geni aktive eder. Hücreler viral partiküllerin penetrasyonuna karşı daha az savunmasız hale gelir.

p53 proteini, hücreler hasar gördüğünde onarımını tetikleyen özel bir proteindir. Hücredeki hasar geri döndürülemez ise, p53 proteini hücrenin apoptoz (programlanmış ölüm) sürecini başlatır. Sağlıklı hücrelerde bu protein inaktif formdadır. İnterferonlar, sitomegalovirüs bulaşmış hücrelerde p53 proteinini aktive etme yeteneğine sahiptir. Enfekte hücrenin durumunu değerlendirir ve apoptoz sürecini başlatır. Sonuç olarak hücre ölür ve virüsün çoğalmak için zamanı olmaz.

İnterferonlar, bağışıklık sisteminin viral partikülleri daha kolay ve daha hızlı tanımasına yardımcı olan özel moleküllerin sentezini uyarır. Bu moleküller sitomegalovirüsün yüzeyindeki reseptörlere bağlanır. Bağışıklık sisteminin öldürücü hücreleri (T-lenfositleri ve doğal öldürücü hücreler) bu molekülleri bulur ve bağlı oldukları viryonlara saldırır.

İnterferonlar, bağışıklık sisteminin belirli hücrelerini doğrudan uyarma etkisine sahiptir. Bu hücreler makrofajları ve doğal öldürücü hücreleri içerir. İnterferonların etkisi altında, etkilenen hücrelere göç eder ve onlara saldırır, hücre içi virüsle birlikte onları yok eder.

Sayı sayfa numaraları: 21-26

O.N. Egorova 1, R.M. Balabanova 1, V.N. Sorotskaya 2, T.S. Salnikova 2

1. FSBI Romatoloji Araştırma Enstitüsü. V.A. Nasonova RAMS, Moskova, 2. GUZ TO Tula Bölge Hastanesi

Herpetik enfeksiyonlar (HS), sosyal açıdan en önemli hastalıklar arasındadır ve kendilerini farklı şekillerde gösterebilir: yaşam boyu latent kalıcılıktan lenfoproliferatif koşullara kadar. Popülasyonda herpes virüsü ile enfeksiyon %65-90'a ulaşır. Son birkaç on yılda, hem yurtdışında hem de Rusya'da herpes virüsü enfeksiyonu olan hasta sayısında istikrarlı bir artış olmuştur, son 5 yılda kayıtlı vakaların sayısında ayrı formlar GI yılda %90'dır ve enfeksiyondaki artış 20-40 yaş arası insanlar için tipiktir. Diğer bulaşıcı ve bulaşıcı olmayan hastalıklarla birlikte artan GI insidansı. Modern GI'lerin özellikleri şunlardır: silinmiş klinik tablo, uzun süreli tekrarlayan seyir, geleneksellere dirençli patojen suşlarının ortaya çıkması ilaçlar.
Aşağıda verilen örnek çok gösterge niteliğindedir ve romatolojik hastalarda herpes-viral enfeksiyon için zamanında muayenenin önemini doğrulamaktadır.

23 yaşındaki hasta S. 13.03-05.04.2006 tarihleri ​​arasında TOB Romatoloji bölümünde yatmaktaydı.
Anamnezden: çocukluktan beri, Herpes labialis'in sık tekrarlamalarından muzdariptir. Ağustos 2005'ten bu yana, vücut ısısında periyodik olarak 38 ° C'ye yükselen uyluk ve bacaklarda eritemli döküntüler rahatsız etmeye başladı. Şüpheli alerjik dermatit için antihistaminiklerle tedavi etkisizdi. Aralık 2005'te yüzde döküntü göründüğünde durum kötüleşti, poliartralji, ateşli sendrom katıldı, hemoglobin (Hb) seviyesi 96 g / l'ye düştü, eritrosit sedimantasyon hızı (ESR) 15 mm / s idi. İkamet yerindeki bir romatolog, sistemik lupus eritematozus (SLE), antinükleer faktör (ANF) 1: 160 benekli lüminesanstan şüpheleniyor. Hasta hastaneye kaldırıldı, genel durumda bir bozulma ile şeffaf içerikli veziküllerin oluşumu ile döküntülerin genelleşmesinin olduğu arka plana karşı 30 mg / gün prednizon ile tedaviye başlandı. Tanı ve tedavi planını netleştirmek için hasta OB'ye transfer edildi.
Denetleme. Kabul sırasında, belirgin bir yaygın polimorfik cilt lezyonu nedeniyle orta şiddette bir durum: çoklu veziküller, bazıları kabuklu, cildin halka şeklinde eritemi ve çevresinde veziküller (Şekil 1-3). Eklemler dışarıdan değiştirilmez. lenf düğümleri, karaciğer, dalak genişlemez. Kalp, akciğerler - patoloji yok.
Laboratuvar. Analizlerde - anemi (Hb 100 g / l), kan formülünü değiştirmeden 9.7 bine kadar lökositoz. ESR 18 mm / s. Hepatit B ve C belirteçleri negatiftir. Hepatik aminotransferaz seviyeleri normaldir. Rusya Tıp Bilimleri Akademisi Radyoloji Araştırma Enstitüsü'nde yapılan immünolojik inceleme, ANF 1: 160 homojen ve benekli lüminesans, Hep2 1: 320 için ANF, antikardiyolipin antikorları tespit edilmedi, fosfolipidlere karşı immünoglobulin G (IgG) antikorları ortaya çıkardı. 4 kat artırılmıştır. İdrar testlerinde - lökositüri (1 ml'de 6250), Staphylococcus epidermidis (1 milyon / ml) aşılandı. Klamidya, mikoplazmoz, üreaplazmoz muayenesi enfeksiyon göstermedi. Ancak çalışma, herpes simpleks virüs tip 1'e karşı IgM ve IgG antikorlarının ve sitomegalovirüs (CMV) ve Candida albicans'a karşı IgG antikorlarının varlığı açısından pozitif çıktı.
Varsayımsal tanı. Dermatolog ve bulaşıcı hastalık uzmanı, hastalığın bulaşıcı doğasını dışladı. Kortikosteroid tedavisinin etkisinin olmaması ve durumun ağırlaşması nedeniyle, hasta Rusya Tıp Bilimleri Akademisi Radyoloji Araştırma Enstitüsü'nde gıyaben konsülte edildi ve arka plana karşı genelleştirilmiş GI olduğu öne sürüldü. bağışıklık yetmezliği. resepsiyon tavsiye edilir antiviral ilaçlar tamamen geri çekilene kadar kortikosteroid dozunda kademeli bir azalma ile. İkinci muayenede TOB dermatolog, enfeksiyon hastalıkları uzmanı ve immünolog bu tanıya katıldı.
Tedavi. 10 gün boyunca günde 3 kez 400 mg asiklovir ve 10 kez 250 mg sikloferon ilavesiyle günde 5 kez Panavir 5.0'ın parenteral uygulaması pozitif dinamiklere katkıda bulundu: vücut ısısı normale döndü, kutanöz belirtiler durduruldu, ESR 8'e düşürüldü mm/h, ANP ve viral antikor titreleri. Kortikosteroidlerin tamamen iptal edilmesine kadar azaltılması önerileriyle hasta taburcu edildi.
Teşhisin doğrulanması. Tekrarlayan herpes simpleks tip 1 enfeksiyonu (Herpes labialis) ve progresyon öyküsü göz önüne alındığında Deri döküntüleri SLE'nin klinik belirtilerinin yokluğunda yüksek dozda prednizolon arka planına karşı, SLE tanısı şüphelidir. ANF'nin varlığı, virüsün hücre içi kalıcılığına bağlı olabilir. Antiviral tedavinin arka planına karşı pozitif dinamikler ve herpetik döküntülerin tekrarlamamasının olmaması, GI lehine tanıklık eder.
Bu gözlem, ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. ayırıcı tanı Ateşli sendromun eşlik ettiği romatizmal hastalıklara (RD) özgül olmayan deri lezyonları olan hastalarda, özellikle tekrarlayan herpes simpleks tip 1 ve 2 öyküsü olan bireylerde herpesvirüs enfeksiyonu ile.

Yorumlar (1)
Bazı araştırmacılara göre (C. Mims, 1987 ve diğerleri), "umut verici ve klinik bir geleceği" olan üç virüs grubu vardır.
Birincisi, hızla gelişen ve varlıklarının altın çağına giren solunum virüsleridir (orto-, paramikso-, adeno-, solunum sinsityal virüsleri vb.).
İkinci grup, cinsel yolla bulaşan virüsler (herpes virüsleri - HB, retrovirüsler) ve son yıllarda yayılması, çoklu cinsel ilişki ile mekanik bariyer kontrasepsiyon kullanımının düşük sıklığından kaynaklanan klamidyadır.
Üçüncü ve en ilginç virüs grubu, birincil enfeksiyondan sonra ve genellikle tüm yaşam boyunca insan vücudunda kalıcı olan virüslerdir (hepatit B, C, herpes virüsü vb.).

Herpes viral enfeksiyonlarının epidemiyolojisi
İnsanların viral hastalıkları arasında, GI'ler, her yerde dağılımları, çeşitli enfeksiyon bulaşma yolları, klinik belirtiler ve kronik seyir ile açıklanan önde gelen yerlerden birini işgal eder. GW ilk olarak 1924'te tanımlandı; O zamandan beri, biyolojik ve immünokimyasal yöntemler kullanılarak, 100'den fazla morfolojik olarak özdeş HS türü tanımlanmıştır, ancak bunlardan sadece 8'i insanları enfekte etmektedir (Tablo 1).

Hastalığın etiyolojisi ve patogenezi
Morfolojik olarak, HS, düzenli 162 kapsomer şeklindeki bir protein kabuğu (kapsid) ile çevrili çift sarmallı doğrusal DNA'ya sahip bir çekirdekten oluşan bir parçacıktır. Virüs, lipid içeren bir zarfla kaplıdır. Hücre içinde çoğalarak intranükleer inklüzyonlar oluşturur.
HS bir dizi biyokimyasal reaksiyonu tetikler ve böylece bağışıklık sisteminin en önemli bağlantılarını etkiler: spesifik olmayan direnç ve antijene spesifik yanıt. Makrofajların aktivitesi, viral enfeksiyonun doğası ve virüse özgü antijenin B-lenfositlere verilme yöntemi, vücudun patojene karşı direncini belirler. Öte yandan, T-lenfositlerin aracılık ettiği spesifik hücresel bağışıklığın, GI seyrinin doğasını, nükslerin sıklığını ve yoğunluğunu büyük ölçüde belirleyen GI üzerinde belirleyici bir etkisi vardır. Edinilmiş bağışıklığın gelişimi ve durumu, B-lenfositler tarafından antikor üretimine ve T-lenfositlerin enfekte hücrelerle etkileşimine bağlıdır.
Günümüzde birçok bulaşıcı sürecin, bu tür bozukluklara neden olabilen GI dahil olmak üzere otoimmün reaksiyonları tetiklediği açıktır.

bibliyografya

1. Alimbarova L.M., Garaev M.M. Herpesvirüs enfeksiyonlarının gerçek sorunları. M., 2004; ile birlikte. 8-25.
2. Romantsev M.G. Antiviral ajanlar. SPb., 1996; ile birlikte. 3-32.
3. Lidskiy P.V., Agol V.I. Poliovirüs hücreyi nasıl değiştirir? Vopr. vir. 2006; 1: 4-11.
4. Fukui T, Sugita K, Ichikawa H et al. İnsan T-lenfotropik virüs tip 1 ilişkili miyelopati ve miyastenia gravis: olası bir ilişki? Eur Neurol 1994; 34: 158-61.
5.de Vries RR, Roep BO. Tıbbi uygulamada immünoloji. X1X. Otoimmün hastalıkların etiyolojisi ve patogenezi. Ned Tijdschr Geneeskd 1999; 143 (19): 974-8.
6. Kishimoto T. Interleukin-6 ve otoimmünitedeki reseptörü. J Autoimm 1992; 5 (Ek A): 123–32.
7. Isakov V.A., Selkov S.A., Moshetova L.K., Chernakova G.M. Herpes virüsü enfeksiyonlarının modern tedavisi. SPb.–M., 2004; ile birlikte. 5-105.
8. Ananyeva L.P., Alekberova Z.S., Nasonova V.A., Stepina V.N. Sistemik lupus eritematozusta gizli Epstein-Barr virüs enfeksiyonunun aktivasyonu. Romatoloji. 1986; 1: 39-43.
9. Mehraein Y, Lennerz C, Ehlhard S et al. RNA - ve DNA - in situ hibridizasyonu ile belirlenen otoimmün kronik artritin sinovyal dokusunda latent Epstein – Barr virüsü (EBV) enfeksiyonu ve sitomegalovirüs (CMV) enfeksiyonu. Mod Pathol 2004; 17 (7): 781-9.
10. David N. Posnett ve Dmitry Yarilin. Otoimmün hastalığın enfeksiyonla amplifikasyonu. Art Res Ther 2005; 7: 74-84.
11. Cheshik SG, Farber NA, Savitsky G. Succefuk, şiddetli kronik aktif EBV hastalarından alınan EBV virüsüne özgü sitotoksik T lenfositlerinin in vitro üretimi. Sov Med Rev E Virol Rev 1993; 5: 103-33.
12. Zurlo SS, O'Neill RM, Polis MA ve diğerleri. Farklı hastalık koşullarına sahip HCV ile enfekte kişilerde otoimmün hastalığın serolojik ve klinik belirteçleri. Ann Intern Med 1993; 118: 12-7.
13. Lobzin Yu.V. Bulaşıcı Hastalıklar El Kitabı. SPb., 1997; ile birlikte. 408-20.
14. Garanzha T.A., Filatov F.P. Bir hematoloji hastanesinde Epstein-Barr virüsü ve sitomegalovirüsün neden olduğu enfeksiyonların teşhisi. Herpesvirüs enfeksiyonlarının gerçek sorunları. M., 2004; 94-106.
15. Şahgildyan V.I. Sitomegalovirüs enfeksiyonu. Yeni bal. zhurn. 1997; 2: 2-6.
16. Ershov F.I., Ospelnikova T.P. Modern bir antiherpetik cephaneliği ilaçlar... Enfeksiyonlar ve antimikrobiyaller. ter. 2004; 3 (4): 100-2.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir