o iyi insanlar o güzel atlara binip gittiler şiiri / Güzel insanlar iyi atlara binip gittiler.. - Abdullah Muradoğlu | Yeni Şafak

O Iyi Insanlar O Güzel Atlara Binip Gittiler Şiiri

o iyi insanlar o güzel atlara binip gittiler şiiri

Geçtiğimiz hafta içinde Ahmet Haşim''i, Cahit Zarifoğlu''nu andık.. 13 Haziran''da Cemil Meriç''i anacağız.

Düşünce ve duygu dünyamızın üç beyaz güvercini.. Hep gökyüzünü, bulutları, kuşları getiriyorlar bize, ne güzel!

Tanpınar, nerede leylek görse “Ahmet Haşim” dermiş, neşeyle. Oysa Haşim “hüznün şairi” diye bilinir.

Hilmi Yavuz, ilk modern ve sahih şairimiz olduğunu söyler Haşim''in..

Kimi de “saf şiiri o temsil eder” der.

Haşim, şair tekkelerinden herhangi birine intisaplı değildir. İnadım inat bir müstakildir, yalnızdır, taşa tutulmuştur.

Ne aruzdan geçmiştir, ne de dilini sadeleştirmeye terk etmiştir.

Onu sadece tek bir yere yerleştirebiliriz, kendi durduğu yere..

Haşim''i taşa tutanlar “gerçek şiir”i aradıklarında karşılarına yine o çıkar, eyvah!

“Şairin dili anlaşılmak için değil duyulmak için” derdi..

Gelin “Bir günün sonunda arzuya” kulak verelim..

Duyalım sesini Haşim''in..

“Akşam, yine akşam, yine akşam,

Bir sırma kemerdir suya baksam;

Akşam, yine akşam, yine akşam,

Göllerde bu dem bir kamış olsam!”

Duyduk değil mi?

Hani ölmüştü!

Cahit Zarifoğlu ismi anıldığında kirpiklerime serçeler gelir konarlar.

Bir parça hüzün elbette onda da parıldar.

Ama bir billur kase içindedir.

Haşim''in ay ışığıyla dolmuş kaseleri gibi..

Ne ki Haşim''deki çarpıtılmış hüzün Zarifoğlu''nda billurlaşarak zarif bir tebessüm olarak yansır. Kimi zaman bir serçe, kimi zaman bir çocuk yüzü olarak beliriverir.

Haydar Ergülen, ondan “Şiirimizin zarif çocuğu” diye söz eder. Kendi zarif olanın şiiri nasıl zarif olmasın ki!

Zarifoğlu “merhametin ve şefkatin şairi”dir.

O, insanların kalbine merhameti yerleştiren Rabbine şiirle ses veren bir güzel adamdır.

Evet, Zarifoğlu''nda bir yalnızlık da var, lakin çoğaltan bir yalnızlık, bu. Öyle ya, “Görür görmez” şiirinde “ Tanıyınca bir hoş oldu yaşamak/ben ancak böyle çoğalırdım seninle” dememiş miydi?

O da “Sivil şiirin” çocuğudur..

İtikadıyla, zikriyle, fikriyle durduğu yerden hoşnuttur..

Onu unutturmaya çalışanlar unutulurken onun yaşamaya devam etmesi sabrının bereketidir.

Şu minnacık “Evet” şiirini pek severim..

“Evet hatırladım

Küçük basit şeyler

Yetiyor kederlenmeye

Ya mutluluğa?”

Cahit Zarifoğlu, hep içimize bir sıcaklık serper. Aynı zamanda sabah rüzgarı gibidir.. Ferahlatır da.

Ya Cemil Meriç?

O, pes etmeyen bir akıl, dur durak bilmeyen bir zeka, hiçbir istasyonda beklemeyen yolculuk imgesidir bende.

Hep ileriye gitti. Yalnızlığı, iki üç adım önde olmasındadır.

Bir de “Düşünen adam” denildiğinde Rodin değil de Cemil Meriç düşer aklıma.

Hüzün derseniz, o da vardır..

Yaşayışı, hüzünlü bir şiir gibi değil midir zaten? Cemil Meriç''in hüznü korkunç dalgalar arasında kıyıya ulaşmak isteyen yaralı bir kuşun kanat çırpışı gibidir. Kıyılar sonsuz uzaklıkta ve sonsuz olarak bölünebilir imgelemde.

Kıyı, hakikattir.

Hakikate ulaştığında kendisi de bir imgelem olarak karışır sonsuzluğa.

Picasso, “Sanat hakikat değildir. Sanat bize hakikati anlamayı öğreten yalandır” demiş ya.. Cemil Meriç için düşünceler, hakikate ulaşmaya götüren esinlemelerdir, neden olmasın!

Bir vakit sonra gözlerini kaybetmişti.. Hepimizden çok daha iyi görüyordu yine de.

Bakın:

“ Ve gece bir deniz kızı gibi başladı. Harikulade gözleri vardı gecenin. Ve saçları bir kucak alevdiler ve dudaklarında bütün yaraları kapayan, bütün zilletlerin hatırasını silen bir iksir.”

Hele bir cümlesi vardır ki, kulaklara küpe..

“Sevgi garip bir yangın, yaşaması için büyümesi gerek..”

Yangını büyütelim çocuklar..

Şehri ateşe verelim.

Haydi!

“Fransız halkı, mahkeme sizsiniz!”

Bir süredir politik biyografi filmlerini topluyorum, Mandela, İdi Amin, Troçki, Elizabeth, Patrice Lumumba, Gandi, Dalay Lama, Dreyfus, vs. Geçen Andrzej Wajda''nın “Danton” filmini izledim.. Fransız devriminin kahramanlarından Danton''u Gerard Depardieu oynuyor. Harika iş çıkarmış. Robespierre''yi canlandıran Wojciech Psizoniak da öyle. Robespierre''in jakobenleri kendileriyle ters düşen herkesi rejim düşmanı sayarak giyotine göndermektedir. “Terör dönemi” denen bu akıl almaz çılgınlığa son vermek isteyen Danton da “Devrim Mahkemesi”ne çıkarılır. Aslında ortada mahkeme falan yoktur.. Oynanan bir adalet parodisiydi, o kadar. Danton''un dediği gibi, formalite. Bu yüzden Danton, yargıçlara şöyle hitap eder: “Sizin soğuk bakışlarınızda gördüğüm şey, ölümüm. Bunun şimdiden yazıldığı, kaçınılmaz olduğu, siz bu salona girmeden önce karar verildiği.”

Danton sonucu bildiği halde savunma yaparak terör rejimini yalnızlaştırmak istedi. Oysa Paris''i ayağa kaldıracak güçteydi. Halkın gerçeği tam olarak anlaması için, kendisi gibi bir Devrim kahramanının başını giyotine uzatması gerektiğine inanıyordu. “Fransız halkı, mahkeme sizsiniz” diye seslenmesi bu yüzden. Danton ve arkadaşlarını giyotine gönderen yargıç giysilerine bürünmüş birer cellattırlar. Jakobenler Fransız ulusunun kendi kendini yönetemeyeceğini, dolayısıyla 9 kişilik Kamu Güvenliği Komitesi''nin “Devrimci diktatörlük” kurması gerektiğine inanıyorlardı, “Halka rağmen, halk için, halka karşı.”

Danton gözü dönmüş Komitecilerin huzur içinde yaşamak isteyen halka değil, spekülatörlere, “devrim elden gidiyor” tellallarına kulak verdiklerini belirterek şöyle der:

“İdeallerine susamışlık hiçbir sınır tanımıyor. Devrimin ilkeleri adına bizzat devrimin kendisini unutmuştur.”

Yargıç olduğunu hatırlayan Mahkeme başkanı, Robespierre''yle bir görüşme yapar..

“Ben bir yargıcım, senin celladın değilim “diyen yargıca Robespierre “Sana Cumhuriyetin düşmanlarını gönderiyorum. Görevin onları yargılamak değil ortadan kaldırmak” der.

Ve ekler..

“Dikkat et, sen de tutuklanırsın”

Jakoben partisinin terörü kendi başlarını da yedi. Çünkü çılgınlık sürükleyicidir.

Danton''dan birkaç ay sonra Robespierre de giyotine gönderildi, mahkemeye bile gerek duyulmadan.

Filmin DVD''sini bulun ve izleyin. Size çoook tanıdık gelecek.

Yaşar Kemal 3 yıldır yok; O iyi insanlar o güzel atlara binip, çekip gittiler

Türk edebiyatının en önemli isimlerinden Yaşar Kemal aramızdan ayrılalı 3 yıl oldu. emal, solunum güçlüğü ve kalp ritm bozukluğu sebebiyle 'in Ocak ayında hastaneye kaldırılmış ve 28 Şubat günü hayatını kaybetmişti. Aramızdan ayrılalı üç yıl olan Kemal, bugün yaşasaydı 94 yaşında olacaktı.

Yaşar Kemal anılıyor

Türk Edebiyatı’nın ulu çınarı Yaşar Kemal aramızdan ayrılışının 3. yılında birçok etkinlikle anılıyor. Yaşar Kemal için ilk etkinlik Yapı Kredi Yayınları (YKY) tarafından bugün ’da YKY Loca’da yapılacak. Anma programında Nâzım Oyuncuları,Yaşar Kemal’in Bugünlere Bahar İndi kitabındaki şiiri “Kırmızı Deynek”ten uyarladıkları gösteride Kemal’in barış, kardeşlik, doğa, insan ve gelecek sevgisini anlatan dizelerini okuyacak ve yazarın en sevdiği türküleri seslendirilecekler.

Hayatı

Asıl adı Kemal Sadık Gökçeli olan "Türk edebiyatının koca çınarı" Yaşar Kemal, 'te Osmaniye'nin Kadirli ilçesine bağlı Hemite köyünde, Van Gölü yakınlarındaki eski adı "Ernis" olan Ünseli köyünden Birinci Dünya Savaşı'ndaki Rus işgali yüzünden göç etmek zorunda kalan Halime-Sadık çiftinin çocuğu olarak dünyaya geldi.Nüfus cüzdanına ancak ilkokulda sahip olabilen Yaşar Kemal'in doğum tarihi kayıtlara olarak geçti.Küçük yaşlarda ozanların anlattığı efsaneler, okudukları şiirler Yaşar Kemal'i derinden etkiledi. Küçük yaşına rağmen ozanlara öykünerek türküler, şiirler söylemeye başladı. Kendisiyle atışan görme engelli Aşık Ali'nin "Sen bu yaşta bu kadarsan sonunda Karacaoğlan gibi olacaksın" sözleri onu çok mutlu monash.pw olarak arasında Cumhuriyet gazetesinde fıkra ve röportaj yazarı olarak çalışan Kemal, burada "Yaşar Kemal" ismini kullandı'de ilk öykü kitabı "Sarı Sıcak"ı, 'te ise bugüne dek 40'tan fazla dile çevrilen romanı "İnce Memed"i yayımladı. 'de girdiği Türkiye İşçi Partisi'nde genel yönetim kurulu üyeliği ve merkez yürütme kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. Yazıları ve siyasi etkinlikleri dolayısıyla birçok kez kovuşturmaya uğradı. 'de haftalık siyasi dergi Ant'ın kurucuları arasında yer aldı. 'te Türkiye Yazarlar Sendikası'nın kuruluşuna katıldı ve arasında ilk genel başkanlığını üstlendi. 'de kurulan PEN Yazarlar Derneği'nin de ilk başkanı monash.pw ve öykülerinde çoğunlukla Çukurova'da yaşanan insan dramlarını işledi. Büyük ün kazanan "İnce Memed" romanı 40 dile çevrilirken, büyük dünya yazarları arasında yer aldı. "İnce Memed"in de aralarında bulunduğu 9 eseri filme çekildi.

Ödülleri

Kemal hayatı boyunca Fransa Kültür Bakanlığı tarafından verilen Commandeur des Arts et des Lettres Nişanı'nın da aralarında bulunduğu birçok ödül aldı.

Gazeteciler Cemiyeti Başarı Armağanı (“Dünyanın En Büyük Çiftliğinde Yedi Gün” adlı röportaj dizisi ile)
Varlık Roman Armağanı (İnce Memed ile)
İlhan İskender Armağanı (Teneke’den aynı adla uyarlanan oyunu ile)
Uluslararası Nancy Tiyatro Festivali Birincilik Ödülü ("Yer Demir Gök Bakır" romanından Nihat Asyalı'nın sahneye uyarladığı, Yılmaz Onay'ın sahneye koyduğu “Uzun Dere” oyunu ile. Türkiye ödülü, Brezilya ile paylaştı.)
Madaralı Roman Armağanı (Demirciler Çarşısı Cinayeti ile)
Fransa Eleştirmenler Sendikası En İyi Yabancı Roman Ödülü (Yer Demir Gök Bakır ile)
Fransa'da En İyi Yabancı Kitap Ödülü (Ölmez Otu ile)
Fransa “Büyük Jüri” En İyi Kitap Ödülü (Binboğalar Efsanesi ile)
Uluslararası Cino Del Duca Ödülü
Fransız Legion d’Honneur Ödülü Commandeur payesi
TÜYAP Kitap Fuarı Halk Ödülü
Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü
Orhan Kemal Roman Ödülü (Kale Kapısı ile)
TÜYAP Kitap Fuarı Halk Ödülü
Fransa Kültür Bakanlığı Commandeur des Arts et des Lettres Nişanı
Fransa Strasbourg Üniversitesi Onur Doktorası

TÜYAP Kitap Fuarı Onur Yazarı
Antalya Akdeniz Üniversitesi Onur Doktorası
Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü
Mülkiyeliler Birliği Rüştü Koray Armağanı
Morgenavissen Jylaand-Pösten Ödülü (Danimarka)
Türkiye Yayıncılar Birliği Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü[19]
Kanın Sesi ile Akdeniz Yabancı Kitap Ödülü (Perpignan, Fransa)
VIII Katalunya Uluslararası Ödülü (Barcelona, İspanya)
Lillian Hellman/Dashiell Hammett Baskıya Karşı Cesaret Ödülü, İnsan Hakları İhlallerini İzleme Örgütü, (New York)
Toplu eserleri için Premio Internazionale Nonino Ödülü, İtalya
Kenne Vakfı Düşünce ve Söz Özgürlüğü Ödülü (Uppsala, İsveç)
Norveç Yazarlar Birliği ödülü, Wole Soyinka ile ortak
Frankfurt Kitap Fuarı Alman Yayıncılar Birliği Ödülü
Frei Üniversitesi Berlin Fahri Doktora
Bordeaux Yayıncılar Birliği Yabancı Edebiyat Ödülü
Bilkent Üniversitesi Fahri Doktora
Z. Homerus Şiir Ödülü
Savanos Ödülü (Selanik)
Türkiye Yayıncılar Birliği Yayıncılık Emek Ödülü.
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük ödülü
Çukurova Üniversitesi, Fahri Doktora
Légion d'honneur
Krikor Naregatsi Nişanı
Beyaz Martı Edebiyat Ödülü

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır