diz sıvısını artıran ilaçlar / Eklemler İçin Takviye Ürünler | Kayhan Turan

Diz Sıvısını Artıran Ilaçlar

diz sıvısını artıran ilaçlar

Pek çok insan dizlerinde, ellerinde, omuzlarında veya çeşitli eklem bölgelerinde uzun süredir devam eden eklem ağrıları için çözüm aramaktadır. Özellikle kireçlenmenin neden olduğu bu ağrılar dünyada milyonlarca insanı etkiler. Ağrı kesiciler veya anti-inflamatuar ilaçlar eklem ağrısının giderilmesinde genellikle ilk tercih edilen yoldur. Bunun yanı sıra eklem ağrıları için iyi geldiği düşünülen onlarca besin takviyesi ve ürün bulunur. Eklem ağrısı için takviye ürünler sadece ağrıları gidermek için değil eklem sağlığını korumak, hastalıkları önlemek ve eklemleri güçlendirmek için zaman zaman sporcular dahil birçok insan tarafından tercih edilmektedir. Bunların bazıları vitaminler, bazıları ise vitamin dışı takviyeler ve bitkisel ilaçlardır. Günümüzde bu ürünlere ulaşım oldukça kolay hale gelmiş durumda. Ancak hangileri gerçekten işe yarıyor ve sağlığımız için doğru tercihler hangileri? Eklem sağlığını korumanın en önemli yolu bu soruların cevabını bilmek ve doktor önerisi olmadan eklem ağrısı için takviye ürünler kullanmamaktan geçiyor. 

Bu yazımızda, eklem ağrıları ve eklem sağlığı için yaygın olarak kullanılan bazı takviyelerden ve bunlarla ilgili araştırmalardan bahsedeceğiz.

Glukozamin ve kondroitin sülfat

Glukozamin ve kondroitin sülfat, eklem ağrıları, özellikle diz ağrısı olanlara önerilen en yaygın kombinasyon takviyelerinden biridir. Ağrı ve iltihaplanmanın en önemli nedenlerinden biri eklem bölgelerinde kemiklerin birbirine sürtünmeye başlaması ve kemik yüzeylerinin hasar görmesidir. Glukozamin, kemiklerin birbirine sürtünmesini engelleyen kıkırdağın doğal bir bileşenidir. Ayrıca, kireçlenmede meydana gelen kıkırdak bozulmasını önlemeye yardımcı olabilir. Glukozamin içeren ürünler genellikle karides, ıstakoz gibi kabuklu deniz hayvanlarının kabuklarından veya sebze kaynaklarından elde edilir. Vücutta üretilen glukozamin, kıkırdağın büyümesi, onarımı ve bakımı için doğal yapı taşları sağlar. Böylece glukozamin takviyesi kıkırdak bozulmasını yavaşlatabilir, osteoartrit (kireçlenme) ağrısını dindirerek eklem hareketliliğini iyileştirebilir.

Takviyelerde bulunan iki tür glukozamin vardır: glukozamin hidroklorür ve glukozamin sülfat.

Glukozamin sülfat, kıkırdak için birincil yapı taşı olarak işlev görür ve eklem kıkırdağının oluşumunu ve onarımını uyarır. Ağızdan alındığında, glukozamin sülfat kolaylıkla emilerek tüketimden dört saat sonra kıkırdağa ulaşabilir. Başka bir glukozamin formu olan glukozamin hidroklorür de besin takviyesi olarak bulunur, ancak kireçlenme tedavisinde glukozamin sülfattan daha az etkili olduğu düşünülmektedir. Yapılan bir çalışmada glukozamin hidroklorür içeren ürünlerin kireçlenmenin neden olduğu eklem ağrısını iyileştirmede çok etkili olmadığı bulunmuştur. Başka bir çalışmada, glukozamin sülfatın kireçlenme belirtilerini iyileştirdiği gösterilmiştir. Kesin sonuçlar olmasa da glukozamin sülfat içeriğinde bulunan sülfatın kıkırdağın güçlendirilmesinde rol oynadığı düşünülmektedir.

Glukozamin gibi kondroitin de kıkırdak ve kemikte bulunan insan bağ dokusunun yapısal bir bileşenidir. Takviye ürünlerde bulunan kondroitin sülfat genellikle hayvan kıkırdağından elde edilir. Glukozamin ve kondroitin sülfat birlikte kullanıldığında kireçlenme nedeniyle oluşabilecek kıkırdak bozulmasını önlemeye yardımcı olabilir, ağrı ve iltihabı azaltarak eklem fonksiyonunu iyileştirebilir, kıkırdak kaybını tersine çevirebilir. Bazı araştırmalarda kondroitinin, kireçlenme yaşayan kişilerde eklem ağrıları ve sertliğini azaltabileceği gösterilmiştir. yılında yapılan bir çalışmanın sonuçları, kondroitin kullanan kişilerin yaklaşık %53’ünde diz ağrılarında bir iyileşme görüldüğünü işaret ediyor.

Eklem ağrılarının tedavisinde kullanılan birçok destekleyici ürün glukozamin ve kondroitin sülfat içermektedir. Ancak araştırmalara rağmen, glukozamin ve kondroitin sülfat kullanımının ne kadar iyi etki gösterdiğine dair kesin sonuçlara ulaşmak zordur. Glukozamin ve kondroitin sülfat kullanan bazı kişiler eklem ağrılarının azaldığını ifade ederken, bazı kişilerde ise fayda sağlamamıştır. Ayrıca kondroitin, uzun süreli kullanımda sorun yaratabilecek yüksek seviyelerde manganez içerebilir. Bu ürünlerin kullanım ve etkileri doza ve kullanım süresine göre de farklılık gösterebilir. Glukozamin ve kondroitin sülfat takviyesi denemeye karar verirseniz, diğer ilaçlarınızla etkileşim olup olmayacağından emin olmanız gerekir. Kabuklu deniz ürünleri alerjisi olan kişiler glukozamin ve kondroitin sülfat ürünleri almamalıdır. Bu tür takviyelerin kullanımının doktor kontrolünde olması önemlidir. 

Glukozamin-ve-kondroitin-sulfat

D Vitamini

Eklem sağlığı ve genel kas-iskelet sistemi sağlığı için yaygın olarak önerilen takviyelerden biri de D vitaminidir. D vitamininin en önemli etkisi kemikler üzerinedir ve esas kaynağı güneştir. Güneş ışınlarından yeteri kadar yararlanıldığında insan vücudu doğal olarak D vitamini sentezi yapabilir. Bununla birlikte özellikle 50 yaş üzerinde D vitamini eksikliği görülebilir. D vitamini eksikliği, kireçlenme ve ayrıca romatoid artrit gibi otoimmün artrit gelişimi ile ilişkili olabilmektedir. Bu nedenle eklem ağrılarınız varsa ve kan testi sonucunda D vitamini eksikliği tespit edilirse doktorunuz vitamin takviyesi önerebilir.

D vitamini yağda çözünen bir vitamindir ve başta yağ doku olmak üzere vücudumuzda depolanabilir. Bu nedenle D vitamini takviyesinin aşırı kullanımı olumsuz yan etkilere neden olabilir. D vitamini toksisitesi, hiperkalsemi olarak bilinen kanda kalsiyum birikmesine neden olabilir. Bu durumda iştahsızlık, mide bulantısı, kusma, zayıflık, sık idrara çıkma gibi belirtiler ve böbrek rahatsızlıkları meydana gelebilir. D vitamini takviyesi kullanmanın en güvenilir yolu doktor önerisi ve kontrolü ile alınmasıdır.

Vitamin,D,

Omega 3

Balıkta bol miktarda bulunan omega-3 yağ asidinin anti-inflamatuar yani iltihap önleyici özelliklere sahip olduğu biliniyor. Böylece, romatoid artrit gibi iltihaplı romatizmal hastalıklar için yararlı olabileceği düşünülmekte. Yeterli omega-3 alımı için haftada yaklaşık iki gün somon ve uskumru gibi yağlı balıklar tüketmek gerekebilir. Doğal gıdalar ile omega-3 alımı yetersiz kaldığında genellikle besin takviyeleri tercih edilir. Omega-3 takviyelerinin çoğu balık yağı şeklindedir. Bununla birlikte, keten tohumu gibi bitkilerden elde edilen omega-3 takviyeleri de vardır.

Bir klinik araştırma, balık yağı takviyesi almanın romatoid artritli kişilerde eklem ağrısı gibi belirtileri azalttığını göstermektedir. Ancak kireçlenme belirtilerine iyi gelip gelmediği yönünde kesin bir bilgi yoktur.

Omega-3

Zerdeçal   

Zerdeçal, kireçlenmenin neden olduğu eklem ağrıları dahil olmak üzere ağrı tedavisinde en sık kullanılan takviye besin ve ürün gruplarından biridir. Zerdaçalda bulunan ‘’curcumin’’ maddesinin ağrı hafifletme ve iltihap önleyici özelliği olduğu düşünülmektedir. Çin ve Hint geleneksel tıbbının temeli denilebilecek zerdeçal aynı zamanda birçok fayda sağlayabilir; hücreleri zararlı bileşenlere karşı koruyan güçlü bir anti-oksidan ve anti-kanser özelliğe sahiptir, beyin ve kalp fonksiyonlarına da faydalı olduğu bilinmektedir.

Zerdaçalın eklem ağrılarına etkisine yönelik araştırmalar sınırlı olsa da bir çalışmada eklem ağrısı belirtilerini hafiflettiği ve ağrı kesici etki gösterdiği bulunmuştur.

Ancak yüksek dozda zerdeçal, kan inceltici olarak işlev görebilir ve mide rahatsızlıklarına neden olabilir. Bu nedenle kan sulandırıcı ilaçlar kullanıyorsanız, ameliyat olacaksanız, safra kesesiyle ilgili rahatsızlıklarınız varsa zerdeçal veya kurkumin takviyesi kullanmadan doktorunuza danışmanız önemlidir.

Zerdecal

SAMe (S-adenosyl-L-methionine) 

SAMe (S-adenosyl-L-methionine) vücutta doğal olarak bulunan ve birçok enzimatik reaksiyonda görev alan bir bileşiktir. SAMe karaciğer fonksiyonlarına yardımcı olmak, eklem ağrılarını azaltmak ve hatta iyi bir ruh hali için yaygın kullanılan takviye ürünlerden biridir. Eklemde ağrı, sertlik ve şişliğin tedavisinde, eklem hareketlerini geliştirmede, kıkırdak onarımında faydalı olabileceği düşünülmektedir. SAMe, B12, B6 vitaminleri ve folat ile ilişkili olarak çalışır, bu nedenle bu takviyeyi alırken B vitaminlerinden yeterince almak önemlidir.

Ağrı kesici bir ilaç ve SAMe takviyesinin karşılaştırıldığı bir çalışmada, SAMe etkisinin ağrı kesici ilaç ile neredeyse aynı olduğu ancak yavaş etki ettiği gösterilmiştir. Yine de bu alanda daha fazla araştırmaya ve kesin bilgilere ihtiyaç duyulmaktadır.

SAM-e, antidepresan ilaçlarla etkileşime girebilir. Bipolar bozukluğu olanlarda veya monoamin oksidaz inhibitörleri alan hastalarda SAMe kullanımından kaçınılmalıdır. Parkinson hastalığını da kötüleştirebilir.

Hyaluronik Asit

Hyaluronik asit vücutta doğal olarak üretilen, özellikle ciltte ve eklemlerde bol miktarda bulunan ve buralarda kayganlık sağlayarak dokuların doğal dengesini koruyan bir bileşendir. Yaşlandıkça hyaluronik asit seviyeleri azaldığından, hyaluronik asit takviyeleri yaşa bağlı sağlık sorunlarının tedavisine yardımcı olabilir. Hyaluronik asidin en yaygın kullanımlarından biri kireçlenme tedavisidir. Kireçlenme tedavisinde hyaluronik asidin enjekte edilebilir formu kullanılır. Takviye olarak ağızdan alınan hyaluronik asidin ise göstereceği etkiler hakkında bilgi sınırlıdır.

yılında yapılan bir araştırmada, üç ay süreyle ağızdan alınan hyaluronik takviyenin diz kireçlenmesi olan aşırı kilolu yetişkinlerde rahatlama sağladığı gösterilmiştir.  yılında yapılan bir araştırmada ise diz kireçlenmesi olan ve oral yoldan hyaluronan verilen hastalarda diz ağrılarında azalma, uyku kalitesinde iyileşme gibi etkiler gözlenmiştir.

Metilsülfonilmetan (MSM)

Metilsülfonilmetan (MSM), eklem ağrısına yardımcı olduğu söylenen yaygın takviye ürünlerden biridir. Hayvanlarda ve insanlarda doğal olarak bulunan bu bileşik ayrıca meyvelerde, sebzelerde, tahıllarda da bulunan organik kükürt bileşiğidir. Kükürt, bağ doku oluşumu için gereklidir. MSM ayrıca ağrıyı ileten sinir uyarılarını azaltarak ağrı kesici görevi görebilir. Böylece ağrı ve iltihabı azaltmada etkili olabileceği düşünülmektedir. Yapılan bir araştırmada, MSM takviyesinin diz kireçlenmesi olan kişilerde ağrı ve diz fonksiyonlarını iyileştirebildiği gösterilmiştir.

Bunların yanı sıra kapsaisin, zencefil, gamma linolenik asit (GLA), probiyotikler gibi eklem ağrılarına iyi geldiği düşünülen destekleyici birçok doğal, bitkisel ve kimyasal takviye ürün grupları bulunmaktadır. Birçok insan özellikle ilerleyen yaşlarda eklemlerde kireçlenme, tendonlarda, kıkırdak ve kaslarda hasar ve yaralanmalar yaşayabilir. Sağlıklı bir beslenme, gerektiğinde doğru şekilde kullanılan uygun takviyeler ile kemik ve eklem sağlığımızı koruyabilir, ağrıları hafifletebiliriz. Ancak takviye besinlerin veya satın alınabilen ürünlerin her zaman işe yaradığı ve ağrıyı dindirdiği söylenemez. Bazı kişilerde işe yarayan yöntemler bazılarında etki göstermeyebilir. Daha önemlisi yanlış kullanılan ürünler sağlığımız üzerinde birçok olumsuz etkiye neden olabilir. Takviye ürünlerin alınması gereken doz, içeriği, kullanılan diğer ilaçlarla etkileşimi gibi birçok önemli faktör söz konusudur. Bazı takviyeler yüksek dozlarda alınırsa veya diğer ürünler ve ilaçlarla etkileşime girerse ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Bu nedenle kullandığınız takviyeler hakkında doktorunuza danışmanız önemlidir.

Bu yöntemlerin ağrılarınız veya eklem sorunlarınız için kesin ve hızlı bir çözüm olmadığını unutmayın. Tedavinin en güvenilir yolu altta yatan nedeni bulmak ve sorunu düzeltmektir. Diz ağrılarınızın çözümü ve en güvenilir tedavi yöntemi için Op. Dr. Kayhan Turan’a randevu alabilir ve bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Eklemlerimize Destek Olan Vitamin ve Mineraller Nelerdir?

Eklemlerimize Destek Olan Vitamin ve Mineraller Nelerdir

Vücudumuzdaki tüm dokular gibi canlı bir yapıya sahip olan eklemlerimize de, en az kemiklerimiz kadar özen göstermemiz gerekli. Yaşam kalitesini olumsuz etkileyen eklem rahatsızlıkları, her yaştan birey için hareketsiz bir yaşam riski taşır. Zira eklemler, kaslarımızın ürettiği güç ile vücudumuzun hareket etmesini sağlar. Artan fiziksel hareketsizliğin getireceği tüm olumsuz sorunlardan kaçınmanın yolu ise eklemlerimize iyi bakmaktan geçiyor.

İlerleyen yaşlar ile artış gösteren eklem rahatsızlıklarına karşı, bugünden hazırlık yapmanız şart. Kilo kontrolü yapmak, sigarayı bırakmak ve düzenli egzersiz alışkanlığı kazanmak bu süreçte atılması gereken adımların başında yer alıyor. Duruş bozukluklarının farkına vararak eklemleriniz üzerindeki baskıyı azaltmaya yardımcı olabilirsiniz. Tüm bu bedensel dikkatin yanı sıra beslenme düzeninize de bir göz atmak isteyebilirsiniz. Zira beslenme düzeninizde yapacağınız belli başlı değişiklikler, eklemlerinizi güçlendirmenize yardımcı olabilir. Ancak öncelikli olarak eklemlerinizin neye ihtiyaç duyduğunu biliyor olmanız gerekli. İşte, eklemlerimizi güçlendirerek vücudumuza destek veren en önemli vitamin ve mineraller:

Kalsiyum ve Magnezyum

Mineraller, kemik ve eklemler söz konusu olduğunda lokomotif görevi görürler. Özellikle magnezyum ve kalsiyum, eklemleri koruma açısından önem taşır. Anne karnından başlayarak vücudun gelişimi için tüm aşamalarda kalsiyuma ne kadar muhtaç olduğumuzu biliyoruz. Özellikle kemik ve dişlerin temel yapı taşı olan kalsiyum, eklemleri güçlendirme noktasında da öne çıkıyor. Ancak yapılan yeni araştırmalar, kalsiyumun tek başına yeterli olmadığını gösterdi. Kemik ve eklemlerin ihtiyaç duyduğu bu mineralin, optimum seviyede emilebilmesi için magnezyum ile birlikte alınması gerekli. Magnezyum, kemik hücrelerine etki ederek kemik mineral yoğunluğunun artmasını sağlıyor. Böylece kalsiyum etkisini daha efektif bir biçimde göstererek kemik ve eklemler tarafından hızla emilebiliyor. (2)

Çinko ve Bor

Vücudumuzda demirden sonra en çok çinko minerali bulunur. Çinko bağışıklık sistemini güçlendirmeye, akne ile savaşmaya ve kan şekerini kontrol etmeye yardımcı olur. Stres ve yorgunlukla savaşan çinko, kemik mineral yoğunluğunu da destekler. Kemiklerin protein ve nükleik asit sentezinde kofaktör görevi gören çinko, eklemlerimizin güçlenmesine de yardımcı olur.

Bor ise vücudumuzun ihtiyaç duyduğu vazgeçilmez vitamin ve minerallerin emilimini sağlar. Bu vitamin ve mineraller arasında eklemler için vazgeçilmez olan D vitamini, kalsiyum, magnezyum ve fosfor yer alır. Bor, D vitaminin vücudumuzda daha uzun süre tutulmasını sağlar. Böylece D vitamini, kemikler tarafından maksimum fayda ile emilir. Bor aynı zamanda osteoporoz kaynaklı kemik kaybını da engeller.

D3 ve C Vitamini

D3 ve C Vitamini

D vitamini bedenimiz üzerinde yadsınmaz faydalara sahip. Zihinsel ve fiziksel iyiliğimizin temel kaynağı olan D vitamini, eklem sağlığı için de hayati öncelik taşıyor. Uzmanlar, eklem rahatsızlıkları baş göstermeden önce D vitamini seviyesinin yüksek tutulmasını öneriyor. Böylece yaşlanmaya bağlı eklem ve kemik rahatsızlıklarının önüne geçilebileceği düşünülüyor. Elbette ihtiyaç duyulan D vitamini seviyesi ise kişiden kişiye göre değişiyor. Bu nedenle yaş, cinsiyet ve yaşam alışkanlıklarının etkilediği bu seviyenin doktor tarafından belirlenmesi oldukça mühim. (1)

Vücudumuz için vazgeçilmez derecede önemli bir diğer vitamin ise C vitamini. Kolajen üretimini arttıran C vitamini, özelikle kemik hasarları söz konusu olduğunda devreye giriyor. Bağ ve tendon yapılarını kuvvetlendiren C vitamini, kemik mineral yoğunluğunu da arttırıyor. Yaşanan bu artış, kırıklarda yeni kemik oluşumunu desteklediği gibi osteoporozu önlemeye de yardımcı olabiliyor.

Glukozamin ve Kondroitin

Glukozamin ve Kondroitin

Kıkırdağın doğal bir bileşeni olan glukozamin, kemiklerin birbirine sürtünmesini engeller. Glukozamin eksikliği, eklemlerde sürtünme kaynaklı oluşan ağrılara ve iltihaplara yol açar. Yapılan tüm bilimsel çalışmalar eklem ağrısı ve osteoartrit için glukozaminin önemine dikkat çekiyor. Benzer şekilde kondroitin de glukozamin gibi kıkırdağın yapı taşlarından biri. Kıkırdak dejenerasyonu kısa ve uzun vadede eklem sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle eklemleri güçlendirmek için kıkırdağı kondroitin ile desteklemek gerekli. Tıpkı kalsiyum/magnezyum birlikteliğinde olduğu gibi, glukozamin ve kondroitin de işbirliği içinde çalışıyor.

 

KAYNAKLAR

1. VİTAMİNLER MİNERALLER VE SAĞLIĞIMIZ

2. VİTAMİNLER MİNERALLER VE SAĞLIĞIMIZ

Bütün eklemlerdeki kıkırdak problemlerinde eklem içi enjeksiyonlar sıklıkla kullanılmaktadır. Bunların çoğunlukla eklem sıvısının ve kıkırdağın yapısında bulunan maddeleri içeren ve ilave olarak da eklemin kayganlığını artıran içerikleri vardır. Normalde yoğun olan eklem sıvısı eklemde kayganlığı, şok absorbsiyonunu ve inflamasyonu azaltır. Sinovyal sıvı glukozamin, glukoronik asit ve hyaluronik asitten oluşur. Anahtar madde ise hyaluronik asittir. Eklemdeki dejeneratif süreçte ise sinovyal sıvı azaldığı ve özelliğini kaybettiği için görevini yapamaz. Hazır formlarının eklem içine yapılması ise bu fonksiyonları geri döndüreceği için hastanın şikayetlerini azalttığı düşünülür.

Bu konuda unutulmaması gereken bazı hususları şöyle özetleyebilirim.

  1. Tek başına enjeksiyonun herşeyi çözecek bir tedavi yöntemi olduğunu düşünmeyiniz.
  2. Halen osteoartritin tıbbi tedavisinde herkesce kesin kabul edilmiş bir yöntem değildir.
  3. Uygun hasta olup olmadığınızı hekiminizle mutlaka konuşunuz.
  4. Ekleminizdeki  hasarın çok ileri düzey olmaması gerekir.
  5. Evet, bütün tartışmalara rağmen uzun yıllardır kullanılmaktadır ve hastadan hastaya değişen bir iyilik hali sağlamaktadır.
  6. Hekiminizin diğer önerilerine de uyduğunuzda bu uygulamadan en yüksek faydayı sağlarsınız.

Bu uygulama muayenehanemde sadece ilacın ücreti karşılığı yapılmaktadır. Ayrıntılı bilgiyi asistanımdan alabilirsiniz.

 

#viskosuplementasyon #eklem içi enjeksiyon #diz sıvı azalması #hyaluronic acid

Ekleme Sıvı Enjeksiyonu

Eklem Sıvısı nedir?

Vücudumuzu çalışan bir makine olarak düşünürsek nasıl ki makine parçalarının birbirini eskitmemesi, zarar vermemesi ve aşınmaması için yağlama yapıyorsak vücudumuzdaki en büyük iki kemik olan diz kemiklerinin birbirine sürtünüp aşındırma yapmaması, ekleme zarar vermemesi için eklem içerisinde sinoviyal sıvı adı verilen bir eklem sıvısı bulunur. Bu sıvı herkeste bulunur fakat bazı kişilerde çeşitli sebeplerle bu sıvı azalır ya da biter. Bu durumda vücut bu sıvıyı yeterli oranda temin edemez ve dışardan eklem içerisine enjekte edilmesi gerekir.
Eklem sıvısının azalması ya da tamamen bitmesi eklemde ağrı ve hareket kısıtlılığına yol açar. Rahatsızlık ilk olarak kıkırdak aşınması ve kıkırdak azalmasıyla kendini gösterir. Zamanla dizleri bükmek, merdiven çıkmak gibi temel faaliyetler engellenir.

Eklem Sıvısı Neden Biter?

Yaşın ilerlemesi ile birlikte vücudumuzun sıvı kaybı kaçınılmaz olarak ortaya çıkar ama en önemli sebebi eklemlerin aşırı kullanılması ya da çok az kullanılmasıdır. Aşırı sportif faaliyetler eklemlere zarar vereceği gibi spordan ve hareketten tamamen uzak bir hayat yaşamak da eklemlerin çok az çalışıp güçsüzleşmesine sebep olur. Bunların yanı sıra fazla tuz tüketilmesi, yeterli su içilmemesi gibi durumlarda ise eklemlerimiz yeterli miktarda su temin edemeyecektir.

Eklem Sıvı Kaybı En Çok Kimlerde Görülür?

  • Ağır işlerde çalışan kişiler
  • Fazla kiloları olan kişiler
  • Az su tüketenler
  • Az hareket eden kişiler
  • Aşırı fiziksel aktiviteye sahip olan kişiler
  • Kalsiyum eksikliği yaşayan kişiler
  • Şeker hastaları
  • Kireçlenme sorunları olan kişiler

Eklem Sıvı Kaybı Belirtileri

Kıkırdak aşınması ve azalmasıyla birlikte kişide hareket kabiliyetinin azalması, yürümede zorluk çekme, oturup kalkmak gibi temel faaliyetlerin zorlaşması, eklem diz ağrılarının başlaması olarak ortaya çıkar. Siyovinal sıvı kaybından dolayı diz hareketlerinde dizden sürtünmeye bağlı olarak ses gelir.

Eklem Sıvı Kaybı Tedavileri

Egzersiz ve Fizik Tedavi
Sinoviyal eklem sıvıları diz kıkırdağına baskı sonucu salgılanır. İlk tedavi hastanın durumuna göre egzersiz veya fizik tedavi olabilir. Uzman tavsiyesi ile uygun bir egzersiz ve fizik tedavi programına başlanabilir, kilo vererek eklem üzerinde yük hafifletilip aşınma ve sürtünme azaltılarak rahatsızlığın ilerlemesi yavaşlatılıp durdurulabilir. Eklemlerin egzersizlerle güçlendirilmesi vücudun eklem sıvısı salgılamasına yardımcı olur.  Egzersizle yeterli sonuç alınamaz ise bu yöntemde ısrar etmeden diğer tedavi edici yöntemlere geçilmelidir.

Beslenme
D vitamini takviyesi de dizdeki sinoviyal sıvı kaybını yavaşlatabilir.

Kilo Verme

Sağlıklı bir şekilde kilo kaybetmek diz eklemindeki aşırı yükün azalmasını sağlar ve ağrıların ve sıvı kaybının azalmasına yardımcı olur. Tüm bu yöntemler sıvı kaybını azaltıp aşınmayı yavaşlatabilir ama dizde sıvı çok azalmış ya da bitmiş ise takviye şarttır.

Eklem Sıvısı Enjeksiyonu

Dejeneratif ve ya travma sonrası oluşan patolojilerden kaynaklanan ağrı veya hareket kabiliyetinin azalması durumlarında, riskli/hasarlı eklemlerin fizyolojik ve reolojik özelliklerin yenileyebilen bir sinoviyal sıvı alternatifidir.
Eklem sıvısı enjeksiyonun amacı diz ekleminde yoğun bir sıvı ortamı sağlayarak aşınmayı sona erdirmektir. Enjekte edilen sıvı içerisinde Sodyum hyalüronat bulunur viskoelastik özellikleri nedeniyle sinoviyal sıvının temel birleşenlerindendir ve eklemlere kayganlık özelliği kazandırır. Bu uygulamanın en temel görevi ağrıyı kesmek ve eklemlere hareket kabiliyeti kazandırmaktır. Eklem sıvı takviyesi ile eklem beslenerek aşınmış kıkırdak parçalarının bir araya toplanması sağlanıp dizin tedavisine yardımcı olunur ama tam bir tedavi değil yardımcı bir tedavidir. Tedavinin etkisi ortalama 5  - 6 ay sürer. Etkisi geçince yeniden sıvı enjeksiyonu yaptırmak gerekir.


nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir