Sabri ülker vakfı yayınları sağlıklı yaşam kuralları

Sabri Ülker Vakfı Yayınları Sağlıklı Yaşam Kuralları

sabri ülker vakfı yayınları sağlıklı yaşam kuralları

Sabri Ülker Vakfı Yayınları Tam 10 Milyon Kişiye Ulaştı
"Herkes Okusun Diye"

Toplumu gıda, beslenme ve sağlık konularında bilgilendirmeyi hedefleyen ve bu doğrultuda projeler geliştiren Sabri Ülker Vakfı, toplumu bilgilendirmenin en önemli araçlarından biri olan yayıncılık faaliyetlerine tüm hızıyla devam ediyor.

Çocuk Kitapları, Akademik ve Popüler Bilim kategorilerinde yurt içi ve yurt dışından referans çalışmaları okuyucularıyla buluşturan Sabri Ülker Vakfı Yayınları, özellikle çocuk gelişimine katkı sağlayan referans yayınlara odaklanıyor.

Sabri Ülker Vakfı Yayınları yayımladığı kitapları ‘Herkes Okusun Diye’ mottosuyla toplumun tüm fertlerine ulaştırmayı amaçlayarak, toplumun bilgilendirilmesi noktasında en önemli araçlardan biri olan yayıncılık alanında faaliyetlerini2020 yılından bu yana sürdürüyor. 
Kitaplarımız 3 yıldan kısa bir sürede Türkiye’nin her yerinden 10 milyon kişiye ulaştı.

Sağlıklı yaşama dair bilimsel gerçekleri çocukların dilinden aktaran en iyi örnekleri Türkçe yayımlayan Sabri Ülker Vakfı Yayınları’nın tüm kitapevlerinin yanı sıra Türkiye genelinde Şok Marketler’de en uygun fiyatlarla kitapseverlerle buluşurken, çocuk kitaplarımız sağlığa zararlı olmayan gıda mürekkebi ile basılıyor. 

Amerikan Psikoloji Derneği tarafından hazırlanan ve çocukların kişisel gelişimine katkı sağlamayı amaçlayan ‘Sen Harikasın’, ‘Tarçın’ın Kabuğu’, ‘Üç Küçük Kuş’ ve ‘Zürafa Yardım İstiyor’ kitaplarından oluşan seride yer alan keyifli hikayeler etkileyici görsel anlatımlarla çocuklarla buluşuyor. Çocuk gelişimi için faydalı ve çocukların anlayacağı bir dilde kurgulanan seride ayrıca, ebeveynlere özel notlar da yer alıyor. 

Uzman Psikolog Nazlı Toraman Aydın tarafından kaleme alınan "İpek ve Duygu Defteri", "Öykü ve Düşünce Balonları", "Roro ve Cesaret Anahtarı" ile "Yumuk ve Öfke Şisesi'' adlı öykülerden oluşan seri, farkındalık ve kendini ifade etmenin önemine dikkat çekmeyi amaçlıyor. Nazlı, kitaplarını çocuk-ebeveyn iletişimi için bir araç olarak kurguluyor. Toraman Aydın'ın öykülerinin her biri çocukları keyifli bir yolculuğa çıkarıyor. Bununla da kalmıyor, eğiten ve öğreten bilgi ve düşünceler içeriyor.

Bilim serisi altında yayımlanan Kötü Tavsiye’de Paul A. Offit, yanlış bilgiyle mücadelede yapılması ve yapılmaması gerekenlere dair edindiği bilgeliği okurla paylaşıyor. Offit bu kitabında bilim ve sahte bilim konularını ele alınken sadece kurnaz şarlatanların ve onların “mucizevi” tedavilerinin tetiklediği fikirleri değil aynı zamanda Holokost ve iklim değişikliğinin inkârı gibi yıpratıcı, tehlikeli ideolojileri de tartışıyor. Kötü Tavsiye bilime yönelik politik saldırılardaki artıştan rahatsız olan okurlar için kesinlikle eşsiz bir kılavuz niteliğinde.
Yine aynı seriden çıkan ‘’Bilim İletişimi’’ kitabı bilim hakkında konuşmaktan halkla etkileşime geçmeye, bilim eğitiminden bilim haberciliğine, bilim iletişiminin son dönemlerdeki eğilimleriyle değişimlerine değiniyor. 

Serinin son kitabı Son Kullanma Tarihi’ni okuduktan sonra işlenmiş gıdalar konusunda neyin kabul edilebilir neyin kabul edilemez olduğunu değerlendirebilecek ve daha rasyonel tüketiciler haline geleceksiniz.

Başarılı iş insanı Murat Ülker’in, yöneticilikten kurumsal iletişim ve pazarlamaya, bilim ve teknolojiden sağlık ve beslenmeye kadar çeşitli alanlardaki görüşlerinin yer aldığı "Hayatın İpuçları 3: Zor Konuların Yalın Anlatımı kitabımız raflardaki yerini aldı.


Sabri Ülker Vakfı Yayınları'na tüm Şok Marketler’den ve tüm kitapçılardan ulaşabilirsiniz.

Sabri Ülker Vakfı Yayınları "Anadolu Mutfağımızın Lezzetli ve Sağlıklı Reçeteleri"ni Okurlarla Buluşturuyor

Gıda, beslenme ve sağlık alanındaki bilgilerin topluma ulaşması amacıyla projeler geliştiren Sabri Ülker Vakfı, dengeli ve sağlıklı beslenmeyi temel alan çalışmalarına bir yenisini daha ekliyor. Vakıf yayınlarının okurla buluşturduğu ‘Anadolu Mutfağımızın Lezzetli ve Sağlıklı Reçeteleri’, alanında uzman yemek yazarı Sahrap Soysal’ın dokunuşlarıyla tekrar yorumlanan Türk Mutfağı’nın geleneksel tariflerinden oluşuyor.

Dünyadaki sağlıklı beslenme trendlerine uyarlanarak yorumlanan 20 ilden 60’tan fazla tarif, gelecek nesillere lezzetli ve sağlıklı Türk Mutfağı’nın tanıtma hedefiyle de raflardaki yerini alıyor. Türk Mutfağı’nı şekillendiren ve Türk Mutfağı’nın dünya mutfakları arasında özel bir yere sahip olmasını sağlayan özenle seçilmiş özgün lezzetler, Anadolu Mutfağımızın Lezzetli ve Sağlıklı Reçeteleri’yle okuyucusuyla buluşuyor. Kayseri’den Muğla’ya, Erzincan’dan Gaziantep’e uzanan 20 ilden seçilmiş kendine has tarifler, gündelik yeme içme alışkanlıkları kadar özel gün ve davetleri de süsleyen alternatiflerden oluşuyor.

Geleceğin yetişkinlerini sağlıklı beslenme konusunda bilinçlendirme amacı güden Sabri Ülker Vakfı, yetişkinleri de bu amaca dahil ederek Anadolu Mutfağı’nın lezzetli ve sağlıklı tariflerini gelecek nesillere aktarmaları için her evin kütüphanesinde yer alması gereken Anadolu Mutfağımızın Lezzetli ve Sağlıklı Reçeteleri’ni okurla buluşturuyor.

Ünlü yemek yazarı Sahrap Sosyal’ın elinden hazırlanmış birbirinden lezzetli reçeteler aynı zamanda o bölgenin yemek kültürünü hikâye eden güçlü bir içerikle sunuluyor. Yöreye özgü malzemelerle ve o yöreye ait pişirme teknikleriyle hazırlanan tarifler tüm öğünleri kapsayan geniş bir yelpazede veriliyor. Hamur işlerinden tencere yemeklerine, tatlılardan zeytinyağlılara ülkenin dört bir yanından özenle seçilmiş sağlıklı tarifler lezzet avcılarının arşivlerinde önemli bir kılavuz olmaya hazırlanıyor.

Kitap Kasım ayı itibariyle tüm kitapçılarda satışa sunulurken, cep kitabı versiyonu ise Şok Marketlerde satışa çıkacak.

Birbirinden leziz tatların yer aldığı Anadolu Mutfağımızın Lezzetli ve Sağlıklı Reçeteleri’den özel bir tarif

Can Erikli Antep Tavası
Malzemeler:

1 kg kuşbaşı kuzu eti
1 adet iri boy kuru soğan
50 gr tereyağı + 3 yemek kaşığı zeytinyağı
1 yemek kaşığı biber salçası
1 yemek kaşığı domates salçası
2 çay kaşığı tuz, karabiber
5 su bardağı sıcak su

Ayrıca:
500 gr yeşil erik
1 su bardağı haşlanmış nohut (isteğe bağlı)
15-20 adet soyulmuş sarımsak (baharda taze sarımsak dişleri kullanılır)

Yapılışı:
Orta boy bir tencereye etleri koyun ve orta ısılı ateşin üzerinde karıştırarak 5-6 dakika kendi suyunda kavurun. Şimdi yağları ekleyip, ince kıyılmış soğanı ilave edin. Yine karıştırarak 5-6 dakika daha kavurun. Biber ve domates salçasını ekleyip şöyle bir karıştırın. Sıcak suyu, tuz ve karabiberini katın ve pişmeye bırakın.

Kısık ateşte yaklaşık 30 dakika pişirdiğiniz etleri ocaktan alın. Fırına dayanıklı kare borcamın içine yıkanmış erikleri koyun. Aralara ayıkladığınız sarımsakları yerleştirin. Ocaktan aldığınız tencerenin içindeki etleri suyuyla beraber eriklerin üzerine aktarın. Bu aşamada, haşlanmış nohutları da ekleyebilirsiniz.

5 dakika önceden ısıtıp 200 dereceye ayarladığınız fırında etli erik tavasını üzeri hafif kızarıncaya dek 30-40 dakika pişirip çıkarın. Pilav yanında servise sunun. Hafif mayhoş ve çok lezzetli bir bahar yemeğidir.

Sabri Ülker Vakfı Yayınları’ndan 1 Milyonuncu Kitap!

Gıda, beslenme ve sağlık alanındaki bilgilerin topluma ulaşması amacıyla projeler geliştiren Sabri Ülker Vakfı, toplumun bilgilendirilmesi adına en önemli araçlardan biri olan yayıncılık faaliyetlerine de tüm hızıyla devam ediyor.

Çocuk Kitapları, Akademik ve Popüler Bilim kategorilerinde Türkiye’den ve dünyadan referans eserleri okurlarla buluşturan Sabri Ülker Vakfı Yayınları, özellikle çocuklara yönelik kitaplara ağırlık veriyor. Bu kapsamda Sabri Ülker Vakfı Yayınları, 1 yıldan daha az bir sürede 1 milyon kitabı çocuklarla buluşturdu.

Okul öncesi çocuklara yönelik çıkarılan “Elif” serisinin yanı sıra “Sağlıklı Yaşam Kuralları”, “Kukuli”, “Acayip Bilim ve Eğlenceli Deneyler” serileriyle, her yaş grubundan çocuğun eğlenceli bir biçimde ve en iyi örneklerle bilimi ve dengeli beslenmeyi öğrenmesi amaçlanıyor.

Öte yandan, “Sağlık Depola” serisi de sağlıklı beslenmenin yanı sıra özellikle vücudun işleyişi konularındaki bilgileri çocukların ilgisine sunuyor. Millî Eğitim Bakanlığı ile birlikte yürütülen Türkiye’nin en uzun soluklu dengeli beslenme programı Yemekte Denge aktivite kitaplarını 8 senedir binlerce çocuğa ücretsiz ulaştıran Sabri Ülker Vakfı Yayınları, “herkes ulaşabilsin diye” okuma kitaplarını sesli kitap olarak da sunuyor.

Sabri Ülker Vakfı Yayınları kitaplarına tüm Şok Marketler ve istegelsin uygulamasından ulaşmak mümkün.

Haydi Banyoya! Ön KapakHaydi Banyoya! Arka Kapak
Haydi Banyoya!

Ahmet köpeğiyle birlikte Çamur Canavarları oyunu oynuyor. Baştan ayağa kadar çamura bulanmış. Şimdi köpüklü banyo zamanı! Çamurdan arınmak için bol köpüklü bir banyo yapıyor. Ahmet, yemek masasına oturduğunda mikropsuz bölgede olduğundan emin oluyor. Akşam uyumadan önce dişlerini de fırçalamayı unutmuyor. Güle güle gidin mikroplar, bir daha da gelmeyin!

Sağlıklı Yaşam Kuralları Serisi ile nasıl mutlu, sağlıklı ve güvende olacağını öğren.

Kitap Detayları
  • ISBN: 9786058038486
  • Tür: 3 Yaş ve Üzeri
  • Liste Fiyatı: 23.00 ₺
  • Sayfa Sayısı: 24
  • Baskı Sayısı: 1. Baskı
  • Orjinal Dil: Türkçe
  • Orjinal Adı: Sağlıklı Yaşam Kuralları Haydi Banyoya!: Temizlik Önerileri
  • Boyutlar: 22x22
  • Basım Tarihi: Kasım 2019
  • Editör: -
  • Çevirmen: -
Yazar Hakkında

Gina Bellisario

Gina Billisario, okul öncesi ve okul çağı çocuk kitapları yazarı. 2012’de yayımlanan ilk kitabı The Twelve Days of Christmas in Illinois ile Illionis Turizm Bürosu tarafından Lincoln Ödülü verildi. 2013 yılında yayımlanan Community Helpers serisi ile Learning Magazin Teachers’ Choise Award’u kazandı. Yazar, çocuk edebiyatında eserler vermeye devam ediyor ve ayrıca çocuk kitabı yazmak isteyenler için eğitmenlik yapıyor.

The Kitap Yayınları Logo

The Çocuk Sağlıklı Yaşam Kuralları Yeterli Ve Dengeli Beslen Beslenme Önerileri 524933

The Çocuk Sağlıklı Yaşam Kuralları Yeterli Ve Dengeli Beslen Beslenme Önerileri

Kurumsal Fatura

Satıcı : Süper Kitap

Koleksiyona Ekle

Son 1 ürün
Tahmini Kargoya Teslim: 16 gün sonra

Hızlı teslimat yapan satıcı var !

  • 15 gün içinde ücretsiz iade. Detaylı bilgi için tıklayın.
  • Bu ürün Süper Kitap tarafından gönderilecektir.
  • Ali yemek seçen bir çocuktur ama spermarkete gitmeye bayılır. Bugn babasıyla birlikte öğle yemeği için yiyecek almaya gidiyorlar. Alinin babası ona beş besin grubunu öğrenmesi için yardım ediyor. Ali de hangi yiyeceklerin sağlıklı olduğunu keşfedip lezzetli bir atıştırmalık hazırlıyor. Sağlıklı Yaşam Kuralları Serisi ile nasıl mutlu, sağlıklı ve gvende olacağını öğren.
  • Bu üründen en fazla 10 adet sipariş verilebilir. 10 adetin üzerindeki siparişleri Trendyol iptal etme hakkını saklı tutar.
  • Kampanya fiyatından satılmak üzere 5 adetten az stok bulunmaktadır.
  • İncelemiş olduğunuz ürünün satış fiyatını satıcı belirlemektedir.
  • Bir ürün, birden fazla satıcı tarafından satılabilir. Birden fazla satıcı tarafından satışa sunulan ürünlerin satıcıları ürün için belirledikleri fiyata, satıcı puanlarına, teslimat statülerine, ürünlerdeki promosyonlara, kargonun bedava olup olmamasına ve ürünlerin hızlı teslimat ile teslim edilip edilememesine, ürünlerin stok ve kategorileri bilgilerine göre sıralanmaktadır.

ÜRÜNÜN TÜM ÖZELLİKLERİ

Ürünün Diğer Satıcıları (4)

Hızlı Teslimat: 2 gün içinde kargoda

Mybook

8.6

merchant-badge-image

Hızlı Teslimat: 2 gün içinde kargoda

250 TL'ye %1 İndirim

Kitapcım

8.5

merchant-badge-image

Hızlı Teslimat: 2 gün içinde kargoda

Tahmini Kargoya Teslim: 3 gün içinde

Ürün Değerlendirmeleri

Henüz Yorum Yazılmamış.

Ürün Bilgileri

The Çocuk Sağlıklı Yaşam Kuralları Yeterli Ve Dengeli Beslen Beslenme Önerileri

  • Ali yemek seçen bir çocuktur ama spermarkete gitmeye bayılır. Bugn babasıyla birlikte öğle yemeği için yiyecek almaya gidiyorlar. Alinin babası ona beş besin grubunu öğrenmesi için yardım ediyor. Ali de hangi yiyeceklerin sağlıklı olduğunu keşfedip lezzetli bir atıştırmalık hazırlıyor. Sağlıklı Yaşam Kuralları Serisi ile nasıl mutlu, sağlıklı ve gvende olacağını öğren.
  • Bu üründen en fazla 10 adet sipariş verilebilir. 10 adetin üzerindeki siparişleri Trendyol iptal etme hakkını saklı tutar.
  • Kampanya fiyatından satılmak üzere 5 adetten az stok bulunmaktadır.
  • İncelemiş olduğunuz ürünün satış fiyatını satıcı belirlemektedir.
  • Bir ürün, birden fazla satıcı tarafından satılabilir. Birden fazla satıcı tarafından satışa sunulan ürünlerin satıcıları ürün için belirledikleri fiyata, satıcı puanlarına, teslimat statülerine, ürünlerdeki promosyonlara, kargonun bedava olup olmamasına ve ürünlerin hızlı teslimat ile teslim edilip edilememesine, ürünlerin stok ve kategorileri bilgilerine göre sıralanmaktadır.

Ürün Özellikleri

  • Basım DiliTürkçe
  • YazarGina Bellisario

Sabri Ülker Vakfı, beslenme ve sağlıklı yaşam alanında doğru ve bilimsel bilgiyi toplumun her kesimine ulaştırmak hedefiyle projelerine devam ederken, bu kez de yayıncılık dünyasına adım attı.Çocuk Kitapları, Popüler Bilim ve Akademik Yayınlar kategorilerinde Türkiye’den ve dünyadan referans eserleri okurla buluşturacak olan Sabri Ülker Vakfı Yayınları, ilk serisini çocuklara adıyor.Kitap okumayan çocuk kalmasın diye kaliteli kitapları uygun fiyatlarla Şok işbirliğiyle sunan Sabri Ülker Vakfı “Sağlıklı Yaşam Kuralları” adını taşıyan çocuk kitaplarını, 25 Kasım itibarıyla Türkiye genelinde tüm Şok Marketler’de anne, baba ve çocuklarla buluşturacak.Kurulduğu 2009 yılından bugüne, gıda, beslenme ve sağlıklı yaşam bilincinin gelişmesine katkı sağlamak, topluma bu konulardaki en doğru, güncel ve bilimsel bilgiyi aktarmak hedefiyle sürdürülebilir projelere imza atan Sabri Ülker Vakfı, bu kez toplumun daha geniş kesimlerine ulaşmak hedefiyle Sabri Ülker Vakfı Yayınları’nı hayata geçirdi.Çocuk Kitapları, Popüler Bilim ve Akademik Yayınlar olmak üzere üç farklı kategori de alanının çok satanları ve gelecek vaat eden yeni eserlerini bünyesine alarak okurla buluşturacak olan Sabri Ülker Vakfı Yayınları, uluslararası alanda tıp ve beslenme alanında ses getiren kitapları da Türkçe’ye kazandıracak.Sabri Ülker Vakfı Yayınları Çocukları Sağlıklı Yaşam Kuralları Serisiyle BuluşturuyorSabri Ülker Vakfı Yayınları tarafından yayınlanacak çocuk kitapları serisi “Sağlıklı Yaşam Kuralları” adını taşıyor. Sosyal sorumluluk bilinciyle hareket eden Sabri Ülker Vakfı kitap okumayan çocuk kalmasın diye kaliteli kitapları uygun fiyatlarla Şok işbirliğiyle sunacak. Önce Şok Marketler’de çocuklarla buluşacak seri, “Dikkat Zehirli Olabilir”, “Gözünü Dört Aç”, “Haydi Banyoya”, “Haydi Hareket Et”, “Sakin Ol”, “Yeterli ve Dengeli Beslen” adını taşıyan altı kitaptan oluşuyor. Eğlenceli hikayeler ve keyifli görseller eşliğinde sağlıklı yaşam ve beslenmeye ilişkin bilgiler aktaran Sağlıklı Yaşam Kuralları serisi, çocuklara bu konularda alışkanlık kazandırmayı hedefliyor.e-Haber Ajansı (e-ha)

Daha Fazla Göster

Sabri Ülker Vakfı, beslenme ve sağlıklı yaşam konularında toplumun daha geniş kesimlerine ulaşmak hedefiyle Sabri Ülker Vakfı Yayınları’nı hayata geçirdi.

Çocuk Kitapları, Popüler Bilim ve Akademik Yayınlar olmak üzere üç farklı kategori de alanının çok satanları ve gelecek vaat eden yeni eserlerini bünyesine alarak okurla buluşturacak olan Sabri Ülker Vakfı Yayınları, uluslararası alanda tıp ve beslenme alanında ses getiren kitapları da Türkçe’ye kazandıracak.

İlk seri çocuk kitapları: ‘Sağlıklı Yaşam Kuralları’  

Sabri Ülker Vakfı Yayınları tarafından yayınlanacak çocuk kitapları serisi “Sağlıklı Yaşam Kuralları” adını taşıyor. Kitaplar, uygun fiyatlarla Şok işbirliğiyle sunacak. Önce Şok Marketler’de çocuklarla buluşacak seri, “Dikkat Zehirli Olabilir”, “Gözünü Dört Aç”, “Haydi Banyoya”, “Haydi Hareket Et”, “Sakin Ol”, “Yeterli ve Dengeli Beslen” adını taşıyan altı kitaptan oluşuyor. Eğlenceli hikayeler ve keyifli görseller eşliğinde sağlıklı yaşam ve beslenmeye ilişkin bilgiler aktaran Sağlıklı Yaşam Kuralları serisi, çocuklara bu konularda alışkanlık kazandırmayı hedefliyor.

Yaşam İçin Gıda

Gıda, yaşamdır! Yaşamınız söz konusu olduğunda efsaneleri bir kenara bırakın!

Bilim ve Siyaset Arasına Sıkışan Virüs: Korona

murat ülker

Geçtiğimiz iki hafta boyunca Dünya Pazarlama Zirvesi’nden yapılan konuşmalara yer verdim. Bu yüzden Sabri Ülker Vakfı’nın bu yıl dördüncüsü 17-18 Kasım tarihleri arasında yapılan Beslenme ve Sağlık İletişimi Konferansı’nda konuşulanlar bugüne kaldı. Beslenme ve Sağlık İletişimi Konferansı Sabri Ülker Vakfı’nın misyonunu çok iyi yansıtan bir etkinlik. Konferans beslenme ve sağlık iletişimi konusunda güncel bilimsel bilgiyi sağlık ve medya profesyonelleri ile paylaşmayı, bu konuda öğrencileri , meraklı genç akademisyenleri ve kamuoyunu bilgilendirmeyi amaçlayan bir program ve oldukça da ilgi görüyor. Sağlık profesyonelleri, akademisyenler, beslenme ve diyetetik bölümü öğrencileri, medya profesyonelleri başta olmak üzere bu yıl online izleyici sayısı tam 8000kişi olmuş. Konferansları çevrimiçi gerçekleştirmek artık yeni normalimiz oldu. Seneye hem online hem offline yapabilir ve onbinlerce katılımcı sağlarız. Hedeflmiz hep daha iyiye, hep daha ileriye …

Konferansta ilk konuşmacı Bilim Kurulu üyesi Prof. Serhat Ünal’dı. Hocamız bulaşıcı hastalıklar ve mikrobiyoloji alanında çalışan, yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda makalesi ve ödülü olan değerli bir bilim insanıÖnce insanlığın yüzyıllar boyu veba, kolera, sıtma, SARS gibi birçok bulaşıcı hastalıkla mücadele ettiğini dolayısıyla koronavirüsün aslında sürpriz bir hastalık olmadığını söyledi. Dünya koronavirüs salgınına karşı iş birliği yapıyor ama gelinen nokta itibarıyla salgının henüz durdurulamadığını ve salgının durdurulması için maske, mesafe ve el hijyenin şart olduğunun bir kez daha altını çizdi. Ve dünyada bu tedbirler düzgün bir şekilde uygulanamadığı için salgının durdurulamadığına da vurgu yaptı. “Virüsün mutasyona uğraması, sürü bağışıklığı, etkin tedavi ve ilaç gibi seçenekler konuşulsa da, bu iş aşıyla hallolacak gibi duruyor” müjdesini verdi. Sonra konuşmasına şöyle devam etti: “Aşıda umut var ama bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak da çok önemli. Koronavirüs dünyayı yakıp yıkmaya devam ediyor. Maske, mesafe ve el hijyeninden vazgeçemeyiz. Temel sağlıklı yaşam kurallarını unutmamamız gerekiyor. Düzenli sağlık kontrolleri, mümkünse stresten uzak durmak, düzenli egzersiz yapmak, düzenli uyku, sağlıklı ve dengeli beslenmek çok önemli. Sağlıklı bir vücut, sağlıklı bir immün sistemi anlamına geliyor. İyi çalışan bir immün sistem de koronavirüs başta olmak üzere tüm hastalıklara karşı en önemli güç aslında. C ve D vitaminlerinin bu hastalıkla mücadelede son derece önem taşıdığı bilimsel olarak kanıtlandı. Bu vitaminlere ek olarak yer vermek de oldukça önemli”. Ben hocamızın söylediği tüm önerilere uyuyorum ve herkesden de uymasını bekliyorum çünkü başkalarının sağlığını çok önemsiyorum. 

Dr. Julian D. Stowell diğer konuşmacılardan biriydi. Stowell Hoca yıllardır Sabri Ülker Vakfı Bilim Kurulu Üyesi olarak görev yapıyor. Kendisi yiyecek ve ilaç sanayinde İngiltere’de 40 yıllık deneyime sahip bir biokimya uzmanı. Hergün sayısız spekülatif koronavirüs haberiyle karşılaştığımızı, koronavirüsün bir taraftan bilim ve politika arasında sıkıştığını, diğer yandan ekonomi ve halk sağlığı arasında gidip geldiğini söyleyerek başladığı konuşmasında “Bilimsel verilerin olgunlaşması için zaman gerekir, dolayısıyla covid konusunda da açıklamalar yaparken bilim insanları da bu konuda dikkatli olmalıdır” vurgusu çok önemliydi. Pfizer’ın 2020 sonuna kadar 50 milyon doz covid-19 aşısı üretilebileceğini açıkladığı söyleyen Stowell Bey  “Aşı çalışmaları sağlıklı bireylerde yapılıyor. Peki bir sağlık sorunu olan bireylerde bu aşının etkileri nasıl olacak? Acaba aşı virüsün yayılmasını mı azaltıyor veya vücuda bulaştıktan sonra vücutta çoğalmasını mı yavaşlatıyor? Farklı yaş gruplarındaki sonuçlar nasıldır? Bu sorular için henüz yeterli bilimsel veri bulunmuyor ve çalışmalar devam ediyor. Ayrıca aşının eksi75 derecede soğuk zincirle taşınması gerekiyor. Bu da ayrı bir nokta. Bağımsız araştırmacıların inceleyip onayladığı verileri bilimsel veri olarak ele almak lazım. Örneğin Oxford aşısı farklı yöntemle geliştirilen bir aşı ve saklama koşulları daha uygun” dedi.

Harvard Sağlık İletişimi Profesörü K. Vish Viswanath bilimin ilerlemesinin yaşam süremizi uzattığını ve yaşam biçimlerimizi değiştirdiğini söyleyerek konuşmasını açtı. Sağlık iletişiminin zorlaşmasının nedenini yanlış ve eksik bilginin çok yaygın paylaşılır halde gelmesine bağladı. Akıllı telefonlar, tabletlerin çoğalmasının yanlış ve eksik bilgi yayılmasına büyük katkısı yaptığına vurgu yaptı. İşleri karıştıran diğer önemli unsurun  sosyal medya olduğunu belirterek, sosyal medyanın hem pozitif hem de negatif etkilerini sıraladı. İnsanların online platformlarda gün geçtikçe daha fazla zaman geçirdiklerini ve dünyada 3,75 milyar insanın akıllı telefonu etkin şekilde kullandığını belirterek konuşmasını şöyle bitirdi: “Aslında bilgi akışını kontrol eden ve işleyen bir mekanizma bu platformda yok. Böyle bir mekanizma olmayınca da eksik ve yanlış bilgi ana akım haline geliyor. Bilgi iletişimle eş değildir ve bilgiyi çok üretmek herkes tarafından anlaşılmak anlamına gelmiyor. Her gün yeni bir bilimsel çalışma çıkıyor ve önceki çalışmalardaki bilgi ile çelişebiliyor. Bir de üzerine sosyal medyayı eklediğimizde bilgi oldukça değişerek aktarılıyor. Sağlık bilgisinin yapısı tamamen etkileniyor. Gazeteciler daha çok anekdot tadında haberler paylaşırken, insanlar üzerlerine gelen bilgi bombardımanını yönetemiyor. İnsanlara kansere ne yol açar diye sorduğunuzda neredeyse her şeyi sıralıyor “

Daha sonra ekrana gelen Aaarhus Üniversitesi Yiyecek ve Zirai Pazarlama Profesörlerinden Klaus G. Grunert Hoca ise sağlık iletişiminin “anlaşılır bilgilendirme” yönü üzerinde durdu. Özellikle pandemi döneminde sağlık iletişiminin daha da zorlaştığını ve insanların hangi gıdanın kendileri için iyi veya kötü olduğunu bilmeye hakları olduğunu, bu bilgilerin ulaşılabilir olması gerektiğini anlattı. Danimarka’da yapılan bir araştırmada, beslenme kılavuzlarının insanlar tarafından nasıl anlaşıldığının sorgulandığını ve insanların sadece 3’te birinin genellikle cevapları verebildikleri ortaya çıktı. Genel tavsiyelerin doğru anlaşıldığını ama insanların ne kadar balık yemeleri gerektiği gibi detayları anlamadıklarını söyledi. Önerisi de şu oldu: “Kılavuzlarda bilginin daha kısa ve anlaşılır şekilde verilmesi gerekiyor. Böylece daha doğru bilgi edinilmesi sağlanabilir. Anlamak aktif bir süreçtir. Bir mesajı anlamak için önceki bilgilerimize başvururuz. Bu nedenle her insan farklı bir anlam çıkartır. Çoğu insan detayları ve teknik bilgiyi anlamakta zorluk yaşıyor. Bu nedenle karmaşık ifadeleri anlamakta zorlanıp internette arıyor ve daha çok kafası karışıyor. Daha detaylı bilgi vermek bu nedenle her zaman daha iyi olmayabilir ve detaylarda kaybolunmasına neden olabiliyor.

Gerçekten de hem Stowell hem Wiswanath hem de Grunert hocaların dedikleri Covid19’da gözlerimizin önünde gerçekleşiyor. Covid-19 ile ilgili her yerde çok sayıda inceleme ve değerlendirme bulunuyor. Pek çok şehir efsanesi de promosyon olarak geliyor. Covid-19 ile ilgili yapılan tüm faaliyet ve iletişim çalışmalarında bilimi temel almak gerektiği kesin. Sabri Ülker Vakfı’nın gıda ve beslenme konusunda “Bilim Bunu Konuşuyor” kitapları var, internet sitesinde böyle bir bölüm var, sadece geçerli ve güvenilir araştırma sonuçlarına yer veriyor. Belki de bu bölümü bir süre “Covid19’la ilgili Bilim Bunu Konuşuyor” yapmalıyız. Hala medya kişisel görüşlerden geçilmiyor. Covid 19’la ilgili bir açıklama yapanın arkasındaki destekleyici verileri de ortaya koyması ve medyaya vermesi lazım. Pandeminin üstesinden gelmek için bilim, medya, toplum üçgeninde herkesin üstüne düşüne yapması, bu üçgenin işbirliği içinde çalışması gerekir diye düşünüyorum. 

Deniz Ülke Arıboğan Hoca konuşmasında çok önemli bir konuya parmak bastı. “Komplo teorileri ve gerçek arasında bir benzerlik olabiliyor. İkisini ayırmak zor olabiliyor. Twitter örneğin yalan dünyası. Yalan ve doğrunun ayırt edilemediği bir hiper gerçeklik içerisine girilmesini sağlıyor.” Anımsarsanız bir zamanlar ben de işte yaratılan bu yalan dünyanın toplum ve insan hayatına verdiği zararlar nedeniyle biraz da ironi olsun diye sosyal medyaya TC kimlik numarası  ile girilmesi gerektiğini önermiştim. Moda deyimiyle, twitter o gün sallandı! Daha sonra herkes benimle aynı noktaya geldi, bu konuda bir takım yasal düzenlemeler yapıldı. Şu anda birçok sosyal medya hesap açmak için telefon numrasını şart koşuyor ama “isimsizlikten, avatardan” beslenen bir sosyal medya ekonomisi olduğu için “özgürlük adı” altında bu alan hala korunuyor. Ama sosyal medyanın yararları yanında, verdiği zararları da ortada …

Deniz Hoca şöyle devam etti: “Zehirli bilgi dediğimiz bir konu var; yayılmaya çalışılan bilgiyi toplumsal anlamda itibarsızlaştırma durumu aslında bu. Bilim insanı medya ile birlikte davranıyorsa bu bilimin aşağılanması olarak tanımlanmaya başladı.” Hoca daha sonra bilimsel yayınların okunmadığını bilimsel bilginin topluma ulaşmaması gibi bir durum söz konusu olduğunu vurguladı. Bilimin bu noktada tıkandığını, bilgilerin akademisyenler arasında kapalı bir alanda kaldığından söz etti.“ Bilginin ulaşma hızı, artık eskisi gibi değil, inanılmaz az bir süre içerisinde yanlış bilginin büyük kitlelere ulaşmasının söz konusu” olduğunu söyledi. Katlıyorum, Sabri Ülker Vakfı’nda “Bilim Bunu Konuşuyor” projesini başlatmamızın tam de nedeni buydu işte. İstedik ki bilimsel yayınlardaki bilim adamlarının anlayacağı dilde yazılan bilgileri halkın anlayacağı dile getirelim ve daha fazla insanın yararlanmasını sağlayalım. Bu zamana kadar da çok da başarılı olduğumuzu düşünüyorum.

Deniz Hoca sözlerini şöyle bitirdi: “Dünyanın en özgür olmayan ülkesi Çin ama bilim orada gelişebiliyor. Yani bence önemli olan vizyondur. Bir yerde ışık varsa orada gölgesi de vardır. Bizde gölge var ışık yok. İnsanları ürküten bir korku ortamı var ve bunun ortadan kaldırılması lazım. Üniversite dediğimiz şey bilimin önünü açacak bir etken değil. Her şehre üniversitesi açılınca bilimi geliştirmek yerine o şehri turistik anlamda geliştirmiş oluyoruz aslında. İşi sadece üniversitelere bırakmamak lazım.” Bu noktada ben de görüşümü  paylaşayım. Gerçekten de dünyanın birçok ülkesinde otoriterlikten şikayet eden geniş kitleler “demokrasiyi” dillerine pelesenk etmişken dünyanın en otoriter ülkesi Çin’in ekonomide de başarıdan başarıya koşması ilginç değil midir? Yoksa mesele demokrasi ya da otoriterlik değil de “yüksek seviye yönetim standardı” olmasın, hadi biz ona şimdilerde “governance” diyoruz! 

Dünya Gazetesi Genel yayın Yönetmeni Hakan Güldağ ise “Gazetecinin temel ilkelere dikkat ederek, her konuda yazılabileceğini düşünüyorum. Kanunlar tarafından korunduğumuzu düşünüyorum. Bu konularda yazamıyorum diyenlere de katılmıyorum” dedi. “Örneğin TÜİK enflasyonu açıkladı, o veriyi tüm detaylarıyla görüyoruz. Bu bilgiyi teyit de edebiliyoruz. Eğer insanlar TÜİK rakamlarına inanmıyorsa, bunu da araştırabiliyoruz. Gazeteciliği yapmaya devam edebiliyoruz.” diyerek basın özgürlüğünden şikayet edenlerin sorununun gazetecilik temel ilkelerine uymamak olduğunu anlatmak istedi. Burada izin verirseniz yine araya gireyim. Buna da katılıyorum çünkü Türkiye’de çok basit bir gazetecilik kuralına yaklaşık 50 yıldır uyulmadığını düşünüyorum. Daha öncesini bilmiyorum. Belki eskiden de böyleydi. Sözünü ettiğim kural evrensel bir gazetecilik kuralı:  “Haberin öznesine sorup haberi doğrulama”! Bizde  ise önce haber yapıp sonra kendine “çakılanın” doğrulaması üzerine bir sistem işletiliyor. Mantık da şu: “İşi ne, doğrulasın!” Tabi medyada yorumla gerçeğin karşılaştırılması olayına hiç girmiyorum.  

Güldağ’ın konuşmasındaki şu vurguyu da yapması bence çok önemliydi: “Beslenme tarafıyla ilgili, bu mesleği icra eden biri olarak, gözlemim şu: bazı bilim insanları medya maymunu olmamak için yayınlara çıkmıyor. O nedenle dar bir havuzda kalıyoruz.” İşte buraya katılamayacağım. Bunu Dünya Gazetesi özelinde söylemiyorum ama eğer iyi bilim insanları medyadan kaçıyorsa bu kötüleri medyaya çıkarmanın özürü olamaz.  Çünkü böyle yaptıkça iyiler daha da kaçıyor ve kötüler medyaya çörekleniyor. Başka bir yol bulmak şart.

İngiltere’de bilime yönelik güveni sağlamak amacıyla 2002 ylında kurulmuş derneklerden biri olan Bilim Medya Merkezi’nden katılan Fiona Lethbridgeîn yaptığı sunumdan şunu anladım ki , medyanın her yerde zamanı yok, her yerde kısa sürede çok fazla bilgiyi alıp sonuca ulaşıp haber yapmak zoruında kalıyor, bu nedenle de Medya’nın sürekli bilimsel araştırmaların sonucu konusunda, onların anlayacağı dilden sürekli bilgilendirilmeleri gerekiyor. Bilim Medya Merkezi’nin yaptığı şu, dergilerde yeni bir bilimsel bilgi varsa, bunu doğru bir şekilde halka duyurmayı kendine hedef ediniyor. Bu nedenle de gazetecilere, kamoyu önderlerine, influencerlara gidip doğru bir şekilde anlatıyor, onların sorularla yanlış anlayıp anlamadıklarını kontrol ediyor ve haberlerin bilimsel temelli olmasını sağlıyor. Örneğin Covid19 krizi nedeniyle gazetecilerle, gazetelerle ofislerinde 60’dan fazla toplantı yaparak, onlara araştırmaları doğru haber yapmalarını sağlamışlar.       

Ünlü diyetisyenlerimizden Dilara Koçak ise yaptığı konuşmada ilginç şeyler söyledi. “Sağlıklı beslenme bir çeşitliliktir, mevsiminde ye, ihtiyacın kadar ye” diye durumu özetledi. Bu ifadenin altına imzamı atarım. Dilara Hanım daha sonra “Evet ıspanak çok sağlıklı ama sürekli sadece ıspanak yersek de hasta oluruz. Dünyada toplam gıda arzının yüzde 75’i 12 bitki temelinden oluşuyor. Monokültür tarıma neden olan bu durum, aslında hastalıkların da artışına neden oluyor, sürdürülebilirliği olumsuz etkiliyor” diyerek çok önemli bir konuya değindi. Ben de aynen Dilara hanım gibi düşünüyorum. Yani sağlıksız gıda yoktur, ama sizin bünyenize uygun olan ve olmayan diye bir ayrım daha doğru olur.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü, Türkiye’den Dr. Ayşegül Selışık‘ın konuşması da oldukça ufuk açıcıydı. Tarım sektörü durmadı, covid-19 sürecinde de çalışmaya devam etti.” diyerek sözlerine başladı. Daha sonra dünyadaki açlık sorununa değindi: “Şu anda tüm dünyada 690 milyon açlıkla mücadele ediyor. Bu sene rakam biraz daha düşmüş görünüyor ama Çin’in verilerine daha çok ulaşıp verileri güncellediğimiz için böyle bir sonuç doğduBu rakam bize dünyada hedeflediğimiz ‘sürdürülebilirlik’ hedeflerine ulaşmada yani sıfır açlık noktasına gelmek konusunda daha çok çalışmamız gerektiğini gösteriyor. Doğal kaynaklarımızı korumamız, israf etmememiz gerektiğini anlıyoruz. Tarımı, inovasyonu desteklememiz gerekiyor. Tüm dünyada tarımı stratejik sektör olarak merkeze koymamız gerekiyor”.

Selışık daha sonra Tarım’ın Türkiye’yi’de ilgilendiren sorunlarına girdi ve tüm dünyada çiftçiler nerdeyse yüzde 80’den fazlasının küçük aile işletmesi olduğunu büyük ölçekte tabi ki daha çok verim alındığını, ama gerçeğin öyle olmadığını söyledi. Türkiye’de de küçük çiftçiyi desteklemez onları yok eder veya kendi hallerine bırakırsak üretimden vazgeçeceklerini , tarımda çalışmak istemeyeceklerini belirtti. Gıda ve Tarım Örgütü olarak tarımsal mirasın korunması için aile çiftçiliğinin korunmasının çok önemli olduğunu düşündüklerini ifade etti. Yeterli finansal kaynak olsa tarımsal üretimin yüzde 30 daha artacağını bir araştırma ile ispatladıklarından söz etti. Çiftçiyi ve gençleri destekleyerek tarımda kalmalarını sağlamak gerekiyor, dedi. Ayşegül Hanımın söylediklerinin çoğuna katılıyorum ama küçük çiftçi sürdürülebilir finansal kaynağa sahip olsa bile sorunun çözüleceğini düşünmüyorum. Türkiye’de şu anda milyonlarca hektar boş ekilebilir tarım alanı var (*). Devlet tarlayı, işletmeyi çiftçiye bilabedel vermeli. Çıkan mahsüle ortak olmalı. Toprak ekenin, su kullananın olmalıdır. Çiftçinin zarar etmesinin bir nedeni de sadece 3 ay çalışabilmesi. Türkiye’de en çok pancar çiftçisi çalışır. Ne kadar çalışır? Sökme, dikme, çapalama vb toplam altı hafta çalışır. Bu çalişma süresi yıl boyu olmadığı sürece çiftçinin sağlıklı bir mali yapıya kavuşması mümkün değildir.

Ayşegül Hanım daha sonra israf konusundan söz etti: “Üretilen gıdanın 3 de biri çöpe atılıyor. Biz neden hala bilinçli olamıyor tabağımıza neden daha fazla yemek alıp daha sonra çöpe gitmesine neden oluyoruz? Sağlıklı beslenmek istiyorsak tarımda sürdürülebilirliği yakalamak zorunda ve gıda israfını dengelemek zorundayız. Bunları aşarsak zaten bir sorunumuz kalmayacak.” diyerek konuşmasını bitirdi. Gıda ve Tarım Örgütü’nün küresel gıda israfını önleme hareketine Yıldız Holding olarak “israfsız şirket” modelimizle biz de destek veriyoruz. Yıllardır bu modelde çalışarak bu kültürü tamamen içselleştirdik Örneğin Ülker’de sıfır atık hedefiyle çalışırken, 2019 yılında toplam atıklarımızın yüzde 91’ini geri dönüştürdük ve gelmiş olduğumuz noktada aldığımız ham maddelerin %98,9’unu bitmiş ürüne çevirme oranına ulaştık. Dünyada bu konuda en iyiler arasındayız. Bu vesliyle israfsız şirket kültürünü yerleştiren tüm çalışma arkadaşlarımı tüm kalbimle kutluyorum. 

Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı, Sabri Ülker Vakfı Bilim Kurulu üyesi değerli hocamız Prof. M. Temel Yılmaz konuşmasında tüm dünyayı olumsuz etkileyen Covid-19’un başta diyabet ve kalp olmak üzere kronik hastalarda panik etkisi yarattığından, diyabet hastalarının eve kapandığından bahsetti. Glisemik endeksi iyi kontrollü olanlarda riskin azaldığını, hastalığın daha hafif atlatıldığı haberini verdi. Sadece Türkiye’de 8.5milyon ilaç kullanan diyabetli hasta olduğunu düşündüğümüzde salgının farklı hayatlar üzerinde nasıl etkiler yarattığını maske, mesafe, hijyen kuralına sadece kendimizi için değil çok sayıda riskli kronik hasta için de uymamız gerektiğini anlıyoruz. Hohenheim Üniversitesi’den vitamin çalışmaları ile ünlü Prof. Hans Konrad Biesalski Covid-19 hastalarında düşük D vitamini seviyesine çok sık karşılaşıldığını söyledi. “Avrupa’da özellikle yaşlı bireylerin tamamına yakınında D vitamini eksikliği görüyoruz. Türkiye’de %60-66 aralığında değişkenlik gösteren D vitamini eksikliği karşımıza çıkıyor” diye ekledi. İstinye Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Sabri Ülker Vakfı Bilim Kurulu üyesi Prof. H. Tanju Besler hoca ise Covid-19 ve beslenme ilişkisinin çok da net olarak bilinmediğini, incelenmesi gereken çok alan olduğunu vurguladı. Hatta geçen Gökhan Hotamışlıgil hocamız da Covid-19 ve metabolizma ilişkisini araştırdıklarından bahsetmişti.

Beslenme ve Sağlık İletişimi 2020 konferansında başka konuşmacılar da vardı. Hepsi alanında uzmandı ve iki gün boyunca önemli bilgiler verdiler. Hem benim kendi açımdan özetlediğim konuşmaları hem diğer konuşmalar Vakfın youtube hesabından izleyebilir gerçekten aydınlanabilirsiniz (**). Beslenme ve Sağlık İletişimi üzerine yaptığımız yatırımın toplumsal bir faydaya dönüştüğünü ve meyvelerini vermeye başladığını hissediyorum. Bu tür bilgilendirme konferanslarını, seminerlerini, panellerini daha fazla yaparak daha fazla insanımızın bilimsel bilgiyi doğruyu yorumlamasına yardımcı olabilirsek ne mutlu bize. Bizler kendi sektörümüzü koruyan, onu düşünürek çarpıtılan bilgilerin peşinde değiliz.Böyle bilgileri engelleme peşinde de değiliz. Zaten böyle bir gücümüz yok. Bizler sadece yeni bilimsel bilginin, kanıta dayalı bilginin, doğru bir şekilde halkı aydınlatmasını istiyoruz. Hiçbirşeyi gizlemeden ama her yönüyle, doğru olarak. Bunu yapmazsak ekonominin temel yasalarından biri olan kötü paranın iyi parayı piyasadan kovması, Gresham Yasası bu alanda da geçerli olur. Kötü bilgi yerleşir ve iyi bilgiyi, bilgi piyasasından kovar. Böyle birşeye izin vermemek bizim toplumsal sorumluluğumuzdur.    

 Not: Açık kaynak niteliğindeki bu yazı yazar zikredilerek iktibas edilebilir. Telif gerektirmez.

______

(*) Aydoğuş O. (2020). Tarım Sektörünü Görmezden Gelmek,  Tarımda Ne Ektiysek Onu Biçtik Özel Sayısı, İktisat ve Toplum, Ağustos, Yıl 10, s.118. s. 4-8.

(**) https://www.youtube.com/results?search_query=sabri+%C3%BClker+vakf%C4%B1 

İLGİLİ İÇERİKLER

Gözünü Dört Aç! Ön KapakGözünü Dört Aç! Arka Kapak
Gözünü Dört Aç!

Zeynep görev başında. İstersen ona Ajan Z de diyebilirsin. Her iyi ajanın yaptığı gibi Zeynep de güvenliği nasıl sağlayacağını biliyor. Kardeşine de tehlikelerden uzak durması için yardım ediyor. Hızlı arabaları dikkatlice izliyorlar. Tanımadıkları insanlardan uzak duruyorlar ve okul servisinin etrafında oyalanmıyorlar!

Sağlıklı Yaşam Kuralları Serisi ile nasıl mutlu, sağlıklı ve güvende olacağını öğren.

Kitap Detayları
  • ISBN: 9786058038479
  • Tür: 3 Yaş ve Üzeri
  • Liste Fiyatı: 23.00 ₺
  • Sayfa Sayısı: 24
  • Baskı Sayısı: 1. Baskı
  • Orjinal Dil: Türkçe
  • Orjinal Adı: Sağlıklı Yaşam Kuralları Gözünü Dört Aç!: Güvenliğin için Öneriler
  • Boyutlar: 22x22
  • Basım Tarihi: Kasım 2019
  • Editör: -
  • Çevirmen: -
Yazar Hakkında

Gina Bellisario

Gina Billisario, okul öncesi ve okul çağı çocuk kitapları yazarı. 2012’de yayımlanan ilk kitabı The Twelve Days of Christmas in Illinois ile Illionis Turizm Bürosu tarafından Lincoln Ödülü verildi. 2013 yılında yayımlanan Community Helpers serisi ile Learning Magazin Teachers’ Choise Award’u kazandı. Yazar, çocuk edebiyatında eserler vermeye devam ediyor ve ayrıca çocuk kitabı yazmak isteyenler için eğitmenlik yapıyor.

The Kitap Yayınları Logo

Çocuklar için Sağlıklı Yaşam Kuralları serisi

Sabri Ülker Vakfı, toplumun daha geniş kesimlerine ulaşmak hedefiyle Sabri Ülker Vakfı Yayınları’nı hayata geçirdi.

Çocuk Kitapları, Popüler Bilim ve Akademik Yayınlar olmak üzere üç farklı kategori de alanının çok satanları ve gelecek vaat eden yeni eserlerini bünyesine alarak okurla buluşturacak olan Sabri Ülker Vakfı Yayınları, uluslararası alanda tıp ve beslenme alanında ses getiren kitapları da Türkçe’ye kazandıracak.

Sabri Ülker Vakfı Yayınları Çocukları Sağlıklı Yaşam Kuralları Serisiyle Buluşturuyor

Sabri Ülker Vakfı Yayınları tarafından yayınlanacak çocuk kitapları serisi “Sağlıklı Yaşam Kuralları” adını taşıyor. Sosyal sorumluluk bilinciyle hareket ettiğini belirten Sabri Ülker Vakfı kitap okumayan çocuk kalmasın diye kaliteli kitapları uygun fiyatlarla Şok işbirliğiyle sunacağını açıkladı.

Önce Şok Marketler’de çocuklarla buluşacak seri, “Dikkat Zehirli Olabilir”, “Gözünü Dört Aç”, “Haydi Banyoya”, “Haydi Hareket Et”, “Sakin Ol”, “Yeterli ve Dengeli Beslen” adını taşıyan altı kitaptan oluşuyor. Eğlenceli hikayeler ve keyifli görseller eşliğinde sağlıklı yaşam ve beslenmeye ilişkin bilgiler aktaran Sağlıklı Yaşam Kuralları serisi, çocuklara bu konularda alışkanlık kazandırmayı hedefliyor.

Sabri Ülker Vakfı Yayınları’nın diğer kitapları da çok yakında okurla buluşacak.

Detaylı bilgi için;www.sabriulkervakfi.org

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede