prozac okb tedavisi / Obsesif Bozukluk / Takıntılar | DonanımHaber Forum

Prozac Okb Tedavisi

prozac okb tedavisi

Fluoksetin Nedir?

Fluoksetin, seçici serotonin geri alım inhibitörü olarak bilinen antidepresan ilaç grubuna dahildir. Depresyon tedavisinde, obsesif kompulsif bozuklukyeme bozukluğu tedavisinde kullanılır. Depresyon tedavisinde yaygın olarak kullanılan ve oldukça etkili olan bu ilaç, eski antidepresanlara göre daha az yan etkiye sahiptir. Prozac, Zedprex, Deprex, Florak, Fulsac, Depset, Target gibi ilaçların içinde antidepresan madde olarak bulunur.

Fluoksetin Kullanımı Yan Etkileri

Aşağıda belirtiler özellikler ve kullanım talimatları fluoksatin içeren ilaçların tamamı için geçerlidir.

Bir Makale Önerisi : Essitalopram Kullanırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Hangi Hastalıkların Tedavisinde Kullanılır?

Fluoksatin etken maddeli ilaçlar depresyon, obsesif kompulsif bozukluk, panik atak, adet öncesi sendromu (pms), yeme bozukuğu (blumia) tedavisinde kullanılır. Fluoksatin içerikli antidepresan kullanımı, duygu durumunuzu yükseltir, enerji düzeyinizi artırır. Günlük yaşam işlevlerini sürdürebilmenize, işlerini yapabilmenize yardımcı olur. Korkularınızı, endişelerinizi, istenmeyen düşüncelerinizi azaltır. Günlük yaşam içinde tekrarlı olarak yaptığınız yıkama, sayma, kontrol etme gibi davranışları gerçekleştirmenize sebep olan dürtüyü azaltabilir. Adet öncesi (premenstrüel) dönemde görülen sinirlilik, gerginlik, iştah artışı ve depresyon gibi semptomları azaltabilir. Blumia nevroza hastalığında görülen aşırı yeme ve kusma durumlarının kontrolünde faydalı olabilir. Travma sonrası stres bozukluğu ve buna bağlı gelişen uyku bozuklukları (narkolepsi, katapleksi) tedavisinde kullanılabilir.

Kullanımında Nelere Dikkat Edilmelidir?

Fluoksatin kullanımı aşağıda belirtilen durumlarda sakıncalıdır.

1. Epilepsi,

2. Diyabet,

3. Mide hastalıkları (ülser),

4. Oniki parmak bağırsağı hastalıkları,

5. Karaciğer hastalıkları,

6. Diüretik (idrar söktürücü) kullanımına bağlı sodyum seviyesi düşüklüğü, 

7. İntihar düşünceleri,

8. Manik depresif tablo,

9. Ailede bipolar manik depresyon ve intihar girişimi öyküsü.

Bir öneri : Sertralin Lustral Kullananlara Önemli Bilgiler

Fluoksatin kullanırken herhangi bir cerrahi operasyon geçirilecekse bunu doktorunuza bildiriniz. Fluoksatin maddesi kalp ritmine etki edebilir. QT uzaması denen bu durum, kalp atışı düzensizliği, baş dönmesi ve bayılma gibi etkilere neden olabilir. Bu yüzden aşağıda belirtilen durumları yaşıyorsanız fluoksatin içerikli antidepresan kullanmadan önce, bunu doktorunuza bildiriniz.

1. Kalp hastalıkları ile ilgili bir ilaç kullanıyorsanız,

2. Nabız düşüklüğü, kalp yetmezliği varsa,

3. Ailede kalp hastalığı görülüyorsa,

4. İdrar söktürücü (diüretik) bir ilaç kullanıyorsanız,

5. Terleme, ishal, kusma rahatsızlığınız ciddi seviyedeyse (potasyum, magnezyum kaybı artabileceği için).

Hangi İlaçlarla Kullanılamaz?

Fluoksatin etken maddesi, fluoksatin içeren ilacı kullanmayı bıraksanız bile haftalarca vücutta kalır. Bu yüzden ilaç kullanmıyor bile olsanız başka ilaçlarla etkileşim ihtimali vardır. 5 haftadan daha kısa bir süre içinde fluoksatin etken maddeli antidepresan kullandıysanız herhangi bir ilaç kullanmadan önce doktorunuza, eczacınıza danışınız. Alkol ile de etkileşime girdiği için fluoksatin kullanırken alkol alınmamalıdır. 

Ritalin Yan Etkileri Hakkında Bilmeniz Gerekenler adlı makalemizi okumak ister misiniz?

Ciddi Düzeyde Etkileşimde Oluğu İlaçlar:

1. Pimozid ve tiyoridazin (QT uzaması yapan ilaçlar),

2. MAO inhibitörleri,

3. Trisiklik antidepresanlar,

4. Serotonin geri alım inhibitörleri,

5. Metoprolol,

6. Mekitazin,

7. Lityum,

8. Tramadol,

9. Kan sulandırıcı ilaçlar,

Sarı kantaron takviyeleri,

Aspirin,

Difenhidramin, setirizin gibi alerji ilaçlar.

Hamilelik ve Emzirme Döneminde Kullanımı

Gebelik döneminde fluoksatin kullanımına ilişkin yeterli bilgi yoktur. İlaç kullanma zorunluluğu yoksa kullanılmamalıdır. Gebeliğin son üç ayında kullanımına bağlı olarak nadiren bebekte, doğduktan sonra uykusuzluk, beslenme ve solunum güçlükleri, kas sertliği, nöbet görülebilir. Bu durumlar görülürse hemen bir pediatriste başvurunuz. Gebelikte depresyon da bebek için zararlı olduğundan, kullanırken gebelik planlarsanız depresyon tedavileri hakkında doktorunuzdan bilgi alınız. Fluoksatin anne sütüne geçer. Bu yüzden emzirme döneminde kullanımı hakkında doktorunuza danışınız. Doktorunuz ilacı kullanmanızı önerirse, ilaç anne sütüne geçtiği için bebeğinizde iştahsızlık, uyku bozuklukları, huzursuzluk, kolik ağrılar oluşabilir.

Sertralin Lustral Kullananlara Önemli Bilgiler adlı makalemizi okumak ister misiniz?

Kullanımıyla (Prozac, Zedprex, Deprex, Florak, Fulsac, Depset, Target) İlgili Önemli Uyarılar

Fluoksatin ciddi yan etkileri olan, bağımlılık, kanser, kısırlık yapacak bir ilaç değildir. Birçok psikolojik rahatsızlığın tedavisinde kullanılan ve etkili olan bir ilaçtır. İntihar düşünceleri ve girişimleri konusunda önleyici etki yapar. Ancak nadiren de olsa 25 yaşından genç kullanıcılarda depresyon, intihar düşünceleri, girişimleri görülebilir. 25 yaşından küçük gençlerin fluoksetin kullanma durumunda ilacın riskleri ve faydaları konusunda doktorunuzdan ayrıntılı bilgi alınız. Başkasına önerilmiş ilacı kesinlikle kullanmayınız. İlaç kullanımıyla beraber anormal davranış değişiklikleri, hastalık belirtilerinde kötüleşme, intihar düşüncesi ve girişimi gözlenirse mutlaka doktorunuza başvurunuz. Özellikle ilacın dozunu artırma aşamasında oluşan semptomların takibinde dikkatli olunuz.

Yan Etkileri 

Yaygın Yan Etkiler : Fluoksatin, en az yan etkili antidepresanlardan biridir. Aşağıda belirtilen yan etkiler yaygın görülür ve genellikle ilaç kullanımına başlanan ilk günlerde görülür ve geçicidir. 10 gün içinde geçmemesi, belirtilerin şiddetlenmesi durumunda doktorunuzu bilgilendiriniz.

1. Mide bulantısı,

2. Baş dönmesi, baş ağrısı,

3. Uyuşukluk,

4. Güçsüzlük, yorgunluk,

5. Uyku sorunları,

6. İshal.

Ciddi Yan Etkiler : Her kişiden 1’inden daha azında rastlanan ciddi yan etkiler de mevcuttur. Aşağıda belirtilen yan etkilerle karşılaşırsanız mutlaka doktorunuza ve gerekli olması durumunda en yakın sağlık kuruluşuna başvurunuz.

1. Baş ağrısı, hafıza problemleri, ciddi düzeyde dikkat dağınıklığı, mantıklı düşünememe, epilepsi nöbetleri, denge kaybı,

2. Ciddi düzeyde baş dönmesi, bayılma,

3. Göğüste sıkışma, ağrı ve nefes kesilmesi,

4. Kendine zarar verme ve intihar eğilimi,

5. Yerinde duramayacak kadar hareketli olma, sabit duramama, 

6. Aşırı neşeli veya heyecanlı hissetme,

7. Kadınların regl döneminde kanamasının artması ya da iki dönem arasında ara kanamaların görülmesi,

8. Dışkıda, idrarda kan görülmesi, kanlı kusma ya da kanlı öksürük gibi anormal kanamaların olması,

9. Durdurmakta zorlandığınız kanamalar,

Ciddi düzeyde alerjik reaksiyonlar,

Erkeklerde 4 saat veya daha uzun süren ağrılı ve uzun süreli ereksiyon görülebilir. İlaç kullanımını bırakın ve hemen bir sağlık kuruluşuna başvurunuz.

Fluoksetin Alerjisi

Çok nadir de olsa bazı kişilerde fluoksatin alerjisi olabilir. Fluoksatin kullanırken aşağıda belirtilen semptomlardan biriyle karşılaşırsanız en yakın sağlık kuruluşuna başvurunuz.

1. Derinin kaşınması, kızarması ve soyulması,

2. Göğüs ve boğazda sıkışma,

3. Nefes alma ve konuşmada güçlük çekme,

4. Dil, dudak, ağız, yüz, deri veya boğazda şişlik.

Risperdal Nedir ve Ne İçin Kullanılır? adlı makalemizi okumak ister misiniz?

Serotonin Sendromu

Fluoksatin kullanımı nadiren de olsa bazı kişilerde çok ciddi bir durum olan serotonin sendromuna sebep olabilir. Fluoksatin serotonin seviyesini artırdığı için, fluoksetinle beraber başka antidepresanlar kullanmak ya serotonin takviyeleri almak, serotonin sendromu oluşumu riskini artırır. Halüsinasyon, şiddetli baş dönmesi, koordinasyon kaybı, kalp atışında hızlanma, ateş, yoğun huzursuzluk, şiddetli bulantı/kusma/ishal, kramplar ve titreme belirtilerindendir. Bu durumda en yakın sağlık kuruluşuna başvurunuz.

 

                                     

Prozac 20 mg /5 ml likit Kısa Ürün Bilgisi

Sinir Sistemi » Psikoanaleptikler » Antidepresanlar » Seçici Serotonin Gerialım İnhibitörleri » Fluoksetin HCL

PROZAC® 20 mg/5 ml likit
Her 5 ml likit 20 mg fluoksetine eşdeğer miktarda fluoksetin hidroklorür içerir.
Her 5 ml'de 3 g sukroz bulunur.
Yardımcı maddeler için bkz. bölüm
Oral likit
Şeffaf, renksiz, nane tadında oral likittir.
PROZAC depresyon, obsesif-kompulsif bozukluk, bulimia nervoza ve pre-menstrüel disforik bozukluk tedavisinde endikedir.

Depresyon


Erişkinler ve yaşlılarda:

Günde 20 mg'lık doz önerilmektedir. Doz, tedavi başlangıcından hafta içinde değerlendirilmeli ve eğer gerekliyse ayarlanmalı ve bundan sonra klinik olarak uygun doza karar verilmelidir. Daha yüksek dozlarda yan etki olasılığı artsa da 20 mg'lık dozun yeterli olmadığı bazı hastalarda doz kademeli olarak maksimum 60 mg'a kadar artırılabilir (bkz. bölüm ). Doz ayarlaması bireysel hasta bazında, hastanın minimum etkin dozu alacağı şekilde dikkatlice yapılmalıdır.
Depresyon tedavisi gören hastalar semptomlardan tamamen kurtulmak için en az 6 ay tedavi edilmelidir.

Obsesif-kompulsif bozukluk (OKB):


Erişkinler ve yaşlılarda: Günde 20 mg'lık doz önerilmektedir. Daha yüksek dozlarda yan etki olasılığı artsa da, iki hafta sonunda 20 mg'lık dozun yeterli olmadığı bazı hastalarda doz kademeli olarak maksimum 60 mg'a kadar artırılabilir.
Eğer 10 hafta içinde hiç iyileşme görülmezse, fluoksetin ile tedavi tekrar değerlendirilmelidir. Eğer uygun terapötik etki sağlanırsa bireysel bazda doz ayarlaması ile tedaviye devam edilebilir. Fluoksetin tedavisine ne kadar süre devam edileceğine cevap verecek sistematik çalışma bulunmazken, OKB kronik bir hastalıktır ve 10 haftaya kadar tedaviye devam edildiğinde hastalarda cevap alınması olasıdır. Doz ayarlaması hasta minimum etkin dozu alacak şekilde dikkatlice yapılmalı ve tedavinin gerekliliği periyodik olarak tekrar gözden geçirilmelidir. Bazı doktorlar ilaçla tedavi ile iyileşmiş hastalarda tedaviye davranış psikoterapisinin de eşlik etmesini savunmaktadır. OKB'ta uzun süreli etkinlik (24 haftadan fazla) kanıtlanmamıştır.

Bulimia nervoza:


Erişkin ve yaşlılarda: Günde 60 mg'lık doz önerilmektedir. Bulimia nervoza'da uzun süreli etkililik (3 aydan fazla) kanıtlanmamıştır.

Pre-menstrüel disforik bozukluk (PMDB):


Menstrüel siklus boyunca her gün 20 mg doz ya da aralıklı olarak menstrüasyonun başlangıcından 14 gün önce başlayarak adetin ilk gününe kadar ve her siklusta tekrarlayacak şekilde doz önerilmektedir.

Erişkinler - Tüm endikasyonlar:

Önerilen doz artırılabilir ya da azaltılabilir. Günde 80 mg'ın üzerindeki dozlar sistematik olarak değerlendirilmemiştir.
İlaç kesildikten sonra etkin madde vücutta haftalar boyu kalır. Tedaviye başlarken ya da bitirirken bu durum göz önünde bulundurulmalıdır.
Fluoksetin tek başına ya da bölünmüş dozlar halinde, aç ya da tok karnına yalnız erişkin hastalarda oral yoldan uygulanabilir.
Kapsül ve likit dozaj formları biyoeşdeğerdir.
: Karaciğer bozukluğu (bkz. bölüm ) veya beraber kullandıkları ilaçların PROZAC ile etkileşime girme olası hastalarda (bkz. bölüm ) dozun ya da doz sıklığının azaltılması (örn. gün aşırı 20 mg) düşünülmelidir.
Çocuklarda ve ergenlerde (18 yaşın altındaki) PROZAC kullanımı önerilmez.
Dozu artırırken dikkat edilmesi ve günlük dozun genelde 40 mg'ı aşmaması tavsiye edilir. Maksimum tavsiye edilen doz günde 60 mg'dır.

PROZAC tedavisi kesildiğinde görülen yoksunluk semptomları:

Tedavinin aniden kesilmesinden kaçınılmalıdır. PROZAC tedavisi kesileceği zaman yoksunluk reaksiyonu risklerini azaltmak için doz kademeli olarak en az haftalık sürede azaltılmalıdır (bkz. bölüm ve ). Eğer dozun azaltılması ya da tedavinin kesilmesinden sonra tolere edilemeyen semptomlar gelişirse, devamında önceden reçetelenen doz ile devam etmek düşünülmelidir. Sonrasında doktor dozu daha kademeli olarak azaltmaya devam edebilir.
Fluoksetine ya da yardımcı maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlılık gösteren hastalarda kontrendikedir.

Monoamin oksidaz inhibitörleri:

Selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI) bir monoamin oksidaz inhibitörü (MAOİ) ile birlikte kullanıldığında ve SSRI tedavisinin kesilmesinden hemen sonra MAOİ tedavisine geçen hastalarda ağır ve bazen ölümle sonuçlanabilen reaksiyonlar görüldüğü bildirilmiştir. İrreversibl MAOİ kullanımına son verildikten en az 2 hafta ve reversibl MAOİ-A kullanımına son verildikten en az 1 gün sonra fluoksetin tedavisine başlanmalıdır.
Bazı vakalarda serotonin sendromuna benzer (nöroleptik malign sendromuna benzer ve teşhis edilebilen) özellikler görülmüştür. Siproheptadin veya dantrolen hastalarda bu reaksiyonların tespitinde yararlı olabilir. MAO inhibitörleriyle ilaç etkileşim semptomları: hipertermi, rijidite, miyoklonus, yaşam belirtilerinde olası hızlı dalgalanmalarla birlikte otonomik instabilite, deliryum ve koma yönünde ilerleyen konfüzyon, iritabilite ve aşırı ajitasyon dahil mental durum değişiklikleridir.
Bu nedenle, fluoksetinin seçici olmayan MAO inhibitörleriyle birlikte kullanımı kontrendikedir. Benzer olarak fluoksetin tedavisinin durdurulup MAO inhibitörü tedavisine başlanacağı zaman en az 5 haftalık bir zaman geçmelidir. Eğer fluoksetin kronik ve/veya yüksek dozda reçetelendirilecekse daha uzun zaman aralığı dikkate alınmalıdır.
Fluoksetinin bir reversibl MAO inhibitörü (örn. moklobemid) ile birlikte kullanımı önerilmemektedir. Reversibl MAO inhibitör kullanımına son verildikten 1 gün sonra fluoksetin tedavisi başlatılabilir.
Pimozid: Hastalarda pimozidle birlikte fluoksetin kullanımı kontrendikedir.
Tiyoridazin: Tiyoridazin Prozac ile birlikte kullanılmamalıdır ya da Prozac kullanımı bırakıldıktan en az 5 hafta sonra kullanılmalıdır.

Çocuklar ve ergenler:

SSRI'lar (sertralin, sitalopram, paroksetin, fluoksetin, fluvoksamin gibi) ve diğer yeni antidepresanların (venlafaksin, mirtazapin) gerek yetişkin gerekse çocuklarda kullanımlarında, tedavinin özellikle ilk haftalarında ajitasyon şeklinde zarar verici davranış değişikliklerine neden olabilir. Plaseboyla karşılaştırmalı olarak antidepresanlarla tedavi olan çocuklar ve ergenlerde yapılan klinik çalışmalarda en yaygın olarak intiharla ilişkili davranışlar (intihara teşebbüs ve intihar düşüncesi) ve saldırgan tutum ve davranışlar (ağırlıklı olarak agresyon, karşı gelme ve öfke) gözlenmiştir. Eğer klinik ihtiyaca dayanarak, tedavi kararı yine de alınmışsa, hasta intihar semptomlarının ortaya çıkmasına karşı dikkatle izlenmelidir. Bunun yanı sıra, çocuklar ve ergenlerdeki büyüme, cinsel olgunlaşma, bilişsel, duygusal ve davranışsal gelişime ait etkilerin dahil olduğu uzun-süreli güvenlilikle ilişkili çok sınırlı kanıt bulunmaktadır (bkz. bölüm ).
19 haftalık klinik çalışmada fluoksetinle tedavi edilen çocuklar ve ergenlerin boyunda kısalma ve kilosunda azalma gözlenmiş (bkz. bölüm ) ancak bunun normal yetişkin boyuna ulaşmada bir etkisinin olduğu tespit edilmem
iştir. Pubertedeki gecikme olasılığı göz ardı edilmemelidir (bkz. bölüm ve ). Fluoksetinle tedavi sırasında ve tedavi sonrasında büyüme ve pubertal gelişim (boy, kilo ve TANNER derecelendirmesi) izlenmelidir. Eğer her ikisinde de yavaşlama olursa, bir çocuk hastalıkları uzmanına danışılmalıdır.
Pediyatrik çalışmalarda, mani ve hipomani yaygın olarak rapor edilmiştir (bkz. bölüm ). Bu nedenle, mani/hipomani oluşumu yönünden düzenli izleme tavsiye edilir. Manik faza giren hastalarda fluoksetin kullanımı sonlandırılmalıdır.
Doktorların tedavinin riskleri ve yararlarını çocuk/ergen ve/veya onların aileleri ile dikkatli bir şekilde tartışması çok önemlidir.

Döküntü ve alerjik reaksiyonlar:

Döküntü, anafilaktoid olaylar ve kimi zaman ciddi olabilen progresif sistemik olaylar (deri, böbrek, karaciğer ya da akciğerleri etkileyen) bildirilmiştir. Döküntü ya da diğer alerjik durumlar için başka bir etiyoloji belirlenemediğinde, PROZAC tedavisi kesilmelidir.

Epileptik nöbetler:

Antidepresan ilaçların potansiyel risklerinden birisi de nöbetlerdir. Bu nedenle diğer antidepresanlarda olduğu gibi, epilepsi öyküsü bulunan hastalarda fluoksetin dikkatle kullanılmalıdır. Nöbet geçiren ya da nöbet sıklığında artış olan hastalarda tedavi kesilmelidir. Stabil olmayan nöbet bozukluğu/epilepsisi bulunan hastalarda fluoksetin kullanımından kaçınılmalı ve hastalığı kontrol altında olan epilepsi vakaları, fluoksetin kullanımı sırasında yakından izlenmelidir.

Mani:

Mani/hipomani öyküsü bulunan hastalarda antidepresan kullanımı sırasında dikkatli olunmalıdır. Tüm antidepresanlarda olduğu gibi, manik faza giren hastalarda fluoksetin tedavisi kesilmelidir.

Karaciğer/Böbrek fonksiyonu:

Fluoksetin büyük ölçüde karaciğer tarafından metabolize edilir ve böbrekler tarafından atılır. Belirgin karaciğer fonksiyon bozukluğu bulunan hastalarda daha düşük doz (örn. gün aşırı) önerilir. Hemodiyaliz gerektirecek derecede ağır böbrek yetersizliği (GFR (Glomerüler Filtrasyon Hızı) <10 ml/dak) olan ve 2 ay boyunca günde 20 mg fluoksetin verilen hastalardaki plazma fluoksetin ya da norfluoksetin düzeyleri, böbrek fonksiyonları normal olanlardan farklı bulunmamıştır.

Kardiyak hastalık:

Çift kör klinik çalışmalarda fluoksetin kullanan hastanın EKG kayıtlarında kalp bloğuna yol açan herhangi bir ileti bozukluğu görülmemiştir. Ancak, akut kardiyak hastalıklardaki klinik deneyim kısıtlı olduğu için, dikkatli olunması önerilir.

Kilo kaybı:

PROZAC kullanan hastalarda kilo kaybı gözlense de, bu kayıp genellikle başlangıçtaki vücut ağırlığıyla orantılıdır.

Diyabet:

Diyabetik hastalarda SSRI tedavisi glisemik kontrolü etkileyebilmektedir. Fluoksetin tedavisi sırasında hipoglisemi oluşabilir ya da fluoksetin tedavisinin kesilmesinden sonra hiperglisemi gelişebilir. Bu nedenle fluoksetin uygulanan diyabetli hastalarda insülin ve/veya oral hipoglisemik dozunun ayarlanması gerekebilir.

İntihar/intihar düşüncesi:

Depresyon doğası gereği intihar düşüncesi, kendine zarar verme ve intihar (intiharla ilgili olaylar) riskini artırır. Belirgin remisyona kadar bu risk devam eder. Tedavinin ilk birkaç haftası ve sonrasında düzelme olmayabileceği için, hasta düzelme olana kadar yakından izlenmelidir. Klinik deneyimler depresyon tedavilerinin erken evrelerinde intihar riskinin artabileceğini göstermektedir.
PROZAC reçetelendirildiğinde görülebilecek diğer psikiyatrik durumlar intihar ile ilgili olaylarda artan risktir. Bununla birlikte bu durum majör depresyon nedeniyle de olabilir. Aynı durum depresyon tedavisi gören hastalarda da olabildiğinden diğer psikiyatrik bozukluklar için tedavi gören hastalar yakından izlenmelidir.
İntihar öyküsü olan hastalarda tedavi öncesi ve tedavi tamamlanana kadar intihar fikrini gerçekleştirme olasılığı, intihar düşüncesi ya da intihar girişimi olan hastalardan belirgin derecede daha fazladır ve bu hastalar tedavi süresince yakından izlenmelidir. Bununla birlikte genç yetişkinlerde intihar davranışlarında artış riski görülebilir.
Hastalar (ve hastaların bakımlarını yapanlar) bu gibi olayların ortaya çıkışıyla ilgili olarak izlenme ihtiyacı konusunda uyarılmalı ve semptomlar varsa derhal medikal tavsiye almalıdırlar.

Akatizi/psikomotor bozukluk:

Fluoksetin kullanımı kişisel huzursuzluk ya da sıkıntı ve sakin biçimde oturamama ya da ayakta duramama durumuna eşlik eden sıkça hareket etme ile karakterize akatizi gelişimi ile sonuçlanabilir. Bu durum büyük çoğunlukla tedavinin ilk birkaç haftasında görülür. Bu semptomları gösteren hastalarda dozun artırılması zararlı olabilir.

SSRI tedavisi kesildiğinde görülen yoksunluk semptomları:

Özellikle tedavide aniden ilaç bırakımında görülen yoksunluk semptomları yaygındır (bkz. bölüm ). Klinik çalışmalarda tedavi kesildiğinde fluoksetin ve plasebo hasta gruplarının yaklaşık %60'ında advers olaylar görülmüştür. Bu advers olayların fluoksetin grubunda %17'si ve plasebo grubunda ise %12'si ciddi yapıdadır.
Yoksunluk semptomları görülme riski tedavi dozu ve süresi ve doz azaltma hızı gibi çeşitli faktörlere bağlı olabilir. Baş dönmesi, duyusal rahatsızlıklar (parestezi dahil), uyku bozuklukları (insomnia ve yoğun rüyalar dahil), asteni, ajitasyon ya da anksiyete, bulantı ve/veya kusma, titreme ve baş ağrısı en sık bildirilen olaylardır. Bazı hastalarda ciddi olsa da bu semptomlar genellikle hafif ila orta şiddettedir. Bunlar genellikle tedavi kesildikten sonra ilk birkaç gün içinde görülür. Semptomlar bazı bireylerde uzun sürmesine rağmen ( ay ya da daha fazla) genellikle kendiliğinden iyileşir ve 2 hafta içinde ortadan kalkar. Bu nedenle PROZAC tedavisi hastanın ihtiyacına göre en az bir iki haftalık sürede kademeli olarak azaltılmalıdır (bkz. bölüm ).

Kanama:

SSRI'ların kullanımı sırasında ekimoz ve purpura gibi kutanöz kanama bozuklukları bildirilmiştir. Fluoksetin tedavisi sırasında ekimoz ender olarak görülür. Diğer hemorajik olaylar da (örn. jinekolojik kanama, gastrointestinal kanama ve diğer kutanöz ya da muköz kanamalar) nadiren bildirilmiştir. SSRI'ların özellikle oral antikoagülanlarla birlikte kullanımı, trombosit fonksiyonlarını etkilediği bilinen ilaçlarla (örn. klozapin, fenotiyazinler, trisiklik antidepresanların çoğu, aspirin ve NSAİD'ler) veya kanama riskini artıran diğer ilaçlarla ve kanama bozukluğu öyküsü bulunan hastalarda kullanımı sırasında dikkatli olunması gerekir.

Elektrokonvülzif tedavi (EKT):

Fluoksetin kullanımı sırasında EKT uygulanan hastalarda nadiren de olsa nöbetlerde uzama bildirilmiştir. Bu nedenle dikkatli olunması önerilir.

Hiponatremi:

Hiponatremi vakaları (bazılarında serum sodyum mmol/L'den düşük) rapor edilmiştir. Bu vakaların çoğunluğu yaşlı hastalarda ve diüretik ya da bir başka deyimle sıvı kaybına uğramış hastalarda meydana gelir.

St. John 's wort bitkisi:

Selektif serotonin geri alım inhibitörleri ve bitkisel kökenli bir ilaç olan St. John's wort (Hypericum perforatum) birlikte kullanıldığında serotonin sendromu gibi serotonerjik etkilerde artış görülebilir.
Özellikle diğer serotonerjik (diğerlerinin arasında L-triptofan) ve/veya nöroleptik ilaçlarla birlikte fluoksetin kullanımı ile nadiren serotonin sendromu ya da nöroleptik malign sendrom benzeri olayların geliştiği bildirilmiştir. Bu sendromlar hayatı tehdit edici durumlarla sonuçlandığından, bu olaylar (hipertermi, rijidite, miyoklonus, yaşam belirtilerinde olası hızlı dalgalanmalarla birlikte otonomik instabilite, deliryum ve koma yönünde ilerleyen konfüzyon, iritabilite, aşırı ajitasyon dahil mental durum değişiklikleri gibi değişik semptomlarla karakterize) görüldüğünde tedavi kesilmeli ve destekleyici semptomatik tedavi başlatılmalıdır.

Torsades de Pointes ve/veya QT uzaması.

Uzun QT sendromu / Torsades de Pointes'e neden olabilen ilaçlar ile birlikte kullanıldığında uzun QT sendromu/Torsades de Pointes oluşma riski artabilir. Bu nedenle, eğer fluoksetin bu tür ilaçları kullanan hastaların tedavi rejimine eklenirse, önceden kullanılmakta olan ilaçlarda dozun azaltılmasına ihtiyaç duyulabileceği dikkate alınmalıdır.
Etkileşim çalışmaları yalnız yetişkinler üzerinde gerçekleştirilmiştir.
Yarılanma ömrü. Farmakokinetik ya da farmakodinamik ilaç etkileşimleri değerlendirilirken fluoksetin ve norfluoksetinin uzun eliminasyon yarılanma ömürleri (bkz. bölüm ) dikkate alınmalıdır (örn. fluoksetinden diğer antidepresanlara geçerken).
Monoamin oksidaz inhibitörleri. (bkz. bölüm )
Önerilmeyen kombinasyonlar. MAOI-A (bkz. bölüm )
Birlikte kullanılırken önlem alınması gereken kombinasyonlar. MAOI-B (selegelin). serotonin sendromu riski vardır. Klinik durumun izlenmesi önerilir.
Fenitoin. Fluoksetinle birlikte kullanıldığında kan düzeylerinde değişiklik gözlenmektedir. Bazı vakalarda toksisite belirtileriyle karşılaşılmıştır. Eşzamanlı ilacın dozunun yavaş yavaş artırılması ve hastanın klinik durumunun izlenmesi önerilir.
Serotonerjik ilaçlar. Serotonerjik ilaçlarla (örn. Tramadol ve triptanlar gibi migren tedavisinde kullanılan ilaçlar) birlikte kullanım serotonin sendromu riskini arttırabilir. Triptanlarla birlikte kullanımları ayrıca koroner vazokonstriksiyon ve hipertansiyon riski taşır.
Lityum ve triptofan. SSRI'lar lityum ya da triptofan ile birlikte kullanıldıklarında serotonin sendromu bildirilmiştir. Bu nedenle fluoksetinin bu ilaçlarla birlikte kullanımı sırasında dikkatli olunmalıdır. Fluoksetin lityumla birlikte kullanılacağı zaman yakın ve daha sık klinik takip gereklidir.
CYP2D6 izoenzimi. Fluoksetinin metabolizmasından hepatik sitokrom CYP2D6 izoenzim sistemi sorumlu olduğu için (trisiklik antidepresanlarda ve diğer selektif serotonin antidepresanlarda olduğu gibi) aynı enzim sistemiyle metabolize edilen ilaçlarla beraber alınırsa, ilaç etkileşimlerine yol açabilir. Metabolizmaları önemli ölçüde bu enzim aracılığıyla gerçekleşen ve dar bir terapötik indekse sahip olan ilaçlarla (örn. flekainid, enkainid, vinblastin, karbamazepin ve trisiklik antidepresanlar) birlikte kullanım sırasında, tedaviye başlarken ya da doz fluoksetin kullanmış olan hastalar için de aynı kural geçerlidir.
MSS aktif ilaçlar: Fenitoin, karbamazepin, haloperidol, klozapin, diazepam, alprazolam, lityum, imipramin ve desipramin ve bazı vakalarda klinik toksisite belirtileri gözlenmektedir. Konservatif titrasyon zamanlamalarının kullanımı sırasında birlikte kullanılacak olan ilacın ve klinik durumun izlenmesine dikkat edilmelidir.
Protein bağlama: Fluoksetinin plazma proteinlerine sıkıca bağlanması nedeniyle proteine sıkıca bağlanan bir başka ilacı kullanan hastaya fluoksetin uygulanması her iki ilacın plazma konsantrasyonlarında değişikliğe neden olabilir.
Oral antikoagülanlar: Fluoksetin oral antikoagülanlarla birlikte uygulandığında nadiren de olsa antikoagülan etkilerinde (laboratuvar değerleri ve/veya klinik bulgu ve semptomlar) belirli bir kalıba uymayan ancak kanamada artışın da dahil olduğu değişiklikler gözlenmiştir. Varfarin kullanan hastalarda fluoksetin tedavisi başlatıldığında ya da durdurulduğunda koagülasyon yakından dikkatle izlenmelidir (bkz. bölüm ).
Elektrokonvülzif tedavi (EKT): Fluoksetin kullanımı sırasında EKT uygulanan hastalarda nadiren de olsa nöbetlerde uzama bildirilmiştir. Bu nedenle dikkatli olunması önerilir.
Alkol: Resmi çalışmalarda fluoksetin kandaki alkol düzeylerini ya da alkolün etkilerini artırmamıştır. Ancak SSRI'larla birlikte alkol kullanımı önerilmez.
St. John's Wort bitkisi: Diğer SSRI'larda olduğu gibi fluoksetin ve bitkisel kökenli bir ilaç olan St. John's Wort (Hypericum perforatum) birlikte kullanıldığında aralarındaki farmakodinamik etkileşimden dolayı istenmeyen etkilerde artış görülebilir.
PROZAC likit sukroz içerir. Fruktoz intoleransı, glukoz-galaktoz malabsorpsiyonu veya sukroz-izomaltoz yetmezliği gibi seyrek kalıtımsal problemleri olan hastalar bu ilacı kullanmamalıdırlar.
Herhangi bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.
Herhangi bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.
Gebelik Kategorisi: C
Fluoksetinin insanlarda doğum üzerindeki etkileri tam olarak bilinmemektedir. Ancak, fluoksetinin plasentayı geçtiği ve yeni doğan üzerinde advers etki olasılığı olduğundan fluoksetin doğum döneminde, ancak potansiyel yararlar fetusun maruz kalabileceği potansiyel risklerden fazla olduğu sürece kullanılmalıdır. Tedavi sırasında gebe kalan ya da gebe kalmayı planlayan hastaların bu durumu hekimlerine bildirmeleri önerilmelidir.
Selektif serotonin geri alım inhibitörü (SSRI) grubu ilaçların hamilelik süresince alımında yeni doğanda potansiyel dirençli pulmoner hipertansiyon riski bulunmaktadır. Gebeliğin erken evresinde fluoksetine maruziyetin riski birçok epidemiyolojik çalışmanın sonuçları değerlendirildiğinde çelişkili bulunmuş ve konjenital malformasyonlardaki artan risk konusunda kesin bir delil sağlamamıştır. Ancak, bir meta analizde gebeliğin birinci trimesterinde fluoksetine maruz kalan kadınların bebekleri fluoksetine maruz kalmayan kadınların bebekleri ile kıyaslandığında potansiyel kardiyovasküler defekt riski belirtilmektedir.
Tedavi edilmemiş depresyon göz önüne alınarak gebelik sırasında fluoksetin kullanımı, yalnız bebeğe potansiyel yarar potansiyel riskten fazla olduğunda düşünülmelidir.
Gebeliğin sonunda, doğum öncesi anne tarafından kullanımı sonrası geçici kesilme semptomları (örn. geçici heyecanlılık, beslenmede zorluk, hızlı solunum ve iritabilite) yeni doğanda nadiren bildirildiğinden ilaç dikkatle kullanılmalıdır.
Fluoksetin ve metaboliti olan norfluoksetin anne sütüne geçer. Tedavi sırasında emzirilen bebeklerde yan etki bildirilmiştir. Eğer fluoksetin tedavisi gerekli görülüyorsa, emzirmenin kesilmesi düşünülmelidir, ancak emzirmeye devam edilecekse fluoksetinin en düşük etkili dozu kullanılmalıdır.
Üreme yeteneği üzerine herhangi bir etkisi bulunmamaktadır.
Sağlıklı gönüllülerde fluoksetinin psikomotor performansı etkilemediği gösterilmiş olsa da, her türlü psikoaktif ilacın karar verme kabiliyetini ya da el becerilerini etkileyebileceği unutulmamalıdır. Hastalar performanslarının etkilenmediğinden emin olana kadar araç ya da tehlikeli makine kullanımından kaçınmalıdır.
Fluoksetinle tedavi edilen hastalarda en sık rapor edilen advers reaksiyonlar baş ağrısı, bulantı, insomnia, yorgunluk ve diyaredir. İstenmeyen etkilerin yoğunluğu ve sıklığı tedavi sürdürüldüğünde azalabilir ve genellikle tedavinin kesilmesine yol açmaz.
Aşağıda, klinik araştırmalarda gözlenen (n=) spontan advers reaksiyonlar verilmektedir. Advers reaksiyonlar diğer SSRI grubu ilaçlarla görülenlerle aynıdır.
İstenmeyen etkiler, aşağıda MedDRA sistem-organ sınıfına göre ve mutlak sıklık olarak verilmiştir. Çok yaygın (> 1/10); yaygın (> 1/ ila <1/10); yaygın olmayan (> 1/1, ila <1/); seyrek (> 1/10, ila <1/1,); çok seyrek (< 1/10,), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
Seyrek: Anafilaktoid reaksiyon, serum hastalığı
Bilinmiyor. Uygun olmayan antidiüretik hormon salgılanması
Yaygın. İştah azalması1
Seyrek. Hiponatremi
Çok yaygın. İnsomnia2
Yaygın. Anksiyete, sinirlilik, rahatsızlık, gerginlik, anormal rüyalar3, libido azalması4,
uyku bozuklukları
Yaygın olmayan. Depersonalizasyon, keyifli hal, öforik hal, anormal düşünceler, anormal
orgazm5, bruksizm
Seyrek. Hipomani, mani, halusinasyonlar, ajitasyon, panik ataklar
Bilinmiyor. İntihar düşünce ve davranışları14, konfüzyon
Çok yaygın. Baş ağrısı
Yaygın. Dikkat bozukluğu, sersemlik, tat almada bozukluk, yorgunluk, uyku hali,
tremor
Yaygın olmayan. Diskinezi, ataksi, denge bozukluğu, miyoklonus, psikomotor hiperaktivite Seyrek. Konvülziyon, akatizi, bukkoglossal sendrom
Bilinmiyor. Serotonin sendromu
Yaygın. Bulanık görme
Yaygın olmayan. Midriyazis
Yaygın. Palpitasyonlar
Yaygın. Yüzde kızarma
Yaygın olmayan. Hipotansiyon Seyrek. Vaskülit, vazodilatasyon
Yaygın. Esneme
Yaygın olmayan Dispne Seyrek. Farenjit
Bilinmiyor. Pulmoner olaylar (çeşitli histopatoloji ve/veya fibrozisin enflamatuvar
prosesleri)
Çok yaygın. Diyare, bulantı
Yaygın. Kusma, dispepsi, ağız kuruluğu
Yaygın olmayan. Disfaji Seyrek. Ösofagus ağrısı
Bilinmiyor. Çok seyrek idiosenkratik hepatit
Yaygın. Döküntü8, ürtiker, pruritis, hiperhidroz
Yaygın olmayan. Alopesi, berelenme eğiliminde artış, soğuk terleme Seyrek. Anjiyoödem, ekimoz, ışığa duyarlılık reaksiyonu
Bilinmiyor. Eritema multiforme13, toksik epidermal nekroliz
Yaygın. Artralji
Yaygın olmayan. Kas seğirmesi Bilinmiyor. Miyalji
Yaygın. Sık idrara çıkmak9
Yaygın olmayan. Disüri Seyrek. İdrar retansiyonu
Bilinmiyor. İşeme bozukluğu
Yaygın. Jinekolojik kanamalar11, erektil disfonksiyon, ejakülasyon bozukluğu10
Yaygın olmayan. Seksüel disfonksiyon Seyrek. Galaktore
Bilinmiyor. Priapizm
Çok yaygın. Yorgunluk12
Yaygın. Çok gergin hissetme, üşüme
Yaygın olmayan. Halsizlik, anormal hissetme, soğuk hissetme, sıcak hissetme Yaygın. Kilo azalması
Bilinmiyor. Anormal karaciğer fonksiyon testleri
Yaygın olmayan. Kontüzyon
Hemorajik belirtiler (gastrointestinal kanamalar ve diğer kutanöz ya da
muköz kanamalar)
Anoreksiyi içerir
Sabah erken uyanma, başlangıç insomnia, orta insomnia'yı içerir

3


Kabus görmeyi içerir

4


Libido kaybını içerir

5


Anorgazmiyi içerir

6


Hipersomni ve sedasyonu içerir

7


Kızarmayı içerir

8


Eritem, soyulan döküntü, sıcak döküntü, döküntü, eritematoz döküntü, folliküler döküntü, jeneralize döküntü, maküler döküntü, maküler-papüler döküntü, morbilliform döküntü, papüler döküntü, pruritik döküntü, vesiküler döküntü, umblikal eritem döküntüyü içerir Pollakiüriyi içerir

9
10
11
12
13
14


Ejakülasyon başarısızlığı, ejakülasyon disfonksiyonu, prematür ejakülasyon, gecikmiş ejakülasyon, retrograd ejakülasyonu içerir
Serviks hemoraji, uterin disfonksiyonu, uterin kanaması, genital hemoraji, menometreroraji, menoraji, metroraji, polimenoraji, postmenopozal hemoraji, uterin hemoraji, vajinal hemorajiyi içerir.
Asteniyi içerir
Stevens-Johnson sendromu veya Toksik Epidermal Nekrolizi (Lyell Sendromu) kötüleştirebilir
Bu semptomlar altta yatan hastalıkla ilgili olabilir.
İntihar düşüncesi ve intihar davranışı vakaları fluoksetinle tedavi sırasında veya tedavinin kesilmesinden hemen sonra rapor edilmiştir (bkz. bölüm )

Fluoksetin tedavisi kesildiğinde görülen yoksunluk semptomları:

Fluoksetinin kesilmesi genellikle yoksunluk semptomlarına neden olur. Sersemlik hali, duyusal rahatsızlıklar (parestezi dahil), uyku bozuklukları (insomnia ve yoğun rüyalar dahil), asteni, ajitasyon ya da anksiyete, bulantı ve/veya kusma, titreme ve baş ağrısı en yaygın bildirilen olaylardır. Bu semptomlar genellikle hafif ila orta şiddettedir ve kendiliğinden iyileşir, ancak bazı hastalarda şiddetli ve/veya uzun süreli olabilir (bkz. bölüm ). Bunun için PROZAC tedavisinin sürdürülmesinin gerekmediği durumlarda doz kademeli olarak azaltılarak tedavi kesilmelidir (bkz. bölüm ve ).

Çocuklar ve ergenler (bkz. bölüm ):

Özellikle bu popülasyonda ilave advers reaksiyonlar gözlenmekte olup bunların ayrıntıları aşağıda verilmiştir.
Plaseboyla karşılaştırmalı olarak antidepresanlarla tedavi olan çocuklar ve ergenlerde yapılan pediyatrik klinik çalışmalarda en yaygın olarak intiharla ilişkili davranışlar (intihara teşebbüs ve intihar düşüncesi) ve saldırgan tutum ve davranışlar gözlenmiştir. Mani ve hipomaniyi içeren rapor edilen manik reaksiyonlar (fluoksetinle tedavi edilen hastaların %'sına karşılık plasebo kontrollerde %0) vakaların çoğunluğunda tedavinin kesilmesine yol açmaktadır. Bu hastaların daha önce hipomani/mani vakaları bulunmamaktaydı.
19 haftalık tedaviden sonra klinik çalışmada fluoksetinle tedavi olan pediyatrik hastaların boyunda plasebo ile tedavi olan hastalara oranla ortalama cm kısalma (p=) ve vücut ağırlığında kg azalma meydana gelmiştir. Klinik kullanım sonucu izole vakalarda büyüme geriliği de rapor edilmiştir.
Pediyatrik klinik çalışmalarda burun kanaması yaygın olarak rapor edilmiş ve fluoksetin tedavisi de alkalen fosfataz düzeylerindeki azalma ile ilişkili bulunmuştur.
Pediyatrik klinik kullanım sonucu rapor edilen izole advers olaylar potansiyel olarak cinsel olgunlaşmada gecikme ya da cinsel işlev bozukluğunu işaret etmektedir (bkz. bölüm ).
Bu popülasyonda 19 haftadan daha uzun süren kronik tedavide fluoksetinin güvenliliği sistemik olarak değerlendirilmemiştir.
Fluoksetin tek başına aşırı dozda kullanıldığında genellikle hafif yan etkiler gözlenir. Doz aşımı semptomları arasında bulantı, kusma, nöbetler, asemptomatik aritmilerden kardiyak areste kadar olan kardiyovasküler fonksiyon bozuklukları, pulmoner bozukluklar ve eksitasyondan komaya kadar MSS durum değişiklikleri bulunmaktadır. Tek başına fluoksetin doz aşımından kaynaklandığı bildirilen ölümlerin sayısı son derece düşüktür. Genel semptomatik ve destekleyici tedavi ile birlikte kardiyak ve vital bulguların izlenmesi önerilir. Bilinen spesifik bir antidot bulunmamaktadır.
Zorlu diürez, diyaliz, hemoperfüzyon ve değişim transfüzyonun yararlı olma olasılıkları düşüktür. Aktif kömür, sorbitol ile birlikte kullanılabilir ve kusturma ya da lavaj kadar ya da onlardan daha etkili olabilir. Doz aşımının tedavisinde, hastanın birden fazla ilaç almış olma olasılığı unutulmamalıdır. Aşırı miktarda trisiklik antidepresan almış olan ve aynı zamanda fluoksetin kullanan ya da kısa süre önce fluoksetin kullanmış olan hastaların uzun süre yakından tıbbi gözetim altında bulundurulması gerekebilir.
Farmakoterapötik grup: Selektif serotonin geri alım inhibitörleri ATC kodu: N06AB03
Fluoksetin bir selektif serotonin geri alım inhibitörüdür ve etki mekanizması muhtemelen bu özelliğinden kaynaklanmaktadır. Fluoksetin a1-, a2- ve B- adrenerjik, serotonerjik, dopaminerjik, histaminerjik1, muskarinik ve GABA reseptörlerine karşı neredeyse hiç afinite göstermez.

Majör depresyon:

Depresyonlu hastalarda plasebo ve aktif kontrollü çalışmalar yürütülmüştür. Hamilton Depresyon Oranı Skalası (HAM-D) ile ölçüldüğünde PROZAC'ın plasebodan belirgin ölçüde daha etkili olduğu görülmüştür. Bu çalışmalarda PROZAC plaseboyla karşılaştırıldığında belirgin olarak daha yüksek oranda yanıt (HAM-D değerinde %50 azalma ile tanımlanan) ve remisyon alınmıştır.

Doz-cevap:

Majör depresyon hastalarında sabit doz uygulanarak yapılan çalışmalarda etki bakımından avantaj sağlamaksızın önerilen dozdan fazla doz kullanıldığında düz bir doz-cevap eğrisi elde edilmiştir, ancak dozu artırmak bazı hastalara faydalı olabilir.

Obsesif-kompulsif bozukluk:

Kısa dönem çalışmalarda (24 haf^nın altında) fluoksetin plasebodan anlamlı ölçüde daha fazla etkililik göstermiştir. Terapötik etkili doz günde 20 mg'dır fakat yüksek dozlarda (günde mg) yüksek oranda yanıt alınmıştır. Uzun dönem çalışmalarda (üç kısa dönem uzun faz çalışması ve relaps önlem çalışmasında) etkililik görülmemiştir.

Bulimia nervoza:

Kısa dönem çalışmalarda (16 haf^nın altında) bulimia nervoza için DSM-IV (Mental Bozuklukların Diyagnostik ve İstatistiksel Kılavuzu) kriterine uygun ayaktan tedavi gören hastalarda günde 60 mg uygulanan fluoksetin aşırı yeme ve kusma aktivitelerini azaltmada plasebodan anlamlı derecede etkili bulunmuştur. Ancak uzun dönem çalışmalarında sonuç alınamamıştır.

Pre-menstrüel disforik bozukluk (PMDB):

Pre-Menstrüel Disforik Bozukluk (PMDB) diyagnostik kriteri DMS-IV'e uygun hastalarda iki plasebo kontrollü karşılaştırma çalışması düzenlenmiştir. Çalışmaya başkalarıyla iletişim kurma yetersizliği olan ve sosyal veya çalışma hayatında sorun yaşatan ciddiyet semptomları olan hastalar dahil edilmiştir. Oral kontraseptif kullanan hastalar çalışmaya dahil edilmemiştir. 6 siklus süren günde 20 mg doz uygulanan ilk çalışmada birincil etkinlik parametrelerinde (iritabilite, anksiyete ve disfori) düzelme sağlanmıştır. İkinci çalışmada periyodik 3 siklus için luteal dozda (14 gün boyunca günde 20 mg) birincil etkinlik parametrelerinde düzelme görülmüştür (Ciddi Problemler Günlük Kaydı sonucu). Ancak bu çalışmalardan tedavinin etkililik ve süresi üzerine bir sonuca varılamayabilir.

Majör depresyon vakaları (çocuklar ve ergenler):

Çocuklar ve ergenlerde (8 yaş ve üzeri) yapılan klinik çalışmalar plaseboya karşı gerçekleştirilmiştir. PROZAC, 20 mg dozda, 2 kısa süreli pivotal çalışmada plasebodan anlamlı olarak daha etkili olduğu Revize Edilmiş Çocukluk Depresyon Değerlendirme Ölçeği (Childhood Depression Rating Scale - Revised /CDRS-R)) toplam skoru ve Klinik Global Gelişmenin İzlenimi (Clinical Global Impression of Improvement (CGI-I) skorlarındaki azalma ile ölçülerek gösterilmiştir. Her iki çalışmada çocuk psikiyatristlerinin üç değişik değerlendirmesiyle orta ile ağır depresif bozukluğu (DSM-III veya DSM-IV) olan hastalar kriterleri karşılamaktadır. Fluoksetin çalışmalarında etkililik seçici hasta popülasyonunun ( haftalık süre içinde spontan olarak iyileşen ve depresyonu önemli ölçüde ilgilenilmesine karşın devam ederse) ilavesine bağlı olabilir. 9 haftadan sonraki güvenlilik ve etkililiğe ait sınırlı veri bulunmaktadır. Genelde, fluoksetinin etkililiği azdır. Cevap oranları (primer sonlanım noktası, CDRS-R skorlarında %30 azalma olara tanımlanır) 2 pivotal çalışmanın (%58 fluoksetine karşı %32 plasebo, p= ve %65 fluoksetine karşı %54 plasebo, p=) birisinde istatistiksel olarak farklılık göstermiştir. Bu iki çalışmada, başlangıçtan sonlanım noktasına kadar olan CDRS-R'deki ortalama mutlak değişiklikler fluoksetin için 20 iken plasebo için 11 (p=) ve fluoksetin için 22 iken plasebo için 15 (p<) olmuştur.

Emilim:

Fluoksetin oral uygulamadan sonra gastrointestinal sistemden yüksek oranda emilir. Biyoyararlanımı gıdalardan etkilenmez.

Dağılım:

Fluoksetin plazma proteinlerine yüksek oranda bağlanır (yaklaşık %95) ve yaygın dağılım gösterir (Dağılım Hacmi: L/kg). Birkaç haftalık tedaviden sonra kararlı durum plazma konsantrasyonlarına ulaşılır. Uzun süreli tedavideki kararlı durum konsantrasyonları haftalık tedavideki konsantrasyonlara yakındır.

Biyotransformasyon:

Fluoksetin karaciğerde ilk geçiş etkisi dolayısıyla doğrusal olmayan bir farmakokinetik profile sahiptir. Doruk plazma konsantrasyonlarına genellikle saat içerisinde ulaşılır. Fluoksetin polimorfik CYP2D6 enzimleri tarafından yüksek oranda metabolize olur. Fluoksetin başlıca karaciğerde metabolize olarak demetilasyonla aktif metaboliti olan norfluoksetine (desmetilfluoksetine) dönüşür.

Eliminasyon

: Fluoksetinin eliminasyon yarılanma ömrü gün ve norfluoksetinin eliminasyon yarılanma ömrü gündür. Bu uzun yarılanma ömrü tedavi kesildikten sonra da hafta etkinin devam etmesini sağlar. Başlıca (yaklaşık %60) böbreklerle atılır. Fluoksetin anne sütüne geçer.

Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum

Veri bulunmamaktadır.

Böbrek yetersizliği

: Hafif, orta ve ağır (anüri) böbrek yetmezliği olan hastalarda tek doz fluoksetin uygulandığında, kinetik parametreler sağlıklı gönüllülerle karşılaştırıldığında değişmemiştir. Ancak tekrarlanan uygulamalarda, kararlı durum plazma konsantrasyonlarında artış görülebilir.

Karaciğer yetersizliği

: Karaciğer yetmezliği durumlarında (alkolik siroz), fluoksetin ve norfluoksetin yarılanma ömürleri sırasıyla 7 ve 12 güne uzamıştır. Dozun ya da doz sıklığının azaltılması düşünülmelidir.

Pediyatrik popülasyon

: Çocuklardaki ortalama fluoksetin konsantrasyonu ergenlerde görülenlere göre yaklaşık iki katı, ortalama norfluoksetin konsantrasyonu ise katı yüksektir.

Geriyatrik popülasyon

: Kinetik parametreler gençlerle karşılaştırıldığında sağlıklı yaşlılarda değişmemiştir.
Veri bulunmamaktadır.

İn vitro

ya da hayvan çalışmalarında karsinojenite ya da mutajenite bozukluğuna neden olduğuna dair bir kanıt bulunamamıştır.
CD sıçanlarda yapılan bir juvenil toksikoloji çalışmasında postnatal 21 ila günlerde uygulanan 30 mg/kg/gün fluoksetin hidroklorür geri dönüşsüz testiküler dejenerasyon ve nekroz, epididimal epitelyal vakuolasyon, dişi üreme sisteminde immatürite ve inaktivite ve doğurganlıkta azalmayla sonuçlanmıştır. Erkeklerde (10 ve 30 mg/kg/gün) ve dişilerde (30 mg/kg/gün) cinsel olgunlaşmada gecikmeler ortaya çıkmıştır. Bu bulguların insanlardaki anlamı bilinmemektedir. 30 mg/kg uygulanan sıçanlarda kontrollerle karşılaştırıldığında femur boyunun azaldığı görülmüş, iskelet kası dejenerasyonu, nekrozu ve rejenerasyonu saptanmıştır. 10 mg/kg/gün ile hayvanlarda ulaşılan plazma düzeyleri, pediyatrik hastalarda genellikle gözlemlenen düzeylerin yaklaşık olarak ila katı (fluoksetin) ve ila katı (norfluoksetin) olmuştur. 3 mg/kg/gün ile hayvanlarda ulaşılan plazma düzeyleri, pediyatrik hastalarda genellikle ulaşılan düzeylerin yaklaşık olarak ila katı (fluoksetin) ve ila katı (norfluoksetin) olmuştur.
Juvenil farelerde yapılan bir çalışma serotonin taşıyıcısı inhibisyonunun kemik oluşumundaki ilerlemeyi önlediğini ortaya koymuştur. Bu bulgu klinik bulgularla destekleniyor gibi görünmektedir. Bu etkinin geri, dönüşlü olduğu belirlenmemiştir.
Juvenil farelerle yapılan başka bir çalışma (postnatal 4 ila günlerde tedavi edilmiştir), serotonin taşıyıcısı inhibisyonunun faredeki davranış üzerinde uzun süreli etkisinin olduğunu ortaya koymuştur. Bu bulgunun klinik anlamı belirlenmemiştir.
Benzoik asit
Sukroz
Gliserin
N&A Mint /SE Saf su
Geçerli değildir.
24 ay.
°C arasındaki oda sıcaklığında saklayınız. Işıktan koruyunuz.
Çocuk emniyet kapaklı 70 ml kahverengi şişe ve 5 ml ölçek içeren ambalaj
Tüm paket büyüklükleri satılmayabilir.
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller, “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilmelidir.
Lilly İlaç Ticaret Limited Şirketi Kuşbakışı Cad. Rainbow Plaza No:4 Kat:3 Altunizade - İstanbul
Tel: 0 00 00 Faks: 0 71 99
/53
İlk ruhsat tarihi: Ruhsat yenileme tarihi:

İlaç ve Psikoterapi İle OKB Tedavisi

Günde 1 saatten daha uzun zaman alan, belirgin sıkıntıya ya da işlevsellikte önemli ölçüde bozulmaya neden olan takıntı ve zorlantılar (obsesyon ve kompulsiyonlar) tedavi edilmelidir. Bu özellikler ortaya çıktığında artık basit takıntılar söz konusu olmayıp, OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk) ortaya çıkmıştır.

Obsesyonlar ego-distoniktir. Yani kişiye yabancı gelip, istenen ve denetimde olan bir şey değildir. Şizofreninin tersine kişi obsesyonların kendi zihninin ürünü olduğunu, dışarıdan yüklenmediğini bilir.

Kompulsiyonlarda ise amaç haz almak ya da doyum sağlamak değildir. Kişi obsesyona eşlik eden sıkıntıyı azaltmak veya korktuğu olay ya da durumdan korunmak istemektedir.

Yaşam boyu görülme sıklığı % olan OKB, kadınlarda biraz daha fazla ortaya çıkar. Çoğu kez bir psikiyatriste gelip, tedavi olana kadar yıl geçer. %80 vaka 25 yaşın altında başlamakta, kronik seyirli bir hastalık olmasına karşın, OKB belirtileri zaman zaman 6 aydan uzun süreler kaybolabilmektedir. Bundan dolayı OKB tedavisi için erken başvuru nadirdir.

Kirlenme, zarar verme korkusu ve simetri gereksinimi en sık görülen ilk üç obsesyon çeşidi iken, kontrol etme, yıkama-temizleme ve tekrarlama-sıralama kompülsiyonları ise en sık rastlanan kompülsiyonlardır.

OKB de İlaç Tedavisi:

Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) tedavisinde serotonin geri alımını durduran ilaçlar kullanılır. Klomipramin, fluoksetin, fluvoksamin, paroksetin, citalopram, essitalopram ve sertralin bu grup ilaçlardır.

Tedaviye başlanan hastalarda çoğu kez gün içinde olumlu etkiler başlasa da anlamlı klinik yanıtın haftaya uzadığı da olabilir.

En az 3 serotonin geri alım inhibitörü (klomipramin mutlaka denenmiş olacak) ve bilişsel davranışçı terapi uygulandığında hastaların çok büyük kısmı düzelir. Bu birinci basamak tedavidir. Tedaviye cevap vermeyen OKB vakalarında güçlendirme tedavisi uygulanır. Klonazepam, buspiron, lityum ve antipsikotikler güçlendirme tedavisinde tercih edilen farklı ilaçlardır. Bunlara yanıt alınamadığında klonazepam, MAO inhibitörü ve buspiron ile alternatif monoterapi kullanılır. Damar yolu ile klomipramin ve EKT ise bir sonraki tedavi aşamalarıdır.

Serotonin geri alımını durduran ilaçlar genel anlamda antidepresan ilaçlardır. Halk arasında yanlış bilinen ‘’Antidepresan ilaçlar tedavi etmez, sadece sorunun üzerini örter’’, ‘’Antidepresan ilaçlar çözüm değildir, beyni uyuşturur’’, ‘’Antidepresan ilaçlar bağımlılık yapar’’, ‘’Antidepresan ilaçları kullanmaya başlarsan ömür boyu kullanmak gerekir’’ gibi bilimsel dayanağı olmayan hurafelere inanmamak gerekmektedir.

Düzenli psikiyatrist takibinde antidepresan ilaç tedavisinden zarar görülmez. Tedavi başlangıcında bazı yan etkiler görülse de bunlar geçici olup psikiyatristiniz tarafından size ayrıntılı olarak bahsedilecektir. Zaman zaman kan testleri ile karaciğer ve böbrek fonksiyonları da değerlendirilir.

Antidepresan ilaçlar serotonin düzeylerini etkileyerek doğrudan tedavi edici etki gösterdikleri gibi, motivasyonu arttırıcı ve psikoterapinin etkilerini kolaylaştırıcı faydaları da vardır. Ortalama yıllık ilaç kullanımı ve tedavinin bilişsel davranışçı terapi ile desteklenmesi %’e yakın başarıyı getirir.

OKB tedavisinde kullanılan seçici serotonin gerialım inhibitörü ilaçlardan kısaca bahsedersek;

Fluoksetin: Günde miligram kullanılır. OKB’ de etkinliği haftayı bulabilir. Sıkıntı, bulantı, iştah azalması, uykusuzluk ve kilo kaybı gibi geçici yan etkilere sahiptir.

Sertralin: Etkili dozu mg/gün’dür. Sıkıntı, bulantı, iştahsızlık, uykusuzluk, kilo kaybı, ishal, ellerde titreme, cinsel istekte azalma, geç boşalma gibi yan etkilere sahiptir. OKB tedavisinde ilk tercih ilaçlardandır.

Fluvoksamin: OKB tedavisinde etkin dozu günde miligramdır. Sertralin ile benzer yan etkilere sahiptir.

Paroksetin: OKB tedavisinde mg/gün dozunda kullanılır. Bu ilaçta da etkinin ortaya çıkması haftalık bir süreçte olur. Yan etkiler benzerdir.

Citalopram: Ülkemizde 20 ve 40 miligramlık tabletleri vardır. Obsesif kompulsif bozukluk tedavisindeki etkili dozu günde miligramdır. Sıkıntı, bulantı, cinsel istek azlığı gibi yan etkilere sahiptir.

Essitalopram: mg/gün dozunda kullanılır. Tedavide popüler ilaçlardandır. Benzer yan etkileri vardır. Etki başlaması biraz daha erken ve hızlıdır.

Obsesif kompülsif bozukluk tedavisinde kullanılan diğer ilaçlar ise;

Klomipramin: OKB tedavisinin en temel ve klasik ilacıdır. Serotonin ve noradrenalin gerialımını durdurarak nöronal aralıkta serotonin ve noradrenalin seviyelerini attırarak etki eder. Diğer ilaçlara referans olmuş eski bir ilaçtır. Tedavideki yeri tartışmasız bir numara olmasına karşın yan etkilerinin fazlalığı nedeniyle kullanımı giderek azalmaktadır. Kilo alma, uyku artışı, ağız kuruluğu, ortostatik hipotansiyon, kabızlık, sersemlik, bulantı, kalp ritminde bozulma gibi yan etkileri vardır. OKB tedavisinde etkili dozu günde miligramdır.

Venlafaksin: Yeni nesil serotonin ve noradrenalin gerialım inhibitörüdür. OKB tedavisinde etkili dozu mg/gün’dür. Bulantı, iştahsızlık, uykusuzluk, kabızlık, kilo kaybı, tansiyonda yükselme yapabilir.

MAO İnhibitörleri: Tiraminden zengin yiyeceklerle alındığında serebrovasküler kanama yapabilecek kadar ağır hipertansiyon krizleri yapabildiğinden kullanımı kısıtlıdır. Ülkemizde moklobemid bulunmaktadır. Selektif ve reversibl etkili olup tiraminle etkileşme olasılığı zayıftır. Çok dirençli vakalar hariç, başka seçenek ilaçlar bulunduğundan MAO inhibitörlerinin kullanımı çok azalmıştır.

Benzodiazepinler: Benzodiazepinler OKB tedavisinde yardımcı ilaç olarak kullanılırlar. Bağımlılık yapma riskleri olup, kötüye kullanımı sıktır. Psikiyatristiniz alprazolam ve klonazepam gibi benzodiazepinleri kısa süreli kullanıp, doz düşürerek kesmeyi tercih edecektir.

Antipsikotik ilaçlar: Risperidon, olanzapin, ketiapin gibi yeni nesil antipsikotikler OKB tedavisinde özellikle güçlendirme amacıyla yardımcı tedavide kullanılırlar.

OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk) Tedavisinde Psikoterapi:

Bir anksiyete bozukluğu olan OKB de tüm anksiyete bozukluklarında olduğu gibi, normal bir düşünceyi tehlikeli olarak algılama şeklinde bilişsel bir çarpıtma, bunun gereği olarak da gerekenleri yapma ihtiyacı, yapmadığı taktirde aşırı sorumluluk altında kalmanın getirdiği kaygı ve sıkıntı söz konusudur.

OKB tedavisinde psikoterapi bu ilkeleri temel alır. Psikoterapideki amacımız düşünce yanlışlarının bulunması ve bunların daha işlevsel olanlarla değiştirilmesidir. Bu amaçla kullanılan psikoterapi tekniği bilişsel terapidir.

OKB hastalarında şu bilişsel çarpıtmalar bulunur.

  1. Kişi düşünce ile eylem yapmanın aynı şey olduğunu varsayar. Yani ellerinin kirli olduğunu düşünen hasta gerçekten elleri kirliymiş gibi hisseder ve doğal olarak temizleme ihtiyacı duyar. Ya da bebeğine zarar verebileceği düşüncesi aklından geçen bir anne, bunu gerçekten yapmış gibi hissederek büyük sıkıntı ve suçluluk duyar. Bu duruma psikiyatri-psikoloji dünyasında düşünce-eylem birleşmesi denir.
  2. OKB’li hastalar düşündükleri şeylere gerçek dışı anlamlar yüklerler, düşündüklerinin o olayı ortaya çıkaracağına inanırlar. Yani kişinin aklına gelen kötü bir şey, kötülüğün gerçekleşmesini sağlayacaktır. Bu duruma büyüsel düşünme denir.
  3. OKB hastalarında ‘’ya ocağı söndürmediysem’’, ‘’ya ütüyü prizde bıraktıysam’’, ‘’ya bebeğime zarar verirsem’’, ‘’ya kapıyı kilitlemediysem’’, ‘’ya gerçekten çıldırırsam’’ şeklinde ‘’YA OLURSA, YA GERÇEKTEN YAPARSAM’’ düşünceleri bulunur.
  4. OKB’li hastalar düşüncelerine aşırı değer verir, aşırı önemserler. Örneğin, OKB’li bir hasta kötü bir olay düşündüğünde, bunun olma olasılığının yükseldiğini varsayar.
  5. Felaketleştirme olarak adlandırılan tehlikeyi aşırı büyütme durumu OKB’de sık görülür. Kişi, sıradan bir baş ağrısını beyin tümörüne bağlayabilir.
  6. OKB’de belirsizliğe katlanılamaz. Birey her şeyi tam olarak kontrol edemediğinde huzursuz olur.
  7. Mükemmeliyetçilik Obsesif Kompülsif Bozuklukta önemli bir özelliktir. Her şeyi dört dörtlük yapma ihtiyacı, her olasılığı değerlendirip, aşırı kontrol etme ihtiyacı sıklıkla görülür. Her şey yerinde ve zamanında olacak, hataya müsamaha gösterilmeyecektir.
  8. OKB’de ya hep ya hiç tarzı düşünme vardır. Bir şey ya doğrudur, ya da yanlış. Orta yol hiç bulunamaz. Örneğin, kişi tam güvende değilsem, büyük tehlike altındayım diyebilir. Yarışmada birinci gelemediyse, o en yeteneksiz sporcudur.
  9. Aşırı sorumluluk düşünceleri OKB’nin tipik özelliklerindendir. Kişi başkalarına hastalık bulaştırmamak, masum insanlara bilmeden bile olsa herhangi bir zarar vermemek için kendinde aşırı sorumluluk hisseder, bu sorumluluk altıda giderek ezilir.
  10. Aşırı ahlakçılık olarak tanımlanan, kişinin en küçük bir yanılgısında dahi cezalandırılması gerektiğine ait inancı bir OKB özelliğidir.
  11. OKB’li hastalar takıntılı davranışlarını yerine getirirken, sevdiklerini koruduğu gibi soylu bir görevi yaptığı inancındadır.
  12. OKB’de hiçbir zaman bardağın dolu tarafı görülmez, her zaman kötümser bir bakış açısı vardır.

Yukarıdaki düşünce çarpıtmaları ve genellemeler bilişsel terapi ile daha akılcı ve işlevsel düşüncelere çevrildiğinde OKB tedavisi sağlanmış olacaktır. OKB tedavisinde bilişsel terapiyi bu amaçla kullanırız.

Davranışçı terapi ile OKB tedavisinde ise sıkıntı ortaya çıkaran uyaranlarla alıştırma yapılır ve korkunun üstüne giderek söndürülmeye çalışılır. Sık aralıklarla yapılan alıştırmalardan büyük yarar görülür.

Bilişsel ve davranışçı terapilerin kombinasyonunun en iyi neticeyi verdiği tüm psikiyatri kılavuzlarında belirtilmektedir. Antalya psikiyatri ve psikoterapi merkezi olarak biz de OKB tedavisinde bilişsel-davranışçı terapiyi kullanmakta ve önermekteyiz.

Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi, Psikiyatrist ve Psikoterapist Emine Filiz Uluhan.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir