diş eti zayıflığı tedavisi / Diş Eti Çekilmesi Tedavisi, Diş Eti Zayıflığı Nedenleri Nelerdir

Diş Eti Zayıflığı Tedavisi

diş eti zayıflığı tedavisi

Diş Eti Çekilmesine Evde Doğal Çözümler

Diş eti çekilmesine çözüm mü arıyorsunuz? Diş eti çekilmesi yaşanmaması için alınması gereken tedbirler ve diş eti çekilmesinin tedavisi için bitkisel reçeteler bu yazıda.

Ağız hijyenine dikkat edilmemesi, çeşitli hastalıklar diş ve diş eti hastalıklarına neden olur. Bu hastalıkların en başında ise diş eti çekilmesi gelir. Ağız içindeki bakterilerin zamanla çoğalması diş etinde erimelere ve çekilmelere neden olur. Diş atrofisi de denilen diş eti çekilmesi genellikle ihmal edilen ağız bakımı nedeniyle oluşur. Önlem alındığında kolayca çözülen bir durum olan diş eti çekilmesi tedavi geciktirildikçe uzun ve zorlu bir tedavi sürecine ihtiyaç duyar.

Diş Eti Çekilmesine İyi Gelen Bitkiler

  • Papatya
  • Kekik
  • Meyan kökü
  • Ekinezya
  • Yeşil çay
  • Isırgan otu
  • Nane
  • Adaçayı
  • Susam yağı
  • Misvak
  • Karanfil
  • Zerdeçal
  • Limon

Maalesef ki diş eti çekilmesi birçok insanın maruz kaldığı bir sorundur. Fakat diş iltihapları ya da diş eti kanamaları gibi diş eti sorunları bitkisel tedaviler ile desteklenerek giderilebilir. Diş eti çekilmesi git gide daha çok yaygınlaşan bir sorundur. Diş eti çekilmesi erken teşhis edildiğinde önleyici tedbirler ile diş eti sağlığı iyileştirilebilir. Eğer diş eti çekilmesi rahatsızlığınız varsa bu tedavileri uygulayabilirsiniz.

diş eti çekilmesine ne iyi gelir

Diş Eti Çekilmesi Nedir?

  • Diş eti diş köklerini saran pembemsi renkteki yapılardır. Bu yapıların geriye doğru çekilmesi diş eti çekilmesi olarak adlandırılır.
  • Diş eti çekilmesinin tıptaki adı gingival resesyondur.
  • Diş eti çekilmesi hem estetik olarak kötü bir görüntü yaratır hem de dişlerin enfeksiyon kaparak çürümesine neden olur.
  • Diş eti çekilmesi önlemezse bu durum kalıcı hasarlar meydana getirebilir.
  • Enfeksiyon oluşan dişlerin minesi zayıflar ve diş iltihaplanır.
  • Diş kökleri çürür ve bu da diş kaybına neden olabilir. Diş eti çekilmesi önlenmediği durumlarda ağız kanserine bile neden olabilir.
  • Diş eti çekilmesinin farklı nedenleri olabilir. Bu nedenler belirlenmeden ve tedavi edilmeden diş eti çekilmesi önlenemez.
  • Diş eti çekilmesinin önlenmesi için genellikle 3 yol tercih edilir: Bunlardan ilki dişlerde meydana gelen çürümesi enfeksiyon ve diğer hastalıkların tedavi edilmesidir. İkincisi, dişlerde oluşan hassasiyetin ortadan kaldırılmasıdır. Üçüncü ve son yöntem ise diş eti çekilmesi ameliyatının yapılmasıdır.

Diş Eti Çekilmesine İyi Gelen 13 Bitkisel Tedavi

1) Papatya

  • Papatya diş eti iltihaplarının tedavi edilmesi ve bu hastalıklardan korunmak için kullanılmaktadır.
  • Papatyada yer alan antiseptik ve anti inflamatuar bileşikler diş eti sağlığını destekler.
  • Diş eti çekilmesi gargara papatya suyu ile yapıldığında oldukça etkili olmaktadır.
  • 250 ml. suyu kaynatın ve kaynar suya 2 – 3 çay kaşığı papatyayı atın.
  • Yaklaşık 10 dakika bekleyin. Ardından karışımı süzün.
  • Bu papatya karışımını yemeklerden sonra ağzınızı çalkalamak için kullanın.
  • Eğer alerji reaksiyon hissederseniz bu karışımı kullanmayı bırakın.

Papatya Çayının Faydaları Nelerdir? Neye İyi Gelir? Ne İşe Yarar?

papatya çayı

2) Kekik

Diş eti çekilmesi Saraçoğlu tarafından tavsiye edilen kür tarifi:

  • Bir bardak su ile kekiği karıştırın ve 5 dakika boyunca kaynatın.
  • Ardından karışımı soğumaya bırakın.
  • Bu suyu dişlerinizi fırçalarken kullanın.
  • Yaklaşık 2 ay günde 3 kez olmak üzere bu karışım ile dişlerinizi fırçalayın.
  • Diş eti çekilmesi kekik kürünü düzenli kullandığınızda karışımın işe yaradığını göreceksiniz.

Kekik Suyu Faydaları Nelerdir? Zayıflatır Mı? Neye İyi Gelir?

kekik

3) Meyan Kökü

  • Diş eti çekilmesi bitkisel tedavilerinden biri de meyan köküdür.
  • Meyan kökü doğal bir tatlandırıcıdır.
  • Diş eti iltihaplanmalarına ve diş çürümelerine neden olmaz
  • Genellikle Anti-gingivitis çaylara bal ya da şeker koymak yerine meyan kökü konulması önerilir.
  • Yapılan çalışmalarda meyan kökünün plak oluşumunu ve diş eti iltihaplarının kontrol edilmesine yardımcı olduğu ortaya çıkmıştır.
  • Meyan kökü günde en fazla 3 fincan tüketildiğinde bir zarar vermez.
  • Uzun süreli ve fazla tüketimi ise: vücutta sodyum ve su tutulması, baş ağrısı, yüksek tansiyon, uyuşukluk ve aşın potasyum kaybına neden olabilir.

Meyan Kökü Nedir? Faydaları Nelerdir?

meyan kökü

4) Ekinezya

  • Ekinezya bağışıklık sistemini güçlendirir ve antibakteriyel özelliklere sahiptir.
  • Ekinezya diş etinde oluşan iltihaplar ve diş eti çekilmesine iyi gelir.
  • 10 damla ekinezyayı bir bardak su ile karıştırın.
  • Bu karışım ile gargara yapın.
  • Bu yöntemin işe yaraması için karışımı düzenli olarak kullanmalısınız.

Ekinezya Çayı Faydaları Nelerdir? Ekinezyanın Az Bilinen Faydaları

ekinezya

5) Yeşil Çay

  • Yeşil çay diş eti çekilmesi için kullanılan bitkisel yöntemlerden biridir.
  • Ilık yeşil çayı gargara yaparak kullanabilirsiniz.
  • Yeşil çayı normal içerken (çok sıcak olmaması şartıyla) ağzınızın içinde dolaştırarak diş eti çekilmesini önleyebilirsiniz.

Yeşil Çayın Faydaları Nelerdir? Zayıflatır Mı? Ne Zaman İçilmeli?

yeşilçay

6) Isırgan Otu

  • Isırgan otu antibakteriyel özellikler taşır ve magnezyum açısından zengindir.
  • İçinde ısırgan otu yer alan ağız çalkalama suları ve diş macunları dişlerde iltihaplanma ve diş plağı oluşumunu büyük oranda önler.
  • Isırgan otuna ek olarak bir de ardıç katılması karışımın etkisini daha da arttırır.
  • Siz de diş eti çekilmesi yaşıyorsanız ağız hijyeni için kullandığınız ürünlerin içinde ısırgan otu ve ardıç olmasına dikkat edin.

Isırgan Otu Çayı Nasıl Yapılır? Faydaları Nelerdir? Zayıflatır Mı?

ısırgan otu

7) Nane

  • Nane diş eti iltihaplarında korunmak için kullanılır.
  • Diş eti çürümesine neden olan bakterilerle savaşmada birebirdir.
  • 250 ml. kaynar suyun içine 2 çay kaşığı kuru naneyi ekleyin.
  • Bu çayı içmek diş eti iltihabının önlenmesine yardımcı olacaktır.
  • Çayı içmek istemiyorsanız ılıdıktan sonra gargara da yapabilirsiniz.
  • Ayrıca taze nane yaprağı çiğnemek diş eti ve diş sağlığı için oldukça etkilidir.

Nane Çayının Faydaları – Baharat Olmanın Çok Ötesinde 7 Şifalı Özelliği

Nane

8) Adaçayı

  • Avrupa’da bazı kişiler diş ve diş etlerini adaçayı yaprakları ile ovarlar.
  • Adaçayında yer alan antiseptik bileşikler diş etinde oluşan kanamayı durdurmaya yardım eder.
  • Bu sayede diş eti iltihaplarına ve diş çürümelerine neden olan bakterilerin ağza yerleşmesini önler.
  • Bu çayın etkisini arttırmak için meyan köküyle de tatlandırabilirsiniz.

Adaçayının Faydaları: Hiç Duymadığınız Bilgiler, Uzman Görüşler

adaçayı

9) Susam Yağı

  • Susam yağı düzenli olarak kullanıldığında diş eti çekilmesine iyi gelir.
  • Isıtılmış susam yağını ağzınızda 1 – 2 dakika gargara yapın. Bu diş eti çekilmesini engelleyecektir.

Susam Yağı Faydaları, Ne İşe Yarar? Cilde ve Saça Nasıl Uygulanır?

susam yağı

10) Misvak

  • Misvak diş ve diş eti temizliğinde yüzyıllardır kullanılmaktadır.
  • Misvak sadece dişleri temizlemez aynı zamanda diş etlerini güçlendirir ve diş eti çekilmesini önler.
  • Siz de ağız bakımınıza misvak da ekleyerek diş etlerinizi güçlenmesini sağlayabilirsiniz.

Resimli 4 Adımda: Misvak Nasıl Kullanılır?

misvak

11) Karanfil

  • Karanfil diş ve diş eti bakımında kullanılan bitkilerden biridir.
  • Karanfilin antiseptik bir özelliği vardır.
  • Yemeklerin ardından 2 ya da 3 adet karanfil çiğnenmesi diş eti çekilmesine sebep olan bakterileri yok eder.

Karanfilin Faydaları Nelerdir? Antidiyabetik, Gaz Giderici, Ağrı Kesici

karanfil

12) Zerdeçal

  • Zerdeçal diş eti çekilmesi için oldukça etkili bir bitkidir.
  • Antioksidan ve anti inflamatuar özelliklere sahiptir.
  • Ağrıyı, iltihaplanmayı ve şişmeyi azaltmayı yardım eder.
  • Ek olarak çeşitli ağız sorununa yol açan bakterilerin yayılmasını engeller.

Zerdeçalın Faydaları: Az Bilinen 11 Özelliği

zerdeçal

13) Limon

  • Limon pek çok hastalıkta olduğu gibi diş ve diş eti sorunları için de kullanabileceğiniz doğal bir malzemeldir.
  • Enfeksiyon ve bakteri oluşumuna karşı tedavi edici olan limonu diş etlerinize doğru sürüp ovarak bu bölgede oluşan zararlıları azaltabilirsiniz.
  • Diş eti çekilmesine limon uygulaması: İnce bir limon dilimi kesip üzerine tuz dökerek diş etlerinize masaj yapabilir sonra su ile ağzınızı çalkalayabilirsiniz.

Limonun Faydaları Nelerdir? Kabuğundan Çekirdeğine Tüm Faydaları

limon

Diş Eti Çekilmesi Neden Olur?

Diş eti çekilmesinin birçok farklı nedeni olabilir. Diş eti çekilmesinin başlıca nedenleri ise:

  • Genetik
  • Ağız sağlığına dikkat etmeme
  • Düzensiz ve yanlış beslenme
  • Vitamin eksikliği
  • Bağışıklık sisteminin zayıflaması
  • Ergenlik
  • Periodontal hastalıklar
  • Kullanılan diş fırça kıllarının sert olması
  • Dişlerin çok sert fırçalanması
  • Hormonal sorunlar
  • Stres
  • Yaşlanma özellikle 60 yaş ve üstü
  • Beden yorgunluğu
  • Aşırı çay, kahve ve sigara kullanımı
  • Hamilelik
  • Diş taşları ve plaklar
  • Diş gıcırdatmak
  • Bozuk diş dizileri
  • Doğum kontrol hapları
  • Antidepresanlar
  • Kalp ilaçları
  • Şeker hastalığı
  • Menopoz
  • Diş çevresinde meydana gelen çeşitli hastalıklar.
diş eti çekilmesi nedenleri

Diş Eti Çekilmesi Nasıl Anlaşılır?

Pek çok farklı nedenden ötürü diş etleri çekilebilir. Eğer aşağıdaki belirtilerden bir ya da birkaçını yaşıyorsanız diş eti çekilmesinden şüphelenebilirsiniz. Yaygın diş eti çekilmesi belirtileri:

  • Diş çürükleri
  • Ağız kokusu
  • Dişlerin daha uzun görülmesi
  • Diş eti kanamaları
  • Dişlerde görülen sızı ve ağrılar
  • Diş etlerinde şişme
  • Diş fırçalama sırasında duyulan acı

Diş Eti Çekilmesine Engel Olmak İçin Neler Yapılabilir?

Diş eti çekilmesi önceden önlenebilir. Eğer bazı yaşam tüyolarına dikkat ederseniz; diş eti çekilmesini engelleyebilirsiniz. Böylece dişleriniz ve damak yapınız daha sağlıklı kalır. Şimdi diş eti çekilmesini engellemek için neler yapılabilir göz atalım:

  • Ağız bakımına önem vermelisiniz. Düzenli şekilde dişlerinizi fırçalayabilirsiniz. Diş fırçalama sonrasında ağız bakım suyuyla gargara yapabilirsiniz.
  • Kafein alımını azaltabilirsiniz. Yüksek kafein diş eti çekilmesine neden olduğu için kafeinli içecekleri ölçülü şekilde tüketmelisiniz.
  • Sigara alışkanlığını azaltıp bırakmalısınız. Sigaradaki maddeler diş eti çekilmesine neden olmaktadır.
  • Diş taşları varsa temizlenmelidir. Diş taşlarının diş eti çekilmesine neden olduğu ifade edilir.
  • Hamilelik döneminde yüzde oluşan ödemden ve kalsiyum eksikliğinden dolayı diş eti çekilmesi yaşanabilir.
  • Bu dönemde diş eti çekilmesini önlemek için kalsiyum ve vitamin takviyesi alınmalıdır.

Diş Eti Şişmesine İyi Gelen 11 Doğal Tedavi

Evde Diş Taşı Temizliği, 5 Doğal Kesin Çözüm

Diş Apsesine Ne İyi Gelir? Evde 7 Doğal Çözüm

Diş Eti Kanaması Nasıl Geçer? 13 Doğal Çözüm

Diş Ağrısına Zeytin İyi Gelir Mi? Nasıl Kullanılır?

Periodontoloji (Dişeti) Tedavileri

Periodontal Hastalıklar

Periodontoloji, dişeti hastalıkları ve tedavisini içeren bir diş hekimliği branşıdır. Periodontal kelimesi, dişin çevresi anlamına gelmektedir. Gingiva ise, dişeti demektir. Dişeti iltihabı için kullanılan terimler “gingivitis” ve “periodontitis”dir.

1. Gingivitis Nedir?

Gingivitis, dişeti hastalığının erken safhasıdır. Dişeti kırmızı, şiş, ödemli ve kanamalı bir hal alır. Henüz dişi destekleyen alveoler kemikte yıkım söz konusu değildir. Gingivitis sıklıkla uygun olmayan ağız bakımı nedeniyle ortaya çıkar. İyi bir ağız bakımı ve tedavi ile, dişetleri eski formuna döner.

En önemli belirtisi, kendiliğinden veya bir uyaran (diş fırçalama, ısırma vb.) sonucu oluşan kanamadır. Sigara kullanımı ağız içindeki damarsal yapıyı bozduğundan, kanama oluşmasını engelleyerek en önemli belirtinin gizlenmesine neden olabilir ve böylelikle düzenli kontrolde olmayan bir hastanın dişeti iltihabı daha ileri boyutlara ulaşabilir. Hastalığın artmasına neden olan etmenler arasında diyabet, tütün mamülleri kullanımı, genetik faktörler, sistemik hastalıklar, stres, uygun olmayan beslenme, hormonal değişimler, gebelik, HIV enfeksiyonları ve belirli ilaçların kullanımı bulunmaktadır.

2. Periodontitis Nedir?

Tedavi edilmeyen gingivitis, periodontitise ilerleyebilir. Zamanla, dişer üzerinde biriken plakta bulunan bakterilerin toksinleri, dişetini irrite eder ve bu toksinler kronik inflamatuvar cevabı başlatır. Dişin etrafındaki destekleyici kemik ve dokular yıkılmaya başlar. Dişeti dişten ayrılır, cep oluşur. Hastalık ilerledikçe cep derinleşir ve dişeti ile kemik yıkımı artar. Bu süreç tedavi edilmezse, dişlerdeki kemik yıkımı artarak, dişin çekilmesini gerektirecek bir hale gelir.

Periodontitisin pek çok formu vardır; En yaygın olanları şunlardır;

a) Agresif Periodontitis:  Hızlı kemik kaybı en yaygın görülen özelliğidir ve kalıtımsal (genetik) faktörlerle ilişkilidir.

b) Kronik Periodontitis: Yukarıda bahsedildiği gibi, dişleri destekleyen dokulardaki enflamasyonun, ilerleyerek kemik yıkımına ve dişeti çekilmesine neden olur. Klinik olarak bu durum cep oluşumu veya dişeti çekilmesi şeklinde olur. Erişkinlerde sık görülmekle birlikte herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir.

Kronik periodontitis hastalarında kemik kaybı genellikle yavaş olmakla birlikte bazen yıkımın hızlı gerçekleştiği dönemler de olabilir.

c) Sistemik bir hastalığın belirtisi olarak Periodontitis: Genellikle genç yaşlarda başlar. Bazı kalp hastalıkları, akciğer hastalıkları ve diyabet gibi hastalıklar, periodontitisin bu türüyle ilişkilidir.

d) Nekrotik Periodontal Hastalık: Dişeti ve çevre dokuların nekrozuyla karakterize olan, bulaşıcı bir hastalıktır. Bu lezyonlar, en çok HIV pozitif, aşırı beslenme bozukluğu ve bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda gözlenmektedir.

3. Dişeti Hastalıkları İçin Risk Faktörleri Nelerdir?

Periodontal hastalıkların esas nedeni plak olsa da, aşağıda bahsi geçen diğer faktörler de dişeti sağlığını etkilemektedir.

  1. Yaş: Yapılan çalışmalar sonucunda, yaşlı insanlarda periodontal hastalık görülme oranının daha yüksek olduğu saptanmıştır.
  2. Sigara/Tütün ürünleri kullanımı: Sigara kullanımı, kanser gibi akciğer hastalıkları, kalp hastalıkları gibi pek çok hastalıkla bağlantılıdır. Sigara, periodontal hastalık riskini arttırır. Yapılan çalışmalar sonucunda, sigara kullanımının periodontal hastalıkların başlaması ve ilerlemesinde en önemli risk faktörü olduğu tespit edilmiştir.
  3. Genetik: Araştırmalar sonucunda bazı insanların dişeti hastalığına genetik olarak daha yatkın oldukları gösterilmiştir. Bu yatkınlığın tespiti, genetik testlerle mümkündür. Bu gruptaki hastaların, önleyici tedavilerle hayat boyu dişlerini muhafaza etmelerine yardımcı olunur.
  4. Stres: Stres, kanser, yüksek tansiyon ve diğer sağlık problemleri gibi pek çok ciddi sorunlarla bağlantılıdır. Aynı zamanda da periodontal hastalıklar için risk faktörüdür. Araştırmalar, stresin vücudun enfeksiyonla olan savaşında savunma mekanizmasını olumsuz etkilediği ve periodontal hastalığı tetiklediği gösterilmiştir.
  5. İlaçlar: Doğum kontrol hapı, anti depresanlar ve bazı kalp hastalığı ilaçları da, ağız sağlığını etkileyebilmektedir.
  6. Diş sıkma ve gıcırdatma: Bu alışkanlıklar dişlere aşırı kuvvet gelmesine sebep olduğu için periodontal dokuların yıkılmasına ve varolan hastalığın hızlı ilerlemesine sebep olabilmektedir.
  7. Diğer sistemik hastalıklar: Vücudun bağışıklık sistemini engelleyen hastalıklar, dişeti sağlığını da olumsuz etkilemektedirler. Bu hastalıklar arasında, kalp damar hastalıkları, diyabet ve romatoid artrit bulunmaktadır.
  8. Kötü beslenme ve obezite: Beslenme bozukluğu, vücudun bağışıklık sistemini olumsuz etkileyen önemli bir etkendir. Periodontal hastalıklar, enfeksiyon olarak başladığından, bağışıklık sisteminin zayıflığı ve kötü beslenme alışkanlığı, dişeti sağlığını olumsuz etkiler. Son zamanlarda yapılan çalışmalarda, obezitenin de periodontal hastalık riskini arttırdığı belirlenmiştir.

4. Dişeti Hastalıklarının Belirtileri

Dişeti hastalıkları sıklıkla belirti vermeden seyreder ve semptomları hastalığın ileri aşamasına kadar ortaya çıkmaz. Ancak, dişeti hastalığının uyarıcı belirtileri şunlardır:

- Dişetlerinde kızarıklık, şişlik, hassasiyet ve ağrı

- Fırçalamada, diş ipi kullanımında ve sert bir şeyler yenildiğinde dişeti kanaması

- Dişeti çekilmesi, dişlerin olduğundan uzun görünmesi

- Diş kaybı veya dişlerde aralanma

- Dişetlerinden püy gelmesi

- Ağızda yaraların oluşması

- Kalıcı ağız kokusu

- Mevcut bölümlü protezlerle uyum bozukluğu

5. Dişeti hastalıkların önlenmesi

Dişeti hastalığı olarak da bilinen periodontal hastalıklar, dişte ve dişeti arasında bakteriyel plağın birikmesiyle oluşan hastalıklardır.

Dişeti hastalığı tedavi edilmediğinde, inflamasyon dişeti ile kemiğin yapısını bozar; dişeti çekilmesine ve diş kaybına neden olur. Ayrıca, araştırmaların da gösterdiği üzere diş kaybına neden olmaktadır. Bunun yanısıra, araştırmalar göstermiştir ki, dişeti hastalığının, diyabet ve kalp hastalığı gibi bir çok hastalık ile ilişkisi bulunmaktadır. Dişeti hastalığının, önlenebilen ve tedavi edilebilen bir hastalık olması, hastaların şanslı olduğu bir noktadır.

Aşağıda bahsi geçen önleyici alışkanlıklar, günlük ve düzenli olarak yapılmalıdır.

a) Diş fırçalama: Diş fırçalamak, yemeklerden sonra diş ve dişeti arasındaki yiyecek eklentilerinin ve plağın elimine edilmesini sağlar. Dilin fırçalanması da unutulmamalıdır.

b) Dişipi kullanımı: Günlük diş ipi kullanımı, dişler arasındaki yiyecek artıklarının ve plağın kaldırılmasını sağlar. Diş ve dişeti hattı arasında diş fırçası giremediği için, bu alanların temizliğinde diş ipi kullanılması gerekmektedir.

c) Gargara kullanımı:Ağız bakımında mekanik temizlik yani diş fırçası ve diş ipi esastır. Gargara plağın azaltılmasında yardımcıdır.

d) Risk faktörlerini bilmek:Sigara, diyabet ve genetik faktörler, periodontal hastalık görülme riskini arttırmaktadır. Bu faktörler göz önünde bulundurularak dişhekimine gitme sıklığı ayarlanır.

e) Dişhekimine gitmek: 6 ayda bir düzenli diş hekimi kontrolü, ağız sağlığının devamlılığı için gereklidir.

6. Dişeti Hastalıkları ve Sistemik Hastalıklar

Araştırmalar sonucunda, periodontal hastalıkların, diğer birçok hastalıkla ilişkili olduğu gösterilmiştir. Periodontal hastalık nedeniyle oluşan inflamasyon, vücutta diğer hastalıkların oluşumunu arttırır. İnflamasyonun tedavi edilmesi, hem periodontal hastalık tedavisine yardımcı olur hem de diğer kronik iltihabi durumların tedavisine yardımcı olur.

a) Diyabet ve Dişeti Hastalıkları:Diyabetli hastalarda periodontal hastalık gelişme olasılığı yüksektir, diyabetlilerde periodontal hastalık görülmesi de, bu hastalarda kan şekeri ve diyabetik komplikasyonların artışı ile izlenmektedir. Diyabet ve periodontal hastalıklar arasındaki ilişki iki yönlüdür: Şiddetli periodontal hastalık, kan şekerini arttırır; bu nedenle buna bağlı diyabetik komplikasyonlarda artış olur. Diyabetiklerde periodontal hastalık görülme olasılığı, diyabetik olmayanlara göre yüksektir.

b) Kalp Hastalıkları ve Dişeti Hastalıkları:Periodontal hastalık ve kalp hastalığı ilişkisi, birçok araştırmada gösterilmiştir. Sebep-sonuç ilişkisi tam olarak kanıtlanmamış olsa da, periodontal hastalığın neden olduğu inflamasyonun kalp hastalığı riskini arttırdığı belirlenmiştir. Periodontal hastalık, mevcut kalp hastalığını artırabilir. Yapılan çalışmalarda Akut Serebrovasküler İskemi hastalarının ağız enfeksiyonları olduğu ve periodontal hastalık ve inme arasında ilişki bulunduğu belirlenmiştir. Ancak, ek çalışmalara ihtiyaç vardır.

c) Osteoporoz: Çene kemiğinde erime ve osteoporoz arasında ilişki olduğu, birçok bilimsel araştırmada gösterilmiştir. Osteporoz, çene kemiğinde de yoğunlukta azalmaya sebep olarak, diş kaybına yol açabilmektedir.

d) Solunum yolu hastalıkları:Ağız içindeki bakterilerin, alınan nefes ile akciğer içerisine yerleşerek zatürre gibi solunum yolu hastalıklarına neden olduğu tespit edilmiştir.

e) Kanser: Dişeti hastalığı olan erkeklerde, %49 ve daha fazla oranda böbrek kanseri riski bulunduğu; pankreas kanseri gelişme riskinin %54 olduğu, kan kanseri riskinin ise %30 oranında olduğu bilimsel çalışmalarda gösterilmiştir.

7. Dişeti Hastalıklarının Tedavi Yöntemleri

Gingivitis veya periodontitisin tedavisinin 1. basamağı diş taşı temizliği ve ağız hijyeninin sağlanmasıdır. Oral hijyenin sağlanması da doğru diş fırçalama tekniği ve zamanlaması; arayüz temizliği için diş ipi veya arayüz fırçalarının kullanılmasıdır.

Hastalığın şiddeti ve diğer birçok faktöre bağlı olarak, cerrahi ve cerrahi olmayan periodontal tedavi yöntemleri vardır. Periodontal tedavide amaç, cep eliminasyonunu sağlamak ve dişeti sağlığını oluşturmaktır.

* Cerrahi Olmayan Periodontal Tedavi (Subgingival Küretaj)

Bu tedavi yönteminde kök yüzeyindeki ve cepteki plak ve diştaşı temizlenir, bakteri toksinleri uzaklaştırılır ve kök yüzeyi düzeltilir. Bu işlem lokal anestezi ile yapılır. Bazen bu işleme yardımcı olarak lokal antibiyotikler, sistemik antibiyotikler, konak modülatörleri ve dental lazer kullanılabilmektedir.

* Cerrahi Periodontal Tedaviler

Periodontal cep eliminasyonunda, cerrahi yöntemle dişeti kaldırılır, tüm iltihabi dokular temizlenir, kök yüzeyindeki cepte bulunan bakteri artıkları, diş taşları temizlenir, gerekirse düzensiz ve zarar görmüş kemik yüzeyi düzeltilir, kemik yıkımının durumuna göre rejeneratif işlemler yapılabilir.

* Rejeneratif yöntemler, cerrahi periodontal tedavi yöntemleridir. Dişeti kaldırılır, kök yüzeyi ve çevresindeki iltihabi dokular temizlenir, membran, kemik greftleri veya doku uyarıcı proteinler kullanılır.

Cerrahi ve cerrahi olmayan tedavi yöntemleri, cep derinliği azaltılması ve mevcut bakterilerin eliminasyonunda ve periodontal hastalığın ilerlemesinin durdurulmasında çok önemlidir. Sadece cebin eliminasyonu dişeti sağlığının sağlanmasında yeterli değildir. Hastalığın tekrarlanmaması için günlük doğru oral hijyenin sağlanması, hekim tarafından belirlenen periodontal kontrol randevularına ömür boyu devam edilmesi zorunludur.

8. Dişeti Çekilmeleri ve Tedavi Yöntemleri

Periodontal hastalıklara bağlı olan dişeti çekilmesi, mevcut inflamasyon nedeniyle dişetinde ataçman kaybı ve kemik yıkımı nedeniyle olmaktadır. Dişeti çekilmelerinin en yaygın nedenidir.

Bazen dişeti sağlıklıdır ancak dişeti çekilmeleri izlenir. Bu durum daha çok yanlış diş fırçalama, diş gıcırdatma gibi alışkanlıklar, hatalı protez veya dolgu kaynaklı okluzal tırnaklar veya kenar uyumsuzlukları, dişlerdeki çapraşıklık veya yanlış konumlanma, sigara ve yaş artışıdır.

Dişeti çekilmesinin nedenlerinin yanısıra, dişetinin ince veya kalın olması, çekilme şiddetini belirleyen bir faktördür.

Periodontal hastalıkların tedavi yöntemleri ayrı bir başlık altında anlatıldığı için, bu bölümde dişeti çekilmelerinin tedavi yöntemlerinden bahsedilecektir. Dişeti çekilmelerinin tedavisinde ilk aşama, sebebi tespit etmektir. Çekilmenin derecesine göre koruyucu yöntemler, nedenin elimine edilmesi ve açık kök yüzeyinin cerrahi tedavisi yapılır. Bu mukogingival cerrahi yöntemler, endikasyonuna göre ya komşu bölgeden dişetinin kaydırılması, hastanın sert dokusundan greft alınması veya yapay greft ve benzer malzemelerin kullanılmasıdır.

9. Dişeti Büyümeleri

Dişeti büyümeleri, bakterilerin oluşturduğu enflamasyona bağlı olarak gelişebileceği gibi, hormonal nedenlerle (hamilelik ve ergenlik gibi), ilaca bağlı olarak (nifedipine, siklosporin A ve fenitoin grubu ilaçlar) veya tümoral nedenler (iyi ya da kötü huylu) ile bazı sistemik rahatsızlıklar neticesinde de gelişebilir. Dişeti büyümelerinin tedavisi, büyüyen dokuların çıkartılıp dişetinin eski sağlıklı sınırlarına kavuşturulmasının yanısıra, etkenlerin de ortadan kaldırılması işlemlerini içerir.

10. Periodontal Plastik Cerrahi

Periodontal plastik cerrahi, gülüş tasarımında veya diğer protetik restorasyon tedavisinde yapılan işlemlerdir. Gülümsendiği zaman görünürlüğü aşırı olan dişetlerinin düzeltilmesi, ters gülüş hattının düzeltilmesi, dişeti çekilmelerinin tedavisi, kron boyu yükseltilmesi işlemleri, uzun kas ataçmanlarının uzaklaştırılması, dişler arasındaki üçgen dişetinin yeniden oluşturulması ve dişsiz alanın yükseltilmesi işlemleri, bu gruba giren tedavi yöntemleridir.

Periodontal plastik cerrahi yöntemlerinden olan dişeti gülüşünün (gummy smile) düzeltilmesi ve kron yükseltilmesi işlemleri, sadece dişetlerinin seviyelendirilmesiyle olabileceği gibi, dişeti ile birlikte kemik cerrahisiyle beraber yapılabilir.

11. Peri-implant Hastalıkları

Peri-implant hastalıkları, implant etrafındaki sert ve yumuşak dokuları etkileyen iltihabi durumlardır. Doğal dişlerde olduğu gibi, bakteriler dişetinin altında implanta yerleşir; zamanla dişeti dokusunu irrite eder ve inflamasyona neden olur; dokuya zarar verir. Eğer erken tespit edilmezse kemik yıkımı gerçekleşir ve implant zarar görür hatta kaybedilebilir.

Peri-implant hastalıkları 2 kategoride sınıflandırılmaktadır:

a) Peri-implant Mukositis:Hastalık implant çevresindeki yumuşak dokuyla sınırlıdır. Henüz kemikte bir yıkım yoktur. Genellikle peri-implant mukositis perio-implantitisin öncüsüdür. Bu erken aşama, başarılı bir şekilde tedavi edilirse, geri dönüş olur ve implant çevresindeki sağlıklı dokular yeniden oluşur.

b) Peri-implantitis: Yumuşak doku etrafındaki inflamasyon implantı destekleyen kemiğe zarar verdiğinden, bu tablo ortaya çıkar. Peri-implantitis genellikle cerrahi tedavi gerektirir.

Peri-implant hastalıklarının belirtileri, dişeti hastalığı belirtilerine benzer. Bunlar:

- Dişetinde kızarıklık

- Fırçalama kanama gibi belirtileri mevcuttur.

Doğal dişlerde olduğu gibi, implantlarda fırçalama dişipi kullanımı, dişhekimi trafından yapılan düzenli kontrol esastır.

İnflamasyonun yanında peri-implant hastalıklar gelişmesindeki diğer risk faktörleri; geçmişte periodontal hastalığın varlığı; kötü ağız bakımı, sigara ve kontrol altında olmayan diyabettir.

12. Diş Hekimliğindeki Lazer Uygulamaları

1960 senesinde ABD’de Theodore H. Maiman tarafından keşfedilen Lazer teknolojisi, “Light Amplification by Stimulated Emission of Radiation” kelimelerinin baş harflerinden ismini almış ancak Türkçe’ye “lazer” olarak giriş yapmıştır.

Lazer keşfinden yaklaşık 20 sene sonra tıp dünyasına giriş yapmış, daha sonraları diş hekimliğinde kullanılmaya başlanmıştır. Diş hekimliğinde ilk olarak yumuşak dokuları içeren tedavi seçeneklerinde uygulama alanı bulmuştur. Lazerin diş hekimliğinde kullanılmaya başlanmasıyla cerrahi işlemler basitleşmiştir. Dokuya verdiği zararın az olması nedeniyle cerrahi işlemlerin çeşitli aşamalarında lazer kullanımı yaygınlaşmaktadır. Yumuşak dokudaki operasyonların kanamasız olması, hızlı bir iyileşme gözlenmesi, ayrıca çalışılan bölgede lazerin etkisiyle sterilizasyon sağlanması en büyük avantajıdır. Sert dokuda ise titreşim yapmaması, küçük müdahalelerde anesteziye gerek duyulmaması sebebiyle diş hekimi korkusu olan her yaş grubu hasta için alternatif olmuştur.

Yumuşak ve sert dokuda lazerlerle, işlemler farklı güçlerde ve farklı frekanslarda uygulanır. Her yapılacak işlemin farklı çalışma koşulları vardır. Yapılacak işlem seçildikten sonra elde edilen dalga boyu işleme özel olarak sadece uygulama yapılacak dokuya etki eder. Lazerlerin günümüzde Nd YAG lazer, Diode lazer, Erbium lazer, CO2 lazer ve KTP lazer gibi farklı dalga boylarına sahip çeşitleri bulunmaktadır. Her bir lazerin etki edebildiği dokular farklılık gösterir.

Lazer cihazları kullanılırken mutlaka koruyucu önlemler alınmalıdır. Özellikle uygulama esnasında hekim, asistan ve hasta mutlaka koruyucu gözlük kullanılmalıdır.

Lazerin Yumuşak Dokuda Kullanımı

Özel dalga boyuna sahip yumuşak doku lazerleri biyostimülasyon, bölgesel enfeksiyon kontrolü, ağız için yumuşak dokularda kesi yapılması gibi üç temel alanda kullanılırlar. Ağız içindeki cerrahi işlemler sonrasında dişetlerinde meydana gelen rahatsızlıklarda ve dişetlerinde iltihaplanmaya neden olan mikroorganizmaların sayılarının azaltılmasında lazerden faydalanılmaktadır. Gingivektomi, gingivoplasti, frenektomi işlemlerinin lazer ile kanamasız, dikişsiz ve daha az anestezi ile uygulanması mümkündür. Kanama olmadığı için diğer işlemlere beklemeden devam edebilme imkanı da sağlamaktadır. Periodontal ceplerin kürete edildiği vakalarda, küretaj sonrası periodontal cebin mikrobiyal içerğiini değiştirebilmek için lazerin sterilizasyon etkisinden faydalanmak da mümküdür. Ağız içerisinde meydana gelen tümoral oluşumların kansız bir şekilde uzaklaştırılması, dikiş kullanılmaması ve daha hızlı bir şekilde iyileşmesi, lazer kullanımı ile sağlanabilmektedir. Ağız içinde meydana gelen aftların erken dönemlerinde lazerin uygulanması, hastanın ağrısını ortadan kaldırır ve yaranın açılmasını engeller. Böylelikle hastanın beslenme ve konuşma potansiyelini azalttığı da bildirilmiştir. Çok düşük dozlarda yapılan lazer uygulamaları ile, iyileşmekte olan dokular uyarılarak (biostimülasyon) iyileşmenin hızlandırıldığı ve kontrol altına alınabildiği rapor edilmiştir.

Lazerin Sert Dokuda Kullanımı

Lazer sert dokularda, özellikle dişlerdeki yüzeysel çürüklerin temizlenmesinde anesteziye gerek olmadan kullanılabilmektedir. Ayrıca, çene kemiklerini ilgilendiren cerrahilerde titreşim olmadan kemiği lazerle kaldırmak da mümkündür. Sert doku uygulamalarında başarılı olmasına rağmen lazerin dezavantajı, yapılan operasyonun uzun sürmesidir. Ayrıca, kanal tedavisi esnasında kök kanallarının sterilizasyonunun sağlanmasında da kullanılabilmektedir. Çene kemikleri içerisine yerleştirilen implantlar çevresinde meydana gelen iltihaplanmaların bölgesel tedavisinde, lazer ile antibiyotik kullanımına gerek kalmadan iyileşme sağlanabilir. Var olan diş hassasiyetlerini geçirmek için kullanılan diş macunlarına ve klinik flor uygulamasına alternatif olarak lazer uygulamasıyla da dentin kanallarını tıkayıp hassasiyeti geçirmek mümkündür.

Diş Beyazlatma ve Lazer

Geleneksel beyazlatma tekniklerine alternatif olarak beyazlatma ajanlarını lazer ile aktive ederek de beyazlatma sağlanabilmektedir.

Diş Minesi Aşınması Ne Demek? Tedavisi Nasıldır?

Diş minesi aşınması pek çok farklı nedene bağlı olarak ortaya çıkabiliyor. Yüksek oranda diş hassasiyetine neden olabilen bu sorun ilerleyen dönemlerinde diş çürüklerine de sebebiyet verebilir. Dolayısıyla diş minesinde meydana gelen aşınmanın sanıldığından çok daha ciddi sonuçlar doğurabileceğini belirtmeliyiz. Diş minesinde meydana gelen yıpranma ve aşınma arasındaki farkları bilmek, dişin mine tabakasını korumak adına önem taşıyor. Dişin mine tabakasında aşınmayı önlemek adına neler yapılabileceğine değineceğiz. Öncesinde ise diş minesi aşınması nedenlerini ele alalım.

Diş Minesi Aşınmasının Nedenleri Nelerdir?

Diş minesinin dişin en sert dış yüzeyi olduğunu belirtmeliyiz. Bu tabaka vücutta bulunan herhangi bir maddeden daha sert bir yapıya sahiptir. Ancak buna karşın zaman içerisinde çeşitli nedenlere bağlı olarak diş minesi aşınması sorunu ortaya çıkabiliyor. Diş minesi tabakasının altında daha yumuşak bir katman olan dentin bulunuyor. Şayet diş minesi aşınırsa, dentin tabakası da dış etkenlere açık hale gelir. Bu durum diş hassasiyeti gibi çeşitli sıkıntılarla kendini gösterir.

Elbette diş minesi aşınması birden bire ortaya çıkmaz. Bu aşınmanın zaman içerisinde oluştuğunu belirtmemiz gerekiyor. Nedenleri arasında en çok ön plana çıkan ise dişlerin çok sert fırçalanmasıdır. Bazı kişiler dişlerin sert fırçalanmaması durumunda temizlenemediğini düşünüyor. Bu nedenle dişleri fırçalarken aşırı oranda baskı uyguluyor. Bu durum faydadan ziyade zarar getirir. Bu zararlar arasında en yaygın görüleni ise diş minesinde meydana gelen aşınmadır.

Bununla birlikte diş fırçasının kıllarının çok sert olması durumunda da söz konusu sorunun yaşanabileceğini belirtmek gerekiyor. Diş fırçası kıllarının ideal sertlikte olmasına özen gösterilmelidir. Ayrıca yumuşak bir diş fırçası tercih edilmiş olsa bile diş fırçalama işlemi sırasında dişlere aşırı baskı uygulamaktan da kaçınmak gerekiyor. Bir diğer neden de sert cisimleri ısırma ya da ağızda dolaştırma alışkanlığıdır. Kalem, gözlük sapı gibi cisimleri ısırma, ağıza götürme gibi alışkanlıklar farkında bile olmadan diş minesinde aşınmalara sebebiyet veriyor. Ağız içerisinde bulunan piercing gibi cisimlerin de benzer sonuçlar doğurduğunu belirtmeliyiz. Bu gibi davranışlardan uzak durmak sadece dişlerin değil diş etlerinin de zarar görmemesi adına büyük önem taşıyor.

Diş Minesi Aşınmasının Belirtileri Nelerdir?

diş minesi aşınması belirtileri

Yapılan incelemelere göre diş minesi aşınması genellikle dişlerin diş etleriyle buluştuğu hat boyunca meydana geliyor. Dişin mine tabakasında aşınma meydana gelmesi durumunda zaman içerisinde bu bölgede koyu bir renk oluşuyor. Bu da mine tabakasındaki aşınmanın en net göstergelerinden biridir. Aşınma olan bölgede koyu renk olmasının nedeni ise beyaz renkte olan diş minesinin aşınmasına bağlı olarak dentin tabakasının açığa çıkmaya başlamasıdır.

Diş minesinde meydana gelen aşınmanın belirtilerinden bir diğeri de diş hassasiyetidir. Özellikle sıcak ve soğuk yiyeceklerin, içeceklerin tüketilmesi sırasında dişlerde hassasiyet ve sızı oluşabilir. Bunun nedeni de yine mine tabakasındaki aşınmaya bağlı olarak dentin tabakasının açığa çıkmasıdır diyebiliriz. Dentin tabakasının açığa çıkması, dişlerdeki hassasiyeti ciddi oranda etkiliyor. Bu durum özellikle beslenme sırasında çeşitli sıkıntılar yaşanmasına yol açıyor. Sıcak ya da soğuk gıdalara karşı diş hassasiyeti problemi yaşıyorsanız, bu sıkıntı çok hafif düzeyde olsa bile geç kalmadan diş hekimine başvurmanızda fayda olacaktır.

Diş Minesi Aşınması Tedavisi

Hastalar sıklıkla diş minesi aşınması durumunda nasıl bir tedavinin uygulandığını da merak ediyor. Tedavinin son derece önemli olduğunu belirtmeliyiz. Şayet tedavi edilmezse dişin mine tabakasında oluşan bu aşınmalar zamanla diş çürüklerine neden olabilir. Diş çürüklerinin ihmal edilmesi ve tedavisinin yapılmaması ise diş kayıplarıyla sonuçlanabilir. Aşınmaya bağlı olarak dentin alanlarının ortaya çıkması, bakteri ve plak oluşumunun da kolaylıkla gerçekleşmesine yol açar. Çünkü dentin tabakası, mine tabakası kadar koruyucu bir yapıya sahip değildir.

Diş yüzeylerinde oluşan bakteri ve plaklar ise dişin pulpa bölgesinin de zarar görmesine neden olabilir. Diş eti çekilmesi gibi pek çok farklı sorunun ortaya çıkabileceğini asla göz ardı etmemek gerekiyor. Dolayısıyla dişin mine tabakasında meydana gelen aşınma diş etlerinin de zaman içerisinde zarar görmesinin neden olabiliyor. Hafif düzeyde de olsa diş minesinde aşınma olduğunu düşünüyorsanız en kısa zamanda diş hekimine başvurmalısınız. Bu sayede gerekli tedavi uygulanabilir. Tedavi ise dentin alanlarını korumaya yöneliktir. Bu alanların kapatılması sağlanır ve aynı zamanda dentin bölgesinin güçlendirilmesi için florür verniği gibi malzemeler kullanılabilir.

Öğrenmende fayda var –> Diş çürümesi nedenleri

Diş Minesi Aşınmasını Önleme Yolları

diş minesi aşınması önleme yolları

Herkesin diş minesi aşınması konusunu ciddiye alması gerekiyor. Aşınan diş minesinin kendiliğinden onarılması mümkün olmadığından diş minesinin aşınmasını önlemek için ne yapılması gerektiği konusunda bilgi sahibi olunmalıdır. Bu sorunun ortaya çıkmasını önlemek adına nelere dikkat edilmesi gerektiğini sizlere kısa bir liste halinde aktarabiliriz:

  • Kullandığınız diş fırçasının kıllarının çok sert olmamasına özen gösterin
  • Dişlerinizi fırçalarken kesinlikle aşırı kuvvet uygulamayın
  • Günde 3 defadan daha sık diş fırçalamaktan uzak durun
  • Dişlerinizi fırçalarken diş fırçasını 45 derecelik bir açıyla tutun
  • Dişlerinizi kısa ve nazik hareketler ile fırçalayın
  • Kalsiyum ve florür oranları yüksek olan diş macunlarını kullanmaya özen gösterin
  • Tırnak yeme, kalem ya da gözlük sapı ısırma gibi alışkanlıklarınız varsa derhal kurtulun
  • Kabuklu kuruyemişler gibi sert gıdaları dişleriniz ile kırmayın
  • Geceleri diş gıcırdatma ya da diş sıkma gibi davranışlarınız varsa tedavisinin yapılmasını sağlayın
  • Düzenli olarak yılda 2 defa ağız ve diş kontrolü yaptırın
  • Dişlerinizde hassasiyet ya da sızı gibi problemler oluştuğunda kısa zamanda diş hekimine görünün

Diş Minesi Kendini Yeniler Mi?

Sıklıkla sorulan sorulardan biri de diş minesi aşınması durumunda mine tabakasının kendini onarma olasılığıdır. Diş minesi kendini onarabilen bir yapıya sahip değildir. Aşınma meydana geldiğinde kesinlikle uygun tedavinin gerçekleştirilmesi gerekir. Diş minesinin kendini onaramıyor olmasının nedeni ise ameloblast hücrelerin dişin patlamasıyla birlikte ölmesidir. Yerine yeni hücreler oluşmadığından diş minesinin de kendini onarması mümkün olmaz. Bu tabakada aşınma meydana gelmesi halinde mutlaka diş hekimi tarafından tedavi edilmesi gerekiyor.

İlginizi çekebilir –> Bruksizm diş sıkma

Diş Minesi Kaybının Sebebi Nedir?

Elbette diş minesi aşınması konusunda merak edilen hususlar arasında diş minesi kaybı da bulunuyor. Bunun nedenini iki farklı başlıkta toplayabiliriz.

Dişlerin çok sert fırçalanması

Dişlerin çok sert fırçalanması ya da çok sık diş fırçalamak hem dişin mine tabakasına hem de diş etlerine önemli zararlar verebiliyor.

Dişlerde asit erozyonu olması

Yiyecek ve içeceklerde bulunan asit, dişlerde erozyona neden olabiliyor. Dişin mine tabakasının sert bir yapıya sahip olduğundan söz etmiştik. Ancak yiyecek ve içeceklerde bulunan asit diş minesinin yumuşamasına yol açabiliyor. Bu durum geçicidir ancak bu esnada dişlerin fırçalanması, yumuşamış olan diş minesinin aşınmasına ve dişte erozyona neden olabilir. Özellikle bu durumun sıklıkla meydana gelmesi durumunda diş minesindeki erozyonun kaçınılmaz olacağının da altını çizelim. İşte bu nedenle asitli yiyecek ve içeceklerin tüketilmesinden hemen sonra dişlerin fırçalanmaması gerekiyor. 1 saat beklemek ve sonrasında dişleri fırçalamak çok daha doğru olacaktır.

Konuyla ilgili sorularınızı hemen yorum bölümüne yazabilirsiniz.

Merak edenler için –> Zirkonyum diş fiyatları

 

Diş Eti Hastalığım Olduğunu Nasıl Anlarım?

Diş Eti Hastalığım Olduğunu Nasıl Anlarım?

Diş eti hastalığı nedir?

Diş eti hastalığı; dişi saran ve destekleyen dişetlerinin kemiğe kadar ilerleme ihtimali olan iltihabıdır. Nedeni; dişlerin üstünde sıklıkla oluşan, yapışkan ve renksiz plak içindeki bakterilerdir. Diş ipinin kullanılmaması ve dişlerin düzenli olarak fırçalanmaması durumunda, dişlerde biriken plaklar; yalnızca diş etine ve dişlere değil dişleri destekleyen kemiklere de zarar verebilir. Bunun sonucunda ise dişlerin sallanması,  düşmesi ya da diş hekimi tarafından çekilmesi gibi durumlar yaşanabilir.

Diş eti hastalığının aşamaları nelerdir?

  • Gingivitis (diş eti iltihabı): Diş eti hastalığının en erken aşaması olup, diş eti çizgisinde plak birikmesi sonucunda oluşur. Diş ipi kullanılmadığında ve dişlerin düzenli olarak fırçalanmaması durumunda; diş etinin tahrişine neden olacak toksinler, diş eti iltihabına yol açabilir. Bu evrede; fırçalama yaparken ve diş ipi kullanırken, diş etleri kanayabilir. Dişi tutan kemik ve bağlı dokular henüz etkilenmemiş olduğu için, hasarlar önlenebilirdir.
  • Periodontitis: Dişleri tutan destek kemik ve liflerin geri döndürülemez şekilde hasar görmüş olduğu aşamadır. Diş eti çizgisinin altında; plakları tutan bir cep oluşmaya başlar. Uygulanacak tedavi ve sonrasında evde devam edilecek ağız ve diş bakımı ile hasarın ilerlemesi önlenebilir.
  • İlerlemiş periodontitis: Diş eti hastalığının son aşamasıdır. Dişleri destekleyen lifler ve kemikler hasar görmüştür. Dişlerin sallandığı ve ısırma şeklinin değiştiği bu evrede yoğun tedaviler ile dişler kurtarılamayacak ise çekilmeleri gerekebilir.

Diş eti hastalığım olduğunu nasıl anlarım?

Diş eti hastalığı her yaşta; ancak çoğunlukla yetişkin bireylerde görülür. Erken teşhis edildiği zaman, önlenebilirdir. Bu sebeple, aşağıda sıraladığımız belirtilerden herhangi birini fark ettiğinizde vakit kaybetmeden diş hekiminizi ziyaret etmelisiniz:

  • Kırmızı, şişkin ya da hassas diş etleri
  • Fırçalama ya da diş ipi kullanma esnasında diş etlerinde görülen kanama
  • Diş eti çekilmesi sebebiyle uzun görünen dişler
  • Şişen diş etleri
  • Ağzın kapalı olduğu anda diş hizasındaki değişiklikler
  • Diş ve diş etleri arasındaki iltihaplanmalar
  • Sürekli kötü ağız kokusu ya da ağızda hissedilen kötü tat

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır