reform hareketleri nerede başladı / Reform Hareketleri İlk Olarak Hangi Ülkede Ortaya Çıkmıştır? - En Son Haberler - Milliyet

Reform Hareketleri Nerede Başladı

reform hareketleri nerede başladı

kaynağı değiştir]

Augsburg Barış Antlaşması, yılında Luther’in Protestanlık mezhebinin dolaylı olarak, Katolik mezhebinden ayrıldığı antlaşmadır. Barış Antlaşması, Kutsal Roma İmparatoru V. Charles ve Schmalkaldik Ligi güçleri arasında 25 Eylül tarihinde Almanya’nın Augsburg şehrinde imzalandı. Bu antlaşmayla Fransa ve Kutsal Roma İmparatorluğu arasında sürmekte olan Schmalkaldik Savaşları sona erdi. Alman prenslerinin Lutheranizm ve Katoliklik arasında istediklerini seçmelerine olanak tanındı. Ayrıca isteyen ailelerin istedikleri dinin hakim olduğu bölgeye yerleşme hakları olduğu bir dönem başlamış oldu. Protestanlık, imparatorun hakimiyetine taraftar olmayan prensler arasında ve bilhassa Almanya, İsviçre, Danimarka, Baltık kıyıları ve kısmen de Fransa’da yaygınlaştı. Bu bölgelerde Katolik kilisesinin mallarına el kondu, prensler zenginleşti.

Reform’un Yayılması[değiştir

Reform nedir, ne zaman ve nerede başladı? Reform Hareketi nedenleri ve sonuçları

Reform Dönemi Nedenleri

yüzyılda Almanya’da ortaya çıkan ve tüm Avrupa’ya yayılan Reform hareketi başlamasında etkili olan faktörler şu şekilde listelenebilir:

  • Katolik kilisesinde meydana gelen bozulma ve yozlaşma.
  • Ulusal dillerin ortaya çıkması ve İncil’in birçok Avrupa diline çevrilmesi.
  • Kâğıt ve matbaanın gelişmesiyle birçok kitabın kolaylıkla basılması ve halk arasında artan okuryazarlık oranı.
  • Rönesans ile gelişen özgür düşünce ortamının da etkisiyle kilisenin ve din adamlarının sorgulanması.
  • Kilisenin elinde bulunan Aforoz, Enterdi gibi yetkileri kullanarak halkları baskı altında tutması.

Reform Dönemi Sonuçları

Avrupa’da mezhep birliğini sona erdiren ve birçok yeni mezhebin ortaya çıkmasına olanak sağlayan Reform dönemi sonuçları şu şekildedir:

  • Protestanlık, Kalvenizm ve Anglikanizm gibi yeni mezhepler ortaya çıkmıştır.
  • Kilise ve Ruhban sınıfı eski itibarlarını ve otoritelerini kaybetmişlerdir.
  • Eğitim faaliyetleri kilisenin elinden alınmış ve eğitim laik bir çizgiye kaydırılmıştır.
  • Papanın krallıklar üzerine olan siyasi etkinliği sona ermiştir.
  • Avrupa’da siyasi açıdan büyük bölünmeler yaşanmıştır.
  • Katolik mezhebinden ayrılan ülkeler, kilisenin toprak ve mal varlıklarına el koymuştur.

Reform Döneminde Avrupa’da Ortaya Çıkan Mezhepler

Reform hareketlerinin sonunda Katolik ve Ortodoks olarak iki mezhebe bölünmüş olan Hristiyanlığa, Protestanlık, Kalvenizm ve Anglikanizm adıyla 3 yeni mezhep daha eklenmiş ve Avrupa’da var olan mezhep birliği sona ermiştir.

Protestanlık

Reform hareketleri sonucunda doğan Protestanlık mezhebinin kurucusu Martin Luther’dir. Roma ziyareti sonrası kilisesinin duvarına 95 madden oluşan bir bildiri yayınlayan Luther; Papalık tarafından aforoz edilmiş fakat fikirleri kısa bir sürede Avrupa’ya yayılmış ve Protestanlık mezhebi ortaya çıkmıştır.

Kalvenizm

yüzyılın başında John Calvin tarafından kurulan Kalvenizm; ilk olarak Cenevre’de ortaya çıkmış ve kısa sürede Avrupa’ya yayılmıştır. Kalvenizm’in Fransa’da resmen kabul edilmesi ise Nantes Fermanı ile mümkün olmuştur.

Anglikanizm

İngiltere kralı 8. Henry tarafından, İngiltere’ye has ilkeler etrafında kurulan bir mezheptir. Katoliklik ile Protestanlık arasında bir orta yol olarak görülen bu mezhep; İngiltere’nin resmi kilisesidir.

XVI. yüzyılda Roma Katolik Kilisesi’nin uygulamaları karşısında duyulan rahatsızlıkla başlayarak Hristiyanlığın üçüncü büyük mezhebi olan Protestanlığın ortaya çıkmasıyla sonuçlanan ulusal karakterli dinî hareketin adıdır.

Batı Roma İmparatorluğu’nun ’da yıkılışıyla başlayan ve ’te Fatih Sultan Mehmet’in (ö. ) İstanbul’u fethetmesiyle nihayetlenen dönem, Batı tarih yazımında Orta Çağ olarak adlandırılır. Roma İmparatorluğu’nun çöküşünden itibaren uygarlığın üretim mekanizmaları olan toplumsal ve ekonomik müesseseler yitirilmiş, iletişim imkanları ve yol ağları neredeyse en alt düzeye gerilemiştir. Barbar kavimlerin akını ve imparatorluğun kaybı karşısında dönemin toplumsal güçleri iki yönde tepki vermişlerdir: Barbar akınları karşısında bütünsel bir karşı koyuş imkânı bulunmadığından küçük ölçekte yerleşimlere bölünerek varlığını sürdürmesi diğer bir deyişle feodalizm ve Katolik Kilisesi’nin geliştirdiği imkân, süreç ve araçlarla barbar halkların Hristiyanlaştırılması, diğer bir deyişle Batı’nın parçası kılınması.

Roma İmparatoru Constantinus’un (ö. ) ’te çıkardığı kararnameyle imparatorluğun resmî dini hâline getirdiği Hristiyanlık, X. ve XIII. yüzyıllar arasında bütün Avrupa’ya yayılır ve feodal düzenin parçalılığı karşısında örgütlü tek kurum hâline gelir. Kilise bu dönemde dini pozisyonunun yanı sıra siyasi, iktisadî, kültürel, toplumsal ve ideolojik roller üstlenerek merkezi siyasi iktidar boşluğunu doldurur, Dominiken ve Fransisken rahipler aracılığıyla barbar halkların res publica Christiana’ya dahil edilerek Batı’ya katılmalarını sağlar. Etimolojik açıdan Katolik’in (katholikos), “evrensel” anlamına gelmesine ve İsa’nın “Herkes bir olsun” çağrısına rağmen Orta Çağ boyunca Hristiyanlık iki büyük bölünme yaşar. Önce yılında Büyük Doğu Bölünmesi ile Roma Katolikliği ile Bizans Ortodoksluğu birbirinden ayrılır. XIV. yüzyıldan itibaren ise İngiltere’de Lollardlar ve Bohemya’da Husçular Kilise kurumunun uygulamalarına muhalefet eden hareketler başlatırlar. Ancak Kilise’nin laik prensler aracılığıyla anında ve sert bir biçimde bastırdığı bu hareketler “sınırlı sapmalar” olarak kalır. Roma Kilisesinden tam bir kopuşun gerçekleşmesi ve gerçek bir reform hareketinin başlaması için yılının Ekim ayını, yani Alman keşiş Martin Luther’in (ö. ) endülüjans uygulamasını hedef aldığı 95 tezi Wittenberg Şatosu’na ait kilisenin kapısına asmasını beklemek gerekecektir.

Devrimci sonuçlara yol açmakla birlikte Protestanlık, Kutsal Kitap’a dönülmesini savunan öğretisi ve dünyevi hiçbir amelin ruhun kurtuluşu için yeterli olmadığı teziyle özcü ve çileci bir yaklaşımdır. Luther’e göre Mesih’in peşinden gitmeleri için Hristiyanlara bağışlanmaktan ve esenlikten değil; cezalardan, ölümden ve Cehennemden bahsedilmelidir. Luther, Latince olarak kaleme aldığı 95 Tez’de Kilise’nin uygulamalarını, özellikle Papa X. Leo’nun toplanan geliri Roma’daki Aziz Petrus Bazilikası’nın yeniden inşasında kullanmak üzere endülüjans komiserlerini (commissarius) görevlendirmesini ve bu görevlilerin de para karşılığında günahlarının affedileceği vaadiyle halkın dini duygularını istismar etmesini eleştirir.&#;

Protestanlığın iki önemli kolu olan Lutheranizm ve Calvenizm, Roma’dan ve azizler tapınısından kopuşu, ruhban sınıfının ilgasını ve kutsal ayin sayısının yediden ikiye (vaftiz ve şaraplı ekmek) düşürülmesi gerektiğini savunur. Bu tezler dönemin yeni teknolojisi matbaa ve arkasına aldığı siyasi destek sayesinde hızla çoğaltılarak kitleselleşir.

Reform, Kilise’nin uygulamalarına; piskoposların, yerel papazların ve teologların suistimallerine gösterilen bir tepki olduğu kadar Roma’nın merkeziyetçi politikalarına ve zenginliği tek elde toplamasına verilen ulusçu bir cevaptır. Dolayısıyla yalnızca teolojik açıdan değil, siyasal aktörler ve dengeler açısından da değerlendirilmelidir. Martin Luther, Saksonya Dükü Bilge Frederick tarafından himaye edilir ve onun desteğiyle İncil’i Almancaya tercüme eder. Alman prensler, İtalya’ya para akışını durdurmak ve Roma’dan bağımsızlaşarak kendi siyasal otoritelerini tesis edebilmek için Reform hareketini desteklerler. Bunun karşılığında Luther de Köylü Savaşlarında köylüden değil isyanı bastırmaya çalışan prenslerden yana cephe alır. Luther’in tezlerinin önceki yüzyıllardaki sapmalardan farklı olarak kitlesel bir harekete dönüşebilmesi işte bu siyasal destek sayesinde mümkün olur. Hareketin ortaya çıktığı dönemde Kutsal Roma İmparatoru V. Charles’ın (ö. ) aynı anda hem Osmanlı İmparatorluğu hem de Fransa ile savaşta olması ve dolayısıyla hareketi bastırmakta geç kalması da Reform hareketinin ivmesini arttırır.

Protestanlık önce Almanca konuşulan topraklarda sonra bütün İskandinav ülkelerinde yayılır. İsviçreli din adamı Huldrych Zwingli (ö. ) Roma Kilisesi karşısında halkı örgütler ve Zürih Katolik Kilisesi yılında Roma’dan ayrılır. yılında Danimarka, yılında İsveç Prostestanlığı resmî din ilan eder. Luther’den etkilenen John Calvin (ö. ), yılında Cenevre’de Reformist Kilise’yi kurar. Calvin’in öğretisinden yola çıkılarak kurulan Presbiteryen kiliseler, özellikle Macaristan, Polonya, Hollanda ve John Knox’un (ö. ) liderliğindeki İskoçya’da etkili olur. Dolayısıyla Protestanlıktan bahsederken yekpare bir bütün değil, bölgeden bölgeye ulusal farklılık arz eden Lutheranizm, Calvenizm, Anglikanizm ve Anabaptizm gibi çeşitli tarikatlardan oluşan bir çoğulluk kast edilir.&#;

Reformasyon’un sonucu olarak Almanya’da ’da başlayan din savaşları yılları arasında Fransa’ya sıçrar, Otuz Yıl Savaşları () ile bütün kıtaya yayılır ve XVII. yüzyılın ortalarına kadar devam eder. Protestanlığın yayılması karşısında Katolik Kilisesi güç kaybeder, Dominiken rahipler aracılığıyla kurulan ve işletilen Engizisyon Mahkemeleri, bu yeni “sapkın” mezhepleri bastırmakta yeterli olmaz. Kilise, özellikle siyasi alanda merkezi krallıkların ortaya çıkmasıyla gücünü seküler otoritelere devreder. Augsburg Anlaşması ile Alman prensleri kendi topraklarında istedikleri mezhebi seçmekte özgür kalır, yılında İngiliz kralı VIII. Henry, kendisini İngiltere Kilisesi’nin lideri ilan ederek Anglikanizm’i kurar ve Fransa kralı IV. Henri ’de Nantes Fermanı’nı yayımlayarak Calvenizmi resmîleştirir. Devletlere bağlı kiliselerin ortaya çıkmasıyla Avrupa tarihinde mutlak monarşilere doğru giden süreç hızlanır ve bir Hristiyan birliğinde ziyade ulusal devletlerden bahsedilmeye başlanır. Ayrıca Katoliklikten ayrılan ülkelerde Kilisenin mallarına el konulmasıyla iktisaden zayıflayan Kilise’nin yerine ticaretle uğraşan burjuvazi sınıfı yükselişe geçer.

İsmail Coşkun

Kaynakça

Braudel, Fernand. Uygarlıkların Grameri. Çev. Mehmet Ali Kılıçbay. Ankara: İmge Yay.,

Davran, Zeynep. “Reformlar.” Çağdaş Kültürün Oluşumu I içinde. İstanbul: Metis Yay.

Dumortier, Brigitte. Dinler Atlası. Çev. Özgür Adadağ. İstanbul: NTV Yay.,

Le Goff, Jacques. Ortaçağ Uygarlığı. Çev. Hanife Güven ve Uğur Güven. İstanbul: Doğu Batı Yay., &#;

Luther, Martin. Doksan Beş Tez. Çev. C. Cengiz Çevik, 2. Baskı. İstanbul: Türkiye İş Bankası Yay.,

Matthew, Donald. Atlaslı Büyük Uygarlıklar Ansiklopedisi 6: Ortaçağ Avrupası. Çev. Mehmet Ali Kılıçbay. İstanbul: İletişim Yay., &#;

Toynbee, Arnold J. Tarih Bilinci I. Çev. Murat Belge. İstanbul: Bateş Yay.,

Protestan Reformu'na giriş

If you're seeing this message, it means we're having trouble loading external resources on our website.

Bağlandığınız bilgisayar bir web filtresi kullanıyorsa, *seafoodplus.info ve *seafoodplus.info adreslerinin engellerini kaldırmayı unutmayın.

Günümüzde Protestan Kilisesi'nin birçok alt kırılımı bulunmaktadır. Örneğin, Baptistler şu anda Amerika'daki en geniş Protestan grubudur, fakat çok sayıda farklı inanç grubu da bulunmaktadır. Peki bu ayrışma nasıl oldu? Bütün bunlar nerede başladı? Protestan Reform hareketini anlamak için, Batı Avrupa'da tek kilisenin olduğu yüzyılın başlarına, Roma'daki Papa'nın liderliği altındaki Roma Katolik Kilisesi'nin olduğu zamanlara gitmemiz gerekiyor. Günümüzde ise artık tek bir kilise olmadığı için "Roma Katolik Kilisesi" diyoruz çünkü Hristiyanlık'ın çatısı altında birçok farklı inanç grubunun kendi kilisileri var (örneğin, Metodist, Baptist, Lüteriyen, Kalvinist, Anglikan gibi).
yılına geri dönersek, Kilise (günümüzdeki Roma Katolik Kilisesi) Batı Avrupa'da siyasi ve ruhani olarak çok güçlüydü (ve aslında İtalya'da Papalık Devleti denilen geniş bir bölgede hüküm sürüyordu). Fakat başka siyasi güçler de iş başındaydı. Kutsal Roma İmparatorluğu (çoğunlukla prensler, dükler ve soylular tarafından yönetilen Almanca konuşulan bölgelerden oluşuyordu), zamanla birleşerek sayıları artan Fransa ve İspanya gibi ulus devletler (ve diğerleri), İtalyan şehir devletleri ve İngiltere vardı. Bu bölgelerin hükümdarları bir önceki yüzyılda güç kazandılar ve birçoğu Reformistler tarafından teklif edilen papalığın (Papa makamı) gücünü zayıflatacak ve aynı zamanda güçlerini Roma'daki Kilise ve diğer hükümdarlara kıyasla arttırıcak bu fırsatı kabul etmek konusunda kaygılı oldukları kadar da heyecanlıydılar.
Unutmayalım ki, bir süreliğine Kilise iç güç mücadelelerinden dolayı ('lü ve 'lü yılların sonlarında, bir noktada kilise aynı anda üç farklı Papa tarafından yönetiliyordu) yozlaşmış bir kurum olarak görülüyordu. Papalar ve Kardinaller genellikle ruhani liderlerden çok krallar gibi yaşadılar. Papalar ruhani güçleri kadar siyasi güçleriyle de ön plana çıktılar. Orduları yönetir, Siyasi işbirlikleri yaptılar, düşmanlar yarattılar hatta bazen bu düşmanlara karşı savaş bile başlattılar. Simoni (Kilise hizmetlerinin satılması) ve nepotizm (aile ilişkilerine dayanarak kayırmacılık) yaygındı. İşin aslı, eğer Papa bu dünyevi sorunlara odaklanıyorsa inançlı ruhlarla ilgilenecek çok zamanı kalmazdı. Kilise'nin yozlaşmışlığı iyi biliniyordu ve Kilise'yi (bilhassa John Wyclif ve Jan Hus tarafından) reforme etmek için birçok girişim yapılmıştı; fakat bu çabaların hiçbiri 'lü yılların başlarındaki Martin Luther King'in eylemlerine kadar Kilise'nin dayattığı uygulamalarla başarıyla mücadele edememişti.
Martin Luther, Alman bir rahip ve Wittenberg Üniversitesi'nde Teoloji profesörüydü. Luther, 'de Almanya-Wittenberg'deki Castle Kilisesi'nin kapısına ''95 Maddelik Tez" isimli eserini asarak Reformasyon'un ilk kıvılcımını ateşledi. Luther'in tezi, günahların para karşılığında bağışlanması (endüljans) gibi belli Kilise uygulamaları ile ilgili duyduğu endişelerini vurguladığı bir beyanlar listesi olmakla birlikte, özünde Luther'in Kilise doktrinine karşı beslediği derin endişeleri temel alıyordu. Devam etmeden önce, Protestan kelimesinin ''protesto'' kelimesini ve reformasyonun ''reform'' kelimesini içerdiğine dikkat edin. Bu hareket en azından ilk başlarda, Katolik Kilisesi'nin yozlaşmış uygulamalarını protesto etmek ve kilisede reform yapmayı amaçlayan bir çaba olarak başladı.
Endüljans yani bağışlama, kilisenin yapılan bir bağış ya da diğer hayırsever işler karşılığında, bağışı yapan kişiye ruhunun araftaki zamanını kısaltarak cennete daha çabuk gireceğini onaylayan bir kağıt parçası verdiği bir uygulamaydı. Bu kağıt parçasına endüljans deniyordu. Ciddi bir günah işleyerek cehennemdeki yerini garantilememiş olanlar ile tövbe etmeden ve günahlarını telafi etmeden önce ölenlerin ruhları cennete girmeye hak kazanmadan önce işledikleri küçük günahları telafi etmek için önce bir nevi ara durak olan Araf'a giderdi.
Papa Leo, endüljansları Roma'da Aziz Peter Bazilika'sının restorasyonu için gerekli finansal kaynağı oluşturmak için başlatmıştı.Bu uygulama ile endüljanslar, Luther'in Teoloji Profesörü olduğu Wittenberg'den çok da uzak olmayan bir yerde Johann Tetzel tarafından satılıyordu. Luther, cennete giriş konusu ile finansal bir işlem arasında bağlantı kurulmasından dolayı ciddi biçimde endişeliydi. Fakat endüljans satışı, Luther'in Kilise ve uygulamaları ile olan tek fikir ayrılığı değildi.
Martin Luther çok dindardı ve manevi açıdan zorlandığı dönemler geçirmişti. Ne kadar ''iyi'' olmaya çalışırsa çalışsın, ne kadar günahtan uzak durarsa dursun, hala kendisini günah dolu fikirlerin içerisinde bulduğuna karar verdi. Ne kadar iyi ameller işlerse işlesin (hatırlarsanız, Katolik Kilisesi'ne göre iyi işler yapmanın cennete girmeye yardım ettiği düşünülürdü. Örneğin, Kilise için sanat işleriyle uğraşmak gibi), cennette asla bir yer kazanamayacağı konusunda endişeli ve korku doluydu. Bu, insanlık halinin günahkarlıktan kaçamayacağına olan inancının derin bir yansımasıydı. Neticede ne kadar kibar ve iyi olmaya çalışırsak çalışalım, kendimizi kibar olmayan ve hatta bazen daha da kötü fikirler içerisinde buluruz. Luther, ''Adil olan inançla yaşar'' (Romans )'yi yazan Aziz Paul'u okuduğunda bu sorundan bir çıkış yolu buldu. Luther okuduklarından şu çıkarımı yaptı: Cennete gidenler, yalnızca inançları sayesinde oraya gitmeye hak kazanacaklar, iyi işler yaparak değil. Diğer bir deyişle, Tanrı'nın merhameti insanlara karşılıksız verilmiştir, herhangi bir şey yaparak kazanabileceğimiz bir şey değildir. Katolik Kilisesi'ne göre ise, insanlar iyi işler yaparak ruhlarını kurtarabilirlerdi.
Luther (ve diğer reformistler) en güvenilir kaynak ve Kilise'nin öğretilerine karşı olarak İncil'e döndüler. yüzyılın ortalarında matbaanın icadı (Gutenberg tarafından, Almanya'nın Mainz şehrinde) ve İncil'in konuşma diline çevrilmesi (yaygın diller olan Fransızca, İtalyanca, Almanca, İngilizce vs.) okuyamayı bilenler için bir rahibe ya da başka bir kilise çalışanına danışmak zorunda kalmadan dini direk İncil'den okuyarak öğrenmenin mümkün olduğu anlamına geliyordu. Bundan önce İncil Latinceydi, yani yalnızca rahipler tarafından konuşulan antik Roma dilinde okunabiliyordu. Matbaadan önce kitaplar el yapımıydı ve çok pahalıydı. Matbaanın icadı ve İnci'lin konuşma dillerine çevrilmesi tarihte ilk defa İncil'in Kilise'nin dışında da okunabilmesi anlamına geliyordu. Katolik Kilisesi aracı olmadan Tanrı ile doğrudan bir ilişki kurmak artık mümkündü.
Luther ve diğer reformistler, İncil'de yazılanları okuduklarında (bir yandan da eski Yunan el yazılarını baz alan bu yeni çevirilerin doğruluğunu teyit etmeyi ve geliştirmeyi amaçlıyorlardı), Kilise'nin manevi kurtuluşa ulaşmayla ilgili uygulama ve öğretilerinin bir çoğunun İsa'nın öğretileriyle örtüşmediğini fark ettiler. Bunlara sakramentler (kutsayıcı ayinler), kutsal komünyon (Evharistiya olarak da bilinir) da dahildi. Katolik Kilisesi'ne göre Komünyon'un mucizesi dönüştürme gücüdür: Rahip şarap ve ekmek ile yapılan ayinini yönettiğinde, bunların varlıklarını İsa'nın kanı ve bedeni ile dönüştürür. Luther Kutsal Komünyon'daki bu dönüştürme fikrini reddetti. Luther böylece Katolik Kilisesi'nin ayinlerine, mucizelerine ve insanı Tanrı'nın merhametine kavuşturabilecek ya da manevi kurtuluşa götürebilecek temel yollardan birine meydan okumuş oldu.
Kilise önceleri Martin Luther'i görmezlikten geldi, fakat Luther'in fikirleri (ve bu fikirlerin Kalvinizm dahil diğer türevleri) kısa sürede tüm Avrupa'ya yayıldı. Worms Meclisi'nde (bir Alman şehrinde Kutsal Roma İmparatoru tarafından kurulan bir konsey) yazdıkları ve fikirlerinden cayması (inkar etmesi) istendi. Luther bunu reddettiğinde, Kilise tarafından aforoz edildi (diğer bir deyişle sürgün edildi). Bu zaman diliminde, Katolik Kilisesi'nin Luther ve diğer Reformist'lerden gelen tehdite karşı verdiği tepki Karşı-Reform olarak adlandırılır.
yılında Kilise, Luther tarafından çıkarılmış sorunlarla başa çıkabilmek için Trent Konseyi ya da bir diğer adıyla Trento Konsili'ni oluşturmak için çağrı yaptı. Trent Konseyi, Kilise'deki yüksek rütbeli yetkililerden oluşan bir meclisti; bu kişiler (fasılalı olarak 18 yıl boyunca) çoğunlukla Kuzey İtalyan şehri olan Trento'da 25 kez bir araya geldiler.

Trent Konseyi'nin Sonuçlarının Özeti

  1. Konsey, Lüteriyen "yalnızca inanç" fikrini reddetti. Diğer bir deyişle, insanoğlunun iyi ameller ve ayinlerle kendi kendini affetmesini sağlayan Merit Öğretisi'ni onayladılar.
  2. Arafın varlığını ve bir insanın arafta kalma süresini kısaltma konusunda duaların ve endüljansların faydası olduğunu teyit ettiler.
  3. Dönüştürme inancını (Katolik Komünyon uygulamasında olduğu gibi) ve tüm yedi sakramentin (ayinlerin) önemini yeniden teyit ettiler.
  4. Kilise'nin geleneklerini, öğretilerini ve yazıtlarının önemi ve otoritesini yeniden teyit ettiler.
  5. Dini sanatın doğruluğunu ve önemini yeniden teyit ettiler (aşağıda detaylandırılacaktır).

Trent Konseyi'nin Dini Sanat Üzerindeki Etkileri

Trent Konseyi'nde Kilise, dini imgelerin değerini yeniden teyit etti; bununla birlikte kilise yetkililerinin doğru imge kullanımına ve putperestlik olasılığına karşı dikkatli olmaları gerektiği belirtildi. Konsey, imgelerin önemli olduğu kararını vermişti ''çünkü onlara gösterilen onur, imgelerin temsil ettiği prototiplere yönlendirilmekteydi'' (diğer bir deyişle, imgeler aracılığıyla tasvir edilmiş kutsal figürleri onurlandırdıklarını düşünüyorlardı). İmgelerin neden önemli olduğuna dair başka bir sebep daha belirtildi: ''Azizler aracılığıyla Tanrı'nın gerçekleştirdiği mucizeler ve bunların etkileyici örnekleri, Tanrı'ya şükredebilmeleri, azizlerin davranışlarını örnek alarak kendi hayatlarını düzene sokabilmeleri, Tanrı'yı sevme ve tapma konusunda heyecan duymaları ve dini inançlarını güçlendirebilmeleri için bu imgeler inançlı gözlere gösterildi.''
Reform, Avrupa için çok şiddet içeren bir dönemdi. Din savaşlarında aile bireyleri bile birbirleriyle savaşıyorlardı. Hem Katolikler hem Protestanlar, kendilerinin doğru tarafta olduklarından ve karşı tarafın ancak şeytanın işini yaptığından tamamen emindi.
Bu dönemin sanatçıları (Roma'da Michelangelo, Venedik'te Titian, Nuremberg'te Durer, Saksonya'da Cranach, vs) Kilise'nin sanatçılar için tek ve en büyük güç; hatta çoğu zaman en önemli müşteri olmasından dolayı bu değişikliklerden fazlasıyla etkilenmişlerdi. Artık sanat tamamen yeni bir yöntemle ele alınmaktaydı. Katolik Kilisesi, sanatın İncil'deki hikayeleri etkin ve açık bir şekilde halka iletip iletemediğini sorguluyordu (bu konuda Veronese'nin Levi'nin Evindeki Ziyafeti eserini inceleyebilirsiniz). Diğer yandan Protestanlar, Kilise'nin hamiliğini büyük ölçüde kaybettiler ve dini imgeler (heykeller, resimler, vitraylar, vb) ikonaklast (imge karşıtı) isyanlarda yok edildi.
Ayrıca bu dönem boyunca, Bilimsel Devrim hız kazandı. Bilim çevreleri için evrenin kaynağını ve bizim evrendeki yerimizi araştırdıkça ve daha iyi anladıkça, doğal dünyayı gözlemleme alışkanlığı dini öğretilerin yerini almaya başladı. Kopernik, Güneş'in merkezde olduğu ve gezegenlerin de onun etrafında döndüğünü bir evren modeli önererek eski Yunan modeli olan Dünya Merkezli Evren Modeli'ni çürüttü.
Aynı zaman diliminde keşifler, sömürgecilik ve Avrupa'nın ''Yeni Dünya'' dediği bölgenin (genelde zor kullanarak) Hristiyanlaştırılması hızla devam etti. Yüzyılın sonunda, Avrupalıların dünyası artık daha büyüktü ve dünyaya ilişkin fikirleri yüzyıllardır hiç olmadığı kadar çeşitli ve belirsizdi.
Lütfen bu dersin Batı Avrupa üzerinde yoğunlaştığına dikkat edin. Dünyanın diğer bölgelerinde Doğu Ortodoks Kilisesi gibi Hristiyanlığın başka formları da bulunmaktadır.
Metni yazan: Dr. Steven Zucker ve Dr. Beth Harris

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir