son yemek tablosunun sırrı / Son Akşam Yemeği tablosunun sırları - Kültür Sanat Haberleri

Son Yemek Tablosunun Sırrı

son yemek tablosunun sırrı

Da Vinci’nin Son Akşam Yemeği Tablosu

 

Leonardo Da Vinci’nin “Mona Lisa”dan sonraki en ünlü eseri olan “Son Yemek ya da Son Akşam Yemeği”, 15. yüzyılda (tahmini 1495–1498 yılları arası), Duke Lodovico Sforza’nın isteği üzerine Milano yakınlarındaki Santa Maria Dele Grazie’nin duvarına yapılan fresktir. “Altın Oran”ın başarıyla kullanıldığı bu freskte Hz. İsa, son akşam yemeğinde havarilerine, içlerinden birinin ona ihanet edeciğini açıklamıştır ve bu açıklama sonrası havariler arasındaki korku ve şaşkınlık yansıtılmıştır. Leonardo’nun kullandığı malzemeden dolayı hassas bir çalışma olan bu fresk, o hayattayken tahrip olmaya başlamıştır ve günümüze kadar da onarılmıştır; ama yanlış müdahaleler de eserin bozulmasını hızlandırmıştır. Bu kadarla anlatılmaması geren bu şaheser de, “Mona Lisa”dan farksız değildir rivayetler konusunda.

Leonardo, bu muhteşem resme başladığında gücünün doruğundaydı.O dönemde Milano dışında bile tanınıyor ve belki de yaşayan en büyük İtalyan sanatçı olarak biliniyordu.

Sıradışı üslubu açısından Leonardo, “Son Akşam Yemeği” ile gelenekleri yıkan bir başyapıt üretti. Ancak işe yaklaşımı ile hem işverenin, hem de koruyucusunun keyfini kaçırdı. Leonardo’nun yavaşlığı, manastırın baş rahibinin sabrını tüketti. Baş rahip, sanatçının çalışmasına sesini çıkartmadan, saatlerce bakakalmasından; birkaç fırça darbesinin ardından, günün geri kalanın bölümünde ortalarda gözükmemesinden yakınmaya başlamıştı.

Leonardo’nun bu yavaşlığı, herkesçe bilinen yeteneklerini ortaya dökme tarzındandır. Onlara göre Leonardo, uygun yüz hatlarını bulup bunları kafasına yerleştirinceye dek, Milano sokaklarını arşınlayıp durmuştur. Babası, Leonardo’nun “Son Akşam Yemeği” tablosunu üretmesine tanık olmuştur 1550’lerde şöyle yazmıştır:

“Bir yüzü resmetmek istediğinde, önce onun ayırt edici özelliklerini ve mizacını ele alırdı..ve nasıl olması gerektiğine karar verdiğinde; bu tür insanların bir araya geldiği yerlere gider ve bıkmadan yüzleri, tavırları, giysileri ve bedensel hareketleri gözler.. bunları defterine kaydederdi.”

1497 de Leonardo’nun bu proje için iki yılın büyük bölümünü harcamasından sonra; sabrı taşan ve sanatçının yemekhanesinde yarattığı dağınıklığa kızan baş rahip, Ludovico’ya şöyle yakınmıştı:

“Bitmeyen yalnızca Yahuda’nın başı. Bir yılı aşan bir süredir Leonardo resme dokunmadığı gibi, görmeye bile bir kez geldi.”

Ludovico öfkeyle, Leonardo’yu gecikmenin nedenlerini açıklaması için, yanına çağırttı. Bir çağdaşın anlattığına göre, Leonardo şöyle cevap vermişti:

“Ekselansları bitirilmemesi gerekenin yalnızca Yahuda’nın başı olduğundan haberdarlar. Herkesin bildiği gibi, o kötülüğüyle göze batan bir alçaktı. Dolayısıyla günahkarlığına uyan bir çehreyle betimlenmeli. Şimdiye değin, en azından bir yıldır, gece gündüz her gün Ekselanslarının bildiği gibi, kentin tüm haydutlarının yaşadığı Borghetto’ya gidiyorum.Ancak henüz aklımdakine uygun kötülükte bir yüz bulamadım.Bu yüzü bulduğumda resmi bir günde bitireceğim. Ancak eğer araştırmam sonuçsuz kalırsa, Ekselanslarına beni şikayet etmeye gelen ve aranan özelliklere tam uyan baş rahibin çehresini kullanacağım.”

Bu zekice cevap Luduvico’yu güldürdü. Vasari’nin aktardığı gibi:

“Bu cevap, dükü gülmekten kırdı geçirdi ve şaşkınlık içindeki zavallı baş papaz da, Leonardo’yu rahat bıraktı.”

Bu tabloyu Leonardo, yeni bir tarzda, kendi buluşu olarak hazırladığı boyalarla resmetmiştir. Ve ne yazık ki; solmaya, kabarmaya ve dökülüp bozulmaya başlamıştır. Ancak yine de ressam Rafael, bu tabloyu tamamen bozulmadan, kopya etmiş ve böylece onu unutulmaktan kurtarmıştır.
Leonardo’nun eserlerini ve özellikle “Gizli­ Son Akşam Yemeği: La Çena” adını verdiği en büyük eserini tanımada, onun bu duyguları, birer ipucu olarak anılabilir. Ve belki bu nedenle duygu ve düşüncelerini açıklamak için “Gizli ­Son Akşam Yemeği” tablosuna, İsa’yı ön planda resmetmiştir. Ve yine bunun içindir ki, dehasının bütün olanaklarını kullanarak bu tabloyu yaratmıştır.

Milano’da çok ünlü olan “Milano Katedrali” meydanından başlayarak şehrin kenar mahallelerine kadar uzanan “Via Dante” sokağında St. Maria della Grazie adındaki küçük, fakat çok eski bir manastır vardır. Leonardo, bu katedralin “Sofra Odası”ndaki duvarlarının birine, bütün genişliği boyunca, “Gizli­Son Akşam Yemeği” adını verdiği bir tablo işlenmiştir. Bu tablo; büyük bir odayı göstermektedir. Bu salonun dip tarafında üç pencere görülmektedir. Salonun ön kısmında uzun bir masa bulunmaktadır. Masanın arka kenarına, yüzleri tabloya bakanlara dönük olarak oturanlar vardır. Bunlar İsa ve 12 havarisidir. İsa, oturanlar arasında ve masanın ortalarında oturmaktadır. Havarilerin altısı, İsa’nın sağında, altısı solunda; yan yana oturmuşlardır. İsa’nın başı, hafifçe sol omzuna doğru eğiktir. Gözleri donuktur, belirsizdir. İki elini masaya birbirinden biraz açık olarak dayamıştır. Derin düşünceler içindedir, çok üzüntülü bir hali vardır. Sanki, bütün üç yıl boyunca; öğrencileriyle bir arada, hep beraber geçirdiği günlerden sonra neler olacağını tanımlayan bir görüntü içindedir.

Leonardo’nun resim sanatındaki büyüklüğünü anlamak için her şeyden önce, iki şey üzerinde, evvelâ kompozisyon üzerinde, sonra ışık ve gölge üzerinde durmak lâzımdır. Onun en büyük kompozisyonu Cenacolo (Son Akşam Yemeği) olduğu için bu eserdeki üstünlüğünü belirtmek yeter. Santa Maria delle Grazie’nin yemek salonunda bulunan bu freskonun her tarafı aradan yarım asır geçmeden çatlamış, boyaları dökülmüş; beceriksiz ellerin tamirleriyle eser, büsbütün berbat bir duruma düşmüştür. Bugün, son şekli ile onda gölgeleri andıran figürlerden başka bir şey görülmez. Fakat buna karşılık, Leonardo’nun talebelerinden Marco d’Oggione’nin 1510 senesinde, aslının bütün parlaklığı içinde bulunduğu sıralarda, yapmış olduğu kopyalar vardır; Paris’te Louvre müzesinde bulunan kopya ile Londra’da güzel sanatlar mektebindeki kopya bu ressama atfolunmaktadır.

Eser, Magripli Ludovico tarafından Santa Maria Delle Grazie manastırı yemekhanesi için ısmarlanmıştır. Sanatçının tamamlayabildiği birkaç resimden biridir. Daha Leonardo hayatta iken yıpranmaya başlaması, renklerin doğallıklarını kaybetmesi, inanılmaz bir talihsizliktir. Bunun da nedeni Leonardo’nun salondaki rutubeti hesaplamadan değişik bir boyama tekniği uygulamasıdır. Ancak bu hali ile bile, insan dehasının büyük mucizelerinden biridir

Rahiplerin uzun yemek masalarının bulunduğu salonun bir duvarını boydan boya kaplayan, dört metre genişliğindeki bu başyapıt, ilk açıldığı gün müthiş bir heyecan uyandırmıştı. Salonun doğal ışığı yemek masasının tam üzerini aydınlatmakta, perspektifle birlikte, resme sanki salonunun uzantısıymışçasına bir derinlik kazandırmaktadır

Kompozisyonun iç mekanlara taşınmaya başlandığı ilk resimlerden biridir Santral perspektif kurallarına göre yapılmış olup orta çizgi Hz. İsa’nın sağ gözünden geçer. Bu duruş, aynı zamanda Hz. İsa’nın manevi konumunu da betimlemektedir.

Rönesans’la birlikte çizgisellik, yüzeysel üslup anlaşılırlık ve çokluk resimde işlenmiştir. Çizgisel üslup cisimler ve uzayla uğraşır ve üç boyutluluk izlenimi vermek için ışık ve gölgeyi kullanır. Ama çizgi kesin bir sınır olarak üstün, ya da hiç değilse onlara eşit bir yer alır. Rönesans’ta bütün elemanlar tek tek ele alınıp işlenmiştir. Parçalar tek başına ve bütüne karşı sorumludurlar. Leonardo haklı olarak ışık-gölge karşıtlığının babası sayılır ve özellikle onun “Son Akşam Yemeği” Yeniçağ sanatında ilk defa olarak ışık-gölgenin kompozisyon etkenleri olarak büyük çapta kullanıldığı ilk resim olmuştur.

Leonardo Da Vinci ilk kez Sfumato (boyalı yüzeyler arasında yumuşak geçiş) kullanılmıştır. Rönesans’ta kapalı üslupla birlikte her şey dengelidir ve geometrik orantı vardır. “16. Yüzyılda resmin kısımları bir merkezi eksen etrafından düzenlenmektedir, ya da eğer bu yoksa, tablonun iki yarısı arasında tam bir denge gözetilmektedir. Örneğin Leonardo’nun İsa’nın son akşam yemeğinde, bir orta figürün ötekilerden ayrılması ve yan grupların dengeli olarak ele alınmasıyla simetrik form gerçekleşmiştir.”

Leonardo’nun Son Akşam Yemeği isimli resmi, yarattığı gerçeklik algısı ve sanatsal ifadenin dengeli bileşimi ile en önemli eserlerinden biridir. Yapıt Milano’da Santa Maria dele Grazie manastırının rahiplerinin yemek yedikleri dörtgen salonun bir duvarında yer almaktadır. İsa on iki havarisiyle birlikte uzun bir yemek masasının etrafında betimlenmiştir. Bu başyapıt halka açıldığında, rahiplerin uzun yemek masalarının yanında, İsa ve Havarilerinin yemek masasının göründüğü an, yarattığı izlenimi yaşamaya çalışalım. Bu kutsal öykü, o zamana dek, seyirciye bunca yakın olmamıştı. Rahiplerin yemek salonuna bir başkası daha eklenmişti sanki ve Son Akşam Yemeği elle tutulur bir şey oluvermişti”

Hz. İsa’nın son akşam yemeğinde havarilere “İçinizden biri bana ihanet edecek” dediği anı anlatır. Hz. İsa masanın ortasında sakin bir şekilde yalnız olarak oturmaktadır. Kendisini ikili üçlü gruplar halinde çevreleyen havariler bu sözü nedeni ile şaşkınlık içerisindedirler. Masanın en solundaki Bartholomaus, heyecanla ayağa fırlamış, yanındaki Jacobus Minör ve Andreas ise ellerini havaya kaldırmıştır. Peter (Petrus) de ayağa kalkmış, masanın ortasına doğru kızgınlıkla bakmaktadır. Hain Judas (Yahuda) hayretle geriye fırlamıştır, sağ elinde ihaneti karşılığında almış olduğu para kesesini tutmaktadır. Judas daha önce yapılmış olan tüm Son Akşam Yemeği resimlerinin aksine masanın önünde değil, diğer havarilerle birlikte arkasında durmaktadır. Yanındaki Johannes (Yuhanna) ise henüz hainin kimliğini bilmediğinden gayet sakin, ellerini birleştirmiş bir şekilde oturmaktadır. Yine resmin sağındaki havarilerin her biri değişik bir hareket yaparken zaman durmuş gibidir

Masa örtüsü ve tabaklar üzerindeki desenler izleyenleri hayrete düşürecek kadar ayrıntılar içermektedir. Masa üzerindeki yiyecekler ise enfes natürmort örnekleridir.

Son Akşam Yemeği’nin Menüsü

Milano’daki Santa Maria delle Grazie Kilşsesi’nin yemekhane duvarında bulunan ‘Son Yemek’ tablosu 1997 yılında kapsamlı bir restorasyondan geçirildi. Restorasyon sırasında araştırmalara ışık tutmak üzere digital fotoğraftan, radyolojik taramaya kadar bir çok yöntemle tablonun görüntüleri de alındı. Bu veriler üzerinde Sanat Tarihi Profesörü John Varriano’nun yaptığı araştırmalar sonucu hazırladığı ‘Leonardo ile akşam yemeğinde’ başlığını taşıyan makalesi Gastronomica Dergisi’nde yayınlandı.

Makalede şimdiye kadar İsa Peygamber’in yemek yediği masada sadece ekmek ve kuzu eti olduğu düşünülürken, son araştırmalara göre, masanın o kadar da sade olmadığı ortaya çıktı. Masada ayrıca dönemin gözde yemeklerinden ekşi soslu portakal dilimleriyle süslenmiş ızgara yılanbalığının da masada bulunduğu belirtilirken, masa üzerinde ayrıca nar olduğu da belirlendi.

Bu arada “Son yemek” eseriyle ilgili resmi internet sitesinde düzenlemeye gidildi. Sitenin bulunduğu www.haltadefinizione.com/it/cenacolo/look.asp adresinde tablo üzerinde istenildiği kadar zoom yapma imkanı tanınırken, bu yöntemle yazar Dan Brown’un ‘Da Vinci Konu’ eserine de konu olan tablonun üzerindeki tüm detayları inceleme şansı sunuluyor. ‘Son Yemek’ ancak aylar öncesinden randevu alınarak ve sadece 20’şer kişilik gruplar halinde ve maksimum 15 dakika görülebiliniyor. Ziyaret sırasında fotoğraf ve görüntü ve alınmasına izin verilmiyor.

Son Akşam Yemeği Tablosu ve Sembolizm

Son Akşam Yemeği’nde İsa ve Havarileri Kutsal Kase’den şarap içiyorlar ve ekmek yiyorlardı. Ancak resimde kâse ve şaraplı ekmek görülmemesi Hıristiyan dünyasında yıllardır tartışma konusu olmuştur.

Resmin kurgusu büyük bir anakronizm sorununu içinde barındırır. Yaşadığı tarih itibarı ile Hz. İsa ve havarilerinin masada oturarak yemek yemeleri mümkün değildir. Masa etrafına konulan sandalyeler ve bu düzenekte yemek yeme çok sonraki zamanlarda yerleşmiş bir gelenektir.

Da Vinci’nin şifresi kitabına göre Hz. İsa’nın solundaki kadın, Magdalalı Meryem’dir ve kalça kısımlarından birleşmişlerdir ikisinin arasında kocaman bir V yani paganların KADIN sembolü bulunmaktadır ve giysileri de birbirlerinin simetrisidir. Ayrıca oluşan v şekli, kutsal kaseyi tanımlamaktadır. Yani kutsal kase, v şeklindeydi. Kitaba göre Hz. İsa’nın Magdalalı Meryem’den çocuğu olmuştur. Yine kitaba göre Magdalalı Meryem, Hz. İsa’nın sağ diğer tarafına geçtiğinde kocaman bir ters V, yani paganların ERKEK sembolü ortaya çıkmaktadır. Yine Dan Brown’un iddiasına göre Leonardo Da Vinci bu yüzden ‘İsa’nın Son Akşam Yemeği” tablosunda Magdelena (Mecdelli Meryem)’yı simgelemek için M harfine yer vermiştir.

İncil’e göre Hz. İsa; o anda öğrencilerine seslenmiş ve onlara: “İçinizden biri, bana hainlik edecek!..” demiştir. Bu olaydan büyük bir üzüntü duymaktadır. Ve üzüntüsünde haklıdır. Çünkü o, konuşmalarını, öğütlerini dinleyen yüzlerce ve binlerce kimse arasından yalnız 12 kişi seçmiştir; onlarla yakınlık ve dostluk kurmuştur. Üç yıl boyunca düşüncelerini, duygularını ve bütün ruhunu onlara açmıştır. Sıkıntılarını ve dertlerini onlarla paylaşmıştır. Fakat şimdi, şu anda güvendiği bu 11 öğrencisinden birisinin kendisini ele vereceği, kendisine hainlik edeceği kuşku ve düşüncesi zihnini kaplamıştır. Bu nedenle, hiç durmadan kendi kendine sanki. “Güvendiğim bu kişilerden biri ha?!” der gibidir.

Eğer Heraklit, o anda orada bulunsaydı mutlaka kendini tutamaz, hüngür hüngür ağlardı. Michelangelo ise, öfkesinden yerinde duramaz, taşkınlıklar yapardı. Demokrit’e gelince, o da, herhalde bu kadere acı acı gülmekten kendini alamazdı. Ya Leonardo?!.. O bunların hiçbirini yapmaz; sadece kendine özgü belirsiz ve esrarlı gülümsemesinin yüzüne yansıyan şafak aydınlığına benzer bakışlarıyla, oradakileri birer birer süzerdi!

Son Akşam Yemeği Tablosu’ndaki Diğer Sırlar

Slavisa Pesci isimli bir bilgisayar uzmanı, tablonun üzerine, özel bir teknik kullanarak aynı tablonun aynadaki görüntüsünü koydu.

Tablodaki görüntüde ortaya çıkan kadının Mecdeli Meryem olduğu ve Da Vinci Şifresi romanında da iddia edildiği şekilde Hz. İsa’nın bebeğini tuttuğu iddia ediliyor. Masanın ucunda ise bir şövalyenin oturduğu görülüyor.

…Ve Bir Öykü: İyi ve Kötü

«İyi ve Kötü’nün yüzü aynıdır… Her şey insanın yoluna ne zaman çıktıklarına bağlıdır…» Paulo Coelho

Leonardo da Vinci ‘Son Aksam Yemeği’ isimli resmini yapmayı düşündüğünde büyük bir güçlükle karşılaştı… İyi’yi İsa’nın bedeninde, Kötü’yü de İsa’nın arkadaşı olan ve son akşam yemeğinde ona ihanet etmeye karar veren Yahuda’nın bedeninde tasvir etmek zorundaydı… İyiliği temsil eden İsa’yı, ve kötülüğü temsil eden Yahuda’yı betimlemek için model olarak kullanabileceği birilerini aramaya başladı. Koroda şarkı söyleyen bir genci, İsa’nın tasviri için atölyesine davet etti, sayısız taslak ve eskiz çizdi. Aradan üç yıl geçtiği halde Son Akşam Yemeği hala tamamlanamamıştı. Leonardo, Yahuda için kullanacağı modeli günlerce aradıktan sonra, sarhoşluktan kaldırım kenarına yığılmış, vaktinden önce yaşlanmış, paçavralar içinde genç bir adam buldu. Yardımcıları adamı güç de olsa kiliseye taşıdılar ve orada ayağa diktiler. Leonardo adamın yüzünde görülen inançsızlığı, günahı, bencilliği resmetmeye başladı. Leonardo, işini bitirmek üzereyken; berduş, yavaş yavaş ayılarak gözlerini açtı ve harika duvar resmini gördü. Şaşkınlık ve hüzün dolu bir sesle şöyle dedi:

“Ben bu resmi daha önce gördüm.”

“Ne zaman?” diye sordu Leonardo. O da şaşırmıştı.

“Üç yıl önce… Elimde avucumda olanı henüz kaybetmemişken. O sıralarda bir koro-da şarkı söylüyordum. Pek çok hayalim vardı. Bir ressam beni İsa’nın yüzü için modellik yapmak üzere davet etmişti.”

 

alıntı…

2015-07-22

Sadullah Başar

Son Akşam Yemeği Tablosu Hakkında Bilmemiz Gerekenler

Son Akşam Yemeği tablosu, belki de Mona Lisa ile birlikte Leonardo Da Vinci’nin en çok bilinen çalışmalarındandır. Hem yapıldığı dönemlerde, hem de günümüzde son derece ilgi görmüş, sevilmiş ve nefret edilmiştir. 

Günümüzde popüler kültürde de yer bulan Son Akşam Yemeği tablosunu pek çok yerde direkt ya da dolaylı olarak görmek mümkündür.

son akşam yemeği tablosu

Son Akşam Yemeği ya da nam-ı diğer, Son Yemek; Duke Lodovico Sforza’nın siparişi üzerine, 15. yüzyılda Leonardo da Vinci tarafından Milano’da yapılmıştır.

Da Vinci’nin 1495 yılında yapmaya başladığı resim, 3 yılda tamamlanmıştır. Da Vinci bu eserinde, İsa Mesih’in Romalı askerlerce tutuklanmasından bir gün önce havarileriyle yediği son akşam yemeğini resmetmiştir.

Da Vinci’nin eserlerinde matematiği ve numerolojiyi kullandığı bilinmektedir. Son Akşam Yemeği de bu açıdan sanatçının diğer eserleriyle benzerlik göstermektedir.

Eserde, 3 sayısı birçok yönden tasvir edilmiştir. Bu, da Vinci’nin de inandığı, İncil’deki Kutsal Üçleme’yi temsil etmektedir. 

İsa, resimde bir üçgen olarak konumlandırılmıştır. Ayrıca havariler, 3’er kişilik gruplar halindedir ve havarilerin ve İsa’nın arkasında 3 adet pencere bulunur. 

Resim, İsa’nın çarmıha gerildiği bir duvar resminin tam karşısında konumlandırılmıştır.

Leonardo da Vinci, burada bir gün öncesini ve bir gün sonrasını aynı alan içerisinde göstermek istemiştir. 

Tabloya bakıldığında İsa’nın üzgün, boynununsa eğilmiş olduğu görülmektedir. İsa, tam karşısındaki resimde de aynı şekilde görülmektedir. 

Eserde İsa ve havarileri birlikte yemek yemektedirler. 

İsa havarilerine, içlerinden birisinin kendisine ihanet edeceğini söylemiştir. Tablo, İsa’nın bu açıklamayı yaptığı ânın hemen sonrasını yansıtmaktadır. Havariler şaşkınlık ve merak dolu ifadelerle bu açıklamaya tepki vermektedirler. Ona ihanet edecek kişinin kendileri olup olmadığını sormaktadırlar. 

Tablo, bu olayın doruk noktasını anlatmaktadır.

Tablonun kopyası hiçbir müzede bulunmaz. Orijinal hali ise, Milano’daki Santa Maria delle Grazie Kilise ve Manastırı içerisinde yer almaktadır. Da Vinci, bu dini çalışmayı manastırının yemekhane duvarına yapmıştır. Ayrıca, sayısız kez farklı boyutlarda resmedilmesine rağmen orijinal boyutu, 4,6 x 8,8 metredir.

Sanılanın aksine Son Akşam Yemeği, bir fresk değildir.

Freskler ıslak zemin üzerine boyanmaktaydı. Ancak da Vinci, bu tekniği reddetmiştir. Çok daha görkemli bir parlaklık elde etmek istemiştir.

Da Vinci resimde yepyeni bir teknik kullanmıştı. Fakat kullandığı teknik uzun vadede başarısız oldu. Resmin boyası dökülmeye başladıktan sonra eser adeta bir harabe halini aldı. Eser, restore edilmeye başlandığında ise, yanlış uygulamalardan ötürü daha da bozuldu. II. Dünya Savaşı sırasında aynı şekilde resim yine hasar gördü. En sonunda, 1980 yılında 19 yıl sürecek bir restorasyon çalışması başladı.

Eserin çarpıcı noktalardan bir diğeri ise, olağanüstü ve etkileyici bir perspektif ile yapılmasıdır. Santa Maria delle Grazie Manastırı’nın iç duvarında yer alan resim, da Vinci’nin perspektif kullanım tarzı ile, duvardan içeri giren ayrı bir oda varmış gibi bir göz yanılsaması yaratmaktadır. Bu perspektifi oluşturmak içinde çiviler ve iplerle uzun bir çalışma yapmıştır. Bunun yan sıra bu teknik, resmin doğallığını da gözler önüne sermektedir.

Masadaki yemeğin ne olduğu uzun yıllar boyu tartışma konusuydu. Geleneğe bakıldığında; masada kuzu eti, ekmek ve şarap olmalıydı. Ancak resmin kötü durumu masadakileri seçmeye engel oluyordu. Resim temizlendikten sonra masadakilerin yılanbalığı ızgarası ve dilimlenmiş portakal olduğu ortaya çıktı. İtalyan yazar Bartolomeo Platina tarafından yazılan; De Honesta Valuptate et Valetudine (Doğru Zevk Alma ve İyi Sağlık Üzerine) adlı yemek tarifleri içeren kitabın bir kopyasının da Vinci’de olduğu biliniyordu. Kitapta kayısılar, yılanbalığı ızgarası ve baharatlı ekmek gibi öneriler ve tarifler vardı. Araştırmalar, Leonardo’nun yeme alışkanlığı ile Son Akşam Yemeği’ndeki yemekler arasında paralellikler olduğunu göstermektedir.

Ayrıca Yehuda’nın önüne dökülen tuzun ihaneti temsil ettiğini ya da ihanet etmek için seçilmiş olmasındaki kötü şansın bir işareti olarak görüldüğü söylenir.

the last supper

Dan Brown’un Da Vinci Şifresi isimli kitabına göre; İsa’nın solundaki kadın Magdalalı Meryem’dir ve kalça kısımlarından birleşmişlerdir. İkisinin arasında kocaman bir V yani paganların kadın sembolü bulunmaktadır. Giysileri de birbirlerinin simetrisidir. Ayrıca oluşan V şekli kutsal kaseyi tanımlamaktadır.

Tabloyu görmek için en az iki ay öncesinden bilet alınması ziyaretçilere öneriliyor. Tablonun yalnızca 20-25 kişilik gruplar halinde 15 dakika ziyaret edilmesine izin veriliyor. Ayrıca uygun kıyafetler giydiğinize emin olun; aksi takdirde manastırın kapısından geri çevrilme ihtimaliniz de var.

Bu içeriği beğendiniz mi? Bunun gibi daha fazla içerik üretebilmemiz için bize Patreon´da destek olun. 🙂

10layn.com Patreon button

Kategoriler

Son Akşam Yemeği Hikayesi nedir? Son akşam yemeğinin sırrı

Son Akşam Yemeği

Bu yazımızda Leonardo Da Vinci’nin en az Mona Lisa kadar ünlü ve konuşulan eseri Son akşam yemeği (The Last Supper) isimli eseri . Son akşam yemeği hikayesi .Son akşam yemeğinde kişiler ,Kim kimdir . Yahuda hangisidir ? Son akşam yemeğinin sırrı nedir ? Hz isa ve Havarileri’nin Son akşam yemeğindeki hal ve tavırlarının incelemesi gibi konulara değineceğiz .

Son Akşam Yemeği Nerededir ?

Öncelikle Son akşam yemeği eserinin bir tablo olmadığını , duvara çizilmiş bir fresk olduğunu belirtelim .Peki nerenin duvarına çizildi .Son akşam yemeği nerede ?

son akşam yemeği nerede bulunur

Son Akşam Yemeği nin (Cenacolo), Milano’da Santa-Maria delle- Grazie’nin yemek salonunda bulunan 9.10X4 20 ölçüsünde ki bu freskonun her tarafı aradan yarım yüzyıl geçmeden çatlamış, boyaları dökülmüş, beceriksiz ellerin onarımlarıyla eser büsbütün berbat bir duruma düşmüştür.

Leonardo da vinci son akşam yemeği nerede

Son akşam yemeği freski . Santa Maria Della Grazie basilicası / Milano /İtalya

Son akşam yemeği nerde bulunur

Son akşam yemeğini korumak . İkinci dünya savaşında ağır bombardımana tutulan Milano şehrinde Santa Maria Della Grazie’de bombalardan nasibini almıştı.Fakat yörenin insanları savaşın acımasız koşullarında tarih ve sanat bilinciyle eseri kum torbaları ile kapatıp korumaya çabaladılar .Yine de bombardıman esere ciddi hasar verdi. Kaynak:  wikipedi 

O dönemde Normalde freskler ıslak sıva üzerine boyanırdı amaLeonardo Da Vinci çeşitli nedenlerden dolayı bu geleneksel tekniği reddetti. Bu tekniği reddetmesinin temel nedeni daha canlı renkler elde etmeyi istemesiydi.

Da Vinci her ayrıntıyı mükemmel bir şekilde çizebilmek için kendi tekniğini icat etti, taş üzerinde tempera boyalar kullandı, neme karşı özel bir astar geliştirdi. Ancak bu teknik başarısız oldu, elli yıl sonra çürüyen boya pul pul döküldü ve Son Akşam Yemeği eski ihtişamını kaybetti. Yapılan restorasyon işlemleri ise durumu daha da kötüleştirdi. 2. Dünya Savaşı sırasında gerçekleşen bombardıman eser üzerinde ciddi hasarlar bıraktı.  1980 yılında başlayan restorasyon yirmi sene sürmüştür.

Son Akşam Yemeği Orjinal Eseri Ve Diğerleri

Bugün, son şekli ile bu eserde gölgeleri andıran figürlerden başka bir şey görülmez. Fakat buna karşılık Leonardo’nun çömezlerinden Marco d’Oggione’nin 1510 yıllarında, aslının bütün parlaklığı içinde bulunduğu sıralarda yapmış olduğu kopyalar vardır; Paris’te Louvre müzesinde bulunan kopya ile Londra’da Güzel Sanatlar Mektebi’ndeki kopya bu ressama affolunmaktadır.

son akşam yemeği

Bu konuyu Leonardo’dan önce Giotto, Andrea del Castagno, Ghirlandajo da işlemişlerdi. Bu üç ressam üçü de ayrı ayrı birer değer olmakla beraber, eserlerinin karşılaştırılmasından da anlaşılacağı gibi, hiçbirinin sanat gücü, bu konunun gerektirdiği güçlükleri yenecek durumda değildir. Giotto’nun vakur ve muhteşem kompozisyonu kaskatı idi; tek bir çizgi üzerinde dimdik, cansız gibi duran havariler ne hareketleriyle, ne ifadeleriyle ruhlarda yankılar uyandıracak bir g heyecan gösteriyorlar; her biri İsa’nın sözlerini işitmemiş gibi, kendi dünyasına dalmış görünüyor. Ghirlandajo’nun eserinde, asil bir şekilde giydirilen şahıslar biraz değişiktir, ama psikolojik birlik henüz yoktur.

Bu eserlerle Leonardo’nun Genacolo’su kıyaslanırsa, resim sanatının elde ettiği mucizeli ilerleme derhal göze çarpar. Leonardo on beşinci yüzyılın, geleneğe dayanan resmi ile bütün bağları koparıyor, yanılmadan, şaşırmadan; mübalağaya düşmeden, bir sıçrayışta, aynı zamanda hem körü körüne bir taklitten, hem boş ve düşsü bir idealizmden uzaklaşarak psikolojik diyeceğimiz, gözleme ve yaratıcılığa dayanan bir realizme varıyor.

Leonardo’nun eserinde de kişiler Giotto ile Ghirlandajo’nun eserlerinde olduğu gibi, seyirciye karşı, aynı yatay çizgi üzerindedir. Böyle olmakla, aynı planda kalmakla beraber, Leonardo büyük bir yaratıcılık göstermiştir.

Son Akşam Yemeği Hikayesi

Son Akşam Yemeği, İsa Mesih’in Romalı askerlerce yakalanmasından önce 12 Havarisi ile yediği son akşam yemeğini resmetmektedir

Uzun bir yemek masasının önünde, 12 Havariyi İsa’nın sağında ve solunda üçer kişilik kümeler halinde görüyoruz. Mesih: Hakikatte size derim ki sizden biri beni ele verecektir demiş; bu söz havarilerin üzerinde derin bir tesir uyandırmıştır. Bu tesirin yankılan soldan sağa doğru kopan hareketlerde, çehrelerin aldığı değişik ifadelerde görülüyor. Her havari mizacına göre başka bir tavır takınmıştır. Biri: Ey Mesih ben miyim? der gibi, ellerini göğsü üzerinde koymuş; bir başkası iyi işitip işitmediğini sormak için yanındakine eğiliyor, bazıları İsa’nın sözünü birbirine şüphe ve korku ile tekrarlayıp duruyorlar.

Nihayet Yahuda, Giotto’nun çelimsiz, küçük Yahudisi gibi acınacak bir halde süklüm büklüm uzaklaşacağı yerde, masanın etrafında oturanlara derin bir nazar fırlatıyor, İsa’nın ağzından düşen sözün anlaşılıp anlaşılmadığını, kendisi için tehlike olup olmadığını anlamaya çalışıyor. Bir yıldırım gibi sofraya düşen söz, bazı çehrede isyana, bazı çehrede tevekküle ve hüzne, bazı çehrede şüphe ve korkuya dönüvermiştir. Eserde büyük bir değişiklik içinde bir organik birlik göze çarpmaktadır.

Son Akşam Yemeğinin Sırrı

Leonardo, İsa’nın dudakları arasından düşen sözün, değişik yaratılışta olan Havarilerin ruhlarında uyandırdığı değişik tepkileri, çehre ifadeleri ve beden hareketleriyle göstermek, sonra her Havariyi, karakterine uygun gelen en güzel biçim içinde yaşatmak istiyordu. Nitekim Trattato della Pittura’da: “Resimde figürler o suretle vücuda getirilmiş olmalıdır ki onların duruşlarından ne düşündüklerini ve ne hissettiklerini kolaylıkla anlamak mümkün olsun.” sözü Son Akşam Yemeği’ne hâkim olan kompozisyon anlayışını kesinlikle özetler.

son akşam yemeği tablosunun anlamı

 

Burada bir diğer nokta , Son akşam yemeğinin sırrı denilince ilk akla gelen , kişilerin yüzlerindeki ifadelerin ve özellikle ellerinin , vucut dillerinin ne anlam ifade ettiğidir.

son akşam yemeği hikayesi isa ve havarileri

Leonardo’nun bu eserinde Isa ortada görülmektedir. Öne doğru eğilen başıyla, yemek masasının üzerine düşen ümitsiz elleriyle derin bir hüzün içindedir. İsa’nın başı tam arkadaki tabiatüstü bir manzaraya açılan büyük pencerenin içine düşmektedir. Böylece Leonardo hem peygamberlerin ve azizlerin başlarına konulması âdet olan o ışıklı çemberden kurtulmuş, hem de hiçbir yapma duruma düşmeden, başı aydınlıktan bir çerçeve içine almakla, Mesih’e yaraşan seçkin yeri vermiştir.

leonardo da vinci son akşam yemeği tablo

Orjinal Son akşam yemeği freskinde ,Ghirlandajo nun çalışmasından farklı taraflar vardır.

Ghirlandajo, Yahuda ’yı bir vebalı gibi, ihaneti herkes tarafından bilmiyormuş gibi Havarilerden ayırmış, sofranın karşı tarafına oturtmuştu. Oysa Leonardo hayret veren bir cesaretle Yahuda ‘yı Yohanna ‘ın yanma koyuyor. Onun, hain olduğunu Ghirlandajo’da olduğu gibi tek başına bırakılışından değil, gölge içine atılan başından anlıyoruz. Yahuda’nın ışıktan uzaklaşması yapma bir buluşun değil, çok tabii bir davranışın, Veli Petrus’un şiddeti karşısında bir irkilişin sonucudur. Leonardo, İsa’nın kutsallığını bulandırmamak için Yahuda’nın iğrençliğini gölgeyle boğarken, çok tabii bir tepkiyi hazırlamasını bilmiştir. Böylece, aydınlığın çerçevelediği İsa’nın başıyla gölgenin kapladığı hainin başı hem dramatik bakımdan, hem plastik bakımdan eşsiz bir denge sağlamıştır.

Son Akşam Yemeği’ni Bu Kadar Ünlü Yapan Nedir ?

Bazılarımızın aklına , peki Son akşam yemeği neden bu kadar ünlü?  diye bir soru gelebilir . Son Akşam Yemeği de dekoratif basit bir rol alan, dramatik havayı bulandıran tek bir şahıs gösterilemez. Ne kadar insan varsa o kadar tragedya yaşanmaktadır. Birbiriyle çarpışan, birbirini şiddetlendiren duygular kolektif bir heyecan yaratmaktadır. Kompozisyonun organik bir bütün olduğunu, Son Akşam Yemeği kadar gösteren sanat eseri pek az gösterilebilir.

Eserin eskiz çizimlerine ,taslak çalışmalarına baktığımızda bunu sağlamak için Da Vinci’nin neler yaptığına da şahit oluruz .

kaynak:https://www.arthipo.com/artblog/unlu-klasik-tablolar/son-aksam-yemegi-hikayesi.html

Bunu beğen:

BeğenYükleniyor...

16 Haz 2017 in Ressam.

Son Akşam Yemeği Tablosu: da Vinci'nin Gizemlerle Dolu Eseri

Tarihin bize ulaştırdığı en mükemmel ve gizemli eser Leonardo da Vinci'nin en ünlü ve önemli eserlerinden biri: "Son Akşam Yemeği"!

Leonardo da Vinci'nin en önemli eserlerinde biri olan bu tablonun, birbirinden esrarengiz bir çok sırrı sakladığına inanılıyor. Şimdi, tarihin en gizemli tablosundaki sırları öğrenme vakti..

Leonardo da Vinci'nin bir çok tablosu bulunmaktadır ve ilginçtir ki gün geçtikçe bunların bir çoğunda bazı ipuçları veya şifreler eklendiği ortaya çıkmaktadır. Tablo, Santa Maria manastırındaki 4 metreye 8 metre boylarında bir duvarın üzerine yapılmıştır.

Rahipler buraya gelip yemeklerini yer ve kendilerini İsa ile aynı ortamda gibi düşünürlermiş. İnanışa göre tablo, İsa Mesih'in romalı askerlerce tutuklanmasından bir gün önce havarileriyle yediği son akşam yemeğini temsil etmektedir. Adını da zaten buradan almıştır.

Gizem aslında resmin kendisiyle başlıyor. Çünkü resim tam olarak İsa'nın, Hristiyanlara göre çarmıha gerildiği bir freskin yani duvar resminin tam karşısına yapılmıştır.

Ressam Leonardo, burada 1 gün öncesini ve 1 gün sonrasını aynı alan içerisinde göstermek istemiştir. Tabloya baktığınızda ortada duran İsa üzgün ve boynunu eğmiş bir şekilde durmaktadır ve tam karşısındaki resimde de aynı şekilde görülmektedir. Boyunun eğmesinin sebebi ise masadaki tek bir kişi, bir hain!

Masadaki bir çok yiyeceğin yenildiği görülmektedir. Yani yemeği bitirmek üzere oldukları bir an ve İsa karınlarını doyuran havarilerine bir açıklama yapıyor ve şunları söylüyor; "Hakikatte size derim ki aranızdan biri beni ele verecektir." Bu söylemin hemen ardından herkesin şaşırdığı rivayeti vardır. Çünkü bu aralarında bir hain var demekti ve masadakiler buna anlam veremezlerdi.

İnanılan bir hikayeye göre, Bartholomew, James ve Andrew, üçü de şaşırmış vaziyettetabloda. Judas hayretler içinde; onun yanında, Peter bir bıçak tutuyor ve sinirli resmedilmiş. Havariler arasındaki Magdalalı Meryem olduğu söylenen kişi boynunu eğmiş şekilde durmakta. Bu kişinin Aziz Jhon olduğu da söylentiler arasında.

Eserdeki diğer kişiler, Thomas üzgün, James şok olmuş ve Philip ise bir açıklama bekliyor şekilde durduğu tahmin ediliyor.. Diğer tarafta bulunan Thaddeus ve Matthew, Simon'a dönmüş bir cevap beklemektedirler.

Resimde tam da o an ve sonrası bizlere resmedilerek aktarılıyor. Fakat Leonardo'nun görmemizi istediği başka şeylerde olabilir bu resimde.

Şimdi bahsettiğimiz bu sırları gösterme zamanı…

Hz.İsa, bu masadaki biri bana ihanet edecek dediğinde, bunu ilk kez öğrenen birinin elbette bir şaşkınlığı olur fakat masada İsa'ın dışında sadece bir kişinin boynunu eğmiş bir şekilde durduğu görülüyor. Yukarıda bahsettiğimiz gibi, Magdalalı Meryem olduğu söylenen ve İsa'nın bize göre solunda duran kişinin başı eğik bir şekilde durduğu görülüyor.

Burada ihaneti Magdalalı Meryem yapmış gibi görünse de aslında onun yapmadığını, belki de sadece o an için üzüldüğünü ya da baygınlık geçirdiğini bize inandıracak başka bir hain olabilir: Judas!

İsa'ya şaşkınlıkla bakan Judas'a baktığınızda sağ elinde tuttuğu para kesesini görebilirsiniz. İşte bu da tablodaki ipuçlarından biri. Romalılar, ona bu para kesesini ihanet etmesi için vermiş olabilir. Çünkü ihanetin bir başka göstergesi daha var ki o da; Hz.İsa sağ eliyle içeceğine ya da kaseye uzanmaya çalışırken, aynı zamanda Judas'ında uzanmaya çalıştığını görebilirsiniz.

Bu eski zamanlarda bir saygısızlıktı ve havarilerin asla yapmayacağı bir davranıştı. Bu da resimde bize ayrıca bu şekilde de gösterilmiştir. Hatta bazı resimlerde de Judas'ın ihanet edeceğini bilen İsa'nın onu havarilerden ayırdığını ve masanın tam karşısına oturtulmuş bir şekilde resmedildiğini görüyoruz.

Resimdeki çok derin sırlara geçmeden önce anlatılmak istenenleri biraz daha inceleyelim…

Elinde bıçak olan kişiyi "ihanet eden kişi" diye düşünebilirsiniz fakat bu kişi Aziz Peter ve İsa'nın en güvendiği insanlardan biri, onun koruyucusu olarak bilinir.

Konuşulan bir rivayete göre, Peter burada bıçağını çekmiş ve "Sana ihanet eden de kim o söyle bana" der gibi davranmaktadır. Hemen arkasındaki James, Peter'i göreceğiniz üzere, sakin olması konusunda eliyle uyarıyor. Diğerleri ise İsanın yaptığı açıklamaya şaşırmış durumda.

Tabloda anlatılanlar tam olarak bunlarken, Leonardo bir çok sırrı, aslında bu anlatılanların dışına gizliyor. Resme dikkatli bakılıp, Sanat Tarihçileri ve Anlam Bilimciler tarafından incelendiğinde birçok daha gizlenmiş sembol ve simge çıkıyor!

İsa ile Magdalalı Meryem'in birbirine uyum içinde olduğunu görebilirsiniz. Üzerlerindeki elbiseler ve bakışları tamamen uyumlu. REsmedilen figürlerini hayalinizde bir araya getirip, birleştirdiğiniz zaman mükemmel bir uyum için resmedildiklerini görebiliyorsunuz. İsa'nın elbisesindeki mavinin, Magdalalı Meryem'in eksik kısmını nasılda kusursuzca tamamladığı görülüyor. Başının hemen omzuna düşmesi ve kavuşturduğu ellerinin İsa'nın ellerinin tam da üzerine gelmesi gibi detaylar yine kusursuzca birbirlerine olan uyumlarını göstermektedir.

Bunun dışında bazı uç rivayetlerde bulunanlar var. Leonardo'nun, Judas'ın bir kısmına, kundağa sarılmış bir bebek gizlediğini düşünenler var. Bunun İsa ve Magdalalı Meryem'in mükemmel uyumunun tam ortasına getirildiğinde oluştuğu söyleniyor.. İkisinin de şefkat dolu bakışları, bir bebeğe duyulan hislere benzetiliyor.

Fakat işin ilginç yanı, Leonardo'nun bu figürleri daha önceden bir kağıda çizdiği biliniyor. Fakat başlangıçta düşündüğünden farklı bir çizim yapmış. Örneğin, hain Judas'ı önce masanın karşısına oturmuş şekilde çizmiş, ama sonrasında bütünlüğü bozduğu için farklı bir yere konumlandırmış. İlk çizdiği eskizde masadakilerin daha farklı üzülme şekillerinde olduğu da görülmektedir.

Bu da Leonardo'nun aklında net bir tablo olmadığını, kararsız olduğunu gösteriyor.

Tablonun yüzyıllar içinde sürekli restorasyon görmesi bazı şeyleri açıklıyor, çünkü resmin bazı kısımları sonradan orjinaline bağlı kalınmayarak yeniden düzenlenmiş. Aslında bilerek yapılmış da denilebilir.

Judas, ilk çizimlerde şimdikine göre daha genç ve daha açık renkte görülüyor. Yüzyıllar içinde yapılan restorasyonda onun hain olduğunu bilenlerin, Judas'ı daha çok gölgede bırakarak onu diğer havarilerden ayırmak istedikleri tahmin ediliyor.

Tabloya geniş açıdan bakıldığında, tam ortada bir boşluk olduğunu görülür. Tabloda direk dikkat çeken detaylardan biridir. İsa tam da iç açıları mükemmel olan bir üçgen şekil içerisinde konumlandırılmış.

Leonardo matematiği sever ve tablolarında kesinlikle kullanırdı. İsa'yı tam merkeze alan Leonardo, çizgilerini mükemmel derecede ayarlayarak resmi gerçekçi kılmış. Resmin olduğu duvara uzaktan bakıldığında, içeriye birebir uyumlu olduğunu görürsünüz.

Leonardo'nun bazı sırları günümüzde yeni yeni ortaya çıkmaya başlıyor.

Leonardo'nun Gizemli Simgelerinden: Aynalar

Aynalama yöntemini bazı resimlerde kullandığını görüyoruz. Bu, resmin diğer boyutunu görmemizi sağlıyor.

Leonardo aynalama yöntemini kullanmamız için apaçık bir ipucu bırakmış… Masadaki düğüm. Masa örtüsüne bakıldığında sadece sağ tarafta düğüm olduğunu görürsünüz. Solda yoktur. Solda neden çizilmediği yıllarca düşünüldü fakat bunun bir ipucu olduğu açıktı.

Aslında Leonardo, resmi ters çevirip masa örtüsündeki düğümü tamamlamamızı istemiş gibi Böylece sakladığı bazı sırları olduğunu göstermiş ve bunların da bulunmasını istemiş.

Resim ters çevirip incelenirse, yeni bir boyut kazandırmış olunuyor.

Leonardo'nun bazı resimlerini ters çevirir ve birbirine yaklaştırırsak… Resimde yeni bir yüz oluştuğu ve bize doğru baktığı görülebiliyor. İşte tam da bu noktada "Son Akşam Yemeği"nde bu yöntem uygulandığında…

Leonardo da Vinci'nin bu tabloya kendini sakladığı da görülüyor! Bu gerçekten sanat tarihi meraklılarına heyecan veren bir detay olmakla birlikte onun dehasını bir kez daha bize gösteriyor!

Bu çıkan simgeyi, da Vinci'ye benzetmeyenler de ya da rastgele oldu diyenler de var fakat Leonardo, sırlarla dolu bir deha! ve gizemli tabloları ile ünlü olan zeki birinin bunu yapmış olabilmesi oldukça doğal.

Biraz ürkütücü olan ise, bu resimde gizlenen başka bir şey; şeytani olarak adlandırılan bir başka simge!

Bunun sadece bir rastlantı olabileceği de düşünülmüş fakat bazı detaylar sanki bilerek yapılmış kadar mükemmel. Aynalama yönetimi İsa merkez alınıp kullanıldığında, ellerini iki yana avuç içleri açık bir şekilde masaya koyan, boynuzları belirgin bir şekilde ortada olan birinin belirdiği görülüyor.. Ellerini avuç içinde açıp sanki başlayabilirsiniz der gibi duruyor. Özellikle parmaklarının bu derece sivri olması şaşırtıcı.

Leonardo'nun dini görüşü konusunda net bilgiler yok. Şeytan figürünü buraya saklamış olması ona inandığı anlamına da gelebilir fakat tabiki bunlar sadece birer teori.

Bu tarz sırların tablolara saklanmış olması araştırmayı ve keşfetmeyi seven insanlar için oldukça heyecanlandırıcı ve gizemli olması onun tablolarına olan ilgiyi artırıyor.

Kaynak: Emoji.com.tr / Komik - İlginç

Eynesil Halk Eğitim MerkeziMagdalalı MeryemSimge SağınJudasKomik - İlginçHaberler

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir