bio barlauch kullananlar / Lamos İlaç Neofour Probiyotik Damla Kullanıcı Yorumları - seafoodplus.info

Bio Barlauch Kullananlar

bio barlauch kullananlar

Bugüne kadar kaç çeşit farklı tavsiye denediğimi inanın sayamadım. Sık yurtdışına çıkmak bu anlamda faydalı oldu. Burada yazdığım takviyelerin hepsi saatler, günlerce süren araştırmalar sonunda en emin olduklarım bu arada. Öyle laf olsun diye değil, ciddi ciddi araştırarak bunları almaya karar verdim. Bu hastalık cidden pahalıya mal oluyor malesef. Takviyeler oldukça pahalı.Başından beri probiotik alıyorum. Burada bulabildiğim en yüksek milyarlı prebiotik &probiyotik NTbiotik idi, 3 ay kadar onu aldım. Sonra yurtdısından direkt üriner sistem ve kadın icin gelistirilmis olan baska bir markaya geçtim.(Garden of Life-Vaginal, digestive,immune system formulated) Ama her gün en az 50 milyarlık probiyotik muhakkak içtim, içiyorum.

Greyfurt çekirdeği ekstraktı çok faydalı ama burada yok. Haliyle gittiğimde ya da biri geliyorsa bunu sipariş verdim hep. Tadı inanılmaz acı baştan uyarayım. Sonra Canxida kullandım 2 ay kadar. Sonrasında değiştirdim Kolorex&#;e geçtim. Dublin&#;de bir homeopat bir remedy hazırladı, beraberinde dida diye bir ilaç verdi, onları kullandım. İçeriklerine baktığınızda bolca kekik, elma sirkesi gibi doğal kandidasavarlar olduğunu farkedeceksiniz.

Bunların yanında vücut toksin tuttuğu için yosun içmek gerekiyor. Ben bir sure bioastin içtim spirulina ile birlikte ama sonra chroella içmeye başladım, o daha çok toksin atmaya yönelik olduğu için içmek önemli. Günde 6 tane içiliyor 3 kerede.

 

Sonra her gun hindistan cevizi yağı 2 kaşık muhakkak içtim. Elma sirkesi ve kekik suyunu hiç eksik etmedim. Bir de adaçayını kaynamış suda limonla birlikte bekletip içmek de ayrı bir rahatlama sağlıyor.

Doktora başladığımdan beri Vitix, Nutri glucan, Mc Zink pulver, Bio barlauch kullanıyorum. Tabi bunları test yaptıktan sonraki eksiklere göre verdi. Beraberinde kandida hapı kolorex kullanmaya devam ediyorum. NTbiotik de yazmıstı, ben evdeki prebiyotikleri kullanıyorum yurtdısından cok sayıda aldıgım icin, günde milyar seklinde tüketmek gerekiyor su surecte. Ben daha once hep 50 ile gittim. İşte böyle. Zararlı bir sey yemeyince zaten karın agrısı olmuyor. Yaramazlık yapınca günde 7 kere tuvalete taşınma, baş ağrısı ile atak yapıyor. Yaramazlık gerçekten 8 ay boyunca yapmadım ama son 2 aydır bir kaç kez kaçırdım. Kendime kızmıyorum, insanım sonuçta, tatlı yedim ama alkol almadım aman diyeyim sakın o detay çok önemli. Tatlı da yememek gerek, cidden hemen beslenip sonra canınızı tatlı çektirip duruyor sürekli o yüzden en iyisi tahinli muz 😉

 

 

Bunu beğen:

BeğenYükleniyor

Ayı Sarımsağı Faydaları ve Zararları Nelerdir?

Ayı Sarımsağı Faydaları ve Zararları

Ayısarımsağı (Allium ursinum) : Ayısarımsağı, ilkbahar müjdecilerinin en başta gelenlerinden biridir. Orman sarımsağı ve cadısoğanı isimleriyle de bilinir. Ayısarımsakları, inci çiçeğininkini (Mayıs Çiçeği) andıran, neşter biçimindeki cilalanmış gibi parlayan taze yeşil yaprakları, saydam bir beyaz tabaka ile örtülü, uzunca bir soğandan çıkarlar. Üstünde beyaz çiçek yuvarlakları olan açık yeşil ve pürüzsüz sapı 30 cm kadar uzar. Ayısarımsağı, yalnızca bitkisel topraklı, nemli çayırlarda, gölgeli ve nemli dere kıyılarında, çalılıkların altında, yapraklı ağaç ormanlarına yetişir.

 

Faydaları

Bu bitkide çok büyük tedavi etme gücü gizlidir ve hatta kış uykusundan uyanan ayıların, mide, bağırsak ve kanlarını temizlemek için onu aradıkları da söylenir.  Bitki, genellikle bizim sarımsağımızın özelliklerini paylaşır, ancak çok daha güçlüdür. Bu nedenle o, doku yaşlanmasını yavaşlatma kürü için vazgeçilemez bir bitkidir ve kronik deri hastalıklarına karşı da çok başarılıdır. 


Yapraklar kuruduklarında şifalı güçlerini yitirdiklerini için, taze bitki kullanımına önem verilmelidir. Yapraklar, ıspanak veya salata gibi de hazırlanabilir. Fakat, miktar fazla tutulduğunda rahatsız edici bir tat oluşturduğu için, ıspanak gibi pişirilmek istenildiğinde ısırganotu ile karıştırılarak kullanılmalıdır  Bitkinin genç yaprakları nisan ve mayısta, yani çiçeklenmeden önce, soğanı ise yaz sonunda veya sonbaharda toplanır. Ayısarımsağı soğanı, aynen sarımsak gibi kullanılabilir. Mideleri duyarlı olan kişiler, yaprakları ve soğanı ince doğrayıp üstüne sıcak süt dökmeli, saat beklettikten sonra, bu sıvıyı içmelidirler. 


Bitkinin iyileştirici gücüne bütün bir yıl boyunca sahip olmak isteyenler ise, bir ayısarımsağı tentürü hazırlayabilirler. Bu tentürden her gün damla, biraz suya karıştırılarak alınır. Bu damlalar, kusursuz bir zihin açıklığı kazanılmasına yardım eder, atardamar sertliğine karşı önlem yerine geçer ve daha pek çok şikayetlere son verir.  Ayısarımsağı, sindirim sistemini çok olumlu etkiler.  Aşırı ve kronik ishallerde, bunlar gaz ve kolik eşliğinde olsalar bile, oldukça etkilidir . Ayrıca, eğer bağırsak krampı veya yorgunluğu nedeniyle oluşmuşsa, kabızlıkta da çok başarılı sonuçlar verebilir. 


Mideden kaynaklanan kalp düzensizlikleri, uykusuzluk, aynı zamanda, atardamar sertliklerinin veya yüksek olan kan basıncının yol açtığı baş dönmesi, kafada basınç ve soluk alma düzensizlikleri de azalır, basınç fazlalığı zamanla normalleşir.  Ayısarımsağı şurubu, sürekli balgam çıkaran ve bu nedenle soluk alma zorluğu çeken yaşlı kişiler için de mucizeler yaratan bir iksirdir. Kronikleşmiş öksürüklerde bile göğsü yumuşatabilir ve böylece, soluk alma zorluklarını ortadan kaldırır. 


Genellikle yaşlı kişilerde oluşan ödemlerde ve akciğer rahatsızlıklarında bu iyileştirici şurup başarıyla kullanılabilir. Kullanılan taze yapraklar böbrekleri ve mesaneyi temizleyerek, idrar söktürür. 
Zor iyileşen yaralar, üstlerine taze bitki özsuyu sürüldüğünde hızla iyileşir. 
Bitki, kendisini özellikle sivilceli ciltlerde kanıtlamış bir kan temizleyicidir.

 

Buradaki bilgiler bilgi amaçlı olup, sitemiz sorumluluk kabul etmemektedir. Kullanmak istediğiniz bitkisel ürününüzü aile hekiminize danışmadan kesinlikle kullanmayınız!

Konu Etiketleri

tunceli sarımsağı faydalarıyaban sarımsağı faydalarıayı sarımsağı nelere iyi gelir?ayı sarımsağı nerde bulunur?ayı sarımsağı nedir?ayı sarımsağı özellikleriayı sarımsak

Sağlık Köşesi

Vücutta biriken toksik minerallerin ve metallerin kuvvetle bağlanarak bağırsaklardan emilmesinin 

engellenmesine ve vücuttan uzaklaştırılmasına “şelasyon” denir. 

Şelasyon bedende biriken zehirli mineral ve metallerin atılması amacıyla yapılır. Demir,kurşun,kadmiyum,civa bu yöntemlerle atılabilir. Damar yoluyla EDTA (etilen diamin tetra asetik asit) verilir. Çok kez vitamin B, C, magnezyum ve çinko birlikte verilir. Uygulama haftada 2 defa yapılır ve bu işlem ortalama 2- 3 saat sürer. Ayrıca şelasyon işlemleri ağızdan veya fitil yoluyla da yapılabilir.

Şelasyonda Amaç: 

  •  Mevcut olan regülasyon bloklarının giderilmesi
  •  Bağdokusu, lenfatik sistemin düzenlenmesi
  •  Regülasyonun sağlanması
  •  Bağırsak florasındaki disfonksiyonların giderilmesi
  •  VSS’in kominikasyon fonksiyonunun sağlanması
  •  Ağır metallerin bedenden uzaklaştırılması
  •  Bedene binen patolojik ve psikolojik yükün giderilmesi
  •  Ortomoleküler tıp açısından takviyelerin yapılması
  •  Daha önce etkili olan metodlarının kişiye özel kombinasyon terapilerinin düzenlenmesi 
  •  Tedavinin kişiye özgün düzenlenmesidir.

Ağır Metal Zehirlenmesi ve Arınma – Şelasyonun Önemi

Ağır metal kirliliği nedir ve vücudu nasıl etkiler? 

Ağır metal zehirlenmesi oldukça yeni bir konudur. Tamamlayıcı tıp ile ilgilenen doktorlar insan bedenin 

ağır metallerden arındırılmasının, diğer bir deyişle “detoksifikasyon işinin” geleceğin tıp alanı 

olacağını belirtiyorlar. 

Ağır metaller kurşun, civa, gümüş, kadmiyum, altın, kobalt, kalay gibi elementlerdir. Bütün ağır 

metaller değişik yollarla (yiyecekler, içme suları, diş dolguları, çevresel kirlilikler, gazlar vs) insan vücuduna 

alınmaktadır. Ağır metallerin çoğu özel bir destek olmadan vücudun normal ekskresyon yolları 

ile (böbrek, karaciğer, barsak, akciğer, deri) atılamazlar. En toksik ağır metallerin başında kurşun, 

kadmiyum, civa ve nikel gelmektedir.

Ağır metal zehirlenmeleri arasında en sık rastlananı civa zehirlenmesidir. Diş hekimliğinde kullanılan 

amalgam tipi dolguların neden olduğu civa ve ağır metal zehirlenmeleri sıkça karşılaştığımız ağır 

metal zehirlenmelerinin başında gelmektedir. Ancak amalgam tipi dolguların çıkarılması ve uzaklaştırılması, 

tek başına bedenin civadan arındırılması anlamına gelmiyor. 

Amalgamın yapısında % 50 oranında civa vardır. Amalgamın geri kalan yapısında yine çok zehirli 

kalay, bakır ve gümüş gibi ağır metaller bulunur. Amalgam ucuz ve çalışması kolay bir malzeme olduğundan 

diş hekimliğinde dolgu materyali olarak kullanımı çok yaygındır. Amalgam tipi dolguların 

yapısında bulunan ağır metaller yoğun çiğneme ile özellikle ekşi ve sıcak yiyeceklerin oluşturduğu 

galvanik akımlar yoluyla iyonize olarak bedene geçebilmektedir. 

Amalgam ağır metal kaynakları arasında çok özel bir yere sahiptir. İçerdiği civa ağır metaller arasında 

özel bir konumu işgal eder: Daha yeni yeni geliştirilen özel boyama yöntemleri ile bedende yığımlanmış 

olan ağır metallerin vejetatif sinir sistemi (VSS, sempatik sinir sistemi) başta olmak üzere 

tüm organizma üzerinde olumsuz etkiler yaptığı gösterilmiştir. VSS içine yerleşen ağır metallerin, organizmada 

kalıcı hasar ve kronik hastalıklar oluşturduğu için bir an önce bedenden uzaklaştırılması 

gerekmektedir. Şelasyon bu açıdan çok önemlidir.

Ancak amalgam tipi dolguların bu zararlı etkilerinden kurtulmak için diş hekimlerine müracaat 

edildiğinde, bu kez diş hekimlerinin bu dolguları çıkarma işlemleri sırasında ileri derecede dikkat 

göstermesi gerekir. Çünkü dolgu çıkarılırken amalgamda bulunan civa kolayca inhale edilebilir ve 

bedende yerleşebilir. Biliyoruz ki inhalasyonla alınan civanın vücutta yarılanma ömrü 18 yıldır. Bu 

durum hasta için olduğu kadar diş hekimi için de ciddi risk oluşturmaktadır.

Kanda ağır metallerin tespit edilememesi vücutta ağır metal depolanması olmadığı anlamına gelmez. 

Vücudun hemen her hücresinde yerleşebilen ağır metaller ancak bulundukları yerden mobilize 

edildiklerinde, özellikle de hücre içinde hücre dışına çıkarıldıklarında kanda saptanabilir hale gelirler. 

Şelasyon tedavisi, nöralterapi ile kombine edildiğinde hücre içinde ve özellikle beyinde mevcut 

olan ağır metalleri yerinden mobilize ederek bağ dokusuna ve kana geçmesini sağlamak mümkündür. 

Nöralterapi yaklaşımında ağır metallerin akümüle olduğu segmentlerin kanlanmasını artırmak 

ve lenfatik sistemi düzenlemek mutlaka yapılması gereken bir uygulamadır. Ağır metaller vücutta 

bütün dokularda birikmektedir. Yalnızca, beyin, sindirim sistemi organları ve böbrekler değil, çene 

kemiğinde bile depolanmaktadırlar. Ağır metallerin organ konsantrasyonları yıllarca herhangi bir 

değişiklik göstermeden yüksek konsantrasyonda kalabilir ve pek çok patolojik durumun oluşmasına 

neden olabilir. Vücudun tek başına ağır metalleri uzaklaştırma yeteneği bulunmadığı için, ağır metalleri 

elimine etmek için yardıma ihtiyaç duyar. 

VSS ağır metalle yüklendikten sonra, kronik ağrı oluşmasının temeli de atılmış olur. Kronik ağrı ile 

seyreden hastalıkların patogenezinde ağır metal ve toksinlerin yalnızca vücudun değişik organlarında 

birikmesi değil, VSS’de birikmesi de önemli bir rol almaktadır. VSS hasar görmeden kronik ağrı 

ile seyreden hastalıklar yerleşmez. VSS, temel madde içinde serbest sonlanan sinir uçlarıyla beslenmektedir. 

Burada birikmiş olan ağır metaller serbest sinir uçları üzerinden sinir sistemine girerek 

beyine kadar taşınabilirler. 

Ağır metallerin VSS içine yerleşmesi ile VSS artık immün sistemi de uyaramaz hale gelir. VSS’de 

depolanan ağır metaller, DNA replikasyonu olumsuz etkileyerek pek çok hastalığın kolaylıkla oluşması 

ve kronikleşmesine yardımcı olurlar. Yani VSS’de akümüle olan ağır metaller insan DNA’sında 

değişimlere sebep olur. Ayrıca parazitler (virüs, bakteri ve mantar sporları) gibi zararlı mikro organizmalar 

da ağır metallerle yüklenmiş VSS’ne kolayca yerleşir ve bedende rahatça yayılırlar. VSS 

içine depolanmış ağır metaller bedene dışarıdan gelen mikro organizmalara karşı VSS’yi savunmasız 

hale getirir. Civa ve kalay otonom sinir lifleri içine girdikleri gibi, VSS’nin transport özelliğini hasara 

uğratarak bedenin savunma sistemini çökertirler. Bu açıdan bakıldığında civa ve kalayın bir an önce 

bedenden uzaklaştırılması olası kronik hastalıkların oluşmasını önleme açısından büyük öneme sahiptir. 

Amalgamın neden olduğu civa ile zehirlenmiş sinir lifleri hala fonksiyonel olabilir ancak fonksiyonlarını 

tam olarak yerine getiremezler. Bu gerçeği şöyle özetleyebiliriz: ağır metaller VSS’ni paralize 

ederek bu sistemi fonksiyonlarını yapamaz hale getirebilir. VSS’in ağır metallerle zehirlenmesi sonucunda, 

beden kendisine verilen uyarılara ve tedavi seçeneklerine gerekli yanıtı veremez. Bu durumda 

VSS fizyoterapi, akupunktur, psikoterapi, biyorezons, masaj ve elektrik stimülasyon gibi otonom 

sinir sistemi yanıtı üzerinde işlem yapan uyaranlara karşı da cevap veremez hale gelir. VSS’nin uyarı 

terapilerine tekrar yanıt verebilmesi için nöralterapi ile birlikte şelasyon tedavisi uygulayarak bedeni 

ağır metallerden arındırmak öncelikle yapılması gereken işlem olmalıdır. Tüm bu toksinlerin etkisi 

otonom sinir sistemi üzerinde olduğundan VSS’ini bahsedilen tedavi yöntemleri ile rahatlatmak ve 

ağır metallerin oradan uzaklaştırılmasını sağlamak, regülasyon sağlamaya yönelik bir işlemdir. 

 Eğer sistem VSS içine yerleşmiş olan ağır metallerden dolayı bloke olmuşsa o zaman terapilere yanıt 

vermediği gibi beden durağan hale gelmiş, VSS’in bloke olması ile kronik ağrıların yerleşmesi için 

kapı açılmış demektir. VSS’in bloke olmasıyla birlikte antikor oluşumu engellenir ve vücudun immun 

sistemi ileri derecede bozulur.  

Pek çok kronik hastalık çeşitli ağır metal kirliliği sonucu oluşabilir. Ağır metal kaynaklı hastalıklar 

arasında: nörolojik bozukluklar (depresyon, migren, Alzheimer, Parkinson, multipl skleroz, vb) 

organik hastalıklar (böbrek hastalığı, alerji, egzama, astım, vb), otoimmün hastalıklar (ülseratif kolit, 

Crohn hastalığı, romatizma, vb) sayılabilir.

Aşağıdaki belirtiler civa zehirlenmesinin bir işareti olabilir: 

  • Uykusuzluk, sinirlilik 
  • Konsantrasyon bozukluğu, yorgunluk, halsizlik 
  • Sindirim sistemi problemleri
  • Diş eti hastalıkları 
  • Kronik eklem sorunları 
  •  Kas ağrısı ve çok daha fazlası.

Başlangıçta çoğu kişi ağır metallerden kaynaklanan toksik yüklenmenin ve diğer deyişle zehirlenme 

belirtilerinin farkında olamamaktadır. Ancak bu yüklenme belli bir eşik değerin üzerine çıktığında ve 

ilgili organa ait şikayetler belirdiğinde hasta, belirtinin ortaya çıktığı organ ile ilgili bir hekime başvurmaktadır. 

Klasik bir hekim tarafından değerlendirilen hastalarda genellikle şikayetlere ve organa 

özgü tedaviler yapılmakta, çoğu kez bu sorun ve belirtilerin bir ağır metal zehirlenmesinden kaynaklı 

olabileceği akla gelmemektedir. Bu durum gereksiz pekçok tetkik ve tedavinin yapılmasına neden 

olmakta, buna karşın iyileşme elde edemeyen hasta sorunları ile başbaşa kalmaktadır. Bu durumda, 

civa ve diğer kirletici maddeler bedenin her yerine yerleşecek ve yığımlanacak özelliğe sahip oldukları 

için başta bağ dokusu, merkezi sinir sistemi, hücre içi olmak üzere bütün organlarda miktarları 

daha da yüksek düzeye çıkacaktır.

Ağır metal yüklenmesinden kaynaklanan semptomların listesi oldukça uzundur: alerji, kronik yorgunluk, 

depresyon, eklem ağrısı, baş ağrısı ve kronik hastalıklar Toksinlerin miktarı vücudun kendisini 

arındırma kapasitesinin üzerine çıkmış, toksinlerin atılımı yavaşlamış ve vücutta ciddi anlamda 

birikim meydana gelmiştir. 

Amalgam dolgusu olan hastalardan amalgamlar çıkarıldığında, eğer kanda ve idrarda ağır metaller 

tespit edilmezse artık bedende civanın olmadığı sanılır. Bu doğru değildir. Üstelik biorezonans 

yöntemi ve homeopatik ilaçların kullanımı da tek başına yeterli değildir. Çünkü bu yöntemler, hücre 

zarının geçirgenliğini artırarak civanın hücre zarının iki tarafına da geçişini artırır ve hücre içinde 

civanın daha da birikimine neden olurlar. Bu durumda kandaki civa miktarı düşük olarak bulunabilir. 

Bu nedenle amalgamın dişlerden çıkarılması ile birlikte yalnızca biyorezonans ve homeopatik tedaviler 

yeterli olmaz. Hücre içerisinden bu toksik maddeleri dışarı çıkararak onları elimine edecek daha 

etkin yöntemlerin uygulanması gerekir. 

Doğru ve etkili şelasyon tedavisi, ağır metallerden kaynaklanan sorunların giderilmesi için çok önemlidir. 

Klasik anlamda yapılan şelasyon tedavisi, Damar yoluyla EDTA (etilen diamin tetra asetik 

asit) ile birlikte çoğu kez vitamin B, C, magnezyum ve çinko verilmesine dayanır. Uygulama haftada 

2 defa yapılır ve bu işlem ortalama 2- 3 saat sürer. Nadiren şelasyon işlemleri ağızdan veya fitil yoluyla 

da yapılabilirse de başarı şansı damardan olan kadar etkili değildir. Bununla beraber, IV yolla 

yapılan şelasyon tedavisi daha çok akut toksikasyonlara yöneliktir ve agresif bir tedavi olduğu için 

vücut için gerekli minerallerin de bağlanarak vücuttan atılmasına sebep olabilir.

Ancak bilinmelidir ki, klasik anlamda yapılan bu şelasyon tedavisi istenilen sonucu vermekten çok 

uzaktır. Bu pencereden bakıldığından Dr . Herget , Dr Klinghardt ve Dr. Nazlıkul’un geliştirdikleri 

şelasyon kombinasyonu gerçek detoksu sağlamak açısından çok önemlidir. Ağır metallerin yerlerinden 

mobilize edilmesi, bağlanması ve atılması için önerilen medikal desteğin yanı sıra kişiye özgün 

beslenme yanında lenfatik sistemin ve bağ dokusunun regülasyonu için nöralterapi uygulamaları 

mutlaka doğru şekilde kombine edilmelidir. Bu birleşim terapisinin arkasında yılların deneyimi ve 

birikimi söz konusudur. Şelasyon terapisi konusunda uzman kişiler tarafından yürütülmelidir.

Dr. Herget, Dr. Klinghart ve Dr. Nazlıkul’un çalışmaları, gerek hücre içine yerleşmiş olan ve gerekse 

bağ dokusunda depolanmış olan ağır metallerin bulundukları yerden kolayca mobilize edilmesi ve 

daha sonra bedenden uzaklaştırılması için çok önemli gelişmeler sağlamıştır. Araştırmacılar, ağır 

metalleri bağlayarak (şelasyon) vücuttan atabilecek yöntemleri geliştirmişlerdir. Dr. Herget, Dr. Klinghart 

ve Dr. Nazlıkul’un geliştirdikleri şelasyon tedavisinde 3 temel preparat kullanılır:

1. Chlorella,  2. Koriander,   3. Barlauch

VÜCUDUMUZU ZEHİRLEYEN AĞIR METALLER

1-Kurşun

Trafik kirliliği,petrol, sigara kalemler saç boyaları,akü imalatıyla vücuda geçer. Sinir sistemine zihin ve kemik sağlığına zarar verir Kalsiyum,çinko,aljinik asit, B1 ,B 6 ve C vitaminleri bu zararlı etkileri azaltabilir

2-Kadmiyum

Konserveler, sigara dumanı, deterjanlar, eve yeni alınan halılar ve tarımsal gübrelerle vücuda girer. Böbrek,sinir sistemi,kemikler ve solunum sistemine zarar verir. Tansiyonu yükseltir. Kurtulmak için A, C ve E vitaminleri , kalsiyum selenyum, alginik asidin yanı sıra soğan sarımsak ve pırasa kullanılabilir.

3-Alüminyum

Bazı diş macunları,yemek saklama kapları,mide için kullanılan antasidler,sigara filtreleri,bazı tuzlar ve peynirler,terden koruyucu deodorantlar zararlı alüminyum içerirler. Hafıza bozuklukları ve Alzheimer hastalığı bulgularında artma olur. Kalsiyum,çinko,magnezyum, B6 vitamini bu zararları azaltabilir.

4- Civa

Bazı boyalar,ton balığı konservesi ve diş dolgularında bulunan amalgam yoluyla vücuda girerler. Böbrek,karaciğer ve özellikle beyin fonksiyonlarını bozan civanın zararlarından kurtulmak için soğan,pırasa,yumurta yenmelidir. Ayrıca C vitamini,selenyum,kalsiyum çinko gibi maddeler kullanılmalıdır.

5-Bakır

Bakır su borularından vücuda giren bu metal ,demir ve çinko gibi vücuda yararlı elementlerin miktarını azaltır. Yumurta, soğan, sarımsak, pırasa bu zararları minimale indirir. Ayrıca eksilen çinko ve demirinde ek olarak alınması gerekir.

6- Fluorid

Diş macunları,ağız gargaraları, teflon tavalar ve fluor miktarı yüksek sular bunun kaynağıdır. Dişlerde lekeler ve kemik zayıflığında önemli rol oynadığı gösterilmiştir. Çözüm flordan uzak durmak ve kalsiyum almaktır.

7-Arsenik

Bazı şarap ve biralarda ,tuzlarda ve boyalarda bulunur. Karaciğer,böbrek ve solunum sisteminde olumsuz etkileri gösteren arsenik için antioksidan bazı vitaminler (A-C-E) selenyum ve alginik asit kullanılabilir. 

 

Prof. Dr. med. Hüseyin NAZLIKUL

seafoodplus.info

DİĞER YAZILARIMIZ

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir