Meraklı Minik Dizisi

Hiç şaşırmamıştı Gül Kız. her akşam böyleydi çünkü. Anne ve babası istedikleri kadar geç yatabiliyorlardı. Gazete okuyor, sohbet ediyor, televizyon seyrediyorlardı. Ama bu haksızlıktı. “Ben de bir an önce büyümeliyim. Hatta ben büyümeliyim, onlar küçülmeli. Görsünler bakalım, küçük olmak nasıl bir şeymiş!” diye düşündü… Acaba bir anda anne olan Gül Kız’ın başına neler gelmiş olabilir?

Deniz Kızı:

Gül Kız, “Aman Allah’ım! O da ne?” diye bağırdı tüm gücüyle. Ama boşuna bağırdı. Ses yerine baloncuklar çıkıyordu ağzından. El değildi bunlar, yüzgeçti. Vücuduna bakınca şöyle bir, neler olduğunu anladı. Kırmızı küçük bir balık olmuştu Gül Kız…
Acaba kırmızı bir balığa dönüşen Gül Kız, deniz altında neler yaşayacak?

Elmas Madeni:

… Yağmurun durmasını beklerken pencerenin önünden bir kedi geçti. Pencereye iyice yaklaştı. Gördüğü kediye dikkatle baktı. Gül Kız’ın gözleri şaşkınlıktan kocaman olmuştu. Çünkü bu kedi oldukça ilginç bir kediydi.
Bu kedinin patilerinde kocaman, parlak taşlı, ışıl ışıl iki bilezik vardı…
Acaba Gül Kız, kedinin patilerindeki bu bileziklerin sırrını çözebilecek mi?

Kaplumbiş:

…Gül Kız birden uyandı. Hemen başını çevirdi Kaplumbiş’e.
Ama yerinde yoktu. Nereye gitmişti? Çığlığı bastı. Anneannesi, dedesi, annesi yetiştiler hemen. Tüm çiçeklerin dibine baktılar. Hatta taşları kaldırıp altına bile baktı Gül Kız. Hiçbir yerde yoktu!..
Acaba Gül Kız, çok sevdiği Kaplumbiş’ini bulabilecek mi?

Kırmızı Karınca:

…Gül Kız hiç durmadan tekrarladı; “Hugo, Mugo, Pugo” ve hoooop birden küçüldü, küçüldü, küçüldü. Korktu mu? Hiç korkmadı. Ne küçük ellerinden korktu ne de iyice ufalan burnundan. Adımını atıverdi oyuktan içeri. Kırmızı Karınca zıplayıverdi önüne…
Acaba Gül Kız, karınca yuvasında neler yaşayacak?

Martı Toto:

…Gül Kız, pencereye vuran yağmur damlalarını saymaya başladı. Bir, iki, üç, dört, beş derken gözleri kapanıverdi. Göz kapaklarını son bir gayretle açınca pencerede kendine bakan bir çift göz ve turuncu bir gaga gördü. Korkuyla geri çekildi…
Acaba Gül Kız penceresinde ne görmüştü? Onu nasıl bir macera bekliyordu?

Morka:

…İşte tam o sırada resimdeki kangurunun kesesinden ışıl ışıl, gümüş rengi bir top fırladı. Top, Gül Kız’ın kucağına düşmüştü. Gül Kız, şaşkın şaşkın bir topa bir kitaba baktı. Hayretler içindeydi.…
Acaba Gül Kız, kitabın içine girerek Mor Kanguru ile arkadaş olabilecek mi?

Sabırlı Olalım:

…Gül Kız, çok sevindi. Çünkü patlamış mısır “masal” demekti. Büyük anneanne ne zaman masal anlatacak olsa mutlaka mısır patlatırdı. Mısırlarını patlattılar. Anneannesi ve büyük anneanne için çay demlediler ve koltuğa kuruldular…
Acaba büyük anneanne nasıl bir masal anlattı Gül Kız’a?

Şakacı Kuş:

… Gül Kız, sabah kalkınca doğruca bahçeye gitti. Üzümlerini sığırcık kuşundan kurtarması için acele etmesi gerekiyordu. Asmaya doğru koşuyordu. Bu sırada masadaki taş dikkatini çekti…
Acaba bu taşı sığırcık kuşu mu koymuştu Gül Kız için?

Temiz Çevre Temiz Dünya:

…Hava çok çok soğuktu. Gül Kız’ın elleri ayakları üşüyordu. Ellerini koltuklarının arasına almıştı. Soğuktan titriyordu. Burnunun ucu kızarmıştı. Kapının önünde inatla duruyor, sanki nöbet tutuyordu. Gül Kız’ın morali bozuk, canı sıkkındı…
Acaba Gül Kız’ın moralini ne bozmuş, canını ne sıkmış olabilir?