hazım isminin anlamı / Ахмед Хулюси: записи сообщества | ВКонтакте

Hazım Isminin Anlamı

hazım isminin anlamı

ALANCA-OSETÇE-İRONCA ALFABE VE DİL BİLGİSİ-1 АЛАНДЖА-ОСЭТЧЭ-ИPОНДЖА

Дзьрд атæхдзæн, фьст лæудзæн. Zırd atæxzæn, fışt læuzæn. Söz uçar, yazı kalır. Latin deyimi ALANCA-OSETÇE-İRONCA ALFABE VE DİL BİLGİSİ-1 АЛАНДЖА-ОСЭТЧЭ-ИPОНДЖА АЛФАБЭ ВЭ ДИЛ БИЛГИСИ Alania Osetia İrışton Cumhuriyet i MAMŞIRATI İRME ÖZLEM TEMURLENK ÖZKANKIZI МАМСЬРАТЬ ЁЗКАНЬ ШЬСГ ИРМÆ ЁЗЛЮМ ТЮМYРЛЮНК MAMŞIRATI ÖZKAN TEMURLENK MURATOĞLU МАМСЬРАТЬ МYРАТЬ ФЬРТ ЁЗКАН ТЮМYРЛЮНК 2009 ANKARA-АНКАРА 1

2

İÇİNDEKİLER Konu Sayfa Alania-Osetia-İrışton Bayrağı 5 Alania-Osetia-İrışton Arması 6 Alania-Osetia-İrışton Cumhuriyeti Devletinin Ulusal Marşı 7 Alan-Oset-İron Alfabesi 11 A - Alan-Oset-İronca da Kullanılan Kıril Alfabesi 12 B - Jærond (Latinag) Iron Alfavit [Eski (Latince) İron Alfabe] 13 C -Alan Kıril ve Latince Yazılmı Sözcük-Türkçe Okunuşu, Anlamı 16 D -Allingvo.Ru Транслитерационньй Алфавит (27.4.

4

ALANİA-OSETİA-İRIŞTON BAYRAĞI Alania Bayrağındaki üç renk Beyaz : Manevi saflık, temizlik Kırmızı: Kahramanlık, cesaret Sarı : Bereket, rahatlık 24 Kasım 1994 tarihli Alania-Osetia-İrışton Cumhuriyeti nin Devlet Bayrağı Hakkında Yasa ile onaylanmıştır. Alania - Osetia - İrışton nın ulusal sembolü olan bayrak, yukarıdan aşağıya doğru yatay olarak sıralanan ve her biri bayrağın eninin üçte biri genişliğinde olan beyaz, kırmızı ve sarı renkli, en-boy oranı ½ olan ve üç şeritten oluşan dikdörtgen şeklindeki kumaştır. Bu renklerden beyaz manevi ruh temizliğini ve saflığı; kırmızı askeri kahramanlığı ve cesareti; sarı ise şans, bolluk bereket ve rahatlığı temsil etmektedir. Bu üç rengin kullanımları İskit, Sarmatlar ve Alanlar tarihinde üçleme adını alan sosyal şeklinin yansımaları, yani dini inanışlar, alışkanlıklar ve adetler, zaman boyunca sürdürülerek milletin üçlü birliğe kadar dayanır. Bu üçlü birlik, içyapıyı oluşturan topluluğun tümünün üç ana sosyal gruba ayrılmasıdır; rahip sınıfı veya din adamları, askeri sınıf veya savaşçılar (bu gruptan yöneticiler ve topluluk başkanları seçilmiştir) ile çiftçiler veya sade mensuplardan oluşmaktaydı (bu grup hayvancılıkla ve tarımla uğraşanlardan oluşmuştur). Kitaplarda bu üçlü bölünme İskit zamanlarından bugüne kadar Alanların-Osetlerin-İronların etnik tarihi boyunca görülmektedir. Tarihin babası Herodot a ve diğer eski tarihçilere göre İskit toplumu Axvatlar (din, İskitleri), Paralatalardan (Kral İskitleri) ve Köylü sınıflarından oluşmuştur. İskit din adamları kıyafetlerinin vazgeçilmez parçasının karakteristik özelliği, başı üç kez saran ve uçları sarkan beyaz başlıktır. Yunan yazarlar moral ve ruh temizliğini (saflığını) temsil eden beyaz başlığı takanlara pilofora (kutsal başlık takanlar) demişlerdir. Bu baş aksesuarının resimleri İskit mezarlarında defalarca bulunmuştur. Baş kıyafetin beyaz oluşu İran ve Hindistan da da gözlemlendi. Kaynaklara göre İskitlerin dini inançlarını oluşturan Avx doğduğunda beyaz saçlıydı. M. S. I. YY da Roma yazarı Valeriy Flakk Arganavtika adlı yazısında şöyle demişti; Onun doğuştan beyaz saçları var. Bu bir işarettir. Kutsal başını kumaşla üç defa sardıktan sonra iki ucunu bırakmaktadır. Askeri grubun rengi yazılı ve etnografya kaynaklarına göre altınımsı kırmızı veya ateş rengi kabul edilmiştir. İskitlerin güçlü kralı Kolaksa nın işaretleri hakkında da bilgi bulabiliriz. Valeriy Flakk yukarıdaki yazısında Kolaks ın askerleri kalkanlarında parlayan yıldırımın ateşlerini ve altınımsı ateş renginde kanatların işaretlerini taşımıştır. demektedir. Sarı renk buğdayın, tarımın ve altının varlığının ürününü sembolize ediyor. İskitler gibi Nartlar da üç gruba ayrılmıştır. Æxşartæggatæ (askerler), Ælægatæ (din adamları) ve Boratæ veya Buratæ (sade sınıftan olanlar). Birinci sınıfa Urujmæg, Xæmıts, Batraz, Solsan gibi ünlü nartlar dâhildir. İkinci sınıf ise Nartların dini işlerinden sorumluydu. Bunların evinde gerçek Nartları belirleyen Usæmongæ nin ve Nartamongæ nin kutsal bardağı saklanmıştı. Son sınıf ise Nartların bolluğunu (bereketini) ve sükununu (mutluluğunu) farn temsil etmiştir. Bu sınıfın başkanlarına Burafarnug veya Borafarnug (Bura/Bora) denilirdi. Bu kelimenin ilk kısmının anlamı İronca daki sarı kelimesiyle aynıdır. Bunu İronlar ın hikâyelerinden anlayabildiğimiz gibi Dıgur ların hikâyelerinden de anlamaktayız. Bu renksel sembolikler Alania tapınaklarında da mevcuttur. Alanlar renk yakıştırmalarının bulunduğu türbelere sahiptiler. Örneğin, Urş Zuar-Beyaz Türbe; Şırx Zuar-Kırmızı Türbe, Şıjğærin Zuar- Altın Türbeye örnektir. 5

6

ALANİA-OSETİA-İRIŞTON ARMASI 24 Kasım 1994 tarihli Alania-Osetia-İrışton Cumhuriyeti nin Devlet Arması Hakkında Yasa ile onaylanmıştır. Amblem ismi Almanca Herb (miras) sözcüğünden gelen, Batı Avrupa nın kahramanlık geleneklerinden türemiştir. Bir ülkenin idari biriminin, organizasyonun, şehir ya da soylu ailenin sembolüdür. Mühür üzerine resimlendirilebilir, devlet yayın organlarında kullanılabilir, kağıt paralar vb.. basılabilir. Alania - Osetia - İrışton için geleneksel olan heraldik şekil yuvarlak kalkanda, kırmızı zemin üzerinde altın toprakta yürüyen altın renginde siyah lekeli leopar; arka planında Alanların yaşam bölgelerini sembolize eden yedi gümüş dağ sırası (bir, üç ve üç); alttaki ilk dağın iki tepesi olup bunlardan birincisi daha yüksektir. Eski zamanlardan beri dağlar ve zeminindeki leopar Alania nın sembolü olmuştur ve doğal olarak armadaki yerini de almıştır. Daha sonraları Vladikafkas şehir ambleminin de sembollerinden biri olmuştur. Yuvarlak (doğulu) kalkanın kırmızı zemini, heraldik renklerin genel olarak kabul edilen evrensel ve Oset ulusal sembolizmi uyarınca hukuk, kuvvet ve cesareti ifade etmektedir. Oset devletinin tarihsel cesaret, kahramanlık ve güçlü iktidarın sembolü leopar, kula veya al tüylü, siyah benekli, göbeği beyaz renkli ve beneksiz, kedigiller ailesine ait bir hayvandır. Görünüş olarak kaplana benzer, fakat daha esnek ve kaslıdır. Kayalık bölgelere ve ağaçlara kolaylıkla tırmanır ve gerektiğinde yüzebilir. Eski SSCB topraklarında dört leopar türü tespit edilmişti ki, bunların iki tanesi Kafkasya da yaşardı. Bozkırlarda olduğu kadar dağ ormanlarında, kaya yarıklarında ve dağlık otlaklarda da nadir olsa rastlanırdı. Bu betimleme İskitlerce de kullanışmış ve onlardan Alanlara geçmiştir. Altın renk üstünlük, ululuk ve saygınlığı simgelemektedir. Sıradağ Osetlerle diğer Hint-Avrupa halklarının atalarının en eski dünya modeli olan sekiz zirveli Evrensel Dağ ın kozmolojik imgesini canlandırmaktadır. Üst hizada bir zirve; tanrısal salt güç, üst egemenlik, orta hizada üç zirve; insanların dünyası, Hint-Avrupalılardaki üç sosyal işlev, alt hizada da dört zirve; dünyanın ana yönleri, ülkenin coğrafi sınırları bulunmaktadır. Gümüş renginin anlamı temizlik, bilgelik ve sevinçtir. Modern arma, Gürcistan Bilim Akademisi El Yazması Enstitüsü nde; Alania nın Arması, 1735 yılında Gürcü bilge Prens Vahushti tarafından çizilmiştir. notu bulunmaktadır. Kar leoparına zamanımızda yalnız Alania-Osetia-İrışton da değil, Kafkasya da da rastlamak çok zordur. Günümüzde bu leoparlar, Varlıkları tehlikede sayılan türleri içeren Kırmızı Kitap ta yer almaktadır, fakat bir zamanlar Kafkasya ve Alania da özgürce dolaştıkları bilinmektedir. 7

8

ALANİA-OSETİA-İRIŞTON CUMHURİYETİ DEVLETİNİN ULUSAL MARŞI РЕСПУБЛИКÆ ИРЬСТОН-АЛАНИЙЬ ПАДДЗАХАДОН ГИМН RYESPUBLİKÆ İRIŞTON-ALANİYI PADZAXADON GİMN Müzik-Beste (Музыка): SARİONTI Arkadiy-Arkadiy SARİONTİ- Аркадий ЦОРИОНТИ Söz-Güfte (Ныхæстæ): XODI Kamal-ХОДЬ Камал-Kemal HODOV-Камал ХОДОВ Onay Tarihi: 24 Kasım 1994 I Зæрин хур йæ тьнтæ ньвæндь фæлмæн Нæ фьдæлть рагон уæзæгьл рæдауæй... Арвь бьн каль, фæрдьгау, тæмæн Ирьстон йæ адæмть фарнæй. Заманть тарæй æрттивь, зьнгау, Дæ уидаг - нæ Ивгыуьд, нæ Абон, нæ Фидæн... Барвæсс нæ куьвдьл, Хуьцæутть Хуьцау! Уастьрджи, рафæлгæс, табу - Дæхицæн! Базард: Кад æмæ радимæ фидæнмæ кæс! Амондæй абузæд, ронгау, дæ цард! Амонд, мьсайнагау, фидæнма хæсс! Дæ кæстæр дьн басгуьхæд кард æмæ уарт! II Фæлтæрæй-фæлтæрмæ фæцæуæд дæ фарн! Рьн æмæ сонæй дæ хизæд хыьсмæт! Хистæрь намьс, кæстæрь æхсар! Хурау дьн цардь цьрагыдарæг уæнт! Базард: Кад æмæ радимæ фидæнмæ кæс! Фарнимæ абузæд, ронгау, дæ цард! Амонд, мьсайнагæy адæмтæн хæсс! Уастьрджи, рафæлæс! Табу - Дæхицæн! I Jærin xur yæ tıntæ nıvændı fælmæn Næ fıdæltı ragon uæjægıl rædauæy... Arvı bın kalı, færdıgau, tæmæn İrışton yæ adæmtı farnæy. Jamantı taræy ærttivı, jıngay, Dæ uidag næ İvğuıd, næ Abon, næ fidæn... Barvæşş næ kuıvdıl, Xuısæuttı Xuısau! Uаştırci, rafælgæş, Tabu - Dæxisæn! Bajard: Kad æmæ rаdimæ fidænmæ kæş! Аmondæy аbujæd, rоngаu, dæ sаrd! Аmond, mışаynаgаu, fidænmа хæşş! Dæ kæştær dın bаşguıхæd kаrd æmæ uаrt! II Fæltæræy-fæltærmæ fæsæuæd dæ fаrn! Rın æmæ şоnæy dæ хijæd ğışсmæt! Хiştærı nаmış, kæştærı æхşаr! Хurau dın sаrdı sırаğdаræg yænt! Bajard: Kаd æmæ rаdimæ fidænmæ kæş! Fаrnimæ аbujæd, rоngаu, dæ sаrd! Аmоnd, mışаynаgæu аdæmtæn хæşş! Uaştırci, rаfælæş! Таbu - Dæхisæn! ALANİA-OSETİA-İRIŞTONCUMHURİYETİ DEVLETİ ULUSAL MARŞI TÜRKÇESİ I II Altın güneş ışınlarını dokuyor yumuşakça Kuşaktan - kuşağa dirliğin sürsün! Atalarımızın tarihi yurduna cömertçe İllet ve düşmanlıktan kısmetin korunsun! Parıltı yayıyor, inci gibi, gökyüzü altına Büyükte namusun, küçükte mertliğin! İrışton milletinin itidali ile. Güneşçesine yoluna ışık tutsun! Zamanın karanlığında parlıyor, ateş gibi, Kökenin, Geçmişimiz, Günümüz, Geleceğimiz Kabul et duamızı, Ulu Tanrı! Uaştırci, etrafa bak, Sanadır-minnetimiz! Nakarat Saygı ve sırayla geleceğe bak! Mutlulukla dolsun, rong gibi, yaşamın! Şansı, kutsal yardımı, geleceğe taşıyarak! Gençliğin ünlendirsin, kılıç ve kalkanın! Nakarat Saygın ve sayılan geleceğe bak! Huzurla taşsın, rong gibi, yaşamın! Talihi, kutsal hizmeti, insanlara taşıyarak! Uaştırci! Çevreni izle! Sanadır-şükranım! 9

10

11

12

ALAN-OSET-İRON ALFABESİ *Ирон Алфавит (Ирон Фьссьнад)+ Alania-Osetia-İrışton ulusal dili (æвзaг) Alanca-Osetçe-İronau dır. İronau ve Dıguronau (Digoronau) olarak iki lehçeye (diyalektik) ayrılmakta ve vadilerdeki yaşam koşulları ve iletişim zorluğundan, yaklaşık aşağıdaki on bir şivede (ньхасьздæхт) konuşulmak durumunda kalındı. Bunlar; Kuzey Alania-Osetia-İrışton (Цæгат Ирыстоны) 1. Uællacırgomı-nıxaşıjdæxt Şivesi (Уæлладжьргомь ньхасьздæхт) 2. Kuırttatı komı-nıxaşıjdæxt Şivesi (Куьрттать комь ньхасьздæхт) 3. Dıgurgomı-nıxaşıjdæxt Şivesi (Дьгургомь ньхасьздæхт, Дьгуронау) 4. Tegaurıgomı-nıxaşıjdext şivesi (Тæгaурьгомь ньхасьздæхт) Güney Alania-Osetia-İrışton (Хуссар Ирыстоны) 5. Khuıdayrag-nıxaşıjdæxt Şivesi (Кыуьдайраг ньхасьздæхт, Кыуьдайрагау) 6. Çışaynag-nıxaşıjdæxt Şivesi (Шьсайнаг ньхасьздæхт, Шьсайнагау) 7. Rukgomı-nıxaşıjdæxt Şivesi (Рукгомь ньхасьздæхт) Kuzey ve Güney Alania-Osetia-İrışton arası (Цæгат æмæ Хуссар Ирыстоны æхсæн) 8. Tualkomı (Tuallag)-nıxaşıjdæxt Şivesi (Туалкомь (Туаллаг) ньхасьздæхт, Туаллагау) 9. Uællagkoymag-nıxaşıjdæxt Şivesi (Уæллагкоймаг ньхасьздæхт, Уæллагкоймагау) 10. Urştualta-nıxaşıjdext Şivesi (Урстуалта ньхасьздæхт) 11. Tursukomı-nıxaşıjdext Şivesi (Турцукомь ньхасьздæхт) Örneğin: a. ц ve с harfinin seslendirilişinde. ц: цæмæн csemen neden цард csard yaşam ш: щæмæн şæmæn щард şard с: сæмæн sæmæn сард sard b. дз ve з harfinin seslendirilişinde. дз: дзул czul buğday ekmeği дзæбæх czæbæx iyi ж: жул jul жæбæх jæbæx з : зул zul зæбæх zæbæğ c. с ve ш harfinin seslendirilişinde. с: щæр şær baş щащир şaşir kalbur с: сæр sær сасир sasir (cırtlakça-цыæхснагæй-shæxşnagæy) с: сæр sær сасир sasir d. з ve ж harfinin seslendirilişinde. з: жьнг jıng ateş жæрдæ jærdæ kalp з: зьнг jıng зæрдæ jærdæ (cırtlakça-цыæхснагæй-shæxşnagæy) з: зьнг zıng зæрдæ zærdæ 13

1888 yılında 941 yılına ait ve üzerinde Yunan karakterleri bulunan bir mezar taşı bulundu. Bulunduğu yerin ismi ile anılan ve Zelençuk yazısı denilen bu taşın üzerindeki yazıda kullanılan dil Alanca-Osetçe-İroncadır ve modern Alania-Osetia-İrışton nun kayda geçmiş en eski yazısını temsil ettiği kabul edilmektedir. İlk Alan-Oset-İron kitabı 1798 yılında Gürcü harfleriyle yayınlandı ve yazının kabul yılı oldu. O günden bugüne alfabe pek çok kez değişti. Bu tarihten önce yazılı olmamakla beraber; Nart Efsaneleri, kahramanlık övgüleri; düğünlerde, şölenlerde söylenen şarkılar; ölümlerde, felaketlerde ve kederli günlerde yakılan ağıtlar; bebek ninnileri halk arasında söylenegelmiş ve günümüze kadar ulaşmıştır. 1798-1864 Yılları arası Kafkasya da amansız mücadele yılları olması ve sürgünlerin de bu döneme rastlaması nedeniyle eser vermeye fırsat bulunamadı. Alania-Osetia-İrışton dili (Ирон æвзaг) üzerine yazılan ilk yapıt ise 1844 yılında St. Petersburg'da yayınlanan A. Şegren'in Ossetian Gramer'iydi. Bunu Rus dilbilimci V. F. Miller'in XIX ncu ve XX nci YY. başlarındaki birçok önemli çalışma izledi. Sovyet döneminde de Alan-Oset-İron dili (Ирон æвзaг) araştırma konusu oldu. Bunların en önemlisi Abaytı Vaso I. Abaev tarafından yürütülen çalışmalardır. 1920 ve 1930 yıllarında İronca ve Dıguronca lehçeleri (diyalektik) her ikisi de yazın dili olarak kullanılmasına karşın, günümüzde Dıgur lehçesinin yazılı şeklinin yaygın olmadığı söylenmektedir. Büyük Sovyet Ansiklopedisi nde, günümüzdeki Alan-Oset-İron dili hakkında; İskit-Sarmat diyalektlerinin neslinden olan bir dil de Kafkasya daki Osetlerin dilidir der. En az değişim gösteren İskit dili Dıguron diyalektiğidir (lehçesi) ve daha çok Kuzey Alania-Osetia-İrışton nun kuzey ve batı bölgelerinde konuşulur. Alan halkı sayıca çok olmamakla beraber, asırlarca zengin bir edebiyata sahip olmuşlardı. Alan Edebiyat dilindeki bütün seslerin (мьр) toplamı 35 adettir. Bunların yedisi sesli (хыæлæсон), ikisi yarı sesli ve yirmi altısı sessizdir (æмхыæлæсон). Ancak Alan dilinde (Ирон æвзaг) Rusça sözcükler (æрбайсгæ дзьрд) ve dolayısıyla harflerde (æрбайсгæ дамгыæ) kullanılmaktadır. Toplam harf 43 tür. Bu Kıril harfleri ve sesler Tablo A da gösterilmiştir. 14

19 ncu YY. ortalarında A. Şegren Kıril alfabesinden esinlenerek Alanca-Osetçe-İronca içinde Kıril alfabesi oluşturdu ve F. Miller'in yaptığı bazı değişikliklerle kullanılan Alfabeler sırasıyla: - XIX ncu YY ortaları-1923 Kıril Harfleri - 1923-1938 Latin Harfleri - 1938-1954 Kiril Harfleri (Kuzey Alania-Osetia-İrışton için) - 1938-1954 Gürcü harfleri (Güney Alania-Osetia-İrışton için) - 1954-Devamında Kiril harfleri bütün Alania-Osetia-İrışton için Yapılan araştırmalar sonucu İnternet ten alınan Tablo B de ki Jærond (Latinag) İron Alfavit (İron Fışşınad), Türkçe çevirisiyle Eski (Latince) İron Alfabe, Latince harfleri içeren İronca yazılmış örnek sözcükler, 1923-1938 yılları arasında kullanılan Kuzey Alania-Osetia-İrışton alfabesidir. **Uluslararası Fonetik ses uyumu olmayan Alan-Oset-İronca harfleri. Bununla ilgili haberler, okuma ve yazmayı kolaylaştırır ümidiyle Alan Kafkas Platformu na taşınmış, meraklılarınca büyük ilgi görmesi üzerine daha fazla bilgi edinmeye çalışılmış ve her edinilen yeni bilginin ortamda paylaşılması sevindirici olmuştur. Tablo-B ESKİ LATİNCE İRON ALFABE de görüldüğü gibi bazı harfler, Uluslararasında da yazıldığı gibi okunduğu ve bildik sesleri gösteren harflerdir (16 adet). Bunlar: *A a -А а-*a+ Apв-Arv-Gök, Türkçe aynı Arv okunur ve yazılabilir. *B b -Б б-*b+ Бaлц-Balc-Gezi/Seyahat, Türkçe Bals okunur ve yazılabilir. *D d -Д д-[d] Диc-Dis-Hayret/Şaşmak, Türkçe Diş okunur ve yazılabilir. *F f -Ф ф-*f+ Фæд-Fæd-Ayak izi, Türkçe aynı Fæd okunur ve yazılabilir. *G g -Г г -*g+ Гaл-Gal-Öküz, Türkçe aynı Gal okunur ve yazılabilir. *I i -И и-*i+ Биpæ-Biræ-Çok/Fazla, Türkçe aynı Biræ okunur ve yazılabilir. *K k -К к- *k+ Кoм-Kom-Vadi/Boğaz/Geçit, Türkçe aynı Kom okunur ve yazılabilir. *L l -Л л-*l+ Лæг-Læg-Adam/Erkek, Türkçe aynı Læg okunur ve yazılabilir. 16

*M m-м м-*m+ Мaд-Mad-Anne, Türkçe aynı Mad okunur ve yazılabilir. *N n -Н н-*n+ Нoм-Nom-Ad/İsim/Nam, Türkçe aynı Nom okunur ve yazılabilir. *O o -О о-*o+ Дoн-Don-Su, Türkçe aynı Don okunur ve yazılabilir. *P p-п п - [p] Æппæлгæ-Æppælgæ-Övme, Türkçe aynı Æppælgæ okunur ve yazılabilir. *R r -Р р- *r+ Poн-Ron-Kemer, Türkçe aynı Ron okunur ve yazılabilir. *T t -Т т- *t+ Tæвд-Tævd-Sıcak, Türkçe aynı Tævd okunur ve yazılabilir. *U u -Y у- *u+ Ycтyp-Ustur-Sığır ev hayvanı, Türkçe Uştur okunur ve yazılabilir. *V v -В в- *v+ Вæйьн-Væjyn-Olmak, Türkçe Væyın okunur ve yazılabilir. Ancak, bazı harflerin uluslararası yazılış ve okunuşlarında farklılıklar olduğu da görülmektedir. Örneğin, Türkçede ki c yerine dž ; ç yerine č ; ı yerine y ; s yerine ts ; y yerine j ; z yerine dz vs.. gibi bazılarını fonetik alfabeden alınan harflerin alışılmamış ve kullanımının zor gelmesi yaygınlaşmasını önlediği sanılmaktadır. Yine bitişik harflerden örneğin; dz de ki d nin z ye mi ait olduğu yoksa bağımsız mı olduğunun anlaşılması, sözcüğü bilenler için kolay olabilir, ancak bilmeyenler için okumayı bulmacaya dönüştürmektedir. Eski (Latince) İron Alfabe nin Türkçe karşılığı aynı yazılıp okunmayan harfler: *Ææ-Ææ-*æ+ Fonetik alfabeden aynen alınmış olup Æ æ yi, bilmeyen veya klavyede bulamayanlar A a, E e veya E e üzerine çeşitli işaretler koyarak uydurma şekillerle yazar ve a, e veya ı olarak okur. Sözcüğü bilenler ağzını a diyecekmiş gibi açar e ye dönüştürür veya a-e ile ı arasında alçak ve orta bir ses olarak okur; fakat a nın çıktığı yerin daha önünden ve daha uzun olarak çıkar. Æмбaл-Æmbal-Arkadaş, Türkçe klavyelerde aynı Æmbal yazılabilir. Æ æ Dünyada yalnızca Alan-Oset-İron dilinde kullanılan fonetik alfabeden alınmış tek ses ve harftir. Æ æ harfi nerede görülürse bilinsin ki yazı Alan-Oset-İroncadır. Alan dilinin tek karakteristik harfini kıskançlıkla korumak herkesten çok Alanların işi OSSETIC (OS) Required characters olmalıdır. Uluslararası name: CYRILLIC SMALL LIGATURE AIE yazışmalarda Alanlara özgü Æ old name: æ harfi için, bilgisayar Adobe glyph name: klavyelerinde bulunan ALT GR mnemonic name(s): tuşu basılı tutularak A a harfi HTML 4 mnemonic name: tuşlanırsa Æ æ harfi yazılır. category: Ll (Letter, Lowercase) Dünya Teknolojisinin verdiği combining: 0 nimeti Alanların kullanmamasının mazereti comment: olmaz. Yazışmalarda uydurma seçenekler yerine, doğru olan Æ æ harfini kullanalım ve kullandıralım.) decimal: ӕ UTF-8 (d3, 95) Ó found in charsets: found in languages: [OSSETİC (OS)]; used in romanization of: uppercase: 04D4 4. æ ligature, a umlaut OSSETİAN. *Е е-e e-*e+ E e yazılır, orta sesli, dar, daha kapalı, uzatılarak ve yumuşatarak ye okunur. Бeл-Bel-Bel, Türkçe Byel okunur ve yazılabilir. *H h-гы гы-*+ Bazen H h, Ğ ğ, G g, K k, Kh kh yazılır ve zaman zaman Къ къ veya Хъ хъ ile karıştırılır. Ağa, Ağlama, Ağıt, Ağaç vs.. de ki ğ sesi gibi okunur. Æгъдay- Ækhdau, Æhdau, Æk'dau-Adet/Terbiye/Gelenek/Kural, Türkçe Æğdau okunur ve yazılabilir. *Dž dž-дж дж-*dз+ Bazen Dž dž, Zh zh, Dzh dzh yazılır ve c veya bazen c ye yakın z okunur. Фьдджьн-Fyddžyn/Fydzhyn-Özel dövme etli ile fırında yapılan börek adı, Türkçe Fıdcın okunur ve yazılabilir. 17

*Z z-з з-*z+ Z z yazılır ve sözcüğe göre daha çok j, bazen j ye yakın z okunur. Зьн- Zyn-Zor, Türkçe Jın okunur ve yazılabilir. *Dz dz-дз дз *dz+ Dz dz yazılır, sözcüğe göre daha çok z, bazen z ye yakın j veya c okunur. Дзyл-Dzul-Ekmek, Türkçe Zul okunur ve yazılabilir. *J j-й й-*j+ J j yazılır ve y okunur. Йæxи-Jæxi-Kendi/Kendinin, Türkçe Yæxi okunur ve yazılabilir. *Kh kh-кы кы-*+ Bazen Kh kh, K k yazılır ve zaman zaman Гъ гъ veya Хъ хъ ile karıştırılır, kalın k veya k ile g ve q karışımı okunur. Фæткъyь-Fatkhuy-Elma, Türkçe Fætkhuı okunur ve yazılabilir. *S s-с с-[s] Kiril alfabesinde C c harfini Dıgurlar ve Qudayraklar ile Ruslar s, İronlar ş olarak okur. Latin alfabesinde ki C c harfi, bazen aynen C c veya değiştirerek S s harfi ile yazılır ve İronlar genelde ş okur. Бæлac-Bælas-Ağaç, Türkçe Bælaş okunur ve yazılabilir. *Th th-ты ты-*+ Th th yazılır ve kalın yani t ile d arası okunur. Тъæпæн-Thæpæn- Yassı, Türkçe aynı Thæpæn okunur ve yazılabilir. *X x-х х-*+ Genelde X x, bazen H h yazılır, Araplarda olduğu gibi kalın ve gırtlaktan ha okunur. Alan-Oset-İronca da h sesi yoktur ve kalınlaştırma harfiyle karıştırmamak için orijinal X x harfi kullanılması uygun olabilir. Бæx-Bæx/Bæh-At, Türkçe aynı Bæx okunur ve yazılabilir, H h yazıldığında bile gırtlaktan kalınlaştırılarak x sesiyle okunmalıdır. *Q q-хы хы-*+ Genelde Q q, bazen G g, Kh kh, K k, Kh kh yazılır ve zaman zaman Къ къ veya Гъ гъ ile karıştırılır, kısa ve keskin k, g ile ğ arası bir sesle okunur. Хъæy- Qæu/Kh æu-köy, Türkçe Qæu okunur ve yazılabilir. *Ts ts-ц ц-*ts+ Kiril alfabesinde ki C c, bazen aynen C c veya S s yazılıp Alan-Oset- İronlarca ş okunduğundan, s sesi için Ts ts kullanılmakta ve kelimeye göre daha çok s, bazen sonu tıslamalı s ye yakın csh okunur. Цoнг-Cong/Tsong-Kol, Türkçe Song okunur ve yazılabilir. *Ch ch -Цы цы-*+ Tsh tsh, Ch ch, Sh sh yazılır ve sözcüğe göre üstüne bastırarak daha çok kalın s, bazen c veya z ye yakın s okunur. Цыaммap-Chammar/tshammar- Ahlaksız/arlanmaz/utanmaz, Türkçe Shammar okunur ve yazılabilir. *Č č-ш ш-*t + Çok kez Č č, Ch ch yazılır ve ç okunur. Шиньг-Činyg/Chinyg-Kitap, Türkçe Çinıg okunur ve yazılabilir. *Y y-ь ь-*+ İ i harfinde büyük İ için I kullanıldığından, I ı harfi Y y ile yazılır ı okunur. Cыл-Syl-Dişi, Türkçe Şıl okunur ve yazılabilir veya Türkçede de sorun olan ı yerine Ih ih yazılabilir Şihl. *Ju ju-ю ю-[ju:] Rus-Latince de Y y harfi için J j harfi kullanıldığından yu okunur. Июл-Ijul-Hepsi, Türkçe yul okunur ve yazılabilir. *Ja ja-я я-[ja:] Rus-Latince de Y y harfi için J j harfi kullanıldığından ya okunur. Тaня- Tanja-Tanya/isim, Türkçe Tanya okunur ve yazılabilir. Şekli ne olursa olsun, ses nasıl yazılırsa yazılsın, sözcüğü bilmeyenlerin ve hatta sözcüğü bilenlerin bile yeterli pratiği olmaksızın yalnızca harflerle öğrenmesi çok zordur. Ancak a, b, d, f, g, i, k, l, m, n, o, p, r, t, u, v gibi bazı harflerin uluslararası çoğunluğun müşterek sesi olması, c, ç, ğ, ı, j, s, ş, y, z gibi bazı harflerin Türkçede ki yazılış ve ses uyumunun yatkınlık nedeniyle kolay gelmesi, yine æ, e, ye, kh, ph, th, x, q, w, ya, yu, yo, ya, h (Alanca da he sesi bulunmadığından, harf olarak değil yalınızca ъ yerine kalınlaştırıcı olarak kullanılması) gibi harflerin fazla yadırganmayacak oluşu, sözlük vs..de Alan-Oset-İronca nın Türkçe okunuşunun yazılımını kolaylaştırır gibi gözükmektedir. Bu düşünceyle ESKİ LATİNCE İRON ALFABE yi yeniden ve Türkçe okunuşuyla TABLO-C de karşılaştırırsak; 18

ru İron Dil Sitesi aşağıda TABLO-D de ki alfabe çalışmasını yayınlandı. 19

D -ALLİNGVO.RU ТРАНСЛИТЕРАЦИОННЫЙ АЛФАВИТ (27.4. ru sitesi alfabe çalışmasının özellikle uluslararası klavye ile yazılması dolayısıyla yazım kullanımını kolaylaştıracağı sanılmaktadır. Ancak: 20

1. Kıril Osetçe Ы ы nın Y y ile yazılımı, uluslararası Y y harfinin, örneğin İngilizcede kullanılan sözcüklerden; cry, yankee, yard, year, yellow, yes, yesterday, you, young vs.. de ki gibi, diaspora da oturanlar için karışıklığa neden olabileceği ve Türkçe kullanımında I ı harfinin kullanılması belki bu karışıklığı Türkiye de önleyebilirse de, birkaç alfabe şekli ortaya çıkacaktır. Ы ы harfi, Latincede bulunan ancak Alan-Oset-İronca da kullanılmayan başka bir harfle gösterilemez mi? Veya kalınlaştırma işareti olarak kullanılan h ile birlikte I i harfi kullanılarak örneğin; Ih ih kullanılabilir mi? (Türkçede de I ı sesinin uluslararası kullanımı problemi bilinmektedir.). Böylece Y y harfini normal Kıril'de ki Й й yerine kullanılabilir. Buna bağlı olarak ta J j harfini, Y y yerine değil de normal J j yerine kullanma olanağı olur. Ы ы *+(сьл,фьрт,пьсьлмон)y y (syl, fyrt, pysylmon)-- Y y (syl, fyrt,pysylmon)ih ih Й й -*j+(миййаг, йæхи) J j (mijjag, jæxi,) *cry,krai}] J j (mijjag, jæhi) Y y Я я-[ja](январэ, Таня) Ja ja(janvar, Tanja)[Yankee, yard]ja ja (janvar',tanja) Ya ya 2. "Х х" harfi bütün klavyeler de bulunmasına, Eski İron alfabesinde de kullanılmasına ve yazılımının sorun olmamasına karşın, neden H h harfiyle yazılmak istendiği anlaşılmamıştır. Okunuşunda Latin H h sesi ile X x sesinin benzerliği bulunsa da, sözcüğün Latin sesi H h ile yazılması ve okunması, anlaşılmasını ve okunuşu zorlaştıracaktır. Yine h harfini kalınlaştırıcı ъ yerine kullanılması da, kalınlaştırıcı mı yoksa X x sesi için mi yazılmış olduğu düşüncesi karışıklığa neden olabilecektir. Dolayısıyla X x harfinin Kıril ve Eski İronca da kullanıldığı gibi kullanılmasında ki mahsur anlaşılmış değildir. Х х [] (худ, бæх) X x (xud, bæx) hand, Honda]H h (hud, bæh) X x Гъ гъ[] (æгыдау,сагыæс H h (æhdau, sahæs) - Gh gh (æghdau, saghæs)gh gh ъ *+ (сыезд) h «`» ( 0060) (s`ezd) h h 3. Sanırım Türkçede ki anladığımız anlamdaki S s sesi Dıguronca ve İroncanın özellikle Güney Osetia da (Qudayrag) kullanımı dışında İronca da yok. Dolayısıyla Kıril alfabesinde C c harfiyle yazılan ses İronca da Ş ş diğer aksanlarda S s olarak okunmakta ve Latince çevirileri sorun olmaktadır. Dolayısıyla Latincede ve Türkçede bulunmayan Ц ц harfi ("C c ile S s" veya tam tersi "S s ile C c" karışımı bir ses) ve harfinin Latince yazılımı da sorun olmaktadır. Buna bağlı olarak diğer sesler ve harflerinde yazılımı ve okunuşu sorun olmakta; iki, üç ve hatta dört harfin yan yana yazılımıyla çözüm aranmaktadır. С с [s] (сом, бæлас) S s (som, bælas) [song,nonsense] S s (som,bælas) Ц ц [ts](цонг, балц) C c (cong, balc) close to Cincinati]C c(cong,balc) Цъ цъ[] (цыаммар, цыиу) Ch ch(chammar, chiu) - Ch ch (chammar,chiu) Ч ч *t +(шиньг, айшь цыар)č č (Činyg,Ajčy char) [cheese] Cx cx (cxinyg,ajcxy char) Чъ чъ[] (шыиу) - Cxh cxh (cxhiu) Ш ш [sh](щтат) [shovel] Sx sx (sxtat) Щ щ *shch+(ъедрин) *shchi+ (cabbage soup) Sxcx sxcx (Sxcxedrin) 4. Kıril Alan-Oset-İronca Дж дж sesinin Türkçe karşılığı tam olarak C c olmasına karşın, Latince C c harfi Kıril Ц ц sesi için kullanıldığından aşağıdaki gibi iki harfle yazılmaktadır. 21

Дж дж*dз+ (фьдджьн) Dž dž (fyddžyn) *marriage] Dx dx (fyddxyn) 5. Kıril Alan-Oset-İronca Ч ч sesinin Türkçe karşılığı tam olarak Ç ç olmasına karşın, Latince ilgili ses ve harfinin bulunmaması nedeniyle iki harfle, kalını Чъ чъ ise üç harfle yazılmaktadır. Ч ч *t +(шиньг,айшь цыар)č č (Činyg,Ajčy char) *cheese] Cx cx (cxinyg,ajcxy char) Чъ чъ[](шыиу) - Cxh cxh (cxhiu) Türkçe Alfabenin Fonetiği ile Kıril Harfleri Fonetiği ve İngilizce sesleri ile adları! T ABLO-E ile - F de, Türkçe sözcüklerin Kiril Harflerle yazılışı TABLO-G de, çeşitli Alan (Oset-İron) Alfabeleri TABLO-H de çalışma ve araştırmalara fikir vermesi açısından aşağıda verilmiştir.

Çağdaş kıril alfabe, 1920 ve 1930 yılları kullanılan Latin alfabe, Güney Alania-Osetia- İrışton nun 1954 yılına kadar kullandığı Gürcü alfabesi ve daha sonraları önerilen Latin alfabe: 24

** Seslendirmede, æyyильн æuuilyn çiğnemek, бayyæндьн bauuændın güvenmek gibi bir çok seslinin a, æ, и i, o, y u, ы ı vs.. yan yana gelmesinden oluşan bir sözcüğün okunuşunda u sesinin İngilizcede ki gibi w (duble v) ile seslendirilir, kullanılabilir ve yazılabilir. 25

H - ÇEŞİTLİ DÖNEMLERDE ALAN-OSET- İRON ALFABELER VE OKUNUŞLARI Kıril Adı Fonetik 1881 Къоста 1923-38 Абæва Allingvo.Kalın yazılan harfler Türkçe okunuşları ile bazı dönemlerde kullanılan müşterek harfleridir. 2. Elle yazılan harfler, uluslararasında kullanılmayan, kullanıcının özel işaretlerliyle ve genelde kendilerince şekillendirilen harflerdir. 26

Yukarıdaki açıklamalar ışığında, Alfabe konusunda hemfikir olmak zorlaşmakta ve ortak çözüm bulma çalışmaları devam etmektedir. Özellikle Dünya istatistik bilgilerine göre kopuntu (diaspora) da ki tüm Alan-Oset-İron ların, Amerika kaynakları ve Wikipedia ya göre yaklaşık 38.000 kişisi Türkiye de bulunmakta dır. Türk yazar ve araştırmacılarına göre ise, 50.000 ile 200.000 arasında olduklarını yazmaktadırlar. Bu da Rusya ve Gürcistan dan sonra, ki onlarda Kırilce yazışmaktadırlar, en fazla nüfusu oluşturmaktadır. Şimdilik Kıril Alan Alfabesi ni kullanmaya devam etmek ancak Türkçe okunuşlarını yukarıdaki çalışmalar göz önüne alınarak yapılması karışıklığı önleyecektir. 27

ALFABE 28

29

30

31

32

33

34

35

36

37

38

39

40

41

42

43

44

ALANCA-OSETÇE-İRONCA DİL BİLGİSİ DERS (УРОК) 1 SES (мыр) BİLGİSİ (Fonetik) Alan dilindeki bütün seslerin toplamı 35 adettir. Bunların yedisi sesli (хыæлæсон), ikisi yarı sesli (зьлангон æмхыæлæсон) ve 26 sı sessizdir (æмхыæлæсон). Sesliler dil pozisyonuna göre (ön, arka ve orta), dil yüksekliğine göre (alçak, orta ve yüksek), dil ilişkisine göre (dişin dudağa değmesiyle ve değmemesiyle çıkan sesler), ağız genişliğine ve dil açılımına göre (açık ve kapalı) ve süreklilik ve niceliğine göre de (kısa ve uzun) olarak ayırt edilir. Alanca-Osetçe-İroncadaki seslilerin yöntemi aşağıdaki konularda gösterilmiştir. Buna göre Alan-Oset-İron dili iki ön sesliye (лæмæгы хыæлæсон) е ye, и i üç orta sesliye а, æ, ь ı ve iki arka sesliye (хыæлæсон) о, у u sahiptir. En son ikisi dil yuvarlağına ve dişin dudağa değmesiyle çıkan seslere eklenerek kişileşmiştir. Sesliler (хыæлæсон) ağzın açıklığına göre ayrılmıştır; a açık, æ ( a, e ve ı arasında) orta çıkış, е ye, ь ı, о daha kapalıdır ve son olarak и i, у u gelir. İzleyen harfler bireysel ve tek başına sesliler (хыæлæсон) olarak kabul edilir. Rusçadan alınma sözcükler (æрбайсгæ дзьрд) nedeniyle Alanca-Osetçe-İronca alfabesinde kullanılan ses (мьр) ve harflerse (дамгыæ) şunlardır; ё yo ёлкæ yolkæ Noel ağacı, yılbaşı ağacı ж j журнал jurnal magazine, dergi ш ş шаблон şablon kalıp щ şh щёткæ şhyotkæ fırça ъ kalın h объект obhyekt nesne ь ince ^ пьеса p^yeşa oyun э e экватор ekvator ekvator ю yu юбилeй yubilyey jübile я ya якорэ yakor gemi feneri, çapa Harflerden (дамгыæ); а a, б b, в v, г g, д d, е ye, и i, й y, л l, м m, н n, о o, р r, ф f incelenirse: 1. Harf (дамгыæ) а, kapalı, alçak, orta sesli; Türkçedeki а gibi vurgu (цæвд) altında, ağzın daha arkasından çıkan arka seslidir. a. Aşağıdaki harf bileşimlerini (вазьгджьн дамгыæ) okuyalım. ба ba, ва va, га ga, да da, ла la, ма ma, на na, ра ra, фа fa b. Aşağıdaki sözcükleri (дзьрд) okuyalım. aрт art ateş хыама qama kama мад mad anne бал bal kiraz кард kard bıçak гараж garaj garaj аванс avanş avans арв arv gök арм arm avuç 2. Harf (дамгыæ) e ye, dar, orta sesli. Türkçedeki e den daha kapalı. a. Aşağıdaki harf bileşimlerini (вазьгджьн дамгыæ) okuyalım ve ünsüzden (æмхыæлæсон) sonra gelen e yumuşak ve yuvarlayarak ye sesi (лæмæгы хыæлæсон мьр) gibi çıksın. бе bye, ве vye, ге gye, де dye, ле lye, ме mye, не nye, ре rye, фе fye 45

b. Aşağıdaki sözcükleri (дзьрд) okuyalım. бел byel bel (kürek) тел tyel tel (kablo) афтек aftyek eczane ефрейтор yefryeytop onbaşı 3. Harf (дамгыæ) и i, dar, yüksek sesli. Türkçedeki i gibi daha kapalı. a. Aşağıdaki harf bileşimlerini (вазьгджьн дамгыæ) okuyalım ve ünsüzden (æмхыæлæсон) sonra yumuşatıcı (лæмæгы хыæлæсон) olmasına dikkat edelim. би bi, ви vi, ги gi, ди di, ли li, ми mi, ни ni, ри ri, фи fi b. Aşağıdaki sözcükleri (дзьрд) okuyalım. ивьн ivın değiştirmek мигы miğ bulut их ix buz хид xid köprü ирд ird temiz(açık, parlak) мит mit kar 4. Harf o, dar, orta sesli. Daha kapalı ve Türkçedeki o benzer, daha fazla iki dudak arasından çıkar. a. Aşağıdaki harf bileşimlerini (вазьгджьн дамгыæ) okuyalım. бо bo, во vo, го go, до do, ло lo, мо mo, но no, ро ro, фо fo b. Aşağıdaki o ile ilgili sözcükleri okuyalım. бон bon gün хос xoş ilaç ном nom isim(ad) зокыо jokho mantar 5. Aşağıdaki ilgili sözcükleri okuyalım. мад mad anne бел byel bel(kürek) кард kard bıçak тел tyel tel(kablo) бал bal kiraz их ix buz арв arv gök хид xid köprü арм arm avuç ирд ird açık(parlak) кад kad saygı(hürmet) ихдон ixdon buzhane ком kom vadi (boğaz) ихдон ixdon buzhane мит mit kar бон bon gün ном nom ad(isim) ком kom vadi(geçit) 6. Harf (дамгыæ) ь ı, Türkçedeki ı ya özdeştir. Dudak ve dilin hareketsiz durumuyla seslendirilir. Akıcı ve düzenlidir. "æ" gibi orta seslilere aittir, fakat daha kapalıdır. a. Aşağıdaki harf bileşimlerini (вазьгджьн дамгыæ) okuyalım. бь bı, вь vı, дь dı, ль lı, мь mı, нь nı, рь rı, фь fı b. Aşağıdaki ь ı ile ilgili sözcükleri okuyalım. фьд fıd baba уьньн uının görmek рьг rıg toz фьрт fırt oğul, erkek çocuk бьн bın dip(alt) мьр mır ses мьд mıd bal ньв nıv fotoğraf(resim) бьл bıl dudak(kenar) 7. Aşağıdaki sözcüklerin bitimine (дзьрдь фæсæфтуан) dikkat edelim. бадын badın oturmak амайын amayın yontmak (örmek) барын barın ölçmek (affetmek) ивын ivın değiştirmek дарын darın saklamak нæмын næmın dövmek (dayak atmak) амонын amonın öğretmek 46

DERS (УРОК) 2 SES BİLGİSİ (Fonetik) 1. Harf (дамгыæ) у u, dar, daha dudaksıl, yüksek sesli. Türkçedeki u gibi, daha kapalı. Tam olarak Türkçedeki u karşılığı sestir (мьр). Ancak başka sesli harf (хыæлæсон) ile yan yana geldiğinde İngilizcede ki w sesi gibi okunmalıdır. a. Aşağıdaki harf bileşimlerini (вазьгджьн дамгыæ) okuyalım. бу bu, ду du, гу gu, лу lu, му mu, ну nu, ру ru, фу fu, уб ub, уг ug, уд ud, ум um, ун un, ур ur, уф uf b. Aşağıdaki у u ile ilgili sözcükleri (дзьрд) okuyalım. уд ud can(ruh, tin) курьн kurın istemek cуг şug yakacak odun бур bur sarı æрду ærdu saç teli дур dur taş дудьн dudın sızlamak уромьн uromın durdurmak c. Aşağıdaki sözcükleri okuyalım. курьн kurın istemek дудьн dudın sızlamak кусьн kuşın çalışmak æмпульн æmpulın büzülmek дур dur taş уромьн uromın durdurmak судзьн şuzın yanmak рувьн ruvın okşamak Seslendirmede, æyyильн æuuilyn çiğnemek, бayyæндьн bauuændın güvenmek gibi bir çok seslinin a, æ, и i, o, y u, ь ı vs..) yan yana gelmesinden oluşan bir sözcüğün okunuşunda u sesinin İngilizcede ki gibi w (duble v) ile seslendirilir. Alanca-Osetçe-İronca Anadiline (мадæлон æвзaг) harf (дамгыæ) olarak w girmediği ve Anavatanın onayı alınmadıkça seslendirmeği İngilizce de ki w gibi yapacağız, ancak doğru yazımı (растфьссьнад), birlikteliği sağlamak açısından y u ile yazmaya devam edeceğiz. d. Aşağıdaki y u ile başlayan sözcüklerde ki y u, İngilizce'de ki w gibi okunmalı. уьнг uıng wıng sokak уад uad wad oda уьдон uıdon wıdon onlar уьньн uının wının görmek уидаг uidag widag köken уадул uadul wadul yanak уьнд uınd wınd görüntü уарьн uarın warın yağmur уьй uıy wıy o уидьг uidıg widıg kaşık уаг uag wag terbiye e. Aşağıdaki sözcükler arasında bulunan y u dan sonra gelen sesli (хыæлæсон) ile birlikte okunurken y u nun İngilizcede ki w gibi okunması. ауайьн auayın awayın seğirtmek суанг şuang şwang ta(ta oraya kadar) хайуан xayuan xaywan hayvan хауьн xauın xawın düşmek тауьн tauın tawın yaymak(sermek) кæуьн kæuın kæwın ağlamak туаг tuag twag ekşi f. Aşağıdaki sözcüklerin sonunda bulunan y u nun İngilizcedeki w gibi okunması. кау kau kaw çit аргыау arğau arğaw masal сау şau şaw siyah нау nau naw vapur 47

The scientific-literatury heritaje of bekir choban-zadeh


BEKİR ÇOBANZADE’NİN İLMİ-BEDİİ MİRASI

THE SCIENTIFIC-LITERATURY HERITAJE OF BEKIR CHOBAN-ZADEH

НАУЧНО-ЛИТЕРАТУРНОЕ НАСЛЕДИЕ БЕКИРА ЧОБАН-ЗАДЕ
Prof. Dr. Ramiz ASKER

Baku State University

Baku / AZERBAIJAN

[email protected]



ÖZET

Bekir Çobanzade, Türk dilciliği tarihinde en ünlü isimlerdendir. Onun çeşitli konulardaki bilimsel eserleri bugün de güncelliğini ve önemini korumaktadır.

Bekir Çobanzade aynı zamanda güzel şair ve yazardır. Şu anda bilim alemine onun 84 şiiri, 6 hikayesi, edebiyyat hakkında düşünceleri malumdur.

Anahtar kelimeler: Bekir Çobanzade, Bilim, Kitap, Makale, Edebiyat, Şiir, Hikaye.
ABSTRACT

Bekir Choban-zadeh has a exclusive role in the history of turkish linguistcs. His numerous scientific books and articles still retains its relevance.

Bekir Choban-zadeh also known poet and writer. At present science known his 84 poems, 6 stories and many intersting works about the literature.

Key words: Bekir Choban-zadeh, Science, Book, Article, Literature, Poem, Story.

РЕЗЮМЕ

Выдающийся ученый-лингвист Бекир Чобан-заде оставил неизгладимый след в истории тюркского языкознания. Его многочисленные научные труды по сей день не утратили свою значимость и актуальность.

Бекир Чобан-заде одновременно является автором прекрасных стихов и рассказов. В данное время научному миру известно его 84 стихов и 6 рассказов.

Ключевые слова: Бекир Чобан-заде, Наука, Книга, Статья, Литература, Стих, Рассказ.
Bekir Çobanzade, Türklüğün şaheseri Divanü Lugati’t-Türk yazarı Kaşgarlı Mahmut’tan ve Rusya Bilimler Akademisinin Demidov ödülünü dört kez kazanan Mir­za Kâzımbey’den sonra Türk dilciliğinin en ünlü ismidir. 1915’ten hayatının so­nuna kadar dil tarihi, karşılaştırmalı dilcilik, gramer, imla, alfabe, pe­dagoji, diya­lek­to­loji, ter­minoloji ve diğer konularda yazdığı 300 civarında bilimsel eser, bugün de güncelliğini ve önemini korumaktadır.

Bir bilim adamı olarak Bekir Çobanzade’nin sahip olduğu temel özellikler şunlardı: 1) Son derece yetenekli ve zeki bir insandı. 2) Bili­msel uğraşı alanına bütün Türk dünyası dahildi. 3) Av­rupa standartlarında yetişmiş ilk dilcimizdi. 4) Mükemmel derecede Türkçe, Arapça, Farsça, Rusça, İngilizce, Almanca ve Macarca biliyor ve bu dilleri ustaca kullanıyordu. 5) Yaşadığı ağır ve karmaşık dönem bir bilim adamı olarak par­lamasına elverişli ortam oluşturmuştu.

Bekir Çobanzade fenomeninin diğer bir yönü onun aynı zamanda yetenekli bir şair ve yazar olmasıdır. Edibin milli şiirleri ve duygulu hikâyeleri, edebiyat üzerine özgün düşünceleri bilim dünyasında maalesef yeterince bilinmemektedir.

Bekir Çobanzade’nin ilk şiirinin ne zaman basıldığı da kesin olarak bilinmiyor. Bazı araştırmacılara göre Anan Nerede? adlı ilk şiiri 1913’te İstanbul’da neşrolunan Yaş Tatar Yazgıçları mecmuas­ın­da çıkmıştır [1]. Budapeşte’de 1919-20’ler­de ka­­le­me al­dığı şiirlerini üç deftere yazmış ve onlara Kaval Ses­le­ri adını vermiştir [2]. Bazı şiirlerini İstanbul’da ya­şayan akrabası Hamdi Ataman’a göndermiş, çok az bir kıs­mını çeşitli dergilerde, o cümleden kKitap’ta [3] ve Kırım Mecmuası adlı şiir antolojisinde [4] bastırmıştır. Tatar aydınlarının Romanya’da çıkardıkları Emel dergisinde birkaç şiiri basılmıştır [5].

Bekir Çobanzade hayatta iken Bo­ran adlı küçük bir şiir kita­bı ışık yüzü görmüştür [6]. Edip, bura­da­ki şiir­­­le­rini Şair ve Hayat adlı iki bölüm ha­linde sunmuştur. Bun­dan sonra uzun süre hiç bir şiir kita­bı basılmamıştır. 1955’te Abdullah Battal Taymas tarafından hazırlanan Kırımlı Bekir Çobanzadenin Şiirleri adlı eserde [7] şairin bazı şiir­leri veril­miştir.

1971’de Taş­kent’te Gafur Gu­lam ede­biyat ve sanat neşriya­tınca basılmış bir kitapta [8] iki Tatar şairinin şiirleri top­lanmıştır. Eş­ref Şe­mizade’nin tertip ettiği Bekir Çobanzade kısmında, sunuşla birlikte Çobanzade’nin 14 şiiri, Şa­­mil Alad­din’in tertip et­tiği Abdul­la Le­tif­zade kısmında ise A. Letif­za­de’nin 11 şiiri yer almıştır. Bu kü­çük kitap adları ve eser­le­ri 1937’den beri yasaklanmış iki ünlü şairin yeniden Tatar ve ortak Türk edebiyatına kazandırıl­ması bakımından çok önemlidir. Son dönemde Bekir Çobanzade’nin Kırım’da yayınlanan çeşitli gazete ve dergilerde de bazı şiirleri çıkmıştır.

Şairin en iyi, en kapsamlı kitabı İsmail Otar’ın tertip ettiği Kırımlı Türk Şair ve Bilgini Bekir Sıd Çobanzade kitabıdır [9]. 1999’da İstan­bul’da basılan bu kitapta onun elde bulunan bütün şiirleri ve hikâye­le­ri hem Tatarca, hem de Türkçe ter­cü­meleri ile birlikte ve­ril­miştir. Kitaba edibin geniş biyografisi, eser­lerinin bibliyografisi, hakkın­da ya­zılan maka­le­lerin listesi eklenmiş, sonda ise küçük bir lügat, ayrıca şiirle­rinin Arap alfabesiyle orijinallerinin suretleri sunulmuştur.

2007 yılında Azerbaycan Milli Bilimler Akademisine bağlı Muhammed Fuzuli El­yazmalar Enstitüsü, Bekir Çobanzade’nin eserlerinin 5 ciltliğini neşrettirmiştir [10]. Tabii ki, buraya onun an­cak ilmî eser­leri dahil edilmiştir. O dönemde Çobanzade’nin bedii eserlerini neşre hazırla­mak bizde hâlâ düşünce aşamasındaydı. Eğer bu teşebbüsten haberdar olsaydık, o zaman şairin bedii eserleri 6. cilt olarak basılabilirdi.

Bekir Çobanzade’nin en son kitaplarından biri Kırım’da Kiril alfabesiyle basılan Bir Saray KuracakMen kitabıdır [11]. Biz bu kitabın e-varyantını elde etmek için bir hayli çaba harcadık, ancak Kırım’dan bunun için 200 dolar para talep ettiler. O zaman biz facebooka bu konuda haber koyduk. Türkiye’de oturan onlarca Tatar bu parayı ödemek için hazır oldu­ğu­nu bildirdi. Daha sonra Bilkent Üniver­sitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ha­kan Kırımlı kitabı bize postayla gönderdi. Burada değerli ho­cama teşekkürümü iletmek istiyorum.

2003’te Kırım’da basılan son kitabında şairin 18 şiiri hem Tatarca, hem de Rusça bir arada verilmiş, Çobanzade üzerine küçük bir sunuş yazılmıştır [12].

Şu anda bilim alemine Bekir Çobanzade’nin toplam 84 şiiri ma­lum­dur. Aslında, onların sayısı bundan defalarca fazla olma­lıdır. Şüphe yok ki, şairin muhtelif arşivlerde gizli kalan başka eserleriyle bir­likte şiirleri de er geç gün yüzüne çıkacaktır.

Bekir Çobanzade’nin şiirlerini tematik yönden tasnif et­mek zordur ve belki mümkün de değildir. Kırım’a, yurda duyulan sonsuz sevgi ve özlem, Tatar­ların acınacak durumu şiirlerinin hemen hemen hepsine yansımıştır. Burada ayrıca aşk ve doğa şiirleri varsa da bunların hepsi Kırım, Tatar, yurt mo­tifleriyle iç içedir. Biz Azerbaycan Türkçesine uygunlaştırdığımız 73 şiirdeki Kırım, Tatar ve yurt sözlerini bilgisayar sayımına tabi tuttuk. Çobanzade’nin 73 şiirinde Tatar sözünü 99 defa, yurt sö­zünü 56 defa, Kırım sözü­nü 11 defa kullandığı ortaya çıktı.

Şair bu şiirlerinde genel olarak çok karamsardır. Tatarların esaret altında inlemesi, zulüm ve sömürü onu son derece üzüyor. O, “Yok milletimin hattı bu imzalar içinde diyen Azerbaycanlı meslektaşı Muhammed Ha­di gibi sızlanıyor:

Milletler yarışı başladı çoktan,

Her halkın var orda beygiri, atı,

Zavallı Tatar’ın duyulmaz sesi,

Zavallı Tatar’ın yok orda adı.

Bu karamsarlık bazen şairin bütün varlığını sarsıyor, onu çok de­rin ruhi bunalıma sürüklüyor:

Yıl uzun, son günü soğuk bir mezar,

Yeni yıl yok bize, çünkü biz: Tatar.

Tatar halkının manevi çöküşü, çağdaş uygarlıktan uzak kalışı, uyuşukluğu ve aczi Çobanzade’yi çılgına çeviriyor:

Tatar’ım, sapsarı halkımın beti,

Kanı su olmuş da, çürümüş eti...
Dinç Tatar çölüne kuraklık yağır,

kan gerektir, kan!

Burda herkes koyun, tavşan, ya sığır,

hani bir arslan?

Çobanzade taşarak setlerini yıkan Tuna ırmağına hitaben yazdığı bir şiirin­de Tuna gibi kükremek, Tatarların karşısın­da­­ki bütün setleri yıkmak arzusunu dile getiriyor:

Keşke senin gibi ben de köpürsem,

Tatar’ın seddini yıkıp götürsem.

Şair ara sıra Tatarların, Türklerin şanlı mazisini, tarihin derinliklerinde kalan azamet ve ihtişamını hatırlayarak o günlerin özlemiyle yaşıyor. Mesela Zavallı Türk şiirinde şöyle diyor:

Sen ey zavallı Türk, ey bahtsız millet,

Gün gelir, yıldızın parlayır, elbet.


Yabancı eline düştü sarayın,

Karardı, silindi yıldızın, ayın.

Şair sık sık hayale dalıyor, Cengiz’i, Batu’yu, Timur’u ar­zuluyor; uzaktan nazlı Tatar kız­la­rıyla or­du halinde, nizamla ge­len atlıları görüyor, fakat bu atlılar bir türlü gelip çık­a­mıyorlar. O zaman ‘Gelsinler, kab­ri­min etrafına dolansınlar’ diyor:

Siz o zaman yiğitlere söyleyin,

Mezarımı dolansınlar, bakarım!

O kızları ben bekledim, ben sevdim,

Dolansınlar, belki birden kalkarım.

Geliyorlar adlı şiirinde bu hisler sonsuz bir he­ye­canla tasvir ediliyor. Adam bu şiiri okurken neredeyse atların ayak seslerini, kiş­nertisini, yiğitlerin narasını işitiyormuş gibi oluyor:

Tarihe, gölgeye kişniyor atlar,

Nalından kıvılcım çiliyor atlar.
Bu gün gelecekler, yoksa ki yarın,

Yolda işleri var belki onların?


Onlar gelene dek atın belinde,

Ben ölüp giderim tavşan yılında.


Onları izledim gün batana dek,

Onları gözledim tan atana dek.


Dostlar, beni gömün yolun altına,

Nerde ki, su verir yiğit, atına.


Kabrimin üstünde dursunlar bir az,

Çevremde atları yorsunlar bir az.

Onun şiirlerinde Türk-Tatar halklarının, Çerkezlerin timsa­linde mil­li talihi bizimle bir olan müslüman Kafkas halklarının birliği vurgulanıyor. (O, Araplara, Farslara sempati bes­le­miyor ve şu­nu saklamıyor). Çobanzade bu birlik uğruna ölmeye bile ha­zırdır:

Bu sözlerim çok açık,

Anlar onu balacık,

Yakınıyım herkesin,

Türk’ün, Tatar, Çerkes’in.

Türk’ün, Tatar, Çerkes’in.


Kederli halk, büyük halk!

Ciğerleri körük halk!

Sizden doğdum, sizdenim,

Tarlanızda bir denim.

Tarlanızda bir denim!
Kaygı, sevinç toyumda,

Yalancı yok soyumda,

Buyursanız ölürüm,

Bir yiğitçe ölümle,

Bir yiğitçe ölümle!...

Bekir Çobanzade Türk-Altay dünyasına tek bir yurt gibi bakıyor. Bir çok şiirinde Kırım’la beraber Kaşgar, Ma­­­çin, Divin ve Budin (Macaristanda şehir ve ova) sözleri de ge­çiyor:

Bir ben kaldım yolsuz, hasret içinde,

Ben Budin’de, kardeşlerim Maçin’de...


Hislerimi Kaşgarlara saçarım,

Yüreğimi her insana açarım...


Eski Tokay meyi, Tatar’ın şiiri,

Divin’den Kaşgar’a geçmeli emri!


Keşke ben bağırsam, sonra kirisem,

Kırım’da, hem Kaşgar’da

‘Yurdum’ deyip yürüsem.

Bekir Çobanzade sanatında dikkati çeken diğer bir mo­tif ölümdür. Bu söz onun 73 şiirinde 36 defa geçiyor. Tatarla­rın ünlü Kaytarma oyun havasından bahseden şiirin­­de şair ölümü bu hava ile özdeşleştiriyor:

Ölüm, atam, anam, kardeşim, sorma,

Bel bele güleşir, oynar kaytarma...


Çal, ölüm, öp, ölüm, oyna, hiç durma,

Bana sen gereksin, bir de kaytarma...


Ölümle dans etsem, üstüme varma,

Gösterim Tatar’a gerçek kaytarma...


Mahşerde siz beni hiç kaldırmayın,

Yanımda surları hiç çaldırmayın.


Ölümü bulurum, rahatsız olma,

Bana ölüm gerek, bir de kaytarma.

Bekir Çobanzade ölümleri de tasnife tabi tutuyor, onun nazarında sıradan ölüm değil, ille ‘yahşı ölüm’ makbûldür:

Hak katında yurda şifa dileyin,

Kendinize yahşı ölüm isteyin!

(Ezan Sesi).

Çok olmuş dünyaya gelen ve giden,

Çoğu Azrail’den korkmamış elbet.

Bir yahşı ölümdür eri er eden,

Bir açlık, bir ölüm, bir de muhabbet.

(Student).

Şairin bazı şiirleri mizahi üsluptadır. Ayyaş, Gölge­de Yatana, Su Anası, Kalpak Mahracı, Şehir Uşağı, Me­zad-I, Mezad-II şiirlerinde Tatarların olumsuz yönlerini hiciv yoluyla eleştiriyor. Onun Te­sadüf (Rast Gele) şiirinde ise ince hu­mor hissi seziliyor. Şair burada atideki facialı talihini de sezmiş gibidir:

Korkarım bir sabah düğüne gitsem,

Durup ziyafette yiğitlik etsem,

Bir kurşun mıhlaya enseye gâvur,

Tesadüf, tullaya hendeğe gâvur.

Çobanzade’nin şiirlerinde türkü ve şarkı mo­ti­fi de bir hayli kabarıktır. Bu söz­ler (Tatarcada cır, yır) şairin şiirlerinde 41 defa geçiyor. Bunlar Tatar’ın yol ve ömür yol­daşıdır. Onun sevinci de, gamı da onlardadır.

Bunların dışında şairin şiirlerinde aşk, hasret, umut, baht, talih ve sair motifler de gözlemlenmektedir. Tandu adlı biricik folklorik manzumesinde ise Tatarların yiğitliklerinden bahsediliyor.

Bekir Çobanzade Öz Özüme adlı şiirinde asıl Tatar’ın, gerçek Türk’ün nasıl olması gerektiğini göstermiş, onun bedii portresini ya­rat­mıştı. Bu tabii ki, edebi, hayali, bir suretti. Hayatta ise o suretin pro­to­tipi Bekir Çobanzade’nin kendisiydi:

En çetin bir zamanda,

Baş omuzda kalanda,

Yurt için ant içmesen,

Ömründen vazgeçmesen,

Mescide ayak atma,

Kur’an’a el uzatma!
Yoksa kuvvet tapamaz,

Tatar saray yapamaz,

Onda böyük sehv olur,

Adı sanı mahv olur,

Sen kalırsın gurbette,

Ebedi bir lanette...

2011 yılının sonunda Çobanzade’nin Seçilmiş Şiir­leri [13] kitabını Azerbaycan okuruna sunmakla bu büyük bilim adamının aynı zamanda zarif ve ince duygulu bir şair oldu­ğu­nu göstermek istemiş, hikâyele­rinin de bir gün mutlaka çevrileceğini, o zaman Çobanzade’nin karşımızda bü­tün aza­me­tiyle duracağını yazmıştık. Kitap çıkar çıkmaz bütün dostlar ve meslektaşla­r bu boş­luğu en kısa sürede doldurmamı rica ettiler ve ben Çobanzade’nin hikâye­lerini de çevirdim. Ancak bunların hacmi normal bir kitap teş­kil etmek­ten uzaktı. Bundan ötürü onun edebi düşüncelerini, bir kaç makalesini de tercüme ettim, fakat hacim gene de azdı. Bir arkadaşım bunları şiirlerle birlik­te Seçilmiş Bedii Eserleri adıyla [14] yayınlamayı tavsiye etti.

Bu kitapta Bekir Çobanzade’nin gençlik yıllarında yazdığı 6 hikâyesi yer alıyor. Muhtemelen edip sonralar coşkun il­mî faaliyetle meşgul olduğu için çok az şiir yazmış, hikâye yazmaya ise zaman bulamamıştır. İlk kalem tecrübe­leri olmasına rağmen hikâyeleri konu ve işleniş ba­­kımından çok olgun eserlerdir. Edibin olaya geçmeden önce epigraf anlamında uzun bir giriş vermesi bu hikâyelerin zahiri özel­liğidir. Dikkatli okur bu­radan yola çıkarak çok hazin bir olayla karşılaşacağını anlıyor. Hikâyelerin ikinci özelliği onların içeriğine aittir. Tür bakımından küçük hikâyeye yakın olan bu eserler bir miktar sert, hatta aman­sız şe­kilde kaleme alınmıştır. Bu da yazarın, önüne koy­duğu amaca ilişkindir.



İki Derviş adlı hikâye dinî konudadır. Takva sahibi bir mü­minin iki oğlundan biri ticarete atılıyor, diğeri ise nefsini yenmek için zahitliği seçiyor. Zahitliği seçen yıllar sonra şehre kardeşinin yanına geliyor. Onun dürüstlüğünü görünce ticaret alanında şeytanı ve nefsi yenmenin daha zor olduğunu an­lıyor, zahitlikten vaz geçerek kardeşinin yanında çırak oluyor.

Boşveren Celil hikâyesinde edibin ‘Eski Kırımlı diye tabir ettiği Celil ağanın karakteri işlenmiştir. Sigara tiryakisi olan ve çok az konuşan Celil ağa, Birinci Dünya savaşında askere alınarak cepheye gönderiliyor. Burada büyük yiğitlikler gösteriyor, madalyalara, hatta Mukaddes Georgi nişanına layık görülüyor. Cephe gazetelerinde resim­le­ri ve kahramanlığı hakkında yazılar çıkıyor. Celil ağa bütün nişanlarını, madalyalarını tütünle değiştiriyor, sonunda esir düşerek gelip Macaris­tan’a çıkıyor. Müellif, bir dostunun ricası üzerine ‘hiç bir dil bil­meyen, daima sigara içen’ bu adamı ziyaret ediyor. Celil ağa yazara Kırım’dan haber alıp almadığını soruyor. Ara­larında şöyle bir diya­log geçiyor:

“–Alıyoruz, Celil ağa. Kırım’da karışıklık var. Tatarlar han­lık istiyorlarmış. Kırım’a varsan, savaşır mısınız?’ dedim.

Celil ağa:

‘–Savaşıp gene madalya mı alacağız? Bize yetti, artık siz sa­va­şın’ dedi.

‘–Madalya, nişan yok, savaşırsak Kırım’ı, bütün Kırım’ı alaca­ğız, Celil ağa!’

Celil ağa çubuğunun dumanını savurmadan bir parça düşündü:

‘–Evet, savaşırız. Kırım’ı alacak olsak, çubuğumu bile bı­rakırım, kardeşim!’ dedi. Bir de kahkaha attı. Belki yıllardan beri ilk defa gülüyordu.

Benim, Celil ağanın sözüne büyük güvencim var. Celil ağa söz ver­dikten sonra Kırım’ı yalancı tanla (seherle) gerçek tan (şa­fak) arasında alırız.”



Harmanda Bir Şair adlı hikâyede memleketinde medreseyi bitirip İs­tanbul’a okumaya giden, fakat yoksulluk yüzünden Kırım’a geri dönen Abdülaziz mollanın başına gelenlerden bahsediliyor. Ça­re­siz kalan molla köyde ağanın harmanında çalışıyor. Ge­celer ay ışığında beyitler yazıyor. Fakat asabi, dedikoducu bir kadın onun okuduğu bir beyitte kendi su­retini görüp Abdülaziz’e düşman kesiliyor. Bir gün şehirden ağanın konukları geliyor. Konuklar harmanı gezerken ağa beraberinde getirdiği Tercüman gazetesini Abdülaziz’e okutturuyor. Abdülaziz gazeteyi su gibi okuyor; üstelik, Avrupa devletlerinin siyaseti hakkında onlara geniş bilgi veriyor. Ağa bunu derin hayretle karşılıyor, mollanın aklını ve kabiliyetini çok beğeniyor, ona övgü­ler yağ­dırıyor. Irgatlar Abdülaziz’in aynı zamanda şair olduğunu ha­ber ve­riyor­­lar. Ağanın ricası üzerine Abdülaziz yazdığı şiiri oku­yor. Herkes şiiri beğeniyor. Ağa gene Abdülaziz’i övüyor. Birden ırgatlar oradaki “Bizim akçe bir günlük toya yetmiyor” mısrasını hatır­latarak ağaya maddi durumlarının ağır olduğunu söylüyor, bu­na bir çare bulmasını rica ediyorlar. Ağa bu­nu kasıtlı olarak kurulmuş sahne sayarak Abdülaziz’e söğüp sayarak gidiyor. Abdülaziz’e düşman kesilen de­diko­­ducu kadın bu defa onu savunuyor, bundan sonra şaire ye­meğin en yağlı, etin en leziz yerini veriyor.

Çobanzade burada sınıf kavgasını değil, sa­de, emekçi Tatar halkının durumunu gözler önüne seriyor.



On Dört Yaşımda adlı hikâye Bekir Çobanzade’nin en etkili nesir eseridir. Karasubazar’dan Uluözen köyüne misafir giden romantik bir genç burada şelale başında tesa­düfen bir Rus kızı ile tanışıyor. Ertesi gün de orada buluşup sohbet ediyor, birbirlerine vu­ruluyorlar. Ertesi gün yeniden görüşmek üzere ayrılıyor­lar. Genç eve döndüğünde akrabasının Karasubazar’a gitmek için at­ları hazırladığını, kendisini beklediğini görüyor. Genç çaresiz ka­la­rak şehire yola dü­şüyor. Sonralar o kızı çok arasa da bulamıyor ve onu ömrü boyunca unutamıyor: “Bunca yıllar, uzun, dopdolu yıl­lar geçtikten sonra bugün dahi bundan başka sevinecek, gönlümü ok­şayacak hatıram yok­tur. Belki de hiç bir zaman olmayacak” diyor.

Uğurlu Yollar hikâyesinde ekonomik koşullar yüzünden köyden şehire göçen Tatar­ların milli hayat tarzından, öz yur­dundan, tarlasından, dağın­dan, atından ayrılan insanların fa­ciası göste­riliyor. Her şeyin para ile ölçüldüğü şehirde yaşlıların ka­rak­teri değişiyor, çocuklar ise yabancı ortamda ta­mamen başka ruhta bü­yü­yorlar. Bekir Çobanzade bu­nu bir aile örneğinde gös­teriyor.

Men Börü adlı bir Tatar, komşusu Kurt Baba ile birlikte köy­den şehire göçüyor, mutluluğu orada arıyor. Ev alıp yerleştik­ten sonra bir kahve açıyor, aile ya­vaş yavaş şe­hirlileşiyor. Çocukları Nebi ile Hanife bü­­­tün gün sokakta geziyor, Rus çocuklarının başını yarıyor, cuhud­la­rın camlarını kırıyor, gelip gidene sataşıyor, kadınların üstüne balçık atıyor, komşu bağlardan meyva çalıyorlar. Şikâyete ge­len­­lerden bıkan Men Börü sonunda Nebi’yi molla yanına veriyor. Fakat çocuk mollayı da kaale almıyor. Çaresiz kalan babası onu bir cuhudun mağazasına çıraklığa veriyor. Nebi bir­denbire değişiyor, Rusça öğreniyor, giyim kuşamına, konuşmasına dikkat ediyor, uslu bir genç oluyor. Hatta bir kursu bitire­rek şehir belediyesinde yazıcılık görevi alıyor. Yerli hayır cemiyetinin etkinliklerine katılan bu gencin adı “Seyid Nebi Men Böriyev cenapları” şeklinde İsmail Gas­pıralı’nın Tercü­man gazetesinde anılıyor, adı sanı bütün Tatar köylerine yayılıyor. Şe­hirdeki asilzade Tatarlar, görevli Ruslar onunla arkadaşlık ku­ruyor. Her şey yolunda giderken Nebi ayyaşlığa başlıyor, bütün gün Rus kızları ile keyif çatıyor, sarhoş olup sokakta gölcüklerin içine yığılıyor.

Anası molla çağırttırıp dua okutuyor, Nebi defalarca töv­be ediyor, fakat kadeh arkadaşlarıyla buluşunca her şeyi unutup ye­niden içmeye başlıyor. Sonunda Nebi polise düşüyor ve çok geçmeden hazin sonu çatıyor.

Yazar bu hikâyede yozlaşan, yıpranan, ayyaşlığa müptela olan, ahlak düşkünlü­ğüne yuvarlanan Tatar gençliğinin durumunu göster­miştir. Çobanzade’nin bu hikâyede meydana getirdiği Hanife sureti de ilginçtir. Nebi’yi seven Hanife onun ölümünden sonra sık sık sevgilisinin kabrini ziyaret ediyor, onun kabri üstünde Kur’an okuyor.

Men Börü ve komşusu bütün bunların sebebini köy­de bırakıp gittikleri kabirlerde, ölülerin onlara lanet okuyan ruhların­da arıyorlar. Artık bu yerlerde kalabilmeyip ‘karşı tarafa’, yani İstanbul’a göçmek için pasaport çıkarıyorlar. Yazar onlarla karşılaşıyor, dertlerini dinliyor:

“Dinledim. ‘Beni bahçe­ye çıkarın, kıra götürün, su kenarına götürün’ diyen hastaları çok gördüğüm için onları da an­la­dım.

‘–Bizi unutmayın, uğurlu yollar!’ dedim.”

Birkaç Suçum başlıklı yazıyı ise hikâye değil, Bekir Çobanzade’nin hayat ve sanat görüşü adlandırmak mümkündür. Müel­lif güzel kızların kendisini vefasız saydıklarını ya­zıyor. Oysa “Ben yurdumun nişanlısıyım. Kızları bazen yurduma benzedikleri için seviyor, bazen de yurdumdan uzak, habersiz görüp yüz çeviriyorum. Bir yürek birden fazlasını sevemiyor, ne yapayım?”

Arkadaş­ları onu bencil buluyorlar, oysa “Ben o sapsarı, can çekişen, ölmek, mezarlardan önce toprak üstünde çürümek için doğan çobanların, köy­lü­lerin dostuyum. Soyu­mun bütün yiğitlikleri, halkımın her ulvi, en yüksek dileği onla­rın solgun yüzlerinde, yorgun gözlerinde ya­­nıp sönüyor. Ben küçük yüreğimi bunların arasında paylaştır­mışım. Dostlarıma kalmadıysa, ne yapayım?”

Bu genci manevi değerlere, dine karşı bigâneliğine göre kınayanlar da az değil. Oysa bu genç eski mezarları, kutsal yerleri dolaşıyor.

Vatan, yurt sevdalı bu genç omuzlarında oturan altın saç­lı, yeşil yakut kanatlı meleklere sesleniyor: “Ben yeni işlerle, yeni söz­lerle doğdum. Benim için, benim dostlarım için içinde sevaptan, suçtan başka cet­velleri olan ayrı bir defter isteyin. Siz gi­din, bizim işlerimizi def­tere yazmak için koca Ce­brail’in kendisi gelsin.”

Kitaba edibin üç makalesini de dahil ettik. Bunlar Çobanzade sanatının başka bir yönünü anlamak bakımından çok ilginçtir. Fakat bu başka bir konudur.
Edebiyat:
[1] S.Nagayev. Medeni İnkilab Askeri. Lenin Bayrağı gazetesi, 2.09.1978, Taşkent.

[2] İsmail Otar. Kırımlı Türk Şair ve Bilgini Bekir Sıdkı Çobanzade. İstanbul, Lebib Yalkım yayımları, 1999, s. 54-150.

[3] Kırım Mecmuası. İstanbul, Süleyman Sudi yayını, 1918.

[4] Gök Kitap. İstanbul, Hacı Adil yayını, 1919.

[5] Emel. 1930, sayı 11.

[6] Bekir Çoban-zade. Boran. Akmescit, Kırım Devneşr, 1928, 55 s.

[7] A.B.Taymas. Kırımlı Bekir Çobanzade’nin Şiirleri. Türkiyat Mecmuası, C. XII, 1955.

[8] Bekir Çoban-zade. Abdulla Letif-zade. Taşkent, Gafur Gu­lam adına ede­biyyat ve sanat neşriya­tı, 1971, 80 s.

[9] İsmail Otar. Kırımlı Türk Şair ve Bilgini Bekir Sıdkı Çobanzade. İstanbul, Lebib Yalkım yayımları, 1999, 288 s.

[10] Bekir Çobanzade. Eserleri. Baku, Şerq-Qerb neşriyatı, 2007, I-V ciltler.

[11] Bekir Çoban-zade. Bir saray kuracak men. Akmescit, Sonat, 2001, 192 s.

[12] Bekir Çoban-zade.Oblaka. Bulutlar. Simferopol, 2003, 67 s.

[13] Bekir Çobanzade. Seçilmiş Şeirleri. Baku, Nurlan neşriyatı, 2011, 160 s. (Tertip eden, Kırım-Tatar Türkçesinden uygunlaştıran ve ön sözün müellifi Prof. Dr. Ramiz Asker).

[14] Bekir Çobanzade. Seçilmiş Bedii Eserleri. Baku, BXQR neşriyatı, 2012, 240 s. (Tertip eden, Kırım-Tatar Türkçesinden uygunlaştıran ve ön sözün müellifi Prof. Dr. Ramiz Asker).

Р а м и з А С K Е Р
Родился в 1954 году в селе Карачанта Амасийского района Армянской ССР в семье учителя.

Окончил среднюю школу с золотой медалью, а в 1978 году закончил факультет журналистики Московского государственного университета им. М.В.Ломоносова.

В 1978–83 годах работал редактором радиостанции «Голос Азербайджана».

В 1983–84 годах был главным редактором журнала «Азербайджан сегодня», выходящего на семи языках.

В 1984–91 годах был главным редактором первой национально-демократической газеты в Азербайджане «Одлар юрду», выходящей кириллицей, латинской и арабской графиками.

В 1991–93 годах был собкором газеты «Hürriyet» (Стамбул) и Международного информационного агентства (Анкара) по Кавказу и Средней Азии, а в 1993–97 годах представителем журнала «Yeni Forum» (Анкара) в Азербайджане.

В 1993–94 годах работал начальником управления печати и рекламы Совета зарубежного туризма при Совете Министров Азербайджана.

В 1994–96 годах был главным редактором газеты «ХХI аср».

В 1992–97 годах был секретарем Союза Журналистов Азербайджана (СЖА).

С 1997 года является генеральным секретарем СЖА (по общественным началам). Заслуженный журналист Азербайджана. В области журналистики удостоен премий «Золотое перо», «Гасан бек Зардаби», «Умай». Получил премии «Йени Орхон» (Турция) и «Заслуга перед тюркским миром» (Турция), «Золотой век» (Туркменистан), «Особую премию» ТюркСОЙ, международную премию имени Бабура (Узбекистан), международную премию имени Бекира Чобан-заде (Украина). Награжден памятной медалью Касыма Аманжолова, медалью Татарстана «За достижения в культуре». Является членом Международного Института Прессы (Вена), членом Союза Журналистов и Союза Писателей Азербайджана. Многократно представлял Азербайджан в США, Германии, России, Турции, Китае, в странах Средней Азии и Ближнего Востока. Является автором свыше 1.500 публицистических статей, опубликованных в Азербайджане и за рубежом.

Доктор филологических наук, профессор Бакинского Государственного Университета, зав. кафедрой истории литератур тюркских народов БГУ. В 2010 году избран председателем Союза Переводчиков Евразии (штаб-квартира в Анкаре).

Автор около 150 научных статей и десяти монографий:

1. Ramiz Asker. İklimden İklime, Takvimden Takvime. Araştırma. Orijinal. Baku, Işık, 1987, 104 s.

2. Ramiz Asker. Kutadgu Bilig. Araştırma-Monografi. Orijinal. Baku, Elm, 2003, 320 s.

3. Ramiz Asker. M.K.Atatürk TBMM’in Banisidir. Orijinal. Baku, Milli Meclis Matb., 2003, 126 s.

4. Ramiz Asker. Kaşgarlı Mahmut ve O’nun Divanü Lugat-it-Türk Eseri. Araştırma. Orijinal. Baku, MBM, 2008, 432 s.

5. Ramiz Asker. Kaşgarlı Mahmud’un 1.000 Yıllık Jübilesine 1.000 Bibliyografik Gösterge. Araştırma. Orijinal. Baku, MBM, 2008, 96 s.

6. Ramiz Asker. Kaşgarlı Mahmud’un Divanü Lugati’t-Türk Eseri Üzre Bibiliyografik ve Grammatikal Gösterge. Araştırma. Orijinal. Baku, MBM, 2008, 192 s.

7. Ramiz Asker. Kaşgarlı Mahmut ve O’nun Divanü Lugat-it-Türk Eseri. Araştırma. Orijinal. Baku, MBM, 2008, 532 s.

8. Ramiz Asker. Kaşgarlı Mahmud’un Divanü Lugati’t-Türk Eserinin Tedrisi. Araştırma. Orijinal. Baku, MBM, 2010, 192 s.

9. Ramiz Asker. Türk Halkları Edebiyyatı Oçerkleri. Araştırma. Orijinal. Baku, MBM, 2011, 320 s.

10. Ramiz Asker. Orhon Abideleri. Araştırma. Orijinal. Baku, Elm ve tehsil, 2012, 272 s.

Перевел на азербайджанский, турецкий и русский языки около 40 книг по истории, литературе и тюркологии:

1. Azerbaycan Masalları. Перевод на турецкий. Baku, Yazıcı, 1982, 196 s.

2. M.B.Mehmedzade. Milli Azerbaycan Harekatı. Перевод с турецкого. Baku, Nicat, 1991, 248 s.

3. Faruk Sümer. Oğuzlar. Перевод с турецкого. Baku, Yazıcı, 1992, 432 s.

4. Yusuf Balasagunlu. Kutadgu Bilig. Перевод с древнетюркского. Baku, Azerneşr, 1994, 492 s.

5. Murat Taki. Hayatım. Перевод с турецкого. Baku, Oka Ofset, 1998, 92 s.

6. Erik Fichtelius. Gazeteciliğin On Altın Kuralı. Перевод с русского. Baku, AJB, 2002, 192 s.

7. Bahattin Ögel. Türk Mitolojisi. Перевод с турецкого. Baku, Seda, 2004, 626 s.

8. Kaşgarlı Mahmut. Divanü Lugatit-Türk. Перевод с древнетюркского. Baku, Ozan, 2006, 1.cilt, 512 s.

9. Kaşgarlı Mahmut. Divanü Lugatit-Türk. Перевод с древнетюркского. Baku, Ozan, 2006, 2.cilt, 400 s.

10. Kaşgarlı Mahmut. Divanü Lugatit-Türk. Перевод с древнетюркского. Baku, Ozan, 2006, 3.cilt, 400 s.

11. Kaşgarlı Mahmut. Divanü Lugatit-Türk. Перевод с древнетюркского. Baku, Ozan, 2006, 4.cilt, 752 s.

12. N.Ozerov. İlham Aliyev: Ben Azerbaycanıma İnanıram. Перевод с русского. Baku, Azerneşr, 2007, 376 s.

13. Kaşgarlı Mahmut. Divanü Lugatit-Türk. Перевод на русский. Baku, MBM, 2009, 1.cilt, 512 s.

14. Kaşgarlı Mahmut. Divanü Lugatit-Türk. Перевод на русский. Baku, MBM, 2009, 2.cilt, 400 s.

15. Kaşgarlı Mahmut. Divanü Lugatit-Türk. Перевод на русский. Baku, MBM, 2009, 3.cilt, 492 s.

16. Oraz Yağmur. Karabağlı Ananın Ağısı. Перевод с туркменского. Baku, MBM, 2009, 84 s.

17. XX asr Özbek Şiiri Antolojisi. Перевод с узбекского. Baku, MBM, 2009, 96 s.

18. Molla Nefes. Bu Mekana Gelmişim. Перевод с туркменского. Baku, MBM, 2010, 160 s.

19. Molla Nefes. Seçilmiş Eserleri. Перевод с туркменского. Baku, MBM, 2010, 240 s.

20. Todur Zanet. Ana Dilim. Перевод с гагаузского. Baku, MBM, 2010, 104 s.

21. Mahtumkulu Feragı. Seçilmiş Eserleri. Перевод с туркменского. Baku, MBM, 2010, 448 s.

22. Türk Edebiyatı Tarihi. Перевод с турецкого. Baku, MBM, 2010, 602 s. 1. cilt.

23. Türk Edebiyatı Tarihi. Перевод с турецкого. Baku, MBM, 2010, 658 s. 2. cilt.

24. Nurmuhammed Andalib. Şiirler. Poemler. Destanlar. Перевод с туркменского. Baku, MBM, 2011, 292 s.

25. Zahuriddin Muhammed Babur. Seçilmiş Eserleri. Перевод с чагатайского. Baku, MBM, 2011, 328 s.

26. Sultan Hüseyin Baykara. Divan. Перевод с чагатайского. Baku, MBM, 2011, 248 s.

27. Abdulla Tukay. Milletim. Перевод с татарского. Baku, MBM, 2011, 268 s.

28. Abdulla Tukay. Seçilmiş Eserleri. Перевод с татарского. Baku, Nağıl evi, 2011, 268 s.

29. Mehri Hatun. Divan. Перевод с турецкого. Baku, MBM, 2011, 368 s.

30. Zahuriddin Muhammed Babur. Baburname. Перевод с чагатайского. Baku, BXQR, 2011, 432+32 s.

31. Gurbangulu Berdimuhammedov. Ahalteke Atı – İftiharımız ve Şöhretimiz. Перевод с туркменского. Baku, СBS, 2011, 232 s.

32. Türkmen Şiiri Antolojisi. Перевод с туркменского. Baku, MBM, 2011, 400 s.

33. Abdulla Şahbende. Seçilmiş Eserleri. Перевод с туркменского. Baku, MBM, 2011, 104 s.

34. Türkmen Müemmaları, Deyişmeleri ve Vücudnameleri. Перевод с туркменского. Baku, MBM, 2011, 128 s.

35. Mongolların Gizli Tarihi. Перевод с турецкого, русского и немецкого. Baku, MBM, 2011, 360 s.

36. Ali Akbaş. Seçilmiş Şiirleri. Перевод с турецкого. Baku, Elm ve tehsil, 2011, 150 s.

37. Bekir Çobanzade. Seçilmiş Şiirleri. Перевод с крымскотатарского. Baku, Nurlan, 2011, 160 s.

38. Bekir Çobanzade. Seçilmiş Bedii Eserleri. Перевод с крымскотатарского. Baku, BXQR, 2012, 240 s.

39. Dövletmemmed Azadi. Seçilmiş Eserleri. Перевод с туркменского. Baku, MBM, 2012, 264 s.

40. Gleb Golubev. Uluğbey. Перевод с русского (в типографии).

41. Faruk Sümer. Oğuzlar (Türkmenler). Перевод с турецкого. Baku, MBM, 2013, 456 s. (в типографии).


Женат, имеет трех детей.

Владеет турецким, русским, немецким, армянским языками.


Рамиз АСКЕР.

Баку, 15.02. 2013 г.

Телефон: (99 050) 354 24 41 – моб.

e-mail: [email protected]

ƏKRƏMİN PERSPEKTİVİ NƏDİR?
Olan oldu, keçən keçdi. Əkrəm açıq demədiyi, bəlkə də deyə bilmədiyi bir şeyi ortaya qoydu, yəni damarında erməni qanı daşıdığını bu əsərlə göstərdi. Bu onun haqqıdır, istəyər bunu 75 yaşında deyər, istəyər 80 yaşında. Tez də deyə bilərdi, demədi. Ötən əsrin 80-ci illərinin sonunda bunu həmin “Drujba narodov” jurnalının səhifələrində az qala dilindən qaçırmışdı, son anda özünə hakim oldu. Özü bilər. Əkrəmin bəyənmədiyi azərbaycanlıların bir məsəli var: əslində var olan dırnağında göstərəcək.

Bundan sonra nə olacaq? Bu ölkədə yaşamağa Əkrəmin üzü qalmadı, cürəti də çatmayacaq. İraq, iraq, hissinə, duyğusuna gücü çatmayanın biri onu qapıda-bacada vurub öldürməsə, Azərbaycandan çıxıb gedəcək. Hara gedə bilər? Gürcüstana? Mümkündür. Belarusa? Çox mümkündür. Rusiyaya, yaxud Avropa ölkələrindən birinə yerləşəcək. Ermənistana getməz. Ermənilərdə belə bir məsəl var: Ermənistana xidmət üçün ondan kənarda yaşamaq lazımdır.

Bir az özünə gələndən sonra Azərbaycan əleyhinə daha kəskin mübarizəyə başlayacaq. Yen-yeni yuxular görəcək, yeni böhtanlar, yeni hədyanlar yazacaq. Ədəbi toplantılara, siyasi mitinqlərə qatılacaq, alovlu nitqlər söyləyəcək, bizi rəzil-rüsvay etməyə çalışacaq. Erməni təbliğat maşını ilə əlbir olaraq yaxın beş-altı ildə Azərbaycanın milli-mənəvi atmosferini zəhərləyəcək, bizim bir nömrəli mənəvi problemimiz halına gələcək. Ancaq Əkrəm erməni ola bilməyəcək, çünki ermənilər buna yol verməyəcəklər. Onlara Əkrəm azərbaycanlı, türk kimi kazımdır. Əkrəmin erməniliyi etiraf edilsə, onun romanının bir qəpiklik əhəmiyyəti olmaz. O, xüsusi statusda azərbaycanlı olacaq: “yeganə şərəfli, vicdanlı, obyektiv, humanist azərbaycanlı”. Ermənilər bizi “vəhşi, qaniçən, barbar” kimi göstərmək üçün Əkrəmi bayraq edəcəklər.

Ermənilər başda “Daş yuxular” olmaqla onun əsərlərini ingilis, fransız, alman, ispan, italyan, ərəb, fars, Çin, yapon, hind və başqa dillərə tərcümə etdirəcək, Əkrəmə şöhrət və külli miqdarda honorar qazandıracaq, başda erməni fondları olmaqla müxtəlif fond və təşkilatların nükafatlarını verdirəcək, lazımi təbliğat işlərindən sonra bir gün də Nobel mükafatına təqdim etdirəcəklər. Di gəl ki, ölümündən sonra heç kimə Nobel mükafatı verilmir...


Prof. Dr. Ramiz ƏSKƏR.

Bakı Dövlət Universitetinin



Türk xalqları ədəbiyyatı kafedrasının müdiri

Kataloq:Poem-Literature -> Other -> 2014
2014 -> Азярбайъан милли елмляр академийасы
Other -> Povest-pritça firuz Mustafa Tebriz-Turuz-2012
2014 -> Əli Şamil Türkçülüyün qurbanları (Qazaxıstan) Bakı 2014 Redaktor: Səfalı Nəzərli
Other -> Mevlana’nin hayati şahsiyeti FİKİrleri
2014 -> Азярбайъан милли елмляр академийасы
2014 -> Əli Şamil Türkçülüyün qurbanları (Qazaxıstan) Bakı 2014 Redaktor: Səfalı Nəzərli
2014 -> Азярбайъан милли елмляр академийасы


Yüklə 153,19 Kb.


Dostları ilə paylaş:
APA ÖZTÜTÜNCÜ S, Avşar L (2022). TÜRK ALP TASVİRLİ ORTA ÇAĞ ASTAR BOYALI HORASAN SERAMİKLERİNDE AYAKTA SAVAŞÇILARIN RESİMSEL ANALİZLERİ. Sanat & Tasarım Dergisi, 12(2), 663 - 676. 10.20488/sanattasarim.1221959 Chicago ÖZTÜTÜNCÜ Sabriye,Avşar Lale TÜRK ALP TASVİRLİ ORTA ÇAĞ ASTAR BOYALI HORASAN SERAMİKLERİNDE AYAKTA SAVAŞÇILARIN RESİMSEL ANALİZLERİ. Sanat & Tasarım Dergisi 12, no.2 (2022): 663 - 676. 10.20488/sanattasarim.1221959 MLAÖZTÜTÜNCÜ Sabriye,Avşar Lale TÜRK ALP TASVİRLİ ORTA ÇAĞ ASTAR BOYALI HORASAN SERAMİKLERİNDE AYAKTA SAVAŞÇILARIN RESİMSEL ANALİZLERİ. Sanat & Tasarım Dergisi, vol.12, no.2, 2022, ss.663 - 676. 10.20488/sanattasarim.1221959 AMAÖZTÜTÜNCÜ S,Avşar L TÜRK ALP TASVİRLİ ORTA ÇAĞ ASTAR BOYALI HORASAN SERAMİKLERİNDE AYAKTA SAVAŞÇILARIN RESİMSEL ANALİZLERİ. Sanat & Tasarım Dergisi. 2022; 12(2): 663 - 676. 10.20488/sanattasarim.1221959 VancouverÖZTÜTÜNCÜ S,Avşar L TÜRK ALP TASVİRLİ ORTA ÇAĞ ASTAR BOYALI HORASAN SERAMİKLERİNDE AYAKTA SAVAŞÇILARIN RESİMSEL ANALİZLERİ. Sanat & Tasarım Dergisi. 2022; 12(2): 663 - 676. 10.20488/sanattasarim.1221959 IEEEÖZTÜTÜNCÜ S,Avşar L "TÜRK ALP TASVİRLİ ORTA ÇAĞ ASTAR BOYALI HORASAN SERAMİKLERİNDE AYAKTA SAVAŞÇILARIN RESİMSEL ANALİZLERİ." Sanat & Tasarım Dergisi, 12, ss.663 - 676, 2022. 10.20488/sanattasarim.1221959 ISNAD ÖZTÜTÜNCÜ, Sabriye - Avşar, Lale. "TÜRK ALP TASVİRLİ ORTA ÇAĞ ASTAR BOYALI HORASAN SERAMİKLERİNDE AYAKTA SAVAŞÇILARIN RESİMSEL ANALİZLERİ". Sanat & Tasarım Dergisi 12/2 (2022), 663-676. https://doi.org/10.20488/sanattasarim.1221959

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir