cin içki / Çin sofralarının vazgeçilmezi: Baijiu - china radio international

Cin Içki

cin içki

Dünyada cinin yükselmesine kelebek etkisi getiren kim? Ya neden bizim de kraft bir cinimiz yok? Ve aklımda daha bir sürü cin sorular&#; 

Gözdem Gürbüzatik&#;in kaleminden seyir defteri* dizisinin ilk yazısı cine dair. 

Pandemi günlerindeyiz ve sanırım cinlendim. Geçen gün baktım beş çeşit cin var içki rafımda. Hepsi de ithal. Hepsini ayrı ayrı meraktan denemek için almışız. Ama bir arada, yan yana tadımlarını yapmamıştım. Onu da yapınca, aroma karakterleri ve marka dünyalarıyla ne kadar da birbirlerinden farklı tasarlanmış olduklarını gördüm. İnsanın aklına bin türlü soru geliyor.  Sanırım bu soruların kaynağı son dönemlerde farklı alanlarda yaptığım okumalar. Kafamda önceleri bağımsız gibi gelen sonra bakınca birbirlerine bağlı sorular bunlar. Bir yandan botanik okuyorum, diğer yandan sosyoloji ve Avrupa siyaset tarihi. Bu okumalar cine nasıl bağlanır derken aslında her şeyin ne kadar birbiriyle ilişkili olduğunu görebiliyorum. Devletlerin oluşumlarında, kanunların biçimlenmesinde, toplumların ve kaynakların yönetilmesindeki tarihe birlikte baktığınızda, bazen dünyayı anlamak ilginç bir şekilde basitleşiyor.  Cin meselesi de buna dair çok ilginç bir örnek. Onun için bu cinlenmeden cin çıkması iyi bir şey. Derdim cinin lambasından çıkıp sonunda Türkiye’nin cinine de lafı getirmek elbette, bunu da buraya not düşeyim.

İlk önce kelimenin kökeni. Cin (Gin) nedir?[1]

Cin kelimesi, içeriğinde bulunan ardıç bitkisinin Latince adı iuniperus, (Juniperus communis) kelimesinin Fransızca karşılığı genièvre, Flemenkçejenever ve nihayetinde İngilizce karşılığı juniper kelimelerinin kısaltılarak kullanımlarından geliyor. yüzyılda Hollanda’da ilk olarak daha çok ilaç distilatı olarak üretilmiş.

Cin neden Birleşik Krallık’ta bu kadar ünlü olmuş?

İlk üretilen cinler ünlerini Yüzyılda Birleşik Krallık’ta neredeyse yasaklanmalarını (Gin Act )[2] gerektirecek şekilde yaygınlaşan tüketimleri ile o dönemde binlerce cin satış noktası açılmış olmasına borçlu. [3] Cini Birleşik Krallık’a getiren kişi ise İngiltere, İskoçka ve İrlanda Kralı III. William, gerçek bir kral yani. (William’ın babası Hollanda hanedan soyundan geldiğinden William of Orange olarak da anılır). III. William, &#;da Görkemli Devrim&#;den sonra tahta geçtiğinde İngiltere&#;ye cin içkisini getirmiş olmakla tanınır. Fransızlarla savaş halinde olduğundan, onlara zarar vermenin bir yolunu ararken, İngilizlerin Fransız brendisine olan düşkünlüğünü değiştirip Fransızların para kazanmasını engellemeyi amaçlamış. Bunun için Birleşik Krallık Hükümeti, damıtıcıları mısırdan brendi ve cin yapmanın yeni yollarını bulmaya teşvik eden yeni bir yasa çıkarmış. Bu yasayla, zengin ve fakir demeden herkesin favorisi haline gelen cinin geleceği güvence altına alınmış. Damıtıcılar ucuz ve hatta çürümüş mısır artıklarını kullanabilecekleri, çiftçiler ve toprak sahipleri de ürünlerini satabilecekleri bir ortam bularak zenginleşmişler. Öte yandan, endüstri devrimi öncesindeki bu dönemde şehirleşme tam olarak gelişmediğinden, yoksulluk, kötü şehir koşulları, çok ucuza satılan cin ile birleşerek çok daha zorlu ve ve depresif bir döneme sebebiyet vermiş. ’de sanatçı Hogarth, Londra hayatını anlattığı Gin Lane adlı eserini tamamladığında şehirdeki depresif değişim de gözler önüne serilmiş. Hogarth&#;ın resminin oluşturduğu baskılardan kısa bir süre sonra, ’de Cin Yasası çıkarılmış. Bu koşulları oluşturan hükümet, cinin bolluğu ile tetiklenen olumsuzlukları bu kez de engellemek için distilasyonun yasaklanmasına dair kanunlar çıkarmış; ancak durumun düzelmesi birkaç ek kanun ve sonrasında da endüstri devriminin gelişmesiyle toparlanabilmiş. Özellikle kontinu sistem gibi bugün de kullanılan daha gelişmiş distilasyon tekniklerinin de bunda etkisi olmuş. Mark Knopfler’in Madam Geneva şarkısının sözlerini de dönemi anlamak için bu kenara iliştiriyorum.

Pek çok kanunla düzenlenen ve London Dry Gin başta olmak üzere farklı kategorileri oluşmuş özel cin üretim kuralları var. Cin, tarihe enteresan bir şekilde geçip kanunları ile döneminde alkollü içecek dünyasının şekillenmesine sebep olmuş. Sadece kendi kategorisini değil Birleşik Krallık’ta bira kategorisinin de kaderini değiştirmiş. Nitekim Cin Yasası’ndan bir süre sonra bu kez hükümet arpa üretimini desteklemeye başlamış ve cin satış dükkanlarını pub&#;lara çevirecek yasal düzenlemeler getirmiş. Sonuç olarak cin, günümüzde yasalarla düzenlenen ve giderek kalitesi gelişen, özellikle de İngilizlerin kadehlerini dolduran bir içecek olarak yerini sağlamlaştırmış. [4]

Cin nasıl üretilir?

Cin; temel notası olan ardıç ile cin üreticisinin kendi markası için seçtiği karakteristik diğer botaniklerin,  bakır imbiklerde, tarımsal nötr alkole eklenerek önce bekletilip sonra da birlikte  distile edilmesi yoluyla yapılır. Cinin içinde ardıç aroması mutlaka olmalıdır. Minimum şişelenmiş alkol derecesi ise yüzde ’tur. Ardıç bitkisi, fenolik yapısıyla (fenoller bitkilere farklı tat, aroma ve renk veren kimyasal bileşenlerdir) çok zengin ve pek çok başka botanik bitkiyi de beraberinde taşıyacak bir baza sahiptir. Bu da, bu kadar çok cin denemesinin ortaya çıkmasındaki önemli etmenlerden biri. Ardıç dışında en çok kullanılan botanikler arasında melekotu kökü, kişniş, meyan kökü, limon gibi turunçgiller ailesinden meyvelerin kabukları sayılabilir [5].

Bu uzun girizgahtan sonra cinlenme kaynağımdaki verileri inceleyelim.

 

Dünya cin pazarında son 10 yılda ne oldu da bu kadar çok cin oldu?

Öncelikle bilinmeli ki cin bütün dünyada büyüyor. Bu büyüme ilk başlarda geçici bir akım gibi görünse de, halen hızını koruyor. Cin, küresel içki  trendlerinde en üst sıralarda keyfederken cin pazarı da aynı küresel yükselişin tadını çıkarmakla meşgul.

Son beş yıldır, cinde giderek artan iki haneli büyümelerin, ’e kadar dünyadaki pek çok ülkeyi içine alacak şekilde devam etmesi bekleniyor[6].  Bu arada o kadar çok yeni marka ve cin çeşidi piyasaya çıktı ki, uzmanlar bile bazen neye konsantre olacaklarını, ya da bu yeni çıkan özel kurgulanmış butik cinleri kafalarında nereye koyacaklarını sorguluyorlar. Türk kimyonlusundan,[7] içinde bulunduğu adanın özel endemik bitkilerini içerene, kakulelisinden karabiberlisine, Sevilla portakallısına kadar sınırsız aroma kombinasyonlarına sahip cin üretiliyor. Öyle çok cin çeşidi var ki. Misal, Hamburg&#;un büyük içki satıcısı Weinquelle Lühmann tarafından işletilen online dükkanda, Arjantin&#;den Galler&#;e, 27 ülkeden en az farklı cinin satışta olduğunu görebilirsiniz. Bu cinlerin büyük bir kısmı Birleşik Krallık ve Almanya menşeili. Birleşik Krallık, cinin şişesinden çıktığı, cinin cin olduğu ülke. Almanya ise, her zaman küçük, yerel üreticiyi desteklediğinden, cin üreticilerini de desteklemiş. Haliyle cin de bira gibi büyümüş. Almanya’da sektörün uzmanları yüksek sayıda yeni ürün çıkışını tüketicilerden gelen ilginin bir nedeni olarak görüyorlar. Ayrıca, yeni çıkan bölgesel ürünleri siz de gördüğünüzde merak ediyor, destekliyorsunuz da.

Monkey’nin Başarısı
Kara Orman, (Almanya) menşeili bir marka olan Monkey 47&#;nin başarısı ardından yapılan sektör yorumlarında, ‘özgünlüğün ve bölgeselliğin tüketiciler tarafından giderek daha fazla takdir edilip talep gördüğü bir çağda olduğumuz’ belirtiliyor. Yeni tatlar arayanlar seçenek sıkıntısı çekmiyor, cinlerin popülaritesi de  kısmen &#;botaniklerle elde edilebilecek farklı tatlara&#; atfediliyor. Cinin bir bileşen olarak farklı notalarla uygunluğunun altı da her daim çiziliyor[8].

Bu kadar çok sayıda cinin neden bir anda çıktığını gördüğünüzde sadece trendlere değil, daha önceki dönemlerde olduğu gibi ekonomi politik yapılardaki devinimlere de bakmak önemli. Trendler ilgiyi açıklayabilir ama “tipping point”[10] denen kritik eşiğin aşılmasına sebep olmuş bu katmanlar, cinin ana yurdu olan Birleşik Krallık’ta oluşmuş. Burası, geçmişteki cin döneminden sonra da halen dünyanın en büyük cin ihracatçısı, cinin en çok tüketildiği ülke.

&#;in başında Birleşik Krallık’ta cin damıtma tesisi sayısı bir 10 yıl öncesine göre katlarca artarak ’e ulaşmış. Bu rakam ’de civarındaymış ve aslında ’dan öncesinde ise yasal gerekçelerle, yalnızca büyük endüstriyel üreticilerin üretim yapabildikleri sayı ile sınırlıymış. Büyümenin en büyük kısmı ise premium kraft ürünler tarafında gerçekleşmiş. Birleşik Krallık gibi dünyada en fazla cin üretim ve tüketiminin yaşandığı ve artık daha büyüyemez denilen bir pazarda dahi büyüme bu sayede gerçekleşmiş. Bu gelişmelere sebep tipping point’in meydana geldiği yıl ise

Cinde kelebek etkisi: Kraft’ın peşinde…

Kraft heyecanına da değinmeden olmaz…Yerel üreticiler ve butik yaklaşımlarla cinin daha küçük ölçekte denemelere fırsat verilebilmesi, bileşeni, oldukça yeni bir konu. Şehirli insan doğadan uzaklaştıkça bir süre sonra, doğa ile arasında yeniden bir bağ kurmak istediğinde, yeniden keşfetmek, bazı şeyleri yeniden yapabilmek, büyük bir tatmin veriyor. Biradan tutun da evde ekmek yapımına, fermantasyon denemelerine, kraft konusu şehirli hayatımıza giren önemli bir konu. Küçük ölçekte üretim yapabilmek de önemli bir açılım. Bağımsızlık duygusu geliştikçe hayal ettiklerinizi gerçekleştirme isteği, şansı veriyor.

Yine Birleşik Krallık’ta tüketici akımlarını erken okuyup bu işe kafa yoran bir ekip[11], pek çok şeyi değiştirmiş. Deyim yerindeyse kanat çırpışlarıyla cinde ‘kelebek etkisi’[12] yaratmışlar. Bu alanda öncü bir üretici olan  Sipsmith [13], İngiltere’de HMRC’ye (İngiltere Gelir ve Gümrük İdaresi) dava açarak, iki yıl boyunca küçük üretim yapmak (sadece litre ölçekli bir bakır imbikte üretim yapabilmek) ve bu üretimini de tescil ettirebilmek için dirençle uğraş vermiş. yılında ise davayı kazanmış. Bu davanın önemi ise şu: Sipsmith yıldan sonra Londra’da kurulan ilk cin üreticisi olmuş.

Sipsmith davası İngiltere’de irili ufaklı pek çok butik üreticinin de önünü açmış. Küçük üreticiler, küçük ölçekte ve özel üretilen distilasyon imbiklerinde farklı olasılıkları, farklı tatları bir araya getirdikçe cin pazarı hareketlenmeye başlamış. Pek çok büyük üretici de bu gelişmelere ayak uydurarak kendi alanlarında yeni, küçük ölçekli denemeler yapmaya, piyasaya da limitli üretilmiş cinler sunmaya başlamışlar.

Burada altını çizmemiz gereken bir konu ise cin kategorisinin parçası olan üreticilerin küçük, büyük fark etmeden iş birliğine açık ve dayanışma içinde davranmış olmaları.  Nitekim Sipsmith de üretmek istedikleri cine dair ön çalışmalarını yaparken pek çok büyük üreticiden -gerek imbiklerinin yapımında, gerek üretim izni almak için lobi çalışmalarında- destek almış. İşte tam da bu dayanışma ruhu sayesinde ’dan bu yana tüm pazar büyümekle kalmamış, kendini üçe katlamış. Cin ihracat rakamları da doğal olarak artmış.

Peki Türkiye?

Türkiye’de cin kategorisi, toplam alkollü içkiler arasında bira, şarap, rakı, viski ve votkadan sonra geliyor. Ancak hemen belirteyim ki büyüyor, ama nereden? Birleşik Krallık’ta başlayan kelebek etkisinden ve dolayısıyla ithal edilen cinlerden. Çünkü yeni akımların etkisiyle pazar giren yeni ürünler ithalatla bize de ulaşıyor. Tüketici de bu yeni cinleri merak edip satın alıyor. Bizdeki cin satışlarına baktığımızda son yedi yılda pazarının büyümesinin neredeyse tamamının ithalat üzerinden olduğunu görüyoruz.

Türkiye’de satılan cinlerin yüzde 40’ı ithal, yüzde 60’ı ise yerli. Yerli cinlere baktığımızda şu anda Antalya Alkollü İçkiler ve Mey Diageo tarafından üretildiklerini, daha çok kokteyllerde ve markalarıyla değil cin olarak anılmak üzere üretilen, yani premium ve isimleriyle satılan cinler olmadığını söyleyebiliriz. TABD [14] verilerine göre döneminde toplam milyon litre toplam cin piyasaya sunulmuş. Bunun sadece yüzde 23’ü ithal cinlerden oluşuyorken, ’a geldiğimizde ithal cinler yaklaşık bin litreye ulaşarak Türkiye’deki satışların yüzde 40’ını kapsar hale gelmiş. Yerel üretimimiz bu dönemde gerileme göstermiş. Bunun sebebi, tıpkı tüm diğer alkollü içki kategorilerinde olduğu gibi, yenilik ve inovasyonun tüketicideki etkisi. Dünya trendlerinden beslenip etkilenen meraklı tüketici, kendisine yeni deneyimler sunan ürünleri denemeye açık. Keşfetmek heyecan veriyor. Özellikle de premium, yani katma değeri yüksek ürünler söz konusuysa…

Baştaki soruya geri dönelim. Neden Türkiye’nin bir kraft premium cini yok ? Çünkü Türkiye’de distile alkollü içki üretimi için tıpkı Birleşik Krallık’ta öncesinde olduğu gibi, sadece yüksek endüstriyel boyutta üretime izin var. Türkiye’de cin üretmek isterseniz, üretim izin kapasitenizin minimum bir milyon litre [15]olması gerekiyor. ‘Minimum 1milyon litre’ ölçek şartı koyan yasa, küçük, butik ölçekli üretim tesisi kurma konusunda bir engel olarak duruyor. Birleşik Krallık’ta küçük bir üretici kalkmış, kendi devletinde iki yıl boyunca uğraşarak lobi oluşturacak şekilde kraft üretim konusunun peşine düşmüş, sürecin değişip gelişmesini sağlamış. Türkiye’de bu yapılabilir mi? Soru bu. Çünkü herhangi bir yasa değişikliği olmadan, küçük, butik üretim yapabilme şansı da yok. Şarap ve bira kategorilerinde olan bu küçük kapasiteli üretim izni, yüksek alkollü içkileri de kapsamadığı sürece Türkiye’den butik, coğrafyamızın zengin endemik bitkilerini içeren ve yaratıcılıkta sınırsız olabilecek girişimlerin önü kapalı görülüyor. Türkiye’de şimdiye dek ne yazık ki bir ‘Sipsmith’ vakası yaşanmadı. Bir yandan da devletin, bürokrasinin ve akademinin ekonomik girişimcilik ile küçük üretim yaklaşımlarını destekliyor olmaları önemli. Bu da ithal ürünlerin çeşitliliğine, gelişimine bakıp yereli desteklemenin yararı ya da gerekliliği arasındaki dengeyi sağlayacak bir mesele eninde sonunda.

Türkiye endemik bitkilerin ülkesi. Bizler memleketimizin botanik zenginliği ile her daim övünüyoruz. Fakat kendimizi dünyaya tanıtırken bu zenginliği ne gastronomide ne de içeceklerimizde yansıtıyoruz (son dönemlerdeki kişisel girişimlerle elde edilmiş birkaç örnek dışında). Özellikle katma değeri yüksek, turizm ihracatı için bazı STK’lar kafa yoruyor ( örnek TURYID) ve bürokrasiyle de bir araya gelerek çalıştaylar düzenliyor [16] olsalar da, konu eninde sonunda  alkollü içkilere geliyor ve sonra teğet geçiliyor. Yerel içkilerimiz gastronominin veya turizmin önemli bir parçası olarak masaya bir türlü eklenemiyor.

Neden kimyonu yabancı bir cin markası “Türk kimyonu” olarak kendi formülünde kullanıyor da biz üzerinde yaşadığımız coğrafyanın değerlerini bazı kalıpları kırarak değiştiremiyoruz? Bu soruyu herkese, sektöre, devlete, bürokrasiye, akademiye, kendime de soruyorum.

Diyeceğim o ki, bize de cini şişesinden çıkartan Sipsmith gibi kanatlarını çırpıp etki yaratacak bir kelebek lazım.

Bitirirken son bir cin dipnotu daha:

G&T.Ya da Cin & Tonik. Ve Bodrum.

Cinin tonik ile içimi de İngilizlerin icadı. Hindistan’a giden İngilizlerin sıtmaya karşı kininin daha rahat içimi için toniği, cinle karıştırmalarıyla ortaya çıkmış bir çözüm.[17]Cin & tonik demişken, bu ikilinin özellikle Bodrum’da yeri ayrıdır, bahsetmeden geçemiyorum. Çünkü yazın, daha tam olmamış yeşil Bodrum mandalinasından kesilen bir dilimin içindeki fenolik yapının, aroma zenginliğinin, o cin toniği (elbette formülünde turunçgil notaları içeren bir cin ile) içenlerin hafızalarına Bodrum’u ve o yazın anılarını bir arada mühürlediğine eminim. Bodrum mandalinası ve şu an yok edilmeye devam edilen mandalina bahçelerini gördüğümde, elimize olan çok değerli bir tadı neden cine çevirip kurtaramıyoruz diye düşünmeden de edemiyorum (bu başka bir yazının konusu olarak burada bir not olarak dursun).

Aklımda bir de “Türkiye’nin cinine” farklı bir bakış var. Onu da başka bir seyir notuna düşerim.

Sorumlulukla cinleniniz.

*Seyir Defteri yazı dizisine dair yazarın notu: 

Gece gökyüzüne bakarken, galaksimizin merkezinde, buradan ışık yılı uzakta bile alkollü bir bulut var, hiç düşündünüz mü? Alkolün gezegenimizdeki yaşamın başlamasında ve bugüne gelmemizde hangi rolü oynadığını soranlar var. Bu yazı dizisi tutkusu olan insanların ürettiklerine ışık tutmak, alkol hakkında sorulmayan soruları cevaplamak, tarihteki tesadüflerle, bir mucize ile başlayan mayalanmanın günümüze getirdiği çeşitliliği bir arada düşünmek üzerine. Bazen de sınırları zorlamak üzerine. Anadolu’nun Çüngüş’ündeki Boğazkere’den, Tefenni’nin Salda Gölü’ne bakan rakı beyazı anason tarlalarına, Hipokrat’ın ilk vermutu neden yaptığından Alaşehir’in Sultaniye üzüm yolunun neden Napa Vadisi olamadığına, Avrupa monarşilerindeki iktidar savaşlarının alkol seçimlerinde yaptıkları tercihlerden, Londra’da küçücük bir imbiğin peşindeki çılgınların değiştirdiği kanunlara dair. Sorumlulukla ve keyifle okuyunuz.

Notlar: 

[1]seafoodplus.info

[2]seafoodplus.info ve seafoodplus.info

[3]seafoodplus.info

[4] seafoodplus.info

[5] seafoodplus.info#/

[6]seafoodplus.info

[7]seafoodplus.info

[8]seafoodplus.info

[9]seafoodplus.info

[10] The Tipping Point: How Little Things Can Make a Big Difference, Malcolm Gladwell. Brown, Gladwell bir devrilme noktasını &#;kritik kütlenin anı, eşik, kaynama noktası&#; olarak tanımlar. Kitap, günlük yaşama damgasını vuran &#;gizemli&#; sosyolojik değişiklikleri açıklamaya ve tanımlamaya çalışıyor.

[11]seafoodplus.info

[12] seafoodplus.info

[13] seafoodplus.info

[14] seafoodplus.info

[15] Tarım Bakanlığı, Tütün Alkol Dairesi Başkanlığı, Alkol ve alkollü içki tesislerinin haiz olmalari gereken teknik şartlar, kurulmalari, işletilmeleri ve denetlenmelerine ilişkin usul ve esaslar hakkinda yönetmelik. seafoodplus.info%C3%B6netmelikler/yonetmelik_pdf

[16] seafoodplus.info

[17]seafoodplus.info

 

 

 

 

 

Tags:CİN, DİSTİLE İÇKİLER, İÇKİ KÜLTÜRÜ, YEME & İÇME

GÖZDEM GÜRBÜZATİK

ANKARALI. OKUMAYA, ÖĞRENMEYE, YEMEYE VE İÇMEYE AÇ. TAŞLARIN ALTINI KALDIRIP ALTINDA NE OLDUĞUNU MERAK EDİP, KADİM BİLGİNİN İZİNİ SÜRER. DAMAĞINDAKİ TADIN, BURNUNDAKİ KOKUNUN, YAPRAĞIN ÜSTÜNDEKİ TIRTILLA ÖRÜNTÜ HİKAYESİ PEŞİNDEDİR. ELİNDE TUTTUĞU KADEHİN İÇİNDEKİ, DIŞINDAKİ TASARIMI KURGULAR. ŞİMDİ BURNUNUN UCUNDAKİ KOKU VE KALBİNDEKİ SESLE YEME VE İÇMEYE DAİR KOLEKTİF AKILLA BÜYÜMENİN YOLLARINI ARIYOR.

kaynağı değiştir]

Ayrıca bakınız[değiştir
  

    Çin'in geleneksel içkisi olarak bilinen baijiu, "beyaz alkol" veya "beyaz likör" anlamlarına geliyor.

    Türkiye'de Çin rakısı olarak da tanınan bu içki, ismi İngilizceye çevrilirken yaşanan karmaşadan dolayı, çoğu kez beyaz şarapla karıştırılabiliyor; fakat, aslında iki içki türünün birbiriyle ilgisi bulunmuyor.

    Farklı tahılların damıtılmasıyla üretilen baijiu, genellikle Türkiye'de süpürgedarısı olarak bilinen bitkiden yapılıyor. Ülkenin güneyinde üretilenler glütenli, yapışkan pirinçten de yapılırken; kuzeydekiler, süpürgedarısı, buğday, arpa ve darı kullanılarak üretiliyor.

    Baijiu, alkol oranı yüzde 40 ila 60 arasında değişen epey sert bir içki. Görüntüsü ve kokusu bakımından, birçok alkollü içkiyle benzerlik taşısa da, baijiu'nun alkol oranı çoğu içkiden daha yüksek. Votka yüzde 35 ila 50, Japon rakısı olarak bilinen sake yüzde 25 ve Kore socu'su yüzde 20 ila 45 alkol içeriyor. Baijiu, belirgin ve kendine özgü tadıyla da bu içkilerden ayrılıyor.

    Baijiu'nun nasıl servis edildiğinden de biraz bahsetmek gerekiyor. Çin'deki önemli geleneklerden biri olan baijiu kültürü, elbette bazı kuralları da beraberinde getirmiştir. Baijiu, soğuk olarak ya da oda sıcaklığında servis edilir. Genellikle, geleneksel cam veya seramik şişelerde ikram edilir. Daha sonra ise Türkiye'de rakının konduğu karafakiler gibi, küçük sürahilere konur ve tek içimlik küçük bardaklarla tüketilir. Baijiu, genellikle kalabalık sofralarda ve yemeğin yanında içilir.

    Baijiu'nun belirgin bir kokusu ve tadı vardır. Baijiu çeşitlerinden gerçekten anlayan kişiler, bu içkinin kokusuna ve aromasına odaklanmak gerektiğini, kalitesinin bu şekilde anlaşılabileceğini belirtirler.

    Birçok çeşidi bulunan baijiu'nun fiyat aralığı da bu yüzden çok geniştir. ml'lik bir şişenin, yaklaşık bir kutu bira fiyatında olduğuna da rastlayabilirsiniz. Bunun yanında, özellikle yıllanmış olanlardan 30 bin yuana varanları da bulabilirsiniz. Farklı bölgelerde, birçok farklı markaya kolaylıkla ulaşabilirsiniz.

    Baijiu çeşitleri, bölgelere göre değişen farklı şişelerde üretilir. Bu içki türleri, aromalarına gore gruplandırılır. Örneğin sos aromalı baijiu, tuzlu yiyeceklere iyi eşlik eden, sert bir içki türüdür. Hafif aromalı baijiu ise daha hassas damak tadı olanların ayırdına varabileceği bir aromaya sahiptir. Shanxi'de üretilen Fen Jiu, damakta yumuşak bir tat bırakan ve içimi kolay olan bu içkiye bir örnektir.

    Pirincin damıtılmasıyla üretilen pirinç aromalı baijiular da çok ünlüdür. Geçmişi çok eskiye dayanan bu tür içkiler, yumuşak ve aromalı bir içkidir. Bal aromalı baijiu da tatlı olmakla birlikte, çok hafif bir aromaya sahiptir.

    Katmanlı aromalı baijiu, Çincede sos, ağır ve hafif kelimelerinin bir araya gelmesiyle ifade edilmiştir. Bu tür baijiular da kendi içlerinde, aromasına, kuruluğuna ve ağızda bıraktığı tada göre çeşitlere ayrılır. Shaanxi'ye bağlı Fengxiang'da üretilen Xifeng jiu, katmanlı aromalı baijiu'ya örnektir.

    Aromasız baijiu örneklerine gelirsek, bunların da kendi içinde çok fazla çeşidi olduğunu vurgulamamız gerekiyor.

    Geçmişi MS yılına dayanan, ilk kez Kuzey-Güney Hanedanlığı döneminde üretilen Erguotou Fen Jiu, süpürge darısı otundan yapılan orijinal bir Çin içkisidir. Bu içkide, çok yüksek oranda alkol bulunur. Alkol oranı, yüzde 'tir. Sert ve iyi damıtılmış olan bu içki, çok pahalı değildir. Bu yüzden de Kuzey ve Kuzeydoğulu işçiler, bu içkiyi tercih ederler. Başkent Beijing'de de en çok tüketilen tür baijiu budur.

    Maotai, yılın üzerinde bir geçmişe sahiptir ve ismini Guizhou'ya bağlu Maotai kasabasından alır. Buğday ve süpürgedarısı otundan yapılan bu içkinin, kendine özgü bir üretim süreci vardır. Çok şöhretli olan bu baijiu türü, San Fransisco'da yılında yapılan Panama Pasifik Fuarı'nda altın madalya kazanmıştır.

    Mao Zedong, ABD Başkanı Richard Nixon'un Çin ziyareti sırasında, konuklarına sofrada bu içkiden ikram etmiştir. Ayrıca, ABD'nin ünlü dışişleri bakanlarından Henry Kissinger'in de Deng Xiaoping'e "Eğer yeteri kadar maotai içersek, çözemeyeceğimiz sorun yoktur" dediği belirtilmektedir. Meşhur Maotai'nin alkol oranı ise yüzde 'tir.

    Gaoliang Jiu, Tianjin'in doğusunda yer alan Dazhigu orijinlidir. İlk olarak Ming Hanedanlığı döneminde görülür. Bugün ise en çok Taiwan'da üretilmekte olan bu türün alkol oranı yüzde 54 ve 63 arasında değişir.

    Baijiu türleri arasında en köklülerinden biri olan Daqu Jiu, yıllık bir geçmişe sahip olan bir Sichuan içkisidir. Buğday ve süpürgedarısı otundan yapılır ve damıtılma süresi çok uzundur.

    Shuang Zheng Jiu, çifte damıtılmış içki anlamına gelir ve Jiangxi'ye bağlı Jiujiang'da üretilir. Pirinçten yapılan bu içkinin alkol oranı, yüzde 32, 38 ve 39 olarak değişebilir.

    Aromasız baijiulara bir diğer örnek de Jiugui Wuliangyue'dir. Yıllandırılmış ve sert bir içki olan bu baijiu türü, Sichuan'ın güneyindeki Yibin'de üretilir. Aynı zamanda, fabrikasının içinde bir de içki tarihi müzesi bulunmaktadır.

    Aromalı baijiuların da dikkat çekici olanlarından bahsedelim. Meiguilu Jiu, gül ve şeker kristalleri aromalıdır. Bu içkide, yüzde oranında alkol bulunur. Gaoliang Jiu'nun bir türü olan ve tıpta da kullanılan Wujiapi Jiu'nun alkol oranı ise yine yüzde 'tir.

    Yüz yılın üzerinde bir geçmişe sahip olan Yu Bing Shao Jiu, pirinçten yapılır. Damıtıldıktan sonra, domuz yağıyla birlikte saklanması dikkat çekicidir. Şişeleme esnasında yağ ayrılır. Alkol oranı yüzde 30'dur.

    Bunların yanında, ismi üç çiçek içkisi anlamına gelen Sanhua Jiu ve bambu yapraklı yeşil içki gibi çeşitler de bulunmaktadır. Diğerlerine nazaran daha yeni bir tat olan Chajiu ise en çok Sichuan'da üretilir. Farklı çay türlerinden yapılır ve bu yüzden değişik renklerde çeşitleri vardır. Alkol oranı, yüzde 8 ila 28 arasında değişir.

    Türkiye'de rakı kültürünün ne kadar önemli olduğunu bilmeyen yoktur. Alkol tüketen yahut tüketmeyen herkesin rakı içme adabı ve rakı sofrası ritüelleri hakkında az çok bilgisi vardır. Çin'de bulunduğum sofralarda, Türkiye'dekine çok benzer özellikler olduğuna şahit oldum.

    Sofradaki büyüğün ya da en üst konumdaki yöneticinin, yemeğe başlanmadan önce bir konuşma yapması ve konuklarına kadeh kaldırması, rakı sofralarının da olmazsa olmazıdır. Sofrada büyüğe saygı, kadehlerin henüz bitmeden doldurulması ve kimin içkisini ne kadar içeceğine sofranın büyüğünün karar vermesi gibi birçok adet, rakı sofralarıyla benzerlik taşımaktadır.

    Anlaşılan o ki, rakının dil çözücü etkisi, Çin'de de baijiu'da görülüyor ve bu yüzden, baijiu içmek, sadece alkol almak değil; aynı zamanda, sosyalleşmek ve de bir kültürle bütünleşmek anlamlarına geliyor.

                                                                                                                                               Furkan ÇEKİ

kaynağı değiştir]

Cin, damıtma ve tatlandırma tekniklerinde üç temel stile geniş bir şekilde ayrılabilir.[3]

Markalar[değiştir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir