büyük özgürlük film / Büyük Özgürlük (Große Freiheit) filmi - seafoodplus.info

Büyük Özgürlük Film

büyük özgürlük film

 Büyük Özgürlük

FRAGMANI İZLE

Puanım :

İzlemek İstiyorum

Eleştiri yaz!

Facebook'ta PaylaşTwitter'da paylaş

Özet

Savaş sonrası Almanya'da yaşayan Hans, eşcinsel olduğu için hapse mahkum edilir. Hans, hücresini Viktor adında bir katille paylaşmak zorundadır. Hans ve Viktor başlarda birbirlerinden nefret etseler de zamanla aralarındaki ilişki sevgiye dönüşür.

Fragmanlar

Öneriler

Oyuncular

Tüm oyuncular ve teknik ekip

Fotoğraflar

Teknik bilgiler

Ülke Avusturya, Almanya

Dağıtımcı-

Yapım yılı

Metrajuzun metrajlı film

İlginç Detaylar-

Bütçe-

Dil Almanca

Görüntü formatı -

RenkRenkli

Ses formatı-

Yapım formatı-

Viza numarası-

Bu Filmi Beğendiysen, Şunlara da Göz At:

Bu filmi sevdiyseniz, şunlar da ilginizi çekebilir: : Yılın en iyi filmleri , En iyi film: Dram, {Genre} türündeki en iyi filmler :

Yorumlar

Tüm Sinema Haberleri

Michael Keaton Başrollü "Batman Beyond" Filmi Mümkün mü?
Karakterlerin Saçma Kararlar Verdiği 10 Klasik Bilim Kurgu Filmi
James Cameron Kaybolan Denizaltı Hakkında Konuştu: Titanic&#;le Benzerliği Gerçeküstü!
"Spider-Man: Across the Spider-Verse" Gişede Önemli Bir Eşiği Geçti
Dwayne Johnson&#;lı Yeni "Hızlı ve Öfkeli" Filminin Adı Belli Oldu
Vizyondaki Filmler: "Büyü de Gel", "Haile: Bir Aile Kabusu", "Tebessüm"
Tüm sinema haberleri

En Popüler Fragmanlar

Büyük Kaçış Fragman

Culpa mía Altyazılı Fragman

Culpa mía Altyazılı Fragman

Hızlı ve Öfkeli 10 Teaser

Hızlı ve Öfkeli 10 Teaser
 Gün Fragman

Spider-Man: Across The Spider-Verse (Part One) Dublajlı İlk Görüntüler

Spider-Man: Across The Spider-Verse (Part One) Dublajlı İlk Görüntüler

Haile: Bir Aile Kâbusu Fragman

Haile: Bir Aile Kâbusu Fragman
Yeni çıkan tüm fragmanlar

Vizyondaki En İyi Filmler

Flash
Transformers: Canavarların Yükselişi
Örümcek-Adam: Örümcek-Evrenine Geçiş
Hızlı ve Öfkeli 10
Elemental: Doğanın Güçleri
Haile: Bir Aile Kâbusu
Vizyondaki En İyi Filmler

Bu seneki Filmekimi’nde geçtiğimiz hafta izleme fırsatını bulduğumuz Grosse Freiheit (Büyük Özgürlük, ) Almanya yapımı bir Sebastian Meise filmi. Yönetmen Meise’yı çok fazla yapımdan tanımıyoruz, zira en son filmini yılında çekmiş. Kendisi yine de seneler sonra Büyük Özgürlük ile izleyiciyle buluştuğunda Cannes Film Festivali’nde Belirli Bir Bakış Jüri Ödülü’nü (Un Certain Regard) almayı başarıyor. Filmde diğer pek çok Alman yapımdan aşina olduğumuz yüzleri görme imkânını buluyoruz: Bu sıralar revaçta olan Biohackers dizisinden ( &#; ) Thomas Prenn, Babylon Berlin’den ( &#; ) ve Frantz’tan () tanıdığımız Anton von Lucke ve son olarak Transit’ten () aşina olduğumuz Franz Rogowski bu filmde tekrardan karşılaştığımız isimlerden.

Film İkinci Dünya Savaşı sonrası Almanya’sına odaklanırken, eşcinsel olmanın hapis cezası gerektirdiği bir dönemi gözler önüne seriyor. Toplama kampında bile bulunmuş olan Hans(Franz Rogowski), sürekli olarak hapse atılmakta, “sapkın” olarak adlandırılmaktadır. Kendisiyle birlikte, beraberlik kurduğu kişileri de hapse sürükleyen Hans, sevdiklerini hep kaybetmekte ama yine de kimliğinden vazgeçmemekte veya kimliğini saklamamaktadır. Film önce Hans’ın 40’lı yaşlardaki hâlini ve tekrar hapse düştüğü kısmı gösteriyor ve Viktor (Georg Friedrich) ile olan derin dostluğunu katman katman açmaya başlıyor. Nitekim bu dostluğun her daim böyle olmadığını, Hans’ın daha önce de hapse düşmüş olduğunu ve bu esaretin senelerdir sürdüğünü öğreniyoruz.

Fiziksel Olmayan Ancak Bir O Kadar da Gerçek Bir Mahkûmiyet: Kimlik Sorunu

Hapishanede eşcinsellik nedeniyle hapse düşmüş olanlar mimlenmekte ve hiç kimse onlarla konuşmamaktadır. Eşcinselliğin bu denli büyük bir ayıp ve kaçınılacak bir durum olduğu bir ortamda hapse diğer sebeplerden düşmüş olan insanlar -Viktor gibi- tamamen normal sayılmaktadır. Dolayısıyla eşcinselliğin “yasak” olduğu zamanlarda bazı insanlar için cinayetin eşcinsellikten daha kabul edilebilir bir şey olduğunu söyleyebiliriz. Film bu durumu gözler önüne sererek kim olduğun konusunda özgür olabilmenin ne kadar büyük bir hediye olduğunu gösteriyor aslında bizlere. Başrolde Franz Rogowski’nin olması tamamen kasti bir tercih miydi bilemiyoruz, lâkin kendisinin yüzünün pek çok aktörünkinden daha farklı olması kendisine karşı ister istemez bir sempati oluşturuyor. Filmdeki sakin ve kaderini kabullenir duruşu, izleyicinin onun için hissettiği empati duygusunu kuvvetlendiriyor.  Filmde Hans’ın kurabildiği tek uzun süreli ilişki hücre arkadaşı Viktor ile olan “dostluk” ilişkisi. Lâkin bu ilişkinin de bütünüyle saf olduğu söylenemez. Viktor eşcinsel olmadığını üst üste belirtmesine rağmen aslında sertliğini ve de öfkesini içindeki gizli eşcinselliği bastırmak için kullanıyor. Hans için arkadaşlıktan öte hisleri bulunan Viktor aynı zamanda Hans’ın Oskar(Thomas Prenn) için hissettiği özlemi kendi çıkarına kullanabilecek kadar da manipülatif olabilen birisi.

Tüm bunlara rağmen Viktor zamanla hapishanede Hans’ı koruyan tek kişi hâline geliyor ve aralarındaki bu derin dostluk yeşermeye başlıyor. Hans sürekli başkalarını seviyor olsa da Viktor, Hans için her daim orada olan tek kişi olmayı başarıyor. Hapishanedeki insanlık dışı koşulları özellikle gözler önüne seren filmde bir insanın sırf kimliği sebebiyle düşebileceği korkunç hâller ön plana çıkarılıyor. Bu da izleyiciye “Bir sevgiyi diğerinden üstün kılan şey nedir?” ve “Neyin geçerli olduğuna kim karar veriyor?” gibi soruları sorduruyor. Eşcinsel olmaya yönelik yasak kalktıktan sonra Hans’ın hapisten çıkacak olması ve de “Artık legalim!” demesi bile durumun absürtlüğünü gözler önüne sermeye yetiyor. Bir insanın kendi tercihleri yüzünden legal olmaması veya tam tersi şekilde kendi yönelimleri “sayesinde” legal olma hakkı kazanıyor olması günümüz dünyasından bakıldığında inanılmaz derecede çağ dışı görünüyor. Yine de üzerine düşünüldüğü zaman fark ediyoruz ki ’lü yıllardan bu yana belli bir mesafe kat edilmiş olsa da hayat, “farklılığını” gizlememe cesaretini gösterenler için hâlen çok zor.

Filmin sonunda Hans artık legal bir birey olduğu için hapisten çıkmaya “hak kazanıyor” -ki bu başlı başına trajikomik bir durum, zira bir insanın çıkarılan tek bir yasayla korkunç bir toplum zararlısından herhangi bir insana “dönüşebilmesi” inanılmayacak seviyede absürt- ve kendisini bir gey bar’da buluyor. Bu barda belki de gördüklerinin yüzeysel olduğunu ve Viktor’un sevgisinin derinliğini fark eden Hans, bardan çıkar çıkmaz tekrar suç işliyor. Ya da Hans o kadar uzun bir süre hapiste kalıyor ki artık kendisi için hapis yaşamından başka bir şey düşünemiyor. Bu açıdan bakıldığında insan olmanın ne kadar kırılgan olduğuna ışık tutuyor film. Sürekli olarak kapalı alanda kalmış, onurunu yitirmiş, daha doğrusu başkaları tarafından onuru bilerek yok edilmiş, birey olabilmenin tüm getirilerini kaybetmiş kişiler bir şekilde bu mahkûmiyet alanına sürekli olarak dönmek istiyor, kendi kurtuluşunu orada buluyor.

Filmin Önüne Geçen Hikâye

Filmde iki farklı zaman dilimi mevcut: Hans’ı önce ilk gençliğinde, çok sevdiği sevgilisini hapishanede yitirirken görüyoruz. Akabinde onun orta yaşlı ve yaşadığı bu hayata artık alışmış hâline tanık oluyoruz. Film süresince bu iki dönem arasında mekik dokunuyor, Hans’ın tek kişilik hücreye kapatıldığı anlar onun geçmişine doğru bir tünel oluşturuyor. Bunun dışında Hans’ın naifliği ve sürekli olarak mahkûm ediliyor olmasına rağmen içinde yeşertmeye devam ettiği, yaşama ve insana dair duyduğu tutku onu hayata bağlıyor ve etrafındakilerin de değişip gelişmesine yardım ediyor. Lâkin herkes Hans kadar yaşama bağlı değil ve kendi yaşamını, kimliğini bu mahkûm hayatına dayanabilecek kadar çok sevmiyor. Hans’ın gençlik döneminde tanıştığı ve de çok sevdiği sevgilisi Oskarbu tarz bir yaşamı ve sürekli olarak kendinden kaçması gerektiği gerçeğini kabul edemiyor ve hayatını sonlandırmaya karar veriyor.

Görsel açıdan konuşacak olursak eğer, en çok dikkati çeken sahnelerden birinin Hans’ın tek kişilik hücresine kapatıldığı ve de odadaki -eğer oda denebilirse eğer- tek ışığın Hans’ın yaktığı kibritten gelen ışık olduğu sahne diyebiliriz. Bu sahneye damgasını vuran durum yalnızca ışığın kıtlığı değil elbet. Bu azıcık ışıkta gözümüze çarpan tek öge olan Hans’ın derin bir kabulleniş ve de sakinlik içerisinde oturuyor ve sadece bekliyor olması ekstrem bir vuruculuğa sahip. Bu açıdan bakıldığında verilmek istenen hissiyatın verilmesinde elbette ki oyuncunun ve sahneyi nasıl yansıttığının önemi büyük. Lâkin Büyük Özgürlük görüp görebileceğimiz en iyi film değil maalesef. Etkileyiciymiş gibi görünen bir film olsa da Büyük Özgürlük maalesef bu etkileyiciliğinin çoğunu konunun hâli hazırda hassas bir konu olmasından alıyor. Filmde, zaten travmatik olan ve tarih boyunca pek çok insanın acı çekmesine sebep olmuş bu konu, Almanya’nın içinde bulunduğu dönemin getirdiği diğer sıkıntılarla harmanlanmış ve filme politikvari bir hava katılmaya çalışılmış. Ancak ortaya başarılı bir bütün çıktığını söyleyemiyoruz ne yazık ki. Film mesajını iletebiliyormuş gibi dursa da bittiğinde damakta bir “olmamışlık” hissi bırakıyor ve sonuç olarak yüreklere zaten dokunmakta olan bir hikâyeye kendinden bir şeyler katamıyor.

Ece Mercan Yüksel

Bunu beğen:

BeğenYükleniyor

Ece Mercan Yüksel tarafından yayımlandı

Ece Mercan Yüksel Boğaziçi Üniversitesi mezunu olup, kendi asıl bölümüyle birlikte yan dal yapmış, böylelikle Film Çalışmaları Sertifikası’nı almaya hak kazanmış bir film tutkunu. Küçüklüğünden beri özel bir ilgisinin bulunduğu sinemayı, gördüğü öğrenimin de ışığıyla hayatında bambaşka bir yere taşıyan Yüksel, sinemayla ilgili öğrenim yolculuğunun bir sonunun olmadığını çok iyi biliyor ve ömür boyu bu yolda öğrenci olmaya hazır. Film izlemeye yalnızca bir keyif olarak değil, aksine her dakikasına fazlasıyla dikkat edilmesi gereken ciddi bir iş gözüyle bakıyor. Şimdilerdeyse asıl alanı olan İşletme üzerine Koç Üniversitesi'nde Yüksek Lisans yapmakta. Tüm gönderileri Ece Mercan Yüksel ile görüntüle

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir