Aldatan Kadına Çocuğun Velayeti Verilirmi

Sayın Katılımcı,

Eşinizin anlaşmalı boşanma isteğini kabul etmek zorunda değilsiniz. Boşanmaya neden olan olaylarda eşinizin KUSURLU olduğunu kendi açacağınız bir dava ile kanıtlamanız halinde boşanma gerçekleşecektir.

Eşinizin sizi aldatması ağır kusurdur. Ve kendisinden manevi tazminat talep edebilirsiniz. Boşanma ile eşinizin mevcut ve ilerideki desteğini yitireceğinizden maddi tazminat da ayrıca talep edebilirsiniz.

Kendiniz ve çocuklarınız için davanın açıldığı tarihten itibaren tedbir nafakası boşanmaya karar verilip kesinleşmesinden sonra devam etmek üzere de kendiniz için yoksulluk, çocuklarınız için iştirak nafakası talep edebilirsiniz.

Çocuklarınızın velayeti için öncelikli olarak düşünülürsünüz. 7 ve 11 yaşındaki çocuklar kendini ifade edebilecek seviyededir. Mahkemece istekleri dikkate alınır. Kardeşlerin birbirinden ayrılmaları da istenmez. Çalışıyor olmanız çocuklarınızın velayetinin size verilmesini engellemez. Çocukların kimin yanında huzurlu ve sağlıklı olacaklarına bakılır. Onların yüksek menfaati gözetilir.

Babanın velayeti alabilmesi için, çocukların sizin yanınızda kalırken zarar göreceğinin somut olarak kanıtlanması gerekir. Annenin sosyal ve iş hayatının çocukların gelişimine zarar verdiğinin kanıtlanması gerekir. Çocuklarınıza olan sorumluluklarınızda ihmaliniz yoksa velayetin anadan alınması çok zordur. Çocuklar 6 yaş üstü olduğu için babaya verilir gibi bir kural gerekçe yoktur. İtibar etmeyiniz.

Asgari ücretle çalışmak sizi yoksulluktan kurtarmayacağı için, baba mali gücü oranında yoksulluk ve iştirak nafakası ödemekle yükümlüdür.

Dava esnasında eşinizin gelirini ve mal varlığını ve boşanmaya neden olan olaylar kusurlu olduğunu her türlü delille kanıtlayabilirsiniz. Anne babanız dahil en yakın akrabalarınızın tanıklığından yararlanabilirsiniz. Fotoğraf, bilgisayar çıktısı, mail, sms, doktor raporu, mektup gibi varsa yazılı delilleri de kullanabilirsiniz.

Eşinizin yurt dışında olduğunu belirtmişsiniz. Kişi hakkında açacağınız davada dava dilekçesinin adresine tebliği sağlanmalıdır.

Kişi burada olsa idi, tehditlerine karşı aile mahkemesinden korunma tedbirleri talep etmek pratik olacaktı. Ancak telefon ile bu tehditleri yapıyorsa Savcılığa suç duyurusunda bulunabilir, telefonlarınızın dinlenilmeye alınması isteyebilirsiniz. Yazılı delil varsa bunu da savcılığa sunabilirsiniz.

Maddi durumunuzun avukatlık ücreti ödemeye elverişli olmadığını kanıtlayarak, bulunduğunuz yer barosundan tarafınıza ücretsiz avukatlık hizmeti verilmesini de sağlayabilirsiniz.

Kişi anlaşmalı boşanmak istiyorsa sizin taleplerinizi de gözetmek zorundadır. Bir avukatla birlikte boşanma protokolü hazırlayabilirsiniz. Hak kaybı yaşamazsınız.

Saygılarımla,

Daha evvelki yazılarımızda velayet hakkınız ne olduğunu (Bkz. ilgili yazımız…) velayet hakkının yer değiştirmesini (Bkz. ilgili yazımız…) boşanma davası sırasında doğan çocuğun velayetini (Bkz. ilgili yazımız…) siz değerli okuyucularımızla paylaşmıştık. Bu yazımızda ise aldatan anneye çocuğun velayet hakkının verilip verilememesi hususunu incelemeye çalışacağız.

Öncelikle belirtmeliyiz ki; velayet hakkı belirlenirken mahkemenin göz önünde bulunduracağı tek husus çocuğun menfaatidir. Hakim çocuğun menfaatine ilişkin değerlendirme yaparken, çocuğun bedeni, fikri, ruhi, ahlaki, sosyal… gelişimlerini göz önünde bulundurarak hareket edecektir. Elbette bu durumda çocuğun yaşı, cinsiyeti, sağlık durumu özellikle dikkate alınacaktır.

Annenin evlilik içerisinde eşini aldatması doğrudan velayetin anneye verilmesini engelleyen bir husus değildir. Özellikle 0-3 yaş arasındaki çocukların genel anlamda diğer yaş gruplarına göre çok daha fazla ana bakım ve şefkatine muhtaç olduğu bilinip kabul edildiğinden, şayet çocuğa karşı hemen meydana gelebilecek tehlikelerin varlığı söz konusu değilse velayet anneye verilmelidir. Çocuğun güvenliğini tehdit eder bir şekilde yaşantı mevzu olmadığı müddetçe annenin cinsel yaşantısı, annenin babayı aldatmış ya da aldatıyor olması, esas anlamda velayet hakkı kararına etki etmemelidir. Çünkü 0-3 yaş arasındaki çocuklar annenin yaşantısını veya annenin olumsuz davranışlarını anlayabilecek yaşta değildir. Dolayısıyla bu yaş aralığındaki çocuk için sadece annenin babayı aldattığından bahisle velayet hakkının anneden alınması yahut anneye hiç verilmemesi, çocuğun yüksek menfaatini korumak gereği hukuken uygun değildir. Fakat elbette çocuğuna karşı şiddet uygulayan, çocuğuna kötü davranan, çocuğuna eziyet eden, hakaret eden… bir anneye de velayetin verilmeyeceği bir gerçektir.

Aldatan anneye velayetin verilip verilemeyeceği 0-3 yaş grubu için yukarıda anlatılan şekilde iken yaş arttıkça annenin babayı aldatması, annenin velayet hakkını daha fazla olumsuz etkileyecektir. Örneğin 3-6 yaş arasında bulunan çocukların anaya olan gereksinimi 0-3 yaş grubuna göre daha azdır; ancak yine de anaya gereksinimi vardır. Dolayısıyla hakimin, dosyayı tümden değerlendirdikten sonra, çocuğunun benliğinin geliştiği bu yaşlarda anne yoksunluğunun derin izler bırakıp bırakmayacağını gözeterek karar vermesi gerekecektir. Ancak 6 yaş ve sonrasında çocuğun anneye olan gereksinimi azaldığından, bu yaşlarda anneden ayrılmaya karşı küçük yaşlara nazaran çok kuvvetli eksiklik görülmeyeceğinde, çocuğun sorumluluğunu alacak olan anne modeli davranış ve yaşayışıyla da yeterli ise çocuk anneye verilebileceği gibi, babaya verilmesi de mümkündür.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 06.03.2008, 5526,2943: “…08.03.2001 doğumlu küçük N., annenin yaşantısını idrak edebilecek çağda değildir. Ana yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığı da ispat edilmediği halde ana bakım ve şefkatine muhtaç küçük N.’nin babanın velayetine bırakılması usul ve kanuna aykırıdır…”

Hukuk Desteği

iletisim: [email protected]