ana babaya saygı ile ilgili hadisler / Ana Babaya İtaat ile İlgili Ayetler - Kuran Meali

Ana Babaya Saygı Ile Ilgili Hadisler

ana babaya saygı ile ilgili hadisler

Sual: Ana baba hakkıyla ilgili bilgi verir misiniz? Ana babaya davranışlarımız nasıl olmalı, dine uygun emirleri veya dine uygun olmayan emirleri olduğunda nasıl hareket etmeliyiz?
CEVAP
Bu konuda İslâm Ahlâkı kitabında buyuruluyor ki:
Hak teâlâ hazretleri Mûsâ aleyhisselâma buyurdu ki, (Yâ Mûsâ! Bir kimse, ana-babasına karşı gelirse, onun dilini kes ve herhangi bir azâsıylaana-babasını gücendirirse, o azâsını kes!) Ana-babasını râzı eden kimse için, Cennette iki kapı açılır. Ana-babası râzı olmayan kimse için de Cehennemde iki kapı açılır. Bir kimsenin ana-babası zâlim dahî olsalar, onlara karşı gelmek, onlarla sert konuşmak câiz değildir.

Hak teâlâ buyurdu ki: (Yâ Mûsâ! Günâhlar içinde bir günâh vardır ki benim indimde çok ağır ve büyüktür. O da, ana-baba evlâdını çağırdığı zamân, emrine muvâfakat etmemesidir.) Ana-baba çağırdığı zamân herhangi bir işle uğraşırsan, hemen onu terk edip, derhal ana-babanın emrine koşacaksın! Anan-baban sana kızıp bağırırsa, onlara sen bir şey söyleme! Ananın-babanın duâsını almak istersen, sana emrettikleri işleri çabuk ve güzel yapmaya çalış! Bu işini beğenmeyip sana gücenmelerinden ve bedduâ etmelerinden kork! Sana darılır iseler, onlara karşı sert söyleme! Hemen ellerini öperek gazaplarını teskin eyle! Ananın-babanın kalplerine geleni gözet! Zîrâ senin seâdetin ve felâketin, onların kalplerinden doğan sözdedir. Anan-baban hasta ise, ihtiyâr ise, onlara yardım et! Seâdetini onlardan alacağın hayır duâda bil! Eğer onları incitip, bedduâlarını alırsan, dünyâ ve âhiretin harâp olur. Atılan ok tekrâr geri yaya gelmez. Onlar hayâtta iken, kıymetini bil!

Allahü teâlânın rızâsı, dînine bağlı olan ana-babanın rızâsında, Allahü teâlânın gazabı, dînine bağlı olan ana-babanın gazabındadır. Habîb-i kibriyâ “sallallahü aleyhi ve sellem” bir hadîs-i şerîflerinde buyurdu ki: (Cennet anaların ayağı altındadır.) Yanî, sana dînini, îmânını öğreten ananın-babanın rızâsındadır. Hak teâlâ hazretleri Mûsâ aleyhisselâma dedi ki: (Yâ Mûsâ! Ana-babasını râzı eden, beni râzı etmiş olur. Ana-babasını râzı edip bana âsi olan kimseyi dahî iyilerden sayarım. Ana-babasına âsi olan, bana mutî’ olsa bile, onu fenâlar tarafına ilhâk ederim.)

Îmânı olanlardan Cehennemden en sonra çıkacak olanlar, Allahü teâlânın yolunda olan anasının, babasının islâmiyete uygun olan emirlerine âsî olanlardır.

- Peygamberimiz “aleyhisselâm” buyurdu ki: (Ana-babaya iyilik etmek, nâfile namâz, oruç ve hac [ve ömreye gitmek] fazîletlerinden dahâ fazîletlidir. Ana-babasına hizmet edenlerin ömrü bereketli ve uzun olur. Ana-babasına karşı gelip, onlara âsî olanların ömürleri bereketsiz ve kısa olur. Anasına-babasına âsî olan melûndur.)

Hasen-i Basrî “rahime-hullahü teâlâ” Kâbeyi ziyâret ve tavâf ederken bir zât gördü ki, arkasında bir zenbil ile tavâf eder. O zâta dönüp dedi ki: Arkadaş, arkandaki yükü koyup öylece tavâf etsen dahâ iyi olmaz mı? O zât cevâben dedi ki, bu arkamdaki yük değil, babamdır. Bunu Şâmdan yedi kere buraya getirip tavâf eyledim. Çünkü, bana dînimi, îmânımı bu öğretti. Beni islâm ahlâkı ile yetiştirdi, dedi. Hasen-i Basrî hazretleri ona dedi ki, kıyâmet gününe kadar böylece arkanda getirip tavâf eylesen, bir kere kalbini kırmakla bu yaptığın hizmet havaya gider ve yine bir defa gönlünü yapsan, bu kadar hizmete mukâbil olur.

- Peygamberimize “aleyhisselâm” bir kişi geldi ve dedi ki, yâ Resûlallah “sallallahü aleyhi ve sellem”! Benim anam-babam ölmüştür. Onlar için ne yapmam lâzımdır? Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Onlara dâimâ duâ eyle! Onlar için Kur’ân-ı kerîm oku ve istigfâr et!)

Eshâb-ı kirâmdan biri “radıyallahü teâlâ anh” dedi ki, yâ Resûlallah “sallallahü aleyhi ve sellem”, bundan fazla yapılacak bir şey var mı? Buyurdular ki, (Onlar için sadaka verin ve hac eyleyin!) Biri çıkıp dedi ki, anam-babam çok şefkatsizdirler, onlara nasıl itâat eyleyeyim? Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Anan seni dokuz ay karnında gezdirdi. İki sene emzirdi. Seni büyütünceye kadar koynunda besledi ve sakladı, kucağında gezdirdi. Baban da seni büyütünceye kadar birçok zahmetlere katlanarak seni besledi. İdâre ve maişetini temîn eyledi. Sana dînini, îmânını öğrettiler. Seni islâm terbiyesi ile büyüttüler. Şimdi nasıl olur da, şefkatsiz olurlar? Bundan dahâ büyük ve kıymetli şefkat olur mu?)

- Ana-baba hakkında hikâye olunur ki, hazret-i Mûsâ aleyhisselâm, Tûr-i sînâda Hak teâlâ hazretleri ile mükâleme ederken, (Yâ Rabbî! Âhirette benim komşum kimdir?) diye sordu. Hak teâlâ buyurdu ki, (Yâ Mûsâ! Senin komşun, falan yerde, falan kasaptır!) Mûsâ aleyhisselâm kasabın yanına giderek beni misâfir eder misin dedi. Yanında misâfir oldu. Yemek zamânı gelince, kasap, bir parça et pişirdi. Duvârdaki asılı zenbili aşağı alarak, orada bulunan ve sâdece kemiklerden ibâret bir kadına et verdi ve suyunu da verdi. Üstünü başını temizleyip, zenbile koydu. Mûsâ ‘aleyhisselâm” sordu, bu senin neyindir? Kasap, annemdir. İhtiyâr olup bu hâle girdi; işte her sabâh, akşam kendisine böyle bakarım dedi. Kasap annesine yemek verirken, o zayıf ve âciz annesi, oğluna duâ ederek, yâ Rabbî! Oğlumu Cennette Mûsâ aleyhisselâma komşu eyle dediğini Mûsâ aleyhisselâm dahî işitmiş. Bunun üzerine kasaba, Mûsâ aleyhisselâm müjde ederek, seni Allahü teâlâ affederek, Mûsâ aleyhisselâma komşu etmiş, demiştir.

- Gaflet ve şaşkınlığa kapılarak ana-babanın kalbini kırarsan, derhâl onların rızâsını almaya çalış, yalvar, minnet eyle ve her ne yaparsan yap, onların gönlünü al! Ana-babanın evlât üzerinde hakları çok büyüktür. Bunu dâimâ göz önünde tutarak, ona göre hareket eyle!

Tenbîh: Anaya, babaya ve hocaya ve hükûmete isyân etmek, karşı gelmek câiz değildir. İslâmiyetin yasak ettiği bir şeyi emrederlerse, isyân etmemeli, suç ve günâh işlememelidir.

Şemsül-eimme-i Serahsînin “rahime-hullahü teâlâ” [ de vefât etti] (Siyer-i Kebîr) şerhi tercümesi cü sahîfesinde diyor ki: Ana-babaya iyilik etmek, onları zarardan ve sıkıntıdan korumak farz-ı ayndır. Cihâda gitmek ise, farz-ı kifâye olduğundan, ana-babadan izin olmadıkça harbe gitmek helâl olmaz. Ana-baba kâfir de olsalar, onlara iyilik etmek, hizmet etmek farzdır. Ticâret, hac ve ömre için ana-babadan izinsiz sefere gitmek câizdir. İlim öğrenmek için gitmek de öyledir. Zîrâ bunlarda, harp gibi, ölüm tehlikesi olmadığından, ayrılık hüzünleri, kavuşmak ümîdi ile zâil olur. Ana babanın ve hocanın günâha sokacak olan emirlerine itâat lâzım değildir. Meselâ, hırsızlık için veyâ birini öldürmek için veyâ yol kesicilik için veyâ zinâ için bir kadını bir yere gönderirlerken, orada buna mâni’ olabilecek bir adam bulunsa, fakat bu adamın mâni’ olmasına anası-babası müsâade etmese, bunları dinlemeyip mâni’ olması lâzımdır. Zîrâ, günâha mâni’ olmak farz-ı ayndır. Ana-babaya itâat ise, günâh olmayan emirleri için, farzdır. Ana-babanın farzı terk ettirmesi günâh olduğundan bu emirleri yapılmaz. Nisâ sûresi elli dokuzuncu âyetinde meâlen, (Ey müminler! Peygamberime “sallallahü aleyhi ve sellem” ve sizden olan, âmirlerinize itâat ediniz!) buyuruldu. Günâh olmayan emirlere itâat lâzımdır. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” bir yere ufak bir askerî birlik göndermişti. Başlarına da bir kumandan tayîn etmişti. Âmirleri, bunlara kızıp, büyük bir ateş yaktırdı ve bu ateşe giriniz, bana itâat farzdır dedi. Askerlerin bazısı girelim, dedi. Bir kısmı da biz ateşten kurtulmak için müslümân olduk, girmeyelim, dedi ve girmediler. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” bunu haber alınca: (Eğer itâat edip girselerdi, Cehennemde ebedî kalırlardı) buyurdu. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (Üzerinize âmir tayîn edilen müslümân, her kim olursa olsun, harâm ile emretmedikçe, ona itâat ediniz! Harâm olan emirlerine itâat etmeyiniz!) İtâat etmemek başkadır. İsyân etmek, karşı gelmek başkadır. Bu iki şeyi birbirine karıştırmamalıdır.

[Siyer-i kebîrden, buraya kadar yazılanlardan anlaşılıyor ki, ananın babanın, hocanın ve hükûmetin harâm olan şeyleri emretmeleri hâlinde, bunlara isyân edilmez.

Karşı gelinmez. Bu emirleri, dinde günâh olmayacak ve devletin kanûnunda suç olmayacak şekilde yapılır. Meselâ bir adama anası evlenme derse veyâ falanca kızı almayacaksın veyâ âileni bırakacaksın derse veyâ falanca âlime gidip dînini öğrenmeyeceksin derse, bu sözleri islâmiyetin îcâb ettirdiği bir sebep ile değil ise, itâat îcâb etmez. Fakat, yine sert söylemek, karşılık vermek câiz değildir.

Kâfir olan âmirlerin, din düşmanlarının islâmiyete uygun olan emirleri, islâmiyete uymak niyeti ile yapılır. İslâmiyete uymayan emirleri karşısında müşkil vaziyete düşerse, kanûnî yollardan hakkını arar.

Ananın, babanın, hocanın, itâat lâzım olmayan emirleri yapılmadığı zamân özür, bahâne anlatmalı ve hafîf ve yumuşak söylemelidir. Yanî, emri yapmamak, isyân ve hakâret şeklinde olmayıp, kusûr ve kabâhat şekli verilerek fitneye sebep olmamalıdır. Mısırlı Hasen Bennâ ve bunun yetiştirmelerinden Seyyid Kutb gibi mezhepsiz, câhil din adamları, [yobazlar], (Cihâd, zulüm edenlere ve zâlimlere karşıdır) âyet-i kerîmesini ileri sürerek, hükûmete isyân ettiler. Hasen [m. ] de, Seyyid Kutb da [m. ] isyânında idâm edildi. Aldattıkları binlerce genç de, zindanlarda senelerce işkence çektikten sonra öldürüldüler. (İhvân-ı müslimîn), yanî müslümân kardeşler denilen bu gençler, de Sûriyedeki zâlim Esad hükûmetine de isyân ederek, Hama şehrinin yakılıp yıkılmasına ve on binlerce müslümânın fecî’ şekilde öldürülmesine sebep oldular. Hâlbuki, zâlim, hattâ kâfir hükûmetlere karşı isyân etmeyi, fitne çıkarmayı, dînimiz yasak etmektedir. Böyle fitne çıkarmak, cihâd değil, ahmaklıktır. Büyük günâhtır. Yukarıdaki âyet-i kerîme, Hac sûresinde olup, Medînede yeni kurulan islâm devletinin, Mekkedeki kâfirlerle cihâd yapmasına izin vermektedir. Bu âyet-i kerîme, islâm devletinin, zâlim, kâfir diktatörlerle cihâd etmesine izin vermektedir. Yanî cihâdı, devlet yapar. Devletin ordusu yapar. İnsanın öteye, beriye saldırmasına, hükûmete karşı gelmesine cihâd denmez. Eşkıyâlık denir ki, büyük günâhtır. Ehl-i sünnet âlimleri “rahime-hümullahü teâlâ”, kâfir, zâlim hükûmete bile isyân etmeyi yasak etmiştir. Mezhepsiz, câhil din adamları [yanî zındıklar], Ehl-i sünnet âlimlerinin yüksekliklerini bilmedikleri için ve tefsîr, fıkıh kitâplarının manâlarını anlamadıkları için, kendilerini âlim sanıyorlar. Âyet-i kerîmelerden ve hadîs-i şerîflerden yanlış, bozuk manâlar çıkararak, islâm dînine ve müslümânlara çok zarar yapıyorlar.

En büyük islâm devleti olan Osmânlılara karşı son ihtilâli İngilizler hâzırladı.

Merkezi Selânik’te bulunan üçüncü ordunun bazı genç subayları, İngiliz câsûsları tarafından bol para ve makâm vaatleri ile aldatıldı. 7 temmuzda Şemsî pâşa, teğmen Âtıf tarafından vuruldu. 23 temmuz de ikinci meşrûtiyet ilân edildi. Devletin idâresi câhillerin eline geçti. Ehliyetli kimseler zindanlara atıldı. Çoğu idâm edildi. ocak ayında Enver pâşa, Rus hudûduna asker gönderilmesi için emir verdi. Tecrübeli subaylar, yollarda kar var, marttan sonra gönderelim dediler. Hâyır, ben emrediyorum, şimdi gidilecek dedi, bu subayları cezâlandırdı. asker Sarıkamış’ta donarak öldü. Her tarafta verilen, böyle ahmakça emirler ve idâmlar, milleti bıktırdı. Pâşalar bu hâli anlayınca, canlarını kurtarmak için Avrupa’ya kaçtılar. Talât pâşa Berlin’de, Enver pâşa de Rusya’da, Cemâl pâşa Tiflis’de öldürüldü. Enver pâşanın kemikleri da İstanbul’a nakledildi. isyânının milletimize verdiği nice büyük zararlar ve felâketler (Eshâb-ı Kirâm) kitâbımızda yazılıdır.]

Anne ve baba ile ilgili 10'ar tane hadis ve ayet bulabilir misiniz?

Anne Baba Hakkı Hadisi: “Burnu yere sürünsün!”

Efendimiz, anne babasının ikisinin birden ihtiyarlık zamanına yetişip de cennete giremeyecek kişi için “burnu yerde sürünsün” bedduasını ediyor. Şimdi bu hadisi açıklamadan önce “burnu yerde sürünsün” ifadesine değinmek gerek… O zamanlar Araplar arasındaki en kötü söz, beddua idi “burnu yerde sürünsün”. Öyle ki, bir büyüğümden duyduğum kadarıyla o dönemde bu söz yüzünden pek çok kabile arasında savaş çıkıyordu. Yani düşünün ki Nebiler (s.a.v.) Serveri, hiç kimseye şahsen kötü bir söz dahi söylemeyen Peygamber Efendimiz (s.a.v.), anne babasının ihtiyarlığını görüp de Cennet’e giremeyenler için “burnu yerde sürünsün” ifadesini kullanıyor. Demek ki bu kişilerin durumu cidden mühim…

Gelelim hadisin yorum kısmına. Burada anne babasının ihtiyarlığına yetişip de onları memnun edemeyen, hayır duasını alamayan, onlara gereken önemi göstermeyip Cennet’e girecek ecri elde edemeyenlere hitap ediliyor. Demek ki normalde anne babaya asi olmayıp, hayır yolunda sözlerinden çıkmayıp Allah’a da gerektiği ölçüde kulluk eden kişi Cennet’e girebilecek durumda. Biz de bu konuda mevcut halimizden çok daha hassas davranmalıyız. Yüce Nebi’nin “burnu yerde sürünsün” nidasının muhatabı olmak istemeyiz değil mi?

Anne Baba Hakkı Hadisi: ”Baba cennetin orta kapısıdır!”

Şimdilerde evlenecek gençler anne babayı pek takmıyor. Prosedür icabı onaylarını alıyor. Onay vermezlerse işi evlatlıktan red boyutuna kadar ilerletebiliyorlar. Bakalım Peygamber Efendimiz (s.a.v.) zamanında bu işler nasıl oluyormuş… Annesinin boşanmasını istediği kadın için Efendimiz (s.a.v.), sahabiye ne diyor yukarıda açıkça yazıyor… Madem anne baba cennetin orta kapısı, madem o kapının kolunun tutmak da tutmamak da elimizde, o zaman fazla söze ne hacet… Alla bizi anne baba rızası olmadan iş yapmaktan alı koysun…

Anne Baba Hakkı Hadisi: ”Karını Boşa”

Son hadise baktığımızda da babasının “karını boşa” lafzı üzerine bir türlü isteğini yerine getiremeyen sahabenin durumu Efendimiz’e intikal ettirmesi anlatılıyor. Bu durumda Efendimiz de “karını boşa” diyor. Demek ki anne babanın her konudaki fikri son derece önemli.

Anne Babaya Her Zaman İtaat Edilir Mi?

Anne baba hakkı ayetlerde de hadislerde de görüldüğü üzere son derece önemli. Peki bunun bir sınırı var mı? Elbette var. Anne babanın düşüncesi her konuda dikkate alınsa da, tek bir husus söz konusu olduğunda görmezden gelinmelidir. O da; Allah rızasını kazanma yolunda gösterilen gayrete engel olunuyorsa yahut Allah’ın emrettiği şeyden aile men etmeye çalışıyor ya da Allah’ın men ettiği şeyi yaptırmak için uğraşıyorlarsa yapılır.

Fakat burada önemli olan onların gönlünü de alarak Allah rızası için bir şeyler yapmak olmalıdır. Mesela kimilerinin anne babası 5 vakit namaz kılınmasına karşı olabilir. Bağırıp çağırıp “dediğim dedik, çaldığım düdük” gibi davranmaktansa, onlara namazın öneminden, Allah’ın emri olduğundan ve ne kadar önemli bir mesele olduğundan bahsederek namazı eda etmek en güzelidir.

Yahut gece teheccüde kalkan birisine anne babası “oğlum/kızım yat uyu sinirimi çıkarma benim gecenin bu saatinde de namaz mı olur” diyebilir. Onların da kalbini kırmadan teheccüdü kılmak en güzelidir. Yani asıl amaç anne baba Allah yolundan alıkoymak olduğunda dahi -bana göre- hem ibadetten ve Allah rızasını kazanmaktan geri durmamalı, ama öte yandan anne baba hakkını da gözeterek onları incitmeden, kimseyi üzmeden onların da gönlünü almak olmalıdır vesselam.

-derlemedir.-

Anne ile ilgili hadis ve ayetler!

Biz insana anne ve babasını tavsiye ettik anası onu zayıflık üstüne zayıflık çekerek karnında taşımıştıseafoodplus.info (memeden) ayrılmasıda 2 sene içinde olmuşdur onun için biz insana bana ve ana babana şükret dönüş banadır diye nasihat verdik. (Lokman Suresi Ayet,14)

Rabbin ondan başkasına ibadet etmemenizi ve anne babaya iylik etmenizi emretmişdir. İkisinden birisi yahut her ikisi senin yanında yaşlılık çağına ulaşırsa,sakın onlara öf bile deme;onları azarlama,onlara güzel söz söyle. (İsra Suresi )

Allah’a ibadet edin ve o’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez. (Nisa Suresi/ 36)

Rabbin sadece Kendisine ibadet etmenize ve anne-babanıza, Allah’ın sizi görmekte olduğu bilinci içinde mümkün olan en iyi şekilde davranmanıza hükmetti. Eğer onlardan biri veya her ikisi yaşlanmış olarak yanınızda bulunuyorsa sakın varlıklarından veya onlara hizmetten bıkkınlıkla kendilerine “Öf!” diyecek ölçüde bile kötü söz söyleme! Onları azarlama ve daima onlara karşı tatlı dilli ve gönül alıcı ol! (İsra Suresi/23)

Biz insana, anne-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü annesi onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. Önce bana, sonra da anne-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır. (Ahkaf Suresi/15)

Allah’a kulluk edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın! Anneye, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya ve ellerinizin altında bulunanlara (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın! Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez! (Nisa Suresi 36)

Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, annenize ve babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine öf! bile deme! Onları azarlama! İkisine de güzel söz söyle! Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de Sen onlara (öyle) rahmet et (diyerek dua et!)” (İsra Suresi 23, 24)

Biz insana, anne babasına en güzel bir biçimde davranmasını emrettik” (Ankebut Suresi 8)

Biz insana, anne babasına (en güzel bir biçimde davranmasını) emrettik. Çünkü annesi onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. O halde Bana ve annene babana şükret! Dönüş Banadır.” (Lokman Suresi 14)


De ki: “Geliniz size Rabbinizin haram ettiği şeyi ben okuyayım: O’na hiç bir şeyi ortak/denk tutmayın, anaya babaya iyilik edin, fakir düşmek (korkusun)dan çocuklarınızı (herhangi bir şekilde) öldürmeyin. Biz, sizin de onların da rızkını veririz. ‘Zinanın ve her türlü kötülüğün’ açığına da gizlisine de yaklaşmayın. Allah’ın haram ettiği canı (hukukça) geçerli sayılan bir hak olmadıkça öldürmeyin.” İşte (Allah), düşünesiniz (aklınızı kullanasınız) diye size bunları emretti. (Enam Suresi )

ANNE İLE İLGİLİ HADİSLER İSE;


Ana-babasına iyilik edene müjdeler olsun! Allah Onun ömrünü uzatır.  (Buhârî)

Ana-babası, yanında yaşlandığı halde, [onların rızalarını alamayıp] Cenneti kazanamıyanın burnu sürtülsün. (Tirmizî)

Allahu Teâlânın rızası, ana-babanın rızasında, gadabı da, ana-babanın gadabındadır (Tirmizî)

Cihâd, fîsebîlillah Allah yolunda sadece kılıç sallamak değildir Ana-babaya veya evlâda bakmak da cihâddır Ele muhtaç olmamak için çalışmak da cihâddır. (Deylemî)

Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in huzuruna bir kimse gelerek dedi ki:

- Ya Resulallah! İzin verirseniz sizinle beraber gazaya gelip cihad etmek istiyorum

- Anan-baban var mı?
- Evet var

- Öyleyse ondan ayrılma zira Cennet onun ayağının altındadır ” (Müslim)

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

-Burnu yerde sürünsün, burnu yerde sürünsün, burnu yerde sürünsün!

Sahabeler

−Ya Rasulallah! Kimin? dediler.

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

-Ana babasına, ikisinden birine yahut her ikisine birden ihtiyarlık zamanlarına yetişip de cennete giremeyen kimsenin. (Müslim /9, Buhari Edebü’l-Müfred 21)

Ebu’d-Derda (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Adamın biri gelerek:

−Benim bir karım var. Annem ise onu boşamamı emrediyor ne yapmalıyım? diye bana sordu.

Ebu’d-Derda (Radiyallahu Anh) şöyle dedi

−Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i işittim şöyle buyuruyordu:

−Anne ve baba cennete orta kapıdan girmeye vesile olur veya insanı cennete ulaştıracak en iyi şey ana babaya iyilik etmektir. Artık sen o kapıyı istersen bırak istersen elinde tut. (Tirmizi )

Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Benim nikâhım altında bir kadın vardı ve ben onu seviyordum. Babam ise onu kerih görüyor ve istemiyordu. Babam bana onu boşamamı emretti. Ben bundan imtina ettim. Müteakiben ben bu durumu Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e zikrettim.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu

−Ey Abdullah bin Ömer! Karını boşa!

Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Ben de karımı boşadım.”

(Tirmizi , Ebu Davud , İbni Mace , Ahmed 2/, Albani 7/)

Ana-babasını dine uygun hizmetleriyle razı eden Allahü teâlâyı razı etmiş olur onları gazaplandıran Allahü teâlâyı gazaplandırmış olur. (İbni Neccar)

Ya Resulallah annem müşriktir. Ona iyilik etmem caiz midir? diye sorana (Evet annene iyilik ve ihsanda bulun!) buyuruldu (Ebu Davud)

Allah Resûlü, sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:

“Ana babasına iyilik yapana ne mutlu! Allah onun ömrünü artırsın!” (İbn Enes radıyallahu anh. Taberânî)

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir