erü sagens / İNDİRDoktora Tez Örneği - Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Erü Sagens

erü sagens

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANATOMİ ANABİLİM DALINDA LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÖREN ÖĞRENCİLERE GENEL BAKIŞ

Bibtex@ { eujhs, journal = {Sağlık Bilimleri Dergisi}, issn = {}, address = {[email protected]}, publisher = {Erciyes Üniversitesi}, year = {}, volume = {22}, number = {3}, pages = { - }, title = {ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANATOMİ ANABİLİM DALINDA LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÖREN ÖĞRENCİLERE GENEL BAKIŞ}, key = {cite}, author = {Sağıroğlu, Ayşe and Meker, Mesut and Karaca, İbrahim and Ünalmış, Demet and Aycan, Kenan and Unur, Erdoğan} }APA Sağıroğlu, A. , Meker, M. , Karaca, İ. , Ünalmış, D. , Aycan, K. & Unur, E. (). ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANATOMİ ANABİLİM DALINDA LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÖREN ÖĞRENCİLERE GENEL BAKIŞ . Sağlık Bilimleri Dergisi , 22 (3) , . MLA Sağıroğlu, A. , Meker, M. , Karaca, İ. , Ünalmış, D. , Aycan, K. , Unur, E. "ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANATOMİ ANABİLİM DALINDA LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÖREN ÖĞRENCİLERE GENEL BAKIŞ" . Sağlık Bilimleri Dergisi 22 ( ): < Chicago Sağıroğlu, A. , Meker, M. , Karaca, İ. , Ünalmış, D. , Aycan, K. , Unur, E. "ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANATOMİ ANABİLİM DALINDA LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÖREN ÖĞRENCİLERE GENEL BAKIŞ". Sağlık Bilimleri Dergisi 22 ( ): RIS TY - JOUR T1 - ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANATOMİ ANABİLİM DALINDA LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÖREN ÖĞRENCİLERE GENEL BAKIŞ AU - AyşeSağıroğlu, MesutMeker, İbrahimKaraca, DemetÜnalmış, KenanAycan, ErdoğanUnur Y1 - PY - N1 - DO - T2 - Sağlık Bilimleri Dergisi JF - Journal JO - JOR SP - EP - VL - 22 IS - 3 SN - M3 - UR - Y2 - ER - EndNote %0 Sağlık Bilimleri Dergisi ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANATOMİ ANABİLİM DALINDA LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÖREN ÖĞRENCİLERE GENEL BAKIŞ %A Ayşe Sağıroğlu , Mesut Meker , İbrahim Karaca , Demet Ünalmış , Kenan Aycan , Erdoğan Unur %T ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANATOMİ ANABİLİM DALINDA LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÖREN ÖĞRENCİLERE GENEL BAKIŞ %D %J Sağlık Bilimleri Dergisi %P %V 22 %N 3 %R %U ISNAD Sağıroğlu, Ayşe , Meker, Mesut , Karaca, İbrahim , Ünalmış, Demet , Aycan, Kenan , Unur, Erdoğan . "ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANATOMİ ANABİLİM DALINDA LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÖREN ÖĞRENCİLERE GENEL BAKIŞ". Sağlık Bilimleri Dergisi 22 / 3 (Aralık ): . AMA Sağıroğlu A. , Meker M. , Karaca İ. , Ünalmış D. , Aycan K. , Unur E. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANATOMİ ANABİLİM DALINDA LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÖREN ÖĞRENCİLERE GENEL BAKIŞ. JHS. ; 22(3): Vancouver Sağıroğlu A. , Meker M. , Karaca İ. , Ünalmış D. , Aycan K. , Unur E. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANATOMİ ANABİLİM DALINDA LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÖREN ÖĞRENCİLERE GENEL BAKIŞ. Sağlık Bilimleri Dergisi. ; 22(3): IEEE A. Sağıroğlu , M. Meker , İ. Karaca , D. Ünalmış , K. Aycan ve E. Unur , "ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANATOMİ ANABİLİM DALINDA LİSANSÜSTÜ EĞİTİM GÖREN ÖĞRENCİLERE GENEL BAKIŞ", , c. 22, sayı. 3, ss. , Ara.

İNDİRDoktora Tez Örneği - Sağlık Bilimleri Enstitüsü

T.C.<br />

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ<br />

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ<br />

Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı <strong>Doktora</strong> <strong>Tez</strong>i<br />

DÖRT FARKLI DÖNER SİSTEMLE YAPILAN KÖK KANAL<br />

PREPARASYONUNUN EPOKSİ REZİN İÇERİKLİ BİR PATIN<br />

DENTİN TÜBÜLLERİNE PENETRASYONUNA OLAN ETKİSİNİN<br />

SEM KULLANILARAK İNCELENMESİ<br />

Hazırlayan<br />

Yakup ÜSTÜN<br />

Danisman<br />

Doç. Dr. Burak SAĞSEN<br />

<strong>Doktora</strong> <strong>Tez</strong>i<br />

Ekim <br />

KAYSERİ


T.C<br />

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ<br />

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ<br />

Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı <strong>Doktora</strong> <strong>Tez</strong>i<br />

DÖRT FARKLI DÖNER SİSTEMLE YAPILAN KÖK KANAL<br />

PREPARASYONUNUN EPOKSİ REZİN İÇERİKLİ BİR<br />

PATIN<br />

DENTİN TÜBÜLLERİNE PENETRASYONUNA OLAN ETKİSİNİN<br />

SEM KULLANILARAK İNCELENMESİ<br />

Hazırlayan<br />

Yakup ÜSTÜN<br />

Danisman<br />

Doç. Dr. Burak SAĞSEN<br />

<strong>Doktora</strong> <strong>Tez</strong>i<br />

Bu çalışma Erciyes Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından TSD nolu<br />

proje ile desteklenmiştir.<br />

Ekim <br />

KAYSERİ


iii


(Diş Hastalıkları seafoodplus.info)<br />

(Ankara Üni. Diş seafoodplus.info)<br />

(Diş Hastalıkları seafoodplus.info)<br />

(Diş Hastalıkları seafoodplus.info)<br />

(Ortodonti AD)<br />

iv


TEŞEKKÜR<br />

<strong>Doktora</strong> eğitimim boyunca ilgi, bilgi ve desteğini hiçbir zaman esirgemeyen değerli<br />

hocam Sayın Doç. Dr. Burak SAĞSEN’e,<br />

Eğitimim boyunca yakın ilgi ve desteğiyle yanımda olan hocalarım Sayın Doç. Dr.<br />

Özgür ER ve Yrd. Doç. Dr. Yahya Orçun ZORBA’ya,<br />

<strong>Tez</strong>imin SEM incelemelerinin yapılmasında yardımcı olan Uzm. İhsan AKŞİT’e ve<br />

Uzm. Altınay BOYRAZ’a,<br />

<strong>Tez</strong>imin istatistiksel değerlendirmelerini yapan Yrd. Doç. Dr. Ferhan ELMALI’ya,<br />

<strong>Tez</strong>imin ilerlemesine verdiği teknik destek ile Prof. Dr. Mete ÜNGÖR’e,<br />

Benden güleryüz ve hoşgörü ve yardımlarını hiç esirgemeyen çok değerli bölüm ve<br />

mesai arkadaşlarıma,<br />

Sevgilerini ve desteklerini benden hiç esirgemeyen fedakâr Babacığım Mithat ÜSTÜN<br />

ve Anneciğim Münire ÜSTÜN’e kardeşlerim Gülşah ÜSTÜN ve Aylin ŞEN’e sonsuz<br />

teşekkürler…<br />

v


DÖRT FA R K L I D Ö NE R SİSTEMLE YAPILAN KÖK KANAL PRE-<br />

PA R A S Y O N U N U N E PO K Sİ REZİN İÇERİKLİ BİR PA T I N D E NTİN<br />

TÜBÜLLERİNE<br />

PE N E T R A S Y O N U N A OL A N E T KİSİNİN S E M K U L L A N I L A R A K İNCELENMESİ<br />

Yakup ÜSTÜN<br />

Erciyes Üniversitesi, <strong>Sağlık</strong> <strong>Bilimleri</strong> <strong>Enstitüsü</strong><br />

Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı<br />

<strong>Doktora</strong> <strong>Tez</strong>i, Eylül Danış<br />

m a n : D o ç . D r . B ur a k S AĞSEN<br />

KISA ÖZET<br />

Çalış mamızda Hero , ProFile, K3, ProTaper Nikel-Titanyum (Ni-Ti) döner sistemleri kullanılarak<br />

yapılan preparasyonlarda AH Plus kök kanal patının kök kanal duvarlarına olan penetrasyonu ve<br />

adaptasyonunun SEM kullanılarak incelenmesi amaçlandı. Çalış mamızda 80 adet çekilmiş maksiller<br />

santral insan diş i kullanıldı. 20’ş er diş ten oluş an 4 grup oluş turuldu. Her bir grup kendi içinde farklı bir<br />

Ni-Ti döner sistemle üretici firma talimatları doğrultusunda prepare edildi, her 5 örnekte yeni<br />

bir döner alet seti açıldı. Şekillendirmeyi takiben dişler, smear tabakasını kaldırmak amacıyla 10<br />

ml %17’lik EDTA ve 10 ml %’lik NaOCl ile yıkanmıştır. Kanallar üretici firma talimatları<br />

doğrultusunda Calamus 2 in 1 sistemiyle AH Plus patı kullanılarak dolduruldu. Giriş kaviteleri<br />

geçici dolgu maddesi Cavit ile kapatıldıktan sonra dişler 37° C’de % nemli ortamda 7 gün<br />

bekletilmiş tir. Diş lerin bukkal ve lingual yüzeylerinden çentikler açılarak dikey olarak ikiye ayrılmış<br />

tır. Vakumla kurutulan ve altınla kaplanan örnekler koronal, orta ve apikal bölgede maksimum<br />

kök kanal patının dentin tübüllerine penetrasyon mesafesini ölçmek için SEM ile incelenmiştir.<br />

ProFile sisteminde orta üçlüdeki penetrasyon değerleri koronal ve apikal üçlüden anlamlı dere-<br />

cede yüksektir, koronal üçlüdeki penetrasyon değerleri apikalden yüksektir (p), koronal ve orta üçlülerde apikal üçlüden anlamlı derecede yüksektir (p


SEM EVALUATION OF PENETRATION OF AN EPOXY RESIN BASED ROOT<br />

CANAL SEALER INTO DENTINAL TUBULES WHICH ROOT CANAL<br />

PREPARATIONS ARE PERFORMED WITH DIFFERENT ROTARY NICKEL<br />

TITANIUM SYSTEMS<br />

Yakup ÜSTÜN<br />

Erciyes University, Institute of Health Sciences<br />

Department of Restorative Treatment and Endodontics<br />

Doctorate Thesis, September <br />

Supervisor: seafoodplus.info SAĞSEN<br />

ABSTRACT<br />

In our study it is aimed to evaluate the penetration and adaptation of root canal sealer AH Plus to<br />

root canal dentine with usage of Hero , ProFile, K3, ProTaper nickel-titanium (Ni-Ti) rotary<br />

systems. In this study recently extracted 80 human maxillary central incisor teeth were used. Four<br />

groups with 20 teeth in each were generated. Each group was prepared with different Ni-Ti rotary<br />

system due to the manufacturer’s instructions; in each 5 sample a new package of Ni-Ti rotary<br />

system was used. Consequent to the preparation of the teeth are rinsed with 10 ml 17% EDTA and<br />

10 ml % NaOCl in order to remove the smear layer. Canals were obturated with Calamus 2 in 1<br />

according to manufacturer instructions with AH Plus sealer. Teeth are awaited in 37º with %<br />

moistured environment for 7 days after the closing of the access cavity with temporary filling<br />

material Cavit. Gaps are opened on both buccal and lingual surfaces of the teeth and vertically<br />

divided into two halves. Samples which are drained by the use of vacuum and overlaid with gold are<br />

examined with SEM in order to observe penetration distance of maximum root canal filling material<br />

to the dentinal tubules on coronal, middle and apical region. In ProFile system the penetration values<br />

at the middle third were significantly higher than coronal and apical thirds, coronal third’s<br />

penetration values were significantly higher than apical thirds (p) and both coronal and middle third values were significantly higher than apical third<br />

values (p). Among the<br />

comparisons of penetration depth of apical thirds of the groups ProTaper system was significantly<br />

higher than ProFile and Hero systems (p). K3 was significantly higher than ProFile and Hero systems<br />

(p).<br />

Keywords: Tubule Penetration, AH Plus, Ni-Ti rotary system, SEM<br />

vii


İÇİNDEKİLER<br />

Sayfa no<br />

İÇ KAPAK I<br />

BİLİMSEL ETİĞE UYGUNLUKII<br />

YÖNERGEYE UYGUNLUK ONAYIIII<br />

KABUL ONAY SAYFASI IV<br />

TEŞEKKÜR V<br />

ÖZET VI<br />

ABSTRACT… VII<br />

İÇİNDEKİLERVIII<br />

KISALTMALARX<br />

TABLO, ŞEKİL ve GRAFİK LİSTESİXI<br />

1. GİRİŞ VE AMAÇ<br />

2. GENEL BİLGİLER <br />

ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI <br />

KÖK KANALLARININ HAZIRLANMASI<br />

NİKEL TİTANYUM ÖZELLİKLERİ <br />

ÇALIŞMAMIZDA KULLANILAN Nİ-Tİ DÖNER SİSTEMLER<br />

ProFile Döner Sistemi <br />

Protaper Döner Sistemi<br />

K3 Döner Sistemi<br />

HERO Döner Sistemi<br />

SEM<br />

İDEAL KANAL DOLGU MADDESİNİN ÖZELLİKLERİ <br />

KÖK KANALLARININ DOLUMU<br />

Çinko Oksit Öjenol (ZnOE) Esaslı Patlar<br />

Paraformaldehit İçeren Patlar<br />

Polimer İçeren Patlar<br />

Cam İyonomer Esaslı Patlar<br />

Kalsiyum Hidroksit Esaslı Patlar <br />

viii


Sayfa no<br />

KÖK KANAL DOLGUSUNDA KULLANILAN YÖNTEMLER<br />

Çalışmamızda Kullanılan Obturasyon Sistemi <br />

seafoodplus.infoÇ VE YÖNTEM <br />

seafoodplus.infoAR <br />

seafoodplus.infoŞMA VE SONUÇ<br />

seafoodplus.infoLAR <br />

EKLER<br />

ÖZGEÇMİŞ<br />

ix


KISALTMALAR<br />

SEM : Tarama Elektron Mikroskopu<br />

EDS : Enerji dağılım Spektroskopisi<br />

NaOCl : Sodyum hipoklorit<br />

EDTA : Etilen Diamin Tetra Asetik asit<br />

Ni –Ti : Nikel titanyum<br />

ZOE : Çinko Oksit Öjenol<br />

3D : 3 boyutlu<br />

x


TABLO VE ŞEKİL LİSTESİ<br />

xi<br />

Sayfa no<br />

Tablo ProFile sisteminin koronal, orta, apikal bölümlerde µm cinsinden<br />

penetrasyon derinliklerinin ortalama ölçümleri <br />

Tablo ProFile grubunun istatistiksel değerlerini gösteren tablo<br />

Tablo ProTaper sisteminin koronal, orta, apikal bölümlerde µm<br />

cinsinden penetrasyon derinliklerinin ortalama ölçümleri<br />

Tablo ProTaper grubunun istatistiksel değerlerini gösteren tablo<br />

Tablo Hero sisteminin koronal, orta, apikal bölümlerde µm cinsinden<br />

penetrasyon derinliklerinin ortalama ölçümleri <br />

Tablo Hero grubunun istatistiksel değerlerini gösteren tablo <br />

Tablo K3 sisteminin koronal, orta, apikal bölümlerde µm cinsinden<br />

penetrasyon derinliklerinin ortalama ölçümleri <br />

Tablo K3 grubunun istatistiksel değerlerini gösteren tablo <br />

Tablo Tüm grupların koronal bölge istatistiksel değerlerini gösteren tablo <br />

Tablo Tüm grubların orta üçlülerindeki istatistiksel değerlerini gösteren tablo <br />

Tablo Tüm grubların apikal üçlüdeki istatistiksel değerlerini gösteren tablo<br />

Şekil Pozitif, negatif, nötral rake açılarının şekilli izahı <br />

Şekil Bir Ni-Ti döner eğedeki kısımların büyütülmüş gösterimi<br />

Şekil ProFile Sistemi fotoğrafları<br />

Şekil ProTaper sistemi fotoğrafları <br />

Şekil K3 sisteminde pozitif kesme açısı ve üçüncü radial alanın gösterimi <br />

Şekil K3 sistemi fotoğrafları<br />

Şekil Hero sistemi fotoğrafları <br />

Şekil Smear tabakası kaldırıldıktan sonra soldan sağa seafoodplus.infol, seafoodplus.info, seafoodplus.info<br />

bölgelerden alınmış SEM görüntüleri<br />

Şekil Altın kaplanmış SEM örnekleri <br />

Şekil EDS analizi için hazırlanmış bir SEM fotoğrafı


xii<br />

Sayfa no<br />

Şekil Şekil 9'daki Fotoğrafın EDS analizi: grafikte kök kanal dentin yapısında<br />

bulunmayan fakat kök kanal patının yapısında bulunan Zirkonyum (Zr) gibi<br />

elementlerin analizi ile cisimciklerin pat olduğu anlaşılmıştır<br />

Şekil Altın Kaplama Cihazı <br />

Şekil SEM ve EDS ünitesi<br />

Şekil “Calamus 2 in 1” kanal dolum cihazı <br />

Şekil ProFile koronal kesitte penetrasyon görüntüsü <br />

Şekil ProFile orta kesitte penetrasyon görüntüsü<br />

Şekil ProFile apikal kesitte penetrasyon görüntüsü <br />

Şekil ProTaper koronal kesit penetrasyon görüntüsü<br />

Şekil ProTaper orta kesit penetrasyon görüntüsü<br />

Şekil ProTaper apikal kesit penetrasyon görüntüsü <br />

Şekil Hero koronal kesit penetrasyon görüntüsü<br />

Şekil Hero orta kesit penetrasyon görüntüsü<br />

Şekil Hero apikal kesit penetrasyon görüntüsü <br />

Şekil K3 koronal kesit penetrasyon görüntüsü <br />

Şekil K3 orta kesit penetrasyon görüntüsü <br />

Şekil K3 apikal kesit penetrasyon görüntüsü


seafoodplus.infoŞ VE AMAÇ<br />

Endodontik tedavinin başarısı üç ana prensibin tam olarak yerine getirilmesine bağlıdır.<br />

İyi ve doğru tanı konulduktan sonra kök kanallarının mekanik ve kemomekanik olarak<br />

temizlenmesi ve uygun şeklin verilmesi, kök kanalının dezenfeksiyonu ve hiçbir<br />

sızıntıya olanak vermeyecek şekilde doldurulmasından oluşan "Endodontik Triad"<br />

olarak isimlendirilen esasları oluşturmaktadır ().<br />

Kök kanal sisteminin ilk zamanlarda düzgün bir yapıda olduğu düşünülmekteydi fakat<br />

yılında Hess tarafından kanal anatomisinin çok değişik ve karmaşık bir yapıya<br />

sahip olduğu ortaya konmuş ve birçok yan kanalların varlığı ile çok köklü dişlerde<br />

kanallar arasında ağ şeklinde bağlantılar olduğu bildirilmiştir (1). Bu önemli bilgiden<br />

sonra mekanik kök kanal şekillendirmesi ve temizlenmesi işlemi çok önem kazanmıştır<br />

(). Kök kanalını şekillendirmek için birçok yöntem mevcuttur. Bunlar; apikal<br />

genişletmenin öncelikle yapıldığı teknikler, koronal genişletmenin öncelikle yapıldığı<br />

teknikler, hibrit teknikler, ultrasonik sistemler, döner sistemlerdir (10). Son yıllarda<br />

döner sistemler en çok tercih edilen yöntemlerden birisidir. Hero , ProFile, K3,<br />

Protaper bu döner sistemlerden birkaç tanesidir. Hero sisteminin çapraz kesitinde<br />

pozitif bir kesim etkisi sağlayan 3 kesici köşesi bulunur. ProFile sisteminde U şeklinde<br />

bir çapraz kesite sahiptir. K3 sistemi modifiye edilmiş K tipi eğe görünümünde bir<br />

çapraz kesite sahiptir. Protaper sistemi konveks üçgen bir kesite sahiptir (10).<br />

Başarılı bir endodontik tedavinin amacı, kök kanalının uygun bir şekilde genişletilip<br />

dezenfekte edildikten sonra inert, boyutsal olarak kararlı ve biyolojik olarak uyumlu bir


kanal dolgu materyali ile foramen apikalede dentin-sement birleşiminden başlayarak<br />

kronal giriş kavitesine kadar sızdırmaz bir şekilde üç boyutlu olarak doldurmaktır (11).<br />

Kök kanallarının ideal bir şekilde doldurulmasını sağlamak amacıyla güta perka ile<br />

birlikte çeşitli kanal dolgu patları kullanılmaktadır (). Kök kanalı dolgusunda<br />

kanallar tıkanarak kök kanal sisteminden periapikal dokulara herhangi bir giriş<br />

kapısının ortadan kaldırılmasına çalışılır (16). Endodontik tedavilerin başarısızlıklarının<br />

%63’ünde apikal sızıntı sorumludur. Kök kanal sistemindeki mikroorganizmaların<br />

zararlı etkilerini önlemek için, kök kanallarının hermetik bir şekilde üç boyutlu olarak<br />

doldurulması gerekmektedir (12).<br />

Kök kanallarının doldurulmasında en çok kullanılan kök kanal dolgu materyali güta<br />

perkadır ve çeşitli kanal dolgu patlarıyla ve doldurma teknikleriyle birlikte kullanımıyla<br />

ideal bir kanal dolgusu elde edilmeye çalışılmıştır (). Bir ana dolgu materyaliyle<br />

birlikte bir kanal dolgu patının kullanımı birçok kanal dolgu tekniğinde tavsiye<br />

edilmiştir (22). Güta perkanın uygulanan dolgu tekniğinden bağımsız olarak dentine<br />

yapışma potansiyeli yoktur (23). Kanal dolgu patları ana materyal ve kanal duvarı<br />

arasındaki rezidüel alanları doldurarak bir bütünlük oluştururlar (24). Güta perkanın<br />

fiziksel limitlerinden dolayı kök kanalında kalan boşluklarını kök kanal patları doldurur.<br />

İdeal olmayan bir kök kanal dolgusunda bos kalan bölgelere periapikal eksuda sızıntısı<br />

olacak ve bu boş kısımlarda kalan mikroorganizmalar zamanla çoğalarak periapikal<br />

dokular için irritasyon kaynağı oluşturacaktır. Bu nedenle kök kanal patları kanal<br />

dolgusu esnasında çok önemli bir role sahiptir (25).<br />

Kök kanal patlarının dentin tübüllerine penetrasyonu klinik olarak önemlidir (26, 27).<br />

Kök kanal sisteminin dentin tübülleri içinde kalan bakterileri öldürebilen bir pat ile<br />

doldurulması, tedavinin başarısını etkiler (28). Antibakteriyel etkinliği olan patlar,<br />

dentin tübüllerine penetre olarak, izole bakteri ile daha yakın temasla daha etkili olabilir<br />

(27). Bu hipotez, patların smear tabakası olmayan enfekte dentin tübüllerindeki<br />

antibakteriyel etkisinin gösterildiği bir araştırmayla desteklenmektedir (27).<br />

Patların tıkama yetersizliği değişik kimyasal karışımlarına ve fiziksel özelliklerine<br />

(adheziv özellikleri, boyutsal stabilite, akışkanlık, çözünürlük) bağlanabilir (29). Ayrıca<br />

obturasyon teknikleri, smear tabakasının olası varlığı, aksesuar kanallar ve irreguler<br />

kanallar tıkama başarısızlıklarından sorumlu olabilir (18, ). Kök kanalı ve pat<br />

arasındaki yüzey teması arttırılarak apikal tıkamanın kalitesinin geliştirilebileceği<br />

2


ildirilmiştir (33, 34). Bununla birlikte dentine adhezyon ve patların sızıntısı arasında<br />

bir ilişki bulunmamıştır (34). Şen ve ark (31) dentinal penetrasyon arttıkça<br />

mikrosızıntının azaldığını ileri sürmüşlerdir.<br />

Bu çalışmamızda amacımız sık kullanılan dört farklı nikel-titanyum (Ni-Ti) döner<br />

sistemin bir rezin içerikli kanal dolgu patının dentin tübüllerine olan penetrasyonuna<br />

etkisinin SEM kullanılarak incelenmesidir. Böylece nikel titanyum döner sistemlerin<br />

değişen yapılarının kullanılan kanal dolgu patının dentin tübüllerine penetrasyonuna<br />

olan etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır.<br />

3


2. GENEL BİLGİLER<br />

ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI<br />

Kök kanal tedavisi, kron kök pulpasının tamamıyla çıkarılmasının ardından oluşan<br />

boşluğun mekanik olarak şekillendirilmesi, kanalın biyolojik irritanlardan temizlenmesi<br />

ve dezenfeksiyonu ile dentin-sement sınırından koronal giriş kavitesine kadar hermetik<br />

bir şekilde doldurulmasından oluşmaktadır (34). Kök kanal dolgusu, kök kanalına<br />

mikrosızıntıyı engelleyecek şekilde üç boyutlu olarak kanala adapte olmalıdır (35).<br />

Endodontik tedavinin başarısı bu kurallara uyulmasına bağlıdır.<br />

Kök kanal tedavisinin ana amaçları kök kanal boşluğunun mikroorganizmalardan<br />

arındırılması ve tekrar enfekte olmasının engellenmesidir. Kemomekanik preparasyon<br />

enfekte kök kanal sisteminin tedavisinde en önemli basamak olarak düşünülür fakat<br />

kanal boşluğundan tüm mikroorganizmaların uzaklaştırılması zor, hatta imkânsız<br />

denebilecek bir olaydır (35). Bakteriler, lateral kanallar ve dentinal tübüllerde yaşamını<br />

sürdürebilir ve bu alanlarda kök kanal irriganları ve medikamanlarının dezenfekte edici<br />

etkisinden korunabilirler (36). Dentin tübüllerinin içinde sıkışmış olarak kalan bu<br />

bakteriler kök kanal sisteminin üç boyutlu olarak sıkı bir şekilde doldurulmadığı<br />

durumlarda ise periapikal bölgede oluşabilecek inatçı periodontal hastalıklardan<br />

sorumlu olabilir (37, 38).<br />

Ingle, başarı ve başarısızlığı değerlendirdiği çalışmasında, tedavi sonucunda oluşan<br />

başarısızlıkların %58’inin yetersiz kanal dolgusundan kaynaklandığını bulmuştur (39).<br />

Başarılı bir şekilde, üç boyutlu tam olarak doldurulmuş bir kök kanalı, mikrobiyal<br />

irritanlar için rezervuar görevi görmemekte, apikal ve koronal sızıntıyı, bakteriyel<br />

kontaminasyonu engellemekte, kök kanal sistemini periapikal doku sıvılarına karşı<br />

kapatmakta ve sonuçta doku iyileşmesini hızlandırmaktadır (40). Yetersiz doldurulmuş


kök kanalları ise endodontik tedavide başarısızlığa sebep olabilmektedir ve bu nedenle<br />

tedavinin tekrarlanması veya cerrahi işlem gerekebilmektedir (40).<br />

Sızdırmaz bir apikal tıkaç olusturmak için güta perkayla birlikte kök kanal patları<br />

kullanılır. Çünkü güta perka kanal duvarına adapte olamamaktadır bu nedenle hermetik<br />

bir kök kanal dolgusu kanal patları olmadan gerçekleştirilemez. Kök kanal patları güta<br />

perka konların birbirleri ve kök kanal duvarı arasında kalan minör düzensizlikler ve<br />

boşlukların doldurulmasında kullanılır. Ayrıca güta perka konların kanala<br />

yerleştirilmesini kolaylaştırıcı etki gösterirler ve en önemli özellikleri güta perkaya ve<br />

dentin duvarlarına bağlanmalarıdır. Kök kanallarında kullanmak için birçok kanal dolgu<br />

patı geliştirilmiştir (41, 42).<br />

Koronal örtücülüğün sağlanması ve kalıcı bir restorasyonun yerleştirilmesi başarılı bir<br />

endodontik tedavinin önemli bir parçası olarak düşünülmelidir (40). Koronal<br />

restorasyonu uygun şekilde yapılmamış olan bir dişte, kök kanalı dolgusu ideal olarak<br />

yapılmış olsa bile 30 gün sonunda %50 olguda kök kanal sistemi mikroorganizmalar<br />

tarafından istila edilmiştir (43). Bu açığı kapatmak için kullanılan kanal dolgu patları<br />

kanal duvarları - güta perka ve güta perka - güta perka arasında da bir bağlanma<br />

sağlayarak sızıntının önüne geçer ve kanal sisteminin bakterilerce istilasına engel olur<br />

(41,43). Kök kanal duvarlarına ve dentin tübüllerine penetrasyon sağlayabilen bir kök<br />

kanal patının, oluşabilecek herhangi bir sızıntı sorununu da azalttığı düşünülür (31).<br />

Ayrıca, oluşabilecek herhangi bir koronal dolgu hasarında sızıntı ve bakteri istilasına<br />

karşı ilave koruma da sağlayacaktır (43).<br />

KÖK KANALLARININ HAZIRLANMASI<br />

Endodontik tedavide başarı için kök kanalının uygun miktarda şekillendirilip<br />

temizlenmesi önem taşımaktadır (44). Kök kanal preparasyonun temelleri, kök kanal<br />

sisteminden tüm mikroorganizmaların ve organik debrislerin uzaklaştırılması ve kök<br />

kanal sisteminin temizlenmesinin ve obturasyonunun kolaylaştırılması için kök kanal<br />

duvarlarının şekillendirilmesine dayanmaktadır (44).<br />

Kök kanal tedavisinin ana hedeflerinden birisi de; alet kırılması, kanal transportasyonu,<br />

basamak oluşturulması, perforasyon oluşturulması gibi iatrojenik hatalar oluşturmadan<br />

kök kanalının orijinal konfigürasyonunun korunarak şekillendirilmesi ve de<br />

temizlenmesidir. (45) Mekanik enstrümantasyon ve irrigasyon başarılı bir endodontik<br />

tedavinin önemli bileşenleri ve prensiplerindendir (46). Byström ve ark. (46) mekanik<br />

5


preparasyonun kanal sistemi içerisinde kalan mikroorganizma sayısını herhangi bir<br />

irrigan ve medikaman olmadan önemli ölçüde azalttığını göstermişlerdir. Mekanik<br />

enstrümantasyon ve irrigasyon kombine edildiğinde mikroorganizma sayısının <br />

kattan kata kadar azaldığını da bildirmişlerdir (46).<br />

Kök kanal şekillendirmesi kanal içindeki kısıtlayıcı dentini kaldırarak irrigasyon<br />

solüsyonlarının kök kanal boşluğunda daha etkili hacimde dolaşmasını, kök kanal<br />

sistemine penetre olmasını ve kök kanal sisteminin üç boyutlu olarak tamamen<br />

temizlemesini kolaylaştırır (47). Kök kanal preparasyonu için standardize preparasyon,<br />

step back, step down, crown down, balanslı kuvvet uygulaması, double flared, canal<br />

master gibi çeşitli teknikler kullanılmaktadır (10, 12). Ni-Ti döner sistemlerin<br />

endodontide kullanımının popülerlik kazanmasıyla beraber koronal genişletmenin<br />

öncelikle yapıldığı crown-down ve step-down teknikleri popülerlik kazanmıştır. Artan<br />

açılı preparasyon şekli sağlamasından dolayı crown-down tekniği daha popüler hale<br />

gelmiştir (10).<br />

Crown-down tekniği kullanıldığında koronalde sıkışmaya neden olan servikal dentin,<br />

Ni-Ti döner eğe sistemlerinin geniş açılı kısımları ile kaldırılmış olur. Böylece daha<br />

küçük eğelerin apikal üçlüye ulaşması kolaylaşıp, kanal apikal üçlüsündeki parmak<br />

hassasiyeti artar. Eğe koronal üçlü yerine sadece apikal üçlüde sıkışarak daha ideal<br />

preparasyon sağlar (48).<br />

Crown-down tekniği kullanıldığında, endodontik irrigan olarak kullanılan sodyum<br />

hipokloritin (NaOCl) apikal bölgeye daha hızlı ve daha derin penetrasyonu mümkün<br />

olur. Apikal bölgede NaOCl varlığı antimikrobiyal etkinliğin artışını ve doku çözme<br />

etkinliğinin artışını sağlar. İrrigan solüsyonun etkinliğinin artışı preparasyon işlemini<br />

kolaylaştırıp, komplikasyon riskini de azaltacaktır. Crown-down tekniğinde doku ve<br />

debris apikal olarak itilmekten çok koronal olarak çekilmektedir (10).<br />

Regan ve Gutmann (49) crown-down preparasyonun klinik ve biyolojik yararlarını<br />

aşağıdaki şekilde sıralamışlardır:<br />

• Pulpa taşının kolaylıkla uzaklaştırılması<br />

• Koronaldeki fazla dentin dokusunun kaldırılmasıyla aletlerin temasının artması<br />

• Aletlerin kanal içinde apikale hareketinin artması<br />

6


• Koronal üçlüde minimal diş temasına bağlı olarak çalışma boyu tespitinin<br />

kolaylaşması<br />

• İrrigasyon solüsyonlarının penetrasyonu için boşluğun artması ve böylece<br />

debrisin koronal olarak daha rahat çıkması<br />

• Koronal üçlüdeki pulpa dokusunun kolay kaldırılması<br />

• Kök eğimlerine ve kanal bileşimlerine düz giriş sağlanması<br />

• Kök kanal duvarına temasın azaltılmasıyla alet bozulmalarının ve kırılmalarının<br />

önlenebilmesi<br />

• Kanal engellerinin azalması<br />

• Kontamine ve enfekte dokunun kök kanal sisteminden hızla uzaklaştırılması<br />

• Debris hareketinin koronal yönde olmasıyla, debrislerin apikal yönde itilmesinin<br />

en aza indirgenmesi<br />

• Debrisin apikalden çıkmasıyla oluşan postoperatif ağrının azalması<br />

• İrrigasyon solüsyonlarının penetrasyonunun artması sayesinde daha iyi doku<br />

çözünmesi<br />

Ni-Ti alaşımının dönen aletlerde kullanımı, preparasyonun bitimi için gerekli zamanı<br />

azaltma, hekim yorgunluğunu en aza indirme ve uygulama hatalarını azaltabilme<br />

özelliklerinden dolayı kök kanal tedavisinde önemli bir gelişme olarak kabul<br />

edilmektedir (50). Ni-Ti döner aletler reaming hareketi ile dentini kaldırmada<br />

paslanmaz çelik el aletleri kadar hatta daha da fazla etkili bulunmuştur ve eğri<br />

kanallarda, geleneksel paslanmaz çelik aletlerin, uygun temizlik ve dolum için gereken<br />

taperlı kök kanal formunu sağlayamadıkları gösterilmiştir (). Ni-Ti döner aletler<br />

kullanım kolaylığı nedeniyle geniş kullanım alanı bulmuşlardır.<br />

NİKEL TİTANYUM ÖZELLİKLERİ<br />

Nikel titanyum alaşımların gelişmesiyle kök kanal preparasyonu bir yenilenme içerisine<br />

girmiştir. Üreticiler Ni-Ti döner enstrümanları kanalları şekillendirme ve temizleme<br />

işlemlerini kolaylaştırmak için geliştirmişlerdir. Açıkça belli olan kullanım kolaylığı ve<br />

azalan alet sayısı nedeniyle popülerlik kazanmışlardır (46). Nikel titanyum alaşımların<br />

yüksek esneklik özelliklerinden ötürü de üretici firmalar tarafından kullanımları tercih<br />

7


edilmektedir (46). Nikel titanyum, şekil hafızasına sahip metal alaşımı, martensite<br />

(düşük ısı) faz ve austenite (yüksek ısı) faz denilen iki değişik ısı temelli kristal yapıdan<br />

oluşur. Bu iki kristal yapıya geçiş ısı ve stres ile değişebilir. Bu önemlidir çünkü iki faz<br />

arasında belirgin farklar bulunur. Ni-Ti 3 değişik formda olabilir: martensite, stres ile<br />

indüklenmiş martensite (süper elastik), austenite. Materyal martensite formundaysa<br />

yumuşak ve esnektir ve kolayca deforme olabilir. Süper elastik Ni-Ti, yüksek elastik<br />

iken austentik Ni-Ti sert ve güçlüdür. Yüksek ısı veya stres altında materyal bu iki form<br />

arasında değişim gösterebilir (55).<br />

Ni-Ti döner aletler kanal tıkanması, basamak oluşumu, transportasyon ve perforasyon<br />

gibi birçok klinik problemin oluşma insidansını belirgin şekilde azaltmıştır (40).<br />

Bununla birlikte el aletlerine oranla daha sık kırılmaya daha meyillidirler (40). Ni-Ti<br />

alaşımın süper elastik özelliğinden dolayı enstrüman çapının artışı ve sertlik arasındaki<br />

bağlantı azalmıştır. Bu da döner eğe sistemlerinde, değişebilen açılanmalarda taper<br />

dizaynlarını olanaklı kılmıştır (55). Taperlardaki varyasyonların haricinde Ni-Ti döner<br />

sistemlerin gövde yapılarında da (kesici kısımlar ve oluklar da dahil) bir çok farklılık<br />

mevcuttur. Gövde dizaynları sürekli rotasyona uygun olacak şekilde dizayn edilmiştir.<br />

Birçok sistem kesici kısımların oluk derinliklerinde, helikal açılarında, sarmal<br />

yapılarında (pitch) veya taperlarında değişiklik yaparak aletlerin kanal duvarına<br />

saplanmasını ve yapışmasını önlemeye çalışır (55). Ayrıca da her Ni-Ti sistem kendi<br />

içinde değişik çapraz kesit çapına ve de kesme (rake) açısına sahiptir. Kesme (rake)<br />

açısı aletin uzun aksına dik olan kesitle, kesici yüzeyin oluşturduğu açıdır (48). Kesici<br />

açı ise, eğenin kesici kenarına dik olarak gelen çap ile kesici kenar arasındaki açıdır<br />

(48). Bir eğede bulunan oluklar simetrik ise Rake açısı ve kesme açısı aynı anlama gelir<br />

eğer oluklar simetrik değilse kesme açısı Rake açısıyla tamamen aynı değildir. Kesme<br />

açısına etkili olan rake açısı denebilir (56).<br />

Çoğu konvansiyonel endodontik eğe negatif ve nötral kesme (rake) açısı gösterir.<br />

Negatif kesme (rake) açısı daha az agresiftir ama eğenin kesiciliği gövde dizaynıyla<br />

değiştirilebilir (10) (Şekil ). Mesela, ProTaper, negatif kesme (rake) açısına sahiptir.<br />

Modifiye edilmiş kesici kısmı ve progresif konikliği sayesinde sistemin kesiciliği<br />

arttırılmışıtr. Bununla birlikte ideal kesme (rake) açısının tam pozitif olması yerine<br />

nötre yakın bir pozitif açıda olması önerilmiştir. Tam pozitif kesme (rake) açısı,<br />

8


dentinin delinmesine ve kazınmasına ve buna bağlı kesici kısımda kırılmalara sebep<br />

olabilir (10, 48).<br />

Şekil Pozitif, negatif, nötral rake açılarının şekilli izahı (55)<br />

Aletlerin uç kısımlarının dizaynlarına bakıldığında hem el hem de endodontik motor ile<br />

kullanılan birçok modern eğe agresif olmayan uç dizaynına sahiptir. Birçok Ni-Ti döner<br />

eğe kanalda rehberlik eden kesici olmayan yuvarlak uca sahiptir. Bazı eğe sistemleri<br />

kesici uç tasarımına sahiptir (56). Bu iki farklı uç dizaynının klinik olarak birbirlerine<br />

üstünlükleri olmadığı anlaşılmıştır (56).<br />

Ni-Ti döner eğeler kök kanal dentinini mekanize reaming hareketi ile uzaklaştırmakta<br />

en az paslanmaz çelik el eğeleri kadar etkilidir (55). Kesme etkinliğinin belirlenmesinde<br />

kesici kısımların açısı önemli bir rol oynar. En son çıkan Ni-Ti döner sistemlerin<br />

neredeyse tümü, en fazla etkinliği sağlayabilmek için nötral veya negatif bir kesme<br />

açısına sahiptir (55).<br />

Alaşım sertliği paslanmaz çelik el eğelerinden belirgince azdır (vickers sertlik numarası<br />

) (55). Bununla beraber Ni-Ti aletlerin yüzeyleri homojen değildir ve kesici<br />

köşelerin materyalin kor yapısına göre daha yumuşak olduğunu bulmuşlardır (55). Buna<br />

göre, Ni-Ti eğelerin kesme etkinliğinin paslanmaz çelik eğelere göre daha düşük olması<br />

ve daha fazla aşınma göstermeleri nedeniyle eğelerin sık değişimi gerekmektedir (48).<br />

9


Tekrarlayan otoklavlama işlemi Ni-Ti eğelerin yüzey yapısında farklılaşmalara neden<br />

olarak performanslarında azalmaya sebep olur (55). Diğer bir taraftan aletin gövdesi<br />

etrafında dakikadan daha az duran NaOCl herhangi bir korozyona neden olmamış<br />

ya da kesme etkinliğinde bir değişikliğe neden olmamıştır (55).<br />

Eğedeki yivler, kanal duvarlarından uzaklaştırılan dentin talaşları ve yumuşak dokuyu<br />

toplayan ve eğenin çalışan yüzeyinde yer alan oluklardır. Yivlerin etkinliği<br />

derinliklerine, genişliklerine, şekillerine bağlıdır (56). Oluğu takip eden en büyük çapa<br />

sahip yüzey kesici köşeyi veya eğenin bıçak kısmını oluşturur (56). Kesici kısmın<br />

etkinliği kanal duvarıyla yaptığı açıya ve keskinliğine bağlıdır. Kesici kısım kanal<br />

duvarından dentin talaşlarını toplar ve yumuşak dokuyu da keserek uzaklaştırır (56).<br />

Kesme etkinliği olukların şekline de dayanır. Derin oluklar eğenin hareketi süresince<br />

daha fazla debris taşınmasına müsaade edecektir. Bu anlamda kesme verimliliği<br />

temizleme etkinliği ile alakalıdır. Çıkan dentin talaşlarının uzaklaştırılması kesici<br />

kısımların ve de kanalın tıkanmasını engelleyecektir. Sürekli oluşturulan reaming<br />

hareketi boyunca makroskopik dentin talaşları eğenin olukları sayesinde dışarı<br />

çıkarılırken radial alan bölgesi mikroskobik debrisi dentin tübüllerinin derinlerine iter<br />

(55). Radyal alan (radial land), aksiyel olarak merkezi aksdan, yivler arasında, mümkün<br />

olduğu kadar kesici kenardan uzak bir yüzeydir (10). Kesici olmayan uç ve radyal alan<br />

kombinasyonu eğeyi kanalın merkezinde tutar ve eğenin kanal duvarına saplanmasını<br />

engeller, kesici kısmı destekler, kesimin derinliğini sınırlar ve alette oluşabilecek mikro<br />

çatlakları engeller (10, 56). Döner eğe sistemleri ya tam radyal alanlara sahiptirler, ya da<br />

radyal alanlar eğenin içine gömülüdür. Bunlardan hangisinin en iyi alan tipi olduğuna<br />

ilişkin tartışmalar diş hekimliği literatüründe halen devam etmektedir. Tam radial alan<br />

olmasını savunan yazarlar, eğenin etkin olarak merkezde kalmasını düşünürlerken<br />

gömülü alanlı eğeler daha az sürtünme direncine işaret etmektedirler (48)<br />

Sürtünme kuvvetini azaltmak için radial alanların yüzeyinde rahatlatıcı alanlar (relief)<br />

bulunur. Kesici köşenin eğenin uzun aksı ile oluşturduğu açıya helikal açı denir. Bu açı<br />

hangi eğe tekniğinin kullanılacağının belirlenmesinde önemlidir (56). Helikal açı, kesici<br />

kenarla eğenin uzun aksı arasındaki açıdır (10). Sabit helikal yiv açısına sahip eğeler,<br />

debrisin özellikle eğenin koronal kısmında birikmesine neden olur. Çalışma boyunca<br />

aynı helikal açı gösteren eğeler vidalanma kuvvetlerine karşı daha savunmasızlardır.<br />

Yiv açısının değişken olmasıyla debris daha etkin uzaklaştırılır ve eğenin kanal içine<br />

10


vidalanma olasılığı azalır (48) (Şekil ). Bu bağlamda birçok çalışma Ni-Ti döner<br />

sistemlerin yüzeysel debrisi kaldırmakta paslanmaz çelik el eğeleri kadar hatta daha da<br />

başarılı olduğunu ortaya koymuştur (55). Bununla birlikte, Ni-Ti döner eğeler kök<br />

kanalının (özellikle apikal 3’lü kısmında) daha kalın bir smear tabakası oluştururlar<br />

(55).<br />

Şekil Bir Ni-Ti döner eğedeki ksımların büyütülmüş gösterimi (57)<br />

ÇALIŞMAMIZDA KULLANILAN Nİ-Tİ DÖNER SİSTEMLER<br />

ProFile Döner Sistemi<br />

ProFile sistemi (Dentsply-Tulsa Dental, Tulsa, OK) yılında Dr. Ben Johnson<br />

tarafından tanıtılmıştır. Konvansiyonel el enstrümanlarına göre artan bir tapera, ince ve<br />

esnek bir gövde yapısına sahiptir. ProFile sistemi ilk olarak # taperlı 29 el aletinden<br />

oluşuyordu fakat daha sonra # ve # taperlı modelleri üretildi. ProFile sisteminin<br />

çapraz kesitinde radial alanlarla birlikte U şekilli bir tasarım ve paralel merkezi bir kor<br />

izlenir. Yan kesitten izlendiğinde 20° heliks açısına, sabit bir sarmal yapısına ve kesici<br />

olmayan bir uç tasarımına sahip olduğu gözlenir (58, 59). Her ProFile eğesinin sahip<br />

olduğu bu keskin olmayan uç tasarımı alete kanalda rehberlik etmektedir. Kesici<br />

olmayan uç ve simetrik radial alan tasarımı eğenin ° dönerken merkezde kalmasını<br />

sağlar ve olası kanal transportasyonu ve diğer hataların önüne geçer (59) (Şekil ).<br />

Bununla birlikte, dentini düzleyici bir hareketle keser ve kesici kısımda 20° negatif rake<br />

açısına ve düz radial alanlara sahiptir. Bu tasarım sayesinde çalışırken dentine<br />

saplanması önlenir. U kesitli oluklar kanal duvarı düzlenirken ortaya çıkan dentin<br />

talaşlarına yer sağlar (Şekil ). 20° helikal açıysa alet saat yönünde çalışırken debrisin<br />

kaldırılması için tasarlanmıştır (59). ProFile sisteminin 16 mm çalışan kısmı bulunur.<br />

11


Alet boyutu 19, 21, 25, 31 mm olan ProFile aletleri mevcuttur. Tavsiye edilen kullanım<br />

hızı Rpm olarak önerilir. ProFile sisteminin, kanalları büyük preparasyon<br />

hataları olmadan şekillendirdiği görülmüştür (58, 59). Birçok çalışma göstermiştir ki<br />

ProFile taperlı aletleri değişik kurvatür ve şekilli simulasyon kanallarda hiçbir<br />

tıkamaya neden olmamış, 0,5 mm’den fazla çalışma boyutu kaybına neden olmamıştır.<br />

Birçok kanal belirgin apikal stopa, düz kanal duvarlarına ve muntazam taper yapısına<br />

sahipti (). ProFile sistemiyle ve diğer Ni-Ti aletlerle kanal şekillendirmesi<br />

genellikle yuvarlak bir şekillendirmeyle ve smear tabakası oluşmasıyla sonuçlanmıştır<br />

(59).<br />

Dalton ve ark.(64), salinin endodontik irrigan olarak kullanıldığı, ProFile döner<br />

enstrümanlar ve paslanmaz çelik el eğelerin kanal içindeki bakteri miktarını<br />

azaltmaktaki etkinliğinin değerlendirildiği bir çalışmada ProFile sistemini paslanmaz<br />

çelik eğelere göre anlamlı derecede üstün bulmuştur. Taperlı eğeler ve normal boyuttaki<br />

eğeler arasında, preparasyonla bakteri sayısında azalma oranında anlamlı derecede fark<br />

bulunmuştur (59).<br />

Şekil ProFile Sistemi fotoğrafları<br />

A: Güvenli sonlanan uç tasarımı (SEM × 50), B: Çapraz kesiti (SEM × ),<br />

C: ProFile sisteminin bir eğesi (58).<br />

12


Protaper Döner Sistemi<br />

Protaper sistemi (Dentsply / Maillefer, Ballaigues, Switzerland) crown-down prosedürü<br />

için 3 adet şekillendirici ve orta 3’lüden düz bir geçişle preparasyonun derin formunu ve<br />

apikal şekillendirmeyi sağlayan 3 adet bitirici eğe olmak üzere 6 adet aletten oluşan bir<br />

konsepte sahiptir (57, 58). Protaper sistemi Dr. Cliff Ruddle, Dr. John West, Dr. Pierre<br />

Machtou tarafından tasarlanmıştır. Protaper sisteminin çapraz kesiti, keskin kesici<br />

kenarları olan, radial alanı bulunmayan modifiye bir K tipi eğe görünümündedir (58).<br />

Bu yapı küçük numaralı eğeler için stabil bir kor yapısı ve gerekli esnekliği sağlar. İlk 3<br />

şekillendirici eğe, prepare edilen kök kanalının özel bölümlerinde kontrollü bir kesme<br />

performansına müsaade eden, kesici kısımlarının tüm uzunluğu boyunca artan taper<br />

yapısıyla karakterizedir (57). Bitirici eğeler #20, #25, #30 gibi değişik çaplarda aletlere<br />

sahiptir ve apikal preparasyonun tamamlanabilmesi için apikal 3 mm’de sabit bir tapera<br />

sahiptir.<br />

Yardımcı şekillendirici eğe Sx 14 mm kesici kısıma sahiptir ve mm çapında uç<br />

kısmına sahiptir. Sx’in tüm boyu 19 mm’dir. Tüm Protaper eğeleri artan bir tapera<br />

sahiptir ama Sx bunlar içindeki en fazla artan tapera sahiptir. D6, D7, D8 ve D9’da<br />

çapraz kesit çapı mm, mm, mm ve mm taperları ise %11, %,<br />

%17, %19 olarak sıralanır. D0’dan D9’a artış %’den %19’dur. Şekillendirici eğe S1<br />

mor halkaya, S2 beyaz halkaya sahiptir ve S1 uç kısmının çapı mm, S2 uç kısmı<br />

çapı mm’dir. Sx kadar agresif olmasa da iki aletin de artan taper yapısı vardır. S1,<br />

D1’de %2, D14’te %11 tapera sahiptir. S2, D1’de %4, D14’te %’ye sahiptir. S1<br />

kanalın koronal kısmını genişletmek için tasarlanmıştır, S2 ise kanalın orta kısmının<br />

genişletilmesi için tasarlanmıştır. Şekillendirici eğelerin yarı aktif uç tasarımları vardır<br />

(57).<br />

Bitirici eğeler F1, F2, F3 sarı, kırmızı, mavi halkalarla belirlenmişlerdir. D0 çapları ise<br />

mm, mm, mm olarak sıralanır. Bitirme eğelerinin hepsinde D0’dan D3’e<br />

sabit bir taper vardır. F1 %7, F2 %8, F3 %9 tapera sahiptir. Kesici kısmın kalanında<br />

azalan bir taper devam eder. Bu azalan taper eğeye artan esneklik verir ve gövde<br />

kısmında aşırı genişletme yapılmasının önüne geçer. Bitirme eğeleri kesici olmayan uç<br />

tasarımına sahiptir (57) (Şekil ).<br />

Protaper’ın dış bükey üçgen kesiti eğe ile dentin arasındaki kontak alanı azaltır (Şekil<br />

4). Sarmal yapısı ve helikal açı dengelenerek aletin kanal duvarlarına saplanması<br />

13


engellenmiştir ve doğal olarak mükemmel bir kesme etkisi sağlanmıştır. Hız ve tork<br />

ayarlı elektrikli endodontik motorlarla rpm hızda genişletme yapılabilir (57,<br />

58).<br />

Plastik bloklarla yapılan bir çalışmada Protaper kabul edilebilir kanal formlarını GT,<br />

ProFile ve Quantec sistemlerinden daha hızlı elde etmiştir fakat bir miktar kanal<br />

seyrinden sapmaya da sebep olmuştur (58). Protaper ve K3’ün kıyaslandığı bir<br />

çalışmada Protaper’ın furkasyon bölgesinde çok az miktarda transportasyon<br />

oluşturduğunu bulmuşlardır (58). Yapılan bir mikro bilgisayarlı tomografi çalışmasında<br />

Protaper sisteminin dar kanallarda herhangi bir komplikasyon oluşturmadan genişletme<br />

yaptığı belirlenmiştir (58). Yun ve ark.(65) yaptıkları çalışmada ProTaper sisteminin<br />

ProFile, GT Rotary, Quantec sistemlerinde daha kısa sürede preparasyon yaptığını, kök<br />

kanalının özellikle dış kısmından daha fazla doku kaldırdığını, kanal kurvatürünü<br />

azalttığını ve daha fazla kanal aleti deformasyonuna uğradığını bildirmiştir.<br />

Şekil ProTaper sistemi fotoğrafları<br />

A: Güvenli sonlanan uç tasarımı (SEM × 50), B: Çapraz kesiti (SEM × ),<br />

C: ProTaper sisteminin bir eğesi (58)<br />

14


K3 Döner Sistemi<br />

K3 (SybronEndo, Orange, California) Ni-Ti döner sistemi Dr. John McSpadden<br />

tarafından geliştirilmiş bir sistemdir (Şekil ). Aşağıda sıralanan özelliklerden ötürü<br />

geniş kullanım alanına sahiptir. devir / dakika’da kullanılması tavsiye<br />

edilmiştir (66).<br />

1) , , taperlı K3 eğeleri bulunmaktadır. ( taperlı aletler #15’ten<br />

#45 numaraya değişen uç boyutlarında ve 21 mm, 25 mm, 30 mm uzunlukta, ve<br />

taperlı K3 eğeleri #15’ten #60 değişen uç boyutlarında ve 21 mm, 25 mm, 30 mm<br />

uzunlukta aletlerden oluşurlar. , , taperlı kanal şekillendirme eğesi, orifice<br />

opener, deep body shaper aletleri de bulunur (66). Nötre yakın pozitif bir rake açısına<br />

sahiptirler. Bu da negatif bir rake açısından daha etkili bir kesme sağlar (66). (Şekil )<br />

Şekil K3 sisteminde pozitif kesme açısı ve üçüncü radial alanın gösterimi (66)<br />

2) Değişken bir kor yapısına sahiptir. Bu özellik tüm kesim uzunluğu boyunca<br />

esneklik sağlar (66).<br />

3) 3 adet radial alanın ikisinin arasında rahatlatıcı bölge vardır. Bu da kanal<br />

duvarında sürtünmeyi azaltmaya yarar (66).<br />

4) Asimetrik olarak yerleştirilmiş radial alanlar ve eşit olmayan alan genişliği, oluk<br />

genişliği ve derinliğine sahiptir. Asimetrik oluklar K3’ün kanal boyunca rahatça<br />

ilerlemesini sağlar, transportasyon riskini engeller, kanal duvarlarına saplanmayı<br />

engeller ve çevresel olarak destek sağlar. Kor çapının dış çapa olan oranının en fazla<br />

olduğu yer kuvvetin en fazla ihtiyaç duyulduğu yer olan uç kısmıdır. Oluklar uç<br />

15


kısımdan yukarı doğru ilerledikçe bu oran uygun şekilde azalır ve oluk derinliğini<br />

arttırır ve gerekli kuvvet desteği sağlanırken esneklik de elde edilmiş olur (66).<br />

5) Değişken sarmal yapısına sahiptir. Bu özellik kanal duvarına saplanmayı<br />

engeller ve debrisin kaldırılmasını sağlar (66).<br />

6) Taper ve alet numarası için iki adet renkli halka kullanılır ( yeşil, <br />

turuncu)<br />

7) Güvenli sonlanan bir uç tasarımına sahiptir.<br />

8) Aletin sap kısmı geleneksel sistemlere göre 4 mm daha kısadır ve bu da arka<br />

bölgelerde çalışma kolaylığı sağlar.<br />

Yoshimine ve ark. (67) Ni-Ti döner sistem aletlerinin şekillendirme etkilerini<br />

inceledikleri bir çalışmada ProTaper Ni-Ti sisteminin kök kanallarını K3 sistemine göre<br />

daha fazla genişlettiğini ve de ProTaper sisteminin K3 sistemine göre kanalların apikal<br />

kısımlarında zip oluşumuna neden olduklarını göstermiştir. Shafter ve Florek (68) K3<br />

sistemi ve K Flekso eğeleriyle resin bloklar üzerinde yaptıkları çalışmada K3 sisteminin<br />

daha az kanal transportasyonu oluşturduğunu ve kanal geometrisini daha iyi<br />

koruduğunu bulmuşlardır. Ersev ve ark. (69) yaptıkları çalışmada K3 sisteminin S<br />

şekilli kanalların genişletilmesinde ProFile, NiTi-TEE, EndoWave, HeroShaper<br />

sistemlerine göre daha başarılı olduğu bulunmuştur.<br />

16


Şekil K3 sistemi fotoğrafları; A: Güvenli sonlanan uç tasarımı (SEM × 50), B: Çapraz kesiti (SEM ×<br />

), C: K3 sisteminin bir eğesi (58)<br />

HERO Döner Sistemi<br />

Hero (MicroMega, Besançon, France) H-tipi tasarıma benzer trihelikal, keskin oluk<br />

tasarımına sahiptir. Elektrikli veya havalı bir mikromotora takılan bir angıldruva ile<br />

devir/dakika hızda kullanılır. Aletin üzerinde apikalden koronale doğru düzenli<br />

oluklar bulunur ve bu oluklar sayesinde çıkan dentin talaşları aletin direnci azalmaksızın<br />

kolayca kanaldan uzaklaştırılır. Aletin enine kesiti incelendiğinde üç ayrı kesici ucu<br />

olduğu görülür. Bu üç kesici ucu pozitif bir kesme açısına sahiptir (Şekil ). Bu<br />

sayede enfekte dentin temizlenir. Ayrıca alet kanal duvarlarına üç ayrı noktadan temas<br />

ettiği için kolayca merkezde kalabilir. Aletin uç kısmı kesici değildir bu nedenle kanal<br />

duvarlarında perforasyona neden olmaz sadece bir yol bulucu olarak görev görür (56).<br />

Taşdemir ve ark. (70)’nın yaptığı çalışmaya göre Hero sistemi K tipi el eğelerinden<br />

daha az transportasyona neden olmuştur. Garip & Gençoğlu (71) yaptıkları çalışmada<br />

Hero ’nin ProFile ve GT eğelerine kıyasla kanalın dış kısmından iç kısmına göre<br />

daha fazla dentin kaldırdığını göstermişlerdir. Jeon ve ark. (72) smear tabakası<br />

oluşturma açısından kıyasladıkları Hero , ProFile ve motorlu reamer sistemlerinde<br />

Hero sisteminin apikal bölgede en az smear oluşturan sistem olduğunu<br />

bulmuşlardır.<br />

17


Şekil Hero sistemi fotoğrafları, A: Güvenli sonlanan uç tasarımı (SEM × 50), B: Çapraz kesiti<br />

SEM<br />

(SEM × ), C: Hero sisteminin bir eğesi<br />

Taramalı Elektron Mikroskobu (Scanning Electron Microscope) elektron optik<br />

prensipler çerçevesinde tasarlanmış ayırım gücü, odak derinliği, görüntü ve analiz<br />

birleştirebilme özelliği sayesinde birçok dalda araştırma geliştirme çalışmalarında<br />

kullanıma uygun olmakla birlikte biyolojik bilimlerde, tıp ve kriminal uygulamalarda da<br />

yaygın olarak kullanılmaktadır. <strong>Örneği</strong>n X büyütmede optik mikroskobun odak<br />

derinliği yalnızca µm iken taramalı elektron mikroskobunun odak derinliği 30<br />

µm’dir. Elektron mikroskobu genel olarak cisimden saçılan elektronların<br />

görüntülenmesi üzerine kuruludur. Maddeyle etkileşen elektronların dalga boyu bu<br />

görüntülemenin nanometre boyutlarında yapılmasına olanak sağlar. Bu tip<br />

mikroskoplar, elektron enerjisine ve ölçüm aletinin çalışma moduna göre, geçirimli<br />

elektron mikroskobu, taramalı elektron mikroskobu, düşük enerjili elektron mikroskobu<br />

gibi farklı sınıflara ayrılır. Kullanım alanları temel bilimlerden (başta katı hal fiziği<br />

olmak üzere jeoloji, biyoloji gibi birçok dalı içine alarak), tıbbi ve diğer teknolojik<br />

uygulamalara kadar geniş bir yelpazeyi kapsar (73).<br />

SEM; endodontik araştırmalarda:<br />

1. İrrigasyon solüsyonlarının etkinliğinin araştırılmasında<br />

18


2. Kanal dolgu maddelerinin dentine adaptasyonu ve kanal postlarının adezyonunun<br />

incelenmesinde<br />

3. Sızıntı çalışmalarında<br />

4. Materyallerin histolojik etkilerinin incelenmesinde<br />

5. Anatomik çalışmalarda<br />

6. Mikrobiyoloji çalışmalarında<br />

7. Endodontik enstrümanların yapısının incelenmesinde<br />

8. Diş beyazlatma ajanlarının dentine etkilerinin incelenmesinde kullanılmaktadır.<br />

Mamootil & Messer (74) AH26, EndoREZ, Pulp Canal Sealer EWT patlarının<br />

penetrasyon derinliklerini inceledikleri çalışmalarında SEM kullanmışlardır ve AH26<br />

patının en derin penetrasyona sahip olduğunu bulmuşlardır.<br />

Lifshitz ve ark. (75), kök kanal sisteminde irrigasyon ve preparasyon aşamalarından<br />

sonra; 3-boyutlu kök kanal dolgusunun önemini göstermek için sıcak güta perka<br />

tekniğini uyguladıkları araştırmalarında SEM’den faydalanmışlardır.<br />

Yamada ve ark. (76) 10 ml %17 EDTA ve % NaOCl’in smear tabakasının<br />

kaldırılmasındaki etkinliğinin incelenmesinde SEM kullanmışlardır .<br />

Kokkas ve ark. (77), smear tabakasının kaldırılmasının AH Plus, Apexit ve Roth <br />

kanal dolgu patlarının dentine penetrasyonunu arttırdığını SEM’de inceleyerek<br />

bulmuşlardır.<br />

Sevimay ve Kalaycı (29) AH Plus ve EndoREZ kanal dolgu patlarının dentin<br />

tübüllerine penetrasyon derinliğini SEM kullanarak incelemişlerdir. AH Plus patının<br />

apikal kısımda EndoREZ patından daha iyi adapte olduğunu tespit etmişlerdir.<br />

Michvanowicz ve ark. (78), düşük ısıda enjeksiyon güta perka tekniğini SEM’de<br />

inceledikleri çalışmada, pat uygulanmayan örneklerde pat uygulananlara göre daha fazla<br />

dentin penetrasyonu görüldüğünü belirtmişlerdir.<br />

Imai ve ark. (79), rezin esaslı kanal dolgu patının apikal mikrosızıntısını ölçmek için<br />

boya penetrasyon testini uygulamışlardır. Kanal dolgu patının film kalınlığını ölçmek ve<br />

dentin pat adaptasyonunu belirlemek için SEM kullanmışlardır.<br />

19


İDEAL KANAL DOLGU PATININ ÖZELLİKLERİ<br />

Bir kanal dolgu maddesinden beklenen özellikler şöyle sıralanabilir (80,12):<br />

1. Kanala kolayca uygulanabilmeli, yeterli çalışma zamanı tanımalı ve hermetik bir<br />

tıkama sağlamalıdır.<br />

2. Biyolojik olarak uyumlu olmalı ve periapikal dokuları irrite etmemelidir.<br />

3. Kanal duvarları ile esas dolgu maddesi arasında iyi bir adezyon sağlamalıdır.<br />

4. Akışkan olmalı, sertleştiğinde sızdırmazlık göstermelidir.<br />

5. Doldurulmadan önce sıvı veya yarı katı olmalı fakat sonradan kanal içinde genleşerek<br />

yavaşça sertleşmelidir ve sertleştiğinde sızdırmazlık sağlayabilmelidir.<br />

6. Boyutsal olarak stabil olmalıdır.<br />

7. Doku sıvıları ve neme karşı dayanıklı olmalıdır.<br />

8. Poröz olmamalıdır.<br />

9. Dişi boyamamalıdır.<br />

Radyoopak olmalıdır.<br />

Kolay sökülebilir olmalıdır.<br />

Mutajenik ve karsinojenik olmamalıdır.<br />

Bozulmadan önce uzun süre saklanabilmelidir.<br />

İçeriklerindeki metaller (civa, çinko, baryum, bizmut, titanyum gibi) toksik sınır<br />

seviyesini aşmamalıdır (12, 81).<br />

KÖK KANALLARININ DOLDURULMASI<br />

Günümüzde kök kanal tedavisinin en önemli hedefi, anatomik zorlukların varlığında<br />

bile kompleks kök kanal sisteminin mümkün olduğunca orijinal şeklinden sapmadan<br />

genişletilip biyouyumlu materyaller ile sızdırmayacak şekilde kapatılmasıdır. Kök<br />

kanalının doldurulması için birçok yöntem önerilmiştir ve halen de denenmektedir.<br />

Kök kanal obturasyonu esnasında başarı için bir kök kanal patı kullanımı önemlidir.<br />

Kök kanal patları yalnızca sızdırmaz bir kapatma sağlamaya yardımcı olmaz, ayrıca<br />

kanaldaki düzensizlikleri ve kök kanal duvarı ve kor materyali arasındaki minör<br />

kısımları da doldurur. Kanal dolgu patları lateral ve aksesuar kanallara da yerleşerek<br />

20


sahip oldukları antibakteriyel etkinlikleriyle kök kanallarında dezenfeksiyon etkisi<br />

göstermektedirler (82). Kanal dolgu patları, dentin duvarı ve kanal dolgu materyalleri<br />

arasındaki boşlukları doldurur ve tıkanmayı sağlar ve kanal dolgu patları kanal dolgu<br />

materyallerini birbirine ve de kanal dentin duvarına bağlar (83). Kanal dolgu patının<br />

sağladığı akışkanlıkla kanal dolgusu daha kolayca uygulanabilir (81). Smear tabakası<br />

kaldırıldığında birçok pat dentine artan bir adhezyon ve dentin tübüllerine penetrasyon<br />

gösterir (82).<br />

Kök kanal dolgu patları şöyle sıralanabilir (12, 46):<br />

1. Çinkooksit öjenol esaslı patlar<br />

2. Paraformaldehit içeren patlar<br />

3. Polimer yapıdaki patlar<br />

4. Cam iyonomer esaslı patlar<br />

5. Kalsiyum hidroksit esaslı patlar<br />

Çinko Oksit Öjenol (ZnOE) Esaslı Patlar<br />

Çinkooksit öjenol içeren patlarda karıştırıcı ajan öjenoldür. Toz, patın akıcılığının<br />

sağlanması amacıyla ince partiküller halinde çinkooksit içermektedir. Bu pat grubunun<br />

yapısına antimikrobiyal ve fiksatif etki için paraformaldehit, enflamatuar reaksiyonların<br />

baskılanması için kortikosteroidler, dentine adezyonu arttırmak için reçine ve Kanada<br />

balsamı eklenebilmektedir. ZOE esaslı kanal patlarının ortak özellikleri nemsiz ortamda<br />

yavaş sertleşmeleri ve kolay şekil verilebilmeleridir. Sertleştikten sonra hacimsel<br />

değişmelerinin az olduğu ve apikal örtülemelerinin iyi olduğu iddia edilmektedir (11).<br />

En önemli dezavantajı ise, sürekli öjenol salınımı ile birlikte suyla temas ettiğinde<br />

dekompoze olmasıdır. Bu grupta yer alan patlar: Rickert patı, Grossman patı, Procosol,<br />

Roth ve Sealite-Ultra olarak sayılabilir (80).<br />

Paraformaldehit İçeren Patlar<br />

Genellikle çinkooksit öjenolün yanı sıra % oranında paraformaldehit içerirler.<br />

Bu grupta yer alan patlar arasında N2, Treatment SPAD, Oxpara ve Endomethasone<br />

sayılabilir. Bu patların toksik etkileri olduğu, dokularla temasta nekroza neden<br />

olabilecekleri, apikalden taşmaları durumunda ise kalıcı paresteziye neden<br />

olabilecekleri bildirilmiştir (80, 84).<br />

21


Polimer İçeren Patlar<br />

Son yıllarda piyasaya çıkan patların büyük çoğunluğu polimerlerdir. Polimer grubu<br />

patlar Epoksi rezin içerikli patlar (AH26, AH Plus (DeTrey Dentsply, Konstanz,<br />

Germany), metakrilat içerikli patlar (Hydron, EndoRez), polivinil içerikli patlar<br />

(Diaket), polimetilsiloksan (Roeko-seal) içerikli patlar olarak sıralanabilir (80, 84). AH<br />

26’nın toksik, alerjik ve mutajenik potansiyele sahip olduğu bildirilmiştir (84). İlaveten<br />

pat karıştırıldıktan sonra formaldehit açığa çıkardığı, bu salınan formaldehitin<br />

antimikrobiyal özellik gösterdiği fakat formaldehitin çevre dokulara yayılması<br />

durumunda dokularda nekroza neden olabileceği bildirilmiştir (84). AH 26 ön grup<br />

dişlerde içerdiği gümüşten dolayı renk değişikliğine neden olmaktadır. Bu sebeple<br />

gümüş içermeyen AH 26 son zamanlarda piyasaya sunulmuştur. Gümüş içermeyen AH<br />

26’nın da aynı mutajenik ve toksik etkiye sahip olduğu bildirilmiştir (12). AH Plus,<br />

orijinal AH 26’nın teknik, klinik ve sitotoksik özelliklerini iyileştirmek amacıyla<br />

geliştirilmiştir. AH 26’nın amin yapısı korunarak ve renkleşme eğilimi ile formaldehitin<br />

açığa çıkışı elimine edilerek geliştirilmiştir (22). Diaket, polivinil yapıda, dayanıklı ve<br />

fiziksel özellikleri üstün bir poliketon bileşiktir. Sertleşirken hacim kaybına uğramaz ve<br />

kanal duvarlarına iyi adapte olur. Yumuşak dokuyu irrite etmez, uygulanması ve<br />

gerektiğinde kanaldan çıkarılması kolaydır. Nemden, etkilenmez ve bakteriyostatiktir.<br />

Yapılan çalışmalarda Diaket’in biyouyumluluğunun kabul edilebilir olduğu ve ortaya<br />

çıkan hafif doku reaksiyonlarının 2 hafta içinde hafiflediği ve mutajenik potansiyelinin<br />

olmadığı bildirilmiştir (84).<br />

AH Plus<br />

AH Plus (Dentsply, De Trey, Konstanz, Germany) rezin esaslı kanal dolgu patıdır.<br />

Kanal dolgu patı içeriğinde, diglisid-bisfenol-A-eter, kalsiyum tungsten, zirkonyum<br />

oksit, aerosol, demiroksit, amina 1-adamantan, N, N-dibenziloxanoneandemine-1,<br />

TCD-diamin ve silikon oksit bulunmaktadır (81). AH 26’dan daha radyoopak olup<br />

sertleşme süresi (8 saat) daha kısadır. Sertleşme sırasında çok az büzülme gösterir.<br />

Sertleşme sırasında formaldehit çıkarmadığı için uzun ve kısa dönem toksisitesi daha<br />

azdır. Kalsiyum tungstat içermesine rağmen kalsiyum salınmasına sebep olmaz (85).<br />

AH Plus ve AH 26 gibi polimer esaslı kanal dolgu patlarının smear tabakasının<br />

kaldırıldığı kanallarda diğer kanal dolgu patlarından daha iyi şekilde dentine penetre<br />

olabildiği gösterilmiştir (29, 46, 74, 81, 86).<br />

22


Saleh ve ark. (87), AH Plus, Grossman, Ketac-Endo, Apexit, RoekoSeal Automix, kök<br />

kanal patlarının enfekte dentin tübüllerindeki bakterileri öldürme yeteneklerini<br />

araştırmak için yaptıkları çalışmada; kök kanalları patlar ile doldurulduktan sonra<br />

Enterococcus faecalis ile 3 hafta süreyle enfekte edildikten sonra AH Plus kök kanal<br />

patının dentin tübüllerindeki seafoodplus.infois’i öldürmekte diğer patlardan daha başarılı<br />

olduğunu bildirmişlerdir. Schafer ve Zandbiglari (88) patların çözünürlüğünü<br />

inceledikleri çalışmalarında AH Plus’ın Apexit, Sealapex, Ketac Endo, Diaket, Aptal-<br />

Harz patlarından çok daha az çözünürlüğe sahip olduğunu bulmuşlardır. De deus ve ark.<br />

(89) Pulp Canal Sealer, EndoREZ, Sealapex ve AH Plus ile yaptıkları çalışmada sadece<br />

AH Plus’ın kalın bir pat tabakası varlığında bile apikal sızıntıdan diğerlerine göre daha<br />

az etkilendiğini bulmuşlardır.<br />

Cam İyonomer Esaslı Patlar<br />

Cam iyonomer simanlar endodontik pat olarak da üretilmiştir. Cam iyonomer simanlar<br />

hafif derecede doku irritasyonuna neden olurlar, invitro düşük toksisiteye sahiptirler<br />

(22). Cam iyonomerler, mine ve dentinin hidroksiaptitine kimyasal olarak bağlanır ve<br />

flor iyonları açığa çıkarırlar, biyolojik toleransları ve doku uyumları bulunmaktadır<br />

(80). Daha sonraları piyasaya sürülen Ketac-Endo’nun apikal sızıntı çalışmalarında iyi<br />

sonuçlar verdiği, biyouyumluluğunun iyi olduğu bildirilmiştir.<br />

Kalsiyum Hidroksit Esaslı Patlar<br />

Kök kanal tedavisinde kolay preperasyon, alkalen pH, rezorptif defektlerde lokal çevre<br />

faktörlerini iyileşme açısından ideal şartlara çevirme, kök kanal sistemi dışına çıkınca<br />

kolay rezorbe olabilme, sert doku oluşumu ve birikimi açısından uygun koşulları<br />

sağlama gibi avantajlara sahiptir (80, 84). Kalsiyum hidroksit, gerek pansuman maddesi<br />

gerekse kanal patı olarak periapikal lezyonlu dişlerin tedavisinde kullanılmaktadır. Bu<br />

grupta yer alan patlar, Sealapex, Calcibiotic Root Canal Sealer (CRCS) sayılabilir.<br />

KÖK KANAL DOLGUSUNDA KULLANILAN YÖNTEMLER<br />

Kök kanallarının doldurulmasında en yaygın olarak kullanılan yöntem soğuk lateral<br />

kompaksiyon yöntemidir. Bu yöntem, guta perkanın fiziksel özellikleri dolayısıyla<br />

kompresyon yapılabilirliğine dayanmaktadır. Ana kon yerleştirildikten sonra kalan<br />

boşluklar yardımcı konlarla doldurulmaktadır. Ana konun ve yardımcı konların kanal<br />

sondları ile sıkıştırılması ile üç boyutlu bir tıkama oluşturulmaktadır (90). Bu yöntemde<br />

guta perkanın daha kontrollü yerleştirilmesi avantajına karşın, pat-kon arası ve konlar<br />

23


arası yetersiz adaptasyon ve yetersiz homojenite dezavantajıdır. Bu yöntemde aksesuar<br />

konlar ile kanal duvarı arasında boşlukların olduğu, lateral kanalların çoğunun<br />

doldurulamadığı ve patın dağılımının homojen olmadığı bildirilmiştir (90). Lateral<br />

kompaksiyon yöntemi kök kanalına güta perkaların kontrollü biçimde<br />

yerleştirilebilmesini sağlar fakat bu şekilde obturasyon zaman alan bir işlemdir, konlar<br />

arasında oluşan boşluklar nedeniyle homojenite tatmin edici olmayabilir, kanal<br />

duvarlarına adptasyonu zayıftır ve de vertikal fraktüre sebep olabilir (90).<br />

Vertikal kompaksiyon sisteminde ısıtılmış güta perkanın vertikal yönde sıkıştırılması<br />

sonucunda kanalların 3 boyutlu doldurulabileceğini ve bu yöntemin lateral<br />

kompaksiyona göre daha üstün olduğu belirtilmiştir (91). Isının kullanıldığı tekniklerde<br />

güta perka ve pat periapikal dokulara taşabilir. Ancak ısının kullanıldığı bu tekniklerde<br />

daha homojen ve kanal duvarına daha iyi adapte olan dolgular elde edildiği bildirilmiştir<br />

(81). Er ve ark. ısı kaynağı ile kök kanallarının doldurulması daha avantajlı olduğu ve<br />

lateral kondensasyon yöntemine göre daha sızdırmaz bir şekilde, üç boyutlu kök kanal<br />

dolgusu elde edilebileceğini bildirmişlerdir (90). Fazaneth ve ark. (92) direkt klinik<br />

karşılaştırmayla kanal dolgu tekniklerinin tedavinin başarısı üzerine etkisini<br />

değerlendirmişlerdir ve vertikal kompaksiyon tekniği ile dolduran kanalların (%95)<br />

lateral kompaksiyonla doldurulan kanallardan (%80) istatistiksel olarak daha iyi<br />

sonuçlar verdiğini göstermişlerdir. Çalışmalar kanal duvarı ve güta perka arasındaki<br />

adaptasyonun artmasının periapikal hastalığa neden olan bakteri ve onların yan<br />

ürünlerinin geçişine engel olup kısıtlayacağını göstermiştir (93).<br />

Devamlı dalgalı kondensasyon tekniği soğuk lateral ve sıcak vertikal tekniklerin bir<br />

karmasıdır. Bu sistemde apikalde çalışma boyunda sıkışan uyumlu bir master güta perka<br />

konun apikalden taşmasının engelleneceği ve kanalın muntazam şekilde doldurulacağı<br />

düşünülmüştür. Master güta perka kanala yerleştirildikten sonra System B (Analytic<br />

Richmond, WA) ısı kaynağı ile °C’ye ısıtılmış plugger kanal boyundan 3 mm kısa<br />

olacak şekilde kanala yerleştirilir ve sistem aktive edilerek güta perka apikal bölgeye<br />

adapte edilir.<br />

Enjekte edilebilen termoplastize güta perka sistemi; ısıtılmış güta perkaya mekanik<br />

basınç uygulandığında kök kanalının lateral kompaksiyon veya vertikal<br />

kompaksiyondan daha kısa zamanda 3 boyutlu doldurulabileceği düşüncesiyle<br />

geliştirilmiştir (91). Termoplastik yöntem adı verilen bu yöntem kök kanal sisteminin<br />

24


ayrıntılı ölçüsünü vermesi, diğer dolgu yöntemleriyle eşdeğer bir dolgu kalitesi<br />

sağlaması ve de çok kısa bir sürede kanalı düzgün şekilde doldurması sebebiyle tercih<br />

edilmektedir (91). De Deus ve ark. (13) üç farklı yöntemle doldurdukları kök<br />

kanallarındaki kök kanal patının film kalınlığını SEM kullanarak incelemişler ve en ince<br />

film kalınlığının sürekli ısı dalgalı kondensasyon yöntemiyle elde edildiğini<br />

göstermişlerdir. Minimal pat kalınlığının elde edilmesi uzun dönem kapatma sağlanması<br />

anlamına gelmektedir (93).<br />

Çalışmamızda Kullanılan Obturasyon Sistemi<br />

CALAMUS DUAL 3D obturasyon sistemi<br />

Calamus Dual 3D obturasyon sistemi hem apikal doldurma işlemini gerçekleştiren<br />

Calamus Pack sistemine sahiptir, hem de koronal doldurma işlemini gerçekleştiren<br />

Calamus Flow sistemiyle akışkan güta perka temin eder (47). Calamus Pack kısmı<br />

bünyesinde elektrikle ısınan uygun boyutlarda Pluggerlar içerir ve bu sistem obturasyon<br />

esnasında gutta perkayı kesme, ısıyla yumuşatma ve kondanse etmekte kullanılır. 3<br />

farklı boyutta elektrikle ısınan plugger (40/03, 50/05, 60/06) içerir. Kanalın anatomisine<br />

uygun olarak kanal ağzından 5 mm ilerleyebilen bir plugger seçilir. Plugger ısınmaya<br />

başladığında temas ettiği güta perkaya 5 mm’lik bir ısı dalgası iletir (47) (Şekil ).<br />

Calamus Flow aparatı, güta perka kartujuna entegre edilmiş 20 veya 23 gauge<br />

boyutunda kanül sayesinde ısıtılmış güta perkayı kanal içerisine doldurma fazında görev<br />

alır. Seçilen kanül koronal ve orta üçlüden geçer ve apikal üçlüdeki Calamus Pack<br />

plugger’ı ile kesilmiş master kon güta perkaya temas eder hem onu tekrar ısıtır bu<br />

sayede güta perka enjekte edildiğinde apikal gütaperka ile daha iyi adaptasyon sağlar<br />

(47).<br />

Çalışmamızda amaç endodontik tedavide sık kullanılan dört farklı Ni-Ti döner sistem<br />

ile yapılan kök kanal preparasyonlarında standart kök kanal dolum prosedürü<br />

uygulandığında epoksi rezin içerikli bir patın dentin tübüllerine olan penetrasyon<br />

derinliklerinde farklılık bulunup bulunmadığının değerlendirilmesidir. Farklı eğe<br />

tasarımlarının penetrasyona etkisinin olup olmadığı anlaşılmak istenmektedir. Sıfır<br />

hipotezi gruplar arasında fark olmadığı yönündedir.<br />

25


3. GEREÇ VE YÖNTEM<br />

Çalışmamızda 81 adet benzer boyutlarda apikal formasyonu tamamlanmış, tek köklü,<br />

çürüksüz, yeni çekilmiş insan maksiller santral dişi kullanıldı. Organik artıkların<br />

uzaklaştırılması için dişler 8 saat süreyle %5,25’lik NaOCl içinde bekletildi daha sonra<br />

musluk suyuyla yıkanıp kullanılacakları zamana kadar %10’luk formalin içinde<br />

saklandı. Fissür frezle mine-sement sınırından kronları uzaklaştırılan dişlerin pulpaları<br />

tırnerf yardımıyla çıkarıldı. Köklerin boyları 12 mm’ye ayarlandı. 10 numaralı bir K tipi<br />

eğe foramen apikaleden görünene kadar ilerletildi ve bu uzunluktan 1 mm kısa olacak<br />

şekilde çalışma boyu saptandı. Kökler rastgele seçilerek 20’şerli 4 gruba ayrıldı. Her bir<br />

grupta X Smart (Dentsply Maillefer, Ballaquies, Switzerland) tork ve hız ayarlı<br />

endodontik motor yardımıyla farklı Ni-Ti döner sistemler kullanılarak kök kanal<br />

şekillendirmesi yapıldı.<br />

Grup 1:<br />

Kök kanal şekillendirmesi ProFile (Dentsply Maillefer, Ballaquies, Switzerland) Ni-Ti<br />

döner sistemi kullanılarak yapıldı. Endodontik motorda her alet için üretici firma<br />

tarafından tavsiye edilen tork ve hız ayarlarında ayarlamalar yapıldı.<br />

Nikel titanyum ProFile sisteminin uygulanması:<br />

Şekillendirmeye ProFile Orifice Shaper 3 06/40 ile başlandı. Kök kanalına yavaşça<br />

yerleştirildi ve saniye süreyle ileri geri yavaşça hareket ettirildi. ProFile 06/25 ile<br />

ileri geri küçük hareketlerle direnç hissedilene kadar devam edildi. ProFile 06/20 bir<br />

önceki aletle aynı şekilde kullanıldı. ProFile 04/25 aynı şekilde devam edildi ve çalışma<br />

boyutuna 3 mm kadar yaklaşıldı. ProFile 04/20 ve ProFile 04/25 aletlerle daha önceki<br />

kanal aletlerinin çalışma prensipleriyle gerçek çalışma boyutunda şekillendirme yapıldı.<br />

Apikal şekillendirme ProFile 06/30 aleti kullanılarak yapıldı. Her bir kanal aleti<br />

arasında 3 ml %2,5 NaOCl ile irrigasyon yapıldı. Her 5 örnekte bir yeni set ProFile Ni-<br />

Ti eğe açıldı.<br />

27


Grup 2:<br />

Kök kanal şekillendirmesi ProTaper (Dentsply Maillefer, Ballaquies, Switzerland) Ni-<br />

Ti döner sistemi kullanılarak yapıldı. Endodontik motorda her alet için üretici firma<br />

tarafından tavsiye edilen tork ve hız ayarlarında ayarlamalar yapıldı.<br />

ProTaper nikel-titanyum döner alet sisteminin uygulanması:<br />

İlk olarak Sx eğesi koronal genişletmenin yapılması için kanal ağzından mm<br />

ilerleyecek şekilde kullanıldı. Daha sonra çalışma boyutunda olacak şekilde ProTaper<br />

sisteminin 1 numaralı şekillendirici kanal aleti S1 ile şekillendirme yapıldı. 2 numaralı<br />

Protaper şekillendirici kanal aleti S2 ile çalışma boyutunda şekillendirme yapıldı. Daha<br />

sonra bitirici kanal aletleri F1, F2 ve F3 sırasıyla çalışma boyunda uygulandı. Her bir<br />

kanal aleti arasında 3 ml %2,5 NaOCl ile irrigasyon yapıldı. Her 5 örnekte bir yeni set<br />

ProTaper Ni-Ti eğe açıldı.<br />

Grup 3:<br />

Kök kanal şekillendirmesi Hero (MicroMega, Besançon, France) Ni-Ti döner<br />

sistemi kullanılarak yapıldı. Endodontik motorda her alet için üretici firma tarafından<br />

tavsiye edilen tork ve hız ayarlarında ayarlamalar yapıldı.<br />

Hero nikel titanyum döner sisteminin uygulanması:<br />

Hero 06/30 eğesi kanalda sıkışma hissedilene kadar ilerletildi. 06/25 nolu eğe ile<br />

kanal boyunda şekillendirme uygulandı. 06/30 eğesi kanalda boyutuna ulaşıncaya dek<br />

kullanıldı.<br />

Her bir kanal aleti arasında % 3 ml NaOCl ile irrigasyon yapıldı. Her 5 örnekte bir<br />

yeni set Hero Ni-Ti eğe açıldı.<br />

Grup 4:<br />

K3 (Sybron Endo, West Collins Orange, CA, USA) Ni-Ti döner sistemi kullanılarak<br />

kök kanal şekillendirmesi yapıldı. Endodontik motorda her alet için üretici firma<br />

tarafından tavsiye edilen tork ve hız ayarlarında ayarlamalar yapıldı.<br />

Nikel titanyum K3 sisteminin uygulanması:<br />

Kök kanallarında koronal şekillendirme için ilk olarak /25 kanalda sıkışma<br />

hissedilinceye kadar kullanıldı ardından 08/25 aleti kanalda sıkışma hissedilinceye<br />

kadar kullanıldı. 06/25 aletiyle kanal boyutunda genişletme sağlandı ve son olarak<br />

27


06/30 kanal aletiyle çalışma boyutunda genişletme yapıldı. Her bir kanal aleti arasında 3<br />

ml % NaOCl ile irrigasyon yapıldı. Her 5 örnekte bir yeni set K3 Ni-Ti eğe açıldı.<br />

Smear tabakasının uzaklaştırılması için her bir kanal 5 ml %17 EDTA çözeltisi (Werax)<br />

ile 1 dakika boyunca yıkandı ardından 5 ml % NaOCl ile yıkandı ve de a son olarak<br />

3 ml distile su ile yıkandı. Kanallar paper point yardımıyla kurulandı. Smear tabakasının<br />

kaldırıldığından emin olabilmek için ayrıca hazırlanmış bir maksiller santral insan<br />

dişine aynı protokol uygulandı ve SEM (Leica-Leo S,Cambridge, UK) kullanılarak<br />

koronal,orta ve apikal bölgelerden fotoğraflar çekildi (Şekil ).<br />

Şekil Smear tabakası kaldırıldıktan sonra soldan sağa seafoodplus.infol, seafoodplus.info, seafoodplus.info bölgelerden alınmış<br />

SEM görüntüleri<br />

AH Plus kanal dolgu patı üretici firma tavsiyelerine uyularak karıştırıldı. Kök kanal<br />

duvarlarına medium boy bir güta perka yardımıyla sıvanarak uygulandı.<br />

Kök kanallarının apikalinde sıkışan bir medium boy güta perka (Autofit gutta percha,<br />

SybronEndo, Orange, CA, USA) kök kanalına yerleştirildi. Calamus Down Pack<br />

ünitesinin ısıyla aktive olan pluggerı kullanılarak kanaldaki güta perka kanal ağzı<br />

seviyesinden kesildi (Şekil ). Isıyla aktive edilen plugger kanal içinde 9 mm<br />

ilerletildi ve ısınmış gütta perka apikalde 3 mm mesafe kalana dek lateral ve vertikal<br />

yönlerde kondanse edildi. Deaaktive edilmiş plugger 10 saniye soğumaya bırakıldı.<br />

28


Daha sonra plugger 1 saniye süre ile aktive edildi ve kanal içinde sağ sol hareketler<br />

yapılarak güta perka kesildi ve tekrar deaktive edildi. Koronalde kalan güta perka<br />

ısıtılmış plugger ile sökülerek kanaldan uzaklaştırıldı. Apikalde kalan ısıtılmış güta<br />

perka el pluggerı ile tekrar kondanse edildi. Calamus flow aparatı ucuna 23 gauge’lık<br />

güta perka kartuju yerleştirildi ve sistem ° C’de ayarlandı. Calamus Flow aparatı<br />

apikal güta perkaya basınç uygulamadan aktive edilerek yumuşamış güta perka kanala<br />

doldurulmaya başlandı. Kanül kanalda her mm yükseldikten sonra yumuşamış güta<br />

perka kanala adapte edilmek için plugger ile sıkıştırıldı, kanül tekrar kanala<br />

yerleştirilerek dolgu işlemi tamamlandı.<br />

Giriş kaviteleri geçici dolgu maddesi Cavit (3M, ESPE) ile kapatıldıktan sonra kök<br />

kanal patlarının sertleşip dentine adaptasyonlarını tamamlamaları için 37˚C’de %<br />

nemli ortamda 1 hafta süreyle bekletildi. Daha sonra köklerin en eğimli yerlerine<br />

gelecek şekilde su soğutması altında, alev uçlu frezle, yüksek devirli tur yardımıyla<br />

bukkal ve lingual / palatinal yüzeylerinden, güta perka ve kullanılan kanal dolgu patının<br />

renginin belirdiği seviyeye kadar dikey oluklar açıldı ve kökler ağız spatülü ile kuvvet<br />

uygulanarak ortadan ikiye ayrıldı.<br />

Vakumla kurutulan örnekler, 50 A akım uygulanarak altınla kaplandı (Polaron sputter<br />

coater; Quorum Technologies,UK) ve SEM ile incelendi (Şekil , , , ).<br />

Koronal, orta, apikal ölçümlerin gerçekleştirilmesi için SEM ünitesinde bulunan ölçüm<br />

özelliği kullanılarak her dişin boyu ölçüldü ve belirlendi. Kök kanal sisteminin koronal,<br />

orta ve apikal 1/3’lük bölümlerinden çeşitli büyütmelerde mikrofotoğraflar alındı. Her<br />

bölgeden maksimum penetrasyonun gözlemlendiği 10 noktadan Image ProPlus <br />

programı (Media Cybernetics, Inc., SilverSpring.<br />

MD) kullanılarak ölçümler yapıldı ve bunların ortalamaları dikkate alındı.<br />

29


Şekil Altın kaplanmış SEM örnekleri<br />

Örneklerde gözlenen penetrasyon cisimlerinin elementlerinin tanımlanıp pat<br />

olduklarının kesin anlaşılması için EDS (Energy Dispersive Spectrometry) ile analiz<br />

yapıldı (Şekil , ).<br />

30


Şekil EDS analizi için hazırlanmış bir SEM fotoğrafı<br />

Şekil Şekil 'daki Fotoğrafın EDS analizi: grafikte kök kanal dentin yapısında<br />

bulunmayan fakat kök kanal patının yapısında bulunan Zirkonyum (Zr) gibi<br />

elementlerin analizi ile cisimciklerin pat olduğu anlaşılmıştır.<br />

31


Şekil Altın Kaplama Cihazı<br />

Şekil SEM ve EDS ünitesi<br />

32


İSTATİSTİKSEL ANALİZ<br />

Şekil "Calamus 2 in 1" kanal dolgu cihazı<br />

İstatistiksel analizler Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalında<br />

yapıldı ve analizler için SigmaStat programı kullanıldı. Shapiro-Wilk testi<br />

sonucunda verilerin normal dağılım göstermediği anlaşıldı. Bu nedenle grupların<br />

kıyaslanmasında parametrik olmayan Kruskal Wallis testi ve çoklu karşılaştırmalar için<br />

parametrik olmayan Tukey testi kullanıldı. p


4. BULGULAR<br />

Çalışmamızda 4 farklı Ni-Ti döner sistemiyle yapılan kök kanal preparasyonunun kök<br />

kanal patının penetrasyonu üzerindeki sonuçları aşağıdaki tablolarda gösterilmiştir<br />

(Tablo , ). ProFile sistemiyle prepare edilen örneklerdeki ortalama değerler Tablo<br />

’de gösterilmiştir ve koronal, orta ve apikal kısımlarda gruplar arasında istatistiksel<br />

olarak anlamlı farklar bulunmaktadır (p


Tablo ProFile sisteminin koronal, orta, apikal bölümlerde µm cinsinden penetrasyon<br />

derinliklerinin ortalama ölçümleri<br />

Diş no ProFile Koronal ProFile Orta ProFile Apikal<br />

1 51 90 9<br />

2 93 43<br />

3 75 80 38<br />

4 95 40<br />

5 53 70 10<br />

6 48 9<br />

7 60 75 44<br />

8 43 29<br />

9 32 35<br />

10 41 95 32<br />

11 34<br />

12 18 68 13<br />

13 45 85 24<br />

14 82 21<br />

15 31 11<br />

16 52 35<br />

17 48 41<br />

18 49 63 28<br />

19 88 65 14<br />

20 91 17<br />

Tablo ProFile grubunun istatistiksel değerlerini gösteren tablo<br />

Group N Standart hata Ortanca %25 75%<br />

ProFile Kronal A<br />

ProFile Orta B<br />

ProFile Apikal C<br />

20 <br />

20 <br />

20 <br />

35


ProTaper sistemiyle prepare edilen örneklerde koronal, orta ve apikal üçlülere ait<br />

penetrasyon görüntüleri gösterilmiştir ve de gruplar arasında istatistiksel farklar<br />

bulunmaktadır (p


Tablo ProTaper grubunun istatistiksel değerlerini gösteren tablo<br />

Group N Standart hata Ortanca 25% 75%<br />

ProTaper Kronal A<br />

20 <br />

ProTaper Orta A 20 <br />

ProTaper Apikal B 20 <br />

Hero sistemiyle prepare edilen örneklerde koronal, orta ve apikal üçlülere ait<br />

penetrasyon görüntüleri gösterilmiştir ve de gruplar arasında istatistiksel farklar<br />

bulunmaktadır (p


Tablo Hero sisteminin koronal, orta, apikal bölümlerde µm cinsinden penetrasyon derinliklerinin<br />

ortalama ölçümleri (devamı)<br />

Diş no Hero Koronal Hero Orta Hero Apikal<br />

13 81 27<br />

14 93 47<br />

15 96 26<br />

16 42<br />

17 78 98 35<br />

18 77 18<br />

19 93 48<br />

20 41<br />

Tablo Hero grubunun istatistiksel değerlerini gösteren tablo<br />

Group N Standart hata Ortanca 25% 75%<br />

Hero Kronal A 20 <br />

Hero Orta A 20 <br />

Hero Apikal B 20 <br />

K3 sistemiyle prepare edilen koronal, orta ve apikal üçlülerde gruplar arasında<br />

istatistiksel olarak anlamlı farklar bulunmaktadır (p


Tablo K3 sisteminin koronal, orta, apikal bölümlerde µm cinsinden penetrasyon derinliklerinin<br />

ortalama ölçümleri<br />

Diş no K3 Koronal K3 Orta K3 Apikal<br />

1 74 28<br />

2 90 38<br />

3 64 34<br />

4 84 32<br />

5 77 76<br />

6 91 73<br />

7 89<br />

8 49<br />

9 97 65<br />

10 36<br />

11 34<br />

12 81<br />

13 91 34<br />

14 83 51<br />

15 95 85 22<br />

16 80 53<br />

17 65<br />

18 52 94 22<br />

19 79 41<br />

20 39<br />

Tablo K3 grubunun istatistiksel değerlerini gösteren tablo<br />

Group N Standart hata Ortanca 25% 75%<br />

K3 Koronal A 20 <br />

K3 Orta A 20 <br />

K3 Apikal B 20 <br />

39


Tüm grupların koronal üçlülerinin penetrasyon derinliklerinin karşılaştırılmasında<br />

anlamlı farklar bulundu (Tablo ). K3 sistemi koronal bölgede ProFile sistemine göre<br />

anlamlı derecede yüksek penetrasyon göstermiştir (p). ProTaper sistemi ve ProFile<br />

sistemi arasında koronal bölgede istatistiksel olarak anlamlı farklılık vardır ve ProTaper<br />

sistemi anlamlı derecede üstündür (p). Hero sistemi ProFile<br />

sisteminden koronal bölgede istatistiksel olarak belirgin derecede üstün bulunmuştur<br />

(p


Grupların apikal üçlülerinin penetrasyon derinliklerinin kıyaslanmasında anlamlı farklar<br />

mevcuttu. ProTaper sistemi apikal üçlülerin penetrasyon derinliklerinde ProFile ve Hero<br />

sistemlerinden belirgince üstün bulunmuştur (p). K3 sistemi, ProFile ve Hero <br />

sistemlerinden anlamlı derecede üstün bulunmuştur (p) (Tablo ).<br />

Tablo Tüm grubların apikal üçlüdeki istatistiksel değerlerini gösteren tablo<br />

Group N<br />

Standart<br />

hata<br />

Ortanca 25% 75%<br />

ProFile Apikal A 20 <br />

Protaper Apikal B 20 <br />

Hero Apikal A 20 <br />

K3 Apikal B 20 <br />

Şekil ProFile koronal kesitte penetrasyon görüntüsü (yıldızlı bölgeler penetrasyonu gösteriyor)<br />

41


Şekil ProFile orta kesitte penetrasyon görüntüsü (yıldızlı bölgeler penetrasyonu gösteriyor)<br />

Şekil ProFile apikal kesitte penetrasyon görüntüsü (yıldızlı bölgeler penetrasyonu gösteriyor)<br />

42


Şekil ProTaper koronal kesit penetrasyon görüntüsü (yıldızlı bölgeler penetrasyonu gösteriyor)<br />

Şekil ProTaper orta kesit penetrasyon görüntüsü (yıldızlı bölgeler penetrasyonu gösteriyor)<br />

43


Şekil ProTaper apikal kesit penetrasyon görüntüsü (yıldızlı bölgeler penetrasyonu gösteriyor)<br />

Şekil Hero koronal kesit penetrasyon görüntüsü (yıldızlı bölgeler penetrasyonu gösteriyor)<br />

44


Şekil Hero orta kesit penetrasyon görüntüsü (yıldızlı bölgeler penetrasyonu gösteriyor)<br />

Şekil Hero apikal kesit penetrasyon görüntüsü (yıldızlı bölgeler penetrasyonu gösteriyor)<br />

45


Şekil K3 koronal kesit penetrasyon görüntüsü (yıldızlı bölgeler penetrasyonu gösteriyor)<br />

Şekil K3 orta kesit penetrasyon görüntüsü (yıldızlı bölgeler penetrasyonu gösteriyor)<br />

46


Şekil K3 apikal kesit penetrasyon görüntüsü (yıldızlı bölgeler penetrasyonu gösteriyor)<br />

47


5. TARTIŞMA VE SONUÇ<br />

Endodontik tedavinin esas amacı kök kanal sistemindeki organik materyalleri<br />

kaldırmak, kök kanalını şekillendirmek ve bu sistemi sızdırmaz bir şekilde doldurmaktır<br />

(18). Endodontik tedavinin başarısı büyük ölçüde kök kanal temizliği ve<br />

şekillendirmesinin düzgün şekilde yapılmasına dayanır. Ayrıca düzgün bir<br />

şekillendirme kök kanallarının temizlenmesini ve doldurulmasını da kolaylaştırmaktadır<br />

(44).<br />

Endodonti’de birçok kök kanal şekillendirme yöntemi geliştirilmiş ve de kullanılmıştır.<br />

Son yıllarda kök kanal preparasyonunu daha kolay ve kısa süreli hale getirebilmek için<br />

pek çok alet, cihaz ve teknik geliştirilmiştir. Özellikle Ni-Ti alaşımının dönen aletlerde<br />

kullanımı, preparasyonun bitimi için gerekli zamanı azaltma, hekim yorgunluğunu en<br />

aza indirme ve uygulama hatalarını azaltabilme özelliklerinden dolayı kök kanal<br />

tedavisinde önemli bir gelişme olarak kabul edilmektedir (50). Günümüze dek birçok<br />

Ni-Ti döner sistem piyasaya sunulmuştur. Bu sistemler esas olarak kesici yüzeylerinin<br />

tasarımı ve eğelerin koniklikleriyle farklılık gösterirler (48).<br />

Ticari olarak piyasada bulunan Ni-Ti döner aletler tasarımları ile birbirlerinden farklılık<br />

göstermektedirler. Tasarımlarındaki bu farklılıklar, değişen taper, kesici kısım, oluk ve<br />

uç kısım tasarımları olarak sıralanabilir (94). Gövde tasarımına göre progresif ve sabit<br />

olmak üzere ikiye ayrılabilir (95). Farklı Ni-Ti döner aletlerle yapılan preparasyonlar da<br />

gözlemlenmiştir ki kök kanallarının yüzey görüntülerinde farklılıklar oluşmaktadır (96,


97). Bu farklılıkların kök kanal patlarının penetrasyonunu etkileyip etkilemediği henüz<br />

değerlendirilmemiştir. Bu in vitro çalışmada da ProFile, Hero , K3 ve ProTaper gibi<br />

sık kullanılan 4 adet Ni-Ti döner sistemleri ile yapılan preparasyonların bir kanal dolgu<br />

patının dentin tübüllerine penetrasyonuna etkisi olup olmadığı araştırılmıştır.<br />

Kök kanal boşluğunu tüm mikroorganizmalardan elimine etmek çok zor, hatta imkânsız<br />

gibi görünse de kemomekanik preparasyon enfekte kök kanallarının tedavi edilmesinde<br />

en önemli basamak olarak ele alınmaktadır (98). Mikroorganizmaların büyük çoğunluğu<br />

kemomekanik preparasyon ile elimine edilse de lateral kanallar ve dentin tübülleri gibi<br />

alanlarda sıklıkla bulunmaktadırlar (36). Bu anlamda güta perka ile kullanılan kök kanal<br />

patlarının dentin duvarına adezyonu, dentin tübüllerine derin penetrasyonu kök kanal<br />

patlarından beklenen temel özelliklerdir (99, ).<br />

Endodontik kanal patlarının dentin tübüllerine penetre olmasını etkileyen bazı faktörler<br />

mevcuttur. Bunlar; patların yüzey aktivitesi, film kalınlığı, patlar ile dentin duvarı<br />

arasındaki temas açısı, açık dentin tübüllerinin çapı ve sayısı ve de kullanılan<br />

obturasyon tekniği olarak sayılabilir (22). Dentin tübüllerine penetrasyon hem<br />

materyaller ve dentin yüzeyi arasındaki alanı arttırdıkları için hem de mekanik bir<br />

kilitlenme sağlayarak obturasyonun kalitesini arttırdıkları için faydalı olmaktadır (74).<br />

Ayrıca kanal patları sahip oldukları antibakteriyel özellikler sayesinde penetre oldukları<br />

dentin tübülleri içinde kalmış residüel bakterileri de etkisiz hale getirmektedir (27).<br />

Kanal dolgu patlarının dentin tübüllerine penetrasyonu dolgu materyalleri ve dentin<br />

yüzeyi arasındaki alanı arttırdığı için obturasyonun tıkama özelliğini de olumlu yönde<br />

etkilediği düşünülmektedir (77). Şen ve ark (31) ’nın yaptığı bir çalışma bu düşünceyi<br />

desteklemektedir.<br />

Kokkas ve ark. (77) AH Plus, Apexit ve Roth kanal dolgu patlarını kullanarak<br />

yaptıkları çalışmada smear tabakasının, tüm bu patların dentin tübüllerine penetre<br />

olmasına engel teşkil ettiğini bulmuşlardır. Ayrıca, Kouvas ve ark ()’da yaptıkları<br />

çalışmada smear tabakasının Sealapex, Roth ve CRCS kanal dolgu patlarının dentin<br />

tübüllerine penetrasyonuna engel olduğunu bulmuşlardır ve dentin tübülleri içindeki<br />

kök kanal patlarının mikro yapısının ve tıkama derecesinin smear tabakası kaldırılmış<br />

kök kanalının hermetik olarak doldurululabilmesi için en önemli faktörlerden biri<br />

olduğunu belirtmişlerdir. Mamootil ve ark (74), Sevimay & Dalat (86), Sevimay &<br />

Kalaycı (29) SEM kullanarak yaptıkları penetrasyon çalışmalarında smear tabakasını<br />

49


uzaklaştırarak başarılı penetrasyon örnekleri elde etmişlerdir. Yapılan çalışmalarda 17%<br />

EDTA ve % NaOCl kombine kullanımı smear tabakasının kaldırılması için yeterli<br />

bulunmuştur (28, 29, 33, 74, 76, 86, ). Bu in vitro çalışmada da smear tabakasının<br />

kaldırılması için 5 ml 17% EDTA 1 dakika süreyle ve 5 ml % NaOCl ve son olarak<br />

3 ml distile su kullanılmıştır.<br />

Kök kanal tedavisinde kullanılan irrigasyon solüsyonları kanal aletlerine lubrikasyon<br />

sağlayarak preparasyon işlemini kolaylaştırmaktadır (). Kök kanallarının<br />

irrigasyonunda NaOCl kullanımı dokuda çözünürlük ve dezenfeksiyon sağlaması<br />

bakımından altın standart haline gelmiştir (). Herhangi bir döner alet ile çalışmadan<br />

İNDİRDoktora Tez Örneği - Sağlık Bilimleri Enstitüsü

T.C.<br />

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ<br />

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ<br />

Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı <strong>Doktora</strong> <strong>Tez</strong>i<br />

DÖRT FARKLI DÖNER SİSTEMLE YAPILAN KÖK KANAL<br />

PREPARASYONUNUN EPOKSİ REZİN İÇERİKLİ BİR PATIN<br />

DENTİN TÜBÜLLERİNE PENETRASYONUNA OLAN ETKİSİNİN<br />

SEM KULLANILARAK İNCELENMESİ<br />

Hazırlayan<br />

Yakup ÜSTÜN<br />

Danisman<br />

Doç. Dr. Burak SAĞSEN<br />

<strong>Doktora</strong> <strong>Tez</strong>i<br />

Ekim <br />

KAYSERİ


T.C<br />

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ<br />

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ<br />

Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı <strong>Doktora</strong> <strong>Tez</strong>i<br />

DÖRT FARKLI DÖNER SİSTEMLE YAPILAN KÖK KANAL<br />

PREPARASYONUNUN EPOKSİ REZİN İÇERİKLİ BİR<br />

PATIN<br />

DENTİN TÜBÜLLERİNE PENETRASYONUNA OLAN ETKİSİNİN<br />

SEM KULLANILARAK İNCELENMESİ<br />

Hazırlayan<br />

Yakup ÜSTÜN<br />

Danisman<br />

Doç. Dr. Burak SAĞSEN<br />

<strong>Doktora</strong> <strong>Tez</strong>i<br />

Bu çalışma Erciyes Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından TSD nolu<br />

proje ile desteklenmiştir.<br />

Ekim <br />

KAYSERİ


iii


(Diş Hastalıkları seafoodplus.info)<br />

(Ankara Üni. Diş seafoodplus.info)<br />

(Diş Hastalıkları seafoodplus.info)<br />

(Diş Hastalıkları seafoodplus.info)<br />

(Ortodonti AD)<br />

iv


TEŞEKKÜR<br />

<strong>Doktora</strong> eğitimim boyunca ilgi, bilgi ve desteğini hiçbir zaman esirgemeyen değerli<br />

hocam Sayın Doç. Dr. Burak SAĞSEN’e,<br />

Eğitimim boyunca yakın ilgi ve desteğiyle yanımda olan hocalarım Sayın Doç. Dr.<br />

Özgür ER ve Yrd. Doç. Dr. Yahya Orçun ZORBA’ya,<br />

<strong>Tez</strong>imin SEM incelemelerinin yapılmasında yardımcı olan Uzm. İhsan AKŞİT’e ve<br />

Uzm. Altınay BOYRAZ’a,<br />

<strong>Tez</strong>imin istatistiksel değerlendirmelerini yapan Yrd. Doç. Dr. Ferhan ELMALI’ya,<br />

<strong>Tez</strong>imin ilerlemesine verdiği teknik destek ile Prof. Dr. Mete ÜNGÖR’e,<br />

Benden güleryüz ve hoşgörü ve yardımlarını hiç esirgemeyen çok değerli bölüm ve<br />

mesai arkadaşlarıma,<br />

Sevgilerini ve desteklerini benden hiç esirgemeyen fedakâr Babacığım Mithat ÜSTÜN<br />

ve Anneciğim Münire ÜSTÜN’e kardeşlerim Gülşah ÜSTÜN ve Aylin ŞEN’e sonsuz<br />

teşekkürler…<br />

v


DÖRT FA R K L I D Ö NE R SİSTEMLE YAPILAN KÖK KANAL PRE-<br />

PA R A S Y O N U N U N E PO K Sİ REZİN İÇERİKLİ BİR PA T I N D E NTİN<br />

TÜBÜLLERİNE<br />

PE N E T R A S Y O N U N A OL A N E T KİSİNİN S E M K U L L A N I L A R A K İNCELENMESİ<br />

Yakup ÜSTÜN<br />

Erciyes Üniversitesi, <strong>Sağlık</strong> <strong>Bilimleri</strong> <strong>Enstitüsü</strong><br />

Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı<br />

<strong>Doktora</strong> <strong>Tez</strong>i, Eylül Danış<br />

m a n : D o ç . D r . B ur a k S AĞSEN<br />

KISA ÖZET<br />

Çalış mamızda Hero , ProFile, K3, ProTaper Nikel-Titanyum (Ni-Ti) döner sistemleri kullanılarak<br />

yapılan preparasyonlarda AH Plus kök kanal patının kök kanal duvarlarına olan penetrasyonu ve<br />

adaptasyonunun SEM kullanılarak incelenmesi amaçlandı. Çalış mamızda 80 adet çekilmiş maksiller<br />

santral insan diş i kullanıldı. 20’ş er diş ten oluş an 4 grup oluş turuldu. Her bir grup kendi içinde farklı bir<br />

Ni-Ti döner sistemle üretici firma talimatları doğrultusunda prepare edildi, her 5 örnekte yeni<br />

bir döner alet seti açıldı. Şekillendirmeyi takiben dişler, smear tabakasını kaldırmak amacıyla 10<br />

ml %17’lik EDTA ve 10 ml %’lik NaOCl ile yıkanmıştır. Kanallar üretici firma talimatları<br />

doğrultusunda Calamus 2 in 1 sistemiyle AH Plus patı kullanılarak dolduruldu. Giriş kaviteleri<br />

geçici dolgu maddesi Cavit ile kapatıldıktan sonra dişler 37° C’de % nemli ortamda 7 gün<br />

bekletilmiş tir. Diş lerin bukkal ve lingual yüzeylerinden çentikler açılarak dikey olarak ikiye ayrılmış<br />

tır. Vakumla kurutulan ve altınla kaplanan örnekler koronal, orta ve apikal bölgede maksimum<br />

kök kanal patının dentin tübüllerine penetrasyon mesafesini ölçmek için SEM ile incelenmiştir.<br />

ProFile sisteminde orta üçlüdeki penetrasyon değerleri koronal ve apikal üçlüden anlamlı dere-<br />

cede yüksektir, koronal üçlüdeki penetrasyon değerleri apikalden yüksektir (p), koronal ve orta üçlülerde apikal üçlüden anlamlı derecede yüksektir (p


SEM EVALUATION OF PENETRATION OF AN EPOXY RESIN BASED ROOT<br />

CANAL SEALER INTO DENTINAL TUBULES WHICH ROOT CANAL<br />

PREPARATIONS ARE PERFORMED WITH DIFFERENT ROTARY NICKEL<br />

TITANIUM SYSTEMS<br />

Yakup ÜSTÜN<br />

Erciyes University, Institute of Health Sciences<br />

Department of Restorative Treatment and Endodontics<br />

Doctorate Thesis, September <br />

Supervisor: seafoodplus.info SAĞSEN<br />

ABSTRACT<br />

In our study it is aimed to evaluate the penetration and adaptation of root canal sealer AH Plus to<br />

root canal dentine with usage of Hero , ProFile, K3, ProTaper nickel-titanium (Ni-Ti) rotary<br />

systems. In this study recently extracted 80 human maxillary central incisor teeth were used. Four<br />

groups with 20 teeth in each were generated. Each group was prepared with different Ni-Ti rotary<br />

system due to the manufacturer’s instructions; in each 5 sample a new package of Ni-Ti rotary<br />

system was used. Consequent to the preparation of the teeth are rinsed with 10 ml 17% EDTA and<br />

10 ml % NaOCl in order to remove the smear layer. Canals were obturated with Calamus 2 in 1<br />

according to manufacturer instructions with AH Plus sealer. Teeth are awaited in 37º with %<br />

moistured environment for 7 days after the closing of the access cavity with temporary filling<br />

material Cavit. Gaps are opened on both buccal and lingual surfaces of the teeth and vertically<br />

divided into two halves. Samples which are drained by the use of vacuum and overlaid with gold are<br />

examined with SEM in order to observe penetration distance of maximum root canal filling material<br />

to the dentinal tubules on coronal, middle and apical region. In ProFile system the penetration values<br />

at the middle third were significantly higher than coronal and apical thirds, coronal third’s<br />

penetration values were significantly higher than apical thirds (p) and both coronal and middle third values were significantly higher than apical third<br />

values (p). Among the<br />

comparisons of penetration depth of apical thirds of the groups ProTaper system was significantly<br />

higher than ProFile and Hero systems (p). K3 was significantly higher than ProFile and Hero systems<br />

(p).<br />

Keywords: Tubule Penetration, AH Plus, Ni-Ti rotary system, SEM<br />

vii


İÇİNDEKİLER<br />

Sayfa no<br />

İÇ KAPAK I<br />

BİLİMSEL ETİĞE UYGUNLUKII<br />

YÖNERGEYE UYGUNLUK ONAYIIII<br />

KABUL ONAY SAYFASI IV<br />

TEŞEKKÜR V<br />

ÖZET VI<br />

ABSTRACT… VII<br />

İÇİNDEKİLERVIII<br />

KISALTMALARX<br />

TABLO, ŞEKİL ve GRAFİK LİSTESİXI<br />

1. GİRİŞ VE AMAÇ<br />

2. GENEL BİLGİLER <br />

ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI <br />

KÖK KANALLARININ HAZIRLANMASI<br />

NİKEL TİTANYUM ÖZELLİKLERİ <br />

ÇALIŞMAMIZDA KULLANILAN Nİ-Tİ DÖNER SİSTEMLER<br />

ProFile Döner Sistemi <br />

Protaper Döner Sistemi<br />

K3 Döner Sistemi<br />

HERO Döner Sistemi<br />

SEM<br />

İDEAL KANAL DOLGU MADDESİNİN ÖZELLİKLERİ <br />

KÖK KANALLARININ DOLUMU<br />

Çinko Oksit Öjenol (ZnOE) Esaslı Patlar<br />

Paraformaldehit İçeren Patlar<br />

Polimer İçeren Patlar<br />

Cam İyonomer Esaslı Patlar<br />

Kalsiyum Hidroksit Esaslı Patlar <br />

viii


Sayfa no<br />

KÖK KANAL DOLGUSUNDA KULLANILAN YÖNTEMLER<br />

Çalışmamızda Kullanılan Obturasyon Sistemi <br />

seafoodplus.infoÇ VE YÖNTEM <br />

seafoodplus.infoAR <br />

seafoodplus.infoŞMA VE SONUÇ<br />

seafoodplus.infoLAR <br />

EKLER<br />

ÖZGEÇMİŞ<br />

ix


KISALTMALAR<br />

SEM : Tarama Elektron Mikroskopu<br />

EDS : Enerji dağılım Spektroskopisi<br />

NaOCl : Sodyum hipoklorit<br />

EDTA : Etilen Diamin Tetra Asetik asit<br />

Ni –Ti : Nikel titanyum<br />

ZOE : Çinko Oksit Öjenol<br />

3D : 3 boyutlu<br />

x


TABLO VE ŞEKİL LİSTESİ<br />

xi<br />

Sayfa no<br />

Tablo ProFile sisteminin koronal, orta, apikal bölümlerde µm cinsinden<br />

penetrasyon derinliklerinin ortalama ölçümleri <br />

Tablo ProFile grubunun istatistiksel değerlerini gösteren tablo<br />

Tablo ProTaper sisteminin koronal, orta, apikal bölümlerde µm<br />

cinsinden penetrasyon derinliklerinin ortalama ölçümleri<br />

Tablo ProTaper grubunun istatistiksel değerlerini gösteren tablo<br />

Tablo Hero sisteminin koronal, orta, apikal bölümlerde µm cinsinden<br />

penetrasyon derinliklerinin ortalama ölçümleri <br />

Tablo Hero grubunun istatistiksel değerlerini gösteren tablo <br />

Tablo K3 sisteminin koronal, orta, apikal bölümlerde µm cinsinden<br />

penetrasyon derinliklerinin ortalama ölçümleri <br />

Tablo K3 grubunun istatistiksel değerlerini gösteren tablo <br />

Tablo Tüm grupların koronal bölge istatistiksel değerlerini gösteren tablo <br />

Tablo Tüm grubların orta üçlülerindeki istatistiksel değerlerini gösteren tablo <br />

Tablo Tüm grubların apikal üçlüdeki istatistiksel değerlerini gösteren tablo<br />

Şekil Pozitif, negatif, nötral rake açılarının şekilli izahı <br />

Şekil Bir Ni-Ti döner eğedeki kısımların büyütülmüş gösterimi<br />

Şekil ProFile Sistemi fotoğrafları<br />

Şekil ProTaper sistemi fotoğrafları <br />

Şekil K3 sisteminde pozitif kesme açısı ve üçüncü radial alanın gösterimi <br />

Şekil K3 sistemi fotoğrafları<br />

Şekil Hero sistemi fotoğrafları <br />

Şekil Smear tabakası kaldırıldıktan sonra soldan sağa seafoodplus.infol, seafoodplus.info, seafoodplus.info<br />

bölgelerden alınmış SEM görüntüleri<br />

Şekil Altın kaplanmış SEM örnekleri <br />

Şekil EDS analizi için hazırlanmış bir SEM fotoğrafı


xii<br />

Sayfa no<br />

Şekil Şekil 9'daki Fotoğrafın EDS analizi: grafikte kök kanal dentin yapısında<br />

bulunmayan fakat kök kanal patının yapısında bulunan Zirkonyum (Zr) gibi<br />

elementlerin analizi ile cisimciklerin pat olduğu anlaşılmıştır<br />

Şekil Altın Kaplama Cihazı <br />

Şekil SEM ve EDS ünitesi<br />

Şekil “Calamus 2 in 1” kanal dolum cihazı <br />

Şekil ProFile koronal kesitte penetrasyon görüntüsü <br />

Şekil ProFile orta kesitte penetrasyon görüntüsü<br />

Şekil ProFile apikal kesitte penetrasyon görüntüsü <br />

Şekil ProTaper koronal kesit penetrasyon görüntüsü<br />

Şekil ProTaper orta kesit penetrasyon görüntüsü<br />

Şekil ProTaper apikal kesit penetrasyon görüntüsü <br />

Şekil Hero koronal kesit penetrasyon görüntüsü<br />

Şekil Hero orta kesit penetrasyon görüntüsü<br />

Şekil Hero apikal kesit penetrasyon görüntüsü <br />

Şekil K3 koronal kesit penetrasyon görüntüsü <br />

Şekil K3 orta kesit penetrasyon görüntüsü <br />

Şekil K3 apikal kesit penetrasyon görüntüsü


seafoodplus.infoŞ VE AMAÇ<br />

Endodontik tedavinin başarısı üç ana prensibin tam olarak yerine getirilmesine bağlıdır.<br />

İyi ve doğru tanı konulduktan sonra kök kanallarının mekanik ve kemomekanik olarak<br />

temizlenmesi ve uygun şeklin verilmesi, kök kanalının dezenfeksiyonu ve hiçbir<br />

sızıntıya olanak vermeyecek şekilde doldurulmasından oluşan "Endodontik Triad"<br />

olarak isimlendirilen esasları oluşturmaktadır ().<br />

Kök kanal sisteminin ilk zamanlarda düzgün bir yapıda olduğu düşünülmekteydi fakat<br />

yılında Hess tarafından kanal anatomisinin çok değişik ve karmaşık bir yapıya<br />

sahip olduğu ortaya konmuş ve birçok yan kanalların varlığı ile çok köklü dişlerde<br />

kanallar arasında ağ şeklinde bağlantılar olduğu bildirilmiştir (1). Bu önemli bilgiden<br />

sonra mekanik kök kanal şekillendirmesi ve temizlenmesi işlemi çok önem kazanmıştır<br />

(). Kök kanalını şekillendirmek için birçok yöntem mevcuttur. Bunlar; apikal<br />

genişletmenin öncelikle yapıldığı teknikler, koronal genişletmenin öncelikle yapıldığı<br />

teknikler, hibrit teknikler, ultrasonik sistemler, döner sistemlerdir (10). Son yıllarda<br />

döner sistemler en çok tercih edilen yöntemlerden birisidir. Hero , ProFile, K3,<br />

Protaper bu döner sistemlerden birkaç tanesidir. Hero sisteminin çapraz kesitinde<br />

pozitif bir kesim etkisi sağlayan 3 kesici köşesi bulunur. ProFile sisteminde U şeklinde<br />

bir çapraz kesite sahiptir. K3 sistemi modifiye edilmiş K tipi eğe görünümünde bir<br />

çapraz kesite sahiptir. Protaper sistemi konveks üçgen bir kesite sahiptir (10).<br />

Başarılı bir endodontik tedavinin amacı, kök kanalının uygun bir şekilde genişletilip<br />

dezenfekte edildikten sonra inert, boyutsal olarak kararlı ve biyolojik olarak uyumlu bir


kanal dolgu materyali ile foramen apikalede dentin-sement birleşiminden başlayarak<br />

kronal giriş kavitesine kadar sızdırmaz bir şekilde üç boyutlu olarak doldurmaktır (11).<br />

Kök kanallarının ideal bir şekilde doldurulmasını sağlamak amacıyla güta perka ile<br />

birlikte çeşitli kanal dolgu patları kullanılmaktadır (). Kök kanalı dolgusunda<br />

kanallar tıkanarak kök kanal sisteminden periapikal dokulara herhangi bir giriş<br />

kapısının ortadan kaldırılmasına çalışılır (16). Endodontik tedavilerin başarısızlıklarının<br />

%63’ünde apikal sızıntı sorumludur. Kök kanal sistemindeki mikroorganizmaların<br />

zararlı etkilerini önlemek için, kök kanallarının hermetik bir şekilde üç boyutlu olarak<br />

doldurulması gerekmektedir (12).<br />

Kök kanallarının doldurulmasında en çok kullanılan kök kanal dolgu materyali güta<br />

perkadır ve çeşitli kanal dolgu patlarıyla ve doldurma teknikleriyle birlikte kullanımıyla<br />

ideal bir kanal dolgusu elde edilmeye çalışılmıştır (). Bir ana dolgu materyaliyle<br />

birlikte bir kanal dolgu patının kullanımı birçok kanal dolgu tekniğinde tavsiye<br />

edilmiştir (22). Güta perkanın uygulanan dolgu tekniğinden bağımsız olarak dentine<br />

yapışma potansiyeli yoktur (23). Kanal dolgu patları ana materyal ve kanal duvarı<br />

arasındaki rezidüel alanları doldurarak bir bütünlük oluştururlar (24). Güta perkanın<br />

fiziksel limitlerinden dolayı kök kanalında kalan boşluklarını kök kanal patları doldurur.<br />

İdeal olmayan bir kök kanal dolgusunda bos kalan bölgelere periapikal eksuda sızıntısı<br />

olacak ve bu boş kısımlarda kalan mikroorganizmalar zamanla çoğalarak periapikal<br />

dokular için irritasyon kaynağı oluşturacaktır. Bu nedenle kök kanal patları kanal<br />

dolgusu esnasında çok önemli bir role sahiptir (25).<br />

Kök kanal patlarının dentin tübüllerine penetrasyonu klinik olarak önemlidir (26, 27).<br />

Kök kanal sisteminin dentin tübülleri içinde kalan bakterileri öldürebilen bir pat ile<br />

doldurulması, tedavinin başarısını etkiler (28). Antibakteriyel etkinliği olan patlar,<br />

dentin tübüllerine penetre olarak, izole bakteri ile daha yakın temasla daha etkili olabilir<br />

(27). Bu hipotez, patların smear tabakası olmayan enfekte dentin tübüllerindeki<br />

antibakteriyel etkisinin gösterildiği bir araştırmayla desteklenmektedir (27).<br />

Patların tıkama yetersizliği değişik kimyasal karışımlarına ve fiziksel özelliklerine<br />

(adheziv özellikleri, boyutsal stabilite, akışkanlık, çözünürlük) bağlanabilir (29). Ayrıca<br />

obturasyon teknikleri, smear tabakasının olası varlığı, aksesuar kanallar ve irreguler<br />

kanallar tıkama başarısızlıklarından sorumlu olabilir (18, ). Kök kanalı ve pat<br />

arasındaki yüzey teması arttırılarak apikal tıkamanın kalitesinin geliştirilebileceği<br />

2


ildirilmiştir (33, 34). Bununla birlikte dentine adhezyon ve patların sızıntısı arasında<br />

bir ilişki bulunmamıştır (34). Şen ve ark (31) dentinal penetrasyon arttıkça<br />

mikrosızıntının azaldığını ileri sürmüşlerdir.<br />

Bu çalışmamızda amacımız sık kullanılan dört farklı nikel-titanyum (Ni-Ti) döner<br />

sistemin bir rezin içerikli kanal dolgu patının dentin tübüllerine olan penetrasyonuna<br />

etkisinin SEM kullanılarak incelenmesidir. Böylece nikel titanyum döner sistemlerin<br />

değişen yapılarının kullanılan kanal dolgu patının dentin tübüllerine penetrasyonuna<br />

olan etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır.<br />

3


2. GENEL BİLGİLER<br />

ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI<br />

Kök kanal tedavisi, kron kök pulpasının tamamıyla çıkarılmasının ardından oluşan<br />

boşluğun mekanik olarak şekillendirilmesi, kanalın biyolojik irritanlardan temizlenmesi<br />

ve dezenfeksiyonu ile dentin-sement sınırından koronal giriş kavitesine kadar hermetik<br />

bir şekilde doldurulmasından oluşmaktadır (34). Kök kanal dolgusu, kök kanalına<br />

mikrosızıntıyı engelleyecek şekilde üç boyutlu olarak kanala adapte olmalıdır (35).<br />

Endodontik tedavinin başarısı bu kurallara uyulmasına bağlıdır.<br />

Kök kanal tedavisinin ana amaçları kök kanal boşluğunun mikroorganizmalardan<br />

arındırılması ve tekrar enfekte olmasının engellenmesidir. Kemomekanik preparasyon<br />

enfekte kök kanal sisteminin tedavisinde en önemli basamak olarak düşünülür fakat<br />

kanal boşluğundan tüm mikroorganizmaların uzaklaştırılması zor, hatta imkânsız<br />

denebilecek bir olaydır (35). Bakteriler, lateral kanallar ve dentinal tübüllerde yaşamını<br />

sürdürebilir ve bu alanlarda kök kanal irriganları ve medikamanlarının dezenfekte edici<br />

etkisinden korunabilirler (36). Dentin tübüllerinin içinde sıkışmış olarak kalan bu<br />

bakteriler kök kanal sisteminin üç boyutlu olarak sıkı bir şekilde doldurulmadığı<br />

durumlarda ise periapikal bölgede oluşabilecek inatçı periodontal hastalıklardan<br />

sorumlu olabilir (37, 38).<br />

Ingle, başarı ve başarısızlığı değerlendirdiği çalışmasında, tedavi sonucunda oluşan<br />

başarısızlıkların %58’inin yetersiz kanal dolgusundan kaynaklandığını bulmuştur (39).<br />

Başarılı bir şekilde, üç boyutlu tam olarak doldurulmuş bir kök kanalı, mikrobiyal<br />

irritanlar için rezervuar görevi görmemekte, apikal ve koronal sızıntıyı, bakteriyel<br />

kontaminasyonu engellemekte, kök kanal sistemini periapikal doku sıvılarına karşı<br />

kapatmakta ve sonuçta doku iyileşmesini hızlandırmaktadır (40). Yetersiz doldurulmuş


kök kanalları ise endodontik tedavide başarısızlığa sebep olabilmektedir ve bu nedenle<br />

tedavinin tekrarlanması veya cerrahi işlem gerekebilmektedir (40).<br />

Sızdırmaz bir apikal tıkaç olusturmak için güta perkayla birlikte kök kanal patları<br />

kullanılır. Çünkü güta perka kanal duvarına adapte olamamaktadır bu nedenle hermetik<br />

bir kök kanal dolgusu kanal patları olmadan gerçekleştirilemez. Kök kanal patları güta<br />

perka konların birbirleri ve kök kanal duvarı arasında kalan minör düzensizlikler ve<br />

boşlukların doldurulmasında kullanılır. Ayrıca güta perka konların kanala<br />

yerleştirilmesini kolaylaştırıcı etki gösterirler ve en önemli özellikleri güta perkaya ve<br />

dentin duvarlarına bağlanmalarıdır. Kök kanallarında kullanmak için birçok kanal dolgu<br />

patı geliştirilmiştir (41, 42).<br />

Koronal örtücülüğün sağlanması ve kalıcı bir restorasyonun yerleştirilmesi başarılı bir<br />

endodontik tedavinin önemli bir parçası olarak düşünülmelidir (40). Koronal<br />

restorasyonu uygun şekilde yapılmamış olan bir dişte, kök kanalı dolgusu ideal olarak<br />

yapılmış olsa bile 30 gün sonunda %50 olguda kök kanal sistemi mikroorganizmalar<br />

tarafından istila edilmiştir (43). Bu açığı kapatmak için kullanılan kanal dolgu patları<br />

kanal duvarları - güta perka ve güta perka - güta perka arasında da bir bağlanma<br />

sağlayarak sızıntının önüne geçer ve kanal sisteminin bakterilerce istilasına engel olur<br />

(41,43). Kök kanal duvarlarına ve dentin tübüllerine penetrasyon sağlayabilen bir kök<br />

kanal patının, oluşabilecek herhangi bir sızıntı sorununu da azalttığı düşünülür (31).<br />

Ayrıca, oluşabilecek herhangi bir koronal dolgu hasarında sızıntı ve bakteri istilasına<br />

karşı ilave koruma da sağlayacaktır (43).<br />

KÖK KANALLARININ HAZIRLANMASI<br />

Endodontik tedavide başarı için kök kanalının uygun miktarda şekillendirilip<br />

temizlenmesi önem taşımaktadır (44). Kök kanal preparasyonun temelleri, kök kanal<br />

sisteminden tüm mikroorganizmaların ve organik debrislerin uzaklaştırılması ve kök<br />

kanal sisteminin temizlenmesinin ve obturasyonunun kolaylaştırılması için kök kanal<br />

duvarlarının şekillendirilmesine dayanmaktadır (44).<br />

Kök kanal tedavisinin ana hedeflerinden birisi de; alet kırılması, kanal transportasyonu,<br />

basamak oluşturulması, perforasyon oluşturulması gibi iatrojenik hatalar oluşturmadan<br />

kök kanalının orijinal konfigürasyonunun korunarak şekillendirilmesi ve de<br />

temizlenmesidir. (45) Mekanik enstrümantasyon ve irrigasyon başarılı bir endodontik<br />

tedavinin önemli bileşenleri ve prensiplerindendir (46). Byström ve ark. (46) mekanik<br />

5


preparasyonun kanal sistemi içerisinde kalan mikroorganizma sayısını herhangi bir<br />

irrigan ve medikaman olmadan önemli ölçüde azalttığını göstermişlerdir. Mekanik<br />

enstrümantasyon ve irrigasyon kombine edildiğinde mikroorganizma sayısının <br />

kattan kata kadar azaldığını da bildirmişlerdir (46).<br />

Kök kanal şekillendirmesi kanal içindeki kısıtlayıcı dentini kaldırarak irrigasyon<br />

solüsyonlarının kök kanal boşluğunda daha etkili hacimde dolaşmasını, kök kanal<br />

sistemine penetre olmasını ve kök kanal sisteminin üç boyutlu olarak tamamen<br />

temizlemesini kolaylaştırır (47). Kök kanal preparasyonu için standardize preparasyon,<br />

step back, step down, crown down, balanslı kuvvet uygulaması, double flared, canal<br />

master gibi çeşitli teknikler kullanılmaktadır (10, 12). Ni-Ti döner sistemlerin<br />

endodontide kullanımının popülerlik kazanmasıyla beraber koronal genişletmenin<br />

öncelikle yapıldığı crown-down ve step-down teknikleri popülerlik kazanmıştır. Artan<br />

açılı preparasyon şekli sağlamasından dolayı crown-down tekniği daha popüler hale<br />

gelmiştir (10).<br />

Crown-down tekniği kullanıldığında koronalde sıkışmaya neden olan servikal dentin,<br />

Ni-Ti döner eğe sistemlerinin geniş açılı kısımları ile kaldırılmış olur. Böylece daha<br />

küçük eğelerin apikal üçlüye ulaşması kolaylaşıp, kanal apikal üçlüsündeki parmak<br />

hassasiyeti artar. Eğe koronal üçlü yerine sadece apikal üçlüde sıkışarak daha ideal<br />

preparasyon sağlar (48).<br />

Crown-down tekniği kullanıldığında, endodontik irrigan olarak kullanılan sodyum<br />

hipokloritin (NaOCl) apikal bölgeye daha hızlı ve daha derin penetrasyonu mümkün<br />

olur. Apikal bölgede NaOCl varlığı antimikrobiyal etkinliğin artışını ve doku çözme<br />

etkinliğinin artışını sağlar. İrrigan solüsyonun etkinliğinin artışı preparasyon işlemini<br />

kolaylaştırıp, komplikasyon riskini de azaltacaktır. Crown-down tekniğinde doku ve<br />

debris apikal olarak itilmekten çok koronal olarak çekilmektedir (10).<br />

Regan ve Gutmann (49) crown-down preparasyonun klinik ve biyolojik yararlarını<br />

aşağıdaki şekilde sıralamışlardır:<br />

• Pulpa taşının kolaylıkla uzaklaştırılması<br />

• Koronaldeki fazla dentin dokusunun kaldırılmasıyla aletlerin temasının artması<br />

• Aletlerin kanal içinde apikale hareketinin artması<br />

6


• Koronal üçlüde minimal diş temasına bağlı olarak çalışma boyu tespitinin<br />

kolaylaşması<br />

• İrrigasyon solüsyonlarının penetrasyonu için boşluğun artması ve böylece<br />

debrisin koronal olarak daha rahat çıkması<br />

• Koronal üçlüdeki pulpa dokusunun kolay kaldırılması<br />

• Kök eğimlerine ve kanal bileşimlerine düz giriş sağlanması<br />

• Kök kanal duvarına temasın azaltılmasıyla alet bozulmalarının ve kırılmalarının<br />

önlenebilmesi<br />

• Kanal engellerinin azalması<br />

• Kontamine ve enfekte dokunun kök kanal sisteminden hızla uzaklaştırılması<br />

• Debris hareketinin koronal yönde olmasıyla, debrislerin apikal yönde itilmesinin<br />

en aza indirgenmesi<br />

• Debrisin apikalden çıkmasıyla oluşan postoperatif ağrının azalması<br />

• İrrigasyon solüsyonlarının penetrasyonunun artması sayesinde daha iyi doku<br />

çözünmesi<br />

Ni-Ti alaşımının dönen aletlerde kullanımı, preparasyonun bitimi için gerekli zamanı<br />

azaltma, hekim yorgunluğunu en aza indirme ve uygulama hatalarını azaltabilme<br />

özelliklerinden dolayı kök kanal tedavisinde önemli bir gelişme olarak kabul<br />

edilmektedir (50). Ni-Ti döner aletler reaming hareketi ile dentini kaldırmada<br />

paslanmaz çelik el aletleri kadar hatta daha da fazla etkili bulunmuştur ve eğri<br />

kanallarda, geleneksel paslanmaz çelik aletlerin, uygun temizlik ve dolum için gereken<br />

taperlı kök kanal formunu sağlayamadıkları gösterilmiştir (). Ni-Ti döner aletler<br />

kullanım kolaylığı nedeniyle geniş kullanım alanı bulmuşlardır.<br />

NİKEL TİTANYUM ÖZELLİKLERİ<br />

Nikel titanyum alaşımların gelişmesiyle kök kanal preparasyonu bir yenilenme içerisine<br />

girmiştir. Üreticiler Ni-Ti döner enstrümanları kanalları şekillendirme ve temizleme<br />

işlemlerini kolaylaştırmak için geliştirmişlerdir. Açıkça belli olan kullanım kolaylığı ve<br />

azalan alet sayısı nedeniyle popülerlik kazanmışlardır (46). Nikel titanyum alaşımların<br />

yüksek esneklik özelliklerinden ötürü de üretici firmalar tarafından kullanımları tercih<br />

7


edilmektedir (46). Nikel titanyum, şekil hafızasına sahip metal alaşımı, martensite<br />

(düşük ısı) faz ve austenite (yüksek ısı) faz denilen iki değişik ısı temelli kristal yapıdan<br />

oluşur. Bu iki kristal yapıya geçiş ısı ve stres ile değişebilir. Bu önemlidir çünkü iki faz<br />

arasında belirgin farklar bulunur. Ni-Ti 3 değişik formda olabilir: martensite, stres ile<br />

indüklenmiş martensite (süper elastik), austenite. Materyal martensite formundaysa<br />

yumuşak ve esnektir ve kolayca deforme olabilir. Süper elastik Ni-Ti, yüksek elastik<br />

iken austentik Ni-Ti sert ve güçlüdür. Yüksek ısı veya stres altında materyal bu iki form<br />

arasında değişim gösterebilir (55).<br />

Ni-Ti döner aletler kanal tıkanması, basamak oluşumu, transportasyon ve perforasyon<br />

gibi birçok klinik problemin oluşma insidansını belirgin şekilde azaltmıştır (40).<br />

Bununla birlikte el aletlerine oranla daha sık kırılmaya daha meyillidirler (40). Ni-Ti<br />

alaşımın süper elastik özelliğinden dolayı enstrüman çapının artışı ve sertlik arasındaki<br />

bağlantı azalmıştır. Bu da döner eğe sistemlerinde, değişebilen açılanmalarda taper<br />

dizaynlarını olanaklı kılmıştır (55). Taperlardaki varyasyonların haricinde Ni-Ti döner<br />

sistemlerin gövde yapılarında da (kesici kısımlar ve oluklar da dahil) bir çok farklılık<br />

mevcuttur. Gövde dizaynları sürekli rotasyona uygun olacak şekilde dizayn edilmiştir.<br />

Birçok sistem kesici kısımların oluk derinliklerinde, helikal açılarında, sarmal<br />

yapılarında (pitch) veya taperlarında değişiklik yaparak aletlerin kanal duvarına<br />

saplanmasını ve yapışmasını önlemeye çalışır (55). Ayrıca da her Ni-Ti sistem kendi<br />

içinde değişik çapraz kesit çapına ve de kesme (rake) açısına sahiptir. Kesme (rake)<br />

açısı aletin uzun aksına dik olan kesitle, kesici yüzeyin oluşturduğu açıdır (48). Kesici<br />

açı ise, eğenin kesici kenarına dik olarak gelen çap ile kesici kenar arasındaki açıdır<br />

(48). Bir eğede bulunan oluklar simetrik ise Rake açısı ve kesme açısı aynı anlama gelir<br />

eğer oluklar simetrik değilse kesme açısı Rake açısıyla tamamen aynı değildir. Kesme<br />

açısına etkili olan rake açısı denebilir (56).<br />

Çoğu konvansiyonel endodontik eğe negatif ve nötral kesme (rake) açısı gösterir.<br />

Negatif kesme (rake) açısı daha az agresiftir ama eğenin kesiciliği gövde dizaynıyla<br />

değiştirilebilir (10) (Şekil ). Mesela, ProTaper, negatif kesme (rake) açısına sahiptir.<br />

Modifiye edilmiş kesici kısmı ve progresif konikliği sayesinde sistemin kesiciliği<br />

arttırılmışıtr. Bununla birlikte ideal kesme (rake) açısının tam pozitif olması yerine<br />

nötre yakın bir pozitif açıda olması önerilmiştir. Tam pozitif kesme (rake) açısı,<br />

8


dentinin delinmesine ve kazınmasına ve buna bağlı kesici kısımda kırılmalara sebep<br />

olabilir (10, 48).<br />

Şekil Pozitif, negatif, nötral rake açılarının şekilli izahı (55)<br />

Aletlerin uç kısımlarının dizaynlarına bakıldığında hem el hem de endodontik motor ile<br />

kullanılan birçok modern eğe agresif olmayan uç dizaynına sahiptir. Birçok Ni-Ti döner<br />

eğe kanalda rehberlik eden kesici olmayan yuvarlak uca sahiptir. Bazı eğe sistemleri<br />

kesici uç tasarımına sahiptir (56). Bu iki farklı uç dizaynının klinik olarak birbirlerine<br />

üstünlükleri olmadığı anlaşılmıştır (56).<br />

Ni-Ti döner eğeler kök kanal dentinini mekanize reaming hareketi ile uzaklaştırmakta<br />

en az paslanmaz çelik el eğeleri kadar etkilidir (55). Kesme etkinliğinin belirlenmesinde<br />

kesici kısımların açısı önemli bir rol oynar. En son çıkan Ni-Ti döner sistemlerin<br />

neredeyse tümü, en fazla etkinliği sağlayabilmek için nötral veya negatif bir kesme<br />

açısına sahiptir (55).<br />

Alaşım sertliği paslanmaz çelik el eğelerinden belirgince azdır (vickers sertlik numarası<br />

) (55). Bununla beraber Ni-Ti aletlerin yüzeyleri homojen değildir ve kesici<br />

köşelerin materyalin kor yapısına göre daha yumuşak olduğunu bulmuşlardır (55). Buna<br />

göre, Ni-Ti eğelerin kesme etkinliğinin paslanmaz çelik eğelere göre daha düşük olması<br />

ve daha fazla aşınma göstermeleri nedeniyle eğelerin sık değişimi gerekmektedir (48).<br />

9


Tekrarlayan otoklavlama işlemi Ni-Ti eğelerin yüzey yapısında farklılaşmalara neden<br />

olarak performanslarında azalmaya sebep olur (55). Diğer bir taraftan aletin gövdesi<br />

etrafında dakikadan daha az duran NaOCl herhangi bir korozyona neden olmamış<br />

ya da kesme etkinliğinde bir değişikliğe neden olmamıştır (55).<br />

Eğedeki yivler, kanal duvarlarından uzaklaştırılan dentin talaşları ve yumuşak dokuyu<br />

toplayan ve eğenin çalışan yüzeyinde yer alan oluklardır. Yivlerin etkinliği<br />

derinliklerine, genişliklerine, şekillerine bağlıdır (56). Oluğu takip eden en büyük çapa<br />

sahip yüzey kesici köşeyi veya eğenin bıçak kısmını oluşturur (56). Kesici kısmın<br />

etkinliği kanal duvarıyla yaptığı açıya ve keskinliğine bağlıdır. Kesici kısım kanal<br />

duvarından dentin talaşlarını toplar ve yumuşak dokuyu da keserek uzaklaştırır (56).<br />

Kesme etkinliği olukların şekline de dayanır. Derin oluklar eğenin hareketi süresince<br />

daha fazla debris taşınmasına müsaade edecektir. Bu anlamda kesme verimliliği<br />

temizleme etkinliği ile alakalıdır. Çıkan dentin talaşlarının uzaklaştırılması kesici<br />

kısımların ve de kanalın tıkanmasını engelleyecektir. Sürekli oluşturulan reaming<br />

hareketi boyunca makroskopik dentin talaşları eğenin olukları sayesinde dışarı<br />

çıkarılırken radial alan bölgesi mikroskobik debrisi dentin tübüllerinin derinlerine iter<br />

(55). Radyal alan (radial land), aksiyel olarak merkezi aksdan, yivler arasında, mümkün<br />

olduğu kadar kesici kenardan uzak bir yüzeydir (10). Kesici olmayan uç ve radyal alan<br />

kombinasyonu eğeyi kanalın merkezinde tutar ve eğenin kanal duvarına saplanmasını<br />

engeller, kesici kısmı destekler, kesimin derinliğini sınırlar ve alette oluşabilecek mikro<br />

çatlakları engeller (10, 56). Döner eğe sistemleri ya tam radyal alanlara sahiptirler, ya da<br />

radyal alanlar eğenin içine gömülüdür. Bunlardan hangisinin en iyi alan tipi olduğuna<br />

ilişkin tartışmalar diş hekimliği literatüründe halen devam etmektedir. Tam radial alan<br />

olmasını savunan yazarlar, eğenin etkin olarak merkezde kalmasını düşünürlerken<br />

gömülü alanlı eğeler daha az sürtünme direncine işaret etmektedirler (48)<br />

Sürtünme kuvvetini azaltmak için radial alanların yüzeyinde rahatlatıcı alanlar (relief)<br />

bulunur. Kesici köşenin eğenin uzun aksı ile oluşturduğu açıya helikal açı denir. Bu açı<br />

hangi eğe tekniğinin kullanılacağının belirlenmesinde önemlidir (56). Helikal açı, kesici<br />

kenarla eğenin uzun aksı arasındaki açıdır (10). Sabit helikal yiv açısına sahip eğeler,<br />

debrisin özellikle eğenin koronal kısmında birikmesine neden olur. Çalışma boyunca<br />

aynı helikal açı gösteren eğeler vidalanma kuvvetlerine karşı daha savunmasızlardır.<br />

Yiv açısının değişken olmasıyla debris daha etkin uzaklaştırılır ve eğenin kanal içine<br />

10


vidalanma olasılığı azalır (48) (Şekil ). Bu bağlamda birçok çalışma Ni-Ti döner<br />

sistemlerin yüzeysel debrisi kaldırmakta paslanmaz çelik el eğeleri kadar hatta daha da<br />

başarılı olduğunu ortaya koymuştur (55). Bununla birlikte, Ni-Ti döner eğeler kök<br />

kanalının (özellikle apikal 3’lü kısmında) daha kalın bir smear tabakası oluştururlar<br />

(55).<br />

Şekil Bir Ni-Ti döner eğedeki ksımların büyütülmüş gösterimi (57)<br />

ÇALIŞMAMIZDA KULLANILAN Nİ-Tİ DÖNER SİSTEMLER<br />

ProFile Döner Sistemi<br />

ProFile sistemi (Dentsply-Tulsa Dental, Tulsa, OK) yılında Dr. Ben Johnson<br />

tarafından tanıtılmıştır. Konvansiyonel el enstrümanlarına göre artan bir tapera, ince ve<br />

esnek bir gövde yapısına sahiptir. ProFile sistemi ilk olarak # taperlı 29 el aletinden<br />

oluşuyordu fakat daha sonra # ve # taperlı modelleri üretildi. ProFile sisteminin<br />

çapraz kesitinde radial alanlarla birlikte U şekilli bir tasarım ve paralel merkezi bir kor<br />

izlenir. Yan kesitten izlendiğinde 20° heliks açısına, sabit bir sarmal yapısına ve kesici<br />

olmayan bir uç tasarımına sahip olduğu gözlenir (58, 59). Her ProFile eğesinin sahip<br />

olduğu bu keskin olmayan uç tasarımı alete kanalda rehberlik etmektedir. Kesici<br />

olmayan uç ve simetrik radial alan tasarımı eğenin ° dönerken merkezde kalmasını<br />

sağlar ve olası kanal transportasyonu ve diğer hataların önüne geçer (59) (Şekil ).<br />

Bununla birlikte, dentini düzleyici bir hareketle keser ve kesici kısımda 20° negatif rake<br />

açısına ve düz radial alanlara sahiptir. Bu tasarım sayesinde çalışırken dentine<br />

saplanması önlenir. U kesitli oluklar kanal duvarı düzlenirken ortaya çıkan dentin<br />

talaşlarına yer sağlar (Şekil ). 20° helikal açıysa alet saat yönünde çalışırken debrisin<br />

kaldırılması için tasarlanmıştır (59). ProFile sisteminin 16 mm çalışan kısmı bulunur.<br />

11


Alet boyutu 19, 21, 25, 31 mm olan ProFile aletleri mevcuttur. Tavsiye edilen kullanım<br />

hızı Rpm olarak önerilir. ProFile sisteminin, kanalları büyük preparasyon<br />

hataları olmadan şekillendirdiği görülmüştür (58, 59). Birçok çalışma göstermiştir ki<br />

ProFile taperlı aletleri değişik kurvatür ve şekilli simulasyon kanallarda hiçbir<br />

tıkamaya neden olmamış, 0,5 mm’den fazla çalışma boyutu kaybına neden olmamıştır.<br />

Birçok kanal belirgin apikal stopa, düz kanal duvarlarına ve muntazam taper yapısına<br />

sahipti (). ProFile sistemiyle ve diğer Ni-Ti aletlerle kanal şekillendirmesi<br />

genellikle yuvarlak bir şekillendirmeyle ve smear tabakası oluşmasıyla sonuçlanmıştır<br />

(59).<br />

Dalton ve ark.(64), salinin endodontik irrigan olarak kullanıldığı, ProFile döner<br />

enstrümanlar ve paslanmaz çelik el eğelerin kanal içindeki bakteri miktarını<br />

azaltmaktaki etkinliğinin değerlendirildiği bir çalışmada ProFile sistemini paslanmaz<br />

çelik eğelere göre anlamlı derecede üstün bulmuştur. Taperlı eğeler ve normal boyuttaki<br />

eğeler arasında, preparasyonla bakteri sayısında azalma oranında anlamlı derecede fark<br />

bulunmuştur (59).<br />

Şekil ProFile Sistemi fotoğrafları<br />

A: Güvenli sonlanan uç tasarımı (SEM × 50), B: Çapraz kesiti (SEM × ),<br />

C: ProFile sisteminin bir eğesi (58).<br />

12


Protaper Döner Sistemi<br />

Protaper sistemi (Dentsply / Maillefer, Ballaigues, Switzerland) crown-down prosedürü<br />

için 3 adet şekillendirici ve orta 3’lüden düz bir geçişle preparasyonun derin formunu ve<br />

apikal şekillendirmeyi sağlayan 3 adet bitirici eğe olmak üzere 6 adet aletten oluşan bir<br />

konsepte sahiptir (57, 58). Protaper sistemi Dr. Cliff Ruddle, Dr. John West, Dr. Pierre<br />

Machtou tarafından tasarlanmıştır. Protaper sisteminin çapraz kesiti, keskin kesici<br />

kenarları olan, radial alanı bulunmayan modifiye bir K tipi eğe görünümündedir (58).<br />

Bu yapı küçük numaralı eğeler için stabil bir kor yapısı ve gerekli esnekliği sağlar. İlk 3<br />

şekillendirici eğe, prepare edilen kök kanalının özel bölümlerinde kontrollü bir kesme<br />

performansına müsaade eden, kesici kısımlarının tüm uzunluğu boyunca artan taper<br />

yapısıyla karakterizedir (57). Bitirici eğeler #20, #25, #30 gibi değişik çaplarda aletlere<br />

sahiptir ve apikal preparasyonun tamamlanabilmesi için apikal 3 mm’de sabit bir tapera<br />

sahiptir.<br />

Yardımcı şekillendirici eğe Sx 14 mm kesici kısıma sahiptir ve mm çapında uç<br />

kısmına sahiptir. Sx’in tüm boyu 19 mm’dir. Tüm Protaper eğeleri artan bir tapera<br />

sahiptir ama Sx bunlar içindeki en fazla artan tapera sahiptir. D6, D7, D8 ve D9’da<br />

çapraz kesit çapı mm, mm, mm ve mm taperları ise %11, %,<br />

%17, %19 olarak sıralanır. D0’dan D9’a artış %’den %19’dur. Şekillendirici eğe S1<br />

mor halkaya, S2 beyaz halkaya sahiptir ve S1 uç kısmının çapı mm, S2 uç kısmı<br />

çapı mm’dir. Sx kadar agresif olmasa da iki aletin de artan taper yapısı vardır. S1,<br />

D1’de %2, D14’te %11 tapera sahiptir. S2, D1’de %4, D14’te %’ye sahiptir. S1<br />

kanalın koronal kısmını genişletmek için tasarlanmıştır, S2 ise kanalın orta kısmının<br />

genişletilmesi için tasarlanmıştır. Şekillendirici eğelerin yarı aktif uç tasarımları vardır<br />

(57).<br />

Bitirici eğeler F1, F2, F3 sarı, kırmızı, mavi halkalarla belirlenmişlerdir. D0 çapları ise<br />

mm, mm, mm olarak sıralanır. Bitirme eğelerinin hepsinde D0’dan D3’e<br />

sabit bir taper vardır. F1 %7, F2 %8, F3 %9 tapera sahiptir. Kesici kısmın kalanında<br />

azalan bir taper devam eder. Bu azalan taper eğeye artan esneklik verir ve gövde<br />

kısmında aşırı genişletme yapılmasının önüne geçer. Bitirme eğeleri kesici olmayan uç<br />

tasarımına sahiptir (57) (Şekil ).<br />

Protaper’ın dış bükey üçgen kesiti eğe ile dentin arasındaki kontak alanı azaltır (Şekil<br />

4). Sarmal yapısı ve helikal açı dengelenerek aletin kanal duvarlarına saplanması<br />

13


engellenmiştir ve doğal olarak mükemmel bir kesme etkisi sağlanmıştır. Hız ve tork<br />

ayarlı elektrikli endodontik motorlarla rpm hızda genişletme yapılabilir (57,<br />

58).<br />

Plastik bloklarla yapılan bir çalışmada Protaper kabul edilebilir kanal formlarını GT,<br />

ProFile ve Quantec sistemlerinden daha hızlı elde etmiştir fakat bir miktar kanal<br />

seyrinden sapmaya da sebep olmuştur (58). Protaper ve K3’ün kıyaslandığı bir<br />

çalışmada Protaper’ın furkasyon bölgesinde çok az miktarda transportasyon<br />

oluşturduğunu bulmuşlardır (58). Yapılan bir mikro bilgisayarlı tomografi çalışmasında<br />

Protaper sisteminin dar kanallarda herhangi bir komplikasyon oluşturmadan genişletme<br />

yaptığı belirlenmiştir (58). Yun ve ark.(65) yaptıkları çalışmada ProTaper sisteminin<br />

ProFile, GT Rotary, Quantec sistemlerinde daha kısa sürede preparasyon yaptığını, kök<br />

kanalının özellikle dış kısmından daha fazla doku kaldırdığını, kanal kurvatürünü<br />

azalttığını ve daha fazla kanal aleti deformasyonuna uğradığını bildirmiştir.<br />

Şekil ProTaper sistemi fotoğrafları<br />

A: Güvenli sonlanan uç tasarımı (SEM × 50), B: Çapraz kesiti (SEM × ),<br />

C: ProTaper sisteminin bir eğesi (58)<br />

14


K3 Döner Sistemi<br />

K3 (SybronEndo, Orange, California) Ni-Ti döner sistemi Dr. John McSpadden<br />

tarafından geliştirilmiş bir sistemdir (Şekil ). Aşağıda sıralanan özelliklerden ötürü<br />

geniş kullanım alanına sahiptir. devir / dakika’da kullanılması tavsiye<br />

edilmiştir (66).<br />

1) , , taperlı K3 eğeleri bulunmaktadır. ( taperlı aletler #15’ten<br />

#45 numaraya değişen uç boyutlarında ve 21 mm, 25 mm, 30 mm uzunlukta, ve<br />

taperlı K3 eğeleri #15’ten #60 değişen uç boyutlarında ve 21 mm, 25 mm, 30 mm<br />

uzunlukta aletlerden oluşurlar. , , taperlı kanal şekillendirme eğesi, orifice<br />

opener, deep body shaper aletleri de bulunur (66). Nötre yakın pozitif bir rake açısına<br />

sahiptirler. Bu da negatif bir rake açısından daha etkili bir kesme sağlar (66). (Şekil )<br />

Şekil K3 sisteminde pozitif kesme açısı ve üçüncü radial alanın gösterimi (66)<br />

2) Değişken bir kor yapısına sahiptir. Bu özellik tüm kesim uzunluğu boyunca<br />

esneklik sağlar (66).<br />

3) 3 adet radial alanın ikisinin arasında rahatlatıcı bölge vardır. Bu da kanal<br />

duvarında sürtünmeyi azaltmaya yarar (66).<br />

4) Asimetrik olarak yerleştirilmiş radial alanlar ve eşit olmayan alan genişliği, oluk<br />

genişliği ve derinliğine sahiptir. Asimetrik oluklar K3’ün kanal boyunca rahatça<br />

ilerlemesini sağlar, transportasyon riskini engeller, kanal duvarlarına saplanmayı<br />

engeller ve çevresel olarak destek sağlar. Kor çapının dış çapa olan oranının en fazla<br />

olduğu yer kuvvetin en fazla ihtiyaç duyulduğu yer olan uç kısmıdır. Oluklar uç<br />

15


kısımdan yukarı doğru ilerledikçe bu oran uygun şekilde azalır ve oluk derinliğini<br />

arttırır ve gerekli kuvvet desteği sağlanırken esneklik de elde edilmiş olur (66).<br />

5) Değişken sarmal yapısına sahiptir. Bu özellik kanal duvarına saplanmayı<br />

engeller ve debrisin kaldırılmasını sağlar (66).<br />

6) Taper ve alet numarası için iki adet renkli halka kullanılır ( yeşil, <br />

turuncu)<br />

7) Güvenli sonlanan bir uç tasarımına sahiptir.<br />

8) Aletin sap kısmı geleneksel sistemlere göre 4 mm daha kısadır ve bu da arka<br />

bölgelerde çalışma kolaylığı sağlar.<br />

Yoshimine ve ark. (67) Ni-Ti döner sistem aletlerinin şekillendirme etkilerini<br />

inceledikleri bir çalışmada ProTaper Ni-Ti sisteminin kök kanallarını K3 sistemine göre<br />

daha fazla genişlettiğini ve de ProTaper sisteminin K3 sistemine göre kanalların apikal<br />

kısımlarında zip oluşumuna neden olduklarını göstermiştir. Shafter ve Florek (68) K3<br />

sistemi ve K Flekso eğeleriyle resin bloklar üzerinde yaptıkları çalışmada K3 sisteminin<br />

daha az kanal transportasyonu oluşturduğunu ve kanal geometrisini daha iyi<br />

koruduğunu bulmuşlardır. Ersev ve ark. (69) yaptıkları çalışmada K3 sisteminin S<br />

şekilli kanalların genişletilmesinde ProFile, NiTi-TEE, EndoWave, HeroShaper<br />

sistemlerine göre daha başarılı olduğu bulunmuştur.<br />

16


Şekil K3 sistemi fotoğrafları; A: Güvenli sonlanan uç tasarımı (SEM × 50), B: Çapraz kesiti (SEM ×<br />

), C: K3 sisteminin bir eğesi (58)<br />

HERO Döner Sistemi<br />

Hero (MicroMega, Besançon, France) H-tipi tasarıma benzer trihelikal, keskin oluk<br />

tasarımına sahiptir. Elektrikli veya havalı bir mikromotora takılan bir angıldruva ile<br />

devir/dakika hızda kullanılır. Aletin üzerinde apikalden koronale doğru düzenli<br />

oluklar bulunur ve bu oluklar sayesinde çıkan dentin talaşları aletin direnci azalmaksızın<br />

kolayca kanaldan uzaklaştırılır. Aletin enine kesiti incelendiğinde üç ayrı kesici ucu<br />

olduğu görülür. Bu üç kesici ucu pozitif bir kesme açısına sahiptir (Şekil ). Bu<br />

sayede enfekte dentin temizlenir. Ayrıca alet kanal duvarlarına üç ayrı noktadan temas<br />

ettiği için kolayca merkezde kalabilir. Aletin uç kısmı kesici değildir bu nedenle kanal<br />

duvarlarında perforasyona neden olmaz sadece bir yol bulucu olarak görev görür (56).<br />

Taşdemir ve ark. (70)’nın yaptığı çalışmaya göre Hero sistemi K tipi el eğelerinden<br />

daha az transportasyona neden olmuştur. Garip & Gençoğlu (71) yaptıkları çalışmada<br />

Hero ’nin ProFile ve GT eğelerine kıyasla kanalın dış kısmından iç kısmına göre<br />

daha fazla dentin kaldırdığını göstermişlerdir. Jeon ve ark. (72) smear tabakası<br />

oluşturma açısından kıyasladıkları Hero , ProFile ve motorlu reamer sistemlerinde<br />

Hero sisteminin apikal bölgede en az smear oluşturan sistem olduğunu<br />

bulmuşlardır.<br />

17


Şekil Hero sistemi fotoğrafları, A: Güvenli sonlanan uç tasarımı (SEM × 50), B: Çapraz kesiti<br />

SEM<br />

(SEM × ), C: Hero sisteminin bir eğesi<br />

Taramalı Elektron Mikroskobu (Scanning Electron Microscope) elektron optik<br />

prensipler çerçevesinde tasarlanmış ayırım gücü, odak derinliği, görüntü ve analiz<br />

birleştirebilme özelliği sayesinde birçok dalda araştırma geliştirme çalışmalarında<br />

kullanıma uygun olmakla birlikte biyolojik bilimlerde, tıp ve kriminal uygulamalarda da<br />

yaygın olarak kullanılmaktadır. <strong>Örneği</strong>n X büyütmede optik mikroskobun odak<br />

derinliği yalnızca µm iken taramalı elektron mikroskobunun odak derinliği 30<br />

µm’dir. Elektron mikroskobu genel olarak cisimden saçılan elektronların<br />

görüntülenmesi üzerine kuruludur. Maddeyle etkileşen elektronların dalga boyu bu<br />

görüntülemenin nanometre boyutlarında yapılmasına olanak sağlar. Bu tip<br />

mikroskoplar, elektron enerjisine ve ölçüm aletinin çalışma moduna göre, geçirimli<br />

elektron mikroskobu, taramalı elektron mikroskobu, düşük enerjili elektron mikroskobu<br />

gibi farklı sınıflara ayrılır. Kullanım alanları temel bilimlerden (başta katı hal fiziği<br />

olmak üzere jeoloji, biyoloji gibi birçok dalı içine alarak), tıbbi ve diğer teknolojik<br />

uygulamalara kadar geniş bir yelpazeyi kapsar (73).<br />

SEM; endodontik araştırmalarda:<br />

1. İrrigasyon solüsyonlarının etkinliğinin araştırılmasında<br />

18


2. Kanal dolgu maddelerinin dentine adaptasyonu ve kanal postlarının adezyonunun<br />

incelenmesinde<br />

3. Sızıntı çalışmalarında<br />

4. Materyallerin histolojik etkilerinin incelenmesinde<br />

5. Anatomik çalışmalarda<br />

6. Mikrobiyoloji çalışmalarında<br />

7. Endodontik enstrümanların yapısının incelenmesinde<br />

8. Diş beyazlatma ajanlarının dentine etkilerinin incelenmesinde kullanılmaktadır.<br />

Mamootil & Messer (74) AH26, EndoREZ, Pulp Canal Sealer EWT patlarının<br />

penetrasyon derinliklerini inceledikleri çalışmalarında SEM kullanmışlardır ve AH26<br />

patının en derin penetrasyona sahip olduğunu bulmuşlardır.<br />

Lifshitz ve ark. (75), kök kanal sisteminde irrigasyon ve preparasyon aşamalarından<br />

sonra; 3-boyutlu kök kanal dolgusunun önemini göstermek için sıcak güta perka<br />

tekniğini uyguladıkları araştırmalarında SEM’den faydalanmışlardır.<br />

Yamada ve ark. (76) 10 ml %17 EDTA ve % NaOCl’in smear tabakasının<br />

kaldırılmasındaki etkinliğinin incelenmesinde SEM kullanmışlardır .<br />

Kokkas ve ark. (77), smear tabakasının kaldırılmasının AH Plus, Apexit ve Roth <br />

kanal dolgu patlarının dentine penetrasyonunu arttırdığını SEM’de inceleyerek<br />

bulmuşlardır.<br />

Sevimay ve Kalaycı (29) AH Plus ve EndoREZ kanal dolgu patlarının dentin<br />

tübüllerine penetrasyon derinliğini SEM kullanarak incelemişlerdir. AH Plus patının<br />

apikal kısımda EndoREZ patından daha iyi adapte olduğunu tespit etmişlerdir.<br />

Michvanowicz ve ark. (78), düşük ısıda enjeksiyon güta perka tekniğini SEM’de<br />

inceledikleri çalışmada, pat uygulanmayan örneklerde pat uygulananlara göre daha fazla<br />

dentin penetrasyonu görüldüğünü belirtmişlerdir.<br />

Imai ve ark. (79), rezin esaslı kanal dolgu patının apikal mikrosızıntısını ölçmek için<br />

boya penetrasyon testini uygulamışlardır. Kanal dolgu patının film kalınlığını ölçmek ve<br />

dentin pat adaptasyonunu belirlemek için SEM kullanmışlardır.<br />

19


İDEAL KANAL DOLGU PATININ ÖZELLİKLERİ<br />

Bir kanal dolgu maddesinden beklenen özellikler şöyle sıralanabilir (80,12):<br />

1. Kanala kolayca uygulanabilmeli, yeterli çalışma zamanı tanımalı ve hermetik bir<br />

tıkama sağlamalıdır.<br />

2. Biyolojik olarak uyumlu olmalı ve periapikal dokuları irrite etmemelidir.<br />

3. Kanal duvarları ile esas dolgu maddesi arasında iyi bir adezyon sağlamalıdır.<br />

4. Akışkan olmalı, sertleştiğinde sızdırmazlık göstermelidir.<br />

5. Doldurulmadan önce sıvı veya yarı katı olmalı fakat sonradan kanal içinde genleşerek<br />

yavaşça sertleşmelidir ve sertleştiğinde sızdırmazlık sağlayabilmelidir.<br />

6. Boyutsal olarak stabil olmalıdır.<br />

7. Doku sıvıları ve neme karşı dayanıklı olmalıdır.<br />

8. Poröz olmamalıdır.<br />

9. Dişi boyamamalıdır.<br />

Radyoopak olmalıdır.<br />

Kolay sökülebilir olmalıdır.<br />

Mutajenik ve karsinojenik olmamalıdır.<br />

Bozulmadan önce uzun süre saklanabilmelidir.<br />

İçeriklerindeki metaller (civa, çinko, baryum, bizmut, titanyum gibi) toksik sınır<br />

seviyesini aşmamalıdır (12, 81).<br />

KÖK KANALLARININ DOLDURULMASI<br />

Günümüzde kök kanal tedavisinin en önemli hedefi, anatomik zorlukların varlığında<br />

bile kompleks kök kanal sisteminin mümkün olduğunca orijinal şeklinden sapmadan<br />

genişletilip biyouyumlu materyaller ile sızdırmayacak şekilde kapatılmasıdır. Kök<br />

kanalının doldurulması için birçok yöntem önerilmiştir ve halen de denenmektedir.<br />

Kök kanal obturasyonu esnasında başarı için bir kök kanal patı kullanımı önemlidir.<br />

Kök kanal patları yalnızca sızdırmaz bir kapatma sağlamaya yardımcı olmaz, ayrıca<br />

kanaldaki düzensizlikleri ve kök kanal duvarı ve kor materyali arasındaki minör<br />

kısımları da doldurur. Kanal dolgu patları lateral ve aksesuar kanallara da yerleşerek<br />

20


sahip oldukları antibakteriyel etkinlikleriyle kök kanallarında dezenfeksiyon etkisi<br />

göstermektedirler (82). Kanal dolgu patları, dentin duvarı ve kanal dolgu materyalleri<br />

arasındaki boşlukları doldurur ve tıkanmayı sağlar ve kanal dolgu patları kanal dolgu<br />

materyallerini birbirine ve de kanal dentin duvarına bağlar (83). Kanal dolgu patının<br />

sağladığı akışkanlıkla kanal dolgusu daha kolayca uygulanabilir (81). Smear tabakası<br />

kaldırıldığında birçok pat dentine artan bir adhezyon ve dentin tübüllerine penetrasyon<br />

gösterir (82).<br />

Kök kanal dolgu patları şöyle sıralanabilir (12, 46):<br />

1. Çinkooksit öjenol esaslı patlar<br />

2. Paraformaldehit içeren patlar<br />

3. Polimer yapıdaki patlar<br />

4. Cam iyonomer esaslı patlar<br />

5. Kalsiyum hidroksit esaslı patlar<br />

Çinko Oksit Öjenol (ZnOE) Esaslı Patlar<br />

Çinkooksit öjenol içeren patlarda karıştırıcı ajan öjenoldür. Toz, patın akıcılığının<br />

sağlanması amacıyla ince partiküller halinde çinkooksit içermektedir. Bu pat grubunun<br />

yapısına antimikrobiyal ve fiksatif etki için paraformaldehit, enflamatuar reaksiyonların<br />

baskılanması için kortikosteroidler, dentine adezyonu arttırmak için reçine ve Kanada<br />

balsamı eklenebilmektedir. ZOE esaslı kanal patlarının ortak özellikleri nemsiz ortamda<br />

yavaş sertleşmeleri ve kolay şekil verilebilmeleridir. Sertleştikten sonra hacimsel<br />

değişmelerinin az olduğu ve apikal örtülemelerinin iyi olduğu iddia edilmektedir (11).<br />

En önemli dezavantajı ise, sürekli öjenol salınımı ile birlikte suyla temas ettiğinde<br />

dekompoze olmasıdır. Bu grupta yer alan patlar: Rickert patı, Grossman patı, Procosol,<br />

Roth ve Sealite-Ultra olarak sayılabilir (80).<br />

Paraformaldehit İçeren Patlar<br />

Genellikle çinkooksit öjenolün yanı sıra % oranında paraformaldehit içerirler.<br />

Bu grupta yer alan patlar arasında N2, Treatment SPAD, Oxpara ve Endomethasone<br />

sayılabilir. Bu patların toksik etkileri olduğu, dokularla temasta nekroza neden<br />

olabilecekleri, apikalden taşmaları durumunda ise kalıcı paresteziye neden<br />

olabilecekleri bildirilmiştir (80, 84).<br />

21


Polimer İçeren Patlar<br />

Son yıllarda piyasaya çıkan patların büyük çoğunluğu polimerlerdir. Polimer grubu<br />

patlar Epoksi rezin içerikli patlar (AH26, AH Plus (DeTrey Dentsply, Konstanz,<br />

Germany), metakrilat içerikli patlar (Hydron, EndoRez), polivinil içerikli patlar<br />

(Diaket), polimetilsiloksan (Roeko-seal) içerikli patlar olarak sıralanabilir (80, 84). AH<br />

26’nın toksik, alerjik ve mutajenik potansiyele sahip olduğu bildirilmiştir (84). İlaveten<br />

pat karıştırıldıktan sonra formaldehit açığa çıkardığı, bu salınan formaldehitin<br />

antimikrobiyal özellik gösterdiği fakat formaldehitin çevre dokulara yayılması<br />

durumunda dokularda nekroza neden olabileceği bildirilmiştir (84). AH 26 ön grup<br />

dişlerde içerdiği gümüşten dolayı renk değişikliğine neden olmaktadır. Bu sebeple<br />

gümüş içermeyen AH 26 son zamanlarda piyasaya sunulmuştur. Gümüş içermeyen AH<br />

26’nın da aynı mutajenik ve toksik etkiye sahip olduğu bildirilmiştir (12). AH Plus,<br />

orijinal AH 26’nın teknik, klinik ve sitotoksik özelliklerini iyileştirmek amacıyla<br />

geliştirilmiştir. AH 26’nın amin yapısı korunarak ve renkleşme eğilimi ile formaldehitin<br />

açığa çıkışı elimine edilerek geliştirilmiştir (22). Diaket, polivinil yapıda, dayanıklı ve<br />

fiziksel özellikleri üstün bir poliketon bileşiktir. Sertleşirken hacim kaybına uğramaz ve<br />

kanal duvarlarına iyi adapte olur. Yumuşak dokuyu irrite etmez, uygulanması ve<br />

gerektiğinde kanaldan çıkarılması kolaydır. Nemden, etkilenmez ve bakteriyostatiktir.<br />

Yapılan çalışmalarda Diaket’in biyouyumluluğunun kabul edilebilir olduğu ve ortaya<br />

çıkan hafif doku reaksiyonlarının 2 hafta içinde hafiflediği ve mutajenik potansiyelinin<br />

olmadığı bildirilmiştir (84).<br />

AH Plus<br />

AH Plus (Dentsply, De Trey, Konstanz, Germany) rezin esaslı kanal dolgu patıdır.<br />

Kanal dolgu patı içeriğinde, diglisid-bisfenol-A-eter, kalsiyum tungsten, zirkonyum<br />

oksit, aerosol, demiroksit, amina 1-adamantan, N, N-dibenziloxanoneandemine-1,<br />

TCD-diamin ve silikon oksit bulunmaktadır (81). AH 26’dan daha radyoopak olup<br />

sertleşme süresi (8 saat) daha kısadır. Sertleşme sırasında çok az büzülme gösterir.<br />

Sertleşme sırasında formaldehit çıkarmadığı için uzun ve kısa dönem toksisitesi daha<br />

azdır. Kalsiyum tungstat içermesine rağmen kalsiyum salınmasına sebep olmaz (85).<br />

AH Plus ve AH 26 gibi polimer esaslı kanal dolgu patlarının smear tabakasının<br />

kaldırıldığı kanallarda diğer kanal dolgu patlarından daha iyi şekilde dentine penetre<br />

olabildiği gösterilmiştir (29, 46, 74, 81, 86).<br />

22


Saleh ve ark. (87), AH Plus, Grossman, Ketac-Endo, Apexit, RoekoSeal Automix, kök<br />

kanal patlarının enfekte dentin tübüllerindeki bakterileri öldürme yeteneklerini<br />

araştırmak için yaptıkları çalışmada; kök kanalları patlar ile doldurulduktan sonra<br />

Enterococcus faecalis ile 3 hafta süreyle enfekte edildikten sonra AH Plus kök kanal<br />

patının dentin tübüllerindeki seafoodplus.infois’i öldürmekte diğer patlardan daha başarılı<br />

olduğunu bildirmişlerdir. Schafer ve Zandbiglari (88) patların çözünürlüğünü<br />

inceledikleri çalışmalarında AH Plus’ın Apexit, Sealapex, Ketac Endo, Diaket, Aptal-<br />

Harz patlarından çok daha az çözünürlüğe sahip olduğunu bulmuşlardır. De deus ve ark.<br />

(89) Pulp Canal Sealer, EndoREZ, Sealapex ve AH Plus ile yaptıkları çalışmada sadece<br />

AH Plus’ın kalın bir pat tabakası varlığında bile apikal sızıntıdan diğerlerine göre daha<br />

az etkilendiğini bulmuşlardır.<br />

Cam İyonomer Esaslı Patlar<br />

Cam iyonomer simanlar endodontik pat olarak da üretilmiştir. Cam iyonomer simanlar<br />

hafif derecede doku irritasyonuna neden olurlar, invitro düşük toksisiteye sahiptirler<br />

(22). Cam iyonomerler, mine ve dentinin hidroksiaptitine kimyasal olarak bağlanır ve<br />

flor iyonları açığa çıkarırlar, biyolojik toleransları ve doku uyumları bulunmaktadır<br />

(80). Daha sonraları piyasaya sürülen Ketac-Endo’nun apikal sızıntı çalışmalarında iyi<br />

sonuçlar verdiği, biyouyumluluğunun iyi olduğu bildirilmiştir.<br />

Kalsiyum Hidroksit Esaslı Patlar<br />

Kök kanal tedavisinde kolay preperasyon, alkalen pH, rezorptif defektlerde lokal çevre<br />

faktörlerini iyileşme açısından ideal şartlara çevirme, kök kanal sistemi dışına çıkınca<br />

kolay rezorbe olabilme, sert doku oluşumu ve birikimi açısından uygun koşulları<br />

sağlama gibi avantajlara sahiptir (80, 84). Kalsiyum hidroksit, gerek pansuman maddesi<br />

gerekse kanal patı olarak periapikal lezyonlu dişlerin tedavisinde kullanılmaktadır. Bu<br />

grupta yer alan patlar, Sealapex, Calcibiotic Root Canal Sealer (CRCS) sayılabilir.<br />

KÖK KANAL DOLGUSUNDA KULLANILAN YÖNTEMLER<br />

Kök kanallarının doldurulmasında en yaygın olarak kullanılan yöntem soğuk lateral<br />

kompaksiyon yöntemidir. Bu yöntem, guta perkanın fiziksel özellikleri dolayısıyla<br />

kompresyon yapılabilirliğine dayanmaktadır. Ana kon yerleştirildikten sonra kalan<br />

boşluklar yardımcı konlarla doldurulmaktadır. Ana konun ve yardımcı konların kanal<br />

sondları ile sıkıştırılması ile üç boyutlu bir tıkama oluşturulmaktadır (90). Bu yöntemde<br />

guta perkanın daha kontrollü yerleştirilmesi avantajına karşın, pat-kon arası ve konlar<br />

23


arası yetersiz adaptasyon ve yetersiz homojenite dezavantajıdır. Bu yöntemde aksesuar<br />

konlar ile kanal duvarı arasında boşlukların olduğu, lateral kanalların çoğunun<br />

doldurulamadığı ve patın dağılımının homojen olmadığı bildirilmiştir (90). Lateral<br />

kompaksiyon yöntemi kök kanalına güta perkaların kontrollü biçimde<br />

yerleştirilebilmesini sağlar fakat bu şekilde obturasyon zaman alan bir işlemdir, konlar<br />

arasında oluşan boşluklar nedeniyle homojenite tatmin edici olmayabilir, kanal<br />

duvarlarına adptasyonu zayıftır ve de vertikal fraktüre sebep olabilir (90).<br />

Vertikal kompaksiyon sisteminde ısıtılmış güta perkanın vertikal yönde sıkıştırılması<br />

sonucunda kanalların 3 boyutlu doldurulabileceğini ve bu yöntemin lateral<br />

kompaksiyona göre daha üstün olduğu belirtilmiştir (91). Isının kullanıldığı tekniklerde<br />

güta perka ve pat periapikal dokulara taşabilir. Ancak ısının kullanıldığı bu tekniklerde<br />

daha homojen ve kanal duvarına daha iyi adapte olan dolgular elde edildiği bildirilmiştir<br />

(81). Er ve ark. ısı kaynağı ile kök kanallarının doldurulması daha avantajlı olduğu ve<br />

lateral kondensasyon yöntemine göre daha sızdırmaz bir şekilde, üç boyutlu kök kanal<br />

dolgusu elde edilebileceğini bildirmişlerdir (90). Fazaneth ve ark. (92) direkt klinik<br />

karşılaştırmayla kanal dolgu tekniklerinin tedavinin başarısı üzerine etkisini<br />

değerlendirmişlerdir ve vertikal kompaksiyon tekniği ile dolduran kanalların (%95)<br />

lateral kompaksiyonla doldurulan kanallardan (%80) istatistiksel olarak daha iyi<br />

sonuçlar verdiğini göstermişlerdir. Çalışmalar kanal duvarı ve güta perka arasındaki<br />

adaptasyonun artmasının periapikal hastalığa neden olan bakteri ve onların yan<br />

ürünlerinin geçişine engel olup kısıtlayacağını göstermiştir (93).<br />

Devamlı dalgalı kondensasyon tekniği soğuk lateral ve sıcak vertikal tekniklerin bir<br />

karmasıdır. Bu sistemde apikalde çalışma boyunda sıkışan uyumlu bir master güta perka<br />

konun apikalden taşmasının engelleneceği ve kanalın muntazam şekilde doldurulacağı<br />

düşünülmüştür. Master güta perka kanala yerleştirildikten sonra System B (Analytic<br />

Richmond, WA) ısı kaynağı ile °C’ye ısıtılmış plugger kanal boyundan 3 mm kısa<br />

olacak şekilde kanala yerleştirilir ve sistem aktive edilerek güta perka apikal bölgeye<br />

adapte edilir.<br />

Enjekte edilebilen termoplastize güta perka sistemi; ısıtılmış güta perkaya mekanik<br />

basınç uygulandığında kök kanalının lateral kompaksiyon veya vertikal<br />

kompaksiyondan daha kısa zamanda 3 boyutlu doldurulabileceği düşüncesiyle<br />

geliştirilmiştir (91). Termoplastik yöntem adı verilen bu yöntem kök kanal sisteminin<br />

24


ayrıntılı ölçüsünü vermesi, diğer dolgu yöntemleriyle eşdeğer bir dolgu kalitesi<br />

sağlaması ve de çok kısa bir sürede kanalı düzgün şekilde doldurması sebebiyle tercih<br />

edilmektedir (91). De Deus ve ark. (13) üç farklı yöntemle doldurdukları kök<br />

kanallarındaki kök kanal patının film kalınlığını SEM kullanarak incelemişler ve en ince<br />

film kalınlığının sürekli ısı dalgalı kondensasyon yöntemiyle elde edildiğini<br />

göstermişlerdir. Minimal pat kalınlığının elde edilmesi uzun dönem kapatma sağlanması<br />

anlamına gelmektedir (93).<br />

Çalışmamızda Kullanılan Obturasyon Sistemi<br />

CALAMUS DUAL 3D obturasyon sistemi<br />

Calamus Dual 3D obturasyon sistemi hem apikal doldurma işlemini gerçekleştiren<br />

Calamus Pack sistemine sahiptir, hem de koronal doldurma işlemini gerçekleştiren<br />

Calamus Flow sistemiyle akışkan güta perka temin eder (47). Calamus Pack kısmı<br />

bünyesinde elektrikle ısınan uygun boyutlarda Pluggerlar içerir ve bu sistem obturasyon<br />

esnasında gutta perkayı kesme, ısıyla yumuşatma ve kondanse etmekte kullanılır. 3<br />

farklı boyutta elektrikle ısınan plugger (40/03, 50/05, 60/06) içerir. Kanalın anatomisine<br />

uygun olarak kanal ağzından 5 mm ilerleyebilen bir plugger seçilir. Plugger ısınmaya<br />

başladığında temas ettiği güta perkaya 5 mm’lik bir ısı dalgası iletir (47) (Şekil ).<br />

Calamus Flow aparatı, güta perka kartujuna entegre edilmiş 20 veya 23 gauge<br />

boyutunda kanül sayesinde ısıtılmış güta perkayı kanal içerisine doldurma fazında görev<br />

alır. Seçilen kanül koronal ve orta üçlüden geçer ve apikal üçlüdeki Calamus Pack<br />

plugger’ı ile kesilmiş master kon güta perkaya temas eder hem onu tekrar ısıtır bu<br />

sayede güta perka enjekte edildiğinde apikal gütaperka ile daha iyi adaptasyon sağlar<br />

(47).<br />

Çalışmamızda amaç endodontik tedavide sık kullanılan dört farklı Ni-Ti döner sistem<br />

ile yapılan kök kanal preparasyonlarında standart kök kanal dolum prosedürü<br />

uygulandığında epoksi rezin içerikli bir patın dentin tübüllerine olan penetrasyon<br />

derinliklerinde farklılık bulunup bulunmadığının değerlendirilmesidir. Farklı eğe<br />

tasarımlarının penetrasyona etkisinin olup olmadığı anlaşılmak istenmektedir. Sıfır<br />

hipotezi gruplar arasında fark olmadığı yönündedir.<br />

25


3. GEREÇ VE YÖNTEM<br />

Çalışmamızda 81 adet benzer boyutlarda apikal formasyonu tamamlanmış, tek köklü,<br />

çürüksüz, yeni çekilmiş insan maksiller santral dişi kullanıldı. Organik artıkların<br />

uzaklaştırılması için dişler 8 saat süreyle %5,25’lik NaOCl içinde bekletildi daha sonra<br />

musluk suyuyla yıkanıp kullanılacakları zamana kadar %10’luk formalin içinde<br />

saklandı. Fissür frezle mine-sement sınırından kronları uzaklaştırılan dişlerin pulpaları<br />

tırnerf yardımıyla çıkarıldı. Köklerin boyları 12 mm’ye ayarlandı. 10 numaralı bir K tipi<br />

eğe foramen apikaleden görünene kadar ilerletildi ve bu uzunluktan 1 mm kısa olacak<br />

şekilde çalışma boyu saptandı. Kökler rastgele seçilerek 20’şerli 4 gruba ayrıldı. Her bir<br />

grupta X Smart (Dentsply Maillefer, Ballaquies, Switzerland) tork ve hız ayarlı<br />

endodontik motor yardımıyla farklı Ni-Ti döner sistemler kullanılarak kök kanal<br />

şekillendirmesi yapıldı.<br />

Grup 1:<br />

Kök kanal şekillendirmesi ProFile (Dentsply Maillefer, Ballaquies, Switzerland) Ni-Ti<br />

döner sistemi kullanılarak yapıldı. Endodontik motorda her alet için üretici firma<br />

tarafından tavsiye edilen tork ve hız ayarlarında ayarlamalar yapıldı.<br />

Nikel titanyum ProFile sisteminin uygulanması:<br />

Şekillendirmeye ProFile Orifice Shaper 3 06/40 ile başlandı. Kök kanalına yavaşça<br />

yerleştirildi ve saniye süreyle ileri geri yavaşça hareket ettirildi. ProFile 06/25 ile<br />

ileri geri küçük hareketlerle direnç hissedilene kadar devam edildi. ProFile 06/20 bir<br />

önceki aletle aynı şekilde kullanıldı. ProFile 04/25 aynı şekilde devam edildi ve çalışma<br />

boyutuna 3 mm kadar yaklaşıldı. ProFile 04/20 ve ProFile 04/25 aletlerle daha önceki<br />

kanal aletlerinin çalışma prensipleriyle gerçek çalışma boyutunda şekillendirme yapıldı.<br />

Apikal şekillendirme ProFile 06/30 aleti kullanılarak yapıldı. Her bir kanal aleti<br />

arasında 3 ml %2,5 NaOCl ile irrigasyon yapıldı. Her 5 örnekte bir yeni set ProFile Ni-<br />

Ti eğe açıldı.<br />

27


Grup 2:<br />

Kök kanal şekillendirmesi ProTaper (Dentsply Maillefer, Ballaquies, Switzerland) Ni-<br />

Ti döner sistemi kullanılarak yapıldı. Endodontik motorda her alet için üretici firma<br />

tarafından tavsiye edilen tork ve hız ayarlarında ayarlamalar yapıldı.<br />

ProTaper nikel-titanyum döner alet sisteminin uygulanması:<br />

İlk olarak Sx eğesi koronal genişletmenin yapılması için kanal ağzından mm<br />

ilerleyecek şekilde kullanıldı. Daha sonra çalışma boyutunda olacak şekilde ProTaper<br />

sisteminin 1 numaralı şekillendirici kanal aleti S1 ile şekillendirme yapıldı. 2 numaralı<br />

Protaper şekillendirici kanal aleti S2 ile çalışma boyutunda şekillendirme yapıldı. Daha<br />

sonra bitirici kanal aletleri F1, F2 ve F3 sırasıyla çalışma boyunda uygulandı. Her bir<br />

kanal aleti arasında 3 ml %2,5 NaOCl ile irrigasyon yapıldı. Her 5 örnekte bir yeni set<br />

ProTaper Ni-Ti eğe açıldı.<br />

Grup 3:<br />

Kök kanal şekillendirmesi Hero (MicroMega, Besançon, France) Ni-Ti döner<br />

sistemi kullanılarak yapıldı. Endodontik motorda her alet için üretici firma tarafından<br />

tavsiye edilen tork ve hız ayarlarında ayarlamalar yapıldı.<br />

Hero nikel titanyum döner sisteminin uygulanması:<br />

Hero 06/30 eğesi kanalda sıkışma hissedilene kadar ilerletildi. 06/25 nolu eğe ile<br />

kanal boyunda şekillendirme uygulandı. 06/30 eğesi kanalda boyutuna ulaşıncaya dek<br />

kullanıldı.<br />

Her bir kanal aleti arasında % 3 ml NaOCl ile irrigasyon yapıldı. Her 5 örnekte bir<br />

yeni set Hero Ni-Ti eğe açıldı.<br />

Grup 4:<br />

K3 (Sybron Endo, West Collins Orange, CA, USA) Ni-Ti döner sistemi kullanılarak<br />

kök kanal şekillendirmesi yapıldı. Endodontik motorda her alet için üretici firma<br />

tarafından tavsiye edilen tork ve hız ayarlarında ayarlamalar yapıldı.<br />

Nikel titanyum K3 sisteminin uygulanması:<br />

Kök kanallarında koronal şekillendirme için ilk olarak /25 kanalda sıkışma<br />

hissedilinceye kadar kullanıldı ardından 08/25 aleti kanalda sıkışma hissedilinceye<br />

kadar kullanıldı. 06/25 aletiyle kanal boyutunda genişletme sağlandı ve son olarak<br />

27


06/30 kanal aletiyle çalışma boyutunda genişletme yapıldı. Her bir kanal aleti arasında 3<br />

ml % NaOCl ile irrigasyon yapıldı. Her 5 örnekte bir yeni set K3 Ni-Ti eğe açıldı.<br />

Smear tabakasının uzaklaştırılması için her bir kanal 5 ml %17 EDTA çözeltisi (Werax)<br />

ile 1 dakika boyunca yıkandı ardından 5 ml % NaOCl ile yıkandı ve de a son olarak<br />

3 ml distile su ile yıkandı. Kanallar paper point yardımıyla kurulandı. Smear tabakasının<br />

kaldırıldığından emin olabilmek için ayrıca hazırlanmış bir maksiller santral insan<br />

dişine aynı protokol uygulandı ve SEM (Leica-Leo S,Cambridge, UK) kullanılarak<br />

koronal,orta ve apikal bölgelerden fotoğraflar çekildi (Şekil ).<br />

Şekil Smear tabakası kaldırıldıktan sonra soldan sağa seafoodplus.infol, seafoodplus.info, seafoodplus.info bölgelerden alınmış<br />

SEM görüntüleri<br />

AH Plus kanal dolgu patı üretici firma tavsiyelerine uyularak karıştırıldı. Kök kanal<br />

duvarlarına medium boy bir güta perka yardımıyla sıvanarak uygulandı.<br />

Kök kanallarının apikalinde sıkışan bir medium boy güta perka (Autofit gutta percha,<br />

SybronEndo, Orange, CA, USA) kök kanalına yerleştirildi. Calamus Down Pack<br />

ünitesinin ısıyla aktive olan pluggerı kullanılarak kanaldaki güta perka kanal ağzı<br />

seviyesinden kesildi (Şekil ). Isıyla aktive edilen plugger kanal içinde 9 mm<br />

ilerletildi ve ısınmış gütta perka apikalde 3 mm mesafe kalana dek lateral ve vertikal<br />

yönlerde kondanse edildi. Deaaktive edilmiş plugger 10 saniye soğumaya bırakıldı.<br />

28


Daha sonra plugger 1 saniye süre ile aktive edildi ve kanal içinde sağ sol hareketler<br />

yapılarak güta perka kesildi ve tekrar deaktive edildi. Koronalde kalan güta perka<br />

ısıtılmış plugger ile sökülerek kanaldan uzaklaştırıldı. Apikalde kalan ısıtılmış güta<br />

perka el pluggerı ile tekrar kondanse edildi. Calamus flow aparatı ucuna 23 gauge’lık<br />

güta perka kartuju yerleştirildi ve sistem ° C’de ayarlandı. Calamus Flow aparatı<br />

apikal güta perkaya basınç uygulamadan aktive edilerek yumuşamış güta perka kanala<br />

doldurulmaya başlandı. Kanül kanalda her mm yükseldikten sonra yumuşamış güta<br />

perka kanala adapte edilmek için plugger ile sıkıştırıldı, kanül tekrar kanala<br />

yerleştirilerek dolgu işlemi tamamlandı.<br />

Giriş kaviteleri geçici dolgu maddesi Cavit (3M, ESPE) ile kapatıldıktan sonra kök<br />

kanal patlarının sertleşip dentine adaptasyonlarını tamamlamaları için 37˚C’de %<br />

nemli ortamda 1 hafta süreyle bekletildi. Daha sonra köklerin en eğimli yerlerine<br />

gelecek şekilde su soğutması altında, alev uçlu frezle, yüksek devirli tur yardımıyla<br />

bukkal ve lingual / palatinal yüzeylerinden, güta perka ve kullanılan kanal dolgu patının<br />

renginin belirdiği seviyeye kadar dikey oluklar açıldı ve kökler ağız spatülü ile kuvvet<br />

uygulanarak ortadan ikiye ayrıldı.<br />

Vakumla kurutulan örnekler, 50 A akım uygulanarak altınla kaplandı (Polaron sputter<br />

coater; Quorum Technologies,UK) ve SEM ile incelendi (Şekil , , , ).<br />

Koronal, orta, apikal ölçümlerin gerçekleştirilmesi için SEM ünitesinde bulunan ölçüm<br />

özelliği kullanılarak her dişin boyu ölçüldü ve belirlendi. Kök kanal sisteminin koronal,<br />

orta ve apikal 1/3’lük bölümlerinden çeşitli büyütmelerde mikrofotoğraflar alındı. Her<br />

bölgeden maksimum penetrasyonun gözlemlendiği 10 noktadan Image ProPlus <br />

programı (Media Cybernetics, Inc., SilverSpring.<br />

MD) kullanılarak ölçümler yapıldı ve bunların ortalamaları dikkate alındı.<br />

29


Şekil Altın kaplanmış SEM örnekleri<br />

Örneklerde gözlenen penetrasyon cisimlerinin elementlerinin tanımlanıp pat<br />

olduklarının kesin anlaşılması için EDS (Energy Dispersive Spectrometry) ile analiz<br />

yapıldı (Şekil , ).<br />

30


Şekil EDS analizi için hazırlanmış bir SEM fotoğrafı<br />

Şekil Şekil 'daki Fotoğrafın EDS analizi: grafikte kök kanal dentin yapısında<br />

bulunmayan fakat kök kanal patının yapısında bulunan Zirkonyum (Zr) gibi<br />

elementlerin analizi ile cisimciklerin pat olduğu anlaşılmıştır.<br />

31


Şekil Altın Kaplama Cihazı<br />

Şekil SEM ve EDS ünitesi<br />

32


İSTATİSTİKSEL ANALİZ<br />

Şekil "Calamus 2 in 1" kanal dolgu cihazı<br />

İstatistiksel analizler Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalında<br />

yapıldı ve analizler için SigmaStat programı kullanıldı. Shapiro-Wilk testi<br />

sonucunda verilerin normal dağılım göstermediği anlaşıldı. Bu nedenle grupların<br />

kıyaslanmasında parametrik olmayan Kruskal Wallis testi ve çoklu karşılaştırmalar için<br />

parametrik olmayan Tukey testi kullanıldı. p


4. BULGULAR<br />

Çalışmamızda 4 farklı Ni-Ti döner sistemiyle yapılan kök kanal preparasyonunun kök<br />

kanal patının penetrasyonu üzerindeki sonuçları aşağıdaki tablolarda gösterilmiştir<br />

(Tablo , ). ProFile sistemiyle prepare edilen örneklerdeki ortalama değerler Tablo<br />

’de gösterilmiştir ve koronal, orta ve apikal kısımlarda gruplar arasında istatistiksel<br />

olarak anlamlı farklar bulunmaktadır (p


Tablo ProFile sisteminin koronal, orta, apikal bölümlerde µm cinsinden penetrasyon<br />

derinliklerinin ortalama ölçümleri<br />

Diş no ProFile Koronal ProFile Orta ProFile Apikal<br />

1 51 90 9<br />

2 93 43<br />

3 75 80 38<br />

4 95 40<br />

5 53 70 10<br />

6 48 9<br />

7 60 75 44<br />

8 43 29<br />

9 32 35<br />

10 41 95 32<br />

11 34<br />

12 18 68 13<br />

13 45 85 24<br />

14 82 21<br />

15 31 11<br />

16 52 35<br />

17 48 41<br />

18 49 63 28<br />

19 88 65 14<br />

20 91 17<br />

Tablo ProFile grubunun istatistiksel değerlerini gösteren tablo<br />

Group N Standart hata Ortanca %25 75%<br />

ProFile Kronal A<br />

ProFile Orta B<br />

ProFile Apikal C<br />

20 <br />

20 <br />

20 <br />

35


ProTaper sistemiyle prepare edilen örneklerde koronal, orta ve apikal üçlülere ait<br />

penetrasyon görüntüleri gösterilmiştir ve de gruplar arasında istatistiksel farklar<br />

bulunmaktadır (p


Tablo ProTaper grubunun istatistiksel değerlerini gösteren tablo<br />

Group N Standart hata Ortanca 25% 75%<br />

ProTaper Kronal A<br />

20 <br />

ProTaper Orta A 20 <br />

ProTaper Apikal B 20 <br />

Hero sistemiyle prepare edilen örneklerde koronal, orta ve apikal üçlülere ait<br />

penetrasyon görüntüleri gösterilmiştir ve de gruplar arasında istatistiksel farklar<br />

bulunmaktadır (p


Tablo Hero sisteminin koronal, orta, apikal bölümlerde µm cinsinden penetrasyon derinliklerinin<br />

ortalama ölçümleri (devamı)<br />

Diş no Hero Koronal Hero Orta Hero Apikal<br />

13 81 27<br />

14 93 47<br />

15 96 26<br />

16 42<br />

17 78 98 35<br />

18 77 18<br />

19 93 48<br />

20 41<br />

Tablo Hero grubunun istatistiksel değerlerini gösteren tablo<br />

Group N Standart hata Ortanca 25% 75%<br />

Hero Kronal A 20 <br />

Hero Orta A 20 <br />

Hero Apikal B 20 <br />

K3 sistemiyle prepare edilen koronal, orta ve apikal üçlülerde gruplar arasında<br />

istatistiksel olarak anlamlı farklar bulunmaktadır (p


Tablo K3 sisteminin koronal, orta, apikal bölümlerde µm cinsinden penetrasyon derinliklerinin<br />

ortalama ölçümleri<br />

Diş no K3 Koronal K3 Orta K3 Apikal<br />

1 74 28<br />

2 90 38<br />

3 64 34<br />

4 84 32<br />

5 77 76<br />

6 91 73<br />

7 89<br />

8 49<br />

9 97 65<br />

10 36<br />

11 34<br />

12 81<br />

13 91 34<br />

14 83 51<br />

15 95 85 22<br />

16 80 53<br />

17 65<br />

18 52 94 22<br />

19 79 41<br />

20 39<br />

Tablo K3 grubunun istatistiksel değerlerini gösteren tablo<br />

Group N Standart hata Ortanca 25% 75%<br />

K3 Koronal A 20 <br />

K3 Orta A 20 <br />

K3 Apikal B 20 <br />

39


Tüm grupların koronal üçlülerinin penetrasyon derinliklerinin karşılaştırılmasında<br />

anlamlı farklar bulundu (Tablo ). K3 sistemi koronal bölgede ProFile sistemine göre<br />

anlamlı derecede yüksek penetrasyon göstermiştir (p). ProTaper sistemi ve ProFile<br />

sistemi arasında koronal bölgede istatistiksel olarak anlamlı farklılık vardır ve ProTaper<br />

sistemi anlamlı derecede üstündür (p). Hero sistemi ProFile<br />

sisteminden koronal bölgede istatistiksel olarak belirgin derecede üstün bulunmuştur<br />

(p


Grupların apikal üçlülerinin penetrasyon derinliklerinin kıyaslanmasında anlamlı farklar<br />

mevcuttu. ProTaper sistemi apikal üçlülerin penetrasyon derinliklerinde ProFile ve Hero<br />

sistemlerinden belirgince üstün bulunmuştur (p). K3 sistemi, ProFile ve Hero <br />

sistemlerinden anlamlı derecede üstün bulunmuştur (p) (Tablo ).<br />

Tablo Tüm grubların apikal üçlüdeki istatistiksel değerlerini gösteren tablo<br />

Group N<br />

Standart<br />

hata<br />

Ortanca 25% 75%<br />

ProFile Apikal A 20 <br />

Protaper Apikal B 20 <br />

Hero Apikal A 20 <br />

K3 Apikal B 20 <br />

Şekil ProFile koronal kesitte penetrasyon görüntüsü (yıldızlı bölgeler penetrasyonu gösteriyor)<br />

41


Şekil ProFile orta kesitte penetrasyon görüntüsü (yıldızlı bölgeler penetrasyonu gösteriyor)<br />

Şekil ProFile apikal kesitte penetrasyon görüntüsü (yıldızlı bölgeler penetrasyonu gösteriyor)<br />

42


Şekil ProTaper koronal kesit penetrasyon görüntüsü (yıldızlı bölgeler penetrasyonu gösteriyor)<br />

Şekil ProTaper orta kesit penetrasyon görüntüsü (yıldızlı bölgeler penetrasyonu gösteriyor)<br />

43


Şekil ProTaper apikal kesit penetrasyon görüntüsü (yıldızlı bölgeler penetrasyonu gösteriyor)<br />

Şekil Hero koronal kesit penetrasyon görüntüsü (yıldızlı bölgeler penetrasyonu gösteriyor)<br />

44


Şekil Hero orta kesit penetrasyon görüntüsü (yıldızlı bölgeler penetrasyonu gösteriyor)<br />

Şekil Hero apikal kesit penetrasyon görüntüsü (yıldızlı bölgeler penetrasyonu gösteriyor)<br />

45


Şekil K3 koronal kesit penetrasyon görüntüsü (yıldızlı bölgeler penetrasyonu gösteriyor)<br />

Şekil K3 orta kesit penetrasyon görüntüsü (yıldızlı bölgeler penetrasyonu gösteriyor)<br />

46


Şekil K3 apikal kesit penetrasyon görüntüsü (yıldızlı bölgeler penetrasyonu gösteriyor)<br />

47


5. TARTIŞMA VE SONUÇ<br />

Endodontik tedavinin esas amacı kök kanal sistemindeki organik materyalleri<br />

kaldırmak, kök kanalını şekillendirmek ve bu sistemi sızdırmaz bir şekilde doldurmaktır<br />

(18). Endodontik tedavinin başarısı büyük ölçüde kök kanal temizliği ve<br />

şekillendirmesinin düzgün şekilde yapılmasına dayanır. Ayrıca düzgün bir<br />

şekillendirme kök kanallarının temizlenmesini ve doldurulmasını da kolaylaştırmaktadır<br />

(44).<br />

Endodonti’de birçok kök kanal şekillendirme yöntemi geliştirilmiş ve de kullanılmıştır.<br />

Son yıllarda kök kanal preparasyonunu daha kolay ve kısa süreli hale getirebilmek için<br />

pek çok alet, cihaz ve teknik geliştirilmiştir. Özellikle Ni-Ti alaşımının dönen aletlerde<br />

kullanımı, preparasyonun bitimi için gerekli zamanı azaltma, hekim yorgunluğunu en<br />

aza indirme ve uygulama hatalarını azaltabilme özelliklerinden dolayı kök kanal<br />

tedavisinde önemli bir gelişme olarak kabul edilmektedir (50). Günümüze dek birçok<br />

Ni-Ti döner sistem piyasaya sunulmuştur. Bu sistemler esas olarak kesici yüzeylerinin<br />

tasarımı ve eğelerin koniklikleriyle farklılık gösterirler (48).<br />

Ticari olarak piyasada bulunan Ni-Ti döner aletler tasarımları ile birbirlerinden farklılık<br />

göstermektedirler. Tasarımlarındaki bu farklılıklar, değişen taper, kesici kısım, oluk ve<br />

uç kısım tasarımları olarak sıralanabilir (94). Gövde tasarımına göre progresif ve sabit<br />

olmak üzere ikiye ayrılabilir (95). Farklı Ni-Ti döner aletlerle yapılan preparasyonlar da<br />

gözlemlenmiştir ki kök kanallarının yüzey görüntülerinde farklılıklar oluşmaktadır (96,


97). Bu farklılıkların kök kanal patlarının penetrasyonunu etkileyip etkilemediği henüz<br />

değerlendirilmemiştir. Bu in vitro çalışmada da ProFile, Hero , K3 ve ProTaper gibi<br />

sık kullanılan 4 adet Ni-Ti döner sistemleri ile yapılan preparasyonların bir kanal dolgu<br />

patının dentin tübüllerine penetrasyonuna etkisi olup olmadığı araştırılmıştır.<br />

Kök kanal boşluğunu tüm mikroorganizmalardan elimine etmek çok zor, hatta imkânsız<br />

gibi görünse de kemomekanik preparasyon enfekte kök kanallarının tedavi edilmesinde<br />

en önemli basamak olarak ele alınmaktadır (98). Mikroorganizmaların büyük çoğunluğu<br />

kemomekanik preparasyon ile elimine edilse de lateral kanallar ve dentin tübülleri gibi<br />

alanlarda sıklıkla bulunmaktadırlar (36). Bu anlamda güta perka ile kullanılan kök kanal<br />

patlarının dentin duvarına adezyonu, dentin tübüllerine derin penetrasyonu kök kanal<br />

patlarından beklenen temel özelliklerdir (99, ).<br />

Endodontik kanal patlarının dentin tübüllerine penetre olmasını etkileyen bazı faktörler<br />

mevcuttur. Bunlar; patların yüzey aktivitesi, film kalınlığı, patlar ile dentin duvarı<br />

arasındaki temas açısı, açık dentin tübüllerinin çapı ve sayısı ve de kullanılan<br />

obturasyon tekniği olarak sayılabilir (22). Dentin tübüllerine penetrasyon hem<br />

materyaller ve dentin yüzeyi arasındaki alanı arttırdıkları için hem de mekanik bir<br />

kilitlenme sağlayarak obturasyonun kalitesini arttırdıkları için faydalı olmaktadır (74).<br />

Ayrıca kanal patları sahip oldukları antibakteriyel özellikler sayesinde penetre oldukları<br />

dentin tübülleri içinde kalmış residüel bakterileri de etkisiz hale getirmektedir (27).<br />

Kanal dolgu patlarının dentin tübüllerine penetrasyonu dolgu materyalleri ve dentin<br />

yüzeyi arasındaki alanı arttırdığı için obturasyonun tıkama özelliğini de olumlu yönde<br />

etkilediği düşünülmektedir (77). Şen ve ark (31) ’nın yaptığı bir çalışma bu düşünceyi<br />

desteklemektedir.<br />

Kokkas ve ark. (77) AH Plus, Apexit ve Roth kanal dolgu patlarını kullanarak<br />

yaptıkları çalışmada smear tabakasının, tüm bu patların dentin tübüllerine penetre<br />

olmasına engel teşkil ettiğini bulmuşlardır. Ayrıca, Kouvas ve ark ()’da yaptıkları<br />

çalışmada smear tabakasının Sealapex, Roth ve CRCS kanal dolgu patlarının dentin<br />

tübüllerine penetrasyonuna engel olduğunu bulmuşlardır ve dentin tübülleri içindeki<br />

kök kanal patlarının mikro yapısının ve tıkama derecesinin smear tabakası kaldırılmış<br />

kök kanalının hermetik olarak doldurululabilmesi için en önemli faktörlerden biri<br />

olduğunu belirtmişlerdir. Mamootil ve ark (74), Sevimay & Dalat (86), Sevimay &<br />

Kalaycı (29) SEM kullanarak yaptıkları penetrasyon çalışmalarında smear tabakasını<br />

49


uzaklaştırarak başarılı penetrasyon örnekleri elde etmişlerdir. Yapılan çalışmalarda 17%<br />

EDTA ve % NaOCl kombine kullanımı smear tabakasının kaldırılması için yeterli<br />

bulunmuştur (28, 29, 33, 74, 76, 86, ). Bu in vitro çalışmada da smear tabakasının<br />

kaldırılması için 5 ml 17% EDTA 1 dakika süreyle ve 5 ml % NaOCl ve son olarak<br />

3 ml distile su kullanılmıştır.<br />

Kök kanal tedavisinde kullanılan irrigasyon solüsyonları kanal aletlerine lubrikasyon<br />

sağlayarak preparasyon işlemini kolaylaştırmaktadır (). Kök kanallarının<br />

irrigasyonunda NaOCl kullanımı dokuda çözünürlük ve dezenfeksiyon sağlaması<br />

bakımından altın standart haline gelmiştir (). Herhangi bir döner alet ile çalışmadan<br />

Air and Heavens in the Hierotopy and Iconography of the Christian World (edited Alexei Lidov)

Our recent studies have shown that the phenomenon of the ‘spatial icons’ played a great role in the sacred spaces of Byzantine churches and influenced several forms of artistic creativity. They appeared in the air like visions, mediating in the transforming of a beholder from earthly to heavenly realm. These images had a special meaning in the church space, which was conceived, according to Byzantine liturgical commentaries, as the ‘Heavenly Kingdom on Earth’. The Air with the dramaturgy of Light was a leading means in the forming of this sacred environment. The paper deals with a new hypothesis concerning the phenomenon of luminous clouds in the domes of Byzantine churches. As recent studies have convincingly demonstrated, within the space of Justinian’s Hagia Sophia, which originally did not have any figurative images, the image of God was created by the most sophisticated system of lighting, including natural light of the sun, moon and stars, reflected by the golden mosaics, marble decorations, silver furnishings and vessels, as well as by the fire burning in innumerous, sometimes moving, lamps and in thousands of candles visible through the transparent smoke of incense. I argue that theidea of the luminous cloud was significant and quite alive in the minds of the sixth century people, when Hagia Sophia of Constantinople was being created. It also preserved its significance in later phenomena of Byzantine hierotopy and iconography, including contemporary Russian Orthodox church, sometimes without any historical memory of the performative nature and the symbolical concept of the luminous cloud as the Kavod —Doxa — Slava Bozhia.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir