anormal efor testi sonuçları / Kalp krizi geçirip geçirmeyeceğimizi kesin olarak öğrenmemiz mümkün mü?

Anormal Efor Testi Sonuçları

anormal efor testi sonuçları

Eforlu Elektrokardiyografi

IEFORLUELEKTROKARDİYOGRAFİ
Efor testi gittikçe artırılan ve sıkı sı­kıya denetlenen standart fiziksel etkinlik sırasında yapılır. Amacı hastada koroner yetmezlik bulunup bulunmadığını ortaya koymak ve bazı özel ölçütler aracılığıyla hastalığın ağırlığını belirlemektir.
Fiziksel güç harcama sırasında hasta­nın oksijen tüketimi artar. Artan oksijen gereksinimikalp atımlarının sıklaşması, dolayısıyla da koroner kan akımının art­masıyla karşılanır.
Her insanda azami oksijen tüketimi, azami koroner kan akımıyla belirlenir; bu da kalp atım sıklığının kuramsal üst sımnyla orantılıdır. Kuramsal azami kalp atım sıklığı şu formülle gösterilir: – hastanın yaşı (standart sapma ± 12). Buna göre 50 yaşında bir hastanın kalbi kuramsal olarak dakikada en çok kez atacaktır. Efor testi sırasında aşamalı olarak varılmak istenen atım sa­yısı budur. Bunun yüzde 80′i ise “azami-altı” (azamiye yakın) olarak kabul edilir.
Elektrokardiyografide (EKG) her­hangi bir bozukluk ya da kişide ağn, ne­fes daralması gibi bir belirti ortaya çık­madan azami hıza erişilirse koroner da­marların sağlıklı olduğu anlaşılır.
Buna karşılık koroner atardamarlar­da bir tıkanıklık varsa ve bu tıkanıklık harcanan fiziksel gücün gerektirdiği kan akımını engelliyorsa, EKG’de kalbin ye­tersiz kan almasına bağlı bozukluklar ve anjina biçiminde göğüs ağrıları ortaya Çıkar. Bu belirtilerin ortaya çıktığı kalp atım sıklığına da “iskemi eşiği”, yani bölgesel kansızlık eşiği adı verilir.
Koroner atardamar bozukluğunu be­lirlemede kullanılan başka önemli ölçüt­ler de vardır. Bunlar atardamar basıncı (güç harcama sırasında tansiyon çok yükselebilir), güç harcamanın süresi ve kritik atım sıklığına erişmek için harca­nan güç ya da yüklenme düzeyidir. Bu durumda inceleme yalnızcaEKG verile­riyle sınırlı olmadığından yapılan işleme de eforlu EKG yerine efor testi denmesi daha doğrudur.
Fiziksel etkinlik sırasında ortaya çı­kan bölgesel kansızlık (iskemi) ve buna bağlı anjina ağrısı, kalp kasının oksijen gereksinimiyle oksijen girdisi arasında­ki dengenin bozulmasından kaynakla­nır. Bunun nedeni de kan akımının art­masını engelleyen koroner atardamar daralmasıdır.
Fiziksel güç harcamaya bağlı göğüs ağrıları, kriz sırasında EKG çekilmedik­çe, yani normal zamanda elektrokardiyografık belirti vermez. Buna karşılık EKG’de tipik iskemi bulgularının görül­mesinden sonra hemen her zaman ağrır
UYGULAMA BİÇİMİ
Eforlu elektrokardiyografi fazla dona­nım gerektirmez, ama kullanılan aygıt­ların nitelikli olması testin güvenilir so­nuç vermesi açısından çok önemlidir.
Test sırasında şu aygıtlar kullanılır:
• Ergometre bisiklet. Pedallarını çevir­mek için harcanan gücün kesin olarak ölçülmesini sağlayacak biçimde ayar­lanmış elektromagnetik frenli bir bisik­lettir; jimnastik bisikleti gibi yerinde durur. Bu tür bir bisiklet yerine yürüyen bant da kullanılabilir; hasta hareket hızı ve eğimi ayarlanabilen bu bant üzerinde yürür ya da koşar. İki basamağı sürekli çıkıp inmeye dayanan Master testi artık pek uygulanmamaktadır.
• Eîektrokardiyograf aygıtı. Güç harca­ma sırasında sürekli kayıt yapar.
• Cıvalı manometre. Atardamar kan basıncını ölçmeye yarar.
• Elektrotlar. Bir uçları vücuda yapıştı­rılır; EKG’ye bağlantılı öbür uç kayıt yapılmasını sağlar.
• Defibrilatör, oksijen tüpü ve test sı­rasında kalpte Ortaya çıkabilecek her türlü işlev ve ağır ritim bozukluklarına karşı gerekli ilaçlar. Acil durumlarda kullanılır.
UYGULAMA KOŞULLARI
Efor testine başvurma karan ancak dik­katli bir klinik inceleme ve dinlenme du­rumunda çekilen EKG’nin değerlendiril­mesinden sonra verilebilir. Bütün bu in­celemeler testten sorumlu hekim tarafın­dan gerçekleştirilmelidir. Bazen hekim çok uygun belgelerle kendisine gönderi­len hastada bile, yeni klinik belirtiler ya da EKG değişiklikleri saptayarak testin tehlikeli olabileceği sonucuna varabilir.
Dinlenme durumunda EKG’si çekil­dikten ve tansiyonu ölçüldükten sonra hasta üç dakika boyunca 30 watt’hk bir güç harcayarak teste başlar. Harcadığı güç her üç dakikada bir 30 watt artırıla­rak watt’a kadar çıkarılır. Üç da­kikalık süre, organizmanın yeni güce uyum sağlaması için gerekli olan zaman­dır. Her üç dakikalık zaman diliminin so­nunda hastanın güç harcamasını kesme­den uzun bir EKG kaydı alınır. Bu kayıt üzerinde iskemi belirtilerinin olup olma­dığına, kalp ritminin hızlanıp hızlanma­dığına ve tansiyonun yükselip yükselme­diğine bakılır. îskemiye işaret eden ya da testin durdurulmasını gerektiren herhan­gi bir belirti ortaya çıkarsa bir üst düzey­de güç harcama aşamasına geçilmez.
Azami güç, kalp atim sıklığının ku­ramsal üst sınırına ulaşmasını sağlayan güçtür ve hastanın yaşma, kilosuna ve cinsiyetine göre değişir.
Kalp atışları kuramsal üst sınıra va­racak kadar hızlanmamışsa aşağıdaki belirtilerin ortaya çıkması durumunda test durdurulmalıdır:
• Önemli bir nefes darlığı ya da kas güçsüzlüğü;
• tansiyonun düşmesi ya da yeterince yükselmemesi;
• önemli ritim bozuklukları;
• anjina tipi göğüs ağrıları (elektrokar­diyografide herhangi bir bozukluk olma­sa bile).
TEST SONUÇLARI
Test sonucunun “normal” olarak yorum­lanması koroner kan akımının normal olduğunu gösterir ve verilmesi pek kolay olmayan bir karardır. Bununla bir­likte bazı ^olgularda hekim güvenle bu karan verebilir. Olumsuz yanıt
Aşağıdaki durumlarda efor testi olum­suz (negatif) sonuç verir:
• Hastanın yalandığı göğüs ağnsı güç harcamaya bağlı değilse ve güç harca­ma sırasında EKG’de herhangi bir deği­şiklik ortaya çıkmamışsa.
• Dinlenme halindeki EKG’de “atipik” denen bozukluklar varken bunlar güç harcama sırasında yok olmuş ve hiçbir belirti ortaya çıkmamışsa.
• Çeşitli atipik belirtiler yalnızca güç harcama sırasında ve belirli bir zaman diliminde ortaya çıkıyorsa (örneğin ağn güç harcamaya başlandığında ortaya çı­kıyor ve daha fazla güç harcandığında kayboluyor, bu arada EKG normal kalı­yor ve kan basmcmda anormallik görül-müyorsa).
Dikkat: Efor testinin olumsuz sonuç vermesi özellikle 40 yaşını aşmış ve ti­pik anjina pektorisbelirtileri gösteren erkeklerde koroner yetmezlik bulunma­dığının otomatik göstergesi değildir. “Anormal” sonuç
Aşağıdaki durumlarda test sonucu “anormal” kabul edilebilir:
• Güç harcamayla birlikte kalp atim sıklığı artıyor, ama kan basmcı gerekti­ği kadar yükselmiyorsa. Bu durum ko­roner damar darlığını düşündüren sol karıncık yetmezliğinden kaynaklanabi­lir. Fiziksel etkinlik ya da dinlenme sı­rasında göğüs ağnsı da varsa tansiyo­nun yükselmemesi mitral kapak düşük­lüğüne ya da aort kapağı darlığına bağlı olabilir. Bu olasılıklan ayrıntılı bir bi­çimde incelemek için ekokardiyografi gibi yöntemlere başvurulmalıdır.
• EGK’nin normal olmasına karşın hasta göğüs ağnsı nedeniyle teste son vermek zorunda kalmışsa. Bu durumda test sonucu olumludur ve koroner yet­mezlik kararma varılmasını sağlayan tek belirti güç harcarken ortaya çıkan, testin durdurulmasıyla da kaybolan gö­ğüs ağnsıdır.
• Testin olumsuz sonuç vermesi ger­çek bir anjina pektoris olmadığım gös­termez. Bazen tipik bir anjina bulun­makla birlikte efor testi sırasında belir­tileri görülmez ve EKG’de bozuklukla­ra yol açmaz.
Olumlu yanıt
Dinlenme durumunda çekilen EKG’nin
normal olmasına karşın efor testi sırasında çekilen EKG’de iskemiye işaret eden bozukluklar görülür. Bazen bu bo­zukluklara göğüs ağrısı da eşlik eder.
HASTALIĞIN
AĞIRLIĞINI
DEĞERLENDİRME
ÖLÇÜTLERİ
Hekimin test sonuçlarını değerlendire­rek koroner yetmezliğin ağırlığı konu­sunda karar vermesini sağlayan bazı öl­çütler vardır.
• Bozukluk kuramsal azami kalp atim sıklığına erişilmesine yakın bir dönem­de ortaya çıkarsa ve çok az sayıda elektrot çiftiyle (derivasyon) sınırlıysa, yani iskemi kalbin küçük bir bölümün­de gelişirse koroner yetmezlik de sınır­lıdır ve ilaç tedavisiyle hızla düzelti­lebilir.
• EKG’de belirtiler, ağnyla birlikte ya da ağn olmadan, kalp atım sıklığının ve harcanan gücün orta düzeyde olduğu sı­rada ortaya çıkarsa, koroner atardamar darlığının ağır olduğu düşünülür. Bir­den çok damamı daraldığından kuşkula­nılırsa koronerografi (koroner anjiyo-grafi) gerekir. Bununla birlikte kan ba­smcı uygunsa, EKG bozukluklan yay­gın değilse, uyanlma bozukluklan (ek atim) hafifse ve EKG’nin normale dönü­şü hızlıysa koronerografiye başvurma karan vermeden önce yüksek dozda an­jina giderici ilaç tedavisi uygulanabilir. Gerçekten de iskemi eşiğinin yinelenen testlerde hep aym kalp atim sıklığında ortaya çıktığı ve beta engelleyici (beta bloker) ya da nitro bileşikleri gibi ilaç­larla yükseltilebileceği bilinmektedir.
Hastanın yakınmalan kuşku uyan­dırmış ve hafif bir güç harcamayla bile EKG’de ağır bozukluklar ortaya çıkmış­sa birçok damarda lezyon olduğu düşü­nülmeli ve koroner anjiyografi uygula­malıdır.
• Hastalığın en ağır olduğu durumlarda iskemi belirtileri çok erken ortaya çıkar. Ük dakika içinde ortaya çıkan bu belirtiler dinlenmeyle de çok yavaş (10 dakikadan uzun sürede) kaybolur. Bu durumda zaman geçirmeden koroner anjiyografi uygulanmalıdır, çünkü bü­yük olasılıkla koroner damar kökünün iki dala aynhnadan önceki bölümü da­ralmıştır ve koroner anjiyografi sonucu­na göre bir koroner baypas ameliyatına karar verilebilir.

Ergospirometry_laboratory

 

Mendeley
Özet:

Amaç: Anormal egzersiz stres testi olan hastalar ile normal egzersiz stres testi olan hastaların klinik, ekokardiyografik ve biyokimyasal parametrelerini karşılaştırmak Yöntem: Çalışmaya koroner arter hastalığından şüphelenilen 65 hasta dahil edildi. Tüm hastalara transtorasik ekokardiyografi uygulandı. Biyokimyasal ve hematolojik parametreler çalışıldı. Tüm hastaların Framingham, PROCAM, SCORE ve TKD risk skorları hesaplandı ve Bruce protokolüne göre egzersiz stres testi uygulandı. Hastalar normal ve anormal efor testi olmak üzere iki gruba ayrıldı. İki grup arasında parametreler student t test ile değerlendirildi. Bulgular: Çalışmada yer alan hastaların ortalama yaşı (%53 erkek) idi. Hastaların % diyabet, % hipertansiyon ve % ‘si sigara kullanıcısı idi. Hesaplanan risk skorları Framingham, PROCAM, SCORE ve TKD (Türk Kardiyoloji Derneği risk skoru) iki grup arasında benzerdi. Bununla beraber anormal egzersiz stres test ile epikardiyal yağ dokusu ve aortik elastik parametreleri (aortik strain ve aortik distensibilite) arasında bir ilişki tespit edilmedi. Anormal egzersiz stres testi olan grupta normal gruba göre trombosit sayısı ve trombosit dağılım genişliği arasında anlamlı farklılık saptandı. ( vs p, vs p: , sırasıyla). Sonuç: Çalışmamıza göre trombosit sayısı ve trombosit dağılım genişliğinin anormal egzersiz stres testi olanlarda yüksek olması, koroner arter hastalığının ortaya çıkmasında trombositlerin anahtar rol oynadığının göstergesi olabilir.

Anahtar Kelimeler:

Kalp krizi geçirip geçirmeyeceğimizi kesin olarak öğrenmemiz mümkün mü?

"Kalp-damar hastalıkları riskimiz var mı?" diye yaptırdığımız tetkik ve tahlillerden sonra bazen "Böyle bir riskiniz yok" cümlesiyle evimize gönderiliyoruz. Bazı markerlar riskimiz olmadığına işaret etse de kısa süre sonra yapılan bir anjiyo kimi zaman tamamen tıkalı bir damar veya damarlara işaret edebiliyor. Bu durumda “kalp-damar hastalıkları açısından risk göstergesi olarak kabul edilebilecek kan testleri ve diğer değerlendirmeler sorunu ortaya koymakta yetersiz mi ve bunları boşuna mı yaptırıyoruz” sorusu geliyor akla.

Akla gelen ikinci soru ise “Altın standart anjiyo ise kalbinden şüphesi olan her hastaya anjiyo önerilebilir mi” sorusu. Uzmanlara göre kalple ilgili kan testleri ve diğer yöntemlerin hepsi yanılgı payı içeriyor. “Her hastaya anjiyo önerilebilir mi” sorusuna ise “hayır” yanıtı veriliyor.

"ANJİYODA BİLE ÇOK KÜÇÜK DE OLSA YANILGI PAYI OLABİLİR"

Prof. Dr. Haşim Üstünsoy

Anadolu Sağlık Merkezi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü Direktörü

“Riskimiz var mı” diye yaptırdığımız tetkik ve tahlillerin hepsi belirli oranda hata payı içerir. Bunları, bize yol gösteren işaretler olarak değerlendirmek gerekir. Hepsinin toplamının kümülatif bir yanılgı payı olmasının yanında kendi içlerinde de yüzde arasında değişen yanılgı payları vardır.

Günümüzde kalp - damar hastalıklarında özellikle damarların tıkanıklıklarında belirleyici olan ve “altın standart” olarak kabul edilen temel tetkik anjiyodur. Altın standart olarak adlandırdığımız bu tetkikin bile çok düşük de olsa bir yanılgı payı içerdiği unutulmamalıdır. Efor testi kendi içinde yüzde 25’lik bir yanılgı payı içerirken, “miyokard perfüzyon sintigrafisi” dediğimiz ve kalbin beslenmesini ölçebildiğimiz özel fotoğraflama tekniği yüzde ’lik yanılgı payına sahiptir. Doktorlar olarak bunların hepsini kümülatif olarak hesapladığımızda belirli bir yanılgı payı içerisinde hastaya, “Riskiniz yok!” veya “düşük risk taşıyorsunuz” diyebiliriz.

“Kişinin risk tespiti için doğrudan anjiyoya alınması doğru mudur” sorusuna gelirsek yanıtım “doğru değil” olacaktır. Anjiyo ailesel riski olan, markerlarla beraber risk oranı yükselen ve bu risklerle beraber hastalıkla ilgili klinik bulguları olan hastalara yapılmalıdır. Bu işlemde komplikasyon oranları çok düşük olsa da invaziv girişimsel işlemler olduğu ve hem doktorun hem hastanın radyasyona maruz kaldığı unutulmamalıdır. Check-up'lara gelince. Yararlı taramalar olsalar da genel geçer check uplar ile kalple ilgili net karar verilmesi mümkün değildir. Eğer kalple ilgili risk faktörleriniz varsa mutlaka bu soruna yönelik ayrı tetkiklere yönelmeniz gerekir.

"KALP KRİZİ GEÇİRİP GEÇİRMEYECEĞİNİZİ YÜZDE BİLEMEZSİNİZ"

Uzm. Dr. Metin Okucu

Liv Hospital İç Hastalıkları & Sağlıklı Yaşam ve Check-up Direktörü

Doktorunuz hangi testi kullanırsa kullansın, bir gün kalp krizi geçirip geçirmeyeceğinizi önceden kesin olarak (yüzde ) bilmeniz ve bunun zamanını öğrenmeniz günümüz şartlarında  mümkün değildir. Ölüm nedeninizin kalp - damar hastalığı kaynaklı olacağını kesin olarak bilmek de öyle… Özetle bir kalp krizini veya kalpten ölümün kesinliğini gününüzün bütün teknolojilerine rağmen söyleyemiyoruz. Bu yüzden, “Hiçbir şeyin yok!” veya “Bu durum seni daha 10 yıl götürür!” gibi söylemler yanlıştır. Bu da demektir ki ölüm nedeninizin hiç hata payı bırakmaksızın kalp olacağını şimdilik kimse bilmiyor. Buna karşın bir kalp krizi geçirme veya kalpten ölme riskinizi, önünüzdeki 10 yıl için yüzde arasında tahmin etmek imkanımız var.

Bunu yapmak için kullandığımız birçok tarama testi ve check up yöntemi bulunuyor. Kişinin aile hikayesi, kan yağlarının durumu, tansiyonu, şekeri, sigara içmesi, hsCRP testi, kilosu, yavaş adımlarla mı yoksa hızlı hızlı mı yürüdüğü, bir efor testinde kaç dakika gidebildiği ve haftada kaç dakika egzersiz yaptığı büyük önem taşıyor. Bütün bunlardan gelecek sonuçları analiz ederek bir doktorun gelecek 10 yıl içinde kalp krizi geçirme veya kalpten ölme olasılığınızı tahmin etmesi mümkün.

Gelelim en can alıcı soru olan “Herkese BT anjiyo yaptırsak daha iyi olmaz mı” sorusuna. Yanıtım “Hayır olmaz”. Çünkü BT anjiyo veya klasik anjiyoda ne görürseniz görün yine aynı durum geçerlidir. Bu “hiçbir tahmin yüzde yüz değil, hatta anjiyoda görülen darlıkların açılması durumunda artık bir şey geçirmeyeceğiniz de doğru değil” demektir. Damarlardaki en küçük plaklar ölümcül kalp krizlerine yol açabilirken, ciddi darlıklara rağmen uzun yıllar sorunsuz yaşamak da mümkündür. Sonuçta modern check up yöntemleri ile risklerinizi bir yere kadar tahmin edebilsek de kalp krizi ve kalpten ölüm konusunda yüzde yüz kesinlikle konuşmamız çok zor. Bilinmesi gereken bu riskleri çok büyük oranda azaltmanın kesinlikle mümkün olduğudur.

"ANJİYOGRAFİDE DE RİSKLER OLABİLİR"

Prof. Dr. Ahmet Karabulut

Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı 

Kalp damar hastalıkları günümüzdeki en önemli sağlık sorunlarından birisidir. Toplumdaki ölümlerin üçte biri kalp krizi nedeniyle oluşmaktadır. Kalp hastalıklarının sıklığında risk yönetimi ve erken teşhis ile yüzde 50'nin üzerinde bir azalma sağlanabilir. Risk sınıflaması yapılırken en önemli noktalar kişinin yaşam tarzı, genetik yatkınlık ve şikayetleridir.

Bazı durumlarda sadece kişinin şikayetleri muayene ve EKG ile birleştirilerek kalp damar hastalığı tanısı konulabilir. Klinikte başvurulan en sık test ise yürüme bandında yapılan efor testidir. Efor testi kişinin genel fiziksel kapasitesini göstermesi açısından çok değerli bir testtir. Ancak kalp damarlarındaki darlıkları göstermedeki etkinliği yüzde değildir. Yapılan çeşitli klinik araştırmalarda efor testinin kalp damar hastalığını öngördürmedeki doğruluk oranı yüzde arasında değişkenlik gösterir.

Erkeklerde ve efor testinde belirgin EKG değişikliği olan kişilerde doğruluk oranı daha yüksek iken, kadınlarda ve gençlerde bu oran daha düşüktür. Bu nedenle efor testinin sonucu mutlaka hastanın kliniği ile birlikte yorumlanmalıdır. Efor testi normal olup aynı günün akşamında kalp krizi geçiren hastalar nadir de olsa mevcuttur. Kişinin kalp damarları normal olduğu halde efor testinin bozuk olduğu durumlar da vardır. Özellikle hipertansiyon hastalarında bu durumla daha sık karşılaşılır. Efor testinin doğruluk oranı kalp büyümesinde ve bazı ritim bozuklarında kısıtlıdır. Bu nedenle kalp hastalığı açısından yüksek risk taşıyan kişilerde efor testine ek olarak sintigrafi, stres ekokardiyografi ya da bilgisayarlı tomografi ile kalsiyum skorlaması ve anjiyografik tetkikler yapılabilir. Bu yöntemler efor testine göre daha net sonuçlar vermesine karşın daha pahalıdır ve bazılarında radyasyon maruziyeti mevcuttur. Bu nedenle efor testi kalp damar hastalığı taramasında ilk sıradaki klinik test olmaya devam edecektir.

Efor testini ilk planda tercih etmemizin sebebi anjiyografi ile karşılaştırıldığında daha güvenli olması. Anjiyografide ise radyasyon, kanama, alerji gibi başka riskler de ortaya çıkıp, nadir de olsa ölüm riskiyle karşılaşılabilir. Efor testi 'fonksiyonel kapasite' olarak adlandırdığımız kişinin fiziksel durumu hakkında bilgi verir. Bu, kişinin ne kadar dinç olduğunu efor testi ile anlamamızı sağlar. Anjiyografi bir tarama testi olarak kullanılamaz. Bu nedenle anjiyografi öncesinde yapılan testler ile hastalar arasında bir eleme gerçekleştirilir. Bu eleme sonucunda gerçekten ihtiyaç duyulan kişilere anjiyografi yapılır.

Check up elbette işe yarıyor. Check up’ta hastayı bir bütün olarak değerlendiriyoruz. Anamnez (hastanın öyküsü), muayene, kan değerleri, EKG, EKO ve efor sonuçları bir arada değerlendirildiğinde hastanın riski ile ilgili bir kanıya varıyoruz. Tek başına EKG, efor testi ya da ekokardiyografinin risk belirlemedeki etkisi kısıtlıdır. 

“HERKES ANJİYO YAPTIRMALI!” DEMEK DOĞRU DEĞİL

Prof. Dr. Barış Çaynak

Altınbaş Üniversite Hastanesi Medical Park Bahçelievler Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı 

Hastalar bize genelde, “Kalbimle ilgili bir sorun var mı” diye gelirler. Eğer kişide kalbiyle ilgili bir endişe veya ailesinde kalp - damar hastalığı varsa, mutlaka doktor kontrolünden geçmelidir. Doktora kalp rahatsızlığından şüphelenerek gelen bütün hastaların aile hikayeleri detaylı şekilde incelenmelidir. Ailede şeker veya tansiyon hastalığı olması da kalp sağlığı açısından risk oluşturan faktörlerdendir.

Aile geçmişinde kalp hastalığı olan ve tansiyonu yüksek kişilerin tansiyonunun mutlaka kontrol altına alınması gerekir. Ayrıca kolesterol yüksekliği de kontrol altında tutulması gereken bir sorundur. Genel sağlık taramaları, sağlık kontrolünü sağlamak açısından oldukça önemlidir. Efor halindeyken göğüste basınç veya baskı hissi, gece sabaha karşı göğüste oluşan ağrı hissi gibi tipik şikâyetleri olan kişilere direkt anjiyo da yapılabilir.  Belirgin şikâyetleri bulunan veya ailesinde kalp hastalığı şikâyeti olan kişiler takibe alınır ve bu kişilere öncelikle eko, efor, talyum gibi testler uygulanır. Bilinmelidir ki bu testler kalbin damarlarını göstermez, sadece damarlarla ilgili bir sorun olup olmadığı konusunda fikir verir.

Damarları görmenin tek yolu koroner anjiyo yapmaktır. Kalp hastalıklarının teşhisinde kan testleri tanı koymak için yeterli değildir. Önce risk belirlenir, daha sonra ‘tomografi anjiyo’ çekilir. Tomografi anjiyoda darlık başlangıcı görülüyorsa doğru tedavi ile darlığın ilerlemesi önlenebilir. Bu tip kişilerin ciddi bir yaşam tarzı değişikliği yapması gerekir. Sigaradan uzak durulması, mutlaka egzersiz yapılması ve sağlıklı beslenilmesi yanında hastaya gerekli durumlarda ilaç tedavisi de uygulanabilir. Anjiyo komplikasyon oranı düşük ve zor olmayan bir işlem olsa da. “herkes anjiyo yaptırmalı” demek doğru değildir. Yapılan testlerde damar tıkanıklığı düşündürecek bir şey olması halinde anjiyo yapılması gerekir. Testler normal çıktığı zaman anjiyo istemek gereksizdir. Bu noktada bir ara teknik olan, “tomografi anjiyo” işleminde damar yolundan boya verilerek kalp damarları incelenir. Bu testle damarlarda bir darlık görülmesi halinde anjiyo işlemi gerçekleştirilebilir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir