Yorum: 10
İspanya’sının siyasi ve tarihi ekseninde oluşturulan bu 5 perdelik romantik oyunda Hugo, bir aşk hikayesinin gerisinde Restorasyon Dönemi Fransa’sının eleştirisini yapmıştır.
Puan: kaynağı değiştir]
Victor Hugo, Joseph Léopold Sigisbert Hugo () ve Sophie Trébuchet () çiftinin üçüncü oğluydu; Abel Joseph Hugo () ve Eugène Hugo () isminde iki ağabeyi vardı. 'de Besançon'da doğdu. Napolyon'un bir kahraman olduğunu düşünen serbest fikirli bir cumhuriyetçiydi. Annesi 'de Napolyon'a karşı komplo kurduğu için idam edilen General Victor Lahorie ile sevgili olduğu düşünülen Katolik bir Kralcıydı.
Hugo'nun çocukluğu ülkede siyasi karmaşıklığın olduğu bir dönemde geçti. Doğumundan iki yıl sonra Napolyon İmparator ilan edilmiş, 18 yaşındayken de Bourbon Monarşisi yeniden tahta geçirilmişti. Hugo'nun ailesinin ters dini ve politik görüşleri Fransa'da egemenlik mücadelesi veren kuvvetleri yansıtıyordu. Hugo'nun babası İspanya'da yenilene kadar orduda yüksek rütbeli bir subaydı.
Babası subay olduğu sürece aile sık sık taşındı ve bu yolculuklar sırasında Hugo pek çok şey öğrendi. Çocukluğunda Napoli'ye giderken geniş Alpler'deki geçitleri ve karlı zirveleri, muhteşem Akdeniz mavisini ve şenlikler yapılan Roma'yı gördü. 5 yaşında olmasına rağmen bu 6 aylık geziyi her zaman aklında tuttu. Aile Napoli'de birkaç ay kalıp doğruca Paris'e döndü.
Hugo'nun annesi Sophie evliliğinin başında kocasına İtalya (Leopold Napoli'ye yakın bir vilayette valiydi) ve İspanya'ya (üç vilayette görev almıştı) kadar eşlik etti. Askerî hayatın getirdiği yorucu yolculuklar ve kocasının inancının zayıflığı nedeniyle ters düşmelerinden dolayı Sophie 'te Leopold'dan bir süreliğine ayrılıp üç çocuğuyla Paris'e yerleşti. Bundan sonra Hugo'nun eğitimi ve yetişmesi üzerine eğildi. Bu yüzden Hugo'nun kariyerinin ilk dönemindeki şiir ve kurgu çalışmaları annesinin inancının ve krala bağlılığının yansımasıydı. Ama başını Fransa'daki Devrimi'nin çektiği olaylar sırasında Katolik Kralcı yanlısı eğitime başkaldırıp Cumhuriyetçiliği ve Özgür düşünceyi desteklemeye başladı.
Gençliğinde âşık oldu ve annesinin isteklerine karşı gelip çocukluk arkadaşı Adèle Foucher () ile gizlice nişanlandı. Annesi ile yakın ilişkisinden dolayı Adèle ile evlenmek için annesinin ölümüne () kadar bekledi ve 'de evlendi.
Adèle ve Victor Hugo'nun ilk çocuğu Leopold 'te doğdu ama doğduktan kısa süre sonra öldü. Sonraki sene kızları 28 Ağustos 'te Léopoldine doğdu. Onu 4 Kasım 'da doğan Charles, 28 Ekim 'de doğan François-Victor ve 24 Ağustos 'da doğan Adèle takip etti.
Hugo'nun en büyük ve en sevdiği kızı Léopoldine, Charles Vacquerie ile evliliğinden kısa süre sonra 19 yaşındayken 'te öldü. 4 Eylül 'te Seine nehrinde boğuldu. Gemi alabora olduğundan ağır eteği tarafından dibe doğru çekildi ve kocası Charles Vacquerie de onu kurtarmaya çalışırken öldü. O zaman metresi ile Fransa'nın güneyinde seyahat etmekte olan Hugo kızının ölümünü oturduğu cafede okuduğu bir gazeteden öğrendi. Kızının ölümü Hugo'yu oldukça harap etti.
Yaşadığı sarsıntı ve kederi yazdığı À Villequier şiirinde betimledi;
Sonraları da kızının yaşamı ve ölümüyle ilgili birçok şiir yazdı. Bir biyografi yazarına göre de bundan asla vazgeçmedi. En ünlü şiiri Demain, dès l'aube kızının mezarına yaptığı bir ziyareti anlatır.
III. Napolyon'un yılının sonundaki askerî darbesi sebebiyle sürgüne çıktı. Fransa'dan ayrıldıktan sonra, Channel Adaları'na gitmeden önce kısa bir süre Brüksel'de yaşadı. 'den 'e kadar Jersey'de yaşadı. 'te 15 yıl yaşayacağı Guernsey'e taşındı. III. Napolyon 'da genel af ilan ettiğinde ülkesine dönme fırsatı elde ettiyse de sürgünde kalmayı tercih etti. Kaybedilen Fransa-Prusya Savaşı'nın sonucu olarak III. Napolyon iktidardan çekilmek zorunda kalınca ülkesine döndü. Paris Kuşatması'ndan sonra hayatının geri kalanını Fransa'da geçirmek için geri dönmeden önce tekrar Guernsey'e taşınıp ve arası orada kaldı.
Sefiller, Notre Dameın Kamburu başta olmak üzere Dünya Edebiyatına damgasını vurmuş romanların yaratıcısı Victor Hugonun hayatından kesitleri, romanlarından alıntıları derledik.
Fransız Akademisi’nin açtığı Hayatın Çeşitli Halleri Karşısında Bilginin Sağladığı Saadet adlı şiir yarışmasında birincilik kazandı. Daha sonra da 17 yaşında Toulouse Akademisi’nin şiir yarışmasında en büyük ödül olan Altın Zambakı alacaktır. Doğulular, Sonbahar Yaprakları, Şafak Türküleri, Gönülden Sesler, Işınlar ve Gölgeler gibi şiir kitapları yayınlandı. Şiirle başladığı edebiyat yaşamını, romanları ve oyunlarıyla sürdürdü.
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
(Ağlamak İçin Gözden Yaş mı Akmalı? şiiri, Çeviri: Tozan Alkan)
Adèle Foucher, karısı
İlk önemli romanı İzlanda Hanını yazdı. Konusu yılı Norveçinde geçen İzlanda Hanında Hugo, Kraliyet idaresinin dayattığı ağır şartlar altında ezilen Norveçli madencilerin fakirliğini ve ölüm acısını anlatır. de Hugo, 20 yaşındayken Adele Foucher ile evlenir. 4 çocuğu olur. ’te romantik akımın en önemli yayın organı olan La Muse Française Dergisini kurar. Romantik sanatçılar çevresinin üyesi ve odak noktası olur. de Victor Hugo’nun, geniş yankılar uyandıran Cromwell adlı oyununun manifesto niteliğinde kaleme aldığı ön sözünde romantizmin temellerini atar ve Romantizm, edebiyatın liberalizmidir der.
da Bir Mahkumun Son Günü kitabı yayınlandı. Kitapta adı hatta tam olarak niçin ölüm cezasına çarptırıldığını bilmediğimiz mahkumun, giyotin ile idama gitmeden önceki son günlerini anlatılıyor. Kitabın adı her ne kadar son gün olsa da aslında altı haftalık bir süreyi kapsıyor. Victor Hugo çocuk denecek yaşta, İspanyada boğularak öldürülmek üzere idam mahalline götürülen bir mahkumun yoldan geçişini izlemiş ve on altı yaşındayken, bir kızın, Adalet Sarayı önünde kızgın demirle cezalandırılışı sırasındaki dayanılmaz feryatlarını unutmamıştı.
Notre Dame’ın Kamburu, Victor Hugo’nun dünya klasikleri arasında yer alan, yılında yayınlanan ve Fransa’da krallık döneminin karanlık günlerinden kesitler sunan romanıdır. Küçük bir çocukken çingeneler tarafından kaçırılan Esmeralda ise güzelliğiyle çevresindekileri büyülemekte ve herkesin gözünü kamaştırmaktadır. Quasimodo Esmeralda’yı görür görmez aşık olur ve onu kaçırmaya çalışır. Ne yazık ki Esmeralda’nın gönlü sırtındaki kamburla alay konusu olan Quasimodo’da değil, onu Quasimodo’nun elinden kurtaran Yüzbaşı Phoebus’tadır. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, tüm yasaklara ve kurallara rağmen Papaz Frollo da Esmeralda’ya tutkundur. İşte bu engellenemeyen tutku yüzünden Esmeralda’nın başına gelmeyen kalmayacak; bu üç farklı aşkın merkezinde yer alan genç kız, işlemediği bir suçla itham edilip türlü zorluklarla yüzleşmeye mecbur kalacaktır.
yüzyılın başlarında Paris şehir planlamacıları bakımsızlığından dolayı Notre Dame Katedralini yıktırmayı düşünmüşler. Bunun üzerine Victor Hugo, halkın ilgisini bu katedrale çekmek ve onarımını sağlamak için Notre Dameın Kamburu adlı romanı yazmış. Romanın orijinal adı, Notre Dame de Paris. de yayınlanan roman hem Fransada hem de dünyada büyük yankı uyandırınca katedral onarılmış ve turistlerin akınına uğramaya başlamış. Hugonun bu başyapıtı sayesinde bugün dünyanın en popüler mekanları arasında..
Léonie dAunet, sevgilisi
Léonie ile Victor’un ilişkileri bir skandala dönüşür. Kıskanç koca, çiftin peşine polis takarak onları zina halinde yakalatır. Victor Hugo egemen sınıfın bir üyesi olmanın arkasına saklanarak ceza almaktan kurtulur. Ancak sevgilisi hapse atılır. Genç kadın hapishaneden çıktıktan sonra, Hugo onu bırakmayıp, zamanını diğer sevgilisi Juliette ile Léonie arasında eşit olarak böler. Fakat bir süre sonra Hugo, Léonieden ayrılınca, Juliette esas sevgili olarak yerini tekrar alır. Ama Hugo’nun hayatında birçok kadın yer alacaktır.
Juliette Drouet, sevgilisi
Hugo, te Juliette Drouet ile ilişkiye başladığında, Hugo 11 yıllık evliydi ve Notre Dameın Kamburu ile çoktan dünya çapında ün kazanmıştı. Bir artist olan Juliette Drouet, daha önceleri de ünlü ve zengin erkeklerin metresiydi. Juliette, Hugonun en büyük aşkıydı. Victor Hugo ve Juliette birliktelikleri süresince Yıldönümü Kitabı adını verdikleri kırmızı bir defter tutarlar. Bu deftere her yıl 16 Şubat tarihindeki ilk aşk gecelerinin yıldönümünü anmak için bir metin yazarlar.
Hugo, Juliette te öldüğünde mezar taşına şunları yazdırdı. Zaten kendisi de 2 yıl sonra yaşama veda etti.
Sadece soğuk bir kül olduğum zaman
Yorgun gözlerim gün ışığına temelli kapandığı zaman
Söyle kendine anım kalmışsa yüreğinde:
El ne düşünürse düşünsün, bende onun aşkı vardı!
Jersey’de sürgündeyken
de kendisine Légion d’honneur nişanı verilir. Daha sonra zorlu bir mücadelenin ardından Fransız Akademisi üyesi olur. te o dönemde önemli bir mevki olan Yüksek Meclis üyesidir. Victor Hugo, ünlü yapıtı Sefiller’i bu dönemde yazmaya başlar. Önce Sefaletler koymuştur kitabın adını. ’de araya Devrim girince bırakır çalışmayı. Milletvekili seçilir. Bu dönemde rejimi tutuculukla suçlar. Daha sonra Hugo’yu barikatlarda görürüz. İşçileri ayaklandırmaya çalışır. Ve o günlerde, tiyatro oyuncusu sevgilisi Juliette Drouet’nin sağladığı sahte bir pasaportla ülkeden kaçar. Napoleon Bonaparte’ı önce desteklemiş sonra ona karşı çıkmıştır.
Hugo’nun sürgün yaşamı daha çok Brüksel ve Jersey’de geçer. Hugo sürgünde, özellikle Juliette sayesinde çok sağlıklı ve edebiyat açısından çok verimli bir yaşam sürer. Siyasetle ilgilenir. Cumhuriyetçi direniş hareketlerine katılır, yoksullara yardım eder. Resim yapar, desenler çizer. Hugo’nun bu resimleri ve desenleri, modern üslubuyla bugün bile herkesi şaşırtmaktadır. Dostlarından biri olan ressam Eugène Delacroix’nın ifadesine göre, “O bir yazar olmasaydı belki de yüzyılın en etkili ressamlarından bir olabilirdi.”
Landscape With A Castle On A Cliff,
Léopoldine Hugo, kızı, (Ressam Auguste de Chatillon)
Hugo’nun yaşamına ve yapıtlarına, kopuşların ve ayrılıkların egemen olduğunu söylemek mümkündür. ’lerden başlayarak komformist dünyadan kopuş ve sadece edebiyat için yaşamaya karar verme, gençliğinde kralcı, daha sonra inançlı bir cumhuriyetçi ve son döneminde de sosyalist. Hugo’nun 19 yaşındaki kızı Léopoldine evlendikten yedi ay sonra ’te ölür. Bu acı karşısında edebiyattan bir müddet kopar. Çocuklarıyla ilgili yaşadığı acı bu kadarla kalmayacaktı. de büyük oğlu Charles aniden ölür. de, 43 yaşındaki küçük kızı Adèlei sanatoryuma kaldırdı. Ağabeyinden sonra kızı da akli dengesini yitirmişti. te, bir yıldır hastalıkla mücadele eden küçük oğlu François-Victoru da kaybeder.
Oğlu François-Victor
Sefiller, hiç kuşkusuz Victor Hugo’nun en ünlü yapıtıdır. Kendisinin de belirttiği gibi, onun ölümsüz yapıtı Sefiller, insanın vicdanının şiiri, bir dram, tarih, siyasal bildiri ve bir romandır. Sefilleri 17 yılda yazmış. Roman ilk kez de yayınlanmış. Kahramanları Jean Valjean, Cosette, Gavroche da edebiyatın ölümsüz kahramanları arasında yerlerini almışlardır.
Neden, gerçekten ben de bu soruyu kendi kendime sormaktayım. Evet çok garip bir neden yüzünden, size bu itirafı yaptım, bu eski mahkum aslında namuslu ve dürüst bir adamdı, sırf mızıkçılık etmemek için, size geçmişimi açıkladım. Evet, size hiçbir şey söylemeyebilirdim, siz bana evinizde bir oda, masanızda şeref yerini verdiniz, ben bunları seve seve kabullenirdim. Ama böyle yaptığımda, kendi kendime olan saygıyı yitirmekten korktuğumdan böyle davrandım. Oysa susmak ne kadar rahattı. Bana mutlu bir aile hayatı önermiştiniz, ne yazık ki benim gibilerin ailesi olmaz. Benim hiçbir zaman bir sevenim, bir ailem olmadı. Ancak Kozetle beraber geçirdiğim yıllarda, azıcık mutlu oldum, hepsi o kadar. Her kapıdan kovuldum, her ev bana kapandı, ben daima fazla olan, mutsuz yabancı oldum. Kozet için yalan söylemek, sahte bir ad altında dolaşmak zorunda kaldım yıllarca, ama artık ona da mutlu bir evlilik yaptırdığıma göre kendi kişiliğime kavuşmamın eski adımı almamın, hiçbir sakıncası kalmadı. Oysa susmak, bu karanlık geçmişimi hortlatmamak, ne kadar kolay olurdu. Dün gece sabahlara kadar vicdanımla savaştım sonunda yenilen ben oldum, vicdanım savaşı kazandı.
“İnsan vücudu pekala ancak bir görünüş olabilir. Vücut bizim gerçeğimizi gizler, ışığımızın ya da gölgemizin üzerinde yoğunlaşır. Gerçek ruhtur. Kesinlikle söylemek gerekirse denebilir ki yüzümüz bir maskedir. Asıl insan, insanın altında bulunandır. İnsan vücudu denen bu hayalin arkasına gizlenen ya da sığınan insan seçilebilseydi, pek çok şaşırtıcı şeyle karşılaşılırdı. Herkesin düştüğü yanlışlık dış yaratığı gerçek yaratık sanmaktır. Diyelim falanca kız, olduğu gibi görünebilseydi, kuş olarak görünürdü. Kız biçiminde bir kuş Bundan daha güzel bir şey düşünülebilir mi? Bunun sizin evinizde bulunduğunu gözünüzün önüne getirin, işte bu kız Deruchette olurdu. Nefis yaratık! İnsanın ona: Günaydın, Bayan Çobanaldatan kuşu! diyesi gelir. Kanatlar görülmez ama, cıvıltı duyulur. Zaman zaman şakır. Tatlı gevezeliğiyle insandan aşağıdır; şakımasıyla insandan yukarı. Bu şakımada bir giz vardır. Bir bakire bir melek kılıfıdır. Kadın meydana gelince, melek gider; yalnız, daha sonra, anaya küçücük bir ruh getirerek geri gelir. Hayatı beklerken, bir gün ana olacak yaratık uzun zaman bir çocuktu, küçük kız genç kızda inatla devam eder, bu da bir çalıbülbülüdür. Onu görünce insan düşünür: Uçup gitmekle ne iyi davranıyor! Tatlı, içten yaratık evde, daldan dala, yani odadan odaya istediği gibi gider, gelir; girer çıkar; yaklaşır, uzaklaşır; tüylerini düzeltir, saçlarını tarar; her türlü minicik nazlı gürültüler çıkarır, kulaklarınıza anlatılamaz şeyler mırıldanır. Soru sorar, ona karşılık verilir; ona soru sorulur, kuş gibi şakır. Onunla gevezelik edilir. Gevezelik etmek konuşmanın yorgunluğunu giderir. Bu yaratığın içinde gökyüzü vardır. Bu sizin kara düşüncenize karışan mavi bir düşüncedir. Bu kadar hafif, bu kadar uzaklaşıcı, bu kadar kaçıcı, bu kadar az ele geçer olduğu halde, görünmez olmamak iyiliğinde bulunduğu için ona gönül borcumuz olur.”
Torunları,
Hugo’nun ’te, sürgün zamanında yazmaya başladığı, insanlık tarihini kaleme aldığı La Légende des Siècles (Yüzyılların Efsanesi) adlı eserinde Müslümanlıkla ile ilgili pek çok şiirinin olduğu biliniyordu. Fakat eserin Brüksel’de yapılan ilk baskısında yazarın Hz. Muhammed ile ilgili kaleme aldığı şiiri Mahomet diğer baskılardan çıkarılmış; şiir yazarın ölümünden sonra, ’te Fransa Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi tarafından yayınlanmıştı.
Victor Hugo 83 yaşında hayata veda etmeden önce beş cümlelik böyle bir vasiyet yazar.
Kaynak
Yüreğiyle Düşünen Yazar: Victor Hugo, Aşiyan Dergisi, NT Hayat Gazetesi, 14 Şubat