deneme metin türü nedir / Deneme Nedir, Özellikleri Nelerdir? Deneme Yazısı Örnekleri

Deneme Metin Türü Nedir

deneme metin türü nedir

Deneme Yazı Türü ve Özellikleri

Bir insanın herhangi bir konuda duygu, düşünce ve görüşlerini paylaşmak amacıyla kesin hükümlere varmadan samimi bir üslupla yazdığı yazılara deneme denir.

Deneme tür ve üslup olarak pek çok türe yaklaşır. Bu yüzden de yazılması en zor olan türlerdendir. Belki de adı bu yüzden denemedir. Deneme yazarken paylaşımcı ve samimi bir üslup kullanırken sohbete, düşünmemizi ortaya koyarken fıkraya, duygularımızı ortaya koyarken eleştiriye yaklaşma riski her zaman vardır.

Bu türün en büyük ustası Montaigne kitabının önsözünde özetle şöyle demektedir: &#;Eğer mümkün olsaydı karşınıza anadan doğma çıkardım. Bu kitapta size asla bir şey kanıtlama iddiam yoktur. Elimden geldiğince size beni anlattım. Bana hak vermenizi ya da yargılamanızı istemiyorum&#; buradan da anlaşıldığına göre denemeler iddialı olmayan, ispat kaygısı taşımayan; temel anlamda insan doğallığına dayanan eserlerdir.

Deneme, Avrupa edebiyatında Fransız Montaigne ile başladı. Türk edebiyatında ise Tanzimat sonrasında özellikle de Servet-i Fünûn döneminde karşımıza çıkar. Ancak asıl gelişmesini Cumhuriyet döneminde gerçekleştirir. Günümüzde deneme en sevilen türlerden biridir.

Eskiden denemeye verilen &#;muhasebe&#; ismi, onun konusu hakkında bir ipucu vermektedir. Çünkü denemeler toplumsal konulardan daha çok kişisel: konulara, soyut dünyalara ve iç hesaplaşmalara daha yakındır. Bu yönüyle fıkra türünden ayrılır. Fıkralar toplumsal konulara kişisel yaklaşımlar getirirken deneme iç dünyanın samimi itirafı gibidir.

Denemeye özgü bir konu türü yoktur. Özgürce seçilen bir konuda, yazarın kendi kendiyle konuşma havası içinde yazdığı yazı türüdür. Yazının konusu yazarın o anda aklına geliveren bir konu görünümündedir. Öğretici ve düşünsel yanı da vardır.

Denemenin belirleyici özellikleri nelerdir?

  • Makale gibi düşünsel plânla yazılır. Fakat makaleden kısa yazılardır.
  • Yazar anlattıklarını kanıtlamak zorunda değildir. Bilimselden çok kişisel görüşünü açıklar, okuyucusunu kendisi gibi düşündürme kaygısı yoktur.
  • Günübirlik yazılardır, en beğenileni bile birkaç gün sonra unutulur.

Serbest düşüncenin ifade alanı ve nesrin bir türü olarak deneme, yazarın gözlemlediği ya da yaşadığı olay, olgu, durum ve izlediği objelerle ya da herhangi bir kavramla ilgili izlenimlerinin herhangi bir plâna bağlı kalmayarak, deliller getirip kanıtlama yoluna gerek duymadan ve kesin hükümler vermeden, tamamen kişisel görüşüyle serbestçe yazıya döktüğü birkaç sayfayı geçmeyen kısa metinlere denir.

Deneme, derin düşünceden çok, kişinin kendi dışındaki nesnelerle herhangi bir konuda gerçek ya da hayalî olarak girdiği diyaloğun ürünüdür.

Deneme yazarı, olay, olgu, durum ve eşyalarda sıradan insanların eskilerin ifadesiyle ülfet ve ünsiyet perdesiyle göremediği, farkına varamadığı ayrıntıları, dikkat etmediği hususları, incelikleri, güzellikleri, harikaları, olağanın altında yatan olağanüstülükleri görebilen, hissedebilen, düşüncesiyle ve deneyimleriyle onları okuyucular için ilginç görülebilecek şekilde yazıya dökebilen insandır. Sıradan insanın &#;baktığı&#; şeyi deneme yazarı &#;görür&#;.

Deneme dilinde çeşitli bilim, felsefe ve sanat dallarına ait terimlere yer vermekten ziyade, halk çoğunluğunun ortak günlük konuşma dilinin düşünce diline dönüştürülmesi çabası hâkimdir. Denemede bilimsel yazılardaki kuruluk ve şematiklik bulunmaz. Düşünce şiirsel, akıcı, samimî bir üslûpla sunulur. Bu bakımdan deneme yazılarının geniş halk yığınlarınca kolayca ve rahatlıkla okunabilme özelliği vardır. Deneme yazarı yazısını yazarken, bir anlamda kendi kendisiyle diyalog içindedir. Kendi zihinsel âleminde düşünce temrinleri yapar.

Felsefî metinlerde filozof, yazısında kendince sistemini kurduğu felsefî bir anlayışa, sistematik felsefî bir dünya görüşüne bağlı olarak düşüncelerini ortaya koyar. Ortaya koyduğu her metin, kendi felsefî bakış açısının birer açılımı, ayrıntısı mahiyetindedir. Ancak denemede böyle sistematik bir düşünceye bağımlılık zorunluluğu yoktur. Denemecinin yazısında ileri sürdüğü düşünce, herhangi bir felsefe ekolüyle ilintili olmayabilir. Ancak filozof yazısında kurduğu ekole bağlı düşünce üretme çabası içindedir.

Klâsik Türk edebiyatındaki münşeât mecmualarındaki yazılar ve Kâtip Çelebi () gibi yazarlar bir tarafa bırakılırsa, modern anlamda deneme türü, Türk edebiyatında asıl olarak gazete ile birlikte ortaya çıkmaya başlamıştır. İlk özel gazete Tercümanı Ahval ()&#;in yayın hayatına başlamasından itibaren gazetelerde çıkan değişik yazılar, zamanla ayrı bir tür olan deneme için dil, anlatım ve yaklaşım bakımından zemin oluşturmuşlardır. Tanzimattan itibaren bir süre gazete ve dergilerde &#;musâhabe&#; üst başlığı altında deneme benzeri yazılar kaleme alınmıştır.

Türk edebiyatında deneme türünde pek çok ürün verilmiştir. Bu tür içine koyabileceğimiz ürünler, genellikle değişik zamanlarda çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış yazıların bir araya getirilip kitaplaşmış şekilleridir. Bu eserlerde yer alan yazıların bir kısmı, inceleme, eleştiri yazısı olarak da görülebilir. Bunun yanında bir kitapta yer alan yazıların bir kısmı edebiyat, bir kısmı tarih, bir kısmı felsefe, bir kısmı başka konularda olabilmektedir. O bakımdan deneme türü için çok kesin sınıflandırma ve sınırlandırmalar yapılamamaktadır.

Türk edebiyatında ilk deneme kitapları arasında;

  • Ahmet Haşim&#;in Bize Göre (), Gurebahanei Laklakan ();
  • Ahmet Rasim&#;in Eşkâl-i Zaman () ve pek çok yazısı;
  • Mahmut Sadık&#;ın Takvimden Yapraklar ();
  • Refik Halit Karay&#;ın Bir Avuç Saçma (), Bir İçim Su (), İlk Adım (), Üç Nesil Üç Hayat (), Makyajlı Kadın (), Tanrıya Şikâyet ();
  • Falih Rıfkı Atay&#;ın Eski Saat (), Niçin Kurtulmak (), Çile (), İnanç (), Pazar Konuşmaları (), Kurtuluş (), Bayrak () gibi kitaplarını saymak mümkündür.

Türk edebiyatında deneme türü, genellikle şair, romancı ya da hikâyeci kimliği öne çıkan sanatçılar tarafından ortaya konan ürünlerden oluşmaktadır. Birinci derecedeki vasfı &#;denemeci&#; olan yazar sayısı oldukça azdır.

  • Nurullah Ataç (),
  • Sabahattin Eyüboğlu (),
  • Suut Kemal Yetkin (),
  • Mehmet Kaplan (),
  • Nurettin Topçu (),
  • Salah Birsel (),
  • Vedat Günyol (),
  • Enis Batur (),
  • Cemil Meriç (),
  • Mehmet Salihoğlu (),
  • Uğur Kökden (),
  • Nermi Uygur () bunlardan birkaçıdır.

Türk edebiyatında deneme gibi düzyazıya dayalı türler Tanzimat&#;tan sonra görülmektedir. Deneme türü özellikle Cumhuriyet Döneminde gelişmiştir. &#;Karalama Defteri&#; adlı metnini okuduğumuz Nurullah Ataç deneme türünün özgün örneklerini verdi. Günümüzde de çok sayıda yazar, duygu ve düşüncelerini bu yazı türüyle okurlarına ulaştırmaktadır.

Deneme, yazarın herhangi bir konu üzerinde kesin hükümlere varmadan, kendi kişisel görüş ve düşüncelerini anlattığı yazı türüdür. Eskiden bu tür yazılara &#;kalem tecrübesi&#; denirdi. Hayat, ölüm, aşk, gurbet, sanat, felsefe, din ahlak, gelenek, siyaset gibi kişiyi veya toplumu ilgilendiren her şey denemeye konu olabilir. Deneme türünün ele aldığı konuların sınırı yoktur.

Denemenin dil ve anlatım özellikleri

Deneme, dil ve anlatım özellikleri bakımından öteki düşünce yazılarından farklıdır. Deneme türünde; yeniliklere kesin sonuçlara erişme, bir savı, düşünceyi kabul ettirmeye çalışma, kesin bir sonuca gitme gibi bir amaç söz konusu değildir. Deneme yazarı herhangi bir konu üzerinde düşüncelerini içtenlikle ve çoğu defa bir söyleşi ortamında açıklamaya özen gösterir. Anlatımında içtenlik, doğallık önde gelir. Deneme yazıları daha çok kısa bir makale veya köşe yazısı gibi bir çırpıda okunabilecek uzunlukta olur. Denemeler belirli bir plana göre oluşmaz. Deneme yazarı düşüncelerini, duygularını rahat bir şekilde kendi kendisiyle konuşur gibi yazarken birçok konuya da değinmekten geri kalmaz. Bu tür yazılarda asık suratlı bir anlatım ve belli bir plana göre yazma zorunluluğu yoktur. Yazarın kültür konularındaki birikimi, okuyucunun olaylara farklı pencerelerden bakmasını yeni duygu ve düşüncelerde rol almasını sağlar.

Deneme, hangi anlatı türleriyle benzerlikler gösterebilir?

Deneme yazıları zaman zaman eleştiri, köşe yazısı, makale, anı gibi türlere benzetilebilir. Bu özelliği nedeniyle günümüzde belli bir türe sokulmayan yazılara deneme adı da verilmektedir.

Deneme yazarlığı için ne tür özelliklere sahip olmak gerekir?

Deneme yazarlığı, oldukça geniş bir dünyaya bakış, zengin bir edebiyat, sanat ve felsefe kültürü ile birlikte özgün ve durağan olmayan bir anlatış tarzı gerektirir. Sözünü ettiğimiz özellikleri kendinde barındıran yazarların denemeleri okura birçok alanda katkı sağlar, ufuklarını zenginleştirir.

Deneme yazarı en çok nelerden esinlenir?

Deneme türünde yazarın kişisel duyguları, düşünceleri, istekleri, hayalleri ön sırada yer alır. Bu yüzden deneme yazılarında yazar birçok kültür ögesinden yararlanırsa da daha çok kişisel deneyimlerinden, yaşantılarından esinlenir.

Denemenin tarihsel gelişimi nasıl bir çizgi izlemiştir?

Bazı edebiyat tarihçileri denemenin önce Japonya, Çin, Hindistan gibi Doğu ülkelerinde başladığı düşüncesindedirler. Ancak denemenin bağımsız bir edebiyat türü olarak benimsenmesi yüzyılın ilk yarısında gerçekleşir. Bunda Fransız yazarı Montaigne&#;in () büyük payı vardır Montaigne&#;in ilk iki cildi &#;de, üçüncü cildi &#;te okuyucuyla buluşan Denemeler adlı eseriyle bu türün öncüsü ve temsilcisi olduğunu görürüz.

Montaigne, denemelerini nasıl bir ortamda yazmıştır?

Montaigne, denemelerinde yalın, akıcı ve içten bir dille kendi gözlemlerinden de yararlanarak dostluk, okumak, eğitim, ölüm, yalnızlık gibi birbirinden çok farklı konularda görüşlerini kaleme almıştır; Denemelerini nasıl yazdığı konusuna şöyle açıklık getirir:

&#;Evde bulunduğum zaman, hayatım daha çok kitaplığımda geçer; arada ev işlerini yönetmek imkânı da bulurum. Giriş kapısının hemen üstündeyim; hem bahçeyi, kümesi, avluyu görürüm, hem de evimin öteki bölümleri içinde sayılırım. Hiçbir düzene uymadan, hiçbir amaç gütmeden bir bu kitabı, bir şu kitabı karıştırırım; zaman olur kurduğum hayalleri ya kendim yazarım ya da bir aşağı bir yukarı dolaşarak başkasına yazdırırım.&#; (Montaigne/Denemeler)

Montaigne&#;den başka deneme türünün ünlü yazarları kimlerdir?

Deneme türünün en önemli yazarlarından bir de ingiliz Francis Bacon ()&#;dır. Bacon, özlü denemeleriyle insanlara yol gösteren bir yazar olmuştur. Çağdaş ingiliz yazarları arasında denemeleriyle de ün kazanan şair ve yazarlardan Thomas Stearns Eliot () ve Aldous Huxley ()&#;i de unutmamak gerekir.

yüzyılın sonlarında deneme, özellikle edebiyat ve sanat konularında eleştiri ağırlıklı bir nitelik kazanmaya başlar. R. de Gourmont (), B. Julien (), Albert Camus (), E.C. Alain () ve Jean-Paul Sartre () gibi yazarlar eserleriyle deneme türüne çağdaş bir içerik kazandırmayı başarmışlardır.

Denemeci bir dil ustasıdır. Yazdığı her cümleyi pırıl pırıl işleyerek ortaya çıkarır.

Daha önce de belirttiğimiz gibi deneme türünün öncüsü Montaigne&#;dir. Montaigne tipi denemelerden farklı özellikleri taşıyan denemeler de kaleme alınmıştır. Bunlara bilimsel yazınsal, eleştirel gibi adlar verilmiştir. Türk edebiyatında Ahmet Haşim&#;in, Vedat Günyol&#;un, Orhan Burian&#;ın, Nermi Uygur ve Füsun Akatlı&#;nın denemeleri bu tür nitelendirmeler içinde değerlendirilmiştir.

Deneme türünden eserleri içerik ve anlatım özellikleri bakımdan &#;senli benli&#; ve &#;düzenli&#; olmak üzere ikiye ayırabiliriz.

&#;Senli benli&#; deneme Fransa&#;da Montaiqne&#;le başlamıştır. Bu yazılarda canlı ve içten bir dil kullanılır. Betimlemeye, mizaha ve nükteye oldukça geniş yer verilir.

&#;Düzenli&#; denemenin ilk örneklerine Bacon&#;da rastlanır. Bu tür deneme yazılarında anlatım genellikle yoğun kısa ve özdür.

Türk edebiyatında denemenin gelişim süreci nasıldır?

Deneme türü Türk edebiyatına Tanzimat&#;tan sonra girmiştir. ilk denemeciler arasında Cenap Şahabettin (Evrak-ı Eyyâm, Tiryaki Sözleri) Ahmet Haşim (Gurabahâne-i Laklakan, Bize Göre) Ahmet Rasim, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Falih Rıfkı Atay&#;ın adlarını sayabiliriz.

Cumhuriyetten sonra gelişen deneme türünde eser veren yazarlar arasında Nurullah Ataç, Ahmet Hamdi Tanpınar, Sabahattin Eyüboğlu, Suut Kemal Yetkin, Orhan Burian ve Mehmet Kaplan&#;ı gösterebiliriz. Adlarını saydığımız edebiyatçılarımızın arasında Nurullah Ataç, Suut Kemal Yetkin ve Sabahattin Eyuboğlu&#;nun eserleri edebiyatımızda deneme türünün gelişmesinde önemli rol oynamıştır.

Özellikle son yıllarda edebiyatımızda deneme türünde yazıların çoğaldığını görürüz. Günümüzde yazdıkları denemelerle dikkati çeken yazarları arasında ;

  • Melih Cevdet Anday,
  • Vedat Günyol,
  • Salah Birsel,
  • Adnan Binyazar,
  • Nermi Uygur,
  • Memet Fuat,
  • Uğur Kökden,
  • Bilge Karasu,
  • Doğan Hızlan,
  • Enis Batur ve
  • Oğuz Demiralp&#;in adları görülür.

Deneme Örneği-1

TÜRK&#;ÜN MUTLULUĞU: ATATÜRK (Vedat Günyol)

Şeflerin ödevi hayatı sevinç ve istekle karşılamak hususunda uluslarına yol göstermektir&#; diyordu Atatürk ölümünden bir yıl önce yabancı bir devletin dışişleri bakanına. Tarihimizde ilk defa gerçekten halka yönelmiş, köylüsüyle elele kurtuluşunun, mutluluğunun destanını yazmış bir devlet adamımızın dünyaya seslenişiydi bu.

İmparatorluklar kurmuş bunca devlet adamları uluslarına ne getirmişti yağmalar talanlar, sönmüş ocaklar, kinler, her iki yandan göz yaşları ahlar vahlar pahasına kazanılan topraklarla kendi şan şeref edebiyatları, fetih gururları dışında? Anadolu halkına, köylüsüne ne kazandırmıştı bunca fetihler istilâlar &#;hanedan&#; gururu, şan şeref tutkuları dışında, hayatı sevinç ve istekle karşılamak için ne yol göstermişlerdi uluslarına?

Bir Atatürk gösterdi halkına, köylüsüne hayatı sevinç ve istekle karşılamanın, insan gibi yaşamının yolunu. Çünkü bir halk çocuğu, bir halk adamıydı Atatürk. Gücünü zorbalıktan, tanrısal desteklerden değil, halkın güveninden, halka güveninden, sevgisinden alıyordu. Halktan gelmiş, halka yönelmişti.

Atatürk Türk ulusunun mutluluğunu kendi mutluluğundan ayırmıyordu. O da, her insan gibi mutlu olmak istiyordu elbet. Ama bir başkumandan, bir devlet şefi olarak, tek başına mutlu olamayacağını biliyordu. Oysa, tarih bize saraylarına kapanıp halkının köylüsünün dışında mutlu olmaya çalışan nice devlet şefi örneği veriyordu. Atatürk, halkıyla köylüsüyle birlikte mutlu olmak istiyordu. Köylüsü aç, halkı mutsuz yaşarken kendinin mutlu olamıyacağını biliyordu. Bunca rütbeleri, sırmaları şanları şerefleri bırakıp Kurtuluş Savaşına koşmasını nasıl açıklayabiliriz yoksa? Bu savaş, Türkün mutluluğuna açılan ilk kapıydı. Ana yurdu kurtulduktan sonra Türke hayatı sevinç ve istekle karşılamanın yolunu göstermek gerekti. Bu yol batı uygarlığına giden yoldu.

Türkiye&#;nin dramı, batı uygarlığı dışında kalmış bütün geri ülkeler gibi, &#;ölmesini bilmiyen şeylerle yaşamasını bilmeyenler arasındaki amansız çatışma&#; daydı. Ölmesini bilmiyen şeyler, Türkiye&#;yi batı dünyasından en az bir iki yüzyıl geride bıraktıran kör inançlar, yobazlıklar, olumlu bilgi düşmanlığıydı. Yaşamasını bilmeyenlerse, tâ seafoodplus.info&#;tan bu yana başlayan; ama en iyi neyitli aydınlarımızın bile ölesiye bağlanıp yaşatamadıkları, yaşatmakta direnemedikleri batı uygarlığını yapan bilim kafasıydı.

Atatürk bu çatışmada ölmesini bilmiyen şeylere karşı yaşaması gerekeni yaşatmaya çalışmış ve bunda büyük ölçüde başarıya ulaşmış tek devlet adamımızdır. Devrimleri tam yaptığına inanacak kadar saf değildi Atatürk. &#;Benim yaptığım işler birbirine bağlı ve gerekli şeylerdir. Bana yaptıklarımdan değil yapacaklarımdan söz edin&#; derken, devrimlerin tam olmadığını anlatmak istiyordu. Biliyordu ki devrimleri yetersizdi. Ama bu yetersizliklerin yine devrimlerle giderileceğini, devrimlerin yine devrimlerle ayakta kalabileceğini de biliyordu. Onun için de Atatürk, devrimlerini ulusun en dinç, en dinamik bölüğüne, gençliğe emanet etmişti.

Atatürk, Türk ulusuna hayatı sevinçle karşılamanın, yani mutluluğunun yolunu göstermiştir. Bu yolda yürümek, bu uğurda ölesiye savaşmak, devrimleri devrimlerle beslemek Türk aydınına düşen en büyük bir görevdir.

Vedat Günyol

Deneme Örneği-2

YALNIZLIK (Montaigne)

Yalnız yaşamanın bir tek amacı vardır sanıyorum; o da daha başıboş, daha rahat yaşamak. Fakat her zaman, buna hangi yoldan varacağımızı pek bilmiyoruz. Çok kez insan dünya işlerini bıraktığını sanır; oysaki bu işlerin yolunu değiştirmekten başka bir şey yapmamıştır. Bir aileyi yönetmek bir devleti yönetmekten hiç de kolay değildir. Ruh nerde bunalırsa bunalsın, hep aynı ruhtur; ev işlerinin az önemli olmaları, daha az yorucu olmalarını gerektirmez. Bundan başka, saraydan ve pazardan el çekmekle hayatımızın baş kaygılarından kurtulmuş olmuyoruz.

Ratio et prudentia curas, Non locus effusi late maris arbiter, aufert. (Horatlus)

Dertlerimizi avutan akıl ve hikmettir, O engin denizlerin ötesindeki yerler değil.

Ülke değiştirmekle kıskançlık, cimrilik, kararsızlık, korku, tutku bizi bırakmaz.

Et post equitem sade atra cura. (Horatius) Ve keder, atımızın terkisine binip gelir.

Onlar manastırlarda, medreselerde bile peşimizi bırakmazlar. Bizi onlardan ne çöller kurtarabilir, ne mağaralar, ne de bedenimize ettiğimiz işkenceler &#;

Haeret lateri letalis arundo. (Virgilius)

Öldürücü yara bağrımızda kalır.

Sokrates&#;e birisi için, seyahat onu hiç değiştirmedi, demişler. O da: Çok doğal, çünkü kendisini de beraber götürmüştür, demiş.

Quid terras alio calentes
Sole mutamus? patria quis exul
Se quoque fugit? (Horatius)

Niçin başka güneş başka toprak ararsın?
Yurdundan kaçmakla kendinden kaçar mısın?

İnsan önce içindeki sıkıntıyı dağıtmazsa yer değiştirmek daha fazla bunaltır onu: Nasıl ki yerine oturmuş yükler daha az engel olur geminin gidişine. Bir hastaya iyilikten çok kötülük edersiniz yerini değiştirmekle. Hastalığı azdırırsınız kımıldatmakla, nasıl ki kazıklar daha derine gidip sağlamlaşır sarsıp sallamakla. Onun için kalabalıktan kaçmak yetmez, bir yerden başka bir yere gitmekle iş bitmez: İçimizdeki kalabalık hallerimizden kurtulmamız, kendimizi kendimizden koparmamız gerek .

Rupi jam vincula dicas;
Nam luctata canis nodum arripit; attemen illi,
Cum fugit, a collo trahitur pars longa catenae. (Persius)

Kırdım diyorsun zincirlerini;
Evet, köpek de çeker koparır zincirini,
Kaçar o da, ama halkaları boynunda taşıyarak

Zincirlerimizi götürürüz kendimizle birlikte; tam bir özgürlük değildir kavuştuğumuz; döner döner bakarız bırakıp gittiğimize; onunla dolu kalır düşlerimiz.

Nisi purgatum est pectus, quae prelia nobis
Atque pericula tonc ingratis insinuandum?
Quantae conscindunt hominem cuppedinis acres
Sollicitum curae, quantique perinde timores?
Quidve superbia spurcita, ac petulantia, quantas
Efficiunt clades? Quid luxus desidiesque? (Lucretius)

İçi arınmamışsa, neler bekler insanı,
Kendi kendisiyle ne savaşlar eder boşuna!
Tutkuları içinde ne kemirici kaygılar.
Ne korkular içinde kıvranır insan!
Ne çöküntüler yapar bizde gurur, şehvet,
Öfke, gevşeklik ve tembellik!

Kötülüğümüz içimizde bizim; içimizse kurtulamıyor kendi kendisinden.

In culpa est animus qui se non efiugit unquam. (Horatius)

Ruhun derdi içinde ve kaçamaz kendi kendinden.

İnsanın, olanak varsa karısı, çocuğu, parası ve hele sağlığı olmalı, ama mutluluğunu yalnız bunlara bağlamamalı. Kendimize dükkanın arkasında, yalnız bizim için bağımsız bir köşe ayırıp orada gerçek özgürlüğümüzü, kendi sultanlığımızı kurmalıyız. Orada, yabancı hiçbir konuğa yer vermeksizin kendi kendimizle her gün başbaşa verip dertleşmeliyiz; karımız, çocuğumuz, servetimiz, adamlarımız yokmuş gibi konuşup gülmeliyiz. Öyle ki, hepsini yitirmek felaketine uğrayınca onlarsız yaşamak bizim için yeni bir şey olmasın. Kendi içine çevrilebilen bir ruhumuz var; kendi kendine yoldaş olabilir; kendi kendisiyle, çekiş dövüş, alışveriş edebilir. Yalnız kalınca sıkılır, ne yapacağımızı bilmez oluruz diye korkmamalıyız.

In solis sis tibi turba locis (Tibulhıs)

Issız yerlerde kendin için bir evren ol.

Erdem, der Antishenes, kendi kendisiyle yetinir; ne kurallara baş vurur, ne laflara, ne gösterişlere.

Yapmaya alıştırıldığımız işlerden binde biri bile kendimizle doğrudan doğruya ilgili değil. Bakarsınız bir adam canını dişine takmış, kurşun yağmuru altında, yıkık bir kale duvarına tırmanıyor bütün hıncıyla; bir başkası, karşı tarafta, kan revan içinde, aç susuz savunuyor o kaleyi ölesiye: Kendileri için mi gösteriyorlar bu yararlığı? Uğrunda ölecekleri ve hiç görmedikleri insan belki o sırada kılım kıpırdatmadan keyif sürmektedir. Bakarsınız bir başkası, bitkin, perişan, saçı sakalı birbirine karışmış kitaplıktan çıkıyor gece yansından sonra: Bunca kitabı daha iyi, daha akıllı bir insan olmak için mi karıştırdı sanırsınız? Yok canım sen de! Ya ölecek o kitaplıkta ya öğretecek yarınki kuşaklara Platus&#;un dizelerini hangi düzenle kurduğunu ve falan Latince sözcüğün nasıl yazılması gerektiğini. Kim seve seve feda etmiyor sağlığını, canını şan şeref için? Oysa kalp bir paradan başka nedir ki şan şeref? Kendi ölümümüzden korkmakla yetinemeyiz; karılarımızın, çocuklarımızın, adamlarımızın ölümünden de korkmak zorundayız. Kendi işlerimizden çektiğimiz sıkıntı yetmiyormuş gibi komşularımızın, dostlarımızın işleriyle de dertlere sokar, bunaltırız kendimizi.

Vah! quemquamne hominem in animum instituere, aut
Parare, quod sit charius quam ipse est sibi? (Terentius)

Vah, vah! Nasıl olur da insan bir şeyi
Kendinden daha çok sevmeye kalkar?

Ayrıca bakınız ⇒

8.sınıf müfredatında yer alan metin türleri / yazı türlerinin özelliklerini ve örneklerini bu sayfada bulabilirsiniz.

Düz Yazı Türleri

Duygu ve düşüncelerin, uyak ve ahenk olmadan cümlelerle anlatıldığı yazılardır.

 >  Olay, düşünce (fikir) ve bildirme yazıları olmak üzere üçe ayrılır.

1. Olay Yazıları

Bir olayın, yer ve zaman belirtilerek, kahramanların çevresinde kurgulanmasına olay yazıları denir. Olay yazılarında genellikle öyküleyici anlatım tekniğini kullanılır. Özellikle romanlarda betimleyici anlatıma da sık sık başvurulur.

Masal

Olağanüstü olaylarla süslü, olağanüstü kişilerin başından geçen, zaman ve yer kavramları belirli olmayan hayalî olayların anlatıldığı yazılara masal denir.
 >  Masalda eğiticilik ve öğreticilik esastır.
 >  Masallardaki olaylar gerçeğe uymaz.
 >  Kahramanlar olağanüstü özelliklere sahiptir.
 >  Masalın geçtiği yer ve zaman belirsizdir.
 >  Masallar tekerlemeyle başlar.
 >  Masaldaki karakterler; cinler, periler, devler ve hayvanlar olabilir.
 >  Masalların sonunda iyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır.
 >  Ulusal konulara yer verilmez, evrensel konular ve mesajlar içerir.

 

Fabl (Öykünce)

İnsan dışındaki canlı ve cansız varlıklara insan özelliği verilerek başlarından geçen olayların insanlara ibret dersi verecek şekilde anlatıldığı kısa yazılara fabl denir.
 >  Sonunda ders verme amacı güden yazılardır.
 >  Genellikle hayvanlar ve bitkiler konuşturulur.
 >  Fabl kahramanları insanlar gibi düşünür, insanlar gibi konuşur ve tıpkı insanlar gibi davranır.
 >  Dünyanın en ünlü fabl yazarları Ezop, La Fontaine ve Beydeba&#;dır.

Örnek(ler)

» Yengeç ana, yavrusunu sürekli uyarıyormuş:
&#; Şunu böyle yapma, bunu böyle yapma! Öyle eğri büğrü yürüme, doğru dürüst yürü!..
Canına tak eden yavru yengeç, anasına şöyle demiş:
&#; Peki, sen doğru dürüst yürü önümden de ben de yürümek nasılmış öğreneyim!

 

Hikâye (Öykü)

Olmuş veya olabilecek olayları belli bir plan çerçevesi içinde yer ve zamana bağlı olarak anlatan yazı türüne hikâye (öykü) denir.
 >  Yaşanmış ya da yaşanabilir olaylar anlatılır.
 >  Dar bir zaman dilimini kapsar.
 >  Olayla ilgili yer ve zaman bellidir.
 >  Romana göre kısa eserlerdir.
 >  Karakter sayısı azdır.
 >  Serim, düğüm ve çözüm bölümlerinden oluşur.
 >  Kısa soluklu eserlerdir.
 >  Olay, başlangıçtan sonra doğru giden bir olayın bir anlık parçasıdır.

 

Roman

Toplumların ve fertlerin başından geçmiş veya geçmesi mümkün olayları geniş olarak, ayrıntılarıyla anlatan yazı türüne roman denir.
 >  Yaşanmış ya da yaşanabilir olaylar anlatılır.
 >  Geniş bir zaman dilimini kapsar.
 >  Olayla ilgili yer ve zaman bellidir.
 >  Hikâyeye göre uzun eserlerdir.
 >  Karakter sayısı fazladır.

Hikaye ile Roman Arasındaki Farklar:

 1  Hikâye türü, romandan daha kısadır.
 2  Hikâyede temel öge olaydır. Romanda ise temel öge karakter, yani kişidir. Hikâyeler olay üzerine kurulur, romanlar ise kişi üzerine kurulur.
 3  Hikâyede tek olay bulunmasına karşılık romanda birbirine bağlı olaylar zinciri vardır. Romandaki olaylardan her biri hikâyeye konu olabilir.
 4  Hikâyede kahramanların tanıtımında ayrıntıya girilmez, kahramanlar her yönüyle tanıtılmaz. Romandan farklı olarak hikâyede kişiler sadece olayla ilgili yönleriyle anlatılır. Bu yüzden hikâyelerdeki kişiler bir karakter olarak karşımıza çıkmaz.
 5  Öyküde, olayın geçtiği yer (çevre) sınırlıdır ve ayrıntılı olarak anlatılmaz. Romanlarda olaylar çok olduğu için olayların geçtiği çevre de geniştir. Bu çevreler çok ayrıntılı olarak anlatılır.
 6  Hikâyeler kısa olduğu için anlatım yalın, anlaşılır ve özlüdür. Romanlarda ise anlatım daha ağır ve sanatlıdır.

 

Destan

Bir ulusun kahramanlıklarını, savaşlarını, büyük toplumsal olaylarını anlatan ve genellikle şiir (nazım) biçiminde oluşturulan eserlere destan denir.
 >  Yazı türleri içinde en uzun olanıdır.
 >  Efsaneden sonra bilinen en eski türdür.
 >  Sözlü edebiyat ürünüdür; ancak sonradan yazıya geçirilen destanlar da vardır.
 >  Olağanüstü olaylar ve kahramanlar vardır.
 >  Destan kahramanları yarı tanrısal nitelikler taşıyan han, hakan ve kağan gibi kişilerdir.

 >  Destanlar doğal ve yapay (suni) olmak üzere ikiye ayrılır:

a. Doğal Destanlar

Halk ozanlarının büyük toplumsal olayları anlattıkları destanlardır. Doğal destanların yazarı belli değildir, yani anonimdir.

b. Yapay (Suni) Destanlar

Yazarı belli olan, daha yakın zamanda yazılan ve olağanüstü durumlara daha az yer veren destan türüdür.

 

Anı (Hatıra)

Yaşanmış olayların, üzerinden zaman geçtikten sonra yazıldığı yazı türüne anı (hatıra) denir.
 >  Bir kişinin yaşadığı veya tanık olduğu olaylar anlatılır.
 >  Yazar, olayları kendi bakış açısından anlatır
 >  Geçmişe ışık tutar.
 >   Tarihsel olayların öğrenilmesine katkıda bulunur.

 

Günlük (Günce)

Düzenli bir biçimde yazılan, tarih atılan günlük notlara, bir yazarın yaşamı boyunca günü gününe yazdığı yazılara günlük denir.
 >  Olaylar günü gününe, tarih belirtilerek yazılır.
 >  Kısa yazılardır.
 >  Kaleme alan kişinin yaşamından izler taşır.
 >  İçten ve sevecendir. Anlatımda &#;iç konuşma&#; yöntemi kullanılır.

Günlük ile Anı Arasındaki Farklar:

 1  Günlükte olaylar günü gününe yazılırken anı da geçmişteki olaylar anlatılır. Bir bakıma günlük geleceğe yönelik, anı ise geçmişe yöneliktir.

 

2. Düşünce (Fikir) Yazıları

Bir toplumu; sosyal, siyasal, bilimsel vb. konularda düşündürmek amacıyla fikri temelleri olan, bir kısmı kişisel düşünceler olurken bir kısmı ispatlanmış gerçeklere dayanarak yazılan yazılara düşünce yazıları denir. Düşünce yazılarında açıklayıcı ve tartışmacı anlatım teknikleri çokça kullanılır. Fikri alt yapısı olan türler olması sebebiyle de düşünceyi geliştirme yollarından sayısal verilerden yararlanma, tanık gösterme, örneklendirme ve karşılaştırmalara sık sık başvurulur.

 

Deneme

Bir yazarın herhangi bir konu üzerinde, özel görüş ve düşüncelerini iddiasız, kesin kurallara varmaksızın anlattığı yazılara deneme denir.
 >  Denemede konu sınırlaması yoktur. Yazar, iste¬diği konuyu ele alıp işleyebilir.
 >  Yazarın anlattıklarını kanıtlama kaygısı yoktur.
 >  Yazar kendisiyle konuşuyor gibi bir anlatım kullanır. Daha doğrusu kendi içiyle yaptığı konuşmaları yazıya geçirir.
 >  Anlatılanlar kesin bir sonuca bağlanmaz.
 >  Denemede alabildiğine kişisellik ve kendine özgülük vardır.
 >  Dünya edebiyatında Montaigne, Türk edebiyatında ise Nurullah Ataç bu türün en önemli temsilcisidir.

Örnek(ler)

» Gönlümüzün güzelliği sevgi ise beynimizin güzelliği de düşünebilme yeteneğimizdir. O yeteneği her an, her dakika kullanmalıyız. Unutmayalım ki düşünen insan, özgür insandır. Kişi düşünebiliyorsa pek çok sorununu çözecek, pek çok şeyi bilecektir. Onun için bir karar alırken annenizin, babanızın, çevrenizdekilerin görüşlerini alın ama o görüşleri de sorgulayın. Sonra da oturup kararınızı kendiniz alın. Bu durumda eziyetler de güçlükler de size aittir artık. Karar alırken sorumluluk almayı da bilin. İşte bu, büyümek ve olgunlaşmaktır. Aynı zamanda özgür olma yolunda atılan ilk adımdır.

 

Makale

Herhangi bir konuda bilgi vermek veya bir gerçeği savunmak için yazılan yazılara makale denir.
 >  Makalenin temel öğesi fikirdir.
 >  İnceleme ve araştırmaya dayanır.
 >  Bir tezi savunmak, desteklemek amacı taşır.
 >  Makalelerde bilimsel verilerden yararlanılır.
 >  Gazete ve dergi yazısıdır.

Örnek(ler)

» Kitap okumayı sevmiyoruz. Bu kitap okuma oranlarından da belli. Nüfusu yedi milyon olan Azerbeycan&#;da kitaplar ortalama tirajla basılırken Türkiye&#;de bu rakam civarında. Gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen yıllık kitaba harcanan para ortalama dolar, bizde ise 10 doların altında. Türkiye&#;de her yüz kişiden beşi kitap okuyor. Bütün bunlar bizim kitaba ne kadar uzak bir toplum olduğumuzun göstergesi.

 

Eleştiri (Tenkit)

Bir sanat eserinin olumlu ya da olumsuz yanlarını somut verilere dayanarak yargılayıp eserin gerçek değerini orta¬ya koymak amacıyla yazılan yazı türüne eleştiri denir.
 >  Eleştiri yazıları, bir eseri tanıtmayı amaçlar.
 >  Eleştiri yapan kişiye eleştirmen denir.
 >  Değerlendirme yazılarıdır.
 >  Eleştiri denince, akla eserin olumsuz yanlarının belirlenip okuyucuya aktarılması gelir. Bu yanlış bir düşüncedir. Gerçek bir eleştiride eleştirilen eserin hem olumlu hem de olumsuz yanları bir arada verilir.
 >  Eleştirinin amacı, okuyucuya ve yazara kılavuzluk yapmaktır.

 

Fıkra (Köşe Yazısı)

Bir yazarın, herhangi bir konu üzerinde, kişisel anlayış, görüş ve düşüncelerini güzel bir üslupla, hiçbir kanıtlama gereği duymadan anlattığı yazı türüne fıkra denir.
İki tür fıkra vardır: Gazete fıkraları, nükteli hikâyecik türündeki fıkralar. Yazı türü olarak &#;gazete fıkraları&#; kabul edilmektedir. Gülmece yazılardan olan fıkraları, gazete yazı türü olan fıkrayla karıştırmamalıyız.
 >  Gazete yazısıdır.
 >  Yazar düşüncelerini kanıtlama yoluna gitmez.
 >  Dil doğaldır. Günlük deyimlere, yer yer nükteli sözlere yer verilir.
 >  Okuyucuyla sohbet ediyormuş havası hakimdir. Anlatım senli benlidir.

Fıkra ile Makale Arasındaki Farklar:

 1  Makalede ispat vardır, ciddi bilimsel bir dil kullanılır; fıkra ise daha serbest ve mizahi ögeler içerir ve ispat yoktur.
 2  Makalede yazar doğruyu, fıkrada ise kendi doğrusunu anlatır.

 

Söyleşi (Sohbet)

Yazarın, gündelik olaylarla ilgili düşüncelerini, okuyucu ile karşı karşıya oturup konuşuyormuş gibi içten bir hava içinde yazdığı yazılara sohbet denir.
 >  Karşılıklı konuşma havası içinde yazılır.
 >  Belirli konusu yoktur. Yerine ve zamanına göre sıkıcı olmayan her şey sohbet konusu olabilir.
 >  Gazete ve dergi yazılarıdır.
 >  Yazarın kendi kişisel düşüncesi ağırlıktadır.
 >  En önemli özelliği, samimi bir üslupla kaleme alınmasıdır.
 >  Yazarın öğretme ve kanıtlama amacı yoktur.

 

3. Bildirme Yazıları

Bir bilgiyi iletmek; bir yeri, kişiyi veya ürünü tanıtmak; istek ve şikayette bulunmak amacıyla yazılan metinlere bildirme yazıları denir.

Biyografi (Yaşam Öyküsü)

Tanınmış, eserler yazmış, ün bırakmış kişileri tanıtmak amacıyla yazılan yazılara biyografi denir.
 >  Önemli şahısların hayatı başkası tarafından anlatılır.
 >  Anlatılan kişinin hayatı tarih sırasına göre ele alınır.
 >  Kurgusal değildir, gerçekçidir.
 >  Üçüncü kişinin ağzıyla anlatılır.

Örnek(ler)

» Faruk Nafiz ÇAMLIBEL, 18 Mayıs tarihinde İstanbul&#;da doğdu. Kayseri, İstanbul ve Ankara&#;da öğretmenlik yaptı. İstanbul&#;dan milletvekili seçildi. &#;Anayurt&#; adında bir dergi çıkardı. Türkçenin gelişmesine büyük katkıları oldu. 8 Kasım ’te vefat etti. Eserlerinden bazıları şunlardır: Çoban Çeşmesi, Han Duvarları&#;

 

Otobiyografi (Öz Yaşam Öyküsü)

Bir insanın, kendi hayatını kendisinin yazdığı eserlere otobiyografi denir. Biyografilerde kişinin hayatı, çalışmaları başkası tarafından yazılırken otobiyografilerde kişi kendisini anlatır, yazar.
 >  Kaynak olarak kişi kendisini ve aile büyüklerinden aldığı bilgiyi kullanır.
 >  Birinci kişinin ağzıyla anlatılır.

Örnek(ler)

» KENDİMİN POPÜLER TARİHİ
&#;larda 6&#;ncı ayın 16&#;sında saat 6&#;yı 56 geçe, 06 trafik kodlu şehirde doğdum. Bu altılar hayatım boyunca peşimi bırakmadı. Bir ailenin tek çocuğuyum. Can Bartu&#;dan ad koymuşlar bana. Dolayısıyla tutacağım takımı seçme şansım kalmadı. yılında kreşe vermişler beni. Yedi yaşıma geldiğimde okumayı öğrendim&#;

 

Haber

Belli bir zaman içerisinde geçen olayları anında okuyucuya bildiren gazete yazılarına haber denir. Gazetelerde haber toplayan kişilere muhabir denir.
 >  Haber yazılarında temel ilke nesnelliktir.
 >  Bir haber yazısı 5N1K (kim, ne, nerede, ne zaman, nasıl, niçin?) sorularına cevap vermelidir.
 >  Haber; ilginç, yeni, doğru ve önemli olmalıdır.

 

Röportaj

Gazetecilerin bir yeri, bir kurumu ziyaret ederek o yerin özelliklerini, orada gördüklerini, kişisel düşünceleriyle birleştirip fotoğraflarla belgeleyerek kaleme aldıkları yazılardır.

Örnek(ler)

»Muhabir: Küçüklüğünüzde arkadaşlarınızın futbol oynaması yasakken anneniz sizin futbol oynamanızı hep desteklermiş. Biraz anlatır mısınız o günleri?
Rıdvan: Bizim mahallede &#;okul başarısını düşürecek&#; diye kimse çocuğunun futbol oynamasını istemezdi. Ben de o yaşlarda futbola meraklıydım ve annem de her gün giydiğim eşofmanı hazır ederek okuldan sonra top oynamama izin verirdi. Bunu yapan başka aile yoktu.
Muhabir: Profesyonel futbol hayatına geçişiniz nasıl oldu?
Rıdvan: yaşındayken Nazilli Spor&#;dan 25 futbol topu karşılığında Muğla Spor&#;a transfer oldum. Böylelikle profesyonel futbol hayatım başladı.

 

Bir böcek ilacı firmasına ait reklam örneği

Reklam

Bir malı, bir ürünü çeşitli iletişim araçları yoluyla ilgilenecek olanlara veya kitlelere duyurmak ve tanıtmak amacıyla hazırlanan yazılı veya görsel içeriğe reklam denir. Reklamda amaç genellikle bir malın çok satılmasını sağlamaktır. Bunun için de reklam, ilgi çekici ve etkileyici olmalıdır. Günümüzde reklamcılık pek çok bilim dalından faydalanan bir iş kolu olmuştur. Reklam yazarlığı da ayrı bir çalışma alanıdır.

 

 

Dilekçe

Bir isteği, bir şikayeti duyurmak veya bir konuda bilgi vermek, bilgi istemek için yazılan başvuru yazısına dilekçe denir.

Dilekçe Yazarken Dikkat Edilmesi Gereken Kurallar:
 1   Dilekçeler,konularına göre uzun veya kısa olabilir. Konular kısa ve öz olarak belirtilir. Gereksiz ayrıntılara yer verilmez.
 2   Dilekçelerde ciddi, ağırbaşlı bir dil kullanılır. Anlatımın yalın ve duru olmasına özen gösterilir. Süslü, yapmacık, laubali ifadelerden kesinlikle kaçınılmalıdır.
 3   Dilekçeler; çizgisiz,beyaz dosya kağıdına daktiloyla (bilgisayarla) veya dolmakalemle,okunaklı el yazısıyla yazılmalıdır. Dilekçe yazarken kağıdı iyi ortalamak gerekir.
 4   Sağ üst köşeye (kağıdın üst kısmından belli bir aralık bırakıldıktan sonra) tarih yazılır.
 5   Dilekçe hangi kuruma veriliyorsa,bu makamın adı başa yazılır. Kurum adının sağ altına kurumun bulunduğu şehir adı yazılır.
 6   Daha sonra konunun belirlendiği metin bölümüne geçilir. Bu bir şikayet dilekçesiyse,şikayet sağlam kanıtlara dayandırılmalıdır. Eğer iş isteme dilekçesiyse, öğrenim durumu,yaş, kısa bir özgeçmiş, kurumca aranan seçkin nitelikler açık seçik belirtilmelidir.
 7   Ardından arz bölümüne geçilir. Bu bölümde dilekçede bir durum belirtiliyorsa, son cümle “&#; bilgilerinize saygılarımla sunarım/arz ederim.”, bir istek belirtiliyorsa “Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.” gibi ifadeler kullanılarak dilekçenin metin kısmı tamamlanır.
 8   Dilekçe bitiminde sağ alt köşeye dilekçe sahibinin ad ve soyadı yazılır ve altına imza atılır.
 9   Sol alt köşeye açık adres yazılmalıdır.
 10   Adresin altına eğer varsa dilekçemizde başvurulanla ilgili ekler &#;Ek 1:&#;,2&#;&#; şeklinde alt alta belirtilerek yazılır.

Yazı Ayrıntıları

Metin Türü Nedir?

metin türü nedir, nasıl bulunurHer edebi metnin bir türü vardır. Bir metnin türünü bulabilmek için onun konusuna, dil &#; anlatım özelliklerine ve metnin başka özelliklerine dikkat etmek gerekir. Bunlar metnin türüne göre farklılık gösterdiği için, metnin birkaç özelliği onun türünü anlamamızı sağlayabilir. Her kademeden sınavda oldukça sık karşımıza çıkan bu konu hakkında ayrıntılı bilgi vermeye çalışacağız.

Hikaye ve roman gibi ortak özelliği olan birçok metin türü olduğu için, sadece bir özelliğine bakılarak metnin türünü belirlemek imkânsızdır. Bunun için türünü belirleyeceğimiz bir metnin birden çok özelliğine bakmamız gerekmektedir. Örneğin romanda da yer, zaman ve kişi kadrosu vardır, hikayede de. Ama romanda bu ögeler çok daha yoğun ve karmaşıktır. Hikayede ise ögeler sınırlı sayıdadır ve basit formdadır.

Edebiyatımızda &#;makale, deneme, roman, öykü, şiir, destan, efsane, söyleşi&#;&#; gibi birçok edebî tür bulunmaktadır. Bir amaca yönelik yazılan her yazı, bu metin türlerinden birine mutlaka örnek teşkil etmektedir. Yani her yazının bir türü vardır. Yazıların klişe bazı özellikleri, onların türünü ortaya koysa da sorularda net cevabı bulabilmek için aşağıda sıraladığımız bilgilere dikkat etmeniz gerekir.

Metin Türleri / Pratik Bilgiler

&#; Bir metnin bir türü vardır. Yani hem deneme hem efsane türünde metin olmaz.
&#; Metnin türünü belirlerken konusuna, yazılma amacına ve dil &#; anlatım özelliklerine bakmak gerekir.
&#; Metin gündelik ve sıradan konuları ele alıyorsa deneme, bilimsel konulardan bahsediyorsa makaledir.
&#; Metinde bir deneyden bahsediliyor, akademik dil kullanılıyor ve kanıtlama amacı güdülüyorsa metnin türü makaledir.
&#; Milli ve yaşanması mümkün kahramanlıklar ön plandaysa metin türündedir.
&#; Yaşanmış veya yaşanması mümkün olaylar sınırlı -yani daha az- kişi, yer, zaman ve olay örgüsü ile anlatılıyorsa hikaye; bunun çok daha geniş çerçevede ele alınanı ise romandır.
&#; Yazar geçmişte yaşadığı bir olayı anlatıyorsa anı, bunları günü gününe yazıyorsa eseri günlük türündedir.
&#; Tanınan bir kişinin hayatını başka bir kişi yazarsa buna biyografi, kişi kendi hayat hikayesini yazarsa otobiyografi denir.
&#; Tekerleme ile başlayıp mutlu sonla biten, olağanüstü olayların ders verme amacıyla anlatıldığı metin türü masaldır.
&#; Metin soru &#; cevap şeklinde sürdürülüyorsa röportaj türündedir.
&#; Metinde bir kişiye veya düşünceye karşı çıkılıyorsa, onun eksik veya iyi yanları sıralanıyorsa eleştiri türündedir.

Bu bilgiler ışığında bir metnin türünü bulmak oldukça kolaydır. Öncelikle metnin ne amaçla yazıldığına bakmak, daha sonra onun dil &#; anlatım özellikleri üzerinde durmak ve konusunu belirlemek gerekir. Bu üç özellik, zaten metnin türünü anlamamızı sağlar. Bunlarla birlikte olay örgüsü var mı, düşünce yazısı mı yoksa olay yazısı mı, nesnel mi öznel mi gibi sorular sorarak eserin hangi metin türünde olduğu anlaşılabilir.

Örnek Sorular

1. SORU) &#; Konusunu günlük hayattan almaktadır.
&#; Yazar doğal ve içten bir dil kullanmıştır.
&#; Kanıtlama ve ikna etme amacı gütmez.
&#; Kişisel görüş ve düşüncelere yer verilir.

Yukarıda özellikleri verilen metin türü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Günlük B) Gezi Yazısı C) Deneme D) Anı

ÇÖZÜM:Günlük türü, günü gününe yazılma özelliğiyle ön plandadır. Gezi yazısı, gezilip görülen yerleri anlatmak zorundadır. Anı ise geçmişte yazarın başından geçen bir olayı içermelidir. Bu özelliklerin hiçbiri gösterilmemiştir. Bahsi geçen dört özellik de, &#;deneme&#; türünün özellikleridir. Bu nedenle cevap &#;C&#; seçeneğidir.

2. SORU) Ben eserlerimde hep yaşanmış ya da yaşanması mümkün olayları ele alırım. İstanbul, Bursa veya Edirne gibi tarihi şehirlerde, yurdum insanının hayatını gözler önüne sererim. Etkileyici, akıcı ve sanatlı bir dille kaleme alırım cümlelerimi. Okuyucuya ders vermek ne haddime? Karmaşık olaylar arasında sürüklenirken, onlarca kahramanla arkadaşlık kurar, zamanın nasıl geçtiğini anlayamazlar. Bu da bana yeter.

Bu cümlelerin sahibi olan yazar hangi türde eserler verdiğinden bahsetmektedir?

A)MakaleB) Roman C) Söyleşi D) Hikaye

ÇÖZÜM:Makaleler mutlaka bilimsel bir konuyu ispatlamak veya açıklamak için yazılırlar. Söyleşi kişinin kendisiyle veya bir başkasıyla sohbet ediyormuş gibi yazdığı yazılardır. Yazarın anlattığı metin türü hikayeye de romana da benzemekle birlikte, çok sayıda olayın olduğunu ve onlarca kahramanla arkadaşlık edeceğimizi bahsetmesi yönüyle hikayeden farklıdır. Çünkü hikayeler daha sınırlı yer, zaman, olay ve şahıs kadrosuna sahiptirler. Bu nedenle yanıt &#;B&#; seçeneğidir.

Orkun KUTLU

Orkun Kutlu

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.