cingöz ve fındıkla satranç öğrenelim kurulum / TOKAT SEMPOZYUMU KASIM TOKAT BİLDİRİLER CİLT III - PDF Ücretsiz indirin

Cingöz Ve Fındıkla Satranç Öğrenelim Kurulum

cingöz ve fındıkla satranç öğrenelim kurulum

1

2

3

4 Adalet Ağaoğlu, &#;da doğdu. Ortaöğrenimini Ankara Kız Lisesi&#;de tamamladı. Ankara Üniversitesi DTC Fakültesi&#;nin Fr&#;ansız Dili ve Edebiyatı Bölümü&#;nü bitirdi (). Açılan bir sınavla Ankara Radyosu&#;na girdi; burada ve kuruluşundan sonra TRT&#;de çeşitli görevlerde bulundu ( ). TRT Radyo Dairesi Başkanlığı&#;ndan, kurumun özerkliğine elkonulması sonucu istifa etti. Öğrencilik yıllarında başladığı yazarlığını &#;ten sonra başka hiçbir işle paylaşmadı. Radyo ve sahne oyunlarını romanları, öykü, deneme kitapları ve günlükleri izledi. Ağaoğlu, Cumhuriyet dönemi edebiyatımızın en önemli modern klasiklerinden biridir. Yapıtları: Oyun: Bir Piyes Yazalım (, oynanmış, basılmamış); Yaşamak ( , radyo oyunu, yayınlanmış, basılmamış); Evcilik Oyunu (); Tombala (); Çatıdaki Çatlak ve Sınırlarda (, iki oyun); Üç Oyun: Bir Kahramanın Ôlümü, Çıkış, Kozalar (); Kendini Yazan Şarkı (); Çok Uzak Fazla Yakın (); Duvar Öyküsü (); "Fikrimin İnce Gülü" -Oyun (). Çağımızın Tellalı Radyo Oyunları (). Roman: Dar Zamanlar Üçlemesi: Ölmeye Yatmak (); "Fikrimin İnce Gülü" (); Bir Düğün Gecesi (); Yazsonu (); Üç Beş Kişi (); Hayır (); Ruh Üşümesi (, Odaromanı); ROMANTİK Bir Viyana Yazı (). Öykü: Yüksek Gerilim (); Sessizliğin İlk Sesi (); Hadi Gidelim (); Hayatı Savunma Biçimleri (). Anı-Anlatı: Göç Temizliği (, Anı-roman); Gece Hayatım (Rüya-kabus anlatıları, ), Damla Damla Günler 1-II, III, Deneme: Geçerken (); Karşılaşmalar (); Başka Karşılaşmalar (); ÔYLE Kargaşada BÖYLE Karşılaşmalar (); Yeni Karşılaşmalar (). Sermeler: Adalet Ağaoğlu, Okurunun Yazarı, Hazırlayan: Sefa Kaplan (, ) Nehir Söyleşi: Adalet Ağaoğlu kitabı, Sen Türkiye&#;nin En Güzel Kazasısın, Söyleşi: Feridun Andaç (). Yayına Hazırlama: Güner Sümer Toplu Eserleri 1-ll Cilt (). Ayrıca basılı olan ve olmayan çevirileri vardır. Ödülleri: Üç Oyun, Türk Dil Kurumu Tiyatro Ödülü; Yüksek Gerilim, Sait Faik Hikaye Armağanı; Bir Düğün Gecesi, Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü, Orhan Kemal Roman Armağanı, Madaralı Roman Ödülü; Çok Uzak Fazla Yakın, Türkiye İş Bankası Edebiyat Büyük Ödülü (Tiyatro); ROMANTİK Bir Viyana Yazı, Aydın Doğan Vakfı Roman Ödülü. , Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat (Edebiyat) Büyük Ödülü. Unvanlar: TÜYAP Onur Yazarı (), Eskişehir, Anadolu Üniversitesi Fahri Doktora Unvanı (), ABD OSU (Ohio State University, Humane Leners) Edebiyat Fahri Doktora Unvanı ().

5 1ÜRK EDEBİYATI ADALET ACAoCw YEN! KARŞILAŞMALAR TÜRKİYE iş BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI, IO Genel Yayın: Sertifika No: EDİTÖR RÜKEN KIZILER GÖRSEL YÖNETMEN BİROL BAYRAM DÜZELTİ ASLI YALKUf GRAFİK TASARIM UYGULAMA 1ÜRKİYE iş BANKASI KOLTOR YAYINLARI TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYIN LARI&#;NDA I. BASKI: EYLÜL II, İSTANBUL ISBN (cilni) ISBN (KARTON KAPAKLI) BASKI YAYLACIK MATBAACILIK LİTROS YOLU FATİH SANAYi SiTESi NO: /ı TOPKAPI İSTANBUL () Sertifika No: ÜRKİYE İŞ BANKASI KüLTOR YAYINLARI istiklal CADDESİ, MEŞELİK SOKAK NO: ıj4 BEYO<&#;.;LU İSTANBUL Tel. () Fax. ()

6 yeni karşılaşmalar DENEMELER- DEGİNİLER- KONFERANS VE SÖYLEŞİLER ADALET AGAOGLU TÜRKiYE $BANKASI Kültür Yayınları

7

8 İÇİNDEKİLER Giriş Yerine Bir Değini ıx Tarafsızlık Tarafı_ Sanatın Solu - Solun Sanatı O Taşın Hayatı: Mehmet Aksoy Bütünlüğü Türk PEN Kulübü/ YıL Evrensel Sol Yılında Türk Edebiyatına Genel Bir Bakış Yıl Çağrılıları İçin Konuşma "Yazarlık Yolunda Yıl" Toplantısı Üstüne Basın Bülteni Bir Açıklama Yapıcı Heves / Yıkıcı Boşveri Türk Edebiyatı Romanında Değişimleri_ 67 Belirsizliğin Zaferi: Picasso ] 6 Balkan Naci İslimyeli 35 Yıllık Arayışlar - Buluşlar Uzun Yürüyüşçüler.. Toplum Ruhunu Okumak Sivil Sivile Mecburi Hizmet

9 Biyografi Türü Orta doğu&#; da Yaşananlar İstanbul&#;u Değişim İzlerinde Yaşamak J 05 B.. u lbül K S k k Kandan Ba yrak Ocak Cuma: Hrant Dink Katledildi İnsanlık Oyunları_.. - _ O Akşit Göktürk Anısına Niyazi Ağırnaslı Anısına Yazarlığımın Sesi Farklı Ses. _ Çocukluğumun Unutulmaz Günleri/ Nallıhan Bilginin Sevgiyle Bütünleşmesi / II. Akyaka Edebiyat Günleri Göç I Çağdaş Köylünün Destam. J 74 Edebiyatta Karşılaştırma Eğilimleri _ Söyleşi / Hece Dergisi_ Modern Türk Edebiyatının Kurucuları Özür Dileme &#;Halkevi&#;nden &#;Kültür Merkezi&#;ne Sevgili Erdal Öz İçin Mektup Fikret Hakan Kitabı İçin Sorulara Yanıtlar "Irak Özel Kürdistan Bölgesi Ajansı" Sorularına Yanıtlar Ayşe Önal/ Niçin Öldürdüler İçin Önsöz "Adalet Ağaoğlu Araştırma Odası" İçin Giriş Nazım Yatardı Bursa Kalesi&#;nde Kültürel Çeşitlilik açıran o a

10 GİRİŞ YERİNE BİR DEGİNİ yılında yayınlanmış ilk Deneme-Değiniler kitabım Geçerken adını taşır. Ben bu adı gelip geçerken gördüklerim ve bunlar üstüne aklıma düşenleri değini kıvamında kaleme geçirebildil<lerim anlamında kullanmıştım. Açıkçası yaş/baş olarak da gelip geçerken karşılaştıklarımın çeşitleri arttıkça arttı, dilleri çözüldükçe çözüldü. Öyle ki, baskıları arttıkça arttı. Böylece &#;te yayınlanmış olan denemeler kitabıma KarşılaşmaLAR adını takmam kaçınılmaz oldu. Hem de şöyle: Kendi içinde hecelere bölünerek KAR- KARŞI- KARŞILA KARŞILAŞ- KARŞILAŞMA&#;lar. Bu bölünüşlerin izinde yürüyerek ve deneme kavramına "değini" katmanını katmış bulunuşumun başka yazarlarca da kullanıma geçtiğini görerek hafifçe sallandım. Neden sonra deneme ve değinirnlerimi benimle yapılmış söyleşilerin de tanıklığına bırakarak Başka Karşılaşmalar kitabım &#;da yayınlanmış bulundu. Fakat tam o sıralarda uğradığım bir trafik saldırısı, görüp geçtiğim bütün kar-karşı-karşılakarşılaş-karşılaşma ve karşılaşmaaaa&#;ların olup olabileix

11 ceklerin en kötüsü, en ölümcülü olup çıkmıştır: İki yıl boyunca hastanelerde karşılaştıklarımın izi hala daha tam şuramda sızım sızım durmakta; lakin bunları ne deneme, ne değini, ne de söyleşi kisveleri altında kaleme alamadım. İki yıl sonra ikinci hayatıma başladım ki, ortalıkta bir koşturmadır gitmekte. Bir o yana, bir bu yana, bir şuraya, bir taaa oralara itilrnekteyim. Baktım, baktım; iyi kötü yürüyüp geçtim; bir de baktım ki yıllarımı verdiğim Hayır adındaki romanım, çook cevval bir "kadın yazar" künyesine geçmiş bulunmakta. Bir çocuğum, bir yere evlatlık verilmiş gibi hissettim kendimi. Sonra bir de baktım benim Kaşılaşmalar&#;ım bir başka "kadın yazar"ımızın bir gazetedeki köşe yazılarının başlığı olup çıkmış. Böyle böyle şeylerle de karşılaştıkça, yazarlık hayatımın diğer güzel, duyarlı, anlamlı vefalı anlarla karşılaşmalarıma tutuna tutuna ve tuhaf bu ya, güle oynaya, iki yanağıma şıp şıp şıp vura vura: "İyi ya canım, olacaksa böyle olsun; ölümle dirim arasındaki karşılaşmalarını da Öyle Kargaşada Böyle Karşılaşmalar diye vaftiz et geç," deyip çıkmışımdır. Yıl &#;dir. Zaman ne kadar çabuk, nasıl da hızlı akıp durmakta. Aradan dokuz yıl geçmiş ve zamanın bu kadar hızlı akışında, bir de bakıyorum hiç sanmazken yepyeni şeylerle karşılaşmışım. Hatta "edebi" yazarlığımı kendime bile unutturup baştan sona yepyeni, pırıl pırıl, sivil topluma, bana kendime ait bir Demokratik Anayasa&#;nın peşine düşmüşüm. Öyle ki, bu sonuncu deneme, değini, konferans ve söyleşilerimi kapsayan kitabıma, biraz da şaşarak: X

12 Yeni Karşılaşmalar mührünü basıp çıkmış bulunuyorum. Böylece, bu kitabımı, gelip geçerken, "ne olur, ne olmaz"lara getirip: yılından bu yana karşılaştığım en hayırlı, en güzel, en anlamlı karşılaşmam olan hayat arkadaşım Halim&#;ime bu 60 yıllık ortak yürüyüşümüz adına sunuyorum. Temmuz xi

13

14 TARAFSIZLIK TARAFI Yıl Bosna savaşı. Seher vakti. Yoğun sis. Kamera, Boşnak&#;ın Sırp mı, Sırp&#;ın Boşnak mı olduğu hemen hiç seçilemeyen yoğun bir bilinmezlik üstüne açılmakta. Varılacak yere giden yol buradan mıydı? Milis güçlerinin önüne düşmüş bölge rehberi de, bu bilinmezlikte kendine güvenini yitirmiş: Duralım. Durun kamaradlar; hele şu ağacın altına oturun Düşmanlarınız ne yanda kaldı? Şu yanda mı, bu yanda mı? Neee? Ne yapmaktasınız siz? Sigaralarınızı hemen söndürün! Sakın yakmayın. Yok, ille de vurulmak isterseniz, için gitsin. Bosna&#;da dövüle dövüle aklınız başınızdan uçmuş. Ne biçim bir ti ry akilik bu sizinki? Şu lanet siste göz gözü görmese de, sigaranın ucundaki ateş yerimizi derhal belli eder. Anlaşıldı mı enayiler takımı? İçilmeyecek!.. Rehberin kendine güveni yerine dönmüş gibi: İşte artık seher vakti. Ortalık nerdeyse aydınlanır. O zaman hedefinizin neresinde olduğumuzu gün gibi bilirsiniz, eyy vuruşkan aslanlar! Derken kamera, Bosnalı yönetmen Danis Tanovic&#;in aydınlık göz merceği doğrultusunda, Saraybosna tam-

15 ponundaki siperde kaygıyla dolaşmakta. Siperin herhangi bir yerindeki toplar, tüfekler bu taraf &#;öte taraf&#;, öte taraf &#;bu taraf&#; diye diye, yanlışlık ya da şaşkınlıkla kendi tarafını dahi &#;bumbumlayıp&#; tepelemiştir ya Olan olmuştur: Sinema perdesine No Man&#;s Land filmi düşmüştür. Kamera, Sırp&#;ın Sırp, Boşnak&#;ın Boşnak, Birleşmiş Milletler&#;in ( UN- UNO) Birleşmiş Milletler olduğu gayet iyi &#;görülen&#; günışığında dolaşa dolaşa, taşlık siperin orasına burasına ölü, yaralı dökülenleri taramakta, ölümle savaş arasındaki gerilim anından doğma keder hançeresine saplanıp kalmaktadır. Kameranın, ikide birde elini, tarakada ölüp gitmiş silahtaşının cebine atan sigara ti ry akisi benzeri, sabırsızca dolanıp dolanıp geldiği yerde henüz diri bir asker var da ondan Bu &#;silah kardeşi&#; karşı tarafın bilirkişisi çavuş tarafından kurulu mayın üstüne yatırılmıştır. Şukadarcık doğrulsa mayın patlayacak. Varlıkla yokluk arasındaki sırat köprüsünde. Buyruk kesin: Sakın kımıldama, öksürme, aksırma; havaya uçarsın; bir şey değil, seni kurtaracaklar senle birlikte!.. İnsanlaşmış kamera, siperin göbeğine fokuslanmıştır; filmdeki adıyla Ciki, Nino, kahraman çavuş Marchant (o ya da bu), hepsinin tek kimliği Tsaro (Çera) suretiyle dümdüz yatıyor. Altında kurulu mayın: Sakın kımıldama, kırnıldanırsan bir şey değil, tam söylendiği gibi, mayın uzmanı bir yana, "Dünya Haber" in kamerası da, tampon bölge muhabiri de havaya uçar; o zaman hayatından da, ölümünden de kirnsenirı haberi olmaz haa Kımıldamadan yat işte! 2

16 Kanlar içinde, sinekleı; böcekler arasında dümdüz yata yata Çera&#;mızın orası burası kaşınmakta. Gözünü Sırp&#;tan Nino&#;ya karşı intikam ateşi sarmış Ciki&#;ye ta kendi içinden, dipten dipten fırlama bir buyruk: "Koş, kurtar silah taşını!.. " Ciki, iç tepmelerine aldırmayacak gibi olsa da, Bosnalı yönetmen Tanovic&#;in sözünden çıkabilir mi? İşte hemşerisinin yanında, kalbinin üstünden kanlar aka aka, can acısıyla eğilmiş, "Sakın kaşınma Ciko&#;cuğum, yapma bırak, senin yerine ben kaşırım. Şurası mı, burası mı? Daha mı aşağıda? Daha mı? Geçmedi mi? Fakat daha aşağı inemem ki yoldaşçığım, ya mayın şeyderse?.. " diyebilmektedir. Birer can yeleği, her şeyin uzmanı tarafsızlar, UNO armalarıyla koşup gelmeli değil mi artık? Yat yat. Bekle bekle. Geceleri, gündüzleri aydınlık &#;milletler&#;, birleşmiş halde "Do you speak english?" "Parlez vous français? ", "verstehen nicht", "yok ben anlamak"larıyla gelirler. Yıkık siperde salt mayın üstünde yatan değil, birbirine hem feci düşman, hem feci dost, herkese "bendeniz Nino" diye elini uzatan savaş düşmanı(!) gözlüklü Nino ile &#;onuruna düşkünlüğünden&#; ötürü vurulmuş yoldaşından yürüttüğü tüfekle egemen ve atak, her daim tetikte Ciki var. Onun da "yes" denecek yerde "no", "no" denecek yerde "yes"leri de var. Böylece mayın uzmanından: "Yok ben anlamak! İnsansever çavuş Marchant, gel mayınsızları kurtaralım, mayınlısı kalsın " kararı çıkar. Ama birleşik kurtarıcıların -üstelik haklı- çaresizlikleri pazarlık konusudur: Bu durum, "World News"un Bosna savaşı &#;tarafsız bölge&#; 3

17 muhabiri Jane tarafından canlı haber naklinden muaf tutulmalıdır. Aktifin aktifi, sportmen güzel Jane Liwingston, çavuş Marchant&#;a kalben bir yakınlık duymakta olabilir, ama tarafsızlık uğruna bu da yok sayılmalıdır Her şey olması gerektiği gibi olmuş, kendi kendinin tanığı, sinema sanatının kamerası çeke çeke, yıkık siperin göbeğindeki Çera&#;yı mayının üstünde öyle dümdüz hareketsiz bırakarak çekilmiş çekilmiştir Çera, son nefesini vermeden önce konulduğu tabutunda. Silkinelim: Biz izleyiciler, her birimiz birer Çera, birer Çero değil miyiz? Birer Haso, Memo, Emo, Ado, Muzo, Sülo, Ezo, Bilo, Canoş, Meloş? Savaşa, dolayısıyla savaştan karlı çıkacak tarafsız kameraya olduğu kadar, buna karşı duran nüktedan kameralara da tanık seyirciler değil miyiz? Perdede, az önce birbirimizi haklayalım derken kurtarıcı melekler sizi haklayıvermek &#;mecburiyetinde&#; kalmadılar mı? Tampon bölge ha? Tarafsız bölge Sırp Nino ile Boşnak Ciki&#;nin (ya da tersi, farketmez) yanlışlıkla ölmüş dostlarından devşirilmiş bir tüfek, yarım paket sigara, bir bıçak; bunlardan biri kimdeyse, egemenlik ondadır ya! Eh artık, güç egemenliği kimdeyse, savaşı başlatan ötekidir. Ya da tersi. Savaş bu; kim vurduya gidilen koyu sis, belirsizlik, bile isteye örtülmüş &#;şey&#;ler: Toplu kıyım. Bu arada, kurtarıcı melekler birbirine ve kendilerine düşman iki yaralıyı UNO ambulanslarına taşıyadursunlar da, Ciki&#;nin o arada çorabının içine sokuverdiği ucu kanlı savunma bıçağı ne işe yarayacak? Sapla göğsüne, hallet şu gözlüklü Nino&#;yu, 4

18 mademki tüfek onun eline geçti, mademki silah egemenliği onda, pakla gitsin. Onurunu kurtar Ciki! Yoksa, evinde köyündeyken vurulduğun kıza, sevgiline ne yüzle bakarsın? Haa sahi, siz, "Global News"dan muhabir Jane, kameranız bu sahneyi de iyi çeksin ve birlikte bakalım bakalım. İşte, işte: Tampon bölge kumandanının sekreteri mi, satranç arkadaşı mı, metresi mi, artık her nesiyse, Clinton&#;un Monica&#;sı gibi, mini etek, güzel bacak, sarı saç üstüne asker kaskıyla erkek kurtarıcıların meleği, alınmayın ama, siz başmelekten daha çekici görünüyorsunuz değil mi? Yoksa rakibiniz mi? Olabilir. Çünkü kask da, tank tüfek de generalin emrinde görünüyor. General ne diyeceğini bilemese de, gücün egemenliği o yanda ağır basıyor sanki. Taş toprak siperde yüksek ince topuklu rugan sandalet giymesine sakın aldırmayın. Dünya haberlerinin izleyicisi de sizin egemenliğinizde, şu sarışını öne çıkarmayın gitsin. Ne dediniz? Bu nokta ilgi çekici mi? Ama hani az önce, haber merkezinizdeki güleryüzlü spiker meslektaşınız naklen yayınınızda size, "Daha ilgi çekici bir durum yok mu Jane?" diye sorduğunda, "Farklı ne bekliyorsun ki? Siper işte. Hepsi bir," demiştiniz ya, unuttunuz mu? Şimdi o telaşın arasında bu hassasiyet nerden doğma bu çaresizlik hali? Perdedeki filme, her çaresizliğe muzipçe dokunuveren yönetmen kamerasına bakarsak izleyiciyi boyayacak bombalar patlatma arayışından olmalı Neyse ki, bu arada kahraman çavuştan bir haber: Çok şükür, o patırtı arasında kendisine galiba tarafsız kalması aklı verilmek istenmiş, o da: "Cinayet kar ısında tarafsız ka- 5

19 lınamaz. Tarafsız kalmak zaten taraf olmaktır," demiş, Jane de bu haberi acilen yayına aktarabilmiştir. Fransız çavuş Marchant, o gün bugündür &#;kahraman&#; diye anılıyormuş. Birleşmiş Milletler ambulansının yanıbaşında birbirlerine tüfek bıçak saldıran yaralı Ciki ile yaralı Nino kurtarıcıları tarafından bilmeden vurulup halledilmiş bulunmaktalar Savaş bu. Kim vurduya gitti, demek Ya Çero? O tabii kameranın dönüp dolaşıp saplandığı yerde, kirpiklerini dahi oynatamadan sırtüstü yatıyor, yatıyor.. Yatıyor. Hani sanki üstüne &#;Çiçeklere basmayınız&#; levhalarını gülünçleştiren &#;Kımıldamayınız havaya uçarsınız&#; levhası asılmış gibi. Mayını mayının üstüne basan patlatır, sanırdım. Meğer üstüne basmak, ayağı üstünden kaldırmak da demeye geldiği içinmiş. Her iyi, derinlikli sanat eserinin anlatılamaz olduğunu bile bile, orasına burasına değe dokuna anlatmaya heveslendiğim filmin adı: Tarafsız Bölge. Bu adı buraya kadar herhalde bir iki defa mırıldanmışımdır. Film, insanın en temel hakkını hiçe sayan savaşın korkunç tragedyası kadar, zeki göndermelerle bunun anlamsızlığının, gülünçlüğünün de altını çize çize dokunaklı bir şarkıyla bitiyor. Salt, anlık güzel zamanların yankılarını içimize işleten bir şarkıyla. Tampon bölge yutturmacısına nefis bir &#;savaş bozuntusu&#; metaforuyla tanıklık ederek, ettirerek Film, sinemalarda geçen ay gösterime girdi. İstanbul Sinema Festivali&#;nde de gösterilecek. (Gösterilmiş de) olabilir. Tam da, İsrail Ariel Şaron&#;unun Filistin&#;le aralarındaki ölüm kamplarından birini tampon bölge &#;ilan et- 6

20 tiği&#; bir zamanda. Tarih düşülecek bir senkronizasyon, bir eşzamanlılık daha. Tarafsız bölge. Katliamlar altına kanlı imza atma töreni. Tek yanlı. Tarafs ızlığın taraf tutmak olduğuna en taze kanıt. Bosnalı Danis Tanovic&#;in, hem de Avrupa ülkelerinden üç devletin katkısı, katılımıyla çevirdiği filmi tampon bölgeye doğru meyletmiş kanlı imza sahipleri görmeli. Tarafsız Bölge güç egemenlerine olduğu gibi, savaş kışkırtısına yenik düşenlere de gösterilmeli. Bosna-Hers ek tarafları herhalde görmüştür. Şimdi hemen görmesi gerekenler İs rail-filistin &#;tarafı&#;. Ama güç egemenliğini ellerinde bulunduranların göz kamerası, Tanovic gözünün yönlendirdiği kameralardan olabilseydi, &#;tampon bölge ilanı&#; gibi bir veba karnavalı daha programlanamazdı ki Tarafsız Bölge bol çağrışımlı bir film. İki kere gördüm. Her defas ında ilk aklıma gelenler, gösterim zamanının İsrail- Filistin savaşı zamanıyla örtüşmes inden olacak, Yasımı Tutacaksın ile Kudüs Ey Kudüs adlı kitaplar oldu. Larry Collins ve Dominique Lapierre&#;in, bu iki araştırmacı gazetecinin birlikte yazdıkları romanlar. (Çoktandır ayrılar.) İlkinin temel mekanı İs panya&#;dır. Cordoba doğumlu yoksul bir oğlanın, boğa güreşi arenaları çevres inde dolana dolana nas ıl Karun kadar zengin, dünyaca ünlü &#;Cordobalı Toreador&#; El Cordobes olduğu anlatılır. Onun, araştırmaya dayanan hayat hikayesi. Bizdeki Türkçe yayını başları olmalı. Kendi kral sarayında öldürülen tutkulu toreadonınu zamarunuzın kendine yabancılaştırdığı insanı üstüne kanlı canlı, etkileyici tanıklardan biri olduğu için unutmamış olabilirim. 7

21 Yanısıra Kudüs Ey Kudüs kitabının belirginleşmesi ne den? Hoş bu ikincisi, &#;lardan bu yana Filistin- İs rail, Tel Aviv ve Kudüs nerde sözkonusu olsa, aklıma düşüp durmaktaydı. O kadar değil, bundan yirmi yıl ön celerinde de nerde birbirlerine nefes darlığı çektirmeye mecbur kılınmış bir çift, orda "Evcilik Oyunu" nun bi tip tükenmemeye mecburiyeti. Nerde bir Emrah, İbo, Ase na ve ona, onlara hayran, TV eğlence programlarının göbek atıcısı küçük kız M., orda El Cordoba, orda El Cordobes Hiroşima&#;dan bu yana gele gele, nerde so ğuk savaş, Körfez Savaşı, Bosna, Güneydoğu Savaşla rı, nerde ikiz kulelerin esrarengiz intiharıyla Afganistan&#;ın Ta liban- İbn Ladin&#;leri, nerde Şaron- Arafat savaşı, ora da c inayetin tarafsı z olamayacağı bilgisi. Bunu bile bile cinayetin ortasında tarafsız bölgeler saplantısı Saplan tının kaynağı? İşte araştırmaya dayalı Kudüs Ey Kudüs romanında da aranabilir sorunun yanıtı. Kitabı okur ken fil mini de görmüş gibiydim. Belge romanın belge filmi: &#;lardan beri İsrail başkenti. Ağı r ağır, güzel güzel Te l Aviv&#;in kuruluşu. ABD ve Avrupa pazarl arın dan birinden el altından şileplerle gönderilen parçalar. Parçaların, kartondan numaralı planlara göre, kendile rinin haritasına göre birbirine eklene eklene kurulmuş silah fa brikaları. Evet işte, kitabı okurken İsrail başken ti ve silah fabrikalarının lego oyunları gibi kurulup kur gulandığını görür gibi olmuşumdur. Bu, denizden ve yer den kur gulanmış lego oyunu. Sonraları havadan da ku rulup kurgulanmış savaşın yüzünü Körfez Savaşı&#;nda gördük. İnsan ve onun yaşama hakkı, bu en temel hak8

22 kı yok, ama buyrun işte!egonun gelişimi denen atari oyunları var ya! Bu var işte, deniyorsa kurulup kurgulanmış mayının üs tüne yatırılacak, orada ölümü bekleye bekleye kaşınma şansın bi le olmaksızın, öylece hareketsiz kalacaksın demektir. Kamera çeke çeke çekiliyor, çekili yor. Karanlık. Yoğun sis bastı. Karanlık. Ölen kalan belirs iz O yan, bu yan derken, herkes kendi yanını dahi vuruyor. Nisan

23 SANATIN SOLU - SOLUN SANATI Yakın bir geçmişte, nerdeyse &#;global&#; planda, klasik romanın çöktüğü, öldüğü öne sürüld ü. Bu tükeniş üstüne çeşitli yazılar yazıld ı: "Roman bitti," denildiği oldu. Aynı bitmişlik kefeni, daha önce edebiyatın türlerinden şiire de biçilmiş, kapitalist dünya yayıncıları, piyasanın ince ayarı hakkında, "Şiirin müşterisi artık sadece şair sayısı kadar; bırakalım onlar da oturup birbirlerini okusunlar, " diye fısıldaşıyorlardı. Hikayenin romana göre satmazlığı, ölüp bitmişliği fe rmanı zaten çoktan hazırdı. Teknolojinin &#;hızın hızı&#; ile tüketime kışkırtıcı &#;görsellik&#;, sıranın romana geldiği işaretlerini verdi. Bunun yarattığı tartışma, adet olduğu üzre bize de sıçradı. Ama &#;klasik&#; unvanı lütfedilmiş modernle hesaplaşmadan, alacak- verecek bilançosu çıkarılmadan, mod ern yaratırım omuzlarınd a telaşla yer tutmaya çalışılarak Öldü mü, ölmedi mi tartışmaları sırasında, sanatın, edebiyatın varlık nedeni yaratı sorunu üstünde hemen hiç durulmadığını hatırlıyorum. Duranlar olduysa da bilmezden gelindi. Kendisine yabancılaşma derecesinde parçalanmış insan, tüketimi sağsalim tutacak para peşine sürülmüş- 10

24 ken, bütünlük, bütünsellik demeye gelen &#;yaratı&#;ya somutta beş para lık bir değer biçilemediğinden ola ca k Oysa ya ratı, gelecektir. Temelinde genelgeçere karşı duruş var. Daha iyiyi, daha güzeli arayış. Dünü ve şimdiyi sorgulaya ra k yarını arayış. Geleceği yaratma. Tıpkı Rollo Ma y&#;in Yaratma Cesareti&#;nde, "Ka ygı, insandaki iyi bela la rdan biridir", demesi gibi, canlılar arasında sa dece insana ha s gelecek kaygısı, şimdi, içinde ya şadığı za ma nda bir aksa klık olduğunu gösterir. Aksaklık, insanı bunu ortada n ka ldıra ca k çok boyutlu bir ha rekete çağırır, ya ra tıya. Sa na tın &#;sol&#; denen ya pısı, verili olanı sorgulayıp dönüştürme kurgusundan gelir. Peki, yaratı muhalefettir. Muhalefet de sol. Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtada n, sorusuna ka rşı ya nıtım şu olabilir: Sa nat- edebiyat dünü, şimdiyi ta rtıp biçerek insanla rın geleceğini daha iyi kılmada ne kadar pa y sa hibi ise, ya ni genelgeçerin huzurunu kaçırmada ki rolü ne olmuşsa, solun da kendisini yaratırken geleceği yaratmadaki sanatı, solun ölümü ka lımını ta rtmakta sa ğlam, geçerli bir ölçü olmama lı mı? Sanatta yaratıcı kendini de yara tı r, bütünler. Gerçi, şu değerler karma şa sı ortamında ya rı nı ta savvur kolay değil. Dönüşümün Marx&#;la Freud&#;dan, dışla iç dünya arasındaki etkileşimden daha fazlasına ihtiyaç var. Felsefenin, açıkça sı düşünce üretiminin, silah üretimini hiçleyecek yükseklikte olmasına İnsa n, kendi varlığını kurup çatma ha kkını ka zanıp kendinden sorumlu bütünselliğe ka vuşana ka dar. Özgürlük yolu bitmez ve çok pa ha lı. Sol 11

25 bundan ötürü bitmez, tükenmez. Delinmiş sandalı parmakla tıkayıp, batmasını önlemiş gibi olma edimi değil ki bu. Başa döneyim: Rom anın ölmesi bitmesi değildir sözkonusu olan. Yaratım ve romanın kend ini bütünselleştirmesidir. Daha da yakın bir geçm işte "Sol bir hastalık mı?" sorusunun kışkırttığı tartışm a dikkat çekiciydi, ama ben ben - sen sen diye suçlama eğilimleri öne çıktı. İlkin, sorunun üreticisi İsmet Berkan&#;ın sola yakıştırdığı &#;hastalık&#; halinin am acı aştığını düşünmüştüın. Hastalık, bir bulgudur: Bilimsel teşhis olmadan türü, niteliği söylenemeyeceği gibi &#;öldürgen&#; olduğu son nefese kadar kesinlenemez. Tıbbın ahlakı, "tıp kesin değildir" diye bir ana madde içermekte kendi hukukunda. Solun bir hastalık olup olmadığına gelince, soruna daha olumlu yaklaşıp "evet, iyileştirme hastalığı" diyebiliriz. Bu da, sanat ve edebiyata olduğu kadar, yaratım eylemine tutkun, gelenekçi değil, gelecekçi anlamına gelen sola pek güzel yaraşır. Yarını hayal bile edemeyen günlük dertler içindeki insan, parmağı kendine doğru çevirmekle geleceğini yaratmada ilk adımı atmış olabilir. Sanatçının yazıp çizmesi, yaratması kendini tanımaya çalışmasından başka bir şey mi sanki? Günümüz düşünürleri de bu nedenle ilk ağızda ruhbilimcinin verileri, ikinci adımda Marksist disiplinle hesaplaştı. Günüm üzde artık bütünlük ve bütünselliğe giden yolun üçüncü boyutundayız. İnsanın &#;yeni sınıflar&#; ıyla yüzleşme noktasında. İşte &#;yeni sol&#; denen evrensel solun sancıları: Mal ve para gücü üstünde bir güce, varlığa sahip olabilme sancıları. Sancı, giz- 12

26 li hastalığı ele verir. İyid ir. Doğumu haber veren başka nedir? Günümüz düşünürleri, özgürlük, eşitlik, kardeşlik üstünde düşünmüş olanların ötesinde bir üstbilgi peşindele r. İçlerinde, &#;yaratıcı solun zaten bu tariflere ih tiyacı olmamalı&#; görüşünü taşıyanlar da var. "Çünkü yaratma aşkınlıktır" diyenler de. Bu anlamd a ruhbilimci Haluk Sunat&#;ın Birey Sorunsalı kitabındaki eleştirel bakışa eğilmenin yanısıra Hayal, Hakikat, Yaratı incelemesiyle tanışıp bilişmenin, burada her boyutuyla açıklamakta güçlük çektiğim düşüncelerimi bütünlemekte bir yararı ol abilir sanıyorum. Yaratım konusunda ye ni ve taze, yerli ve evrensel bir kaynak da aslında Sunat&#;ın hocası Prof. Dr. Süleyman Velioğlu&#;nun İnsan ve Yaratma Edimi ad lı çalışmasıdır, d iye bilirim. Yaratma boyutları bir-iki değil, çok fazla. Bunlara yerli yerinde gönderme le ri hatırlamanın da yüzyıla kaybedilmiş halde girdiğimiz kimliğimizi, kendimizi bulmada bir ipucu yakalamak olabilir. Adını verdiğim kitabın 6. bölümü "Çağdaş İnsan Varlığı" başlığını taşımakta. Girişi şöyle: "Geçmişten günümüze gelen nice yanılgıdan sonra, artık yanılgılardan olabildiğince korunmak ya da onları en aza ind irmek için, insan varlığı sorunsalı, disiplinler ve sistemler arası ve disiplinlerüstü anlayışlar bağlamında incelenme li; sorunların çözümünde bu disiplinlerden kaynaklanan yöntemler uygulanmalıdır. Ve yine insan varlığı sorunsalı incele nirken, indirgemeci düşünce biçimleri terk edilmeli. Ontoloj ik (varlıkbilimsel-a. A. ) varlık kategorileri ile makrokozmik (küreye-evrene bağlı) kategoriler dikka- 13

27 te alınmalı, varlık kategorileri arasında herhangi bir derecelendirmeye yer verilmemeli. Bilimsellik anlayışı, akılduygu ve duygulanım birlikteliği içinde yorumlanmalı. ( ) Kuramlar, yalnızca real ve irreal- ideal alanlarda değil, aynı zamanda estetik ve yaratma edimi alanlarını da kapsayan ortak bir zemin üstünde kurulmalıdır. " Bu inceleme ile Sunat&#;ın Hayal, Hakikat, Yaratı incelemesinin birbirlerinden habersiz yapılıp farklı yayınevlerinden çıktığını öğrenmiş bulunuyorum. Bu bilgi kı rıntısı, günümüz felsefesinin &#;çağdaş insan varlığını bütünselleştirme kaygısıyla yaratabileceği&#; bakışı dolaylarında boyutlanacağına bir işaret olabilir. Hem de, evren içinde yereli hiç yokmuşa getirmeyerek Nisan

28 TAŞIN HAYATI: MEHMET AKSOY BÜTÜNLÜGÜ On yıl olmuş; "Öteki" başlıklı yazıma şöyle girmişım: "İnsan heykellerini sevmem. Onların karşısında elim kolum bağlı kalıyorum. Hayatlar belli bir hareket anında dondurulmuş," dedi. İçimde hemen karşı koyma isteği belirdi, ama yutkunup hevessiz bir tonla sordum: "Resim de öyle değil mi? Oysa gördüğüm, sezebildiğim kadarıyla resim sanatına tutkunsunuz?.. " "Resimde sonuncu boyut izleyiciye ait. O boyutu, hiçbir elkoyma olmadan kesintisiz, sınırsız düşleyebilirsiniz. Düşlerin -hayallemenin- boyutlarına göre, sırttan boyutlar da değişik anlamlar kazanır. Bakın, işte bu " Konuşanlar, müzeyi gezerken Munch&#;un Deniz Kıyısındaki Genç Kadın tablosu önünde yanyana gelmiş bir kadınla bir erkek. Besbelli tanışmıyorlar, ama kadının, "Heykelleri sevmem," diye, sanki kendi kendine konuşmasıyla tanışmış bulunurlar. Belki de adam, dilsiz taşları konuşturanlardan olduğu içindir. Munch tablosunda arkadan dümdüz görünen genç kadın üstüne yo- 15

29 rumlar sökün ediyor. Hem canım, öyle ya, müzenin girişinde gözgöze gelmişler Resimdeki kadın ne yüzden, ne de profilden belli. Elleri, ayakları, bacakları da görünmüyor. Kolların önde kavuşturulmuş bulunduğu söylenebilir -o da tablonun adından ötürü- ama genç kadının deniz kıyısında dikilip durduğundan başka yoruma açık, söylenebilecek fazla bir şey olmamalı. Sırtta dümdüz sarı uzun saçlar. Başka ayrıntı? Yok. Deniz? Eh, elbet. Kadın güzel mi, çirkin mi? Çocuksu mu, erkek avcısı mı yoksa? Saatin kaçı? Kimi, niye beklemekte? Kimbilir Meğer bilinen bir şey varmış; çünkü "Öteki" başlıklı yazımda insan heykellerini sevmediğini hemen açıklatıverdiğim kadın, "Bu kimse, denize açılmış kocanın dönüşünü beklemekte bence Ya da kendisini oralardan alıp götürecek bir ses, bir ışık? Işık, evet. Sırtındaki sarı saçlarının ucunu belindeki ince zincir tutuklamış işte" diye mırıldanmakta, aynı yerde aynı tabloya bakan adam da karnından konuşurcasına belki, "Peki, saçtan da önce, ya eller zincirliyse?.." demiş bulunmakta.. Öyle de olsa, böyle de, adam kadın için, kadın da adam için yabancıdır. Onları müzenin kahvesinde birlikte bir şey içmeye götüren de bu olmalı: Merak. Derinliğine görüp- bilip, anlamlandırmak. "Sanat tarihçisi misiniz?" "Hayır. Niye?" Birinden biri sanat tarihç isi olsa, bu iyi bir ipucu mu sanki? Ya da büyük bir otelin bakım şefi olsa? Parlak günleri geride kalmış bir sahne sanatçısı olsa, orkestrada birinci keman olsa?.. () 16

30 Resim-heykel müzesi. Kahve. İnsanlar bir ağızdan konuşmakta. Ne dedikleri anlaşı lmıyor. Her ses ötekinin içinde erimekte. Uğultu. Az önce &#;kendisi belki de dilsiz taşları konuşturandır&#; biçiminde tanıtılmak istenmiş adam, uğultu yu ansızın bir heykel olarak algılamıştır: Kendisini, karşılıklı oturduklar ı kadınla birlikte bu uğultu heykelinin önünde buluyor. Hani sanki, yukarda hala o tablolara bakar gibi, ses alaşımından çıkma heykelin çevresinde dolanmaktalar. (Böyle bir algılayış.) Tam o sırada, öğlesonu güneşinden eğretilemeli bir demet ışın karşısı ndakinin saçına, yüzünün yar ısına vurmaktadır. Kıyı ları buğulu incecik aylayla çevrelenmiş yar ım yüz. Kadın başını çeviriyor; buğulu ayla siliniyor. Adam, "Birbirimizi seçtiğimizde henüz konuşmamıştınız. Üstelik yandan görünüyordunuz ama, sizi tanı dı m" demiş olur. "Nasıl yani? Nerden?" "Uğu ltu heykelinden. Kitleden olma bir kütleyi yontarak dalga dalga harekete geçirecek ışınlar ve gölgeler peşindeydim de " On yıl önce yazı lmış bu yazım nerden aklıma geldi ki, şimdi böyle canına okuyarak özetlemeye çalışmaktayım? Bir hikaye anlattığım sanılabilir. Değil, değil. Elli yıl öncesinde Lou vre Müzesi&#;nde güzelliği dillere destan Venüs heykelinin önündeydim de; işte ta o zamandan üstüme başı ma yapışıp kalmış bir şey bu. Ünlü heykele bakışımdan çıkarak içime, dokularıma kadar sinmiş ku şku, merak, bozgu nlu k, bir soru. Sorular: Şimdi bu güzel mi? Afrodit, hani bana öğretildiği gibi, &#;ölümlülerin de, ölümsüzlerin de akıllarını çelen Aşk ve Gü- 17

31 zellik Tanrıçası&#; bu mu? Kalplerini çaldığı kimselere alayla gülen Kahkaha Tanr ıçası, çağrısına asla karşı konamaz dalgalar kızı Venüs böyle miym iş?.. Taa MÖ de, MS da üstüne yazılan şiirlerde denizin köpüklerinden doğmuş olduğu söylenen yüksek sular çocuğu bu mu? -Yunancada Aphros &#;köpük&#; anlamına geliyordur.- (Bkz. Mitalogya, Varlık Yayınları, Ülkü Tamer çevirisi. ) Mela s Adası&#;nda bulunduğu için Melas Afradite&#;i diye anılan Venüs heykeli, klasikleri arasından en tanınmışı. Zaten bu yüzden daha ilk adımımda Louvre Müzesi&#;nde onun karşısında değil miydim? Peki, yukarda değindiğim yazımdaki Munch nerden çıktı? Yarım yüzyıl önce adı Fransızcasıyla Mi/o Venüsü diye geçen heykelle aynı müzedeki Leonardo da Vinci&#;den Mana Lisa (La Jakand) arasında parçalanmış durumdaydım da, or dan. Venüs heykeli hiç de benim hayalleyip durduğum gibi değil. Köpüksü, uçucu, ince güzel değil. Yüzünde hiçbir anlam yok. Hani nerde o alaycı tebessüm? Heykelindeki bakışı da anlamsız; anlamsızdan öteye pek bön bir bakış. Heykelle Mana Lisa tablosu arasında nerdeyse yirmi asırlık bir zaman farkı olduğunu bilmek, sorularımı yanıtlamaya yetmemekte. Plastik sanatlar alanında heykelle somut, yani uygulamalı bir tanışıklığım yok; kabul, ama roman okuruna da, "Hoşlanmadınsa otur da hoşuna gideni kendin yaz," diyemezsiniz ki Ben de bin dokuz yüz elli iki&#;lerde heykel ve tablo izleyicilerinden -okurlarından- biriyim; hep de öyle kaldım. &#;Heykel gibi&#; güzel yontulmuş, kendinden hoşnut, mağrur bir çift ahenkli ayağa düşkünlüğümde de. Ama 18

32 işte, heykelindeki Venüs&#;ün ayakları şiirsiz; kocaman, çok hantal. Üstelik yanında yöresinde ne dağ taş var, ne deniz, ne dalga. Oysa, buyrun bakın, Vinci&#;nin tablosundaki Mona Lisa&#;nın fonunda, arkadaki doğanın kırlığında çayırlar nerdeyse salınacakmış gibi durmakta. Lisa, canlı doğa önündedir; varsa onunla vardır. Ancak bak ışı da, tebessümü de inceden inceye, "Ya a öyle mi? Şimdi görürsünüz, " demekte Saçlar dalgalı, elleri kendine güvenle önünde kavuşmuş, giysisi pırıltılı, yüzünde günışığı. Eller, o ince uzun parmaklarla piyano çalmaya hazır. Fakat, ille şu gülümseyiş!.. Tebessümün böylesi herkesi peşinden sürükleyebilir, yine de Mona Lisa tam kendisi kalacaktır. Acaba? Kuşku beynimi dağladıkça dağlamış, hızla Venüs&#; e dönmüşümdür. İç sesim, yarı muzip yarı alaycı, beni uyarmakta, dikkat et, dikkat et, &#;dikkat&#; lerini çekip durmaktadır: Deniz ve köpükleri yok öyle mi? Gözünü sana peşinen verilmiş bulunanın dışında farklı bir yere ayarla da, yaratıya öyle baksana. Aradaki asırlarca zamanın dalgaları kollara vura vura bunları aşındırmış, koparıp götürmüş olabilir. Ama işte, omuzdan belli ki, sağ kol ileri doğru uzanmış. Belki de aşk tanrısı Eros&#;u (Cupido) çağırıyor Göğüslerin durumu, karnın gerginliği, oylumlardaki şu belirginlikler, katı mermer heykelin hareket halinde olduğu üstüne sana bir fikir vermiyor mu? Peki, saçlarının nerdeyse sudan çıkıp da arkadan tutturulmuş havası? Bunların hepsini unut, ya kalçadan aşağı ha düştü, ha düşecek izlenimi veren, bel altına dolanmış &#;peştamal&#;ın kıvrımlarına ne buyrulur? İnsanda 19

33 dokunma duygusu uyandırıveren yumuşaklıkta dalga dalga dökümlü bir kumaş değil mi bu? Bütün bunlar ve böyle bir yaratının zamana aldırmamış olmasının sırrı ne peki? Taşın, mermerin nerdeyse kanlanıp canlanarak soluk alıp verebilmesinin, burdan, bu hayatiyetten hareketle de kalıp figürden portre sanatının, diyelim ki Mana Lisa&#;nın doğmuş olmasının nedeni? Üstelik heykelin başı yüzden değil, profildendir. Çünkü bu gerekli. Niçin mi? Mermerde ışıkla oynayabilme olanağı yaratmak için. Taşı konuşturabilmek için Ben de "Öteki " başlıklı yazıyı Munch&#;un Deniz Kıyısındaki Genç Kadın tablosunda arkadan dümdüz görünen insanın sırrını çözmeye çalışırken yazmışımdır. Şöyle şeyler düşüne düşüne: Kağıdı, kalemi, boyayı, fırçayı, vinci, çekici, yon tucuyu, hatta tın, greyderi, mermeri, taşı, alçıyı, kili, bütün bu sıradan katı, kalıp şeyleri canlandırmak, bunlara dirimin güzel liğini vermek, estet ik duyguları bu derece bileyip işleyerek de üretici kılmak herhalde insan-doğa ilişkisini etki-tepkileriyle yoğurmayı ister. Bunu gerekli kılar. Nasıl mı? Işık! Mermeri, taşı ışıkla yüzleştirip gölgelerle hesaplaşarak yoğurmak gerekir denmektedir ya, öyle. İlaç yapan eczacı neyse, taşa hayat vermek de odur; her şey ayarlı, uyumlu olacak. Yoksa, zehir. Yıl bin dokuz yüz seksen üç&#;tür. Mehmet Aksoy&#;un canlı taş sanatıyl a E. H. Gombrich&#;ten dilim ize hiç unutmadığım çok değerli Bedrettin Cömert tarafından çevrilmiş Sanatın Öyküsü &#;müzesinde&#; tesadüfen tanışma 20

34 zamanımd ır. O zamandan bu zamana, birtakım zorunlu nedenlerle Aksoy&#;un galerilerin bazısında sergilenmiş eserlerini göremedim. Açıkhava heykel ve düzenlemeleriyle ise, ilkin yurtd ış ında şehir estetiğine iş e yarar ( fonksiyonel) katkı sağlamış olan Berlinli İş Göççüleri anıtı. Ayrıca. Buluttan Sevgililer Sanatkar işte çoktand ır dışarda, ama kendine yabancı değil. Anadolu yaratım kültürü, "o zehir bir kere kanına girmiş ". Yoksa mezarlıkların eski mezar taşlarınd an çağının hayatını ayağa dikmek, bugünün karşılaşma ve buluşmalarına yarın için taştan, granitten, mermerden kanıt bırakmak nerden çıkacak? Ya Bebek parkındaki Ayrılık heykeli:&#; Ona artık bugünde, yanımızda, içimizdeymiş gibi, tam o kadar yakınım. Çook ötelerde, bir havuz kıyısında gölgeleri suya yansıyan, sulardan yankılanmakta olan Dinlenen Çiftler&#;e de Gele gele geliyorum İş Kule&#;lerin yanıbaşına. Toprağın ürünleri, göğün yıldızları panosuna sırt veren, ayak uçlarınd an basamak basamak inen suların da dikkatli titiz bekçisi, Aksoy toprağının mitosu Anadolu bereket tanrıçası Kibele&#;ye. Kendisini de iki aslan, geleneksel uyarıcı ruh, &#;iki elin sesi olur&#; destanının simgesi beklemekte. Bu uyarı gerekli, çünkü arkasında elli yılın yaratısı, emeği, bütün birikimi yatan Böcek Ev&#;in atölyesi hala, her ad ımda kendine bir şey katmakta ve benim gibi heykel yaratısından doğma soruları pek bol olan bir izleyicisinde "Ah, heykeltıraş ımızın bütün dönemlerini sergileyen retrospektif bir sergisi ol sa" özlemini uyandırmış bulunmaktadır. Mehmet Aksoy heykelleri, mekanın da bir parçası olmak ya da meka- 21

35 nı heykelle bütünleyebilmek için yıllarca taş, mermer tozundan &#;beslene beslene&#; taştan kütleye kendi toprağında, kendi diliyle kan ve can verebilmiş ender direnç ve yetenekte sanatçılardan biridir de ondan.. "Daha ilkokuldayken tek amacım, il k aşkım &#;sanat&#; yapmaktı," dediğini bilenler, bu aşkın sahiciliğine herhalde toz kondurmazlar. Bütünleşme yolculuğunda iz leyicisini de aşkınlaştıran sanat! Kütle gibi düş de yerçekimine mahkum. Ayağım yerde: "Heykeltıraşın bütün dönemlerini bir arada sergileyen retrospektif sergisi, diye iç çekmektesin. İyi ama heykeller, yaratıcısının bütünleşme yolculuğunda valizde, sandıkta, torbada taşınamaz ki, " diyen bir ses işitmiş oluyorum. Aynı anda sesin sesi: Işık taşırım, gölgelerin yankısını taşırım. Taş değil, mermer değil, anlam taşırım. Açık ve kapalı alan heykellerini iz lemeye çalıştığım, geçen yıla kadar ise yüzünü hiç görmediğim, beş dakika için bile buluşup konuşamadığım sanatçımız Mehmet Aksoy&#;la nihayet Polonezköy&#;de buluştum. Hayatının sanatıyla bütünleştiği yerde; onca yılın birikimi "böcekten ev" heykelinin içinde ve dışında TV antenlerini uğur böceğinin gözleri- kulakları, duyargaları kılmış Böcek Ev pek kullanışlı, işe yarar bir heykel. Bahçesi, havuzu, bahçedeki her döneme ait heykelleri, mermer döşeli mutfağı, banyosu, muslukları, heykeltıraşın karyolası ve katı kütleyle dolu atölyeden kileriyle yaşayan, ya- 22

36 şatan bir ev. Heykelin keskiyle yoğrulmuş yemek odasında, dışardaki heykel fırında yakılan ateş kömüründe ızgara balıklar yenmekte, meyve ağaçlarından meyveler toplanmakta, estetik kaygıyla yontulmuş saksılan doğal çiçekler süslemektedir. Bu, içinde doğayla elele, kolkola yaşanan böcek heykeline ev deyişimiz bundan. Sanatçıyla uzaktan uzağa edinilmiş tanışıklığımı hurda sınava çekmiş bulunuyorum. Dışarda, böceğin gezip dolaştığı kırlıktayız. Evin &#;yankılı&#; gölgesi, kırlığın ortasında akıp duran, suyunun masmaviliği fayanstan doğma derevari havuza vurmakta. Böcek, sırtını &#;Taş taşırım, laf taşımam&#; amblemiyle güçlü kuvvetli bir vince dayamıştır. Vinç mutfağa malzeme taşır, çünkü Mehmet Aksoy orada toprağın katı, gaddar verimini yaratıcı aklıyla kesip biçecek, yoğura yoğura ehlileştirecektir: Ekmek. Heykeltıraşımızın geçmişten günümüze &#;taşınabilir&#; kıldığı eserleriyle de bu mekanda, kendileriyle uyumlu ışık ve ışınlar altında, yaratıcısının hayatıyla da bütünleşmiş bir ortamda tanıştım. İzleyici durumundakinin de taşın hayatı, onun hareketi, sesi soluğuyla nerdeyse bütünleştiği duygusunu yaşayabileceği bir karşılaşma. Özelden genele doğru samimi bir geçirgenlik (Farklı disiplinlerin gayriresmı tanışıklığı.) Böyle bir tanışıklık ardından sanatçımız, taş-mermer gibi somut, katı kütle yerine, soyut, nerdeyse sanal dili yoğurma çekimine yakalanmış yazara bir katalog armağan etmiştir. Hani sanki, taş yetmez, kağıt da, yazı-çizi de var, der gibi Katalog adıma şöyle imzalanmıştır: Formların üstünden 23

37 kayarak duvar çat/ağında tutunan andız tohumuna uzanıp ona hayat veren ışık, h ey kellerime de kan ve can oluyor. Ürperiyorum: Işık işte, ışık! Mehmet Aksoy heykelinde kütlenin hareketi için taşı yoğurma üs tüne teknik tek bilgisi olmayanları tanış kılan, dost kılan gerçekten de buymuş Bin dokuz yüz doks an altı Bilim-Sanat yayını kataloğunun girişinde plas tik sanatlar uzmanı sanatçı, çok değerli Prof. Dr. Jale N. Erzen&#;in Mehmet Aks oy yaratılarını bütün boyutlarıyla çözümleyişini okuyor, ta on beş yıl öncesinde müze gezen birine, "İnsan heykeller i ni sevmem," dedirttiğim yazımdaki bakış fakirliğini anlıyorum. Heykelimizin genel durumuna ışık tutan bu derinlikli inceleme, heykeltıraşımız Mehmet Aksoy sanatını bütün boyutlarıyla anlamlandırmakta: Onda biçim ve içerik uyumludur; tarih içinde h ey kelin mekanla ilişkisi sorgulanırsa Aksoy&#;un h ey keli, özellikle Türk heykeli içinde önemli bir yer tutmaktadır. Figürü anlam yüklü bir biçim olarak işl ey en pek az sanatçı vardır. Açıkhava projelerinden Toprak Ana, doğurganlık, hareket ve bereket bütünlüğünü simgeleyen Kibele&#;ye atıfta bulunur. Cinselliği Mehmet Aksoy eserinde Eros ve Keder bağlamında değerlendirmek başlıbaşına bir incelemeyi zorunlu kılar. Çünkü, aşkın görsel sanatlarda da ifade edilebilirliği önemli bir içerik olarak sürekli aranmıştır. Aksoy&#;un çok hayranlık duyduğu sanatlardan biri Mezopotamya&#; dan Asur ve Akad h ey keli: Bunlar, bütünlüğü giderilmeden, yüz ey i en az derinlikle, sanki ok- 24

38 şayarak yontulmuş, nerd ey se blok halinde bırakılmış hayvan ya da insan figürleri ya da &#;karmaşık yaratıklar&#;dır. Çoğul olanın bütünlüğü. Birbirini yankılayan paralellikler. İç kontur ile dış konturlar arasında sürekli değişen oyunlar Etki tepkiler; yankılar Sanatçı bu bağlamda kendisine samimiyetle yeni biçimsel imkanlar yaratır. Onun için erotizm, öznelliğin en yoğun hali olarak kendini ifade eder. Yaşam sevincinin karşıtı: Kederölüm- acı- ayrılık. En politik sorunları işlerken bile vücudun her kıvrımına acının keskin çizgisini ekleyiş. (.. ) Sayın Jale Erzen&#;in bu çok değerli incelemesine hiç değilse bukadarcık değinme ihtiyacı duydum. Çünkü onun bilinçle derinlikli bakışı, benim gibi görsel sanata, heykele edebiyat penceresinden de bakmayı merak edinmiş birine verilen bir kartvizit, bir iyi hal kağıdı gibi geldi. Mehmet Aksoy&#;la yaratıda çeşitli boyutların uyumla bütünleşmesi kaygısını tanıma ortaklığı adına önümde açılan kapı. Bu, yazarın heykel yolunda kendisiyle de tanışması gibi bir şey. Demek Aksoy&#;un geçen yıl benim "Duvar Öyküsü" yaratımla buluşup, taş duvardan sürgün veren andız tohumuyla tanışarak ortaklaşması ne ise, benim bin dokuz yüz doksan bir basımı oda romanım Ruh Üşümesi ile aynı yıl bir galeride sergilenen "Vahdet-i Vücut" kapalı mekan heykellerinin esrarengiz bir ak ımla karşılaşması o. Özellikle sergideki Aynada Bir Anı adlı heykel. Ruh ve madde arasındaki gizemli gelgitler ( ), içbükey ve dışbük ey biçimler birbirine akarak, gerçek ile algılanan, anımsanan ve düşleneni ifade etmek için kullanılırken yüz ey hiçi- 25

39 min sürekli akışkanlığını sağlayış. Biçimin negatif ve pozitif olarak karşılaştırılarak işlenmesi: Işığın da kontrastlı kullanımı. Böylece, kütlenin mekan içindeki yerleşimi ve yönlenmesinin sürekli dönüşümlerini sağlamak. (Bu sa tırları saygıdeğer Prof. Jale Erzen&#;in yine Bilim- Sa nat Galeri kataloğundaki yazısından alıntıladım. Heykeltıraşımız Aksoy&#; un yara tı tarihini izleyeceğimiz &#;retrospektif&#; sergisine Erzen ba kışı katılmazsa eksik kalırmış sandığım için.) Bu arada, ister istemez yarım bıraktığım şu Ruh Üşümesi oda romanıyla heykelin buluşma zamanı va r. Değindiğim gibi yıl, bin dokuz yüz doksan bir. Durmadan sorulan &#;Aşk nedir?&#; sorularıyla hiç sorulmayan aşkın dili, üslubu, değişkenlikleri ve gelgitleri, Louvre&#;un &#;bin dokuz yüz elli&#; li Ven üs heykelinden bu yana hayal ve hakikat dünyamda birike birike kopma kıvamına gelmiş. Erotizmi Türkçede temize çıkarma kaygısı bir yanda ve işte Ruh Üşümesi romanım, yayınevinde. Orada kendisine bir galeri, yani içerikle anlaşabileceği bir plastik sanat ürünü, bir kapak beklemekte. Yayınevinin ka paktan sorumlu sanatçısı, üşüyen ruhlar için bir sığınak yaratabilmen in ça resizliği içine düşmüş olmalı, ka pak ruh gibi uçuculuk kazanmakta. Hiç çizgisiz, sınırsız bir grafik çalışma, bol ça ğrışıma yolverecek bir boşluk kitlesi ha ya lime iyi gelecek. Hani, ta şı konuşturan heykeltıraşımızın bir uğultu heykeli kurgula ma sı benzeri bir şey Kırık yarık Venüs&#;ün Eros&#;u çağırması, Eros&#;un da kabaran köpükler üstünde onu bulup ayakları üstüne dikmesi za manı tam bu zaman olmalı: Roman, sırtına 26

40 geçirilecek kapak yaratımını bekleyedursun, yazarı da birden Mehmet Aksoy&#;un bir İstanbul galerisinde yeni eserlerini sergilediğini öğrenmiş, sanatçının yaratılarını izlemeyi sürdürme güdüsüyle galerideki "Vahdet-i Vücut " sergisine gitmiştir. Ketentaşı, kalker, mermerde hayat bulmuş bütünlük: Varla yok, kederle sevinç arasındaki boşluğa anlam katan Birleşme, Sevişen Güvercinler, Dans Edenler, Öpüş, İkilem, Dinlenen Çiftler, Bir Görür İki Gözümüz.. Hepsi de bin dokuz yüz seksendoksan verimi. Heykellerin birbirine yansımasıyla büyülenmiş durumdayım. "Soyut ve somut; iki dilin bir arada kullanımı. " Taş mermerle, mermer kalkerle bütünleniyor, bu arada yazar, heykeltıraşımızın Aynada Bir Anı alt adını taşıyan "Vahdet- i Vücut"una saplanıp kalıyor. Sergiye yalnız bunu görmeye gittiğim de olmuştur. Çünkü bu heykel, Ruh Üşümesi yazarı için romanın aynadaki anısı demeye gelmiştir. Heykeli kitap kapağına dikemezsiniz ki. Ama, söylemek bile gereksiz, nefis kataloglar çağlar boyu taşa hayat veren heykeltıraşların eserlerinin fotoğraflarıyla dolu. Bunları &#;okumaya&#; da bir gönderme olamaz mı? Romanla heykel arasındaki buluşma. Aynada Bir Anı&#;nın diasıyla randevulaşarak sağlanabilir belki. Tanımadığım birinin kapısını kendiliğimden hiç çalmadım; fakat insanın &#;her şeye yetecek kadar mazereti de var&#;dır. Kendi sözüme kanıp galeri sa hibine Mehmet Aksoy&#;un telefon numarasını bana verip veremeyeceklerini soruyorum. Heykeli değil, diasını alacağımı belirttiğim halde büyük incelik gösterdiler. Sanatçıya telefon ettim, kısaca heykelle edebiyatı bütün- 27

41 !eştirme gelgitleri yaşamakta olduğumu belirttim. Taşa hayat, hayata hareket veren heykeltıraşımız tarafından hemen anlaşıld ım. "Vahdet-i Vücut" tan kapağa geçiş böyle oldu, ama ayna yolda kırıld ı. Demek ki, kapak grafik yaratıcısının hayalinde grafik ile roman ve heykel arasınd a bir bütünlük sağlama kaygısı yoktu. Ols aydı Mehmet Aksoy heykelinin fotoğrafı kapağa makasla çepeçevre kesilerek konmazdı değil mi? Ne diayı alırken, ne kitab ımı verirken yüzünü görmediğim değerli heykeltıraşımızla çoktan buluşulmuştu. Işık ve gölgelerin taşa hayat vermesi ve duvar kitlesi içinden bir filizin fışkırmas ı buna tanıktır. Dünden bugüne ad ım ad ım kendisiyle bütünlenmiş Mehmet Aksoy sanatı, günümüzü yarına bağlayacak ve gelecekte insanlar kürenin bilmem hangi köşesinde, ad ı belki de Böcek Ev olan heykelden bir müzede Venüs&#;ün gözlerini kendilerine kırpmakta olduğunu, Mu nch&#;un Deniz Kıyısındaki Genç Kadın tablosunda sırttan görünen kişinin yüzünü yavaş yavaş kendilerine doğru dönerken göreceklerdir. Çoğaltılamayan, kopya kopya üstüne basılamayan, tam kendimiz olan bir sinema. Valizde, çantada taşınamayan heykellerden her dönemin bazı simgeleriyle retros pektif sergide bul uş mak da makasla kesilmemiş &#;aynada bir anı&#;nın yarın ad ına bütünlüğünü sağlamaktır bence. Mayıs

42 TüRK PEN KULÜBÜ YIL Uluslararası PEN&#;in İngiltere&#;de kuruluşundan sonra, diğer ülkelere de yayılması sonucu bizde de &#;da kurulan PEN Kulübü için dilimin ucuna hep &#;Ulusal PEN Derneği&#; demek gelmiştir. Fakat 12 Eylül&#;ün &#;dernekler yasası&#; uyarınca o kadar kuruluş ve etiket sorunlarıyla karşı karşıya kalınmrştır ki, memleket yerine bir irk çağrışımıyla yüklü künye yü klenilmiştir. &#;Dernek&#; sakıncayla karşılanıyor, &#;sendika&#;lar zaten kapatılmış, kapatılmakta.. Kopenhag &#;anlaşması sonucu&#; tıpkı Helsinki Yurttaşlar Derneği&#;ne etiket takmak için çeşitli daralmalar yaşanmışsa, bunun izindeki PEN&#;in de bir yeri yurdu belirtmek zorunluluğu elde bir. Başka ülkeler &#;national&#; deyip geçiyor, ama bize &#;ulusal&#;lık da, &#;PEN Derneğimiz&#;, &#;PEN Kulübümüz&#; ya da &#;T ürkiye PEN&#;i de uygun görülmemekte. &#;Ö teki&#;ler arasında da yazarlığı kabul görmüş yazarlarımız da olduğu halde &#;T ürk PEN Kulübü&#; yolundan yola koyulabiliyoruz. İngiltere PEN&#;inden çağrı gelmiş, masada beklemekte. Günün birinde Yaşar Kemal beni aramış: "Adalet, hadi gel, muhtarlıktan falan şu şu evrakı düzenle de, bizim PEN&#;i elbirliğiyle kura- 29

43 lım artık. " Bunun 12 Mart&#;tan sonra kurduğumuz TYS&#;nin de bir kararı olduğunu sanıyorum. Kah kapatılıp, kah yeniden aç ılma mücadelesi vermiş bulunan TYS&#;nin Bu çalkantılar kuşkusuz demek, birliktelerimizin işleyişini, başkanlık, yönetim kurulu üyeliklerinin normallik dışı değişimlerini de gerekli kılmıştır. Aç ıkçası varla yok arası bir yolculuk. Ne diyeyim, işte hala, ayaktalar ama sırtlarındaki sorumluluklar da arttık ça artm ış, ekonomik ve heyecan gücü azaldıkç a azalmış Türkiye PEN Derneği bugün yılında, ilk ge nçli bitmiş, olgunluğa ilk adım atılmıştır. Bense PEN tüzüğünün 1 0. maddesindeki yazar etiğine bağlı koş ula karşı &#;onur kurulu&#;nun duyarlı davranmadığı gerekçesiyle kuruluşunun 5. yılında demekten ayrılmış bulunmaktayım. PEN&#;imizi n olgunlaşma dönemi de sancılarla dolu geçmiş gibi. Derneğin yılında bir silkiniş mi, demeliyim? Bu yılki seçimlerde PEN&#;im izin başkanlığına gençlikten olgunluğa çoktan geçmiş, ama ihtiyarlıktan çok uzak bir şair yazarımız, Tarık Günersel getirilmiş bulunuyor. Kendisini adaylığa çağıranlar da, çağrıyı kabul eden kendisi de, yeni yönetim kuruluyla birlikte varolsunlar. Böyle bir silkiniş gerekliydi. Ulusal PEN Derneği diye, her türlü düş ünce ve düşünceyi ifadede özgürlükten yana, &#;faşizan&#;lıklardan uzak, sicili hırsızlık, katillik, iftira ve yalanlar bakım ından temiz üyelere sahip bir &#;şeyimizin&#; olduğu (tarafsız bir tutumla) dünyanın öteki PEN&#;lerine &#;belli edilmeliydi&#;. En iyisi buna ilkin kendimiz inanıp güvenmeli, böylece &#;aydınlık dayanış- 30

44 mamız&#; AB&#;nin de gözüne sokulmalı. Dahası gelecek yıl onur konuğu olduğumuz Frankfurt Kitap Fuarı&#;nda edebiyatımız güncel siyasalara, ticari alışverişlere aşkınlıkla bir yaratıcı yazarlık değerlerinin üslub u içinde ortaya konulabilmeli. PEN&#;irniz defterinde &#;kişisel çıkar girişimleri&#;ne karşı ödünlerin yeri bulunmamalı. Her üyenin yapıcı eleştirisine &#;evet&#; derken, öneriden uzak, kişisel hırsı büyük parçalamalara &#;hayır&#; dersek yazarlık sıfatımızın değerine en iyi katkıyı yapmış olmaz mıyız? PEN&#;in yeni yönetiminden beni şimdiden zora sokan bir öneriyle karşılaşmış bul unuyorum: PEN Derneği&#;ne dönmem önerisi. Yıllar önce burdan ayrılış nedenlerim dernek dosyalarında zaten mevcut olmalı. Düşüncelerimi hurda da açıkça dile getirmeyi borç saydım. Kuruluş tarihinden bu yana olup bitenler sonucu örselenmişlikten bir silkinme girişimine karşı, beni değer gördükleri onur üyeliğini teşekkürlerimle kab ulden başka ne yapabilirdim ki? Fi zy olojik gücüm oranında, Uluslararası PEN konfederasyonu bağlamında geçmişten günümüze çağdaş edebiyatımızın gelişken yüzünü saydırarak görünür kılmak girişimleriyle dayanışacağımı söyleyebilirim. PEN tüzüğünde de dokunulduğu gibi, başlıca ilkemizin faşizanlık boyutlarına varabilecek kişisel hırslardan arınmışlık olması, sağlıklı dayanışmanın da sağlanması demek değil mi? PEN&#; imizin yaşını &#;ucuz iyimserlikler&#; bulutuna dalmadan kutluyorum. Eylül

45 EVRENSEL SOL Kapitalizm imparatorluğu yayılıp genişlemeye doymayan bu fütuhat yönetimi, gücünü tüketimden alma k ta. Tüketim için üretim dinamosu tekleyiverince, toplu kıyım-coplu kıyım, ucuzundan (!) yeni pazarlar yaratıp yeni fed ailer kiralamak artık boynunun borcu Bu prefabrik üretim, bırakalım sanatı, ed ebiyatı, ilim ve bilimi; ilim ve bilimin yeni yeni buluşları teknolojik verimler dahil, bilimin kendisini bile kendine yabancılaştırdı; bilim de, kapitalist imparatorluğun ekranınd a toplu kıyımın cingöz fedaisi kılığıyla görünmeye başladı. İnsan hayatları, fabrikasyon şeridindeki piller, fabrika logoları ya da elektronik parçalar benzeri akıp gitmekte. İşte bu nokta, tam da "Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan?" diye sorulagelen şeyin dahi içinin boşaldığı, anlamının hiçleştiği nokta. Despotluk saçmalıktır. Emperyalizmin doymak bilmez devasa kursağına başkaldırmak, yani kendine yabancılaşmış insanın silkinerek aklını başına devşirmesi artık, ancak soldaki evrenselliğe bağlı. Evrensel planda bir sol &#;ittifak&#;, okkanın altında kalmış insanları, e. güce sahip avcıların iki tık 32

46 sesiyle avladıkları avlar olmaktan kurtarabilir: Silah, uranyum ve uyuşturucu arasındaki pazarlıklar oyunu böyle böyle bozulabilir. Y ırıni birinci yüzyılın başlarında, insanca yaşama haklarından mahrum kalanların duru mu, düşünce ve yaratı insanlarını egemenlik, despotluk ve özgürlük, eşitlik, kardeşlik kavramları çevresinde dönmeye itti. Bu günden yarına daha iyi bir hayatın yollarını arama kaygışı öne çıktı. Aydınl anma ışığında daha güzel bir yarını üretmek arayışı bilim, bilgi ve felsefenin atardamarı. İnsan aklının hayata katkısı. Verimler mükemmel, iyi ama bu zenginliğin bunu üretenler arasında hakça, hukukça, eşitçe bölüşümü nasıl ol acak? Bu nun yanıtını aramanın, genelgeçeri sorgulamanın adıdır sol. İlk adımlardaki hayatiyetini orağın sahibi toprak çalışanları sınıfı il e sanayileşmenin toplu çalışanları fabrika işçileri sınıfında buldu. Doğru- yanlış, böyle sınıflara, bu türden birleşmelere dayanan örgütlenmel er, hızla sınıfsal du rum değişikliğine uğramıştır ve işte günümüzde vida takmaktan, çekiç vurmaktan elektronik düğme tıklatmaya doğru pek çabuk bir geçiş olmuş oldu; el, kol ve taban emekçiliği yerini beyin hücrelerinin emeğine bıraktı; solun eskiden akıl açıcı sanılan sloganları, bilmem kaç oktav ses üreten elektronik müzik araçları yanında, dağdaki çobanın kaval ı ya da nöbetçi erin düdüğü gibi kalmakta Artık "Dünya işçileri, birleşiniz! " çağrısı, günümüz &#;işçisine&#; yabancı bir dilden daha yabancı. Bu ndan böyle kime "Mesleğiniz nedir? " diye soracak ol sak, yanıtı şöylece kısa ve kesin değil mi? "Bilişim! " ya da "e. ci!" 33

47 Son yıllardaki en &#;genelgeçer&#; meslek, bilgisayarcılık ol duğuna göre?.. Günümüz im paratorluğunun yayılmacılık sil ahı, nükl eerden dostumuz bilişim: İnsanın ışık hızıyla yer değiştireceği açıklandı Güzel icatlar, dünyadaki insanların çoğunluğunu tüketime kışkırtma yolunda daha başarıyl a kullanılmış, yeryüzü zenginliklerinin dağılım dengesi akıl almaz boyutl arda bozulmuş bulunmakta. Kapital izmin verdiği zarar, evrensel boyu tl arda. Bu na karşı du ruş da ancak evrensel boyutlarda olursa olur. Yirmi birinci yüzyıl emekçileri, dünya çapında bir dayanışma ile insanın kendini bulması adına emek verenlerdir. "Emperyalist sağı uğradığı mide fesadından evrensel sol mu kurtaracak yani?" diyecek ol anlar, &#;evrensel sol&#; önerime hayalcil ik, hatta uçukluk değeri biçenlere belki rahatça ekleneceklerdir. Ama benim görüşüm de &#;Sol a ne ol du?&#; sorgulamalarından, bu arayıştan çıkmadır: Tarihimizin mim koymaya değecek bir noktasından Yok, ortanın solunun Cumhuriyeti imiş, yok yeni Türkiye solu imiş; ulusal değil de millı, millı değil de ulusal sol imiş; bütün bu paketlerin içi boş. Pl ansız programsız, üretmeden yenile içile milletin kasasının dibine darı ekilmiştir. Solda dayanışmaya gelince, bu yapılanma da din, ırk, etnik &#;tarafgirlikl er&#; gibi gruplaşmalar temeline oturursa, bunu n da olup ol acağı, Susurluk ya da Sivas. New York ikiz kulelerinin ortasından biçilip yıkılmasıyl a binlerce binlerce masum insanın hayatlarına kıyılmasının nedenini sokaktaki Amerikal ı biliyor mu? Üstteki 34

48 tröstler arasındaki çıkar kavgalarının kurbanı hep alttakiler. Sol işte bu nedenle dinde, imandaki; parada, pulda ve tabii silahlanmadaki tröstleşmelere karşıdır. Kapitalin terör hamilesi tröstlerine karşı olunduğu kadar, insan aklının peygamberi, &#;kutsal değeri&#; ilimin bilimin metalaştırılmasına karşı da çok uyanık durulmalı. Evrensel solda dayanışmaya emek vermek, asıl bunun için gerekli; insanlığın ortak çıkarı da bundan böyle artık, bilimin metalaştırılmasına karşı direnmede yatmaktadır. Atomun parçalanmasından doğma büyük sevinç, aklın insanına duyulan gururdan fışkırma çılgın coşku; bilimin zaferine büyük ödül. Bayramın orkestrasından Hiroşima&#;nın, burda yaşayan binlerle, yüz binlerle milyonlarca insanın payına düşen: ölüm. Barut üstü parçalanmış atomdan bombayla ulaşılmış toplu kıyım. Çocuklar, anneler, babalar, gençler yaşlılara: "Nükleer ocakta yana kavrula, kaynaya pişe ne güzel öldünüz!" ürı peşin şenliği ve bayramı imiş meğer Nobeller Yirminci yüzyılın ilk yarısı sonlarından bu yana beynimi -durmadan büyüyüp azgınlaşan- bir soru burkup durmakta: İnsanın aklıyla, aklın bilimiyle hesaplaşması zamanı ne zaman gelecek acaba? Yoksa, hesaplaşma kavramından kariyerizmin zaferi mi anlaşılmakta? İmdat, &#;küresel sol&#;! *** Uzun erimli evrensel demokratik sol anlayışı ülkemizde Özgürlük Dayanışma Partisi çatısı altında buluşsun, isterdim. Böylece, toplum bilincinde hemen hemen yerleşiklik kazanmış "Seçimden seçime kimin eli kimin ce- 35

49 binde; şu mebusluk pazarındaki külah kapma yarışından önümüzü bile göremez olduk" biçiminde beliren Büyük Meclis&#; e güvensizliğin, kuşkunun, böyle böyle derinleşmiş umutsuzluğun gölgesi, ufku geniş solun üstüne düşmem iş olurdu. Yazarlığımın başlarında, "Hayal yoksa ne olabilir ki? " diye yazmıştım. Bugün &#;evrensel sol dayanışması&#; düşüncemi de, sonun başı hayaliyle önermiş bulunuyorum. Ekim

50 YILINDA TüRK EDEBİYATINA GENEL BİR BAKIŞ Türkiye Barolar Birliği Sayın Başkanı, Sayın Konuşmacılar, Değerli İzleyiciler, Dışarıdan bakanların, yani Ankara dışındakilerin gözüne göre, burası ür etimsiz bir kent. Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı&#;nın bütün çalışanları yanısıra birliğin değerli üyeleri, Cumhuriyet&#;in yılı adına öyle kapsamlı, o kadar çok boyutlu bir sempozyum düzenlemiş bulunmaktadırlar ki, sempozyumun bildiri programları kamu kurumları dışından gelme böyle bir bakışa katılmamızı engelliyorlar. Tam karşıtı; değerli bilim adamlarımızın bu saate kadar sundukları bildirileri, kanımca, bizlere başkent Ankara&#;nın düşünce ür etimindeki zenginliğini göstermiş oluyor. Böylece, işte burada daha şimdiden bu saygıdeğer üretime yeni bir tarih düşürülmekte değil mi? Kendi adıma ben, düşürülen bu aydınlık tarih için Türkiye Barolar Birliği&#;ne teşekkür etmek istiyorum. Sağolsunlar. Ankara&#;ya farklı bir anlamda da üretimsiz bir yer diye bakılmakta. Böyle bir bakışın kamuya dayalı işgücünden doğma ikileınleri, iş alanları yaratacak yatırımlardan uzaklık gibi çeşitli nedenleri var. 37

51 Am a, ben bu nedenleri değerlendirmeye kalkışacak değilim. Som ut anlam ıyla üretim-üretimsizlik sayıl arı, kodları, şifreleri, istatistik verileri çözmeyi bekliyor. Sayılar ve şifrelerle uğraşmaktan hep korkm uşumdur; bugün büsbütün korkuyor, gerç ekleri görm eye yarayan sayısal verilere dokunmaktan kaç ıyorum. Deyim yerindeyse, benim uzmanlık alanım edebiyat. Som utluğa karşı, geçmişte &#;edebi&#; sözüyle tanımlanm ış hayli içedönük, gramla tartılamayacak soyutlukta, ama olmazsa olmaz ağırlıktaki yaratıların, bu türden ürünlerin alanı Herhalde ben de sempozyuma bu sonuncu anlamdaki verimin üstünde durmak, bunu anlamlandırmak üzere çağrılmış bulunuyorum. Fakat kendi &#;edebi&#; sınırlarım iç ine çekilirken de, 80 yıllık Cumhuriyet&#;in edebiyat hayatını sergilemekteki güçlükleri daha derinden hissediyorum Çünkü sanat, edebiyat kronolojik bir sıralamayla, şu tarihte bu eserler, sonraki tarihlerde şukadar sayıda şöyl e şiirler, böyle romanlar gibi mekanik bir sıralamaya izin vermiyor. Her biri bireyin, giderek toplumun iç dünyası, benlik yapılanması kadar çok boyutlu; o kadar karmaşık. Cumhuriyet&#;in ilk yıllarındaki edebiyat, bu edebiyatın yazarları Halide Edip, Yakup Kadri, Memduh Şevket Esendal, Peyami Sefa, Reşat Nuri desem de, herbirini kendi özel koşullarıyla da arayıp bulmak gerekmekte; buna da burdaki zamanımız yetmez. Edebiyatın malzemesi, doğa, zaman, mevs imlerden falan ibaret değil; o oranda dışyüzü- içyüzü, dahası derinliğiyle insan.. Bu da arkeolojik bir kazıyı gerektiriyor; aranarak bulunan şeylerin bütünlüğü oranında baş- 38

52 ta yazarların kendisi, onun yaratılan, bu ürünler üstünde aydınlatıcı olunabiliniyor. Gözle görülemeyen için duyulan merak, bi li nmeyeni aramak heyecanı Bilim ve ilimin sanatla, edebiyatla bütünleşmesi yolculuğu ise çok daha heyecan verici. Sempozyum nedeniyle duyduğum sevinç bundan galiba. Bi r de şundan: Cumhuriyet&#;in yılı nedeniyle burada konuşan bütün bilim adamla rı, değerli düşünce üretici leri, hemen hepsi Cumhuriyet&#;in birinci, ikinci kuşaklarından. Ben de onlardan bi riyi m. Bizler hemen hemen Cumhuriyet&#;le birlikte doğduk, büyüdük. Ben, ne bildimse onunla bi r likte bilip öğrendim; ne gördümse onun gölgesinde, onunla bi rlikte gördüm. Hepimiz Cumhuriyet devletini yaşadık. Cumhuriyetimizin görgü tanıklarıyız. Kültürel dönüşümlerin, toplumsal değişimlerin ikilemlerini dışardan, sadece inceleme yazarlığın işler içinde bir iş olduğu düşüncesinden neden bukadar uzak kalmıştır acaba? Oysa, Cumhuriyet tarihimiz yaratı sanatlarına heveslenenler bakımından hayli zengin. Kitaplar gitgide hem içerik, hem türler açısından büyük bir çeşitlenme göstermekte. Bunu da büyük oranda &#;kadrosuz, bordrosuz&#; bağımsız yaratıcılarına borçludur, diyeceğim. Şiirlerin düşünce üretimi neyse ki ya da yazık ki söylevlerde işe yarar, böylece de sav sözleşip tüketilir. Romanların düşünce üretimi ise, tarihi gerçeklere uygun mu, değil mi bağlamında ci ddiye alınır, eğer alınacaksa Günlük siyaset çıkarına tül<etildiğine tanık oluruz; ama insanın kendini tanıması, kendisiyle hesaplaşması bağlamında bir yaklaşım görülmez. Siyaset ortalıkta peşinen patron 39

53 imajıyla dolanıyorsa, romanımızla, hikayemizle yakın bir ilişkisi olmamışlığındandır diyebilirim. Bazen düşünürüm: Acaba Atatürk, konuşmalarından birinde, "Dün gece Halit Ziya&#;nın Aşk-ı Memnu&#;sunu okudum, &#;hakimiyet milletin olmalıdır&#; düşüncemi hayata daha iy i bağladım," demiş olsaydı, edebiyat milletin gözünde &#;lafü güzaf&#; olmaktan, hükümetlerin gözünde de &#;potansiyel suç unsuru&#; olmaktan çıkar mıydı, diye Hani sanki Atatürk&#;ün, Yakup Kadri&#;nin ilk baskısı &#;de yapılan Yaban&#;ı için, "Roman kahramanı Ahmet Celal, Sakarya Savaşı&#;ndaki insanımızı hayatın içinde tanıdı; bu tanıklık bilim kadar önemlidir, " demesi, edebiyatın ışığı açısından yerini anlamakta tek şartmış gib i Şimdiye kadar sunulan bildirilerde Atatürk&#;ün ilim, bilim, eğitim, kültür, sanat üstüne ne demiş oldukları sık sık dile getirildi. Düşünceleri onun kendi cümleleriyle açıklandı. Bu savsözleri dinlerken -özür dilerim- içimden, "İyi ki edebiyat üstüne bir şey söylememişler, yaratıcı yazarı kendi haline bırakmışlar" diye geçti. Edebiyat üstüne devrim ilkelerine dayalı onun özelin özeli bir sözünü bulamıyorum ama, burada çok daha hayat içre bir şey görüyoruz: Yaratıcı yazarlar Atatürk&#;ün masasında. Çoğu yanıbaşında. Onlara danışıp onlarla tartışarak &#;ulus&#;un dilini, tarihini, sanat- edebiyatını değerlendiriyor; Cumhuriyet&#; in kültür hayatını dönüştürüp çağdaşlık yolunda yönlendirecek tasarılar çiziliyor. Gazetecisinden şairine, dilcisinden tarihçisine, büyükel- 40

54 çi yazarından romancısına, anıların Çankaya&#;sıyla belli ki, kültürel gözlemcisi, hatta tutanakçısına kadar heyecan dolu pek çok arayışçı kişi yanında, masasında Hasan Ali Yücel, milli eğitim bakanı olduğu zaman lisede öğrenciydim. Öz Türkçe olarak Bakanın kendi çevirisinden Descartes&#;ın mantığı önümüze konuyor. "Descartes&#;ın mantığı, o &#;yeni Türkçe dille&#; Anadolu&#;nun dört bir köşesinden gelmiş lise yaşındaki çocuklara ne desin? " demeye kalmıyor: O kuşak, belki de bu nedenle sorgulayıcı bir kuşak oluyor. Descartes&#;ın kuşkuculuğuyla önümüzde açılmış yolda sorgulamayı yaşayarak da öğrendik. Uzun süre içe atılmış, yazılamamış sorular ve içe atışlardan doğma kuşku Öyle ki, Cumhuriyetimizin yılları, ?0 &#;ler Türkiyesi, kendi kesip biçtiği Anayasasına karşı yürüyenlerin ülkesi dahi olmuştur. Kendisine karşı yürüyen aydınlar ve yazarlar Bütün bunların yansıması, 80 yıllık Cumhuriyet sanat ve edebiyatımızın çeşitli türlerinde görülebilir. Büyük çoğunlukla kendinden başka her şey olabilmiş romanımız, hikayemiz 80 yıllık bir süre için hayli belirleyicidir. Kendinden başka dönüşümlerin yanında olmak üzre kendini görevlendirmiş bir edebiyat. Zamanın sesi Verili siyasaya boyun eğmişlik. Cumhuriyet&#;in ilk adımlarında onun ilk ve ikinci kuşakları Milli Eğitim Bakanlığı&#;nın &#;beyaz kapaklı&#; yayınlarını ardı ardına okumuştur. Doğu- Batı klasikleri, hemen görülemeyen bilinçaltı bir birikim sağlamıştır; yaratı yolunda merak, kışkırtıcı bir dürtü. Zihinsel bir kışkırtı. Herhalde. Çünkü, II. Dünya Savaşı yıllarında, karartma geceleri ortamın- 41

55 da, o çifte karanlıkta içimizden pek çoğu &#;ş air ve yazar olma&#; tutkusuna yakalanmış, giderek gerçek birer &#;edebiyatçı&#;mız olmuş değerli kimseler çıkmıştır. Başta, Tercüme Bürosu&#;nun çalışanları Melih Cevdet Anday Oktay Rifat&#;lar yanısıra Orhan Ve li, giderek Rıfat Ilgaz, derken Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Aziz Nesin Necati Cumalı Yazarları gün gün izleyen, resmi gazetede onlarla tartışmalı gazeteci olarak değil ama, bir yazar olarak yaptığım işi seviyorum. Hikaye, roman, sahne oyunu yazarken kendimi de öğreniyorum. Hesaplaşmayı, parmağımı sadece dışarı doğru uzatmamayı öğreniyorum. Bunu da burda, şu deneyimime yaslanarak dile getiriyorum. Başta da değindim, burada hemen hepimiz Cumhuriyet&#;in birinci, ikinci ve tabii üçüncü kuşaklarındanız. Hepimiz de iş baş ındayız. Herbirimizin yaptığı bir şey oldu; şimdi de var. Cumhuriyet&#;in yılı yaklaşırken, &#;lere doğru burda, Atatürk Bulvarı&#;nda 27 Mayıs Anayasası&#;na karşı bir yürüyüş yaptık; ses çıkarma hakkını bize kısmen vermiş Anayasa&#;ya karş ı. Yürüyüş sırasında baktım, halk, yani Ankaralılar iki yanlı kaldırımlarda dizilmiş bize bakıyorlar. Biz memuruz, falan demeksizin hepimiz yürüyorduk. Çok heyecanlıydık. İnsanlar bize bakıyor; seyrediliyoruz. Yine içimden bir ses bana dedi ki: "Adalet, galiba siz kendinize karşı yürüyorsunuz, çünkü Cumhuriyet&#;in &#;lere doğru içine düştüğü durumda sizler vardınız; ne olduysa sizlerle birlikte oldu." Yürüyenler arasında cüppeleriyle profe sörler var, genel müdürler var, yazarlar var, yanılmıyorsam TÖS&#;ün başkanı da aramızda. Biz "Ordu- genç- 42

56 lik elele " diye diye 27 Mayıs &#;devriminin&#; yaptığı, görüp göreceğimiz en aydınlık (!) Anayasa&#;ya karşı yürümekteyiz. O zaman ister istemez insanın kendisine yönelttiği sorular yoğunlaşıyor. Biliyor musunuz, romanın hayatla, toplumla, dünyayla, bütün insanlıkla ilişkisini Sayın Prof. Taner Tı rnur (az önce konuştular) Osmanlı- Türk Romanında Tarih, Toplum ve Kimlik başlıklı inceleme kitaplarında çok güzel, bütün bağlamlarıyla anlatırlar. Burda tarihle romanın, romanla toplumbilimin bağlantısını, ortak noktalarını veya "evet" ve "hayır" larını göstermişlerdir. Sağolsunlar. Bu incelemeden çok yararlandım. Bizde bu tür kitaplar yavaş yavaş çıkmaya başladı, ama Tımur&#;unki öncülerden. Ôlmeye Yatmak adlı ilk romanımın karnıma düşüşü işte söz açtığım o yürüyüş sırasında oldu. yılına yaklaşırken "Cumhuriyet nerede?" sorusunun peşine düşme, yazarla birlikte Curnh uriyet&#;in kendisini arayıp bulma anı. O andan başlayarak romanı ancak dört- beş yı l içinde yazabildim. Roman (ilk yayını ), Cumhuriyet&#;in yı lında aydınlarımı z tarafından hazırlanmış 75 Yılda Tebaadan Yurttaşa Doğru adı altındaki kitapta sözkonusu edilmiştir. Konuyu ele alan öğretim üyesi, ekonomi siyaset bilimcisi Ercan Eyüboğlu&#;dur. Kitap, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı yayınıdır. Bu örneği özellikle veriyorum, çünkü, Cumhuriyet tarihimiz boyunca bilimsel bilgiyle sanat ve edebiyatın bütünleşmesi sorununa yakınlık duymuş ender örneklerden biridir. Aynı zamanda yayınlanmış 43

57 Aydınlatmacı Kadınlar yayını ise tam karşıtı bir örnek; çünkü sanatı, edebiyatı ve bu alanda çalışanları &#;aydınlatıcı&#; saymamıştır. Derlemede bir tek bestecimizin, ressamımızın, yazarımızın adına rastlayamazsınız. &#;Aydınlatıcı&#; olmak demek sanki doktor, avukat, öğretim üyesi, mimar, mühendis olmakla sınırlıdır. Bir öncekinin aksine hurda edebiyat yazarının işi, işten sayılmamakta. Alınganlık ediyormuşum gibi görülebilir am a, Cumhuriyetimizin yılında hemen görülemeyen bazı boşlukların içinin doldurulm asını beklediğine mim koymak iyi olabilir. Dış dünyada Osmanlı zamanı bizim bildiğimizden fazla biliniyor; analiz ediliyor. Ama Cumhuriyet toplumunun durumu bilinmiyor. Tanınmam aktan yakınıyoruz. Tanınmak istiyorsak, önce Türkiye Cumhuriyeti edebiyatının bilinip tanınması için özen gösterilmeli. AB&#;ye girmek- girmemek gibi tuhaf bir sorunla boğuşurken, türbanla falan uğraşmakmış nafile. Oraya girsek de, girmesek de biz dışarısı için hep &#;öteki&#;yiz. Çünkü dünyada bir örneği daha bulunmayan biçimde biz -sabah değerli konuşmacıların çok güzel anlattıkları gibi- dini bir devlet biçiminden laik bir devlet biçimine geçmiş, böylece de ekonomik, kültürel ikilemleri içiçe yaşamış bir toplumuz. Eski dönüştürülürken, pek çok kalıntının taş altına itildiğini, halı altına süpürüldüğünü inkar etmezsek, milletin bugün seçe seçe seçtiği siyasetin &#;Allah bilir&#;e dayalı olmasına şaşırmayız. Cumhuriyet kesinlikle Batı&#;yı seçti, am a toplum son yıllarda açık seçik görüldüğü üzre, Doğu&#; yu yaşıyor. Toplumun değişmesi çok 44

58 uzun bir zama n istiyor; aydınlanma, kültürel &#;devrim&#; ha demekle olmuyor; özen ve sabır istiyor. Toplumumuzu, insanımızı iyi, doğru, gerçeğe yakın biçimde anlayıp anlamlandırmaya ihtiyacımız var. Bu anla mı başkalarına bütün boyutlarıyla anlatmaya Çok boyutlu çözümleme için bakınız: edebiyat. Roman, hikaye, şiir, müzik, tiyatro, resim Bu kaynaklarımıza ilgi duyan izleyiciyi dahi potansiyel suçlu diye görmekten geri durmamış asker, sivil kadrolar Düşünce özgürlüğüne engeller: En büyük kaybımız. Gülüp geçiyoruz ama, seksen yıllık Cumhuriyet hayatımız gerçekten bir roman. Buna "romanım haya t" da diyebilirim. Belli bir toptancılıkla hep, "Biz romanı Batı&#;dan aldık, " denir. Edebiyat derslerinde roman sa natının önsözü bu. Peki ama, her kültürde olduğu gibi bizim &#;sözlü anla tı&#; birikimimizin hiç ka tkısı yok mu? Destanla rın, ma sa lla rın, dilden dile dolaşa n ma nilerin, şiir ve hikayesi bulunan türkülerin? Biz romanı bir &#;burjuva ürünü olara k&#; Ba tı&#;dan aldık ve toplum burjuvala şma derecesine bir türlü çıkamadığı için Osmanlı&#;nın İstanbul ha ya tını, Cumhuriyet&#;in de &#;köy ha ya tını&#; okutmaktan kurtulmak, şurasına kadar da ra lmış yaza rların kişisel cesaretine bağlı ka ldı. Bizde ilk &#;Batılı romana&#; ya kınlık yüzünü gösterenlerden biri Halit Ziya&#;dır; Ta n zimat&#;tan buraya geçiş dönemi yaza rlarının mekanı ne ise, eserlerinin coğrafyası da odur. Adalılar Ada&#;yı, Modalılar Moda&#;yı, Mehmet Rauf gibi ka ptandan güzelim ya za rlar, Boğaz ya lılarını yaza rlar. Cumhuriyet&#; le 45

59 birlikte şöyle bir şey oldu: Edebiyatç ı egem en ideolojiye, veriliye duyduğu bağlılığın yazarı oldu. İlkelerle dayanışan uyumlu yazar &#;lar romanı böyle bir roman. Yazarların çoğu ideoloj inin iç inde, bir bölümü milletvekili ya da kültür ataşesi. Başta Halide Edip var: İdeolojiyi çok zengin biç im de okura malediyor. Sinekli Bakkal hariç. Bu, gerçek bir düşünce romanıdır. Doğu Batı, Müslüman-Hıristiyan kültür ikilemlerini gündeme taşımak cesaret ve becerisini gösterm iştir. Yakup Kadri ve Ahm et Ham di Tanpınar &#;kentli aydın&#; ın dünyasını okumaya yönelik yazarlar oldular. Doğu- Batı ikilemi, Köy Enstitüleri ilk mezunlarını verene kadar ana sorunlardan biri oldu. Köy Enstitüleri eğitiminden feyz alm ış yazarlar Cumhuriyet&#;in şehirli okuryazarlarını köyle tanıştırdılar. Değerli Sevda Şener&#;in belirttikleri gibi çok da güzel şeyler yazdılar, ama popülistçe bir yaklaşım sonucu, bir roman türüym üş gibi algılanan &#;köy romanı&#; diye, birbirine benzer bir rom anhikaye toplam ı oldu. Köy öğretmenlerinin hemen hepsi nerdeyse &#;bestseller&#; denen yazarlardan oldular. Ne kadar güzel, ne aydınlık bir gelişim değil mi? Yine de, Köy Enstitüleri&#;nin kapatılmasının yarattığı boşluğa değinmiş değerli konuşmacılarım ızın görüşlerine karşı "Köy Enstitüleri iyi ki kapatıldı! " deyivereceğim. Bütünüyle yaratıcı edebiyat, rom an, hikaye bağlam ında tabii Bir iki çok boyutlu rom an hariç, köy öğretmenlerimizin yazdıkları romanlar genelde birbirlerinin kopyasıym ış gibi oldu TÖS üyesi öğretmenler önce birbirlerini okumaya başladı ve bu da biz ilk ikinci Cum- 46

60 huriyet kuşaklarının kendi yaptıkları Anayasa&#;ya karşı yürümeleri gibi bir şey oldu. Her köy okulunun önüne yarım baş bir Atatürk heykeli dikildi; Milli Eğitim Bakanlığı buna bir heykel sanatı yaratma yatırımı sağlamadığı için de, köyümüz öğretmeni kendi elişi becerisi bağlamında fetişik bir bunalıma yol açtı. Cumhuriyet ilkeleri doğrultusundaki ilk yazarlarımızdan Reşat Nuri Güntekin -milli eğitim müfettişi-, Memduh Şevket Esendal-o da Baku&#;da büyükelçi-, çeşitli tabakalardan insanların iç dünyalarına ışık tutan yazarlar oldular. Salt bu iç dünyalara eğilme başarılarından ötürü bugün de hala ilgiyle okunmaktalar. Sol ideolojiye bağlı olarak Sabahattin Ali&#;nin Kuyucaklı Yusuf unu Cumhuriyet roman birikiminin başköşelerinde görmemizin nedeni de aynı. Dar bir mekanda çeşitli konumlardaki insanları olumlu olumsuz yönleriyle ele almıştır; bir romanın toplumun aynası olabilmesi buna bağlı. Çok boyutlu yaklaşım. Orhan Kemal&#;ler, Yaşar Kemal ve Kemal Tahir&#;ler Cumhuriyet edebiyatının üç değerli &#;K&#;sı Cumhuriyet&#;in yılında Tarih Vakfı yayınlarından Tebaadan Yurttaşa Doğru adındaki inceleme, araştırma kitabı çıktığında, orada bütün söylenenler, 75 yıl içinden üremiş sorularla doluydu. Bu sabah değinilen bütün sorunlar orada da vardır. "Biz hukuk devleti miyiz? Bu bir laik devlet mi?" gibi. Cumhuriyet&#;te ne yaptık, ne yapılmadı? Birey var mı, yok mu? Hala kitle miyiz, bireyler toplamı mıyız? Böyle, önemi büyük bir çerçevede ele alınmış birçok soru. 47

61 Ama toplumumuza ayna tutacak edebiyatımız üstünde Ercan Eyüboğlu&#;nun benim Ölmeye Yatmak romanım üstüne yaptığı inceleme, ayrıştırma yazısı dışında bir yazı yok. Bu inceleme yazısından bakın şu cümle aklımda kalmış: "Romanın başkahramanı Aysel ölürken, yurttaş doğmuş oldu," diyor. Dernek ki, Curnhuriyet&#;in ilk kuşakları olarak bizim de yaratıda sorgulayıcılığa önayak olabilmiş olmamız sözkonusu. Böyle bir dönemin başlaması. Bu da on yılda bir askeri darbeler altında kalına kalına bireyliğini farkedip onu savunmak üzere &#;kurtarıcıları&#; sorgulama yoluna girildiği dönem SO&#;ler arası yaratıcılık. Bu dönemlerin yaratılarına yine siyasal, ideolojik unvanlar takıldı. Değerli incelemecilerin kitaplarında dahi "12 Mart romanı", "12 Eylül romanı" diye anılmalarına yolaçıldı. Tu tuklu aydınların, yazar ve öğrencilerin yaşadıklarına tanıklık eden anlatılarını toptan böyle yaftalamak yine günlük siyasanın yaratı üstündeki egemenliğini gösteriyor. Fakat asıl önemlisi, &#;8 0 sonrasının liberal ekonomisinin belirlediği şey. Edebiyat, şiir, öykü, roman pazarlanıyor, tüketim malzemesi haline geliyor. Bu ahlak içine göz açmış geriç yazarlar ise birey olma aşkınlığı ile bireyselliği birbirine karıştırıyor; anlatıda, &#;yazarlık şöhreti&#; kulvarında yarış atı haline getiriliyor; onların da henüz yuvarlandıkları yerden &#;uçarak kurtulma&#; dışında bir sorgulayıcılıkları yokmuş gibi görünüyor. Kitabın &#;mal&#;laşmasına karşı değilim. Yayınevi bir sermaye ise, o sermaye ile yayınladığı kitap da &#;mal&#;dır. Fakat, giderek toplumlarla tanışmaya yolaçan 48

62 yaratı sanatlarının, edebiyatın bu niteliğinin yok edilmesine, içeriklerinin boşaltılmasına, &#;en iyi bu deterjan yıkar&#; pazarında harcanma sına ne demeli? Cumhuriyet yılında ekonomide, eğ itim ve sağlık kurumlarında neyse, kültüründe de, edebiyatında da odur. Ya zarın &#;telif hakkım&#; diye diretmesi artık utanıla cak bir şey değil. Bu bir kazanım. Ama gidişata eleştirel bir ayna tutan yazarın &#;derin devlet listesinde&#; boygöstermesi başlıbaşına bir ka yıp. Edebiya tımız bütün ta bu ları yıkmış, onların üstüne çıkıp aşkınlaşmış değil. Biçimsel zeng inlikler, tür bolluğu ya nısıra, eleştirel ya kla şımda bir &#;h iç&#;leşme sözkonusu. Dokunulmasına hiç gözyumu l maya n en &#;kurtu lmuş&#; tabu ise sivil ka mu hizmetinin asker ucu. TSK&#;ya en minik dokunuş (hurda artık haklı haksız olup olmama k sözkonusu değil) yok ediliyor. Yoksaydırma infazı, pazarlama becerisiyle elele kolkola olabilmekte İstenen sa lt uyumlu luk. "Neyle? " demeyen uyumlu la r arttıkça artma kta, denebilir. Bu rda varoluşun anla mı ise, az önce beyefendinin de soru la rında söyledikleri gibi, postmodern ku rtulu ş yolu. Sanki modernlik belkemiği olmadan bu ola bilirmiş, ticareti.. Ne ya psanız oluyor artık. Belkemiksizlik var. Öncesi yok, böylece sonrasının ne ola cağ ı derdi de yok Ben bu durumu, yine de çok boyutlulukla bakma ya çalışarak şö yle değerlendiri yoru m: "Parçalanmış insa n ve parça la nmış bir dünyanın sa natı, edebiyatı da pa r ça lanmıştır," diyorum. Ka otik bir dönem yaşıyoruz. "Kaosun yara tısı nedir, ne olma lıdır? " diye sorduğumuzda, "Biraz ka fa çılgınlığı ya ra tısı, diyebilirim. Postmo- 49

63 dernizm de ortaya durup dururken çıkmış değil; bütün dünyanın bugün içinde yaşadığı durumda, gittikçe normalleşen kork utucu fil m, terör hareketl eri bağlamında, mimari nasıl çılgınca değişiyorsa, romanın kurgusu da öyl e değişecektir; değişmeye mecburdur," diyorum. Ancak, mimarlık temele nasıl muhtaçsa, edebiyat da öyle Cumhuriyet&#;in şimdi geldiğimiz döneminde yavaş yavaş zamanla edindiğim, Melih Cevdet&#;l erden, Esendal&#;l ardan edindiğim umutları, bütün çok değerli yazarlarımızdan edindiğim umutl arı, bir sorumlul uk gibi sırtımda taşıdığımı hissediyorum. Ama şunu itiraf edeyim ki, insanımızı tanıma yolunu aydınlatmada derlediğim zenginlikleri, giderek edinememeye başladım. Yapamıyorum, çünkü ortalıkta tüketime cevap verecek &#;mal&#; bolluğu var. Çok kitap çıkıyor. Değil işi yazmak ol an bizl er, okur olan ve ol acak ol an kimsenin yetişmesi mümkün değil. Her yayına derinliğine dikkat etmek de mümkün değil. Bütün dünyada bu böyle. Yıllar önce, ABD&#;de bir gazetenin kitap ekinde şöyle bir şey ok umuştum: "Burda şiiri yalnız şairler ok uyor. " Onlar birbirini okuyormuş. Eskiden ol duğu gibi dilden dil e dolaşan, ezbere yatkın şiirl er yok artık. Eh, yeni romanı da romancılar bile okumuyor; tanıtım peşinde koşmaktan biri ötekine yetişemez durumda. TBMM&#;de muhalefet neyse, edebiyat hayatımızda da o. Günlük hayatın içyüzü, sadece görünen dış yüzüyle medyaya bırakılmış durumda. 50

64 Kendi alanım bakımından ben 80 yıllık Cumhuriyet tarihi içinde gelişmelerin, sayısal çokluk dışında insanların hayatı anlamlandırma açısından donatılabildiğini düşünemiyorum. Tek olumlu nokta: Bunun yaygın bir tepkisinin olacağı ve tepkinin çok güzel olacağı yönünde. Ben Paris&#;e gitmeden Paris&#;i ve insanını biliyordum. Çünkü onların romanlarını okumuştum. Frankfurt Kitap Fuarı&#;na gidin bakın. Yaşar Kemal&#;in dahi ortalıkta, yabancı stand raflarında yapayalnız kaldığını görürsünüz. Bütünleşmiş bir Türk edebiyatı bahsi yok. Flaubert&#;i okumasaydım, Fransa&#;nın sanayileşmeye doğru nasıl adımlar attığını, bugünün popstar yarışmasında kuyruk olanların başında Madame Bovary&#;nin durduğunu göremezdim. Tehlikeli İlişkiler romanı, kendi zamanı içinde, taşra ve başkent arası çekişmeleri anlamlandırmayı kolaylaştırmakta. Keşke Üç Beş Kişi&#;mdeki taşra &#;köklüsü&#; Ferit Sakarya&#;nın geleceğin habercisi olabildiğine mim koyulsaydı. Edebiyatımızla sahiden tanınır olabilmemiz için önümüzde dil sorunu var. Aşılamayacak bir şey değil. Yeter ki &#;parçalanmışlığımız&#;ı bütünlemede &#;çılgınlaşmaktan&#; yılmayalım. "Küreselleşme iyi mi, kötü mü? Şöyle mi olsun, böyle mi? " Bunlar üstüne tek olumlu yanıtımız &#;yaratı ürünlerimizin&#; kalitesi olmalı, değil mi? Yani &#;edebi&#;si. Kimliğimizin şiiri Fazla da soyut kaçmamak üzere şunu söylemek istiyorum: Dış dünyaya işçi ihracatından sonra sıra bari edebiyatın, romanın içeriğiyle tanıtılmasına gelsin; bunun sağlanmasına da bun- 51

65 dan sonra bizi kimler yönetecekse, onlar özen göstersinler. Parçalanmış ve kendine yabancılaşmış insan üstüne yazdığım roman Almanya&#;da yayınlandığı zaman, o dönemin çalışma bakanı, yazarları Max Frisch&#;in bir sözünü hatırlayarak "Türkiye&#;den işçi istedik, insan geldi," demişti de Çok uzattım. Dinlediğiniz için teşekkür ederim Not: Türkiye Barolar Birliği&#;ndeki konuşma. 52

66 YIL ÇAGRILILARI İÇİN KO NUŞMA Sayın, Sevgili Konuklar, Yazarlık, Yaratıcılık Dünyasının Değerli Üyeleri, Sanat- edebiyat kabilemizin nüfusunu aru ra artıra bugünlere gelmesini sağlamış dayanışcı kişiler, ayn ı dirençdayanışma ruhuyla bu çağrıyı &#;evet&#;lediğiniz için sağolun. Teşekkürlerimizi lütfen alın, kabul edin. Sanata, yaratının tü rlerinden biri olan edebiyata omuz verenlerimiz kuşkusuz bugün, burada buluşabildiklerimizle sınırlı değil. Kayıplarımız, ölüm ve hayat, yazık ki, bu akşam bukadarına izin vermiş bulunmakta. Yazarlık yolumun ilk adımlarında düşmesin diye beni elimden tutan kültür büyüklerimizin, başta Muhsin Ertuğrul, Refik Ahmet Sevengil, Ataç, hocam Bedrettin Tu n cel, Cevat Memduh Altar&#;ın; oyun yazarlığımı yüreklendiren mektupları başımın üstünde hala birer ko ruyu cu kanat gibi duran İ. Galip Arcan&#;ların, Haldun Taner&#;lerin; oyun yazarlığından romana, hikayeye geçişimi olumlu karşılamış Behçet Necatigil&#;lerin, Tarık Buğra&#;nın anıları önünde saygıyla eğilmek istiyorum. Etkileri hücrelerimize işlemiş nice yazarımız, sanat büyüğümüz; on- 53

67 ların, çok şükür sağsalim devamı olabilmiş sanat- edebiyat kişilerimizle de, çoğuyla işte ne güzel, bir kültür şehrinde, burada, birlikteyiz. Yüzlerini, nerede ne yapmakta olduklarını bilemediğimiz, ama yazarını seçmeyi kendi tartılarıyla da tartmayı bilebilmiş okurların yaratıcılığa katkıları önünde, kendi adıma eğilmeyi unutmaksızın. Bu okurların yazarlarına verdikleri yaratma gücünü, "müşteri velinimetimdir" gibi verili bir değerin bütünüyle dışında gördüğümün bilinmesini öyle isterim ki. Curnhuriyet&#;in ilk, ikinci, hatta üç üncü kuşak sanatçı ve yazarlarının ortak niteliklerinin bu olduğunun bilinmesini ne kadar istiyorsam, o kadar. *** Bana böyle bir buluşmayı yaşatma inceliği gösteren yakınlarıma, yazarl ığımın bugününe olduğu gibi dününe de tanıklık etmiş, başta sanat ve yaratıcı yazar dostu Halim Ağaoğlu arkadaşım olmak üzere, yaştaşım kardeşim Ayh an Sümer&#;e, eşi Serpil&#;e, ana baba kadar yakınları olduğumuz, yakınlık duyduğumuz yeğenlerime bana verdikleri bukadar anlamlı bir hayat armağanı için teşekkür söz ü ve sesi pek cılız kalır. Yazarlık yolumun yılı adına asıl büyük, çünkü hem kişi olarak benim, hem edebiyatımız dağarı için sürpriz dolu bir armağan Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları&#;ndan gelmiş bulunuyor. Bankayı hortumlatmadan, batırmadan para pul işleriyle uğraşmakta bulunan Sayın Genel Müdür Ersin Özince&#;nin onca &#;panknot&#;, &#;rakam, şifre&#; arasında kendisini sanat ve edebiyatla zenginleştirip ışıldatrnış aydın kişiliğine duyduğum yakın- 54

68 lığı burada, dostluklarını benim gibi memleketin bir yazarından esirgememiş hepinizin önünde dile getirme şansını böylece yakalamış bulunuyorum. Sürpriz armağan paketini sizlerle birlikte açma fırsatını veren bütün yaratıcılarına ayrıca saygı ve teşekkürler. >t>t>t İnsan böyle zamanlarda güzel, geniiiş bir alan açalım derken bir sürü çam devirir ya, umarım başıma ve başınıza gelen bu olmaz. Ekim

69 "YAZARLIK YOLUNDA YIL" TOPLANTISI ÜSTÜNE BASIN BÜLTENİ Bilemiyorum, benim gibi, şöyle soranlar da oluyor mu: "Nerden çıktı şimdi, durup dururken yazarlık yılını sanatın, edebiyatın gündemine kondurmaya kalkmak? " Bu, yakınlarımın bana uzatmak in celiğini gösterdikleri farklı bir gül ya da gün; benim de bu güzelliği, hem de havalara uçarak bağrıma bastırıvermemin sonucu olmuş bir şey, demekte yazar. Bağrıma bastım, çünkü: 1. Baktım, her yerde herkes bir şeyler kutluyor. Yok şu TV kanalının yılı; bu beyin, hanımın, şu müdürün ilk romanı; bilmem hangi gazetenin dördüncü doğum günü; adı gelecek yıl dillerden düşmeyecek büyük bir şairin ilk defa şarkı sözü yazmasının yıldönümü; yok efendim Fatih Sultan Mehmet&#;in Constantinople&#;e göz diktiği gün bu gün, saati bu saat!.. Kutlayan kutlayana İnsana heves geliyor canım. Geçenlerde Paris&#;te ünlü edebiyat dergilerinden Magazine Litteraire&#;in ekim sayısını aldım; baktım ki, ön 56

70 kapağından son sayfasına, hatta arka kapağına kadar boydan boya Jean Cocteau Zaten caddelerde, metro girişlerinde, kahve vitrinlerinde boy boy posterlerini gördükçe: "Ne oluyor? Cocteau dirildi mi? Yoksa, Jean Marais&#;yle birlikte yaşadıkları &#;banliyö ev&#;in bahçesinde yetiştirdiği baldıran otunun tozu toprağı toplu kıyımlara mı yol açtı? " deyip geziyordum. Değilmiş. Ölümünün yılında büyük yayınevlerinin mevsimlik vitrinlerinin &#;yeni moda&#; nostalj iye niyet, piyango ona vurmuş. Acaba yakınlarım, Batı&#;dan edinme bu bilgimi onlara satarken mi hevese geldiler? İnsanlık hali değil mi? Öyle olmuştur öyle Can- patlıcan tekerlemesi de beni havalara uçuran kanatların dilinde dillenmekte Ama asıl mesele şu olabilir: Bilenler bilmektedir: &#;Çoksatarlık&#; tezgahlardan, dolayısıyla ağızlardan düşmemekte. Ama bir de bunun doğurduğu &#;yoksatarlık&#; var ki, işte bunu sadece &#;yoksatar&#; yıldızlar bilebilmekte. Bence, bu saatten sonra bu da artık acilen kültürel hayatımızın gündemine yazılmalı. Çünkü, &#;popüler kültür&#; ve bunun yüklendiği değer de, &#;yoksatarlık&#; gibi &#;çoksatarlık&#;tan doğma bir şey Bugünlerde kültür hayatımız gündeminin ana maddelerinden biri haline gelmiş bulunan popülerlik, yaygınlaşmacılık, halka inmecilik, ine ine de onu kazanmacılık zamanımızın büyük değerlerinden biri sayılıyorsa, &#;yoksatarlık&#; da hiç gözden kaçırılmaması gereken bir kazanç olarak görülmelidir, değil mi? Bir kere &#;yoksatar&#; anonimdir. Herkesindir. Nasrettin Hoca, Marko 57

71 Paşa diyelim. Bakın işte, biri hoca, öteki paşa.. Ama bütün iğneleri, çuvaldızları herkese miras hakkı. İşte ben de hurda, böyle bir akşamda, varlıklarından zenginlikler edindiğim çok değerli tanıklar huzurunda &#;yoksatarlığı&#;ını coşkuyla kutlamaktayım. Ekim

72 BİR AÇIKLAMA Yapı Kredi Yayınları&#;nda (YKY) yönetim kurulu değişikliği olmuş. Yanılmıyorsam bir &#;murahhas aza&#;, yeni gelenlerle anlaşamayacağı için istifa etmiş ya da istifa etmemiş de işinden uzaklaştırılmış. Ayrılanın ardından yayınların bazı çalışanları da istifa etmiş. Başka istifalar da olabilirmiş; olmayabilirmiş de. Bunları basından öğrenirken, herhalde benim de toplu eserlerim YKY&#;de bulunduğu için, çeşitli yerlerden aranmaya başlandım. Bursa 9. Edebiyat Günleri toplantıla rına katılmıştım. Eve dönüşümde YKY&#;deki değişimler konusuyla ilgili olarak ne düşündüğümün yeniden sorulduğunu öğrendim. Ortalığı, CHP düştü, AKP çıktı; sol bitti, sağ geldi tartışmaları benzeri ideolojik bir &#;taraf tutma&#; ateşinin sardığını sezer gibi oldum. Sanki yazarların YKY&#;sinin de, başka kültürel aktivicelerin de &#;patrondan&#; sponsoru bir banka değilmiş gibi; sanki yayınlarda çalışanların siyasal seçimleri üstünde önden herhangi bir soyunmaları varmış gibi. "Yeni yönetime kadar ortaya konan işlere bakılmalı; durumun eti budu, 59

73 sağı solu hurdan anlaşılır, " denilebilir ama, &#;taraf tutma&#;nın ateşi düşmeden seçilecek yol ve bunun yan çıkmaları sağlıklı olmayabilir. Kendi adıma ben, zaman içinde ortaya çıkacak durumlar bağlamında yanl ış anlaşılmaya yolaçmarnak amacıyla şöyle bir açıklamada bulunmak isterim. Bunun, günübirlik soruşturmalara verilecek acele bir yanıtın dışında görülmesini di lerim: Son yıllarda Yapı Kredi Yayınları&#;ndaki yayın kurulu gibi egemen bir kurulun ya da &#;sınıfın&#; masa isti smarına tanık oldum; bundan hoşnut değildim. Türk edebiyatını kendi masalarında yargılayıp mahkum etmelerinin yanısıra, toplu eserleriyle üstünde oturdukları benim gibi bazı yazarları kirli bir dille küçümsediklerini gördüm. Bu tutuma o tarihteki protestom da açıktır. YKY&#; nin ilk yazarlarından biriyim. Zaman içinde bana eserlerimin hepsini birden, belli bir program çerçevesinde yayınlamak istedi klerini bildirdiler. O sıralarda BÜ Vakfı&#;na, benim ve eşimin ölümünden sonra eserlerimin bütün maddi ve manevi haklarını, Türk edebiyatının dışarda hakkıyla tanıtılması, edebi yattan gelenin yine edebiyatımıza dönmesi amacıyla bağışladığım için, YKY&#;nin önerisi, bu bağış bağlamında da bana hayli pratik göründüğü için, teklifi kabul etmişti m. Boğaziçi Üniversitesi Vakfı, hangi eserimin hangi yayınevinde hangi şartlarla bulunduğu peşinde dolaşmaktan böylece kurtulmuş olacaktı. Zaten bu nedenle bağış amacımızın uygulanmasına ait icra komitesine YKY&#;den de bir üye konulmuştur. 60

74 Bütün bunlar sonrasında, yazık ki (başka nedenleri de olabilir ama) bazı aksamalar olmaya başladı. Kendi açundan ben, egemen kadronun &#;kayırganlıkları&#;, dağıtım ve tanıtımdaki gözle görülür eşitsiz tutumları bakımından maddi ve manevi zarara uğramaya başladun. Giderek de kitaplarımı buradan çekmeyi, daha YKY Kültür Sanat Yayıncılık&#;ın başkanıyla yönetim kurulu değiştirilmeden önce düşünmek zorunda kaldım. Es erlerimi şimdi ve şimdiden sonra YKY&#; den çekersem, benim kanunca, bireysel özlemlerini doyurmayı önde tutanlarla onların ekürisi buradan gittikleri için böyle yaptığımın sanı lmasını hiç mi hiç istemiyorum. Yeni yönetimin hatt- ı hareketine göre karar verebilirim. Ya da YKY&#;den kopma kararım zaten olgunlaşmış bulunduğuna göre, eserlerimi sözleşmeler doğrultusunda, uygun gördüğüm biçimde, uygun bulduğum başka bir yayınevine verebilirim. Kitaplarımın maddi değerlerinden de çok, manevi değerlerinin önde tutulması, b.u &#;artıdeğer&#;e hakkının verilmesi yönünde gösterilecek özen, benim artık fazlasıyla duyarlı olduğum bir nokta. Yapı Kredi Yayınları Yayın Kurulu (Kitap- lık) kadrosunda çalışanlarından birinin &#;korsan satışları desteklemesi&#; gibi hem yasadışı, hem de etikdışı bir tutum göstermes i, dahası &#;eski&#;lerin yeni basımlarının &#;artık&#; yapılmaması önerisi benzeri sorumsuzluk yüklü demeçleri, bence düşünce ve yaratı üretimi yapan bir kurumdaki birçok yararlı, oldukça da değerli çalışmalara rağmen, zamanla bünyesinde uçvermeye başlamış yozlaşmanın en gözle görünür yanı. &#;Eski&#;lerin yeni basımları yapıl- 61

75 mayacaksa çalıştıkları yerde neden Sait Faik&#;ler, Sabahattin Ali&#;ler, Nazım Hikmet&#;ler, Yaşar Kemal&#;ler, ben, evet ben&#;ler ve daha nice eskimeden &#;eski&#;ler toptan basılmıştır? Bilenler bilmekte, ama bu arada söyleyeyim: Kitaplara ek olarak onların &#;manevı değerleri&#;nden de artı kar sağlamak iç in. Bu yazarların okurları önden hazır bu lunduğu için Genç kadroyu besleyip hiç yoktan öne çıkarmak adına bu da bir yol, ama mirası çarçur ederek yiyip bitirmek, yapmadan yıkmak çirkinden öte, sağlıksız bir yol. Kapitalist dünya ahlakı, aynı zamanda &#;nostalj ik takılmakta&#;dır. İzleyici (alıcı), kendilerinden usandığı anda, kendi gömlekleri kendilerine daraldığı ye rde Ahmet Mithat Efendi hazinesine de başvurulacaktır. Keşke edebiyatımızda, düşünce hayatımızda onun ve &#;onların&#; yerleri, anlatıya katkı ları hakkında sonraki ku şaklar daha iyi eğitilmiş olsalardı, daha dün gömülenin mezarını açmaya mecbur kalınmasaydı! Böyle bir açıklamayı &#;eski&#;lerin sandığında bulunsun diye de yapmış bulunuyorum. Nisan

76 YAPICI HEVES / YIKICI BOŞVERİ Ankara İli Nallıhan İlçesi Kü ltür Kalkınma ve Yardımlaşma Vakfı kuruluşunun yılını kutluyoruz. Vakfı yapıcılıkla bugünlere getirenlere kendi adıma hayranlıkla teşekkür ediyorum. Sağolsunlar. Kutlamalar, aynı zamanda aradan geçen zamanda kültürel kalkınma amacıyla nelerin nasıl yapıldığının toplamını gözden geçirmek, demeye gelir. Bugün varılan noktaya çeşitli yardımlaşma ve dayanışmalar ne oranda katkı sağladı; eksilerin sebebi nedir sorularına yanıt arayıp bulmak anlamına da gelir, dinleyip an lamak anlamına da. Ortaya olumlu bir sonuç çıkmışsa, istekleri daha iyi hayata geçirme hevesi artar; yapılanlara toplum ve resmi kurumlar tarafından bir sahip çıkm azlık, taş üstüne taş koymamışlık gözlenirse gelecek için daha iyi şeyler yaratıp yapma hevesi körelebilir. Vakfın 5. yılında Abant&#;ta biraraya gelindiğinde, kısa bir süre içinde neler yapabildiklerini görüp anladım. Doğrun yerim Nallıhan&#;dan uzaklaşalı 60 yılı geçmiş. İlçedeki değişimleri adım adım izlemek imkanım olamamıştı. Bazan, içimde bir hevesle Nallıhan&#;a uğramala- 63

77 rım olmuştu. Çocukluğumdan anılarımd a kalmış güzellikleri arıyor, yazık ki bulamıyordum. Geçmişten bugüne olumlu bir gelişimi bulmaya büyük özlem duyd um. Fakat es ki yapılanmas ının yokolup gittiğini, Koca Han&#;dan, Safranbolu&#;dakilerle eşdeğerde ahşap evlerinden geriye, hemen hemen -ilkokulumdan başka- hiçbir şey kalmadığını gördüm. Doğduğum semt Nasuh Paşa Mahallesi&#;nin o mahalle olmaktan çıkmasından üzüntü duyd um. UNESCO dayanaklı Çekül&#; e, çevre ve kültürümüzü koruma kurumuna başvurup ilçeme ilgilerini istemeyi düşünürken vazgeçtim. Onlara Nallıhan&#;ın nesini gösterecektik? Tıpkı İs tanbul&#;un doğas ına, kültür birikimine aykırı yapılanmas ı gibi ürecileri, ekonomik ve toplumsal hayatıyla bütünleşmekten uzak bir yapılanma Acaba, diye geçmiştir içimden; Nallıhan&#; ın güzelim, çayır çimen dolu tepeleri, çevre yaylaları, bağ ve bayırları bu yeni yapılanmayla uyum sağlamak için mi erozyona uğramıştır? Vakfın 5. yıl toplamını özetleyen dergiyle yan yana geldiğimiz Abant toplantısındaki dayanışma ruhu ne kadar heyecan vericiydi. Beş yıl önce ilçenin 7 lise ve dengi okullarında ilk üç dereceye giren 21 öğrenciye yüz milyon civarında öd ül sunulmuş, 18 öğrenciye yükseköğrenim bursu verilmişti. Çok anlamlı bir sosyal hizmet olarak vakıf başkanı Ayhan Sümer önderliğinde Nallıhan Huzurevi&#; nin temeli atılmış, bir hemş ehrinin yetim kalan çocuklarına önemli miktarda öğrenim yard ımı yapılmıştı. Başkanın tek başına yatırım ıyla temeli atılan huzurevinirı yarııs ıra, Nallıhan doğumlu Sayın İlhan Çe- 64

78 tinkaya da alana sanatçı el inden çıkma bir Ata heykeli ile babaevi ol an güzelim ahşap evi onartıp hayata geçirmeye, eğitim merkezi haline getirmeye başlamıştı ki çoktan halkın hizmetindedir. Saymakla bitmez; 5. yıl dergisi açılıp bakılırsa bu il k 5 yılın nasıl umut ve heves verici olduğu görülür. Nallıhan doğumlu arkeolog Mes&#;ut Şener&#;in Nallıhan&#;ın Tarihçesi adlı araştırmasıyla Nallıhan adlı inceleme kitabı akılda tutulursa, çoğumuzun doğduğumuz yer hakkında o zamana kadar hiçbir şey bilmediğimiz anlaşılır, desem yalan olmaz. Geldik Nallıhan İlçesi Kültür ve Dayanışma Vakfı&#;nın yılına. Beş yıl önce umut yeşerten ne varsa, yapıcılığa katkı yerine tüketime terk edilmiş durumda. Bir yandan liselerin sayısı kat kat artıyor, ödül alan, burs verilen öğrencilerin sayısı da. Fakat Çetinkaya&#;nın bilgisayarlarla, kütüphane ve tarihi değerlerle başta anne, aile anısına donattığı &#;kültür evi&#;ne uğrayan yok. Bu atılımı ışıklandırıp heveslendirecek ilgi nerde? Bu sivil girişimleri destekleyecek resmı kurumlar ne yapıyor? Nallıhan&#;ın bugününü dününe mahcup bırakmayacak atılımlarla dayanışma ortalıkta pek görünmüyor gibi. Koca Han&#;ın uzman ellere teslim edilerek yeniden varedilmesi, Köroğlu destanı, ipekyolu kervanlarıyla yarı na bırakılması hayaline sahip çıkacak üretken bir toplumsal girişim olamaz mı? Odaları diş fırçasına kadar hazırda bekl eyen huzurevinin hayata geçmesi halkın da girişiml erini beklemiyor mu? Yapılan nihayet sosyal bir hizmettir. Aslında okuldaşım sevgili Nusret Mut- 65

79 lu&#;nun 5. yıl vakıf dergisindeki "Nemelazımcılık-Bencillik" başlıklı yazısını hatırlatmakla yetinmeliydim. Nallıhan&#;ın Sesi gazetesinin büyük emekçisi ve yazarı Nevzat Türkel kardeşimin bundan önceki ayın sayılarından birindeki &#;Merhaba&#; köşesinin "Meyveli Ağaç Taşlanırmış" yazısını görünce, ordaki düşünce ve önerilerini ben de paylaşmadan duramadım. Nallıhan ve hemşehrileri adına son on yılda yapılanları görmezden gelmeyelim. Yapılanları yıkıma terk etmeyelim. Değerli Nallıhan toplumu, sosyal hayatınıza katkı sağlamış ve sağlayacak yapımlara özen göstermenizi, bunların hayata geçirilmesi hevesini kafa ve yüreklerinizde taşıyarak sahiplenmenizi izinlerinizle sizlerden dileyeyim. Yıllardır Nallıhan dışında yaşamaktan dolayı, buraya sosyal ve kültürel hizmetler verememiş olmaktan duyduğum üzüntünün altından ancak her okuruma Nallıhan adını duyurmakla kalabilmekteyim. Doğum yerime pek gelip gidemedim, ama hala daha yazabiliyorum. Düşünce üreten kitaba, yazıya da sahip çıkılması, yapıcı yaratı rüzgarını körükleyecektir. Vakıf bugüne kadar böylesi anlamlı yapıcılık tohumları ektiyse, bunun sosyal hayattaki ürünleri de er geç çıkacaktır umudu ve yılının toplama + çıkarma başarısının artık yaratıcı başka hevesleri de ateşleyeceği inancıyla, Nallıhan Vakfı başkan ve yönetim kurulu üyelerine, girişimlere katkı sağlayan herkese içten teşekkürler. Mart

80 TüRK EDEBİYATI ROMANINDA DEGİŞİMLERİ "Yazsonu Romanı Pre- Postmodem midir? " incelemesi ile "The Tide (or Narrow) Times" üçlemesi arasındaki postmodern ve pre- postmodern ilişkiler Değerli Light Millenium Üyeleri, Sayın İzleyiciler, The Light Millenium&#;un 5. yıl kutlama programlarında Türkiye yazarlarından biri olarak benim de yer almam çağrısına teşekkür ederim. Bu çağrıyı kabulde epey zorlandım. Oysa, daha önceki aktiviteleri hakkında bilgilendirildim. Kuruluşun ABD İnsan Hakları Beyannamesi&#;nin ilk maddesi "Düşünce ve İfade Özgürlüğü Hakkı"na dayandığını öğrendim. Buna göre, dünyanın her yanında artistik yollarla ya da felsefe, tarih, coğrafya alanlarında düşünce üreten ilim, bilim insanları, yazarlar, sanatçılar üretimlerinin anlamını, ikibinlerden sonraki binlere doğru görüşlerini dile getirmeli, birbirlerini tanıyıp anlama ortamı sağlanmalıydı. Teröre, savaşa karşı dayanışmanın yolu farklı kültürlerin bilinmesinden geçebilirdi. Geçmeliydi. Bkz. s

81 Kuruluşun am acı ışık saçıcı, fikirlerin özgürce açıklanması adına huzur verici. Fakat ben Türkçe yazan biri olarak, eserlerimi, bunların kurgu ve içeriklerini &#;yabancıların&#; hangi bilgisine dayanarak açıklayabilecektim? Okunma şansım olmadıkça, çevrilme şansım olabilir miydi? Benim için bu, o da sanırım güncel siyasanın &#;seçimiyle&#; bir iki defa oldu: Slovakçaya, Bulgarcaya, Almancaya çevrildim, ama yaygın dil İngilizceye, bir defa, evrensel kültüre yakın bir İngiliz tarafından çevrildim: Türkçesi Üç Beş Kişi olan romanım Curfew adıyla ABD&#; de yayınlandı. Elbette İngilizcesi &#;Am erika İngilizcesi&#;ne uyarlanarak. Uzatmayayım: Benim İngilizcem de pek zayıf olduğuna göre, kitaplarımın böyle yaratılması için temel kışkırtı (provokasyon) olan darlık, daralma, sıkışmışlık ruhunu hangi ucundan tutup, birtakım göndermeler yaparak anlatabilirdim? (Tam hurda şunu açıklamak isterim: Ben tam üç askeri darbe yaşamış, çeşitli engel ve sansürlerle karşılaşmış ve sadece anadilinde yazmış kuşağın üyelerinden biriyim. Rollo May&#;in Yaratma Cesareti (The Courage to Create) kitabında dediği gibi: "Yaratıcı insanın en iyi belası daralma, dar eşikte kıstırılmadır. " Bendeki daralma sadece Coup d&#;etat, askeri darbelerden değil, anlatının yerleşik dar sınırları, kendi üstüne kapanmışlığı da beni klasik anlatı bağlarından, daralmış göm leğinden kurtulmaya, çok boyutlu anlatı biçimleri aramaya itmiştir ) Bu arayışlarım izinde yazdıklarımı okum uş bulunanlarla diyalog kurmak az çok mümkün. Fakat, bilinme- 68

82 diğim ve nerdeyse bilmediğim, özellikle de 80 yıllık Türkiye Cumhuriyeti Devleti&#;nin Do ğu&#;dan Batı&#;ya doğru değiştirici kültürüne yabancı olan başka bir kültür ortamında, "Varım, hurdayım!" denebilir miydi? Denebilirmiş. Üstelik karşılıklı tanışıp bilişmek asıl böyle olurmuş! Pazar ve pazarlık kadar güncel siyasanın dışında gerçekleşmiş bir buluşma: Araştırma ile akademik soruşturmanın gerçekleştirdiği bir tanışma. Millenium çağrısından az so nra, Ho llanda&#;da Dutch&#; a çevri lerek yayınlanması pro gramlanan Yazsonu adlı ro manımın başlangıç tanıtımı için oradaydım. Gittiğim gün otelimde bir başka çağrıyı beni bekler buldum. &#;Acaba, Ho llanda&#;da kaldığım süre içinde, şu tarihte de Leiden Üniversitesi Do ğu ve Türk Dili Edebiyatı Bölümü&#;nün Yazsonu romanım üs tüne yapılacak atölye çalışmasına katılmayı kabul edebilir miydim?&#; Amsterdam- Leiden arası yol yakın, tarih uygun, yayıncım da beni oraya götürmekte istekli; neden olmasın? İşte o atölye çalışmasında Dr. Petra de Bruijn öğrencilerinin &#;postmodern elemanlar&#;ın tespiti için yaptıkları araştırmanın bulgularını de Bruij n&#;in Yazsonu&#;nda sayfa sayfa denedikten sonra vardığı sonucu atölye&#;de bulunanlara ( öğrenciler, fakülte dekanı, sosyoloji profesörü, daha ilginci de Türkiye&#;nin Hollanda büyükelçisi) sunduğu bildiri. Merak çekici şu sorunun yanıtı olan bildiri: Dr. Petra de Bruijn&#;le ilk tanışmam yine eserlerim nedeniyle olmuştur. Lisans tezini tiyatro oyunlarım üstüne yapmıştır 69

83 "Adalet Ağaoğlu&#;nun Yazsonu Romanı, Pre- Postmodern Bir Roman mıdır?" Heyecan içindeyim. Çünkü, postmodern anlatının yaygınlaştığı bir zamanda ben, bu anlamda hiç &#;farkedilmemişlik&#; üzüntüsü içindeyken bilinmedik bir yerde, hem de bir edebiyat bilimi yuvasında &#;bilinir&#; olmuştum. Avant-garde ( öncü) bir postmodern anlatıyı, edebiyatta bu türün adının henüz geçmediği zamanlarda onu &#;giyinip kuşanmış&#; bir roman yazar ı olarak tanınmıştım. (Bildiri özetinin İngilizcesi beni dinleyenlere dağıtıldı sanıyorum. ) Adı geçen romanımın -daha önce "Rabia&#;nın Dönüşü" adlı öykümü "Rabia&#;s Return" diye, üstelik de bu kısa öykünün kaynaklandığı Halide Edip&#;in Sinekli Bakkal romanıyla ilişkisini değerlendirerek, bence başarıyla çevirmiş- Figen Bingül çevirisinden yayınlanırsa, bunu okuyanlar da Leiden&#;deki sürpriz &#;keşfe&#; katılacaklar mı, bilemiyorum yılında yayınlanmış Yazsonu, gerçekte "Dar Zamanlar" üçlememin beni getirdiği yerdir. Postmodernizm akımdan etkilendiğim, zamanımızın anlatı modasına ayak uydurma hevesi değil Üçlememin ilk romanı Ölmeye Yatmak ( Lying Down To Die), Türk romanını daraldığı yerden çıkarma arayışımı deneme başlangıcıdır. Bu romanda fiil çekimlerine kadar zamanın farklı yankıları gibi, Ben anlatı, O anlatı, mektup, şiir, rüya, tiyatro, anı ve iç konuşma gibi anlatının bütün türlerini kullandım; kendiliğimden böyle &#;karnavalesk&#; bir kurgu bütünlüğü sağlamış oldum &#;te yayınlanan bu romanı, diğerlerinin yanısıra üçlemenin öteki kitapları izledi. Her birinde bir 70

84 öncekinde gördüğüm eksikliklerle hesaplaştım. Arayışlarımdan öğrendiklerimi kendime rehber edindim. Leiden Üniversitesi incelemesinde "Postrnodern elemanlar öteki romanlarında da var," denilmekte. Yaptığımla yetinememek, yeni anlatı heyecanları yaratabilmek, arayışın keyifli yolculuğunu yapmak ortaya böyle bir sonuç çıkarmış olabilir. Gerçeğin ta kendisi, hem kurgu (fiction) olara!<, hem de sosyal, tarihsel, ekonomik değerlerin belirlediği &#;birey&#;i de ele alarak Türkiye romanını öncekinden farklı bir yere çekmek isteğimdir. Verili olanın, alışılmışın dışında ve ötesinde bir yer bulma hayalim Tuhaftır. Bu arayışımı önce okurlarım destekledi, sonra edebiyat incelemecileri. &#;12 Mart&#; diye adlandırılan, ama benim bir &#;roman türü&#; olarak asla kabul etmediğim bir akımın öncesinde &#;köy romanı&#; denen romanların Türkiye edebiyatındaki yılları arasındaki egemenliği yerini 12 Mart içerikli roman ve öykülere bırakmıştır. Biri askerı darbeden &#;ezilmişliklerin&#; öteki de kırsal kesimdeki sorunların klasik yoldan dışavurumu. Türkiye hızla değişmekte; köylü ya Almanya&#;ya, Fransa&#;ya işçi statükosuyla göçmekte, ya memleketin büyük kentlerine. Asker darbesiyle yaşama haklarından mahrum bırakılanlar, cezaevi ortamında ve yazmakta, yurtdışına gidebilenler darbenin yükünü omuzlarında taşımakta: Bu o bireylerin kişisel tarihi olmakta. Tarih olarak 12 Mart sonrası yayınlanmalarından dolayı, bazı edebiyat incelemecileri benim romanlarımı da bu &#;kategori içinde&#; değerlendirme eğiliminde olmuşlardır. Bu yanlıştır. 12 Eylül darbesinden 71

85 sonra zoraki sessizliği, suskunluğu sosyal ve siyasal etkilerden bağımsız bir &#;yeni kuşak&#; edebiyatı başlamıştır ki, sonrası diye etiketlenen bu &#;yeni akım&#; özellikle de Amerikan romanının tüketiciyi şartlandırmaya yönelik değişimlerinden etkilenmiş bir akımdır. Bu, toplumsal ve siyasal sorunlardan bağımsızlaşma -yani sorumsuzluk- akımıdır. Modern edebiyatın deneyiminde n geçmede n yapay bir &#;postmodern&#; anlatıya sıçramış bulunmaktır. Yazarın kendisiyle yüzleşmesinden kaçıştır. Bilgisayar ve İnternet kolaycılığıdır. Bütün bu dalgalanm alar ve her zamanki Batı&#;ya karşı aşağılık duyguları, edebiyat üstüne he saplaşma ve arayışları, anadilini zenginleştirme, daha geniş anlatı ve düşünce kavramlarına açma çabalarını iletişim dışı bırakmıştır. Batı&#;ya karşı bilebildiğimden fazla bir aşağılık duygusu içinde olunduğunu yazarak ve yaşayarak da öğrendim. Popülarite dışında farklı ve &#;üstdeğerde&#; bir kitap yazdıysan, ye rlisinden de değil, ille dışardan tanınmış bir yazardan etkilenmiş, değilse ondan çalmışsındır. Metinlerarası ilginin edebiyata katkısını, herşeyi bilen &#;tanrı yazar&#;dan kurtulma yollarını önceden yapılanlarda eksik bulduğunu falan, kendine konu ve sorun edinmek özellikle yerli &#;kadın yazar&#;ın işi değildir. Bu anlamda birkaç örnek vererek konuşmamı, iznini zle biraz keyifli bitirmek istiyorum. Fakat bundan önce hemen açıklayayım: &#;Kadın yazar&#; diye bir yazar cinsi tanımıyor, bunu böyle kabul etmenin yazarlık bilinci ve büyüsü için dahi ikinci sınıflığı daha baştan kabul etmek sayıyorum. &#;Erkek yazar&#;ların eserlerinde işledikleri ka- 72

86 dınları onlara iade ederek insanlık hakkımıza daha iyi sahip çıkabileceğimize inanıyorum. Ülkemdeki &#;Batı&#; sendromuna ait vereceğim örneklerin de bu anlamda değerlendirilmesini diliyorum. ôlmeye Yatmak yayınlandığında ve okurun buna sahip çıkmasıyla: "Aaa, o roman mı, işte Faulkner canım!" fısıltıları işitir oldum. Onun Döşeğimde Ölürken diye bir romanı varmış da. Kitabı hemen arayıp buldum, iyi bir roman okumanın dışında tek bir benzerlik bulamadım. Yazsonu yayınlandı. Salt yazarlığımı yüceltmek amacıyla: "Aaaa ne güzel, tıpkı Virginia Woolf!" dendi. "Dalgalar gibi " Böylece Woolf u &#;bilmek&#; şansına kavuştum. Bir Düğün Gecesi &#;da yayınlandı. Kurgu ve içerik bakımlarından bukadar &#;cesur&#; yazılmış roman Huxley&#; den çalıntı diye ilan edildi; o zaman da asla dokunulmayacak tabulara dokunmuş bulunduğum anlaşıldı; çünkü darbesiyle daha önce yayınlanmış bir romanım toplatılmış, öteki savcıya ihbar edilmiş bulunmakta Şimdi de yabancılara böyle şeyleri açıkladığım için kaçıncı alt sınıfa atılırım, bilmiyorum. Fakat en son aldığım en güzel övgü, "Dar Zamanlar" üçlememle Samuel Beckett&#;in üçlemesi Molloy / Malone Ôlüyor / Adlandırılamayan&#;dan fazlasıyla etkilenmiş olmam. (O zamanlar benim dilime henüz çevrilmemiş eserler bunlar.) Bu sonuncu buluşta teknik bir yanılgı var, fakat inceleme iyi niyetli. Üniversitelerimizden birindeki edebiyat fakültesinin değerli bir öğretim görevlisinin karşılaştırma çalışması: 73

87 Edebiyatta metinlerarası ilişki ve etki leşimlerin olumlu katkısı; böyle etkilenmelerle anlatıların zenginleşeceği görüşü. Godot&#;yu Beklerken oyunuyla tanıyıp tapma derecesinde sevdiği m S. Beckett&#;in beni m "Dar Zamanlar" daki Ölmeye Yatmak&#;ın esin kaynağı Malo ne Ôlüyor&#;u öteki ikisi gibi, utançla söyleyeyim, hala okuyabilmiş değilim. Fakat bu karşılaştırmayla değerime sahi p çıkılmak istendiğimden emini m. Yine de soruyorum: "Türki yeli bir yazar olarak ben, ne zaman yalnız kendim olacağım?" Kendi kendime bu sorgulamama güzel bir cevap geldi. Ankara ODTü (METU) Üni versitesi İngili zce Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü&#;ndeki bir çalışmadan öğrendiğime göre, romanım Bir Düğün Gecesi, Virginia Woolf&#;un romanı Mrs. Dalloway&#;le karşılaştırılmış; Woolf&#;un anlatıda eksik bıraktığı bazı boyutları benim tamamladığım ortaya çıkmış. Böylece yalnız Faulkner, Huxley ve Samuel Beckett&#;le değil, anlatının kutsal büyüsünden etkilenerek ülkemin Batı karşısındaki aşağılık duygularıyla da öd eş mi ş oldum. Ne olursa olsun, Batı dünyasında Osmanlı kültür ve edebiyatı di ye bir şey az çok biliniyor da Türkiye Cumhuriyeti edebiyatı diye bir birikim hemen hi ç bi linmiyor. Bense, insanları bilinmeyen toplumlar hi ç mi hi ç anlaşılmaz, di ye düşünüyorum. Bütün değişimler önce insanı koşullayıp değiştirdi ği, edebiyat ve sanatın asıl işi de insan olduğu için. Mayıs Ôlmırye Yatmak / Bir Düğün Gecesi / Hayır 74

88 * The Light Millenium 5. Yıl Kutlama Progra mı dahilinde Ma yıs ta rihlerinde New York, New Jersey, Stevens Institute, Manha ttan ve Toronto&#;da ya pılacak toplantılarda Figen Bingül tarafından İngilizceye çevrilecek konuşma metnidir. 75

89 BELİRSİZLİGİN ZAFERİ: PICASSO Efsanesi bol bir resim, heykel, seramik ustasının İstanbul hayatı içinde belirmesi, bunu yerine getirenler için sevinç dolu teşekkür alkışlarını yüksek ve sürekli kıl dı. Av rupa, ABD basınında da bu ilginin sesine uzak kalınmadı. Picasso&#;nun İstanbul ziyareti karşısında gösterilen harareti yüksek bu coşku yadırgandı bile denebilir. İstanbul müzelerine, tarihi sarayları ve &#;salonlarına&#; ilgilerini uzak tutmuş bulunanların Sabancı Müzesi&#;ne koşturmalarını sorgulamak cesaret ister. Yanıt hazırdır: "Ee, bu Picasso!" Fakat, itiraf edeyim, Picasso için yüksek dozdaki bu ilgiyi her şeye karşın sorgulayışım aklıma birden resim sanatı uzmanı, yazar John Berger&#;ı getirdi. Şaşaası bol ressama onun farklı yaklaşımını düşündürdü. Hani bir zamanlar Londra&#;da kaçak göç hayatı yaşarken yoktan sayıla sayıla yok edilmiş Macar ressamjanos Lavin üstüne bir kitap yazmıştı ya? Hani bu kitabın adı, yakınlarda dilimize de çevrilmiş A Painter of Our Time&#;dır ya? Hani John Berger hurda, bir ya n dan sanat ve politika ilişkisinin izini sürerken, bir yandan da kendi fırçasının farklı gezinişiyle Picasso&#;ya alı- 76

90 şılmış dışında şöyle bir dokunuverme cesaretini göstermiştir ya? Hani aslında kübizme kapıyı aralayan Cezanne&#; ın sessizce bir yana bırakılıp bilmezden gelinmesine homurdanarak: "E yy ahali, sizler Leger, Brancusi, Picasso gibi tanınmış sanatçıların şimdiki fırçalarına değil, hayatlarındaki boyuneğişlerin fiyatına bakın!" deyivermiş de, bazılarının mesihten Picasso için besledikleri hayranlıklarıyla hesaplaşmalarına yolaçmıştır ya? John Berger, Pablo Picasso&#;nun Franco&#;sunu im ayla yetinebilirdi pekala. Ama o, Macar ressamın hayatıyla içiçe dokunmuş sanatına eğilirken, "Efendim? Stalin mi &#;ruh mühendisi&#; imiş? Geçin. Mühendislik &#;ötekiler&#;in kendilerine has ihtiyaçlarını hissedebilme fazileti demektir," diye yazmadan da duramam ış tır. Ötekilerin kendilerine has ihtiyacını o da Picasso sanatındaki tutarsızlıkları tartışmaya açarken duymuş olmalı: Kendine has ihtiyaçları hissedebilmek ve Picasso sanatındaki tutarsızlıklar.. Burunlarının ucundaki sergi ve müzeleri es geçen İstanbullunun Picasso&#;ya doğru koşturmasının altında yatan &#;kendine has ihtiyaç&#; nasıl bir ihtiyaç acaba? Toplumsal ve kültürel hayatımızdaki değerler kargaşasından doğma bir yersizlik, zamansızlık kaygısının kendine Picasso&#;nun yaratıcı dünyasıyla ifade im kanı bulabileceği sezgisi mi yoksa bu? İstanbul kent nüfusunun Pablo Picasso&#;yla bul uşmaya koşturması doğrusu sorgulanmaya değer bir olgu. Yurtdış ında şimdiye kadar gidip gördüğüm, Picasso dağarındakilerin tutam tutam gösterime çıkarılması demeye gelen sergilerin açılışı sırasında 77

91 "duyduk duymadık demeyin" ler üstüne bizdeki kadar basıldığına tanık olmadım. Bizimkisi &#;gökgörmediklik&#; mi acaba? diye düşünmekten utanıyorum. Yine de gö rülüyor işte: İ stanbul caddeleri, ağaçları, yapıları köp rü ve vitrinleri "Picasso" imzası taşıyan afişlerle dolu. Burda &#;dünyaca ünlü&#; denegelen pek çok aktivite oldu ve olmakta. Yanılıyor olabilirim ama, bunların hiçbiri için Picasso sergisine yapıldığı kadar izlemeye kışkırtı cı bir tanıtımı hatırlamıyorum. Figürlerin nesnelere, nes nelerin figüre karışıp bulanması karşısında ilk irkilişi mi un utmuyo rum. Hele Braque&#;la elele kolkola yaptık ları Ô/üdoğa&#;larındaki gitar ve küpün yanyana, içiçe, ara ya insan ayağı, çocuk başı, köpek kulağı da karıştırıla rak kafama gözüme sokuluşundaki despotluktan hiç haz zetmediğimi de Fakat Madrid&#;de, Parisli, Viyanalı Pi casso sergilerinden sonra, &#;de Prado Müzesi&#;nde epeyce bir Picasso talimi yapıp, oradan hemen sonra Gu ernica&#; nın kendisini Reina Sofia M üzesi&#;nde gördüğüm zaman, &#;baskılara boyuneğmişlik ruhunun&#; bir yaratı cıda ne yapabileceğini nerdeyse toptan gördüm. Ö yle ki, bundan sonra bir kurt başının tornavida başına uyar lanmasına, erkeklik organından bir şişe açacağı yapma sına kadar; Picasso&#;nun nesnelerle bu biçimdeki alışve rişine karşı bir ikilem duymadım. Geçen yıl, New York Modern Sanat Müzesi&#;ne eklenen yeni bölümlerin giri ş inde küç ük bir "Picasso yeni zamanlar sergisi şurda" yönlendirici bilgiden başka öyle afiş üstüne afişler falan yoktu. Burda sanatçının seramik, heykel, ot, kıldan, böy le çeşitli malzemelerden çıkardığı sergisini gezebilme şan78

92 sına kavuştum. Yeni akımlar ve Picasso. Hepsi yanyana. Mesela Meret Oppenheim&#;ı n yapımı, her yanı kürk kaplı kahve fincanı da orda, Picasso&#;nun çeşitli zamanl arda çeşitl i malzemel erl e, farklı ışık kırılmalarına izin verecek biçiml erde yaptığı çeşitli "Donkişot" eskizleri ve heykelleri de orda. Burda ol sun, daha önceleri Paris&#;te, Viyana&#;da ol sun çeşitl i sergilerini her gezişimde Picasso&#;ya çok mu bayıldığımı, çeşitli dönemlerinde uğrattığı şaşkınlıklar yüzünden ona karşı derin bir ikilem içinde mi kaldığımı kendi kendime sormadan edememekteyim. Yanıtım ise hep aynı: İşte bu. Bu işte belirsizliğin zaferi! &#;Şey&#;lerin tehlikeli &#;şey&#;l ik gücü bu Günlerdir yollarda, duraklarda, ağaçlar ve yapıl arda göre göre zihnime artık Avignonlu Kızlar kadar nakşedilmiş Picasso imzasını havi afişler benim için en sonuncu ve en güzel eseri olup çıktı: Belirsizl iğin zaferi! John Berger&#;ın seslenişi ise kulaklarımda: "E yy ahali, sizler tanınmış sanatçıların şimdiki fiyatl arına değil, hayatlarındaki boyuneğişlerin fiyatına bakın!" Haa sahi, Çubuklu&#;nun Hayal Kahve/lokantası, sergi kapanana kadar Picasso&#;nun en sevdiği yemekl erden ol uşma bir mönü sunuyormuş. Sanatçının tercihine, damak tadına göre yiyip içmeye var mısınız? Yemekler, gagasının ucunda bir tutam otuyla Barış Güvercini çizimli seramikten Picasso tabaklan içinde su nulmaktaymış. Aralık

93 BALKAN NACİ İSLİMYELİ 35 Yıllık Ar ayışlar- Bu lu şlar Resim ve plastik sanatların bir üyesi değilim. Bunların dışardan bir uzmanı da değilim. Tıpkı müzik, film sanatları gibi bu sanatlara da ancak bir yazarın duygudüşünce bağlamında ku rduğu içsel yakınlıkla eğilebilirim. Balkan Naci İslimyeli&#;nin resim sanatında yılı sözkonusu olunca, buna yakınlıktan çok dostluk demem daha doğru. Klasik dönemden hem etkilenip hem de buna karşı, bunu değiştirme eğilimine 19 60&#;lı yıllar içinde Paris&#;te çalışan bazı ressamlarımızda rastlamıştım. Balkan Naci&#;nin İtalya&#;da bu lu nduğu iki yıl boyunca buranın figüratif sanata dönüşte heves yaratan etkisine kapılıp kapılmadığından ise habersizim. Onu n sanatıyla ancak sonrası İstanbul&#;da karşılaştım, ama o gün ile bugün arasında onun sanatına ilkağızda duyduğum ve bana nerdeyse, "İşte bu o; tam kendisi!" dedirten heyecanı kendinden hiç eksiltmediğini farkediyorum. Bir sanatçıyı ilk çalışmalarından başlayarak adım adım izlemişseniz bu yakınlık ya artar, ya eksilir. Bende öyle olmadı. Balkan Naci&#;nin ilk siyah- beyaz dönemi tablolarını 80

94 gö rdükten sonra retrospektif sergisini de gördüm; orada bir ucundan figüratif çalışmalarda dahi Cihat Burak karnavalının, parodik bir yaklaşımının önünde saygıyla eğildiğini farketmişsem de, çok sonraki sergilerinden geriye dö nüşümde bir yarılma olmadı. Bana "İşte o, ta kendisi!" notunu attıran şu: Arayışçı, dö nüştürücü, hatta sorunları kavramsal olarak da yenileyici üslubu. Bu hesaplaşmacı üslupta parmağın ucunu hiç kendinden de uzak tutmaması "İz" mi? "Suç" mu? "Barışa çağrı" mı? Bütün bu enstallasyon karma sergilerindeki eserlerinde her şeye tanık ve hepsine katkıda kendi payı da var. Dünkü yaratıların bugüne, bugünkü dünyanın yarına akmasına açılmış kanallar, Arapçaya benzeyen elyazısını yara bantları ve bakırlar üstüne işleyerek hat sanatına gö ndermeler; buyrun gelin, demeler: "Onlar onlardı, bu da benim işte" yolculuğu. İlerde diplerine aynalar konmuş su dolu leğenlere herhangi bir ihtiyaçla kim eğilirse eğilsin, orada o anki kendini gö recektir. O ana kadar olmuş olan, her şeyi yapıp bozan, bozdukça arayan sizsiniz, yani &#;ben&#;dir göreceğiniz. Kaçamazsınız. Bu düşünsel üretim "Ölü Kızlara Ağıt" toplu sergisindeki yaratısında ne kadar belirgindir. Leğenlerden başınızı kaldırın, yukarı asılmış siyah saten üstüne beyaz yaka, kırmızı kurdele il kokul önlüklerini gö receksiniz. Leğende nasıl öyle olunduğuna ait ağıtı okursunuz o zaman. Farklı disiplinlerin birbiriyle ilişkisi özlemim kadar merakımın karşılığını da İslimyeli&#;nin sanatında daha 81

95 somutlukla buldum diyebilirim. Yaratı birikimini zenginleştiren mimari, objeler, fi lmler, edebiyat eserleriyle derinliğine kurduğu ilişki; bugün yeni yeni ortaya sürülen &#;Osmanlı Saray müziği&#;yle sürekli kurabildiği ilişki olmalı. Farklı disiplinlere duyarlık bazı başka ressamlarımızda da vardır. Ama Balkan Naci&#;nin dünyasında edebiyata ilgisinin tuttuğu yer, kendi adıma benim yazarlığıma eğiliminin somut örnekleriyle ortadadır. Çok sevdiğini anladığım bazı romanlarımın hiç sevmediği kapaklarını, hani sanki kendisi hiçleniyormuş gibi hissederek birinin kapağına &#;s iyah be yaz&#;larda n birinin diasını bağışlaması (Hayır &#;ın ilk basımı nın kapağı), ötekine de ( Bir Düğün Gecesi 7. basım, ) yepyeni bir kapak yapmayı önermesi gibi. Bu benim, Paris&#;te eski kitap satıcı larından birinde bulduğum bir kitabın içime zımbaladığı kı skançlıktan kurtulmamı sağlamıştır. Picasso, Fransız şairi Eluard&#;ın yeni şiir kitabını -portresini de çizerek- imzalamış: Elouard&#;a, kutlamak için, diye yazarak. Ressamın şaire duyduğu yakın ilginin dışavurumu. Fikret Mualla&#;nın yapıp da sağa sola veriverdiği veya salıverdiği durumundan ne kadar farklı bir ilg i bu, değil mi? Dünya sorunlarıyla ve kendisiyle hesaplaşmaları dur durak bilmeyen sevgili Balkan Naci üstüne söylemek, sergilerinden edindiğim aydınlanmalara parmak basmak istediğim çok şey var. Fakat resim sanatında yaratıcı ve öğretici olarak yaşanmış 3 5 yılın çeyrek yüzyılında anılarımda tazeliğini hep koruyacak bir duyarlığı, büyük bir inceliği var ki, ona değinmeden geçemeyeceğim. Bun- 82

96 dan dört yıl önce "Zaman-Sız" sergisindeki kırmızı siyah baskınlığını, maskeli ressama sapan atan öğrenci genç kızdan &#;izleyici&#; tablos unu hatırlayanlar benim sözü uzatmama "zamanı" mı derler. "Zamansız" mı bilemiyorum. İkimizin de, adına &#;çalışma&#; denen yaratma zamanlarımızda birbirimizden kaçmamız hatta saklanmamız dışında tek çentiği bulunmayan dostluğumuz boyunca Balkan Naci İs limyeli&#;den çok şey öğrendim. Şömineleri üstünde duran Neşe Erdok&#;un tuval üstüne yağlıboya tablosundan yola çıkarak sergilerini daha içerden anlamlandırmayı, Adnan Çoker&#;in soyut es erinin biçimlerini hayal etmeyi, Fransız &#;Yeni Akım&#;ının Guernica filminden yola çıkarak İtalyan Caravaggio&#;sunun dinsel çılgınlığında Balkan Naci duyarlığıyla &#;bizi&#; bulmayı, Batı&#;yı Batılılar gibi değil, olduğumuz yer neyse, o gibi, o olarak resmedilmesinin evrenselliğini. Ödülüm: İşte Düş Kuran. İşte Balkan Naci İs limyeli imzalı. İşte, sürekli duvarımda as ılı. Her görenin, "Bu sizin çocukluğunuz mu? " diye sorduğu tablo. Ressamın siyah-beyaz dönemi deyip geçmek doğru değil. Değerli Sezer Tansuğ&#;un şakacı belirlemesiyle &#;resim sosyetesinin sosyete müşterilerinden&#; ol duğum için de değil, tablodaki renklerin, motiflerin, figürün, eşyanın, doğanın, sisin gri pembe bir solukla bütünlenmesinden bir senfo ni işitir gi bi olduğum iç in. Tabloyu tek başına görür görmez göğsüm bir "hiiii" soluğuyla inip kalktığı için. Yazarlığımla ressamın bütünleşme zamanı. Böyle, çok özel bir ilişki. Ankara&#;ya sergiye götürülmüş, orada da Adalet Ağaoğlu bu tablonun ilk görücü- 83

97 sü, görür görmez de -ilk gözgöze geliş gibi- aşka düşmüş olmasına saygı, ressamı tarafından sergide satış dışı bırakılmış, el sıkışma zamanı gelene kadar ona saklanmış tablosu. yıldan sonraki yaratılarında da cayılmaz tutkunl arın bol olsun Balkan Naci. Konu değil, fakat konulara fikir yükleme arayışlarının değerli ürünleri hiç solmasın. Ocak

98 UZUN YÜRÜYÜŞÇÜLER Ne için bu uzun yürüyüşler? Hak-hukuk devleti, insan haklarının sağlanıp korunması için değilse, ne anlamı olur ki? &#;lardan sonra bu anlamda yanan umut ışığından bu yana umudumu diri tutanlar. Bugüne kadar sağlıkla direnişlerine büyük saygı duyd uğum, hiç aşınmamış dostlukla şimdimi de be sleyen uzun yürüyüşçülerimiz; Ankara&#; da yakınlarında bulunma şansına kavuştuğum Halit Çe lenk, Muzaffer Erd ost&#;lar ve küçük kardeşimiz İlhan Erdost&#;lar gibi de bugün artık hayatta kalamamış pek çok yazar, yayıncı, hukukçu, öğretim üyesi çağdaş aydınlarımız. Hukuk de vleti adına eleştiri ve önerileriyle aynı savaşımı hala sürdürüyorlar. Halit Çe lenk dostumun yazıları, kitapları, Muzaffer İlhan&#;ın &#;onur&#;lu yayınları, çağdaş avukatlarımızın gerekli tutumları ufk umu aydınlatmaya devam ediyor. Halit Çe lenk&#;in son yirmi yıldır yayınlanmış eserleri on be şi geçmiş. Be sbelli ki, yargı kurumumuzun toplumun güvene bileceği bir yargı organı haline ge le bilmesi için yorgunluk nedir bilmemiş. 85

99 İdam karşıtı aydınlık yazılaı; toplantı ve yürüyüş haklarının savunusu, DGM&#;lerin kaldırılmasındaki ısrarı, düşünce üretimi sahiplerinin başbelası TCK , , maddelerinin varlığı ve uygulanmaları üstüne bilim bilgisi, insanlık hayatı öğretisiyle dolu eleştirileri (öyleyse gelsin bakalım TCK ); yeni madde uygulamalarıyla savaşan başlıca hukukçularımızın içinde ve başında kitaplarıyla da uyarıcı Halit Çelenk yılında Umut Hangi Dağın Ardında? başlığıyla hafif yorgun, daha doğrusu, sivil kurumları &#;unutmayalım&#;a çağıran kitabı. Bu benim kendi umutsuzluğumla boğuşmama yolaçmıştıı; diyebilirim. Barış için savaşımızı daha diri ve güçlü sürdürenleri unutmayalım yılında yayınlanmış Beş Kapı- Beş Kilit kitabından sonra da hem kapı, hem kilit yazarlarımızın pek çoğu ilkinip, yeni dirilişler üstüne yazmışlaı; fakat tam o dönemde ben yurtiçi-yurtdışı hastanelerde &#;hayat dışı&#; kalmışım yılında yine İmge Yayınevi&#;nce yayınlanmış kitabı Demokrasi Masalı, masal dışı bir gerçeklikle çıkıp geldi. Değerli Halit Çelenk benim adıma, "( ) eskimeyen dostluk duygularıyla," diye imzalamışlar. Karşılıklı büyük güven duygusu. Onurlandım. Bundan önce Halit Çelenk dostuma Umut Hangi Dağın Ardında? sorusuna, aynı başlıklı bir yanıtımı göndermeye heveslenmiştim. Bu yazımın başlığını da, Çelenk&#;in çeşitli yazılarının, konuşmalarının derlemesi Demokrasi Masalı&#;ndaki Ataol Behramoğlu&#;nun saygı yazısından, Can Dündaı; Alaattin Bilgi gibi yakınların acılarla izlenimlerinin bende yarattıkları duygular izinden yürüyerek koydum. 86

Halit Çelenk&#;in uzun yürüyüşü, &#;huku k devleti&#;mizdeki tehlikeli karanlıkların son yıllarda Yargıtay&#;da büsbütün su yüzüne çı kması nedeniyle her zamankinden fazla hatırlanmalı. Bir yanda çağdaş avukatlarımız hatta &#;geçmişi de aratan &#;in hakka huku ka sığmadığının, değiştirilmesi gerektiğinin peşinde, Halit Çelenk&#;le simgeleyebileceğimiz uzun yürüyüşlerini sürdürürlerken, öte yanda ellerinde TCK&#;nın sonuncu belalarından bu aynı &#;leri dolaştıra dolaştıra savcılıkların kapılarına üşüşmeleri; yok &#;Türklüğe hakaret&#;, yok &#;vatana ihanet&#; gibi suç &#;icatlarıyla&#; yargı organına güveni azalttıkça azaltmaları Demokrasi savaşımındaki uzun yürüyüşçülerimize teşekkürler yeterli değil; toplum huku ku üstünde, bugün dünden daha büyük sorun ve sorumlu luk borçları var. Toplum, en azından kendileri adına yasa ruhunun okunmasından yana olanları unutuşa getirmesin. Yargıya güvensizlik devlete güvensizlikmiş. Yargıya güven nasıl sağlanacakmış? Bunun cevabıyla birlikte bu yolda emek vermiş bütün çağdaş hukukçulara sonsuz saygılar. Ocak Not: Sayın Prof. Dr. Ümit Altaş için. 87

TOPLUM RUHUNU OKUMAK Gelecek yıl TÜYAP Kitap Fuarı&#;nın çeyrek asırlık bir ömrü olacak. Bu yıl, Kitap Fuarı&#;nın Türkiye Yayıncılar Birliği katılımıyla, uluslararası bir eğilimle yapılacağını öğreniyoruz. Fuar, "Avrupa&#;daki Türkiye/ Türkiye&#;deki Avrupa" izleği çerçevesinde anlamlandırılmakta. Belli ki, AB&#;ye üyelik adaylığımızın karar günü 3 Ekim tarihine bir gönderme bu. İnceleme, araştırma, bilimsel bilgi, başvuru kitapları ötesinde bir edebiyat yazarı, kurgusal bir yaratı yazarı konumuyl a AB&#;ye üyeliğimiz hangi açılardan, nasıl değerlendirilebilir? Avrupa &#;ailesi&#;ne katılmaya adaylığımızın kabulü, düşünce üretimiyle yüklü kurgusal kitaplarımızla ilgilenmeye yolaçabilir mi? Böyle bir soruya yanıtım nerdeyse hazırda: Çeşitli denemelerimde, genellikle de yurtdışındaki konuşmalarımda sıklıkla şuna dikkat çekmeye çalıştım: İmparatorlukların kendilerine has ilişkiler izinden gidilerek, Avrupa&#;nın (Batı&#;nın) Osmanlı hayatı değerleri üstüne araştırma arşivleri zengin. Ne olsa, Batı&#;nın Doğu&#;ya ve İslam&#;a yaklaşımında çıkar ilişkileri yüksek. İslam kültüründen hız- 88

la laik kültüre geçişin hayatı ise hemen hiç tanınmıyor. Hele, laik Türkiye Cumhuriyeti &#;toplumu&#; Avrupa&#;ya büsbütün yabancı. Toplumun &#;yeni hayatı&#; karmaşıklığı oranında şaşırtıcı. Oysa, bir toplumu anlamak, onun ruhunu okuyabilmekle mümkün. Toplumu &#;bu toplum&#;, insanı &#;bu insan&#; yapan iç ve dış koşulları bilmekle mümkün. Biz, Ban&#;ya benzemek yoluna düşerken kendimizin varlığını.afife almaya yatkın, bu ani değişimin kuşaktan kuşağa yarattığı bunalımlara ise uzak kaldık, insanın iç dünyalarını açan edebiyatçılar, şair, hikaye, roman yazarları görmezden gelindi; günlük siyasanın dürbünüyle görülenler görülebildi; onlar da &#;göze batanlar&#; dan oldu. Türkiye Avrupa&#;da olamadı, ama Avrupa Türkiye&#;de bizi bize unutturacak bollukta oldu. Oğlak Yayınlan&#;nın düpedüz ilanla göze soktuğu, yine de göre göre bir tek Semih Gümüş&#;ün gördüğü &#;hayali çeviri ticareti&#; benzeri kapkaççı kapitalizm ahlakına yatkınlık da dışardan içeri ithalatı artırdıkça artırmış bulunmakta. AKP hükümeti Kültür-Turizm Bakanlığı&#;nın dışarda yayınlanacak eserlere çeviri desteği sağlama girişiminin nedeni 17 Aralık AB üyeliği adaylığımız kararına gün verilmesine bağlanabilir. Cumhuriyet yazarına dışardan epeyce taze bir merak sözkonusu Toplumumuz ve bu toplumu o toplum yapan insanımızın ruhu okunup tanınmadıkça, AB&#;ye alındıktan sonra da ağır biçimde sürecek &#;iyileşme&#; çabalarımıza yine de yan gözle ve kuşkuyla bakılacaktır. Çünkü Osmanlı sonrası kültürel değişimin yanısıra, sosyal ve eko- 89

nomik dönüşümlerin yavaşlığına karşın hızla değişen insan ruhundaki çalışmalara yabancı kalınmıştır. Hı z la yavaşlığın köşebaşında çarpışıp yaral an ma dramının yokmuşa getirilmesi gibi Her şeyden önce, kendi kendimizle bütünleşmenin yolu, bilimsel bilgilere gösterilebilen ön eme, kurgusal yaratılan da özenle eklemekten geçmekte. Toplayıp yakmak ya da tüketim tezgahlarına yığmak fal an için değil, kitapların dili, anl atı m düzeyi eşliğinde içeriğine dikkat çekerek içerdikleri düşünce üretimine sahip çı kmak için. Bu anlamda kitap fuarlarının ön emi daha da artmakta. TüYAP kitap fuarlarının her yıl bir onur yazarı seçmesi bile, düşünce de üretmiş yaratılara bir göndermeydi; bu da kendi kendimizi sevmek güçlüğü çekmemizden ötürü güme gitmemiştir denemez AB üyel eri, bu yılın on ur yazarı Vüs&#;at O. Ben er&#;in yaratılarının içeriğiyle sağlığında yaşayamadığı kadar yaşamakta olduğun u bilebilseler, karşılıklı insan hakları sorunuyla yargı &#;hukuku&#; sorun u nun çözümü kol ayl aşır. Çünkü asıl yasaların ruhudur okunacak olan. AB&#;ye adaylığı mıza karşı direnmiş Avusturya, benim Romantik Bir Viyana Yazı&#;mı okumuş bulun saydı fena mı ol urdu yani? Zamanımızın veba ve karn aval resmigeçidiyle hesaplaşılması bakımından bir kandolaşımı sağlanırdı belki. Şubat

SİVİL SİVİLE MECBURİ HİZM ET Kısa ve özlü olmaya çalışacağım. Her şeyden önce, toplumumuzu hayli sarmış bir rahatsızlığa tanıklığımın yük lediği sorumlulukla düşüncelerimi bu başlı k altında aktarmak istediğimi belirteyim. Silahsız mayınsız, silah gücünden bağımsızlığı mimlemek için &#;sivil sivile&#; diyorum. Bunlar, tarihimizin en gerekli anlarından birinde başlatılmış bi r kampanya üstüne düşüncelerim. Kampanyanın anlamından duyduğum heyecan. Tarihimizin en önemli, yani gerekli anlarından biri, dedim. Bugünler artık memleketin içine düştüğü güvensizlik gerilimiyle başa çı kabilme, korkuyu sağduyuya, akılları başa devşirme anı. Türkiye yurttaşları arasında hızla yaygınlaşan bölünme, parçalanmanın, birbirinden kopup uzaklaşmanın yarattığı gerilimin altından artık ancak sivil sivile dayanışarak yapılacak seferberlikle kalkılabileceği teşhisi. Bu tanıda bulunanların 28 Mayıs Pazar günü "Özgür, Eşit, Demokratik bir Türkiye&#;de Birarada Yaşamı Savunalım" başlığı altında başlattıkları kampanya, ÖDP Genel Başkanı Hayri Kozanoğlu tarafından yapılan açıklamadan bu yana farklı bir tartışma 91

alanı yarattı. Şu karanlık ortamdan çıkış yollarını arayan, güvensizlik, kuşku, korku yaratma işaretlerinden kaygılanan herkesi, her zaman olduğu gibi, yeni çareleri yenid en aramaya sevk etmiştir. Kampanya şu başlık altında, çok daha ku caklayıcı şöyle bir başlık altında olsaydı gibi düşüncelere kapılanlar herhalde vardır. İlk adımda ben de bunlardan biriydim, fakat açıklamaya ihtiyaç gösterse bile, daha fazla kırılmalara, savrulup dağılmalara vaktimiz kalmadığını düşünerek bunu böylece, hem de artık içimden gele gele kabule mecbur kaldım. Çünkü basın bültenindeki kısa, öz lü açıklamaları da pekala ikna edici buldum. Özetle şöyle deniyor: "( ) çağrımızı, başta demokratik kamuoyu olmak üzere, ülke genelinde bütün aklımızla paylaşacak, birarada yaşamı savunma inisiyatiflerinin önünü açmayı hedefleyeceğiz. Halka &#;ya şu ya da bu&#; dayatmasının yapıldığı ku tu plaşma ve çatışma eksenlerinde üçüncü bir seçeneğin varlığını ortaya koymaya çalışacağız. Ancak bu çağrı demokratik kamuoyunun, sendika ve meslek kurulu şlarının, yurttaş inisiyatiflerinin, aydınların sanatçıların, tek tek bireylerin -evet bireylerin- katılımını sağlayabilirse amacına ulaşır. " Evet, ancak bu espride bir dayanışma &#;sefe rberliği&#; bizi içinde yu varlandığımız belirsizlik kaosundan, hatta katastrofundan düzyola çıkarabilir. Başlığa kocaman kocaman SML SMLE diye yazışım da zaten bundan. Çünkü ben de, &#;Türk- Kürt&#; ya da &#;laik- dindar&#; çekişmelerinin yarattığı gerilim nedeniyle birlikte yaşama duygumuzun zayıflamasını istemiyorum. (Zayıflamıştır bile. ) Tedavi zamanı ertelen- 92

memeli. Treni yine kaçırmayalım. Tarihi bir andayız: Zamanın tam anlamıyla hayattan ölüme&#;nin eşiği nde durduğu, büyük bir dalganın kırılma anındayız. Kendi adıma benim de "ne yapılmalı, ne yapılmalı " larımın zorunlu yanıtı, "Evet, si vil si vi le, yanyana buluşup dayanışarak Türkiye yurttaşlarının en temel insanlık haklarını korumak, bunu evrensel boyutlara taşıyarak hayatlarımızı savunma seferberliğine çıkmak" oldu. Tam bu sırada, pek çok siyasal, toplumsal, ekonomi k araştırmanın yanında şu da bence çok di kkat çekici bi r uyarı; hani sanki benim "güvensizlik rahatsızlığı" demeye çalıştığım sağlıksız duruma bi li msel bir destek: İki siyaset bi limcimizin, D oç. Dr. Ali Çarkoğlu ile Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu&#;nun Tür kiye&#;nin toplumsal eğilimlerini inceleyen araştırmalarından çıkan birçok göz aç ı cı sonuçlardan bi ri de söyle imiş: "Tür kler (ben olsam Türkiye yurttaşları derdim) değişi mden rahatsız. Birbirine güvensiz. ( ) Çoğunluk, Türkiye&#;deki hızlı değişi m den endişeli. Köylerde doğup büyük şehirlere göçen nüfus, bu konuda çok hassas. Si yası düzlemde sağa kayışta, değişimin yarattığı endişenin önemli payı var. ( ) Son 15 yılda yaşanan Yugoslavya traj edisi. Körfez Savaşı, lrak&#;ın işgali, Müslüman katliamına göz yuman AB izlenimi Türkiye&#;deki si yasal atmosferi çok etkiledi. Aşiret ve cemaat kült ürünün de ağırlık kazanmasıyla din ve etni k özelliklerin beli rlediği sağ ağırlıklı bi r siyasal atmosfer oluştu. Buna bağlı olarak tolerans ve başkalarına duyulan güven azaldı. Türkiye artık, yurttaşları birbirine en az güvenen ülkeler liginde Brezilya&#;dan son- 93

ra ikinci sırada. " (Bkz. 1 1 Haziran , Hürriyet Pazar, s. Araştırma.) İşte bunun için ÖDP&#;nin çok gerekli bir zamanda, anlamlı bir duyarlıkla başlattığı hayatı birarada savunalım kampanyasına bence &#;evet&#; demenin tam zamanı. "Türkiye toplumu giderek bir iç çatışma sürecine doğru evriliyor. Hayatı birlikte savunmamız, geleceğimize ait en açık um ut ışığı, açıkçası birbirimize güveni sağlama işareti olacak. Bu olabilir, at ılan adımların arkası gelebilir, diyebiliyorum. Unutmayalım. Ertelemeyelim. Bu bir imza toplama kampanyası değil. Bu, üstünde çok tartışılıp durmuş &#;aydınların kaygı dilekçesi&#;ne aşkın bir dayanışma çağrısı. Korkuya, kaygıya büsbütün yenik düş- 94

meden, yerinde, zamanında yapılmış teşhis, karşılıklı anlayış içinde, birlikte hayatımızı savunma seferini bekliyor ve hepimizi buna mecbur kılmıyor mu? Gerçekten önemli bir tarihi andayız. Sivil sivile anlayışlı dayanışmanın &#;mecburi hizmeti&#;ne boyun eğme anı. Sivil sefere tek tek katılım ne kadar artarsa, o kadar iyi. Ben de, 25 Haziran&#;da Kadıköy&#;de-hastalık- öl üm kı yım gibi &#;mecburi bir engel&#; çıkmadıkça bu tarihi ana katkıyı paylaşanlardan biri ol mak istiyorum. Ol an bitenden şikayet etme hakkını kazanmam bil e, buna bağlı. Temmuz

BİYOGRAFİ TÜRÜ Doğru. Edebiyatınuzda biyografi türü az bulunan bir tür. Bence bu, otobiyografik anlatıların azlığından ileri gelmekte. Otobiyografilerle açıklanamayanlar bir bakıma roman türü içine gizlenmekte. Nostaljik anlatılar da &#;geçmişe özlem&#; duyarlığıyla imdada yetişebilmekte. Bir zamanlar romanların başına ille şöyle bir &#;açıklama&#; konulurdu: "Bu eserdeki yer ve kişilerin gerçekteki yer ve kişilerle hiçbir bağlantısı yoktur. " Örnekse, Adı: Aylin&#; deki &#;biyografik roman&#; açıklaması yeter sayılıp başına öyle bir açıklama sığınağı da konsaydı yazarının başı derde girmeyebilirdi -belki Ha bakın, buna karşı Münir Nurettin Selçuk&#;un hayat hikayesinin anlatıldığı Bir Tatlı Huzur, biyografik anlatılardan sayılsa da, o bir hayli anlatıcının hayatını da kucaklamakta yanılmıyorsam. Bizde biyografik anlatı azdır, çünkü otobiyografi yoktur dedim ya, ona bakarsanız Osmanlı edebiyatının çeşitli dönemlerinden beri bu böyle. Evliya Çelebi, Ahmet Mithat Efendi gibi bir anlamda &#;görev icabı&#; seyahat anlatıları biryana, ne günlük, ne mektup, ne gezi notları 96

mevcut. Daha sonra la rı Ya hya Kema l, Ahmet Haşim, Tanpınar, M. Ş. E. gibi ya za rla rımızı n seafoodplus.infoyle birlikte haya tları nı anla tan kitapları ya za nlar kimbilir &#;sahici&#; belgelerden yoksunluğun acısını nasıl çekmişlerdir. İslam devleti Osma nlı&#;da dinsel &#;idea&#; içine ka pa lılıktır. Birey yoktur. Düşünce adamı, sanatçı dahi &#;ben&#; diyememiş, özel şeylerini açıklamışsa &#;ben deniz&#; diye açıklamıştı r. Günümüzde &#;laikli k adına&#; sözde böyle bir en gel ka lmadığı için edebiyat dünyamızı &#;ben&#;ler kaplamış bulunmakta. Ya ni birey &#;bireysellik&#;le ka rı ştırı lıyor Görülen rüyala r is e ya şiir içinde gizlenmekte ya da her biri ya hikaye, ya deneme kılığına sokulmakta. Kısa cası otobiyografiler verimsiz, bu da biyografik kitapla ra, bir sanatçının, bestecinin, ya za rı n hayat hikayelerini araştı rıp ya zmak da güç iş. Verimsizliğe veri ms izlik. Bu açığı ka pa tmak üzere İş Ba nkası Kült ür Ya yınla rı ünlü kişilerle bir "Nehir Söyleşiler" dizisi başlattı; bu da kolunu kanadı nı &#;çoksatar&#;lık uzmanlarına ka ptırdı. Bug ünlerde Rodin Sergisi nedeniyle birden gündemin içine düşen Ca mille Claudel&#;i Fransız ya yınevlerinden &#;J&#;ai Lu&#;nün ya yınları arasında Ja cq ues Cassar imzasıyla çıkan Dossier Camille ClaudeI&#;i (Camille Claudel Dosyası) &#;de okumuştum. Za ten film e de çekildi. An nesi Milena&#;yı son defa &#;ta görmüş Jana Cerna&#;nın anılarından çıkma Vie de Milena ( Milena &#;nın Hayatı) Sevgili&#;yi 7&#;de. Bes teci Ma hler&#;in ka rısı Alma Ma h ler&#;i is e Sevme Sanatı başlığı altında &#;larda Bu sonuncus un un ya zarı kadın ha kla rından sorumlu ba kanlığın eski bakanı Françoise Giroud&#;n un ka leminden çık- 97

ma. &#;Kadın hakları&#;nın dışarda, dolayısıyla bizde de mazeretsizce gündemde olduğu dönemin bu kitaplarına daha birçokları gibi &#;biyografi&#; diyebiliriz. Ancak bunlar da &#;ideolojik&#; dürbünle okunursa anlam kazanabilir. 22 yıllık Ankara&#;daki &#;ç alışma odamın biyografisi&#; diyebileceğim Göç Temizliği hayatımla birlikte elele yürüdüğü için otobiyografik bir anlatı sayılabilir; ama böyle bir &#;cesaret&#; çok tokat yemiştir. (Hoş geldiniz Hasan Cemal Cumhuriyet&#;i Çok Sevmiştim&#;inizle ) Rüya anlatısı da otobiyografik anlatıya girer. Gece Hayatım&#;ı otobiyografinin tarih ve başka sistemlere katkısını düşünerek ve yine &#;sahici&#;liğine dikkat ederek görülenlerin adları sanlarıyla yazdım. Bu &#;otobiyografi&#; girişimimi ise çeşitli üniversitelerde yazarlığım üstüne tezler hazırlamış olanlar ve psikiyatr Haluk Sunat&#;ın Hayal-Hakikat- Yaratı inceleme kitabı dışında dikkate değer bulanlar pek olmadı gibi. Yazarların, sanatçıların, generallerin, tüccarların günlükleri nerde? Damla Damla Günler&#;i, arasındaki günlük defterlerime elimden gelen bütün sadakati göstererek üç cilt halinde yayınlatmaya başlamakla iyi ettiğimi düşünüyorum. Nasılsa yazarların, sanatçıların biyografileri ölümlerinden er veya geç sonra yazılacaktır; &#;bu günlüklerdeki her şey gerçektekilerle pek ilintilidir&#;li günlükler de biyografi yazarlarına birer belge katkısı sağlayacaktır. Gezi anlatıları en rahat yazılıp çizilen ve yayınlanan türlerden. "Söz meclisten dışarı" olduğu iç in de olabilir. Evliya Çelebimizi yeni yeni sahiplenmekteyiz. Her şey birbirine bağlı ve &#;her şey olduğu gibi&#; olmaktadır. 98

Şu da biyografik kitaplar adına bir önerim sayılabilir. TÜYAP İs tanbul Kitap Fuarı&#;nın &#;teki &#;sün de bu fuarın &#;onur yazarı&#; seçilmiştim Sayın Alpay Kabacalı&#;nın hazırladığı An&#;ların Uzun Soluklu Yazarı Adalet Ağaoğlu bu nedenle hazırlanmış. Nasıl sevindiğim bilinsin isterim. Bu çalışmaya bugün de açıp açıp bakmaktayım. İnanın unuttuğum kendimi hatırlamakta ve tanımaktayım. Hayatım ve yazarlığım üs tüne tez hazırlayanların bu tür çalışmalardan nas ıl yararlandıklarının da farkındayım. Bu yıl gümüş yılını kutlayacağımız TÜY AP tarafından benden önce ve benden sonra &#;onur yazarı&#; seçilmiş olanlar TÜYAP&#;ın altın yıllarına armağan olarak bu tanıtım/biyografi kitapçık ya da kataloglarını aynı boy ve bosta, aynı espride, üslupta bir dizi olarak yayınlatarak kitap fuarlarında okurlara sunsalar nasıl olur? Temmuz Not: Milliyet Kitap, Sayın Aslı Onat&#;ın sorusuna yanıt. 99

ORTADOGU&#;DA YAŞANANLAR* Sorunuzda üstün e bastığınız nokt alara ve bugün genelde bütün dünya, özelde de bizim açımızdan izleyebildiğim tutumlar çerçevesindeki man zaraya bakarak şunu söyleyeyim: Ortadoğu&#;nun politik ve kültürel hayatı şimdikinden bin beter olacak. Çünkü &#;yeni bir Ortadoğu&#; hülyası savaşa dayanıyor. Savaşla iktidar sahibi olmak, insanı boyutları en baştan rafa kaldırm ak anlamına gelir. Toplumların nabı z atışları, insanı yapıları, toplum psikolojisi gözardı edildiğinde kaosun katastrofa dön üştüğü tarihin sayı sı z örn eğinde görülmüştür. Artık dağ başlarında kı lı ç kı lı ca, ok oka savaşılmıyor. Toplu kı yı m silahlarının gücüne güvenmek ise aklın fikrin mağlubiyeti demeye gelir. Daha dün &#;Körfez krizi&#; denen ve işte &#;şöyle geçici bir krizmiş&#; gibi yutturulan teşhisin tedavisi an lamındaki Irak&#;ta olup bitenleri gördük, görm ekteyiz &#;lardan buyana İsrail- Filistin-Lübnan arasında süregiden vur- kırlar sadece İsrail Lübnan çatışması değil. Bu bir İsrail- Hizbullah çı lgınlı ğı dır. Sivillerin, çoluk çocukların uğratıldığı mezalim,

Ortadoğu&#;nun politik ve kültürel kimliğini ya da hayatını nasıl etkileyebilir dersiniz? Şiddetin terörü, terörün şiddeti çağırmasındaki psikolojik etken neyse, tam böyle etkileyecektir. Hükürnetlerirniz PKK terörünü bir türlü halledemedi. Silahlar susmadıkça, edemeyecek de. En azından burnumuzun dibindeki kendi halimiz e bakarak etnik ve dinsel çağrışımlardan doğma bir mezalim bata ğına saplanmak yerine, insanların yaşama haklarının kazanımı için &#;savaşabiliriz&#;. Henüz insanı kıyıma ses çıkarmama suçunu işlememiş çocukların yaşama haklarına yüksek, yani tarafsız seslerle sahip çıkarak tarihin önünde suçlu olma belasından kurtulabiliriz. Bakınız, BM neden sonra kım ıldanabildi; Birleşmiş Milletler, üyelerini Ortadoğu kıyımlarının başmimarına karşı durmayı bir türlü akıl edememişken, ABD&#;nin &#;talebi üstüne&#; denebilecek biçimde BM Güvenlik Konseyi, Barış Gücü&#;nü Lübnan&#;a yerleştirme kararı aldı. BM Güvenlik Konseyi&#;nin sayılı kararına dayanarak aldığı &#;ateşkes&#; kararı ise hayata nasıl geçirileceği bakımından mide bulandırıcı derecede belirsiz. Barış Gücü&#;ne katılacak savaş askerleri kimin buyruğunda oraya değil de buraya, buraya değil de oraya saldıracak. İsrail hükümetimize &#;bize katılın&#; mesaj ı iletmiş; demek ki şurdan şukadar asker, hurdan bukadar askerden müteşekkil Barış Gücü, BM Konseyi&#;nin emrinde değil, ABD kovboyu Bush&#;un emrinde. Bugün bir haberden öğrendiğime göre Hizbullah ya da İsrail (farketmez) Barış Gücü&#;nün lideri İtalya olsun demiş. İşte İsrail- Hizbullah arasındaki &#;savaşın&#; üslubu.

Parmağımızı kişi kişi kendimize doğru çevirmekten de kaçınmayalım. Sosyalist anlayışı olan ben, İsrail devleti kurulduğunda, kimbilir belki de soğuk savaşın sol ucunun henüz ayakta olmasının etkisiyle, birçok sol görüşlü aydınlık insanımız gibi, evrensel sosyalizme bir adım daha atılmakta gibi algıladım da, şimdi bu enayiliğime yüzüm kızararak bakıyorum. Ama o zamanlar henüz daha araştırmacı iki gazeteci yazarın Kudüs Ey Kudüs adlı kitabını okumamıştım. İsrail&#;e Akdeniz&#;den kaçak yoldan il kin silah fabrikaları yapma parçalarının plan projeleriyle birlikte içeri sokulmuş bulun duğundan haberim yoktu. İsrail hesabına barış sağlamak üzere Barış Gücü&#;ne askeri katkıda bulunacaklar buyursunlar, katılsınlar. Almanya başta, &#;bu küçük demokratik Batı devleti&#;nin silah gücüne katkı sağlamakta kimler varsa, onlar tarih önünde bir kere daha suçlu olsunlar. Fakat biz, özellikle biz Lübnan&#;a asker göndermeyelim. Gücümüzün yetmeyeceği yere &#;dinsel dayanışma namına&#; dahi &#;hodri meydan&#; diyecek maddi güçten yoksunuz ve gücü er/asker/öldürme ve ölüme gidecek insan gücüyle karşılamaya kalkılmasın. Bunları düşünüp yazarken MGK toplanmış bulunmakta. Konu: Lübnan&#;a asker göndermeli mi, göndermemeli mi? Karar TBMM&#;nin onayına sunulacak. Geçen yıl 1 Mart tezkeresinde TBMM kararını nasıl soluğum kesik beklemişsem, şimdi bundan da beter haldeyim. Tezkereye ret oyu çıkınca, Türkiye Cumhuriyeti Devleti&#;nin bir yurttaşı olmaktan ilk defa taptaze bir lezzet hissetmiştim. Bu karar dünyada devletimizin pres-

tijini yükseltti, AB bile Türkiye&#;ye daha bir alıcı gözle bakmaya başladıydı. İnsanın insan olmasına işaret eden şu minicik umudu da karartmayalım; Meclis&#;e, hükümete, &#;asker gönderilsin&#; diyen kim varsa onlara seslenelim. BM Barış Gücü&#;ne askerle değil, insanı yardımla katılmak istiyoruz. Çünkü buna Barış Gücü askerlerinin daha fazla ihtiyacı olacak. Canlar, cananlar, yaşama hakkını dahi.;avunamayacak çocuklar, yaşlılar, anneler, babalar sivil kıyımlarınızın hedefi olunca sizin dahi gözünüze, ağzınıza kaçan kanınızı kimler silecek? Son nefesinizde kimler sizin alnınıza bir şefkat dokunuşunda bulunacak? Hayır ben, her şeyi bugünden yarına tozpembeye çeviriverme huyundaki aldatmacı hümanistlerden değilim. Bugüne kadar birkaç bildiri yayınladık. Toplumumuza bağımsız siviller olarak açık mektuplar yollamak üzre çalışıldı, çabalandı. Başta cumhurbaşkanımız, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti&#;ne, TBMM&#;ye, bütün yetkili kurumlara seslenildi. Seslerin arasında bir ses olarak, sesimin olanca gücüyle yeniden haykırıyorum: "Yurtta barış, dünyada barış istiyorum. Başta Filistin, ardından Lübnan halkının yaralarını sarmak, acılarını birazcık da olsa çekilir kılabilmek için insanı ve tıbbı yardımı hemen arttırın! Bölgeye asker gönderilmesi taleplerinden, Türkiye&#;yi Ortadoğu&#;da yaratılan batağa çekmeye kalkışmış bütün saldırgan güçlerden uzak tutun! Hangi gerekçeyle olursa olsun, suça katılmayın! Türkiye halkını Lu insanlık suçuna ortak etmeyin!" Bu çizgide daha başka seslenişler de var; bunları &#;yok&#;muşa getirmeyelim. Hatırlayalım ki, Osmanlı&#;nın

Ortadoğusundan bize kala kala şöyle bir kambur kalmıştır: Başta İngiltere, Fransa olmak üzere Hitler&#;in soykırımına lanetle bu kı yıma uğramışlar için dünyada hasıl olan büyük şefkat yelpazesinden bilistifade ABD&#;nin &#;geçmişe nefret dolu insanlarıyla ya da bu insanlar için Ortadoğu&#;da kurduğu&#; devlet dahil, bunların Ortadoğu egemenliğine de, soğuk savaşın bir ucunun kaymasıyla bilhassa iştahlı kesilmeleri sonucu etnik ve dinsel açıdan paramparça edilmiş; nerdeyse &#;kardeş kardeşe&#; teröre yuvarlanmış bir dümenler/düzenler katastrofu. Buraya barış sağlama amacıyla savaşa sakın katılmayalım. Talep ne olursa olsun ülkemizden Lübnan&#;a asker gitmesin. Sayın İsmet Berkan&#;ın Radikal 16 Ağustos günlü "Muharip Değil İstihkamcı Gitsin" başlıklı köşeyazısında madde madde ve apaçık özetlediği gerekçelere aynen katılıyorum. Lübnan&#;daki yıkımların temizlenm esi, yolların, köprülerin açılması, su akımının sağlanması; çocuk, büyük hayatta kalabilenlere doktor, ilaç, bakıcı sağlanması gibi insanın insan olmasına yakışır yardımlar Barış Gücü&#;ne askerı katılımdan daha hayırlı olacaktır. Hem de Ortadoğu&#;daki birbirlerine düşmüşlüğe karşı bir uyarı da olabilir bu. İsrail&#;i &#;galip kılmaya&#; yönelik her girişim özellikle bizim bakımımızdan geri dönüşsüz büyük zararlara yol açab ilir. Ağustos * Sayın Yasemin Bay&#;ın "Ortadoğu&#;da yaşananlar" sorusuna yanıt.

İSTANBUL&#;U DEGİŞİM İZLERİNDE YAŞAMAK* İstanbul sadece tek tek tarihi, tarihi mimarisi, coğrafi yerleşimi, değişik inançlar magması dokusundan ötürü değil, bütün bunların etkisiyle hayata geçmiş iç dünyası bakımından da muhteşemdir! Bu iç dünya, şehre bakan insanların gözüne göre, binbir telden çalar. Şehrin baştan sona tarihi, ama öz ellikle son otuz- kırk yıllık değişimi müthiş bir konçertodur. Burada her farklı tını, kendi yankısıyla çoğalıp zenginleşir. &#;Klasik Türk müziği&#; denilen, Osmanlı dönemine has çeşitli kültürlerin içedönük mistik besteleri günümüzde artık Batı imparatorluklarının &#;kutsal&#; kanatları altında serpilmiş Vivaldi, Bach, Haydn, Mozart, M. Marais, J. Savall gibi olgun barok, klasik çağ bestecilerinin &#;öte yana günah çıkaran&#; besteleriyle örtüşmekte, tek telli sazlara kazandırılan canlılık hemen nerdeyse çoksesli senfonilerin ses zenginliğiyle eşitlenebilmektedir. İstanbul! Ses yankılanışlarının olduğu kadar, renklerin, ışık ve gölgelerin birbirlerini karşılıklı beslediği bütünlükler şehri Binbir Bkz. lstanbul&#;un Ruhu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi yayını.

telin birbiriyle paslaşmasından doğma şu bütünlük dünyası.. Buna hani sanki bir halının, bir kilimin dokunuşu gibi, &#;karmaşa estetiği&#; demek istiyorum. Birbirine uymaz sanılan renk ve nitelikteki iplikl eri yanyana, biçim biçim işleyerek sağlanabilmiş güzelduyu coşkusu Öyle ki, farklı bakış ve eğilimlere de yanıtı önden hazır bir mucize!.. Bu mucizenin, her farklı siyasal, sosyal, ekonomik değişim zamanlarında da solup sararmadan derinlere kaçmış rengini ancak bu değişimlerin izini kaybetmeksizin yürüyerek görüp anlayabiliriz. Zaten buradan kaçıp gid enlerle buraya göçüp konanların sayısal çokluğuna karşın, değişim ve dönüşüm izlerini inceleyerek, bunların sağını solunu gözden kaçırmadan yaşayıp anlayarak zamana dayanmış insanlara dini, ırkı ne olursa olsun &#;İstanbullu&#; denilmiş, denilmektedir. Ben, Roma ve Bizans imparatorluklarından sonra, yy&#;da Osmanlı İmparatorluğu başkenti olan bu muhteşem şehrin tarihine yazılmış değişim izlerini kronolojik bir sırayla ortaya döküp anlamlandırabilecek bir tarih bilimi uzmanı değilim. Türkçeyle yazan bir edebiyatçı olarak ben hurda hem kendi kitaplarımd a, hem de benden önce ve sonraki yazarlarımızın şiir, roman, hikaye sayfalarında İstanbul hayatının coğrafyasına hangi açılardan nasıl bakıldığının kısa bir dökümünü yapabilirdim. Olmuş bitmiş, başı sonu belli &#;kronos&#; (mitik) bir anlatıdan çok, süregid en, bugünden yarına olabilecek olan değişimler nedeniyle yarını hala daha hayal ed ilebilir &#;kairos&#; (sanal), yani bir belirsizlik anlatısının izinden yürümek daha ilgi çekici olabilirdi. Bu hep yapıla-

1 TOKAT SEMPOZYUMU KASIM TOKAT BİLDİRİLER CİLT III Yayına Hazırlayanlar Prof. Dr. Ali AÇIKEL Yrd. Doç. Dr. Samettin BAŞOL Yrd. Doç. Dr. Ali Osman SOLMAZ Öğrt. Gör. Murat HANİLÇE TOKAT

2 Eser Adı TOKAT SEMPOZYUMU KASIM TOKAT BİLDİRİLER CİLT III Yayına Hazırlayanlar Prof. Dr. Ali AÇIKEL Yrd. Doç. Dr. Samettin BAŞOL Yrd. Doç. Dr. Ali Osman SOLMAZ Öğrt. Gör. Murat HANİLÇE Haberleşme Adresi Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi,Tarih Bölümü, Taşlıçiftlik Kampüsü, TOKAT Tasarım Kayıhan Ajans Ltd. Şti. Hoşdere Cd. /9 Çankaya/ANKARA Tel: Faks: Baskı Özyurt Matbaacılık Kapak Tasarımı M. Edip ASLAN ISBN Takım No: Kitap No: Tokat Valiliği Özel İdaresi tarafından bastırılmıştır. II

3 Prof. Dr. Hanifi VURAL Prof. Dr. Hüseyin ÖNEN Prof. Dr. Ali KASAP Prof. Dr. Salih BARIŞIK TOKAT SEMPOZYUMU KASIM TOKAT ONUR KURULU Mustafa TAŞKESEN (Vali) Doç.Dr. Adnan ÇİÇEK (Belediye Başkanı) Prof. Dr. Mustafa ŞAHİN (Rektör) DÜZENLEME KURULU Prof. Dr. Ali AÇIKEL (Başkan) DANIŞMA KURULU Doç. Dr. Eren YÜRÜDÜR Doç. Dr. Köksal PABUÇCU Yrd. Doç. Dr. Samettin BAŞOL Yrd. Doç. Dr. Muhittin DEMİRAY Prof. Dr. M.A. Yekta SARAÇ Prof. Dr. Şit Tufan BUZPINAR Prof. Dr. M. Akif AYDIN Prof. Dr. Ali İbrahim SAVAŞ Prof. Dr. Mahmut ÖZER Prof. Dr. Bahaeddin YEDİYILDIZ Prof. Dr. Recep TOPARLI Doç. Dr. Erhan AFYONCU Prof. Dr. Cezmi ERASLAN Prof. Dr. M. Sinan KAÇALİN Prof. Dr. M. Metin HÜLAGÜ Kemal YURTNAÇ Prof. Dr. Coşkun ÇAKIR Prof. Dr. Mücahit EĞRİ Prof Dr. Kenan KARA Prof. Dr. Şemsettin ŞAHİN Prof Dr. Güngör YILMAZ Prof. Dr. Yaşar AKÇAY Prof. Dr. Kadir ÖZKÖSE Prof. Dr. Mustafa BALOĞLU Prof. Dr. Hüsrev SUBAŞI Prof. Dr. Mahmut AK seafoodplus.info İlker PARASIZ Prof. Dr. Ömer Faruk TAŞER Prof. Dr. İhsan BULUT Prof. Dr. Mahmut KAYA Prof. Dr. Ali ÖZÇAĞLAR Prof. Dr. Osman DEMİR Prof. Dr. S. Mehmet ŞEN Doç. Dr. Murat SAYILI Yrd. Doç. Dr. Coşkun YILMAZ Dr. Rüştü BOZKURT Uzm. Niyazi ÖZDEMİR Necmettin ERYILMAZ Ekrem ANAÇ Murat ORUÇ Hasan ERDEM III

4 GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ TOKAT SEMPOZYUMU KASIM TOKAT BİLİM KURULU Prof. Dr. Ahmet Dursun ALKAN Prof. Dr. Zekeriya ALTUNER Prof. Dr. Adem BAŞIBÜYÜK Prof. Dr. Mehmet BEŞİRLİ Prof. Dr. Şeref BOYRAZ Prof. Dr. Fatih Coşkun ERTAŞ Prof. Dr. İzzet KADIOĞLU Prof. Dr. Yakup ÖZKAN Prof. Dr. Nejdet KANDEMİR Prof. Dr. Yaşar KARADAĞ Prof. Dr. Ahmet ŞİMŞİRGİL Prof. Dr. Sefa TARHAN Prof. Dr. Şaban TEKİN Prof. Dr. İsa TELCİ Prof. Dr. Fatih YÜKSEL Prof. Dr. Ebubekir ALTUNTAŞ Doç. Dr. Hasan AKÇA Doç. Dr. Nesime CEYHAN AKÇA Doç. Dr. Kenan ARIBAŞ Doç. Dr. Turhan ÇETİN Doç. Dr. Mustafa ÇOLAK Doç. Dr. Teoman DUMAN Doç. Dr. Cumhur ERDEM Doç. Dr. İskender PARMAKSIZ Doç. Dr. İsa KARAMAN Doç. Dr. Meral UZUNÖZ Yrd. Doç. Dr. Tuncay BÖLER Yrd. Doç. Dr. Rıza ÇITIL Yrd. Doç. Dr. Şengül Dilek FUL Yrd. Doç. Dr. Emine SAKA AKIN Yrd. Doç. Dr. Yücel EROL Yrd. Doç. Dr. Ümran ENSOY Yrd. Doç. Dr. Kemal İBRAHİMZADE Yrd. Doç. Dr. Burhan KAÇAR Yrd. Doç. Dr. Cemal KAYA Yrd. Doç. Dr. Ahmet ÖZKİRAZ Yrd. Doç. Dr. Ali Osman SOLMAZ Yrd. Doç. Dr. Kemal TÜRKER Yrd. Doç. Dr. Pınar ÜLGEN Yrd. Doç. Dr. Servet YAPRAK Öğr. Gör. Arda GÖKSU YÜRÜTME KURULU Prof. Dr. Ali AÇIKEL (Başkan) Levent YAZICI (İl Milli Eğitim Müd.) Ali POLAT (Belediye Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Müd.) Abdullah GÜRBÜZ (Kent Konseyi Başkanı) SEMPOZYUM SEKRETARYASI Öğr. Gör. Murat HANİLÇE Öğr. Gör. Murat TEKİN Arş. Gör. Zehra DÖNMEZ Arş. Gör. Murat SERDAR Arş. Gör. Edip UZUNDAL Arş. Gör. Murat GÜNEY Arş. Gör. Fehim KURULOĞLU Arş. Gör. Mustafa TANRIVERDİ IV

5 İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLERV TEMA VI: SOSYAL VE KÜLTÜREL YAŞAMLA İLGİLİ BİLDİRİLER Tokat ta Bir Voyvoda Ailesi Katıroğulları Erhan Afyoncu Cumhuriyet in İlk Yıllarında Tokat Vilayetinde Sağlık Hayatı ve Sorunları ( ) Sadet ALTAY Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Tokat ın Siyasi Yapısı D. Ali ARSLAN, Gülten ARSLAN Harf İnkılâbı Sonrası Tokat ta Açılan Millet Mektepleri ve Faaliyetleri Atilla AYDIN Tokat İlinde Özel Eğitim ve Kaynaştırma Uygulamaları Yaşar BARUT, Abdurrahman İLHAN, Adnan Tanrıverdi, Abdullah Nuri DİCLE Antik Dönemde Tokat ta Tapınım Gören Kültler

6Hüsrev SUBAŞI Mehmed Emin Tokadî nin Hayatı, Eserleri ve Tasavvufî Şahsiyeti Halil İbrahim ŞİMŞEK Tokatlı Kelam Alimleri Özcan TAŞCI KAPANIŞ OTURUMU-DEĞERLENDİRME KONUŞMALARI ADRESLER FOTOĞRAFLARLA TOKAT SEMPOZYUMU VI

7 Yemen Tokat ta ve Yemen de Bir Voyvoda Şehit Olan Ailesi Tokatlılar Katıroğulları TEMA VI: SOSYAL VE KÜLTÜREL YAŞAMLA İLGİLİ BİLDİRİLER 1

8

9 Tokat ta Bir Voyvoda Ailesi Katıroğulları Tokat ta Bir Voyvoda Ailesi Katıroğulları Erhan AFYONCU yüzyılın ortalarında da Rum, Halep ve Diyarbakır vilayetlerinde taşra defterdarlığı kaldırılarak, yerine voyvodalık kuruldu. Rum hazinesi voyvodalık adı altında iltizama verildi. Geniş bir arazinin vergi mahsulatını ellerine alan voyvodalar, iltizamla aldıkları yerleri kendileri işletebildikleri gibi, ikinci kez de iltizama verebiliyorlardı ten sonra iltizamların kayd-ı hayat şartıyla verilmesi demek olan malikâne sistemine geçilmesinden sonra e kadar voyvodalık malikâne olarak verilmiştir. Defterdarlıktan voyvodalığa geçişle mahalli ayan ve eşraf zümresi Rum hazinesine ait gelirleri kontrole başlamışlardı 1. Katıroğlu Abdullah Paşa yüzyılın ikinci yarısından itibaren Tokat voyvodalığı görevini yürüten Katıroğulları Tokat tarihinde en etkili ailelerden biri oldular. yüzyılın ilk çeyreğinde de aynı aileden voyvodalar çıktı. Ancak voyvoda olan Katıroğulları uygulamalarıyla Tokatlılar ı isyan ettirdiler ve bu yüzden de devlet tarafından defalarca görevden alınıp sürüldüler Katıroğulları Tokat voyvodası olarak ilk defa es-seyyid Abdullah Paşa ile görülmektedir. Katıroğulları belgelerde seyyid olarak geçmektedir. Abdullah Paşa nın kardeşi Ebubekir den bahseden bir belgede de Toprakçı torunu diye zikredilmektedirler 2. Abdullah Paşa nın de () çocuksuz vefatından sonra kardeşleriyle şehir yöneticileri arasında miras çekişmesi meydana gelmiştir 3. Bu yıllarda Katıroğulları mağdur durumdadır. Abdullah Paşa nın kardeşleri Üveys, Halil, Ebubekir ve Lütfullah şehir yöneticilerinin baskıları üzerine merkeze bir arzuhal gönderdiler. Ağabeyleri yüzünden üç defa mallarının yağmalandığını, paşanın ölümünden sonra da mahalli idarecilerin ellerinde emir olmadan evlerini mühürleyip, eşyalarını da han odasına koyduklarından ve 10 aydan fazla zaman geçtiği için perişan durumda olduklarını bildirdiler. Eşyalarının kendilerine verilmesi için emir verilmesine rağmen müdahaleler sürünce, Katıroğulları tekrar merkeze Doç. Dr., Marmara Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü. 1 Erol Özvar, XVII. Yüzyılda Osmanlı Taşra Maliyesinde Değişim: Rum Hazine Defterdarlığında Tokat Voyvodalığına Geçiş, Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul ; Aynı yazar, XVII. Yüzyılda Osmanlı Taşra Maliyesinde Değişim: Rum Hazine Defterdarlığında Tokat Voyvodalığına Geçiş, XIII. Türk Tarih Kongresi, III/III, Ankara , s BOA, Cevdet-Maarif, nr BOA, Cevdet-Evkaf, nr ; Cevdet-Maliye, nr

10 Erhan Afyoncu müracaat ederek, eşyalarına kavuştular 4. Katıroğlu Ebubekir Bey Katıroğlu ailesinden Ebubekir Bey, ağabeyinin voyvodalığı sırasında Tokat ta Genç Mehmed Paşa Medresesi nde müderristi. Ancak katil ve ehil olmadığı gerekçesiyle te azledilmişti 5. Ebubekir Bey bir süre sonra Tokat voyvodası oldu. Voyvodalığın ( ) yıllarına ait iltizamını almıştı. Ancak halka yaptığı zulümler üzerine görevinden azledilip, yerine daha önce Sofya mütesellimliği yapmış olan Ali tayin edildi 6. Ebubekir Bey bir süre sonra tekrar voyvoda oldu. Fakat Trabzon Valisi Hacı Ali Paşa marifetiyle Tokat tan yamak yazılması meselesine dahil olup, ortalığı karıştırınca görevinden alınıp, Çankırı ya kalebent edilmesi emredildi 7. Voyvodanın davalarının da İstanbul da görülmesi yönünde emir çıktı 8. Ancak Ebubekir Bey, azledilip kalebent edilmesine rağmen akıllanmamıştı. Voyvodalık işlerine tekrar karışması üzerine de () Samsun a kalebent edilmesi emri verildi 9. Mumâileyhimin hane ve eşyâlarının mühürleri fek ve küşâd ve emvâl ve eşyaları kendülere teslîm itdirilmek içün mah-ı Zilhiccetü ş-şerîfede emr-i şerîf virildiği başmuhâsebeden der-kenâr olunmuşdır. Malûm-ı devletleri buyuruldukda mukaddemâ sâdır olan emr-i şerîf mucibince hane ve eşyâlarının mühürleri küşâd ve emvâl ve eşyâları kendülere teslîm itdirilmek içün bu defa dahi emr-i şerîf tahrîri bâbında emr ü fermân devletlü sa âdetlü sultanım hazretlerinindir. Fî Selh-i Muharrem Sene (BOA, Cevdet-Maliye, nr ). 5 Ebubekir Bey azledilerek görevi Fatih Cami dersiamlarından Ali Efendi ye verilmiştir (Bk. Cevdet-Maarif, nr. ). 6 BOA, Cevdet-Dahiliye, nr Cevdet-Dahiliye, nr BOA, Hatt-ı Hümâyûn, nr Hatt-ı Hümâyûn, nr. A; nr. C. 4 4

11 Tokat ta Bir Voyvoda Ailesi Katıroğulları faaliyet gösterdi. Suçsuz olduğunu ve bazı garazkârlar yüzünden sürgün edildiğini ileri sürdü. Hacca gitme niyetinde olduğunu söyledi Bunun üzerine de () affedildi. Affedilmesinde Cezayirli Gazi Hasan Paşa önemli rol oynamıştı Katıroğlu Lütfullah Bey yüzyılın sonlarında aynı aileden Katıroğlu Lütfullah Bey de Tokat voyvodası oldu. Görevden ayrıldıktan sonra Rusya ve Avusturya ile savaşın devam ettiği yıllarda te () Tokat tan savaş için süvari temin etme görevini üzerine aldı Tokat tan temin ettiği askerlerle Rumeli cephesine hareket etti. Ancak Edirne de rahatsızlanınca sonbaharında memleketine dönmesine izin verildi Bir süre sonra tekrar voyvoda oldu de () Tokat Voyvodalığı nı malikâne olarak tasarruf eden Beyhan Sultan dan uhdesine almıştı de Erzurum Valisi Yusuf Paşa nın iltimasıyla kapıcıbaşılık rütbesi verildi Ancak Katıroğlu Lütfullah hakkında da bir süre sonra merkeze şikâyetler gelmeye başladı. Bakır tüccarından fazla para talep edip, Tokat kalhane gelirlerini azaltmasına sebep olmuştu. Lütfullah Bey le ilgili en önemli şikâyet konusu ise te () öldürülen Çıtak Hüseyin in malları meselesiydi. Tüfenkçibaşı Çıtak Hüseyin&#;in cezası verildikten sonra Tokat&#;ta bulunan muhallefatı kayıt altına alınmıştı. Ancak Voyvoda Lütfullah, tüfenkçibaşının konağını yaktırıp, mallarını gizlice başka yere naklettirmişti. Bu şikâyetler üzerine Bozok Sancağı Mutasarrıfı Çapanoğlu Süleyman Bey, voyvoda tayin edildi. Yeni voyvodadan Lütfullah Bey in Sinop Kalesi nde kalebent olunması, yanan malların ve evin değerinin tespit olunarak eski voyvodaya ödettirilmesi emredildi. Çapanoğlu Süleyman Bey den, katıroğlu Lütfullah&#;ın ve akrabalarının mal varlıklarını teftiş etmesi ve bunları bir deftere kaydettirmesi de istenmişti. Lütfullah Bey bu gelişmeler karşısında boş durmadı. BOA, Cevdet- Zabtiye, nr. ). 11 BOA, Cevdet-Zabtiye, nr. ; nr BOA, Cevdet-Askerî, nr Cevdet-Askerî, nr BOA, Cevdet-Maliye, nr BOA, Hatt-ı Hümâyûn, nr ; nr

12 Erhan Afyoncu voyvodaya isnad edilen suçların tamamen iftira olduğunu ileri sürüp, taleplerinin İstanbul a bildirilmesini de Naib Ahmed Efendi&#;den talep ettiler. Bu gelişme üzerine Lütfullah Bey, yeniden yargılandı. Mahkemeden hakkındaki ithamların iftira olduğu, bu yüzden Sinop yerine Çankırı Kalesi ne gönderilmesinin uygun olacağı kararı çıktı. Lütfullah Bey, İstanbul da da kendini kurtarmak için faaliyet yürütmüştü. Bunun neticesi olarak, III. Selim tarafından saltanata hizmetlerinde sadakat ve gayret göstermesi şartıyla serbest bırakılması emri verildi. Lütfullah Bey, sürgünden kurtulduğu gibi mallarını da kurtarmıştı. Lütfullah Bey, belki de yeniden voyvoda olmayı hayal ediyordu. Ancak İstanbul&#;da Tokatlı Bekir Efendizâde Ahmed Molla Efendi&#;nin evinde misafir iken öldü. Lütfullah Bey in terekesi te () devlet tarafından zaptdedildi. Fakat Lütfullah Bey in borcu, malından fazla çıkmıştı KATIROĞLU ÜVEYS BEY Bir süre sonra aynı aileden Üveys Bey, Tokat voyvodası oldu. Ancak onun hakkında da kısa sürede halka zulmettiği iddiaları gündeme geldi de () halk voyvodanın zulmünden bıkarak ayaklandı. Çarşı ve pazarlar bir hafta süreyle kapandı Üveys Bey de görevden alındı. Öldürülmesi için emir çıktıysa da 19 bir yolla kurtulduğu anlaşılıyor. Üveys Bey bir müddet sonra tekrar voyvodalığı ele geçirdi. Tokat Voyvodalığı Sivas valisi Osman Paşa nın uhdesindeydi. Paşa, voyvodalığı Katıroğlu Üveys Bey e iltizam yoluyla vermişti. Üveys Bey ahaliden fazla para almaya başlayınca hakkında şikâyetler merkeze gitmeye başladı yıllarında iki sene Tokat voyvodalığı iltizam yoluyla alan Katıroğlu Üveys Bey mukataa gelirlerini alınması gerekenden fazla toplamıştı. Sivas valilerinin oturdukları sarayın tamiri için Tokat kazası hissesine kuruş isabet etmesine rağmen, kuruş tahsil etmişti. Bu gelişmeler üzerine İstanbul a şikâyetler yağmaya başladı. Bu durum üzerine meseleyi inceleme görevi Darbhâne-i Âmire Nazırı Abdurrahman a verildi. Abdurrahman Bey, defterler üzerinde inceleme yapıp, halkla görüştü. Sonunda Osman Paşa nın , Üveys Bey in ise kuruşu haksız elde ettiği kanaatine vardı. Sivas taki sarayın yapımı için toplanan para konusunda ise bir neticeye ulaşamamıştı. Ancak halk bu konudan da şikâyetçiydi. Darbhâne-i Âmire Nazırı, bu meselenin mübaşir tayiniyle mahallinden araştırılmasını istedi. Bunun üzerine sabık sipahiler kâtibi Mehmed Remzi mübaşir tayin edildi. Sadrazam, halktan haksız toplanan paranın geri ödenmesini, bu durum için gerekirse voyvodanın Tokat ta olan emlakının satılmasını emretmişti. 16 Halis Cinlioğlu, Osmanlılar Zamanında Tokat, 3. Kısım, Tokat , s Hatt-ı Hümâyûn, nr. ; nr. A. 18 Hatt-ı Hümâyûn, nr Hatt-ı Hümâyûn, nr Cevdet-Maliye, nr

13 Tokat ta Bir Voyvoda Ailesi Katıroğulları Sadrazam ayrıca Üveys Bey in daha önce uyarılmasına rağmen kendi kafasına göre hareket ettiğini bu yüzden azlinin doğru olacağını da söylemişti Mübaşir Mehmed Remzi, yaptığı araştırma sonucunda merkeze şikâyetlerin haklı olduğunu ve Üveys Bey in azledilerek yeni bir voyvodanın tayininin uygun olacağını rapor etti. Bu arada Üveys Bey in hamisi Sivas valisi Osman Paşa valilikten azledilip, idam edilmiş ve bütün malvarlığına devlet el koymuştu Tokat voyvodalığı mukataasının iltizamı da Derviş Ali ye verildi Görevinden halka yaptığı zulümden dolayı alınan Üveys Bey ise Kütahya ya sürüldü Katıroğulları bu hadiseden sonra fazla ortalıkta gözükmemektedir. Ancak te () Tokat dahilinde Tozanlı ve Kâfirni mukataalarını işletirken ahaliye zulmeden Katıroğlu Bekir Bey den bir şikâyet vardır Katıroğlu Bekir Bey in aynı aileden olma ihtimali büyüktür. Kaynakça Arşiv malzemesi BOA, Cevdet-Askerî, nr. ; Cevdet-Askerî, nr ; BOA, Cevdet-Dahiliye, nr ; Cevdet-Dahiliye, nr ; Cevdet- Dahiliye, nr. ; Cevdet-Dahiliye, nr. ; Cevdet-Dahiliye, nr BOA, Cevdet-Evkaf, nr ; BOA, Hatt-ı Hümâyûn, nr. ; Hatt-ı Hümâyûn, nr. A; nr. C; Hatt-ı Hümâyûn, nr ; nr ; Hatt-ı Hümâyûn, nr. ; nr. A; Hatt-ı Hümâyûn, nr. ; Hatt-ı Hümâyûn, nr ; Hattı Hümâyûn, nr ; nr , nr ; BOA, Cevdet-Maarif, nr BOA, Cevdet-Maliye, nr ; Cevdet-Maliye, nr ; BOA, Cevdet-Zabtiye, nr. ; Cevdet-Zabtiye, nr. ; Cevdet-Zabtiye, nr. ; BOA,; Cevdet-Zabtiye, nr Araştırma eserler Beşirli, Mehmet, Tokat Voyvodalığı ( ), Belleten, sayı: (Ankara ), s Cinlioğlu, Halis, Osmanlılar Zamanında Tokat, 3. Kısım, Tokat , s Özvar, Erol, XVII. Yüzyılda Osmanlı Taşra Maliyesinde Değişim: Rum Hazine Defterdarlığında Tokat Voyvodalığına Geçiş, Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul Mehmet Beşirli, Tokat Voyvodalığı ( ), Belleten, sayı: (Ankara ), s Hattı Hümâyûn, nr ; nr , nr ; Cevdet-Zabtiye, nr BOA, Cevdet-Dahiliye, nr Cevdet-Dahiliye, nr Cevdet-Dahiliye, nr

14 Erhan Afyoncu Özvar, Erol, XVII. Yüzyılda Osmanlı Taşra Maliyesinde Değişim: Rum Hazine Defterdarlığında Tokat Voyvodalığına Geçiş, XIII. Türk Tarih Kongresi, III/III, Ankara , s

15 Cumhuriyet in İlk Yıllarında Tokat Vilayetinde Sağlık Hayatı ve Sorunları ( ) Cumhuriyet in İlk Yıllarında Tokat Vilayetinde Sağlık Hayatı ve Sorunları ( ) Sadet ALTAY Özet Birey ve toplum hayatının vazgeçilmez değerleri arasında ilk sırada yer alan sağlık ve sağlıklı olma olgusu, aynı zamanda ulusların devamının da ön koşuludur. Yıllarca süren savaşların olumsuz ve yıkıcı etkilerini azami düzeyde yaşayan Türk milletinin sağlık alanında toplumsal önceliklerini tespit edebilmek ve sorunlarına etkin çözümler üretebilmek amacıyla, Milli Mücadele döneminde Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti kabineye bağımsız bir vekâlet olarak dâhil edilmiştir. Sağlığın korunması ve sürdürülmesi konusunu devletin bir yükümlülüğü olarak kabul eden Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, Cumhuriyet in ilanından önce, ülkedeki sağlık sorunlarını, sağlık insan gücünü, hastane, eczane ve dispanserlerin sayısını, nüfusun yapısını ve sosyo-ekonomik özelliklerini belirlemek amacıyla önemli bir adım atmıştır. Doktor Rıza Nur un Sağlık Bakanı olduğu dönemde Türkiye nin Sıhhi-i İçtimai Coğrafyası adı verilen bir dizi kitap hazırlatarak, mevcut durumu analiz etmeye çalışmıştır. Bu kitaplardan ilki Sinop iline ait olup yılında basılmıştır. Sonuncusu ise Tokat Vilayeti için Doktor Şükrü Meral tarafından hazırlanmış ve yılında basılmıştır. Bu çalışmada, Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası adlı eser temel alınarak, Tokat ilinin yılları arasında, sağlık yapısının, sağlık kurumlarının ve yaşanan sağlık sorunlarının belirlenmesi hedeflenmiştir. Bu hedef doğrultusunda, betimsel bir inceleme yapılmış ve vilayetin sağlık tarihine ışık tutabilecek bazı veriler ortaya konmaya çalışılmıştır. Çalışmayla ilgili veriler toplanırken, devlet salnamelerinden, Tokat İl Yıllıklarından ( ve ) dönemin sağlık politikalarını değerlendiren makalelerden, çeşitli telif ve tetkik eserlerden yararlanılmıştır. Anahtar Sözcükler: Tokat vilayeti, sağlık, sağlık kurumu, sağlık sorunları, Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti. Giriş Devletlerin tarih boyunca devam edebilmesinin ön koşulu; birey ve toplumun sağlıklı olması ve bozulan sağlık şartlarının düzeltilmesidir. Aksi takdirde, sağlıksız şartlarda ve ortamlarda yaşayan bireylerin neslinin tükenmesi Okutman, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölümü, 9

16 Sadet ALTAY ve devletin zaafa uğraması kaçınılmazdır 1. Bireylerin ve toplumların sağlığının korunması kendiliğinden gerçekleşmez. Sağlığı korumaya ve yükseltmeye yönelik çalışmalardan en uygun biçimde nasıl faydalanılacağının bilinmesi ve bilinenlerin de olumlu davranış ve alışkanlıklar halinde, insan ve toplum hayatında yer alması gerekmektedir 2. Toplum sağlığının önemi ve değerinin farkında olan TBMM Hükümeti, halkının sağlık ihtiyaçlarını karşılamak, sorunlarına çözüm getirmek ve sağlık sisteminde yapısal anlamda köklü değişiklikler gerçekleştirmek amacıyla ilk ve en önemli adımını Milli Mücadele döneminde atar. Meclis in açılmasından on gün sonra Türk tarihinin sağlıkla ilgili bakanlık düzeyinde ilk örgütü olan, Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti (Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı) kurulur 3. Sağlığın korunması ve sürdürülmesi konusunu milli bir görev olarak algılayan Hükümet, ülkenin sağlık sorunlarını ve ihtiyaçlarını, nüfus yapısını, mevcut sağlık kurumlarını ve bunların sayılarını, sağlık insangücünü, ekonomik göstergelerini tespit etmek amacıyla çalışmalara başlar 4. Türkiye nin Sıhhi-İçtimai Coğrafyası adı altında yapılan araştırma, Doktor Rıza Nur Bey in Sağlık Bakanlığı döneminde gerçekleştirilir ve vilayet sağlık müdürleri, bulundukları bölgeye ait bilgileri raporlar halinde göndermeleri hususunda görevlendirilir. Vilayetlerden gönderilen raporlar ışığında bilgiler düzenlenerek, bugüne kadar ulaşabildiği kadarıyla on dokuz adet Sıhhi-İçtimai Coğrafya kitabı basılır 5. Bu kitapların ilki de basılan ve Sinop iline ait olan rapordur. Sonuncusu ise Tokat vilayeti için Doktor Şükrü Meral tarafından hazırlanır ve yılında basılır 6. 1 Osman Gümüşçü; Osmanlı dan Cumhuriyete Geçiş ve Cumhuriyetin İlk Yıllarında Türkiye Halk Sağlığı, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C:XIX., Sayı: 55, Ankara, , s Nurşen Özçelik Adak; Sağlık Sosyolojisi Kadın ve Kentleşme, Birey Yayıncılık, İstanbul, Kasım ,s 3 Türkiye Büyük Millet Meclisi Zabıt Ceridesi (TBMM Zb. C.), Devre I, Cilt:1, s Türkan Doğruöz, Kırklareli Tarihine Işık Tutacak Bir Eser: Türkiye nin Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası Kırklareli Vilayeti, History Studies, Sayı:1, Cilt:3, , s Osman Gümüşcü, Milli Mücadele Dönemi Türkiye Coğrafyası İçin Bilinmeyen Bir Kaynak, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C:XV, Sayı, Ankara, Kasım , s Sıhhi-i İçtimai Coğrafya dizisi; ilki Martında basılan Sinop Sancağı olmak üzere toplam 19 kitaptan oluşmaktadır. Bunlardan 8 i , 7 si , 2 si , l i ve sonuncusu Tokat Vilayeti de yılında basılmıştır. Milli Mücadele yıllarında Büyük Millet Meclisi Hükümeti ne destek veren ve Konya dan Ankara ya taşınan Öğüd Gazetesi Matbaası nda yılında basılmaya başlanan kitaplar, Cumhuriyetin ilanından sonraki yıllarda İstanbul da Hilal Matbaası ile Kâğıtçılık ve Matbaacılık Anonim Şirketi tarafından basılmıştır. Asıl hedef, bütün yurdun tetkiki olmasına rağmen ne yazık ki, çeşitli sebepler yüzünden çalışma tamamlanamamış, sadece 19 vilayet için 10

17 Cumhuriyet in İlk Yıllarında Tokat Vilayetinde Sağlık Hayatı ve Sorunları ( ) Bu çalışmada, Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası adlı eser temel alınarak, Tokat ilinin yılları arasında sağlık hayatı ve sorunları irdelenmeye çalışılacaktır. Bu değerlendirme yapılırken, öncelikle vilayetin sosyo-ekonomik yapısı ve sağlık harcamalarına değinilecek, daha sonra, halk sağlığıyla ilgili sorunlar ele alınarak, vilayetteki sağlık kurumları ve sağlık insangücü hakkında bilgilere yer verilecektir. 1. Vilayetin Sosyo-Ekonomik Yapısı ve Sağlık Harcamaları Hakkında Kısa Bir Değerlendirme İnsanlığın binlerce yıldır verdiği uğraşının temelinde daha sağlıklı ve daha uzun süre yaşamak isteği vardır. Bu süreçte gelinen nokta küçümsenemez ama ne var ki yeterli olduğu da söylenemez. Bu sonuca gelinmesi de kolay olmamıştır Sağlık sorunlarının toplumsal boyutu ise son yüzyılda ancak kavranabilmiştir. Hastalıkların ya da sağlık sorunlarının tek nedeni biyolojikfiziksel-kimyasal etkenler değildir. Altta yatan sosyo-ekonomik ve kültürel etkenler araştırılmalıdır. görüşü hala önemi korumaktadır ancak yeterince kavranamamıştır 7. İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği, onun toplumsalkültürel bir çevre içinde yaşama zorunluluğunda olmasıdır 8. Bu bağlamda birey ve toplum sağlığını doğrudan veya dolaylı etkileyen pek çok faktör söz konusudur. İnsanın sosyal çevresi, ülkenin ekonomik ve demografik göstergeleri, sağlığa yapılan yatırım, ilk sırada sayılabilecek etkenlerdir 9. Bu yüzden Tokat ilinin yılları arasında sağlık hayatının doğru bir şekilde analiz edilebilmesi için, şehrin sosyo-kültürel yapısı, demografik göstergeleri ve sağlık harcamalarının kısaca analiz edilmesinde yarar vardır. Tokat ili Anadolu tarihinin en eski çağlarında bile tanınmış bir yerdir yılında müstakil liva şeklinde mülki taksimatta yer alan Tokat, yılından beri il olarak idare edilmektedir Vilayet, kazalarla, doğrudan doğruya valiliğe bağlı nahiyelerden; yapılan çalışmalar basılmıştır. Gümüşcü, Milli Mücadele Dönemi Türkiye Coğrafyası İçin Bilinmeyen Bir Kaynak, s. ; Nilüfer Gökçe, Mevlüt Yaprak, Türkiye nin Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası: Kırklareli Vilayeti Adlı Esere Göre Türkiye Cumhuriyeti nin Kuruluşunda Kırklareli nde Folklorik Tıp, Lokman Hekim Journal, Sayı:2, Cilt:1, , s Remzi Aygün, Türkiye de Sağlık Hizmetleri, Yeni Türkiye Dergisi Cumhuriyet Özel Sayısı III Sosyal Değerlendirme, Yeni Türkiye Medya Hizmetleri, Yıl:4, Sayı: , Eylül- Aralık , s Nur Tuncel, Türkan Şanlı, Müeyyet Perk, Halk Sağlığı Hemşireliği, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayınları No, Eskişehir, Kasım , s Sıtkı Velicangil, Halk Sağlığı Bilimi, İstanbul Üniversitesi Rektörlük yayın No Eczacılık Fak. Yayın No, Cilt:1, İstanbul, , s Cumhuriyetin Yılında Tokat İl Yıllığı, Tokat Valiliği, Ankara, , s aynı eser, s

18 Sadet ALTAY kazalar nahiyelerden; nahiyeler de köylerden oluşmaktadır yılında yapılan ilk nüfus sayımında Tokat ilinin nüfusu olarak belirlenmiştir yılı kayıtları incelendiğinde bu sayının e çıktığı görülmektedir yılında toplam nüfus dur Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve özellikle Milli Mücadele yılları, hemen her açıdan Türkiye için birer dönüm noktasıdır. Çünkü ekonominin her sektörü, eğitim, sağlık, ahlak, hastalıklar gibi hemen her konuda, bazen etkileri uzun süren olumsuz gelişmeler meydana gelmiştir. Bu şekilde, vilayetlerin başta ekonomisi olmak üzere, toplumun sağlık ve kültürünü olumsuz etkileyen sorunlar 14, yurdun pek çok yöresi gibi, Tokat ta da halkı maddi ve manevi çöküntüyle karşı karşıya bırakmıştır Tokat Halkevi nin yayınladığı Yeni Tokat Dergisi nde Cumhuriyet te Tokat başlıklı makalede, vilayetin Cumhuriyet öncesi sosyal, kültürel ve ekonomik yapısıyla ilgili önemli ipuçlarına rastlamak mümkündür 16 : Cumhuriyet ten evvel Tokat, her yer gibi sönük bir şehir, harap bir belde idi. Ne bir mektep, ne bir hastane, ne de yol vardı. Milletin istifadesine cevap verecek bir yuva, milletin ihtiyaçlarını karşılayacak bir teşekkül bile yoktu. Güzel ve yeşil yurdumuzun her tarafı haraptı, bakımsızdı. Herkese parmak sırıtacak derecede tabii güzellikleri toplamış olan bu zengin ilimize sanki cemiyetin eli değmemişti. Bir memlekette mahdut kimselerin ihtiyaçlarından daha ziyade daha büyük toplulukların isteklerini karşılayan yuvalar, ne kadar çok olursa, o memleket ilerlemeye o kadar hazırdır. Mektepsiz, hastanesiz şehirler, ölümü hazırlayan veya ölümü getiren fenalıkları iyi bulan insanlarla dolu demektir. Dün bizim Tokat ta böyle idi. Hastanemiz yoktu. Mekteplerimiz çürük çarık 12 Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, Hapishane Matbaası, Ankara, , s Cumhuriyetin Yılında Tokat İl Yıllığı, s;nüfus istatistikleriyle ilgili farklı kaynaklarda farklı bilgilere rastlanmaktadır. Örneğin Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası adlı eserde nüfus sayımına göre gibi bir rakam verilmektedir. Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s Gümüşçü, Milli Mücadele Dönemi Türkiye Coğrafyası İçin Bilinmeyen Bir Kaynak, s Gümüşçü; Osmanlı dan Cumhuriyete Geçiş ve Cumhuriyetin İlk Yıllarında Türkiye Halk Sağlığı, Yeni Tokat, Cumhuriyet te Tokat, Yıl:2, Sayı, , s; Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay, Cumhuriyet in ilanından önce, halk sağlığıyla ilgili şu tespitleri yapmakta ve durumun ciddiyetini ortaya koymaktadır: Anadolu da cahil mutatabbibler, üfürükçüler hâkim olmuşlar ve ana yurda gelen muhacirlerde iyi bir tarzda iskân edilememişlerdir. Gerek şehir gerekse köylerimizde halk sağlığını koruyacak tedbirler hele hıfzıssıhha esasları tamamıyla ihmal edilmişti. Değil köylerde kasabalarımızda bile içecek su yoktu. Hele çocuk vefiyatı ve gıda meselelerine el bile sürülmemişti. Bin bir dert memleket ufuklarını karartmıştı. Cumhurluk Türkiye si bu vaziyette memleketi tesellüm etti. Fahrettin Kerim Gökay, Sağlık ve Sosyal Yardım Cephesinde On Beş Yılın Manası, Tecelli Basımevi, İstanbul, , s Tokat Sempozyumu Kasım Cilt 12 III

19 Cumhuriyet in İlk Yıllarında Tokat Vilayetinde Sağlık Hayatı ve Sorunları ( ) evlerden ibaretti. Halkın oturacağı bir yurt, okuyacağı bir kütüphane yoktu. Olanlarda bin bir pislik içinde, eski devirlerin örümcekli katlarına göre seçilmiş yerlerde idi. Hâlbuki Cumhuriyet in on birlik senelik şu kısa zamanında birçok eksikliklerin tamamlandığı ve hala da aynı hızla ilerlendiğini gördük ve görüyoruz. Bu kısacık on bir sene içinde yapılanlar bize hakikatin yürüdüğünü bağırmaktadırlar. Haydi, hep beraberce düşünelim. Bütün işlerin eski ve yeni vaziyetlerini karşılaştıralım Dün hastane adını taşıyan bir yuva yoktu. Cumhuriyet in İlanı ndan sonra açılan küçük hastanenin yerine bugün büyük ve civar vilayetlerde emsali olmayan bir hastanemiz var Yukarıdaki satırlar değerlendirildiğinde, yurdun pek çok yeri gibi Tokat vilayetinin de sosyal, ekonomik ve kültürel anlamda geri kalmışlıktan nasibini aldığı oldukça açıktır. Cumhuriyet in ilanıyla, ülkede her alanda başlatılan yeniden inşa ve modernleşme süreci, sağlık alanında da kendini göstermiştir. Devlet bir yandan tedavi edici hizmet ağını genişletmek isterken, öte yandan da koruyucu sağlık hizmetlerinde büyük bir atağa geçmiştir. Bu dönemde tedavi edici ve koruyucu hizmetler bir bütün olarak düşünülmüştür. Bu çerçevede bütün sağlık konularını kapsayan ve bu anlamda genel bir niteliğe sahip olan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu yılında kabul edilmiştir Kanunun 4. maddesine göre şehir, kasaba ve köylerde halk sağlığı hizmetleri ile tıbbi ve sosyal yardım hizmetlerini yürütmek belediye ve özel idarelerin görevleri arasında sayılmıştır. Belediye ve özel idare bünyesinde çalışan sağlık personelinin tayin ve terfi işlerinin Sağlık Bakanlığı nca yapılması ancak her tür sağlık harcamaları ile personel maaşlarının, belediye ve özel idarelerin bütçelerinden karşılanması kararlaştırılmıştır Bu kanun uyarınca Tokat vilayeti merkez ve kazalarının sağlık işleri için bütçelerinden yılları arasında ayırdıkları tahsisat aşağıdatablo:1 de gösterilmiştir 19 Aşağıdaki tablodaki verileri özetlemek gerekirse, sıhhat ve hayır işleri için ayrılan para; maaş ve ücretler, sıhhat ve hayır işleri, sıhhi inşaat ve tesisat olarak taksim edilmiştir. Sarf edilen miktarın en yüksek olduğu yıl , en düşük olduğu yıl tir. Ancak genel gelire göre sarf edilen miktarın en yüksek olduğu yıl , en düşük olduğa yıl dır. Maaş ve ücretler için harcanan miktarın en yüksek olduğu yıl , en düşük olduğu yıl, tir. Sıhhat ve hayır işleri için harcanan miktarın en yüksek olduğu yıl , en düşük olduğu yıl yılıdır yılında sıhhi inşaat ve tesisat için herhangi bir harcama yapılmadığı görülmektedir. Sıhhi inşaat ve tesisat için harcanan miktarın en yüksek olduğu yıl, tür. Bu yıl içerisinde yeni bir hastane 17 Erdem Aydın, Türkiye Cumhuriyeti nin Kuruluş Yıllarında Sağlık Hizmetleri, Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dergisi, Sayı.3, Cilt,, s Resmi Gazete, Sayı, 06 Mayıs Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s

20 Sadet ALTAY yapılması için bütçeden tahsisat ayrılmıştır 2. Tokat ta Halk Sağlığıyla İlgili Sorunlar ve Sağlık Hizmetleri ( ) Çevre Sağlığıyla İlgili Sorunlar Cumhuriyetin ilk yılları ve takip eden dönemde, Anadolu nun pek çok yerinde olduğu gibi, Tokat merkez ve nahiyelerinde de halk sağlığıyla ilgili ciddi sorunlar yaşandığı bir gerçektir. Doktor Şükrü Bey in kaleme aldığı Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtima Coğrafyası adlı eserde yaşanan bu sorunlara yönelik detaylı bilgilere rastlanmaktadır. Halkın tıp ve hıfzıssıhhaya karşı genel bir kayıtsızlık göstermesi, toplum sağlığı sorunlarına kaynaklık eden esas nedendir. Bu durumun hem çevre, hem de birey sağlığına olumsuz etkileri mevcuttur. Örneğin, Niksar da Ayvas suyunu uzun süre kasabanın çamaşırhanesi gibi kullanan ve çamaşırları kaynatma gereği duymayan halkta, parazit ve mikroorganizmaların yol açtığı hastalıklar görülmüştür Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi nde yer alan bir belgeye göre, yılında Tokat İl Özel İdaresi nin umumi varidatı , liradır. Sıhhat işleri için kabul edilen miktarın , lira, sarf edilen miktarın ise , lira olduğu belirtilmektedir. Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA), Fon Kodu: , Yer No: Burada çamaşır yıkanması men edildiği halde halk çamaşır yıkamaya devam etmiştir. Daha sonraları yapılan tahlil neticesinde Ayvaz suyunun bütün şartları haiz iyi bir içme suyu olduğu anlaşılması üzerine, membaa sıkı muhafaza altına alınmış ve halk çamaşırlarını evlerde kaynatarak yıkamaya mecbur kalmıştır. Tokat Vilayeti Sıhhi ve 14

21 Cumhuriyet in İlk Yıllarında Tokat Vilayetinde Sağlık Hayatı ve Sorunları ( ) İnsanlar için vazgeçilemez ve başka bir madde ile ikame edilemez temel tüketim maddesi olan suyun, kesinlikle sağlıklı olması gerekmektedir. Aksi halde insan ve toplum yaşamı için bir tehdit haline gelir Tokat ın bu dönemde içme suyuyla ilgili de sorunları mevcuttur. İçme sularının pöhrenk denilen toprak künklerle taşındığı, şehre gelinceye kadar çeşitli sebeplerle bu suların kirlendiği ve özellikle yağmurlu günler ve karlar eridikten sonra bulanık aktığı belirtilmektedir. Bütün memba suları modern bir şehrin ihtiyacını karşılayacak kadar bol olmadığı gibi, gerek şehre gelişleri ve gerekse tasfiye tertibatından yoksun oluşları itibarıyla sıhhi şartlara haiz olmadıklarından, Tokat ın imar programında şehre temiz ve iyi su getirtilmesi de göz önüne alınmıştır. Uzmanlar tarafından yapılan tetkikler sonucunda 15 kilometre uzaklıktaki Çördük köyü civarında bulunan Yedikaynak ın suları bu işe elverişli bulunmuştur Mezbahalar, gerekli önlemler alınmadığında çevrede yaşayanlara toplumsal yönden zarar verebilecek, doğal kaynakların, su, hava ve toprağın kirlenmesine neden olabilecek, halk sağlığını yakından ilgilendiren tesislerdir Bu tesislerde yapılan muayeneler, halkın sağlığını korumaya yönelik olduğu gibi, hayvan hastalıklarının tespiti açısından da önemlidir Hazırlanan imar planına göre yapılan Tokat mezbahası, şehir merkezinden üç kilometre uzağa inşa edilmiştir. Hayvanların veteriner nezareti altında kesilerek, etlerin damgalanması, dönem düşünüldüğünde halk sağlığı açısından önemli bir uygulamadır Bu olumlu duruma karşın, yılları arasında Zile, Erbaa ve Artova da fenni mezbahaların olmaması, Erbaa ve Artova da hayvanların ırmak kenarında ya da gelişi güzel yerlerde kesilmesi, halkın sağlığına tehdit oluşturan bir unsurdur Toplum sağlığını yakından ilgilendiren bir başka konuda mezarlıklardır. Tokat ta şehir içindeki mezarlıklar kaldırılarak, şehrin içine defin işlemleri İçtimai Coğrafyası, s ; Tokat İli İl Yıllığı nda, Ayvas suyunun halk arasında safra kesesi ve böbrek taşı olanlara, yüksek tansiyonlulara, müzmin ve bağırsak hastalıklarından şikâyet edenlere ve yaşlı insanlarda damar sertliğine iyi geldiği belirtilmektedir. Cumhuriyetin Yılında Tokat İl Yıllığı, s Recep Akdur, Suların Temizliği ve Su Kesintilerinin Halk Sağlığına Etkileri, Türk Sağlık-Sen, Sayı, Ekim Kasım Aralık , s Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s; Çördük suyu Vali Faiz Ergun zamanında kente getirilmiştir. Ferit Acunsal, Gerçeklerin Diliyle Tokat, Tanin Basımevi, İstanbul, , s Çağatay Güler, Zakir Çobanoğlu, Sağlığa Az Ya da Çok Zararlı Olabilecek Kuruluşlar (Gayri Sıhhi Müesseseler), Çevre Sağlığı Temel Kaynak Dizisi No, Ankara, , s Adnan Serpen, Halk Sağlığı ve Gıda Güvenliği Açısından Mezbaha ve Kanatlı Kesimhanelerimiz, Aylık Hayvan Sağlığı Sektörü Dergisi, Sayı, Kasım , s Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s; Yeni yapılan mezbahaya ait fotoğraf için bakınız Ek,Yeni Tokat, Yıl:2, Sayı, 30 Ağustos , s Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s

22 Sadet ALTAY yasaklanmıştır. Tokat-Samsun yolu üzerinde, iki umumi ve asri mezarlık yapılması kararlaştırılmış ancak bu dönemde tatbik sahasına girmemiştir. Zile de bulunan üç mezarlığın ise ihmal edilmiş halde olduğu belirtilmektedir Sağlıklı olarak yok edilmemeleri durumunda insan ve hayvan atıkları, barsak hastalıkları salgınlarına neden olur; birçok hastalık bu yolla bulaşır Bu dönemde Zile nin çevre sağlığıyla ilgili en önemli sorunu, evlerin tuvalet atıklarının toprak kanallarla mahallelerin altındaki dereye akıtılması ve yazın dere kurduğunda etrafa yayılan kokunun rahatsızlık vermesidir. Bunun dışında belediye tarafından çöplerin belirli günlerde toplatılması ve çarşı yerinin temizletilmesine rağmen halkın kayıtsızlığı nedeniyle istenilen seviyeye gelinememesi, bir diğer halk sağlığı sorunudur. Erbaa ve Artova da belediyenin yeterli gelire sahip olmaması yüzünden çöplerin düzensiz olarak toplatılması ve kanalizasyon şebekesinin yokluğu çevre sağlığı açısından olumsuz bir durumdur. Artova da ise kanalizasyon şebekesi yoktur ve kasabanın temizlik işleri düzenli olarak değil, lüzum görüldükçe yapılmaktadır Vilayette Görülen Yaygın ve Bulaşıcı Hastalıklar yılları arasında birey ve toplum sağlığını en çok tehdit eden konuların başında, halkın cehaleti ve bilinçsizliği, bedensel temizlik şartlarına dikkat etmeme, bulaşıcı hastalıklar, beslenme şartlarının yetersizliği gibi etkenler gelmektedir Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyet in ilk yıllarında ülkenin pek çok yerinde olduğu gibi Tokat ve köylerinde de yaygın olarak görülen mutatabbiplik 32 uygulamalarının halkı sıkıntıya düşürdüğü ve zarara uğrattığı aşikârdır. Bu sorunun kaynağı halkın bilinçsizliği ve yeterli sağlık kurumunun bulunmamasıdır. Bu dönemde hekimlik eden eczacı, frengi mütehassıslığı 28 aynı eser, s Çağatay Güler, Zakir Çobanoğlu, İnsan ve Hayvan Atıkları, Sıvı Atıklar, Çevre Sağlığı Temel Kaynak Dizisi No, Ankara, , s Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s Osman Gümüşçü, Sağlık Coğrafyası Bakımından lerin Türkiye sinde Halk Sağlığı ve Sorunları, Uluslararası Tıp Tarihi Kongresi Bildiri Kitabı, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları XXVI. Dizi- Sayı, , s Mutatabbib: hekimlik taslayan.; Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat, baskı, Aydın Kitabevi Yayınları, Ankara, , s; Prof. Dr. Recep Akdur a göre Günümüzdeki sağlık kültür ve uygulamaları, sağlık hizmetlerinin geçirmiş olduğu süreç ve dönemlerin karışımından oluşuyor. Bu karışımda, eski dönem ve kalıntıların payı, toplumların sosyo-kültürel gelişmişlik düzeyine göre, artıyor ya da azalıyor. Geri kalmış toplumlarda, tıbbın ilk dönemi olan, mistik dönemin kalıntılarına (muskadan, medyumlardan medet umma) ya da mutatabbiplik uygulamalarına (kırıkçı, çıkıkçı, otlardan ilaç yapımı) sıkça rastlanıyor. Gelişmişliğini tamamlamış olan toplumlarda ise, bu tür davranışlara hiç rastlanmıyor. Recep Akdur vd., Halk Sağlığı, Antıp Aş Tıp Kitapları ve Bilimsel Yayınlar, No, Ankara, , s

23 Cumhuriyet in İlk Yıllarında Tokat Vilayetinde Sağlık Hayatı ve Sorunları ( ) yapan değirmenci, çıkıkçılık yapan kasap, kan alan berber gibi kişilerin yanında; sıtma bağlayarak, sarılık keserek, kurşun dökerek geçimini sağlayanlara da rastlanmaktadır. Arkası bırakılmayan sıkı takiplerle ve ciddi tedbirlerle bunların faaliyetlerine büyük ölçüde set çekilmiştir ancak kahvelerde erkekler arasında, mahallelerde kadınlar arasında bir nevi hekim öğütçülüğü, ilaç sağlıkçılığı olarak baş gösteren alışkanlıkların önüne geçilememiştir Şehrin dere içinde ve fazla rutubetli olması, havanın değişkenliği, meyve ve sebze mevsimlerinde bahçelerde, orak ve harman zamanları tarlalarda yatıp kalkma zorunluluğu, Tokat ta romatizma hastalığının sık görülmesinde etken olmuştur ve yağışlı mevsimlerde hastalık oranı artmıştır Şehir ve köylerde halkın bilhassa sıcak mevsimlerde bulduğu suyu içmesi, istediği meyveyi yıkamadan yemesi, çiğ köfte, pastırma ve sucuğa fazla düşkünlüğü, bağırsak kurtlarının bulaşmasına ve yayılmasına neden olan faktörlerdir. Tenyalar 35 yalnız büyüklerde değil çocukların bağırsaklarında yuva yaptığından, metrelerce şerit düşüren çocuklara tesadüf edilmiştir. Doktor Şükrü nün belirttiğine göre, Askarid taşımayan çocuk azdır; bir çocuğun yetmiş seksen askarid düşürdüğü çok görülmüştür Yeni Tokat Dergisi nde Halis Turgut un kaleme aldığı Tokat Suları başlıklı yazı, suyoluyla bulaşan hastalıkların toplum sağlığını nasıl tehdit ettiğine güzel bir örnektir 37 : Nüfusun eksilmesine sebep olan bu istilai hastalıkların zuhuruna en birinci sebep su olduğu gibi, yayılmasına da en birinci sebep sudur. Bir memleket için ilk ve en lazım sıhhi şartlar suların mazbut ve madeni borular içinde pislenmeden evlere kadar girmesi ve lağımların etrafa bulaşmadan kapalı mecralar içinde şehirden uzaklaşmasıdır. Maatteessüf şehrimizde bu hususiyet yok denecek derecededir. Mevcutları pek iptidai şekildedir. Sularımızda kireç ve diğer mevvaddı 33 Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s ; Kosovalı Recep adlı bir yazarın, Yeni Tokat Dergisi nde yılında sert bir dille kaleme aldığı Kat ve Katlılar adlı makale, halkın cahilliğine ve vilayette yaşanan sağlık sorunlarına dair çarpıcı gerçekleri göz önüne sermektedir. Yeni Tokat, Kat ve Katlılar, Yıl:2, Sayı,, s Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s Tenya ve Askarid: Hastalık etkenleri arasında biyolojik etken olarak sınıflandırılan bu kurtlar, yeryüzünde yaygın olup bulaşması insanların alışkanlıklarına, besin maddelerini yetiştirme hazırlama adet ve geleneklerine, lağım kirlilikleri ve çöpleri imha etme ya da etmeme usullerine, yalınayak gezme alışkanlıklarına bağlıdır. Diğer taraftan bu kurtların çevrede yayılış ve dağılışları bölgenin yağmur alma durumuna bağlıdır. Sevim Yumuturuğ, Halk Sağlığı Ders Kitabı, Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Yayınları Sayı, Ankara, , s Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s Halis Turgut, Yeni Tokat, Tokat Suları, Sayı:1, Yeni Tokat Matbaası, , s

24 Sadet ALTAY kimyeviye suya lezzet ve letafet verecek dereceden çok fazladır. Bunun sebebi arazinin kireçli ve killi olmasıdır. Sonra sularımızda tahminin fevkinde fazla mevvaddı uzviye de vardır. Bir su içilebilmek için litre başına mikrop adedinin bini geçmemesi lazımken, şehir içindeki suların hemen hepsinde mikrop sayısı bu nispetin yüz misli fazladır. Sularımıza fazla miktarda lağım sularının karıştığı raporlardan anlaşılıyor. Bittabi lağım teşkilatının diğer Anadolu kasabalarına nazaran bazı hususiyetleri olsa bile yine pek iptidai bir halde oluşu ve su mecralarına ekseriye yakın bulunuşu sularımıza mevvaddı gaite nin karışmasına mucip oluyor. Bu bulaşık suları içen hiçbir insan hayatını hiçbir zaman emniyette göremez. Muhtelif hastalıklara yakalanmak ve ölmek tehlikesi her zaman vardır. Bağırsak hastalıkları, karahumma, dizanteri gibi hastalıklar çabuk genişler. Hülasa bu müthiş tehlikeden kendimizi bir an evvel korumak, yurdumuzun güzelliklerini arttırmak istiyorsak su işine ehemmiyet vermeliyiz.. Vilayette suyollarının bozukluğu, lağım teşkilatının olmaması ve halkın kişisel hijyen kurallarına riayet etmemesi nedeniyle, dizanteri vakalarına bu dönemde sık görülür. Doktor Şükrü Bey, son altı yıl içinde 86 dizanteri vakası tespit edildiğini ancak halkın bu hastalığa önem vermediği için, hekime başvurma gereği duymadığını ve bu yüzden gizli kalan pek çok vakanın bulunduğunu belirtmektedir Mevsim hastalıklarından tatarcık humması 39, haziran ayından eylül sonlarına kadar devam eder. Çocuk ishalleri de her mevsimde görülmekle beraber, sıcak ve meyvenin bol olduğu mevsimlerde miktarı artan hastalıklardandır Gerek Tokat şehir merkezinde, gerekse merkez kazasında çiçek hastalığından ileri gelen körlüklerin sayısı yirmi beşi geçmemiştir ancak Doktor Şükrü nün önemle üzerinde durduğu nokta, Almus nahiyesi merkezi olan büyük Almus köyünde trahom 41 neticesi ile kör olmuş birçok kişinin olduğu; hatta bu 38 Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s Tataracık Humması: Enfekte tatarcık sinekleri tarafından ısırılan insanlarda görülen bir hastalıktır. Orta Doğu ve Orta Asya da sıcak ve kurak aylarda gözlenir. Bu hastalıktan korunmanın temel ilkesi, sinek ısırıklarından korunmaktır. Bazı bölgelerde otların ve çalılıkların yakılarak tatarcık sineklerinin yaşam yerlerinin ortadan kaldırılarak mücadele edilir. Recai Uğur, Ömer Faruk Tekbaş, Metin Hasde, Tatarcık Humması: Gözden Kaçırılan Bir Sağlık Sorunu Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi, Cilt, Sayı:7, Aralık , s Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s Trahom etkeni Halberstaedter-prowazek olan, kronik, spesifik, bulaşıcı bir hastalıktır. Sessiz başlayan hastalık ilerledikçe, göz kapaklarında ve korneada komplikasyonlar meydana getirir. Göz kapakları hem içeriden hem dışarıdan şişer. Kıl batmaları, 18 Tokat Sempozyumu Kasım Cilt 18 III

25 Cumhuriyet in İlk Yıllarında Tokat Vilayetinde Sağlık Hayatı ve Sorunları ( ) bölgede Almus körleri gibi diye bir tabirin kullanıldığıdır. Köy nüfusunun yarısı trahomludur ve içlerinde trahom yüzünden muhtelif derecelerde görme yetisini kaybetmiş şahıslar vardır. Bu hastalık yalnızca bu köyle sınırlı kalmıştır. Civar köylerde trahom şüphesi yaratabilecek göz hastalığı bile görülmemiştir Barsak kurtları, kel ve uyuz, tatarcık humması ve çocuk ishalleri gibi mevsim hastalıklarının görülme sıklığı hem Tokat merkezde hem de kazalarda hemen hemen aynıdır. Yalnız Niksar kasabasına münhasır ve çoğu kadınlarda görülen guatr (guşa) hastalığına, kasabanın ortasından akan Çanakçı deresinin suyunun kullanılmasının neden olduğu belirtilmektedir Yeryüzünden birçok medeniyetleri yok eden, dünyayı asırlardan beri tehdidi altında bulunduran sıtma, yurdumuzda da uzun yıllar hüküm sürmüş, birçok facia sahneleri yaratmış, milli bünyemizi sarsmış, birçok şehirlerimizi ve sayısız köylerimizi harabeye çevirmiştir Milli Mücadele döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında, sıtma öylesine yaygındır ki; Anadolu daki insanlar, bu hastalık nedeniyle, tarladaki ekinlerini hasat edememiş ve ekinler tarlada kalmıştır Tokat vilayet mıntıkasında yazların sıcak olması, ırmakların mevsimlere göre azalıp çoğalarak etrafında bataklıklar ve birikinti sular vücuda getirmesi, bağ ve bahçelerin bolluğu, tütün tarlalarının ve bilhassa pirinç çeltiklerinin çok zaman su altında kalarak buralarda geçici gölcükler oluşması gibi nedenlerle sivrisineklerin üremesine elverişli ortamlar bulunmaktadır. Niksar ovası, Artova kazasının Çıkrık ırmağı havzası, bu dönemde vilayetin korneada tipik damarlaşma ve yaralar oluşur. Hastalık ilerledikçe arızalar şiddetlenir. Yaralar iltihaplanarak delinir ve gözün akıp kör olmasına neden olur. Trahom gözden göz eller, havlu, mendil gibi eşyalar ve karasineklerle mekanik olarak taşınır. Özellikle hijyen şartları iyi olmayan bölgelerde fazla görülür. İnci Hot, Ülkemizde Trahomla Mücadele, Tıp Etiği-Hukuku-Tarihi Dergisi, Cilt, Sayı:1, , s; Doktor Şükrü Meral in belirttiğine göre trahom hastalığı sene evvel hacılığa giden bir şahıs Hicaz da iki sene kalarak Mısır a geçmiş ve orada da birkaç sene oturduktan sonra memleketine döndüğü zaman bu hastalığı birlikte getirmiştir. Köydeki hamamın çamaşırları ve bütün diğer gayrisıhhî şartlar da hastalığın yayılmasını ve kökleşmesini kolaylaştırarak bugünkü hal meydana gelmiştir yıl evvel gözleri bozulmuş ve bakımsız kaldıkları için sonunda kör olmuş şahısların mevcudiyeti de bu hastalığın umumi harp neticesi olmadığını ve daha evvelki zamanlarda girerek yerleştiğini teyit etmektedir. Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, , Aynı eser, s Cumhuriyetin Yılında Tokat İl Yıllığı, s Sıtma, Plazmodium adı verilen, tek hücreli ve hücre içi parazit ile oluşan bulaşıcı bir hastalıktır. Parazit, esas olarak, karaciğer hücrelerini ve alyuvarları tutar. İnsan kanı ile beslenen sivrisinekler tarafından, hasta ya da paraziti taşıyan insandan alınarak sağlam insanlara taşınır ve onları da hastalandırır. Recep Akdur, Sıtma, T.C. Sağlık Bakanlığı Sıtma Savaşı Daire Başkanlığı, Ankara, , s

26 Sadet ALTAY belli başlı sıtma yataklarını teşkil eden bölgeleridir Yurdun pek çok yeri gibi Tokat da bu hastalığa dair pek çok acı tecrübe yaşamıştır. O dönemde sağlık kurumları olmadığından zararın miktarı hakkında detaylı bilgi yoktur. Bilinen şudur ki, Artova kazasının Çermikönü köyü, Zile nin Reşadiye köyü, Almus nahiyesinin Alemdar köyü, Kazgölü nahiyesindeki birkaç köy, sıtma hastalığının akıbetine uğrayan yerlerdendir Tokat ta sıtmaya karşı tedbir alma işleri vilayet sıhhat ve içtimai muavenet teşkilatının kurulduğu yılında başlamış ve Cumhuriyet devrinde kuvvetlendirilmiştir Fakirlere hükümet tabipleri ve sıhhat memurları aracılığıyla bedava kinin dağıtılmış; hastalık hakkında aydınlatıcı bilgi verilerek bu şekilde hastalığın görülme sıklığı azaltılmıştır. Geniş sıtma mıntıkaları olmadığından ve alınan tedbirlerin amaca hizmet ettiği düşünüldüğünden, vilayet içinde sıtma mücadele teşkilatı kurulmasına lüzum görülmemiştir Uzun süren savaşların, işsizliğin, yoksulluğun ve büyük çaptaki göçlerin, toplumu olumsuz anlamda etkilediği, ahlaki çöküntüyü beraberinde getirdiği bir gerçektir. Ülkemizde bu çöküntünün başlangıç tarihi olarak Kırım ve Osmanlı Rus Savaşları gösterilmektedir Kırım, Osmanlı-Rus Savaşları ndan sonra yaşanan göçler, yokluklar ve diğer nedenler, başta İstanbul olmak üzere ülke genelinde fuhuş olaylarını yaygınlaşmıştır Tokat vilayetine, özellikle Osmanlı-Rus Savaşı nda, Rusya da esir olan askerlerin ve savaş sonunda anavatana göç eden Kafkasya muhacirlerinin bir kısmı aracılığıyla frengi hastalığı taşınmıştır. Birinci Dünya Savaşı ndan sonra doğudan batıya ve kuzeye gerçekleşen göçler, Tokat ın doğuya geçen askerler için işlek bir menzil mıntıkası olması, harbin doğurduğu 46 Sivrisinekler, bataklık yerlerde pek çok bulundukları ve üredikleri için yakın çevrede sağlam insanların bulunması durumunda hastalık kolayca sağlamlara geçerek salgınların başlamasına neden olmuştur. Fatih Tuğluoğlu, Türkiye de Sıtma Mücadelesi ( ), Türkiye Parazitoloji Dergisi, Cilt, Sayı:4, , s Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s Yurdumuzda etkili sıtma savaşı, yılında kabul edilerek yayınlanan sayılı Sıtma Mücadelesi Kanunu ile başlamıştır. Geniş bir teşkilat, eleman, malzeme, ilaç gibi araçlara ihtiyaç gösteren bu iş, yeni devletin bütçe imkânlarının sınırlı oluşu, eleman temininin güçlüğü ve yokluğu yüzünden gecikmiştir. Cumhuriyetin Yılında Tokat İl Yıllığı, s Diğer hastalıklarda olduğu gibi sıtma hastalığında da halkın cehaleti ve tıbba karşı alakasızlığı, mücadeleyi sekteye uğratan bir durumdu. Mesela Zile de sıtmaya karşı okunmuş iplik bağlanır ya da ateşi olan hastaların başına kesilmiş ve temizlenmiş karatavuk konurdu. Erbaa nın Kara Avril köyünde sıtma pınarı denilen suda yıkananların sıtmadan kurtulacakları hakkında yerleşmiş bir inanç mevcuttu. Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s , Zafer Koylu, Sadet Altay, "Birinci Dünya Savaşı ve Sonrasında İstanbul&#;da Fuhuş, Zührevi Hastalıklar ve Mücadele Yöntemleri", Geçmişten Günümüze İstanbul&#;da Sağlık Kongre Bildiri Kitabı, Nobel Yayın Dağıtım, İstanbul , s

27 Cumhuriyet in İlk Yıllarında Tokat Vilayetinde Sağlık Hayatı ve Sorunları ( ) sefalet ve mahrumiyetler, fuhuş vakalarını biraz daha kabartmıştır Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası adlı esere göre vilayetin genel nüfusunda frengi görülme oranı yüzde 3,3 tür. Bunların yüzde 1,75 kadın, yüzde 1,25 i erkektir. Zile ve Erbaa da bu oran yüzde 3,3, Niksar da 3,5, Reşadiye de 2,8, Artova da 2,8 dir. Vilayet içinde genel frengi taraması yapılmadığı için bu sayıların, hükümet tabipliklerinin frengi kayıtlarına ve şüpheli şahıslar üzerinde yapılan serolojik kontrollere dayandırıldığı belirtilmiştir Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti, frengi hastalığıyla mücadeleyi gerektiren bütün araçları kullanarak bu işle görevli kurullar oluşturmuştur yılında frengi tedavi yöntemlerini belirleyen Frengi Tedavi Talimatnamesi çıkarılmıştır Bu kanun gereğince Tokat ta da frengililer hükümet tabiplikleri tarafından ücretsiz olarak tedavi altına alınmıştır. İl merkezi ve Zile de bulunan umumi evlerdeki kadınlar toplattırılarak haftada iki defa sağlık kontrolünden geçirilmiş ve hastalık görülenler tedavi edilmeye başlanmıştır. Gizli fuhşa meydan vermemek için sıkı takipler yapılmış ve kadın oynatma âdeti kaldırılmıştır Verem hastalığı gerek dünyada gerekse ülkemizde bir döneme damgasını vurmuş ve birçok insanın ölümüne sebep olmuş salgın bir hastalıktır Tokat ta bariz kesif veremli mıntıkalar bulunmamakla birlikte, insanlık düşmanı bu hastalık, vilayetin hemen her yerine elini uzatmıştır. Halkın tıbba karşı alakasızlığı ve hekimlere başvurmaması nedenleriyle veremli sayısı hakkında sağlıklı veriler elde edilememiştir. Evlerin darlığı, köy evlerinin rutubetli ve karanlık olması, veremlilerin uluorta yerlere tükürmeleri, koruyucu 51 Erbaa, Niksar ve Reşadiye de eskiden beri kurulan pazar ve panayırlara iştirak edenler arasında bir kısmı Rusya da çalışmış sahil ahalisinin bulunması; Sivas ın Hafik kazasının İpsile nahiyesi Reşadiye kazası köylerinin sınır komşuluğu; gibi haller ve hadiseler de hastalığın vilayetin her cihetine el atmasına vesile teşkil etmiştir. Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s Hastalığın bulaşmasındaki etkenin cinsel temastan çok, frengili hastaların özel eşyalarının ortaklaşa kullanılması, çiğnenen sakızların ağızdan ağıza dolaştırılması, tedavisini tamamlamamış ve evlenmek için tıbbi izin almamış bazı şahısların köylerde gizli gizli evlenmeleri gibi hallerin olduğu belirtilmektedir. Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s Koylu, Altay, a.g.m., s Sınırlı miktarda görülen frengi körlüğü, burun boğaz problemleri frengi kötürümlüğü gibi vakalar da vaktinde tedavi altına girmemiş hastalar veya doğuştan frengililer olduğu belirtilmektedir. Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s yıllarına ait istatistiklere göre İstanbul da veremden ölenlerin sayısı yılda ortalama kişidir. Sadece İstanbul da değil Anadolu nun çeşitli kentleri de veremden çok zarar görmüştür yılları arasında 21 il merkezinde akciğer vereminden ölenlerin sayısı kişiye ulaşmıştır. Fatih Tuğluoğlu, Cumhuriyet in İlk Döneminde Verem Mücadelesi ve Propaganda Faaliyetleri, Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları, Yıl:7, Say, , s

28 Sadet ALTAY tedbirlere önem verilmemesi gibi haller, hastalığın ortaya çıkmasına ve yayılmasına neden olmuştur. Kemik, beyin zarı, periton, barsak veremi gibi verem çeşitlerinin hepsine tesadüf edilse de, en çok görülen verem akciğer veremi olmuştur. Bu dönemde Tokat ta verem savaş müessesesi olmadığından, hekime başvuranların tedavisiyle ve sıhhi propagandalar yoluyla hastalıkla mücadeleye çalışılmıştır Çiçek, difteri, karahumma gibi hastalıklar vilayet dâhilinde münferit vakalar halinde görülmüş, alınan tedbirlerle yayılması önlenerek ortadan kaldırılmıştır ancak de civar vilayetlerde meydana gelen kızamık salgını, sonbahar nihayetlerine doğru Tokat a da el atmıştır yılı Haziran ayı sonuna kadar hasta ve ölüm vakasına sebep olmuştur. Mevsimin soğuk ve yağışlı olması ve halkın hıfzıssıhha tedbirlerine riayet etmemesi, ateşli, terli iken çocukları sokaklarda gezdirmesi, hasta çocuklarını alarak köyden köye, mahalleden mahalleye dolaştırması, salgının yayılmasına ve artmasına sebep olmuştur. Alınan sıkı koruma tedbirleri ve fakirlere ilaçların ücretsiz dağıtılmasıyla, hastalığın o seneden sonra görülme sıklığı azalmıştır Bulaşıcı Hastalıklarla Mücadele Yöntemleri Salgın hastalıkları önceden tahmin etmenin, koruma ve kontrol tedbirleri geliştirmenin ön koşulu bu hastalıkların ihbarıdır. Umumi Hıfzıssıhha Kanunu nda ayrıntısıyla yer aldığı üzere bazı bulaşıcı hastalıklar, ihbarı zorunlu hastalıklar arasında yer alır Bu kanun uyarınca Tokat vilayetinde de şüpheli ya da bulaşıcı bir hastalık gören tabip, vakayı derhal sıhhat dairesine bildirmekle yükümlü tutulmuştur. Şüpheli vakalar tabip tarafından görülmediyse hastalık ihbarı, mektep tabibi, mahalle mümessili veya polis tarafından sıhhat dairesine yapılmıştır. Bu surette haber alınan vakalar hemen hükümet veya belediye tabibi tarafından muayene edilmiştir. İlk muayenede kesin teşhis konulamadığı hallerde, ilk koruma ve tedavi tedbirleri alınmakla beraber, bir yandan da laboratuar muayenelerine müracaat edilmiştir. Köylerde haber alınan şüpheli vakaları muhtarlar veya jandarma karakol komutanları nahiye müdürüne, nahiye müdürleri de doğrudan doğruya sıhhat dairesine bildirmiştirler. Bu gibi hallerde sıhhat dairesince hemen bir atlı küçük sıhhat memuru gönderilerek, bulaşıcı hastalık şüphesi görüldüğünde bir taraftan korunma tedbirlerini almakla beraber bir taraftan da hemen merkeze veya hükümet tabibine durum bildirilmiştir. Seyyar tabip veya hükümet tabibi tarafından, tetkik ve tedbir işleri bu şekilde tamamlanmıştır. Bu dönemde mühim köyler, kazalar ve nahiyeler arasında 56 Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s Tablo:2 de yıllarında vilayette görülen bulaşıcı ve salgın hastalıklarla ilgili ayrıntılı istatistikler mevcuttur. Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s Bulaşıcı Hastalıkların İhbarı ve Bildirim Sistemi Standart Tanı, Sürveyans ve Laboratuar Rehberi, T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Ankara, , s

29 Cumhuriyet in İlk Yıllarında Tokat Vilayetinde Sağlık Hayatı ve Sorunları ( ) telefon bağlantısı olduğu için, ihbar işi kolaylıkla yapılmış ve hastalığın görüldüğü yerde ve süratle söndürülmesi sağlanmıştır Vilayette bulaşıcı hastalıklarla mücadelede etüv, buğu sandıkları ve aşılardan da yararlanılmıştır. Tokat merkezde bir etüv, bir buğu sandığı ve pülverizatör, Zile, Erbaa, Niksar da birer, Reşadiye ile Artova da ikişer buğu sandığı mücadele için hazır bulundurulmuştur. Bunlardan başka her hükümet tabipliği dairesinde lastik çizme ve eldiven, son kullanma tarihlerine göre yenilenen, çeşitli hastalıklara mahsus aşılar ve icap eden diğer tetkik ve tedbir malzemeleri gerektiğinde müdahale için hazır bekletilmiştir Yukarıda sayılan tedbirlerin yanında halkı aydınlatmak amacıyla çeşitli propaganda araçları kullanılmış ve basından da yararlanılmıştır. Örneğin Yeni Tokat Dergisi nde Sıtma, Dizanteri, Lekeli Humma, Bulaşıcı Hastalıklardan Nasıl Korunalım? başlıklarıyla çeşitli yazılar kaleme alınarak halk bilgilendirilmeye çalışılmıştır Vilayetteki Sağlık Kurumları ve Sağlık İnsangücü Tokat Memleket Hastanesi Türkiye Cumhuriyeti nin ilk Sağlık Bakanı Doktor Refik Saydam döneminde yaygın olan görüşe uygun olarak, koruyucu ve tedavi edici hekimlik hizmetlerinin birbirinden ayrı ele alınması ilkesi benimsenmiştir. Bu dönemde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı nın esas görevinin koruyucu hekimlik olduğu kabul edilmiş ve örgütlenme buna göre yapılmıştır. Hasta tedavi hizmetleri çok özel durumlar dışında belediye hizmetleri içinde sayılmış, evde veya ayakta tedavi hizmetlerinin muayenehanelerden yürütülmesi yoluna gidilmiş ve fakir hastaların belediye veya özel idarelerce ücretsiz muayene ve tedavisi, bir sosyal yardım hizmeti olarak kabul edilmiştir Tokat ın bayındırlık projesi yapıldıktan sonra, sağlık hizmetlerinin gerektirdiği ihtiyaçları karşılamak amacıyla, Ankara Numune Hastanesi örnek alınarak yapılan Tokat Memleket Hastanesi 63, Hususi İdare ye ait ve 50 yataklı olarak hizmet vermeye başlamıştır Öteden beri kira ile tutulmuş, mimari ve sıhhi şartlardan çok uzak büyük bir evde çalışan bu hastane; senesi Hususi İdare bütçesinin sıhhat işlerine ayırdığı tahsisat ile çağdaş bir 59 Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s Aynı eser, s Yeni Tokat, Lekeli Humma, Yıl:2, Sayı, 15 İkinci Teşrin ; Yeni Tokat, Difteri, Yıl:2, Sayı, 1 Birinci Kanun ; Yeni Tokat, Bulaşık Hastalıklardan Korunmayı Bilelim, Yıl:2, Sayı, 1 Şubat ; Yeni Tokat, Sıtma, Yıl:2, Sayı, Haydar Sur, Hacer Gürol, Cumhuriyetimizin 75 Yıllık Geçmişinde Sağlıkta Yaşanalar, Yeni Türkiye Dergisi Cumhuriyet Özel Sayısı III Sosyal Değerlendirme, Yeni Türkiye Medya Hizmetleri, Yıl:4, Sayı: , Eylül- Aralık , s Ulus Gazetesi, Tokat, 22 İlkkânun , s Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA), Fon Kodu: , Yer No:

30 Sadet ALTAY sağlık kurumuna haline getirilmiştir. Buradaki amaç sağlık hizmetlerinin verimli bir şekilde halka sunulması, halkın hem modern tıbba hem de devlet sağlık teşkilatına güvenmesi ve rağbet etmesidir Hastanenin açılışında Sağlık Bakanlığı nı temsilen bir konuşma yapan Sağlık Müsteşarı Hüsameddin Bey, Bir memleketin sosyal yardım işleri arasında hastaneler ilk sırada düşünülen müesseselerdir. Sağlıkları bozulmuş yurttaşlara kendi yaşadığı çevrede fennin terakkilerine uygun vesaitle bezenmiş bir hastanede tedavi edebilmek imkânını vermek, Cumhuriyet hükümetimizin en önde bulunan isteklerindendir. Bir cemiyette hastalarla alakadar olmak hissinin ilerlemesi, o cemiyetin insanlığın şefkat duygularına kavuşmuş olduğunu gösteren bir medeniyet ve olgunluk nişanesidir. derken Cumhuriyet in lider kadrolarının yataklı tedavi hizmetleri sunumundaki titizliğini ve konuya verdikleri önemi göstermektedir Tokat Memleket Hastanesi üç katlı ve oldukça modern inşa edilmiş; çağın gerektirdiği bütün yeni hastane tertibatına sahip olarak donatılmıştır. Hastane şehrin merkezinde ve hükümet konağı karşısındaki yamaçların bahçeleri içinde kurulmuştur Dispanserler ve Eczaneler yılında Zile de Hususi İdare tarafından 10 yataklı bir hastane açılmış ve ertesi sene yatak sayısı 20 ye çıkarılmış ise de sıhhat bütçesinden hastane tahsisatı kaldırılarak 10 yataklı mükemmel bir dispanser 65 Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s ; Yeni Tokat mecmuasında Tokat ta İmar Hareketleri başlıklı bir yazıda, hastanenin temelinin Cumhuriyet Bayramı nda atıldığı belirtilmektedir. Yeni Tokat, Tokat ta İmar Hareketleri, Sayı, Yeni Tokat Matbaası, , s; Ulus Gazetesi nde yer alan bir haberde, Tokat Vilayet Genel Meclisi nin yılı bütçesini belirlediği, toplam bütçenin lira olarak onaylandığı, liranın bayındırlığa, liranın ekine ve liranın sağlık işlerine ayrıldığı belirtilmektedir. Ulus Gazetesi, Tokat Vilayet Bütçesi, 5 Nisan , s Yeni Tokat, Yıl:2, 15 Temmuz , s Hastane, gerek kalorifer, sıcak ve soğuk su tertibatı, elektrik, asansör gibi konfor vasıtaları; gerekse röntgen ve foto daireleri, narkoz ve temizlik kısımları ayrılmış ameliyathaneler ve doğum odası, laboratuarlar, morg gibi teçhizata sahiptir. Tokat Memleket Hastanesi nin planı için bakınız, Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s ; Hastanenin çeşitli ihtiyaçlarını (mutfak levazımatı ve çamaşırhane tesisatı) karşılamak üzere gazetelere ihale için ilan verildiği görülmektedir. İhale ilanı için bakınız Ulus Gazetesi, 28 Son Teşrin , s; Yeni Tokat Dergisi nde Hastanenin Açılışı Dolayısıyla başlıklı haberde, inşaatın yapımı için lira ödendiği, kalorifer ve asansör işleri için lira ayrıldığı, ayrıca hastaneye röntgen cihazının da konulacağı belirtilmektedir. Yeni Tokat, Hastanenin Açılışı Dolayısıyla, Yıl:3, Sayı, 29 İlk Teşrin , s; Hastaneye yılında sarf edilen tahsisat liradır. Bir senede hasta yatırılmış ve ortalama hasta başına 30 lira masraf yapılmıştır. Ayrıntılı bilgiler Ek:6 daki tabloda yer almaktadır. BCA, Fon Kodu: , Yer No:

31 Cumhuriyet in İlk Yıllarında Tokat Vilayetinde Sağlık Hayatı ve Sorunları ( ) haline getirilmiştir. Daha sonra tahsisat azlığı nedeniyle yatak sayısı azaltılarak 5 yatağa düşürülmüştür Cumhuriyet Arşivi nden alınan yılı kayıtlarına göre, Erbaa, Niksar ve Reşadiye de her biri beşer yataklı yine İl Özel İdaresi ne ait ve kira ile tutulmuş evlerde hizmet veren muayene ve tedavi evleri bulunmaktadır. Artova da ise sıhhi müessese mevcut değildir Doktor Şükrü Bey in belirttiğine göre bu dönemde Tokat ta üç, Zile de biri mesul müdürü olmaması dolayısıyla kapalı olmak üzere iki, Erbaa da bir serbest eczane bulunmaktadır. Niksar, Reşadiye ve Artova da eczane yoktur Devlet Salnamesi nde, Tokat ta kuvvetli bir himâye-i etfâl teşkilatı ve bir süt damlasının mevcut olduğu, Zile ve Erbaa şubelerinin de faal bir şekilde çalıştığı belirtilmektedir Doktor Şükrü Bey in kaleme aldığı Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası adlı eserde ise bu kurumların zamanında büyük hizmetler verdiği ancak faaliyetlerinin azaldığı; süt damlasının da kapandığı ifade edilmektedir Sağlık İnsan Gücü Sağlık hizmetleri sunumunda ve halkın sağlık seviyesinin yükseltilmesinde, sağlık insan gücünün büyük önemi vardır. Çalışmaya konu olan dönemde, vilayette resmi vazife gören sıhhat müdürü ile hükümet ve belediye tabipleri, vilayet seyyar tabibi ve Tokat Memleket Hastanesi sıhhiye heyetinden başka, iki serbest tabip ile Turhal Şeker Fabrikası nda bir tabip 68 BCA, Fon Kodu: , Yer No: ; Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s Muayene ve tedavi evlerini gösterir tablo için bakınız Ek; BCA, Fon Kodu: , Yer No: ; Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s; Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi ndeki bir belgeye göre Tokat ta 6 adet eczanenin bulunduğu belirtilmektedir. BCA, Fon Kodu: , Yer No: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi , Matbuat-ı Müdüriyet-i Umumiyesi Neşriyatından:3, s Türkiye Himâye-i Etfâl Cem iyyeti ya da diğer adıyla Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu korunmaya ve yardıma gereksinim duyan çocuklara götürülen sosyal hizmetlerin organizasyonu ve düzenlenmesi için de kurulmuştur. Çocuk Esirgeme Kurumunun tarihsel gelişimi gözden geçirildiğinde sosyal hizmetler alanında birçok ilki başlattığı görülmektedir. Kurtuluş Savaşı sırasında cephede savaşan kahraman babaların ve fedakâr anaların çocuklarını koruma ve kollamakla başlayan çalışmalar savaş sonrası sağlıklı kuşaklar yetiştirmeyi amaçlamıştır. Kurum, bu amaçla pastörize süt dağıtımı, muayene ve tedavi, para yardımı, doğum yardımı, okul gereçleri dağıtımı şeklinde çalışmalar başlatmıştır. Çalışmalarını daha sonra çeşitlendirerek, çocuk yuvaları, doğumevleri, prevantoryum, pansiyonlar, kreşler, süt damlaları, talebe sofraları, çocuk kütüphaneleri, müzeler, çocuk bahçeleri, sıhhi banyolar, yüzme ve kum havuzları, sinemalar vb. hizmetlerle sürdürmüştür. Ahmet Acıduman, Berna Arda, Türkiye Himâye-i Etfâl Cem iyyeti (Çocuk Esirgeme Kurumu) Yayınlarından Tarihli Bir Kitapçık: Dişlerimizi Niçin Temizleriz? Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi, Cilt, Sayı:4, , s ; Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s

32 Sadet ALTAY bulunmaktadır. Diğer kazalarda yalnız hükümet ve belediye tabipleri vardır ancak serbest olarak çalışan tabip yoktur. Tokat merkezde çalışan ruhsatnameli bir diş hekiminden başka dişçilik şubesi mensubu yoktur. Belediye ebesinden başka Tokat ta iki, Zile de bir diplomalı serbest ebe bulunmaktadır. Diğer kazalarda yalnız belediye ebeleri mevcuttur Cumhuriyet hükümetinin sağlık insan gücüyle ilgili politikası personel sayı ve niteliğini arttırmaya yönelik olsa da, bu dönemde eldeki imkânlar bu isteği gerçekleştirmek için henüz yeterli değildir Dolayısıyla yukarıdaki bilgiler ışığında, ülkenin pek çok yerinde olduğu gibi Tokat ta da sağlık insangücü meselesinde, niceliksel anlamda büyük bir sıkıntının yaşandığını söylemek yanlış olmaz. Sonuç Devletlerin devamındaki en önemli unsur, halkının sağlıklı olması ve bu durumun devam ettirilebilmesidir. Sağlıklı toplumun sağlıklı nüfus ve güçlü devlet anlamına geldiğini gayet iyi kavrayan TBMM Hükümeti, halkının sağlık gereksinimlerini karşılamak için ilk girişimini Milli Mücadele döneminde başlatmış; Meclis açıldıktan kısa bir süre sonra Sıhhiye ve İçtimai Muavenet Vekâleti (Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı), kabinede bağımsız bakanlık olarak yerini almıştır. Hükümet ülkenin sağlık alanındaki ihtiyaçlarını ve sorunlarını tespit edip, mevcut durum saptaması yapmak amacıyla önemli bir girişimde bulunmuştur. Her vilayetin sağlık müdürü, bulunduğu bölgenin sıhhi ve coğrafi durumunu bir rapor halinde düzenleyerek, bakanlığa göndermekle görevlendirilmiştir. Vilayetlerden gelen raporlar doğrultusunda Sıhhi ve İçtimai Coğrafya adlı altında ve bugüne kadar tespit edilebildiği kadarıyla on dokuz adet kitap basılmıştır. Bu eserlerden ilki Sinop, sonuncusu da Tokat iline aittir ve Tokat Sağlık Müdürü Doktor Şükrü Meral tarafından hazırlanmıştır. Eserde vilayetin sağlık sorunlarına ve sağlık müesseselerine ait değerli bilgilere yer verilmiştir. Sadece Milli Mücadele döneminde değil, Balkan ve Birinci Dünya Savaşları nda da pek çok insanını savaş alanlarında kaybeden Türk milletinin, toplumsal hayatında da derin yaralar açılmıştır. Bu durum ülkenin tüm bölgeleri gibi Tokat ta da hem bireylerin, hem de toplumun sağlığını tehlikeli boyutlarda etkilemiştir. Eldeki veriler, Cumhuriyetin ilk yıllarında Tokat ta halk sağlığıyla ilgili ciddi sorunlar yaşandığını göstermektedir. Halkın tıbbi uygulamalara ve hıfzıssıhhaya alaka göstermemesi, çevre sağlığıyla ilgili sorunlar, bazı bulaşıcı ve yaygın hastalıkların çokluğu, sağlık kurumları ve sağlık insangücünün yetersizliği bu sorunlardan birkaçıdır. Tüm bu olumsuzluklara ve eldeki imkânların yetersizliğine rağmen, Valilik, Sağlık Müdürlüğü ve İl Özel İdaresi, sağlık sorunlarını çözmeye yönelik ciddi girişimlerde bulunmuşlardır. Örneğin yılında İl Özel İdaresi 73 Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası, s Recep Akdur, Türkiye de Sağlık Hizmetleri ve Avrupa Topluluğu Ülkeleriyle Kıyaslanması, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, , s

33 Cumhuriyet in İlk Yıllarında Tokat Vilayetinde Sağlık Hayatı ve Sorunları ( ) bir memleket hastanesi yapılması için bütçesinden önemli bir miktarda pay ayırmıştır. Hayvanların uygun ortamlarda kesilmesi için yeni bir mezbaha inşa edilmiştir. Belediyeler mevcut imkânlar dâhilinde çevre sağlığını korumak ve sürdürmek amacıyla çalışmalar yapmıştır. Vilayete bazı dönemlerde sık görülen kızamık, dizanteri, frengi, verem, sıtma gibi hastalıklarla mücadele için tüm imkânlar seferber edilmiş ve bu hastalıkların tehlikeli boyutlara ulaşması engellenmiştir. Gerektiğinde fakir halka ilaçlar ücretsiz dağıtılmış ve hastalıklarla ilgili bilgi düzeyini arttırmak amacıyla basından faydalanılmıştır. Özetle yılları arasında Tokat ta sürdürülen sağlık hizmetleri, mevcut sağlık problemlerini etkin bir şekilde çözmeye ve hizmet sunumunda kaliteyi artırmaya yönelik değerli çabalar olarak değerlendirilebilir. Kaynakça seafoodplus.infoel Kaynaklar Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA), Fon Kodu: , Yer No: BCA, Fon Kodu: , Yer No: BCA, Fon Kodu: , Yer No: seafoodplus.info Yayınlar Resmi Gazete, Sayı, 06 Mayıs Türkiye Büyük Millet Meclisi Zabıt Ceridesi (TBMM Zb. C.), TBMM Matbaası, Ankara, seafoodplus.info ve Gazeteler Ulus Gazetesi, 28 Son Teşrin Ulus Gazetesi, Tokat Vilayet Bütçesi,5 Nisan Ulus Gazetesi, Tokat, 22 İlkkânun Yeni Tokat, Bulaşık Hastalıklardan Korunmayı Bilelim,Yıl:2, Sayı, 1 Şubat Yeni Tokat, Cumhuriyet te Tokat, Yıl:2, Sayı, Yeni Tokat, Difteri, Yıl:2, Sayı, 1 Birinci Kanun Yeni Tokat, Hastanenin Açılışı Dolayısıyla, Yıl:3, Sayı, 29 İlk Teşrin Yeni Tokat, Kat ve Katlılar, Yıl:2, Sayı, Yeni Tokat, Lekeli Humma, Yıl:2, Sayı, 15 İkinci Teşrin Yeni Tokat, Sıtma, Yıl:2, Sayı, Yeni Tokat, Tokat ta İmar Hareketleri,Sayı, Yeni Tokat Matbaası, Yeni Tokat, Tokat Suları, Sayı:1, Yeni Tokat Matbaası, seafoodplus.info ve Makaleler Acıduman Ahmet, Berna Arda; Türkiye Himâye-i Etfâl Cem iyyeti (Çocuk 27

34 Sadet ALTAY Esirgeme Kurumu) Yayınlarından Tarihli Bir Kitapçık: Dişlerimizi Niçin Temizleriz? Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi, Cilt, Sayı:4, Acunsal, Ferit; Gerçeklerin Diliyle Tokat, Tanin Basımevi, İstanbul, Adak, Nurşen Özçelik; Sağlık Sosyolojisi Kadın ve Kentleşme, Birey Yayıncılık, İstanbul, Kasım Aydın Erdem; Türkiye Cumhuriyeti nin Kuruluş Yıllarında Sağlık Hizmetleri, Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dergisi, Sayı.3, Cilt, Akdur Recep, vd.; Halk Sağlığı, Antıp AŞ. Tıp Kitapları ve Bilimsel Yayınlar, No, Ankara, ; Sıtma, T.C. Sağlık Bakanlığı Sıtma Savaşı Daire Başkanlığı, Ankara, ; Suların Temizliği ve Su Kesintilerinin Halk Sağlığına Etkileri, Türk Sağlık-Sen, Sayı, Ekim Kasım Aralık ; Türkiye de Sağlık Hizmetleri ve Avrupa Topluluğu Ülkeleriyle Kıyaslanması, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, Aygün Remzi; Türkiye de Sağlık Hizmetleri, Yeni Türkiye Dergisi Cumhuriyet Özel Sayısı III Sosyal Değerlendirme, Yeni Türkiye Medya Hizmetleri, Yıl:4, Sayı: , Eylül- Aralık Bulaşıcı Hastalıkların İhbarı ve Bildirim Sistemi Standart Tanı, Sürveyans ve Laboratuar Rehberi, T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Ankara, Cumhuriyetin Yılında Tokat İl Yıllığı; Tokat Valiliği, Ankara, Devellioğlu, Ferit; Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat, baskı, Aydın Kitabevi Yayınları, Ankara, Doğruöz, Türkan, Kırklareli Tarihine Işık Tutacak Bir Eser: Türkiye nin Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası Kırklareli Vilayeti, History Studies, Sayı:1, Cilt:3, Gümüşcü, Osman; Milli Mücadele Dönemi Türkiye Coğrafyası İçin Bilinmeyen Bir Kaynak, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C:XV, Sayı, Ankara, Kasım ; Sağlık Coğrafyası Bakımından lerin Türkiye sinde Halk Sağlığı ve Sorunları, Uluslararası Tıp Tarihi Kongresi Bildiri Kitabı, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları XXVI. Dizi-Sayı, ; Osmanlı dan Cumhuriyete Geçiş ve Cumhuriyetin İlk Yıllarında Türkiye Halk Sağlığı, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C:XIX., Sayı: 55, Ankara, Güler Çağatay, Zakir Çobanoğlu; İnsan ve Hayvan Atıkları, Sıvı Atıklar, Çevre 28

35C. Anadolu Üniversitesi Yayınları No, Eskişehir, Kasım Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi , Matbuat-ı Müdüriyet-i Umumiyesi Neşriyatından Uğur Recai, Ömer Faruk Tekbaş, Metin Hadse; Tatarcık Humması: Gözden Kaçırılan Bir Sağlık Sorunu Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi, Cilt, Sayı:7, Aralık Velicangil Sıtkı; Halk Sağlığı Bilimi, İstanbul Üniversitesi Rektörlük yayın No Eczacılık Fak. Yayın No, Cilt:1, İstanbul, Yumuturuğ Sevim; Halk Sağlığı Ders Kitabı, Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Yayınları Sayı, Ankara,

36 Sadet ALTAY Ekler Ek:1 Kaynak: Ulus Gazetesi, 22 Aralık Ek:2 Kaynak: Yeni Tokat, Yıl:2, Sayı, 30 Ağustos Ek:3 Kaynak: Yeni Tokat, Yıl:2, Sayı, 30 Ağustos

37 Cumhuriyet in İlk Yıllarında Tokat Vilayetinde Sağlık Hayatı ve Sorunları ( ) Ek:4 Kaynak: Yeni Tokat, Yıl:2, Sayı, 30 Ağustos Ek:5 Kaynak: Yeni Tokat, Yıl:3, Sayı, 29 İlkteşrin

38 Sadet ALTAY Ek:6 Kaynak: Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi Ek:7 Kaynak: Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi 32

39 Cumhuriyet in İlk Yıllarında Tokat Vilayetinde Sağlık Hayatı ve Sorunları ( ) Tablo:2 Tokat Vilayetinde Son Altı Yıl İçinde Görülen Bulaşık ve Salgın Hastalıklar ( ) Hastalıklar Musap Vefat Musap Vefat Musap Vefat Musap Vefat Musap Vefat Musap Vefat Musap Vefat Ansefalit letarjik Boğmaca Çiçek Difteri Dizanteri Kabakulak Karahumma Kızamık Kızıl Kuduz Hummayı nifasi Lekeli humma Paratifüs Sari sehaya iltihabı Suçiçeği Şarbon Tetanoz Yılancık Kaynak: Tokat Vilayeti Sıhhi ve İçtimai Coğrafyası 33

40

41 Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Tokat ın Siyasi Yapısı Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Tokat ın Siyasi Yapısı D. Ali ARSLAN (*), Gülten ARSLAN 1 Özet Bilindiği gibi toplumsal yapı karşılıklı ilişki ve etkileşim içindeki kurumlardan oluşur. Yapısal-işlevselci sosyoloji perspektifinden bakıldığında toplumda altı temel kurum vardır. Her kurum toplumsal yapı içinde belli başlı işlevler yerine getirir. Bu toplumsal kurumların yerine getirdiği işlevler, toplumsal yapının varlığı ve devamı açısından hayati önem taşır. Siyaset kurumu da, bu altı temel toplumsal kurumdan bir tanesidir. Bu çalışmada, siyaset sosyolojisinin yöntem ve teknikleri kullanılarak, yapısal-işlevselci bir bakış açısından hareketle, Tokat ın siyasi yapısı ve Türkiye nin genel siyasi yapısı içindeki yerinin incelenmesi hedeflenmiştir. Bir başka anlatımla Tokat ta siyasi erkin oluşumu, şekillenişi, işleyiş ve değişim düzenliliklerinin araştırılması ve topyekün Türk toplumu içindeki yerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amacı gerçekleştirmek için son 50 yılın yerel seçim sonuçları incelenecek: Önce yerel seçim sonuçları temelinde Türkiye de siyasal gücün şekillenişi, dağılımı ve değişim düzenlilikleri incelenecek. İkinci aşamada ise Tokat ili özelinde siyasi yapının oluşumu, siyasi gücün dağılımı ve lı yıllardan günümüze değişim düzenliliklerine bakılacak. Üçüncü olarak da, Tokat ile ilgili olarak ortaya konan bulguların Türk toplumu geneli içinde ne anlam ifade ettiği konusu irdelenecek. Anahtar sözcükler: Tokat, Tokat ın Siyasi Yapısı, Yerel Seçimler, Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Tokat ın Siyasi Yapısı, Türkiye nin Siyasi Yapısı. Socio-Political Structure of Tokat in Local Elections (Last 50 Years) Abstract This study aims to analyse socio-political structure of Tokat at the basis of the results of Turkish Local elections since up to date. Documentary and (*) Doç. Dr., Mersin Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji bölümü öğretim üyesi. Sosyolog ve siyaset bilimci. İngiltere de University of Surrey de, Sosyal Bilimler Metodolojisi alanında yüksek lisans (MSc.) ve yine aynı üniversitede, Siyaset Sosyolojisi alanında doktora (PhD) yaptı. Adres: Mersin Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji bölümü, Çiftlikköy Kampusu, Mersin / TÜRKİYE. Tel: () / 48 13, Belgegeçer: () , GSM: E-posta: [email protected] / [email protected] 1 Siyaset Araştırmacısı. [email protected] 35

42 D. Ali ARSLAN Gülten ARSLAN historical research techniques will be used during the study. Key words: Tokat, Political Structure of Tokat, Turkish Local Elections, Political Structure, Turkish Society, Political Structure of Turkey. Giriş Karadeniz Bölgesi nin Orta Karadeniz Bölümü nde yer alan Tokat ilinin batısında Amasya, güneybatısında Yozgat, kuzeyinde Samsun, güney ve güneydoğusunda Sivas, kuzeydoğusunda Ordu illeri yer alır ADNKS verilerine göre ilin yılı nüfusu kişidir. Almus, Reşadiye ve Niksar ilçelerinin ormanlık alanları kent ve ülkemiz açısından hayati öneme sahiptir. Tarihi M.Ö yıllara kadar inen Tokat, Kelkit, Yeşilırmak ve Çekerek Nehri boyunca kurulmuş başta Hitit ve Frig uygarlıkları olmak üzere Roma, Bizans, Danişmend, Selçuklu, İlhanlı ve Osmanlı gibi birçok kültür ve uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Araştırmada, tarihin derinliklerinden bugüne, kimi zaman geri planda kalmış olsa da, jeopolitik ve jeostratejik önemini yitirmeyen Tokat ın siyasi yapısı ve bu yapıdaki değişim araştırıldı. Konu yerel seçim sonuçları temel alınarak irdelendi. Araştırmanın amacı ve önemi Bu araştırmada, Orta Karadeniz Bölgemizin en önemli yerleşim birimlerinden biri olan Tokat ilimizin yerel siyasi yapısı ve bu siyasi yapının Türkiye nin genel siyasi yapısı içindeki yerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Sosyolojinin yapısal-işlevselci bakış açısından yola çıkılarak gerçekleştirilen çalışmada, ağırlıkla siyaset sosyolojisinin (Sarıbay, ; Kışlalı, ) yöntem ve teknikleri (Altunışık, ; Gilbert, ) kullanılmıştır. Araştırma ağırlıklı olarak betimleyici bir tarzda hazırlanmıştır. Araştırmanın yöntemi İç Anadolu Bölgesi, Karadeniz Bölgesi ve Doğu Anadolu Bölgesi ni birbirine bağlayan bir geçit kenti olmak gibi bir ayrıcalıklı konuma sahip olan Tokat ın yerel siyasi yapısının incelendiği bu araştırmada, araştırmanın çalışma evreni olarak Tokat seçildi. M.Ö yıllarından başlayarak 14 devlet ve birçok beyliğin yaşadığı ve egemen olduğu Tokat ın (Zaman Gazetesi, ), özellikle siyasi yapısını konu edildi. Ağırlıklı olarak betimleyici türden bir araştırma olarak tasarlanan bu çalışmada örnekleme zaman kesitinde yapıldı. Bu bağlamda çalışma kapsamına, yılları arasında gerçekleşen 10 yerel seçim sonuçları dâhil edildi. Bu kapsamda belirlenen hedefler doğrultusunda, son 50 yılın yerel seçimleri hem Türkiye geneli ve hem de Tokat özelinde incelendi. 36

43 Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Tokat ın Siyasi Yapısı Tokat ın siyasi yapısını ortaya koymaya çalışılırken, kırsal ve kentsel yerleşim alanları da ayrı ayrı analiz edilerek, yerleşim biriminin seçmen davranışı ve siyasi yapı üzerindeki etkisi anlaşılmaya çalışıldı. Araştırmada temel veri kaynağı olarak TÜİK () ve TODAİE-YerelNet () in verileri esas alındı. Bu veri kaynaklarında yer alan yerel seçim sonuçları, daha net bir anlatımla ten günümüze Türkiye de gerçekleşen 10 yerel seçimin sonuçları Türkiye geneli ve Tokat özelinde incelenerek ana veri seti oluşturuldu. Oluşturulan veri seti, ikincil veri analizi tekniği kullanılarak analiz edildi. Tokat ın genel sosyal yapısı Binlerce yıllık tarihi, zengin tabii güzellikleri ve jeostratejik önemi ile eşine az rastlanan güzellikte bir ilimizdir Tokat. Hemen her dönemde ekonomik ve stratejik önemini korumuştur. Yeşilırmak, Kelkit ve Çekerek nehirlerinin hayat verdiği sulak vadileri ve mümbit ovaları Tokat a ayrı bir zenginlik katar. Asırlar boyu savaşların, iktidar mücadelelerinin, isyanların, kuşatmaların, yıkımların tahribine maruz kalması Tokat ve havalisinin sahip olduğu jeostratejik ve jeopolitik öneminden kaynaklanır. Harita 1: Türkiye ve Tokat Kaynak: Tokat ın adının kaynağına dair birçok rivayetler olmakla beraber, kesin deliller yoktur. Bununla birlikte Tokat ın, ilk çağlarda Togayıtlar tarafından kurulduğu ve adının da sur kenti anlamına gelen Tok-kat olduğuna dair güçlü rivayetler vardır (Büyük Larousse, ). Yüzyılda Sivas a bağlı kaza merkezi, ardından da bağımsız bir mutasarrıflık haline geldi. Bölgedeki Ermeni ayaklanmaları sonrasında vilayet merkezine dönüştürüldü. Mondros mütarekesi 37

44 D. Ali ARSLAN Gülten ARSLAN yıllarında tekrar bağımsız mutasarrıflık haline getirildi ( ). &#;de ise müstakil Liva oldu. Bir dönemler Tokat ın toplumsal ve ekonomik hayatında, başta dokumacılık ve yazmacılık olmak üzere bakırcılık, dericilik gibi el zanaatları ile ticaret ayrı bir önem taşımakta idi. Özellikle Avrupa&#;yı Asya&#;ya bağlayan ticari yollar üzerinde bulunması, tarihin hemen her döneminde ticaret açısından Tokat a ayrı bir değer kazandırmıştır. Elverişli iklimi, verimli ovaları ve fazla kirlenmemiş akarsuları ile Tokat, tarım ve hayvancılık alanında oldukça önemli bir üretim potansiyeline sahiptir. Tokat ın günümüzde ekonomik hayatında tarım, tarıma dayalı sanayi ve küçük sanayi kuruluşları önemli bir yer tutar. Kaynak: Büyük ölçekli sanayi kuruluşlarının fazlaca yer almadığı Tokat ta küçük sanayi kuruluşları mevcuttur. İlin büyük ölçekli ilk sanayi kuruluşu &#;lu yıllarda kurulan Turhal Şeker Fabrikası dır. Bir başka önemli kuruluş ise, yılında faaliyete geçen Sigara Fabrikası dır. Ayrıca süt ve yem sanayi, toprak tuğla sanayi, kireç sanayi, plastik ve lastik sanayi, ayakkabı hazır giyim sanayi, kil ve kaolen sanayi dallarında fabrikalar üretim yapmaktadır (Tokat Ticaret ve Sanayi Odası, ). Toplumun en önemli bileşenlerinden birini de demografik yapı oluşturur. Bu nedenle Tokat ın sosyal yapısını daha iyi anlayabilmek için demografik yapısının da iyi tahlil edilmesi gerekir. Bu bağlamda öncelikli olarak nüfus büyüklüğüne bir göz atmak gerekir. Tablo 1 de de görüldüğü gibi, yılı verilerine göre ilin toplam nüfusu kişidir yılında Erbaa, Niksar, Reşadiye ve Zile ilçelerinin bağlanmasıyla il olan Tokat ın merkez ilçe ile birlikte toplam 12 ilçesi, 65 bede ve köyü vardır (Tokat Valiliği, ). Kırsal ve kentsel alanlar birlikte değerlendirildiğinde nüfusça en büyük 38

45 Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Tokat ın Siyasi Yapısı ilçenin Erbaa olduğu görülür yılı verilerinde göre Erbaa nın toplam demografik büyüklüğü kişidir. İlçe merkezi esas alındığında ise nüfus bakımından ise en büyük ilçenin kişi ile Turhal olduğu görülür. Toplam nüfus bakımından Erbaa, yılında da Tokat ın en büyük ilçesi olma hüviyetini kaybetmez. İlçe merkezi nüfusu bakımından ise Turhal, Erbaa nın önünde yer alır. Tablo 1: Tokat İlçeleri il/ilçe merkezi ve belde/köy nüfusu İl/İlçe merkezi Belde/Köy Toplam Tokat Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Merkez Almus Artova Başçiftlik Erbaa Niksar Pazar Reşadiye Sulusaray Turhal Yeşilyurt Zile Toplam Kaynak: TÜİK (), yılı ADNKS verileri En güncel demografik veriler niteliğindeki TÜİK () ADNKS verilerine göre ise Tokat ilinin yılı nüfusu kişidir (Tablo 1). Bu nüfusun yüzde 59 u kentsel mekânlar olarak kabul edilebilecek il ve ilçe merkezlerinde yaşamaktadır. Geriye kalan yüzde 41 i ise kırsal alanlar olarak kabul edilen belde ve köylerde yaşamaktadır. Tokat kent merkezinin yılı nüfusu kişidir. Merkeze bağlı kırsal alanlar da hesaba katıldığında, merkez ilçenin i bulur. 39

46 D. Ali ARSLAN Gülten ARSLAN Grafik 1: Tokat ın Nüfus Piramidi ( Yılı) Kaynak: TÜİK () Bir yıllık bir süre içerisinde demografik yapıda meydana gelen değişimi anlamak amacıyla, ve yılı nüfusu karşılaştırıldığında önemli bir sonuçla karşılaşılır. Bu kadar kısa bir süre zarfında bile ilin nüfusunun yaklaşık yüzde 1,34 oranında azaldığı görülür. Bu değişim yerleşim birimi değişkeni temelinde incelendiğinde de benzer bulgularla karşılaşılır. İncelenen bir yıllık süre içinde kentsel alanlarda nüfusun yaklaşık yüzde 1,4 oranında azaldığı görülür. Tablo 2: Tokat ın Nüfusunun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı ( Yılı) Yaş grubu Toplam Erkek Kadın

47 Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Tokat ın Siyasi Yapısı Toplam Kaynak: TÜİK () yılı ADNKS verileri İlin demografik yapısı, eğitim değişkeni esas alınarak incelendiğinde de çok çarpıcı bulgularla karşılaşılır. Tablo 3 te de görüldüğü gibi, dezavantajlı eğitim gruplarında eğitim gruplarından durum kadının aleyhinedir. Buna karşın avantajlı eğitim gruplarında ise durumun erkekler lehine olduğu açık bir şekilde ortadadır. Tablo 3: Eğitim Düzeyi ve Cinsiyete Göre Tokat ın Yılı Nüfusu (6 yaş +) Bitirilen eğitim düzeyi Toplam Erkek Kadın Okuma yazma bilmeyen Okuma yazma bilen fakat bir okul bitirmeyen İlkokul mezunu İlköğretim mezunu Ortaokul veya dengi okul mezunu Lise veya dengi okul mezunu Yüksekokul veya fakülte mezunu Yüksek lisans mezunu Doktora mezunu Bilinmeyen Toplam Kaynak: TÜİK () yılı ADNKS verileri Öte yandan avantajlı sayılabilecek eğitim kategorilerinde ise erkeklerin bariz bir üstünlüğü göze çarpar. İl genelinde lise ve dengi okul mezunlarının yüzde 61,11 ini erkekler oluşturur. Üniversite mezunları arasında erkeklerin 41

48 D. Ali ARSLAN Gülten ARSLAN oranı neredeyse üçte ikiyi bulur. Bir diğer anlatımla Tokat ilindeki üniversite mezunları arasında erkeklerin oranı yüzde 64,14 ü bulur. Lisansüstü eğitim gören bireyler arasında da bu cinsiyet ayrımı açıkça görülür. Nüfus içinde yüksek lisans yapmış olan bireylerin yüzde 66,12 sini erkekler teşkil eder. Akademik eğitimin son basamağı olan doktora yapmış bireylerin arasında erkeklerin oranı ise yüzde 68,6 ya yükselir. Bütün bu bulgular aslında sadece Tokat iline özgü olmayan, kanayan bir yaramızı açıkça gözler önüne serer. Dünden bugüne Tokat ta siyasi katılım Yerel seçimler demokrasinin, yerel yönetimler de demokratik hayatın da vazgeçilmez bileşenlerindendir. Batı toplumlarında yerel yönetimler, kapitalist devletin bileşenleri olarak toplum hayatında var olmaya başlamıştır (Güler, ). Türkiye de yerel yönetimlerin toplumsal yapı içindeki yeri anayasa ve yasalarla belirlenmiştir sayılı Belediye Yasası nın 3. maddesinde de belediye, belde sakinlerinin mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idari ve mali özerkliğe sahip kamu tüzel kişisi şeklinde tanımlanır (Keleş ). Seçimlere katılarak oylarını kullanan seçmenler yalnızca siyasal yapıyı şekillendirmede aktif rol oynamakla kalmayıp, erkin siyasi partiler arasında dağılımını ve yerel siyasi elitleri (Arslan, a; Arslan, b; Arslan, c) de belirlemektedirler. Yerel seçimlerle ise yerel siyasi yapı şekillendirilmekte ve yerel siyasi elitler seçilmektedir (Arslan, b). Bu bağlamda seçimlere ilgi ve katılım hayati önem arz etmektedir. Yurttaşların kolektif karar alma sürecine katılımı seçimlerle sınırlı olmasa (Sarıbay, ) da, bireylerin seçimlere katılımı, demokratik yapının inşası ve devamında hayati önem arz eder. Bireylerin siyasete olan ilgisi her zaman ve her toplumda aynı düzeyde olmayabilmektedir. Seçimlere katılım toplumdan topluma farklılık gösterebilmektedir. Dünya genelinden verilebilecek bazı örnekler bu savı destekler doğrultudadır: Gürcistan da Ocak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde katılım yüzde 83 olarak gerçekleşirken (Jones, ), Latin Dominik Cumhuriyeti başkanlık seçimlerinde bu oran yüzde 72,8 olmuştur (Sagas, ). Endonezya da, seçimlerinde yüzde 84 (Thalang, ); Guatemala başkanlık seçimlerinin ilk turunda yüzde 57,9, ikinci turunda yüzde (Azpuru, ); Kamboçya parlamento seçimlerinde yüzde 81,5 (Schaap, ); İsviçre Ulusal Konsey seçimlerinde yüzde 44,5 (Dardanelli, ); Slovakya cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda yüzde 47,9 ve ikinci turunda yüzde 43,5 (Rybar, ); İngiltere de yılından bugüne yapılan yerel seçimler de katılım yüzde 36 ile yüzde 49 (Rallings, ) arasında gerçekleşmiştir. 42

49 Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Tokat ın Siyasi Yapısı Kaynak: Araştırmacının Yıllarında, Mersin İline Yönelik Gerçekleştirdiği Projelerdeki Veriler Temel Alınarak Düzenlenmiştir. Seçilen dönem baz alınarak Türkiye geneli ve Tokat ili özelinde, yerel seçimlere katılım oranı incelendiğinde de oldukça önemli bulgularla karşılaşılır. Grafik 2 de de açıkça sergilendiği üzere, incelenen dönemin ilk yerel seçimlerinde, il genel meclisi seçimlerine Türkiye genelinde seçmen katılımı yüzde 77 nin biraz üzerinde olmuştur. Buna karşın Tokat ili özelinden seçimlere ilgi Türkiye ortalamasının oldukça üzerindedir. Bu durum incelenen yaklaşık yarım asırlık süreç boyunca da devam ede gelmiştir. Tablo 1 de de görüldüğü gibi araştırma kapsamında incelenen 10 dönemin tamamında Tokat ilinde seçimlere katılımı, Türkiye ortalamasının üzerinde gerçekleşmiştir. Bu bulgular, Tokat halkının siyaset olan ilgisini göstermesi bakımından oldukça mühimdir yılı yerel seçim sonuçları Daha önce de vurgulandığı gibi seçimler, özellikle de yerel seçimler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarındandır. Yerel siyasi erk bu seçimlerle şekillenir. Bu realiteden hareketle hem Tokat kentinin ve hem de Tokat ilinin siyasi yapısındaki farklılaşma ve değişime ışık tutmayı amaçlayan bu çalışmada da, yerel seçim sonuçları temel alındı. Araştırmanın başlangıç dönemi olarak da yılı seçildi. Bu tercihte, yerel seçimlerinin Türkiye nin yerel idari ve siyasi yapısının şekillenmesinde nirengi noktası olma özelliği taşıyor olması belirleyici rol oynadı. Zira 27 Mayıs İhtilalı ve sonrasında hazırlanıp, yılında yürürlüğe konan yeni anayasa, Türkiye nin siyasi ve toplumsal hayatında köklü değişikliklere zemin hazırladı. 43

50 D. Ali ARSLAN Gülten ARSLAN Tablo 4: Yılı Yerel (İl Genel Meclisi) Seçimlerinde Partilerin Oy Dağılımı Partilere Göre Oy Dağılımı (%) Türkiye Geneli Tokat AP CHP CKMP MP TIP YTP BAGIMSIZ DİĞER TOPLAM Kaynak: YerelNET (), Anayasası nın başlattığı sürecin ürünü olan yerel seçim, 17 Kasım tarihinde gerçekleştirildi. Bu seçimlerde, Türkiye genelinde, AP, CHP, CKMP, MP, TİP ve YTP nin iktidar mücadelesi vermiştir (Arslan, ). Seçimlerin Türkiye genelindeki galibi, ihtilal sonrası dönemde kapatılan Demokrat Parti nin oylarına talip olan Adalet Partisi olmuştur (Tablo 4). Bu yerel seçimler, Türk siyasi hayatında, genel seçim havası estirmiştir. Öyle ki, seçim sonuçları, merkezi hükümetin istifa etmesine yol açmıştır (Akbulut, a) yerel seçimleri Tokat özelinde de çarpıcı sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Bu sonuçlardan ilk bakışta dikkat çekeni seçimlere siyasi ilginin kent merkezinde, kırsaldan daha düşük olduğudur. İl genelinde il genel meclisi seçimlerine katılım yüzde olarak gerçekleşirken, kentin belediye başkanlığı seçimlerine katılım yüzde te kalmıştır. İl genelinde gerçekleşen il genel meclisi seçimlerinin galibi aldığı yüzde 38,92 oy oranı ile sol kanattan CHP dir (Tablo 4). Buna karşın kenti galibi ve belediye başkanını çıkaran parti, yüzde 58 den fazla oy alan Adalet Partisi olmuştur (Tablo 5). Daha net bir anlatımla bu seçimlerde Tokat kenti belediye başkanlığını AP nin adayı Mesrur Genç kazanmıştır. 44

51 Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Tokat ın Siyasi Yapısı Tablo 5: Yılı Yerel Seçimleri Tokat Sonuçları Partilere Göre Oy Dağılımı (%) Tokat (Belediye Başkanlığı) Tokat (il Genel Meclisi) AP CHP YTP BAGIMSIZ Kaynak: YerelNET (), Bu tablo ilk bakışta Tokat ili geneli ile Tokat kent merkezinde neredeyse taban tabana zıt bir siyasi yapılanmanın olduğu gibi bir izlenim yaratsa da, tezahüre aldanmamak gerekir. Durum oyların siyasi yelpazeye dağılımı incelendiğinde daha bir netlik kazanır. Tablo 5 dikkatlice incelendiğinde hem kent merkezinde ve hem de Tokat ili genelinde sağ siyaset anlayışının tokat ın siyasi hayatında belirgin olduğu görülür yılı yerel seçim sonuçları 2 Haziran de yapılan yerel seçimlere Türkiye genelinde seçmen ilgisi bir önceki seçimlere oranla oldukça düşük olmuştur. İl genel meclisi seçimlerinde Türkiye genelinde katılım yüzde olarak gerçekleşmiştir. Seçim sürecinde parti içi demokrasi tartışmalarının sıkça yapıldığı bu seçimlerde özellikle bağımsız adayların başarısı dikkat çekicidir (Akbulut, b). Tablo 6 da da görüldüğü gibi bu seçimlerin partiler bazında Türkiye genelindeki mutlak galibi Adalet Partisi dir. Ülke genelindeki belediye başkanlığının yarıdan fazlasını tek başına AP kazanmıştır. Çoğunluğu AP tabanına oynayan bağımsızların kazandığı belediye başkanlığı sayısı da hiç de azımsanacak türden değildir. CHP ise bu seçimlerde ciddi bir gerileme yaşamıştır. Öte yandan Tokat ili genelinde de yerel seçimlerinde üstünlük AP nindir. Bununla birlikte AP nin Tokat ilindeki başarısı, Türkiye genelindeki kadar görkemli olmamıştır. Tablo 6 da da görüldüğü gibi, AP Tokat ta, Türkiye geneli ile kıyaslandığında yaklaşık 17 civarında daha düşük oy almıştır. Bu durumda en belirleyici faktör ise Birlik Partisi nin halk desteğinin Tokat ili genelinde yüzde 16 yı aşmasıdır. CHP ise bir önceki seçimlerde Tokat ili genelinde yüzde 39 a yaklaşan seçmen desteğinde büyük bir kayıp yaşamıştır. 45

52 D. Ali ARSLAN Gülten ARSLAN Tablo 6: Yılı Yerel (İl Genel Meclisi) Seçimlerinde Partilerin Oy Dağılımı Partilere Göre Oy Dağılımı (%) Türkiye Geneli Tokat AP BP CHP CKMP GP MP TIP YTP BAGIMSIZ TOPLAM Kaynak: YerelNET (), Tablo 7: Yılı Yerel Seçimleri Tokat Sonuçları Partilere Göre Oy Dağılımı (%) Tokat (Belediye Tokat (il Genel Meclisi) Başkanlığı) AP BP CHP GP MP TIP BAGIMSIZ Kaynak: YerelNET (), Belediye başkanlığı seçimlerinin de Tokat kent merkezindeki galibi AP dir. AP kent merkezinde, il genelinde aldığı oyların neredeyse yüzde 50 daha fazlasını almıştır. Tablo 7 de de görüldüğü gibi CHP nin de kent merkezindeki seçmen desteği, il genelindekinden daha fazladır. Bununla birlikte CHP adayının oy oranı, Tokat belediye başkanlığını kazanan AP adayı Hakkı ALBAYRAKOĞLU önüne geçmeye yetmemiştir yılı yerel seçim sonuçları 12 Mart askeri muhtırasından sonra yapılan ilk seçimler olması hasebiyle 46

53 Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Tokat ın Siyasi Yapısı ayrı önem taşıyan yerel seçimleri 9 Aralık te yapılmıştır. Türkiye genelinde olduğu gibi Tokat ilinde seçimlere vatandaşların ilgisi oldukça düşük olmuştur. Öyle ki Türkiye genelinde seçimlere katılım oranı, yerel seçimler bazında tarihi dip seviyesini görerek yüzde 61,72 olarak gerçekleşmiştir. Tokat ta en düşük ikinci katılım oranı gerçekleşmiş ve ilgi yüzde 75,76 civarında olmuştur. Tokat ilinde seçimlere katılım geçmiş yıllara ve sonraki yıllara kıyasla düşük olsa da, Türkiye genelindeki katılımdan yüzde 22,7 oranında daha fazla olması dikkate değer bir durumdur. Tablo 8: Yılı Yerel (İl Genel Meclisi) Seçimlerinde Partilerin Oy Dağılımı Partilere Göre Oy Dağılımı (%) Türkiye Geneli Tokat AP CGP CHP DP MHP MP MSP TBP BAGIMSIZ TOPLAM Kaynak: YerelNET (), Hem Türkiye genelinde ve hem de Tokat ilinde CHP nin seçmen desteğinde önemli bir yükselişin gözlemlendiği bu seçimlerin, genel oy dağılımı bakımından galibi CHP dir (Tablo 8). CHP (Kili, ) yerel seçimlerinde yerel siyasi yapıdaki gücünü, yaklaşık 10 puan civarında arttırmayı başarmıştır. Bu yükselişte, toplumsal faktörlerin yanı sıra dünyada ağırlığını hissettiren sol siyasi hareketlerin etkili olduğu söylenebilir. Oyların siyasi yelpazeye dağılımı araştırıldığında ise bu seçimlerin galibinin, daha önceki iki yerel seçimde olduğu gibi, yine sağ siyaset anlayışı olduğu görülür. Tablo 3 te de görüldüğü gibi sağ partiler, yerel seçimlerinde toplam belediye başkanlığı kazanarak, ülkenin yerel siyasi yapısında belirleyici olma özelliğini sürdürmüştür. Bununla birlikte sağın, bir önceki yerel seçimlerde ülke genelinde yüzde 55 i aşan temsil gücü bu seçimlerde yüzde 46 lara gerilemiştir. 47

54 D. Ali ARSLAN Gülten ARSLAN Tablo 9: Yılı Yerel Seçimleri Tokat Sonuçları Partilere Göre Oy Dağılımı (%) Tokat (Belediye Başkanlığı) Tokat (il Genel Meclisi) AP CGP CHP DP MHP MSP TBP BAGIMSIZ Kaynak: YerelNET (), yerel seçimlerinde Tokat ta ise çok daha dikkat çekici bulgularla karşılaşılır. Bu seçimlerde, özellikle kent merkezi ile ilin siyasi yapısı arasında ciddi bir farklılaşma gözlemlenir. Tablo 4 te de görüldüğü gibi, Tokat ili genelinde üstünlük yüzde oranında bir seçmen desteği elde etmeyi başaran CHP nindir. Buna karşın Tokat kent merkezinde ise Muhafazakâr sağ siyaset anlayışının öncüsü Erbakan ve siyasi partisi MSP tarihi bir başarıya imza atmıştır. Daha net bir ifadeyle katılımın yüzde civarında gerçekleştiği seçimlerinde kent merkezinde belediye başkanlığını, Tokat halkının yarısının desteğini almayı başaran MSP adayı Mesrur GÜRGENÇ kazanmıştır yılı yerel seçim sonuçları On bir siyasi partinin yerelde siyasal iktidarı elde etme mücadelesi verdiği yerel seçimleri, 11 Aralık tarihinde yapılmıştır. Seçimler, ülkeyi 12 Eylül Askeri Müdahalesi ne götüren kaos ve karmaşa ortamında gerçekleşmiştir. Bu seçimlere halkın ilgisi son derece düşük olmuştur. Katılım hem Türkiye genelinde ve hem de Tokat ilinde tarihi dip seviyelerinde gerçekleşmiştir. Türkiye genelinde seçimlere katılım yüzde 61,88 civarında gerçekleşirken, Tokat ilinde yüzde 73,12 olmuştur. Seçimlere katılım, Tokat açısından tarihin en düşük yerel seçim katılımı olsa da, Türkiye ortalamasının yine oldukça üzerindedir. 48

55 Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Tokat ın Siyasi Yapısı Tablo Yılı Yerel (İl Genel Meclisi) Seçimlerinde Partilerin Oy Dağılımı Partilere Göre Oy Dağılımı (%) Türkiye Geneli Tokat AP CGP CHP DP MHP MSP SDP TBP TIP TSIP BAGIMSIZ DİĞER Kaynak: YerelNET (), Oyların partilere dağılımı bakımından siyasi yapının şekillenişi incelendiğinde, hem Türkiye genelinde ve hem de Tokat ilinde CHP nin bariz üstünlüğü görülür yerel seçimlerinde yaklaşık yüzde 37 lik oy oranı ile Türkiye nin siyasi yapısına damgasını vuran CHP (Kili, ), çıkışını bu seçimlerde de sürdürür ve yerel seçimlerinde bir daha hayal bile edemeyeceği tarihi bir başarıya imza atar (Tablo 10). Tablo Yılı Yerel Seçimleri Tokat Sonuçları Partilere Göre Oy Dağılımı (%) Tokat (Belediye Başkanlığı) Tokat (il Genel Meclisi) AP CGP CHP DP MHP MSP TSIP BAGIMSIZ Kaynak: YerelNET (), 49

56 D. Ali ARSLAN Gülten ARSLAN Yerel siyasi iktidarın partilere dağılımı hususunda da CHP bu başarısını sürdürür ve incelenen dönem bazında, kendi tarihinde yine ilk kez, ülke genelinde en çok belediye başkanlığı kazanan parti unvanını elde eder. Ecevit in CHP si bu seçimlerde, Türkiye genelindeki belediye başkanlığının ünü kazanmıştır. Sağ kanadın büyük biraderi AP ise CHP nin hemen ardında yer almıştır yerel seçimlerinin Tokat bulguları incelendiğinde ise Türkiye genelinden farklı bir tablo ile karşılaşılır. CHP bu seçimlerde Türkiye genelinde gerçekleştirdiği başarıyı Tokat ta elde edememiştir. CHP nin yılı yerel seçimlerinde hem Tokat ili ve hem de kentin siyasi yapısındaki gücü, aşağı yukarı yılı seviyelerinde kalmıştır. Genel açıdan değerlendirildiğinde, Tablo 11 de de görüldüğü gibi, yılı seçimlerinin Tokat taki partiler bazındaki galibi AP dir. Merkez sağın temsilcisi konumundaki AP, bir önceki seçimlerde MSP ye kaptırdığı üstünlüğü bu seçimlerde geri almış ve kent merkezindeki oyunu yaklaşık yüzde oranında arttırarak, yüzde 13 lerden yüzde 46 lara taşımayı başarmıştır. AP il genelindeki seçmen desteğini de, solun ildeki üstünlüğüne rağmen, yüzde 20 lerden yüze 32 nin üzerine taşımayı başarabilmiştir. Bu AP nin il genelindeki oylarında yüzde 60 ı aşan bir artış anlamına geliyordu. Kent merkezinde katılımın yüzde a kadar düştüğü belediye başkanlığı seçimlerinde ipi göğüsleyen merkez sağdan AP nin belediye başkan Sermet Doğan KOÇ olmuştur. AP elde ettiği yüzde lik seçmen desteği ile Tokat kentinin siyasi yapısını şekillendirme ayrıcalığını, muhafazakâr sağın temsilcisi MSP den geri almıştır yılı yerel seçim sonuçları 12 Eylül Ara Rejimi nden sonrası yapılan ilk yerel seçimler (Şener, ) olma hüviyetine sahip yerel seçimleri 25 Mart te gerçekleştirilmiştir. 12 Eylül Darbesi, ülkenin toplumsal ve siyasal hayatında derin izler bırakmıştır. Siyasi partiler kapatılmış, siyasi parti liderlerine siyaset yapmak yasaklanmış, birçok alanda tutuklama ve hapisler rutin hale gelmiştir. Olağanüstü şartların ürünü olarak hem Türkiye genelinde ve hem de Tokat ta seçimlere katılım, yüzde 90 ı aşarak rekor bir oranda gerçekleşmiştir. Tokat ili genelinde seçimlere katılım, daha önceki seçimlerde olduğu, Türkiye ortalamasının birkaç puan üzerinde olmuştur. Seçimlerin galibi, dört eğilimi birleştirmeyi hedefleyen Turgut Özal ın liderliğini yaptığı Anavatan Partisi (Ahmad, ) olmuştur. Bu başarıda, Anavatan Partisi nin merkezi yönetimde iktidar oluşu da oldukça önemli rol oynamıştır. Özal ın liderliğinde kurulan sağ yelpazeden ANAP ın çok kısa sürede, hem genel seçimlerde ve hem de yerel 50

57 Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Tokat ın Siyasi Yapısı seçimlerde büyük başarılara imza atması dikkate şayandır. ANAP, ülke genelindeki toplam belediye başkanlığının ini kazanarak eşine az rastlanır bir başarıya imza atmıştır. Darbe sonrası ülkenin siyasi yapısında değişim incelendiğinde ise çok daha çarpıcı bulgularla karşılaşılır. Darbe öncesi son yerel seçimlerde yerel siyasi yapı içinde toplam yüzde lik bir güç elde eden sağ kanat, darbe sonrası ilk yerel seçimlerde gücünü yaklaşık 25 puan arttırarak yerel siyasi yapı içindeki ağırlığını yüzde 71 lere taşımıştır (Arslan, a). Sol kanadın ülkenin siyasi yapısı içinde temsil durumunda ise dramatik düşüşler gözlemlenir yerel seçimlerinde ülke genelinde yerel siyasi erkten yüzde 41 i aşan oranda pay alan sol kanat, yerel seçimlerinde ancak yüzde 21,88 oranında pay alabilmiştir. Tablo Yılı Yerel (İl Genel Meclisi) Seçimlerinde Partilerin Oy Dağılımı Partilere Göre Oy Dağılımı (%) Türkiye Geneli Tokat ANAP DYP HP MDP RP SODEP BAGIMSIZ DİĞER Kaynak: YerelNET (), İl genel meclisi seçimlerinde ise durum biraz daha farklıdır. Tablo 12 de de görüldüğü gibi oy oranları bakımında Türkiye genelinde olduğu gibi Tokat ta da sol kanadın yüzde 32 nin üzerindedir. Bununla birlikte sağ kanadı temsil eden ANAP, DYP, MDP ve RP nin toplam gücü yüzde 65 i aşmaktadır. Daha net bir ifadeyle bu bulgular, Türkiye nin siyasi yapısı içinde sağ kanadın niceliksel açıdan, sol kanadın 2 katından fazla bir ağırlığa sahip olduğunu ortaya koyar. 51

58 D. Ali ARSLAN Gülten ARSLAN Tablo Yılı Yerel Seçimleri Tokat Sonuçları Partilere Göre Oy Dağılımı (%) Tokat (Belediye Başkanlığı) Tokat (il Genel Meclisi) ANAP DYP HP MDP RP SODEP BAGIMSIZ Kaynak: YerelNET (), Katılımın yüzde 91 in üzerinde gerçekleştiği Tokat kenti belediye başkanlığı seçimlerinde de ANAP neredeyse oyların yarısını almayı başarmıştır (Tablo 13). Bu seçmen desteği, ANAP lı belediye başkanı adayı Hüdayi SAYIBAŞ a Tokat belediye başkanlığını kazandırmaya fazlasıyla kâfi gelmiştir. Bu yarışta ANAP ın en yakın takipçisi, bir başka sağ kanat partisi DYP ise ancak yüzde 20 civarında oy alabilmiştir yılı yerel seçim sonuçları 26 Mart da yapılan yerel seçimlerine ilgi, bir önceki yerel seçimlere kıyasla daha düşük düzeyde kalmıştır. İl genel seçimlerine katılımda, hem Türkiye genelinde ve hem de Tokat ilinde yaklaşık 9 puanlık bir düşüş gözlemlenmiştir. Ancak seçimlere ilgi Tokat ta yine, Türkiye ortalamasının üzerinde gerçekleşmiştir. Bu seçimlerde Anavatan Partisi (ANAP), Demokratik Sol Parti (DSP), Doğru Yol Partisi (DYP), Islahatçı Demokrasi Partisi (IDP), Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP), Refah Partisi (RP) ve Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) yerelde siyasi iktidardan pay kapabilme mücadelesi vermiştir yerel seçimleri Türkiye nin yerel siyasi yapısında çarpıcı bir farklılaşmayı beraberinde getirdi. Hatırlanacağı üzere bir önceki seçimlerin galibi merkez sağda ANAP (Arslan, b) idi. Bu seçimlerin, hem belediye başkanlığı ve hem de il genel meclisi kulvarının partiler bazındaki galibi is merkez soldan SHP dir. Bu başarı sol bir partinin yerel seçimlerde Türkiye genelindeki ikinci büyük başarısıdır. Bu seçimlerde Türkiye genelinde toplam belediye başkanlığının sini SHP kazanmıştır. Merkez sağdan ANAP ve DYP ise, ikinci ve üçüncü sırada yer almıştır il genel meclisi seçimlerinin Türkiye genelinde olduğu gibi Tokat 52

59 Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Tokat ın Siyasi Yapısı özelindeki galibi de SHP dir. Tablo 14 te de görüldüğü gibi SHP, Tokat ili genelinde, oyların dörtte birinden biraz fazlasını alarak birinci parti olmayı başarmıştır. SHP yi, yine yüzde 20 yi aşan oy oranları ile merkez sağdan DYP ve ANAP (Sitembölükbaşı, ) izler yerel seçimlerinde, Tokat ta ipi göğüsleyen partinin, yüzde 35,55 oranlara ulaşan merkez sağın kentli görünümlü partisi ANAP olduğu göz önüne alındığında, bu seçimlerin Tokat ilindeki partiler kategorisindeki mağlubu netlik kazanır. Merkez sağın kır tabanlı partisi DYP ise il genelindeki gücünü yaklaşık yüzde 33 oranında arttırmıştır. Tablo Yılı Yerel (İl Genel Meclisi) Seçimlerinde Partilerin Oy Dağılımı Partilere Göre Oy Dağılımı (%) Türkiye Geneli Tokat ANAP DSP DYP IDP MCP RP SHP BAGIMSIZ Kaynak: YerelNET (), Bireylerin siyasi hayata katılımında rol oynayan önemli faktörlerden biri de yerleşim yeridir (Orhan, ). Bazı araştırmacılar arasında, siyasi katılımının kentsel bir davranış olduğu ve bununla ilişkili olarak da kentsel alanlarda siyasete olan ilginin kırsal alanlara oranla daha yüksek olduğu gibi bir yanılgı hâkimdir. Oysa Türkiye gerçekleri bu hâkim önyargıyı yanlışlar doğrultudadır (Arslan, d: ). Tokat ın siyasi yapısı, kır-kent farklılaşması temelinde incelendiğinde de önemli sonuçlarla karşılaşılır. Her zaman ki gibi en temel farklılaşma seçimlere katılım oranları hususunda olmuştur. Daha önceki seçimlerde de olduğu gibi, yerel seçimlerinde de Tokat kırsalında yaşayanların seçimlere ilgisi, kent merkezinde yaşayanlara oranla çok daha fazla olmuştur. 53

60 D. Ali ARSLAN Gülten ARSLAN Tablo Yılı Yerel Seçimleri Tokat Sonuçları Partilere Göre Oy Dağılımı (%) Tokat (Belediye Tokat (il Genel Meclisi) Başkanlığı) ANAP DSP DYP IDP MCP RP SHP BAGIMSIZ Kaynak: YerelNET (), Tokat ın siyasi yapısındaki kır-kent temelinde dikkat çekici bir başka farklılık ise partilerin siyasi pastadan aldığı pay ile ilgilidir. Daha önce de belirtildiği gibi yerel seçimlerinin il genelindeki galibi merkez soldan SHP dir. Oysa kent merkezindeki belediye başkanlığı seçimlerini, Tablo 15 te de görüldüğü gibi merkez sağdan DYP kazanmıştır. Daha net bir ifadeyle, belediye başkanlığı seçimlerinin Tokat kenti galibi, yüzde 35,88 gibi oldukça yüksek bir oy oranı elde etmeyi başaran DYP aday İsmet SARAÇOĞLU olmuştur. Bir önceki seçimlerde de Tokat kenti belediye başkanlığını yine merkez sağdan ANAP ın kazanmış olduğunu hatırlatmakta fayda var. Orhan ( ) ın da belirttiği gibi yerleşim yeri, siyasi katılım konusunda rol oynayan önemli faktörlerden biridir. Bu realiteden yola çıkılarak yerel seçimleri sonuçları incelendiğinde Tokat ın siyasi yapısında, kır-kent farklılaşması bağlamında dikkat çeken bir başka bulgu da, sol siyaset geleneğinin Tokat kırsalında, kente oranla çok daha güçlü olduğu gerçeğidir. Tablo 5 te de görüldüğü gibi Tokat ın hem kırsal ve hem de kentsel alanlarında siyasi yapıda sağ siyaset anlayışı hâkimdir. Bununla birlikte sağın kent merkezindeki gücü, kırsala oranla daha belirleyicidir. Solun ise Tokat ili genelindeki gücü, kentten yaklaşık yüzde 58 daha fazladır. Bu seçimlerle ilgili bir başka olgu da, sağ geleneğin gücünün hem kentte ve hem de ilde, bir önceki seçimlere oranla, küçük ölçülerde de olsa artış sergilediği gerçeğidir yılı yerel seçim sonuçları yılı yerel seçimleri 27 Mart tarihinde gerçekleştirilmiştir. Bu seçimlerde siyasi katılımı olağanüstü derece yüksek olmuştur. Özellikle il genel 54

61 Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Tokat ın Siyasi Yapısı seçimlerinde ilgi hem Türkiye genelinde ve hem de Tokat ili özelinde rekor seviyelere ulaşmıştır. Halkın siyasete ilgisinin üst düzeyde olduğu bu seçimlere katılımda, bir önceki seçimlere oranla, yaklaşık 10 puan seviyesinde bir artış gözlemlenmiştir. Türkiye genelinde toplam belediye başkanının seçildiği bu seçimlerde toplam 13 siyasi parti ve bağımsızlar yerelde siyasi yapıyı şekillendirebilmek için yarışmıştır. Kazanılan belediye başkanlığı dikkate alındığında bu seçimlerin en başarılı partisi Doğru Yol Partisi olmuştur. Bu seçimlerin Türkiye nin siyasi yapısı açısından doğurduğu en önemli sonuç, sağ kanatta yaşanan büyük bir toparlanmadır. Sağ partilerin Türkiye nin yerel siyasi yapısı içindeki toplam gücü yüzde 61 lerden yüzde 79 lara yükselmiştir yerel seçimleri, partilerin başarısı temelinde incelendiğinde Türkiye genelinde son derece dikkat çekici bir manzara ile karşılaşılır. Tablo 16 da da görüldüğü gibi partilerin başarı sıralamasında ilk üç sırada sağ partiler yer alır. İpi ilk sırada, tabandaşı ANAP tan kıl payı farkla göğüslemeyi başaran DYP olmuştur. Bununla birlikte muhafazakâr sağın efsanevi lideri Erbakan ın partisi RP nin başarısı ise, diğer bütün sonuçları gölgede bırakacak derecede görkemlidir. Darbe sonrası üç yerel seçim sonucunu yüzeysel olarak incelemek bile, ömrü siyasi mücadelelerle geçmiş olan Necmettin Erbakan ın, verdiği siyasi mücadelenin ve ulaştığı başarılarını tasvire yeterli olur lı yılların sonlarından itibaren ülke siyasi hayatında yer almaya başlayan Prof. Dr. Necmettin Erbakan (Arslan, c: ) ve siyasi görüşü, takip eden süreçte Türkiye nin siyasi yapısının temel yapı taşlarından biri haline dönüşmüştür. Türk siyasi hayatında ismi sabır ve mücadele kavramları ile birlikte anılması gereken Erbakan, siyasi hayattaki belki de asıl başarılarını, üzerinde baskıların daha da yoğunlaşmaya başladığı 12 Eylül darbesi sonrası süreçte gerçekleşmiştir. 55

62 D. Ali ARSLAN Gülten ARSLAN Tablo Yılı Yerel (İl Genel Meclisi) Seçimlerinde Partilerin Oy Dağılımı Partilere Göre Oy Dağılımı (%) Türkiye Geneli Tokat ANAP BBP CHP DP DSP DYP IP MHP MP RP SBP SHP YDP BAGIMSIZ DİĞER Kaynak: YerelNET (), Erbakan ın partisi RP darbe sonrası ilk yerel seçimlerde yüzde 5 i bile bulmayan oy oranını, müteakip seçimlerde katlayarak arttırmayı başarmıştır. Daha net bir ifadeyle RP nin Türkiye geneli il genel meclisi seçimlerinde teki oy oranı yüzde 4,40 iken, seçimlerinde yüzde 9,80 olmuştur yerel seçimlerinde ise RP kazandığı yüzde 19,14 lük oy ile tabiri caize neredeyse birinciliğe oynamıştır. İnanç, sabır ve mücadelenin ürünü olan bu muhteşem başarı, Erbakan ın gelecekte genel seçimlerde de ulaşacağı başarının habercisi gibidir yılı yerel seçimleri Tokat özelinde incelendiğinde de son derece önemli bulgularla karşılaşılır. Partilerin siyasi yapı içindeki payları incelendiğinde, Türkiye genelinde olduğu gibi Tokat ta da, hem il ve hem de kent bazında ilk üç sırayı sağ partiler kazanmıştır (Tablo 17). Fakat bununla birlikte ayrıntılar incelendiğinde son derece çarpıcı bulgular gözler önüne serilir. Daha net bir ifadeyle partilerin başarısı hususunda Tokat kenti bazında en önemli husus, Erbakan ın RP sinin elde ettiği büyük başarıdır. Türkiye genelinde gerçekleştirdiği başarılarla, gelecek başarıların sinyalini veren RP, bu görkemli başarılarından birine imzayı Tokat kentinde atmıştır. 56

63 Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Tokat ın Siyasi Yapısı Tablo Yılı Yerel Seçimleri Tokat Sonuçları Partilere Göre Oy Dağılımı (%) Tokat (Belediye Başkanlığı) Tokat (il Genel Meclisi) ANAP BBP CHP DP DSP DYP IP MHP MP RP SBP SHP YDP BAGIMSIZ Kaynak: YerelNET (), Türkiye geneli ve il özelinde olduğu gibi, Tokat kenti bazında da yüzde 92,41 ile seçimlere katılım rekorlarının kırıldığı yılı yerel seçimlerinde seçimlerin galibi, 31,91 lik oy oranına ulaşan RP olmuştur. Kentin belediye başkanlığını da doğal olarak, bu başarıda önemli rol oynayan RP adayı Nizamettin AYDIN kazanmıştır. RP nin bu başarısı Tokat kenti ile de sınırlı kalmamıştır. RP oylarını il genelinde de, seçimlerine kıyasla yüzde 71 in üzerinde arttırtmayı başarmıştır yılı yerel seçim sonuçları 18 Nisan tarihinde gerçekleştirilen yerel seçimlerine, siyasi partiler bazında son derece geniş bir katılım olmuştur. 20 siyasi partinin (Bayramoğlu, b) yerel siyasi iktidar mücadelesi verdiği bu seçimlerde seçmen ilgisi de, il genel meclisi kategorisinde, hem Türkiye genelinde ve hem de Tokat ta oldukça yüksek düzeyde olmuştur. Katılım oranında, bir önceki seçimlerle kıyaslandığında belirli bir düşüş gözlemlense de (unutulmamalıdır ki yerel seçimleri yerelde katılım rekorlarının kırıldığı seçimlerdir), bütüncül olarak değerlendirildiğinde, katılımın yüzde 80 lerin bir hayli üzerinde gerçekleşmiş olması, seçimlere yurttaş ilgisinin yüksek düzeyde oluşunun bir teyididir. Toplumun, yerel seçimleri ile yeniden şekillenen yerel siyasi yapısı, 57

64 D. Ali ARSLAN Gülten ARSLAN belediye başkanlıklarının partilere dağılımı açısından incelendiğinde çok çarpıcı sonuçlarla karşılaşılır. Bu sonuçlardan ilki, ülkenin yerel siyasi yapısında sağ siyaset kültürünün geçmiş seçimlerde olduğu gibi dominant pozisyonunu sürdürdüğü gerçeğidir. Fakat bundan çok daha mühim olan bir sonuç ise başarı sıralamasında bu sefer ilk üç değil, ilk dört sırayı sağ yelpazeden paylaşmış olmasıdır. Kazanılan belediye başkanlığı sayısı bakımından, yerel seçimlerinin Türkiye genelinin galibi ANAP tır. ANAP ı yine merkez sağdan bir parti olan DYP takip eder. Milliyetçi sağdan MHP ise yaklaşık belediye başkanlığı kazanarak önemli bir başarıya imza atar. Dördüncü sıradaki muhafazakâr sağın temsilcisi ve kapatılan RP nin devamı niteliğindeki FP nin başarısı da hiç de küçümsenemeyecek bir başarıdır. Hatta halkın Fazilet Partisi ne verdiği bu destek, 28 Şubat Süreci nde, 16 Ocak &#;de RP nin belki de haksız yere kapatılmasına (Arslan, c: ), vatandaşın verdiği net bir tepki olarak da değerlendirilebilir. Tablo Yılı Yerel (İl Genel Meclisi) Seçimlerinde Partilerin Oy Dağılımı Partilere Göre Oy Dağılımı (%) Türkiye Geneli Tokat ANAP BBP BP CHP DBP DEPAR DP DSP DTP DYP EMEP FP HADEP IP LDP MHP MP ODP SIP YDP BAGIMSIZ DİĞER Kaynak: YerelNET (), 58

65 Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Tokat ın Siyasi Yapısı Bir başka önemli sonuç ise milliyetçi sağın ve muhafazakâr sağın temsilcisi partilerin kaydettikleri başarıdır. MHP, ülke genelinde seçimlerden en güçlü ikinci siyasi parti olarak çıkmayı başarmıştır. Muhafazakâr sağın temsilcisi ve RP nin devamı niteliğindeki Erbakan ın FP si, atlattığı onca badire ve yaşadığı siyasi zulüme rağmen, ülke genelinde partiler başarı sıralamasındaki üçüncülük yerini koruyabilmiştir (Tablo 18). Öte yandan yerel seçim sonuçları temelinde Tokat ın siyasi yapısındaki yeni durumu incelendiğinde, Türkiye genelinden bir hayli farklı bir manzara ile karşılaşılır. Tablo 19 da da görüldüğü gibi, hem Tokat ili hem de Tokat kenti bağlamında, sıralamalar değişse de ilk üç sırayı yine sağ partiler paylaşır. Türkiye genelinde de önemli başarılara imza atan MHP, Tokat özelinde de bu başarısını sürdürmüştür. MHP bu seçimlerde, kırsal olduğu kadar kentsel alanlarda da Tokat ın siyasi yapısında önemli bir siyasal aktör konumuna ulaşmıştır. Özellikle il genel meclisi seçimlerinde 26 nın üzerinde oy alarak Tokat ilinde seçimin galibi olmuştur. MHP yi yüzde 19,40 lık seçmen desteği ile FP izlemiştir. Tablo Yılı Yerel Seçimleri Tokat Sonuçları Partilere Göre Oy Dağılımı (%) Tokat (Belediye Başkanlığı) Tokat (il Genel Meclisi) ANAP BBP BP CHP DSP DTP DYP EMEP FP IP MHP MP ODP SIP BAGIMSIZ Kaynak: YerelNET (), 59

66 D. Ali ARSLAN Gülten ARSLAN MHP Tokat kırsalındaki bu başarısını kent merkezine de arttırarak taşımıştır. Fakat kent merkezinde sıralamada, yüzde 32 nin üzerinde oy alan FP ile yer değiştirmiştir. FP, mirasını devraldığı RP nin başarısını Tokat ta sürdürmeyi başarmıştır. Katılımın yüzde 85 leri zorladığı Tokat kenti belediye başkanlığı seçimlerini, yüzde 32,04 oranında oy alan FP adayı Nizamettin AYDIN yeniden kazanmayı başarmıştır yılı yerel seçim sonuçları 28 Mart tarihinde gerçekleştirilen yılı yerel seçimlerine seçmen ilgisi, geçen iki yerel seçimlerle kıyaslandığında bir hayli azalmıştır. İl genel meclisi seçimlerine katılımdaki bu düşüş Türkiye geneline paralel doğrultuda, Tokat ili özelinde de gözlemlenir. Türkiye genelinde ortalama yüzde 13,32 oranında azalan siyasi katılım, Tokat ilinde de yüzde 11,9 ı aşmıştır. Tokat ilindeki seçimlere olan ilgi ise geçen seçimlerdeki gibi Türkiye geneline paralel fakat Türkiye ortalamasının üzerinde olmuştur. 20 den fazla siyasi partinin katıldığı yılı yerel seçimleri, partilerin kazandığı belediye başkanlığı sayısı bakımından da anlamlı sonuçlar ortaya koymuştur. Bu seçimlerin mutlak galibinin çiçeği burnunda Adalet ve Kalkınma Partisi (AK PARTİ) (Arslan, c) bütün çıplaklığı ile gözler önüne serilir. Refah Partisi nin kapatılmasından sonra, 14 Ağustos tarihinde, Recep Tayyip Erdoğan ın liderliğinde yenilikçi kanadın kurduğu Ak Parti, ilk yerel seçim sınavında, tarihte tekrarı zor bir başarıya imza atmıştır. Bu sonuçlar, kurulmasının üzerinden henüz 3 yıl bile geçmeden yerel seçimlere giren Ak Parti nin, Türkiye genelinde belediye başkanlıklarının yüzde 55 ten fazlasında yönetimini kazandığı anlamına geliyordu. Ülkenin yerel siyasi yapısı, genel olarak siyasi yelpazenin renkleri bağlamında incelendiğinde de, Ak Parti nin başarısının izleri ile karşılaşılır. Tablo 20 de görüldüğü gibi sağ kanadın ülkenin yerel siyasi yapısında belirleyici gücü bu seçimlerde zirveye ulaşmıştır. Daha önceki seçimlerdeki sonuçları pekiştirircesine, toplumdaki yerel siyasi elitlerin beşte dördünden fazlası sağ partilerin temsilcileri arasından seçilmiştir. Solun siyasi yapıdaki toplam temsil gücü ise yüzde 17,12 ile sınırlı kalmıştır. 60

67 Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Tokat ın Siyasi Yapısı Tablo Yılı Yerel (İl Genel Meclisi) Seçimlerinde Partilerin Oy Dağılımı Partilere Göre Oy Dağılımı (%) Türkiye Geneli Tokat Oy Sayısı % % EMEP DSP ANAP BTP AKP BBP IP ODP LDP TKP DYP ATP MP CHP GP YTP SHP SP DP MHP BAGIMSIZ Kaynak: YerelNET (), (Güncel) Siyasi yapı, il genel meclisi seçimleri sonuçları bakımından incelendiğinde de belediye başkanlığı seçimlerindeki gibi il genel meclisi kategorisinde de, yılı yerel seçimlerinin hem ülke genelinin ve hem de Tokat ilinin galibinin Ak Parti olduğu gerçeği ile karşılaşılır (Tablo 21). Erdoğan ın genç ve dinamik partisi yalnızca Tokat ta değil, Türkiye genelinde de temsil gücünü yüzde 40 ın üzerine taşımayı başarmıştır. Tokat kenti belediye başkanlığını da Ak Parti adayı Adnan ÇİÇEK kazanmıştır. 61

68 D. Ali ARSLAN Gülten ARSLAN Tablo Yılı Yerel Seçimleri Mersin Sonuçları Partilere Göre Oy Dağılımı (%) Tokat (Belediye Başkanlığı) Tokat (il Genel Meclisi) EMEP DSP ANAP BTP AKP BBP IP TKP DYP CHP GP SHP SP DP MHP BAGIMSIZ Diğer Kaynak: YerelNET (), İl genel meclisi yılı yerel seçimleri, Tokat özelinde incelendiğinde önemli bulgularla karşılaşılır. Belki de bunlardan en manidarı MHP ile ilgili olanıdır. Tablo 21 de de görüldüğü gibi, Tokat kırsalında oyların yaklaşık beşte birini alarak önemli bir varlık gösteren MHP, kent merkezinde yalnızca 5,98 lik bir seçmen desteği alır. Öte yandan Tokat kırsalında fazla bir varlık gösteremeyen Saadet Partisi ise, kent merkezinde seçmen desteğini neredeyse beşe katlayarak yüzde 34 ü aşan oy oranlarına ulaşır ve Ak Parti nin ardında ikinci sıraya yerleşir. Kırsalda oy oranını yüzde 16 ların üzerine taşıyan CHP de kent merkezinde büyük bir başarısızlık yaşar ve kırsaldaki desteğinin yalnızca yarısına ulaşabilir yılı yerel seçim sonuçları 29 Mart yapılan yerel seçimleri, hali hazırdaki yerel siyasi yapıyı şekillendiren seçimler olması bakımdan ayrı bir öneme haizdir. Bu seçimlerde seçimlere seçmen ilgi, yerel seçimlerine göre ciddi ölçüde artış göstermiştir. Türkiye genelinde siyasi katılım oranları incelendiğinde, kırsal alandaki katılımın kentsel alanlara nazaran oldukça yüksek olduğu gerçeği ile karşılaşılır. Tokat ilinde de seçimlere katılım, Türkiye genelinde olduğu gibi 62

69 yaklaşık yüzde 13 oranında artmıştır. Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Tokat ın Siyasi Yapısı Harita: İl Genel Meclisi Seçimi İl Birincisi Partilerin Dağılımı Kaynak: YerelNET (), Ülke genelde yerel siyasi yapısı, kazanılan belediye başkanlıkları baz alınarak incelendiğinde oldukça anlamlı bulgularla karşılaşılır. Bir önceki seçimlerde olduğu gibi yılı yerel seçimlerinin tartışmasız galibi yine Ak Parti dir. Ülke yerelindeki siyasi yapının, siyasi yelpazenin renkleri bağlamında ele alındığında da, sağ siyaset kültürünün geleneksel hükümranlığının sürmekte olduğu gerçeği ile karşılaşılır. Ülke genelinde belediye başkanlığı seçimlerinde yüzde 66 nın üzerinde oy alan sağ kanat, kazanılan belediye başkanlığının dağılımı bakımından da yüzde 73 ün üzerinde bir siyasi güce ulaşmıştır 63

70 D. Ali ARSLAN Gülten ARSLAN Tablo Yılı Yerel (İl Genel Meclisi) Seçimlerinde, Partilerin Oy Dağılımı Partilere Göre Oy Dağılımı (%) Türkiye Geneli Tokat AKPARTİ ANAP BBP BTP CHP DP DSP DTP HAKPAR HYP LDP MHP MP ODP SP TKP BAGIMSIZ Diğer Ülke genelinde siyasi erkin partilere göre dağılımı, il genel meclisi seçimleri esas alınarak incelendiğinde de sonuçlar anlamlı bulgulara işaret eder. Tablo 22 de de görüldüğü gibi, bu seçimlerin hem Türkiye genelindeki ve hem de Tokat özelindeki mutlak galibi Ak Parti dir. Bununla birlikte, Ak Parti ülke genelinde yadsınamaz bir oy kaybı yaşamıştır. İktidar partisinin bir önceki il genel meclisi seçimlerinde, yüzde 41,67 oranında oy aldığı dikkate alındığında, yılındaki kaybının yüzde 8 i aştığı gerçeği ile karşılaşılır. Bu sonuçlar iktidarın yıpratıcı etkisinin, bu sefer de Ak Parti açısından ortaya çıktığı gerçeğini gözler önüne serer yılı yerel seçimlerinin Tokat ın siyasi yapısı üzerindeki etkisini ise Tablo 23 te görmek mümkündür. Bir önceki seçimlerde Tokat kentinde seçmenlerin yüzde 47,19 unun desteğini almayı başaran Ak Parti, Türkiye genelinin aksine Tokat ta gücünü arttırmayı başarmıştır. Ak Parti nin Tokat kent merkezindeki gücü yüzde 6,4 artarken, il genelinde de bu artış yüzde 7 yi aşmıştır. Kentte ikincilik için SP ile MHP arasında nefes kesen bir mücadele yaşanmıştır. MHP kent merkezindeki gücünü yüzde den fazla arttırmış ve SP nin ardından üçüncü sırada yer almıştır. Bir önceki seçimleri yüzde 34,24 lük seçmen desteği 64

71 Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Tokat ın Siyasi Yapısı alarak ikinci sırada tamamlayan SP nin oyları yüzde 18,66 ya gerilemiştir. SP bu sonuçla kent merkezindeki yerini kıl payı sürdürmeyi başarmış olsa da, kaybı yüzde 45 i aşmıştır. Bu sonuçlardan, Ak Parti nin Tokat taki merkez sağ aşısının tuttuğu ve meyve vermeye başladığı manası da çıkarılabilir. Bu durumu yılı Ekim ayında gerçekleştirilmesi planlanan yeni yerel seçimlerin de teyidi anlamlı olacaktır. Tablo Yılı Yerel Seçimleri Tokat Sonuçları Partilere Göre Oy Dağılımı (%) Tokat (Belediye Başkanlığı) Tokat (il Genel Meclisi) AKPARTİ ANAP BBP BTP CHP DP DSP MHP MP ODP SP TKP BAGIMSIZ - 0 Diğer 0 0 Kaynak: YerelNET (), Tokat kırsalının siyasi yapısı incelendiğinde ise, yukarıda da belirtildiği gibi, Ak Parti nin gücünün artarak devam ettiği görülür. Tablo 23 te de görüldüğü gibi iktidar partisinin, Tokat kırsalında kazandığı seçmen desteği yüzde 43 e yaklaşmıştır. Öte yandan milliyetçi sağın temsilcisi MHP de, Tokat kırsalındaki gücünü yüzde 19 lardan yüzde 21 lere taşımayı başarmış ve ikinci sıradaki konumu pekiştirmiştir. Tokat kırsalında kazananlar arasında zikredilmesi gereken bir başka parti ise muhafazakâr sağın temsilcisi SP dir. Kaybedenler arasında ise ilk sırayı CHP alır. Merkez solun büyük temsilcisi CHP bu seçimlerde, Tokat kırsalındaki seçmen desteğini yüzde 22,8 oranında yitirmiş ve oy oranı yüze e düşürmüştür. Öte yandan Tokat kentinin belediye başkanlığı kategorisinde yeni galibi, bir önceki seçimlerin galibi Ak Parti olmuştur. Başkanlığı da, kentin önceki başkanı ve yeni başkan adayı, Gaziosmanpaşa Üniversitesi akademisyenlerinden Adnan ÇİÇEK kazanmıştır ve yılı seçimlerinde elde ettiği güç birlikte 65

72 D. Ali ARSLAN Gülten ARSLAN incelendiğinde önemli neticelere varmak mümkündür. Bu sonuçların belki de en önemlisi, Adnan Çiçek in aldığı oylardan partisi gibi kendisinin de kent bağlamında başarılı görüldüğü ve yönetim anlayışının Tokat halkının çoğunluğu tarafından kabul gördüğü sonucu çıkarılabilir. Tokat ın siyasi yapısının rengi bütüncül bir açıdan değerlendirildiğinde ise, partiler bazında analiz edilen bulgular zaten soruların cevabını vermeye yetmiştir. Bununla birlikte Tablo 23 teki bulgular duruma daha bir netlik kazandırmaya kâfi gelecektir. Daha açık bir ifadeyle, sağ siyaset kültürü, Tokat ın hem kırsalının hem de kentsel alanlarının siyasi yapısına damgasını, bir daha silinmesi çok zor olacak bir şekilde vurmuştur. Genel değerlendirme ve sonuç Bu çalışmada, siyaset sosyolojisinin yöntem ve teknikleri kullanılarak, geçmişten geleceğe Tokat ın siyasi yapısı araştırıldı. Bu bağlamda üç temel hedef gözetildi: Öncelikli olarak, yerel seçim sonuçları incelenerek Tokat ın yerel siyasi yapısının betimlenmesi hedeflendi. İkinci olarak, incelenen süreç içinde Tokat ın siyasi yapısında meydana gelen değişim irdelendi. Son olarak da Tokat ın, Türkiye nin siyasi yapısı içindeki yeri anlaşılmaya çalışıldı. Bu amaçlar doğrultusunda son 50 yılda Türkiye de yapılan yerel seçimler araştırıldı. Bu yarım asırlık süreç içinde yapılan 10 yerel seçimin sonuçları tümdengelimci bir bakış açısı ile önce Türkiye geneli bağlamında incelendi. Bu sonuçlar baz alınarak, Türkiye nin siyasi yapısı anlaşılmaya ve yapılan yerel seçimlerin Türkiye nin topyekun siyasi yapısında, geçmişten o güne meydana getirdiği değişim ortaya konmaya çalışıldı. Akabinde de sonuçlar, aynı bakış açısıyla Tokat özelinde irdelendi. Bu amaçları gerçekleştirebilmek için yalnızca belediye başkanlığı seçimleri değil, il genel meclisi seçimlerinin sonuçları da titizlikle araştırıldı. Araştırmanın başından beri incelenen konuların bir boyutunu bütün çıplaklığı ile Grafik 3 te görmek mümkündür. Tablo ve grafiklerde özetlenen bulgular yalızca incelenen yarım asırlık süreç içinde Türkiye nin ve Tokat ın yerel siyasi yapısının özetlemekle kalmaz, gelecek hakkında ön kestirim yapabilme imkânı sağlar. Bir başka anlatımla bu bölümdeki tablolar hem Türkiye nin, hem de Tokat ın siyasi yapısının, dün-bugün-yarın bağlamında anlaşılmasını mümkün kılar. Daha net bir ifadeyle bu bulgular, siyasi yapıyla bağlantılı olarak geçmişten bugüne, bugünden de geleceğe bir ufuk açar. 66

73 Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Tokat ın Siyasi Yapısı Türkiye geneline ilişkin bulgular daha önceki araştırmalarda (a; a) detaylı bir şekilde analiz edildiği için, tekrara düşmemek kaygısıyla Türkiye geneline ilişkin fazla bir söz söylenmeyecek. Türkiye ye ilişkin bulgulara sadece Tokat ın, ülkenin yerel siyasi yapısı içindeki konumunun daha net bir şekilde anlaşılmasına hizmet etmesi için araştırma kapsamında yer verilmiştir. Çok özet vurgulanması gerekir ki, yerel seçim sonuçlarının Türkiye bütününe yönelik bulgular, toplumun siyasi yapısında sağ siyaset kültürünün egemen olduğunu açık bir şekilde gözler önüne serer. Genel seçim sonuçları da bu saptamayı doğrular niteliktedir (Arslan, d). Grafik 4 te de görüldüğü gibi Tokat ın siyasi yapısı da Türkiye genelindekine son derece paralel bir görünüm sergiler. Daha net bir ifadeyle, hem Tokat ili genelinde ve hem de 67

74 D. Ali ARSLAN Gülten ARSLAN Tokat kent merkezinde siyasi yapıda sağ siyaset kültürü belirleyici siyasi unsur durumundadır. Tokat kent merkezinde, özellikle i yılların sonundan itibaren, sağ siyaset geleneğinin etkisi her geçen gün daha da artmıştır. Özellikle son üç yerel seçimlerde, siyasi yelpazenin sağında siyaset yapan partilerin, Tokat ın kent merkezinin siyasi yapısı içindeki toplam ağırlığı, hep yüzde 90 a yakın oranlarda seyretmiştir. Buna karşın sol siyaset anlayışı Tokat kent merkezinin siyasi yapısında hiçbir dönem belirleyici faktör olamamıştır. Daha net bir ifadeyle sol siyaset kültürü hiçbir zaman, Tokat kentinde yaşayan vatandaşlar tarafından kabul gören bir siyaset yapma tarzı olamamıştır. Daha net bir anlatımla, Grafik 4 te de görüldüğü gibi, incelenen yarım asırlık süreçte, sol siyaset kültürünün etkisi sürekli bir azalış trendi içinde olmuştur. Çok öz olarak ileriye yönelik bir regresyon yapmak istenirse, olağan şartlar altında, Tokat ın siyasi yapısındaki bu görünümün, kısa ve hatta orta vadede de değişmesi pek mümkün görünmüyor. Kentin siyasi hayatına sağ siyaset kültürü kalıcı bir şekilde işlemiştir. Sol siyasi partilerin bu durumu değiştirmesi ve siyasi yapıda belirleyici konuma gelmesi, çok uzak bir olasılık gibi gözükmektedir. Kaynakça Ahmad, F. (). The Making of Modern Turkey. London: Routledge. Akbulut, Ö. (a). Seçim Sonuçlarının Değerlendirmesi Yılı Raporu. TODAİE-YERELNET, Akbulut, Ö. (b). Seçim Sonuçlarının Değerlendirmesi Yılı Raporu. TODAİE-YERELNET, , Altunışık, R. (vd.) (). Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri (SPSS Uygulamalı). Sakarya:Sakarya Kitabevi. Arslan, D.A. (a). Yerel seçim sonuçları temelinde Mersin in siyasi yapısı. International Journal of Human Sciences. (9)2, Arslan, D. A. (b). Geçmişten Geleceğe Kağızman ın Siyasi Yapısı: Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Kağızman ın Siyasi Yapısının Sosyolojik Analizi. Geçmişten Geleceğe Her Yönüyle Kağızman Sempozyumu (24 26 Mayıs). Kars: Kafkas Üniversitesi. Arslan, D.A. (c). Mersin Milletvekilleri nin sosyolojik profilleri. International Journal of Human Sciences. (9)2, Arslan, D. A. (a). Turkish Political Elites: Sociological Analysis of Turkish Politics and Politicians. Berlin: LAP LAMBERT Academic 68

75 Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Tokat ın Siyasi Yapısı Publishing. Arslan, D. A. (b). Who Rules Turkey: Turkish Power Elite. Berlin: LAPLAMBERT Academic Publishing. Arslan, D. A. (c). Elites and Power in Contemporary Turkey: Social Anatomy of Turkish Elites. Berlin: LAP LAMBERT Academic Publishing. Arslan, D. A. (d). Uygulamalı Köy Sosyolojisi: Kırsal Yapı ve Kalkınma Dinamikleri ile 17 Öncesi ve Sonrası Ankara Kavaközü. Mersin: Mersin Üniversitesi Yayınları. Arslan, D. A. (). Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Mersin in Siyasi Yapısı. Mersin Sempozyumu (19 Kasım). Mersin: Mersin Üniversitesi. Arslan, D. A. (a) ten Günümüze Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Türkiye nin Siyasi Yapısı. Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi (International Journal of Human Sciences), , 1 32, , Arslan, D. A. (b). Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Alanya nın Siyasi Yapısı. Akademik Bakış, İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası Kırgızistan- Celalabat İşletme Fakültesi, UluslararasıSosyal Bilimler E-Dergisi, 12, Arslan, D. A. (c). AKP iktidarının sosyal anatomisi: Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinin sosyolojik analizi. Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi (International Journal of Human Sciences), , 1 24, , Arslan, D. A. (d) den 12 Eylül askeri müdahalesine Türkiye nin siyasi yapısı ve Türkiye de siyasi katılım. Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi (International Journal of Human Sciences), , 1 31, , Arslan, D. A. () İhtilali Sonrası İlk Yerel Seçimlerden, DarbesiSonrası İlk Yerel Seçimleri Kapsayan Süreçte, Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Samsun un Siyasi Yapısı. Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi (International Journal of Human Sciences), , , Arslan, D. A. (b). Beyşehir in Siyasi Yapısı, Konya İli ve Türkiye nin Siyasi Yapısı İçindeki Yeri. Akademik Bakış, İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası Kırgızistan-Celalabad İşletme Fakültesi, Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 9, , , 69

76 D. Ali ARSLAN Gülten ARSLAN Azpuru, D. (). The General Elections in Guatemala, December Electoral Studies, 24, Bayramoğlu, S. (a). Seçim Sonuçlarının Değerlendirmesi Yılı Raporu. YERELNET, , Bayramoğlu S. (b). Seçim Sonuçlarının Değerlendirmesi Yılı Raporu. YERELNET, , Büyük Larousse (). Tokat Dardanelli, P. (). The Parliamentary & Executive Elections in Switzerland , Electoral Studies, 24, Güler, B. A. (). Yerel Yönetimler, Ankara: İmge. Jones, S. (). Presidential and Parliamentary Elections in Georgia, Electoral Studies, 24, Keleş, R. (). Yerinden Yönetim ve Siyaset, Ankara: İmge. Kışlalı, A. T. (). Kemalizm, Laiklik ve Demokrasi, İstanbul: Cem Yayınevi. Kili, S. (). Cumhuriyet Halk Partisi&#;nde Gelişmeler , İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi. Orhan, E. A. (). Toplumsal, Kültürel ve Katılımsal Boyutuyla Siyasal Davranışın Sosyo-Politik Analizi. Ankara: Nobel Yayınları. Rallings, C. (vd.) (). Trends in Local Elections in Britain Local Government Studies, , Rybar, M. (). The Presidential Election in Slovakia, April Electoral Studies, 24, Sagas, E. (). The Presidential Election in the Dominican Republic. Electoral Studies, 24, Sarıbay, A. Y. (). Global Bir Bakışla Politik Sosyoloji. İstanbul: Everest Yayınları. Schaap, R. D. (). The House of Representatives Election in Japan November Electoral Studies, 24, Sitembölükbaşı, Ş. (). Parti Seçmenlerinin Siyasal Yönelimlerine Etki Eden Sosyoekonomik Faktörler. Ankara: Nobel. Talang, C. (). The Parliamentary Election in Cambodia, July Electoral Studies, 24,

77 Yerel Seçim Sonuçları Temelinde Tokat ın Siyasi Yapısı Tokat Belediyesi, (). Tokat Belediye Başkanları, , ve Tokat Valiliği, (). Tokat ın İdari Yapısı, , ttp:// ve Tokat Ticaret ve Sanayi Odası (). Tokat Ekonomisi, , TÜİK () ADNKS verileri, TÜİK (), yılı ADNKS verileri, UyduHarita (). Tokat haritası ve resimleri, Vikipedi () Türkiye Yerel Seçimleri, , YerelNET (). Yerel Seçim Sonuçları Tokat, YerelNET (), Yılı Belediye Başkanlığı Seçim Sonuçları Türkiye, i/seafoodplus.info?yil= YerelNET (), Yılı Belediye Başkanlığı Seçim Sonuçları Tokat, YerelNET (), Yılı Belediye Başkanlığı Seçim Sonuçları Türkiye, i/seafoodplus.info?yil= YerelNET (), Yılı Belediye Başkanlığı Seçim Sonuçları Tokat, #baskan YerelNET (), Yılı Belediye Başkanlığı Seçim Sonuçları Türkiye, i/seafoodplus.info?yil= YerelNET (), Yılı Belediye Başkanlığı Seçim Sonuçları Tokat, #baskan YerelNET (), Yılı Belediye Başkanlığı Seçim Sonuçları Türkiye, 71

78 D. Ali ARSLAN Gülten ARSLAN i/seafoodplus.info?yil= YerelNET (), Yılı Belediye Başkanlığı Seçim Sonuçları Tokat, #baskan YerelNET (), Yılı Belediye Başkanlığı Seçim Sonuçları Türkiye, i/seafoodplus.info?yil= YerelNET (), Yılı Belediye Başkanlığı Seçim Sonuçları Tokat, #baskan YerelNET (), Yılı Belediye Başkanlığı Seçim Sonuçları Türkiye, i/seafoodplus.info?yil= YerelNET (), Yılı Belediye Başkanlığı Seçim Sonuçları Tokat, #baskan YerelNET (), Yılı Belediye Başkanlığı Seçim Sonuçları Türkiye, i/seafoodplus.info?yil= YerelNET (), Yılı Belediye Başkanlığı Seçim Sonuçları Tokat, #baskan YerelNET (), Yılı Belediye Başkanlığı Seçim Sonuçları Tokat, #baskan YerelNET (), Yılı Belediye Başkanlığı Seçim Sonuçları Tokat, YerelNET () Yılı Belediye Başkanlığı Seçim Sonuçları Tokat, Zaman Gazetesi (). Tokat ın Tarihçesi, , 72

79 Harf İnkılâbı Sonrası Tokat ta Açılan Millet Mektepleri ve Faaliyetleri Harf İnkılâbı Sonrası Tokat ta Açılan Millet Mektepleri ve Faaliyetleri Atilla AYDIN Özet Osmanlı döneminde anadili öğretimi ve okuma yazma eğitimine yönelik çeşitli uygulamalar yapılmaya çalışılmış; fakat gerek öğretmenlerin nicelik ve nitelik olarak yetersizlikleri, gerekse halkın yeterince bilinçlendirilmemesi sebebiyle başarıya ulaşılamamıştır. Cumhuriyetle birlikte özellikle halkın okuma yazma eğitimi konusunda birçok faaliyette bulunulmuştur. Bu faaliyetlere en somut örnek olarak Harf İnkılâbı ve Millet Mektepleri verilebilir. Temel amacı, halkı cehaletten kurtararak okur yazar kılmak; Türkçeye uygun, kolay okuma ve yazmayı sağlayacak bir alfabe geliştirerek halkta millî bilinci oluşturmak olan, 1 Kasım tarihinde ilan edilen Harf İnkılâbı sonrası, Türk Ocakları ve Halkevlerinde Millet Mektepleri çatısı altında açılan okuma yazma kurslarında, genç yaşlı kadın erkek herkese okuma yazma öğretmek amaçlanmıştır. Millet Mektepleri, 1 Ocak tarihinde açılmakla birlikte yılında faaliyete geçmiştir. Bu amaçla, yurdun birçok yerinde halkın iş durumunun uygun olduğu zamanlarda, yılda iki ya da dört aylık dönemler olarak, köy, kasaba ya da ilçedeki halkodası veya halkevinde ayrılan mekanlarda, görevlendirilen öğretmenler aracılığıyla okuma yazma kursları düzenlenmiştir. Millet Mektepleri çerçevesinde açılan okuma yazma kursları, Tokat ta da açılmıştır. Çalışmamızda, Tokat ilçe ve köylerinde açılan okuma yazma kursları, konuyla ilgili yayınlar taranıp Başbakanlık Cumhuriyet Arşivindeki belgelerle desteklenerek, irdelenmiştir. Araştırmamızda, ile yılları arasındaki Tokat ve çevresinde var olan bir durum, oluş biçimiyle sergilenmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Türkçe, Türkçe Öğretimi, Millet Mektepleri, Okuma Yazma Kursları, Tokat Giriş Hedefi, halkı cehaletten kurtarıp okur yazar kılmak, Türkçeye uygun kolay okuma ve yazmayı sağlayacak bir alfabe geliştirerek halkta millî bilinci oluşturmak olan Harf İnkılâbı sonrası, Türk Ocakları ve Halkevlerinde Millet Mektepleri adıyla açılan Türkçe okuma yazma kurslarında, genç yaşlı, kadın erkek herkese okuma yazmayı öğretmek amaçlanmıştır. Bu çalışma, okuma yazma öğretimi ve halk eğitimi konusundaki araştırmalara katkı sağlamak için yapılmıştır. Millet Mektepleri Türkçe okuma Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Arşiv Uzmanı, [email protected] 73

80 Atilla AYDIN yazma kursları, yurdun birçok yerinde olduğu gibi, Tokat ta ve ilçelerinde de açılmıştır. Bu amaçla, halkevleri ve halkodaları aracılığıyla yürütülen Türkçe okuma yazma kursları ile ilgili önceden yapılan çalışmalar taranıp, Başbakanlık Cumhuriyet Arşivindeki belgelerle desteklenmiştir. Bu araştırmada ile yılları arasında Millet Mektepleri çatısı altında düzenlenen Türkçe okuma yazma kursları, örneklerle sergilenmeye çalışılmıştır. Millet Mektepleri ve Yapılan Çalışmalar Osmanlı döneminde Türkçe öğretimi ve okuma yazma eğitimine yönelik çeşitli uygulamalar yapılmıştır. Ancak, gerek öğretmenlerin nicelik ve nitelik olarak yetersizlikleri, gerekse halkın yeterince bilinçlendirilmemesinden dolayı, bu çalışmalar başarıya ulaşılamamıştır. Arap alfabesinin öğretilmesi sırasında karşılaşılan güçlüklerden dolayı halkın okur yazarlık oranı çok düşüktü 1 Cumhuriyetle birlikte özellikle halkın okuma yazma öğretimi konusunda birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmaların en somut örneği de Harf İnkılâbı ve Millet Mektepleridir. 1 Kasım tarihinde gerçekleştirilen Harf İnkılâbı, toplumsal açıdan köklü değişimlerin yanı sıra, kültürel değişimlerin de yaşandığı bir dönemin başlangıcı sayılabilir. Bu çalışmaların en somut örneği de Harf İnkılâbı ve Millet Mektepleridir. 1 Kasım tarihinde gerçekleştirilen Harf İnkılâbı, toplumsal açıdan köklü değişimlerin yanı sıra, kültürel değişimlerin de yaşandığı bir dönemin başlangıcı sayılabilir. Bunun yanı sıra, 11 Kasım tarihinde kabul edilip, 24 Kasım tarihinde yürürlüğe giren Millet Mektebi Teşkilâtı Talimatnamesi doğrultusunda, Millet Mektebi Teşkilâtının Başöğretmenliğini Mutafa Kemal Atatürk üstlenerek, Türk Milletinin çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma çabalarına öncülük etmiştir 2 Millet Mektepleri Türkçe okuma yazma kurslarında dersler, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından görevlendirilen öğretmenler ve gönüllü kişileraracılığıyla verilmiştir. Kurslarda iki saatlik yeni harflerle Türkçe okuma yazma öğretiminin yanı sıra, iki saat matematik, birer saat sağlık bilgisi ve yurttaşlık bilgisi konularında dersler verilmiştir. Okuma yazma öğretiminde yılı ilkokul 1., 2. ve 3. sınıf ders programının izlendiği ve diğer derslerde de ilkokul programı esas alındığı söylenebilir 3 Başlangıçta Türkçe okuma yazma derslerinde öğrencilere yeni harfler, hece yöntemiyle öğretilirken yılından itibaren basit cümle ve 1 Demircan Ömer, Dünden Bugüne Türkiye de Yabancı Dil. Remzi Kitabevi, İstanbul , s BCA: Millet Mektepleri Talimatnamesi ve Tatbikine Rehberlik Edecek Dahili Talimatnameler, Köy Hocası Matbaası, Ankara, , s

81 Harf İnkılâbı Sonrası Tokat ta Açılan Millet Mektepleri ve Faaliyetleri sözcüklere yer verilerek cümle yöntemine geçilmiştir 4 Millet Mekteplerinde öğrenciler, Türkçenin yanı sıra, yabancı dil (İngilizce ve Fransızca), hanımlarbiçki dikiş ve elişi, erkekler de mesleki resim konularında eğitim gördü. Millet Mektebi Teşkilâtı Talimatnamesi 12 bölüm 56 maddedir. Millet Mektepleri, yurdun birçok yerinde halkın iş durumunun uygun olduğu zamanlarda, yılda iki kez iki ya da dört aylık dönemler olarak, köy, kasaba ya da ilçedeki halkodası veya halkevinde ayrılan yerlerde, okuma yazma kursları düzenlendi. Kurslar, öğrenim çağını geçirmiş olup hiç okuma ve yazma bilmeyenlerin bulunduğu A sınıfı, eski harflerle okuyup yazan ancak yeni harflerle okuyup yazmak isteyenlerin bulunduğu B sınıflarından oluşturuldu. Kursların sonunda yapılan sınavları başarıyla bitirenlere Millet Mektepleri Mezuniyet Vesikası adlı diploma verildi 5 Millet Mektepleri, 1 Ocak yılında açılmakla birlikte yılında faaliyete geçmiştir. İlk olarak, Adana, Ankara, Artvin, Aydın, Balıkesir, Bursa, Cebeli Bereket (Osmaniye), Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, Giresun, Gümüşhane, Hakkari, Isparta, İçil (Tarsus), İstanbul, İzmir, Kars, Kırklareli, Konya, Manisa, Maraş, Mardin, Menteşe (Muğla), Mersin, Ordu, Rize, Samsun, Siirt, Tekirdağ, Trabzon, Tokat, Tunceli ve Van gibi, 38 ilin merkez, ilçe, bucak ile köylerindeki halkevleri, halkodaları ve Türk Ocaklarında okuma yazma kursları açıldı yıllar arasında Türkiye genelinde açılan Millet Mektepleri dershanelerindeki Türkçe okuma yazma kurslarından, kişi diploma aldı. Dersler, öğretmen tarafından verildi A sınıfı dershanenin ü erkek sınıfı, sı kadın sınıfıdır B sınıfı dershanenin sı erkek sınıfı, sı da kadın sınıfıdır.

82 Atilla AYDIN Karaağaç ın bir köyündeki bir çobanın kursları üstün başarı ile bitirerek kendi köyünde açılan okuma yazma kursuna öğretmen olarak atanması, örnek verilebilir. Ankara da öğretmenin görev aldığı dershane açıldı sı kadın olmak üzere, toplam kişi diploma aldı. Millet Mekteplerine İstanbul da halk aşırı ilgi gösterdi. Sınıflar yeterli olmadığı için, 50 kişilik sınıflara kişi alınmasından dolayı, Belediyenin tahsis ettiği salonlarda dersler verildi yılında Mardin merkezde A sınıfı 38 erkek 4 kadın, B sınıfı 19 erkek 1 kadın olmak üzere toplam 62 dershane açıldı. 62 öğretmen görev aldığı kurslara, devam eden öğrenciden ü mezun oldu. Bu öğrencilerden i erkek sı kadındı döneminde Maraş ta açılan Millet Mektebine devam eden toplam erkek ve kadından erkek, kadın diploma aldı yılına kadar düzenlenen kurslarda kişi okumayı ve yazmayı öğrendi yılında Hakkari de Millet Mektebi dershanesi açılmamasına karşın, Siirt in köylerinde açılmıştır döneminde Bursa da dershane açıldı öğretmenin görev aldığı kurslardan si kadın toplam kişi diploma aldı 10 Tokat ta Yapılan Çalışmalar Yurdun en ücra köşesinde olduğu gibi, yılları arasında Tokat ta açılan Millet Mektebi dershanesinde ( ü A sınıfı; erkek sınıfı, kadın sınıfı / si B sınıfı; erkek sınıfı, 32 kadın sınıfı) kişi ( erkek, kadın) diploma aldı. Türkçe okuma yazma kursları öğretmen ( ü A sınıfına; ü erkek sınıfına, i kadın sınıfına / ü B sınıfına; 87 si erkek sınıfına, 26 sı kadın sınıfına) tarafından verildi 11 (11). 1 Şubat tarihinde Tokat Halkevinde 2 dershane, Tokat Cezaevinde 2 dershane olmak üzere, 4 tane Türkçe okuma yazma kursu açıldı. Bu kurslar, 3 ay sürdü. kişinin katıldığı Tokat Halkevindeki kurs, Merkez Ortaokulu Türkçe öğretmeni Salih Akay tarafından verilirken; 80 kişinin katıldığı Cezaevindeki kursu, 1. İlkokul Öğretmeni Hüseyin Erdoğan verdi. Türkçe okuma yazma kursunun yanı sıra, 4 ay süren tüccar Zekai Uysal tarafından İngilizce, Tokat Lisesi orta kısım Fransızca öğretmeni Kevser İris tarafından da Fransızca dersleri verildi. Ayrıca, 4 ay süreyle sanatkârlar yetiştirmek üzere, Sanat Okulu Müdürü Celal Güngör tarafından mesleki resim; kız öğrenciler için, Kız Enstitüsü Elişi 9 BCA: Yüceer Saime, Türkiye nin Aydınlanma Sürecinde Bir Kültür Devrimi Millet Mektepleri, Atatürkçü Bakış, Cilt 1, Sayı 1, Bursa , s Maarif Millet Mektepleri Faaliyetleri İstatistiği (): Başvekalet İstatistik Umum Müdürlüğü, Yayın No: 28, Devlet Matbaası, İstanbul. 76 Tokat Sempozyumu Kasım Cilt 76 III

83 Harf İnkılâbı Sonrası Tokat ta Açılan Millet Mektepleri ve Faaliyetleri Öğretmeni Türkan Gürocak da elişi dersleri verdi. 26 Ocak tarihinde Zile Halkevinde 40 kişilik 1 tane A sınıfı, Altınyurt İlkokulunda 35 kişilik 1 tane de B sınıfı dershane açıldı. A sınıfındaki dersleri İstiklal İlkokulu öğretmenlerinden Rıfat Başdoğan; B sınıfındaki dersleri ise, Altınyurt İlkokulu Başöğretmeni Mustafa Cızdeğer verdi. B sınıfında Türkçe okuma yazma öğretiminin yanında yurttaşlık, matematik ve hayat bilgisi dersleri de verildi. 7 Şubat tarihinde Zile Halkevinde kadınlar için 1 er tane A ve B sınıfları açıldı. 1 Mart tarihinde yoğun talep üzerine, Zile Halkevinde 2 tane daha Türkçe okuma yazma kursu açıldı. 14 Ocak tarihinde Turhal Halkevinde 33 kişinin katıldığı Türkçe okuma yazma kursu açıldı. Dersler Turhal 1. İlkokul öğretmeni Şehabettin Akıllı tarafından verildi. 15 Şubat tarihinde Niksar Halkevinde 25 kişilik 2 tane A sınıfı dershane açıldı 12 Sonuç Türk Milletini yeni harflerle okur yazar bir hale getirmeğe ve seviyesini yükseltmek amacıyla açılan Millet Mekteplerinin Türkiye nin çağdaş uygarlık yolunda ilerlemesine katkıda bulunduğu yadsınamaz bir gerçektir. Bilgi toplumu olmanın yolu eğitimden geçmektedir. Eğitimin başlangıcını okuma yazma eğitimi oluşturur. Harf İnkılâbını öncesi, Türkiye de okur yazar oranı % 20 lerin altında iken, te % 20 ye, ta % 25 e, te % 32,5 e, de % lere yükseldi. Tokat ta yılında okur yazar oranı % 3,7 iken Türkçe okuma yazma kursları sayesinde, lerde % 11 lere yükseldi 13 Ayrıca, Harf İnkılâbının Millet Mektepleri sayesinde Türk Milleti tarafından benimsenmesine katkıda bulunduğu söylenebilir. Kaynakça Arşivler: - Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA) Belgeler: - Belge 1: BCA: Belge 2: BCA: Belge 3: BCA: Belge 4: BCA: BCA: König, Güray Nalan Büyükkantarcıoğlu - Firdevs Karahan, Türk Toplumundaki Yetişkinlerde Okur-Yazarlık ve Dil Becerileri: Aşama 1, Okuma ve Yazma Becerileri Üzerine Toplumdilbilimsel Bir İnceleme, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dilbilim ve Uygulamaları Dergisi, Cilt 1, Sayı 1, Kasım , Ankara, s

84

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ TOKAT TARİHİ VE KÜLTÜRÜ SEMPOZYUMU CİLT 2

Osmanlı Devleti’nde, kendi ülkeleri adına misyonerlik faaliyetleri yürüten örgütler din, eğitim, sağlık ve yardım gibi alanlarda çalışmalar yapan birçok kurum oluşturmuşlardır. Amerikan Board Teşkilatı, bünyesindeki misyonerleri etki alanları oluşturmak için zaman zaman faaliyet yürütülmesi planlanan sahalara yollamıştır. Amerikan Board teşkilatı adına faaliyet gösteren misyonerlerden Eli Smith ve Dwight’de yüzyılın ilk yarısında Anadolu, Kafkasya ve İran coğrafyasına bir seyahat gerçekleştirmişlerdir. Eli Smith ve H.G.O. Dwight’in bu gezilerdeki notları “Researches in Armenia Including a Journey Through Asia Minor and into Gorgia and Persia with A Visit to the Nestorian and Chaldean Christians of Oormiah and Salmas” adıyla ’te yayımlanmıştır. Bu seyahat esnasında Anadolu’nun önemli şehirlerinden Tokat’ı da ziyaret etmişler; şehrin demografisi, eğitim kurumları, fiziki, etnik ve sosyo-ekonomik yapısı hakkında detaylı bilgiler vermişlerdir. Anahtar Kelimeler: Tokat, Misyoner, Eli Smith, H.G.O. Dwight, Şehir Tarihi

Kurban Bayramı’nda Dikkat Edilmesi Gereken 7 Kural!

Kurban Bayramı, insanların sevdikleriyle bir araya geldiği, birlik ve beraberlik duygularının yoğun yaşandığı özel bir dönem. Bu özel dönem, genellikle aşırı yemek tüketimi nedeniyle sağlık sorunlarına yol açabiliyor.

’de Hastanelere Müracaat Bir Yıl Öncesine Kıyasla %25 Arttı

Daha önce sağlık enflasyonu, sağlık sektöründe üretim maliyetleri, Türkiye'nin en çok tercih edilen tıp fakülteleri gibi araştırma raporları yayımlanan danışmanlık şirketi, son raporunda Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine odaklandı. Üç yıllık SGK verilerinin incelendiği rapor, SGK Genel Sağlık Sigortası prim gelirlerinin 'e kıyasla %68,25 arttığını ortaya koydu.

Kurban Bayramı için Kırım Kongo Kanamalı Ateşi uyarısı!

Bahar ve yaz aylarında özellikle kırsal bölgelere kabus gibi çöken Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hakkında önemli bir uyarı geldi. Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Durdu, yaklaşan Kurban Bayramı nedeniyle vatandaşları uyardı.

Yazın Etkilerinden Saçlarımızı Nasıl Koruruz?

Yaz ayları saçın en fazla yıprandığı dönemdir. Güneşte fazla kalmak cildimize olduğu kadar saç ve saç derimiz için oldukça zararlı. Güneşten yayılan UV radyasyonu saçın asli maddesi keratini parçalayıp hem kimyasal hem de fiziksel hasara neden olur.

İdeal Sünnet İşlemi Nasıl Olmalı?

Sünnet işlemi; hekim dışında yapıldığında pek çok risk barındırıp, işlem sırasında yapılan hatalardan dolayı uzun süreli problemlere yol açabiliyor. Üroloji Uzmanı Op. Dr. Alper Dırık, sünnet operasyonunun basit bir işlem gibi görünse de olası risklerinden dolayı alanında uzman hekimler tarafından yapılması gerektiğini belirtti.

Erkeklerin Kabusu Orşite Yol Açan 4 Neden

Orşit ya da halk arasında testis iltihabı olarak bilinen sorun, tek veya iki testiste birden ortaya çıkabiliyor. Sıklıkla bakterilerin neden olduğu bu hastalık virüslerle de bulaşabiliyor. Testis iltihabına özellikle kabakulak virüsü neden olabiliyor.

Vücudunuzu Yaza Hazırlayın

Yaz mevsimi geldi çattı. Havalar ısınırken kısa sürede forma girmenin tam sırası. Yağ yakımına destek olan bölgesel incelme cihazları ile forma girmeyi hızlandırmanın mümkün olduğunu söyleyen Chic Nail Beauty and Cosmetic kurucusu Burcu Güzel Davud, vücut tipine göre en etkili cihazlar hakkında bilgi verdi.

Kanser Yapan Bakteriye Dikkat!

Mikrobiyolog Dr. İpek ADA'nın anne-babalara önemli bir uyarısı var. Çocuk yaşlarda mide ve bağırsaklara yerleşen Helicobacter Bakterisi'nin, ileriki dönemlerde kansere neden olabildiğine dikkat çekiyor.

Kolonoskopi ile Kolon Kanseri Erken Tanılanabilir

Batıgöz Balçova Cerrahi Tıp Merkezi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Halil Genç kolonoskopiyi anlattı. Kolonoskopinin yaygın olarak bağırsak ve rektum hastalıklarının tedavisinde kullanılan bir işlem olduğunu ileten Doç. Dr. Halil Genç, “Kolonoskopi sayesinde hastada herhangi bir belirti görülmeyen evrelerde bile bağırsak polipleri keşfedilebilir ve kolon kanseri erken dönemde önlenebilir” diye konuştu.

Astım Hakkında Doğru Sanılan 10 Yanlış!

Hava yollarında oluşan daralmayla gelişen ve ataklarla seyreden astım oldukça sık görülen bir hastalık. Öyle ki dünyada milyon, ülkemizde de yaklaşık dört milyon kişinin astım hastalığıyla mücadele ettiği belirtiliyor.

Aralıklı Oruç Beslenme Uzmanı Eşliğinde Yapılmalı

Günümüz halk sağlığı sorunu haline gelen obezitenin artması sonucu kilo kaybıyla alakalı birçok diyet yöntemi mevcut. Bunlardan popüler olanlarından birinin de aralıklı oruç yöntemi olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Derya Eren bu konuda bilgiler verdi.

Yazın Güneş Gözlüğü ve Şapkasız Sokağa Çıkmayın

Mevsim değişimi ve havaların ısınmasıyla beraber güneşli günlerin daha yoğun olduğu yaz mevsimine yaklaşıyoruz. Yaz aylarında dünyaya ulaşan ultraviyole ışın miktarının kış mevsimine göre üç kat arttığını belirten Anadolu Sağlık Merkezi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Burcu Usta Uslu önemli açıklamalarda bulundu.

Her Bel Fıtığı Ameliyat Gerektirmez

Bel ağrılarının çok büyük bir kısmının fıtık kaynaklı olmadığına dikkat çeken uzmanlar, her fıtığın da ameliyat gerektirmediğini söylüyor. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Emre Ünal, fıtıkların yüzde ’inin ameliyat gerektirmeyecek bir tedavi yöntemiyle düzeldiğini belirtiyor.

Adet Döneminde Görülen Nefes Darlığı ve Öksürüğe Dikkat!

Adet dönemi öncesi ya da adet döneminde meydana gelen göğüs ağrısı, nefes darlığı, öksürük ve balgamdan kan gelme gibi şikayetlere dikkat! Bu şikayetlerin Menstural Pnömotoraks’ı işaret ettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Özkan Demirhan mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini ifade etti.

Baharı Kabusa Çeviren Alerjiler

Hassas bireyler ve çocuklar için hayatı kabusa çeviren alerjilerin en sık ortaya çıktığı mevsim olan bahar aylarında dikkat edilmesi gerekenleri LifeClub Hekimi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Özge Faydalıel Balcı açıkladı.

Egzamayı Önlemenin 10 Yolu

Egzamanın, kaşıntı, kızarıklık, kuruluk, kepeklenme, deride kalınlaşma, su dolu kabacıklar ve sulantı şeklinde görülebildiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Deri Hastalıkları Uzmanı Dr. Kübra Esen Salman, “Günlük hayatta kullanılan ve karşılaşılan çeşitli maddelerin hastalığın nedeni veya alevlendiricisi olabilir." şeklinde konuştu.

Kolik Olan Bebekleri Rahatlatacak 7 Yöntem

İnfantil kolik; üç haftadan uzun süren, haftanın en az üç günü, günde üç saati aşan huzursuzluk ve ağlama nöbetleri olarak tanımlanıyor. Bu durum bebeklerin %5 - 25’inde görülüyor. Memorial Sağlık Grubu Medstar Topçular Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Kerem Yıldız, infantil kolik hakkında önerilerde bulundu.

Hareketsizlik Ve Sigara Kullanımı Damar Tıkanıklığına Yol Açabilir

Atar ve toplardamarlarda oluşan daralma ve tıkanmalar doku, organ ve uzuvlarda beslenme bozukluklarına yol açabiliyor. Periferik arter hastalığı olarak da bilinen bu rahatsızlık ailesel geçişin yanı sıra şeker ve kolesterol yüksekliği olan, sigara kullanan, kilo fazlası olan ve hareketsiz bir yaşam tarzı benimseyen kişilerde daha çok görülüyor. Doç. Dr. Fatih Gümüş, periferik arter hastalığında anjiyografik girişimsel tedavi yöntemi ile ilgili bilgi verdi.

Koku Alamama Parkinson Belirtisi Olabilir

Genelde yaşlarında ortaya çıkan Parkinson hastalığı, hareketlerde yavaşlama olarak kendini göstererek hasta ve yakınlarının da hayatını olumsuz etkiliyor. Anadolu Sağlık Merkezi Nörolojik Bilimler Direktörü Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “Parkinson olmadan hastalarda ‘premotor’ denen, ileride Parkinsonun gelişebileceğini düşündüren bulgular olabiliyor.

Tüp Bebek Tedavisinde Yeni Umut: Yumurtalık Dokusu Dondurma

Değişen hayat şartları ve sağlık sorunları nedeniyle tercih edilen yumurtalık dokusu dondurma tedavisi, bebek sahibi olmak isteyen kadınlara umut oluyor. Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Tüp Bebek bölümünde, Dr. Öğr. Üyesi Murat Keskin ‘yumurtalık dokusu dondurma’ hakkında bilgiler verdi.

Hamilelikte Bol Su Tüketimi Büyük Önem Taşıyor

Günlük hayatın vazgeçilmezi olan su, yeterli miktarda tüketildiğinde insan sağlığı üzerinde birçok olumlu etki bırakıyor. Özellikle hamilelik ve emzirme aşamasındaki annelerin bebek sağlığı açısında yeterli su tüketmeleri gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Müfit Zeki Karagülle, doğal kaynaklardan elde edilen ve mineral bakımından zengin olan doğal kaynak ve doğal mineralli su tercihinin büyük önem taşıdığına dikkat çekiyor.

Kontrolsüz Diyabet, Diş Eti Hastalığına Davetiye Çıkarıyor

Acıbadem Ankara Hastanesi Ağız ve Diş Sağlığı Uzmanı Dr. Eda Özdere ağız sağlığının doğrudan tüm vücut sağlığı ile ilgili olduğunun unutulmaması gerektiğine vurgu yaparak şunları söylüyor “Günde iki kez diş fırçalama, diş ipi kullanımı ve düzenli doktor kontrolü, sağlıklı beslenme gibi basit ve etkili alışkanlıkları yaşam boyu sürdürmek büyük önem taşıyor” diyor.

Hpv Enfeksiyon Riskinizi Düşürecek 8 Önlem

’den fazla tipi saptanan ve sadece insanları enfekte eden HPV’nin (Human Papilloma Virus) düşük riskli tipleri el, ayak ve genital bölgede siğillere neden olurken, yüksek riskli tipleri ise rahim ağzında lezyonlara ve rahim ağzı kanserine neden oluyor. Memorial Ankara Hastanesi Jinekolojik Onkoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Murat Öz, HPV enfeksiyonu ve alınacak önlemler ile ilgili bilgi verdi.

Kanserin 10 Önemli Erken Sinyali!

Kanser dünya genelinde en sık ölüme yol açan hastalıklar arasında ikinci sırada yer alıyor. Yaklaşık her 6 ölümden biri, ülkemizde de her 5 ölümden biri kanser nedeniyle gerçekleşiyor. Dünya Sağlık Örgütü yılı verilerine göre; dünya genelinde her yıl yaklaşık milyon kişi kanser teşhisi alıyor ve yaklaşık 10 milyon kişi de bu hastalıktan hayatını kaybediyor.

Nefes Çalışmaları Hastalıkların İyileşme Sürecini İyi Yönde Etkiliyor

Nefes ve düşüncelerimizi yönetmeyi öğrendiğimizde, daha sağlıklı ve güzel yaşayabileceğimizi ifade eden Nefes ve Meditasyon, Kuantum Ko Aktif, Human in Design Eğitim ve Yaşam Koçu” Neslihan Ünver “Yaradan bu mucizeyi burnunun ucuna vermiş” diyor. Bu konuda eğitimler veren Ünver’in çalışmaları destekleyen Dr. Hazal Türeli de nefesin önemine dikkat çekiyor.

Karşılıklı Gülümseme Ve Parmak Takibi Olmaması Otizme İşaret Ediyor

Otizm spektrum bozukluğunda ilk olarak karşılıklı gülümseme ve parmak takibi olmaması ile başlayabilen belirtilere dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, en erken teşhis koyulabilen dönemlerin 18 ay- 2 yaş civarında olduğunu söyledi. Kilit, otizm bozukluğunun kabul edilen en önde gelen tedavisinin özel eğitim olduğunu vurgulayarak ergoterapi ve dil konuşma terapisinin de otizm tedavisinde oldukça önemli yeri olduğunu kaydetti.

Fibromiyalji Ataklarına Karşı 5 Etkili Önlem!

Geceleri uykuya dalmakta güçlük çektiğim yetmiyormuş gibi, sık sık da uyanıyorum. Öyle halsizim ki kolumu bile kıpırdatacak halim yok. Kas ve kemiklerimde oluşan ağrı dinmek bilmiyor. Siz de bu sorunlardan yakınıyorsanız, nedeni, genç ve orta yaşlı kadınların hastalığı olarak düşünülse de aslında her yaş grubu ile erkeklerde de sıkça görülen ‘fibromiyalji’ hastalığı olabilir!

Bacak Damarlarında Kullanılan Stentler Uzuv Kaybını Önleyebiliyor

Vücutta en çok kullanılan kas gruplarından biri olan bacaklarımızın sağlıklı olabilmesi için kan dolaşımının yüksek düzeyde olması gerekiyor. Ancak bazı hastalıklar ve çeşitli risk faktörleri bacaklarda kan dolaşımı tıkayıcı arter hastalıklarına neden olabiliyor. Memorial Hizmet Hastanesi Kalp Damar Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, bacak damar tıkanıklıkları ve bacağa koroner stent uygulamaları hakkında bilgi verdi

Kanser Vakalarının 3’te 1’i Önlenebilir

Global Kanser İstatistik verilerine göre yılında tanı konulan 19,3 milyon yeni kanser hastası olduğunu ve 10 milyon hastanın da kanser nedeniyle hayatını kaybettiğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Yıldırım, “Erkeklerde en sık akciğer, prostat, kalın bağırsak, mide ve karaciğer kanseri görülürken; kadınlarda meme, kalın bağırsak, akciğer, rahim ağzı ve tiroit kanserlerine daha sık rastlanıyor.

Ortomer Protez, Karbon Uzun Yürüme Cihazı ile Engellilerin Yanında

Ortopedi sektörünün başarılı isimlerinden Ortomer Protez, Ortez ve Tıbbi Cihaz Yapım Uygulama Merkezi’nin Genel Müdürü Ayşe Kırca kullanıcılar açısından önemli ürünlerden birisi olan Karbon Uzun Yürüme Cihazı hakkında konuştu. Cihazların kullanımında dikkat edilmesi gereken noktalarla ilgili de önemli bilgiler verdi.

Grip Kalp Krizi Riskini Tetikliyor!

Virüslere bağlı oluşan grip gibi bazı üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları daha çok akciğerlere verdikleri zararlar ile biliniyorlar. Ancak dikkat! Grip aynı zamanda kalp ve damarları da vurabiliyor! Öyle ki yılında yayınlanan bir çalışmada; 8 yıl boyunca gözlemlenen 80 bin hastanın yüzde 12’sinde griple birlikte kalp krizi ile miyokardit gibi kardiyak komplikasyonlar görüldü.

İlk Yardımda Kritik Süre İlk 5 Dakika

Son günlerde yaşanan deprem felaketleri, ülkemizde İlk Yardım eğitimi almanın gerekliliği bir kez daha farkına varmamızı sağladı. Altınbaş Üniversitesi İlk Yardım Merkezi Müdürü Zehra YILDIZ ÇEVİRGEN, İlk Yardımda kritik sürenin ilk 5 dakika olduğuna dikkat çekerek, bu süre içinde ilk yardım uygulanan yaralıların hayatta kalma şansının arttığını belitti.

Şu Sıralar Uyuz Hastalığına Dikkat

Uyuz hastalığının özellilke şu sıralar sık görüldüğünü ifade eden Anadolu Sağlık Merkezi Deri Hastalıkları Uzmanı Dr. Kübra Esen Salman, “Kadın- erkek ayrımı yapmadan her iki cinste, tüm yaş gruplarında, tüm etnik gruplarda, tüm sosyo-ekonomik düzeylerde görülebiliyor. Ciddi salgınlar yapabilmesi nedeniyle özellikle bakım evleri, yurtlar gibi toplu yaşanan yerlerde ve sosyal düzeyi düşük topluluklarda daha sık görülür.

Beynin Yaşlanması Yavaşlatılabilir Mi?

Beynin yaşlanmasında genlerin ve çevrenin iki yönlü etkileşimi olduğunu belirten Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, beyin yaşlanmasının önüne geçilebilmesi için son yıllarda öne çıkan süper yaşlanma teorisine dikkat çekti. Süper yaşlılarda adaptasyon zorluğu yaşanmadığını ifade eden Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, bu kişilerde yeni bilgilerin öğrenilmesinin devam ettiğine dikkat çekti.

Çoklu Virüsler Çocukları Tehdit Ediyor!

Acıbadem Maslak Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Dilek Çoban, influenza (domuz gribi), Beta, RSV, Adenovirüs, Metapnömavirüs ve Bocavirüs gibi çeşitli solunum yolu virüslerinin halen çok yaygın olduğunu belirterek, ailelerin doktora danışmadan çocuklarına gelişigüzel antibiyotik ve vitamin takviyesinden kaçınmaları gerektiğini vurguluyor. Çoban, çocuk sağlığında yapılan 6 önemli hatayı anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Çocuklarda Göz Dalması Epilepsi Habercisi Olabilir!

26 Mart Dünya Epilepsi Farkındalık Günü. Farklı şekillerdeki belirtiler ve nöbetlerle kendini gösteren bu kronik hastalığı yeterince tanıyor musunuz? Liv Hospital Nöroloji uzmanı Prof. Dr. Ayhan Öztürk, Epilepsi türleri hakkında bilgi verirken çocuklarda görülen basit bir göz dalmasının hastalığın habercisi olabileceğine dikkat çekti.

Unutkanlık Gençlerde Yaygınlaşıyor

Nörolojik bir sorun olan unutkanlığın pek çok farklı nedenle de ortaya çıkabildiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Nöroloji Bölümü Direktörü Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “Eğer yaşanan unutkanlıklar kişinin iş, aile ve sosyal hayatını etkilemeye başlamışsa bu durum nörolojik açıdan bir hastalık belirtisi olarak kabul edilir ve her sebep için farklı tedaviler planlanabilir.

Ciltte Kese Ve Sıcak Duş Etkisi Kuruluğa Yol Açıyor…

Soğuk ve rüzgârlı havaya maruz kalan cildimiz kolayca yıpranıyor. Bu duruma sıcak suyla duşun eklenmesi ve kaloriferin havadaki nem miktarını azaltması da eklenince ciltte kurumalar meydana gelebiliyor. Acıbadem Ankara Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Bahar Öznur, cildimizi soğuk ve kuru havanın zararlı etkilerinden korumanın yollarını anlatıyor…

Çocuklarda Baş Ağrısında 5 Önemli Sinyal!

Baş ağrısı en sık görülen sağlık problemlerinde ilk sıralarda yer alıyor. Yaşam kalitesini oldukça düşürebilen baş ağrısı sadece yetişkinlerin değil, çocukların da yakındıkları bir sorun. Üstelik cep telefonu ve bilgisayar gibi teknolojik cihazların kullanım sürelerinin uzaması baş ağrısının görülme sıklığını artırıyor.

Yeme Bozukluğu Teşhisi Konan Kişilerin Yaklaşık Yüzde 64'ünde Anksiyete Görülüyor

Yeme davranışlarında, yeme davranışlarıyla ilgili düşünce ve duygularda ciddi rahatsızlıklarla karakterize edilen önemli bir zihinsel sağlık durumu türü olan yeme bozuklukları, özellikle pandemi sürecinde belirgin bir artış gösterdi. DoktorTakvimi uzmanlarından Diyetisyen Hanife Kara, yeme bozukluklarının ne olduğunu, riskli olan grupları, tedavi ve iyileşme süreçlerini anlatıyor.

Oturarak Çalışmak Hemoroid Sebebi

Dünya nüfusunun yüzde 50'sinden fazlasının yaşamları boyunca en az bir defa hemoroidal hastalık semptomları yaşayacağının tahmin edildiğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Abdulcabbar Kartal, “Ülkemizdeki yaygın hastalıklardan biri olan hemoroidal hastalık sorunu, özellikle kabızlığı olanlarda, doğum yapan kadınlarda ve oturarak çalışan insanlarda daha sık görülüyor.

Yalnızlık Demans Riskini Artırıyor!

Yaşlılık yalnızca biyolojik bir süreç değil sosyal, kültürel ve psikolojik nedenlerden etkilenen bir süreçtir. Yaşlanma olgusu gelişmiş ülkelerde daha belirgin olmasına rağmen gelişmekte olan ülkelerde de yaşlı nüfusu giderek artmaktadır. Yaşlı insan nüfusunun hızla artması ve yaşlı sağlığı konularında farkındalık yaratmak maksadıyla “18–24 Mart Yaşlılara Saygı Haftası” olarak anılmaktadır.

Fazla Tuz Tüketiminin İnsan Sağlığı İçin 6 Zararı

Uzmanlar fazla tuz tüketiminin insan sağlığı açısından birçok zararının olduğunu ve hayat standartlarını önemli ölçüde düşürecek çeşitli sağlık sorunlarına yol açtığını belirtiyor. yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, fazla tuz tüketiminin insan sağlığına verdiği zararları açıkladı. 

Çocukları Obeziteden Nasıl Koruyabiliriz?

Hızlı yaşam koşullarının getirdiği “fast food”lar, televizyon ile başlayan tüm gece atıştırmaları ve yiyecek alışkanlıklarımızda değişiklikle beraber tüm dünyada fazla kiloları da beraberinde getiriyor. Sağlıksız yeme alışkanlığı, kimyasal madde ve hormon içerikli gıdalar, günlük aktivitenin azalması vücutta giderek aşırı miktarda yağ depolanmasına neden oluyor.

Endometriozisin 3 Önemli Sinyali

Endometriozis, halk arasındaki yaygın ismiyle ‘çikolata kisti’ normalde rahmin içini kaplayan endometrium dokusuna benzer dokuların rahim dışında büyümesiyle ortaya çıkan kronik bir hastalık. Ülkemizde üreme çağındaki yaklaşık 2 milyon kadın, bir başka deyişle her 10 kadından biri, endometriozis ile mücadele ediyor.

Kalp Hastalığı Riskini Azaltmak Mümkün

Kalp hastalığı riskinin yaş ilerledikçe arttığını vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Nermina Alagiç, “Kalp ve damar hastalıklarıyla mücadelenin temelini, kardiyovasküler hastalık risk faktörlerinin tespiti ve risklere karşı önlem alınması oluşturuyor. Günümüzde kullanılan çeşitli skorlama yöntemleriyle kalp ve damar hastalıkları riskini öğrenmek ve alınacak bazı önlemlerle bu riski düşürmek mümkün” açıklamasında bulundu.

HPV Aşısı Hakkında Merak Edilen 11 Soru ve Cevabı

Rahim ağzı kanserinin büyük bir çoğunluğunun kaynağı olan HPV virüsünden korunmak için ise HPV aşısı ilk sırada yer alıyor. Yakın zamana kadar Türkiye’de 4 tip HPV virüsüne karşı koruma sağlayan aşı uygulanırken artık 9 tip HPV virüsüne karşı koruma sağlayan aşı yapılıyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Bilgi Gökcan, HPV aşısı hakkında bilgi verdi.

Astım İle İlgili 9 Önemli Bilgi

Astım hastalığı, tanı ve tedavi süreçleriyle ilgili bilgilerin yeterince bilinmediğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Tayfun Çalışkan, “Astım kronik bir hastalık olduğu için, uzun süreli ilaç tedavisine gerek duyulur. Bu bir bağımlılık değil, aksine hastanın şikayetlerini kontrol altına alabilmek için yapılan bir tedavi şeklidir” dedi.

Kolon Kanserinden Korunmak İçin Bilmeniz Gerekenler

Memorial Şişli Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. İlknur Erenler Bayraktar, “ Mart Kolon Kanseri Farkındalık Ayı”nda kolon kanserinin nedenleri, belirtileri ve tedavi yöntemleriyle ilgili bilinmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.

Uyku Kalitesini Artırmak İçin 6 Önemli Öneri

Uyku, vücudun dinlenerek ve yeni güne hazırlanarak geçirdiği toparlanma süreci olarak biliniyor. Kaliteli bir uykunun ardından güne daha dinç ve enerjik başlanılabiliyor .Ancak günlük hayatta uyku kalitesinin düştüğü zamanlar da olabiliyor. Özellikle stresli dönemlerde uyku kalitesi düşüyor ve uyumakta zorluk çekilebiliyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Uyku Merkezi’nden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sinem İliaz, kalitesiz uykuyla ilgili bilgi verdi.

Öksürük Hastalık Değil Belirtidir!

Uzun süren öksürük; astım, alerji, koah, kronik bronşit, üst solunum yolu problemleri, geniz akıntısı, reflü ve hatta kanser gibi hastalıkların belirtisi olabilir

Depremzedelere Özel Psikososyal Destek

Türkiye deprem felaketinin yaralarını sarmak için mücadele ederken, ülkece yaşanılan toplumsal travmanın psikolojik etkileri hala devam ediyor. Kimileri bu olumsuz psikoloji ile kendi başa çıkmaya çalışırken, kimileri de profesyonel destek almak için psikologlara başvuruyor.

Afet Bölgesindeki Sağlık Emekçileri

Ülkemizi sarsan deprem felaketinde sağlık çalışanlarının hızlı organize olması, gösterdikleri fedakarlık ve çaba unutulmaz… Bölge halkının ihtiyacı olduğu anda koşan sağlık ordumuz bizlere, sahip olduğumuz insan kaynağının önemini bir kez daha göstermiş oldu.

Bu Belirtileriniz Varsa, Guatr Hastası Olabilirsiniz…

Nefes borusunun ön kısmında yer alıp vücudumuz için önemli hormonların salgılanmasında büyük rol oynayan, vücudumuzda az yer kaplayan ama büyük öneme sahip tiroid bezi, sadece kadınların değil, erkeklerin de dikkat etmesi gereken bir organ…

Cemil Has: “Mottomuz, Medikal Ozon Cihazında Kalite”

Yerli üretimin ve yeniliğin peşinden giden, medikal cihaz sektörünün güvenilir isimlerinden Cemil Has Medikal, yeni dönemde yeni projelerini sektöre sunmaya hazırlanıyor. Ozon tedavisinin geldiği noktadan memnun olduklarını ifade eden firmanın kurucusu ve Genel Müdürü Cemil Has, cihazlarını geliştirmeye devam edeceklerini belirtti.

Deprem Sonrası Salgın Hastalıkları Önlemenin Yolları

Genellikle büyük depremlerin ardından afet bölgelerinde ortaya çıkan bulaşıcı hastalıklar saygına yol açabiliyor. Çeşitli nedenlerle kendini gösteren hastalıklar, felaket bölgelerinde şartların olumsuz yönde değişmesine bağlı olarak kendine hızla yayılabileceği bir zemin bulabiliyor. Bu nedenle önemli yaşamsal riskler de taşıyabilen bulaşıcı hastalıklara karşı çeşitli önlemler alınması gerekiyor.

Depremzede Çocuklarımıza Psikolojik Desteğin Sağlanması Büyük Önem Taşıyor

Ülkemizde yaşanan deprem felaketinde de en çok çocukların etkilendiğini belirten Türkiye İş Bankası grup şirketlerinden Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı Prof. Dr. Şahnur Şener, çocukların travmayı atlatabilmeleri için yapılması gerekenleri anlattı.

Uyuz Vakalarında Artış Var, Gözlerimizi Nasıl Korumalıyız?

Türk Oftalmoloji Derneği, son birkaç ayda cilt hastalığı olan uyuz vakalarında artış yaşandığını, hemen tedavi edilmemesi halinde göz ve kafa çevresinde etkili olan Norveç Uyuzu (kabuklu uyuz) türüne çevirmesinin mümkün olduğunu açıkladı. Türk Oftalmoloji Derneği Oküler Enfeksiyonlar Birimi Başkanı Prof. Dr. Halit Oğuz, uyuz hastalığında vakalarda artış yaşandığını söyleyerek, vatandaşlara alması gereken tedbirlerle ilgili önemli uyarılarda bulundu.

Ağız Sağlığını Koruyan 5 Önemli Alışkanlık

Acıbadem Ankara Hastanesi Ağız ve Diş Sağlığı Uzmanı Dr. Eda Özdere ağız sağlığının doğrudan tüm vücut sağlığı ile ilgili olduğunun unutulmaması gerektiğine vurgu yaparak şunları söylüyor “Günde iki kez diş fırçalama, diş ipi kullanımı ve düzenli doktor kontrolü, sağlıklı beslenme gibi basit ve etkili alışkanlıkları yaşam boyu sürdürmek büyük önem taşıyor” diyor.

Kanser Tedavisindeki Başarı Her Geçen Yıl Artıyor

Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal, “Kanser hastalığının tedavisinde özellikle son 10 yılda oldukça önemli başarılar elde edildi ve hastanın bağışıklık sistemine etki ederek çalışan ilaçlarla hastalığın uzun süreli kontrolü mümkün olabildi.” açıklamasında bulundu. Prof. Dr. Serdar Turhal 4 Şubat Dünya Kanser Günü vesilesiyle kanser ve tedavisiyle ilgili son gelişmelerden söz etti

Çocuğunuzun Ayak İzlerine Dikkatli Bakın, Çünkü!

Acıbadem Taksim Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Levent Eralp çocuklarda bir bacağın diğerine göre kısalığının (uzuv kısalığı) yaygın görülen bir sorun olduğunu, ancak özellikle 2 cm’in altındaki kısalıkların dikkatli bakılmadıkça fark edilemeyebildiğini söylüyor.

Vichy’den Yeni Liftactiv Retinol Specialist Derin Kırışıklık Karşıtı Serum

Kadınların yaşamının her anında cilt sağlıklarının yanında olan dermatologların önerdiği marka Vichy, yaşlanma karşıtı cilt bakımındaki liderliğiyle kırışıklık karşıtı bakım için çok beklemeden harekete geçmek isteyenlere yeni Liftactiv Retinol Specialist Derin Kırışıklık Karşıtı Serum’u sunuyor!

Çocuklarda Sağlıklı Uyku İçin 7 Etkili Öneri!

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İmre Gökyar, çocuklarda sağlıklı uykunun önemini anlattı, yeterli ve kaliteli uyku için 7 ipucu verdi, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Kronik Yorgunluk Magnezyum Eksikliği Belirtisi

İnsan vücudunda en çok bulunan hayati öneme sahip dördüncü mikro element olan magnezyum, ’den fazla enzimin çalışması için önemli bir role sahip. Magnezyumun hem hücreler arası hem de hücreler içi sinyaller ilettiğini hatırlatan Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Derya Eren, “Magnezyumun DNA sentezi, protein sentezi, kas kasılması, insülin mekanizması, kan basıncı, üreme gibi birçok mekanizmaya etkisi vardır.

Migren Botoksu İle Kronik Baş Ağrılarından Kurtulmak Mümkün

Kronik baş ağrılarının hastaların yaşam kalitesini bozarak günlük yaşam aktivitelerini etkilediğini ve kişilerin sosyal yaşamdan çekilmelerine neden olduğunu belirten Medical Park Gebze Hastanesi Nöroloji Kliniği’nden Uzm. Dr. Duygu Özer, “Bu durum zamanla psikiyatrik semptomların gelişmesine de neden olur. Migren botoksu ile kişilerin ağrı sıklığı, şiddeti azalmakta ve hastalar daha çok sosyal yaşamda kalabilmektedirler.

Çocuğunuzda Karın Ağrısına Bu Şikayetler Eşlik Ediyorsa!

Özellikle kış aylarıyla birlikte çocuklarda üst solunum yolu enfeksiyonları yaygınlaşırken, acil servislere başvuruların en sık nedenini karın ağrıları oluşturuyor. Acıbadem Ataşehir Hastanesi Çocuk Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Levent Elemen, anne babaların “karın ağrısıdır geçer” dememelerini, özellikle ağrıya eşlik eden diğer şikayetleri dikkatle gözlemlemeleri gerektiğini vurguluyor.

Şehirli Kadın Hastalığı; Çikolata Kisti

Halk arasında çikolata kisti olarak bilinen endometriozisin yarattığı en önemli sorunların başında kısırlık ve ağrı geliyor. Çikolata kistinin yaşam kalitesini ve cinsel hayatı önemli derecede etkilediğini söyleyen Liv Hospital Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Altuğ Semiz hastalığı ve tedavisini anlattı.

Lenfomanın 7 Önemli Belirtisi!

Acıbadem Maslak Hastanesi Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Çetiner lenfomanın genellikle lenf bezinin şişmesi ile ortaya çıktığını, ancak her şişen lenf bezinin kanser anlamına gelmediğini belirterek “Lenf bezlerinin büyümesi, ele gelmesi ve ağrılı olması durumunda kişiler çoğunlukla ‘acaba kanser mi oldum?’ endişesine kapılabiliyor ama lenf bezleri viral enfeksiyonların da aralarında bulunduğu birçok nedenden dolayı büyüyebiliyor.

Hayatın tüm evreleri için önemli olan beslenme özellikle kanser hastalarında tedavinin etkisini, yaşam süresini ve kalitesini etkileyebiliyor. Liv Hospital Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Öğr. Gör. Meltem Topalgökçeli Selam kanserde beslenmenin önemini anlattı.

Kabızlığı Önlemenin 4 Yolu

Posalı besinlerin az tüketilmesi, günlük yetersiz su içmek, hazır ve paketli gıdaların fazla tüketilmesi kabızlığa sebep olabiliyor. Sağlıklı beslenme ile kabızlık arasında önemli bir ilişki olduğunu hatırlatan Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Derya Eren, kabızlığı önlemek için 4 tavsiyede bulundu:

Ani Ölümler Neden Kaynaklanıyor?

Ani ölümlerin en sık nedeninin kalp krizi olduğunu belirten Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Baltalı, “Kalp krizi, kalbi besleyen damarların tıkanması sonucu meydana geliyor” dedi. Prof. Dr. Mehmet Baltalı, erkeklerde kadınlara göre daha sık kalp krizine rastlandığını söyledi.

Yaşlı Bakımında ‘Akıllı Sistem’ Desteği

İstatistiklere göre Türkiye’de 65 yaş üzeri kişilerin yaklaşık 10’da 7’si yıl içinde bir kez ev kazası geçiriyor. Düşme, zehirlenme ve yanma sonucu meydana gelen yaralanmalar yaşlılarda ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor ve yaşam kaybı riskini artırıyor. Yeni nesil teknoloji şirketi Cerebrum Tech hem kazalara karşı önlem almak hem de acil durumların takibi için “Cerebius Yaşlı İletişim ve Destek Sistemi”ni geliştirdi.

Kolajen Eksiği Nelere Sebep Olur? Doğal Kolajen Kaynakları Nelerdir?

Fonksiyonel gıdalar, besleyici etkilerinin yanı sıra bir ya da daha fazla etkili bileşene bağlı olarak sağlığı koruyucu, düzeltici veya hastalık riskini azaltıcı etkiye sahip olan gıdalar olarak tanımlanmaktadır. Günlük tükettiğimiz besin skalasına baktığımızda farkında olmadan birçok fonksiyonel gıda ile zaten buluştuğumuzu görmek mümkün.

Dikkat! Migreniniz Zamanla Kronikleşebilir

Migrene karşı tetikleyici faktörlerden kaçınmanın büyük önem taşıdığını dile getiren Türkiye İş Bankası grup şirketlerinden Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Murat Sumer, migrenin tedavisinde başvurulan seçenekleri anlattı.

Kış Aylarını Kilo Almadan Geçirmek İçin 10 Tüyo

Kış aylarında da kilomuzu dengede tutabileceğimize dikkat çeken Medical Park Tokat Hastanesi Beslenme ve Diyet Kliniği’nden Dyt. Hilal Mutlu Baynıkoğlu, “Yaz aylarında hareketin daha fazla olması, sıcak havalarla birlikte suyun daha fazla tüketilmesi ve gecelerin daha kısa olması sebebiyle herkes kilo verme eğilimindedir. Ancak kışın hareket azlığı, gece atıştırma alışkanlığıyla birer birer gelen kilolara 10 adımda kolayca dur diyebiliriz” dedi.

Annenin Bebeğe Teması, Güçlü Bağ Oluşturuyor Ve Özgüvenini Geliştiriyor

Sarılma eyleminin ruh sağlığı üzerinde olumlu etkileri bulunduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü, “Sarılma, sevdiklerimizle aramızdaki ilişkiyi güçlendirir ve kendimizi iyi hissetmemizi sağlar.” dedi. Bebeklerin dünyaya geldiklerinden itibaren sarılmaya ihtiyaç duyduklarını vurgulayan Ülkü, “Annesi sarıldığında kendilerini güvende hissederler ve ebeveyn ile çocuk arasında güçlü bağ oluşur.

Çocuğunuzun Ateşi Varsa Dikkat Etmeniz Gereken 6 Kural

Öncelikle ateş ölçümünün doğru şekilde yapılması öneriliyor ve endişe ile yanlış uygulamalardan kaçınılarak ateşin nasıl düşürülebileceğinin bilinmesi önem taşıyor. Memorial Antalya Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Mümine Türksoylu, çocuklarda yüksek ateş durumunda doğru müdahale için önemli önerilerde bulundu.

Mide Balonu İle İlgili Merak Edilen 5 Soru

Obezite tedavisinde uzun yıllardır kullanılan etkili bir yöntem olan mide balonu, son dönemde oldukça sık uygulanan tedavi yöntemlerinden biri. Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Erenoğlu konuyla ilgili merak edilen 5 soruya yanıt verdi.

Kadınlarda Sık Görülen Rahim Ağzı Kanseri Erken Teşhis İle Önlenebilir

Rahim ağzı (Serviks) kanseri, dünyada kadınlarda meme kanseri ve kalın bağırsak kanserinden sonra en sık görülen kanser türüyken, Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye'de görülme sıklığı açısından 10'uncu sırada yer alıyor. Rahim Ağzı Kanseri Farkındalık Ayı dolayısıyla hastalık hakkında bilgiler veren DoktorTakvimi uzmanlarından Doç. Dr. Taha Takmaz, tarama ve erken teşhisle hastalığın tam tedavisinin mümkün olduğunu belirtiyor.

Tiroid Kanserinin 6 Belirtisine Dikkat!

Tiroid kanseri tüm kanserlerin %3'nü oluşturuyor. Yapılan araştırmalar yılında bin yeni hastaya tiroid kanseri tanısı konulduğunu gösteriyor. Tiroid kanseri görülme sıklığı her geçen yıl giderek artarken, kadınlarda erkeklere oranla daha sık ortaya çıkıyor. Medstar Antalya Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Ayşegül Kargı, tiroid kanseri hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.

Böbrek Kanseri Sinsi Geliyor

Böbreklerdeki hücrelerin kontrolden çıkarak büyümeleri sonucu gelişen böbrek kanseri, tüm kanser türlerinin yaklaşık yüzde 3'ünü oluşturuyor. Dünya çapında her yıl binden fazla yeni böbrek kanseri teşhis edilirken, binden fazla kişi de bu kanser nedeniyle hayatını kaybediyor. Öte yandan, böbrek kanserinde erken tanı ve tedavi yaşamsal öneme sahip.

Karanlıkta Uyanmak Biyolojik Saati Bozuyor, Dikkat Zorluklarına Yol Açıyor

İleri yaz saati uygulaması nedeniyle özellikle okula giden çocukların gökyüzü aydınlanmadan uyanıp yola çıktıklarını belirten Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Melek Gözde Luş, bu durumun da özellikle okul çağındaki çocuklarda dikkat ve konsantrasyon zorluklarına yol açtığına dikkat çekti. Karanlıkta uyanmanın biyolojik süreci bozduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Melek Gözde Luş, her akşam aynı saatte yatılması gerektiğini de kaydetti.

Erkeklerde Sinsi Tehlike! 10 Soruda Test Edin!

Ülkemizde 60 yaş üzeri her 2 erkekten 1’inin sorunu olan iyi huylu prostat büyümesi, 80 yaş üzerindeki erkeklerin ise yüzde 80’inde görülüyor. Prostat kanserinden tamamen farklı olan bu hastalığın, bazen de prostat kanseri ile beraber seyredebildiğini belirten Acıbadem Ataşehir Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sofikerim, bu nedenle doğru tanıya ulaşmak için her iki yönden de inceleme yapılması gerektiğini söylüyor.

Sigara İçenler Akciğer Kanserinde Erken Tanı İçin Yılda Bir Tomografi Çektirmeli

Akciğer kanseri, tüm dünyada kansere bağlı en önemli ölüm nedenlerinden biri. Ancak yapılan son araştırmaya göre akciğer kanserinde erken tanı için tarama amaçlı yapılan tetkiklerin sağ kalım oranını önemli ölçüde arttırdığını belirten Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal, “Özellikle sigara içme öyküsü olan kişilerin akciğer tarama tetkiklerini ihmal etmemeleri çok önemli” hatırlatmasında bulundu.

Diş Ağrısını Yönetmenin Birkaç Yolu

Bazı diş ağrıları gelir ve gider, bazı ağrılar ise uzun sürelidir. Diş ağrıları, ağrının kaynağına bağlı olarak şiddetli veya sızlama şeklinde olabilir. Ağrı, kişinin yaşam tarzını, ruh halini ve genel sağlığını da etkileyebilir. Genellikle ağrılar vücudun bir şeylerin tam olarak doğru olmadığını iletme şeklidir.

Sivilcesiz Bir Cilt İçin Bilmeniz Gereken 9 Madde

Genellikle ergenlik dönemi hastalığı olan ve halk arasında sivilce olarak bilinen akne, günümüzde yetişkin insanlarda da ortaya çıkabiliyor. Kadınlarda erkeklere göre daha fazla görülen yaygın bir deri hastalığı olan sivilceyi yanlış beslenme alışkanlıkları, yüze uygun olmayan ürünler, gözenekleri tıkayan ağır kapatıcı özellikteki makyaj ürünleri, stres ve mekanik travma (sivilceyi patlatmak, oynamak) tetikliyor

Burun Estetiği ile İlgili Sık Sorulan 8 Soru

Burun estetiği operasyonları, güzellik algısının fazla etki altında kalması nedeniyle yanıltıcı ve doğal olmayan sonuçlara yol açabiliyor. Bu sorunun önüne geçebilmek için işlemlerin kişiye özel uygulanması önem taşıyor. Operasyon sonrası doğru nefes almayı sağlayan, doğal ve güzel bir burna sahip olmak, günümüzde burun estetiğine bakışı yansıtan iki önemli faktör.

Kışın Hareketsiz Kalmak Varisi Tetikliyor!

Çoğumuz kış aylarında sosyal aktivitelerimizi kısıtlıyor, evlerimizde kalmayı tercih ediyoruz. Ancak hareketsiz yaşam ve beraberinde getirdiği fazla kilolar pek çok hastalığı tetikleyebiliyor; mesela bacaklarda gelişen ‘varisler’ gibi! Zira hareketsiz kaldığımızda bozulan damar yapısı nedeniyle kapakçıklar işlevlerini yerine getiremiyor.

Okullarda Rotavirüs Salgını

Tüm dünyada bebeklik ve çocuklukta önemli bir hastalık sebebi olan ishal, her yıl milyonlarca kişiyi etkiliyor. Erken çocukluk döneminde şiddetli sıvı kaybı yapan ishalin en önemli sebebinin rotavirüs enfeksiyonu olduğunu vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Yeşim Eker Neftçi, “Rotavirüs enfeksiyonları tüm dünyada genel enfeksiyon hastalıkları ve ishal sebepleri arasında önemli bir hastaneye yatış sebebi.

Bel Ağrısı Tedavisinde Etkili Yöntemler!

“Birden belim tutuldu, kalakaldım”, “Sabah yataktan kalkamıyorum, sağa sola dönerken belim kopuyor”, “Ayağıma kadar inen bir ağrı var, sanki oyuyorlar”, “Biraz ayakta kalınca kalçama bir ağrı giriyor, bacağım uyuşuyor”… Bu ve benzeri yakınmalardan şikayet edenlerin yani ‘bel ağrısı çekenlerin’ sayısı her geçen gün artıyor.

Doğru Yürüyüşte Duruş Neden Önemli?

Egzersiz olarak yürüyüş yaparken doğru tekniğin, sakatlanmaları önlemeye yardımcı olurken antrenmanı daha etkili ve keyifli hale getirdiğini belirten uzmanlar, yürüyüşte postür yani duruşun önemine dikkat çekiyor.

Grip Salgını Çocuklarda Uzamış Öksürüklere Yol Açıyor!

Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Dr. Özge Yılmaz Topal, bu yıl artan grip vakalarının çocuklarda uzayan öksürüklere yol açtığını söyleyerek, “Alerjik çocuklarda hışıltı ve astım ataklarının en önemli tetikleyicileri arasında yer alan viral enfeksiyonlar sebebiyle bu sene alerji poliklinikleri ve acil başvurularında artış mevcut. Maske, sosyal mesafe, hijyen önlemlerine dikkat edilmeli” dedi.

İnsülin Direncinde En Önemli Tedavi Doğru Beslenme

Sık sık tatlı yeme isteği, yemeklerden sonra uyku hali, gece yeme atakları, konsantrasyon güçlüğü, agresiflik, kilo artışı gibi bulguların insülin direnci işareti olabileceğini vurgulayan VM Medical Park Ankara Hastanesi Beslenme ve Diyet Kliniği’nden Diyetisyen Nimet Kültekin, “İnsülin direncinde en önemli tedavi yöntemi, doğru ve sağlıklı beslenmedir” dedi.

Egzersiz Yapmak Vücuttaki İnflamasyonu Azaltıyor

Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Esra Hazar, egzersiz yapan kişide vücuttaki inflamasyonun (iltihaplanma) düştüğünü ve bağışıklık sisteminin güçlendiğini söyleyerek, “Fiziksel aktivite, alerjik antikor seviyelerinde de önemli bir düşüşe neden oluyor. Kısa bir egzersiz seansı, mikroplarla savaşta önemli rol oynayan kan nötrofil sayıları yükseliyor” dedi.

Huzursuz Bacak Sendromunu Hafifletecek 7 Öneri

Engel olunamayacak şekilde bacakları hareket ettirme isteği, birçok kişide görülebiliyor. Çoğunlukla istirahat halinde veya uyurken ortaya çıkan bu durum, “Huzursuz Bacak Sendromu” olarak tanımlanıyor. Kronik ve ilerleyici bir hareket bozukluğu olan bu hastalık, karıncalanma ve huzursuzluk gibi belirtilerle kendini gösteriyor

Kahve Kansere Yakalanma Riskini Azaltıyor

Kafeinin belli limitlerde olmak kaydıyla besin maddesi olarak kullanımını dünyada birçok kuruluş onaylıyor ve normal miktarda, iyi ve kaliteli ve doğru kavrulmuş kahve tüketimi ile sağlanan kafeinin güvenli olduğu belirtiliyor.

Bel Fıtığı Hakkında Doğru Sanılan 10 Hatalı Bilgi!

Bel ağrıları, yetişkin popülasyonda hekimlere en sık başvuru nedeni olarak ilk sırada yer alıyor. Toplumumuzda her 10 kişiden 8’i yaşamlarının herhangi bir döneminde bel ağrısı sorunuyla karşılaşıyor. Yaygın inanışın aksine, bel ağrılarının çok az bir kısmı ‘fıtık’ nedenli oluyor.

Hangi Rahatsızlıkta Hangi Bitkiden Yararlanılmalı?

Kış aylarında bağışıklığı güçlendirmek, soğuk algınlığı, grip ve öksürükte tedaviyi desteklemek için kullanılan bitki çaylarının pek çok yararı bulunuyor. Soğuk algınlığı, grip ve nezleden korunmak için ekinezya öneren uzmanlar, ebegümecinin içerisinde bulunan C vitamini ile güçlü bir antioksidan olduğunu belirtiyor.

Zerdeçalın Faydaları Kış Aylarında Ön Plana Çıkıyor

Kış aylarında havaların soğuması ile birlikte kapalı ortamlarda geçirilen sürenin fazlalaşması, üst solunum yolu enfeksiyonlarını da artırıyor. Üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmada ve tedavide bol sıvı alımının ve beslenmenin önemine dikkat çeken Marmara Üniversitesi Diyetetik ve Beslenme Bölüm Başkanı Doç. Dr. Şule Aktaç, fonksiyonel besinler arasında yer alan zerdeçalı öneriyor.

Ebeveynler Çocukların Kaygısını Yönetmek İçin Ne Yapmalı?

Çocuklarda kaygıyı önlemekten ziyade kaygıyı optimal düzey içerisinde tutmanın önemli olduğunu belirten uzmanlar, kaygı ve stresin belirli bir seviyede olmasının beklendiğini ifade ediyor. Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, ‘Optimal Düzey’ olarak tanımlanan alan içerisindeki kaygının işlevselliği sağlıklı yönetebilmek için ideal olduğunu, optimal düzeyin dışındaki kaygının ise kişiyi işlevsiz hale getirebildiğini vurguluyor.

Kış Aylarında Bağışıklık Sistemini Güçlendiren 8 Besin!

Soğukların kendini iyiden iyiye hissettirdiği kış mevsiminde, üst solunum yolu hastalıklarının görülme oranı artıyor. Dolayısıyla güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmamız çok daha fazla önem kazanıyor. Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Nur Ecem Baydı Ozman, yeterli ve dengeli beslenmenin bağışıklık sisteminin güçlenmesinde büyük önem taşıdığına dikkat çekti.

Gebelik Diyabeti Mutlaka Tedavi Edilmeli

Gebelik sırasında bebeğe en uygun ortamı oluşturabilmek için annenin vücudunda çeşitli değişiklikler meydana gelir. Gebelik diyabetinin ise gebelik sırasında ortaya çıkan, geçici bir diyabet şekli olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Dr. Erdem Türemen, “Gestasyonel diyabet olarak da adlandırılan bu durumda vücut, glukozdan gerektiği gibi yararlanamaz.

Kış Aylarında Da Su İçmeyi İhmal Etmeyin

Havaların soğuması, terlemiyor olmak ve su isteğinin azalması, su gereksiniminin daha az olduğunu göstermez. Ne olursa olsun vücudun susuz bırakılmaması gerektiğini vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek, “Kilonuzu 30 ml ile çarparsanız günlük su ihtiyacınızı mililitre cinsinden hesaplamış olursunuz. Bu miktara çay, kahve, meyve suyu gibi sıvılardan aldığımız su dahil değil” dedi.

Erken Ergenlik Süreci, Aile Tarafından Doğru Yönetilmeli

Kızlarda 8, erkeklerde ise 9 yaşından önce ergenlik bulgularının başlamasının, erken ergenlik olarak tanımlandığını kaydeden Uzman Klinik Psikolog Dr. Gökçe Vogt, erken ergenliğin beynin erken sinyalinden kaynaklandığını söyledi. Erken ergenlik sürecinde çocuğun çevresinden aldığı geribildirimleri çok önemsediğini kaydeden Dr. Gökçe Vogt, erken ergenlik sürecinin aileler tarafından doğru şekilde yönetilmesinin önemini vurguladı.

Yılbaşı Sofrasında Yediklerinize Dikkat Edin

Yeni yılın çoşkusunu kutlamak adına ailemizle, arkadaşlarımızla ve sevdiklerimizle buluştuğumuz keyifli sofralarda bol çeşit yemek, kuruyemiş, tatlı, cipsler, ve mezeler yerlerini alıyor. Yeni yıla girmenin vermiş olduğu heyecanla buluşulan sofralarda aşırıya kaçınılmamalıdır. Yılbaşında tercih edilen abartalı yiyecekler çeşitli sindirim sorunlarına yol açabilir.

Göz Seğirmesi Korkutmasın!

Uykusuzluk, yorgunluk, alkol, tütün veya kafein kullanımı, kuru göz, çevresel faktörler (rüzgar, parlak ışıklar, güneş veya hava kirliliği), blefarit, üveit, beslenme düzenindeki dengesizlik (magnezyum düşüklüğü) ve ilaç yan etkisi gibi nedenlere bağlı olarak oluşan ‘Göz Seğirmesi’ hakkında öğrenmek istedikleriniz varsa bu bilgilendirme tam da sizin için…

Düşük Özgüven De Yüksek Özgüven De Çocukluk Döneminde Belirleniyor!

Özgüvenin, “kişinin kendini net ve rahat ifade edebilmesini, sosyalleşmesini, adaleti savunabilmesini, fikrini sunabilmesini ve kendine anlam katması” gibi ifadeleri kapsayan bir kavram olduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, özgüvenin çocukluk yıllarından itibaren geliştiğine dikkat çekiyor.

Kış Enfeksiyonlarına Karşı 7 Etkili Önlem!

Kış aylarına girdiğimiz bugünlerde havaların soğumasıyla birlikte kapalı alanlarda geçirilen süre artıyor. Maske kullanımının da son iki yıla göre azalmasıyla birlikte bir çok solunum yolu enfeksiyonu kolayca bulaş imkanı buluyor.

Gebelik Döneminde Kurufasulye Ve Pilav Önerisi…

Gebelik ve emzirme döneminde annenin sağlıklı ve dengeli beslenmesinin çok önemli olduğunu vurgulayan uzmanlar, bu dönemde protein ihtiyacının arttığını belirtiyor. Günlük proteinin 3’te 1’inin mutlaka hayvansal kaynaklardan karşılanması gerektiğini vurgulayan uzmanlar, bitkisel kaynaklı proteinlerin tüketiminde de karışık beslenme tavsiyesinde bulunuyor.

Göz Kapağı Sarkması Tedavi Edilebilir

Üst veya alt kapaklarda meydana gelen kırışıklıklar, cilt sarkmaları veya fazla yağ gözlerde cilt sarkmalarına neden olabiliyor. Anadolu Sağlık Merkezi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Yusuf Avni Yılmaz, “Çeşitli sebeplerden dolayı oluşan göz kapağındaki şişkinlik durumlarında blefaroplasti veya göz kapağı estetiği ameliyatı uygulanabiliyor. Bu ameliyat kişilerin üst veya alt göz kapaklarına yapılabileceği gibi her ikisine birden de yapılabilir” dedi.

Covid19, 60 Yaş Üstünü Tehdit Etmeye Devam Ediyor

Covid 19 geçiren 60 yaş ve üstündekilerde tüm nedenlere bağlı ölüm oranı, uzun dönemde iki kattan fazla arttı. Yapılan araştırmalar, Covid geçirmiş bu yaş grubunda diyabet ve Alzheimer geliştiğini de gösteriyor. Liv Hospital İç Hastalıkları ve Geriatri Uzmanı Doç. Dr. Birkan İlhan artan ölüm oranları ve gelişen hastalıklar ile ilgili bilgi verdi.

Olumsuz Duyguları Yönetmek Mümkün Mü?

İnsanın özellikle yönetmesi gereken beş olumsuz duygu olduğunu, bunların “karanlık beşli” olarak da isimlendirilebildiğini ifade eden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu duygular kin, nefret, öfke, kıskançlık ve düşmanlıktır.

Anestezi İlacı Aldığınızda Bebeğinizi Emzirmekten Kaçının!

Vanity Estetik Kurucu Ortağı Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Güray Yeşiladalı, hamilelik döneminde dolgu, botoks dahil hiçbir işlemi önermediğini söyleyerek, “Hamilelik sonrasında ise mutlaka ameliyat yaptırılması gerekiyorsa bu süreçte anne, bebeği emzirmeyi bırakmalıdır. Hamilelik çok özel bir dönem, tüm kadınlara estetik kaygı taşımadan bu dönemlerinin tadını çıkarmalarını öneriyorum” dedi.

Pelvik Konjesyon Sendromu Hakkında Bilinmesi Gereken 6 Önemli Nokta!

Günümüzde her 3 kadından 1’inde rastlanan ama buna karşın toplumsal farkındalığın neredeyse yok denecek kadar az olduğu bir hastalık; Pelvik Konjesyon Sendromu. Karnın alt bölgesinde ve yumurtalıklarda şiddetli bir ağrı, ağrılı cinsel ilişki ve idrar kaçırma şikayeti ile kendini gösteriyor.

Yeme Bozukluğunun Arka Planında Çocukluk Dönemi Var!

Davranışsal bağımlılıklar arasında yer alan yeme bozukluğunda beynin ödül ceza sisteminde değişiklikler ortaya çıktığını belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bağımlılıklarda olduğu gibi yeme davranışı da aynı etkiyi yapıyor. Kişi yemek yemeyi bir yaşam amacı gibi görüp devamlı hazzı tatmin etmeye çalışıyor.” dedi.

Beyin Tümörleri Hakkında En Çok Merak Edilen 5 Soru!

Beyin tümörleri kafatası içinde kontrolsüzce büyüyen kitleler. Nedenleri net olarak bilinemiyor. Klinik çalışmalara göre; her bin kişiden 5'i beyin tümörü riski altında. Dünya nüfusu yaşlandıkça bu oranın da artacağı öngörülüyor. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Yaşar Bayri, beyin tümörleriyle ilgili en çok merak edilen şu 5 soruyu yanıtladı.

Depresyon Sadece Ruhumuzu Değil Bedenimizi De Olumsuz Etkiliyor

Beynimizin çalışma şeklindeki değişiklikler vücudumuz üzerinde büyük bir etkiye sahip. Beynimizi en çok etkileyen rahatsızlıkların başında ise depresyon bulunuyor. Depresyonun kalbimizden bağışıklık sistemimize kadar her şeyi etkilediğini belirten DoktorTakvimi uzmanı Psk. Buğrahan Kırbaş, bu psikolojik hastalık hakkında önemli bilgiler veriyor.

Tüp Bebek Tedavisinde “Yaş” Başarı Oranını Etkiliyor

Tüp bebek sayesinde her zaman gebe kalınabilme algısının yanlış olduğunu, bu durumu etkileyen birçok faktörün olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Ebru Öztürk Öksüz, “İlk tüp bebek tedavisinde yaş oldukça önemli. Çocuk sahibi olmak isteyen çiftler 35 yaşın altındaysa 1 yıl, 35 yaş ve üzerinde ise ay beklemeli.

10 Soruda ‘Uyku Apnesi’ Testi!

Doç. Dr. Sertaç Arslan sağlıklı bir uykunun püf noktalarını anlattı, uyku apnesi (uykuda solunum durmaları) sorununuz olup olmadığını test edebilmeniz için 10 soruluk test hazırladı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Huzursuz Eden Hastalık! İşte Belirtileri Ve Tedavisi

Halk arasında Huzursuz Bağırsak Sendromu olarak da bilinen ve genellikle mide krampları, şişkinlik, ishal, kabızlık gibi belirtilerle kendini gösteren bu hastalık hakkında önemli bilgiler aktaran Fitoterapist Uzmanı Dr. Muammer Yıldız, korunma yollarını, tedavi ve beslenmeye ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Kas Ve Eklem Ağrılarına Karşı 12 Etkili Önlem!

Yaklaşık üç yıldır günlük yaşam alışkanlıklarımızı derinden etkileyen Covid pandemisi elimizden belimize, boynumuzdan sırtımıza, dizimizden dirseğimize kas ve iskelet sistemimize yönelik rahatsızlıkları hızla artırdı. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Uğur Özbaydar pandemide en sık görülen şikayetleri anlattı, kas ve eklem ağrılarına karşı etkili öneriler ve uyarılarda bulundu.

Hipertansiyon Kalp İçin Büyük Risk

Kardiyoloji Uzmanı Dr. Nermina Alagiç, “Amacımız multidisipliner yaklaşım vizyonuyla hastaya zamanında tanı koymak, gereken tedaviyi etkin biçimde uygulayarak hastayı yakından takip edebilmek ve hipertansiyonun sebep olabileceği kronik hastalıklardan hastalarımızı korumak” açıklamasında bulundu.

Baş Ve Boyun Bölgesinde Ortaya Çıkan Şişliklerin Nedeni Kanser Olabilir!

Bireylerde baş ve boyun bölgesinde ortaya çıkan şişliklerin pek çok nedeni olabilir. Zira baş boyun bölgesinde dişler, dil, sinüsler, bademcikler, farinks, larinks, tükrük bezleri, tiroid bezi, gırtlak, yemek borusu gibi pek çok organ yer almakta ve konum itibari ile birbirleri ile de yakın ilişki halindedirler.

Genç Yaşta Kalp Krizini Önlemek İçin Aile Hikayesine Bakılmalı!

Genç yaşta görülen kalp krizlerini önlemede risk faktörlerinin önceden belirlenmesinin önemini vurgulayan Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Baltalı, özellikle ailesinde genç yaşta kalp krizi hikayesi bulunan gençlerin kontrollerini aksatmaması gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Mehmet Baltalı, sigara kullanımı, tansiyon, kolesterol ve kan şekeri düzeyindeki yüksekliklerin kalp krizi için risk faktörleri arasında yer aldığını söyledi.

Küflü Besinler Tüketilmeden Hemen Atılmalı!

Gıda maddelerinde belirli koşullar altında 'mikotoksin' olarak bilinen metabolik ürünler ve mantar toksinlerinin oluştuğunu belirten Diyetisyen Özden Örkcü, bunların hem insanlar hem de hayvanlar için zehirli olabileceği uyarısında bulundu. Küflü yiyeceklerin hemen atılması gerektiğini belirten Özden Örkcü, mikotoksinlerin hastalığa neden olabileceğinden besi hayvanları ya da diğer hayvanlara küflü yiyeceklerin verilmemesi gerektiğini söyledi.

Sağlıklı Gebelik İçin Neler Yapılmalı?

Gebelik öncesi ve sonrasında beslenmenin son derece önemli olduğunu vurgulayan Öğr. Gör. Esra Tavukçu, gebelikte yapılan egzersizlerin de fayda sağladığını belirterek haftada 5 gün günde en az 30 dakika orta tempoda egzersiz yapılmasını tavsiye ediyor. Tavukçu, hem bebek hem de ebeveyn sağlığına olumsuz etkileri sebebiyle anne ve baba adaylarına gebelik öncesinde sigara, alkol ve madde kullanımını bırakmalarını öneriyor.

Bez sıkarken, kavanoz kapağını açarken veya cam silerken el bileğinizde aniden şiddetli ağrı mı oluşuyor? El bileğinize yüklenerek doğrulmakta güçlük mü çekiyorsunuz? Spor aktivitelerinde el bileğinizde oluşan şiddetli ağrıdan mı yakınıyorsunuz? Yanıtınız ‘evet’ ise sorununuzun nedeni, el bileğinde gelişen ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyecek boyutlarda ağrıya neden olabilen ‘ganglion kisti’ olabilir!

Düzenli Egzersizin Kalp Üzerindeki 7 Pozitif Etkisi!

Fiziksel aktiviteyi Akdeniz diyeti ile birleştirerek; kilomuza dikkat edip, sigarayı bırakabilirsek kalp sağlığımızı koroner arter hastalığına ve genel olarak atar damar hastalığına karşı korumuş oluruz. Bu 4 yaşam tarzı faktörü değiştirilebilirse, damar hastalıklarından kaynaklanan ölüm %80 engellenebilir.

Kış Diyetinin 8 Püf Noktası!

Soğuk kış günlerinde fiziksel aktivitenin azalması, havaların erken kararmasıyla daha mutsuz ve depresif hissedilmesi, evde geçirilen sürenin uzaması ve abur cubur tüketiminin artması derken kilo alımı hızlanıyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Sungur kış diyetinde dikkat edilmesi gereken 8 kuralı anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Yalnızlık Hissi Gençleri Nasıl Etkiliyor?

Özellikle modern hayatın aile yaşamı üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, bunlardan en fazla gençlerin etkilendiğini söyledi. Aile içerisinde ebeveynlerle kurulan ilişkiler üzerine oluşan güven hissinin çocuğun en temel ihtiyaçlarından biri olduğunu kaydeden Beyaz, güven duygusunun sekteye uğramasının çocuklarda yalnızlık hissine yol açtığını söyledi.

Hava Durumundaki Değişiklikler Baş Ağrılarını Nasıl Etkiliyor?

Hava durumları ile en ilişkili nörolojik hastalıkların baş ağrıları olduğunu söyleyen Nöroloji Uzmanı Dr. Celal Şalçini, başlıca migren olmak üzere küme tipi baş ağrısı ve daha nadir olarak diğer baş ağrılarının da hava durumu değişiklikleri ile bağlantılı olduğunu söyledi.

Yılbaşına Özel Beslenme Önerileri

Yeni yıla sayılı günler kala yılbaşı gecesi için hazırlıklarına başlandı bile. Yılbaşında çeşit çeşit yiyeceklerin olduğu zengin sofraların hazırlanacağını belirten Acıbadem Ankara Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Renan Güneş yılbaşı akşamı ve ertesi gün beslenme hataların dikkat çekerek önerilerde de bulundu.

Sağlıkta Yüzyılın İlk Çeyreği

yüzyılın en büyük sürprizi bu coğrafyanın tekrar şekillenmesi sonucu, uluslararası sahada hem ekonomik hem siyasi hem teknolojik hem de askeri açıdan güçlü bir ülke statüsünde varlığını göstermesi olmasıdır. Birçok Avrupa Ülkesi ile her alanda yarışırken de milli sınırlarının korunması konusunda da sahada ciddi emek ve mücadele vermektedir.

Sigara Kullanan Kadınlar Menopoza Erken Giriyor

Doğal menopoz yaşı, genetik, etnik köken, sigara içme ve üreme öyküsü gibi bir dizi faktörden etkileniyor. Özellikle sigara içen kadınlarda menopoz yaşının yaklaşık iki yıl azaldığının altını çizen Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Esra Oben Tutar, menopoz dönemi ile ilgili detaylı bilgiler aktardı.

Öksürük Çok Faydalı Ancak Geçmeyen Öksürüğe Dikkat!

Vücudun en önemli savunma mekanizmalarından biri olan öksürüğün, solunum yolundan gelen her türlü virüs, bakteri, yabancı cisim ve mideden gelen asidi dışarıya atmak için oluştuğunu belirten KBB Uzmanı Op. Dr. K. Ali Rahimi, geçmeyen öksürüğün çok farklı nedenleri olabileceğini söyledi.

Lifli Gıdalar, Alerjik Hastalıklara Karşı Koruma Sağlıyor

Fast food türevi hazır gıda tüketiminin artmasıyla birlikte bağırsakların lif yönünden fakir kaldığını belirten Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Ömer Akçal, lifli gıda tüketimiyle bağışıklık sisteminin güçleneceğini ve alerjik hastalıklara karşı korunma sağlanabileceğini belirtti.

Akılcı İlaç Kullanımı Nasıl Olmalı?

Akılcı ilaç kullanımında hekimin, eczacının ve hastanın önemli sorumlulukları bulunduğunu belirten uzmanlar, hastanın hekimin reçetelediği ilaçları, onun önerdiği şekilde kullanmasının önemini vurguluyor. İlaç saklama koşullarının da önemini vurgulayan uzmanlar, her ilacın buzdobuluna koyulmaması gerektiğini de hatırlatıyor.

Baş Ağrısı, Göz Hastalığının Habercisi Olabilir

Toplumda en sık rastlanan sağlık şikayetlerinden birisi baş ağrısıdır. Stresli yaşam sürenlerde, kadınlarda ve altta yatan bir hastalığı bulunan kişilerde daha sık görülür. Baş ağrıları çeşitli nedenlerden kaynaklanır.

Yüksek Ateş Erken Doğumu Tetikleyebilir

Prof. Dr. Gökalp Öner, "Hamilelik döneminde vücut direnci hassas olduğu için grip veya solunum yolu enfeksiyonları daha uzun sürebiliyor. Hamileler için daha tehlikeli olabiliyor. Yüksek ateş, sıvı kaybına bağlı olarak erken doğumu tetikleyebilir" dedi.

Saç Dökülmesine Karşı 10 Önlem!

Yetişkin bir insanda ortalama bin saç teli bulunuyor ve günde saç telini kaybetmek genellikle olağan kabul ediliyor. Ancak saç dökülmesi fark edilecek yoğunlukta olduğunda, ani veya yama tarzında döküldüğünde, ön saç çizgisi geriye çekildiğinde, tararken veya yıkarken normalden daha fazla saç teli döküldüğünde mutlaka bir dermatoloji uzmanına başvurmak gerekiyor

Kış Mevsiminde Vücut Direncini Korumak İçin Sağlıklı Beslenme Önerileri

Kış mevsiminde en sık görülen gribal enfeksiyonlar, kapalı alanlarda daha fazla vakit geçirilmesinden dolayı daha hızlı ve fazla kişiye bulaşabiliyor. Soğuk havalarda hastalıklarından korunmak ve vücut direncini artırmak için sağlıklı beslenmek ilk kural. Renkli beslenmek, mevsim meyve ve sebzelerini tüketmek, bol sıvı alımı gibi küçük adımlarla bağışıklığınızı güçlü tutabilirsiniz.

Lifli Gıdalar Bağışıklık Sistemimizi Güçlendiriyor

Fast food türevi hazır gıda tüketiminin artmasıyla birlikte bağırsakların lif yönünden fakir kaldığını belirten Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Ömer Akçal, lifli gıda tüketimiyle bağışıklık sisteminin güçleneceğini ve alerjik hastalıklara karşı korunma sağlanabileceğini belirtti.

Ayak Bileği Hastalıklarının 7 Belirtisi

Ayak bileği travmaya en açık eklemlerin başında geliyor. Hem vücudun yükünü taşıması hem de anatomik yapısı nedeniyle yaralanmaya açık oluyor ve kolay zorlanabiliyor. Acil servise başvuruların neredeyse birinci sırasında ayak bileği burkulmaları yer alıyor. Burkulmaların dışında ayak bileği travmaları ve özellikle yaşlılarda osteoporoz ile birlikte ayak bileği kırıkları görülüyor.

Sağlıklı Nefesin 7 Püf Noktası!

Kış soğuklarının iyice bastırdığı, grip ve nezle gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarının sıkça yaşandığı bugünlerde pek çok kişi burun tıkanıklığından şikayet ediyor. Zira üst solunum yolu enfeksiyonları burun içi dokuda şişmeye yol açıp burnu tıkıyor. Ancak bir de yapısal burun tıkanıklığı sorunu var ki, vücudun sağlıklı işleyişinin önünde en önemli engellerden biri olarak karşımıza çıkıyor.

Uyku Süremiz Genetik Olarak Belirleniyor

Çoğumuz hayatımızın yaklaşık üçte birini uyuyarak geçiriyoruz. Gerçekten bu kadar uzun süre uyumak zorunda mıyız? Çevremizde seyrek de olsa çok daha kısa süre uyuyan insanlara rastlamaktayız. Uykumuzu kısaltmak mümkün mü? Daha kısa süre uyursak ne tür problemlerle karşılaşırız? Bu soruların yanıtlarını Yataş Uyku Kurulu Üyesi Nörolog Prof. Dr. Hakan Kaynak veriyor.

Dikkat! ‘Vitamin Takviyesi Yapayım’ Derken!

Unutkanlık, halsizlik, odaklanamama, anksiyete… Bugünlerde pek çok kişi bu tür sorunlardan şikayetçi. Günlük yaşantıyı olumsuz etkileyen ve yaşam konforunu azaltan bu şikayetlerin altında birçok neden yatabiliyor. O nedenlerden biri de vitamin eksikliği!

Diyabet İşitme Kaybına Yol Açabiliyor

Demant Türkiye, dünya genelinde diyabet ve işitme sağlığı üzerine yapılan araştırmalara dikkat çekiyor. Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun raporuna göre, yılında dünyada yaşları arasında milyon kişi diyabet hastası. Demant Türkiye’nin işaret ettiği bu araştırma bulgularına göre, diyabetin sebep olduğu önemli sonuçlardan birisi de işitme kaybı.

Bu Belirtileri Görüyorsanız Zaman Kaybetmeyin!

En önemli duyu organımız olan gözlerde ışık çakmaları, uçan cisimler görme, görme alanı içerisinde gri ya da siyah perde görme gibi belirtiler çok ciddi bir hastalık olan retina yırtılmasının habercisi olabilir.

Robotik Yöntemle Geleceğin Ameliyatına İmza Atıldı

İdrardan kan gelmesi, yanma gibi şikayetleri bulunan ve mesane kanseri teşhisi konulan Melek Eroğlu, (60) Özel Sağlık Hastanesi'nde robotik cerrahi yöntemiyle yapılan operasyonun ardından kısa sürede eski sağlığına kavuştu. Özel Sağlık Hastanesi Robotik Cerrahi Direktörü Prof. Dr. Burak Turna, Melek Eroğlu'na yapılan tetkikler sonucunda mesane kanseri tanısı konulduğunu ve hastalığın yayılım göstererek kas dokusuna da geçtiğini belirtti.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir