aşkı en iyi anlatan yazar o / En Güzel Aşk Kitapları ve Romanları | bkmkitap.com

Aşkı En Iyi Anlatan Yazar O

aşkı en iyi anlatan yazar o

Dünya Edebiyatının En İyi 10 Aşk Romanı

Kolera Günlerinde Aşk - Gabriel García Márquez

Kolera Günlerinde Aşk, bırakılmış bir sevgilinin, yeniyetmelik yıllarından başlayarak yaşlılığın alacakaranlığına dek süren yarım yüzyıllık aşkının öyküsü. Gabriel Garcia Marquez'in, ustalığı, bu öyküyü bir destana dönüştürüyor: aşkın, deli-akıllı, yabanıl-evcil, tensel, romantik tüm biçimlerinin pastoral bir şiirin büyüsüne büründüğü bir destan. On dokuzuncu yüzyılın yirminci yüzyıla dönüştüğü bir zaman dilimini kapsayan bu bitmeyen aşkın gerisinde, çağdaşlaşma çabası içindeki bir toplumun çeşitli yönlerini, özellikle taşra kentsoyluluğunun saçmalıklarını ince bir alayla eleştiriyor yazar. Roman boyunca, aşk acılarının lirik rüzgarlarının esintileri arasında, Gabriel Garcia Marquez'in, insancıl mizahı, sürekli olarak duyuruyor kendini. Bu nitelikleriyle, Kolera Günlerinde Aşk, Gabriel Garcia Marquez'in başyapıtı sayılan Yüzyıllık Yalnızlık'ın yanında tartışılmaz bir biçimde yerini alıyor.

Günümüze dek yazılmış yüzlerce roman bulunuyor. Edebiyat tarihi boyunca hemen her konuda sayısız kitap yazılmış. Aşk ise bu temalar arasında belki de en yüce ve en eşsiz olanı. Edebi türler arasında aşk romanları diğer romanlara kıyasla en çok okunanlar arasında yer alıyor. Biz de size bugüne dek en bilinen ve en çok okunan aşk romanlardan bir seçki hazırladık. Hadi gelin hep birlikte okurken aşkı derinden hissedeceğiniz romanlara göz atalım. İşte en çok okunan aşk romanları.

Aşk romanlarının yanı sıra daha farklı türlerde okumak istiyorum derseniz, Büyülü Dünyalara Yolculuk Etmek İsteyenler İçin 16 Fantastik Roman içeriğimize göz atabilirsiniz.

1. Aşk ve Gurur (1813)

Klasik dönem romanları ve aşk romanları arasında önemli bir yere sahip olan Aşk ve Gurur, 18. yüzyıl İngiltere’sinde geçen unutulmaz bir aşk hikâyesini konu alıyor. Aşk ve Gurur, taşralı bir beyefendinin kızı olan Elizabeth Bennett ile varlıklı ve soylu toprak sahibi Fitzwilliam Darcy arasındaki çatışmayı anlatır. Gerçi Jane Austen bu iki karakteri birbirlerinin tuzağına düşmüş kişiler gibi sunar ama bu ilk izlenimi tersine çevirmekte de gecikmez. Soylu bir aileden gelen ve önemli bir servet sahibi olan Darcy, Elizabeth’in ailesinin soylu olmayışı nedeniyle mesafeli davranır. Elizabeth’in davranışında da hem öz saygının uyandırdığı gurur hem de Darcy’nin züppeliği karşı­sındaki öfkesi etkili olur. Zeki ve coşkulu Elizabeth yalnızca Aus­ten’ın çok sevdiği bir kadın kahraman değil, aynı zamanda tüm İngiliz edebiyatı göz önüne alındığında en çok ilgi uyandıran kadın roman kişiliklerinden biridir.

Amazon’da Fiyatını Gör

2. Indigo (1996)

Beverly Jenkins, romantik yazarlar camiasında çok sevilen bir yazardır. Ayrıntılı araştırma yaptığı siyah kadınlar, kölelik ve sivil haklar hareketi ile ilgili tarih tarafından “unutulmuş” hikayeleri ortaya çıkarır. Indigo, bizi Michigan’ın Yeraltı Demiryolunun bir üyesi olan ve Afrikalı Amerikalıların Güney’deki kölelikten kaçmalarına yardım eden Hester’la tanıştırıyor. Yasaların aradığı yaralı bir adamı saklamayı kabul ettiğinde ortaya çıkan riskler daha da büyüyor. Jenkins, artan bir romantizm ile birlikte romanındaki karakterizasyonda bir ustalık sınıfı yaratıyor.

Amazon’da Fiyatını Gör

3. Ustaparmak (2002)

Bu roman, farklı geçmişlere sahip iki kadının kendilerini birbirine bağlı buldukları Viktorya döneminde geçiyor. Londra’daki bir gecekondu mahallesinden yetim olan Sue, zengin bir beyefendiyi kandırmak için görevlendirilir. Ancak, kısa süre sonra dolandırmak istediği kişiye aşık olduğunu fark eder. Yazar Sarah Waters’ın işi geleneksel bir aşk değil. Çünkü romanda Gotik unsurları saf bir duygusallık ve unutulmaz bir sonla birleştirdiğine şahit oluyoruz.

Amazon’da Fiyatını Gör

4. Yabancı (1991)

Çoğumuzun Outlander dizisi ile bildiği bu kitap, Diana Gabaldon’un kaleminden hem tarihi unsurların hem de romantizmin doruğa ulaştığı bir eser. Tecrübeli bir İkinci Dünya Savaşı hemşiresi olan Claire, gizemli bir şekilde bir zaman tüneline girer ve kendini 1743’te bulur. Yolu ise kısa bir süre sonra, 1945’te geride bıraktığı kocasına rağmen Jamie Fraser adlı bir İskoçla kesişir ve ikilinin arasında inanılmaz bir elektrik oluşur. Hem tarihi unsurları hem de romantizmi sevenler için bu kitap kesinlikle okunması gerekenler listesinde.

Amazon’da Fiyatını Gör

5. The Good Knight (2011)

Eğer romantizmi biraz gizemle seviyorsanız, yazar Sarah Woodbury size harika bir öneri sunuyor. Korkunç bir cinayetin 12. yüzyıl Galler sarayını istikrarsızlaştırma tehdidinin ardından, Gwen ve onurlu bir şövalye olan Gareth gerçeği ortaya çıkarmak için bir araya gelir. Sarah Woodbury aşk romanları söz konusu olduğunda yazdıklarıyla sizi farklı serüvenlere götüren nadir yazarlardan biri.

Amazon’da Fiyatını Gör

6. Friday’s Child (1944)

Bir Georgene Heyer romantizmine dalmak, fırtına dolu bir gecede sıcak çikolata yudumlamaya benzer. Hikayemiz, züppe Lord Sherry’nin, mirasını almak için gördüğü ilk kadınla evlenmeye yemin etmesiyle başlıyor. Nitekim, saf bir kahramanı bir mürebbiye olarak sıkıcı geleceğinden kurtarıp amacına ulaşıyor. Hataların yapıldığı, komedi kaosunun ortaya çıktığı ve kolay evliliğin gerçek aşka dönüştüğü diyaloglarla dolu bir roman Friday’s Child.

Amazon’da Fiyatını Gör

7. Kolera Günlerinde Aşk (1985)

En iyi aşk romanları denildiğinde akla gelen isimlerden biri şüphesiz Kolombiyalı yazar Gabriel García Márquez. Kendine özgü bir üslubu olan Márquez, 20. yüzyılın en önemli yazarlarından biridir. Uzun soluklu bir aşkı anlattığı kitabı Kolera Günlerinde Aşk, 2007 yılında sinemaya uyarlanmıştır. Roman size akıllarda kalacak bir aşk hikayesini anlatıyor. İçerisinde şehvet, tutku, aşk, hüzün, felsefe her şey var. Az karakterle böylesine büyük bir hikaye yaratmak Marquez’in başarısını kanıtlar nitelikte. Kitabın konusuna gelecek olursak kahramanımız küçük yaşta gördüğü kıza aşık olur ve bu aşk yaklaşık 50 yıl sürer. Ancak aradan geçen yıllar içerisinde farklı kadınlarla birlikte olmaya da devam eder.

Amazon’da Fiyatını Gör

8. Senden Önce Ben (2013)

Senden Önce Ben, Jojo Moyes’in 2013 yılında basılan ve son yılların en çok okunan aşk kitaplarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Romanın baş karakteri Will Traynor’un geçirdiği bir kaza sonrası hayatı tamamen değişir. Kazadan sonraki hayatını tekerlekli sandalyede geçirmek zorunda kalan Will, ruhsal olarak oldukça zor ve depresif günler geçirir, hatta ölümü bile düşünür. Bu duruma fazlasıyla üzülen ailesi, ona bir arkadaş ve yaşam enerjisi olması adına, Lou adında bir kızı bakıcı olarak işe alır. İşte meşhur aşk serüveninin konusunu oluşturan hikaye de bu noktadan sonra başlar.

Amazon’da Fiyatını Gör

9. Uğultulu Tepeler (1847)

Uğultulu Tepeler veya bir diğer adıyla Rüzgarlı Bayır, Emily Brontë’nin 1847 yılında yayınladığı ilk ve tek roman olma niteliğini taşıyor. Kitabın konusu intikam ve kin duyguları üzerine kurulmuş bir hikayeden oluşuyor. Baş karakter olan Heathcliff, çocukken yaşadığı sorunlardan dolayı, gözünü intikam bürümüş bir gençtir. Catherina’ya duyduğu aşk sebebiyle de etrafındaki herkesin hayatını zindana çevirir. Hikayenin geçtiği meşhur yer Uğultulu Tepeler adındaki malikanedir. İngiliz edebiyatında çok fazla tartışılan ve eleştirilen roman, aşkın da nefret kadar yıkıcı bir duygu olduğunu kanıtlar nitelikte.

Amazon’da Fiyatını Gör

10. A Duke, the Lady, and a Baby (2020)

tarihi aşk romanları

Vanessa Riley’in kaleme aldığı kitapta baş karakterimiz Sabır, oğlu da dahil olmak üzere kocasının açıklanamayan intiharından sonra her şeyini kaybeder. Neyse ki, kader ona Repington Dükü’nün yeni koğuşunda dadı olarak bir pozisyon sağlar. Oğluna ulaşmak için her şeyi riske atan karakterimiz , belirsiz bir dünyada sürükleniyor ve kafasını karıştıran karmaşık duygular içinde gezinirken kalbini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalıyor.

Amazon’da Fiyatını Gör

11. Akhilleus’un Şarkısı (2011)

Madeline Miller’in kaleme aldığı roman büyüleyici diyaloglara sahip. Patroclus adlı genç bir Yunan prensi, altın saçlı yarı tanrı Aşil ile tanıştığı yer olan Kral Peleus’un sarayına sürgün edilir. Akhilleus güçlü, güzel ve cesur bir tanrıça olan Thetis’in oğludur. Zıt karakterdeki bu iki çocuk birbirlerine sadık arkadaşlar olurlar. Aralarındaki bağ ve sevgi onlar büyüdükçe güçlenir. Savaş ve hekimlik sanatını öğrenmek için at-adam Kheiron’un saklı cennetine yollandıklarında, Spartalı Helene kaçırılmıştır, Helene’i koruyacaklarına dair ettikleri yemine kanla bağlı olan Yunanlar, Troya’yı kuşatma planlarına girişmişlerdir. Yarı-tanrı Akhilleus’un neslinin en iyi savaşçısı olacağını müjdeleyen kehanet onu karşı konulmaz bir biçimde savaşın ortasına çekiyordur, bu kadere boyun eğen Akhilleus ve Patroklos kendilerini bekleyen sona doğru yola çıkarlar.

Amazon’da Fiyatını Gör

12. A Virtuous Ruby 

Piper Huguley ‘in yazdığı roman Ruby, gayri meşru bir çocuğa sahip olduktan ve hak edilmemiş bir utancı omuzladıktan sonra, 1915’te ABD’deki küçük Gürcü kasabasında hüküm süren adaletsizlikle savaşmaya kararlıdır. Bu karar, onu doktor Adam Morson’un yoluna çıkarır. İnançla dolu bir hikâyede azim ve cesaretle bitmeyen bir önyargıya karşı zorlu bir serüvenin içinde bulacaksınız kendinizi.

13. Kürk Mantolu Madonna (1943)

Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali’nin, 1943 yılında yazdığı en ses getiren aşk romanıdır. Kitapta yer alan betimlemeler o kadar başarılı ki sayfaları çevirdikçe sizi hikayenin içine alıyor. Kitabımızın kahramanları; sessiz, içine kapanık, onlara yapılan haksızlıklara bile boyun eğmiş Raif Efendi ile Maria Puder’dir. Raif Efendi yıllar önce Berlin’de bir resim galerisine gider ve burada bir tablo dikkatini çeker. Tablodaki kadına yani Kürk Mantolu Madonna’ya karşı daha önce hiç beslemediği duygular hissetmeye başlar ve düzenli olarak belli zamanlarda tabloyu görmeye gider.

Fakat Raif Efendi tabloyu izlerken, başka birinin gözlerinin de onun üzerinde olduğunu hisseder. Raif Efendi’yi izleyen kadın, tablonun sahibi Maria Puder’den başkası değildir. Zaman içerisinde ikili arasında önce güzel bir arkadaşlık, ardından tutkulu bir aşk başlar. Kısa bir süre sonra Raif’in babası ölür ve Berlin’den ayrılmak zorunda kalır. İkili arasında bir süre daha mektupla devam eden ilişki ne yazık ki mutsuz sonla bitiyor fakat Kürk Mantolu Madonna kısa sürede okuyabileceğiniz ve size edebiyatı sevdirecek harikulade bir eser.

Amazon’da Fiyatını Gör

14. Aşk-ı Memnu (1900)

Aşk-ı Memnu yani diğer adıyla Yasak Aşk, Halit Ziya Uşaklıgil’in, 1900 yılında yayınladığı bir aşk romanıdır. Kitabın konusundan bahsedecek olursak ana karakterlerden Firdevs Hanım’ın Bihter ve Peyker adında iki kızı vardır. Kocası geçirdiği kalp krizi sonucu ölünce, o zamanın zengin isimlerinden Adnan Bey’le evlenmek ister. Fakat Adnan Bey, kendinden yaşça küçük olan Bihter’i kendine eş olarak düşünür. Bihter Adnan Bey’le evlenir, ve ilk karısından olan çocukları Nihal ve Bülent ile birlikte yaşamaya başlar. Ancak çiftin arasındaki yaş farkı zamanla Bihter’in sıkılmasına neden olur. Bu sıkılma yerini soğumaya ve Bihter’in eşini aldatmasına bırakır. Adnan Bey’in yeğeni Behlül’le aynı evde yaşamalarının da etkisiyle, ihtiras ve tutku dolu bir yasak ilişkinin temelleri atılır. Firdevs Hanım iki genç arasında başlayan aşkı fark edince, Behlül ve Nihal’i evlendirmeye karar verir. Bu birlikteliği kabullenemeyen Bihter, Behlül ve Nihal’in düğün günü odasında intihar eder.

Amazon’da Fiyatını Gör

15. An Extraordinary Union (2017)

aşk romanları

Alyssa Cole’un popüler eseri An Extraordinary Union, ABD İç Savaşı sırasında geçen serinin ilkidir. Eski bir köle olan Elle, Birlik Ordusu adına casusluk yapmak için Güney’e geri döner. Görevi sırasında, Virginia’daki bir isyancı kalesi hakkında bilgi aramakta müttefik Malcolm ile tanışır. Atmosferik hikaye, zengin ayrıntılar ve doğru zamanlanmış bir gerilimden oluşuyor. Kitabın Alyssa Cole’a hak ettiği etkileyici övgüleri kazandıran bir aşk romanı olduğunu söyleyebiliriz.

16. Beyaz Geceler (1848)

aşk romanları

Rus edebiyatının güçlü kalemlerinden biri olarak gösterilen Dostoyevski’nin yazdığı her kitap dünya çapında en çok okunanlar arasına girmeyi başarmıştır. 1848 yılında yazdığı Beyaz Geceler kısa bir aşk hikayesini anlatıyor. Kitabımızın ana karakteri Petersburg gecelerinde gezerken bir kızla tanışır. Nastenka adındaki kız da, kahramanımız kadar yalnızdır.

Nastenka başka bir adama aşıktır ve bir yıldır ondan haber alamaz. Yaşadığı olayı ve duyduğu üzüntüleri, kitabın kahramanı hayalpereste anlatır. Fakat hayalperest zamanla Nastenka’ya karşı özel duygular beslemeye başlar. Bir süre sonra aşkını itiraf eder. Sevgilisinden ümidini kesen Nastenka da hayalperestin aşkına karşılık verir. Ancak tam mutlu olacaklar derken, Nastenka’nın eski sevgilisi çıkagelir. Hayalperest ise başladığı yere geri döner ve yeniden yalnız kalır.

Amazon’da Fiyatını Gör

17. Cinnamon and Gunpowder (2013)

 aşk romanları

Eli Brown’un yazdığı Cinnamon and Gunpowder, 1819’da ünlü bir şefin Mad Hannah Mabbot tarafından kaçırıldığı açık denizlerde bir serüveni anlatır bize. Geminin korkunç korsan kaptanı, kaçırdığı şefe haftada bir kez gurme yemek pişirmesini emreder ve karşılığında yaşamasına izin vereceğini söyler. Yazar kitap için “Yemek pişirmek özünde baştan çıkarmaktır, bu büyük bir sır değil.” ifadesini kullanıyor.

18.  Böğürtlen Kışı

aşk romanları

Aşk romanları listemize son zamanların en popüler yazarı Sarah Jio ile devam ediyoruz. Böğürtlen Kışı da yazarın kaleme aldığı sıcacık bir aşk hikayesi. Kitabın baş karakteri Vera, bir partide tanıştığı Charles ile aşk yaşamaya başlar. Ancak Charles’in ailesi Vera’yı fakir olduğu için istemez. Vera bir şey söylemeden Charles’dan uzaklaşır. Aradan zaman geçer, Vera arkadaşı Caroline’nin evinde yaşamaya başlar. Bu arada Vera’nın bir oğlu olur. Çalışmak zorunda olduğu için, oğlunu geceleri evde tek başına bırakarak, işe gitmek zorundadır.

İşe gittiği bir gece, eve döndüğünde oğlunu bulamaz. Mayıs ayı olmasına rağmen de kar ve fırtına vardır. Polise gidip oğlunun kaçırıldığını söyler ama polisler oğlunun kendisinin gitmiş olabileceğini düşünerek yardım etmeye yanaşmaz. Bunun üzerine çaresiz kalan Vera Charles’a haber verir. Kader, aşk, sevgi, umut, fedakarlık ve hüzün gibi birçok duyguyu aynı anda hissedeceğiniz kitap sizi sayfaları çevirdikçe daha da içine çekecek.

Amazon’da Fiyatını Gör

19. Katherine (1954)

aşk romanları

Anya Seton’un meşhur aşk romanı Katherine, Katherine Swynford ve John of Gaunt arasındaki ünlü 14. yüzyıl aşkını anlatıyor. 1950’lerde yayınlandığı tarihten bu yana büyülenmiş bir okuyucu kitlesine sahip olan ve gerçek bir hikayeye dayanan bu klasik romanda soylu şövalyeler ve tutkulu yasak aşklar hikayenin merkezinde yer alıyor.

Amazon’da Fiyatını Gör

20. Dudaktan Kalbe (1925)

aşk romanları

1925 yılında okuyucusuyla tanışan Dudaktan Kalbe, Reşat Nuri Güntekin’in hüzün dolu bir aşk hikayesini anlattığı kitabıdır. Konusuna kısaca göz atacak olursak kahramanımız Hüseyin Kenan, dayısı tarafından oldukça disiplinli bir şekilde büyütülmüştür. Mutsuz ve zor bir çocukluk döneminden sonra, müzik eğitimi almak için Avrupa’ya gider ve çok başarılı bir kemancı olur. Daha sonra dayısının ısrarıyla Türkiye’ye döner. Kitabın diğer kahramanı Lamia ise, daha Kenan’ı görmeden, kemanının sesine aşık olmuş, çocuk denecek yaşta bir genç kızdır.

Amazon’da Fiyatını Gör

21. Masumiyet Müzesi (2008)

aşk romanları

Orhan Pamuk’un nadide ederi Masumiyet Müzesi harika betimlemeleri ile dikkat çekiyor. Roman, insanı hüzünlendiren bir dinamikte ilerliyor. Kitabın bir aşk hikayesinden çok daha fazlasını barındırdığını söyleyebiliriz. Kemal, uzaktan akrabası olan Füsun ile aşk yaşamaya başlar fakat bir yandan da ailesinin ısrarı yüzünden başka biriyle nişanlanmak zorunda kalır. Bir süre gizli saklı devam eden aşkları, Füsun’un buluşma yerine gelmemesiyle son bulur.

Aradan zaman geçer, Kemal nişanı atar ve Füsun’u görmeye gider. Fakat Füsun bir başkasıyla evlenmiştir. Kemal her defasında, Füsun’un bir eşyasını çalarak biriktirmeye başlar. Masumiyet Müzesi de bu şekilde oluşuyor. Orhan Pamuk kitabının ardından 2012 yılında, İstanbul’un Beyoğlu semtinde, Masumiyet Müzesi’ni açtı. Romanı okuyanlar müzeyi ziyaret ederek de, Kemal ile Füsun’un yaşadığı aşkı, daha derinden hissedebilirler. Üstelik kitabı satın aldığınızda aynı zamanda bilet de almış oluyorsunuz. Şöyle ki romanın son sayfalarındaki bileti gişeye damgalatarak müzeye giriş yapmanız mümkün.

Amazon’da Fiyatını Gör

22. Anna Karenina (1877)

aşk romanları

Aşk romanları listesinde bu kitaptan söz etmesek olmazdı. Rus edebiyatının önde gelen isimlerinden Lev Tolstoy Anna Karenina’yı 1877 yılında kaleme almıştır. Kitap 125 yazarın katıldığı oylamada, o güne kadar yazılmış en iyi roman olma ünvanını kazanmıştır. Kitabın konusuna gelirsek romanın asıl kahramanı Anna, evli bir kadındır. Sıkıcı giden evliliğinde bir gün genç bir adamla tanışır ve aşk yaşamaya başlar. Tüm yadırgamalara, itirazlara rağmen Anna Vronski ile, doludizgin bir aşk yaşar. Bir gün Vronski atından düşer ve yaralanır. Anna sevgilisinin öldüğünü düşünür ve yasak ilişkisini kocasına anlatır. Sevgilisinin ölmediğini anlayınca kocasından ayrılmak ister, fakat kocası boşanma talebini reddeder. Buna rağmen aşkına devam eden Anna bir süre sevgilisiyle kaçarak İtalya’da yaşar. Geri döndüğünde ise eşini aldatan, toplum tarafından dışlanan bir kadın haline gelir.

Amazon’da Fiyatını Gör

23. Eylül (1901)

aşk romanları

Mehmet Rauf’un 1901 yılında yayınlanan Eylül isimli kitabı, Türk edebiyatının ilk psikolojik romanıdır. Kitapta Suad, Süreyya ve Necip Bey arasında geçen bir aşk üçlemesi anlatılıyor. Suad ve Süreyya evlidir, evlerine ziyaretlerine gelen akrabaları Necip Bey, Suad’a aşık olur. Suad kocasına ihanet etmek istemediğinden bu aşka karşılık vermez, fakat içten içe de Necip Bey’e bir şeyler hissetmeye başlar. Zaten yalnızlık ve karamsarlık duyguları içerisinde olan Necip Bey, Suad’a duyduğu aşk yüzünden kendine kızmaktadır. Çünkü, birçok kadının kocasını aldattığı için, o güne kadar kimseyle evlenmemiştir. Suad’ın diğer kadınlar gibi olmadığını, eşi Süreyya’ya ne kadar sadık olduğunu gördükten sonra hayranlığı git gide artar. Roman yasak bir aşk hikayesini psikolojik boyutlarıyla detaylıca ele alır.

Amazon’da Fiyatını Gör

24. Vadideki Zambak (1835)

aşk romanları

Aşk romanları listemizi dünya klasikleri arasında yer alan Vadideki Zambak ile sonlandırıyoruz. Balzac’ın 1835 yılında yazdığı, aşk romanıdır. Ayrıntılı tahliller içeren romanda aşk ve acı temaları başarılı bir şekilde işlenmiştir. Kitabın ana karakteri Felix zor bir çocukluk dönemi geçirmiştir. Kendinden yaşça büyük, üstelik evli ve çocuklu bir kadın olan Henriette’e büyük bir aşkla bağlanmıştır. Henriette, onu arkadaşı olarak gördüğü için bu duygulara karşılık vermez. Fakat kitabımızın kahramanı Felix, bu reddedilmeye rağmen sevdiği kadına duyduğu aşktan vazgeçmez. Büyük bir tutku duyduğu aşk, imkansızlık ve umutsuzluk doludur. O dönemin şartlarıyla günümüzü kıyasladığımızda, özellikle de bir erkeğin böyle büyük bir sadakatle sevmesi insanı şaşırtmıyor değil. Üstelik yazar bu aşkı o kadar usta bir şekilde betimlemiş ki Felix’i uzun zamandır tanıyormuş gibi hissedebilirsiniz.

Amazon’da Fiyatını Gör

Kaynak: 1, 2

Karşılıksız Aşkı Konu Edinen 4 Büyük Klasik

Aşk… İnsanlığın en özel, en eski, en tanıdık duygularından biri. Çoğu kez umutsuzluğun en koyu olduğu anda çıkagelen beklenmedik misafir. Burada "misafir" dememiz maksatlı; çünkü tanıttığımız kitaplarda fazla konaklamayan, şöyle bir esip geçen aşklar, göçmen kuş misali başka diyarlara uçan aşıklar var.
relate-banner

Daha önce karşılıksız aşk konusunda yazdığımız yazılarımızda da belirttiğimiz gibi, araştırmalar insanların %98'inin hayatlarının bir döneminde böyle bir aşka tutulduğunu gösteriyor. Bu kişinin bize çok özel ve değerli gelmesi, onunla bir ilişki kurmanın en azından o an için imkanlar dahilinde gözükmesi ve birine aşık olmanın verdiği histen hoşlanıyor olmamız da bizi karşılıksız aşkaiten faktörler arasında yer alıyor.

Dünya edebiyatının yıllandıkça güzelleşen başyapıtları da bu duyguyu bize bütün yoğunluğuyla aktarıyorlar. Onlar; anlatılarıyla, ruhumuza ortak oluşlarıyla hala güncel, hala capcanlılar.

1. Genç Werther'in Acıları (1774)/ Goethe



"O büyük ruhla birlikteydim ve onun yanında kendimi olduğumdan daha üstün buluyordum; çünkü onun yanında, olabileceğim ne varsa, hepsini oluyordum." (25)

Goethe'nin Alman edebiyatında çığır açan eseri, biçim açısından (ilk mektup-roman) ve içerik açısından (duygusallığın ilk kez dışavurumu) ilkleri içeriyor. Ayrıca roman boyunca doğanın bir fon olmaktan kurtulup capcanlı ve özgün şekilde var olduğunu görüyoruz. Bir diğer özelliği de dünya edebiyatındaki en trajik eserlerden biri olması.

Lotte'ye karşı hissettikleriyle yaşama tutunan Werther, zamanla ona kendini daha yoğun bir şekilde kaptırıyor. Lotte, onun için mutluluğun olduğu kadar kederin de kaynağı haline geliyor; çünkü nişanlanmak üzere olduğu Albert adında bir sevgilisi mevcuttur. Olaylar bize yalnızca Werther'in mektupları üzerinden anlatıldığından tek taraflı bir bakış açısı görürüz. Dolayısıyla hayal gücü son derece yüksek olan Werther'in, Lotte'nin de onu sevdiğine dair sözleri muğlak kalabilir. Lotte'nin bu sevgiye karşılık verdiğine yönelik somut bir eylemden yoksunuz. Werther, zamanla bu aşkın acısını fiziksel bir acı şiddetinde duyumsar. Aşkına karşı kesin bir ret aldıktan sonra ise her şeyini yitirdiğini varsayan romantik bir genç adamın kendi trajik sonunu hazırlayışına tanık oluruz.



2
. Vadideki Zambak (1836)/ Balzac



"Paylaşılmış bir aşkın mutluluğunu tatmadan can vermek istemiyordum." (74)

Vadideki Zambak,her şey bir yana aşka dair yazılmış en güzel kitaplardan biri olduğu için bile okunabilir. Balzac, en büyük romanlarından biri olarak gördüğü bu eserinde bir yandan Fransa'nın toplumsal koşullarına yer verirken, bir yandan aşkın besleyip büyüten, yeniden var eden yaratıcı gücünü ortaya koyar. Genç aşık Felix ve kendini onun destekçisi olarak konumlandıran kontes Henriette'nin ilişkileri inişli çıkışlıdır. Felix'in ona karşı duyguları nettir; Henriette ise evli, üstelik çocuklu oluşu nedeniyle daima doğru olanı yapması gerektiğini düşünür, onu kendinden bilinçli şekilde uzak tutar. Vadideki Zambak'ın birçok eleştirmence "erdemin romanı" olarak nitelendirilmesinin temel sebebi de buradan kaynaklanıyor. Felix'in eğitimi için yanından ayrılışı ve orada başka bir kadınla tanışması ilişkilerinin seyrini değiştirir. Döndüğünde Henriette'yi ağır hasta olarak bulur; artık hiçbir şey eski gibi devam etmez. Romanın sonunda ise bir çerçeve öyküyle, şaşırtıcı bir kurguyla karşılaşırız.



3.
Beyaz Geceler (1848)/ Dostoyevski



-Bir Hayalperestin Anılarından-

"Ve bütün yaptığım, her gün, sonunda bir gün biriyle karşılaşacağımı hayal edip durmak. Ah, bir bilseydiniz, bu şekilde kaç kez aşık olduğumu!." (35)

Beyaz Geceler, yazarın sürgüne gönderilmeden önce kaleme aldığı son, aynı zamanda en şiirsel eseri olarak dikkat çekiyor. Dostoyevski'nin sonraki romanlarında da -Ötekive Karamazov Kardeşlergibi- görülen kişilik parçalanması ve karşılıksız aşk, bu romantik öykünün de bir parçası. Ayrıca kimi eleştirmenler yazarın günlüklerine dayanarak yapıtın otobiyografik ögeler içerdiğini vurguluyor.

Başkarakterimiz, Petersburg'un masalsı beyaz gecelerinden birinde tüm yalnızlığıve huzursuzluğuyla karşımızda duruyor. Bir yandan şehri sever, insanları mutlu bulurken diğer yandan unutulmuş bir yabancı olduğunu hissediyor. Eser, böyle bir gecede karşısına çıkan Nastenka'yla üç gün boyunca buluşmalarının öyküsüdür. Nastenka, henüz ilk sohbet anında karakterimize kendisine aşık olmamasını tembih etse bile gönül ferman dinlemiyor. Nastenka'nın sevdiğiyle yolları ayrılıyor; fakat bir yıl sonra sözleştikleri yerde buluşmak üzere onu bekliyor. Ne var ki, o bir türlü gelmiyor. Karşılıksız bir aşka tutulan karakterimiz, duygularına rağmen Nastenka'yı üzgün görmeye dayanamayarak beklediği kişiyle kendi konuşmayı dahi teklif ediyor. Nastenka gelmeyen kişiyi unutmaya karar veriyor, kısa bir süre her şey toz pembe ve masallardaki gibi bir mutlu sona yakınken, Dostoyevski okurlarına tanıdık; masallara yabancı bir sona tanık oluruz.



4.
Klara Miliç (1882)/ Turgenyev



"İstediğim gibi birine asla rastlayamayacağım… Diğerleri ise bana lazım değil!" (56)Turgenyev'in ustalık dönemine ait, üstelik son eseri olan Klara Miliç, halasıyla birlikte Moskova'da yaşayan Yakov Aratov adlı bir genci tanıtarak başlıyor. Yakov, piyanosu ve kitaplarına gömülü şekilde -konuşmayı sevmeyen halasını saymazsak- yalnız bir yaşam sürüyor. Arkadaşı Kupfer'in ısrarıyla gittiği temsilde başarılı bir tiyatrocu olan Klara Miliç'le tanışıyor. Klara ilgisini belli ediyor; fakat Yakov karışık duygular yaşayarak kendini uzak tutuyor. Düşlerinde annesi benzeri bir genç kız görüyor; fakat genç kız onu andırmıyor. Yine de buluşmayı kabul ediyor, Klara ise duygularına karşılık bulamadığını görerekoradan üzüntüyle koşarak uzaklaşıyor. Aylar sonra gazetede Klara'nın acı sonunu öğreniyoruz. Romanın geri kalanı, Yakov'un duygusal gelgitler içindeKlara'nın ailesiyle tanışıp onun hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaya çalışmasıyla geçiyor. Turgenyev'in son yıllarında ilgisini çeken mistik ögeler ve rüyalar da bu noktada esere dahil olur.

[1] Barth, F. D. (2015, February 7). 6 Ways to Get Past the Pain of Unrequited Love. Psychology Today. Retrieved from https://www.psychologytoday.com/us/blog/the-couch/201502/6-ways-get-past-the-pain-unrequited-love
[2] Aron, A., Aron, E. N., & Allen, J. (1998). Motivations for Unreciprocated Love. Personality and Social Psychology Bulletin, 24(8), 787-796.

    

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir