istanbul sozlesmesi neden iptal edildi / Danıştaydan İstanbul Sözleşmesi'nin feshine ilişkin Cumhurbaşkanı Kararının iptal istemine ret

Istanbul Sozlesmesi Neden Iptal Edildi

istanbul sozlesmesi neden iptal edildi

kaynağı değiştir]

İstanbul Sözleşmesi'ni Uygulatacağız yazılı pankart,

Türkiye İstanbul Sözleşmesi'nin ilk imzacı devletlerinden olup 24 Kasım 'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde vekilden ’sının kabul oyu, 1 vekilin çekimser[39] oy vermesi ile sözleşmeyi uygun bulan sayılı kanunu "onaylayarak", parlamentosundan geçiren ilk ülke olmuştur.

Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, Avrupa Konseyi Dönem Başkanlığının Türkiye'de olduğu sırada imzalanan Sözleşmede "Kadına karşı şiddet alanında ilk uluslararası belge olan söz konusu sözleşmenin müzakere sürecinde ülkemiz tarafından öncü rol oynanmıştır." ifadesine yer verildi.[40]Recep Tayyip Erdoğan tarafından TBMM'ye yollanan tasarının gerekçesinde de Sözleşmenin hazırlanması ve sonuçlandırılmasında Türkiye'nin "öncü rol" oynadığına dikkat çekildi. Sözleşmeye "taraf olunmasının ülkemize ilave bir yük getirmeyeceği ve ülkemizin gelişen uluslararası saygınlığına olumlu katkıda bulunacağı değerlendirilen" gerekçede, Sözleşmenin yükümlülükleri de sıralandı.[41] 'te Turuncu adlı dergide Dünya Kadınlar Günü aracılığıyla bir başmakale yazan Erdoğan, Türkiye'nin sözleşmeye "çekincesiz" imza koyduğunu, birçok ülkede "ekonomik kriz" nedeniyle çıkmayan uyum yasalarının Türkiye'de sayılı koruma kanunu ile çıkarıldığını belirtti.[42] Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ise Sözleşmeye taraf olunması hakkında "önemli bir iradedir, gereğini yapmak da hepimizin görevidir" açıklamasında bulundu.[43]Bakanlığın yeni gelişme ve gereksinimler karşısında arasını kapsayacak Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı'nda da () "Sözleşmenin ışığında" ifadesiyle eylem planının hazırlandığını ifade etti.[44]

Ağustos 'de Kadıköy'deki protestolardan bir görüntü.

3 Temmuz 'de GREVIO Türkiye'ye ilişkin ilk raporunu yayımladı.[45] Raporda atılan olumlu adımlar için memnuniyet dile getirilirken kadına yönelik şiddeti sonlandırmak için yasal düzenleme, politika ve önlemlerdeki eksikliklere vurgu yapıldı ve bu kapsamda sözleşmenin daha etkin uygulanması için öneriler sunuldu. Faillerin kovuşturulması ve cezalandırılması konusunda yargı verilerinin olmayışı ile kadına yönelik şiddette cinsiyetçi önyargılar ve mağduru suçlamalarının yargılamalarda indirime yol açtığı endişesi dile getirildi. Raporda kadınları şiddetten korumada alınan önlemlerin ilerlediği belirtilirken cezasızlık hâlinin sürekli hâle gelmiş olmasına vurgu yapıldı ve kadına yönelik şiddetle mücadelede, önleme, koruma, kovuşturma ve bütüncül politikaların ortaya konulmasında daha yoğun bir çabanın gerektiği söylendi. Raporda mağdurların mağduriyetlerini yetkili makamlara bildirmede çekince yaşadıkları, damgalanma ve şiddetin yinelenmesinden korktukları, geri bildirime özendirme ve etkin mücadelede belirgin bir ilerlemenin olmadığına dikkat çekildi. Şiddet olaylarının yetkili makamlara bildirimlerinde oranın azlığında mağdurların ekonomik bağımsızlığının olmayışı, hukuksal metinlerde okuryazarlığın azlığı, sorgulama ve yargı makamlarına olan güvensizliğin etkisine dikkat çekildi. Özellikle tecavüz ve cinsel şiddet vakalarının "mağdurlar tarafından neredeyse hiçbir zaman bildirilemediğine" dikkat çekildi.[46]

Türkiye'de kadın cinayetleri ve kadınların sözleşme kapsamında tanımlanan şiddet türlerinde yaşadığı mağdurluklar hakkında doğrudan istatistik verilerine ulaşmada bazı sorunlar bulunmaktadır ve gerçek veriler bilinmemektedir. Bu konudaki veriler ağırlıkla kadına yönelik şiddetle mücadele eden dernekler, sivil toplum kuruluşları ve bazı medya organlarının gölge raporlarından hareketle verilmektedir. GREVIO da taraf ülkelerde hazırlanmış gölge raporları incelemektedir.[47] Türkiye Sözleşme'nin yazarlarından olan Feride Acar'ın[48] iki dönemlik GREVIO başkanlık görevi ardından komite üyeliğine Aşkın Asan'ı önermiş ve Asan komite üyeliğinde yer almıştır. Kadın dernekleri de bu adaylık öncesinde Acar'ın üye olarak önerilmesi çağrısında bulunmuş ve Asan'ın adaylığına tepki göstermişti.[49]

Şubat 'de Türkiye'de, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Sözleşme'nin gözden geçirileceği gündeme getirildi. Aynı dönemde ve sonraki süreçte bazı muhafazakâr yayın organlarında[50] ve dini cemaatlerde[51][52] Sözleşmenin "Türk aile yapısını bozduğu", "eşcinselliğe yasal zemin hazırladığı" yönünde yayın ve propagandalar yapılırken Ak Partili kadın milletvekillerinin sözleşmeden geri adıma karşı oldukları ve "sözleşme ile ilgili kamuoyunda yanlış algı yaratılmaya çalışıldığını" Cumhurbaşkanına söylediklerine dair bir haber basına yansıdı.[53] Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Temmuz 'de "Halk istiyorsa kaldırın. Halkın talebi kaldırılması yönündeyse, buna göre bir karar verilsin. Halk ne derse o olur" açıklamasını yaptı. Numan Kurtulmuş da hemen akabinde "Nasıl usulünü yerine getirerek bu sözleşme imzalanmışsa, aynı şekilde usulü yerine getirilerek bu sözleşmeden çıkılır" demesi üzerine Sözleşme kamuoyunda ve siyasi gündemde genişçe yer almaya başladı.[54][55] Bu aralıkta MetroPOLL Araştırma Türkiye genel seçimlerindeki siyasi eğilimlere göre yaptığı kamuoyu araştırmasında halkın %64'ünün sözleşmeden çekilmeyi onaylamadığı, Ak Parti seçmeninde sözleşmeden çekilmeyi onaylamayanların %49,7 olduğu ve %24,6'lık kesimin ise fikir beyan etmediğini açıkladı. Diğer parti seçmenlerinde de onaylamayanların fazlaca olduğu verisi paylaşıldı.[56] Bu tartışmaların olduğu dönemde Türkiye'de kadın cinayetlerinin artması, Emine Bulut ve Pınar Gültekin cinayetleri gibi çok sayıda toplumsal etkisi olan olaylar sonrasında "İstanbul Sözleşmesi Yaşatır" kampanyası yapıldı ve kitlesel protestolar düzenlendi.[57][58][59]

20 Mart tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Sözleşme'nin Türkiye bakımından bozulmasına karar verildi.[60] Türkiye tarafından Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği'ne 22 Mart tarihinde fesih bildirimi ulaşmış ve Genel Sekreterlik bu feshin 1 Temmuz tarihinde yürürlüğe gireceğini duyurmuştur.[61] Geri çekilme kararı, Türkiye'deki muhalefet partiler, yabancı devlet liderleri, Avrupa Konseyi, STK'lar ve sosyal medyada da içinde olmak üzere hem yurt içinde hem de yurt dışında pek çok kesim tarafından eleştirildi. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marija Pejčinović Burić, kararı yıkıcı haber ve Türkiye'de ve yurtdışında kadınların korunmasını tehlikeye atan büyük bir gerileme olarak nitelendirdi.[62] CHP Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi avukat Tuba Torun, 24 Kasım tarihinde meclis tarafından kanunla onaylandığı için anlaşmanın meclis onayı olmadan geri çekilemeyeceğini iddia etti.[63] CHP ve bazı hukukçulara göre, uluslararası anlaşmaları onaylama hakkı, Anayasa'nın maddesine göre meclise aittir. Bu nedenle, usulde koşutluk ilkesi gereğince bu anlaşmalardan çekilirken parlamentonun geri çekilmeye yönelik kanun çıkarması gerektiğini belirtmişlerdir.[64][65] Hükûmete göre, cumhurbaşkanının, 9 sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesinin 3. maddesinde belirtildiği üzere uluslararası anlaşmalardan çekilme yetkisi bulunmaktadır. Karar, Türkiye genelinde birçok ilde protestolara sebep oldu.[66][67] Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı 21 Mart tarihinde yaptığı resmi açıklamada çekilmenin sözleşmenin maddesine uygun olarak yapıldığını söyledi. Sözleşmeden çekilme nedenini de İstanbul Sözleşmesi, Türkiye'nin toplumsal ve ailevi değerleriyle bağdaşmayan eşcinselliği normalleştirmeye çalışan bir kesim tarafından manipüle edilmiştir. olarak belirtti ve kararın buna dayanarak alındığını açıkladı.[68] Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, 20 Mart tarihinde Twitter hesabından, kadın haklarının teminatının Türkiye Anayasası başta olmak üzere Türk hukuk sistemindeki yasal düzenlemeler olduğunu açıklamıştır.[69] İçişleri Bakanlığı, kendisi tarafından hazırlanan ve 23 Mart tarihinde bakanlık ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun sosyal medya hesaplarından paylaşıldığı Kadına Yönelik Şiddette Sıfır Tolerans başlıklı videoda kadına yönelik şiddete sıfır tolerans gösterildiğini belirtmiş ve videoda Haklarımızın teminatı sözleşmeler değil, kanunlardır. cümlesini kullanmıştır.[70]

Notlar[değiştir kaynağı değiştir]

İstanbul Sözleşmesi, imzacı devletlere, toplumsal cinsiyet eşitliği ekseninde kapsayıcı hüviyette politikalar üretip uygulaması, bunu sağlamak adına daha fazla ekonomik kaynak tesis edilmesi, kadına yönelik şiddetin boyutu hakkında istatistik verilerinin toplanması ve kamuoyu ile paylaşılması, şiddeti önleyecek toplumsal zihniyet değişikliğinin yaratılması sorumluluğunu yüklemektedir. Bu yükümlülükteki temel beklenti ve koşul bunun hiçbir şekilde ayrım yapılmadan tesis edilmesi yönündedir. Bu kapsamda taraf devletler şiddeti önlemek için farkındalık yaratmalı, sivil toplum kuruluşları ve ilgili kurumlarla işbirliği yapmalıdırlar (Madde ). Ayrıca eğitim (Madde 14), uzman kadroların kurulması (Madde 15), önleyici müdahale ve tedavi süreçleri (Madde 16), özel sektör ve medyanın dahli (Madde 17), mağdur kişilerin hukuki yardım alma hakkı (Madde 57) ve izleme kurulu (Madde 66) mekanizmalarının sağlanması taraf devletlerin sorumluluğu altındadır.

Sözleşme ağırlıkla kadına yönelik şiddeti önleme amacı gütse de Madde 2'de belirtildiği üzere hane halkının tüm üyelerini kapsamaktadır. Buna göre Sözleşme sadece kadınlara yönelik değildir, çocuklara karşı şiddet ve çocuk istismarının önlenmesini de amaçlamaktadır. Madde bu kapsamda belirlenmiştir ve maddeye göre taraf devletler şiddet mağduru olan çocukların haklarını korumalı ve yaşanan menfi duruma karşı yasal düzenlemeler ile psiko-sosyal danışmanlık hizmetleri sağlamalı, önleyici ve koruyucu tedbirler almalıdır. Madde ise çocuk yaşta evliliğin ve zorla evlendirmelerin suç sayılması için yasal dayanaklar oluşturulması yükümlülüğünü belirtmektedir.

12 bölüme ayrılmış, 80 maddeden oluşan Sözleşme genel olarak Önleme, Koruma, Yargılama/Kovuşturma ve Bütüncül Politikalar/Destek Politikaları ilkelerini savunmaktadır.

Önleme[değiştir kaynağı değiştir]

İstanbul Sözleşmesi tanımlayıp çerçevesini çizdiği şiddetin her çeşidine karşı taraf devletlerden yasal tedbir yükümlülüğünü getirmektedir.[not 3] Şiddete karşı uzun vadeli ve etkin bir çözüm için daha kapsamlı ve koordineli bir devlet politikasının uygulanması izlencesi paylaşılmaktadır. Bu noktada alınması gereken "tedbirler" kapsamlı ve koordineli politikaların bir parçası olmalıdır. İzlencede finansal ve insan kaynaklarının tahsis edilmesi, kadına karşı şiddetle mücadele içinde olan sivil toplum kuruluşlarıyla etkin bir işbirliğinin olmasına vurgu yapılmaktadır. Taraflar, sözleşmenin muhtevasını belirlediği şiddeti önleyecek ve mücadele edecek politika ve tedbirlerin koordinesi/uygulanması/izlenmesi ve değerlendirmesinden "sorumlu bir kurum" belirlemeli ya da kurmalıdır.

Yaptırım ve tedbirler[değiştir kaynağı değiştir]

Özel

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır