aysun the sütçü süt fiyatı / Her Cuma aysun the sütçü ile gündönümü gezisi - seafoodplus.info

Aysun The Sütçü Süt Fiyatı

aysun the sütçü süt fiyatı

Çiğ Süt (aysun the sütçü, 5LT)

Sütün bu en doğal halinin kıvamı, kokusu ve tadı, üstünde biriken kaymağın şahane lezzeti ve bu sütle yapılan yoğurtlar sizi eski zamanlara götürecek. 

yılında kentten kırsala yerleşen ve işin tüm zorluklarını göğüslenerek Türkiye'nin en kaliteli sütlerini ürettiğine inandığımız aysun the sütçü, toprağı, ineklerini ve doğayı önemseyen, bunu paylaşmayı seven ufak bir ekip ile üretim yapıyor. 

Daha ucuza üretmek veya daha çok süt almak gibi kaygılardan uzak, hayvan refahı ve sağlığı temelli bir prensiple sağlıklı ineklerden elde edilmiş çiğ süt üretmekteler. Kapalı sistemde, el değmeden sağım yapmakta ve sağım esnasında sütlerini soğutmaktalar. Sağımhanelerini hijyen kimyasalları yerine sirke ve soda ile temizlemekteler.

İnsanlara çiğ süt yoluyla bulaşan zoonoz hayvan hastalıkları konusunda büyük başarıya sahipler. Sürülerindeki tüm ineklerine her yıl uygulanan tüberküloz (verem) ve brucellosis hastalık testleri sonucu, 16 senedir “hastalıklardan ari sürü sertifikası” almaya hak kazanan İstanbul'daki tek sürüye sahipler. Sertifikalarına analiz sonuçları sayfamızdan ulaşabilirsiniz. Eğer çiğ süt tüketecekseniz üreticisinin mutlaka bu sertifikaya sahip olması gerekiyor. 

Hayvanlarını GDO’suz tahıl, silaj ve kuru otlarla beslemekte, peletli endüstriyel fabrika yemi vermemekteler. En doğalına doğru mücadeleleri ve gelişimlerini devam ettirmekte olan aysun the sütçü ekibinin çiğ süt ve diğer ürünlerini güvenle tüketebilirsiniz. 

Çiğ sütünüzü tüketmeye başlamadan önce aysun the sütçü ekibinin çiğ süt kullanımıyla ilgili önerilerine mutlaka göz atın:

seafoodplus.info

İçindekiler:
Çiğ süt

çiğ süt

Gündönümü Çiftliği&#;ne destek zamanı

Bundan 4 yıl evvel yolum Gündönümü Çiftliği'ne düşmüştü. Pırıl pırıl bakılan inekler. Mis gibi bir çiftlik. Çiftliğin arkasında harika bir kadın: Aysun Sökmen. Benim Devam

Blogcu annenin gözünden organik gıda

Amerika’da yaşadığım yıllarda hayat bir çok açıdan daha kolaydı. Bu kolaylıklardan birinin organik gıda konusu olduğunu Türkiye’ye döndükten sonra anladım. Amerika’dayken Devam
AdvertisementAdvertisementAdvertisementAdvertisementAdvertisementAdvertisementAdvertisementAdvertisementAdvertisement

Ürün ve/veya hizmetleriniz nelerdir?

8bin komşuluğu projesi bağlamında ekolojik bağlamda aynı vizyona sahip olduğum uzak-yakın komşuların ürün ve hizmetlerini üyelik sisteminde satmaktayız.Günlük adrese hizmet verdiğimiz bir dağıtım operasyonumuz seafoodplus.info ürünümüz ruhsatlı çiğ süttür; yılında toplam ürün çeşidimiz adet olmuşseafoodplus.info,tereyağ,yumurta,solucan gübresi,sebze,meyvevb 8bin projemize dair şu linklerden detaylı bilgi alabilirsiniz. yeşil doğa-Güven İslamoğlu röportajı seafoodplus.info seafoodplus.info?v=wShsvFO5bOU&t=8s seafoodplus.info?v=5dQiNW4Zzcs seafoodplus.info?v=HngRSw2iMQ4&t=34s seafoodplus.info?v=WHtZOIX5zBQ&index=11&list=PLyvNxCv6Sc_BzkJsTsg8Nv8Eu9LRf8uRc · aysun nasıl bir kadın? seafoodplus.info acer tanıtım aracılığı ile 8bin seafoodplus.info?v=V8-HLEVaLv0 NTVRadyo Röportajı seafoodplus.info cem seymen röportajı 25inci dakikadan sonra seafoodplus.info seafoodplus.info?v=TVLQRx7i0Qc

Üretim veya hizmet yeriniz hakkında bilgi verir misiniz?

Üretim yerimiz yılından beri Silivri-Büyükçavuşlu da seafoodplus.infoşık dönüm araziye hizmet seafoodplus.infoyon alanımız 34 dönüm.Tüm binalarımız ruhsatlıdır.

İşletmenizin ortak ve çalışanları hakkında bilgi verir misiniz? Kaç kişilik bir işletmesiniz?

Eşim Mehmet le ortak çalışmaktayız kişilik bir çalışan kadromuz bulunuyor.

Ürün veya hizmetimizin kendisi çevresel açıdan bir fark yaratmayı hedefliyor.

ekolojik döngüye hizmet etmesi bağlamında

Üretim / hizmet mekanımız kısmen veya tamamen doğa dostu

seafoodplus.info

Kullandığımız hammadde, malzemeler (dolayısı ile tedarikçilerimiz de) kısmen veya tamamen doğa dostu

sağımhanede kimyasal deterjan yerine organik narenciye sirkesi ve karbonat ile temizlik yapıyoruz mesela ya da işletme genelinde pril türevi yasaktır-beyaz sabunla bulaşık yıkarız

Akılcı su kullanımı uygulamalarımız var

sağımhanede kullandığımız suları biriktiririz-işletme genelinde yağmursuyuhasadı çalışmalarımız var

Paketlememiz kısmen veya tamamen doğa dostu

krom güğüm kullanımı sıfırplastikhedefi cam şişede çiğsüt

Atık yönetimimiz kısmen veya tamamen doğa dostu

çiftlikteki 5 noktada çöpler cam/naylon/metal/kompost/kediköpek yemeği olarak ayrılmakta

Kullandığım enerji kısmen veya tamamen yenilenebilir

%50 hibe destekli GES yatırım projemiz onaylandı.Şu anda özel elektrik hattı olarak yatırımını yaptığımız hat yıl sonuna kadar dönüşecek-hayaller gerçek olacak

Ürün dağıtım zincirimiz kısmen veya tamamen doğa dostu

satış noktaları dışında aracı yok-kargo yok-arada ürünü stoklama seafoodplus.info ekibimile kapı teslimi gidiyoruz

Ürün veya hizmetimizin kendisi sosyal olarak bir fark yaratmayı hedefliyor

toprakta organik madde miktarını arttırmak,yağmursuyu hasadı

Çalışma ortamımız / koşullarımız nispeten iyi ve adil.

şu son korona hadisesine kadar haftada 2 gün izin yapan,insan refahı bağlamında maddi manevi çok iyi koşullara sahip bir işletmeyiz.çalışan refahımız iyi olursa ineklerimize iyi hizmet edilir,bu nedenle bu konuyu en çok önemseriz

Adil bir ücretlendirme ve sosyal haklar (özel sigorta, çalışan destek sandığı, tatiller, izinler, esnek zaman uygulaması vs) ilkelerimiz var.

tutkuyla bağlı olduğum çalışan hakları ilkelerim var ama adalet doğada yok-bu hayat değerimi zorlayan bir madde.

Kurum içi çalışanlarımızı yapılandıran / güçlendiren uygulamalarımız var

eğitimler seafoodplus.infoçluk-bütüncül yönetim-derin demokrasi-permakültür tasarım teknikleri-dönümhattı tasarımı-cowsignals seafoodplus.info

Yönetim ilkelerimiz paylaşımcı ve yatay

patron toprak ve seafoodplus.info kalan çalışanlar yetkinlikleri ve becerileri bağlamında patrona hizmet ederler

Kadını güçlendiren bir yapımız var

maaş ve izin bağlamında çalışan kadınları kayırmaktayız biraz,üzgünüm

Gelirimizi belli oranda sosyal projelere veriyoruz

good4trust a başvuru için 3üncü vakit ayırışım :) "gelir" sadece parayı ifade etmiyor ise karşılık beklemeden maddi manevi bildiklerimizi aktarmak için platformlarda aktif roller alıyoruz

Aysun Sökmen: &#;Toprağın helalini ya da ahını almış üretici arasında seçim yapmamız gerekiyor&#;

Hayvancılık, küresel bir endüstri olarak ele alındığında, hayvan refahını hiçe sayan pratikler ve sebep olduğu ekolojik yıkımla, distopik bir geleceği çağrıştırıyor. Ve buradan kolay bir çıkış yolu henüz bulunmuyor. Kurtarılmış bölgeler için yola çıkanları önce dik bir yokuştan yukarıya güç bir mücadele bekliyor. Peki başardıktan sonraki düzlükte insanı neler bekliyor? Toprağın ve doğanın bilgeliğini kesintisiz duyumsamak insana neler öğretiyor?

Bu mücadeleye yılında başlayan ve Aysun the Sütçü markasıyla bugün binlerce kişiye ulaşan Aysun Sökmen&#;in hikayesi ilk akla gelenlerden. İyi inekler, iyi insanlar ve iyi süt arayışıyla Gündönümü&#;ne uzanan zincirde her şey birbirine eklemleniyor. Kurtardığı bu alanın devamlılığı, çabasının çabamıza dönüşmesine ve sadece bu alanla sınırlı kalmamasına bağlı. Aysun Sökmen ile mücadelesini ve bu süreçte öğrendikleri hakkında bir söyleşi yaptık.

Gündönümü çiftliği tecrübeniz size neler öğretti, öğretiyor?

Genelde giriş, gelişme ve sonuç şeklinde açıklanır ya bir hikaye, ben de dört tane başlıkta anlatıyorum başımıza gelenleri. Permakültürde &#;kıyı etkisi&#; (edge effect) diye bir şey var. Şöyle hayal edin dümdüz, üzerinde mısır ya da yulaf bir tek çeşit ekim olmuş bir arazide düzlükten dolayı bir durağanlık, bir sıradanlık vardır. Yağmur düştüğünde aynı düşer, güneş aynı vurur, oradaki başaklar çok aynıdır ama o tarlanın kenarına geldiğimizde orada gölge vardır. Orada yağmur da çok birikir ve ne yaparsanız yapın bazı tohumlar oraya doğru daha çok gider. Orası daha güçlüdür. Gelincikler hep kenarda birikir. Ben biraz buna benzetiyorum, hepimiz hayatımızda bir süre konfor alanımızda tekdüze gideriz ama tekdüzelik, kurbağanın belki de suda kayması gibi bizi yukarıya götürür bir şekilde&#;. Hayat bunu bize alıştıra alıştıra yapar. Sonra o en tepede dönüştüğümüz, aşağı doğru indiğimiz noktalara, illa negatife doğru gittiğimiz anlamında değil, atılım deniyor. Neticede vizyonumuz açılıyor ve bir öğrenme yaşıyoruz.

Hepimiz hayatımızda bir süre konfor alanımızda tekdüze gideriz ama tekdüzelik, kurbağanın belki de suda kayması gibi bizi yukarıya götürür bir şekilde&#;. Hayat bunu bize alıştıra alıştıra yapar. Sonra o en tepede dönüştüğümüz, aşağı doğru indiğimiz noktalara, illa negatife doğru gittiğimiz anlamında değil, atılım deniyor. Neticede vizyonumuz açılıyor ve bir öğrenme yaşıyoruz.

Bizim 4 tane atılım ya da kıyı etkisi yaşadığımızı düşünüyorum. Bunların iki tanesi ekonomik, bir tanesi sosyal bir tanesi de ekolojik. Bunlar bizi çok dönüştürdüler. Kısaca özetleyeyim, yılında kurulduk, yılında hayvan hastalıkları ilgili çok tatsız bir tecrübe yaşadık. Ben bruselloz oldum. İneklerimizi verem nedeniyle imha etmek zorunda kaldık ve aynı dönem bir hırsızlık yaşadık. Dolayısıyla &#;de başlayıp, yılında ekonomik olarak yatırdığımız bir çok şey kaybettik. Neredeyse iflasa varacak şekilde ama çok eksilerde bir ekonomiyle bile devam etmeye karar verdik. Bu işi sevdik ve istiyoruz ama sorun para. Biz de fason işler yaparak önce para kazandık. Bu sırada yaptığım işlerle hem Türkiye&#;de çiftlikleri gezdiğim hem yurt dışında çok fazla eğitime katıldığım için hayvancılığa ve toprağa dair daha çok bilgi edindim.

civarı gibi çalıştığım iş yerinden ayrılmak durumunda kaldım ve çiftlik iflas ediyordu. Mecburen Amerikalı bir pazarlama şirketi için yorgan yatak satmaya başladım ve bu beni tetikledi: Bunu yapacağıma çok inandığım güzel sütümüzü satabileceğimi düşündüm. Oradan daha Instagram&#;ın Facebook&#;un olmadığı bir dönemde kapı kapı süt satmaya başladım. Tünelin ucunda zayıf da olsa ışığı gördüm. O ışık da şuydu: Türk halkı yoğurt mayalayan, mantı yiyen, lorlu peynirli sigara böreği kızartan anneleri olan, sütlaç yapan bir halk. O dönem TetraPak&#;ın piyasaya girdiği, kutulu sütlerin prim yaptığı ve mahallede satanların &#;sokak sütçüsü&#; diye aşağılandığı bir süreçti. Ben yel değirmenlerine karşı savaşan bir kimseydim ama Türk halkı beni çok sarmaladı ve kulaktan kulağa duyurdu. Şu anda haftanın 6 günü yaklaşık kişiye adres teslimi süt sattığımız sistem bizi ekonomik olarak geçindiriyor. Sürekliliği olan, para kazanan bir ağa dönüştürense o zamanki emeklerimiz.

Peki sosyal anlamda sizi zorlayan konu neydi?

İneklerimizin bakımıyla ilgili, ben ve eşimin yetmediği durumlarda, bakım için gelen kişiler 13 haftada bir değişiyordu, ineklerimizin mahvoluyorlar ve hastalanıyorlardu ve biz kendinizi çok aşağılık hissediyorduk bu yüzden. Bunu aşmak için bir stratejik plan yaptık ve uygulamaya koyduk. İneklerimize bizim gibi davranan, prensiplerine bağlı kalan, sağduyuyla yaklaşan bir ekibe ihtiyacımız olduğunu gördük. Bunu sağlamak zor bir işti gerçekten çünkü eğer kapitalist düzende yaşamaya alışıksanız, işinizden sizi iğrendiren bir düzenin size pazarlandığı bir düzende olduğunuz için bu yaşam biçiminden korkuyorsunuz. Hayvancılıkta tembellik ya da konformist bir yapı olamaz. Gündemi hayvan ve iklim belirliyor.

Gönüllülük programlarını araştırmaya başladık ve internetten gönüllülerin bizi bulabilecekleri bir düzen kurduk. Bu dönemde gelenlerle pansiyon işletir gibi bir üç yıl geçirdim. Herkesin kendini tuvaletinin olduğu çamaşırhanesinin, mutfağın olduğu, haftada bir gelen bütün gönüllülere ödeme yapıp, kendi pazar alışverişlerini yaptıkları bir komünite kurduk. Gelenler çok memnundu ve bazı zamanlarda çiftlikte 20 gönüllü vardı. Buradaki kalıcı ekip, o dönemlerin keyifle hem çalışıp hem eğlendiğimiz insanlarla, bizim sosyal travmalarımızı atlattığımız dönemde kuruldu. diyebilirim.

Hayvan ve insan refahı hep iç içe değil mi?

Eğer siz bir hayvanın refahından bahsediyorsanız, o hayvana hizmet eden insanın refahını gözetmek zorundasınız. Çünkü o insanın eğer çizmesi su alıyorsa, eksi 20 derecede üstünde güzel bir kar pantolonu yoksa, maaşı güzel ödenmiyorsa, haftalardır izin yapmamışsa hizmet ettiği hayvanın konforunu düşünmesi mümkün değil. Gerçekten bu ekibi oturtmak, o ekiple aile olmak, o ekibin ihtiyaçlarını gözetmek benim için çok önemliydi. Bizde mesela insanların eline geçen gerçek maaşlarla resmi beyan edilen maaşlar aynıdır. Bizim Aysun the Sütçü sütünü güzel yapan sütümüzü kaliteli kılan, buradaki mutlu insanlar.

Yaşadığınız ekolojik travmadan bahseder misiniz?

Ekonomik travmaları ve sosyal travmalar atlatmış olsam da daha atlatamadığım travma ekolojik. Bu konuda bilincimizi açan, ilk olay bir yangın, bir diğeri su kuyumuzun çökmesi ve burada bir hafta susuzluğu tecrübe etmemiz ve genel geçerli bir tanesi de operasyonel olarak çalışmalarım. Burada ineklerime evcil hayvanlarımmış gibi bağlandığımı eklemem gerek.

Önce reforme olmak ne demek onu anlatayım: Sağlıklı bir ineğin uzun yaşaması için doğurduktan sonra iki yıl içerisinde yeniden doğurması gerekiyor. Bu, bir elma ağacının her sene elma vermesi, sevgi dolu bir çiftin her sene gebe kalıp çocuk sahibi olabilecekleri gibidir&#; Fakat eğer ki inek doğumdan sonra iyi yönetilmiyorsa, iyi beslenip, gezip, sevilmiyorsa, inek süt vermeye devam ediyor ama kendini yenileyen yumurtlaması sürecinde sorunlar olmaya başlıyor, zamanla vazgeçiyor yaşamaktan. O süreç içerisinde de reforme oluyor ve kasaplara gidiyor.

Çok zor bir karar gerçekten&#;

Aslında sonu görüyorsunuz gözünde ve onu süratle ölümüne götürmek ona bir yardım bence. Ya da bu, benim bu konuyla barışmanın biçemim. Belki başka türlü barışamazdım ama zaten bütün hikaye o ineğin o hale gelmemesi için uğraşmakta. Bu benim için büyük travma çünkü ne yaparsam yapayım başaramadım. Kurtaramadım reforme oldular. Eğer 1 Ocak&#;ta yüz inekle başlıyorsanız ve 31 Aralık&#;ta 80 inekle bitiriyorsanız; yüzde 20 reforme hayvan oranı endüstriyel çiftliklerde bir başarıdır. Çünkü yüzde kırklar yüzde elliler konuşulur. İneklerin 4 yaşında 5 yaşında reforme olması gibi&#; Ama bu benim için kabul edilebilir bir şey değil. Ben onların 20 &#; 25 yıl yaşamasını istiyorum. Gerçekten öyle bilge bir kadının vücut sıvısını almak istiyorum. Çünkü süt dediğiniz şey sizin bir vücut sıvısı. O yüzden onu fabrikasyon bir ürün gibi değerlendiremezsiniz. Bunu su kuyusunun çöktüğü dönemdeki susuzluk döneminde daha iyi anladık. Çünkü bir günde inek litre su içiyor; inek için içecek yanında yıkamalar vs. ile birlikte susuzluk deneyimi çok öğreticiydi bizim için. Bir diğer olay, yangın çıktığında inekleri ahırdan tahliye etmenin zorluğu çok şaşırtıcıydı. Ben kapıları açtım ve inekler &#;Yaşasın özgürlük!&#; diye çıkacaklar zannederken evlerinden çıkmadılar. Müthiş bir öğrenmeydi.

Eğer 1 Ocak&#;ta yüz inekle başlıyorsanız ve 31 Aralık&#;ta 80 inek&#;le bitiriyorsanız; yüzde 20 reforme hayvan oranı endüstriyel çiftliklerde bir başarıdır. Çünkü yüzde kırklar yüzde elliler konuşulur. İneklerin 4 yaşında 5 yaşında reforme olması gibi&#; Ama bu benim için kabul edilebilir bir şey değil. Ben onların 20 &#; 25 yıl yaşamasını istiyorum.

&#;O zaman ineklerime ne yedirmen lazım ki uzun yaşasınlar?&#; sorusuna geliyor. Öncelikle anne sütü, annesinden emen buzağılar inek oluyorlar ve uzun yaşıyorlar. Endüstriyel çiftliklerde buzağılar günde 4 ya da 5 litre mama ile ve şansı varsa sütle besleniyorlar ve 45 gün sonra sütten kesiliyorlar. Bizim bugün geldiğimiz noktada, Gündönümü&#;nde bugün buzağılar 4 ay süt emiyorlar ve 16 litreye kadar süt içiyorlar ve gün anne ile kalıyorlar. Sonra anneden yine ayrılıyoruz ama bu 4 ayı ben 6 aya arttırabildiğimde onların yaşına kadar yaşama potansiyeli olan bir çocukluk geçirmesine imkan verebilirim.

Sütten sonraki ayağı ise otladığı toprağın sağlığı. Eğer toprak sağlıklı değilse, orada biten ot miktarı ve çeşidi yetersizse, ineğin ürettiği sütü kompanse etmiyor ve siz bu kompanse olmayan besin değerlerini tahılla tamamlamak zorunda kalıyorsunuz ve işin içine tahıl girdiği zaman, aynen nikotin ya da şeker bağımlısı biri gibi inekleri tahıla bağımlı hale getiriyorsunuz. Bu da vücutları toksik, asidik ve hayata küskün ineklere dönüştürüyor onları. Müthiş kötü bir sarmal. Hikayenin bu noktasında ben, toprak, toprak sağlığı, toprak sağlığının en önemli parametresi olan topraktaki organik madde miktarı üzerine çalışmaya başladım. Organik madde varsa, üzerinde yürüdüğümüz toprak yumuşak bir yorgana sarılmışsınız gibi; ama organik madde miktarı az olan bir toprak fayansa basıyormuşsunuz gibi bir his veriyor. Fayansa düşen yağmur kayboluyor ama yorgana düşen yağmur emiliyor. O emilen su toprak altında birikiyor. Dolayısıyla yeraltı kaynaklarından su içen insanoğlu için, yeraltı kaynaklarının önemi, yağmur suyu hasadı gibi konulara geldim.

Eğer toprak sağlıklı değilse, orada biten ot miktarı ve çeşidi yetersizse, ineğin ürettiği sütü kompanse etmiyor ve siz bu kompanse olmayan besin değerlerini tahılla tamamlamak zorunda kalıyorsunuz ve işin içine tahıl girdiği zaman, aynen insanlarda nikotin ya da şeker gibi inekleri tahıla bağımlı hale getiriyorsunuz.

Toprak sağlığına çok döndük ve toprak sağlığında gördüğümüz şey şu oldu: Tek tip hayvan yetiştirerek toprağı sağlığına kavuşturamayız. Yani o gün de çok büyük bir atılımdı bizim için. Çünkü biz tek tip inek besliyorduk. Yani sen ne kadar insan ve hayvan refahından bahsedersen bahset, toprağın ihtiyacı olan çeşitlilikte hayvansal ve bitkisel döngüyü toprağa sunamadığın sürece, bir inek fabrikası olarak kalmaya mahkumsun&#; Ben bununla yüzleştiğim gün hakikaten bavulumu toplayıp kaçmak istedim.

Organik madde varsa, üzerinde yürüdüğümüz toprak yumuşak bir yorgana sarılmışsınız gibi; ama organik madde miktarı az olan bir toprak fayansa basıyormuşsunuz gibi bir his veriyor. Fayansa düşen yağmur kayboluyor ama yorgana düşen yağmur emiliyor. O emilen su toprak altında birikiyor.

Peki ne yapmamız lazım? Aynı toprağın üzerinde bir ineği otlatmak ve toprak sağlığından bahsetmek istiyorsan, bu toprağın üzerinde koyun keçi, domuz, yılan olması lazım. &#;Daha çok kuş olması için ne yapmamız lazım?&#; gibi sorular sorarken, 8bin de bu bilinçle ortaya çıktı. 8bin bir ütopya bizim için çünkü biz inekçiliği ancak öğreneceğiz hayatımız boyunca, da o zaman bu topraklarda gelip bizimle dayanışacak başka hayvansal ve bitkisel üretimler yapacak, yan hizmetler süt götürdüğümüz insanlara yumurta da domates de götürebileceğimiz bir tür kooperatif. O yüzden 8bin fikri bir ihtiyaçtan doğdu.

Tek tip hayvan yetiştirerek toprağı sağlığına kavuşturamayız. O gün de çok büyük bir atılımdı bizim için. Çünkü biz tek tip inek besliyorduk. Oysa sen ne kadar insan ve hayvan refahından bahsedersen bahset, toprağın ihtiyacı olan çeşitlilikte hayvansal ve bitkisel döngüyü toprağa sunamadığın sürece, bir inek fabrikası olarak kalmaya mahkumsun&#; Ben bununla yüzleştiğim gün bavulumu toplayıp kaçmak istedim.

Toprağı iyileştirmek için neler yapıyosunuz peki?

Şu anda topraktaki organik madde miktarını artırmak üzere toplamda 5 tane projeye göre yönetiyoruz. Bunlardan bir tanesi bütüncül yönetim, ikincisi permakültür tasarım teknikleri.

Bütüncül yönetim toprağın karbon tutma kapasitesini de arttıran bir yöntem. Neden yaygınlıkla uygulanmıyor?

Tabii, zirai üretim yaptığınızda buğdayla örnekleyelim. Bir dönümden kilogram buğday alabiliyorsunu ama onarıcı tarım metotlarıyla bir dönümden 80 kilogram buğday alıyorsunuz. Bunu yapmayan da sanki &#;enayi&#; yerine konuluyor. Ama aslında aradaki fark, tansiyon haplarına, şeker ilaçlarına gidiyor belki. Bu düzeni destekleyen tohum firmaları, gübre firmaları, traktörler derken koca bir sektör var ve yöntemleri yaygınlaştırmak o kadar kolay değil. Ben şöyle özetliyorum, toprağın helalini almış üretici ve toprağın ahını almış üretici, çünkü toprak çok canlı benim için. Tüketici olarak toprağın ahını ya da helalini almış üretici arasında seçim yapmamız gerekiyor.

Bahsettiğiniz beş projeye devam edersek&#;

Üçüncüsü dönüm hattı tasarımı, dördüncüsü toprak mikrobiyolojisi ve beşincisi de yaban hayat. Bunları uyguluyoruz ve şu anda hepsi içi içe geçiyor. Bütüncül yönetimde bizim liderimiz Allan Savory&#;nin yöntemin takip ediyoruz. Temelde hizmet ettiğimiz toprağa sürekli sürü dolaştırarak ve o sürüyü o toprak üzerinde su içirip yemek yedirerek dışkılamasını sağlıyorsunuz. Yani toprağın üzerindeki organik madde miktarını hayvan dışkısıyla oluşturmak için sürüyü bir tavaf ettiriyorsunuz.

Permakültür tasarım teknikleri deyince bitkisel ve hayvansal çeşitlilik aklınıza gelsin. Yine bu hizmet ettiğiniz toprak alanında mümkün olduğunca çok farklı çeşitlilikte hayvan ve bitkilerin artıklarını götürmeye gayret ediyorsunuz. Dönüm hattı tasarımı, eşyükselti eğrilerine göre, Pamukkale travertenlerinin suyu yavaşlatmasına benzer şekilde, yavaşlat yaydır ve emdir prensiplerine hizmet edecek bir teknik. Su terazisi gibi, yağmur yağdığında ne kadar hızlı yağarsa yağsın, o suyu toprağın yüksek kısımlarını aşındıracak alçak kısımlarında birikme yapacak kadar değil de suyu toprakta terazi tutacak biçimde toplamayı gösteren bir teknik toprak mikrobiyolojisi. Çok büyük bir alan. Burada da Elaine Ingham&#;ın öğrencisi olan bir danışmanımız var, onunla çalışıyoruz. Farklı kompost çayları deniyoruz. Toprak üstünde arılar neyse toprak altında da mantarlar onlar. Temelde mantarların çoğalmasına yol açacak farklı mikro canlıların nüfuslarının arttırılabilmesi için uğraşılıyor diyebilirim. Hani bunun da yolu mikroskoptan geçiyor. Çünkü çıplak gözümüzle göremediğimiz bir dünya, sürekli numuneler alıp onları test edip nüfusu artıracak aşılamalar, kompost çayları uygulayıp onun gelişimlerine bakıyoruz.

Beşinci ve son olarak da herbisit, fungusit ve pestisit kullanmadığımız, pullukla tarım yapmadığımız için yeraltı canlılarına bir hayat imkanı tanıyoruz. Yılanların tavşan ve köstebeklerle çiftliğin etrafı bir hub gibi. Bu hayvanlar çoğaldıkça kuş nüfusu artıyor. Küçük nüfusu arttıkça etrafta gelen bitkisel çeşitlilik artıyor. Bitkisel çeşitlilik arttıkça domuzların ve tilkilerin miktarı artıyor&#; Bunu kendi çapımızda elimizden geldiğince gözlemliyoruz ve destekliyoruz.

Araştırmalar gezegen ve insanlar için en iyi sütün bitkisel sütler olduğu, karbon ayak izi en düşük sütün yulaf sütü olduğunu söylüyor. Hayvansal sütle ilgili vegan eleştiriler size ne düşündürüyor?

Hayvansal protein gıda döngümüzün geçmişinde olan bir gerçek ama buna bugün ihtiyaç duyup duymadığımız başka bir gerçek. Benim veganları bütün kalbimle destekleyen tarafımla yanıtlarsam, ekolojik bağlamda endüstriyel çiftlikler, hayvanları bu kadar ciddi miktarda şeker bağımlısı hale getirerek, yoğun tahılla besleyerek iki önemli yıkıma sebep oluyorlar. Birincisi yeraltı sularını yok ediyorlar. Özellikle GDO&#;lu tahıl üretmek için orman kıyımına hep beraber görüyoruz. İkincisi de hayvanlar çok genç yaşta reforme oluyorlar. İnsan ırkı olarak ne yersek oyuz. İki kış görmüş yani iki yaşına kadar yaşamış bir lokmayla, yirmi kış görmüş bir lokmanın bilgeliğini almak farklı. Bu yüzden çiğ kalıyoruz. Pişmiyoruz. İnsanlık olarak, olgun ve bilge tarafımızı beslenme üzerinden kaybediyoruz. Endüstriyel tarım, yeraltı kaynaklarını yok ederken insan ırkını çiğleştiriyor ve bayağılaştırıyor diye düşünüyorum. Bu noktada vegan eleştiri, çok haklı. Buraya vegan veya vejeteryan olarak gelen birçok kişi bizim ineğimizi ya da tavuğumuzu ben sofraya koyduğumda yedi ki&#; Endüstriyel yani ismi olmayan bir eti, ne yediği belli olmayan bir eti marketten sorunsuzca alıp yemek başka bir şey. O yüzden bu bilinçle, çiftlik sahibi Aysun olmasam muhtemelen vegan olurdum ya da bu kafada bir çiftçiyi bulup onu desteklerdim, onun malını almaya çalışırdım.

Ekolojik bağlamda endüstriyel çiftlikler, hayvanları bu kadar ciddi miktarda şeker bağımlısı hale getirerek, yoğun tahılla besleyerek iki önemli yıkıma sebep oluyorlar. Birincisi yeraltı sularını yok ediyorlar. Özellikle GDO&#;lu tahıl üretmek için orman kıyımına hep beraber görüyoruz. İkincisi de hayvanlar çok genç yaşta reforme oluyorlar. İnsan ırkı olarak ne yersek oyuz. İki kış görmüş yani iki yaşına kadar yaşamış bir lokmayla, yirmi kış görmüş bir lokmanın bilgeliğini almak farklı. Bu yüzden çiğ kalıyoruz. Pişmiyoruz. İnsanlık olarak, olgun ve bilge tarafımızı beslenme üzerinden kaybediyoruz.

Bundan sonrası için planlarınız neler?

Benim şu anda iki tane projem var. Eğer başarabilirsem bunlardan bir tanesi 8bin projesini sosyal bir kooperatif hale getirmek ne. Çünkü hem bizi örnek alan hem de bizim gibi satış yapmak isteyen çok üretici var. Ama gerek sermaye yapım gerekse yaşım itibariyle bayrağı gençlere devretmem gereken bir dönem. O yüzden bu işin sürekliliğini sağlamak istiyorsam eğer sosyal bir kooperatif kurmayı başarabilmem lazım.

Sosyal kooperatif kısmı tarafında üretici dayanışmasını ve eğitimlerini, tüketici bilincini yerleştirmeyi hayal ediyorum. Diğer taraftan çiftliğin yarısını bizden yıllardır süt alan, üyeye, halka açar gibi açarak onlarla güçlenmek istiyoruz. Hepsi birbirine bağlı şeyler aslında, açmak derken sadece sermayedar olarak değil, ortak çalışabilecekleri bir ortam oluşturmakla ilgili. Burayı eğitim alınacak bir merkez haline getirmeyi tabii ki çok istiyorum ama bunlar için destekleyenler olması lazım. O yüzden tüketicileri ne kadar çok ortak edersek, tüketici şuurunu o kadar iyi geliştirebiliriz diye düşünüyorum.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir