bebek yürüsün diye döven adam / Ah Mine'l Aşk - •Başkasına Gülümsemek / Hayalkırıklığı• - Wattpad

Bebek Yürüsün Diye Döven Adam

bebek yürüsün diye döven adam

&#;Kabataş saldırısını izledim&#; diyen gazetecilere tepki yağıyor!
14 Şubat

Kanal D, Kabataş&#;ta tacize uğradığı iddia edilen kadınla ilgili yeni görüntüler yayınladı. Yeni çıkan görüntüler bazı gazetecilerin ısrarla izledim dediği görüntüleri gündeme getirdi. Twitter&#;da sözkonusu görüntüleri izlediğini iddia eden gazetecilere büyük tepki var.

 

Gezi Parkı olaylarında Kabataş&#;ta bir grup göstericinin saldırısına uğradığını, tacize uğrayarak dayak yediğini iddia eden başörtülü kadın Türkiye&#;nin gündemini uzun süre meşgul etmişti. Ortaya çıkan yeni görüntüler ise tüm bu iddiaları yalanlıyor. Twitter&#;ın gündeminde ise görüntüleri izlediğini söyleyen gazetecilerden İsmet Berkan, Balçiçek İlter, Nihal Bengisu Karaca, Abdülkadir Selvi ve Halime Kökçe gibi yazarlar var.

 

Türkiye&#;nin gündemini uzun süre işgal eden iddialar, ortaya çıkan görüntülerle yalanlandı. Yeni görüntüler, taciz ve dayak iddialarını izlediğini ve bu görüntülerin emniyette olduğunu söyleyen İsmet Berkan&#;ı ve diğer gazetecileri ise zor durumda bıraktı.

 

İSMET BERKAN İZLEDİM DEMİŞTİ

 

Görüntüleri izlediğini söyleyen gazeteci İsmet Berkan, son olarak CNN Türk&#;te izlediğini iddia ettiği o görüntüleri anlattı. Berkan, uzaktan çekildiğini belirttiği görüntülerde, tacize uğradığını söylediği kadının, kucağında çocuk varken taşıdığı bebek arabasının devrildiğini söyledi.

 

1a

 

BALÇİÇEK İLTER MORLUKLARINI GÖRDÜM DEMİŞTİ

 

Balçiçek İlter o dönemde Zehra D. ile konuşmuş ve genç kadının tacize uğradığına inandığını &#;morlukları gördüm&#; sözleri ile özetlemişti. Ortaya çıkan görüntülerden sonra ise Balçiçek İlter şoke olmuş durumda. Twitterdan şunları yazdı;

 

1b

 

NİHAL BENGİSU KARACA İLE HALİME KÖKÇE O GÜNLERDE ŞÖYLE MESAJLAR YAYINLAMIŞTI

 

1c

 

1d

 

 KÖŞE YAZARLARI O GÜN ŞUNLARI YAZMIŞTI

 

Abdülkadir Selvi: &#;Kabataş İskelesi’nin karşısına geçerken bir grup eylemciyi görüyor. Bunların Gezi eylemcileri olduğunu fark ediyor, hatta çevre ve ağaç eylemi yaptıkları için de en ufak bir rahatsızlık hissetmiyor. Ama ne oluyorsa o sırada oluyor. Grubun içinden birkaç kadın, ‘Tayyip’in…’ diyerek önce sataşmaya daha sonra saldırmaya başlıyorlar. ‘Ne geldiyse bundan geldi’ diyerek başörtüsünü çekiyorlar, genç anneyi tekmeleye başlıyorlar. Bu sırada grubun içinden bazı erkekler de vurmaya başlıyor. Olay yerindeki bir adam müdahale edip, genç anneyi kurtarmaya çalışıyor. Onu da dövüyorlar. Bebek arabasını parçalıyorlar, genç anneyi tekmeliyorlar. Bu arada, ‘Bu sefer devrim yapıyoruz, sen de gideceksin Tayyip de gidecek’ diye bağıranlar, ‘Tayyip’i asacağız’ diye öfke nöbetine tutulanlar var.”

 

Balçiçek İlter: “Kalabalık bir grup tarafından darp edilen, tacize uğrayan, bebeği ve kendisi için ölümüne korkan, olur da şikayette bulunursa sokakta tekrar başına bir şey gelir mi kabusu gören… Morluklarını da gördüm, ille de meraklıysanız, ama benim tanıklığıma ihtiyaç yok ki, raporu var zaten. Yaşadığı travmaya tanık oldum, konuşmasına, bana bakamayışına, olayı konuşurken bebeğini odada istemeyişine… Ellerini hiç bir yere koyamayışına… Geç gelen ama sonrasında hiç bitmeyen gözyaşlarına…”

 

Eyüp Can: Başbakan, Kabataş’ta iğrenç bir saldırıya maruz kalan genç anneyi başörtülü olduğu için miting meydanlarında daha bir hararetle savundu… Kemal Kılıçdaroğlu ise başörtüsünden dolayı adeta bu mağdur anneyi ispata çağırdı! Bir kadını sırf başörtülü olduğu için uğradığı tacizden dolayı ispata çağırmak ne demek? Başı açık olsa… Yine de “İspat et” der miydi Kemal Bey? Vicdanı olan herkes, o genç anneye yapılanları açıkça lanetliyor. O annenin yaşadıklarını anlamak için başörtülü olmak gerekmiyor. Azıcık insan, azıcık vicdan…

 

İsmet Berkan (Twitter’dan): Çok ama çok acı bir öykü… Maalesef gerçek. Mobese görüntüleri dahil pek çok şey var. Savunulur tarafı olmayan bir olay… (Siz izlediniz mi, sorusu üzerine) Evet.

 

Elif Çakır: Elimde 25 yaşında bakmaya kıyamayacağınız kadar masum, gencecik bir anne ve altı aylık bebeğinin fotoğrafıyla izliyorum olan biteni. Ve geceleri bir albasması gibi çöküyor üzerime, bağırıyorum bağırıyorum ama kimsecikler duymuyor, sonra sesimin çıkmadığını, çıkamadığını fark ediyorum. Yüreğimdeki o sıkışmışlık hissiyle, çaresizlik hissiyle günlerdir elimdeki o fotoğraf karesini, o annenin ve bebeğinin yaşadıklarını herkesin hepinizin gözünün içine sokup ‘Bu mu masumluğunuz? diyerek avazım çıktığı kadar bağırmak istedim… Ama sustum. Hepimiz sustuk. Ben ve olayı bilen bütün arkadaşlarımız tek kelime etmeden sustuk.”

 

Mustafa Akyol: ODTÜ’nün mezuniyet töreninde açılan bir dizi “Gezi Parkçı” pankart, tartışma konusu oldu. Parktaki kadar zeki ve yaratıcı sloganlar yoktu aslında ortada. “Biber kullanma demedik, salça olarak yine kullan” cümlesi, örneğin, biraz “sana ne-saman ye” seviyesini yansıtıyordu. Asıl sorun ise, dev bir pankarta yazılan şu mesajdaydı: “Benim integral alamayan bacılarımı dövdüler.” Bu, Başbakan Erdoğan’ın Kabataş’taki rezil saldırı için söyledikleriyle edilen bir alaydı. Ama asıl o saldırının mağduru olan hanımefendiye karşı yapılan bir terbiyesizlikti. Bu terbiye zaafiyeti epeydir sürüyor aslında. Yaşadığı saldırıyı anlatan insana “ispatla bakalım, yoksa inanmayız” diyenlerce sürdürülüyor. Dolayısıyla bence, Kabataş saldırısına dudak bükmenin altında başka bir şey var: Saldırganlığı, otoriterliği, bağnazlığı hep “karşı taraf”a atfeden, kendi tarafına ise toz kondurmayan bir “cemaatçilik.” Laik cemaatçilik…

 

Nihal Bengisu Karaca: Gecizilerin başörtülü anneye saldırı görüntüleri var. Görüntüleri izledim.

 

Mehmet Metiner: İğrenç, namert saldırıların görüntüleri elimizde.

 

Aslı Aydıntaşbaş: arası üstü çıplak, elleri deri eldivenli adam bölümünün abartılı olduğunu düşünsem de, ortada bir taciz vakası olduğuna pek şüphe etmemiştim. Haklıymışım. Milyonlarca insanın sokakta olduğu eylemlerde herkesin pirüpak olmadığı, arada vandalların, magandaların, provokatörlerin de olabileceği ortada. Taciz edilen başörtülü kadın hepimizin kardeşidir.

 

Mustafa Karaalioğlu: Siz, Taksim Meydanı’nda yaktığınız ateşin etrafında şarkılar söylerken içinizden bir güruh hemen aşağıda Kabataş’ta genç bir “başörtülü” kadını ve bebeğini tartaklıyordu. Mizah duygularını yitirmişlerdi ama küfürleri gayet okkalıydı. Bu ülkenin işgal yıllarından beri şahit olmadığı bir sahneyi oynuyorlardı. Afacan değil barbardılar! (…)

 

Gezi Parkı’nın sembolü, kırmızılı siyahlı kadınlar değil, Kabataş’ta 6 aylık bebeğiyle dayak yiyen, yerlerde sürünen ve ağır hakarete uğrayan Z.D. isimli genç kadındır. O kadının yılının Haziran ayında uğradığı saldırı, hakaret ve insanlık dışı muamele parktaki ağaçlardan, kışladan, AKM’den daha önemlidir. Nasıl bir insanlık erozyonu ve nasıl bir öfke ile baş başa yaşadığımızın resmidir o sahneler. Unutmayalım… Genç bir kadına, altı aylık bebeğine saldıran, döven, küfürler yağdıran kadın ve erkek suretinde olsa da insanlıktan çıkmışlarla birlikte yaşıyoruz. Kadınlar küfürlerle, alkışlarla erkeklere tezahürat ediyor, erkekler de vuruyor. Kadını dövüyor, bebeğini tartaklıyor, küfürler yağdırıyorlar ve sonra da Gezi Parkı’na çıkıp eyleme katılıyorlar. Bu ülkenin sağduyu sahibi insanları, politikacıları, vatandaşları da onların eylemini, demokratik bir haktır, söylediklerine kulak vermek lazım diyerek günlerce savunuyor. Kendi yaşam tarzının namı yürüsün diye günahsız bir kadına, bir bebeğe saldıracak kadar başkasını umursamayan bir güruhu… Kendi evi ayakta kaldıktan sonra Türkiye’nin yanmasını umursamayan benciller sürüsü… Dindar olana karşı sınırsız ve önlenemeyen bir nefret, kendisine benzemeyene karşı dizginlenemeyen bir düşmanlık. Sesinizi çıkarmadınız… Bu ülkede O’nun gibi milyonlarca “başörtülü” kadın olduğunun farkında mısınız bilmem! Naçizane bir tasviyem olacak. Tartaklamakla bitmezler, onları benimsemek lazımdır.”

 

ERDOĞAN O GÜN NE SÖYLEMİŞTİ?

 

Erdoğa Gezi Parkı olayları sırasında, yaptığı konuşmalarda, bir yakınının gelininin kucağında bebeğiyle Gezi Parkı eylemcilerinin Kabataş’ta saldırısına uğradığını, kadının yerlerde sürüklendiğini iddia etmişti.

 

TWİTTER&#;DA OLAY OLDU

 

Kabataş görüntülerinin yayınlanmasının ardından twitter&#;da da büyük bir tartışma başladı. Görüntülerin İsmet Berkan&#;ı ve diğer yandaş gazetecileri yalanladığını belirten kullanıcılar, ünlü gazeteciyi mesaj yağmuruna tuttu ve diğer gazetecilerin ifadeleriyle ilgili eleştirilerde bulundu. İşte o yazılanlar;

 

Emre Uslu ‏@EmreUslu 31m

Farkında mısınız? Ylanlarınız pul pul dökülüyor. Dürüstlüğünüz 17 Aralık&#;tan sonra bitti. Adınız HIRSIZ&#;a çıktı çoktan&#;

 

Emre Uslu ‏@EmreUslu 30m

Dün Operasyon gazetilerinden Abdulkadir Selvi bitti bu gün Elif Çakır. Yalanla seafoodplus.info … gazeteci olusun ama Yalandan olursun

 

mehmetbaransu ‏@mehmetbaransu 7h

Başörtülü Nihal de Kabataşla ilgili bir hayli yalan döktürmüştü. Başörtüsünu üç kuruş ugruna kir pas içinde bıraktılar. Kirlettiler. Yazık

 

yavuz oğhan @yavuzoghan

Kandırılmısız; kabatas sıyası cıkar ıcın abartıldıysa vah sıyasete; vah sıyasetcılere; kanald tarıhı bır ıs yaptı

Rüstem Batum @RustemBatum

Bir tarafta polisin öldürdüğü 6 suçsuz genç, tutuklama, sansür, gaz, dayak, hırsızlık, rüşvet Diğer tarafta 1 türbanlıya &#;sahte&#; saldırı

 

Çiğdem Mater @cigdemmater

kabatasin anlatildigi gibi cikmamasi beyanin esas oldugu gercegini degistirmez, aman diyeyim. kadinlar zaten zor ses cikariyor, bahane olmasin

 

Sevim Gözay @SevimGozay

Unutulmamalıdır ki; #Kabataş &#;senaryosu&#; gücünü kürsüden aldı. A Selvi&#;nin açılış yazısının başlığı bile: &#;Başbakan&#;ın sözünü ettiği gelin&#;.

Şebnem Bozoklu @sebnembozoklu

Vay gidi İsmet Berkan&#;

 

Emre Uslu @EmreUslu

Ulan danışmanlar koca Başbakan&#;ı Teyyo Pehlivan&#;a döndürdünüz be. Adama söylediyorsanız doğru yalan söyletin bari.. seafoodplus.info

 

Alper Sarı @alperseri

kabataş&#;da üzerine işenilen başörtülü kadın videosunu izledim, video o kadar durağan ve olaysız ki siyah beyaz yapsan fransız kısa filmi

 

Nebil Özgenturk @nebilozgenturk

Kanal D Haber&#;de başta kaptanları Süleyman Sarılar tüm namuslu habercileri alkışlayalım.. Yalanla yaşayanları(güya meslektaş!) lanetleyin..

 

Armağan Çağlayan @Armagan_caglaya

İsmet Berkan ne seyretti? Daha geçen hafta anlatıyordu CNN&#;de?

 

Erhan Karadağ @karadagerhan

&#;kabataş&#; hikayesi, konuşmalar, yazılar vs.. haklı çıkmak değil ki mevzu, mağdur olmak için huzuru bozmak&#;

 

HAYKO CEPKİN @HAYKOCPQN

Görüntüleri dehşet içinde seyrettim. Kadın sanirim Kabataşta kocasi tarafindan hunharca bekletilmis. Yaziklar olsun.

 

Ali Murat Hamarat @Alimhamarat

İsmet Berkan özür dilemeli mi&#; Yetmez ama evet!

 

Serkan Altuniğne @serkanaltunigne

İsmet Berkan&#;a artık yolda rastlasam adres bile sormam&#;

 

 

 

 

 

Demirören Haberleri

"Erdoğan ve Öcalan Yüz Yüze Görüştü, Anlaştı"

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Oslo görüşmelerine Abdullah Öcalan ve Başbakan Erdoğan'ın da katıldığını ima etti. Terörist başı Öcalan’la Başbakan Erdoğan'ın 'KCK Paralel Devlet' oluşturulmasında Kuzey Kürdistan’ın inşa edilmesinde ve Türkiye’de bir Kürdistan coğrafyası oluşturulmasında anlaşmaya vardığını iddia eden Vural, 'Bu anlaşma muhtemelen yüz yüze bir görüşme neticesinde olduğuna ilişkin bende bir kanaat güçlüdür.' dedi. Seçim gezileri kapsamında Antalya'ya gelen Oktay Vural, parti binasında düzenlediği basın toplantısında ülke gündemiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Vural, son günlerde sosyal medyada dolaşan 'Oslo görüşmelerine Başbakan Erdoğan ve Abdullah Öcalan da katıldı' iddialarını değerlendirdi. Kendisinin bir ay önce 'Oslo’da Öcalan’ın fotoğrafının yer aldığı bir şey var mıdır?' diye sorduğunu hatırlatan Vural, 'Yine soruyorum. Ben yadırganacak bir şey de görmüyorum. Çünkü ruh ikizi Erdoğan ve Öcalan beraber yürüyorlar, iki tarafı var. Erdoğan 'Beraber yürüdük biz bu yollarda' demişti. 'Beraber ıslandık' demişti vatandaşa. Ustalık döneminde gördük ki beraber yürüttüklerini ve beraber böldükleriyle devam ediyor. İşte beraber yürüttükleri hayırsever Reza, beraber böldükleri de Öcalan. Böyle bakıldığı zaman Abdullah Öcalan’ın doğrudan doğruya Erdoğan tarafından muhatap alındığı gayet açık ve nettir.' şeklinde konuştu. 'HARİTA ÜZERİNDE ANLAŞTIKLARINI BİLİYORUZ' Milliyet gazetesi sahibi Erdoğan Demirören’in İmralı tutanaklarının yayınlanmasından dolayı Başbakan Erdoğan tarafından azarlandığını ifade eden Vural, Öcalan'ın Erdoğan’ın koruma ve kollaması altında olduğunu kaydetti. Oslo'daki müzakereler sırasında Başbakan’ın Öcalan’la irtibata geçmesinin yadırganacak bir husus olmadığını belirten Vural, sözlerine şöyle devam etti 'Bunun böyle olabileceğini düşünen genel başkanımız 'Televizyon verildiğinde acaba görüntülü telefon var mıdır?' Acaba Öcalan İmralı'da mı? diye sormuştu. Demek ki bu soruların bir hikmeti vardır. Dolayısıyla bu millet Öcalan’ı muhatap alan, Öcalan’ı koruyan ve kollayan zihniyetin ne yaptığını bilme hakkıdır. Bu resimlere ne diyecek doğrusu merak ediyorum. Biz de bekliyoruz. Ama görünen köy kılavuz istemez. Başbakan Erdoğan yol arkadaşı Öcalan olduğu gayet açık ve net ortadadır. Böyle bir fotoğraf olduğunu biliyoruz. Fotoğrafın ötesinde bir harita üzerinde anlaştıklarını biliyoruz. Bu haritayı da meşrulaştırmak için adım atacaklarını söylüyorlar.' 'ÖCALAN İLE ERDOĞAN KUZEY KÜRDİSTAN İNŞASINDA ANLAŞTI' Başbakan'ın miting meydanlarında 'Çözüm süreci devam edecektir' dediğini hatırlatan Vural, şu soruları sordu: 'Nereye kadar? Ne vaat ettin ve vereceksin? Kimi sen kontrol etmek istiyorsun? Bu süreçten sonra devam edilecek dediği şey 30 Mart’tan sonra Doğu ve Güneydoğu'da özerklik ve federasyondur. Siyasal çözümün hedefi budur. 'Çözüm devam edecek' diyen Erdoğan, devam ettireceğin başka ne kaldı?' AKP’ye oy verenlerin bu soruları sorması gerektiğini ifade eden Vural, 'Türkiye’yi nereye götüreceksin? Sonucunu söyle. Tablo bellidir ki Öcalan’la Erdoğan 'KCK Paralel Devlet' oluşturulmasında Kuzey Kürdistan’ın inşa edilmesinde, Türkiye’de bir Kürdistan coğrafyası oluşturmakta bir anlaşmaya varmışlardır. Bu anlaşma muhtemelen yüz yüze bir görüşme neticesinde olduğuna ilişkin bende bir kanaat güçlüdür.' iddiasında bulundu. 'AKP, BALYOZ VE ERGENEKON SÜRECİNİ YÖNLENDİRDİ' Okta Vural, Balyoz davasında hüküm giyen milletvekilleri Engin Alan'ın tahliye edilmemesini ise 'Maalesef bir tahliye söz konusu değil. Zaten yargı karman çorman, mahkemeler birbiriyle girmiş. Adalet bakanı ne yaptığını bilmiyor.' şeklinde değerlendirdi. Vural, AK Parti’nin Balyoz ve Ergenekon süreçlerini yönlendirdiğini, bunun tarihin karanlığında kalmayacağını ifade etti. 'Raflarda indirilen planların hangi amaçlar için kullanıldığını hangi amaçlar için yönlendirildiğini bütün milletimiz idrak etmelidir.' diyen Vural, şunları ifade etti: 'Bundan önce Balyoz ve Ergenekon ile ilgili iddiaları 'milli iradeye darbe vurmak istiyorlar. Biz demokrasinin yanındayız' diye milli iradeden yetki isteyenler, milli iradeyi çalmışlardır. HSYK ile ilgili 12 Eylül referandumunda da 'milletin yargısı yapacağız' diye yine milli iradeyi çalmışlardır, 'darbe tehditleri var' diyerek. Şimdi geldiğimiz bu noktalarda da rüşvet ve yolsuzluğun üstünü örtmek için de 'yargı darbesi var' diyerek yine kendilerini bu süreçten kurtarmak istiyorlar. Bu süreçlerin hangi siyasi hedeflerle yönlendirdiğini AKP’nin nasıl yönlendirdiği yaşla kurunun nasıl bir araya getirildiği bundan sonraki süreçte de takip edilmesi gerektiğini düşünüyorum.' 'FETHİYE'DE DERİN AKP İŞ BAŞINDA' Muğla'nın Fethiye ilçesinde önceki gün yaşanan olaylarla ilgili olarak da Vural, 'Derin AKP iş başında.' yorumunu yaptı. 'Derin AKP ve AKP’yi kurtarmak için kaotik bir ortamın, başka tartışmaları gündeme getirmek istediğini' söyleyen Vural, 'Toplumun içerisinde bu karmaşaların oluşturulabilmesi için birileri maşa olarak kullanılıyor mu? Yönlendiriliyor mu?' sorusunu sordu. AK Parti'nin kendisi ile ilgili tartışmaları toplumdan uzaklaştırmak amacıyla toplumda bir çatışma ortamı oluşturulmak amacıyla 'cambaza bak' siyaseti uygulandığını kaydeden Vural, 'Provokasyonlar olabileceğini genel başkanımız çok önceden ifade etmiştir. Rahmetli Cengiz Ayyıldız’ın öldürülme sürecinden itibaren bakıldığında bu süreç içerisinde gerçekten AKP toplumda kendisinin tartışılması yerine başka olayların tartışılmasını gündeme getiriyor olabilir. Bu konuda endişemiz var. MHP olarak biz demokrasiyi sokakta değil sandıkta çalıştıracağız. Kaotik ortama girilmesi kabul edilecek bir durum değildir. Bu durumdan en fazla faydalanacak olanda sıkışmış, yorulmuş bitmiş Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’dir.' ifadelerini kullandı. 'BAŞBAKAN, İNSANLARI BİRBİRİNE KIRDIRMAK İSTİYOR' Erzurum'da veli ziyaretine giden iki öğretmenin AK Partili oldukları iddia edilen 5 kişi tarafından dövülmesi olayına da değine Oktay Vural, bunun Başbakan Erdoğan'ın toplumla kutuplaşma ve çatışmayı körüklemesinin sonucu olduğunu vurguladı. Başbakan'ın miting meydanlarında kin, nefret ve düşmanlık ürettiğini belirten Vural, şöyle devam etti: 'Çok tehlikeli bir oyundur. Toplumsal kutuplaşmayı hızlandırarak düşman üreterek kendisine oy vermiş insanları başkalarına düşman kılarak seçmen konsolidasyonu yapmak istiyor. Bunu Gezi Parkı ekseninde de uyguladı. Şimdi de uyguluyor. Bu bir toplumdan giderek uzaklaşan ve toplumsal desteği azalan Erdoğan’ın manipülasyonudur. Böylelikle kutuplaşma ve çatışma meydana getirip bu konuda düşman üreterek toplumu yönetme modellerinden biridir. Bunun hayrı yoktur. 'Türkiye’de iç düşman yok' diyen Erdoğan bugün kendisine iç düşman oluşturmakta ve insanları birbirine kırdırarak siyaset üretmektedir. Böyle bir olay, gerçekten toplumsal kutuplaşmanın hangi boyutlara kadar götürebileceğini, makam mevki ve ihtirasın birbirine düşman kılınarak bu boyuta gelmesi kabul edilebilir gibi değildir. Bu bakımdan Erdoğan, kin ve nefret kusmaktan ve milleti birbirine kırdırmaktan ve devleti çökertmekten vazgeçmelidir.' CİHAN

Gündem

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir