podima ne demek / PODİMA | Podima | ÇAKIL MOZAİK, Podima, Doğal Taş ürünleri

Podima Ne Demek

podima ne demek

Önce tarih değişti sıra coğrafyada

İstanbul’un kuzeyinde uzun süredir bir hareketlilik var. Üçüncü köprü yolu ve üçüncü havalimanı için binlerce araç ve on binlerce işçi harıl harıl çalışıyor. Ormanlara dalan dozerler yüz binlerce ağacı yerinden edip asfalt için, beton için, çelik için alanlar açıyor. Göller dolduruluyor, vadilere viyadükler yapılıyor.

Ve bu arada İstanbul’un köyleri arada kaynayıp gidiyor, kuş yuvaları dağılıyor, betonun ortadan yardığı yeni ve acayip bir tabiat ortaya çıkıyor. Bu alt üst oluştan en fazla İstanbul Trakya tarafındaki köyler ve doğa etkileniyor. Bu etki önümüzdeki dönemde geometrik bir şekilde artacağa benziyor. Bu gidişle Çatalca’nın 42, Silivri’nin 9 köyü önümüzdeki on yıl içinde inşaatın saldırısıyla yok olacak. Daha önemlisi Trakya bölgesinin en önemli doğal koruma alanı olan Çilingoz İstanbul’un ve insanlığın elinden çıkacak. Geçen hafta bu eşsiz güzellikteki bu coğrafyaya yolculuk yaptık. Korkunç manzaralarla karşılaştık.

 

Ne horoz kaldı ne de köy 

Göktürk’ten yola çıktık. yılına kadar bu yerleşim alanının adı ‘horozlu köy’ anlamına gelen Petnahor’du. Eskiden köydü, sonra belde oldu, şimdi Eyüp’ün bir mahallesi olarak görünüyor. Ne bir tane horoz kalmış bu beldede ne de köylükten bir eser. 

Üç-dört kilometre ilerde Ağaçlı yolu üstünde, yüzlerce damperli kamyonun tozu dumana katarak harıl harıl çalıştığını görüyoruz. Belgrad Ormanları’nı ortadan yararak üçüncü çevreyolunu açıyor bu kamyonlar, dozerler, kepçeler, vinçler ve envai çeşit iş makinesi. Bundan üç-dört yıl kadar önce bu bölgede irili ufaklı onlarca göl vardı. Bu göllerin bir kısmı doğaldı, çoğu ise eski kömür ocaklarının açtığı çukurlara dolan yağmur suyuyla ortaya çıkmıştı. Su kuşları inip kalkardı bu göllere, bir kısmında tatlı su balıkları yüzerdi. Küçükken bu göllere gelip balık yakalardık. Şimdi arazi kazanmak için bu göllerin birer ikişer doldurulduğunu gördük. Ne balıklar kalmış suda ne de balıkçıl kuşları. İstanbul’un kuzey batısında yapay ya da doğal bir göller bölgesi vardı, kaybolup gitmiş. 

 

Uçaktan önce fiyat havalandı

Haksızlık etmeyelim, Ağaçlı ile Odayeri arasında bir göl nasılsa varlığını sürdürüyor. Odayeri sakinleri buranın köyün ortak merası sınırları içinde kaldığını ve bu nedenle şimdilik kurtulduğunu söylüyor. Bundan en çok gölde yatan mandalar memnun gibi. 

Odayeri’nden başlayıp batıya doğru uzanan ve bir kısmı Eyüp, kalanları da Çatalca’ya bağlı olan bu köylerin çoğunda mandalar da yaşıyor. Daha doğrusu yaşıyordu. Son beş yıl içinde yeni çevre yolu ve havaalanı meselesi gündeme güm diye düşünce köy arazilerine kentli rantçıların akını başladı. Havalimanının adı duyulunca, uçaklardan önce fiyatlar havalandı. Köylüler önce arazileri sonra da manda sürülerini üçer beşer elden çıkarmaya başladı. Zaten yatacakları sular azalınca mandaların da keyfi kaçmaya başlamıştı. İstanbul köylerinin en önemli rengi olan bu kara derili mandalar da yavaş yavaş ortadan kalkıyor.

 

 

Ben ölene kadar Terkos dieceğim

Yeni durağımız Terkos Gölü. Türkçe deyimler sözlüğüne Terkos suyu diye geçen, binlerce yıldır adı hep aynı olan bu gölün ve yerleşim alanının adı 12 Eylül sonrasında apar topar değiştirildi. Durusu oldu. Gerekçe olarak da Terkos’un Türkçe olmaması gösterildi. Ailesi Balkan Savaşı’nda göçüp Terkos’a yerleşen Mehmet Serik köylerinin isminin değişmesinden dolayı çok öfkeli. “Ben ölene kadar Terkos demeye devam edeceğim” diyerek noktayı koyuyor. Zaten halk Durusu ismini pek kullanmıyor. Hâlâ çok sayıdaki işletmenin adı Terkos ile başlıyor.

 

YILLIK SURLARI KAMYONLA TAŞIDILAR

Kendimizi Kestanelik, Karacaköy yoluna vuruyoruz. Varış noktamız  Yalıköy Ama yol boyunca uğrayacağımız çok önemli bir tarihi nokta var: Anastasios Suru. Bu sur Bizans imparatoru I. Anastasios tarafından yılları arasında yaptırılmış. Karadeniz kıyısındaki Evcik koyundan başlayıp Silivri’de Marmara’ya kadar iniyor. İstanbul’un 65 kilometre batısında Bulgar akınlarına karşı kenti korumak amacıyla yapılan bu surlar asırlar içinde defalarca aşılmış. Ama her seferinde yeniden onarılıp ayakta tutulmuş. 6. yüzyıldaki tarihçilerin Uzun Duvar adını verdiği bu kalenin uzunluğu 52 kilometre, yüksekliği ise 5 metreye ulaşıyormuş. 

Evcik İskelesi’nde başlayan sur önce Hisartepe’ye varıyor, buradan Karacaköy, Balçıkdere’ye, ardından Kurfallı, Çilingirtepe, Fener yolunu takip ederek Parapettepe ve Sancaktepe üzerinden Karınca Burnu’ndan Marmara Denizi’ne kavuşuyor. Fetihten sonra pek önemi kalmayan bu uzun duvarın onarımına son veriliyor. Ama kesme küfeki taşından muntazam yapılan ve Çin Seddi’ni andıran bu eser, asırlar boyunca ayakta kalmayı başarıyor. 

Çocukluğumda Silivri ve Çatalca’nın köylerine gittiğimde bu görkemli suru görürdüm. Ama yıllar içinde yok oluşuna tanıklık ettim. Sur duvarları parça parça sökülüp bölgede sonradan görme zenginlerin yaptırdığı çiftliklerde kullanılmaya başlandı. Bölge halkı ’da bir müteahhitin gelip surun Karacaköy civarındaki büyük bir bölümünü sökerek damperli kamyonlarla aylarca bir yerlere taşıdığını söylüyor.

Tarih boyunca yapılan bütün bu yağmalara rağmen surun bir bölümü hâlâ ayakta duruyor. Istranca’dan başlayıp Yalıköy’e kadar uzanan ormanlar bu tarihi eseri bir nebze olsun korumuş. Anayol’dan ayrılıp Evcik Plajı yoluna saparsanız yaklaşık iki kilometre boyunca yanınızdan Karadeniz’e doğru zarif bir şekilde süzülen bu tarihi şaheserin görüntüleriyle kucaklaşabilirsiniz.

 

ŞİMDİLİK İYİ KORUNUYOR YARIN NE OLUR BİLİNMEZ

Çevre ve Orman Bakanlığı Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne bağlı Çilingoz Yaban Hayatı Geliştirme Sahası avlanmak ve izinsiz ağaç kesmenin cezası çok ağır. Hem tazminat ödüyorsunuz hem de hapse giriyorsunuz. Bu sebeple olsa gerek bölge çok iyi korunmuş!  

Çilingoz İstanbul’un doğal hazinesi. Yalıköy Muhtarı Fehmi Kaçar’la ormanın içinden geçerken ansızın karşımıza bir çakal çıkıyor, biraz sonra bir karaca sıçrıyor yavrusuyla ağaçların arasında. Tavşanlar, tilkiler, kirpiler cirit atıyor. Bu alanda ayrıca geyik, gelincik, ağaç sansarı, kurt, sincap ve köstebekler yaşıyor. Birkaç sene önce orman içinde kayın ve gürgen ağaçlarının altında küçük bir yaban kedisi kolonisine rastlanmış. Eski çağlarda binlerce yaban kedisi yaşarmış bu ormanlarda. Sonradan kaybolup gitmişler. Bu koloni ise büyük bir sürpriz olmuş. 

Koruma alanı yeşilbaş, bıldırcın, çulluk, üveyik, karabatak, leylek, ağaçkakan, çilkeklik, saksağan, atmaca, ispinoz, saka gibi kuşlara da ev sahipliği yapıyor. Alanın kıyı şeridinde balık yakalamak yasak. Çilingoz’da dere ile denizin birleştiği nokta bu sebeple bir akvaryum gibi. Tepeden bakınca çıplak gözle istavrit, kalkan, kefal, palamut, kırlangıç, vatoz ve barbun gibi balıkları izleyebiliyorsunuz. Derelerde de tatlı su balıklarını.

‘İnşaat ya resulallah’ diye yola çıkan bazılarının bu bölgeye göz diktiği biliniyor. Sık ağaçlı geniş alanları, bakım yapacağım diye Orman Bakanlığı’ndan kiralama girişiminde bulunuluyor. Bakanlıktaki iyi kalpli bürokratlar bu talepleri şimdilik geri çeviriyor ama sonrası bilinmez.

MEŞHUR PODİMA TAŞINI BİLEN YOK

Çilingoz Koruma Alanı’nın içinde kalan Yalıköy’de de Kilyos’takine benzer bir hikaye yaşanıyor. Bu köyün eski adı Podima. Bu ismin mimarlık tarihinde de büyük bir önemi var. İstanbul’un eski bahçelerinde yol ve ada zemin süslemesi olarak kullanılan rengarenk çakıl taşlarıyla yapılan işlemelere ‘Podima döşeme’ adı veriliyor. Çünkü bu köyün kıyılarına dünyanın en güzel çakıl taşları dökülüyor. Eskiden kıyıdaki çakıl taşları renklerine ve ebatlarına göre tasnif edilip küfelere yüklenerek İstanbul’a taşınıp evlerin, sarayların bahçelerinde kullanılırmış. Şimdi kıyıda öylece yatan bu taşların yüzüne bakılmıyor. Geçenlerde genç bir mimar grubuyla sohbet ediyordum. Onlar bile Podima’nın İtalya’da bir yer adı olduğunu sanıyorlarmış. 

Haksız da sayılmazlar. Yalıköy Muhtarı Fehmi Bey yer isimlerinin değiştirilmesine karşı çıkıyor. İsmi değiştirmenin tarihi gerçeklerle oynamak olduğunu savunuyor. Podima’nın adı ’te değiştirilerek Yalıköy’e dönüştürülüyor. Köy kahvesinde sohbet ettiğimiz İsmail Süzgün doğumlu. Onun kimlik kartında doğum yeri olarak Podima yazıyor. İsmail Kızıler ’te aynı köyde dünyaya gelmiş, onun nüfus kağıdına ise Yalıköy kaydı düşülmüş. Binlerce yıldır adı Istranca Dağları Yıldız Dağları’na dönüşüyor, Ganos Dağı’na Işık adı veriliyor. Kilyos artık Durusu, Petnahor artık Göktürk, Podima artık Yalıköy… Birileri bir zamanlar tarihi değiştirdi, şimdikiler de ormanları, meraları, gölleri ele geçirip, surları yağmalayıp coğrafyayı değiştiriyor. 

 

O TREN ARTIK HİÇ GELMEZ 

Bir zamanlar Silahtarağa’dan başlayıp Ağaçlı’da denize inen bir trenyolu vardı. Haliç’le Karadeniz’i birbirine bağlardı. Silahtarağa Elektrik Santrali’ne Kemerburgaz ve çevresindeki kömürü taşırdı. Birinci Dünya Savaşı sonrasında kömür tekrar Zonguldak’tan gelmeye başlayınca 69 kilometrelik bu tren hattına ihtiyaç kalmadı. Ama cumhuriyetin ileri görüşlü kadroları bu yolu yok etmedi. Bu hatta uzun yıllar yük yerine insan taşındı. Belgrad Ormanları’ndan ve 12 köyün ortasından geçen ve iki denizi birbirine bağlayan bu demirden yol ’te kapatıldı. Raylar sökülüp talan edildi, güzelim ahşap köprüler gümbür gümbür yıkıldı. 

 

BİR KUŞ MASALI

 Evcik yol ayrımından birkaç kilometre ileride geniş bir sulak alanla karşılaşıyorsunuz. Buraya Çatalca Kaymakamlığı tarafından kuş gözlem kuleleri inşa ettirilmiş. Binlerce kuş havalanıp iniyor. Kendinizi bir masalın içindeymiş gibi hissediyorsunuz. Gölün kıyısında birkaç lokanta var. İnsanlar ellerinde dürbünlerle oturmuş kuşları izliyor. Bazıları İstanbul’un son kuşlarını gösteriyorlar çocuklarına.


podima

  • çatalca'ya bağlı , karadeniz kıyısında bulunan , yalıköy olarak bilinen bir köy..

  • (bkz: podima çakılı)

  • istanbul'a yaklaşık bir saatlik mesafede olan çatalca'yı geçtikten sonra dar ve bozuk yollardan geçerek ulaştığınız, eğer hava bozuk ise denizi muhtemelen dalgalı ve tehlikeli olan, plajı güzel ama biraz kirli olan, spor alanına sahip, haftasonları gidilebilecek köy.

  • aynı sahil beldesindeki (çatalca ilçesindeki) otelin adı.

    (bkz: podima otel)

  • zülfü livaneli'nin kardeşimin hikayesi isimli son kitabında bahsi geçen, istanbul'a 1 saat uzaklıkta karadeniz'e sahili olan köy

  • mudanya mütarekesi'nin 12'nci maddesinde adı geçen ve başka birkaç yerle birlikte doğusunda kalan yarımadanın lozan barış konferansı'na kadar itilaf devletlerinin kontrolüne bırakılması hüküm altına alınan yerleşim yeri.

  • kardeşimin hikayesi kitabının yeniden gündeme gelmesiyle yazmak zorunda hissettiğim köy.

    hayatımın 18 yılını geçirdiğim halen de yazları eşimle beraber gitmekten zevk aldığım köyüm.

    öncelikle yazarın kitapta köyü berbat anlattığını belirteyim. insanları hakkındaki çıkarımlarının gerçekle hiç alakası yok. kurguya destek olması amacıyla yazılmışsa bilemem ama kitapta anlatılanlara inanamadım gerçekten.

    en başta; bu köyün adı yalıköy . 50'lerde köylerin isimlerinin türkçeleştirilmesi kapsamında rumca podima olan ismi değiştirilmiş. eski hali daha karizma orası ayrı.

    özel aracınız yoksa varması oldukça zorlu bir yerdir yalıköy. istanbulun merkezine km uzaklıktadır. eğer çilingoz ulusal parkına gitmek isterseniz içerisinden geçmek zorunda kalacağınız yerdir. son zamanlarda kanal istanbul projesinin ilk ayağı olması hasebiyle yolları genişletilmiş ve köyün içerisinde bir çok yere yatırımlar yapılmıştır.

    denizi 3 aylık yaz süresince hafta muhteşem olur lodos estiği zaman, yoksa poyraz varsa son derece dalgalı ve tehlikeli bir hal almaktadır. denize gireceklere dalga varsa girmemelerini tavsiye ederim. çünkü yıllardır çakılı baya değerli olduğu için denizin içerisinden bir takım mafyalar tarafından tonlarca çakıl alınmış ve deniz olağan dışı derinleşmiştir. haberlere falan da çıkmıştı hatta bu konu

    denizin hemen karşısındaki ormanlık arazide çok güzel şekilde kamp kurabilirsiniz, mangal yakabilirsiniz. aynı zamanda karavan parkı da mevcuttur. şaşırtıcı gelebilir ama turistik olduğundan köyün içerisinde yanılmıyorsam 8 adet market ve 1 adet a 1 adet şok var. bunlarda istediğiniz şeyi bulabilirsiniz. eğer yemeği köy merkezinde yemek isterseniz 3 farklı esnaf lokantası var meydanında, sorarak kolaylıkla bulabilirsiniz. aynı zamanda 2 motel ve çeşitli günlük kiralık yazlıklar da bulmanız olası. gitmeyi planlayacak kişiler mesaj yoluyla bana ulaşabilirler yardımcı olabilirim sormak istedikleri şeyler konusunda.

    90'lı yıllarda emel sayın, beyazıt öztürk, tarkan, cüneyt arkın, nükhet duru gibi ünlülerin villalarına ev sahipliği yapmış, daha sonrasında keşfedilince ünlülerin tüymesiyle sonuçlanmış bir yerdir. eğer avcılığa merakınız varsa ormanda avcılık, denizciliğe merakınız varsa denizinde balıkçılık oynayabileceğiniz yerdir. (limanı mevcut değil, yani kumsaldan açılmak zorundasınız)

    özetle kitapta bahsedilenden çok daha farklı bir yerdir podima/yalıköy. kamp, mangal ve deniz eşyalarınızı alıp gitmenizi tavsiye ederim.

  • google haritalardan gördüğüm kadarıyla harika bir tabiatı olan sahil kasabası.

  • (bkz: yalıköy)

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir