fizyoloji doktoru neye bakar / Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon - Medicana Sağlık Grubu

Fizyoloji Doktoru Neye Bakar

fizyoloji doktoru neye bakar

Osteopati nedir?

Ostepati; kas iskelet sistemi, iç organlar, omurga, vücut zarları, sinir sistemi ve dolaşım sistemi üzerinde çalışarak, sağlığın devamlılığı için bunların birlikte işleyebilmelerini sağlamayı hedefleyen bir disiplindir. Ostepati; hareket sistemi, visseral sistem (iç organ sistemleri), cranio-sacral sistem, fasialar (vücudun zarları), sinir sistemi ve dolaşım sistemi üzerinde çalışarak, sağlığın devamlılığı için bunların uyum içinde çalışabilmelerini sağlamaya çalışır.

Vücuttaki hareket, dolaşım, sinir sistemi ve organların doğru çalışmasını uyararak vücudun kendini iyileştirme potansiyelini harekete geçirmeye çalışır. Böylece vücutta iyileşme sağlanabilir. Bu tedavi yaklaşık yıl önce Amerikalı doktor Andrew Taylor Still tarafından geliştirildi. Amerika' da ve Avrupa' da yaygın bir şekilde kullanılıyor.
Osteopati, WHO (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından bir teşhis ve tedavi yöntemi olarak kabul gördü. Osteopati, anatomi ve fizyolojinin esaslarına dayanıyor. Vücutta her sistemin birbiriyle uyumlu çalışması gerekiyor. Bu sistemlerden birindeki aksaklık vücudun genel işleyişini aksatıyor. Bu da vücutta fonksiyon bozukluklarına neden oluyor. Bu fonksiyon bozuklukları sonucu ağrı ortaya çıkıyor. Bu fonksiyon bozukluları tespit edilerek tedavi edilmeye çalışılıyor.


Osteopati Sadece Ellerle Yapılır

Osteopati, sadece ellerle uygulanan bütüncül bir tedavi yöntemidir. Osteopati; vücuttaki problemi sadece ağrı olan bölgede aramaz. Ağrının kaynağını tespit ederek sorunu çözmeye çalışır. Vücuttaki hareket, dolaşım, sinir sistemi ve organların doğru çalışmasını uyararak vücudun kendini iyileştirme potansiyelini harekete geçirmeye çalışır. Böylece vücutta iyileşme sağlanabilir.

Osteopati WHO (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından bir teşhis ve tedavi yöntemi olarak kabul görmüştür. Osteopati, anatomi ve fizyoloji esasına dayanır. Vücutta her sistemin birbiriyle uyumlu çalışması gerekir. Bu sistemlerden birindeki aksaklık vücudun genel işleyişini aksatır. Bu da vücutta fonksiyon bozukluklarına neden olur. Bu fonksiyon bozuklukları sonucu ağrı ortaya çıkar. Osteopatide fonksiyon bozukluları tespit edilerek tedavi edilmeye çalışılır.

Osteopati İle Fizik Tedavi Arasındaki Farklar

Osteopatinin diğer fizik tedavilerinden en önemli farkı bütüncül olmasından geliyor. Yani sadece ağrı olan bölgeye tedavi uygulanmıyor. Örneğin bir diz ağrısının belden kaynaklandığı tespit edilirse o zaman bele yönelik tedaviler öncelik kazanıyor. Osteopati diğer tedavilere göre çok sık uygulanmayabiliyor. Kişinin şikayetine göre haftada seanslık uygulamalar olabileceği gibi bazı problemlerde daha seyrek tedaviler de uygulanabiliyor. Sıklıkla omurgayla ilgili problemlerde başvurulan bir yöntem olan osteopatide hiçbir alete gerek duyulmuyor. Elle, kişiye dokunarak yapılıyor. Ellerle temas edildiği için, osteopati tedavisi kişiyi psikolojik olarak da rahatlatabiliyor.  Diğer fark ise osteopatik tedavi bütüncül ve nedene yönelik tedaviyi kapsadığı için şikayetlerin tekrarlanma olasılığının daha az olması.

Kime Osteopat Denilir?

Osteopat, fizyoterapist ve doktorların katılabildiği, ortalama 5 yıl süren osteopati eğitimini almış kişilere deniyor. Osteopati eğitimi anatomi ve fizyoloji temellerine dayanıyor. Osteopat; kişinin osteopatik muayenesini yapıyor ve bulduğu fonksiyon bozukluklarını osteopatik tekniklerle tedavi ediyor. Vücuttaki her türlü dokuda tonus artışlarını ve fonksiyon bozukluklarını tespit ederek kişinin iyileşmesini sağlıyor. Adale ve sinir sistemlerindeki uyumu, organlarla ve beyin ve sinir sistemiyle uyumu geliştirerek, sürdürerek, onararak yapılardaki mekanik dengesizlikleri düzelten osteopatlar tıbbın bütün imkanlarını kullanabilen lisanslı uzmanlar.

Osteopati Tedavisi İle Hangi Hastalıklar İyileştirilebiliyor?

Sadece ellerle uygulanan bütüncül bir tedavi yöntemi olan osteopati, birçok hastalığın tedavisinde kullanılabiliyor. Çünkü tedaviyi vücudun sadece ağrı olan bölgesinde aramıyor. Ağrının nedenine göre uygulanabiliyor. Osteopati;

  • Hareket, fonksiyon, yürüme, denge ve koordinasyon bozukluklarında,
  • Sinirsel gerginlikler, stres, gevşeyememe, kronik yorgunluk, uyku sorunlarında,
  • Bel, boyun, sırt ağrıları, ense, sırt ve bel adale sorunlarında,
  • Migren ve gerilim tipi baş ağrılarında,
  • Skolyoz, kifoz gibi postür bozukluklarında,
  • Ameliyat sonrası ağrı ve yapışıklıkların giderilmesinde,
  • Spor yaralanmalarında,
  • Dolaşım sorunları rahatsızlıklarında, ( kan ve lenfatik sistem)
  • Kabızlık, ishal, idrar kaçırma, hazımsızlık, gaz, karın ağrısı ve hazım organlarının fonksiyon bozukluklarında destekleyici tedavi olarak,
  • Bebeklerde yutkunma, kusma,kafa şekil bozukluğunda,
  • Alerjik ve kronik hastalıklar, akut ağrılar, romatizmal hastalıklarda osteopati destekleyici tedavi olarak kullanılabiliyor.

*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.

RANDEVU AL  

N&#;rofizyoloji Nedir, Hangi Hastalıklara Bakar? N&#;rodizyolog Ne İş Yapar?

Haberin Devamı

Nörofizyoloji Nedir?

 Sinir sistemini meydana getiren beyin sapı, beyin, omurilik ve çevresel sinir gibi ana kaslarda ve yapılarda, kendiliğinden olan ya da değişik yöntemlerle yırtılarak meydana gelen elektriksel aktivitelerin bilgisayar yardımı ile değerlendirilmesi, elde edilmesi ile ilgilenen klinik bir bilim dalıdır.

Nörofizyoloji Hangi Hastalıklara Bakar? 

 Çoğu insan hastalandığı zaman doktora gitmeden önce hastalığına hangi bölümün baktığını araştırır. Nörofizyoloji, hem sinir sistemi rahatsızlıklarının tanısında hem de üroloji, göz hastalıkları, Burun ve Boğaz Hastalıkları gibi çeşitli tanı ve tedavileri inceleyen bir bilim dalıdır.

Nörodizyolog Ne İş Yapar?

 Nörodizyolog, tedaviden çok tanı ile ilgilenir. Klinik nörofizyoloji, sinir ve kas sistemini ilgilendiren rahatsızlıklarının teşhis ve tedavisine yönelik olarak çalışan bir branştır. Özellikle de EEG beyin testlerinin yapılması ve EMG sinir testi ve yorumlanması doğru bir tanı koymaya çalışır.

Fizyolojik nedir ne demek?

İçindekiler:

  1. Fizyolojik nedir ne demek?
  2. Fizyolojik nedir kısa?
  3. Fizyolojik hastalıklar nelerdir?
  4. Fizyoloji bolumu hangi hastaliklara bakar?
  5. Fizik tedavi uzmanı hangi hastalıklara bakar?
  6. Rehabilitasyon merkezinde hangi hastalıklara bakar?
  7. Genel Cerrahi doktoru hangi hastalıklara bakar?
  8. Bacak ağrısı için hangi doktora gidilir?
  9. Kardiyoloji bölümü hangi hastalıklara bakar?
  10. Ortopedi Bölümü bele bakar mı?
  11. Ortopedi fıtığa bakar mı?
  12. Çoçuk Ortopedi neye bakar?
  13. Kas iskelet ağrısı için hangi doktor bakar?

Fizyolojik nedir ne demek?

Yunanca doğa anlamına gelen “physis” kelimesi ile, bilim anlamına gelen “logos” kelimesinin birleşmesi ile ortaya çıkmış olan fizyoloji terimi, moleküler düzeyden hücre, doku, organ, sistem ve organizma düzeylerine kadar fonksiyonu ve bu fonksiyonun altında yatan mekanizmaları araştırır.

Fizyolojik nedir kısa?

Doğadaki yaşamsal faaliyetlerin ve canlı organizmaların incelenmesine fizyoloji denilmektedir. Yaşamın mantığını Fizyoloji bilim dalı araştırır. Fizyoloji, doğadaki canlıların fiziksel, mekanik ve biyokimyasal yapısını ve işlevlerini inceleyen bilim dalıdır. Bu bilim dalı ile ilgilenen uzmanlara Fizyolog denilmektedir.

Fizyolojik hastalıklar nelerdir?

  • Merkezi Sinir Sistemiyle ilgili rahatsızlıklar – Parkinson ve MS.
  • Sindirim Sistemiyle ilgili rahatsızlıklar – Hemoroit, Kabızlık, İBS (Hassas Bağırsak Sendromu), İnflamatuar Bağırsak Hastalığı ve Reflü
  • Solunum Sistemiyle ilgili rahatsızlıklar – Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH), Astım ve Amfizem.

Fizyoloji bolumu hangi hastaliklara bakar?

Fizyoloji Çalışma Alanları Nelerdir?

  • Elektrofizyoloji Laboratuvarları (EEG, EMG, EKG)
  • Kan fizyolojisi ve Kan bileşenleri.
  • İmmunoloji.
  • Biyokimya.
  • Genetik.
  • Nörofizyoloji (uyku ve davranış gibi beyin fonkdiyonlarının incelendiği)
  • Duyu (Görme, duyma, denge)
  • Solunum.

Fizik tedavi uzmanı hangi hastalıklara bakar?

Fizik tedavi uzmanı, tüm hareket sistemi hastalıklarının muayenesini yapan, tanısını koyan ve cerrahi olmayan tedavisini yürüten hekimdir. Fizik tedavi branşını ilgilendiren sistem ve hastalık yelpazesi çok geniştir.

Rehabilitasyon merkezinde hangi hastalıklara bakar?

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hangi Hastalıklara Bakar?

  • Ağrı Problemleri.
  • Spor Yaralanmaları
  • Parkinson.
  • Romatizmal Hastalıklar.
  • İnme.
  • Kırıklar.
  • Boyun ve Bel Fıtığı
  • Lenfödem.

Genel Cerrahi doktoru hangi hastalıklara bakar?

Genel cerrahlar, özellikle karın ve buna bağlı organlarla ilgili olanlar olmak üzere birçok hastalık tipini teşhis edebilir. Bunlara safra kanalları, karaciğer, pankreas, dalak, ek, ince ve kalın bağırsak, rektum ve mide dahildir. Cerrah ayrıca torasik bölgeyi, tiroiddeki bezleri ve fıtıkları da tedavi edebilir.

Bacak ağrısı için hangi doktora gidilir?

Bacak ağrısında ise, bacak ağrısının nedenine göre başvurulacak bölümler değişiklik gösterir. Bacak ağrısı için, kalp damar cerrahına, nörolojiye, genel cerrahi ya da ortopedi uzmanına görünebilirsiniz.

Kardiyoloji bölümü hangi hastalıklara bakar?

Kalp ve dolaşım sistemi ile ilgili hastalıkları inceleyen bilim dalına kardiyoloji adı verilir. Daha önce iç hastalıkları (dâhiliye) bölümünün bir alt dalı olan kardiyoloji günümüzde ayrı bir anabilim dalıdır. Tıp eğitimi alan bir doktor uzmanlığını kardiyoloji dalında yaparak kardiyolog unvanını alır.

Ortopedi Bölümü bele bakar mı?

Bunların dışında ortopedi; sinir sıkışması, eklem burkulması, menisküs yaralanması, eklem kireçlenmesi ve topuk dikeni gibi hastalıklara da bakmaktadır. Bakılan bir diğer hastalıklar ise; eklem ağrıları, kemik kırığı, kemik iltihabı, romatizmalar, bel ve boyun fıtığı, çıkıklar şeklinde sıralanabilir.

Ortopedi fıtığa bakar mı?

Fıtık şikayetlerine genel olarak ortopedi bölümü bakar. Bel, boyun, kasık ya da göbek kısmında meydana gelen fıtık belirtileri ortopedi uzmanı tarafından takibe alınarak, şikayetlerin fıtık olup olmadığı eğer fıtık ise hangi aşamada olduğunun tespit edilmesi için bir takım tıbbi işlemleri yapılıyor.

Çoçuk Ortopedi neye bakar?

Çocuk ortopedisi uzman hekimleri, skolyoz (omurga şekil bozuklukları) ayak şekli problemleri, kemik kırıkları, kalça çıkmaları, travma şeklindeki yaralanmalar, iskelet ve kas sistemi tümörleri ve enfeksiyonları dahil olmak üzere kas iskelet sisteminin her alanında uzmanlık sahibidir.

Kas iskelet ağrısı için hangi doktor bakar?

Kas ağrısında ilk müracaat edilmesi gereken doktor genellikle dahiliye uzmanı olmaktadır. Kas ağrısı, romatizmal hastalıkların öncüsü olabileceği için genel dahiliye bölümü ile başlamak hızlı çözüm sunar. Şikayetlerinizin özelliklerine göre, dahiliye doktoru sizi romatoloji uzmanına sevk edebilir.

Türk Sağlık Sisteminde Fizyoloji Uzmanlığı

BÖLÜM 1 : FİZYOLOJİ

 

Fizyoloji, physis (doğa, yaşam) ve logos (bilim) kelimelerinden türetilmiş olup “doğal şeylerin bilimi” anlamında; canlıların mekanik, fiziksel ve biyokimyasal fonksiyonlarını inceleyen bir bilim dalıdır. Fizyoloji biliminde canlıların fonksiyonları farklı araştırma seviyelerinde incelenir.

 

Fizyolojide Araştırma Seviyeleri:

1)    Hücre, Molekül seviyesi: Organizmaların en küçük yaşam birimi hücrelerdir. Hücrelerin fizyolojik özellikleri içerdikleri moleküllerin fiziksel ve kimyasal özelliklerine bağlıdır. Yine gen ifadeleri de hücre fonksiyonlarını etkiler. DNA’dan protein nasıl sentezlenir, mitokondri nasıl görev yapar, hücre nasıl hareket eder veya nasıl çoğalır gibi sorular bu seviyenin sorularıdır. Hücre fonksiyonlarını anlamak için genetik ve moleküler biyoloji yöntemleri bu seviyede uygulanmaktadır.

2)    Organ ve Sistem seviyesi: Bu seviyede canlı vücudunun organ ve sistemlerinin görevleri, bu görevleri nasıl yerine getirdiği ve bunları etkileyen faktörler incelenir. Örneğin solunum sisteminin fonksiyonu, CO2-O2 değişiminin nasıl yapıldığı ve bunu etkileyen faktörlerin ne olduğunun incelenmesi bu seviyenin konusudur.

3)    Bütünleyici Seviye: Bu seviyede canlının tüm sistemleri bir bütün olarak incelenir. Yine organizma ile çevre arasındaki etkileşim bu seviyede incelenir. Canlılardaki hormonal, sinirsel, emosyonel ve psikolojik aktiviteler bedensel (somatik) ve organsal (visseral) fonksiyonları etkileyerek fiziksel davranışlara sebep olabilir. İç dengenin nasıl korunduğu, vücut fonksiyonlarının nasıl düzenlendiği ve sibernetik incelemeler (güdümbilim) bu seviyenin konusudur.

 

Fizyoloji tarih boyunca bir çok araştırma yöntemine ihtiyaç duymuş ve bu yöntemleri geliştirerek biyokimya, biyofizik, farmakoloji gibi yeni bilimlerin doğmasını sağlamıştır. Fizyolojinin esas özelliği, incelediği sistemlerin durağan değil dinamik olmasıdır. Fizyolojik incelemelerde araştırma seviyesine uygun, akla gelebilecek tüm bilimsel yöntemler uygulanabilir. Örneğin, egzersiz incelemelerinde biyofizik yöntemleri, hormon dinamiklerinin incelenmesinde biyokimya yöntemleri, davranış incelemelerinde psikoloji yöntemleri kullanılabilir.

Fizyoloji, genel kuralları ve araştırma seviyeleri benzer olmakla birlikte; bakteri fizyolojisi, hücre fizyolojisi, bitki fizyolojisi, hayvan fizyolojisi, insan fizyolojisi gibi alt kategorilerde incelenmektedir.

 

 

BÖLÜM 2: KLİNİK FİZYOLOJİ VE FİZYOLOJİ UZMANLIĞI

 

Klinik terimi, hastalıkların teşhis ve tedavisinin yapıldığı, tıbbi hizmet veren bir organizasyonu tanımlar. Klinik fizyoloji ise fizyoloji biliminin tıpta tanı ve tedavi amaçlı uygulamalarını tanımlar. Diğer bir tabirle Klinik fizyoloji, insan fizyolojisi çalışmalarının tıptaki pratiğidir. Uluslararası Fizyolojik Bilimler Birliği (IUPS) klinik fizyolojiyi fizyolojinin ayrı bir alt dalı olarak belirlemiştir. Klinik Fizyoloji, fizyolojinin genel araştırma yöntemlerini kullanmakla beraber hastalıkların tanısına yönelik özelleşmiş laboratuarlara ihtiyaç duyar. Başlıca klinik fizyoloji laboratuarları şunlardır: Elektrofizyoloji laboratuarı (EEG, EMG, EKG), kan fizyolojisi ve kan bileşenleri laboratuarı, immunoloji laboratuarı, biyokimya laboratuarı, genetik laboratuarı, nörofizyoloji laboratuvarı (uyku, davranış, kognisyon), duyu laboratuvarı (odyoloji, görme, denge), ağrı laboratuarı, egzersiz laboratuarı, solunum laboratuarı, hormon ve metabolizma laboratuarı, ürodinami laboratuarı, yükseklik-sualtı-uzay laboratuarı fonksiyonel radyoloji laboratuarı v.b. Ayrıca klinik fizyolojinin, tedaviye yönelik yöntemlerin uygulandığı özel laboratuarları da vardır. Akupunktur tedavisinin, hiperbarik oksijen tedavisinin ve obezite tedavisinin uygulandığı laboratuarlar buna örnek olarak verilebilir.

            Klinik fizyoloji laboratuvarı daha önce yürürlükte olan “Tıpta Uzmanlık Tüzüğü” ve sonrasında “Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun”un yeni eklenen hükümlerine göre eğitim almış ve Sağlık Bakanlığı tarafından “Fizyoloji alanında müstakilen bir laboratuvarı yönetmeye yetkili” olduğuna dair diploma verilmiş Fizyoloji Uzmanları tarafından işletilebilir. Bu kapsam dışında fizyoloji bilimi ile uğraşanlar tıpta tanı-tedavi amaçlı laboratuvar kuramazlar.

 

 

BÖLÜM 3: TÜRKİYE’DEKİ MEVCUT DURUM

 

            “Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği”ne göre hastanede çalışan hekimler; servis (kendi servislerinin polikliniğini yapan) ve laboratuvar hekimi olarak ikiye ayrılmaktadır. Günümüzde Sağlık Bakanlığı hastanelerinde çalışan az sayıda Fizyoloji uzmanı vardır. Bu uzman hekimler kan fizyolojisi, kan gruplama, aferez, obezite, egzersiz gibi laboratuar hizmetlerinde çalışmaktadır. Hastanelerde fizyolojinin konusu olan testler günümüze kadar, fizyoloji uzmanının yokluğunda “uzman hekim denetimi” dışında çalışılmaktaydı. Gerek Avrupa birliği uyum süreci ile, gerek kalite koşullarının artması ile, gerekse performansa dayalı ek ödeme sisteminin başlanmasıyla uzman hekim denetimi dışında yapılan tetkikler bir anda uzman hekim denetimine girmiştir. Ülkemizde, Fizyoloji uzmanlarının sayısının az olması ve mevcut Fizyoloji uzmanlarının daha çok akademik alanlara yönelmiş olması nedeniyle; tedavi kurumlarında klinik fizyoloji alanında bir boşluk oluşmuş ve zamanla farklı teamüllerin oluşmasına sebep olmuştur. Örnek vermek gerekirse, aslında kan fizyolojisini ilgilendiren, hiçbir biyokimyasal yöntemle ölçülmeyen ve mikrobiyolojik teslerden olmayan; tam kan sayımı, kuagülasyon, sedimantasyon, ozmotik frajilite, kan gruplama ve çapraz karşılaştırma gibi testler biyokimya veya mikrobiyoloji uzmanlarınca yapılmaya başlanmıştır. Yine örnek olarak uyku laboratuarları testleri göğüs, kulak-burun-boğaz, psikiyatri uzmanlarınca “Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği” ile uyumsuz şekilde gerçekleştirilmektedir. Bu ve buna benzer laboratuarlar aslında laboratuvar disiplini ile yetişmiş Fizyoloji uzmanlarınca işletilmesi gerekirken; fizyoloji uzmanının yokluğunda “işgücünü servis ve poliklinik hizmetlerinde (hasta tedavisinde) harcaması gereken branşlar” tarafından yapılmaktadır. Bu durum fizyoloji uzmanının yokluğunda kabul edilebilir bir durum olmakla birlikte hastanelerde fizyoloji uzmanı varken de aynı uygulamaların devam ediyor olması kabul edilebilir bir durum değildir.

 

Üniversitelerde ve mesleki ortamlarda “mikrobiyoloji ile klinik mikrobiyoloji” veya “biyokimya ile klinik biyokimya” arasındaki fark ortaya konabilmişken, “fizyoloji ile klinik fizyoloji” arasındaki fark tam ortaya konamamıştır. Bu ortaya konamama durumu uzmanlık eğitiminin bazı üniversitelerde fizyoloji doktorası şeklinde verilmesinden kaynaklanmaktadır. Fizyoloji uzmanlık eğitimi, diğer tıp disiplinlerinde olduğu gibi, usta-çıraklık ilişkisi içinde yapılması gereken hastalar ile ilgili bazı uygulamaları içerir. Ancak, öğretim kadrosunda fizyoloji uzmanı olmayan üniversitelerin fizyoloji uzmanlığı eğitimi vermesi, buralardan mezun olan fizyoloji uzmanlarının tıbbi laboratuvar konusunda yetersiz kalmasına sebep olmuştur. Yetersiz eğitim sonucunda bazı Fizyoloji uzmanlarının hastanedeki mevcut durumları tüm fizyoloji camiasına mâl edilmiş ve gelinen noktada Sağlık idarecilerinin farklı uygulamalar geliştirmesine neden olmuştur. yılında Sağlık Bakanlığı tarafından getirilen yeni uygulamalar; 1.”Tıbbi Laboratuvarlar Yönetmeliği”, 2. “Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurum ve Kuruluşlarında Görevli Personele Döner Sermaye Gelirlerinden Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönetmelik”. 3. “TUS fizyoloji uzmanlık kontenjanlarının düşürülmesi”dir.

 

1. Tıbbi Laboratuvarlar Yönetmeliği:

Bu yönetmelik ile Tıp alanında kurulacak laboratuvar sayısı Mikrobiyoloji, Biyokimya ve Patoloji olarak 3’e düşürülmüştür. Ayrıca yönetmelikle, bahsedilen bu laboratuarların Biyokimya, Mikrobiyoloji, Enfeksiyon Hastalıkları ve Patoloji uzmanları tarafından kurulabileceği ve diğer tıp branşlarının tıbbi laboratuvar kuramayacağı hükmü getirilmiştir. Bu durum “Fizyoloji alanında müstakilen bir laboratuvarı yönetmeye yetkili” ibareli diplomanın artık bir işe yaramayacağı ve Fizyoloji uzmanlarının kendi alanlarında bir tıbbi laboratuvar kuramayacağı anlamına gelmiştir. Bu yönetmelik “Seriri Taharriyat ve Tahlilat Yapılan ve Masli Teamüller Aranılan Umuma Mahsus Bakteriyoloji ve Kimya Laboratuvarları Kanunu”, “Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun” ve “Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği” ile uyumsuzdur. Yine fizyoloji uzmanlarının yönetmelikte bahsedildiği şekilde diğer uzmanlık branşlarının himayesinde çalışabileceği hükmü ise “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi”ne ve Anayasanın çalışma özgürlüğü ve eğitim hakkı yönündeki düzenlemelerine aykırılık teşkil etmektedir. Yönetmeliğin iptali istemiyle açılmış davalarda, Sağlık Bakanlığı avukatları; Fizyoloji uzmanlarının “tıbbi” laboratuvar kuramayacağını savunmakla beraber; Fizyoloji uzmanlarının “araştırma amaçlı laboratuarlar” kurabileceğini belirtmişlerdir. Çok ilginçtir ki “araştırma amaçlı laboratuvarın” ne anlama geldiği, kimler tarafından açılabileceği, açılması için uzmanlık diplomasına gerek olup olmadığı, sağlık işletmesindeki yeri gibi konularda mevzuatta hiçbir düzenleme yoktur. Bu nedenle, bu savunmanın ne anlama geldiği anlaşılamamıştır. Bu cevap; sağlık idarecilerinin Fizyoloji doktorası ile Fizyoloji uzmanlığı arasındaki farkı göremediğini göstermektedir. Bu yönetmelik için Danıştay’a açılmış davalar halen devam etmektedir.

 

2. Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurum ve Kuruluşlarında Görevli Personele Döner Sermaye Gelirlerinden Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönetmelik:

tarihli bu yönetmelik hastane döner sermaye gelirlerinin çalışan personele hangi şekilde dağıtılacağını belirlemektedir. Bu yönetmeliğin tarihli revizyonunda; ek ödemenin Fizyoloji uzmanlarına -hastanede hiç hizmet üretmeyen (yani döner sermaye gelirlerine katkıda bulunmayan) hekimlere ödendiği şekilde- sabit bir katsayıdan ödeneceği hükmü getirilmiştir. Fizyoloji uzmanları hastanenin değişik birimlerinde puan/performans üretirken veya döner sermaye gelirlerine farklı şekillerde katkıda bulunurken, hiç çalışmamış-performans üretmemiş hekimler gibi değerlendirilmesi hem yönetmeliğin kendi amacına, hem de “Anayasanın eşitlik ilkesi”yle uyuşmamaktadır. Bahsedilen yönetmeliğin iptali için Danıştay’a açılan davalar devam etmektedir.

 

3. TUS fizyoloji uzmanlık kontenjanlarının düşürülmesi:

yılından sonra Fizyoloji uzmanlığı için TUS’ta açılan kontenjanlar sıfır noktasına kadar düşmüştür. Bu uygulama ile ülkemizde artık Fizyoloji uzmanlarına ihtiyaç kalmadığı gibi bir anlam çıkarılabilir. Hâlbuki tıp bilimi gelişme sürecindedir ve sürekli alt dallara ayrılmaktadır. Bu süreçte hastalıkların tanı ve tedavisinde birçok yeni uzman hekime ihtiyaç duyulmaktayken ve Fizyoloji gibi bir uzmanlık branşının hastane hizmetlerinde sunulması gereken çok önemli laboratuvar konuları varken neden ortadan kaldırılmaya çalışıldığı anlaşılamamaktadır.

 

BÖLÜM 4: SONUÇ

 

Fizyoloji uzmanları, almış oldukları eğitimin kapsamı nedeniyle, hastane ortamında bulunan birçok laboratuarı işletebilme kapasitesi vardır. Diğer tıp branşlarının (özellikle laboratuvar branşlarının) fizyoloji uzmanlığının aleyhine olaya müdahil olmasıyla Sağlık idarecileri hastanelerde çalışan fizyoloji uzmanlarını sorun olarak görmüşler ve hatalı uygulamalarla olmayan bir soruna çözüm getirmek istemişlerdir. Ancak gelinen noktada yeni sorunlar ortaya çıkmıştır. Tıp branşları git gide daha alt dallara ayrılırken ve laboratuvar branşlarında fizyoloji branşı apayrı bir dalken; Fizyoloji uzmanlığının neden ortadan kaldırılmak istendiği ve bu uygulamalarla tıp biliminde nasıl bir fayda sağlanılacağı belli değildir. Tıp alanında donanımlı bir hekimin hastanede atıl vaziyette bulundurulması hem tıp camiası, hem de hastalar için bir kayıptır. Sağlık Bakanlığı hastanelerinde çalışan hâlihazırdaki Fizyoloji uzmanlarının milli servet olarak görülmesi gerekmekte ve bu hekimlerden faydalanılma yoluna gidilmelidir. Sorunun çözümü için Fizyoloji uzmanlarının ve Sağlık idarecilerinin bir masada toplanması ve yeni sorunlar ortaya çıkmadan bir düzenlemeye gidilmesi gerekmektedir.

 

Bu makale hem Fizyoloji uzmanlık eğitimi verenler hem de Sağlık idarecileri tarafından eleştirilmeye açıktır. Bir Fizyoloji uzmanı olarak, kendi penceremden gördüklerimi bu makalede paylaşmak istedim. Yapıcı olmak kaydıyla her türlü eleştiri için:

 

seafoodplus.info Elmas

Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Transfüzyon Merkezi Hizmet Birim Sorumlusu

türk

sağlık

sisteminde

fizyoloji

uzmanlığı

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir