O, insanlık tarihini ışıtan nurlu silsilenin son halkası ve mührüydü. Bir peygamber olarak, dış dünyamız kadar iç dünyamızı nasıl, hangi ölçülerle, hangi esasları gözeterek mâmur kılabileceğimizin yolunu sundu. şahsî hayatımızda, ailede, ticarette, cemiyet hayatında ve siyasette yolumuzu çizen ölçülere rehber oldu.
Ünlü muhaddis Kettânî, et-Terâtîbu´l-İdâriyye´de "sosyal hayat" ve "devlet yönetimi" itibarıyla, Resûlullah´ın sunduğu modeli önümüze koyuyor. Onun yönetimini anlatırken, bizim nasıl ve niçin davranıp yaşamamız gerektiğine dair örnekler sergiliyor.
Kısa Tanıtım:
Kettâni´nin çağdaş bir İslâm klasiği kabul edilen büyük eseri Allah´ın Resulü, Medine İslâm Devleti´nin lideri, son peygamber Hz. Muhammed´in bir devlet adamı olarak siyasî, idarî, iktisadî, adlî, askerî, ilmî vd. konulardaki tutumu, dünün, bugünün ve yarının müslümanları için eşsiz bir rehber, izlenmesi gereken bir yol haritasıdır.
Devamı
Format | :Kitap |
Barkod | |
Yayın Tarihi | |
Yayın Dili | :Türkçe |
Orjinal Adı | :Hz. Peygamberin Yönetimi (2 Cilt); Et-Taratıbul-İdariyye |
Baskı Sayısı | Baskı |
Sayfa Sayısı | |
Kapak | :Ciltli |
Kağıt | Hamur |
Boyut | X |
Basım Yeri | :İstanbul |
KARGO BEDAVA
Kurumsal Fatura
Satıcı : KAHVE KİTAP
Koleksiyona Ekle
Tahmini Kargoya Teslim: 9 gün içinde
ÜRÜNÜN TÜM ÖZELLİKLERİ
Henüz Yorum Yazılmamış.
Uygarlıkların çeşitli merhalelerinde başka uygarlıklardan o veya bu şekilde etkilenmeleri tabii bir husustur. Her sağlıklı ve kendi değerlerine güvenen uygarlık gibi İslam uygarlığı da civarındaki kültür havzalarıyla etkileşmeye girişmiştir. Ancak onu "İslam" uygarlığı olarak diğerlerinden ayıran bir özellik vardır ki, temellerinin Kur'an ve sünnete dayanmış olmasıdır. İslam uygarlık tarihi boyunca bütün gelişme ve farklılaşmalar İslam'ın bu temelleriyle düşünüldüğünde bir anlam ifade ederler. Zaten kendisinden önceki semavi dinlerin doğrulayıcı ve kemale ermiş son şekli olması yanısıra, temel ilkesi olan tevhidin evrenselliği sebebiyle esasen belli bir zaman ve mekanla bağlılığı bulunmayan İslam'ın çeşitli uygarlık ve düşünce sistemleriyle temas kurması, onun özgürlüğünü zedelemediği gibi, evrenselliğinin de tabii bir sonucudur.
İslam uygarlığının özgün olmayıp, diğer uygarlıklardan alındığı, Emevilerv e özellikle Abbasilerle başladığı gibi tezleri ileri süren Batılı araştırmacıların, asıl niyetleri itibariyle bu uygarlığın temelinde yer alan Kur'an ve sünneti gözardı etmek veya gözlerden kaçırmak istediklerini belirtmek ihtiyacı vardır.