corvus akaretler / corvus akaretler |

Corvus Akaretler

corvus akaretler

Referanslar

KUMRUCU İZZET / İZMİR

BAHÇEŞEHİR HAVUZBAŞI BALIK LOKANTASI / İSTANBUL

BUFETTE / İSTANBUL

LE PAIN QUOTIDIEN / İSTANBUL

monash.pw STEAK HOUSE / İSTANBUL

ŞİŞHANE / İSTANBUL

KÖYÜM PİDE / İSTANBUL

DÜKKAN BURGER / İSTANBUL

SUSAM KAFE / İSTANBUL

NATO / İZMİR

PIZZA PIZZA / İSTANBUL

CARREFOUR / İZMİR

SUSHICO / ANTALYA

HOLIDAY INN ŞİŞLİ / İSTANBUL

TAKSİM ISLAK HAMBURGER / İSTANBUL

IHLAMUR BÜFE / İSTANBUL

DÜRÜMCÜ MEMO / İSTANBUL

ÇEŞME RESIDENCES / İZMİR

AIRPORT AVM MARMARİS BÜFE / İSTANBUL

ESMA SULTAN YALISI / İSTANBUL

ALARKO ALTAŞ HILLSIDE HOTEL / MUĞLA

SIEMENS KARTAL / İSTANBUL

CELAL AĞA KONAĞI / İSTANBUL

LÖP-LÖP KOKOREÇ / İZMİR

GÜNAYDIN RESTAURANT / İSTANBUL

ETİLER MARMARİS BÜFE / İSTANBUL

CARREFOUR MARMARAFORUM / İSTANBUL

CORVUS AKARETLER / İSTANBUL

BURGER DAYS ATRIUM /İSTANBUL

GÜNAYDIN / ANKARA

DARDENIA / İST

 

İkinci hayatında şarap&#;ı oldu d&#;nyanın en farklı 8’inci bağını kurdu

Reşit Soley (51) subay bir babanın çocuğu. Babasının görevi nedeniyle Ağrı Karaköse’de kerpiçten bir evde doğdu. Anadolu’da çok dolaştı. Farklı şehirlerde, farklı insanlar ve farklı yaşam tarzlarıyla büyüdü. İTÜ Mimarlık Fakültesi’ni bitirdikten sonra Roma Üniversitesi’nde master yaptı. ’te İstanbul’a dönerek Leo Design adlı mimarlık şirketini kurdu, 20 yıl boyunca mekan tasarladı. Beymen, Vakko, Yargıcı gibi zincir mağazaların binalarını yaptı, Garanti Bankası, Akbank, Etibank, Egebank ve Turkcell gibi şirketlerin görsel kimliklerini oluşturdu.

Adı, tasarımda çok iyi bilinen bir imzaya dönüşmüştü. Bir yandan da ’de Bozcaada’da önünde üç dönüm bağı olan eski bir ev satın almış, burayı bir hafta sonu evi yapmıştı. Sonra ’de birdenbire mimarlığa son noktayı koyup, tamamen Bozcaada’ya yerleşti. Artık o bir bağcı, şarapçıydı. Bu kararı nasıl vermişti?

BOZCAADA’NIN FİLMİNİ GERİ SARACAĞIM

"Mimar ve tasarımcı olarak çok keyifli bir 25 yıl geçirdim. O arada Bozcaada’da mütevazı bir ev almıştım. Bu evde ruhumu şarj ediyordum. Sonra düşündüm ki, Bozcaada’da bağcılık ve şarapçılık mirası yok oluyordu. Hiç unutmuyorum, ’nin 29 Ağustos günü bir karar aldım. Adanın filmini geriye saracaktım. Ama evin önündeki bağın üzümünü toplayamayan, evine saksı sokmayan bir bağ sahibiydim. Bu proje bir başkaldırıydı. O sabah aileme, ’adanın tarihini geri saracağım,’ dedim. Çılgın olma dediler. Bağların nasıl yıprandığını, tükendiğini, en önemlisi nasıl tüketildiğini, evimin önünde de görüyordum. Projem bir anlamda arkeolojik bir kazı olacaktı. Çünkü ada üzümlerinin köklerine ulaşmaya karar vermiştim. Para kazanmak gibi bir niyetim de yoktu."

Soley, o güne kadar Bozcaada’daki evinin önündeki üzüm bağıyla hiç ilgilenmemişti. İlk olarak daha önce hiç işlenmemiş, karayel ve poyraz rüzgarlarına sırtını yaslamış, kayalıklardan oluşan Ayana Koyu’nun vadi yamaçlarında yeni bir bağ satın aldı. Bu bağlarda Cabernet Sauvignon, Merlot, Şiraz ve Malbec üzümleri yetiştirmek için fidanlar dikti. Bununla yetinmedi, Habbele Koyu’nun adıyla anılan arazileri ve güneye bakan yamaçlarını satın alıp bağ haline getirdi. Buralara da Vasilaki ve Çavuş üzümleri ekti.
/images//0x0/55eaa24fffbb8f88cd


TEKEL FABRİKASINI ALDI 4 AYDA AYAĞA KALDIRDI

Başlangıçta 20 dönümlük küçük bir bağ, ufak bir şaraphane kurmayı düşünüyordu. Üstelik, daha önceden elma ile armut ağacını birbirinden ayırt edemeyen birisiydi. Ama sonunda, daha önce hiç işlenmemiş topraklardan dönüm arazi alıp ciddi şarapçılığa başladı: "Birden kök, asma, üzüm, meteorolojigibi konuları okumaya başladım. Toprak analizini profesyonellere yaptırdım. Son 20 yılın tüm meteorolojik dökümlerini inceledim. Sonra bağların projelerini çizdim. Bağlar için Fransız ve İtalyanlarla, sulama sistemi için de İsraillilerle çalıştım. ’ün Şubat ayında, Tekel’in konyak imalatı için kullandığı Bozcaada fabrikası ihaleye çıktı. Herkesten yüksek bir teklif verdim. Yaklaşık bin dolara aldım. Sanki bu işte bir takdiri ilahi vardı. Önce bağlarım, ardından da hurda ama ülke çapında bir fabrikam olmuştu. İtalya’dan ve Fransa’dan tüm ekipmanları getirttim. 20 yıllık tesisi dört ay gibi kısa bir sürede dünyanın ileri teknolojileriyle donatılmış çağdaş bir şaraphane haline getirdim."

Reşit Soley, önce adaya ait olan Kuntra, Karalahna, Vasilaki ve sofralık Çavuş üzümlerini ekti. Ayrıca Cabernet Sauvignon, Merlot, Şiraz, Boğazkere Öküzgözü gibi üzümleri de adaya getirerek işledi. Bağlarda Nisan ayında yeşeren küçük yapraklar, Ağustos ayında ilk ürünlerini verdi. İkinci yılında hasat yapıldı. ’te ilk şaraplar şişelendi.

Bütün bunlar kolay olmamıştı. Bozcaada’nın soğuk kış rüzgarında 60 bin asma kökünü beş ayrı yerden toplam bin makas darbesiyle tek tek kendisi kesmişti. Makas darbelerinden sağ elinin parmaklarında yüzde 80 his kaybı oldu. Piyanist ve noter katiplerinde rastlanan karpal tünel sendromuna yakalanmıştı. Ameliyat oldu ama sağ eli hálá tam olarak açılmıyor. "Olsun, şaraplarımın başarısı beni yüreklendiriyor" diyor. Şimdiki hedefinde de çok iddialı: "Adaya ait Kuntra, Karalahna, Vasilaki ve sofralık Çavuş adlı dört üzüm çeşidini dünyaya tanıtacağım. Adada gizli kalmış yedi-sekiz çeşit üzümü de bulup çıkartmaya çalışıyorum bir yandan."

MEZARIMDA İKİ TAŞ OLACAK, BİRİ MİMARIN ÖBÜRÜ ŞARAPÇININ

İkinci yaşamı yaşıyorum. Birincisi mimar, ikincisi şarap üreticisi Reşit Soley olarak. Ama bu ikinci yaşamın da bir sonu olacak. Bu sonu da hazırlamak gerekiyor. Bu nedenle mezarımda iki taş olacak. Bir tanesi pırıl pırıl, granitten, tertemiz dikdörtgen bir taş. Bu taş rafine bir adam. İyi eğitimli, şık giyinen, iyi yerlerde gezen, otomobil yarışlarına katılan, uçak ve Porsche marka otomobil kullanan Reşit Soley’i anlatacak. Taşın üzerinde "Reşit Soley ’da doğup 29 Ağustos ’de öldü" yazacak. Diğer taş ise yontulmamış, sıradan bir kaya parçası olacak. Bu şarap üreticisi Reşit Soley’in mezar taşı. Bu taş, kendisini doğada bulan adamın mezar taşını simgeleyecek. Neden derseniz ben bir hayatı öldürdüm, yeni bir hayatı başlattım. Mimar Reşit Soley marka kıyafetler giyen bir adamken, diğer adam Bozcaada’da traktör kullanan, bir hafta aynı pantolonla gezip, işçilerle ekmeği kopararak yiyen bir adam da ondan.
/images//0x0/55eaa24fffbb8f88cd42a

9 MİLYON DOLAR HARCADI

Reşit Soley, Bozcaada’daki bağları için 9 milyon dolar gibi bir servet harcadı. Şimdi tam dönüm bağda üzüm yetiştiriyor. Üzümlerini satın aldığı, başkalarına ait dönüm bağ da sürekli kontrol ediliyor. Yılda ton üzüm işleniyor ve bin şişe şarap yapılıyor. Corvus şarapları geçen yıl Avustralya’ya satıldı. Bu yıl ABD ve Japonya’ya da şarap ihraç edecekler. İç piyasada ise Metro ve Makro marketlerinde, gurme ve şarap butiklerinde, Bozcaada, İstanbul Ortaköy ve Akaretler ile İzmir’deki Corvus mağazalarında satılıyor.

NEDEN KARGA?

Reşit Soley’e en çok "Corvus ne anlama geliyor" diye soruluyormuş: "Corvus, Latince’de bilimsel olarak karga türlerinin genel aile ismidir. Dünyanın en zeki hayvanlarından olan kargalar, Bozcaada’nın geçmişten getirdiği en önemli tanıklarıdır. Adanın her köşesinde karşınıza çıkan bu kuşlar bağların da misafirleri. Kargayı bu nedenle sembol olarak kullandım. Ayrıca da Henry Ward Beecher’in dediğine göre; eğer insanoğlunun kanatları ve simsiyah tüyleri olsaydı, çok azı karga olabilecek kadar zeki olurdu."

Akaretler radarınızdan kaçmasın

Akaretler radarınızdan kaçmasın


Hava sıcaklığının motivasyonunuzu bozmasına izin vermeyin; yaz akşamlarına şans tanıyın! Akaretler’in hep gölgeli yakasında, soğuk bir şarap içmenin tadına doyum olmuyor



Sıcak, güneş, nem demeden ev ararken, bir yandan da mola yerleri dağarcığımı geliştiriyorum. Akaretler’in kafe ve butik mağazalarla dolu yeni formatı bence harika oldu. Özellikle Corvus Wine&Dine, hem yerli, nefis ve makul fiyatlı şarapları, hem de çok lezzetli ikramlarıyla fark yaratan müthiş bir mekan. Ünlü mimar Reşit Soley’in Bozcaada’daki bağında yetişen üzümlerle yarattığı Corvus şarapların nefasetini benim gibi şarap bilgisi ‘kırmızı, beyaz, rose’ ötesine geçmeyen biri dahi anlayabiliyor. Şarap konusunda süper bilgili arkadaşım Ahu Somay’ın tavsiyesiyle içip çok beğendigim kırmızı şaraplar, Rarum ve Blend Corvus’un yanı başındaki Kahve Dünyası’nınsa çikolata kaplı lokumlarına bayılıyorum.
Akaretler’de bakmaya doyamadığım bir diğer mekan da Haremlique Bence über lüks ev tekstili markası Frette’inkiler kadar şık yatak takımları yapıyorlar. Makyaj çantalarında ne zamandır gözüm vardı, artık havlu niyetine kullandıgımız peştemallerin en şıklarını da Haremlique’de buldum. Yalnız fiyatlandırmaları kafamı karıştırıyor; muhteşem kaftanların bedelinin yüksekliğini anlıyorum da, plaj çantasının neredeyse ‘marka’ bir deri çanta fiyatına satılmasına aklım ermiyor. Yine de gezmesi dahi başlı başına keyif olan bir mağaza, Haremlique Bu arada Bebek’in meşhur kuaförü Yıldırım’ın tek şubesi de aynı sırada. Hiç tipik bir kuaför salonu görüntüsünde olmayan, mimar Rıfat Ergor imzalı bu şık kuaför salonu da şehrin herkesin bildiği sırlarından birine dönüşüyor.


Uzunya Beach’in popülerliği artıyor

Sarıyer Demirciköy’deki Uzunya, öncelikle sessiz sakin konumlu, leziz ürünlü lokantasıyla şöhret kazandı. O zamanda minik bir plaji vardı ama esas ‘fokus’ restoran gibiydi. Son aldığım haberlere göre genişleyip şıklaşan plajının müdavimlerinin sayısı artmış. Kısıtlı tatil zamanları harici denize hasret yaşamak yerine dalgalı Kilyos denizine girmeyi yeğ tutuyor Istanbullular. Denizin yanında derli toplu bir plaj, lezzetli bir ikram ve düzgün servis isteyenler için Uzunya her an elimizin altında


Yemek bloglarına bakmanın dayanılmaz keyfi

Yemek bloglarında gezinirken aldığım keyif, acaba bir gün benim de yemek yapmaya başlayacağım anlamına mı geliyor? En severek gezdiğim site, aynı zamanda en popülerlerinden biri: monash.pw Tarifler kadar blogun sahibi Hatice Özdemir Tulun’un annesinin günü olduğunda neler hazırladıklarına bakmaya da bayılıyorum. Ya da pazar kahvaltısına misafir geldiğinde hazırlanan sofralara Neredeyse poğaçaların kokusu burnuma geliyor, nostaljinin her türü başlıyor.
Bu arada monash.pw’u yurt dışında yaşayan bir arkadaşımı ziyaret ettiğimde öğrenmem de enteresandır. Sıla özlemi çeken arkadaşım mercimekli köfte tarifi için laptop’u tezgaha koydu ve hayatında ilk defa bu işe soyunmasına rağmen pek de lezzetli köfteler yaptı. Bir de yeni keşfim var; monash.pw Velhasıl, sadece tarif öğrenmek icin değil, yarattığı ‘yuva’ duygusu için de seviyorum yemek bloglarını. Size de tavsiye ederim.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır