ayakkabının yumuşak olan üst bölümü / Saya Ne Demek? Saya Kelimesinin TDK Sözlük Anlamı Nedir? - NTV Haber

Ayakkabının Yumuşak Olan Üst Bölümü

ayakkabının yumuşak olan üst bölümü

Saya Ne Demek? Saya Kelimesinin TDK Sözlük Anlamı Nedir?

Saya Ne Demek? Saya Kelimesinin Güncel TDK Sözlük Anlamı Ne Demektir?

Cevap: Ayakkabının Yumuşak Olan Üst Bölümü
Gebe Koyunların Karnındaki Yavru Yüz Günlük Olduğunda Çobanların Yaptığı Tören
Yayla Ve Kırlarda Hayvanlar İçin Yapılan Üstü Samanla Örtülü Yer
Kadın Giysisi
İş Önlüğü

Saya Kelimesi Nasıl Yazılır? Saya Kelimesinin Doğru Yazımı Nedir?

Cevap: Saya

Saya kelimesi ile Google aramalarda en çok sorulan sorular şunlardır: Saya ne demek? Saya kelimesi nasıl yazılır? Saya kökeni nedir? Saya kelimesinin cümle içerisinde kullanımı



Ayakkabı alırken dikkat

Bazı ayakkabılar basma bozukluğu, tırnak batması, ayak mantarı, nasır, ayak parmaklarında şekil bozukluğu, yorulma, bilek burkulması, ayak, bacak ve bel ağrısına sebep olabiliyor. Özellikle sivri burun ayakkabının tercih dışı bırakılması gerektiği belirtiliyor.

Uzmanlar, ayakkabı seçerken model ve renkten önce rahatlığına, doğal malzemelerden imal edilmiş olmasına özen gösterilmesi gerektiğini bildiriyor. Ayakkabı alan kişinin, en uzun parmak ile ayakkabının ucu arasında en az 2 santim boşluk olmasına dikkat etmesi gerektiğini ifade eden uzmanlar, "Dar kalıplı, üstü basık, sivri burunlu, yüksek topuklu ayakkabılar bir çok problemin davetiyesidir" diye uyarıyor.

Uzmanlar, ayak ağrılarının kulak arkası edilmemesini, mutlaka bir uzmana görünülmesi gerektiğini de kaydederken şu tavsiyelerde bulunuyor: "Ayağınızın parmak aralarını düzenli olarak yıkayın. Ayak tırnaklarını düzgün kesip, çok kısaltmayın. Her gün aynı ayakkabıyı kullanmayın. Mesleğinize göre ayakkabı seçin. Sivri burunlu ayakkabıları mümkün olduğunca tercih dışı bırakın".

Bu arada uzmanlar, bir çift ayakkabının tekleri arasında herhangi bir görünüm şekil, işçilik, renk, boyut farkının bulunmamasına dikkat edilmesi gerektiğini de vurgulayarak, "Ayakkabının her ikisini de mutlaka deneyiniz. Ayakkabının içini elle kontrol ederek astar vb. kısımlarda ayağı rahatsız edici kırışıklıklar bulunmadığından emin olunuz. Dikiş uçları bitim yerlerinin sağlam olmasına, dikiş hatalarının bulunmamasına dikkat ediniz" diyor.

Yazın tabanı kösele, kışın ise tabanı sentetik (PVC, termoplastik, kauçuk gibi) maddelerden üretilmiş, üst bölümünün derisi yumuşak olan ayakkabıların tercih edilmesi de uzmanların bir başka önerisi.

False
Saya, ayakkabının görünen kısmıdır. 

Saya (Alm. Obermaterial, Fr. tige, dessus de la chaussure, İng. upper), ayakkabı, bot ya da çizmenin ayağın üstünü kaplayan kısmına denir. 

Saya, ayakkabının taban elemanları dışında gövdeyi oluşturan, yüz, gamba ve filato (fileto) gibi parçaların (ön, arka ve yan parçalar) astarsız veya astarlanarak dikilmiş ve kalıba çekilebilecek duruma getirilmiş, ayakkabının yumuşak olan üst bölümüne denir. Çoğu ayakkabı temel olarak; taban adı verilen ve kullanıldıkça eskiyen kalın bir alt parça ile saya adı verilen ve ayağı saran daha ince bir üst parçadan oluşur. Sayacı ise eskiden ayakkabıcı anlamında kullanılmıştır. 

Bunu E-postayla GönderBlogThis!Twitter'da PaylaşFacebook'ta Paylaş

AYAKKABI TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ

ASTİKA: Ayakkabı pençelerini parlatmak için kullanılan geyik veya at kemiğinden yapılmış alet.

AYAKKABI: Özellikle sokakta ayağı korumak için giyilen ve altı kösele,lastik gibi dayanıklı maddelerden yapılan ayak giyeceği,pabuç.

BAĞCIK: Ayakkabı bağı.

BALIKGÖZÜ: Ayakkabılarda bağ geçirilen halka.

BİYE: (Bilet-Fr.-Kısa)Konfeksiyon veya ayakkabı imalatında kullanılan parça derilerdir.

BOMBE: Ayakkabının sayasında deri ile iç astarı arasına konan ve ayakkabının burun kısmının sert durmasını sağlayan, falçata ile traşlanarak inceltilmiş kösele.BOOTSTRAP:Ayakkabının arka kısmında yer alan, giymeyi kolaylaştırmak için kullanılan tutacak.

CAPULA-KAPARA-PAŞMAK-BAŞMAK-GARAVLE-PABUÇ: Ayakkabı.

ÇARPANA:Ayakkabının topuk tarafındaki arka kısmının topuğun altına yatırılmış şekli.

ÇEDİK: Ayakkabı.

ÇİRİŞ: Ayakkabı yapıştırıcısı.ÇÖRÇİL: Kısa konçlu ve küt burunlu, altı lastik asker postalı.

DİL(LİSAN): Ayakkabı bağlarının altına rastlayan saya parçası.

DİŞLİ:Ayakkabıcıların sayayı kalıba çekmek için kullandıkları kerpeten gibi bir araç.

EKLEME: Ayakkabı pençesi yama.

ESPADRİL:Kumaş ve hasırdan yapılan yazlık ayakkabı.

FİLAR:1. Ayakkabı, yemeni.2. Eskiden giyilen hafif bir terlik.

FİLOTA: Piyantayı pekiştirmek üzere arka çatısına dikilen parça.FİSİNAJ: : (Finissage-Fr.-Son olarak gözden geçirme.) Deri işlemenin son aşamasıdır. Derinin parlaklığının, cildinin, esnekliğinin, yırtılma direncinin ve kalitesinin belirlenmesinde önemli payı olan son rütujdur.

FİTİL:Ayakkabıcılıkta bir tarafı düz,öteki tarafı yuvarlak kesilmiş ince küçük deri parçası.

FİYAPA: Ayakkabının altını kalınlaştırmak için yerleştirilen parça.

FORA: Ayakkabının tabanı ile sayası arasına konmuş parça.FORT: Ayakkabının sayasında deri ile iç astarının arsına konan ve ayakkabının arka tarafının sert durmasını sağlayan, falçata ile traşlanarak inceltilmiş kösele.

GALOŞ: 1. Tabanı tahtadan yapılmış deri ayakkabı.2. Müzelerde, özellikle sağlık kurumlarında özel bölümlere girerken ayakkabı üzerine geçirilen ince ve şeffaf korumalık.

GAMBA:Ayakkabının yan yüzlerinden her biri.

GAREVLE(KAREVLE): (Yöresel )Ayakkabı.

GAZOMA:Ayakkabının etrafına yapılan dikiş.

GAZUMA: Kazmatığ.

GETR: Ayakkabının üstünden bacağın alt bölümüne değin sarılan bir tür tozluk.

HAFF:Osmanlıca ayakkabı.

HARAMA:Ayakkabının taban köselesinde açılan yarık. Bu kapaklı yarık dikiş işi bittikten sonra çiriş ile yapıştırılarak kapatılır, dikiş görülmez ve ayakkabı kullanılırken dikiş iplikleri yere temas etmediği için de aşınmaz/kesilmez.

HARAMAKİ: Ayakkabının taban köselelerine yarık açmakta kullanılan kunduracı aleti.

HAVLE: Taban yapıştırma presi.

İSTİKA-İSTEKA: Ayakkabıların altını parlatmak için kunduracıların kullandığı kemik.

İŞLİ: Ayakkabıcıların sayayı kalıba çekmek için kullandıkları kerpeten gibi bir araç.

KABALA-NALÇA: Ayakkabıların altına çakılan, iri başlı demir çivi.KALAVRA(KALEVRA): Ölçeksiz ayakkabı, yemeni.

KALAVRAHANE: Ayakkabı atölyesi.

KAZUMA MAKİNESİ: Ayakkabı dikişlerinde kullanılan bir tür makine.

KAZUMA TIĞI: Kunduracılıkta, köseleyi ayakkabının yüzüne dikmek için kullanılan tığ.

KELİK:Eski ayakkabı.

KERAT-KERATA: Ayakkabı çekeceği.

KERESTE:Ayakkabı yapımında kullanılan gereçler.KIÇAYAK:1. Çizmeye benzeyen, ayağa giyilen bir çeşit yemeni.2.Ayakkabıcılıkta bir çeşit ayakkabı kalıbı.

KİLTE:Ayakkabı tokası.

KOVALDANA:Ayakkabının çorapsız giyilmesi.KÖSELE: Ayakkabı tabanı v.b. kullanılan, büyükbaş hayvanların işlenmiş derisi. Ayakkabının tabanınde ve bazen topuğunda da kullanılan kalın ve dayanıklı hayvan derisidir. Kullanılmadan önce uzunca bir süre su içinde ıslatılırak tavlanır. Sonra ölçüsüne göre kesilir ve kunduracı dizinin üzerine koyduğu ütü demiri üzerinde çekiç ile döverek kıvama getirir. Normal kösele 3-5 mm kalınlığında ve toprak rengindedir.

Bazı yazlık ayakkbılarda, özellikle sayası beyaz deriden olanlarda veya açık sandalet tipi ayakkabılarda kullanılan beyaz köseleye şaplı kösele denir. Taban içinde, fort ve bombe olarak kullanılan 1-2 mm klınlığında olan köseleye de vaketa denir.

KÖŞGER-KÖŞKER: Ayakkabı tamircisi, yemenici.

LABUNYA: Ayakkabının ökçe bölümünü parlatma işlemi.

LASTİK: Ayakkabı üzerine giyilen kauçuktan pabuç.

LİMAKİ: Ayakkabıcılıkta kullanılan küçük eğe.

LİSAN-DİL: Ayakkabı bağlarının altına rastlayan saya parçası.

LOFIR:Ayakkabı.

LORTA: Ayakkabı kalıbının çapı.

LOSTRA: Ayakkabı boyama.

LOSTRACI:Lostra salonunda çalışan ayakkabı boyacısı.

LOSTRA SALONU:Ayakkabı boyanılan yer.LUSTRİN: Parlak kumaş kullanılarak yapılmış ayakkabı.

LUSTUR:Ayakkabı boyacısı,lostracı.

MAKİNETA(MAKASETA): Ayakkabıcılıkta kenar düzeltmek için kullanılan metal alet.

MASKARATA: Ayakkabının ön tarafında dikişle ayrılmış burun bölümü.MASKARAT-MASKARATE: Ayakkabı sayasının burun kısmı.

MEST: Üzerine mesh edilebilen, kısa konçlu, hafif ve yumuşak bir tür ayakkabı.

MEŞİN: (Far.-Sepilenmiş koyun derisi.) Koyundan elde edilen ayakkabılık deridir.

MOKASEN: Kuzey Amerika yerlilerince kullanılan, hayvan derisinden yapılma, üzerleri inci boncukla süslü, ökçesiz, yarım ayakkabı.

NALÇA: Ayakkabı taban demiri.

NEOLİT: Plastik ve kauçuk karışımı,kösele tabana benzeyen bir tür ayakkabı taban çeşidi.

NİAL:Ayakkabıcılar.NUBUK: Su geçirmez deri.

OLTAN: Ayakkabının yere basan veya iç tarafına dikilen parça.

ÖKÇE: Ayakkabı altının topuğa rastlayan yüksek bölümü, topuk.

PATUMA(Potuma,patumatığ): Kıvrık uçlu kunduracı bizi.

PENÇE: Ayakkabının tabanındaki kösele.

PİANTA: Ayakkabı tabanının geniş bırakılan kenarı.

PİNE:Ayakkabı yaması.

PİNEDUZ: Ayakkabı tamircisi, eskici.Yamacı.

PİYANTA: Ayakkabı kenarı. Ayakkabının alt taban kenarı.

POİNT:Balede,balerinlerin parmaklarının uç noktasında duruyormuş gibi görünmelerini sağlayan,uçları tahta ya da benzeri malzemeden yapılma patik şekli. 

RUGAN: Ayakkabı ve çanta yapımında kullanılan parlak bir deri.

SABO: 1. Genellikle birçok Avrupa ülkesinde giyilen tahta ayakkabı. 2. Üzerinde deri vb. bant bulunan bir tür sandalet.

SAHTİYAN: Ayakkabı yapımında kullanılan tabaklanarak boyanmış ve cilalanmış deri.

SAMA: Derilere aşırı yumuşaklık ve çok ince tane verilmek istendiği zaman, daldırıldığı banyo.

SANDAL(SANDALET):Yalnız tabanı bulunan, ayağa kordon ve kayışla bağlanan açık ayakkabı.SAYA: Ayakkabının yumuşak olan üst bölümü.Ayakkabının modeline ve ölçüsüne göre özel yapılmış mukavva kalıpların yardımı ile kesilmiş deri parçalarını modeline uygun dikerek kalıba çekilecek şekilde üretilmiş malzemeye saya, deri parçalarını saya dikiş makinesinde dikerek bu duruma getiren kişiye de sayacı denir.

USKUFYE: Süet deri olan ayakkabının üretim sırasında sayasının lekelenmesini önleyen beyaz, kasap kağıdına benzer özel bir kağıt. Çok az ıslatılarak saya ile beraber kalıba çekilir ve ayakkabı imalatı sona erince vardolanın hemen üzerinden falçatanın ucu ile dikkatli bir şekilde kesilerek alınır.

ÜTÜ DEMİRİ: O zamanlar terzilerde ve evlerde içine kor halinde mangal kömürü konan ütüler kullanılırdı. Terzilerin kullandığı ütüler evlerde kullanılanlardan daha büyük ve ağır olurdu. Bu ütülerin tamamı dökme demirden olup taban kısmı 2-3 cm kalınlığında idi. İşte kunduracının dizi üzerine koyup örs olarak kullandığı ütü demiri bu ütülerin taban kısmıdır ve bugünkü ütülerin tabanı formundadır. Şimdi bu eski ütülerin bazı nostalji sevenler tarafından çiçek saksısı olarak kullanıldığını biliyoruz.

VAKETA: Ayakkabı yapımında kullanılan buzağı derisi.VARDOLA: Ayakkabının saya ile alt tabanının birleştiği çıkıntılı bölüm.Ayakkabının taban köselesi üzerindeki üst kattır. Dışardan bakıldığında ayakkabı tabanının tamanını kapladığı sanılan bu parça esasında ayakkabıyı çepeçevre saran dar kösele şerit şeklindedir. Vardola, astar köselesi ile sayayı yani 3 parçayı birbirine bağlar.

Taban köselesi de vardolaya, taban köselesinde falçata ucu ile açılmış haramaki kanalından elde veya kazuma makinesi ile dikilir.

VİDALA:Çanta ve ayakkabı yapılan tabaklanmış dana derisi.

YAMACI: Ayakkabı eskicisi.YEMENİ: Bir tür hafif ve kaba ayakkabı.

YURAK: Ayakkabı yaması.

ZENNE: (zen-Far/ne-Far-kadınca)3-4 mm klaınlıkta olan bayan ayakkabılarının işlenmiş köseleleridir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir